Stratejik Düşünce Enstitüsü Ekonomi Koordinatörlüğü www.sde.org.tr ANALİZ 2014/2 2013 YILI ALTIN ANALİZİ Dr. M. Levent YILMAZ Ekonomistlerin çoğu zaman yanıldığı ve nedenini tahmin etmekte zorlandığı bir dönem yaşıyoruz. Çünkü 2008 Küresel Finans Krizi nin ardından oluşan ve adına Yeni Ekonomi denilmeye başlanılan oldukça farklı bir ekonomik ortam var. Her ne kadar paradigma muhafazakârı ekonomistler bu durumu kabul etmekte zorlansa da bilinen ekonominin taşları yerinden oynamış durumda. Piyasaların yeni normalinin ne olduğu ise henüz netleşmiş değil. Bu astigmatik durum yüzünden bilinen pek çok eski korelasyon çalışmıyor. Pozitif ve negatif simetrik etkiler, yerini ya asimetrik etkilere bırakmış ya da etkisini yitirmiş durumda. İşleyiş mekanizmasının henüz netleşmediği bu ortamda akıbeti en çok merak edilen piyasa unsurlarının başında ise altın geliyor. Altın, tarih boyunca en önemli değer saklama ve ödeme araçlarından birisi olmuştur. Bir yandan değer saklama aracı olarak kullanılan ve bir dönem (Merkantalist Dönem) ekonomi politikaları açısından da zenginlik ve güç göstergesi kabul edilen altın, üretiminin sınırlı olması nedeniyle her dönem değerli bir maden olarak karşımıza çıkmıştır. Bununla birlikte fiziki ve kimyasal özellikleri dolayısıyla teknoloji alanında da kullanılabilir hale gelmesi, zaman içerisinde altını daha da önemli bir hale getirmiştir. Özellikle ekonomik literatür açısından altının bu kadar değerli olmasını bilim insanları bazı özelliklere bağlamıştır. Bunları kısaca; altının arzının inelastik olması, üretim hacminin sınırlı olması, kolay işlenebilir şekil verilebilir olması ve benzer özelliklere sahip başka madenlerin olmayışı olarak toparlamak mümkündür. Tarihi veriler altının para anlamında ilk defa Çin de M.Ö. 1900 lü yılların başında kullanılmaya başlandığını söylemektedir. İşte o günden bu güne altın, hemen hemen bütün yatırımcılar tarafından değeri neredeyse günlük takip edilen bir yatırım aracı haline gelmiştir. Buraya kadar kısaca özetlediğimiz üzere, ekonomi açısından altın bilinen tüm finansal enstrümanlar ve emtialardan ayrışarak kendisine farklı bir konum kazandırmıştır. Söz konusu altın olunca her ne kadar günlük fiyat hareketleri büyük ölçüde önemli olsa da altına gerçekte güvenli liman olma özelliğini kazandıran unsurun uzun dönemdeki fiyat seyri olduğunu söylemek mümkündür. Aşağıdaki grafik günlük ons başına altın fiyatları kullanılarak hazırlanmıştır. Grafik 1. Dünya da Günlük Altın Fiyat Hareketleri* *Grafik WGC verileri kullanılarak hazırlanmıştır. Altın 2013 Yılı Analizi 1
Grafik, 1978 yılının son gününden itibaren günlük World Gold Council (WGC - Dünya Altın Konseyi) verileri kullanılarak çizilmiştir. Altının uzun dönemdeki fiyat hareketleri incelendiğinde, her ne kadar bazı dalgalanmalar yaşansa da genellikle değerini koruduğu gözlemlenmektedir. Özellikle 1974 yılındaki I. Petrol Krizi nin ardından 1978 yılında yaşanan borç krizi ve hemen ardından gelen II. Petrol Krizi, altın fiyatlarını belirgin bir şekilde yükseltmiştir. Ancak bu krizin aşılmasının hemen ardından fiyatlara piyasa tarafından bir düzeltme gelmiş ve altın 2005 yılına kadar yatay bir seyir izlemiştir. Yine WGC verilerine göre yaptığımız hesaplamalar bize, analiz kaleme alındığı sıralarda 1310 1320 ons/dolar bandında dalgalanan altın fiyatının, Küresel Finans Krizine (Eylül 2008) kadar