TÜRKİYE DE KENTSEL DÖNÜŞÜM UYGULAMALARI VE GÜLSUYU MAHALLESİ ÖRNEĞİ. Cem ERGUN



Benzer belgeler
Kentsel Dönüşüm ve Sulukule Çocuk Atölyesi

KENTSEL POLİTİKALAR II. Bölüm

KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN TÜRKİYE DEKİ GELİŞİMİ

KENTSEL DÖNÜŞÜM ÇALIŞMASI ŞUBAT 2015

TMMOB ŞEHİR PLANCILARI ODASI ŞEHİR VE BÖLGE PLANLAMA ÖĞRENCİLERİ BİTİRME PROJESİ YARIŞMASI

DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Yarıyıl Z/S T+U Saat Kredi AKTS Kentleşmenin Ekonomi Politiği. Bu ders için ön koşul gerekmemektedir.

İMAR VE ŞEHİRCİLİK DAİRESİ BAŞKANLIĞI PLANLAMA ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ

TEKİRDAĞ- MALKARA. G-17-b-13-b PAFTA. Kültür Merkezi Alanı Oluşturulması ve Yeşil Alan Yer Değişikliği NAZIM İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ AÇIKLAMA RAPORU

GAZİANTEP DE ARSA SORUNU

İZMİR BÖLGE PLANI İLÇE LANSMAN SÜRECİ GAZİEMİR SONUÇ RAPORU

ULUSAL ÖLÇEKTE GELIŞME STRATEJISINDE TRC 2 BÖLGESI NASIL TANIMLANIYOR?

Üst Ölçekli Planlar Mekansal Strateji Planı

ÇALIŞMA EKONOMİSİ II

Doğal Afetler ve Kent Planlama

İnşaat Sanayii YÜZKIRKBEŞ EYLÜL - EKİM 2014 TÜRKİYE İNŞAAT SANAYİCİLERİ İŞVEREN SENDİKASI DOSYA İNŞAATA HAYAT VEREN ÇİZGİ: MİMARİ

Sürgün Veren Kentsel Yenilemeden Göçebeleşen Kentsel Dönüşüme. Yasemin ÇAKIRER

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

Sayın Mehmet CEYLAN BakanYardımcısı Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanlığı

İZMİR İLİ ÇİĞLİ BELEDİYESİ MECLİS KARARI

ENGELLİLERE YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR

Türkiye de Kırsal Kalkınma Politikaları ve Geleceği

Doğu ve Batı Mekânsal Tasarım Sürecinin Aktif Yaşlanma Açısından Ele Alınışı

ANTALYA İLİ, AKSU İLÇESİ, ATATÜRK MAHALLESİ, ADA 2 PARSELİN BİR KISMINI KAPSAYAN ALANDA HAZIRLANAN 1/1.000 ÖLÇEKLİ İLAVE UYGULAMA İMAR PLANI

30 yıllık 2 / B sorunu bitecek. Herkes. rahat bir nefes alacak.

KENTSEL PLANLAMANIN TEMEL NİTELİKLERİ

TÜRKİYE DEKİ KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN AKTÖRLERİ VE ÖRNEKLER. Ayaz ZAMANOV İrem BAHÇELİOĞLU

KENTSEL DÖNÜŞÜM VE TARİH

1. PLANLAMA ALANININ GENEL TANIMI

MAHALLE. Osmanlı dan günümüze

Beşiktaş Residence Tower / Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi

İNEGÖL UYGULAMA İMAR PLANI; 652 ADA, 134 NOLU PARSEL İLE 1493 ADA, 10 NOLU PARSELİN BİR KISMINA AİT PLAN DEĞİŞİKLİĞİ AÇIKLAMA RAPORU

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti. Ülkesel Fizik Planı. Bölüm III. Vizyon, Amaç ve Hedefler (Tasarı)

Planlama Kademelenmesi II

Dr. GÜL ÜSTÜN Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN HUKUKİ BOYUTU

ŞAHİNBEY İLÇESİ BEYDİLLİ VE NURİ PAZARBAŞI MAHALLELERİ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE HİZMET ALANI

SİLİVRİ 2014 PAYDAŞ ANALİZİ

İZMİR İLİ ÇİĞLİ BELEDİYESİ MECLİS KARARI

Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı. Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü

ŞEHİR YÖNETİMİ Şubat 2018

Yoksulluk Mekanları ve İhtiyaçları. Yrd.Doç.Dr. Hayat Zengin Ünverdi

Türkiye dönüşüm geçirerek kırsal bir tarım ekonomisinden küresel ölçekte yılında Türkiye nin kentsel nüfusu ülkenin toplam nüfusunun sadece

Recep Tayyip Erdoğan a Kadir Topbaş a

Konu: Askıdaki Plana İtiraz Tarih:

Kırsal Alan ve Özellikleri, Kırsal Kalkınmanın Tanımı ve Önemi. Doç.Dr.Tufan BAL

İnsan-Mekân İlişkisi Bağlamında Yaşlı Dostu Mekânlar

ŞEHİTKAMİL İLÇESİ 15 TEMMUZ MAHALLESİ 1/5000 ÖLÇEKLİ NAZIM İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ PLAN AÇIKLAMA RAPORU

WORLD FOOD DAY 2010 UNITED AGAINST HUNGER

Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL

Çözüm Kentsel Dönüşümdedir ve Zaman Kentsel Dönüşüm Zamanıdır

Ne kadar 2/B arazisi var?

Top Tarihi Karar No Konusu : : : Bünyan Belediye Meclisinin tarih, 5 sayılı kararının incelenmesi talebi.

BALIKESİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ BALIKESİR ÇANAKKALE TR - 22 PLANLAMA BÖLGESİ 1/ ÖLÇEKLİ ÇEVRE DÜZENİ PLANI PAFTA H19 DEĞİŞİKLİK ÖNERİSİ

EKONOMİK KRİZİN EMEK PİYASALARINA ETKİLERİ

ŞEHİTKAMİL İLÇESİ 15 TEMMUZ MAHALLESİ 1/1000 ÖLÇEKLİ UYGULAMA İMAR PLANI PLAN AÇIKLAMA RAPORU

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002.

Kadın Dostu Kentler Projesi. Proje Hedefleri. Genel Hedef: Amaçlar:

Kentsel Dönüșüme Modern Kent Mitinin Çöküșü Çerçevesinden Bakmak (*)

6 TEMEL İLKESİ. 1 Bilgi 2 Bilinç 3 Buluşma 4 Beklenti 5 Belirsizlik 6 Benimseme

KENTTASARIM ŞEHİR PLANLAMA MÜHENDİSLİK MİMARLIK İNŞAAT TURİZM SANAYİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ A Grubu Şehir Planlama

GEBZE BELEDİYESİ GECEKONDU VE SOSYAL KONUTLAR MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ

Belediyemizce yürütülen kentsel dönüşüm çalışmaları 5393 sayılı belediye kanununun 73. maddesi kapsamında yapılmaktadır.

Farklı Sistemlerde Kentleşme

Neoliberalizm ve Kentsel Eşitsizlikler Üzerine Prof. Dr. Nezar AlSayyad ile Söyleşi

ULUSLARARASI ÖRGÜTLER

ANTALYA İLİ, AKSU İLÇESİ, ATATÜRK MAHALLESİ, ADA 2 PARSELİN BİR KISMINI KAPSAYAN ALANDA HAZIRLANAN 1/5.000 ÖLÇEKLİ İLAVE NAZIM İMAR PLANI

1 PLANLAMA ALANININ GENEL TANIMI 2 PLANLAMANIN AMAÇ VE KAPSAMI

İZMİR BÖLGE PLANI İLÇE LANSMAN SÜRECİ KARABAĞLAR SONUÇ RAPORU

İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ İMAR VE ŞEHİRCİLİK DAİRE BAŞKANLIĞI ŞEHİR PLANLAMA MÜDÜRLÜĞÜ NE

Çalışma alanları. 19 kasım 2012

T.C. LÜLEBURGAZ BELEDİYE BAŞKANLIĞI İmar ve Şehircilik Müdürlüğü

KENTSEL DÖNÜŞÜM MEVZUATININ GELİŞİMİ. Prof. Dr. Nusret İlker ÇOLAK

İZMİR İLİ, KONAK İLÇESİ, ALSANCAK MAHALLESİ PLAN AÇIKLAMA RAPORU

TOPLU KONUT İDARESİ BAŞKANLIĞI

T.C. SULTANBEYLİ BELEDİYE MECLİSİ Tarih : KOMİSYON RAPORLARI Rapor No : 2012 / 24 HUKUK KOMİSYONU RAPORU BELEDİYE MECLİS BAŞKANLIĞI NA

