7 DE 3 DE Mustafa Sütlaþ 8 DE



Benzer belgeler
Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn.

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

Fiskomar. Baþarý Hikayesi

2 - Konuþmayý Yazýya Dökme

2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden. A. kuraklýk B. þiddetli yaðýþlar C. soðuklarýn baþlamasý


BASIN AÇIKLAMALARI TMMOB EMO ADANA ÞUBESÝ 12. DÖNEM ÇALIÞMA RAPORU BASIN AÇIKLAMALARI

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Kanguru Matematik Türkiye 2017



Kanguru Matematik Türkiye 2018

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez?

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Simge Özer Pýnarbaþý

ALPER YILMAZ KIZILCAÞAR MAHALLESÝ MUHTAR ADAYI


Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3

2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz aralýk 2005/sayý 91 Kasým

Barodan Haberler. Edinilmiþ Mallara Katýlma Semineri (Akþehir) Anayasa Mahkemesine Bireysel Baþvuru Semineri. Türk Borçlar Kanunu Semineri

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::.

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi'nden Haberler *1 Þubat 2016 tarihinde faaliyetlerine baþlayan Suruç Mülteci Danýþma Merkezi; mülteci, sýðýnmacý ve

17a EK 17-A ÖYKÜ KONTROL LÝSTESÝ. ² Rahim Ýçi Araçlar - Ek 17-A²

ünite1 Sosyal Bilgiler

Programýmýz, Deneyimimiz, Çaðdaþ Demokrat Ekibimiz ve Çaða Uygun Vizyonumuz ile Yeniden

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn

7. ÝTHÝB KUMAÞ TASARIM YARIÞMASI 2012

Konular 5. Eðitimde Kullanýlacak Araçlar 23. Örnek Çalýþtay Gündemi 29. Genel Bakýþ 7 Proje Yöneticilerinin Eðitimi 10

Kanguru Matematik Türkiye 2017

3. Çarpýmlarý 24 olan iki sayýnýn toplamý 10 ise, oranlarý kaçtýr? AA BÖLÜM

T.C YARGITAY 9. HUKUK DAÝRESÝ Esas No : 2005 / Karar No : 2006 / 3456 Tarihi : KARAR ÖZETÝ : ALT ÝÞVEREN - ÇALIÞTIRACAK ÝÞÇÝ SAYISI

07 TEMMUZ 2010 ÇARŞAMBA 2010 İLK ÇEYREK BÜYÜME ORANI SAYI 10

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz... nisan 2005/sayý 83

Kanguru Matematik Türkiye 2015

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

TEST. 8 Ünite Sonu Testi m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 K 25 6 L 30 5 M 20 7

Ne-Ka. Grouptechnic ... /... / Sayýn Makina Üreticisi,


ÝÇÝNDEKÝLER 1. TEMA OKUL HEYECANIM Kazaným Testi Fiziksel Özelliklerim Duygularým Haftanýn Testi...


Dövize Endeksli Kredilerde KKDF

FEN BÝLÝMLERÝ. TEOG-2 DE % 100 isabet

* Okuyalım: * Akıl Oyunları: * Matematik: * El Becerisi: * Alıștırma-Bulmaca: * Bilim ve Teknoloji: * Gezelim-Görelim:

Kanguru Matematik Türkiye 2017

KOBÝ lerin iþ süreçlerini daha iyi yönetebilmeleri için

Ermeni soykýrýmý nýn avukatlarý

Genel Yetenek Testi Örnek Soru Çözümleri

Ücretlerin Bankalardan Ödenmesi Zorunlu Hale Getirilmiþtir

Kanguru Matematik Türkiye 2015


Gelir Vergisi Kesintisi

mmo bülteni mart 2005/sayý

Corporate Stars, Türkiye nin en iyi markalarını bir araya getiren sosyal bir iş platformudur.

Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ.

Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý

COPYRIGHT EBD YAYINCILIK LTD. ŞTİ.

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz Basýnda Odamýz kasým 2005/sayý 90

1. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL

3. FASÝKÜL 1. FASÝKÜL 4. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL 5. FASÝKÜL. 3. ÜNÝTE: ÇIKARMA ÝÞLEMÝ, AÇILAR VE ÞEKÝLLER Çýkarma Ýþlemi Zihinden Çýkarma

Faaliyet Raporu. Banvit Bandýrma Vitaminli Yem San. A.Þ. 01 Ocak - 30 Eylül 2010 Dönemi


Yükseköðretimin Finansmaný ve Finansman Yöntemlerinin Algýlanan Adalet Düzeyi: Sakarya Üniversitesi Paydaþ Görüþleri..64 Doç.Dr.

