YAŞLANMANIN GENEL VE AĞIZ SAĞLIĞINA OLAN ETKİLERİ



Benzer belgeler
Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın

Periodontoloji nedir?

Yaşlılarda düzenli fiziksel aktivite

Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu. Yaşlı Bakım-Ebelik. YB 205 Beslenme İkeleri

Periodontoloji nedir?

Dr. Benan Oğuz - Dr. Cem Caniklioğlu KARİKATÜRLER

GERİATRİK HASTAYA YAKLAŞIM

YAŞLI FİZYOLOJİSİ. Seray ÇAKIR


Tanı ve Tedavi Planlaması. Prof.Dr. Kıvanç Kamburoğlu Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi Ana Bilim Dalı

KRONOLOJİK YAŞ NEDİR?

Demans ve Alzheimer Nedir?

FLEP OPERASYONU ve YARA İYİLEŞMESİ. Prof.Dr.Yaşar Aykaç

Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı

Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri

Omurga-Omurilik Cerrahisi

Dersin Kodu Dersin Adı Z/S T U K DPE 603 Fiziksel, psikolojik, sosyal gelişim ve davranış

Yaşlanma her canlıda görülen, tüm işlevlerde azalmaya neden olan, süregen ve evrensel bir süreç olarak tanımlanabilir. Organizmanın molekül, hücre,

TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARI PASİF ETKİLENİM

PROF. DR. TÜLİN TANER

TÜRKİYE DE AĞIZ-DİŞ SAĞLIĞI VE KORUYUCU UYGULAMALARIN ÖNEMİ

Doç. Dr. Orhan YILMAZ

LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR!

BEL AĞRISI. Dahili Servisler

MENOPOZ. Dr. Serdar Balcı, Dr. Eser Çolak. Başkent Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum

KADIN VE AİLE SAĞLIĞI HİZMETLERİ İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SAĞLIK VE SOSYAL HİZMETLER DAİRE BAŞKANLIĞI SAĞLIK VE HIFZISSIHHA MÜDÜRLÜĞÜ

Çene Eklemi (TME) ve Yüz Ağrıları Merkezi

MENOPOZ. Menopoz nedir?

Gerilim tipi baş ağrısı erişkin yaşta % oranında yaygın görülür.

Prof. Dr. Pınar AYDIN O DWEYER

İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ

Eğer metabolizmanızda bir sorun varsa, başta kilo kontrolünüz olmak üzere vücudunuzdaki pek çok şey problemli hale gelir.

ORTODONTİ ANABİLİM DALI

Sigaranın Vücudumuza Zararları

UÜ-SK AİLE HEKİMLİĞİ ANABİLİM DALI HİZMET KAPSAMI

GERİATRİ DR. HÜSEYİN DORUK

YAŞLANMA /YAŞLANMA ÇEŞİTLERİ VE TEORİLERİ BEYZA KESKINKARDEŞLER

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

Diyabet ve diş-dişeti sorunları TÜRKİYE ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA DERNEĞİ DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU

Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi. Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı

Total Kalça Protezi. Prof. Dr. Önder Yazıcıoğlu İstanbul Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı

Kansız kişilerde görülebilecek belirtileri

Prof.Dr. Muhittin Tayfur Başkent Üniversitesi SBF, Beslenme ve Diyetetik Bölümü

Prof. Dr. Semih KESKİL

Kan Kanserleri (Lösemiler)

ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ SELİN HOCA

Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp günümüzde alışılagelmiş tıbbın içinde sayılmayan farklı sağlık sistemleri ve uygulamalardan oluşan bir grup

TARİHÇE BÖLÜMLER. Fakültemiz Klinik Bilimler Bölümü altında hizmet veren sekiz Anabilim Dalı bulunmaktadır.

Günümüzde diş ve diş eti hastalıkları bütün dünyada yaygın ve önemli bir sorundur. Çünkü ağız ve diş sağlığı genel sağlığımızla yakından ilişkilidir.

Yaşlanma ile birlikte deri ve saçlarda görülen değişiklikler gibi vücut duruşunda ve yürüyüşünde de değişiklikler meydana

Alevlenmelerin en yaygın nedeni, trakeobronşiyal enfeksiyonlar ve hava kirliliğidir. Şiddetli alevlenmelerin üçte birinde neden saptanamamaktadır

Omega 3 nedir? Balık ve balık yağları, özellikle Omega-3 yağ asitleri EPA ve DHA açısından zengin besin kaynaklarıdır.

YAŞLIDA AĞIZ ve DİŞ SAĞLIĞI

SİNDİRİM SİSTEMİ HASTALIKLARI

Baş Boyun Radyoterapisi Yan Etkileri. Yrd. Doç. Dr. Banu Atalar Acıbadem Üniversitesi Radyasyon Onkolojisi A.D.

Romatizma BR.HLİ.066

BÜYÜME. Vücudun ya da vücut bölümlerinin boyut olarak artması Yaşamın ilk 20 yılında görülen en önemli biyolojik süreçtir.

METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS

Ankilozan Spondilit BR.HLİ.065

Fiziksel Aktivite ve Sağlık. Prof. Dr. Bülent Ülkar Spor Hekimliği Anabilim Dalı

MERVE SAYIŞ TUĞBA ÇINAR SEVİM KORKUT MERVE ALTUN

KEMIK ERIMESI ERKEKLERI DE TEHDIT EDIYOR

YAŞLILARDA FİZİKSEL AKTİVİTE VE FİZİKSEL UYGUNLUK PROF. DR. ERDAL ZORBA

Obezite Nedir? Harun AKTAŞ - Trabzon

BÜYÜMENİN DEĞERLENDİRİLMESİ. Prof Dr Zehra AYCAN.

FİZYOLOJİ Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

PIHTIÖNLER (KAN SULANDIRICI) İLAÇ KULLANIM KILAVUZLARI }EDOKSABAN (LİXİANA)

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı. Cildimiz, yaşlanma belirtilerini en belirgin olarak yansıtan organdır.

