MEHMET İZZET DÜŞÜNCESİNDE İNSANİYETE AÇILAN PENCERE: MİLLİYET. Yrd. Doç. Dr. Levent Bayraktar



Benzer belgeler
MehMet Kaan Çalen, tarihinde Edirne nin Keşan ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Keşan da tamamladı yılında Trakya

Eğitim Tarihi. Eğitimin Doğuşu ve Gelişimi

Ýslâm Ahlak Teorileri (Ethical Theories in Islam)

İSLAM KURUMLARI VE MEDENİYETİ

Ders Kodu Ders Adı İngilizce Ders Adı TE PR KR AKTS SOS 104 Ekonomiye Giriş SOS 106 Sosyal Psikolojiye Giriş

FOCUS ON LANGUAGE and MULTI MEDIA LANGUAGE ASSISTANT

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

Ruhumdaki. Müzigin Ezgileri. Stj. Av. İrem TÜFEKCİ. 2013/2 Hukuk Gündemi 101

Tarih Bilimi ve Tarihe Yardımcı Bilim Dalları Video Ders Anlatımı I. ÜNİTE TARİH BİLİMİNE GİRİŞ A- TARİH BİLİMİ. I - Tarih Biliminin Konusu

SEÇMELİ DERSLER (Öğrenci aşağıda belirtilen en az 2 (iki) dersten başarılı olmalıdır.)

T.C. İSTANBUL RUMELİ ÜNİVERSİTESİ MESLEK YÜKSEK OKULU SOSYAL HİZMETLER PROGRAMI 1. SINIF BAHAR DÖNEMİ DERS İZLENCESİ

TARİH BÖLÜMÜ ÖĞRETİM YILI DERS PROGRAMI

Fikret BABAYEV * * Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı

9. SINIFLAR. 1.YAZILI 1.Yazılı 17 Mart 2014 Matematik Din Kültür Ve Ahlak Bilgisi. 1.Yazılı 18 Mart 2014 T.E.D. 2. Yabancı Dil

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

İçindekiler. İndeks. İKTİSADÎ DÜŞÜNCE TARİHİ 1. Giriş 1-19

İNSAN VE TOPLUM BİLİMLERİ FAKÜLTESİ FELSEFE BÖLÜMÜ ÇİFT ANADAL İÇİN HAZIRLANAN ZORUNLU DERSLER

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

İNSAN VE TOPLUM BİLİMLERİ FAKÜLTESİ

Sadece 2 İstekle MySQL Blind SQL Injection. Canberk BOLAT canberk.bolat[-at-]gmail[-dot-]com

TEMEİ, ESER II II II

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI

TÜRKİYE DEKİ ÜNİVERSİTELERDE OKUYAN TÜRK ASILLI ÖĞRENCİLERİN OKUMA ALIŞKANLIKLARINA YÖNELİK ANKET ÇALIŞMASI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

Doç. Dr. Oğuz ARI Boğaziçi Üniversitesi

İNSAN VE TOPLUM BİLİMLERİ FAKÜLTESİ

Sosyoloji. Konular ve Sorunlar

AYP 2017 ÜÇÜNCÜ DÖNEM ALIMLARI

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

Aristo Metafiziği ile Gazali Metafiziğinin Karşılaştırılması- SH. Bolay.Kültür Bak. Yay s.40-46

KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

1.Ünite: SOSYOLOJİYE GİRİŞ A) Sosyolojinin Özellikleri ve Diğer Bilimlerle İlişkisi

1

ilgi ve dikkati zorunlu kılmaktadır. Tarihte felsefî bütünlüğü kurulmamış, epistemolojik, etik, estetik ve metafizik boyutları düşünülmemiş hiçbir

ULS344 - Milliyetçilik ve Azınlıklar. İlkçi Yaklaşımlar - Primordializm

HESAP. (kesiklik var; süreklilik örnekleniyor) Hesap sürecinin zaman ekseninde geçtiği durumlar

Karakter Eğitiminin On Bir Temel Prensibi 2. Karakter Eğitiminin On Bir Temel Prensibi 1 DEĞERLER/KARAKTER EĞİTİMİ. Prof. Dr. Halil EKŞİ 17.3.

