BURSA TABİP ODASI KENT VE SAĞLIK GÜNDEMİ. Raporlar Açıklamalar Sunumlar. Ocak 2012 ISBN 978-605-5867-57-7



Benzer belgeler
BALIKESİR TABİP ODASI AĞUSTOS 2016 ÇALIŞMA RAPORU

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI SAĞLIK İSTATİSTİKLERİ YILLIĞI 2015 YAYINLANDI Müge ÜNAL

YÜRÜTMENİN DURDURULMASINI İSTEYEN (DAVACI):

Ek 2: Dava Dilekçesi. İstanbul Nöbetçi İdare Mahkemesi. Sayın Başkanlığına. İstanbul 2. İdare Mahkemesi 2008/1445 E

TC. YÜKSEK ÖĞRETİM KURULU BAŞKANLIĞI Bilkent/ANKARA. 26 Temmuz 2006

- KARAR- Belediye Hizmet Alam kullanımı içerisinde konut alanı kullanımının yer..almasının, nüfus Yoğunluğu getireceği,

Hürriyet Mah.Hürriyet Cad.No:26/2 Dai.3 Yenibosna Bahçelievler/İSTANBUL

Özelde Çalışan Hekimlere Acil Duyuru İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ YARGI TARAFINDAN HUKUKA AYKIRI BULUNAN ÇALIŞMA YASAKLARINI BİR KEZ DAHA DOLAŞIMA SOKTU.

İPTAL İSTEMİNDE BULUNAN DAVACI: TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi

T.C. ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ BELEDİYE MECLİSİ. Karar N0: KARAR

T.C. KARTAL BELEDİYE BAŞKANLIĞI 7.DÖNEM 4.TOPLANTI YILI MART AYI TOPLANTILARININ 2.BİRLEŞİMİNE AİT M E C L İ S K A R A R I D I R

SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM PROGRAMI VE AİLE HEKİMLİĞİ

ĠġYERĠ HEKĠMLERĠ ĠÇĠN YENĠ Ġġ SAĞLIĞI VE Ġġ GÜVENLĠĞĠ KANUNU EĞĠTĠM SEMĠNERLERĠ SEMĠNER 2

İPTAL İSTEMİNDE BULUNAN DAVACI: TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent

Akademisyen Gözüyle Toplum Sağlığı Merkezleri. Dr.Melikşah Ertem

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Aile Hekimliği Kanunu

TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

Durdurulmasını İsteyenler : 1- Ankara Gümrük Müşavirleri Derneği

KURUM TABİPLERİ VE İŞYERİ HEKİMLERİNİN YETKİLENDİRİLMİŞ AİLE HEKİMİ OLMASI ZORUNLU D E Ğ İ L D İ R.

Temyiz Eden (Davalı) : Antalya İl Özel İdaresi

Taşeron işçilere kadro çalışması hakkında her şey

ANTALYA MURATPAŞA BELEDİYE MECLİSİNİN TARİH VE 324 SAYILI KARARI

MARMARA ÜNİVERSİTESİ MAR-AHEK EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

ORTAK GÖRÜŞ 2010 ANKET VERİLERİ

- KARAR- -Yapı yaklaşma mesafelerinin doğu, batı, kuzey ve güney cephelerinden 5'er m. bırakılmış,

T.C. BOZOK ÜNİVERSİTESİ

TÜRKER PROJE GAYRİMENKUL VE YATIRIM GELİŞTİRME A.Ş YÖNETİM KURULU FAALİYET RAPORU

Karar NO: KARAR-

DANIŞTAY SAYIN BAŞKANLIĞI NA SUNULMAK ÜZERE İSTANBUL ( ). İDARE MAHKEMESİ SAYIN BAŞKANLIĞI NA

T.C. DANIŞTAY BEŞİNCİ DAİRE Esas No : 2004/4439 İTİRAZ YOLUYLA ANAYASA MAHKEMESİNE BAŞVURULMASI KARARI

5393 Sayılı Belediye Kanunu nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi gerekçeleri ile birlikte ekte sunulmuştur.

ALMANYA DA SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİ SEÇKİN KESGİN

DIŞ KAYNAKLI DOKÜMAN LİSTESİ. Kullanılan Bölüm. Yayın tarihi

Ek 1: İstanbul Büyükşehir Belediyesine Yazılan Tarihli Yazı

Davacı ve Yürütmenin Durdurulmasını isteyen: Türk Tabipleri Birliği. Vekili : Av. Mustafa Güler Strazburg Cad. 28/28 Slhhiye/ANKARA

Karar N0: KARAR-

Karar NO: KARAR-

Türkiye Sağlık Hizmetlerinin Finansmanı ve Sağlık Harcamalarının Analizi Dönemi

1 Temmuz 2015 [MALİ DURUM VE BEKLENTİLER RAPORU] 2015 YILI MALİ DURUM VE BEKLENTiLER RAPORU

İPTAL İSTEMİNDE BULUNAN DAVACI: TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi. DAVALI İDARE: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Tıp Eğitimi Sağlıkta Dönüşüme Feda Ediliyor Talep Ediyoruz: Nitelikli tıp eğitimi!

BÖLGE PLANI SÜRECİ. Bursa Sosyal Yapı Özel İhtisas Komisyonu Çalışmaları Merinos Atatürk Kültür ve Kongre Merkezi

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /53,59

STRATEJİ GELİŞTİRME DAİRE BAŞKANLIĞI

MEVZUAT 6331 İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KÜLTÜRÜ TANI SEVK - ENTEGRASYON ÇALIŞMA ORTAMI MEKAN-ULAŞIM EĞİTİM

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ

Türkiye de Sağlık Hizmetlerinin Finansmanı ve Sağlık Harcamalarının Gelişimi. Sağlık Nedir?

Türkiye de Sağlık Hizmetlerinin Finansmanı ve Sağlık Harcamalarının Gelişimi

T.C. TOKAT İDARE MAHKEMESİ ESAS NO : 2014/635

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002.

Sayı:

SAVUNMANIN ÖZETİ : Tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmuştur.

YÖNETMELİK DÜZCE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

T.C SARIÇAM BELEDİYESİ MECLİS KARAR DEFTERİ RAPORU ÖZEL KALEM MÜDÜRLÜĞÜ. 50 plan değişikliği

SAĞLIK SEKTÖRÜNÜN MEVCUT DURUMU

EMEK ARAŞTIRMA RAPORU-2

YENİ TEŞVİK SİSTEMİ VE DİYARBAKIR

Tıp Fakültelerinde ve Üniversite Hastanelerinde Durum Değerlendirmesi. Prof. Dr. Feride Aksu Tanık TTB Genel Sekreteri

T.C. NAZİLLİ BELEDİYESİ MECLİS KARARI

İPTAL İSTEMİNDE BULUNAN DAVACI: TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi

Acil Serviste En Sık Neler Şikayet Ediliyor? Doç. Dr. Selahattin KIYAN Ege ÜTFH Acil Tıp AD ATOK «Acilde Adli Tıp»

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Tıp Eğitimi Anabilim Dalı Mezun Görüşleri Anketi

6514 Sayılı «Tam Gün» Kanunu ile Devlet Üniversite Hastaneleri İçin Ge?rilen Düzenlemeler

BİRİM KALİTE GÜVENCESİ DEĞERLENDİRME RAPORU. Bilgi İşlem Daire Başkanlığı

İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ İÇ KONTROL SİSTEMİ ÇALIŞMALARI SUNUCU AYDIN GÜZHAN MALİ HİZMETLER DAİRE BAŞKANI

MEDULA SİSTEMİ'NDE YER ALAN SAĞLIK TESİSİ KODLARI LİSTESİ

Ek 1: Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Kanun

İZMİR BÖLGE PLANI İLÇE LANSMAN SÜRECİ GAZİEMİR SONUÇ RAPORU

ADANA TİCARET ODASI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ HİZMET ALIMI TEKNİK ŞARTNAMESİ

Anahtar Kelimeler : Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Ek 1 Nolu Protokol

: Av.Tezcan ÇAKIR Meşrutiyet Cd. N:3/15 - ANKARA

BALIKESİR TABİP ODASI EYLÜL 2016 ETKİNLİK RAPORU

DANIŞMA KURULU emo izmir şubesi 30. dönem çalışma raporu 101

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, 18-21

TÜRKIYE DE SAĞLIK REFORMLARI. DOÇ. DR. MELTEM ÇIÇEKLIOĞLU EGE ÜNIVERSITESI Tı P FAKÜLTESI HALK SAĞLIĞI AD

Danıştayın yürütmesini durduğu konular: 1. Mesai dışı çalışma,

HEKİMLERİN MECBURİ HİZMET YÜKÜMLÜLÜĞÜ

T.C. ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ

Kamu Sağlık Politikaları

Karar N0: KARAR-

DEVLET MEMURLARININ TEDAVİ YARDIMINA İLİŞKİN ANAYASA MAHKEMESİ KARARI Cuma, 03 Nisan :58 -

Danıştay Başkanlığı na İletilmek Üzere. İstanbul İdari Mahkemesi Başkanlığı na;

Perpa Ticaret Merkezi A Blok Yönetimi Kat Malikleri Bülteni - Ocak 2012

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. / S. İTÖHK/1

ZİNCİRLEŞMEDEN HAYATTA KALMANIN YOLLARI

YENİ TEŞVİK SİSTEMİ VE DİYARBAKIR

Klinik Kodlama Süreç Analizi Anket Değerlendirmesi

T.C. KOCAELİ 1. İDARE MAHKEMESİ ESAS NO : 2014/1327

İSTANBUL VERGİ MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI NA GÖNDERİLMEK ÜZERE

T.C. DANIŞTAY SEKİZİNCİ DAİRE. Esas No : 2011/103. Davacı ve Yürütmenin Durdurulmasını isteyen : Türk Tabipleri Birliği. Vekii : Av.

AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI SEKTÖRÜ

BÖLGE PLANI SÜRECİ. Eskişehir Sosyal Yapı Özel İhtisas Komisyonu Çalışmaları Anadolu Üniversitesi

T.C. Bursa Teknik Üniversitesi 2013 YILI YATIRIM PROGRAMI İZLEME VE DEĞERLENDİRME RAPORU

T.C. ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ 2016 YILI OCAK HAZİRAN DÖNEMİ KURUMSAL MALİ DURUM VE BEKLENTİLER RAPORU

tarafından yazıldı. Çarşamba, 08 Haziran :44 - Son Güncelleme Perşembe, 09 Haziran :24

T.C ALANYA BELEDİYESİ KIRSAL HİZMETLER MÜDÜRLÜĞÜ YÖNETMELİK

ULUSAL ÇALIŞTAY SONUÇLARI

YÖNETMELİK İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HASTANELERİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

T.C. KONAK BELEDİYESİ SAĞLIK İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ ÖRGÜTLENME, GÖREV VE ÇALIŞMA ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM

Transkript:

BURSA TABİP ODASI KENT VE SAĞLIK GÜNDEMİ Raporlar Açıklamalar Sunumlar Ocak 2012 ISBN 978-605-5867-57-7

Önsöz Bursa Tabip Odası bir yandan iyi hekimlik ile ilgili değerleri savunurken, diğer yandan da sağlık hakkı için toplumun tüm kesimleri ile birlikte mücadele vermeyi sürdürmektedir. Kent merkezinde, özellikle Osmangazi de yaşayan çocuklarımız hastalandıklarında kilometrelerce öteye gitmek zorunda kalmasın diye, Çekirge Çocuk Hastanesi Kapatılmasın! adıyla yürüttüğümüz kampanya, Nilüfer e erişkinler için ikinci basamak bir devlet hastanesi açılması için yürüttüğümüz bir diğer kampanya, Samanlı ya yapılması planlanan sağlık kampüsünün yanlışlığına ilişkin düzenlenen basın toplantıları ve açılan davalar, kamu hastane birlikleri sempozyumu, kamu-özel ortaklığının etkilerini ortaya çıkarmak için düzenlenen sempozyum, Nilüfer Belediyesi ve Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı ile birlikte Eşitsizlikler Kaçınılmaz mıdır? başlığıyla düzenlenen sempozyum, Bursa daki sağlık yatırımlarının yetersizliğini göz önüne çıkaran basın bültenleri, Bursa daki sağlık göstergeleri ile ilgili sorunları gösteren açıklamalar ve her yıl 14 Mart günü düzenlediğimiz Sağlık Hakkı Yürüyüşleri, sağlık hakkı mücadelesine katkıda bulunmak amacıyla yürütülen çalışmalardan ilk akla gelenler olarak sıralanabilir. Elinizdeki bu kitap, Bursa Tabip Odası tarafından son bir kaç yıl içerisinde kent ve sağlık gündemine ilişkin yürütülen çalışmaları bir araya getirmek amacıyla hazırlandı. Kitabın başta sağlık yatırımları ve Bursa nın yurt çapında sağlık alanındaki sıralaması olmak üzere, kentimizdeki sağlık tartışmalarına katkıda bulunacağını umuyor, kitapta yer alan rapor ve açıklamalara emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. Bursa Tabip Odası Yönetim Kurulu

İçindekiler Konu Tarih İçerik Sayfa Kamu Özel Ortaklığına Bursa da Yürütmeyi Durdurma 19 Ocak 2012 Mahkeme Kararı 7 Meslektaşlarımıza Çağrı: 05 Eylül 2011 Çağrı Metni 10 Hasta Bakma Süremizden Ödün Vermeyelim! İhale İle İnsan Çalıştırma Ayıbına Son Verilmelidir! 05 Ağustos 2011 Açıklama 12 Bursa Sağlık Alanında Daha Fazlasını Hak Ediyor! 01 Temmuz 2011 Kısa Rapor 13 Keşke Binde 6 Olsa! 23 Mayıs 2011 Açıklama 15 Bursa da Aile Hekimliğinin İlk Yılı Ardından 17 Mayıs 2011 Rapor 17 Tespit Ve Çözümlemeler Bursa Entegre Sağlık Kampüsü Girişimi Tartışılmalıdır! 02 Mart 2011 Sunum 35 Acil Servisler Zor Durumda 31 Ocak 2011 Açıklama 41 Bu Son Olsun: Artık Bursa da 22 Eylül 2010 Açıklama 42 Hastane Yangınları İstemiyoruz! Bursa da Gerçek Bebek Ölüm Hızı Nedir? 02 Eylül 2010 Sunum 47 Samanlı ya Sağlık Kampüsü Yapılması Uygun Değildir, 22 Temmuz 2010 Açıklama 66 Bu Girişimden Vazgeçilmelidir! Çocuk Hastanesi Kapatılmasın! 14 Haziran 2010 Çağrı Metni 70 Bursa da Çocuk Sağlığı Ve Hastalıkları ve 03 Haziran 2010 Rapor 71 Çocuk Cerrahisi Uzman Hekim Ve Hastane Yatağı Açısından Bir Değerlendirme Bursa da Sağlık Hizmetleri: Yataklı Tedavi Kuruluşları 30 Aralık 2009 Rapor 79 Günümüzün Gereksinimini Karşılıyor Mu?

KENT VE SAĞLIK GÜNDEMİ 7 19 OCAK 2012 BASINA ÇAĞRI Bursa Tabip Odası tarafından açılan Bursa Ziraat Mühendisleri Odasının müdahil olduğu, Bursa Büyükşehir Belediyesinin Samanlı Mahallesi Uygulama Planı ve plan hükümlerinde değişiklik yapılmasına ilişkin 16.12.2010 tarih ve 1072 sayılı kararının, entegre sağlık kampüsü çalışmalarında meslek kuruluşlarının, üniversitelerin görüşünün alınmadığı, yer seçiminin hatalı olduğu, tarım toprağının korunmadığı, bu konuda DSİ ve Çevre ve Orman Bakanlığı itirazlarının dikkate alınmadığı gerekçeleriyle iptali istemiyle açılan dava sonucunda mahkeme oy birliği ile uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceği gerekçesiyle yürütmenin durdurulmasına karar vermiştir. Konuyla ilgili basın açıklaması 19 Ocak 2012 Perşembe günü saat 12.30 da Bursa Tabip Odası ve Bursa Ziraat Mühendisleri Odası ile birlikte Akademik Odalar ın da katılımıyla Bursa Tabip Odası Toplantı Salonunda yapılacaktır. Katılımınızı bekleriz. Prof.Dr. Kayıhan PALA Yönetim Kurulu Adına, Başkan