Hareketli Protezler BR.HLİ.008

TALASEMİDE OSTEOPOROZ EGZERSİZLERİ

Prof. Dr. Ferit Çiçekçioğlu, Yrd. Doç. Ertan Demirdaş, Yrd. Doç. Dr. Kıvanç Atılgan

OSTEOARTRİT. Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ

MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ. Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D.

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler

PROTETİK DİŞ TEDAVİSİ ANABİLİM DALI

ÇOCUKLARDA FİZİKSEL AKTİVİTE VE FİZİKSEL UYGUNLUK PROF. DR. ERDAL ZORBA

11. SINIF KONU ANLATIMI 25 İNSAN FİZYOLOJİSİ SİNİR SİSTEMİ-9 ÇEVRESEL (PERİFERİK) SİNİR SİSTEMİ SİNİR SİSTEMİ HASTALIKLARI

Hisar Intercontinental Hospital

KEMOTERAPİ NASIL İŞLEV GÖRÜR?

Kanser ile Yaşarken Kendinize İyi Bakmak. Diş Sağlığı ve Çenede Osteonekroz

Kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri...

4.SINIF İÇ HASTALIKLARI STAJ PROGRAMI Öğretim Üyeleri: Prof. Dr. Mehmet BAŞTEMİR, Doç. Dr. Selman ÜNVERDİ, Yrd. Doç. Dr.

oporoz Tanı ve Tedavi Prensipleri

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ MESLEKİ TEHLİKE ve RİSKLERİ. Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL

Şaşılık cerrahisi onam formu

KOAH Nedir ve Nasıl Tedavi Edilir?

MENOPOZ DÖNEMİNİN ÖZELLİKLERİ

İMPLANT. Prof. Dr. Ahmet Saraçoğlu

KALP KRİZİ UZ.DR.MUHAMMET HULUSİ SATILMIŞOĞLU

FİZİKSEL ETKİNLİĞİN SAĞLIK ÜZERİNE YARARLARI Doç. Dr. Ferda GÜRSEL

T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ. Sağlıklı yaşam, mutlu bireyler, güler yüzlü toplum ÜVEİT EL KİTABI

MADDE BAĞIMLILIĞINDAN KORUNMA

OROHEKS % 0,2 ORAL SPREY

11. SINIF KONU ANLATIMI 32 DUYU ORGANLARI 1 DOKUNMA DUYUSU

Prof. Dr. Gökhan AKSOY

AKILCI İLAÇ KULLANIMI AKILCI ANTİBİYOTİK KULLANIMI. Adana Devlet Hastanesi 2016 Ecz. Gonca DURAK

İntestinal Mikrobiyota Nedir? Ne yapar? Dr. Taylan Kav Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji BD

Romatizma ve Tedavisi Hakkında Yanlışlar ve Doğrular

PROF. DR. ERDAL ZORBA

Transkript:

T.C. Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Periodontoloji Anabilim Dalı YAŞLANMANIN GENEL VE AĞIZ SAĞLIĞINA OLAN ETKİLERİ BİTİRME TEZİ Stj. Dişhekimi Yunus AKALIN Danışman Öğretim Üyesi: Prof.Dr. Gülnur EMİNGİL İZMİR-2011

ÖNSÖZ Yaşlanmanın genel ve ağız sağlığına olan etkileri adlı tezimin hazırlanmasında benden yardım ve desteğini esirgemeyen saygıdeğer hocam Prof.Dr.Gülnur EMİNGİL e, yapmış olduğu katkı ve yardımlarından dolayı değerli asistanım Dt.Özgen ÖZTÜRK e, yapmış olduğu çevirilerle ve vermiş olduğu destekle yanımda olan sevgili arkadaşım Stj.Dt.Hasan ÖZTÜRK e, tüm öğrenim hayatım boyunca bana destek olan sevgili aileme, çalışmalarıma katkılarından dolayı tüm arkadaşlarıma teşekkür ederim. İZMİR-2011 Stj.Dişhekimi: Yunus AKALIN

İÇİNDEKİLER 1.GİRİŞ. 1 2.GENEL BİLGİLER..2 2.1.Yaşlılık Nedir?....2 2.2.Yaşlanma ve İmmün Sistem...5 3.YAŞLI HASTALARDA ORAL DURUM...6 3.1.Dişlerde meydana gelen değişiklikler...6 3.2.Tükürükte meydana gelen değişiklikler...7 3.3.Kemikte meydana gelen değişiklikler...8 3.4.Temporomandibular eklemde meydana gelen değişiklikler...9 3.5.Ağız mukozasında meydana gelen değişiklikler. 10 3.6.Periodontal dokularda meydana gelen değişiklikler.. 11 4.YAŞLILARDA SİSTEMİK VE PERİODONTAL SAĞLIK ARASINDAKİ İLİŞKİ.. 12 5.YAŞLILARDA AĞIZ BAKIMI VE TEDAVİ YAKLAŞIMI. 14 6.ÖZET...18 7.KAYNAKLAR....19 8.ÖZGEÇMİŞ. 22

1. GİRİŞ İnsanoğlu var olduğundan günümüze kadar hep daha uzun yaşamak istemiş, bunun için çalışmış ve hayalini kurmuştur. Bu hedef geride bıraktığımız süre içinde hayal olmaktan çıkmış gelişmiş ülkeler başta olmak üzere tüm dünyada beklenen yaşam sürelerinde ilerleyici bir artış meydana gelmiştir (1). Beklenen yaşam süresinin artışı ile birlikte yaşlanan nüfusun ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılamak için üniversite ve hastanelerdeki kliniklerin desteklenmesi ayrıca hekimlerin yaşlanma üzerine aldığı eğitimin artırılması gerekmektedir (2). Günümüzde yaşlanma ve yaşlılığın vücuda etkileri üzerinde çalışmalara devam edilmektedir. Yaşam süresindeki artış ve insanların ağız diş sağlığına gösterdikleri önemin artması, diş hekimlerinin kendi dişlerini taşıyan yaşlı hastalarla karşılaşma sıklığını arttırmaktadır. Yaşlı bireylerin gerek psikolojik yapıları, genel sağlık durumları ve gerekse ağız ve diş yapılarındaki farklılıklar, bu bireylerin deneyimli diş hekimleri tarafından tedavi edilmelerini gerektirir (3). Bu derlemenin amacı yaşlanmanın genel ve ağız sağlığına olan etkilerine dikkat çekmektir.

