MERA KANUNU VE UYGULAMASI



Benzer belgeler
KİTABIN SİSTEMATİĞİNE DAİR AÇIKLAMA (ÖRNEK)

Ne kadar 2/B arazisi var?

PLANLAMA SÜRECİ ve ARAZİ ve ARSA DÜZENLEMELERİ (PARSELASYON)

T.C. TEPEBAŞI BELEDİYE BAŞKANLIĞI EMLAK VE İSTİMLAK MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM AMAÇ, KAPSAM, YASAL DAYANAK, TANIMLAR

Büyükşehirlerde Mera, Yaylak ve Orman Alanlarının Kullanımı. Mustafa ATASOY(ASÜ), Osman DEMİR(KTÜ), Hüseyin AYAZ (KTÜ)


MERA TAHSİS AMACININ DEĞİŞTİRİLMESİ

MİLLİ AĞAÇLANDIRMA VE EROZYON KONTROLÜ SEFERBERLİK KANUNU

ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME KURUMU TARAFINDAN YÜRÜTÜLEN KAMULAŞTIRMA İŞLEMLERİ

DEĞER YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş.

İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün Görevleri. MADDE İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün görevleri, aşağıda sıralandığı gibidir.

İÇİNDEKİLER A. GİRİŞ 21 B. YASANIN AMACI 46 C. YASANIN UYGULANMASINDA TANIMLAR 48 D. TASARRUFA GEÇME /B Arazilerinin Belirlenmesi 21

Serbest Bölgeler Kanunu, Yasası sayılı, numaralı, nolu kanun, yasa SERBEST BÖLGELER KANUNU. Kanun Numarası : Kabul Tarihi : 6/6/1985

MİLLİ EMLAK GENEL TEBLİĞİ (SIRA NO: 310)

TAġINMAZLARIN ARSA VASFINI KAZANMASI

HAZİNEYE AİT TARIM ARAZİLERİNİN SATIŞI HAKKINDA KANUN

BAZI YATIRIM VE HİZMETLERİN YAP-İŞLET-DEVRET MODELİ ÇERÇEVESİNDE YAPTIRILMASI HAKKINDA KANUN

İÇİNDEKİLER GİRİŞ KONUYLA İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR.1) KONUNUN TAKDİMİ, ÖNEMİ

Ana Sayfa > Mevzuat > Tapu ve Kadastro Genelgeleri. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Genelgeleri

ÖRNEK_2 ENERJİ TESİSLERİ KAMULAŞTIRILMASI

HAZİNE MALLARI VE İMAR UYGULAMASI

ERTÜRK YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş. SİRKÜLER 2015/46

TEBLİĞ ÇİFTÇİ KAYIT SİSTEMİNE DAHİL OLAN ÇİFTÇİLERE MAZOT, GÜBRE VE TOPRAK ANALİZİ DESTEKLEME ÖDEMESİ YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ (TEBLİĞ NO: 2013/14)

T.C. FATİH BELEDİYE BAŞKANLIĞI EMLAK VE İSTİMLAK MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV ve ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİYÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Hukuki Dayanak

KURUMLAR VERGİSİ GENEL TEBLİĞ TASLAĞI (SERİ NO: 8)

KÖYDE KAMU MALLARI ÜZERİNE S.Özlem OSMANAĞAOĞLU Milli Emlak Denetmeni

KAMU İDARELERİNE AİT TAŞINMAZLARIN TAHSİS VE DEVRİ HAKKINDA YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

30 yıllık 2 / B sorunu bitecek. Herkes. rahat bir nefes alacak.

Amaç Madde 1-Bu Kanunun amacı finansman sağlamaya yönelik finansal kiralamayı düzenlemektir.

FINDIK ÜRETİCİLERİNE ALAN BAZLI GELİR DESTEĞİ ÖDENMESİNE DAİR KARARIN UYGULANMASINA İLİŞKİN TEBLİĞ (TEBLİĞ NO: 2015/46) BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam,

YÖNETMELİK KARAYOLU YAPIMI AMAÇLI KAMULAŞTIRMALARDA HAZİNE TAŞINMAZLARININ TRAMPASI HAKKINDA YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM İMAR HUKUKU SAYFA I - İMAR MEVZUATININ GELİŞİMİ 13 II SAYILI İMAR KANUNİ İLE GETİRİLEN YENİLİKLER 17 III - BELEDİYE

Amme Alacaklarının Takibinde Yeni Sorumluluk Esaslarının Geriye Yürümesine Anayasa Mahkemesi Engeli

Yeni Yönetmelik, aşağıda verilmiştir.

EŞYA HUKUKU ZİLYETLİK VE TAPU SİCİLİ

ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ KAZANÇLARININ VERİLENDİRİLMESİ

6- ORMAN KADASTRO VE MÜLKİYETİ İLE İZİNLER

Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 2010

Resmi Gazete Tarihi: Resmi Gazete Sayısı: 27147

T.C. ÇEVRE VE ġehġrcġlġk BAKANLIĞI Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Tapu Dairesi BaĢkanlığı. Sayı : / /03/2014

KAMULAŞTIRMA VE KENTSEL ALANLARIN DÜZENLENMESİ

14 Mart 2009 tarih ve sayılı Resmi Gazete de yayınlanmıştır

ANAYASA UZLAġMA KOMĠSYONU BAġKANLIĞINA

ORMAN VE ARAZİ MÜLKİYETİ UYUŞMAZLIKLARI

EŞYA HUKUKU ZİLYETLİK VE TAPU SİCİLİ

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İDARİ VE MALİ İŞLER DAİRE BAŞKANLIĞI TAŞINMAZ KAYITLARI

SİRKÜLER RAPOR 5225 SAYILI KANUN GENEL TEBLİĞİ. ( Seri No : 1 )

KAMU İDARELERİNE AİT TAŞINMAZLARIN KAYDINA İLİŞKİN YÖNETMELİK

Kanun Numarası: 545 Kabul Tarihi: 26/1/2006 Yayımlandığı R.Gazete:3/2/2006 Sayı : Yayımlandığı Düstur Tertip5 Cilt : 45

3.1 : AMAÇ, KAPSAM, YASAL DAYANAK, UYGULAMA USUL VE ESASLARI, İLKELER VE TANIMLAR

1- KAMU MALI MERA İLE ÖZEL MERA AYRIMI

Damga Vergisine Tabi Olup Olmadığı Tartışmalı Olan Kurumların Damga Vergisi Karşısındaki Durumları

KAMU HİZMET STANDARTLARI TESPİT TABLOSU TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ- Tapu Sicil Müdürlükleri İşlemleri

GAYRİMENKUL DEĞERLEME UZMANLIĞI LİSANSLAMA SINAVI İKİNCİ OTURUM

ORMAN KADASTROSUNUN KADASTRO MÜDÜRLÜĞÜ TARAFINDAN YAPILMASI

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Tapu Dairesi Başkanlığı

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU HUKUKİ MÜZAKERE TOPLANTILARI MALATYA

Kamu İhale Tebliği (Tebliğ No: 2003/10)

1. Temel Mülkiyet ve Gayrimenkul Kavramları. 2. Tapu İşlemleri. 3. Türkiye de Kat Mülkiyeti Mevzuatı İle Site ve Bina Yönetimi

Finansal Kiralama Kapsamındaki Satıp Geri Kiralama İşlemlerine İlişkin Vergi İstisnaları*

Özelge: Yurt dışı mukimi 硸rmalardanشى alınan hizmetlerin gelir ve kurumlar vergisi ile KDV karşısındaki durumu ve belge düzeni hk.

TEKNOLOJİ GELİŞTİRME BÖLGELERİ KANUNU

Özelge: Mükelle yet Tesisi hk.

CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ TAŞINMAZLARININ İDARESİ HAKKINDA YÖNERGE. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç ve Kapsam

Arkan&Ergin Uluslararası Denetim ve Y.M.M. A.Ş.

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

T.C. SAYIŞTAY BAŞKANLIĞI İSTANBUL BAŞAKŞEHİR BELEDİYESİ 2012 YILI DENETİM RAPORU

1. KONU: 2. KONUYLA İLGİLİ YASAL DÜZENLEMELER: 2.1. Vergi Mevzuatında Yer Alan Düzenlemeler:

EMLAK VE İSTİMLAK MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ

TÜRK SANAYİCİLERİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ Sayılı Tapu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hakkında TÜSİAD Görüşü

Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun (4864 sayılı, numaralı, nolu yasası)

TURİZM YATIRIMCILARINA KAMU ARAZİSİ TAHSİSİ SÜRECİ

DOĞRUDAN TEMĠN BĠR ĠHALE USULÜ DEĞĠLDĠR.

Sirküler Rapor /169-1 YERLİ MALI TEBLİĞİ (SGM 2014/35) DE MESLEK MENSUPLARINA İLİŞKİN SORUMLULUK DÜZENLEMESİ

Tebliğ. Damga Vergisi Kanunu. Genel Tebliği. (Seri No: 44)

Dilekçe ve ekleriyle beraber müracaat. Müracaat dosyası ve eklerinin uygunluğu incelenir. Evet. Belgelerde uygunsuzluk var mı?

KONYA DEFTERDARLIĞI İMZA VE YETKİ İÇ GENELGE

Anahtar Kelimeler : Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı, Kamulaştırma, Mülkiyet Hakkının Korunması, Ek Protokol - 1

Arkan & Ergin Uluslararası Denetim ve Y.M.M. A.Ş.

EMLAK VE İSTİMLÂK MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA ESASLARINA İLİŞKİN YÖNERGE. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak, İlkeler ve Tanımlar

Levent Cad. Tekirler Sok. No:4 1. LEVENT/İSTANBUL Tel: Fax:

YIPRANAN TARİHİ VE KÜLTÜREL TAŞINMAZ VARLIKLARIN YENİLENEREK KORUNMASI VE YAŞATILARAK KULLANILMASI HAKKINDA KANUN

Endüstri İlişkileri Kapsamında

İmar Barışı (İmar Affı)

Bu fıkra uyarınca beyan edilen tutarlar nedeniyle ilave bir tarhiyat yapılmayacaktır.

İL ÖZEL İDARELERİN ve BELEDİYELERİN GAYRİMENKUL SATIŞININ KDVK KARŞISINDAKİ

DUYURU. Üyelerimize ve Kamuoyuna önemle duyurulur.

TAŞINMAZ MAL SATIŞ ŞARTNAMESİ I-GENEL ŞARTLAR MADDE 1. İHALE KONUSU

DEĞER YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş.

Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu, Yasası sayılı, numaralı, nolu kanun, yasa DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR KANUNU. Kanun Numarası : 4875

SON DÜZENLEMELER ÇERÇEVESİNDE SİGORTA VE KAMBİYO İŞLEMLERİNDE BSMV UYGULAMASI

MADDE sayılı Kanuna aşağıdaki ek maddeler eklenmiştir.

T.C. ANKARA İLİ AKYURT İLÇESİ BELEDİYESİ MECLİS KARARI MECLİSİ TEŞKİL EDENLER

KAMU MALLARI I. KAMU MALI KAVRAMI VE YERİNE KULLANILAN KAVRAMLAR

SEKİZİNCİ DAİRE KARARLARI. Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) : İzmir Defterdarlığı Milli Emlak Dairesi Başkanlığı

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU ALACAKLARINDA TEMİNAT OLARAK GÖSTERİLEN TAŞINIR-TAŞINMAZLAR VE DEĞER TESPİTİ

MERA KANUNU. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Tanımlar

AR-GE MEVZUATI VE HİBE ŞEKLİNDEKİ AR-GE DESTEKLERİNİN TABİ OLMASI GEREKTİĞİ İŞLEM

SİRKÜLER 2016/13. : Ar-Ge Faaliyetlerinin Desteklenmesinde Değişiklik Yapan 6676 Sayılı Kanun Yayımlandı.

KAMU ARAZİSİNİN TURİZM YATIRIMLARINA TAHSİSİ HAKKINDA YÖNETMELİK (MÜLGA)

Transkript:

MERA KANUNU VE UYGULAMASI (GENİŞLETİLMİŞ 2. BASKI) - Kamu Malları, Meralara İlişkin Mülkiyet Rejimi Ve Arazi Kayıt Sistemi - Çeşitli Kanunlardaki Meraya İlişkin Hükümler - Mera Kanunu, Açıklaması Ve Değişiklikleri - Otlak, Harman Yeri, Eyrek Yeri, Sıvat, Panayır Yeri, Baltalıklar, Gibi Orta Mallarının Durumu - Meraya İlişkin Güncel Yargı Kararları - Komisyon Teknik Ekip Oluşumu Ve Bilirkişilik Seçimi - Tespit-Tahdit Ve Tahsis Çalışmaları - Meraların Korunması, Mera Davaları - Meraların Amaç Dışı Kullanımı (TAD) - Kiralama- Islah - Geri Dönüşüm Projesi -Mera Yönetim Birliklerinin Oluşumu - Meraya İlişkin Tüm Mevzuatlar - Sözlükler Ve Belge Örnekleri Erdal ALDAĞ Ziraat Yüksek Mühendisi Proje ve istatistik Şube Müdürü BALIKESİR-2011 1