İMAR BARIŞI BİLGİLENDİRME SUNUMU İSTANBUL ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK İL MÜDÜRLÜĞÜ

MESKEN VE GECEKONDU MÜDÜRLÜĞÜ. MÜDÜRLÜK FAALİYETLERİ Görevler: İnsan Kaynakları

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞININ KENTSEL DÖNÜŞÜM ÇALIŞMALARI

YILDIRIM BELEDİYESİ ŞEHİR KARNESİ 7 İSMAİL HAKKI EDEBALİ YILDIRIM BELEDİYE BAŞKANI

Gayrimenkul Değerleme ve Kentsel Dönüşüm Uygulamaları

KARAGEDİK -BİLGİ. Karagedik Nerededir?: Ülke: Türkiye İl: Ankara İlçe: Gölbaşı

GÜZ YARIYILI. GMM-FBE Uzmanlık Alan Dersi (8 + 0) 8

T.C. KARTAL BELEDİYE BAŞKANLIĞI 7.DÖNEM 4.TOPLANTI YILI MAYIS AYI TOPLANTILARININ 2.BİRLEŞİMİNE AİT M E C L İ S K A R A R I D I R

SAĞLIKLI ŞEHİR YAKLAŞIMI

Aksu - Döşemealtı -Kepez -Muratpaşa -Konyaaltı -Serik İlçeleri 2040 Yılı 1/25000 Ölçekli Nazım İmar Planı Değişikliği Raporu

KENTSEL DÖNÜŞÜM ARAÇLARINDAN BİRİ OLARAK HUKUK. Prof. Dr. Gürsel Öngören

T.C. Belediye Meclisini Teşkil Eden Zevat Karar Tarihi 07/11/2014 Cem KARA ( ) Karar No 59

KENTSEL DÖNÜŞÜM SÜRECİ VE PROJE ORTAKLIKLARI

99 Blok. Toplam 4910 Konut


Top Tarihi Karar No Konusu : : :

Koşuyolu Mahallesi Proje Sınırları

ANTALYA İLİ, BATI ÇEVRE YOLU GÜZERGÂHI İLE KEPEZ İLÇESİ ŞAFAK VE ÜNSAL MAHALLELERİ YERLEŞİM ALANLARININ DÜZENLENMESİNE İLİŞKİN 1/100.

AVCILAR BELEDİYE MECLİSİNİN 5. SEÇİM DÖNEMİ 5. TOPLANTI YILI 2014 SENESİ OCAK AYI MECLİS TOPLANTISINA AİT KARAR ÖZETİ

İstanbul Analizi - I

Ülkemizde imara aykırı yapılardan kaynaklanan sorunlar uzun yıllardır Türkiye nin gündemini işgal eden en önemli konuların başında geliyordu.

Engels Konutu Günümüzde Sorun Edinseydi

LocRef. Yerel Yönetim Reformları Uluslararası Karşılaştırma. Yerel Yönetim Reformları Uluslararası Karşılaştırma. LocRef

ANTALYA İLİ, KEPEZ İLÇESİ, ŞAFAK VE ÜNSAL MAHALLELERİ 1/ ÖLÇEKLİ NAZIM İMAR PLANI REVİZYONU AÇIKLAMA RAPORU

IFLA/UNESCO Çok Kültürlü Kütüphane Bildirisi

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

Transkript:

SOSYOLOJİ DERNEĞİ TÜRKİYE DE KENTSEL DÖNÜŞÜM UYGULAMALARI VE GÜLSUYU MAHALLESİ ÖRNEĞİ Cem ERGUN VI. Ulusal Sosyoloji Kongresi, Ekim 2009, Toplumsal Dönüşümler ve Sosyolojik Yaklaşımlar, Adnan Menderes Üniversitesi, Aydın.

Türkiye de Kentsel Dönüşüm Uyguamaları ve Gülsuyu Mahallesi Örneği TÜRKİYE DE KENTSEL DÖNÜŞÜM UYGULAMALARI VE GÜLSUYU MAHALLESİ ÖRNEĞİ Cem ERGUN 1 Öz Türkiye de 1980 sonrası dönemde uygulamaya konan neoliberal politikaların kentsel alanlara yansıması olarak ifade edilebilecek olan kentsel dönüşüm projeleri yakın dönemde hemen hemen tüm ülke kentlerinde hayata geçirilmekte, çarpık yapılaşma ve gecekondu olgusuna yönelik bir çözüm olarak ileri sürülmektedir. Kentsel arsa stokunun tükenmesi ve küresel/ yerel sermayenin yeni yatırımlar yapabilmek adına talep ettiği arsa ihtiyacının karşılanabilmesi için günümüz kentlerinde yoksul/marjinal kesimlerin yoğun olarak yaşadıkları gecekondu bölgeleri kentsel dönüşüm alanı ilan edilmekte ve bu alanlarda yaşayanlar kentlerin dışına itilmektedir. Bu çalışmada öncelikle günümüzde uygulanan kentsel dönüşüm projelerinde temel hedef olan gecekondu olgusu ele alınmaktadır. Ardından Türkiye kentlerinde yaşanan kentsel dönüşüm süreci incelenmektedir. Çalışma, bir alan araştırmasından hareketle İstanbul Maltepe İlçesi Gülsuyu Mahallesinde yaşanan kentsel dönüşüm sürecine ilişkin genel bir değerlendirmeyle sonlandırılmaktadır. Anahtar Kelimeler: Kent, kentsel dönüşüm, kentsel yoksulluk, gecekondu, Gülsuyu. 1 Arş. Gör. Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen-Edb. Fak. Sosyoloji Bölümü. 928 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı

Cem ERGUN Abstract Mentioned as the reflection of the neoliberal policies applied in Turkey s post 1980s period to the urban life, urban transformation projects are now put into practice in almost all cities of the countries all over the world and put forward as the solution for the facr irregular urbanization and the slum houses. As a result of running out urban field reserves and in order to compensate new field needs that global and local funds chase to make new investments, slums areas housing the poor and the marginal are now declared as urban transformation areas and people trying to live in these regions are pushed out. This study mainly handles the slums fact that are seen as the main target in the urban transformation projects applied nowaday. It then investigates the urban transformation process Turkey s cities undergo. Departed from a field research the study comes to an end with the general assessment related to the urban transformation process lived in Gulsuyu Quarter Maltepe, Istanbul. Keywords: Urban, urban transformation, urban poverty, slum houses, Gulsuyu. 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı 929

Türkiye de Kentsel Dönüşüm Uyguamaları ve Gülsuyu Mahallesi Örneği Giriş Türkiye de 1980 li yılların başından itibaren uygulamaya konulan ve günümüze kadar etkinliğini arttırarak devam ettiren neo-liberal politikalar doğrultusunda sosyal devletten giderek uzaklaşılmakta ve sosyal devletin etkin olduğu alanlar gerek özelleştirmeler gerekse çıkarılan yasa ve yönetmeliklerle piyasa aktörlerinin inisiyatifine bırakılmaktadır. Sağlık başta olmak üzere eğitim, istihdam, haberleşme vb birçok alanda yerli-yabancı ayrımı yapılmaksızın piyasa aktörleri lehine uygulamalar hayata geçirilmektedir. Çok uluslu şirketler ve Dünya Bankası gibi küresel aktörlerin güdümünde gerçekleşen piyasanın önünü açma kaygılı politikaların hedefinde kentlerin ve kent planlama süreçlerinin de yer aldığı yadsınamaz bir gerçekliktir. Yakın dönemde İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere hemen hemen tüm ülkede birbiri ardına hayata geçirilen kentsel dönüşüm projeleri de kentlerin piyasa aktörlerine sunumunda anahtar rolünü üstlenmektedirler. Türkiye de 1980 lerden sonra uygulamaya konulan neoliberal ekonomik politikalar, diğer tüm alanlarda olduğu gibi kentleşme ve kent planlama süreçlerinde de bir yeniden yapılanmanın gerekliliğini ortaya koymuştur. Uygulamaya konan serbest piyasa ekonomisi kentleri de şekillendirmeye başlamış, gecekondu alanları başta olmak üzere kentsel alanlarda dönüşüm süreçlerini başlatmıştır (Özdemir Sönmez, 2006: 121). 1980 lerle yaşam bulan neoliberal öğreti çerçevesinde Türkiye de kent yönetimleri kamusal mekânları kamusal amaçlarla kullanmaya dönük karar, irade ve uygulamalardan günden güne uzaklaşmışlardır. Bununla birlikte, kentsel ve kamusal alanların piyasa aktörleri ve bazı çıkar grupları tarafından parsellenmesine çoğu zaman sessiz kalmışlar hatta bu sürecin işlemesine vesile olmuşlardır (Aslan, 2004: 194). Piyasa koşullarının Türkiye kentlerinde yıkıcı etkilerinin olabileceği özellikle vurgulanmalıdır. Türkiye de yerel yönetimlerin güçlendirilmesi adı altında yapılan uygulamalarda kent yönetimlerinin güçlendirilmesi hedefleniyor gibi gösterilse de asıl amaç; piyasa koşullarında serbestçe ve ulus-devlet baskısı olmadan sermayenin çekim merkezi olmaya çalışan ve bunu sağlamak için birbiriyle yarışan kentler/yerel yönetimlerin ortaya çıkarılmasıdır. Kamu elindeki toprakların kamu yararı ve gelecek gözetilmeden piyasa aktörlerine devredilmesinin önünü açan devlet politikaları, kentlerin devlet eliyle piyasa koşullarına terk edilmesinin de önünü açmaktadır 930 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı

Cem ERGUN (Güneş, 2004: 219-220). 1980 sonrasında, Özal döneminde başlayan piyasa aktörlerinin ve sermayenin önünü açma kaygısı; AKP Hükümetleri döneminde meyvelerini vermeye başlamıştır. Günümüzde, yürürlükteki imar mevzuatı ve bütüncül planlama anlayışı yok sayılmış, projeci gelişme anlayışının gereği olarak Kentsel Dönüşüm kavramı, kentlerin yapılanmasına ilişkin en önemli araç haline gelmiştir. Günümüzde TOKİ ve Büyükşehir belediyeleri başta olmak üzere birçok belediye, gecekondu alanlarının iyileştirilmesinden başlayıp, uluslararası sermayenin ve gayrimenkul yatırım ortaklıklarının ilgisini çeken büyük alışveriş merkezlerine uzanan bir yelpazede kentsel dönüşüm projesi hazırlamakta ve uygulamaktadır. Yakın dönemde birbiri ardına hazırlanan kentsel dönüşüm projeleri büyük oranda, ister konut isterse ticaret alanı olsun orta ve üst gelir grubuna yönelik uygulamalar olma özelliği taşımaktadır (Bayram, 2008: 45). Kentsel Yoksulluk ve Yoksulların Kentle Bütünleşme Aracı Olarak Gecekondu 1980 sonrası dönemde, kapitalist yeniden yapılanma sürecinin etkileri hem gelişmiş ülkelerde hem de gelişmekte olan ülkelerde yoğun biçimde tartışılmaktadır. Tartışmaların genel çerçevesini söz konusu süreçlerin farklı toplumsal sınıf ve kesimler üzerindeki etkileri çizerken, üzerinde en çok yoğunlaşılan kesim de sayılar giderek artan kent yoksulları olmaktadır (Özbek Sönmez, 2002: 247). Günümüzde yoksulluğun çözümünde yapısal uyum programları ve yeni liberal piyasa temelli çalışma refahı anlayışı ağırlık kazanmakta ve ulusal ekonomik kalkınma ve istihdam politikalarının yerini, bölgesel ve küçük ölçekli yerel politikalar almaktadır. Pek çok ülkede, ulusal ve uluslararası iş gücü, rekabet ve paylaşım ilişkilerinin bir ürünü olarak enformel sektör işleri yaygınlaşmaktadır. Tarım dışı sektörlerde düşük ücretli, geçici ve güvencesizliği ifade eden bu çalışma türü, çevre ülkelerde yoksulluğu da giderek arttırmaktadır. Bir başka deyişle, enformelleşme azgelişmiş çevre ülkelerde yoksulların ekonomik yoksunluklarının temel nedenlerinden olan eşitsiz gelişme ve eşitsiz paylaşımı daha da körüklemektedir. Ayrıca, sosyal devletten uzaklaşma ve sosyal güvenlikten yoksunlaştırma süreçlerine hız kazandırmakta, sadece istihdamın değil, yaşamın her alanının enformelleşmesine yol açmaktadır. Benzer biçimde ülkemizde de, gelir ve servet dağılımında artan eşitsizliklerin ve kentsel işgücü piyasalarındaki enformelleşmenin yanı sıra sıklıkla yaşanan ekonomik krizler yoksulluğu 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı 931

Türkiye de Kentsel Dönüşüm Uyguamaları ve Gülsuyu Mahallesi Örneği arttırmakta, yoksulluğun kentsel niteliğini çarpıcı bir biçimde gözler önüne sermektedir. Kentsel yoksulluk, çoğu kez en çok kırdan kente göç eden, niteliksiz ve mülksüz olarak kent ve çalışma yaşamına giren, ama işgücü piyasalarının koşullarından dolayı enformel sektörde istihdam edilen ve gecekondularda yaşayan kişi ve/veya ailelerini etkileyen bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır (Gül ve Sallan Gül, 2005: 967-968). 1940 lı yıllardan sonra konuşma dilimize giren gecekondu genel olarak; Bayındırlık ve yapı kurallarına aykırı olarak, gerçek ya da tüzel, kamusal ve özel kişilerin toprakları üzerine, toprak sahibinin istenç ve bilgisi dışında yapılan, barınma gereksinmeleri devletçe kent yönetimlerince karşılanamayan yoksul ya da dar gelirli ailelerin yaşadığı barınak türü olarak tanımlanmaktadır (Keleş, 2000: 385). Gecekondu olgusuna yönelik olarak Türk toplumbilim literatüründe üç önemli yaklaşım yer almaktadır. Bunlar sırasıyla; tampon kurumlar, marjinal sektör ve merkez-çevre yaklaşımlarıdır (Gökçe vd., 1993: 15). Tampon kurumlar yaklaşımı açısından gecekondu; göç sonucu kente gelmiş olanların barınma sorununa bir çözüm olarak ortaya çıkarken aynı zamanda bu kesimlerin kentle bütünleşmesi açısından kolaylaştırıcı mekanizmaları da içermektedir (Gökçe vd., 1993: 15). Bir diğer ifade ile gecekondular, kente uyum sağlamada aracı kurum olarak işlev görürler (Özer, 2004: 78). Türkiye de kentleşme üzerine yapılan araştırmalar, kır-kent göçü, gecekondulaşma, kentte kurulan enformel ilişkilerin niteliği ve son zamanlarda da kent yoksulluğu bağlamında ele alınmıştır. Bu araştırmaların sonuçları, kentlerde formel piyasaların kente yeni gelenleri istihdam etmede yetersiz kaldığını ve yeni kentlilerin yaşamlarını sürdürebilmek için daha çok enformel ilişki kanallarını (akrabalık, hemşerilik vb) kullanarak enformel piyasalara dahil olduklarını/türedi işler oluşturduklarını ortaya çıkarmıştır. Genel olarak gecekondu araştırmaları olarak adlandırılan bu çalışmalar yeni kentliler açısından öncelikli sorunun konut edinme ve kente eklemlenebilme-kentte tutunabilme olduğunu ortaya çıkarmıştır (Erder, 1996: 17-18). Kentleşme sürecinde, özellikle yoksullar gerek göç sırasında gerekse göçten sonra yerleşme, iş bulma ve gündelik hayatta karşılaştıkları sorunları çözebilmek için aile, akrabalık ve giderek hemşerilik gibi kökene dayalı dayanışma ilişkilerini yaygın olarak kullanmışlardır (Gökçe vd., 1993: 257-266). Kıray tampon kurum kavramını sosyal değişmeyi açıklarken kullanmaktadır. Kıray a göre her sosyal yapı, bu 932 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı

Cem ERGUN yapıyı meydana getiren sosyal kurumların, insan ilişkilerinin ve bunların karşılıklı etkileşimlerinden doğan sosyal değerlerin birbirlerini karşılıklı olarak etkiledikleri bir bütündür. Bu bütün her zaman aynı olmayan bir hız ve tempoyla değişmektedir. Toplumsal yapıda yaşanan değişim sürecinin bunalımsız geçmesini sağlayan ve toplumsal sorunların ortaya çıkmasını önleyen kurumları Kıray; tampon mekanizma olarak adlandırmaktadır. Bu mekanizmalar sayesinde toplumun değişme sürecinde bir denge halinde kalması sağlanabilmektedir (Kıray, 2000: 19-20). Türkiye nin kentleşme sürecinde de gecekondu ve etrafında ortaya çıkan ilişki ağlarının kentle bütünleşmede tampon kurum işlevi gördüğü söylenebilir. Gecekondu olgusunu ele alan bir diğer yaklaşım olan marjinal sektör yaklaşımı ise; gecekonduların genel olarak toplumun ekonomik, sosyal ve değer sistemiyle bütünleşememiş kişi ve grupları kapsadığına vurgu yapmaktadır. Bu yaklaşım çerçevesinde gecekondu sorunu ekonomik ve toplumsal boyutlarıyla ele alınmakta, marjinal etkinlikler ve marjinal yaşam biçimi çerçevesinde tanımlanmaktadır (Gökçe vd., 1993: 15). Marjinal etkinlikler ve yaşam biçimi egemen ya da geleneksel olarak adlandırılabilecek süreçlerin dışında kalan kavramlara işaret etmektedir. Bir diğer ifadeyle formel yollardan kentle bütünleşemeyen yeni kentlilerin mevcut kurallar çerçevesinde yer almayan yollardan çözüm üretmeleri bu yaklaşım çerçevesinde ele alınmaktadır. Özellikle 1980 li yıllardan sonra uygulanmaya başlayan yeni liberal politikalar sonucu tarım dışı kentsel faaliyetlerde enformel/türedi faaliyetler önemli bir artış göstermiştir. Konut sorununu gecekondular inşa ederek gidermeye ve işgal arazi ve evlerde oturarak çözmeye çalışan yeni kentliler, istihdam alanında ise formel ve enformel süreçlere yönelmektedirler. İş piyasalarında ya asgari ücret veya altı ücretlerle ucuz işgücü olarak istihdam olanağı bulabilmekte ya da bu soruna da çözüm olarak normal olmayan bir yol olarak kabul edilen; marjinal işlere yönelerek ya da yeni enformel piyasalar içinde yer alarak yeni bireysel stratejiler üretmeye çalışmaktadırlar. Marjinallik kavramı özellikle yakın dönemde kent yoksullarını nitelemede kullanılan kavramların başında gelmektedir. Marjinalleşmenin genellikle dört temel çeşidi vardır. Toplumsal marjinalleşme; gecekondularda yaşayanların kent yaşamından soyutlandıklarını söyler. Kültürel marjinalleşme; bu insanların kültüründe kırsal ve geleneksel kültürel kuralların egemenliklerini sürdürdüğü anlamına gelir. Siyasal marjinalleşme; aynı insanların siyasal 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı 933

Türkiye de Kentsel Dönüşüm Uyguamaları ve Gülsuyu Mahallesi Örneği yaşama doyurucu biçimde katılmadıklarını ileri sürer. Bunun tehlikeli bir sonucu her türlü şiddete başvurulmasıdır. İktisadi marjinalleşme; söz konusu kişilerin genellikle güvenli olmayan işlerde çalıştıklarını söyler (Bulutay, 2000: XIV). Bağımlı kentleşme yaklaşımı olarak da adlandırılan merkez-çevre yaklaşımına göre ise azgelişmiş (çevre) toplumların tüm yapıları gelişmiş (metropol) toplumlar tarafından belirlenmektedir. Buna göre; gecekondu olgusu, çağdaş kapitalist kesimle gelenekçi feodal kesimin kentleşme sürecine fiziksel yansıması olarak değerlendirilmektedir (Gökçe vd., 1993: 15-16). Bir diğer ifade ile gecekondulaşma, merkez ülkelerin ekonomilerine bağımlı bir kapitalistleşme süreci içinde bulunan azgelişmiş çevre ülkelerdeki kentleşmenin görünümüdür (Şenyapılı, 1981: 17-19; Özer, 2004: 81). Farklı şekillerde ele alınabilmekle birlikte genel olarak gecekondu olgusunu; sanayileşmeyle kentleşmenin paralel bir seyir izlemediği, kentlerin yoğun göçü emebilecek kapasitede olmadığı ülke kentlerinde göç sonucu kente gelen kesimin kendi imkânlarıyla yaptığı ve yoksulların yoğun olarak yaşadığı mekânsal ölçek olarak tanımlamak mümkündür. Bir diğer ifadeyle gecekondu; kırsal alanlardan kentlere göç eden kesimin formel yollardan ihtiyaçlarını karşılayamaması sonucu, kentlere eklemlenme sürecinde konut sorununa enformel yollardan bulduğu çözüm olarak da tanımlanabilir. Yoksul kesimlerin yoğun olarak yaşadığı gecekondu alanları önceleri kentsel üst ve orta kesim için yeterince uzak, uğranmaması gereken ve hatta bir ölçüde çekinilen alanlar olma özelliği taşımaktaydı. Ancak süreç içinde kentlerin merkezi ve rant getiren bölgeleri konumuna gelen bu alanlar yakın zamanda sermayenin de göz koymasıyla etkin müdahalelerle karşı karşıya kalmışlardır. Bu alanları ele geçirmek isteyen sermaye, bir yandan da bu alanlarda yaşayan kesimleri burada istemediğinden adına kentsel dönüşüm denilen uygulamalarla bu alanların asıl/eski sahiplerini kentlerin uzak alanlarına itme yoluna gitmiştir. Sermaye kesimi için 1970 li yıllara kadar en karlı yatırım alanı iç pazara dönük sanayi üretimiyken, 1980 li 1990 lı yıllar sahip olunan arsaların üzerine lüks konutlar, oteller, iş merkezleri vb inşa ederek, tarihi/kültü- 934 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı

Cem ERGUN rel mekânların restorasyonuyla paraya para katma ve daha büyük karlar elde etmek için yeni arsalar elde etme zamanı haline gelmiştir. Bu dönemde sanayi hizmetleri yavaş yavaş kent dışına taşınırken, kent merkezlerinde kalan eski fabrikaların arsaları kadar onları çevreleyen gecekondular ve arsaları ile yoksul ve marjinal kesimlerin yaşadığı kent içi eski alanlar çok değerli hale gelmiştir. Büyük sermayenin bahsedilen bu faaliyetleri yerine getirebilmeleri açısından gerek merkezi gerekse yerel yönetimlerin yeni düzenlemeler yapması gerekmiştir (Sönmez, 1996: 76 77, 84). İşte bu çerçevede hayata geçirilen; 5104 sayılı Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesi Kanunu, 5393 sayılı Belediye Kanunu, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ve 5366 sayılı Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun gibi uygulamalarla kentsel dönüşüm sürecinin dolayısıyla sermayenin önü açılmıştır. Kentsel Dönüşüm Olgusu ve Türkiye deki Anlam(sızlık)ı Günümüzde yaygın bir şekilde kullanılan kentsel dönüşüm (yenileme) kavramının ortaya çıkışı II. Dünya Savaşı nı izleyen yıllara dayanmaktadır. Bu dönemde savaş sonrası ülke ekonomilerinin bozulması ve ortaya çıkan toplumsal sorunlar kentlerde de çöküş derecesine varan sorunların yaşanmasına neden olmuştur. Kentsel dönüşüm kavramının ortaya çıkışı da bu sürece denk gelmektedir. 1980 sonrası dönemde serbest ve esnek sermaye hareketleri ile gündeme gelen küreselleşme-yerelleşme gibi süreçlerin tüm kent yaşamına olduğu gibi kentsel mekânlara da önemli etkileri olduğu ifade edilmelidir. Kentsel dönüşüm; mevcut kentleri ve merkezleri günün koşullarına uygun biçimde düzenlemek amacıyla yeniden planlama ve bu planı uygulama şeklinde tanımlanmaktadır (Özden ve Kubat, 2003: 78). Bir diğer ifadeyle kentsel dönüşüm; kamu desteği ya da girişimiyle yoksul komşuluklarının temizlenmesi, mevcut yapıların iyileştirilmesi ve korunması, vatandaşlara daha iyi barınma olanaklarının sunulması vb için kentleri ve kent özeklerini günün değişen koşullarına cevap verebilecek duruma getirmek şeklinde ifade edilmektedir (Keleş: 1980 den aktaran Özden ve Kubat, 2003: 78). Kentsel dönüşüm taşınmazın yeniden üretimi anlamına gelmektedir. Yani dönüşüm 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı 935