2. GENEL BİLGİLER 2.1. YAŞLILIK NEDİR? Dünya Sağlık Örgütü (WHO) yaşlılığı çevresel faktörlere uyum sağlayabilme yeteneğinin azalması olarak tanımlamaktadır. Altmış beş yaş ve üzeri nüfus yaşlı sayılmakla birlikte, yaşlı nüfusun toplam içindeki payının düşük olduğu ülkelerde bu sınır 60 yaş olarak kabul edilmektedir. Doğurganlık ve ölüm hızının azalması, koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetlerinin gelişmesiyle birlikte dünya nüfusu hızla yaşlanmaktadır (4). Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde yaşlı nüfusu sayısında büyük oranda ve süreğen bir artış söz konusudur. 2000 yılında 6 milyarlık dünya nüfusunun %6,9 unu 65 yaş ve üzeri nüfus oluşturmakta iken bu oranın önümüzdeki yıllarda daha da artması beklenmektedir (Şekil 1). Günümüzde 60 yaş üzeri kişi sayısının 629 milyon olduğu ve bunun 2/3 ünün gelişmekte olan ülkelerde yaşadığı tahmin edilmektedir. Bu sayının 2025 te iki kat, 2050 de üç kat artacağı düşünülmektedir. Yaşlı nüfusundaki artışın gelişmekte olan ülkelerde gelişmiş ülkelere göre daha fazla olacağı, 2050 de 4 kat artarak tüm dünyadaki yaşlı nüfusunun %75 nin bu ülkelerde yaşayacağı bildirilmektedir (5). 2

Şekil 1. 2000-2020 yılları arası dünyada toplam nüfus, 65 yaş ve üzeri nüfus ve oranın değişimi Şekil 2 de 1950-2050 yılları arasında dünyada, Çin, Fransa, Almanya, Singapur, İngiltere, Amerika gibi gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin 65 yaş ve üzeri nüfus oranlarındaki değişimler görülmektedir. Doğumda beklenen yaşam sürelerinin sürekli olarak artış gösterdiği ve dolayısıyla bu artışın genel nüfus içindeki yaşlı yüzdesini arttırdığı izlenmektedir. Ülkemiz verileri incelendiğinde 65 ve üzeri yaştaki birey oranının dünya ile paralel olarak yıllar içerisinde arttığı görülmektedir (1955 te nüfusun %3.3 ü, 1985 de %4.2 si, 1990 da %4.3 ü, 1997 de %4.7 si, 2000 de %5,6 sı). Aynı yükselme eğilimi doğumda beklenen yaşam süresinde de görülmektedir. 2000 yılında 68 yıl olan doğumda beklenen yaşam süresinin 2010 yılında 71.7 yıl, 2020 yılında ise 73.9 yıl olacağı tahmin edilmektedir (4). 3

Şekil 2. 1950-2050 dünyada toplam nüfus, 65 yaş ve üzeri nüfus oranının değişimi Sonuç olarak, dünya üzerinde yaşlı nüfus son elli yıldır sürekli olarak artmaktadır. Bu artıştaki en önemli nedenler bebek ve çocuk ölümlerindeki azalma, bağışıklamada ve çevre koşullarında elde edilen başarılar ve bu başarıların sürekliliğinin sağlanması ile antibiyotiklerin gelişimidir. Ancak esas etki, sadece bebek ve çocuk ölümlerinde değil, tüm yaş gruplarında mortalite hızlarının düşmesidir. Bir diğer gerçek ise, beklenen yaşam sürelerinde 65 yaşına ulaşmamakta, daha da fazla yaşamaktadırlar. Bu sebeple artışın olduğu bölgelerde önümüzdeki yıllarda yaşlı sağlığı sorunlarının öncelikli sorunlar arasına girmesi beklenilmektedir (5). 4

2.2. YAŞLANMA VE İMMÜN SİSTEM İmmün yaşlanma yaşlanmayla birlikte enfeksiyonlara yatkınlığın, otoimmün hastalık ve kanser riskinin arttığı, immün fonksiyonlarda oluşan bir bozulma evresi olarak tanımlanmaktadır. Yaşlılıkta immün sistemin fonksiyonu azalmaktadır. Buna göre ölümlerin ana sebebi enfeksiyonlardır. Az gelişmiş ülkelerde immün yetmezliğin ana sebebi beslenme yetersizliğidir. Gelişmiş ülkelerde ise bunun nedeni kardiyovasküler hastalıklardır. Yabancı antijenlere karşı immün cevap yaşla beraber azalırken otoantikorlar artar. Bunun nedeni immün sistemin koruyucu fonksiyonunun azalmasıdır. Diğer sistemlerden kaynaklanan faktörler de immün fonksiyondaki düşüşe katkıda bulunur. Yaşla birlikte doğal ve kazanılmış immünite azalmaktadır. T hücrelerinin fonksiyonları da yaşa bağlı azalır, T hücre fenotipi değişir. Olgunlaşmamış T hücre sayısı düşer, bellek T hücre sayısı ise rölatif olarak artar. B hücre aktivasyon ve proliferasyonu bozulur (6). Erken yaşlarda tüberküloz ile enfekte olan yaşlılarda bağışıklık sisteminde meydana gelen düşmeye bağlı olarak tüberküloz alevlenmeleri de sıktır. Yaşlılarda bağışıklık sistemi kendinden olan ile olmayanı ayırt edemez ve sonuç olarak otoimmün hastalıklar daha sık görülür. İmmün hücrelerin yaşlılarda kanser hücrelerini, bakteri ve diğer yabancı cisimleri temizleme hızları azalmıştır. Bu yavaşlama, yaşlılarda kanser sıklığındaki artışın sebeplerinden biridir. Ayrıca, pnömoni ve influenza enfeksiyonları da bu nedenle yaşlılarda daha ölümcüldür. Bağışıklık sistemindeki değişikliklerin tek olumlu yanı allerjik semptomların ciddiyetindeki azalmadır (7). 5