ÖNSÖZ Günümüzde yaklaşık olarak yeryüzünde karaların % 45-50 sinin çayır, mera, yaylak ve kışlak olarak kullanıldığı bilinmektedir. Orman alanları gibi sürekli bitki ile kaplı bu biyolojik alanlar doğa, çevre ve ekonomik yönleri nedeniyle son yıllarda özellikle gelişmiş ülkelerde ayrı bir önem kazanmıştır. Ülkemizde ise bu alanların mera kanunundan önce ciddi bir değerlendirmeye alındığı ve öneminin çiftçilerce, teknik elemanlarca, kamuoyunca tam anlamı ile kavranabildiğini söylemek çok zordur. 1998 yılı Şubat ayında çıkan yeni mera yasası ile mera alanlarından geçmişe göre daha farklı gerçeklikle kullanılmaya başlandığı görülmektedir. Ülkemizdeki mera alanlarının köy-ilçe ve il bazında miktarı ve özellikleri halen bilinmemektedir. Çayır, Mera, yaylak ve kışlak varlığımızın bazı yerli ve yabancı kaynaklara göre 8 ile 12 bazılarına göre de 20 milyon hektar arasında değişmekte olduğu bildirilmektedir. Mera hukuku bakımından mera davaları ve çekişmeleri yıllarca sürmekte, uygulamada en çetin davalar mera yaylak ve kışlak davaları olarak karşımıza çıkmakta olup,bu çekişmeler köy ve kasabalar arasında husumetlere bile yol açabilmektedir. 1858 yılında yapılan ilk yasal düzenleme olan Arazi Kanunnamesinden sonra 4342 Sayılı Mera Kanunu 28.02.1998 Tarihli ve 23272 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmesi ile, mera, yaylak ve kışlakların bakım, tespit ve tahdit çalışmaları ile meraların ıslah çalışmalarında bir artış aynı zamanda mera çekişmelerin de önemli düzeyde azalmalar sağlanmıştır. Biyolojik yaşam döngüsü içerisinde, bitkilerin (mera nın) yaşam için temel öğe olduğu bilimsel bir gerçektir. Meralarımız, yaban ve evcil hayvanlar için yaşam alanı ve yem kaynağı olmasının yanında, topraklarımızın verimliliğini artırma ve muhafazada, Su kaynaklarının oluşumu, gelişimi ve kalitesini artırma gibi binlerce faydası vardır. Bu amaçla Çayır,mera,yaylak ve kışlaklarımızın kayıt altına alınması, Mülkiyet ve kadastro sorunun çözümü, korunması, geliştirilmesi ve gelecek nesillerle aktarılması etkin anlaşılır ve uygulanabilir bir mera yasasının varlığı ve uygulanması ile mümkündür. Bu amaçlarla yürürlüğe konan 4342 sayılı kanun ile Meralarımızın tespit, tahdit ve tahsisi hakkındaki iş ve işlemler Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bünyesinde toplanmış olup, illerde oluşturulan Mera Komisyonları eliyle hızlı bir şekilde çalışmalar yürütülmektedir. İşte bu çalışmalar esnasında mera komisyonları ve komisyona bağlı olarak çalışan Teknik Ekipler ve kanunun uygulayıcılar ile meradan faydalananların teknik ve hukuki bakımdan konuya hakim olmaları için ellerinin altında tüm mera mevzuatı bir araya toplayan uygulamaya yönelik rehber niteliğindeki bir kaynağın olması, büyük fayda sağlayacaktır. Mera Kaynağı ve Uygulanması isimli bu kitabın; mera, yaylak ve kışlakların tespit, tahdit, tahsis çalışmalarını bizzat yürüten ve uygulamadan gelen kişi tarafından hazırlanmış olması, kitabı artı bir değer katmıştır. Bu rehber kaynağı hazırlayan Proje ve İstatistik Şube Müdürü Ziraat Yüksek Mühendisi Erdal ALDAĞ a teşekkür eder kullanıcılara fayda sağlamasını dilerim. Yılmaz ARSLAN Balıkesir Valisi 2

İKİNCİ BASKI HAKKINDA Birinci baskının ön sözünde de belirttiğim gibi Meralar bir ülkenin vazgeçilmez doğal kaynaklarındandır. Ülkemiz tüm doğal kaynaklarda olduğu gibi çayır ve mera bakımından da zengindir. Canlı bir varlık olan Mera; açıkta bulunması nedeniyle, canlı ve cansız birçok etkenin oluşturduğu çeşitli tehlikelerle karşı karşıya bulunmaktadır. Çağdaş Meracılığın amacı, çayır ve mera kaynaklarının sürekliliğinin sağlanarak en uygun düzeyde yararlanmayı temin etmektir. Meralar varlıkları ve sağladıkları yararlar itibariyle, toplumların yaşama düzenlerini etkileyen doğal kaynakların başında gelmektedir. Bu doğal kaynaklar ülkelerin ekonomik yaşamında olduğu kadar, sosyal yaşamlarında da büyük öneme sahiptirler. Varoluşlarıyla topluma, sağlıklı gıda temini, protein kaynağı, temiz hava, çevre sağlığı, görsel zenginlik, toprağı koruma, iklimi iyileştirme ve su rejimini düzenleme gibi hizmetleri aracısız olarak sunabilirler. İnsanoğluna bu kadar çok fayda sunan meraların en tehlikeli düşmanı, yine insandır. İnsanların merada yaptığı zararlar arasında aşırı otlatma, İmara açma, bedava arsa kaynağı ve konut alanı olarak kullanılma, tarla açmaları, işgal, madencilik faaliyetleri gibi nedenler sayılabilir. Bunu engellemenin en iyi yolu eğitimin yanında etkin bir Mera Kanunun varlığıdır. Ülkemizde uzun yıllar etkili ve yeterli yasal düzenlemelerin yapılmamış olması, meraların yönetiminde çok başlılığın hakim olması, çayır ve meralarımızı yok olma tehlikesi ile karşı karşıya getirmişti. 41 yıl çıkarılamayan Mera Kanunu nihayet 28 Şubat 1988 Tarihinde Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe girmiş, yayımından günümüze kadar çok önemli mesafeler kat edilmiştir. Mera yasası kendi kaynağını kendisi yaratan bir yasa olup, yerinde yönetimin yanında kullanıcılara yetki ve sorumlulukta vermektedir. Ancak Yayımlandığı günden beri Mera kanunun en çok tartışılan ya da en fazla üzerinde yorum yapılan maddesi 14. maddedir. Maddede sıralanan konular meraların amaç dışında kullanılması, Tahsis amacının değiştirilmesi istisnalarıdır. Bu madde de hangi şartlarda tahsis amacının değiştirilmesi gerektiği hususları belirtilmiş olup bunlar arasında sıklıkla kamu yatırımları yapılması için gerekli bulunan c fıkrası üzerinde farklı değerlendirmeler yapılmaktadır. Bu konunun üzerinde önemle durulmalıdır. Mera ekosisteminin bir başka etkinliğe tahsisi, tahsis konusuna bağlı olarak belli ölçülerde yapılaşma, alt yapı kurulması, kazı dolgu, nüfus baskısı, kirlenme vb. gibi pek çok sonuç ortaya çıkarabilmektedir. Mera yaylak ve kışlaklardan topluma sağlanan faydaların tümünde ebetteki kamu yararı bulunmaktadır. Ancak zaman zaman meraların kullanımında, Tahsis Amacı değişikliğine izin verilmesi, bu etkinliğin gerçekleştirilmesinde de kamu Yararı nın var olduğu belirtilmektedir. Bu durumda, kamu yararı sağlayan iki etkinlikten hangisinde kamu yararının daha çok olduğunun, hukuksal anlamda üstün kamu yararının hangisinde olduğunun bilinmesinde fayda vardır. Tartışmasız Mera ekosisteminin işlev ve sürekliliğinin devam ettirilmesi üstün kamu yararı yerine geçmektedir. Mera kaynağının sadece korunması ile kamu yararı oluştuğu göz önüne alınırsa, bir Mera ekosisteminin bir başka etkinliğe tahsisi ya da Mera alanları içinde bir başka etkinliğe izin verilmesi için, talep konusu etkinliğin, sadece bir kamu yararı yaratması değil daha büyük kamu yararı yaratıp, yaratmadığının aranması ile değerlendirilmelidir. Çayır Mera ve yaylak ekosisteminin varlığının sürmesi ile kamu yararı zaten gerçekleşmektedir. Üstelik ileriki dönemlerde bu ekosistem geliştirilebilir, ayrıca gelecek kuşaklar için sistem daha büyük bir önem kazanabilir. Kanunda yer alan Kamu yararı tanımı genelde esnek, yoruma bağlı, çok boyutlu, kolay ölçülemeyen bir kavram olsa da, seçenekler halinde ele alındığında karşılaştırma olanağı ortaya çıkmaktadır. Bir fayda akımının kamu yararı kapsamına girebilmesi için, doğacak faydanın; gerek mekân, gerekse toplum katmanları olarak yaygın biçimde gerçekleşmesi gerekmektedir. Diğer taraftan bir kamu yararına hangi maliyetler ile ulaşıldığı da dikkate alınması gereken bir konudur. Sonuç olarak karar vermede dikkate alınması gereken ölçüt net kamu Yararı nın düzeyidir. Meraların korunmasında bir başka dikkate alınması gereken konu meraya yapılan tecavüzlerde yasal olarak Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı nın taraf olarak görülmemesi, meradan faydalanacak olanların taraf olarak kabul edilmesidir. Kanaatimizce bu bir eksikliktir. Yasal düzenleme ile giderilmesi gerekli hususlardan biridir. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Merkez ve taşra teşkilatlarında Çayır ve Meralarla ilgili büyük bir fedakarlıkla yoğun bir çalışma yürütülmekte olup, bu çalışmaların başarılı olmasının ana koşulu çalışanların, meradan yararlanacakların ya da mera ile ilişkili olanların mera tekniği ve hukuku yönünden yeterli donanıma sahip olmalarına bağlıdır. Bu amaçla; Sahada görev yapan komisyon üyeleri ve teknik ekiplerin çalışmalarında bir bütünlük sağlamak, komisyon kararlarının sağlıklı alınmasına katkı sağlamak ve uygulayıcıların elleri altında hazır bir veri kaynağının bulunması amacıyla mera kanunu ve uygulamasına ilişkin çalışmanın ilkini 2008 yılında hazırlayarak kullanıcıların imkanına sunmamın üzerinden geçen süre içerisinde mevcut yasal düzenlemelerdeki değişiklikler ve şartlar nedeniyle ayrıca ilk baskısının tükenmesi sonucu bu ikinci baskının yapılması kaçınılmaz oldu. Birinci baskıya ilaveten bu çalışmada Cumhuriyet öncesi ve sonrası dönemi kapsayan düzenlemer ile günümüze kadar uygulanan tüm mevzuatımızı bir araya toplanmaya çalışılmış ve en son yargı kararlarından örnekler verilerek kanun koyucunun iradesi doğrultusunda açıklamalar yapılmaya çalışılmıştır. Bu açıklamalar ışığında bu kaynaktan meslektaşlarımın, mera ile ilgisi olanların daha önceki baskıda olduğu gibi bu çalışmadan da geniş çapta faydalanacaklarını umuyorum. Meraların korunmasına ve geliştirilmesine katkısı olanlara ve bu kitabın basılmasında maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen gönül dostlarıma sonsuz teşekkür ederim. 3

Bu kitap memuriyet saatlerim dışında herhangi bir maddi ya da manevi kazanç beklenmeksizin bir hobi olarak hazırlanmış olup, tüm hazırlık aşamasında bana destek vererek günlerce sabırla destekleyen evimizi bir çalışma ofisi gibi kullanmama müsaade eden başta eşim Semra ve oğlum Safa Meriç ALDAĞ a teşekkür ederek, kitabımı oğlum ve eşime hediye ediyorum. Erdal ALDAĞ Ziraat Yüksek Mühendisi Proje ve İstatistik. Şube Müdürü 4

ÖNSÖZ İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 KAMU MALLARI GİRİŞ 1- KAMU MALLARI (EMLAKİ) 1.1. Konu Mallarının (Emlakinin) türleri. 1.1.1. Sahipsiz Mallar 1.1.2. Orta Malları 1.1.3. Hizmet Malları. 1.1.4. Devletin Özel Malları. 1.2. Kamu Mallarının Özellikleri (Hukuki Durumu) 1.2.1. Özel Mülkiyete Konu Olanlar 1.2.2. Kamu Malları Tapu Sicilde Tescile Tabii Değildirler. 1.2.3. Kamulaştırılamazlar. 1.2.4. Kazandırıcı Zaman Aşımı yoluyla iktisap edilemezler. 1.2.5 Haczedilemezler. 1.2.6. Devir ve Temlik edilemezler. 1.2.7. Özel mallara nazaran daha ayrıcalıklı bir korumaya tabidirler. 1.2.8 Kamu malları üzerinde Kanunen öngörülmedikçe medeni hukuk tasarrufunuzda bulunulamaz. 1.2.9. Her türlü vergi ve resimden muaf tutulmuşlardır. 1.3. Kamu malları ile Hususi emlake giren mallar arasındaki ortak özellikler. 2- MERALARA İLİŞKİN MÜLKİYET REJİMİ VE ARAZİ KAYIT SİSTEMİ 2.1 İslam toprak hukuku ve mera, yaylak ve kışlaklar 2.1.1. İslam toprak hukuk anlayışı. 2.1.2. İslamda Toprak Mülkiyeti ve çeşitleri. 1-Mülk Topraklar (Arazi-i memluke) muamelata elverişli mallar. 2-Mülk olmayan (muamelata elverişli olmayan) topraklar 2.2 Osmanlı devletinde (Hukukunda) arazi rejimi. 2.2.1. Tanzimattan (Arazi Kanunundan) önce mera yaylak ve kışlaklar. a)timar b)zeamet c)has d)mültesim ve Muhasiller 2.2.2. Tanzimattan sonra arazi kayıtları 1-Mülk arazi 2-Metruk arazi ve özellikleri 3-Mevat arazi 4-Vakıf arazi 5-Miri arazi 2.2.3. Cumhuriyet öncesi Arazi yazılımı ve kayıtlar a-hüccetler b-sipahi Zaim ve Mültezim temessülü veya senetleri c-tasdiksiz yoklama kayıtları d-kayıtları Bulunmayan Hazine-i hassa senetleri e-muvakkat Tasarruf ilmühaberleri f-şer i ilamlar g-beratlar h- fermanlar ı-mülkname ve Temliknameler i-muhasebat-ı Atike kalemi kaydı j-evkaf idaresinden devredilmiş tasarruf kaydı 2.3 Medeni Kanundan Sonraki Mülkiyet Rejimi Ve Kayıt Sistemi. 2.3.1 Mülkiyet ve mülkiyet hakkının tanımı 2.3.2 Mülkiyet hakkının konusu. 2.3.3 Mülkiyet hakkının kapsamı 2.3.4 Mülkiyeti Türleri. 2.3.5 Taşınmaz mülkiyeti ve taşınmaz mülkiyetin konusu. 2.3.6 Taşınmaz mülkiyetin Kazanımı 1-Aslen-devren kazanma 2-Tescile dayanan kazanma-tescilsiz kazanma 3-Zaman aşımı yoluyla kazanma 2.3.7 Zilyetlik a-zilyetliğe Tabii Şeyler 5