olan son 30 yıllık günlük fiyat ortalamasının sadece 390,9 ons/dolar olduğunu gösteriyor. Bununla birlikte 1978 yılından bugüne kadar kriz dâhil ortalama günlük fiyat ise 543 ons/dolar a yükselmiştir. Bu noktada dikkat çekilmesi gereken en önemli noktalardan bir tanesi altına olan fiziki talep konusudur. Elektronik ticaretin yaygınlaşmaya başladığı, altın ETF lerinin gündeme geldiği ve bankaların altın hesapları üzerinden fiziki olmayan altın piyasası oluşturmaya başladığı 2004 yılından itibaren altın fiyatlarında oldukça belirgin bir yükseliş görülmektedir. Aşağıdaki tabloda yıllık altın talebi ve bileşenleri ton cinsinden gösterilmiştir. Tablo 1. Yıllık Altın Talebi (Ton)* Ziynet Yatırım Amaçlı ETF Teknoloji Merkez Bankaları Toplam 2003 2484 304-386 -620 2554 2004 2616 354 133 419-479 3043 2005 2719 398 208 438-663 3100 2006 2300 417 260 468-365 3080 2007 2423 438 253 476-484 3106 2008 2304 875 321 461-235 3726 2009 1816 791 623 410-34 3606 2010 2020 1218 382 465 77 4163 2011 1975 1519 185 452 457 4587 2012 1896 1256 279 407 544 4383 2013 2209 773-880 404 368 3756 *WGC verileri kullanılarak hazırlanmıştır. Tabloda açıkça görüleceği üzere 2004 ve Küresel Krizin çıktığı 2008 yılına kadar olan 4 yıllık sürede toplam altın talebinde belirgin bir yükselme olmamasına rağmen altın fiyatlarında oldukça önemli yükselişler görülmektedir. Bu durum ETF işlemlerinin başlaması ile beraber altın fiyatının spekülatif olup olmadığının sorgulanması gerektiği anlamına gelebilir. Dünya Altın Konseyi tarafından açıklanan 2013 yılı Altın Raporu na göre, 2013 yılında toplam talep bir önceki yıla göre ton cinsinden yüzde 15 ve Dolar cinsinden ise yüzde 28 düşmüş durumda. Bu noktada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta ise ETF lerdir. Zira 2013 yılında ETF ler oldukça ciddi bir çıkış göstermiştir. Aynı dönemde yatırım amaçlı altın talebindeki azalma da yüzde 58 Altın 2013 Yılı Analizi 2
seviyesinde oluşarak dikkat çekmiştir. Esasen altının spekülatif bir hal almasının sebebi olarak fiziki olmayan talebe bağlı yapılan işlemler olduğu söylenebilir. Ancak yine bazı gelişmelere bakmak gerekir. Tablo 2. 2013 Yılı Altın Talebi Gelişmeleri* Ton 2012 2013 ABD Doları (Milyar Dolar) Yüzde Değişim 2012 2013 Yüzde Değişim Ziynet 1896,1 2209,5 17 101745 100248-1 Teknoloji 407,5 404,8-1 21864 18365-16 Yatırım 4568,1 773,3-51 84144 35085-58 ETFs 279,1-880,8-14975 -39964 - Merkez Bankaları 544,1 368,6-32 29193 16724-43 Toplam Talep 4415,8 3756,1-15 236946 170422-28 *WGC, Verileri kullanılarak hazırlanmıştır. Bu amaçla öncelikle bugüne kadar yapılan ve kriz dönemi hariç altın fiyat hareketlerinin petrol fiyatı, kur, faiz, gelir ve future işlemleri gibi diğer değişkenlerle olan ilişkisinin incelendiği akademik tabanlı çalışmalar incelenmiş ve neticesinde genel olarak şu çıkarımlar yapılmıştır; Altın fiyatları ile döviz kuru arasında ters orantılı bir ilişki vardır. Petrol fiyatları ile altın fiyatları arasında pozitif bir korelasyon vardır. Altın fiyatları faiz oranlarına duyarlıdır ve ters orantılı bir ilişkisi vardır. Altın fiyatları gelire duyarlıdır ve gelir arttıkça altın talebi artar. Future işlemlerin neticesinde oluşan fiyatlar, spot fiyatların oluşmasında önemli bir etken rol oynar. Kriz dönemlerinde güvenli liman olma düşüncesi ile altına anında talep (hücum) gerçekleşir. Ancak 2008 Küresel Finans Krizi ile başlayan süreçte yaşanan gelişmeler yukarıda belirtilen pek çok korelasyonun çalışmadığını ya da en azından verimli çalışmadığı gerçeğini gözler önüne sermiştir. Aşağıdaki grafik Datastream verileri kullanılarak oluşturulmuştur ve yıllar itibariyle altın ve petrol fiyatlarını göstermektedir. Grafik 2. Yıllar İtibariyle Ons Altın ve Petrol Varil Fiyatları (Dolar)* Altın 2013 Yılı Analizi 3