3. YAŞLI HASTALARDA ORAL DURUM Yaşlanmanın organizma üzerindeki etkileri arasında ağız boşluğunda ve dolayısıyla onu çevreleyen dokularda meydana gelen değişiklikler çok önemli yer tutar. Yaşlanma ile birlikte diş kaybında artış, tükürük akış hızında azalma, ağız mukozasında ve kaslarda atrofi meydana gelir. Bazı durumlarda bu bulgular yaşa bağlı normal fizyolojik değişiklikler iken bazen ağız dokularını etkileyen sistemik rahatsızlıkların neden olduğu değişiklikler şeklinde karşımıza çıkar (8,9). 3.1. Dişlerde meydana gelen değişiklikler Yaşlı insanlarda dişler görünüm ve özellikleri bakımından gençlere göre farklılıklar gösterir. Yaşla birlikte dişte meydana gelen aşınma dişte düz bir yüzey bırakır. Bu durum basit bir aşınmadan madde kaybına neden olabilecek kadar ileri boyutta olabilir. Aşınmaya bağlı olarak dişlerin klinik kron boyu azalır,dental ark mesafesi kısalır ve dikey boyutta azalmalar meydana gelir. Yaşlı bireylerde dişlerin ışık geçirgenliği azalır ve dişler gençlere göre sarı bir renk alır. Buna ek olarak aşınmaya bağlı oluşan yarık ve çatlaklarda korozyon ürünleri birikimi sonucu dişlerde renk değişikliği meydana gelir. Dentin dokusunun kalınlığında ve kompozisyonunda oluşan değişiklikler buna katkıda bulunur. Yaşlanmayla beraber dentinde 2 önemli değişiklik meydana gelmektedir. Bunlardan birincisi sekonder dentin oluşumu sonucu diş hassasiyetinin azalması ve dentin tübüllerinin tıkanmasıdır. Tübüllerin tıkanması ve sekonder dentin oluşumuna bağlı olarak yaşlı hastalarda tedavilerde anestezik solüsyon kullanımı azalmakta tedavi sırasındaki ısıya bağlı pulpal zarar gençlere oranla daha az olmaktadır. Yaşla 6

birlikte pulpada kollagen lif sayısı artarken hücresel elamanlar yanı sıra pulpaya giren damar, sinir, lenfatikler azalır. Yaşla birlikte pulpa odasının hacmi daralır, vaskülarizasyon azalır. Bu yüzden dişin travmaya ve hassasiyete olan yanıtında azalma meydana gelir. Yaşlanmayla beraber sementte görülen en belirgin özellik kalınlaşmadır. Sementin depozisyonu (hipersementoz) yaşlı bireylerde daha sık görülür. Yaşlılarda hipersementozlu dişlerin çekimi cerrahi problem yaratmaktadır (8,9). 3.2. Tükürükte meydana gelen değişiklikler Tükürük ağız sağlığının bütünlüğünün devam etmesi için gereklidir. Oral mukozanın nemli tutulması mekanik temizleme, antibakteriyal etki, remineralizasyon, tat alma ve konuşma gibi birçok olayda önemli rol oynar. Tükürük içerdiği kalsiyum fosfat ve florür sayesinde çürük yüzeylerinin reminerilizasyonunu sağlar (8). Normal tükürük akış hızının düşmesi ağız kuruluğuna (Xerostomia) neden olur. Yapılan histolojik çalışmalar tükürük bezlerinin parankimasının yaşla birlikte yağlı doku ile yer değiştirdiğini göstermiştir ki bu durum tükürük akış hızını etkilemektedir (9). İlerleyen yaşla birlikte gerek majör gerekse minör tükürük bezlerinde çeşitli kantitatif ve kalitatif histolojik değişiklikler meydana gelir. Bu değişiklikler arasında asineratrofi, duktalproliferasyon ve fibroadipoz dokuda artış en sık görülenleridir. Erişkin dönemde submandibular ve parotis bezlerinde %25-30 oranında asiner hücre kaybı görülür. Bu değişiklikler zamanla daha da ilerler. Buna rağmen, tükürük akış hızı, bütün bezler için 7

aynı oranda azalmaz. Bunun nedeni, tükürük bezlerinin fonksiyonel olarak farklı rezervuar kapasitelerine sahip olmalarına bağlı olabilir. Bugün, sağlıklı olmak şartıyla tüm bireylerde, bütün yaşlarda parotis bezi tükürük salgısının aynı olduğu düşünülmektedir. Tükürüğün yapısı da yaşla birlikte değişir. Salgı proteinleri, sodyum ve klorür azalır (8,10,11,12). Yaşlanma ile birlikte görülme sıklığı artan kronik hastalıklar ve ilaçlar tükürük miktarında değişikliklere yol açar. Pek çok sistemik hastalık tükürük bezlerinin fonksiyonlarını bozar ve ağız kuruluğuna neden olur. Bunlar Sjörgen sendromu, romatizmal hastalıklar, kemik iliği transplantasyonu ve radyoterapi sonucu tükürük bezlerinin etkilendiği durumlardır. Bunların dışında kan kaybı, diyare, diyabetiklerde yetersiz su alınımı, HIV ve Alzheimer hastalığıda sıralanabilir. Tükürük hipofonksiyonu olan yaşlılarda, derin çürükler, mantar, yutma güçlüğü ve mukozal rahatsızlıklar gözlenebilir. Kullanılan protezlerde tutuculuk azalır ve protez yüzeylerine gıda artıklarının yapışması artar. Yine azalan tükürük miktarı ile özellikle protez kullanan yaşlılarda damak yüzeyi protez kaidesiyle kaplı olmasa da tat alma duyusu azalır (9). 3.3. Kemikte meydana gelen değişiklikler Yaşlanmayla birlikte, kadınlarda daha sık görülmek üzere bütün kemiklerde kalsifiye doku azalır ve kemiklerin kırılganlığı artar. Yaşlıda hem maksilla ve hem de mandibulada kan akımı azalmıştır. Bu durum 8