2014 / 2015 LYS DÜZEY BELİRLEME SINAVI FORMATI

Kültür Nedir? Dil - Kültür İlişkisi

PROGRAMLAR. Türk Din Musikisi Lisans Programı

İktisat Tarihi I. 6-7 Ekim

TÜRKÇE KİTAP İSİMLERİ İNGİLİZCE KİTAP İSİMLERİ

SADETTİN ÖKTEN İÇİMDE AVM VAR!

Zar Falı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

SOSYOLOJİ BÖLÜMÜN MÜFREDAT PROGRAMI( 4Yıllık) 1.SINIF GÜZ. Introduction to Philosophy. İNG103 Temel İngilizce I Basic English I Zorunlu 2 2

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

Ürün Detayları EGO DS 11. SINIF DENEME SINAVLARI SORU DAĞILIMLARI. Eğitim doğamızda var

Bağdat Cad. No:108/B D:26 Fenerbahçe Kadıköy İSTANBUL. : Bilirkişi 2. Ek Rapor ve Ayrık 2. Ek Rapora Karşı Beyanlarımızdan İbarettir.

FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ SOSYOLOJİ LİSANS MÜFREDATI I. ÖĞRETİM (GÜNDÜZ) ZORUNLU DERSLER


PSİKOLOJİ BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI GÜZ DÖNEMİ PROGRAMI

SORU : CEVAP: SORU: CEVAP:

HİTİT ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ 2007 VE SONRASI MÜFREDAT PROGRAMI AKTS KODU

I.YIL HAFTALIK DERS AKTS

EĞİTİMİN FELSEFİ TEMELLERİ. 3. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL

KİTAP TANITIMI. Necmi UYANIK

İkinci B ö l üm KİŞİLİK VE KARAKTER GELİŞİM SÜRECİ

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma

İNSANIN YARATILIŞINDA FITRAT- DEĞER İLİŞKİSİ VE FITRATA MÜDÂHALE / DEĞERLERİN AŞINMASI

TABLO-1 KPSS DE UYGULANACAK TESTLERİN KAPSAMLARI Yaklaşık Ağırlığı Genel Yetenek

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS EVRENSEL İNSANİ DEĞERLER İLH

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ İŞLERİ DAİRE BAŞKANLIĞI

fizik güncesi ALBERT EINSTEIN DAN 10 HAYAT DERSİ Haftalık E-bülten MARMARİS KAMPÜSÜ

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

Economic Policy. Opening Lecture

MARMARA ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM FAKÜLTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ BÖLÜMÜ PDR ANA BİLİM DALI 2018 BAHAR YARIYILI KÜLTÜREL PSİKOLOJİ DERSİ İZLENCESİ

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ


MART UKS MATEMATİK KONULARI

ÖĞRETİM YILI DERS İNTİBAKLARI. I.YY ARY 105 Tarih Araştırma Yöntemleri 2+0 4,5 Z I.YY ARY 105 Tarih Araştırma Yöntemleri MS

SOSYOLOJİ BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI BAHAR DÖNEMİ DERS KATALOĞU

Proje Tasarım Esasları Prof. Dr. Akgün ALSARAN. Temel bilgiler Analitik Düşünme

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir.

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

OBJEKTİF TARİHİ YORUM METODU İLE OBJEKTİF ZAMANA UYGUN YORUM METODU ARASINDAKİ İLİŞKİ

Bakım ve koruma yetkisi, tedbir yetkisi ve hasta talimatnamesi Vahim durumlar için önceden tedbir alma konusuna dair önemli bilgiler.

SOSYOLOJİ BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI GÜZ DÖNEMİ PROGRAMI

YENİ YAYIN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER HUKUKU: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİ

OYUNLAR TEORİSİNİN MADEN ARAMALARINA UYGULANMASI

T.C. MALTEPE ÜNİVERSİTESİ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ FELSEFE LİSANS PROGRAMI Bahar Yarıyılı. 2. yıl 4. yarıyıl Lisans Zorunlu

Murat Kaya / Rehber Öğretmen 1

AVCILIK. İnsanlığın tarihi kadar eski bir fenomen ve bir faaliyettir.