Grafik detaylı incelendiğinde 2008 Küresel Finans Krizi nin ardından altın ve petrol fiyatları arasındaki korelasyonun bozulduğu herhangi bir hesaplama ve analiz yapmadan gözle bile görülebilmektedir. Aşağıdaki grafikte, yıllar itibariyle altın talebi ve fiyatları görülmektedir. Grafikten de anlaşılacağı üzere 2008 yılında krizin baş göstermesinin hemen ardından Merkez Bankaları altın almaya başlamasına rağmen altın talebinde bir düşme meydana gelmiştir. Bu durum geçmiş akademik çalışmalar ve piyasa bilgisi ile çelişmektedir. Grafik 3. Yıllar İtibariyle Altın Talep ve Fiyatları* Altının sürekli kıyaslandığı bir diğer emtia ise bakırdır. 2008 Küresel Finans Krizi ne kadar bakıra ilişkin yapılan ekonometrik çalışmalar tıpkı petrol gibi, bakır ile altın arasında pozitif bir ilişkinin olduğunu göstermektedir. Yani her ikisinin de eş zamanlı olarak artması veya azalması beklenmektedir. Aşağıdaki grafikte yıllar itibariyle bakır ve altın fiyatları gösterilmiştir. Grafik 4. Yıllar İtibariyle Bakır ve Altın Fiyatları (Dolar)* Ancak görülmektedir ki; 2008 krizinin ardından bakır ile altın arasında daha önceki yıllarda olduğu tespit edilen korelasyonun çalışmadığı görülecektir. Özellikle krizin ardından altın fiyatları hızla yükselirken, bakır fiyatlarında ciddi bir düşüş yaşanmıştır. İki emtia arasındaki ayrışma ise 2010 yılının 2. Çeyreğinden itibaren giderek belirginleşmiş ve bilinen korelasyonun tersine döndüğü görülmüştür. Altın 2013 Yılı Analizi 4
Yukarıda kısaca özetlenmeye çalışılan ve son dönemde yapılan çalışmalar göstermiştir ki; Krizin ilk başladığı dönemde daha önceki krizlerde olduğu gibi altına bir hücum değil, altından kaçış olmuştur. Krizin ardından geçen sürede petrol fiyatlarında sert düşüşler yaşanırken, altın fiyatları dalgalı olsa da yükselmeye devam etmiştir. Krizin ardından, altının talebinin daha önceki bulgulardan farklı olarak döviz kurundan çok fazla etkilenmediği ortaya çıkmıştır. Daha önceki çalışmalarda ortaya konulan gelir ile altın arasındaki korelasyonun da giderek düştüğü tespit edilmiştir. Altın talebi ile faiz oranları arasındaki ilişki de eskisi kadar belirgin değildir. Ayrıca son dönemde daha önceden oluşan future fiyatların da spot fiyatları etkilemediği ortaya çıkmıştır. Tüm bu yaşanan gelişmeler altının güvenli liman olma özelliğini önemli derece kaybettiğini göstermektedir. Ekonomistlerin önemli bir kısmının bu yeni belirsizlik ortamına alıştığını söylemek pek mümkün değildir. Ancak bilinmelidir ki; 2008 Küresel Finans Krizi sadece altın piyasasına değil diğer tüm piyasalara da belirsizlik getirmiştir. Bilinen bütün korelasyonların güvenilemez hale geldiği ve ekonomistlerin tahminlerinde sürekli yanıldıkları bu yeni dönemin ne zaman sonlanacağını ve ekonominin yeni normal durumunun ne olacağını şu aşamada tahmin etmek gerçekten mümkün değildir. Ancak emin olduğumuz bir şey var ki; artık eski bilgilerimiz yeni durumunu analiz etmek için yeterli değildir. Altın 2013 Yılı Analizi 5