arteriosklerotik değişikliklere veya diş kaybına bağlı olarak meydana gelebilir (8). Metabolik faktörlerle ilişkili olarak yaşlı hastaların kretlerinde küçülme görülür. Buna osteoporöz denir. Osteoporöz kemiğin kimyasal birleşiminde değişiklik yapmaksızın, iskelet hacminde bir azalmaya neden olur (13). Özellikle menapoz sonrası kadınlardakan östrojen seviyesinin düşmesiyle kemik kaybı hızlanır. Bunun dışında kalsiyum azlığı, hormon eksikliği, protein ile beslenmedeki değişiklikler ve azalmış fiziksel aktivite de osteoporöze neden olabilir. Osteoporötik kemiklerde kırılma olasılığı da artar (14). Kemiğin spongioz kaybı, iskeletin ağır yüklere maruz kalan bölgelerinde görülebilir. Yalnız bu kayıp kemik kalsiyumunun % 25-% 40 ından fazla olmadıkça konvansiyonel radyografilerle saptanamaz. İlerleyen alveol kemik kaybının osteoporozisin bir göstergesi olabileceğini ileri sürülmüştür (13,15,16,17,18). 3.4. Temporomandibular eklemde meydana gelen değişiklikler Yaşlanmaya bağlı olarak ağız yapılarında ortaya çıkan değişiklikler, zaman içinde temporomandibuler eklemi de etkileyerek, bazı yapı ve fonksiyon değişikliklerine neden olur. Temporal kemikte, glenoid çukurun derinleşmesi veya artiküler çıkıntının düzleşmesi gibi olaylar, dejeneratif değil adaptif değişikliklere bağlı olarak meydana gelir. İlerleyen yaşla birlikte artiküler disk incelir, eklem yüzeylerinde düzleşme ve nodüler tarzda kalsifikasyonlara sık rastlanır. Yaşlıda artiküler disk ile kondüler hareketlerin uyumsuzluğu sonucu, ağzın açılması sırasında hafiften şiddetliye değişen sesler duyulur. Yaşlı bireylerde travma sonucu mandibuler sublüksasyon veya dislokasyon kolay gelişir. Ayrıca, hatalı dental restorasyonlar, çiğneme 9

kaslarında aşırı gerilim ve gevşemeler ve bruksizm gibi faktörler de dişlerin okluzal yüzeylerinde değişiklikler yaratarak, alt ve üst çene dişlerinin kapanış pozisyonundaki ilişkilerinin bozulmasına neden olur. Bu durum temporomandibuler eklemde kronik travmaya ve dolayısıyla myofasiyal ağrı ve fonksiyonsuzluk sendromunun gelişmesine neden olur. Costen sendromu ise tam dişsiz yaşlı bireylerde ağızın aşırı kapanması sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Kondül tepesinin posterior-superior doğrultuda yer değiştirmesi ile baş ağrısı, baş dönmesi, kulak ağrısı, kulak çınlaması ve dilde yanma gibi belirtiler görülür (8). 3.5. Ağız mukozasında meydana gelen değişiklikler Yaşla birlikte ağız mukozası incelir ve ağız kuruluğu başlar. Yaşlılarda kapiller dolaşımın azalmasına bağlı olarak mukoza soluk bir görünüm alır (8). Tat reseptörlerinin bol olduğu uç kısımlardaki reseptörlerin azalması sonucu tat hassasiyetinde azalma meydana gelir. Yaşlanma ile reseptör sayısında azalma olduğu için hassasiyet de azalmaktadır. Yaşlanmaya bağlı olarak ağız mukozasında görülen lezyonlar genellikle sistemik hastalıkların ağız bulgularına, beslenme bozukluklarına, ilaçların yan etkilerine ve oral enfeksiyonlara bağlı olarak gelişir. Ayrıca travmatik yaralanmalarda görülebilir. İlaç kullanımı mukozada kuruluğa, kanamalı lezyonlara, doku büyümelerine, likenoid veya aşırı duyarlılık reaksiyonlarına neden olabilir. Yaşlı hastada ağız mukozasında görülen deskuamasyon veya vezikülobüllöz lezyonların, ilaç kullanımına bağlı olarak sekonder geliştiği düşünülür (8). Yaşla beraber artan ve en sık görülen ağız bulgularının % 59.6 oranında 10

varisler, % 28 oranında fissürlü dil ve % 15.6 oranında travmatik ülserler olduğunu bildirilmiştir (19). 3.6. Periodontal dokularda meydana gelen değişiklikler Periodonsiyumun hastalıkları çocuklukta, gençlikte ve orta yaşlılıkta yani hemen hemen her yaşta görülebilir. Fakat yaş ilerledikçe periodontal hastalığın sıklığı ve diş kaybı daha fazla olmaktadır (20). Epidemiyolojik çalışmalar, yaşla birlikte periodontal hastalıkların sıklığının ve şiddetinin arttığını göstermektedir (8). Yaşlanma ile dişeti çekilmesi, keratinizasyon, stippling ve bağ dokusundaki hücrelerde azalma, hücreler arası madde miktarında ise artma meydana gelir. Epitelyal ataşman sement boyunca apikal yöne doğru çekilir. Artan yaşla birlikte ağız mukozasında bağ dokusunda elastikiyetin kaybı, mast hücrelerinde artma, dil papillalarında atrofi ve tat tomurcuklarının sayısında azalma, dişeti ve periodontal ligamentte hücre sayısı, mitotik aktivite, kollagen lif sayısı ve sentezinde azalma elastik fibrillerde ise artış gözlenir (20,21). Yaşlanma ile ayrıca, periodontal ligament genişliği devamlı sement ve kemik birikimi ile azalır. Yaşlı periodontal membran hücreleri, genç olanlarına kıyasla daha yavaş yenilenme göstermektedir (20). Ağız bakım işlemlerinin kesilmesini takiben yaşlılarda plak birikimi, genç bireylere kıyasla daha hızlı olur. Sonuç olarak gingivitis daha kolay gelişir. Ancak, ağız bakımının başlamasını takiben iyileşme genç ya da yaşlı bireylerde aynı hızla gerçekleşmektedir (8). 11