Türkiye de Kentsel Dönüşüm Uyguamaları ve Gülsuyu Mahallesi Örneği sürecinde sabit sermayenin yeniden üretimi söz konusudur. Bu yeniden üretim, kendiliğinden ve bilinçli şekilde olabilir. Bir mahallenin çöküntü bölgesine dönüşmesi, ticari faaliyetlerin konut alanlarının işlevlerini değiştirmesi ya da kaçak kat arttırımı vb kendiliğinden dönüşümlerdir. Bilinçli dönüşüm ise planlama kararları ve projelerle mümkündür. Günümüzde kentsel dönüşüm kavramı bilinçli dönüşümden hareketle tanımlanmaktadır. Ancak bilinçli kentsel dönüşüm de arsa üzerinde bir yapının olup olmaması, yapı varsa ömrünü tamamlamış olup olmaması, ömrünü tamamlamamış ise bakım-onarım ya da işlev değişikliği anlamında mı yoksa yıkıp yerine yenisinin yapılıp yapılmayacağına göre farklılaşabilmektedir (Gündoğan, 2006: 41). Kentsel dönüşüm bu sayılanların hepsini içerse bile, ülkemiz koşulları ve kentsel dönüşüm süreçleri dikkate alındığında, en geçerli karşılığını yık-yap ile bulduğu sonucu karşımıza çıkmaktadır. Bir diğer ifade ile kentsel dönüşüm kavramsal olarak yıkımla eş anlamlı tutulmaktadır. Kentsel dönüşümün ideolojisine göre, dönüşümün sosyal, siyasal, kültürel, doğal, tarihsel alanlardaki sonuçları ve maliyetleri dönüşümün kendisinin gerçekleştirilmesi yanında çok da önem taşımamaktadır. Dönüşümün kendisine engel olabilecek her şey, planlama başta olmak üzere aşılması gereken engellerdir ve fiziksel dönüşümün gerçekleşebilmesi adına bu engeller aşılmalıdır (Şahin, 2006: 111). Yakın dönemde yerel yönetimlere dönüşüm alanlarının belirlenmesi, projelerin hazırlanması ve uygulanması konusunda verilen geniş yetkiler, bu anlamda kentsel dönüşümün özünde barındırdığı engel tanımazlığın önünü açmaktadır. Kentsel dönüşüm projelerinde kamusal mekândaki geniş mülkiyet ve kullanım hakları daha sınırlı belli bir sınıfa transfer edilerek, kentsel toprağın özelleştirilmesi ile kamusal mekân daraltılmaktadır. Bu durumda sosyal sınıflar mekânda açık olarak ayrışmakta ve kamusal mekânda bir arada bulunabilme ve ilişki kurabilme olanağı ortadan kalkmaktadır. Sadece kentsel araziler değil, kentin tarihsel, kültürel ve coğrafi mekânsal sermayesi de kentsel dönüşüm projeleri aracılığıyla kentli nüfusun büyük bir kısmını dışarıda bırakacak ve yerinden edecek biçimde yeni varsıl sınıfların kullanımına uygun hale getirilmektedir (Kurtuluş, 2006: 10 11). İnsanla anlam kazanan ve bu anlamını koruyan kent olgusu kuşkusuz onsuz da düşünülemez. Kentsel dönüşüm olgusu özü itibariyle, tüm toplumsal kesimlerin yer aldığı ve süreç hakkında söz sahibi olduğu bir anlama sahiptir. Ancak Türkiye de kentsel dönüşüm, yöne- 936 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı

Cem ERGUN tim erkini elinde bulunduranların kentlilerin yerine karar aldığı ve uygulamaya geçtiği bir süreç olarak yaşanmaktadır. Dönüşüm alanı olarak seçilen bölgelerde yaşayanların bir dönüşüm isteyip istemedikleri sorgulanmazken, isteniyorsa da nasıl yapılandırılması gerektiği konusunda görüşleri alınmamaktadır. Türkiye özelinde şimdiye kadar gerçekleştirilen ya da gerçekleştirilmesi öngörülen kentsel dönüşüm projeleri, genellikle yoksul ve marjinal kesimlerin yaşadığı alanlarda uygulanmaktadır. Bu durum da eski sakinlerin yerinden edilip yerine üst sınıfların ya da küresel/yerel sermayenin yerleştirildiği süreçlerin yaşanmasına neden olmaktadır. Dönüşüm alanı olarak belirlenen yerler, yoksul/marjinal kesimlerin yaşadığı yerler olmasının yanı sıra kent merkezine yakın ya da sermayenin göz koyduğu alanlar olduğundan büyük bir rant kaynağı oluşturmaktadırlar. Bu süreçte dönüşüm olgusunun; yoksul/marjinal kesimlerin kötü yaşam koşullarının iyileştirilmesi kaygısından çok, rantı yüksek alanlara, sermayenin sahip olma kaygısını taşıdığı söylenebilir. Dönüşüm alanlarının eski sahiplerinin kentsel dönüşüm projeleri tamamlanınca aynı bölgede yaşamlarını sürdürme olanakları oluşturulmamakta, kentlerin farklı ve merkeze uzak bölgelerinde yapılan düşük kaliteli ve tek tip çok katlı konutlara yerleştirilmeleri yoluna gidilmektedir. Bu süreçte eski evlere bir değer biçilmekte, yeni konut fiyatlarından bu değer düşülmekte ve insanlar büyük oranda borçlandırılarak yerlerinden edilmektedirler. Aylık taksitlerle borçlandırılan bu insanlar, taksitlerini ödeyememeleri durumunda yeni konutlarından da çıkartılmakta ve evsiz bırakılmaktadırlar. Yerlerinden edilen bu insanlara sunulan bir diğer teklif ise TOKİ den satın aldırtılan yeni evleri üzerindeki haklarını üçüncü kişilere devretmeleridir. Bu durum, kentsel dönüşüm projelerine yönelik üst söylemlerde yer alan; insanları kötü yaşam koşullarından kurtarma ve yaşanabilir konut sahibi yapma ifadesini de anlamsızlaştırmaktadır. Bu noktada denilebilir ki, mekânı dönüştürmeyi hedefleyen kentsel dönüşüm projeleri aslında mekândakileri dönüştürme çabası gütmektedir (Ergun, 2008: 256 257). Türkiye den Kentsel Dönüşüm Örnekleri Kentbilim yazınında 1950 li yıllardan itibaren sorunlu bir yapıya sahip olduğu vurgulanan Türkiye kentleşmesinin sorunlarına yönelik çözüm olarak yakın dönemde kentsel dönüşüm projeleri öne sürülmektedir. Ancak gündelik hayata yansımalarıyla kentsel dönüşüm projeleri; yerel nitelikteki sorunlara çözüm getirmekten çok, Türkiye kentlerinin kapılarını ulusal 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı 937

Türkiye de Kentsel Dönüşüm Uyguamaları ve Gülsuyu Mahallesi Örneği ve uluslararası sermayeye açmaktadır (Güneş, 2004: 205). Ülkemiz kentsel dönüşüm projeleri ele alındığında; dönüşüm projelerinin hedef seçtiği alanlar içinde gecekonduların yoğun olduğu bölgelerin özel bir yere sahip olduğu görülmektedir. Gecekondu tarih oluyor, şehirler gecekondulardan temizlenecek, gecekondu devri bitiyor şeklindeki gecekonduyu dışlayan özellikle iktidar ve ona yakın kaynakların kullandığı söylemler gecekondu alanlarının ve sakinlerinin gözden çıkarıldığına işaret etmektedir (Aslan, 2006:103). Türkiye de yerel yönetimler, çarpık kentleşmenin ve gecekondulaşmanın yol açtığı ileri sürülen toplumsal sorunların ortadan kaldırılması için yeni bir çözüm önerisi olarak birbirinin peşi sıra kentsel dönüşüm projelerini uygulamaya koymaktadırlar (Güngör Ergan ve Şahin, 2007: 84). Kentsel dönüşüm uygulamaları İstanbul başta olmak üzere pek çok kentimizde yeni kent politikası olarak gündeme gelmiş ve mekânsal dönüşümde önemli bir rol üstlenmiştir. Kentsel dönüşüm projeleri; proje uygulayıcıları ve hazırlayıcıları tarafından kamu yararına dayandırılmaktaysa da uygulamalar dikkatle incelendiğinde, projelerin kentsel rantları arttırmanın aracı olarak işlev gördükleri ortaya çıkmaktadır. Bir yandan ulusal/uluslararası sermayeyi kentlere çekecek yeni yatırımlar ve farklı gelir grupları için konut ve yaşam çevresi çeşitliliği sunan planlı konut alanları yaratmak amacıyla kentlerin çeperlerini büyük ölçekli projeler için imara açmak, diğer yandan da tarihi kent yaşamına dahil etmek ve çökmeye terk edilmiş alanları yeniden kazanmak türü söylemler bu rant artışlarını meşrulaştırmaktadır. Bu tarz uygulamalar özünde belirli mekânları üst gelir gruplarına ve sermayeye açma kaygısı taşımakta, sonuçta da karşımıza kent yoksullarının ve marjinal grupların dışlanabildiği/görünmez kılınabildiği kentsel alanlar yaratılmaktadır (Türkün ve Kurtuluş, 2005: 16). Türkiye kentsel dönüşüm pratiklerini Atayurt la yaptığı söyleşide Ayfer Bartu çok net bir biçimde özetlemektedir: Kartal, Haydarpaşa, Küçükçekmece gibi bazı semtleri tümüyle değiştirmeyi amaçlayan, yabancı mimarların davet edildiği mega projeler var. Bunlar bazı ortak özelliklere sahip. Birincisi, hedeflenen semtler sanki boş araziymiş, oralarda yaşayan insanlar yokmuş gibi davranılması. Zaha Hadid e, Ken Young a buraları tasarla denirken sanki bu semtlerin tarihi, üretim ilişkileri, sosyal ilişkileri yokmuş gibi davranılıyor. Buraların yeni 938 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı

Cem ERGUN kullanıcı ve seyircileri de mevcut nüfustan daha varlıklı kesimler olacak, çünkü tasarlanan yapılar arasında yer alan marinalar, alışveriş merkezleri, tema parklarının hedef kitlesi belli. Diğer yandan kent merkezinde, emlak piyasasındaki değişimle beraber değeri artan Sulukule, Tarlabaşı gibi 5366 no lu yasayla dönüştürülmek istenen tarihi ve kültürel yerler var. Son olarak da, gecekondu dönüşüm projeleri. Mesela Küçükçekmece deki gecekonduları yıkarak oraları temizlemeyi hedefleyen bir kentsel dönüşüm projesi söz konusu. Ayazma ve Tepeüstü nden Bezirganbahçe ye taşınanlar da bu planın bir parçası. Ancak bu yeni dönemin farkı, kimseyi mağdur etmeyeceğiz, halkın yararına yapıyoruz söylemi kapsamında, yoksul kesimlere de konut edindirme projesi olarak sunuluyor olması. Bu üç tür kentsel dönüşüm modelinde de şehirde yoksulların yer değiştirmesi, şehrin kullanıcılarının farklılaşması söz konusu (Atayurt, 2008: 42). Türkiye nin ilk kentsel dönüşüm projelerinden olan Dikmen Vadisi Konut ve Çevre Geliştirme Projesi kapsamında, projenin maliyetinin karşılanması amacıyla birinci etapta uygulanması önerilen lüks konut ve işyeri alanı üretimi projenin maliyetinin çok üstünde rant yaratmış ve bu uygulama projenin sonraki aşamalarında araç değil amaç haline gelmiştir. Bu süreçte projenin il etabında yeşil alan olarak ayrılan alanlar bile proje planlarında yapılan değişikliklerle lüks konut alanlarına çevrilmiş ve bu alanlarda çok katlı binalar inşa edilmiştir. Yaratılan lüks konut alanı proje içerisinde yer verilmeye çalışılan gecekondu sakinleri ile alanın yeni sakinleri/sahipleri arasında bir sosyal ayrışmaya neden olmuştur. Bu ayrışma sayıları giderek artan biçimde gecekondu sahiplerinin alanı terk etmesiyle sonuçlanmıştır. Bu nedenle projenin düşük gelir gruplarının konut sorunlarının çözümünde bir model olarak değerlendirilmesi de mümkün değildir. Proje kapsamına alınmayan gecekondu kiracılarının yanı sıra gecekondu sahipleri de yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalmış ve proje uygulamaya konmadan önce var olan sorunlar kent çeperlerine ve başka alanlara taşınmıştır. Projenin geneli değerlendirildiğinde kamu-özel sektör ortaklığı ile gecekondu sahiplerinin de projeye katılımını sağlamayı öngören proje bu amacına ulaşamamıştır. Kamunun bu projedeki yeri de özel sektörün ve büyük sermayeli inşaat firmalarının faaliyet alanını genişletme işlevinin ötesine gitmemiştir (Özdemir Sönmez, 2006: 126-127). 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı 939

Türkiye de Kentsel Dönüşüm Uyguamaları ve Gülsuyu Mahallesi Örneği Yakın dönemde gündeme gelen bir kentsel dönüşüm projesi ise İstanbul Tozkoparan da başlatılmıştır. İstanbul un en yeşil mahallelerinden biri olan Tozkoparan; Güngören Belediyesi nin başlattığı projeye göre yıkılıp yeniden yapılacak. Ancak bir farkla; bugünkü mevcut binaların bahçeleri, ağaçlıklı yeşil alanlara dönüşmüş geniş boşluklar ve parklar yeni binalarla doldurulmuş olacak. Üstelik yeni binalarda oturabilmek için mahalle sakinlerinin fark ödemesi gerekecek ki, bu durum Tozkoparanlılar için yerinden edilme anlamının ötesine gidemeyecektir. Mahallede yer alan geniş bahçeler ve boş alanlar inşaat alanları olarak cezp edici konumdadır. Belediye tarafından hazırlanan projeye göre de öncelikle boş alanlara konut yapılması, sonra eski binaların yıkılarak yerlerine yenilerinin inşa edilmesi planlanmaktadır. Böylesi bir uygulama ise arazi üzerinde daha fazla betonlaşma ve daha az yeşil alanla karşı karşıya kalınmasına yol açacaktır. Mahalle sakinleri açısından ise proje yaşam alanlarının ellerinden alınması/değiştirilmesi anlamı taşımaktadır. Yapılacak yeni konutların değeriyle bugün oturdukları evlerin değerleri arasında büyük farklar olacağı öngörülmektedir. Mahalle sakinleri yeni konutlarda oturabilmek için bu farkları ödemek zorunda kalacaklardır. Oysa mahallede genellikle dar gelirli insanlar yaşamaktadır ve çoğunluğu bu farkları ödeyecek durumda değildir. Proje kapsamında mahalle sakinlerine iki yol gözükmektedir: Ya zaten var olan evlerine yeniden ödeme yaparak tekrar sahip olacaklar ya da evlerini satıp başka yerleşim alanlarına taşınacaklardır. Taşınma ile birlikte yıllardır oturdukları mahallelerini, değerlerini, kültürlerini koruyarak komşularıyla birlikte yaşama devam etme hakları da ellerinden alınmış olacaktır (ATLAS, 2009: 14-16). Örnekler ve deneyimler arttırılabilir. Günümüzde İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere hemen hemen tüm büyük kentlerimizde rant odaklı ve yerinden etme temelli projeler hayata geçirilmekte ve uygulanmaktadır. Kentsel dönüşüm projelerinin en dikkat çekici özelliği yoksul/marjinal kesimlerin yaşadığı alanları hedef olarak belirlemesi ve dönüşüm alanlarında yaşayanları sürece dahil etmemesinin yanı sıra yerlerinden etmesidir. Yerinden etme süreci; Sulukule de olduğu gibi projenin başında TOKİ nin başka yerlerde (genellikle de kent merkezinin uzağında) inşa ettiği standart çok katlı bloklara taşınmaya zorlama şeklinde olabildiği gibi, Dikmen deneyiminde yaşanan mahalle sakinlerinin yeni sosyo-ekonomik yapıya uyum sağlayamayıp taşınması şeklinde de yaşanabilmektedir. Ancak kentsel dönüşüm projelerinin genel 940 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı

Cem ERGUN sonucu bu alanlarda yaşayanların öyle ya da böyle yaşam alanlarını terke zorlanmaları ya da süreç içinde terk etmek zorunda bırakılmalarıdır. Gülsuyu Mahallesi Sakinlerinin Kentsel Dönüşüme Bakışı Gülsuyu, İstanbul Maltepe İlçesi sınırlarında kalan ve kuruluşu 1950 li yıllara kadar uzanan bir mahalledir. Mahalleye yerleşim 1953 54 yıllarında başlamış ve 1956 yılında muhtarlık statüsü kazanmıştır. Gülsuyu mahallesi büyük ölçüde sanayi için gerekli işgücünün tetiklediği göçlerle oluşmuştur. Çevredeki fabrikalarda çalışan işçilerin bir bölümü buraya gelerek yaptıkları gecekondulara yerleşmişlerdir. Süreç içinde genişleyen mahalle 1965 te 3500 nüfuslu bir yerleşim yeri haline gelmiştir. Elektrik kaçak olarak anayoldaki bağlantıdan sağlanmış, su sorunu ise taşıma suretiyle çözülmüştür. 1980 yılında Türkiye Elektrik Kurumu na yapılan başvuru kabul edilmiş ve mahalleye elektrik bağlanmış, askeri darbeden sonra ise mahalleye su verilmiştir. 1979 yılı sonunda konutlar için ilk emlak vergileri toplanır ve böylelikle konutlar yasal boyut kazanmıştır (Aslan, 2008: 24 25). 1960 ve 1970 li yıllarda toplumsal mücadele ve emeklerle yol, su, elektrik gibi çeşitli kentsel hizmetlere ve okul, sağlık ocağı gibi kentsel donatılara kavuşmaya başlayan mahalle, 1980 yılına gelindiğinde artık bireysel ve kolektif gecekondu üretimi ile kurulmuş bir yaşam alanı ve kent parçası haline gelmiştir. İmar afları ve ıslah planları ile düzenlenmeye çalışılmış bu yasa dışı yapılaşmış alanın 1989 yılındaki ıslah planıyla yaklaşık %60 ı yasalaşmış, küçük bir kesim arsa tapusuna kavuşmuş, çok miktarda tapu alamamış hak sahipleri ortaya çıkmış ve dolayısıyla toprak mülkiyeti sorunları tam olarak çözülememiştir. Sonuçta da 2004 yılı Temmuz ayında onaylanan Maltepe E-5 Kuzeyi Nazım İmar Planı yla mahalle kentsel dönüşüm kapsamına alınmıştır. Mahalleli belediye tarafından hazırlanan 1/5000 lik Nazım İmar Planı na itiraz etmiş ve kentsel dönüşüme karşı verilen en geniş katılımlı yerel tepki olarak önemli bir muhalefet süreci olmuştur (Çavuşoğlu, 2008: 28 29). Kentsel dönüşüm projesi ve Nazım İmar Planları hazırlanırken mahalle halkı bu sürece dâhil edilmemiş ve bilgilendirilmemiştir. Oysa kentsel dönüşüm projelerinin olmazsa olmaz aktörlerinden biri yerel halktır. Mahalle halkıyla yapılan görüşmelerde projeden nasıl haberdar oldukları sorulduğunda; komşu, arkadaş, dernek, akrabalar aracılığıyla cevabının alın- 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı 941

Türkiye de Kentsel Dönüşüm Uyguamaları ve Gülsuyu Mahallesi Örneği mış olması ve belediyeden herhangi bir tebligat/bilgilendirme yapılmamış olması düşündürücü olduğu kadar, projenin tepeden inme bir şekilde oluşturulduğunun ve katılım odaklı olmadığının da bir göstergesidir. Projenin hazırlayıcıları tarafından bilgilendirilmeyen, görüş ve düşünceleri sorulmayan mahalle halkı; proje belediye tarafından askıya çıkarıldıktan 20 gün sonra daha doğrusu itiraz süresinin dolmasına 10 gün kala mahalle muhtarının tesadüfen haberdar olması sonucu belediyeye itiraz dilekçelerini vermişlerdir. Mahalle sakinleri hiçbir şekilde kentsel dönüşüm projesini kabul etmeyeceklerini, kendilerini paydaş saymayan bir anlayışla gündeme gelen bu uygulamaya asla onay vermeyeceklerini ifade etmektedirler. Mahalleli belediye tarafından hazırlanan projenin gerekli olmadığını, proje ile amaçlanan şeyin burada yaşayanların yaşam koşullarını düzeltmek değil, mahalleliyi buradan çıkararak üst-orta sınıflara yaşam alanı yaratmak olduğunu düşünmektedir. 40 yaşında ve doğma büyüme Gülsuyulu olan bir erkek görüşmeci kentsel dönüşüme ilişkin şu görüşleri dile getirmektedir: Buranın manzarası İstanbul da başka nerede var? Dönüşüm dönüşüm diyorlar. Dertleri mahalleyi yapılandırmak falan değil, dertleri burada yaşayan insanları dağıtmak. Manzara güzel zemin de sağlam olduğundan zenginlere peşkeş çekecekler burayı. 49 yaşındaki bir kadın görüşmecinin kentsel dönüşüme ilişkin görüşleri ise şu şekildedir: Yeşil alanmış burası. Yeşil alansa elektrik, su, doğalgaz niye getirildi? Varımız yoğumuz bu evler. Neler çektik bu hale getirmek için. Manzara güzel diye hedef oldu Gülsuyu. Amaçları evlerimizi elimizden almak, kodamanları getirmek. 28 yaşındaki bir erkek görüşmeci ise kentsel dönüşümü şu şekilde tanımlamaktadır: Emekçileri mülksüzleştirme, onları kurulacak sitelerde halktan soyutlama, en güzel yerlerin zenginlere tahsis edilmesi. Bu tanımlama Harvey in şu ifadesiyle örtüşmektedir: Mekânsal farklılaşmanın yoğun olması durumunda bireyler tercihlerini buna uydurmak zorundadırlar. Piyasa sistemi, seçim yelpazesini daraltır, en yoksulların hiçbir seçim olanağı yoktur, çünkü daha varsıl gruplar seçimde bulunduktan sonra geriye kalanla yetinmek durumundadırlar (Harvey, 2002: 166-167). Günümüz kentlerinde bir yandan yeni konutlar inşa edilebilecek arsa sıkıntısının yaşanması diğer yandan hızla artan konut talebi kentlerde bir yeniden 942 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı

Cem ERGUN yapılanmayı gerekli kılmaktadır. Bu yeniden yapılanma çerçevesinde de hedef seçilen alanlar yoksul-emekçi kesimlerin yaşadığı yerler olmaktadır. Bir diğer ifadeyle yoksul-emekçi kesimlerin uzun yıllar sonucu var ettikleri yaşam alanları günümüzde kentlerin en önemli rant alanları durumundadır. Bu ranttan en büyük payı alabilmek adına kentsel dönüşüm projeleri hazırlanmakta, dönüşüm alanlarında yaşayanlar yerlerinden edilerek varlıklı kesime yeni yaşam alanları yaratılmaya çalışılmaktadır. Özünde kentleri yaşanabilir hale getirme, kötü yaşam koşullarını düzeltme gibi anlamlar içeren kentsel dönüşüm ülkemizde daha çok yerinden etme anlayışını çağrıştırmakta ve yık-yap şeklinde hayata geçirilmektedir. En kötüsü de dönüşüm alanı olarak belirlenen yerlerde yaşayanları göz ardı etmektedir. Bu nedenle de birçok kentsel dönüşüm projesi o alanlarda yaşayanlar tarafından kabul görmemektedir. Gülsuyu sakinleri de bu nedenle projeye karşı çıkmaktadırlar. Mevcut şekliyle kesinlikle kabul etmeyeceklerini belirttikleri kentsel dönüşüm projesi mutlaka yapılacaksa da mahallelinin etkin bir aktör olarak yer aldığı bir yerinde dönüşüm uygulamasına sıcak bakabileceklerini belirtmektedirler. Burada Gülsuyu sakinlerinin temel kriteri; kiracı ya da mülk sahibi olsun tüm mahalle halkının yaşamına Gülsuyu nda devam etmesinin sağlanmasıdır. 44 yaşındaki bir kadın görüşmeci nasıl bir kentsel dönüşüme sıcak bakabileceğini şu şekilde ifade etmektedir: Daha iyi yaşam koşulları için yapıyoruz diyorlar. Tamam o zaman, çevre düzenlemesi yapılsın, park ve spor tesisi yapılsın, mahalle güzelleştirilsin ama evlere dokunmasınlar. 40 yaşındaki bir erkek görüşmeci ise şu görüşleri dile getirmektedir: Evet düzenleme gerekiyor mahalleye. Sokaklar dar, altyapı sağlam değil. Elektrik ve telefon yapılandırması zayıf. Park ve yeşil alan pek yok. Yıpranmış ve onarılması gereken evler var. Biz bu projede söz sahibi değiliz. Desinler ki şu evlerin tadilatı yapılsın, ne bileyim dış boyası yapılsın yapalım. Madem bizi düşünerek yapıyorlar projeyi bize ne istediğimizi sorsunlar, söyleyelim. Bizden iyi mi bilecekler nasıl yaşamak istediğimizi? 23 yaşındaki bir erkek görüşmeci düşüncelerini kısaca şu şekilde belirtmektedir: Mahallelinin var olan hak ve imkânlarını kaybetmeden, burada yaşamaya devam etmesini sağlayacak şekilde bir yenileme yapılsın. 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı 943