b-zilyetliğin türleri c-zilyetliğin kazanımı, nakli ve kaybı 1-Zilyetliğin kazanımı 2-Zilyetlik devrinin çeşitleri 3-Zilyetliğin sona ermesi 4-Zilyetliğin Korunması 4.1-Zilyetliğin kuvvet kullanarak korunması. 4.2-Zilyetliğin dava yoluyla korunması 4.3-Zilyetliğin idari yoldan korunması. 2.3.8 Tapu sicili 1 Tapu siciline hakim olan ilkeler 2 Kadastro yapılmış yerlerdeki tapu sicili. 1-Ana siciller 2-Yardımcı siciller 3 Kadastro yapılmamış yerlerdeki siciller. 4 Tapu sicilinde yapılacak işlemler 2.4 Kadastro Kanunu Açısından Mera Kanunu Uygulamaları 2.5 Arazi Kanununda Mera, Yaylak Ve Kışlaklar 5.1 Meranın hukuki özellikleri 5.2 Arazi-i Kanunnameye göre yaylak ve kışlakların meralardan farkı 2.6 Türk Medeni Kanununda Mera Yaylak Ve Kışlaklar 3 ÇEŞİTLİ KANUNLARDAKİ MERAYA İLİŞKİN HÜKÜMLER 3.1. 442 Sayılı Köy Kanunu 3.2. 2502 Sayılı Kanun 3.3. 1580 Sayılı Belediyeler Kanunu 3.4. 2644 Sayılı Tapu Kanunu 3.5. 3402 Sayılı Kadastro Kanunu 3.6. 474 Sayılı Kanun 3.7. 2613 Sayılı Kadastro Ve Tapu Tahriri Kanunu 3.8. 1757 Sayılı Toprak Ve Tarım Reformu Kanunu 3.9. 4753 Sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunun 3.10 766 Sayılı Tapulama Kanunu BÖLÜM 2 MERA KANUNU, AÇIKLAMASI VE DEĞİŞİKLİKLERİ 1 - MERA KANUNU VE AÇIKLAMASI 2-4342 SAYILI MERA KANUNU VE DEĞİŞİKLİKLERİ 2.1-4342 Sayılı Mera Kanunu 2.2- Mera Kanununda Değişiklik Yapan Kanunlar 1 4368 Sayılı Mera Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun 2 4586 Sayılı Petrolün Boru Hatları İle Transit Geçişine Dair Kanun. 3 4684 Sayılı Bazı Kanun Ve Kanun Hükmündeki Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun. 4 4760 Özel Tüketim Vergisi Kanunu. 5 4916 Sayılı Çeşitli Kanunlarda Ve Maliye Bakanlığının Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmündeki Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun. 6 5178 Sayılı Mera Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun. 7 5217 Sayılı Özel Gelir Ve Ödeneklerin Düzenlenmesi İle Bazı Kanun Hükmündeki Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun. 8 5334 Sayılı Mera Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun 9 5403 Toprak Koruma Ve Arazi Kullanımı Kanunu İle Mera Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun 10 5685 Mera Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun 11 5751 Toprak Koruma Ve Arazi Kullanım Kanunu ile Mera Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun. 12 5784 Elektrik Piyasası Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun. 3- MERA YÖNETMELİĞİ VE DEĞİŞİKLİKLERİ 1 Mera Yönetmeliği. 2 25.02.2011 Tarih Ve 27857 Sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan Mera Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmelik. 3 12.04.2007 Tarih ve 26491 Sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan Mera Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmelik. 4 14.04.2005 Tarih ve 25784 Sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan Mera Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmelik. 5 21.01.2004 Tarih ve 25353 Sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan Mera Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmelik. 6

6 08.05.2002 Tarih ve 24749 Sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan Mera Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmelik. 7 25.04.2001 Tarih ve 24383 Sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan Mera Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmelik. 8 25.04.2001 Tarih ve 24383 Sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan Mera Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmelik. 4- MERAYA İLİŞKİN TEBLİĞ PROTOKOLLER 4.1. Meraya İlişkin Protokoller 1 28.12.2002 Tarih Ve 299 Sayılı,4342 Sayılı Mera Kanunu İle 3083 Sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlemesine Dair Tarım Reformu Kanunu Na Göre Uygulama Bölgesi İlan Edilen Alanlarda Yapılacak Toplulaştırma Çalışmaları İle İlgili Uygulama Protokolü 2 06.04.2004 Tarih Ve 133 Sayılı ;4342 Sayılı Mera Kanunu Uygulamaları, 3083 Sayılı Sulama Alanların Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu Na Göre Uygulama Bölgesi İlan Edilen Alanlarda Yapılacak Toplulaştırma Çalışmaları İle İlgili 28.12.2002 Tarihinde Tarım Reformu Genel Müdürlüğü İle Tarımsal Üretim Ve Geliştirme Genel Müdürlüğü Arasında İmzalanmış Olan Uygulama Protokolüne Ek Protokol 3 Tarımsal Araştırma Genel Müdürlüğü İle Tarımsal Üretim Genel Müdürlüğü Arasında Yapılan Protokol 4 Ağaçlandırma Seferberliği Kapsamında Yapılacak Ortak Çalışmalara İlişkin Protokol 5 Sanayi Ve Ticaret Bakanlığı nca Yer Seçimi Kararı Verilen Küçük Sanayi Siteleri Ve Organize Sanayi Bölgelerinin Mera Vasfında Arazi İçermesi Halinde 4342 Sayılı Mera Kanunu Kapsamında Tahsis Amacı Değişikliği Talebine İlişkin Usul Ve Esaslara Dair Protokol 6 Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü ile Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü Arasında Yapılan Protokol 4.2 Tarım Ve Köyişleri Bakanlığı Genelgeleri 4.3. Maliye Bakanlığı Tebliğleri 1 314 Sıra Nolu Milli Emlak Genel Tebliği.(4342 sayılı Kanunun Geçici 3. cü maddesi ile ilgili) 2 324 Sıra Nolu Milli Emlak Genel Tebliği (4342 Sayılı Kanunun 14. Maddesi ile ilgili) 3 Mülga 287 Sıra Nolu Milli Emlak Genel Tebliği (4342 Sayılı Kanunun Geçici 3. cu Maddesi ile ilgili) 4 Mülga 297 Sıra Nolu Milli Emlak Genel Tebliği (5334 sayılı Kanunun 1. Maddesi ile değişik gececi 3. Madde ile ilgili) 5 Mülga 299 Sıra Nolu Milli Emlak Genel Tebliği (4342 Sayılı Kanunun geçici 3 ve 14. Maddesi ile ilgili) 5 MERAYA İLİŞKİN YARGI KARARLARI BÖLÜM 3 KOMİSYON TEKNİK EKİP OLUŞUMU VE BİLİRKİŞİLİK SEÇİMİ 1- KOMİSYON - TEKNİK EKİP OLUŞUMU ve BİLİRKİŞİ SEÇİMİ. 1.1. Mera Komisyonu Oluşum İşlemleri 1.2. Teknik Ekip Oluşumu İşlemleri 1.3. Mahalli Bilirkişilerin Seçimi Ve Bilirkişilerde Aranan Özellikler 1-Mahalli Bilirkişilerde Aranan Nitelikler 2-Mülk Bilirkişilerinin Muhtarlık/Belediye Başkanlığınca Seçilmesi 3-Bilirkişilerin Yemini 4-Mahalli Bilirkişi Olarak Dinlenemeyecekler 5-Mahalli Bilirkişi Ücretleri 6-Görevini Yapmayan Bilirkişiler Hakkında Yapılacak İşlemler 1.4. Komisyon Ve Teknik Ekiplerin Çalışma Usul Ve Esasları. 1.5 Teknik Ekip Plan Ve İş Programlarının Hazırlanması 2- MERA ÇALIŞMALARINDA FAYDALANILACAK TEKNİK BİLGİLER 1 Arazi Topografyası 2 Mera Durumu Ve Sınıfları 3 Arazinin Toprak Yapısı (Toprak Kabiliyet Sınıfı) 4 Arazi Kullanma Kabiliyetinde Kullanılan Toprak Birimleri 5 Otlatma Kapasitesinin Ve Yararlanılabilir Yeşil Ot Miktarının Otlatma Gücüne Göre Hesaplanma Cetveli 6 Çayır-Mera Yaylak Ve Kışlaklarda Uygulanan Ve Uygulanacak Olan Otlatma Sistemleri 7 Mera, Yaylak, Kışlak, Otlak, Çayır Durumu Ve Sınıfı Saptanması 8 Otlatma Kapasitesinin Saptanması 9 Mera, Yaylak, Kışlak, Otlak Ve Çayır Kaliteli Bitkileri Cetveli 7

BÖLÜM 4 TESPİT-TAHDİT VE TAHSİS ÇALIŞMALARI 1- Tespit-Tahdit Ve Tahsis Çalışmalarında Dikkat Edilecek Hususlar 1.1 Genel Olarak Mera lar 1.1.1 Meranın Hukuki Ve Fiili Tasarrufu Bakımından Tabi Olduğu Esaslar 1.1.2 Mera nın Unsurları 1.1.3 Konu İle İlgili Bazı Yargı Kararları 1.1.4 Mera Olarak Tahsis Edilebilecek Yerler 1.2 Otlak, Harman Yeri, Eyrek Yeri, Sıvat, Panayır Yeri Gibi Orta Mallarının Durumu 1.2.1 Otlaklar (Otlakiyeler) 1.2.2 Sıvat ve Eyrek Yerleri 1.2.3 Baltalıklar 1.2.4 Harman Yerleri 1.2.5 Meydanlar ve Namazgahlar 1.2.6 Pazar ya da Panayır Yerleri 1.2.7 Yunak 1.2.8 Biçenek 2- DUYURU İŞLEMLERİNİN YAPILMASI 2.1 Duyuru Yapılacak yerler. 2.2 Talep Edilecek Bilgi ve Belgeler. 3- TESPİT VE TAHDİT ÇALIŞMALARI 3.1. Tespit ve Tahdit Çalışmalarının Başlatılması 3.2 Çalışmalarda Düzenlenecek Belgeler 3.3 Teknik Ekibin Çalışma Sahalarına Göre Yapılacak İşlemler 3.3.1. Kadastro Çalışması Biten (Kadastro Gören) Köy Ve Belediyelerde Yapılacak Çalışmalar: 3.3.2 Kadastro Programına Alınan Köy Veya Belediyelerde Yapılacak Çalışmalar 3.3.3 Kadastro Çalışması Yapılmayan Köy Ve Belediyelerde Yapılacak Çalışmalar 3.3. Tespit ve Tahdit Çalışmalarının Yapılması 3.3.1 Mera Kanunun 5.inci Maddesine göre Mera olabilecek Yerler a) Kadimden beri mera, yaylak ve kışlak olarak kullanılan yerler ile aynı amaçla kullanılmak üzere köy veya belediyelere tahsis ya da terk edilen yerler, b) Devletin hüküm ve tasarrufunda veya Hazinenin mülkiyetinde bulunan arazilerden etüt sonucu mera, yaylak ve kışlak olarak yararlanılabileceği anlaşılan yerler, c) Mera, yaylak ve kışlak olarak kullanılmak amacıyla kamulaştırılacak yerler, d) Tapu kayıtlarında mera, yaylak ve kışlak olarak görülen ve halen işgal edilen yerler. e)kadastro harici bırakılan yerler etüt sonucu mera, yaylak ve kışlak ile umuma ait otlak ve çayır olarak kullanılabilecek yerler de Mera Alanı Etüt Raporu tanzim edilmesi. 3.3.2 Tespit Dosyası 3.3.3 Kadastro Görmeyen Yerlerde Tanzim Edilecek Belgeler 3.3.4 Kadastro Gören Yerlerde Tanzim Edilecek Belgeler 3.3.5 Mera Yaylak,Ve Kışlak İhtiyacı, Otlatma Hakkının Tespiti 3.4 Aplikasyon Ve Zemin İşaretlerinin Tesisinden Sonra Yapılacak İşlemler 3.5 Tespit Ve Tahdit Çalışmalarının Askıya Çıkarılması 4 MERA, YAYLAK VE KIŞLAKLARIN TAHSİSİ 4.1 Tahsis işlemlerine ilişkin Genel Hükümler 4.2 Meralarda Tahsis Yetkisi 4.3 Mera, Yaylak ve Kışlak Olarak Tahsis Edilebilecek Yerler 4.4 Mera Tahsis İşlemleri 5 TAHSİS ÇALIŞMALARININ İLANI VE ÖZEL SİCİLE KAYIT 5.1 Duyuru Yapılacak yerler. 5.2 Tebliğlerin yapılacağı kurumlar 5.3 Tahsis kararlarına karşı Yapılacak itirazların değerlendirilmesi BÖLÜM 5 MERA YÖNETİM BİRLİKLERİ 1- MERA YÖNETİM BİRLİKLERİ 1.1- Mera Yönetim Birliği Secimi 1.1.1. Mera Yönetim Birliklerinin Kurulması Ve Görevleri. 1.1.2. Mera Yönetim Birliği Seçimi Uygulama. 1.1.3. Mera Yönetim birliklerinin Çalışma Usul ve Esasları 1.1.4. Mera Yönetim Birliklerinin görevleri. 8