4.YAŞLILARDA SİSTEMİK VE PERİODONTAL SAĞLIK ARASINDAKİ İLİŞKİ Günümüzde, diş ve dişeti hastalıklarının da çeşitli sistemik sorunlara yol açabileceği bilinmektedir. Hem diş çürüğü ve hem de periodontal hastalıkların etyopatogenezinde, dişler üzerine biriken mikrobiyal dental plağa karşı gelişen immün-enflamatuvar reaksiyonlar önemli rol oynamaktadır. Sistemik faktörler lokal bir etken olmaksızın periodontal hastalığa neden olmaz. Buna rağmen, sistemik değişikliklerin periodontal dokuların lokal etkenlere karşı olan savunmasını azaltarak hastalığa karşı daha uygun bir ortam yarattığı düşünülmektedir (20). Yaşlanma ile birlikte azalan immün cevap, ağız bakımı kötü olan hastalarda bazı enfeksiyonların gelişimine zemin hazırlayabilir. Diş hekimleri yaşlı hastaların muayene ve tedavisinde çeşitli sistemik problemlerle karşılaşabilir. Bunlar psikososyal bozukluklar, kardiyovasküler rahatsızlıklar, eklem rahatsızlıklar, hormonal problemler, işitme ve görme kayıpları gibi rahatsızlıklardır. Sosyal problemler ve sağlık problemleri birleşince bu durum yaşlı bireylerde depresyona neden olabilir. Bu tür hastaların kullandığı antidepresan ilaçlar kişide tükürük azalmasına ve kök çürüklerinin artmasına neden olmaktadır. Psikososyal problemli hastalarda motivasyon güçlüğü artmakta ve hastayla iletişim zorlanmaktadır. Hekimin bu hastalarda iletişimi iyi kurması ve motivasyonu en üst düzeyde tutması gerekmektedir (22). Yaşlı şahıslarda meydana gelen arteriosklerotik değişiklikler, damar lumenlerinde, adventita ve media tabakalarının kalınlaşması, hyalinizasyonu 12

veya kireçlenmesiyle ile karakterizedir. Bu damarsal değişiklikler vücudun her yerinde olduğu gibi enflamasyon varlığında periodontal enflame alanlarda ve alveol kemiği damarlarında da görülür. Periodontal hastalık ve arterioskleroz yaş ile artar ve bu nedenle periodontal lezyonların arteriosklerotik şahıslarda fazla görülmesi damarsal değişiklik nedeni ile oluşan dolaşım yetersizliğine bağlıdır (20). Beck ve ark. (23) yapmış olduğu çalışmalarda periodontitis ve arteriosklerozis arasında her iki hastalıktaki ortak risk faktörleri nedeni ile yaşlı insanlarda sık görüldüğünü belirtmiştir. Yaşla birlikte kemiklerin yoğunluğu azalır. Dolayısıyla, kemikler daha zayıf ve kırılgan olur. Kadınlarda kemik kaybı menopozdan sonra çok hızlanır. Kemiğin altındaki ince bir çizgi şeklinde uzanan eklem kıkırdak dokusu da azaldığı için eklem eskisi kadar rahat hareket edemez ve travmalara karşı daha hassas hale gelir. Bu bölgelere yönelik tekrarlayan travmalar, ileri yaşların en sık hastalığı olan osteoartritin hızlanmasına neden olur (7). Bu tutulum temporomandibular eklemi etkileyerek yaşlı hastaların yutma ve beslenme güçlüğü çekmelerine neden olabilir. Yine yaşlılarda sık görülen romatoid artrit ve felç hastaların ağız bakımlarını etkileyerek periodontal problemlere neden olabilmektedir (22). Yaşlanmanın en belirgin olarak hissedildiği organ gözdür. Görme kaybı yaşla beraber azalmaktadır. Yıllarca yüksek sese maruz kalması sonucunda ya da sadece yaşa bağlı olarak duyma kalitesinde de azalma olur (24). Görme ve işitme kaybı olan hastalarda ağız bakımı bilgilerinin öğrenilmesi ve uygulanması zor olur. Yetersiz ağız bakımı periodontal hastalıklara temel oluşturmaktadır (22). 13

Yaşlanmayla birlikte hormonal sistemde de değişiklikler meydana gelmektedir. Bunlar genel olarak kadınlarda menopoz sonrası hormonal değişiklikler, diyabet, tiroid ve cinsiyet hormonlarındaki değişikliklerdir (25). Diyabetli hastalarda periodontal abseler çok sık gelişmektedir. Diyabetin ağızdaki başlıca belirtileri ağız kuruluğu, periodontitis, nefeste ağız kokusu ve dişetlerinin kanamaya eğilimli oluşudur (20). 5. YAŞLILARDA AĞIZ BAKIMI VE TEDAVİ YAKLAŞIMI Ağız sağlığı için dental plak kontrolü ve gerekli eğitim diş hekimleri tarafından yapılan periyodik kontrollerle sağlanır. Yaşlılarda görülen ağız hastalıklarının %95 ini periodontal hastalıklar ve diş çürükleri oluşturmaktadır. Yaşlı bireylerde görülen dişeti çekilmesi sonucu sementin açığa çıkması kök yüzeylerinde dental plağın tutunması için retansiyon alanı oluşturmaktadır. Yaşlı bireyler motor fonksiyonlarındaki kayıplar yüzünden plak kontrolünü yeterince sağlayamazlar. Sosyal durum, yetersiz beslenme ve sistemik hastalıklarda ağız bakımını olumsuz yönde etkilemektedir. Yaşlanma ile beraber diş kayıplarında artışına bağlı olarak bireylerin yumuşak gıdalarla beslenmesi sonucu mikrobiyal dental plağın birikimi daha da artmaktadır (8). Dişhekimi yaptığı tedavilerde hastanın yaşını göz önünde bulundurmalıdır. Öncelikli olarak hastaya zarar vermemelidir. Yaşlı bireylerin muayenesinde genel sağlık durumu, fonksiyonel bozukluklar, kötüleşen hafıza ve kullanılan ilaçlar değerlendirilmelidir. Hastanın tutum ve beklentileri göz önünde bulundurulmalıdır. Hastanın ağız bakım ve tedaviye yaklaşımı değerlendirilmelidir (26). Hasta öyküsü sözlü olarak alınmalıdır. Klinik 14