SİYASET NEDİR? İnsan yaratılışı gereği sosyal bir varlıktır. İnsanlar eşit yaratılmamışlardır. SİYASET NEDİR?

İLKOKUL FİYAT LİSTESİ

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar

EIS526-H02-1 GİRİŞİMCİLİK (EIS526) Yazar: Doç.Dr. Serkan BAYRAKTAR

2014 YILI KUTLU DOĞUM HAFTASI SEMPOZYUMU HZ. PEYGAMBER VE İNSAN YETİŞTİRME DÜZENİMİZ

BÖLÜM: 2 İŞLETMENİN TANITIMI VE TEMEL KAVRAMLAR

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I

TABLO-1 KPSS DE UYGULANACAK TESTLERİN KAPSAMLARI Yaklaşık Ağırlığı Genel Yetenek

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

DAVRANIŞ BİLİMLERİ TIPSAL PSİKOLOJİYE GİRİŞ. Doç. Dr. Lü)ullah Beşiroğlu

EMRE KÖROĞLU BAŞKANLIK İÇİN ADAYLIĞINI AÇIKLADI

DEÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı Felsefe ve Din Bilimleri Tezli Yüksek Lisans Programı Alan Dersleri. I.

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ

Yılmaz Özakpınar İNSAN. İnanan BIr Varlık

Transkript:

Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi ISSN: 1303-5134 www.insanbilimleri.com Cilt: 4 Sayı: 1 Yıl: 2007 MEHMET İZZET DÜŞÜNCESİNDE İNSANİYETE AÇILAN PENCERE: MİLLİYET Yrd. Doç. Dr. Levent Bayraktar Özet Mehmet İzzet Türkiye de sosyal bilimlerin gelişiminde öncü isimler arasında yer almaktadır. İlgilendiği temel konular felsefe, felsefe tarihi, ahlak, sosyoloji, sosyal felsefe ve metodolojidir. Eserleri arasında Milliyet Nazariyeleri ve Milli Hayat özel bir öneme sahiptir. Bu eserde, milliyet meselesini indirgemeci açıklama tarzlarından ayırarak, idealist bir yaklaşımla onun insaniyete yöneldiğini ileri sürmüştür. Mehmet İzzet in bu çabası sosyolojizm i, felsefi idealizm le aşma teşebbüsü olarak da okunabilir. Anahtar Kelimeler: Mehmet İzzet, millet, milliyet, milliyet nazariyeleri, toplum felsefesi THE WINDOW OPENING TO HUMANITY IN MEHMET İZZET s THOUGHT: NATIONALITY Abstract Mehmet Izzet played a leading part among the prior names in the development of social sciences in Turkey. His major fields of interest were philosophy, history of philosophy, ethics, sociology, social philosophy and methodology of social sciences. His famous book Theories of Nationality and a National Life was of a special importance among his studies. In that book, he demonstrated in an idealist manner that the problem of nationality is oriented toward humanity, by differentiating it from a reductionist approach. This effort of Mehmet Izzet can also be interpreted as an effort to surmount sociologism by the help of a philosophical idealism. Keywords: Mehmet Izzet, nation, nationality, theories of nationality, social philosophy Kırıkkale Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü, levent@kku.edu.tr