1.2- Mera Yönetim Birliği Secimine İlişkin Uygulama 1.3- Mera Yönetim Birliği Gelirleri BÖLÜM 6 KİRALAMA VE ISLAH 1- KİRALAMA- ISLAH VE OTLATMA PLANLARI 1.1. Meraların Kiralanması 1.1.1 Kiralamalara Uyulması Gereken Esas Ve Usuller 1.1.2 Göçerlerin Mera Yaylak ve Kışlaklardan Yararlanma Usul ve Esasları 1.1.3 Otlatma Islah Amaçlı Kiralama Sözleşmesi 1.2 Meraların ıslahı 1.2.1 Mera Islahı Ve Amenajmanı Projesi 1.2.2. Mera Islahı Ve Yönetimi Projeleri Değerlendirme Raporu 1.3- Mera, Yaylak Ve Kışlaklarda Otlatma Yöntemini Uygulama Esasları BÖLÜM 7 MERALARIN AMAÇ DIŞI KULLANIMI (TAD) 1- MERALARIN AMAÇ DIŞI KULLANIMI (TAD) 2- TAHSİS AMACI DEĞİŞİKLİĞİ (TAD) İŞLEMLERİ 3- TAD İŞLEMLERİNDE DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR 4 BAŞVURU, İSTENEN BELGELER,BAŞVURU YAPILABİLECEK DURUMLAR 4.1 Enerji Ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının Talebi Üzerine, 3213 Sayılı Maden Kanunu Ve 6326 Sayılı Petrol Kanunu Hükümlerine Göre, Arama Faaliyetleri Sonunda Rezervi Belirlenen Maden Ve Petrol Faaliyeti İçin Zaruri Olan 4.1.1 Arama ruhsatı alınan alanlar için, 4.1.2 İşletme ruhsatı alınan alanlar için, 6326 sayılı Petrol Kanunu ve 3213 sayılı Maden Kanunu hükümlerine göre amaç dışı kullanımında istenen belgeler 4.2 Kültür Ve Turizm Bakanlığının Talebi Üzerine, Turizm Yatırımları İçin Zaruri Olan Yerlerde; Tad Ve İstenen Belgeler 4.3 Kamu Yatırımları Yapılması İçin Gerekli Bulunan Yerlerde TAD Yapılması 4.3.1 Kamu Yatırımları Ve Kamu Yatırımı Sayılabilecek Durumlar. 4.3.2 Kamu Yatırımları Yapılması İçin Gerekli Bulunan Yerlerin Tahsis Amacı Değişikliği Talebinde İstenecek Bilgi Ve Belgeler. 4. 4 Köy Yerleşim Yeri İle Uygulama İmar Plânı Veya Uygulama Plânlarına İlave İmar Plânlarının Hazırlanması, Toprak Muhafazası, Gen Kaynaklarının Korunması, Millî Park Ve Muhafaza Ormanı Kurulması, Doğal, Tarihî Ve Kültürel Varlıkların Korunması, Sel Kontrolü, Akarsular Ve Kaynakların Düzenlenmesi, Bu Kaynaklarda Yapılması Gereken Su Ürünleri Üretimi Ve Termale Dayalı Tarımsal Üretim Faaliyetleri İçin İhtiyaç Duyulan 4.4.1 Köy Yerleşim Yeri Planlarının Yapılması Talebinde istenen Belgeler 4.4.2 Uygulama imar planı veya uygulama planlarına ilave imar plânlarının hazırlanması için gerekli bulunan yerlerin tahsis amacı değişikliği talebinde istenen belgeler 4.4.2.1 Uygulama imar planı veya uygulama planlarına ilave imar plânlarının hazırlanması için gerekli bulunan yerlerin tahsis amacı değişikliği talebinde, istenen belgeler 4.4.2.2 İmar planları yeni hazırlanacaksa istenen belgeler 4.4.3 Toprak muhafazası, gen kaynaklarının korunması için gerekli bulunan yerlerin tahsis amacı değişikliği taleplerinde, istenen belgeler 4.4.3.1 Toprak muhafaza Amaçlı TAD için istenen belgeler 4.4.3.2 Gen kaynaklarının korunması amaclı TAD için istenen belgeler 4.4.4 Milli park ve muhafaza ormanı kurulması için istenilen yerlerin tahsis amacı değişikliği taleplerinde istenen belgeler 4.4.5 Doğal, tarihi ve kültürel varlıkların korunması kapsamında gerekli yerlerin tahsis amacı değişikliği taleplerinde istenen belgeler 4.4.6 Sel kontrolü için ihtiyaç duyulan yerlerin tahsis amacı değişikliği taleplerinde istenen belgeler 4.4.7 Akarsular Ve Kaynakların Düzenlenmesi, Bu Kaynaklarda Yapılması Gereken Su Ürünleri Üretimi için istenen belgeler 4.5 442 Sayılı Köy Kanununun 13 Ve 14 Üncü Maddeleri Kapsamında Kullanılmak Üzere İhtiyaç Duyulan Yerlerin Tahsis Amacı Değişikliği Talebinde İstenecek Bilgi Ve Belgeler 4.5.1 Köy Kanunun 13. Maddesinde sayılan işler 4.5.2 Köy Kanunun 14. maddesinde ise Yapılması köylünün isteğine bağlı olan şeyler 4.5.3 Köyün mecburi işleri ile isteğe bağlı işlerin yapılması için Meraların amaç dışı kullanımı taleplerinde aşağıdaki belgelerle komisyona başvurulur. 4.7. Doğal Afet Bölgelerinde Yerleşim Yeri İçin İhtiyaç Duyulan Yerlerin Tahsis Amacı Değişikliği Talebinde İstenecek Bilgi Ve Belgeler 4.8 Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu nun Talebi Üzerine, 4628 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu, 4646 Sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanunu Ve 5015 Sayılı Petrol Piyasası Kanunu Hükümlerine Göre, Petrol İletim Faaliyetleri İle Elektrik Ve Doğal Gaz Piyasası Faaliyetleri İçin Gerekli Bulunan Mera, Yaylak Ve Kışlakların Zorunlu Hallerde Tahsis Amacı 9

Değişikliğinde Başvuruda İstenen Belgeler 4.9 Jeotermal Kaynaklı Teknolojik Sera yapımı İçin İstenen Belgeler 4.10 Toplulaştırma Amacıyla Tahsis Amacı Değişikliği 5 GEÇİCİ 3. ÜNCÜ MADDEYE GÖRE YAPILACAK OLAN TAHSİS AMACI DEĞİŞİKLİĞİ TALEPLERİ 6 TAHSİS AMACI DEĞİŞİKLİĞİ İÇİN BAŞVURU ŞEKLİ 7 GERİ DÖNÜŞÜM SÖZLEŞMESİ 8 TEMİNAT ALINMASI VE TEMİNAT OLARAK KABUL EDİLEBİLECEKLER 9 TAD YAPILACAK YERLERDE TAHSİL EDİLECEK BEDELLER 10 TAD YAPILAN YERLERDE DENETİM 11 TAD YAPILAN YERLERDE YAPILACAK YAPILAR 12 TAHSİS AMACININ DEĞİŞTİRİLMESİ SÜRESİNİN SONA ERMESİ-İPTALİ 13 TAD İŞLEM SIRASI 14 MERA GERİ DÖNÜŞÜM PROJELERİNİN HAZIRLANMSI VE FORMATI 15 TAD UYGULAM ÖRNEĞİ BÖLÜM 8 MERALARIN KORUNMASI 1. TECAVÜZLERİN ÖNLENMESİ, YARARLANMA HAKKI, AŞIRI OTLATMA 1.1 4342 Sayılı Mera Kanununda Yer Alan Hükümler 1.2. Yararlanma Hakkı ve Kapsam 1.3. Aşırı Otlatmanın Önlenmesi 1.4 Sonradan Yerleşenlerle Yeni Ailelerin Yararlanma Hakkı 2. MERA, YAYLAK VE KIŞLAKLARDAN YARARLANANLARIN YÜKÜMLÜLÜKLERİ 3 YÜKÜMLÜLÜKLERİ YERİNE GETİRMEYENLER HAKKINDA YAPILACAKLAR 4. MERALARDAN ECRİMİSİL ALINMASI 5 MERAYA TECAVÜZ TUTANAKLARINDA BULUNMASI GEREKENLER 6 MERALARIN KORUNMASINA YÖNELİK UYGULAMA ÖRNEKLERİ 6.1 3091 Sayılı Taşınmaz Mal Zilyetliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanun Ve Yönetmeliği Hükümleri 6.2 2886 Sayılı Devlet İhale Yasasının 75. Maddesi Hükümleri Uyarınca Mera Tecavüzlerinin Men Edilmesinde İzlenecek Yol 6.3 Türk Ceza Kanununda Yer Alan Hükümler 7 MERALARIN KORUNMASINA İLİŞKİN UYGULAMA ÖRNEKLERİ BÖLÜM 9 MERAYA İLİŞKİN MEVZUATLAR 1- UYGULAMADA OLAN MEVZUATLAR 1.1 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 1.2- Köy Kanunu 1.3 Köye Yönelik Hizmetler Hakkında Kanun 1.4- Umumi Mülhak Ve Hususi Bütçelerle İdare Edilen Daireler Ve Belediyelerle Sermayesinin Tamamı Devlete Veya Belediye Veya Hususi İdarelere Aid Daire Ve Müesseseler Arasındaki İhtilafların Tahkim Yolile Halli Hakkında Kanun 1.6-3402 Sayılı Kadastro Kanunu 1.7 Türk Medenî Kanunu 1.8-5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu İlgili Maddeleri 1.9 Orman Kanunu 1.10 Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun 1. 11 Mera Çalışmalarında Tapu Ve Kadastro Genel Müdürlüğü Ve Taşra Teşkilatından Temin Edilen Bilgi, Belge Ve Haritalardan Yararlananlar, Ücretsiz Temini Hakkında Karar 2 UYGULAMADA KALDIRILAN MEVZUATLAR 2.1 Kanunname-İ Arazi 2.2. Kadastro Ve Tapu Tahriri Kanununun İlgili Maddeleri 2.3. Toprak Ve Tarım Reformu Kanununun İlgili Maddeleri 2.4. Türk Kanunu Medenisinin İlgili Maddeleri 2.5. Tapu Kanununun İlgili Maddeleri 2.6. Kars Vilayetiyle Bayazit, Erzurum Ve Çoruh Vilayetlerinin Bazı Parçalarında Muhacir Ve Sığıntıların Yerleştirilmesi Ve Yerli Çiftçilerin T0praklandırılması Hakkında Kanun 10

2.7 Mera Fonu Yönetmeliği 3 MERAYA İLŞKİN TEBLİĞVE GENELGELER 3.1 Tapu Kadastro Genelgeleri 3.2 Milli Emlak Gene Müdürlüğü Genelgeleri BÖLÜM 10 SÖZLÜKLER VE BELGE ÖRNEKLERİ 1 OSMANLICA TAPULAMA SÖZLÜĞÜ 1.1 Eski Tapu Kayıt Ve Senetlerinde Yazılı Kelime Ve Terimler 1.2 Kayıtların Nevi Ve İktisap Sütununda Geçen Hisse Oranları Arapça Bayağı Kesirler 1.3 Eski Kayıtlarda Bulunan Ve Değişik Yörelerde Kullanılan Mahalli Ölçüler 1.4 Eski Tapu Kayıtlarında Yer Alan Takvimler Ve Bunların Bugünkü Karşılıkları 2 TAPU KADASTRO SÖZLÜĞÜ 3 ESKİ BELGELERE İLİŞKİN ÖRNEKLER 4 UYGULAMDA KULLANILAN EKLER 11