muayenede ağız açma güçlüğü ve kafayı konumlandırma problemleri ile karşılaşılabilinir. Bu yüzden ek zaman ve sedatifler gerekebilir (27). Hastanın değerlendirilmesi sonrası tedavinin amacı tanımlanmalıdır. Yaklaşımda farklı değerlendirmeler düşünülebilir fakat tüm hastalar için ortak hedef bakteri miktarının en aza indirgenmesi ve ağız bakımının tam yerine getirilmesi olmalıdır. Çoğunda cerrahisiz periodontal tedavi ilk yaklaşım olmalıdır. Yapılan periodontal tedavi ileri tedavileri de etkileyecektir. Periodontal tedavide diğer bir amaç ise fonksiyonel dişlenmeyi korumaktır. Hastaların yaşam süreleri ve yaşam beklentisi tedavi üzerinde etkili olabilir. Örneğin; 65 yaşında bir hastanın 85 yaşına kadar yaşayacağı düşünülürse aradaki 20 yaş göz önünde bulundurularak periodontal tedavinin etkinliği devam ettirilmelidir. Yaşam süresinin ve beklentisinin ne kadar olacağını kestirmek zordur. Bunun için hastaların hayatı boyunca diş fonksiyonlarının koruması amaçlanmalıdır. İlgili tedavilerden sonra destekleyici tedavilerle devam edilmelidir. Periodontal destek için kalan dokunun miktarıda önemlidir. Kalan periodontal destek miktarı diş sayısına ve diş türüne göre değişebilir. Kalan periodontal dokuların destek miktarı uzun vadeli bir tedavi etkinliğini belirlemez. Tek bir dişin bile fonksiyon ve bakımı önemlidir. Tüm periodontal hastalık tedavilerinde olduğu gibi hastaların plak kontrolleri tedaviyi etkilemektedir. Uyum yetersiz ise ağız bakımının normal duruma getirilmesi için %1 klorheksidin jel veya gargara kullanılabilir (26). Yaş periodontal cerrahi için kontrendikasyon değildir. Yaşlı erişkinlerde gençlere oranla fark yoktur. Cerrahi başarı kriteri plak kontrolünün iyi 15

yapılmasıdır. Ameliyat sonrası bakım için mükemmel cep eliminasyonu yapılmalıdır. Kök çürüklerinin varlığına dikkat edilmelidir. Profesyonel plak kontrolünün yanı sıra çürükten korunma amaçlı önlemler de alınmalıdır. Yaşlı hastaların tedavisinde sistemik hastalıklar ve kullanılan ilaçlar göz önünde bulundurulmalıdır. Hipertansif hastaların randevuları genelde sabah saatlerine ayarlanmalı ve kan basınçları ölçülmelidir. Konjestif kalp yetmezliği ve kronik obstrüktif akciğer hastalığı olan hastalarda supin pozisyonda nefes darlığı olabilir. Bu hastalarda daha dik ve semisupine pozisyonda çalışılmalıdır. Ortostatik hipotansiyonda senkop ortaya çıkabilir.bu ciddi yaralanmalara neden olacak düşmelere neden olabilir.analjezik seçiminde dikkat edilmelidir. Ülser, gastrit, hiatal gibi gastrointestinal bozukluklar göz önünde bulundurulmalıdır. Özel kardiyak lezyonları olan yaşlılarda bakteriyel endokardit riski açısından profilaktik antibiyotik verilmelidir. İmplant uygulamalarında antibiyotik gerekebilir (27). Yaşlı yetişkinlerin periodontal tedavilere verdiği yanıtın genç bireylerden farklı olduğu çeşitli çalışmalarda gösterilmiştir. Buna rağmen günlük plak kontrolünü olumsuz yönde etkileyebilecek durumlarla karşılaşmak yaşlı bireylerde daha sık görülmektedir. Bu durum destek tedavisi için özenle hazırlanmış bir program tarafından kısmen telafi edilse de, yaşlı bireylerin periodontal tedavilerinde asıl amaç özellikle zayıf bünyeye sahip ve işlevsel olarak bağımlı bireylerde her zaman periodontal enflamasyonun klinik belirtilerinin giderilmesi ve / veya azaltılması olmayabilir. Birçok hastada asıl hedef yaşam boyunca fonksiyonel ve komforlu denstisyonu korumak amacıyla hastalığın ilerlemesini kontrol etmek olmalıdır dolasıyla tedavi ile ilgili karar alma sürecinde her hasta için faktörler, kalan periodontal destek 16

miktarı, hastalığın ilerlemesindeki riskler, hastanın talepleri ve yaşam beklentisi değerlendirilmelidir (27). 17

6.ÖZET Ağız sağlığının bozulması yaşlanmanın doğal bir sonucu değildir. Bu durum sistemik hastalıklara, ilaç kullanımına, uygun olmayan beslenmeye veya koruyucu ağız bakımının olmamasına bağlı olarak gelişir. Genel olarak, yaşlanma ile ilgili olduğu düşünülen oral değişiklikler diş kaybı, tükürük akış hızının azalması, oral mukoza ve kaslarda atrofi ve tad duyusunun azalmasıdır. Yaşlıda görülen diş kayıplarında, periodontal hastalık kök çürüklerine kıyasla daha etkin bir faktördür. Yaşlı nüfusun önemli bir bölümü hareketli protez kullanmaktadır. Bu protezler, mukozal dokuların hem görünümlerini ve hem de bütünlüğünü etkileyen değişikliklere yol açabilir. Yukarıda söz edilen bütün faktörler, sonuç olarak, yaşlı bireylerde çiğneme ve dolayısıyla beslenme bozukluklarına neden olur. Yaşlı bireylerin periodontal tedavisinde ortak hedef bakteri miktarının en aza indirgenmesi ve ağız bakımının tam yerine getirilmesi olmalıdır. Yaşlı hastaların tedavisinde sistemik hastalıklar ve kullanılan ilaçlar göz önünde bulundurulmalı tedavi yaklaşımı buna göre belirlenmelidir. Bu derlemede yaşlı bireylerin genel ve ağız sağlığına etkileri incelenirken bu bireylere uygulanacak tedavi yaklaşımı hakkında bilgiler verilmiştir. 18