8 KENT VE SAĞLIK GÜNDEMİ T.C. BURSA 2. İDARE MAHKEMESİ ESAS NO : 2011/398 YÜRÜTMENİN DURDURULMASINI İSTEYEN İSTEYEN (DAVACI) :BURSA TABİB ODASI VEKİLİ : AV. NİLGÜN BERK İnönü Cad. Hüzmen Plaza A Blok Kat4 No:423 Osmangazi/BURSA KARŞI KARAŞI TARAF (DAVALI) : BURSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI VEKİLİ : AV. VOLKAN CANER APAYDIN Bursa Büyükşehir Belediyesi 1. Hukuk Müşavirliği Acemler Nilüfer/BURSA MÜDAHİL (Davacı yanında) : TMMOB BURSA ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI Merkez/BURSA MÜDAHİL (Davalı yanında) : BURSA VALİLİĞİ (İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ) İSTEMİN ÖZETİ : Bursa İli Yıldırım İlçesi Samanlı Mahallesi 3543 ada 129 parsel ve 3540 ada, 2 parselin sağlık tesis alanı olarak belirlenmesine yönelik 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli Samanlı Mahallesi Uygulama İmar Planı hükümlerinde değişiklik yapılmasına ilişkin Bursa Büyükşehir Belediye Meclisinin 16.12.2010 tarih ve 1072 sayılı kararının, entegre sağlık kampüsü çalışmalarında meslek kuruluşlarının, üniversitelerin görüşünün alınmadığı, yer seçiminin hatalı olduğu, tarım toprağının korunmadığı, bu konuda DSİ ve Çevre ve Orman Bakanlığı itirazlarının dikkate alınmadığı iddiasıyla iptali istenmektedir. Bursa Valiliği İl Sağlık Müdürlüğünün talebi üzerine dava konusu işlemlerin yapıldığı, açık bir hukuka aykırılık durumunun davacı tarafından ortaya konulamadığı öne sürülerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır SAVUNMA ÖZETİ : Bursa Valiliği İl Sağlık Müdürlüğünün talebi üzerine dava konusu işlemlerin yapıldığı, açık bir hukuka aykırılık durumunun davacı tarafından ortaya konulamadığı öne sürülerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Bursa 2. İdare Mahkemesi nce işin gereği görüşüldü: Dava, Bursa İli Yıldırım İlçesi Samanlı Mahallesi 3543 ada 129 parsel ve 3540 ada, 2 parselin sağlık tesis alanı olarak belirlenmesine yönelik 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli Samanlı Mahallesi Uygulama İmar Planı hükümlerinde değişiklik yapılmasına ilişkin Bursa Büyükşehir Belediye Meclisinin 16.12.2010 tarih ve 1072 sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır. 3194 sayılı İmar Kanununun 6.maddesinde, planlar kapsadıkları alan ve amaçları açısından bölge planları ve imar planları olarak iki ana kategoriye ayrılmış, imar planları da uygulamaya esas olan uygulama imar planları ve bu planın hazırlanmasındaki temel hedefleri, ilkeleri ve arazi kullanım kararlarını belirleyen nazım imar planları olarak sınıflandırılmıştır. Ayrıca Yasanın 8.maddesinde ise, planların tanımlanmasına yer verilerek planlar bölge planı, çevre düzeni planı, nazım imar planı ve uygulama imar planı olarak kademelendirilmiş ve alt ölçekli planların üst ölçekli planlarda belirlenen planlama ana ilkelerine, stratejilerine ve kararlarına uyumlu olması zorunluluğu getirilmiştir. Yukarıda belirtilen mevzuat hükümlerine göre, alt ölçekli imar planlarının üst ölçekli plana uygun olması gerektiği açıktır. Dosyanın incelemesinden, Bursa İli Yıldırım İlçesi Samanlı Mahallesi 3543 ada 129 parsel ve 3540 ada, 2 parselin rekreasyon alanında kalmakta iken, sağlık tesis alanı olarak değiştirilmesine dair 1/25.000 ve 1/5000 ölçekli nazım imar planlarında değişiklik yapılmasının davalı Belediye Meclisinin 31.07.2008 tarih ve 533 sayılı kararıyla kabul edildiği, yapılması planlanan sağlık kompleksinin kendi işleyişi açısından mahsur teşkil edeceği gerekçesiyle söz konusu taşınmazlar arasındaki 10 metre genişliğindeki yolun kaldırılması yönünde 1/1000 ölçekli uygulama ve 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliğine dair 17.06.2010 tarih ve 547 sayılı meclis kararının alındığı, ardından Bursa Valiliği İl Sağlık Müdürlüğü nün 08.03.2010 günlü, 9042 sayılı ve 07.09.2010 günlü, 936/99 sayılı yazılarıyla, söz konusu planlara

KENT VE SAĞLIK GÜNDEMİ 9 Sağlık Bakanlığı Kamu Özel Ortaklığı Daire Başkanlığı nın 19.02.2010 gün ve 279 sayılı yazısına ilaveli öneri plan notu ve açıklama raporunun eklenmesinin davalı idareden talep edildiği, bu talep üzerine dava konusu işlemlerin tesis edilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı, öte yandan, uyuşmazlığa konu parsellerin bulunduğu bölgenin 1/100.000 ölçekli Bursa 2020 yılı Çevre Düzeni Planında Merkez Planlama Bölgesi Sınırları dahilinde tarımsal niteliği korunacak özel mahsül alanında kaldığı anlaşılmaktadır. Düzenleyici işlem niteliğindeki imar planları, plan hükümlerini açıklayıcı nitelikteki plan notlarıyla bir bütün olduğu gibi, bu plan notları planın ayrılmaz bir parçası konumunda olduğundan, imar plan notu ile getirilen hükümlerde yapılacak değişikliklerin, tıpkı plan değişiklikleri gibi, ait olunan imar planının yapım usul ve esaslarına tabi olacağı kuşkusuzdur. Olayda, alt ölçekli imar planlarının üst ölçekli imar planı ana kararları göz önünde bulundurularak bu plana göre yapılması planlama esaslarının ve plan hiyerarşisinin gereği olup, uyuşmazlığa konu taşınmazların sağlık tesis alanı olduğu kabul edilmek suretiyle, bu alanda yapılacak sağlık tesislerinin esaslarının belirlendiği plan notu tadilatının, anılan bölgeyi tarımsal niteliği korunacak özel mahsül alanı olarak belirleyen üst 1/100.000 ölçekli Bursa 2020 yılı Çevre Düzeni Planına uyumsuzluk oluşturduğu sonucuna varılmıştır. Bu durumda, üst ölçekli plana uygun olmayan imar plan hükümlerinde değişiklik yapılmasına ilişkin dava konusu Bursa Büyükşehir Belediye Meclisinin 16.12.2010 tarih ve 1072 sayılı kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin; uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden 2577 Sayılı Kanunun 27.maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütülmesinin durdurulmasına, kararın tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde Bölge İdare Mahkemesi ne itiraz yolu açık olmak üzere 16/12/2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi. Başkan Üye Üye RECEP KILIÇ ORHAN GÜLLÜ RAFET TÜRKSOY 37929 97753 101847