2 Mehmet izzet Türkiye de sosyoloji ve felsefenin gelişiminde öncü isimler arasında yer almaktadır. O, Felsefe, Felsefe Tarihi, Ahlak, Sosyoloji, Sosyal Felsefe ve Metodoloji ye dair önemli eserleri kısacak ömrüne sığdırabilmiş bir değerimizdir. 1 Eserleri arasında Milliyet Nazariyeleri ve Millî Hayat ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Burada milliyet ve millî hayatın anlamı ve doğasını sorgulamış ve kendi duruşunu sergilemiştir. İzzet in meseleyi ele alışında milletten milliyete ve oradan insaniyete yönelen idealist bakış tarzı onun en orijinal yönü olarak (Ergan, 1998:6) değerlendirilmiştir. Konu hakkında herhangi bir belirlemede bulunmadan önce, milliyet meselesi hakkında, muhtemel soru ve sorunlara değinmek gerekirse; ilkin milliyet nedir?, bir milleti, millet yapan özellik nedir? veya onun bir özü var mıdır? diye sorulabilir. Ya da milliyet uyruğumuz mudur? Sahip olduğumuz pasaportumuz mudur? Konuştuğumuz dil/anadil midir? Doğduğumuz ya da yaşadığımız coğrafya mıdır? Türkülerini, manilerini, düğünlerini, örfünü bildiğimiz ve sevdiğimiz kültür müdür? Yoksa bir ve beraber olmaktan gurur ve mutluluk duyduğumuz, ortak değerleri, ortak sevinç ve kederleri olan, geleceğe yönelik ortak proje ve ülküleri olan insan topluluğu mudur? Milliyet nedir sorusu özcü bir yaklaşımla milleti millet yapan şey nedir sorusuna dönüşür. Bu soru, bizi biz yapan şey nedir? sorusuyla da eş anlamlıdır. Dolayısıyla burada milliyet kavramı yerine biz kavramı geçmekte ve biz, ister istemez, ötekilerden ayrı olarak, biz de olan veya bizi biz yapan şey, yani farklılığımız, ayrılığımız ve başkalığımızı vurgulamaktadır. Burada zorluk, neyin ötekinde de var olduğu neyin biz de bulunduğu ve nelerin ortak olduğunu tespit etmekte yatmaktadır. Bu ayrımların tespit edilebildiğini varsaysak bile sonuçta bizi biz yapan şey yani sadece bize özgü olan, başkasında bulunmayan o şeyi veya şeyleri bilerek bir bizlik bilinci geliştirebilir miyiz? Bu bilinç farklılığın ve ayrılığın bilinci olduğu için, kendi içimizde kendimize ötekiler ve biz olmayanlar yaratmış olmaz mıyız gibi soru ve sorunlar da gündeme gelmektedir. Öyleyse özcü yaklaşım yerine, acaba bizi biz yapan değerlerle hangi değerler yakınlık göstermektedir veya kendimize yabancılaşmadan, değerlerimizi kısırlaştırmadan onları hangi yakın ve komşu değerlerle zenginleştirebiliriz diye de sorabilir miyiz? Bu taktirde ortaya çıkacak olan durum biz e ve bizlik e halel getirir veya zafiyete sebep olur mu? Yoksa zaten bu unsurlar biz den ve bizlik duygusundan ayrıştırılamayacak hususiyetler midir? Hatta zaten biz dediğimiz o şey biraz da bunlar mıdır? 1 Hayatı eserleri ve düşünceleri için bkz. Coşkun Değirmencioğlu, Mehmet İzzet; Mehmet İzzet ve Ulusalcı Sosyal Felsefesi; Nevin Güngör Ergan, Mehmet İzzet in Sosyolojik Görüşleri; Rahmi Karakuş, Felsefe Serüvenimiz; Halil Açıkgöz, Mehmet İzzet Hayatı Eserleri Milliyet Nazariyeleri ve Milli Hayat; Levent Bayraktar, Cumhuriyet Dönemi Türk Düşüncesinde Belli Başlı Felsefi Akımlar.