7.KAYNAKLAR 1) Akgün S, Bakar C, Budakoğlu İ. Dünyada ve Türkiye de Yaşlı Nüfus Eğilimi, Sorunları ve İyileştirme Önerileri, Türk Geriatri Dergisi 7 (2): 105-110, 2004 Turkish Journal of Geriatrics. 2) Aydın Z. Yaşlanan Dünya ve Geriatri Eğitimi, Geriatri 2 (4):179-187, 1999 Turkish Journal of Geriatrics. 3) Türkün Murat.Gerodontoloji ve Kök Çürükleri Ders Notları. 4) Özcan S, Güzel R, Koç F, Demir C, Göçmen C, Özeren A, Özeren H, Kara E, Kurdak S, Bozkurt A, Doran F, Bozdemir N. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi 3.Sınıf Öğrencilerine Uygulanan Yaşlı Bireye Multidisipliner Yaklaşım Modülü nün Değerlendirilmesi, Turkish Journal of Geriatrics 2008; 11(1): 1-6. 5) Günaydın R. Yaşlılarda Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi, Turkish Journal of Geriatrics 2010; 13 (4) : 278-284. 6) Singh T, Newman A. Inflammatory markers in population studies of aging, Ageing Research Reviews 10(2011): 319-329. 7) Nalbant S. Yaşlılıkta Fizyolojik Değişiklikler : Nobel Medicus Online Dergi. 8) Nazlıel H. Yaşlıda Ağız ve Diş Sağlığı: Geriatri 2 (1): 14-21, 1999 Turkish Journal of Geriatrics. 9) Canay Ş, Çiftçi Y. Yaşlı Bireylerde Sistemik Hastalıklarla Birlikte İzlenen Ağız Bulguları: Geriatri 6(3): 104-108, 2003 Turkish Journal of Geriatrics. 19

10) Breg R, Morgenstern NE: Pysiologic changes in the elderly. DentClinNorthAm 1994: 41(4):661-668. 11) Betts NJ, Barber HD: The Pathophysiology of Aging, Fonseca RJ-Davis WH (Ed.): Reconstructive Preprsothetic Oral and Maxillofacial Surgery.W.B.Saunders Co, Philadelphia,1995, s 10-13. 12) Çelengil H; Yaşlıda Diş Hastalıktan.Kutsal YG-Çakmakçı M-Ünal S(Ed.) Geriatri. Hekimler Yayın Birliği.Ankara 1997, Cilt 2, s 815-837. 13) Hirai T, Ishijima T, Hashikawa Y, Yajima T: Osteoporosis and reduction of residual ridge in edentulous patients. J Prosthet Dent 1993; 69:49-56. 14) Jeffcoat KM, Geurs N: Oral Bone Loss, Osteoporosis and Preterm Birth: What do we tell our patients now? Compendium special issue; 22(1): 22-27. 15) Kribbs PJ, Smith DE, Chesnut CH: Oral findings in osteoporosis. Part II: relationship between residual ridge and alveolar bone resorption and generalized skeletal osteopenia. J Prosthet Dent 1983; 50: 719-724. 16) Kribbs PJ. Comparison of mandibular bone in normal and osteoporotic women. J Prosthet Dent 1990; 63: 218-222. 17) Renner RP, Boucher LJ, Kaufman HW: Osteoporosis in post menopausal women. J Prosthet Dent 1984; 52: 581-588. 18) Shapiro S, Bomberg TJ, Benson BW: Postmenopausal osteoporosis: dental patients at risk. Gerodontics 1985; 1: 220-225. 19) Jainkittivong A, Aneksuk V, Langlais RP: Oral mucosal conditions in elderly dental patients. Oral Dis 2002; 8(4): 218-223. 20

20) Sandallı P. Periodonsiyumda Yaşlanma ile Meydana Gelen Değişiklikler, Periodontoloji 1981. 37-81. 21) Karasu Gülnihal: Yaşlı Bireylerde Periodontal Durumun Tayini ve Bu Bireylerin Ağız Bakımı Alışkanlıkları, Bitirme Tezi, E.Ü.Dişhekimliği Fakültesi, İZMİR-2007. 22) Ünsal B. Yaşlı Bireylerdeki Ağız ve Diş Sağlığı. G.Ü. Dişhek. Fak. Derg. 19 (1) : 45-49, 2002. 23) Beck JD, Garcia R, Heiss G, Vokonas P, Offenbacher S. Periodontal disease and cardiovascular disease, J Periodontol, 1196; 67: 1123-1137. 24) Hersek N. Yaşlıda Ağız ve Diş Sağlığı: H.Ü.Dişhekimliği Fakültesi Dergisi. 25) Öge A. Yaşlanmayla Oluşan Endokrin Değişiklikler ve Tedavi Yaklaşımları: Türk Geriatri Dergisi 7 (2): 117-121, 2004 Turkish Journal of Geriatrics. 26) Wennström J. Treatment of Periodontal Disease in Older Adults: Periodontology 2000, Vol. 16, 1998, 106-112. 27) Hashemipour M. Dental Management and Oral Complications in Elderly. Turkish Journal of Geriatrics 2009, 12 (4): 198-201. 21

8.ÖZGEÇMİŞ 1987 yılında Hâkkari de doğdum. İkokul hayatımı Fevzipaşa İlkokulu ve 100.Yıl Mehmetçik İlkokulu nda tamamladım.orta öğrenim hayatımı 1999-2001 yılları arasında Atatürk İlköğretim Okulu nda tamamladım.2001 yılında Denizli Anadolu Lisesi ni kazandım.2006 yılında Ege Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi ne girdim. 22