10 KENT VE SAĞLIK GÜNDEMİ 05 Eylül 2011 MESLEKTAŞLARIMIZA ÇAĞRI: HASTA BAKMA SÜREMİZDEN ÖDÜN VERMEYELİM! Değerli meslektaşımız, Sağlıkta Dönüşüm Programı (SDP) adıyla ülkemizde uygulanan neoliberal sağlık politikaları, sağlık alanını piyasalaştırmak ve daha fazla kar elde edilmesini sağlamak amacıyla halkımızın tedavi edici hizmetler için sağlık kuruluşlarına daha fazla başvurmasına, sağlık çalışanlarının da daha fazla hizmet sunmasına odaklanmıştır. Bunu en belirgin olarak 2004 te devlet hastanelerinde yürürlüğe konan ek ödeme sisteminin Performans adıyla bilinen hizmet başı ödeme yaklaşımında görmek olanaklıdır. SDP her geçen gün başta hasta hekim ilişkisi olmak üzere sağlık hizmetlerini olumsuz etkilemektedir. Hastalarımızın karşılanması mümkün olmayan konularda yükseltilen beklentileri, yaşadıkları her sorunda, sorunun nedeni olarak hekimleri görmek yaklaşımını da artırmaktadır. Hekimlikte başarının en çok sayıda kişiyi hastalıklardan koruyarak yaşam süresini uzatmakla ölçülmesi gerekirken; SDP politikaları ile başarı ve buna bağlı ücretlendirme en çok sayıda kişiye tedavi edici sağlık hizmeti sunmakla ölçülmektedir. Çünkü hekimliğin küresel sermayeye en çok para kazandıran uygulama alanı, tedavi edici hizmettir. Değerli meslektaşımız, Bilindiği gibi Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Bursa Tabip Odası SDP nin yol açtığı olumsuzluklara dikkati çekmek üzere iyi hekimlik ve nitelikli sağlık hizmeti sloganıyla bir kampanya başlatmış bulunmaktadır. Kampanyada ilk olarak 13 Mart 2011 de Ankara da bir yürüyüş ve toplantı, ardından 19-20 Nisan 2011 de yurt çapında iş bırakma eylemi gerçekleştirilmiştir. Temmuz ayında Ankara da gerçekleştirilen TTB 60. Büyük Kongresinde alınan karar gereğince Yönetim Kurulumuz SDP nin iyi hekimlik koşullarına yaptığı müdahaleyi azaltmak amacıyla hekimlere hasta bakma süresinden ödün vermemek çağrısında bulunmaya karar vermiştir. SDP öncesinde, 2002 yılında, birinci basamak sağlık kuruluşlarına toplam başvuru sayısı 60 milyon iken, bu sayı; SDP politikaları ile üç katından fazla artış göstererek 2010 yılında 200 milyona ulaşmıştır 1. Aynı biçimde toplam hastaneye başvuru sayısı 2002 yılında 124 milyon iken, bu sayı iki katından fazla artarak 2010 yılında 303 milyona ulaşmıştır 1. 2002 yılında 2 milyon olan toplam ameliyat sayısı, 2010 yılında 8,5 milyonu aşmıştır 1. Tüm bu sayılardan yola çıkarak sağlık hizmetlerinin daha fazla üretilmesine yönelik sağlık politikalarının sonuçlarını ayrıntılı olarak değerlendirmek gerekir. İlk sonuçlar toplumun sağlık kuruluşlarına başvurmak için daha fazla güdülendiğini, toplam sağlık harcamalarının bu sürede yaklaşık olarak dört kat arttığını, kamu harcamalarında saptanan görev zararının %83,5 inin sağlık alanında gerçekleştiğini ve sağlık çalışanlarının daha fazla çalışmak zorunda kaldığını göstermektedir. Daha fazla hekime başvurmanın ve daha fazla ameliyat olmanın toplum sağlığını olumlu etkilemediği ise açıktır. Daha fazla hasta bakmak zorunda kalmak hekimlerin çalışma yaşamını da olumsuz etkilemiştir. 2002 yılında birinci basamakta 17.800 hekim tarafından 74 milyon muayene gerçekleştirilirken, 2010 yılında 20.183 hekim tarafından 200 milyon muayene gerçekleştirilmiştir 2. Bir takvim yılı içerisinde çalışılan gün 200 olarak varsayılırsa, 2002 yılında 21 olan birinci basamakta çalışan hekim başına düşen günde muayene edilen hasta sayısı, 2010 yılında 50 ye yükselmiştir. Aynı durum hastanelerde çalışan hekimler için de söz konusudur. Sağlık Bakanlığı hastanelerinde 2002 yılında 17.781 uzman hekim tarafından 110 milyon muayene yapılırken, 2010 yılında 27.950 uzman hekim tarafından 230 milyon muayene gerçekleştirilmiştir 2. Bu durumda 2002 yılında 31 olan günde uzman hekim başına düşen muayene sayısı, 2010 yılında 41 e yükselmiştir. 2010 yılı itibarıyla ülkemizde birinci basamakta çalışan hekimler yılda 10 bine yakın, Sağlık Bakanlığı hastanelerinde çalışan uzman hekimler ise yılda 8 binin üzerinde hasta muayene etmektedir. Hekimlerin iş yükündeki artış, kamuda çalışan meslektaşlarımızla sınırlı değildir. Özel sektörde çalışan meslektaşlarımızın büyük bir bölümünün de hem çok sayıda hastaya bakmak zorunda kaldığı hem de her geçen gün daha fazla hasta bakmak baskısıyla karşı karşıya olduğu bilinmektedir. OECD ülkelerinde hekimlerin yılda gördüğü hasta sayısı 2.500-3.000 arasında değişmektedir 3. ABD de hekimlerin %60 ından fazlası haftada 100 hastadan az bakmakta, haftada 150 hastadan fazla bakan hekimler ise tüm hekimlerin ancak %5 ini 1 Sağlık Bakanlığı Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2010. 2 Sağlık Bakanlığı 2011 Mali Yılı Bütçesinin T.B.M.M. Genel Kurulu na Sunumu. 3 Vujicic, M., Sparkes, S., Mollahaliloğlu S. (2009). Health Workforce Policy in Turkey, Recent Reforms and Issues fort he Future. HNP Discussion Paper, The World Bank.

KENT VE SAĞLIK GÜNDEMİ 11 oluşturmaktadır 4. OECD ve ABD verileri ile karşılaştırıldığında ülkemizde meslektaşlarımızın çok fazla bir iş yükü altında kaldığı açıkça ortaya çıkmaktadır. Hekimlerin iş yüklerinin çok fazla olmasının ve giderek artmasının, sundukları sağlık hizmetlerini olumsuz etkileyebileceği endişesini taşıyoruz. Hekimin hastasına ayırması gereken süre ile ilgili en temel değerlendirmenin, hekimliğin evrensel ve etik ilkeleri üzerinden yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Hekimin tıbbın evrensel ve etik değerleri doğrultusunda hastasını muayene edebilmesi, hekim hasta ilişkisinde bir yabancılaşmanın yaşanmaması ve hekimliğin mekanik bir işleve yönelmemesi için hekimin hastasına ayırması gereken sürenin en az 15 dakika olması gerektiğini vurgulamak istiyoruz. Hekimin gün boyunca hizmet sunduğu birime başvuranlar içerisinde kontrol muayeneleri ile muayene sonrası tetkik vb. değerlendirmeler için başvuranların da olacağı düşüncesiyle, meslektaşlarımızın sekiz saatlik günlük çalışma süresi boyunca en çok 40 hasta bakabileceklerini öngörüyoruz. Bu sayının üzerine çıkılması hekimliğin evrensel değerlerini yıpratabileceği gibi, sağlık hizmeti sunumundan kaynaklanan hata/zararların da ortaya çıkmasına, artmasına yol açabilecektir. Değerli meslektaşımız, hastalarımıza gereken süreyi ayırmak mesleğimizin evrensel değerleri içerisinde yer alan en önemli bileşenlerden birisidir. Sağlık politikalarının her türlü zorlamasına karşın, hastalarımıza gereken süreyi ayırmak için uğraş vermemiz gerektiğini vurguluyor, sizi bu konuda yürütülecek çalışmalara destek vermeye çağırıyoruz. Saygılarımızla. Bursa Tabip Odası Yönetim Kurulu 4 Medscape Physician Compensation Report: 2011 Results, USA.

12 KENT VE SAĞLIK GÜNDEMİ 05 Ağustos 2011 İHALE İLE İNSAN ÇALIŞTIRMA AYIBINA SON VERİLMELİDİR! Bilindiği gibi ihale kavramı İş, mal ve hizmetlerin, açık ve rekabetçi bir ortamda eksiltme veya artırma yöntemleriyle en uygun teklifte bulunana verilmesi olarak tanımlanmaktadır. Ülkemizde son yıllarda giderek yaygın bir biçimde uygulanan neoliberal ekonomi politikaları, küresel sermayenin etkisiyle ihale kavramının içeriğini değiştirmiş ve emekçilerin ihale ile çalıştırılmasının önünü açarak taşeronlaştırmayı başat bir istihdam modeli biçimine dönüştürmüştür. Bu kâr odaklı modeli kamuda en fazla benimseyen kurum Sağlık Bakanlığı olmuştur. Sağlık Bakanlığı bünyesinde 2002 yılında 11 bin olan taşeron işçilerin sayısı (%4.3), 2010 yılında 118 bine (%26.4) çıkmıştır. Üniversiteler de kendilerine dayatılan politikaların etkisiyle (Emekli olan memurların yerine yenilerinin verilmemesi, sözleşmeli ya da kamu işçisi statüsünde istihdamın sınırlanması vb.) taşeron şirketler aracılığıyla istihdama zorlanmış; pek çok tıp fakültesi çalışanlarının çoğunluğunu taşeron şirketler aracılığıyla istihdam eder duruma gelmiştir. Taşeronlaştırma, bir yanıyla taşeron firmalarda çalışmak zorunda kalan emekçilerin düşük ücretlerle, güvencesiz, sosyal hak kayıplarıyla zor koşullarda ve uzun süre çalışması; diğer yanıyla da görevin gerektirdiği nitelikleri taşımayan kişilerin çalıştırılması nedeniyle sağlık hizmeti alanların da sıkıntı yaşaması anlamına gelmektedir. Taşeron şirketlerde çalışanlar iş kazaları, kırım kongo kanamalı ateşi ve domuz gribi gibi hastalıklar yüzünden sağlık emekçileri içerisinde en fazla hasar gören/ölen kesimi oluştururken; toplum da gerek yoğun bakımlardaki bebek ölümlerinde, gerek hastane yangınlarında, gerekse de sosyal hizmetlere bağlı esenlendirme kuruluşlarında ortaya çıkan sorunlarda taşeronlaştırma gerçeği ile karşı karşıya kalmaktadır. Tıp fakülteleri açısından taşeronlaşma, yol açtığı diğer sorunlar yanında, istihdamla ilgili giderlerin tamamıyla döner sermayeden ödenmek zorunda kalınması yüzünden fakülte bütçesine getirilen büyük bir yük anlamına da gelmektedir. Zaman geçtikçe neredeyse bütün gereksinimlerini döner sermaye bütçesinden karşılamak zorunda kalan tıp fakülteleri, SGK nın maliyet sınırlama politikaları nedeniyle gelirlerini beklenen düzeyde artıramayınca, sistemi çeviremez duruma gelmiş ve yapısal mali zorluklar yaşanmaya başlanmıştır. Bir yandan çalışanlarının büyük bir bölümünün taşeron şirketler aracılığıyla istihdam edilmek zorunda kalınması, diğer yandan da yaşanan mali zorluklar kentimizin en önemli sağlık kuruluşu olan Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesini de olumsuz etkilemiş bulunmaktadır. Bu arada, yıllardır Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde çalışan taşeron işçiler Dev Sağlık-İş te örgütlenerek çok önemli bir hukuksal kazanımı elde ettiler. Yürüttükleri mücadele sonucunda Mahkeme Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesinde taşeron firma üzerinden çalışan sağlık işçilerinin Hastanenin asıl işçileri olduğuna hükmetti ve bu karar Çalışma ve Sosyal Bakanlığı tarafından da kabul edildi. Bu kararın ardından yapılması gereken iş taşeron şirket aracılığıyla istihdam edilen işçilerin Uludağ Üniversitesi nin kadrolarına geçirilmesi olmalıdır. Bu amaçla Maliye Bakanlığı ve YÖK nezdinde girişimde bulunan Fakülte Yönetimi başvurularına yanıt alamadığını açıklamış bulunmaktadır. Çalışanlara ücret ödenebilmesi amacıyla bugünlerde yeni ihalenin yapılması gündemdedir. Bu sürece ivedi olarak müdahale edilmeli, ihale yerine çalışanların Üniversite kadrolarında istihdam edilmesi sağlanmalıdır. Başta milletvekillerimiz olmak üzere, Bursa da yaşayan herkesi taşeron işçilere destek vermeye ve ihale ile insan çalıştırma ayıbına son vermek amacıyla girişimde bulunmaya çağırıyoruz. Saygılarımızla. Bursa Tabip Odası Yönetim Kurulu