BİRİNCİ BÖLÜM KAMU MALLARI 12

GİRİŞ Çağdaş Meracılığın amacı, çayır ve mera kaynaklarının sürekliliğinin sağlanarak optimal düzeyde yararlanmayı temin etmektir. Meralar varlıkları ve sağladıkları yararlar itibariyle, toplumların yaşama düzenlerini etkileyen doğal kaynakların başında gelmektedir. Bu doğal kaynaklar ülkelerin ekonomik yaşamında olduğu kadar, sosyal yaşamlarında da büyük öneme sahiptirler. Varoluşlarıyla topluma, sağlıklı gıda temini, protein kaynağı, temiz hava, çevre sağlığı, görsel zenginlik, toprağı koruma, iklimi iyileştirme ve su rejimini düzenleme gibi hizmetleri aracısız olarak sunabilirler. Hayvancılık sektörünün vazgeçilmezi olan meralar ne kadar kaliteli ve üstün vasıflı olurlarsa; hayvancılığımızın gelişmesine ve protein kaynaklarına kolay ulaşmaya o kadar katkı sağlarlar. Ancak Meraların üstün özelliklerinden faydalanmanın en iyi yolu etkin bir otlatma düzenlemesi ile ıslah ve bakım çalışmalarıdır. Mevcut Çayır ve meralarımızın çok az kısmı otlatılabilen verimli Mera niteliğinde olup, geri kalan büyük kısımlar verim gücü düşük ya da bozuk ana kaya, erozyon sahası yabancı otların kapladığı makilik ve çalılıkların oluşturduğu verimsiz Mera niteliğindedir. Mera alanlarının azalması ve niteliklerini yitirmesi başta koyunculuk olmak üzere hayvancılık sektörünün geleceğini tehlikeye sokmuştur. Aşırı ve düzensiz otlatma meralarımızın varlığını sadece tapulama kayıtlarında var kılmakta gerçekte durum erozyon alanları olarak tanımlanmaktadır. İnsanoğluna sayısız fayda sunan meraların en tehlikeli düşmanı, yine insandır. İnsanların Merada yaptığı zararlar arasında aşırı otlatma, İmara açma, bedava arsa kaynağı ve konut alanı olarak kullanma, tarla açmaları, işgal, madencilik faaliyetleri gibi nedenler sayılabilir. Bunu engellemenin en iyi yolu eğitimin yanında etkin bir Mera Kanunun varlığı ve uygulanabilir olmasıdır. Cumhuriyet öncesinde meralara ilişkin ilk yasal düzenleme 1858 tarihli Arazi Kanunnamesidir. Bunu Cumhuriyet döneminde 1973 tarihli Toprak ve Tarım Reformu Kanunu izlemiştir. Ancak bölgesel ihtiyacı gideren Toprak Reformu Kanunu da ülke genelinde ihtiyacı karşılamamış çekişmeler 1988 yılına kadar devam ede gelmiştir. Uzun yıllar etkili ve yeterli kanun ve mevzuatların çıkarılmamış olması, meraların yönetiminde çok başlılığın hakim olması, çayır ve meralarımızı yok olma tehlikesi ile karşı karşıya getirmiştir. Mevcut boşluğu yani Mera Kanunun yayımından önce mera ile ilgili uyuşmazlıklar ve çekişmeler de daha çok Yargıtay ın kararlarına göre (İçtihat Hukuku) çözülmeye çalışılmıştır. Meclis gündemine alınmasından itibaren 41 yıl çıkarılamayan Mera Kanunu nihayet 28 Şubat 1988 Tarihinde Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe girmiş, yayımından günümüze kadar çok önemli mesafeler kat edilmiştir. Mera Kanunu kendi kaynağını kendisi yaratan bir kanun olup, yerinde yönetimin yanında, uygulayıcılara ve meradan faydalananlara yetki ve sorumlulukta vermektedir. Mera Kanunun kısaca getirdiği yenilikleri şöyle özetleyebiliriz; - Daha önceleri çeşitli düzenlemelerle mera, yaylak ve kışlaklara ilişkin olarak değişik kuruluşlara verilen yetkiler kaldırılarak, yetkiler Tarım ve Köyişleri Bakanlığı na ve mera komisyonlarına verilmiştir. - Mera, yaylak ve kışlaklarla ilişkin hükümler tek bir kanunla düzenlenerek uygulayıcılara kolaylık sağlanmıştır. - Önceki düzenlemelerin aksine, kanunun kapsamına, ayrım yapılmaksızın ülkemizin tamamı alınarak uygulanabilirliği sağlanmış, böylece 2924, 3083, 3402 sayılı kanunlarla değişik yerlerde çeşitli kuruluşlara verilen yetkiler tek elde toplanmıştır. - Daha önce yapılan düzenlemelerde mera, yaylak ve kışlakların tespit ve tahsisine ağırlık verilmiş, bakım ve ıslah yönü ihmal edilmiştir. Mera Kanunun ile bakım ve ıslah konusunda da birtakım hükümler getirilmiştir. - Mera, yaylak ve kışlakların imar planları yoluyla vasıflarının değiştirilmesi uygulamasına son verilerek, bu taşınmaz malların imar planı sınırları içine alınması, Mera Komisyonlarının kararına istinaden Maliye Bakanlığı uygun görüşüne ve Valinin onayına bırakılmıştır. - Mera, yaylak ve kışlakların bakım, ıslah, koruma, kontrol ve uygun kullanımı konularında alınacak tedbirleri tespit etmek üzere mera araştırma bölümlerinin kurulması öngörülmüştür. - Mera, yaylak ve kışlaklardan yararlananlardan ücret alınması esası benimsenmiş, ayrıca mera, yaylak ve kışlaklardan yararlanan çiftçi ailelerine yapılacak bakım ve ıslah çalışmalarına ait giderlerine katılma zorunluluğu getirilmiştir. Bu katılma şekli nakdi olabileceği gibi ayni de olabilmektedir. - Mera, yaylak ve kışlakların ıslah, bakım, koruma vb. işlerinin finansmanını sağlamak için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yönetiminde özel ödenek sağlanmıştır. - 3402 sayılı Kadastro Kanunun ile getirilen mera, yaylak ve kışlakların özel sicillerine kaydı aynen benimsenmiş, ayrıca bu malların Tarım ve Köyişleri Bakanlığı İl Müdürlüğünce envanterinin tutulması zorunluluğu getirilmiştir. - İhtiyaç fazlası mera, yaylak ve kışlaklar ile ıslah ve bakıma muhtaç mera, yaylak ve kışlakların ıslah ve bakımını yapacak gerçek ve tüzel kişilere kiralanmasına imkân tanınmış, yaylak ve kışlaklar üzerinde yapılacak yapı ve tesisler açıklığa kavuşturulmuştur. 4342 sayılı mera kanunun iyi anlaşılabilmesi ve meraların korunması açısından öncelikle kamu (devlet) mallarının neler olduğunu, özelliklerinin, hukuksal durumlarının, hazine ile ilişkilerinin bilmesinde büyük fayda vardır. Mera Kanununa geçmeden önce Öncelikle Kamu (devlet) malları konusuna kısaca değinmekte mera kanunun uygulanması açısından büyük önem vardır. Devlet malları kamu hizmetlerine tahsis edilme veya kamu hizmetlerine ilgileri nedeniyle değişiklik gösterir. Devlete ait eşya, kamu malları (amme emlaki) ve hususi emlak şeklinde tasnif edilmektedir. 1-KAMU MALLARI (=EMLAKİ): Kamu mallarının tanımlanmasında değişik tanımlamalar yapılmaktadır. Kamu hizmetlerinde kullanılan bu malların tümünü ifade etmek üzere devlet malları, devlet emlâki, idare malları, idare emlâki, milli emlâk, kamu malları, hazine malları gibi deyimler kullanılmaktadır. Danıştay; İdare Hukuku ilkelerine göre, kamunun kullanma ve yararlanmasına ait olan veya bu amaca tahsis edilen eşya ve mallarla, bir kamu hizmetinin unsuru ve ayrılmaz parçası sayılabilecek olan malları, kamu malı olarak kabul etmektedir. 13

Kamu mallarının hepsi aynı nitelikte değildir. Bazılarından toplum dolaylı bir biçimde yararlanmaktadır. Bu nitelikteki mallar gelir getirir ve bu gelirin kamu harcamalarının finansmanında kullanılması halinde kamu hizmetleriyle ilişkilendirilmiş olur. Ülkemizde, Devlet mallarını ayrıntılı bir biçimde düzenleyen sistematik ve genel bir kanun yapılmamıştır. Türk Medeni Kanununu sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait malların devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğuna işaret ederek, bunların kazanılmasının, bakımının, işletilmesinin ve kullanılmasının özel kanun hükümlerine tabi olduğunu belirtmektedir. 1.1. Kamu Mallarının (Emlakinin) türleri 1.1.1-Sahipsiz Mallar: Sahipsiz mallar herkesin doğrudan doğruya ortak yararlanmasına, doğal nitelikleri gereği açık olan mallardır. Toplumun veya kişilerin bu malları ortak kullanmaları için tahsis işlemine (idari) gerek yoktur. Medeni Kanunda; Sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait mallar Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Aksi ispatlanmadıkça, yararı kamuya ait sular ile kayalar, tepeler, dağlar, buzullar gibi tarıma elverişli olmayan yerler ve bunlardan çıkan kaynaklar, kimsenin mülkiyetinde değildir ve hiçbir şekilde özel mülkiyete konu olamaz denilerek, sahipsiz malların neler olduğu belirtilmiştir. Buna göre; tarıma elverişli olmayan yerler, kayalar, tepeler, dağlar ve onlardan çıkan kaynaklar sahipsiz mallardır. Ancak sahipsiz mallar maddede sayılanlar ile sınırlı değildir. Anayasada kıyılar, ormanlar ile tabii servetler ve kaynaklar da özel mülkiyete konu olmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden sayılmaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16. maddesinin (c) bendinde Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kayalar, tepeler, dağlar (bunlardan çıkan kaynaklar) gibi tarıma elverişli olmayan sahipsiz yerler ile deniz, göl, nehir gibi genel sular tescil ve sınırlandırmaya tabi değildir, istisnalar saklıdır denilerek Medeni Kanunundaki ifade tekrarlanmıştır. Tarıma Elverişli Olmayan Arazi: Medeni Kanuna göre tarıma elverişli olmayan arazi, üzerinde düzenli bir tarımsal faaliyet yapılmayan, bir tarımsal yararlanma sağlanamayan arazidir. Bu tanımlama teknik bir tanımlama değildir. Tarım Arazisi: 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlemesine Dair Tarım Reformu Kanununa göre ; Orman sınırları dışında kalan, zirai üretim yapılan çayır, mera, yaylak ve kışlak olarak kullanılan, kullanma şekillerinden birine tahsis edilen veya ekonomik olarak imar, ihya ve ıslah edilerek üretime açılabilecek arazilerdir. diye tarif edilmiştir. Tarım Alanlarının Tarım Dışı Gaye İle Kullanılmasına Dair Yönetmelikte aynı paralelde bir tanım getirmiştir. Bu yönetmeliğe göre de Tarım Arazisi; orman sınırları dışında kalan ve üzerinde kültür bitkileri yetiştirilen veya çayır, mera ya da kışlak olarak kullanılan arazidir. Ancak son yasal düzenleme olan 5403 sayılı Toprak Koruma Ve Arazi Kullanımı Kanunu da tarıma elverişli olmayan arazi yerine geniş anlamda arazinin tanımlaması yapılmıştır. Bu kanuna göre Arazi: toprak, iklim, topografya, ana materyal, hidroloji ve canlıların değişik oranda etkisi altında bulunan yeryüzü parçasını, Tarım arazisi ise: toprak, topografya ve iklimsel özellikleri tarımsal üretim için uygun olup, hâlihazırda tarımsal üretim yapılan veya yapılmaya uygun olan veya imar, ihya, ıslah edilerek tarımsal üretim yapılmaya uygun hale dönüştürülebilen arazileri, olarak tanımlanmıştır. Tarıma elverişli olmayan arazi kültüre ve tarımsal faaliyete elverişli hale gelirse, sahipsiz arazi olmaktan çıkar ve devletin özel malı haline gelir. Tarıma elverişli olmayan sahipsiz arazinin doğal olaylar sonucu değil de, özel kişilerin imar ve ihyası sonucu tarıma elverişli hale getirilmesi de söz konusudur. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesine göre; Orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek, tarıma elverişli hale getirilen taşınmazlar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir. Maddenin ikinci fıkrasında ise, il, ilçe ve kasabaların imar planlarının kapsadığı alanlar imar ve ihya ile edinimin kapsamı dışında bırakılmıştır. 1.1.2 - Orta Malları: Orta malları, devletçe herkesin veya bir kısım halkın yararlanmasına tahsis edilen ya da kadimden beri kamunun müşterek olarak yararlanmasına açık olan mallardır. Orta mallarında durum diğer kamu mallarına göre daha da düzensizdir. Bir malın orta malı olarak nitelendirilebilmesi için belirtilen iki durumdan birinin varlığı şarttır. Yani mal ya kadimden beri insanlarca ortak kullanıla gelmiştir ya da idare tarafından toplumun yararlanmasına tahsis edilmiştir. Kamu malları içerisinde sayılan orta malları (ki çoğunluğunu Meralar oluşturmaktadır) mahiyetleri ve kullanımları yönünden özel mülkiyete konu edilemezler. Yani ferdi tasarrufa elverişli değildirler. Devlet kamu (idare) malları üzerinde bir Mülkiyet hakkına sahip değildir. Devlet bu mallar üzerinde tahsis amacına ve umumun kullanmasına yönelik bir takım tedbirler alabilir ve tasarrufta bulunma hakkını kullanabilir. Orta malları Medeni Kanunda yararı kamuya ait mallar şeklinde ifadesini bulmuş ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında oldukları belirtilmiştir. Orta malları herkesin yararlanmasına açık olabilecekleri gibi sadece belli bir topluluğun yararlanmasına da açık olabilirler. Yolların ve meydanların kullanma hakkı herkese ait iken mera ve yaylakta kullanma hakkı belli bir topluluğa aittir. Orta malları hakkında ileriki bölümlerde daha etraflı tartışılacaktır. 1.1.3 - Hizmet Malları: Kamu hizmet malları, bir kamu hizmetine, o hizmetin öğesini (unsurunu) oluşturacak biçimde bağlanmış taşınmazlardır. Sahipsiz mallar ve orta mallarında olduğu gibi hizmet mallarında da ayrıntılı bir kanun yoktur. Hizmet mallarının tapuya tescil edilmeleri onların özel mülkiyet konusu olabilecekleri anlamına gelmez. Hizmet malları bir kamu hizmetinin görülmesinde doğrudan kullanılan mallardır. Hizmet malları bu niteliklerini bir tahsis işlemi ile kazanırlar; tahsisin kaldırılması ile, malı tekrar özel mülkiyete konu olabilecek hale getirir. 14