3 Aslında tarihsel ve toplumsal her olgu tıpkı canlı tabiatta olduğu gibi bir hayatiyet taşımakta ve evrensel yasa oluş dan ibaret görünmektedir. Hayat, sürekli bir devinim, yaratıcı bir tekâmüldür. İnsanlar, toplumlar, devletler ve milletler de bu oluş ve değişimden ayrı tutulamazlar. Dolayısıyla bir kavramı, yani değişmez ve soyut bir varlık olarak tanımlanabilecek bir varlığı bile oluş dan ayrı düşünemiyoruz. Kavramların içeriklerinin ve taşıdıkları anlamların, toplumların ve kültürün akışı içerisinde değişerek yeni anlam yükleri kazandıklarına şahit oluyoruz. İnsanın kavramlarla olan ilişkisi dille ve varlıkla olan ilişkisidir. Zira kavramlar somut ve soyut varlıkların timsalidir ve onlar aracılığıyla düşünür, iletişime geçer ve varlık içerisindeki konumumuzu belirleriz. Burada Mehmet İzzet in Milliyet Nazariyeleri ve Milli Hayat adlı eserinden hareketle milliyet ve insaniyet kavramları arasında gördüğü münasebeti irdelemeye çalışacağız. Yazar eserde takip ettiği yolu şöyle açıklamaktadır: Biz evvela milliyet cereyanlarının esaslarının maddî âlemde olup olmadığını araştıracağız. Bu sahada insan; ilk olarak bir bedene, ikinci olarak bir coğrafî muhite, daha sonra beden ile coğrafî muhit arasındaki münasebetlere, yani iktisadî bir hayata malik olmak bakımından incelenebilir. Bundan dolayıdır ki, ırkın, toprağın ve iktisadın, milliyetin esasları olup olmadığını araştırmak lazım gelecektir. (İzzet, 1981:67). İzzet, milliyet ve ırk arasındaki münasebeti araştırırken; Millî olmak vazifesi ve hakkı, millî hayatın karakteristikleri ve müstakil yaşamak gayreti ırkın, organik varlığın mahsulü müdür? Milliyet ırkın kendine mahsus vasıflarıyla mı belirlenir? diye sormaktadır. Ona göre milliyet i ırka indirgemek, insan üzerinde çevreden ziyade verasetin (kalıtım) tesiri olduğunu iddia etmek (İzzet, 1981:76) demektir. İzzet, milliyet ve coğrafya arasındaki ilişkiyi irdelerken; millet öz manasıyla vatandan yani millî topraktan ibaret midir? Milliyet ülküsü coğrafî vakıanın bir mahsulü müdür? Milletlerin kendilerini ayrı ayrı hissetmeleri ve ayrı vaz etmeleri, insanların millet zümrelerini ayırdetmeleri toprakların, iklimlerin başka başka olmalarından mıdır? (İzzet, 1981:81) diye sormaktadır. Genel hatlarıyla milliyet ve coğrafya ilişkisi şöyle formüle edilmektedir: Bir millet belli bir coğrafî kadro dâhilinde hapsolunamaz. (İzzet, 1981:90). Bir millet ne meydana gelmek, ne de birlik halinde gelişmek için tabiatın hudutlarına bağlı değildir; belki hudutlar milletlere bağlıdır (...) Hudutlar milletlerin inkişaf kabiliyetiyle ve komşu milletlerin bu inkişafa mukavemet kabiliyetiyle tâyin edilir. Yani millet hududun