KENT VE SAĞLIK GÜNDEMİ 13 BURSA SAĞLIK ALANINDA DAHA FAZLASINI HAK EDİYOR! 01 Temmuz 2011 Sağlık Bakanlığı tarafından Haziran 2011 de yayınlanan Yataklı Sağlık Tesisleri Planlama Rehberi1 Bursa ya hak ettiği sağlık tesislerinin önümüzdeki yıllarda da kazandırılamayacağını gösteriyor. Bir anlamda, Bursa nın sağlık alanındaki sorunları artarak sürecek gibi görünüyor... Son yıllarda ayakta tedavide başarı oranlarının yükselmesi ve evde bakım hizmetlerinin belirgin bir biçimde desteklenmesi, başta ABD ve İngiltere olmak üzere dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde yatak sayılarının gözden geçirilmesine yol açmış ve bu ülkelerde 10.000 kişi başına düşen hasta yatağı sayısının 30 dolaylarında tutulması hedeflenmiş bulunulmaktadır. Sağlık Bakanlığı da bu rehbere göre (sayfa 43-44) halen 25 olan 10.000 kişiye düşen yatak sayısını 29 a çıkarmayı hedeflemektedir. Rehber de Neden Hastane Planlaması? başlığıyla sunulan bölümde (sayfa 17) toplumun ihtiyaçları sıralanırken özellikle Erişilebilirlik kavramının göz ardı edilmiş olması düşündürücüdür. Sağlık Bakanlığı evrensel bir ilke olan coğrafi ve finansal erişilebilirlik kavramlarını hastane planlaması yaparken dışlamış görünmektedir. Elbette, bunun kampüs adı altında bir tür hastane fabrikaları yapılması hedefine uygun bir tercih olduğu açıktır. Sağlık Bakanlığı nın planlamasında Türkiye 29 Sağlık Hizmeti Bölgesine ayrılmış bulunmaktadır. Bursa, Yalova, Çanakkale ve Balıkesir illeri ile birlikte 19. Sağlık Hizmet Bölgesinde yer almaktadır. Türkiye genelinde; halen 25 olan 10.000 kişiye düşen yatak sayısı planlamanın uygulanması ile birlikte sonuç olarak 29 a yükselecek olmasına karşın; 19.bölgede bugün 24 olan sayı değişmeyerek 24 olarak kalacaktır (Sayfa 204). Bursa nın suçu ne? Bugün bile Türkiye ortalamasının altında yatak sayısı olan Bursa nın, planlama sonucunda yatak sayısının değişmemesi; hatta devlet hastanelerindeki yatak sayısının azaltılmasının planlanması Bursa nın suçu nedir? sorusunun sorulmasını gerektiriyor. Rapora göre Bursa il planlaması sonucunda, bugün için ilde bulunan Sağlık Bakanlığı na ait mevcut 4.548 yatak kapasitesi 3.792 ye düşmektedir. 19. Bölgenin tümüne hizmet sunması için Bursa il merkezinde planlanan hastaneler de (200 yataklı Onkoloji Hastanesi, 200 yataklı Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi, 100 yataklı Yüksek Güvenlikli Adli Psikiyatri Hastanesi ve 200 yataklı Kardiyoloji ve Kardiyovasküler Cerrahi Hastanesi) bu yataklara eklenecek olsa bile Bursa daki kamuya ait toplam yatak sayısı 4.492 ye ulaşarak bugünkü yatak sayısından bile düşük kalacaktır (Sayfa 202). Söz konusu Rehber de Şevket Yılmaz Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile Dörtçelik Çocuk Hastalıkları Hastanesi binaları hariç, Bursa il merkezinde bulunan hastane binalarında, değişen ve gelişen teknolojiye uygun tıbbi cihaz ve ekipmanlar için uygun alanlar bulunmadığı iddia edilmektedir. Buna ek olarak ameliyathane, yoğun bakım, acil, laboratuvar, görüntüleme merkezi, poliklinik gibi özellikli hizmet birimlerinin fiziki yapı ve donanım açısından hastane standartlarına uygun olmadığı; ayrıca mevcut hastanelerin fiziki yapılarının tadilat ve onarım ile etkin kullanılabilir hale dönüşmesinin mümkün gözükmediği de iddia edilmektedir (sayfa 201). Bu iddiaların arka planının üç açıdan sorgulanmasında yarar bulunmaktadır: 1. Uygun bulunan hastanelerden Şevket Yılmaz da çıkan yangın ve yitirilen hastalar bu iddiayı desteklememektedir, 2. Böyle bir saptamayı yapan Sağlık Bakanlığı on yıldır iktidarda bulunmasına karşın neden her hangi bir etkin girişimde bulunmadığını açıklamalıdır, 3. Eğer bu iddialar doğruysa, son birkaç yıl içinde devlet hastanelerinde yapılan ve önemli bir kısmı bağışlardan karşılanmak üzere yüklüce para harcanan (Ameliyathane, yoğun bakım, nitelikli hasta odaları vb.) tadilatlara neden izin verildiğinin de açıklıkla ortaya konması gerekir. Bakanlık yaptığı ve tartışmaya çok açık bu saptamalardan sonra Bursa için hastane planlamasını şöyle sıralamaktadır: 1. Şevket Yılmaz Eğitim ve Araştırma Hastanesi nin tüm hasta odaları nitelikli hale getirilecektir. 2. Çekirge deki Dörtçelik Çocuk Hastanesi ne bağlı birim kapatılarak Şevket Yılmaz Eğitim ve Araştırma Hastanesi nin Kadın Doğum Hastanesi binasına taşınacaktır. 3. 270 yataklı Dörtçelik Çocuk Hastanesi 250 yataklı olarak hizmete devam edecektir. 1 http://tedavi.saglik.gov.tr/e-kitaplik/ystp.pdf

14 KENT VE SAĞLIK GÜNDEMİ 4. 261 yataklı Yüksek İhtisas Hastanesi, 135 yataklı Prof. Dr. Türkan Akyol Göğüs Hastalıkları Hastanesi, 300 yataklı Ali Osman Sönmez Onkoloji Hastanesi yapımı planlanan kampus projesi tamamlandığında buraya taşınacaktır. 54 yataklı Dr. Ayten Bozkaya Spastik Çocuk Hastanesi ve Rehabilitasyon Merkezi nin kampus projesi tamamlandığında Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesine bağlı Spastik Çocuklar Rehabilitasyon Hastanesi olarak hizmet vermesi planlanmıştır. 5. 525 yataklı Çekirge Devlet Hastanesi kendi arsası üzerinde 200+200 yataklı kademeli olarak hizmeti aksatmadan yenilenerek nitelikli hastane haline getirilecektir. İlk yapılan 200 yataklı kısmına 163 yataklı Zübeyde Hanım Doğumevi taşınacaktır. 6. 808 yataklı Bursa Devlet Hastanesi, kampus bünyesine taşınacak olan Onkoloji Hastanesi binaları da kullanılarak kadın doğum ve çocuk kliniklerinin de bulunduğu merkezi acil hizmeti veren Genel Hastane olarak hizmete devam edecektir. 7. 200 yataklı Dörtçelik Ruh Sağlığı Hastanesi inşaatı devam etmekte olup fiziki gerçeklemesi %57 dir. 8. Ayrıca Nilüfer ilçesinde Sağlık Bakanlığı na tahsisli arsa üzerine 250 yataklı Genel Hastane yapılması planlanmıştır. 9. İlin sağlık hizmeti ihtiyacı için kampus projesi bünyesinde 480 yataklı Bölge Hastanesi yapılması planlanmıştır. Bu planda yer alan ayrıntıları tartışmadan önce, planın temel hedefini vurgulamak gerekmektedir: Pek çoğu kent merkezinde bulunan ve arsası değerli beş devlet hastanesi kapatılmakta (Çekirge Çocuk Hastanesi, Zübeyde hanım Doğumevi, Yüksek İhtisas Hastanesi, Prof.Dr.Türkan Akyol Göğüs Hastalıkları Hastanesi, Dr. Ayten Bozkaya Spastik Çocuk Hastanesi); Çekirge Devlet Hastanesi nde olduğu gibi bazı devlet hastanelerinin de işlevi azaltılmaktadır. Bu planlama yaklaşımı ile Samanlı da yapılması planlanan Sağlık kampüsü ne yaratılan gereksinim de arttırılmaya çalışılmaktadır. Sağlık Bakanlığı kamu sağlık yatırımları açısından Bursa yı gözden çıkarmış görünmektedir. Kentte yaşayanların coğrafi olarak hastanelere ulaşabilmesini göz ardı etmekte ve başta dar gelirliler olmak üzere Bursa da yaşayanları Kamu-Özel Ortaklığı adıyla özel sektörden yüksek bedellerle kiralama yöntemi ile sağlanacak sağlık kampüsüne mahkûm etmek üzere bir planlama yapmaktadır. 2000 yılında temeli atılan ve 2005 te açılması planlanan Dörtçelik Ruh Sağlığı Hastanesi nin fiziki gerçekleşme oranının halen %57 de kalmış olması, Sağlık Bakanlığı nın Bursa daki kamu sağlık yatırımları konusundaki samimiyetini göstermesi bakımından önemlidir. Bursa sağlık alanında daha fazlasını hak etmektedir. Başta seçilmiş karar vericiler olmak üzere, Bursa da yaşayan herkesi Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan Bursa nın yataklı sağlık tesisleri planlamasını gözden geçirmeye ve sağlıkta eşitlik ilkesi üzerinden söz konusu planlamada değişiklik yapılması için girişimde bulunmaya çağırıyor, Bursa Tabip Odası olarak bu konuda katkı sunmaya hazır olduğumuzu duyuruyoruz. Saygılarımızla Prof.Dr.Kayıhan Pala Bursa Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı

KENT VE SAĞLIK GÜNDEMİ 15 23 Mayıs 2011 KEŞKE BİNDE 6 OLSA! Değerli basın mensupları, Şehreküstü de AKP tarafından bir binanın dış yüzeyine asılmış dev afişte SAĞLIK 2010 başlığı altında BEBEK ÖLÜM ORANI: BİNDE 6 yazısı dikkat çekiyor. İlk olarak, sözü edilen göstergenin Oran değil, Hız olduğunu söylemek gerekiyor. İkincisi, verilen rakam Bursa nın ve Türkiye nin gerçekleri ile bağdaşmıyor. Anımsanacağı gibi, yaptığımız bir araştırma ile Bursa da 2008 yılı için bebek ölüm hızı değerini binde 20,8 olarak tahmin etmiş ve bunu kamuoyu ile paylaşmıştık 1. Türkiye nin bebek ölüm hızı rakamı da Dünya Sağlık Örgütü tarafından 2008 yılı için binde 20 2 ve UNICEF tarafından 2009 yılı için binde 19 olarak verilmektedir 3. Keşke binde 6 olsa; Türkiye binde yirmiler düzeyindeki bebek ölüm hızı ile Birleşmiş Milletler Nüfus Bölümü (United Nations Population Division) tarafından hazırlanan bebek ölüm hızı sıralamasında ne yazık ki 110.sırada bulunmaktadır 4. Bir yaşını göremeden yaşama gözlerini yuman bebeklerimizin sayısının azaltılabilmesi, sosyoekonomik eşitsizlikler başta olmak üzere sağlık alanında yaşanan bütün eşitsizliklerin azaltılmasına bağlıdır. Oysa Türkiye de eşitsizlikler halen çok önemli bir gündem maddesidir. Kamu oyunun bilgisine sunuyoruz. Prof.Dr.Kayıhan Pala Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Bursa Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı 1 http://www.turkpediatriarsivi.com/sayilar/101/264-267.pdf 2 http://www.who.int/whosis/whostat/en_whs10_full.pdf 3 http://www.unicef.org/infobycountry/turkey.html 4 http://en.wikipedia.org/wiki/list_of_countries_by_infant_mortality_rate

BURSA DA AİLE HEKİMLİĞİNİN İLK YILI ARDINDAN TESPİT ve ÇÖZÜMLEMELER Bursa Tabip Odası Pratisyen Hekimlik Komisyonu Yazarlar (Alfabetik Olarak) Dr.Alper Tunga TÜRKBAYRAK Dr.Bülend ÖZBİLGİN Dr.Bülent ASLANHAN Dr.Ersan TAŞCI Dr.Eylem YENTÜRK Dr.Gökan AKTAŞ Dr.Güzide ELİTEZ Dr.Hülya UYAR ERDEM Dr.Kenan ERGUS Mayıs 2011

18 KENT VE SAĞLIK GÜNDEMİ Mayıs 2011 Başlarken Dünya da, sağlık ölçütleri bakımından ön sıralarda yer alan ülkelerde birinci basamak sağlık hizmetleri asli olarak 6 yıllık tıp eğitimi sonrası 2-4 yıl saha ve mesleki eğitimini tamamlamış birinci basamak hekimleri tarafından (Genel pratisyen, aile hekimi v.b.) yürütülür ve bu grup hekim nüfusunun çoğunluğunu teşkil eder. Dünya daki dağılımdan çok farklı olarak, Türkiye de 111 bin 211 hekimin 31 bin 978 i pratisyen hekimdir (Sağlık Bakanlığı,2010). Bursa da da sayıları 4000 e yakın olan tüm hekimlerin 1188 i (kamu ve özelde toplam aktif çalışan) pratisyen hekimdir. Ülkemizde Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkındaki Kanun gereği 2005 yılına kadar tıp fakültelerinden mezun olan hekimler pratisyen hekim kadrosuyla ağırlıklı olarak Sağlık Ocakları nda birinci basamak sağlık hizmetlerini yürütmüşlerdir. 2005 yılında Düzce de başlatılan pilot uygulama ile sağlık ocağı sistemi tüm değerlerinden ters yüz edilerek birinci basamakta aile hekimliği sistemi adı altında bir değişim başlatılmıştır. 2008 yılı itibariyle bu değişimin etkileri Bursa sağlık ortamında da kendisini göstermeye başladı ve 2009 yılı ekim ayıyla birlikte sisteme dahil olan 35. il olarak Bursa nın da bütün sağlık ortamını değiştirmiş oldu. Bursa Tabip Odası Pratisyen Hekimlik Komisyonu, pratisyen hekimlerin çalışma koşullarını izleyen, özlük hakları ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi için çalışmalar yürüten; toplum sağlığı merkezlerinde, aile hekimliklerinde, acillerde, sağlık müdürlüğünde, kurum hekimliklerinde, hastanelerde, belediyelerde, işyerlerinde ya da özel sektörde görev yapan tüm pratisyen hekimlerin mesleki platformu olarak 1 Ekim 2009 dan bu yana uygulanmaya çalışılan bu süreci ve Bursa sağlık ortamında yarattığı etkileri birinci yıl itibariyle değerlendirme kararı almış ve ortaya elinize ulaşan bu rapor çıkmıştır. Raporda daha çok hekim merkezli bir değerlendirme yapılmış olmakla birlikte sağlığın, hastasından sağlık kurumuna tüm bileşenleriyle organik bağı gözetilmeye çalışılmıştır. Bu raporla amaç Sağlıkta Dönüşüm Programı adıyla sağlık ortamına ve sağlık hakkına yapılan ulusal saldırıyı Bursa ölçeğinde deşifre etmektir. Sosyalist bloğun çatlamasından sonra sosyal devlet kavramını terk etmeye başlayan uluslararası sermaye, sağlık hizmetini ciddi karlar getiren bir yatırım alanı olarak tanımlayarak geri kalmış ve yeni kapitalistleşmiş ülkelerden başlayan bir çaba içerisine girmiştir. Ülkemizde değişik hükümetler döneminde denenen ama toplumsal muhalefete takılan sağlıkta değişim çabaları, AKP nin tek parti olarak iktidara gelmesiyle iktidarın temsil ettiği sınıfın beklentilerine uygun düşer biçimde sistemli şekilde uygulanmaya başlanmıştır. Son sekiz yıllık hükümet uygulamalarına baktığımızda, sağlık hizmetlerinin kamu yerine özelden satın alınmasının tercih edildiğini; Sosyal Güvenlik Kurumu nun 2002 yılından bu yana kamu hastanelerinden satın aldığı tedavi hizmetleri %21 azalırken, özel hastanelerden satın aldığı tedavi hizmetleri için yapılan harcamanın %221 arttığını görebiliriz. Aile hekimliğinde de amaçlanan, bir biçimiyle bu uygulamaları koruyucu hizmetleri de içerir şekilde genişletmektir. Biliyoruz ki özelde üretilen mal ve hizmetler maliyetinin üzerine kar ilave edilerek satılır. Yalnızca bu temel özellik bile kamunun özelden hizmet satın almasının, kendi ölçütleri üzerinden ifade edersek, verimli olamayacağının kanıtıdır. Kamu, özelden hizmet satın alma yoluyla zarara uğratılmaktadır. Türkiye de yıllar itibari ile cepten sağlık harcamalarının toplam sağlık harcamaları içindeki payı artmaktadır (Toplum ve Hekim, Mart-Nisan 2010). Mevcut hükümet döneminde kişilerin cepten yaptıkları ile ödedikleri primlerden yapılan sağlık harcamasının, toplam cari sağlık harcamasının ana kaynağı olmaya devam ettiği ve bu payın yıllar içerisinde düzenli olarak arttığı görülmektedir. Söylediklerinin ve yazdıklarının aksine son dönem hükümetleri kamu sağlık harcamalarının toplam sağlık harcamaları içindeki payını azaltırken, yurttaşın cebinden yaptığı harcamaları hem oran, hem mutlak olarak yükseltmiştir. Üstelik cepten harcamaların ülke dağılımı oldukça eşitsiz seyretmektedir (Soyer A.,2010). Geçen zaman içerisinde müşteri, seçme hakkı, ofis, provizyon, eleman, gelir-gider dengesi, fatura gibi kavramları, meslek yaşamımızda sıkça kullanır hale geldiğimizi fark ettik. Her biri serbest piyasa aktörlerince kullanılan bu kavramlar sağlıkta dönüşümün oturtulmak istendiği paradigmaya yönelik bizlere önemli ipuçları sunmaktadır. Doğası gereği bir uygulamayı benimsetmek için öncelikle varolan paradigmalar sulandırılmalı veya tümden kaldırılmalıdır. Aslında Sağlıkta Dönüşüm Programı adıyla yürütülen bu dönem bazı siyaset bilimcilerce de sistemli bir reform hareketinin parçası olarak görülmekteyse de, reform bir şeyi daha iyi duruma getirmek için yapılan değişiklik, iyileştirme, düzeltme demek olduğundan piyasa kurallarına dayalı böyle bir uygulamayı tarihsel düzlemden bakıldığında iyileştirme, ilerleme olarak göremeyiz. Bilinmelidir ki doğa gibi toplumlar da bir hareket içerisindedir. Ve bu hareket nicel değişikliklerden nitel değişikliklere doğrudur. İktidarlar tarafından yapılan yanlış düzenlemeler bu tarihsel ilerleyiş karşısında çürümüş bir duvar gibi yıkılacaktır. Amacımız bu duvarın altında toplumun kalmaması için uyarı görevini yapmaktır. Alman tıp bilimcisi Rudolf Virchow un dediği gibi Siyaset, tıbbın geniş ölçekli uygulanmasından başka bir şey değildir. Bu döneme denk gelen biçimde art arda patlayan uluslararası ve yerel krizler, çok büyük kitleleri etkilemiş, toplumda geniş kesimlere yayılan yoksulluk insanları ekonomik olarak bir umut arayışına itmiştir. Yıllar boyunca mesleki ve toplumsal beklentilerin çok altında bir gelirle yaşamak zorunda kalan pratisyen hekimler de umudu, allanıp pullanarak sunulan aile hekimliğinde aramışlar ancak raporda da göreceğiniz gibi pek çok nedenle hayal kırıklığına

KENT VE SAĞLIK GÜNDEMİ 19 uğramışlardır. Aile hekimlerinin kendilerine vaat edilen bereketli topraklara hiç ulaşamamaları bir yana şunu bir kez daha hatırlatmakta fayda olacak; yapılan uygulamalar halen pilot bir yasa üzerinden yürütülen siyasi bir tercihin sonucudur. Aile hekimliğinin ömrü, doğası itibariyle siyasi iktidarla sınırlıdır. Umarız ki sisteme umut bağlayan meslektaşlarımız ve toplumumuz bu dönemi en az zararla atlatır. Demokratik kitle örgütlerinin bütünlükçü duruşuyla hakedilmiş gerçek umutlarımızın önündeki bu engellerin kaldırılacağını, bu çalışmanın da bu sürece katkı sunacağını umuyoruz. Aile Hekimliği Süreci ve Bursa Tabip Odası... Sanılanın aksine Bursa, aile hekimliği kavramı ile Düzce den çok daha önce, 1996 yılında, Eski Sağlık Bakanı Yıldırım Aktuna zamanında, Bilecik ve Ankara ile birlikte Bursa da Ertuğrulgazi Sağlık Ocağı nda ilk aile hekimliği uygulaması denemesiyle tanışmıştır. Ancak değişen hükümetlerle niyet değişmese de gerçekleştirecek siyasi irade bir türlü sağlanamamış ve bu uygulamalar minik pilot çalışmalar olarak kalmıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetlerinin 2002 yılında başlayan iktidarında yıllardır sürümcemede kalan Sağlıkta Dönüşüm için gereken -aslında özellikle sermayedarların sabırsızlıkla beklediği- o irade bir bakıma sağlanmış oldu. Sağlık ocaklarının yapısal dönüşümü başlatılarak, döner sermaye ve her hekime poliklinik odası dayatması ile hekimlerin yalıtılmış rekabetçi ortamlara alışmaları sağlanmıştır. Ardından 2005 yılında Düzce de başlatılan pilot uygulama, yanlışlardan hemen hiç ibret alınmadan, mağduriyetler yaratıla yaratıla tüm ülkede yaygınlaştırılmaya başlanmıştır. İlimizde yeni aile hekimliği süreci 21 Şubat 2008 tarihinde birinci aşama uyum eğitimleri ile başlamış ve başka illerde yaşanan, hekimlerin bu eğitimlere katılmama olasılığı sertifikası olmayana işyeri hekimliği yapma onayı verilmemesi tehdidiyle ortadan kaldırılmıştır. Nitekim bunun sonucunda emeklilikte işyeri hekimliği yapabilmek amacıyla tüm Türkiye de en fazla uzmanın eğitim almak için başvurmak zorunda kaldığı il Bursa olmuştur. 8 Nisan 2009 tarihinde 26. tur eğitimi ile tamamlanan ve yaklaşık 14 ay süren eğitim sürecinde 45 i il dışından olmak üzere toplam 2064 hekim eğitime katılmıştır. Bursa daki pratisyen hekimlerin tamamına yakını, aile hekimliği yapmayı düşünmese bile, bu eğitimlere katılmak zorunda kalmıştır. Bursa Tabip Odası, bu dönemde, daha önce aile hekimliğine geçilen illerde yaşanan adam kayırmacı anlayışların yarattığı sıkıntılardan yola çıkarak İl Sağlık Müdürlüğü nden eğiticilerin seçilme kriterleri, seçilme biçimleri ve mevcut hizmet puanları, resmi olarak, bilgi edinme yasası çerçevesinde talep edilmiştir. Ancak idare bilgilerin Bakanlıktan elde edileceği cevabını vererek deyim yerindeyse topu taca atmıştır. Bakanlık ise yapılan yazışmalara hiç cevap vermeyerek, kendi hükümetleri tarafından çıkarılan bilgi edinme yasası hükümlerine aykırı davranmayı tercih etmiştir. Bunun üzerine oda üyelerinden gelen talep üzerine Bölge İdare Mahkemesi nde yürütmeyi durdurma davası açılmış ancak bu dava da aradan geçen onca süreye karşın henüz ilk duruşma bile gerçekleşemeden, aile hekimliği yerleştirmelerinin yapılması nedeniyle anlamsızlaşmış ve gündemden düşmüştür. Aile Hekimliğine geçilen her ilde hekimlerin tepkisine neden olan, eğitici hekimlere verilen ekstra puanlar, bu meslektaşlarımızın haksız bir şekilde eğitici olmayan meslektaşlarına göre üst sıralarda yer alma şansı elde etmelerini sağlamıştır. Sağlık Müdürlüğü nce Haziran 2009 tarihinde yapılan yerleştirmelerden önce açıklanan son puan listesi ile puanlara itiraz için açıklanan ilk puan listesi karşılaştırılarak aradaki fark hekimlerin dikkatine sunulmuş ve takdir hekim kamuoyuna bırakılmıştır. Süreç içinde Bursa Tabip Odası hekimlerin sisteme dahil olmak için gösterdikleri ilgiyi ve daha önce geçilen illerde sisteme dahil olmamayı seçen hekimlere uygulanan kötü muameleyi dikkate alarak, sistemin getirecekleri konusunda hekimleri bilgilendirmeyi ve tercihi kendilerine bırakmayı seçmiştir. Bununla ilgili çevre illerde değerlendirme gezileri ve deneyimli illerden gelen katılımcılarla yapılan paneller düzenlenmiştir. Yine sisteme daha önce geçen illerin deneyimlerinden yola çıkarak dönemin İl Sağlık Müdürü ile özellikle acil sağlık hizmetlerinde çalışan hekimlerin sisteme geçme eğilimi aktarılmış ve yeterli acil deneyimi olan hekimlerin ikamesinin yapılması gerekliliği, sorunun ciddi hasta ve hekim mağduriyetlerine neden olabileceği ısrarla vurgulanmıştır. 18 Mayıs 2009 tarihinde Bursa ili için belirlenen 152 Aile Sağlığı Merkezi ile 731 Aile Hekimliği Birimi (AHB) hakkında detaylı görsel bilgilerin yer aldığı sayfalar Sağlık Müdürlüğü web adresinde yayınlanmış, ardından hekimler puanlarına göre seçme olasılıkları olan kurumları ziyaret etmeye başlamışlardır. Birçok hekim yıpratılan sağlık ocakları modelinin terk edilmesini istemese de, özellikle İzmir ve Denizli örneklerini bilenler, başlarına gelebilecekleri öngörüp aile hekimliğine zorunlu olarak evet demişlerdir. 6-7 Haziran 2009 tarihlerinde yapılan yerleştirmelerle açık olan 731 pozisyonun tamamı tercih edilerek doldurulmuştur. Yerleştirmelere başvuran 995 hekimden 68 i katılmazken 137 hekim seçme haklarından feragat ettiğini komisyon önünde sözlü olarak beyan etmiştir. 59 hekime ise pozisyonların tükenmesinden ötürü seçim sırası gelmemiştir (BSM,2010). Aile sağlığı merkezini belirlemede kimi hekimler birlikte çalışacakları kişileri ana ölçüt alırken, kimileri de binaları veya bölgeyi

20 KENT VE SAĞLIK GÜNDEMİ temel ölçüt kabul etmiştir. Hizmet puanları düşük olanlar ise sona yaklaştıkça merkezden uzaklaşan seçenekler karşısında çaresiz kalmışlardır. Yerleştirmelerin ardından sağlık ocaklarında iş verimi ciddi düşüş göstermiş, hekimler yanmasın diye kalan yıllık izinlerini kullanarak yeni sisteme hazırlanmak üzere kurumlarından ayrılmışlardır. Bu süreyi birlikte çalışacakları arkadaşlarını tanımak, odaları incelemek, malzeme eksikliklerini saptamak, ebe-hemşireleri bularak sözleşme yapmaya ikna etmek için kullanmışlardır. Seçimden en kötü etkilenenler henüz binası olmayan ASM leri seçenler ile hizmet puanı az olup da ikametinden başka ilçelere gitmek zorunda kalanlar olmuştur. 3 ay içinde hem kendilerine hem de yönetmeliklere uygun bir bina bulmak ve bunları yaparken de tüm giderleri kendi ceplerinden karşılamak zorunda kalmışlardır. Geçiş süreciyle birlikte hekim dışı sağlık personeli üzerinde de gelecek kaygısı doruğa ulaşmış ve özellikle de aile sağlığı elemanları sözleşme imzalayan veya imzalamayan olarak ayrıştırılmıştır. Pek çok sağlık ocağı yeterli düzenleme ve tadilat yapılmadan Aile Sağlığı Merkezi (ASM) haline getirildiği için bazı hekimler karşılarında boş odalar bulmuşlardır. Geçiş süreci ve sonrasında Bursa Tabip Odası gerek bina kiraları gibi maddi konular gerekse idarenin aile hekimlerine yönelik olumsuz tutumları gibi konularda hekimlerin yanında olmuş ve ilk olarak Bursa Tabip Odası Pratisyen Hekimlik Komisyonu içerisinde aile hekimliği ile ilgili bir çalışma grubu kurmuş, ardından aile hekimi olarak çalışan pratisyen hekimlerden gelen talep üzerine Aile Hekimliği Komisyonu nun kurulması kararını almıştır. Odamız aynı zamanda tabip odaları içerisinde aile hekimliği komisyonu ile ilgili yönerge çalışması yaparak, bu konuda ilk adımı atan tabip odalarından biri olmuştur. Komisyonun ilk etkinliği ise İngiltere de aile hekimliği yapan bir hekimin katıldığı söyleşidir. Aile Hekimliğine Geçiş Süreci Aile hekimliği Bursa da 1 Ekim 2009 tarihinde hafta içi perşembe günü uygulanmaya başlandı. Bir gün önce sağlık ocağı olan binalar ertesi gün tabelaları değiştirilerek ASM lere dönüştü. Birgün önce sağlık ocaklarında, hastanelerde, 112 lerde, Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Merkezleri nde (AÇSAP) ve Verem Savaş Dispanseri nde (VSD) çalışanlar ertesi gün kendilerini yeni kurumlarında, yeni odalarında buldular. Son üç ayı verimsiz şekilde geçiren Sağlık Müdürlüğü gösterdiği altyapısı yetersiz binalarla çok tepki topladı. Hekimler hafta içine denk gelen uygulama başlangıcında bir yandan hizmet almaya gelen halkı bilgilendirmeye çalışırken diğer yandan odalarındaki eksiklikleri (boya-badana, internet ve elektrik bağlantısı vb.) gidermeye çalıştı. Birçok ASM yarım gün ila bir gün, hatta bazılarında ise günlerce hizmet sunulamadı. Yerleştirmelerde beklenenin üzerinde bir taleple karşılaşan Sağlık Müdürlüğü pozisyonların dolması ile ziyadesiyle memnun olmuştur. Ancak odamızın tüm uyarılarına karşın, Bakanlığın bölgeye yeni hekim ataması yapmayarak kadro sıkıntısı yaratması sonucu, hastane acillerinde ve 112 acil hizmetlerinde ciddi boşluklar yaşanmış ve pozisyonların boykot nedeniyle boş kaldığı Eskişehir, Düzce, Denizli illerinde Toplum Sağlığı Merkezi tercihini kullanan hekimlere yapılan intikam sürgünlerini hatırlatır şekilde Bursa da Toplum Sağlığı Merkezi nde çalışacağını uman hekimler kendilerini acillerde nöbette bulmuşlardır. Bir bölümünün ciddi sağlık sorunları da olan ve acil deneyimi az olan bu hekimlerin yarattığı boşluğu doldurmak acillerde kalan deneyimli hekimlere kapasite üstü hasta yoğunluğu ve fazla nöbet angaryası olarak yansımıştır. Ayrıca bir nedenle kamuda kalan hekimlerin bu dönemde belirlenen yeni görev yerlerinin hangi kriterlere göre seçildiği ise halen bilinememektedir. İlk günlerin şokunu atlatan bazı aile hekimleri kendilerine bağlandığı belirtilen nüfusların karşılığı olmadığı gerçeğiyle sarsıldılar. Kaydı yapılmamış kişilerin varlığı, kimlik numarası olmayan yabancı uyrukluların kayıtlarının olmayışı ve kaydı var gözükenlerin taşınmış olması ETF çalışmalarının yeniden yapılmasını zorunlu kıldı. Yine bu dönemde hekimlere bağlı nüfusun fazla oluşu ve yıllardır iktidarın uyguladığı politikalar nedeniyle artan yoğun poliklinik sayıları hekimlerin tüm zamanlarını almaya başladı. Kışkırtılmış sağlık talebiyle ortaya çıkan bu durum sağlık ocaklarında hiç ya da uzun yıllar çalışmamış hekimlerin uyum sağlamasında zorluk yarattı. Aile hekimliği uygulamasında kullanılacak bilgisayar programlarının seçimi de ilk karşılaşılan sorunlardan biri oldu. Daha önce sağlık ocaklarında kullanılan bilgisayar programlarını pazarlayan şirketler yeni programları hekimlere adeta dayattılar. Bu dayatmaya direnen bazı hekimler bakanlığın programını ya da başka özel programları seçtiler. Ancak bir programın verimli olarak kullanılabilmesi için zaman gerektiğinden başlangıçta ciddi sıkıntılar yaşandı. Uygulamaya geçilmeden önce Sağlık Müdürlüğü nce sayımları yapılan bazı malzemeler istekleri üzerine hekimlere kiralandı. Ancak bunların bedelleri neredeyse bir yıl sonunda ve toplu olarak tahsil edildi. Planlama yanlışlıkları nedeniyle pek çok malzeme hurdaya ayrılmak ya da depolarda çürümeye bırakılmak zorunda kaldı. İyi kurgulanmamış, yeterli altyapı ve personel desteğini almamış, yetkilendirilmiş ama sorumluluk verilmemiş TSM lerde çalışanlar ile aile hekimleri arasında sürtüşmeler yaşanmış ve bakanlık her ay değiştirdiği yönetmelik ve genelgeleriyle buna çanak tutmuştur. Aile hekimleri poliklinikten fırsat buldukça bölgesini tanımaya, yeni kayıt girmeye, kurumdaki eksiklikleri