1.1.4- Devletin Özel Malları Devletin özel malları, kamu hizmetlerinin görülmesine, kamu malları gibi doğrudan doğruya değil de sağladıkları gelirle dolaylı yoldan katkı sağlayan mallardır. Devletin özel malları kamu kurum ve kuruluşlarının tamamının sahip oldukları malları ifade eder. Devletin özel mallarıyla kamu mallarını ayırt edebilmek konusundaki en önemli ölçüt özel malların bir kamu hizmetine tahsis edilmemiş olmasıdır. Yani özel mülkiyete tabi bir taşınmaz mal kamu hizmetine tahsis edilirse Devletin özel malı olmaktan çıkar ve kamu malları arasında bulunan hizmet malına dönüşür. 1.2-Kamu Mallarının Özellikleri (Hukuki Durumu): Kamu malları, doğaları gereği ya da kadimden beri kamunun ortak kullanımına açık veya bir kamu hizmetinin görülmesine tahsis edilmiş olan veya bir kamu hizmetinin unsuru olan taşınmaz mallardır. Kamu malları özel mülkiyet ve devletin hususi sayılan şeylerden farklıdırlar. Aksi halde bir hizmete tahsis edilmiş yerler serbestçe tasarufa konu edilmiş olurdu ki bu durum hizmetin aksamasına hatta hiç kullanılamamasına yol açar. Kamu mallarının özel mallardan farklı olarak özellikleri şunlardır. 1.2.1-Özel Mülkiyete Konu Olmazlar Kamu malları bu niteliklerini korudukları sürece özel mülkiyete konu olmazlar, kamu mallarının özel mülk edinilmeye elverişli hale gelmeleri ancak kamu malı niteliğini kaybetmeleri halinde olur. Bu konudaki düzenlemeler çeşitli kanunlarda yer almıştır. 1.2.2-Kamu Malları Tapu sicilde Tescile Tabii Değildirler. Kamu malları tapuda tescilli değildir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 999. maddesinde;" Özel mülkiyete tabi olmayan ve kamunun yararlanmasına ayrılan taşınmazlar, bunlara ilişkin tescili gerekli bir ayni hakkın kurulması söz konusu olmadıkça kütüğe kaydolunmaz. Tapuya kayıtlı bir taşınmaz, kayda tabi olmayan bir taşınmaza dönüşürse, tapu sicilinden çıkarılır. denilmektedir. Eski hukukumuzda araza-i metruke de aynı hükme tabii tutulmuştur. Fakat kamu mallarından, hizmet malları tapuya tescil edilir. Medeni kanun 999. maddesinin, 715. maddede belirtilen mallarla paralel hüküm içerdiğini ve kapsamanın sahipsiz mallarla, orta malları olduğunu söylemek mümkündür. Çünkü MK 715. maddesinin ikinci fıkrası yararı kamuya ait malları örneklerken nitelik itibariyle sahipsiz malları kastetmektedir. 3402 sayılı Kanununun 16/A maddesi de hizmet malı niteliğindeki taşınmazların tescili düzenlenmektedir. Buna göre Kamunun ortak kullanmasına veya bir kamu hizmetinin görülmesine ayrılan yerlerle Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerlerden; a) Kamu hizmetinde kullanılan, bütçelerinden ayrılan ödenek veya yardımlarla yapılan resmi bina ve tesisler kayıt, belge veya özel kanunlarına göre Hazine, kamu kurum ve kuruluşları, il, belediye, köy veya mahalli idare birlikleri tüzel kişiliği, adlarına tespit olunur. b) Mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri gibi paralı veya parasız kamunun yararlanmasına tahsis edildiği veya kamunun kadimden beri yararlandığı belgelerle bilirkişi veya tanık beyanı ile ispat edilen orta malı taşınmaz mallar sınırlandırılır, parsel numarası verilerek yüzölçümü hesaplanır ve bu gibi taşınmaz mallar özel siciline yazılır. Bu sınırlandırma tescil mahiyetinde olmadığı gibi bu suretle belirlenen taşınmaz mallar, özel kanunlarında yazılı hükümler saklı kalmak kaydıyla özel mülkiyete konu teşkil etmezler. c) Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kayalar, tepeler, dağlar (bunlardan çıkan kaynaklar) gibi, tarıma elverişli olmayan sahipsiz yerler ile deniz, göl, nehir gibi genel sular tescil ve sınırlandırmaya tabi değildir, istisnalar saklıdır. d) Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ormanlar, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, özel kanunları hükümlerine tabidir." Öte yandan kamu mallarının tapuya tescil edilmeleri onların özel mülkiyete elverişli oldukları sonucunu doğurmaz. Yani kamu mallarının tapuda tescil edilmesi niteliklerinin değişmesine yol açmaz. 1.2.3- Kamulaştırılamazlar Anayasanın 46. maddesinde; Devlet ve kamu tüzel kişileri; kamu yararının gerektirdiği hallerde, gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas ve usullere göre kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idari irtifaklar kurmaya yetkilidir denilmektedir. Kamu mallarının kamulaştırılması mümkün değildir. Çünkü kamu malları özel mülkiyete tabi değildirler. Yani bir kamu tüzel kişiliğinin elinde bulunan bir kamu malı, diğer bir kamu tüzel kişiliğinin yapacağı bir hizmet için kamulaştırılamaz. Kamu malları mahiyeti itibariyle mülkiyet hakkına konu olmadıklarından kamulaştırılamazlar. Bilindiği gibi kamulaştırma mülkiyetin zorla devri demektir. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunun 30. maddesinde bir idareye ait taşınmaz malın diğer idareye devri düzenlenmiştir. 1.2.4-Kazandırıcı Zaman Aşımı Yoluyla (Müruru zamanla) İktisap Edilemezler Kamu mallarının kazandırıcı zamanaşımı ile kazanılması mümkün değildir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 712. maddesinde olağan zamanaşımı, 713. maddesinde ise olağanüstü zamanaşımı düzenlenmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 18/2 maddesinde kazandırıcı zamanaşımı ile iktisap edilemeyecek taşınmazlar sayılmıştır. Anılan maddeye göre "Orta malları, hizmet malları, ormanlar ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup da bir kamu hizmetine tahsis edilen yerler ile kanunları uyarınca Devlete kalan taşınmaz mallar tapuda kayıtlı olsun olmasın kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap edilemez." 1.2.5-Haczedilemezler İcra ve İflas Kanununun Haczi caiz olmayan mallar ve hakları düzenleyen 82. maddesinin 1. bendinde, Devlet mallarının haczedilemeyeceği belirtilmiştir. Malın Devletin özel mülkiyetinde ya da kamu malları arasında yer almış olması neticeyi değiştirmemektedir. Kamu mallarının haczedilmesinin kamu hizmetlerinin görülmesinde çeşitli aksaklıklara yol açacağı kesindir 15

1.2.6-Devir ve Temlik Edilemezler Bir malın devir ve ferağa konu olması onun özel mülkiyete tabi olmasının sonucudur. Dolayısıyla özel mülkiyete konu olamayacak kamu mallarının devir ve ferağ edilmeleri mümkün değildir. 1.2.7-Özel Mallara Nazaran Daha Ayrıcalıklı Bir Korumaya Tabidirler Kamu mallarının özel mallara göre daha ayrıcalıklı bir korumaya tabi oldukları konusunda değişik yasalarda hükümler bulunmaktadır. Ancak değişik kanunlarda bu konuyla ilgili hükümler varsa da kamu mallarına yönelik tecavüzlerin sağlıklı şekilde tespit edilip sona erdirildiğini söylemek, maalesef mümkün değildir. Şayet kamu malları için özel bir korunma sağlanmamış olsaydı, açıktır ki, bu mallar bugünkü kadar dahi korunamayacaklardı. Kamu mallarının korunması konusunda Anayasanın da 43, 63, 169. maddelerinde hükümler bulunmaktadır. 1.2.8-Kamu Malları Üzerinde Kanunen Öngörülmedikçe Medeni Hukuk Tasarrufunda Bulunulamaz Özel mallar üzerindeki tasarruf yetkisinin sınırları ile kamu malları üzerindeki tasarruf yetkisinin sınırları farklıdır. Özel mallar üzerindeki tasarruf yetkisi son derece geniştir. Sadece kamu yararının gerektirdiği durumlarda bu yetkinin kısıtlanması mümkündür. Oysa kamu malları üzerindeki tasarruf yetkisi son derece kısıtlıdır. Ancak kanunen öngörülen hallerde kamu malları üzerinde Medeni Hukuk tasarruflarında bulunulabilir. 1.2.9- Her türlü vergi ve resimden muaf tutulmuşlardır. Kamu malları her türlü vergi,resim ve harçtan muaftırlar. Yukarıda sayılan özellikler Özel hukuk tasarrufu ile düzenlenen 4342 sayılı mera kanunu kapsamındaki mülkiyetler (mera, Yaylak, kışlak vs) içinde geçerlidir. 1.3- Kamu Malları İle Hususi Emlake Giren Mallar Arasındaki Ortak Özellikler: 1-Devlet (veya tüzel kişilik) medeni hukukun zilyetlik, istihkak davası, komşuluk hukuku gibi şartlarından yararlanırlar. Ayrıca kamu malına tecavüz olmuşsa tecavüzleri men eder, emlake nezaret eder, zabtedilmişse dava açabilir. 2- Devlet (veya tüzel kişilik) kamu mallarının maliki olurlar bu nedenle bu malların gelirlerinden faydalanabilirler. (örneğin yol güzergahlarındaki ağaçlar, ağaçların enkazı, kesimi, meyveleri devlete aittir.) 3- Devlet (veya tüzel kişilik) bu mallar üzerinde idari bir takım tasarrufta bulunabilir. Menfaat temin edebilir. 4- Üzerindeki tahsisin kaldırılması ya da mahiyetinin değişmesi sonucu devletin özel malları arasına girebilir. 2. MERALARA İLİŞKİN MÜLKİYET REJİMİ VE ARAZİ KAYIT SİSTEMİ Meraların hukuki rejimi incelenirken islamiyetten önceki Türk Hukukuna değinmek gerekirse de gerek literatürde bu konuda yeterli bir kaynak bulunmadığı ya da ulaşamadığımızdan gerekse uygulamada pek karşılaşılmadığından inceleme konumuz değildir. Ancak tarih boyunca Türklerin hayvancılıkla uğraştığını, yazın geniş ve verimli meralardan faydalandıklarını bu meraların zayıflaması sonucu göç ederek daha zengin otlaklara doğru gittikleri de bilinmektedir. Böylece düzenli göç nedeniyle meralar üzerinde bir otlatma rejimi oluşturduklarını söylemek mümkündür. 2.1- İslam Toprak Hukuku Ve Mera Yaylak Ve Kışlaklar İslami toprak hukukunun burada anlatılması hem ihtisas ve uzmanlık konumuz hem de asıl konumuz dışında olduğundan çeşitli kaynakların verdiği bilgiler ışığında bilgi amaçlı anlatılmaya çalışılmıştır. 2.1.1-İslam Toprak Hukuku anlayışı: İslam hukuku, taşınır mallarda olduğu gibi, toprak üzerinde de özel mülkiyet hakkını tanımıştır. Kur an da çeşitli ayetlerde yer almış bulunan toprak (arazi) dahil her şeyin maliki Allah tır hükmünden İslamın özel mülkiyet hakkını tanımadığı sonucuna varmak doğru değildir. Her şeyin maliki Allah tır hükmü Allah ın gerçek malik, kişilerin ise mecazi malik oldukları şeklinde anlaşılmalıdır. Gerçekten İslam dini kişilerin özel mülkiyet hakkını tanımış, buna uymayı emretmiştir. Hz. Peygamber de (s.a.v) fetihlerde sık sık mülk tevcih ve iktalarında bulunmuştur. Bu arada özellikle savaşlar sonunda fethedilen yerlerin 1/5 i Beytulmal e (Devlet Hazinesi) bırakıldıktan sonra 4/5 ü savaşta yararlık gösteren komutan ve askerlere dağıtılırdı. Ganimet savaş yoluyla alınan maldır. Ganimet topraklarının 4/5 ü, genellikle savaşanlara katılanlara dağıtılmış ve böylece bunların toprak üzerinde özel mülkiyet hakları doğmuştur. Ancak bu kural mutlak bir kural değildi. Sultan toprağın çıplak mülkiyetini devlete mal ederek, sadece zilyetliğini mağlup toprak sahiplerine bırakabilirdi. Bu suretle eskiden malik olan toprak sahibi fetihten sonra sadece zilyet, hazine ise çıplak mülkiyet sahibi haline gelmiş bulunuyordu. Savaş yoluyla kazanılan topraklara ganimet arazisi barış yoluyla kazanılan topraklara Feyy arazisi denirdi. İslam hukukunda mülkiyet hakkı çeşitli sınıflandırmalara tabi tutulmuştur. Her şeyden önce mülkiyet bu hakkın malike tanıdığı yetkiler yönünden Tam Mülkiyet ve Eksik Mülkiyet olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Tam mülkiyet bir şeyin hem aynını, hem de menfaatini yani kullanma ve yararlanma yetkisi sağlayan mülkiyet çeşididir. İslam hukukunda Tam Mülkiyet hakkı malike üç türlü yetki tanımaktadır. Bunlar Tasarruf (menfaat=kullanma ve yararlanma), elde bulundurma (zilyetlik) ve rakabe (kuru veya çıplak mülkiyet). Rakabe mülkiyet konusu olan eşya üzerindeki hâkimiyet yetkisidir. Bu üç yetki bu mülkiyet çeşidinde tek bir kişide bulunmaktadır. Eksik Mülkiyet, mülkiyet hakkının içerdiği yetkilerin ayrılarak farklı kişilerde olmasıdır. Bu nedenle İslam hukukunda mülkiyet hakkı kendi içinde başka bir ayrıma daha tabi tutul muştur. 16