Türkiye de Kentsel Dönüşüm Uyguamaları ve Gülsuyu Mahallesi Örneği Halen devam etmekte olan araştırma sürecinde yapılan görüşmelerden hareketle öncelikle mahalleye yönelik herhangi bir müdahale istenmediği söylenebilir. Mahallelinin en büyük kaygısı, dönüşüm adı altında yılların emeği ve birikimiyle yaptıkları evlerinin ve yaşam alanlarının ellerinden alınacak olmasıdır. Görüşmelerde sıklıkla İstanbul un diğer kentsel dönüşüm projelerinin orada yaşayanları yerlerinden ettiği ve sıranın Gülsuyu na geldiği vurgulanmıştır. Ancak mahalleli her ne olursa olsun kendilerini de paydaş kılmayan uygulamalara asla izin vermeyeceklerini dile getirmektedir. Yapılan görüşmelerden çıkarılan genel sonuç; mahallelinin kentsel dönüşümü rantsal bölüşüm olarak ifadelendirdiği, kentsel dönüşüm projesinin mahallelinin yerinden yurdundan edilerek buraya varlıklı kesimlerin yerleştirilmesini hedeflediği ve burada yaşayanları kesinlikle içermediğidir. Bu nedenle yapılması gereken; mahalleliyle birlikte hareket ederek, mahallelinin mevcut haklarını koruyan ve yaşamlarına müdahale etmeyen bir yerinde dönüşüm projesi geliştirilmesidir. Sonuç ve Değerlendirme: İnsanın barınma gereksiniminin karşılanması açısından konut, her zaman için temel bir sorun olma özelliğine sahip olmuştur. Konut sorunu günümüzde, gerek nitelik gerek nicelik açısından küresel boyutta çözümü aranan bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır (Hague, 2005: 178). 1996 yılının Haziran ayında İstanbul da düzenlenen Habitat II toplantısında 171 ülkeyi kapsayacak biçimde iki temel hedef ortaya konmuştur. Bu hedefler; herkes için barınma gereksiniminin sağlanması ve sürdürülebilir insan yerleşmelerinin oluşturulması için çaba harcanması dır. Bu ifadelerden hareketle, konut sorununun günümüzde başta merkezi yönetim ve yerel yönetimler olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin gündeminde yer alması gerektiği vurgulanmalıdır (Kılıç ve Özel, 2006: 208). Ülke genelinde uygulanan genel konut politikalarının başarısı, öncelikle yerel boyuttaki konut politikalarının başarısına bağlıdır. Yerel konut politikalarının temel amacı, tüm vatandaşların konut sorununu çözmek yönünde olmalıdır. Bu amaç çerçevesinde, kiracılar öncelikli olmak üzere tüm vatandaşların konut edinmesini sağlayacak uygun araç ve koşullar oluşturulmalıdır. Yerel konut politikalarının oluşturulmasında ana sorumluluğa sahip olan yerel yönetimlerin en önemli sorumluluğu, düşük gelirli ve dezavantajlı gruplara doğrudan konut alanları sağlamak olmalıdır (Kılıç ve Özel, 2006: 216). Ancak son 944 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı

Cem ERGUN dönemde yoğun bir biçimde uygulanan kentsel dönüşüm projeleri ile düşük gelirli ve dezavantajlı gruplara konut alanı sağlanması bir yana, mevcut koşulları ve sosyal yapıları dikkate alınmadan tepeden inme bir biçimde, yaşam alanları kentsel dönüşüm kapsamına alınmakta ve bu insanlar yerlerinden edilmektedirler. Kentsel dönüşüm proje ve uygulamalarında sosyal, ekonomik, yasal-yönetsel, planlama ve tasarım boyutlarına bir bütün ve birbirleriye etkileşim halinde yer verilirse sağlıklı sonuçlar elde edilebilir. Bunun sağlanabilmesi için ise; yerel yönetimler, özel sektör, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve yerel halk bu projelerde söz sahibi olmalıdır (Özden ve Kubat, 2003: 80). Ülkemizde yaşanan dönüşüm süreçleri ele alındığında ise; kentsel dönüşüm projelerinin baş aktörleri olarak belediyeler ve TOKİ karşımıza çıkmakta, dönüşüm projelerine karşı duran ya da alternatifler ortaya koyan sivil toplum kuruluşları ve yerel halk yok sayılmaktadır. Bu nedenle kentsel dönüşüm projelerinin katılım odaklı olduğunu dile getirmek çok da sağlıklı olmayacaktır. Katılım odaklılık kentsel dönüşüm projelerinde sermayenin tahakkümünü meşrulaştırmak için kullanılan argümanlar olmaktan öteye gidememektedir. İnsanları rezidanslara, alışveriş merkezlerine ya da yeni gecekondulara, sağlıksızlığa ve yoksulluğa mahkum eden bir anlayış söz konusudur. Bu bağlamda, kentsel dönüşümün altında sağlıklı kentler yaratma mantığının bulunması bir yana, kamusal alanı ve kamusal insanı yok eden anlayışla sağlıksız bireyler yaratmak yatmaktadır. 1950 li yıllarda kente gelen, ucuz işgücü olarak kentteki temel üretim faaliyetlerine şekil veren, yerleştikleri mekanları uzun yıllar içinde eksikleri de olsa bir mahalle kimliğine kavuşturan ve kendi yaşam alanlarını oluşturan gecekondu sakinlerini kentlerden uzaklaştırmak ve yaşam alanlarını sermayeye ve kentlerin üst-orta sınıflarına peşkeş çekmeye çalışan bir anlayış karşımıza çıkmaktadır. Bununla birlikte katılım/yönetişim sözcüğünü dilinden düşürmeyen merkez ve yerel iktidar, yapılan planlama çalışmalarında halkın sesini, varlığını ve yaşam hakkını ortadan kaldırmaktadır ( İMECE, 2008: 88). Ülkemizde kentsel dönüşüm olgusu yasadışı yollarla oluşturulmuş gecekonduların ve kaçak yapıların yoğun olduğu alanların dönüştürülmesi olarak algılanmakta ve bu yönde projeler oluşturulmaktadır. Bir başka ifadeyle ülkemizde kentsel dönüşüm yalnızca fiziksel ve eko- 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı 945

Türkiye de Kentsel Dönüşüm Uyguamaları ve Gülsuyu Mahallesi Örneği nomik bir süreç olarak değerlendirilmekte, toplumsal yönü göz ardı edilmektedir (Ergun ve Gül, 2009: 484). Oysa kent, semt, mahalle gibi ölçekler ya da en genel anlamıyla mekânlar; sadece fiziksel ve demografik olarak ölçülebilen sayısal büyüklükler değil, belli bir tarihsel dönemde, belirli toplumsal sınıflar tarafından belirli maliyetler ödenerek sosyal olarak kurulmuş ölçeklerdir (Kurtuluş, 2006: 9). Bumin in de vurguladığı gibi; kentler öncelikle kentlilerin konusudur. Kenti kurmak, düzenlemek, yenilemek, değişik alanların uzmanlarından önce kentlilerin işidir. İnsanlar kentleri üzerine karar verme yetkisini ne merkezi iktidara ne yerel yönetimlere ne de kent konusunda evrensel bir bilimselliğin taşıyıcısı olduğunu iddia eden uzmanlara bırakmalıdırlar. Kentlilerin etkin katılımı olmadan onlar için iyi bir kent kurulamaz (Bumin, 1990: 18,20). Yapılması gereken kentleri sadece fiziksel ve ekonomik birer olgu olarak gören kapitalist anlayışın ürünü olarak ortaya çıkan kentsel dönüşüm projelerini bir kenara bırakıp, kentlerin toplumsal ve kültürel yapılarını da göz önünde bulunduran ve tüm kentsel aktörlerin katılımını sağlayan projeler geliştirmektir. Her şeyden öte kentlilerin yaşam alanlarına ilişkin söz sahibi kılındığı, toplumsal ve mekânsal ayrışmayı körüklemeyen ve yoksul/marjinal kesimleri dışlamayan bir planlama anlayışının geliştirilmesi gerekmektedir. 946 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı