Op.Dr. Hamdi KOÇER Neolife Tıp Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı Fotoğrafa ilgisi, bilgi- sayardaki sunumları çe kebilmek amacıyla al dığı makinesini tıp dışı nedenlerle de kul- lanabileceğini fark et- mesiyle başlamış. Di - jital makinesiyle gitti- ği Hindistan gezisinde daha da yakınlaşmış fo toğrafa. İçinde in- san olan fotoğrafları sevdiğini söyleyen, gön lü dijitalden yana olan, işi bırakıp sade- ce fotoğraf çekebile- ceği, ekonomik kaygı- nın olmadığı bir za- man dilimi hayal eden Op.Dr. Hamdi Koçer ile fotoğraf üzerine hoş bir söyleşi gerçek- leştirdik. ACME: Doktor olmaya ne zaman ve nasıl karar verdi- niz? Doktor ol - ma ya liseyi bitirirken karar verdim. Dok tor luk mesleğini seçmemde babam etkili oldu. O dönemde hekimlik daha itibarlı, o günün koşullarında tercih edilen popüler bir meslekti. Bu nedenle en yüksek puanları alanların tercih yaptığı bir meslekti. Şuan baktığımız zaman en yüksek puanları alanlar genellikle teknik üniversitelere giriyorlar. Hekimlik eskisi kadar tercih edilen bir meslek değil. Sıralama larda ortalarda bir yerde en azında öğrenciler arasında tercih açısından itibar kaybetti. Aynı şekilde toplumda da itibar kaybettiğini gazetelerden okuyup, televizyondan izliyoruz. ACME: Fotoğrafa olan merakınız, fotoğraf çekme serüveniniz ne zaman ve nasıl başla- dı? Asistanlığım döneminde başladı. Sunum yapacağımız zaman dia şeklinde fotoğraf çekerdik. Fotoğrafı makineye yerleştirip, bilimsel toplantılarda sunmaya çalışırdık. Gü nü - müz de çok kolay hale geldi tabi. O dönemde ben bilgisayarda hazırladığım sunumları bir fotoğraf makinesi ile ekrandan çekmeye çalışıyordum. 1988-1990 da ma kineler buna çok müsait değildi çok zor oluyordu. Fo toğ - rafa olan merakım, monitörden fotoğraf çekme macerasıyla başladı. O amaçla iyi bir makine almak zorunda kaldım. Daha sonra o makineyi tıp dışı nedenlerle de fotoğraf çekmek için kullanabileceğimi fark ettim. Canon un güzel bir makinesini aldım, güzel bir lensi vardı. Hastaneye gidip gelirken makineyi hep yanımda taşımaya, yolda durup fotoğraf çekmeye başladım, kızıl gökyüzü, gün batımı, daha sonra yerde çiçek böcek fotoğrafları, makro fotoğrafları çekerek başladım. Böylece her acemi fotoğrafçının başladığı yerden başlamış oldum. ACME: Fotoğrafçılık üzeri- ne bir eğitim aldınız mı? Eğitim almadım. Sadece İstanbul Fotoğraf Kulübü ne üye oldum, seminerlerine katıldım. Daha sonra çıkan dijital fotoğrafçılık, pho - to s hop konularında eksiklerim vardı bu eksiklerimi tamamlamak için seminerlere devam ettim. Işık, perspektif, kompozisyon gibi konular hakkında bilgi edinmek için fotoğrafçılıkla ilgili kitap okumaya başladım ve bu şekilde öğrendim. Genel olarak eksiklerimi okuyarak hallettim. Zaten hekimlik becerisi yanında amatör bir 69
fotoğrafçı olmak için okuyabileceğim kitap dergi sayısı belli. Burada önemli olan ne kadar çok vakit ayırdığın, emek verdiğin, fotoğraf çektiğindir. Ben fotoğrafçılığa başladıktan birkaç sene sonra yavaş yavaş dijital fotoğraf devreye girdi. Eskiden çok zordu özellikle benim asistan maaşım ve imkanlarımla bir yerlere gitmek, fotoğrafa film almak. Hep dia çekiyorduk ve dia filmleri pahalıydı. Fotoğrafın deklanşörüne basarken bile ikinci kez basmaya imtina ediyorduk. Çünkü; banyo maliyeti, film maliyeti vardı. Evde onu saklamak için yer lazımdı. Ama şimdi bunların hepsi bitti. Yani fotoğrafın benim için bir analog dönemi var birde dijital dönemi var. Analog dönemi çok zorluklarla geçti. Ama dijital döneminde yeni bir sayfa açıldı. Şimdi bütün bu zorluklar bitti. Aynı pozu istediğiniz kadar çekebilirsiniz. Hiçbir sıkıntı ve masraf oluşmadan. Benim fotoğrafa bakışım böylece yaz ve kış gibi iki ayrı hale geldi. ACME: Peki en çok keyfi analog çekimden mi aldınız dijital çekimden mi? Bu soruya eski fotoğrafçılar analog der. Analoğun keyfi ayrıdır der. Bence bu bir nostaljiden ibaret. Benim en ciddi fotoğraf gezim Türkiye nin önemli fotoğrafçıları ile berber gitmiş olduğum 22 günlük Hindistan gezisidir. Kafilede bulunanlardan biri rahatsızlanınca onun yerine hem hekim hem de fotoğrafçı olarak ben katıldım. Sabit Kalfagil vardı ekipte, zaten ekibin hemen hemen hepsi fotoğrafçıydı, yarısı profesyonel fotoğrafçıydı. O zaman yeni çıkan Nikon un d100 ü varı ilk dijital makinesi ben onu alıp gittim. Bir devrim gibiydi onlar için ve en genç fotoğrafçıda bendim. 10 sene önce dijital mi analog mu tartışmaları üst düzey fotoğrafçı grup içerisinde Hindistan gecelerinde tartışılmaya başlandı. Hepsi dijitale karşı ve dijital doktor diye dalga geçtiler be nimle. Ne kadar profesyonel olurlarsa olsunlar sonuçta sırtlarında taşıdıkları film sayısı belli, çekebilecekleri film sayısı belli. Bense akşama kadar yüzlerce fotoğraf çekmişim. Akşamda notebooka bağlayıp çekmiş olduğum fotoğrafları izlemeye başladım. Akşamları ben fotoğrafları izlerken çevremde bir fotoğrafçı halkası oluştu. Çekmiş olduğum fotoğrafları izlemeye başladık. Benim için çok faydası oldu bir taraftan Meh met Abi, diğer taraftan Sabit Hoca bakıp, şunu şöyle çekseydin bunu böyle çekseydin burada ışık ters gelmiş gibi yorumlar yaptılar. Böylece o fotoğraflar üzerinden eğitim aldım. Sonunda Sabit Hoca da: Ya dijital iyi bir şey özellikle öğrenci eğitiminde ben fakültedeki çocuklara önereyim beraber çıkıp, sokak fotoğrafı çekelim sonra okula dönüp üzerinde konuşuruz dedi. Onun için birtakım iç görüler oluşmaya başladı. Benim içinde çok enteresan bir geziydi. Ondan sonra zaten tamamen dijital makineye geçtik. Şuan o ekibin hepsi dijital makine kullanıyor. Hiç bi ri artık analog kullanmıyor. Günü - müz de analaog film bulmakta çok zor. Ben bu geçiş sürecini profesyonel fotoğrafçılar arasında bir gezide yaşadım. Be - nim gönlüm dijitalden yana. Bir sürü avantajları var. Eğitimi çok hızlı, çektiğiniz fotoğrafı hemen görüyorsunuz, masrafı daha düşük. Hemen hemen herkesin eline makine alıp, fotoğraf çekmesi profesyonelleri zorluyor olabilir ama dijital daha katılımcı, aktif ve paylaşımcı bir ortam sağlıyor. Aynı zamanda kolaylıkla internette paylaşabiliyoruz. Ben bu ne - den lerden dolayı dijitali tercih ediyorum. ACME: Ne tür fotoğraf çek - mekten hoşlanıyorsunuz? insan fotoğrafları çekiyorum. Sokak fotoğrafçılığı yapıyorum. Çok iddialı olacak ama içinde insan olmadan fotoğrafa fotoğraf diyemiyorum. İçinde mutlaka hareketli bir şey olması gerekir bu insan olur, kedi olur, köpek olur başka bir canlı olur. Fo - toğrafın içinde bir dinamizmin sembolü olmalı. İster hareket etsin, ister etmesin. Dün yanın en güzel manzarası en güzel ışığında çekilmiş, rengarenk çiçekler çok şekilli ağaçlar ama içinde bir canlı olmayınca bana 70 Actual Medicine Eylül 2012
çok monoton, sıkıcı ve yapmacık geliyor. Ama bir sokakta toz toprak arasında yürüyen bir çocuk ya da bir yaşlı bana daha çok heyecan veriyor. İnsan çekerken de daha çok eliyle çalışan insan çekmeyi çok sevdim. Bir sürü elle çalışan, kaybolan meslekler şeklinde fotoğraf portföylerim oldu. Geçmiş yıllarda zaman zaman takvim yapıp, eşime dostuma hediye ettim. Bende cerrah olarak elimle çalışıyorum klasik sermaye emek çelişkisinde emekten yana olmaya çalışıyorum. Sonuç - ta hepimiz emekçi insanlarız elimizle çalışıyoruz. Bana hep cazip gelen kısım sokak fotoğrafçılığı ve içinde eliyle çalışan sanatçı, esnaf oldu. Bunlar hep bana çekici geldi. ACME: Fotoğrafçılığı mes- lek olarak yapmayı hiç dü- şündünüz mü? Benim aile dostlarımdan Sibel jinekolog hekimi eşi Varol ise mühendis. Varol, uzun süre büyük bir benzin dağıtım grubunun müfettişiydi. Ben fotoğraf çekerken onlar ellerine fotoğraf makinesi almamışlardı. Sonra Va - rol mesleği bıraktı şu anda profesyonel fotoğrafçı oldu. Tür - kiye de panoromik (360 O ) yük sekten özel birtakım cihazlarla fotoğraf çekip, bu alanda hemen hemen bir numara oldu. Zaten mühendis olduğu için birtakım cihazlar üretip, onlarla çekmeyi başarıyor. Si - bel, otuz beş yaşında fotoğrafçılık bölümüne girdi, bitirdi. Okulu bitireli beş yılı geçmesine rağmen mesleğini bırakmak istediği halde bırakamıyor. Ben mesleğimi bırakmayı hiç düşünmüyorum. Bizim meslekte amatör olarak birtakım işlerle uğraşabiliyorsun ama mesleği bırakamıyorsunuz. Dok tor - luk bizimle beraber yaşayan bir meslek. ACME: Doktorluk; yoğun çalışma temposu gerektiren zor ve yıpratıcı bir meslek. Bu nal - dığınızda ya da dinlenmek istediğinizde ka- çış yeriniz, limanınız fotoğraf mıdır? Op.Dr. Hamdi KOÇER: Fotoğraf insanı dinlendirmiyor bence daha çok yoruyor. Hobi olarak da yapsanız iyi bir şekilde yapmak için onun belli bir saati var. Belli saatlerde ve yerlerde bulunmanız gerekir. Şöyle ki, insanın mesleki kaygılarını o anki sıkıntılarını unutmasına sebebiyet veriyor bunu kolaylaştırabiliyor. Ama evde koyduğunuz güzel bir müzik de bunu sağlıyor üstelik daha kolay ve zahmetsiz. Fotoğrafı, beni işimden uzaklaştırıyor diye görmedim hiç. Hep emek verdiğim ve emeğim karşılığında bir şey ürettiğim bir olay olarak gördüm. Fotoğraf gezisine katıldığınızda her sabah 5.30 da kalkıp eşyaları hazırlamanız lazım. Fotoğraf çekeceğiniz noktaya kalkıp gitmeniz ve ilk ışıkla beraber o yumuşak en güzel ışığı kullanmanız lazım. Zaten fotoğraf çekebileceğiniz saat sabah 10 a kadardır. Sabah 6.30-7.00 de başlarsınız 9.30-10 gibi ışık sertleşir. Aynı şekilde akşam saatlerinde mavi ışıklarda çekersiniz. Bunun için mut - laka planlı olmalısınız. Ne rede çekeceksiniz, kaçta orada olmalısınız, akşam ışığı mı, yok sa sabah ışığı mı lazım bütün bunları ayarlamanız gerekir. ACME: Fotoğraf bazen ya- zıdan ve sözden daha etki- leyicidir. Anlatılmak iste- nen mesajı en etkin şekilde verir? Siz fotoğrafı bu nok- tada kullanıyor musunuz? Fotoğrafçılığın mesleğinize katkısı nedir? Ben fotoğrafı bu noktada hep kullanıyorum ama bunu kendi fotoğraflarımla yapmam çok mümkün değil çünkü benim kısıtlı bir fotoğraf portföyüm var. Kendi yaptığım sunum, konferans, konuşma gibi yerlerde insanların sıkılmaması için araya zaman zaman koyduğum görsellerde kendi fotoğraflarımı kullandığım oluyor. Ama hastalara hazırladığımız broşürlerde daha profesyonel amaca yönelik fotoğraflar kullanıyoruz. Böy lece mesajlar çok daha vurucu oluyor. Mesaj vermek gerektiğinde profesyonel fotoğrafları alıp kullanıyoruz. Mes - leki sunumlarda, sosyal paylaşım alanlarında kendi fotoğraflarımı kullanıyorum. ACME: Hangi konulu fo- toğraflar daha çok ilginizi çeker? Çok karışık olmayan, duru, sade, temiz kompozisyonlar, içinde insan 71
ve dinamizmin var olduğu fotoğraflar daha çok iliğimi çeker. ACME: Fotoğraf dışında il- gi duyduğunuz başka sanat dalı var mıdır? Maalesef yok. Ben çok isterdim birden fazla konuda amatörce de olsa bir şeyler üretebiliyor olmayı. Şuana kadar olmadı elliden son ra olur mu bilemiyorum. Sekiz yaşında bir kızım var. Piyano çalıyor, resim yapıyor, jimnastiğe gidiyor. Şimdiden alt yapısını hazırlamaya çalışıyorum. İleride hangisini sürdürmek isterse kendisi seçim yapsın istiyorum. Ben sınırlı imkanlarla ancak fotoğrafla ilgilenebildim. ACME: Kendinize örnek al- dığınız fotoğraf sanatçısı var mı? Ara Güler. Ben de sokak fotoğrafçılığı yaptığım için onu örnek alıyorum. Türkiye de ezen ezilen kesitlere baktığım zaman hep kendimi zayıf olandan ezilip dışlanmış olandan yana görüyorum. Ara Güler her anlamda saygı duyduğum ve pro fes - yonel olarak da örnek aldığım fotoğraf sanatçısıdır. Onun sokakta gezerken çektiği fotoğraflar, boynundan hiç çıkarmadığı küçük Leica sı etkiliyor beni. Diğer makineler çok büyüdü yanınızda taşımak iyice zorlaştı. Bende yavaş yavaş aynalı dijital değdiğimiz küçük ebatlı makinelere yöneliyorum. Taşı - ma sı kolay her an yanınızda bulundurabiliyorsunuz. ACME: Fotoğraf çekmek, çekmiş olduğunuz fotoğraflar üzerine çalış- mak ve sergilemek Fotoğraf, hayatınızın neresinde? Fotoğrafın hayatımdaki yeri zaman zaman değişti. Dönem dönem herkes için ve her konu için iniş çıkışlar oluyor. Çok yükseklere çıktığı dönemlede oldu. Şu dönem için konuşmak gerekirse, çok yoğunum işim itibari ile İstanbul da ve Azerbaycan da bulunmam gerekiyor. Sürekli çalışıyorum ve kızımla da ilgilenmem gerekiyor Bütün bunlara baktığım zaman biraz aşağıya inmiş durumda. Ben şöyle görüyorum; benim elimde sermaye fotoğraf ve fotoğraf bilgisi, işlerimin yoğunluğu azaldığı zaman tekrardan çok büyük keyif alacağım ve çok daha paylaşımcı ve aktif olarak yapabileceğim hobi olarak görüyorum fotoğrafı. Hiçbir zaman değeri düşmüyor. Sadece ayırdığım vakit dönem dönem azalıp çoğalıyor. ACME: Sanatçı Doktorlar Re sim Sergisine ka- tılmışsınız. Sergiyi açma fikri kimden çıktı? Sergiye katılma süreci nasıl gelişti? Benim daha önce AKM de de bir sergi çalışmam oldu. Ressamlarla beraber düzenlemiş olduğumuz ortak bir sergiydi. Res sam lardan birisi benim fotoğraflarımdan etkilenmiş. Yaptırdığım takvimlerden görmüş. Fotoğraf la - rımın resmini yapmak istemiş. Sergiyi düzenleyen eğitmenleri; O zaman fotoğrafçıyı da çağır hem doktorunmuş hem de senin resimlerinin ilham kaynağı olmuş, fotoğrafları ile katılsın demiş. Böylece AKM de ressamlar arasında ben de fotoğrafçı olarak yerimi aldım. Sanatçı Dok torlar Resim Sergisi Neolife Tıp Merkezi nin düzenlemiş olduğu bir sergiydi. Dü zenli olarak burada çeşitli sergiler açılır. Bu defa konuyu sanatçı doktorlardan seçince bana da talep ettiler ben de seve seve katıldım. Her ikisi de benim dışımda gelişti. Tama - men rastlantısaldı. ACME: Kaç tane fotoğrafı- nız sergilendi? Aldığınız tep kiler ne yöndeydi? Beş tane fotoğrafım sergilendi. Neolife de benim fotoğraf çektiğimi kimse bilmiyordu herkes hekimlik kimliğimle tanıyordu. Fo toğ - rafın altında imzamı görünce yanıma gelip, Siz fotoğraf çekiyormuşsunuz doğru mu? Siz mi çektiniz o fotoğrafları diye sordular. Başta inanmadılar. Sonra nerede çektiğiniz, ne zaman çektiniz gibi sorular sordular. Bu yönümü bilmedikleri hep hekimlik kimliğimle tanıdıkları için haklı olarak başta inanmadılar. Sonra hepsi kabullendi ve inandı benim fo- 72 Actual Medicine Eylül 2012
toğraf çektiğime. ACME: Sanatçı Doktorlar Resim Sergisi başka sergile- re kapı araladı mı? Öyle bir bek lentim yok. Tabipler Odası nın zaman zaman düzenlediği fotoğraf yarışması oluyor. Ya - rışmaya jüri üyesi olarak katıldığım oldu. Bunlardan çok memnun oluyorum. Kendi adı ma küçük küçük gururlanıyorum. Hekimlik bir meslek, orada yaptığım çalışmalarda mutlu ediyor beni ama ben her zaman insanın mesleği dışında iyi yaptığı şeylere saygı duyup özeniyorum. Ama hiçbir zaman jüri üyesi olayım sergilere katılayım diye bir düşünceyle hareket etmedim, böy le bir gayretim olmadı. 25 yıllık fotoğraf hayatımda birkaç kez bu tür fırsatlar oldu. Sanatçı Doktorlar Resim Sergisi başka sergilere kapı aralar mı bilmiyorum aralarsa da katılmaktan zevk alırım. Benim bu nokta da öne çıkarılacak kimliğim olsun istemiyorum yokda zaten. Türkiye de fotoğrafçılığı profesyonel anlamda yapan birçok kişi varken, Neolife ın, Tabipler Odası nın, AKM deki sergiyi düzenleyen eğitmenin bana bir jesti olarak görüyorum. ACME: Fotoğraflarınızda, özellikle vurgulamak istedi- ğiniz bir tema var mıdır? İnsan yüzü ve mimikleri benim ilgimi çekiyor. Değişik kültürden insanları çekmeyi seviyorum. Değişik insanların yüzlerini, ellerini, yaptıkları işleri, çocukları ve farklı bölgelerdeki insanları çekmeyi çok seviyorum. Çocuk fotoğrafı çekmek için Güneydoğu çok güzeldir. Yine Ha liç in kenarı çok iyidir. Fotoğrafta tema kaygısı güt müyorum. Fotoğraf karesini gördüğüm zaman o kompozisyonu yakaladığım zaman çekiyorum. Özellikle içinde insan varsa benim için en güzel fotoğraf o oluyor. ACME: Fotoğraf makinenizi sürekli yanınız- da taşır mısınız? Fotoğraflamak istediğiniz bir yer, mekan, kişi vs. var mıdır? Genellikle ya nımda taşırım. Fotoğraf la - mak istediğim özel bir mekan ya da kişi yok. Ben sokak insanlarını seviyorum. Birisine makineyi doğrultunca onun fotoğraf verebilmesi, onu şekillendirmek daha keyif verici geliyor bana. Stüdyo fotoğrafçılığı zor, öyle bir deneyimim ve çabam yok. Ben yoldan geçerken o anı yakalayıp cebime atma düşüncesindeyim. Hindis - tan a bir daha gitmek isterim. Çok sevdim oraları. Gitmek istediğim yerler var. Nepal, Hin - distan ın Kuzeyi, Güney Ame - rika gibi. ACME: Fotoğrafla ilgili ger - çekleştirmek istediğiniz bir hayaliniz var mı? Hayalim var tabi; işi bırakıp sadece fotoğraf çekebileceğim, ekonomik kaygının olmadığı bir zaman dilimi hayal ediyorum. Hiçbir zaman şöyle bir hayalim olmadı: Kitap basıp ünlü olayım, sergiler açıp jüri üyesi olayım. Ben sadece fotoğraf çekmek ve çek miş olduğum fotoğrafı paylaşmak istiyorum. Bu da zamana bağlı şu an film harcamıyoruz ama işten ayrılıp gitmek ciddi bir maliyet. Ben ilk on yılımı devlet, son on beş yılımı ise özel sektörde geçirdim. İlk on yıl fotoğraf çekmek için çok vaktim oldu ama fotoğraf çekecek param yoktu. Son on beş yıl ise param var ama fotoğraf çekecek zamanım yok. Şu an haylim, paramın ve zamanımın aynı anda olması ve dilediğim kadar fotoğraf çekebilmek. 73