2.1.2- İslam da Toprak Mülkiyeti ve Çeşitleri: İslam hukukunda toprak mülkiyeti genel olarak ikiye ayrılır: Mülk topraklar ve Mülk olmayan topraklar. 1-Mülk Topraklar (Arazi-i Memluke/Muamelata elverişli mallar) Mülk topraklar kişilerin özel mülkiyetine tabi olan topraklardır. Malik bunlar üzerinde tasarruf, kullanma ve yararlanma, hâkimiyetinde bulundurma ve diğer yetkilere sahiptir. Kısaca bugünkü anlamda özel mülke konu topraklardır. Malik bu toprağı dilediği gibi kullanır, yararlanır, rehnedebilir, kiraya verebilir. Mülk topraklar arasında özellikle yerleşme yerlerindeki ev yerleri, arsa gibi taşınmazlar yer alır. Muamelata (=alışverişe) konu olurlar. Başlangıçta tarımsal mülk topraklarının en önemli bölümünü Öşürlü Topraklarla Haraçlı Topraklar oluşturmaktaydı. Öşürlü topraklar (arazi-i öşüriye); Savaşlarda fethedilen yerlerden askerlere mülk olarak verilen topraklarla, oralarda fetihten önce yerleşmiş bulunan Müslüman halkın mülkiyetinde olan arazilerden oluşmaktadır. Bu suretle kendilerine arazi bırakılanlardan her yıl ösür adıyla ürünün 1/10 kısmı alınırdı. Öşür bir vergi değil, zekât biçimiydi. Haraçlı Topraklar: Fetihler bazen barış yoluyla da gerçekleşebilmekteydi. Savaşa gerek olmadan kendi rızalarıyla gayri Müslimler İslam yönetimini kabul etmekteydi. Topraklarının kendi mülkiyetlerine bırakılmasını şart koşarlardı. Bu şartın kabul edilmesi halinde fethedilen yerdeki topraklar Müslüman olmayan yerli halka bırakılmaktaydı. Bunlardan her yıl haraç adıyla bir vergi alınırdı. Alınan bu vergi sebebiyle bu topraklara Haraçlı Topraklar adı verilir. İslam hukuku mevat (ölü) araziyi imar ve ihya etmek suretiyle tarıma elverişli hale getiren kimselere bunlar üzerinde özel mülkiyet hakkı tanımıştır. 2- Mülk Olmayan Topraklar (Muamelata elverişli olmayan) Mülk olmayan topraklar arasında memleket toprakları ile mevat toprakları yer alır. Memleket toprakları üzerinde mülkiyet rejimi, özel bir statüye sahiptir. Gerçekten bunlar üzerindeki mülkiyet hakkı, modern mülkiyet hakkının içerdiği yararlanma, kullanma, tasarruf gibi yetkileri bölerek ikiye ayırmış ve bunların her biri bağımsız mülkiyet hakkına konu olmuştur. Bunlara rakabe mülkiyeti ve menfaat mülkiyeti adı verilmiştir. Rakabe mülkiyeti: Memleket toraklarında rakabe yani kuru mülkiyet hakkı devlete; menfaat mülkiyeti hakkı ise fertlere tanınmıştır. Menfaat mülkiyeti arazinin kullanılması, ürünlerin toplanıp alınmasıdır. Mevat Arazi: Tarıma elverişli olmayan boş, ölü topraklara verilen addır. Bunlara kayalık, taşlık, bataklık, çalılık vb. gibi tarıma elverişli olmayan araziler örnek olarak gösterilebilir. İslam da mülk olmayan topraklar arasında vakıf topraklarla metruk topraklar da sayılabilir. İslam hukukunda, devlet iradesi ile muamelata elverişsiz hale getirilmiş mallar ise iki kısma ayrılmıştır. -Arazi-i Mahmiye: Odunundan ve otundan faydalanmak için belirli bir köy veya kasabaya terk ya da tahsis edilen, baltalık, mera, yaylak, kışlak gibi yerlerdir. Devlet buralarda koruma ve muhafaza hakkını kullanmakta olduğundan korunmuş topraklar anlamında Arazi-i mahmiye denmiştir. Bu yerler hiçbir şekilde özel mülkiyete geçirilemezler. -Arazi-i Mürfika: Halkın kullanımına tahsis edilmiş yol, Pazar, panayır, meydan, harman yeri, namazgâhlar gibi yerler olup herkesin faydalanabildiği yerlerdir. Herkesin faydalandığı yerler olduğu içinde Mubah mallardan sayılmıştır. Mubah mallar üzerinde fertlerin veya devletin mülkiyet hakkı yoktur. İnceleme konumuz olan mera, yaylak, kışlak gibi yerler İslam hukukunda Arazi-i Mahmiye adını alan topraklardır. 2.2 - Osmanlı Devletinde (Hukukunda) Arazi Rejimi Osmanlı Devletinde asker devlet anlayışı ve bu anlayış üzerine oturtulmuş merkezi ve mahalli yönetimler arazi rejiminin düzenlenmesinde etkili olmuştur. 2.2.1- Tanzimattan (Arazi-İ Kanundan ) Önce Mera, Yaylak Ve Kışlaklar: Tanzimat devrine kadar, Osmanlı devletinde arazi hakkında müstakil bir kanun yoktur. Osmanlı hukukunda arazi mülk, miri ve vakıf arazi olarak ayrılmıştır. Fatih zamanında çıkarılan bir kanunnamede bir yerde ot olsa önceden beri nice olageldiyse, öylece kullanılıp, korunması ve bu gibi yerlerden faydalananların yaylak ve kışlak hakkını ödemeleri gerektiği hükmü yer almaktadır. Kanunnamelere göre bir sürü 300 koyundan ibaret olup otlatma hakkı olarakta her sürüden en iyisinden bir koyun resim olarak alınmıştır. Devlet arazisinin Miri Arazi nin idare ve tasarrufunda Padişah 1. Murat devrinde başlayan Timar, Zeamet ve Has usulü düzenleme özelliğini oluşturmuştur. Böylece ülkenin idari ve mülki taksimatının gereği olarak beylerbeyi ile sancakbeylerine mülki ve askeri görevler verilmiştir. Bunlar yüklendikleri görevleri yaparlarken Timar, Zeamet ve Has müessesesinden yararlanılmış ve böylece bu müessese arazi rejimimize idari yönden adeta özerklik kazandırmıştır. Geçmişte Devletin yapısına egemen olan bu görüşün sonucu olarak Miri Arazinin kullanma ve yararlanma hakkını eski ve alışılmış deyimiyle mülkiyet menfaatını kişilere vermek, tımar ve zeamet sahiplerine tanınan yetkidir. Yani Miri Arazinin kuru çıplak mülkiyetine (rakabesine) sahip olan Devlet, bunlardan yararlanıp kullanma hakkı ise menfaat mülkiyeti kapsamında timar ve zeamet sahiplerine aittir. Timar, Zeamet ve Has sahiplerine Devlet Hazinesinden ödeme yapılmadığı gibi öşür adı altında vergi ve intikal harçları alınmaktadır. a)timar: Gerektiği zaman savaşa giderek askeri hizmet görmek üzere bir kimseye verilen arazidir. Hâsılatı 3000 akçeden 20000 akçeye kadar olanlara Timar sahibi denmiştir. b) Zeamet: Askeri göreve karşılık aşari şeriyesi vergisi bir kimseye verilen arazidir. Bu kimseye de zeamet sahibi denir. Geliri 20000 akçeden 100000 akçeye kadar olanlar zeamettir. c) Has: İlke olarak padişaha ve saltanat hanedanına ve bunların dışında görevlerinin devamı süresince vezirlere, beylerbeyi ve sancakbeyleri gibi üst düzey görevlilere yapılan tahsisdir. Hâsılatı 100000 akçeden fazla olana Has denilmiştir 17

Timar ve Zeamet sahiplerinin Miri Arazi üzerindeki tasarruf yetkileri onlar için şahsi bir hak olmaktan öte yerine getirdikleri hizmetin karşılığı sayılırdı. Timar ve Zeamet sahiplerine Devlet tarafından tanınmış olan bu hak ve yetkilerin karşılığı, memleket savunması ve yeni savaşlar halinde asker yetiştirmek ve techizatını sağlamak yükümlülüğü olmuştur. Timar ve Zeamet sahiplerinin kendi dirlikleri içindeki miri araziyi kişilere öşür adı altında alınan para karşılığında tefviz etmek ve tefviz edilen kimseye sipahi senedi veya temessük denilen tasarruf belgesi vermek yetkileri 1839 tarihine kadar devam etmiştir. Zamanla gerileyen ve bozulan bu idare biçimi faydalı olmaktan çıktığı için Osmanlı İmparatorluğunun görkemli döneminin bu uygulaması tanzimatın ilanıyla ortadan kaldırılmıştır. d) Mültezim ve Muhassıllar: Tanzimat İlanını müteakip kaldırılan timar sisteminin ve ona sahip olanların Miri arazi üzerindeki yetkileri mültezim ve muhassıllara verilmiştir. Ancak mültezim ve muhassıllar bu yetkiyi 1847 tarihine kadar timar ve zeamet sahipleriyle birlikte kullanmışlardır. Mültezim ve muhassıllar bu tarihten sonradır ki görevlerini 1858 tarihli Arazi Kanunu çıkana kadar tek başlarına devam ettirmişlerdir. Mültezim: Bir köy ve kasabanın yani belli bir bölgenin aşar ve rüsum adı altındaki gelirini üstüne alan ve buna karşılık devlete belli miktarda peşin para ödeyen kimsedir. Muhassıl: Bir kaza veya sancağın veyahut vilayetin güvenliğini sağlayan ve Devlet gelirlerinin tahsilâtı yetkisi verilen görevlidir. Bu sınıflamada daha sonra Arazi Kanunnamesi ile ayrı bir sınıf olarak belirtilmiş olan metruk ve mevat arazide miri arazi kapsamında değerlendirilmiştir 2.2.2- Tanzimattan Sonra Arazi Kayıtları: 3 Kasım 1839 tarihinde ilan edilen tanzimattan sonra bütün toprak hukukunu içine alan ilk düzenleme 1858 (23 şevval 1274 H) tarihli Arazi-i Kanunnamedir. Arazi Kanunnamesi bir giriş (üç bab), bir sonsöz (hatime) ve 132 maddeden ibaret bir kanundur. Arazi Kanunu araziyi 5 kısma ayırmıştır. 1-Mülk Arazi, 2-Miri Arazi, 3-Vakıf Arazi, 4-Metruk Arazi, 5-Mevat Arazi, şeklinde beş çeşide ayırmıştır. Ancak, bu beş çeşit arazinin hepsine ilişkin hükümleri kapsamına almamıştır. Beş çeşit araziden biri olan "Mülk Arazi" ye ilişkin hükümler, "Fıkıh Kitapları ve "Mecelle" tarafından düzenlenmiştir. Bu husus, Arazi Kanununun 2. maddesinde: "Mülk Arazide cereyan edecek ahkam ve muamelat, Fıkıh kitaplarıyla Mecellede yer aldığı cihetle bu kanunda bahis olunmayacaktır." denilerek ifade edilmiştir. Temyiz Mahkemesi (Yargıtay) 4 Ağustos 1327 (1911) tarihli bir kararında "Mülk Arazide Mecelle hükümleri caridir. Arazi Kanunu bu çeşit arazide uygulanmaz..."demiştir. Bu araziler kanunun 1-6. Maddelerinde tarif edilmiştir. Mera acısından önemli olan Metruk arazinin hukuki rejimidir. 1-Mülk Arazi: Mülk arazi, ona malik olan kimseye en geniş anlamı ile kullanma, yararlanma hakkı veren ve mülkiyet hakkına ilişkin mutlak tasarruf yetkisi sağlayan bir arazi çeşididir ki, malik, toprağın hem mülkiyetine ve hem de ona tasarruf etmenin mutlak ve inhisarı yetkisine sahip bulunmaktadır. Bu çeşit araziye "Arazi-i Memlüke" de denilmektedir. -Köy ve kasaba içinde bulunan mülk araziler: Miktarı ne olursa olsun köy ve kasabaların içinde bulunan araziler ile köy ve kasabaların bitişiğinde olmakla birlikte miktarı yarım dönümü geçmeyen ve sükna (oturma) ile tetimme-i sükna (oturulan yeri tamamlayan) mahiyetteki yerler mülk arazi sayılırdı. Ancak Arazi Kanunnamesinin 2. maddesinde belirtilen bu köyler ve kasabalar yeni kurulmuş olanlar değil kadimden beri mevcut olan köy ve kasabalardır. - Temlik-i sahihler yoluyla edinilen mülk arazi: Temlik-i sahih, kamu yararının mevcudiyeti halinde padişahın iznine dayanarak miri araziden belli bir kısmın tefrik edilerek, bedeli peşin alınmak suretiyle fertlere satılmasıdır. Temliki sahihi bugünkü anlamda satış akdi olarak nitelenebilir. - Arazi-i Öşriye (Öşürlü Arazi):Mülk Arazinin üçüncü çeşidi olan arazi-i öşriye, savaşla kazanılan ve ganimlere temlik olunan yerlerdir ki hâsılatının onda biri öşür adıyla vergi olarak alınmaktadır. - Arazi-i Hariciye (Haraç araziler):bir memleket ister harp ister anlaşma yoluyla alınmış bulunsun Müslüman olmayan ahali yerinde alıkonularak bu arazide mülkiyet üzere tasarruf etmelerine izin verilirdi. Ayrıca alınan memleketteki yerliler memleketi bırakıp giderse ya da oradan başka bir yere gönderilirse tasarrufları altındaki topraklar haraçlı arazi sayılırdı. - Malikaneler: Devletin, çok takdir edilen bir kimseye veya çocuklarına yahut eşine, karşılığında bir hizmet beklemeksizin mirasçılarına intikal etmek, kayıt ve şartıyla vergi hasılatını bağışladığı araziler malikane olarak tanımlanmaktadır. Bu çeşit topraklarda malik, idari ve mali bakımdan bağımsızdır. Devlet memurları vergi kontrolü için dahi bu topraklara giremezler. Bu topraklar miras yoluyla mirasçılarına intikal eder. Malikâne sahibi sağlığında toprağını vakfetme hakkına sahiptir. - Malikâne-i divani: Bu sistemde ikili bir idare söz konusudur. Toprak malikane sahibinin mülkü sayılmakla birlikte tefviz işlemi sipahi tarafından yapılmaktadır. Malikane sahipleri yalnızca toprağın kirasını almaktadırlar. Malikane hissesi denen bu pay ürünün 1/5 ile 1/10' u arasında değişmektedir. Bunun dışındaki vergiler doğrudan sipahiye aittir. 18

2- Metruk Arazi (Hukuki Rejimi): Metruk araziler bu çalışmanın konusu olan 4342 sayılı mera kanunu acısından da önem arz etmektedir. Bugün orta malları olarak nitelediğimiz bu arazi türünü Arazi Kanunnamesi 5. maddesinde "...ammenin istifadesine terk olunmuş yerlerle bir köy ve kasaba veya birden fazla köy ve kasaba ahalisine terk ve tahsis olunmuş yerlerdir" olarak tanımlamıştır. Metruk arazi bir mülkiyet veya tasarruf hakkına mevzu olamaz. Metruk arazi üzerinde tahsis edildiği köy ya da kasaba ahalisinin bir intifa hakkı vardır. Ancak bu hak bugün manada intifa hakkı olmayıp, yani tasarrufa konu olmayıp herkesin bir diğerinin intifa hakkına zarar vermemek şartını taşıyan bir haktır. Metruk araziden istifade hakkı bir ayni hak değildir. Hiç kimse bu yerlerden tek başına istifade edemez. Daha öncede değinildiği gibi devlet bu yerler üzerinde sadece bir nezaret ve koruma (polis) yetkisi vardır. Arazi Kanunnamesinin yaptığı tanımdan anlaşıldığı gibi metruk arazi iki türlüdür. a) Herkesin yararlanmasına terk olunan yerler ki, yollar (tariki-âm), meydanlar, namazgahlar, mesire, pazar ve panayır yerleri bunlar arasındadır. Metruk Arazinin bu birinci türünden yararlanma hakkı herkesindir. Yani herkesin, tahsis amacına uygun olarak buralardan yararlanması mümkündür. Ancak, bu gibi yerlerin rakabesi Devlete ait olduğundan kişilerin zilyetliğe dayanan özel tasarruflarda bulunmalarına müsait değildir. b) Bir veya birkaç köy yahut kasaba halkının yararlanmasına tahsis edilmiş olan yerler ki bunlar, bataklıklar, harman yeri mer a yaylak ve kışlaklardır. Görülüyor ki, Metruk Arazinin bu ikinci türünden yararlanma hakkı, sınırlıdır ve adeta inhisarı bir nitelik taşımaktadır. Zira bu yerlerden faydalanabilmek için arazinin tahsis edildiği köy veya kasabanın halkından olmak lazımdır. (Arazi Kanunu Md. 97). Metruk arazi diğer arazilerden ayıran özellikler: a-metruk arazide tapu ile tasarruf mümkün değildir: Metruk arazi Umumun veya bir veya birkaç köy halkının istifadesine ayrıldığından bu yerlere ferdi tasarruf hakkı verilmesi diğer hak sahiplerinin intifa haklarının kullanılamaması anlamına gelir. b-metruk arazi rüsuma tabi değildir. Ancak yaylak ve kışlaklardan resim alınır: Genelde bu yerlerden herhangi bir ücret alınmaz ancak istisnai olarak Arazi kanunun 101. Maddesine göre yaylak ve kışlaklardan istifade edenlerden tahammüllerine göre yaylak ve kışlak resimi alınır. c-metruk arazi zamanaşımı ile mülk edinilemez: Bu arazi üzerinde mülkiyet hakkının tesisi mümkün olmadığından zaman aşımı ile mülk edinilemez. d-metruk araziye ait davalarda sulh caiz değildir: Bu arazilerden herkesin faydalanması mümkün olduğundan herhangi bir kimsenin veya faydalanan adına dava açan kimsenin sulh ve ibrası diğerlerinin hakkını ortadan kaldıracağından sulh kabul edilmemektedir. Günümüzde de Yargıtay kararlarında mera yaylak ve kışlak davalarında sulh ve feragati kabul etmemektedir. e-metruk arazide haksız inşaat hükümleri uygulanmaz:metruk arazi üzerinde yapılan bina yada dikilen ağaçların kıymeti ne olursa olsun mutlaka yıktırılır. f- Metruk arazide sınır değişikliği geçerli değildir. g-metruk arazide teberrü hükümleri cerayan etmez. h-metruk arazide müşterek tasarruf iddiası, müstakil tasarruf iddiasına tercih edilir. Metruk arazi deyimi ilk olarak Osmanlı hukukçuları tarafından kullanılmış olup, daha önce kısaca bahs edildiği gibi İslam hukukunda bu arazilerin karşılığı arazi-i mahmiyye ve arazi-i mürfika adını almaktadır. Arazi Kanunnamesindeki metruk arazi hakkında yer alan hükümlerden özellikle mera, yaylak, kışlak gibi orta mallarına ilişkin hükümler, bu malların hukuki durumlarına ilişkin olarak 25.02.1998 tarih ve 4342 sayılı Mera Kanunu yürürlüğe girene kadar uygulanmaktaydı. Ancak, Mera Kanunu ile Arazi Kanunun ilgili hükümleri yürürlükten kaldırılmıştır. 3) Mevat Arazi: Kimsenin tasarrufu altında bulunmayan ve kamunun yararına terk ve tahsis kılınmamış olan boş yerlere Mevat Arazi denilmektedir. Mevat arazi, tarıma elverişli olmayan arazi karakterinde olduğu içindir ki ölü topraklar, çorak veya hali yerler olarak da ifade edilmektedir. 4) Vakıf Arazi: Genel bir deyimle; Vakıf, sosyal yardım amacıyla bir malın, bir hayır işine tahsisidir. Diğer bir deyişle; Vakıf, menfaatleri insanlara ait olmak üzere ve bir zaman suretiyle bağlı kalınmaksızın mülk bir malı temlik ve temellükten haps ve meneylemektir. İslam Hukukunda kökenlerini bulan vakıflar Allah ın mülkü sayıldığı için ona kimse dokunamaz, vakıf edilen arazi haciz edilemez, rehin ve ipotek edilemez. Mütevelli tarafından idare edilen vakıflar idari ve mali özerkliğe sahiptir. Vakıflar amaçlarına, idarelerine ve vakfedilen arazinin mülkiyetine göre sınıflandırılabilir. 5) Miri Arazi: Tamamı devlet mülkiyetindeki topraklar miri arazi veya memleket arazisi olarak adlandırılmaktadır. Arazi Kanunnamesinin 3. maddesi miri araziyi, rakabesi (kuru mülkiyeti) devlete ait olup, hukuku tasarrufiyesi ( kullanma ve yararlanma hakkı) ihale ve tefviz yoluyla belli kimselere verilmiş arazi olarak tanımlamıştır. Miri arazi Devlet tarafından şahıslara tefviz edilmekte buna mukabil tapu bedeli alınmaktadır. 19

Miri Arazinin kişilere verilmesi yani tefvizi Medeni Kanunumuzun tanzim ettiği intifa hakkından da farklıdır. (Md.721). Çünkü intifa hakkı ona sahip olanın ölümü ile sona erer, mirasçıya intikal etmez. Oysa miri arazi, mutasarrıfının vefatı halinde, mirasçılarına intikal etmektedir. Miri arazinin başkalarına devir ve ferağının caiz olması ise, tasarruf şeklini, mülkiyet hakkına çok yaklaştırmaktadır. 2.2.3- Cumhuriyet Öncesi Arazi Yazılımları Ve Kayıtlar Arazi tahririne (kaydına-tesciline) Fatih Sultan Mehmet devrinde başlanılmış, Kanuni Sultan Süleyman zamanında hız verilmiş ve Osmanlı Devleti sınırları içinde bulunan il, ilçe ve köylerde arazi tahrirleri (yazılımlar) yapılmıştır. 1534 yılında başlayıp 1634 yılına kadar süren bu tahrirler sonucu, 2350 cilt defter tutulmuştur. Bunlar hala Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü arşivinde korunmaktadır. Bu tahrirler özel mülkiyet kurmak amacıyla yapılmamıştır. Devletin yapısı gereği, özel mülkiyet müessesesi yok denecek kadar azdır ve daha çok mali amaçlar güden bir tahrir çalışması olmuştur. Yani vergi amacıyla yapılmıştır. "Kuyud-u Kadime veya Kuyud-u Hakani" adı verilmiş olan bu defterlere sancak itibarıyla miri ve vakıf arazinin envanter sonuçları yazılmıştır. Bu defterlere bugün de mer'a yaylak, kışlak gibi yerlerle su haklarına ilişkin uyuşmazlıklarda başvurulmaktadır. Diğer taraftan fermanlar ve irade şeklindeki buyruklar ile buna dayanan tahsis ve tefviz işlemleri Kuyud-u Hakani nin muhtevası ve evrakı müsbitesi arasında yer almaktadır. Ülkemizde taşınmazların tapu defterine kaydı ve maliklerine tapu senedi verilmesine 1263 (1847) yılında çıkarılan Tapu Nizamnamesi ile başlanmıştır. 1264 (1848) -1288 (1882) yılları arasında yapılan tahrirlerde miri arazinin yazımı yapılmıştır. Yazım sonuçları ise "Atik Arazi" adı verilen defterlere geçirilmiştir. Bu tarihten sonra tutulan kayıtlar, merkezi hükümetteki arşive gönderilmiş ve hak sahiplerine tuğralı tapu senedi verilmeye başlanmıştır. 1288 (1872)- 1299 (1883) tarihleri arasında oluşturulan kayıtlar yoklama usulüyle yapılan yazımlar sonucunda oluşturulmuştur. Bu çalışmalarda, tarla, çayır, yoncalık, mer'a, yaylak ve kışlak gibi taşınmaz malların nitelikleri belirlenerek, yetkili memurlar tarafından şehir, kasaba ve köy, mevkii ve sınırlarının belirtilmesi ve tahmini yüzölçümlerinin yazılması suretiyle, bir yenilik getirilmiştir. "Cedit Arazi" adı verilerek tutulan bu defterlere; Arazi Kanunnamesinin 78. maddesi hükümleri uygulanmak suretiyle araziye zilyed olan ve tasarruf etme hakkına sahip olup da hakkı kararları sabit olanların kimlikleri de belirlenmek suretiyle yazılmıştır. 1290 (1874)- 1299 (1883) tarihleri arasında köy ve mahalle esasına göre yapılan yazımların sonucu "Emlak Yoklama ve emlak Daimi" adı verilen defterler düzenlenmiştir. Burada önemli olan husus, mülk arazi için, o tarihe kadar Şer'iye Mahkemelerince kayıt tutularak "Hüccet" adıyla, hak sahiplerine tasarruf belgesi verme yetkisi, 20 ağustos 1290 (1874) tarihli idare ile tapu dairelerine devredilmiştir. Ayrıca vakıf taşınmazları için evkaf idarelerince tutulan kayıtlar ile bu tür taşınmazlara ait işlemlerinde tapu idareleri tarafından yapılması, 26 Temmuz 1291 (1875) ve 23. Mart 1292 (1876) tarihli iradelerle öngörülmüş ve bu amaçla tutulan defterlere de, "Vakfı cedit" denilmiştir. 1300 (1884)- 1307 (1891) yılları arasında artık ortada bir Tapu Teşkilatı bulunması nedeniyle, yapılan tahrir yoklamaları sonunda, arazi ve emlak kayıtları bir araya toplanmıştır. 1325 (1909) yılına kadar yoklama usulüyle yazım işleri devam etmiştir. Mahallinde tutulan kayıtlar, ay itibariyle "Hâsılat Defteri" olarak merkeze gönderilmiş ve " Zabıt Defteri" adı altında genel arşive geçirilmiştir. Bunlara ek olarak, önceleri Vakıflar İdaresince tutularak sonradan Tapu İdarelerine devredilen vakıf atik defterleriyle Hazine-i Hassa'ya ait kayıtlarda tapu arşivine intikal ettirilmiştir. Ülkemizde ilk kadastro faaliyetine 5 Şubat 1328 (1912) tarihli Emval-i Gayrimenkullerin Tahdit ve Tahriri Hakkında Kanunu Muvakkat ile başlanmış ancak araya 1. Dünya savaşının girmesi nedeniyle uygulanmamıştır. Araziye ilişkin kayıtların daha düzenli hale getirilmesine yönelik çalışmalar sonucu, arazi sahiplerine tapu senedi verilmiştir. Ancak işlemlerin sonuçlandırılamaması nedeniyle tüm araziler için tapu senedi verilememiş, mülkiyeti veya mutasarrıflığı belgeleyen ancak tapu senedi niteliğinde olmayan bir takım tasarruf belgeleri ortaya çıkmıştır. Aşağıda belirtilen bu belgeler 3402 sayılı Kadastro Kanunu ile zilyetliği kanıtlayan belgeler olarak kabul edilmiştir. a) Hüccetler: Bir kimsenin sahip olduğu mülk araziye ait şer i mahkemelerce verilen ve mülk arazinin edinme nedeni ile hudutlarını gösteren belgedir. b) Sipahi Zaim ve mültezim temessülü veya senetleri: Has, tımar veya zeamet sahiplerinin reayaya tefviz ettikleri toprağın zilyetliğini gösteren belgedir. c) Tasdiksiz Yoklama Kayıtları:1872 den başlayıp 1891 yılına kadar devam eden yoklamalarda tutulan defterlerden tasdiksiz olanlar mevcuttur. Bu tasdiksiz yoklama kayıtları da birer tasarruf belgesi sayılmaktadır. d) Kayıtları Bulunmayan Hazine-i Hassa Senetleri: Osmanlı Devletinde kurulmuş bulunan Hazine-i Hassa Nezaretindeki Emlaki Hümayun komisyonları hanedan mensuplarına ait taşınmazların akid ve tescil işlemlerini yapmak ve kayıtlarını tutmakla görevlendirilmişti. Sonradan bu usulle tutulan kayıt ve defterlerden 1 Kasım 1920 tarihli Kanunla tapu idarelerine devredilenlerin tapu kaydı hükmünde sayıldığı açıklanmıştır. Bu tür senetleri mülga Hazine-i Hassa senetleri denir. e) Muvakkat Tasarruf İlmühaberleri: 1872 yılından itibaren yapılan yoklamalar sonunda defterler düzenlenmiş ve arazi sahiplerine de muvakkat tasarruf ilmühaberi verilmiştir. Yoklama sonunda tutulmuş defterlerin birer örneği defterhane idaresine gönderilir ve orada esas defter mahiyetinde kayıtlar tutulur ve bunlar üzerinde tapu senedi düzenlenip mahalline gönderilirdi. Bu tapu senetleri muvakkat tasarruf ilmühaberleriyle değiştirilirdi. Değiştirilmemiş olanlar tasarruf belgesi sayılır. f) Şer i İlamlar: Eski hukukumuzda mahkemenin verdiği kararın tasdikli sureti anlamındadır. 20