4 değil, hudut millî hayatın mahsulüdür. (İzzet, 1981:91). Böylece M. İzzet milli hayatı ve milliyeti betimlerken, onlar üzerinde etkileri hissedilen, ırk ve toprak gibi maddi unsurların mutlak belirleyici determinasyonlar oldukları görüşünden ayrılarak, idealizme yönelmektedir. İzzet, milliyet ve iktisat arasındaki ilişkiyi irdelerken meseleyi şöyle sorgular: Müstakil bir millî hayat sürmek, müstakil bir siyasi birlik teşkil etmek için bugünkü milliyetlerin gösterdikleri gayret, iktisadî cereyanın bir neticesi midir? Beşerin ülküsü, kullandığı âletin mahsulü ve esiri midir? Millî hayatımız iktisadî menfaatlerin gelip-geçici bir ifadesinden mi ibarettir? (İzzet, 1981:113). İzzet bu ve benzeri sorulara genel hatları itibariyle şöyle cevap veriyor: Milliyet ülküsü iktisadî zorlamaların ne bir neticesidir, ne de ona bağlıdır (...) milletin ne ırk ile, ne coğrafî şartlarla açıklanamadığını hatırlarsak, milliyetin maddî determinist sebeplerden hiçbirinin eseri olmadığını kabul etmemiz lazım geliyor. (İzzet, 1981:125). Mehmet İzzet, milliyet olgusunu, bir yandan, onun, herhangi bir maddi determinasyon çerçevesinde açıklanabilir olup olmadığı bağlamında sorgularken bir yandan da, olası psişik determinasyonlar bakımından meseleyi inceler. Bu bağlamda ilkin milliyet ve dil münasebetini ele alır ve bir dil, milliyet, bir milliyet de bir dil midir diye sorar. Onun ifadeleriyle, dil bir âlettir, nasıl iktisadî âletlerin millî hayatın yaratıcısı ve düzenleyicisi olduklarını mutlak surette kabul edemiyorsak, aynı payeyi dil e vermeye de o derece karşıyız. Millî hayat kendine lâzım olan âleti maddî sahada da, manevî sahada da yaratır, fakat âletin esiri olmamalıdır. (İzzet, 1981:145). Mehmet izzet millet, milliyet, millî hayat ve insaniyet kavramlarını sorgularken ve bunların oluşmalarına etki eden faktörleri incelerken bir ölçüt ortaya koyar: Neredeyse her problemi kendi içerisinde bileşenlere ayırıp, vakıa ve mefkûre yani olan ve olması gereken açısından durum nedir diye sorar. Böylece mevcut durumu, olguyu tespit etmekle yetinmeyerek, olması gerekeni, ideal olanı (mefkûre) da hedef gösterir: Millet sînesindeki her türlü farklara rağmen manevî vahdet bağını teşkil edecek olan millî dil, bir olay değil, bir idealdir. Millî ülkünün ehemmiyetli fakat hususî sahada aldığı bir şekildir. (...) O, «vücuda gelmesi vacib olan bağdır». Bundan dolayı millî dil milliyet prensibinin, milliyet ülküsünün yaratıcısı değil yaradılanı; hükmedeni değil, hükmedilenidir. (İzzet, 1981:143). İzzet in bu bahiste vardığı sonuç şudur: Millî ülküyü bir dil vakıasına dayandırmak istesek bile, dili de tesir edici bir unsur olarak gösterebilmek için, onun muhtevası olan fikrî ve hissî hayatı nazar-ı dikkate

5 almamız, asıl milliyetin (çünkü dilin) âmilleri sayılması gereken tarih, medeniyet ve millî karakteri incelememiz icap ediyor. (İzzet, 1981:147). İzzet, millet in millî karakter ile izah edilebileceği fikrine karşı meseleyi şöyle ortaya koyuyor: Millî karakter var mıdır? Ve bu karakter milletin hayatında sürekli olarak kendini gösterir mi? Bir milletin bediî (estetik), hukukî, felsefî, ilah... hayatı asıl karakterinin gelişmesinden ibarettir, denilebilir mi? (...) Millî karakterin kendisine verilen ehemmiyeti taşıyabilmesi için şu noktaların ispatı lazım gelir: 1) Bu karakter tarihteki tesadüfe bağlı sarsıntılardan ayrıdır. 2) Bu karakter milletin tarihini, geçim şartlarını, maddî ve manevî hayatını yaratır ve dolayısıyla açıklar. 3) Milletin özelliği ve diğer milletlerden farklı yanı, bu karakterden ibarettir. (İzzet, 1981:150). Bu bahiste İzzet in Türk ve dünya tarihinden getirdiği deliller ve örnekler yardımıyla vardığı sonuç şöyledir: Millî karakter, milli tarihin esası ve dinamosu olsaydı, onun (...) değişmemesi ve devamlı olması gerekirdi. Hâlbuki millî karakterin iradesi kâbil olduğu nispette, değişmeleri de mümkün gözüküyor. (...) Kısaca bir milletin hayatını, tarihini, ülküsünü açıklamak ve tayin etmek için millî karakteri ileriye sürmek doğru değildir. Çünkü millî karakteri de, görülmesi kâbil olduğu nispette, ancak tarihten anlayabiliyoruz. Tarih ise bizde oldukça devamlı âdetler, geçim tarzları, temayüller gösteriyorsa da bunların herhangi birinin esaslı bir cevher olarak millî hayata hâkim olduğunu kabul etmek daimi olan değişme ve başkalaşmadan dolayı kâbil değildir. (İzzet, 1981:165). İzzet, millî karakter konusunun ardından, onunla bağlantılı olarak, an ane ile milliyet ilişkisini inceler. Ona göre milliyet in açıklanmasında indirgemecilik ve özcülük daima yanıltıcı sonuçlar vermektedir. Dolayısıyla millî hayatın an anelerden ibaret görülmesini de yadırgamaktadır: An anenin kıymet ve ehemmiyetinde ısrar edenler, onu doğuştan gelen bir kuvvet, bir sevk-i tabiî olarak kabul ediyorlar. Nasıl organik hayat, içgüdü için bir dayanak sayılıyorsa, öylece millî hayat da an anelerden ibaret görülüyor. Yaşamak için, millî olarak yaşamak için, ister istemez ona tâbi olmaya mecburuz sanılıyor. (İzzet, 1981:167). İzzet bu hususta Durkheim ın fikirlerini, kendi görüşleri ve tezlerine dayanak yapmakta Türk düşüncesinde Durkheim dan en çok etkilenen Ziya Gökalp i an ane meselesinde bu görüşler ışığında eleştirmektedir. Bu konuda İzzet şöyle der: Millî hayat kuvvet kazandıkça an ane kuvvetinin azaldığını da yine Durkheim a dayanarak, (...) ispat edebiliriz. Bir milletin hayatının kuvvetlenmesi, millî şuurun canlı olarak parlaması, millet fertleri ve milletin çeşitli kesimleri arasındaki münasebetlerin sıklığına, temasların çokluğuna bağlıdır. Bu ise fertlerin

6 kolaylıkla kendi dar muhitleri dışına çıkabilmelerine bağlıdır ki, böyle bir halde an anelerin yürürlükte kalması pek güçtür. (İzzet, 1981:170). Ayrıca izzet, an ane nin betimlenmesinin ve belirlenmesinin de güçlüğüne işaret ederek, millî hayatın özü olarak kabul edilemeyeceği kanaatindedir. O bu hususta şöyle der: Hem neden millî hayat an ane hayatından ibaret olsun? Bunu iddia eden mütefekkirler her milletin kendine has, bâkir bir varlığı olduğunu kabul ediyorlar, kolektif sosyal olayların varlığını tanımakla kalmıyorlar, onun gerisinde ve üstünde bir cevher olduğunu ve bütün millî tarihin an ane veya karakter bu cevhere tâbi olduğunu iddia ediyorlar. Fakat bu varlığı, bu esrarengiz madeni kavramaya, tahlil etmeye çalıştığımız anda uçup gittiğini görüyoruz. (İzzet, 1981:171). İzzet, millî hayatın, canlı bir organizma gibi, sürekli dinamik ve coşkulu yapısı ile an anenin yenilikten ürken ve frenleyici etkisini bağdaştıramamaktadır. O, millî hayatın bugün her türlü tenkitten korunan an ane ve hissîliğe değil, belki birçok tezahürleri itibariyle daha ziyade tenkitçi ve tahripçi ilim ve akla yakın olduğu iddia edilebilir (İzzet, 1981:173) demektedir. Ancak bu görüşlerinden onun, tarih ve topluma ilişkin determinist bir okumaya sahip olduğu sonucu da çıkarılmamalıdır. Zira determinist filozoflar bugünün dünün mahsulü olduğunu iddia edebilirler ama, ihtimal düne ait olarak bugün beslediğimiz hayalin de, bugünkü hayatımızdan başka bir şeyin mahsulü olmadığını söylemek daha doğrudur (İzzet, 1981:176) der. Böylece Mehmet İzzet düşüncesinde millet, milliyet ve millî hayat ne maddî ne de psişik determinizm ile açıklanabilir bir olgu olarak değerlendirilebilmektedir. Ona göre ırk veya dil veya toprak... vb.... özellikleri ayrı ayrı milliyetin esası olmadığı gibi, bunların toplanmasından da bir millet çıkmaz. İnsanlar daima toprak üzerinde yaşamışlar, daima anatomi farkları göstermişler, âlet icadıyla ve iktisadi faaliyetle seçkinlik kazanmışlar, dille meramlarını anlatmış, teşkil ettikleri toplulukların müşterek vasıfları ve tarihleri olmuştur. Buna rağmen (...) milliyet ülküsü her zaman ve mekânda mevcuttur diyemiyoruz. O halde, milliyeti bu unsurlarda tek tek aramak doğru olmadığı gibi, bunların toplamında da mevcut farz etmek doğru değildir. Çünkü hayat, ruh ve cemiyet hadiselerinde herhangi bir bütün, parçalarının toplamından ibaret sayılamaz. (İzzet, 1981:192). İzzet, buraya kadar, felsefe tarihindeki Sokratesçi diyalektik metotla, ele aldığı konu hakkındaki muhtemel soru ve cevapları gözden geçirerek, nelerin aranan cevaplar olamayacağını göstermek suretiyle, bir belirlemeye ve hükme doğru yaklaşmış bulunmaktadır.

7 İzzet in ince tahlillerden sonra vardığı yer ve çıkardığı hüküm şöyledir: Milliyetin şimdiye kadar gördüğümüz unsurları bizi tatmin etmedi. Onların hiçbiri «kendisinden daha öteye gidilmesine lüzum hissettirmeyen» sonuca varan açıklamayı sağlamadı. Toprak veya dil, iktisat veya ırk milliyeti olduğu kadar ferdiyeti veya beynelmileliyeti de teşhise yarayabilir, bunlar ülküyü gerçek ile telif etmekten acizdirler. (İzzet, 1981:191). İzzet in milliyet anlayışı bir ülkü ve bir iman olarak belirginleşmektedir. Onun deyişiyle: Milliyet duygusu dinî bir bağdır, bir imandır. Fakat her iman, millî iman değildir. (İzzet, 1981:193). Ona göre millî olan ülkümüzle ve kültürümüzle iftihar edebilmek için ona beşerî bir kıymet vermeye mecburuz. (İzzet, 1981:191). Zira fert için doğru bildiğimiz, milletler için de doğrudur. Milletler de ancak kendilerinden daha geniş bir beşerî manzumenin bağları arasında hürriyetlerini idrak edebilir, tahakkuk ettirebilir. (İzzet, 1981:190). İzzet, böylelikle, milliyet ile insaniyet arasında bir çelişki ve çatışma görmeyerek, milletlerin varlığının ve sağlamlığının, insanlığın teminatı olacağı sonucuna varmaktadır. Çünkü ona göre; Beşeriyet birbirine zıt milletlerin çarpışmasından çıkan nefret avazlarından ibaret değildir. Beşeriyet bir âhenktir, gerçekte değilse bile bir âhenk olması gereklidir. Böyle bir ülkünün mevcudiyeti ise milliyet için zayıflık değil, ekseriya bir kuvvettir. Psikoloji bize öğretiyor ki, ferdî bir his daha umumî bir hisle bağlantı kurarak kuvvetlenir. Mesela aşk, kendinden daha geniş hislere bağlanarak, tabiat hissiyle ve dinî hislerle birleşerek yükselir. Bir insan da kendi milletini müdafaa ederek bir beşeri ülküyü himaye ettiğine inanmakla, milletine olan muhabbeti kuvvetlenir. (İzzet, 1981:191). Sonuç olarak, Mehmet İzzet le birlikte tekrar etmek gerekirse millî olan ülkümüzle ve kültürümüzle iftihar edebilmek için ona beşerî bir kıymet vermeye mecburuz. KAYNAKÇA AÇIKGÖZ, Halil (1981); Mehmet İzzet Hayatı Eserleri, Milliyet Nazariyeleri ve Milli Hayat, İstanbul. BAYRAKTAR, Levent (2002); Cumhuriyet Dönemi Türk Düşüncesinde Belli Başlı Felsefî Akımlar, Yeni Türkiye, Sayı 46, ss. 314-333. DEĞİRMENCİOĞLU, Coşkun (1987); Mehmet İzzet, Ankara. DEĞİRMENCİOĞLU, Coşkun (2002); Mehmet İzzet ve Ulusalcı Sosyal Felsefesi, Ankara. ERGAN, Nevin Güngör (1998); Mehmet İzzet in Sosyolojik Görüşleri, Ankara. KARAKUŞ, Rahmi (1995); Felsefe Serüvenimiz, İstanbul. MEHMET İZZET (1981); Milliyet Nazariyeleri ve Milli Hayat, İstanbul.