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi Açýldý TOHAV'ýn mülteci ve sýðýnmacýlara yönelik devam ettirdiði çalýþmalar kapsamýnda açtýðý SURUÇ MÜLTECÝ DANIÞM

Corporate Stars, Türkiye nin en iyi markalarını bir araya getiren sosyal bir iş platformudur.

Ovacýk Altýn Madeni'ne dava öncesi yargýsýz infaz!


FSAYT ÇORUM GAZETESÝ NÝN KATKISIZ ORGANÝK SPOR-MAGAZÝN-MÝZAH EKÝDÝR. FÝYATI: Okuyana Beleþ

Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler. Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung. Freie Hansestadt Bremen.

5. 2x 2 4x + 16 ifadesinde kaç terim vardýr? 6. 4y 3 16y + 18 ifadesinin terimlerin katsayýlarý

01 EKİM 2009 ÇARŞAMBA FAİZ SAYI 1

KAMU MALÝYESÝ. Konsolide bütçenin uygulama sonuçlarýna iliþkin bilgiler aþaðýdaki bölümlerde yer almýþtýr. KONSOLÝDE BÜTÇE ÝLE ÝLGÝLÝ ORANLAR (Yüzde)

17 ÞUBAT kontrol

Mudurnu markasýnýn satýþa çýkmasý, bize bir ikramdý.. Mudurnu Piliç Yönetim Kurulu Baþkaný Zuhal Daþtan:

Kanguru Matematik Türkiye 2017

ERHAN KAMIŞLI H.Ö. SABANCI HOLDİNG ÇİMENTO GRUP BAŞKANI OLDU.

BÝMY 16 - TBD Kamu-BÝB XI Bütünleþik Etkinliði

ÝNSAN KAYNAKLARI VE EÐÝTÝM DAÝRE BAÞKANLIÐI

Kanguru Matematik Türkiye 2017

ünite 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr? Vatan ve ulus sevgisinin yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

Vergi Usul Kanunu Ceza Hadleri



DENEME Bu testte 40 soru bulunmaktadýr. 2. Bu testteki sorular matematiksel iliþkilerden yararlanma gücünü ölçmeye yöneliktir.

Týp Fakültesi öðrencilerinin Anatomi dersi sýnavlarýndaki sistemlere göre baþarý düzeylerinin deðerlendirilmesi

DOÐALGAZ ÝÇ TESÝSAT MÜHENDÝS YETKÝLENDÝRME KURSU DÜZENLENDÝ

Yat, Kotra Ve Her Türlü Motorlu Özel Tekneler Ýçin Geçerli Olan KDV Ve ÖTV Ora


GRUP TOPLU ÝÞ SÖZLEÞMESÝ GÖRÜÞMELERÝNDE UYUÞMAZLIK

Uður Tok ÇOK SEVMÝÞSÝN. Sen onu çok sevmiþsin, Daha da seveceksin, Sen onunla aðlayýp, (sen onunla var olup,) Onunla güleceksin. (Onunla öleceksin.

Seri Numaralý Kdv Genel Tebliði

ÖNSÖZ. Güzel bahar günlerini ve sýcacýk anlarý birlikte paylaþmak dileðiyle

DOÐRUNUN ANALÝTÝÐÝ - I

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

Transkript:

25 Kasým Dünya Kadýna Yönelik Þiddetle Mücadele Günü Kadýnlar alanlarý mora boyamýþ ellerinde öldürülen kadýn arkadaþlarýnýn resimleri, dillerinde erkeklerden alacaklýyýz, kadýna þiddete son, erkek egemenliðine son sloganlarý Devlet erklerinin kadýn erkek eþit deðildir söylemleri, yargýnýn kadýn katillerini destekler nitelikte "haksýz tahrik", "iyi hal" adý altýnda ceza indirimi uygulanmalarý ve sözde imzalanan sözleþmelerle erkek þiddeti devam ediyor. Kadýnlar diyor ki; biz meclisiyle, hükümetiyle, yargýsýyla, içinde bulunduðumuz bu sistemin kadýný koru(ya)mayacaðýný biliyoruz. Bu haykýrýþlar yalnýzca Kadýna Yönelik Þiddetle Mücadele Günü dolayýsýyla deðil Türkiye de son sekiz yýlda þiddet %1400 artarken, dünya sýralamasýnda 6. sýrada yer alýyorken ve her gün 3 kadýn erkek sevgisinin aþýrýlýðýna maruz kalýyorken; kadýnlarýn yalnýzca dün sokaða çýktýðýný söylemek haksýzlýk olur. 7 DE Anadolu Grubu tarafýndan Gerze'nin Yaykýl Köyü'nde yapýlmak istenen termik santrala karþý bir araya gelen Gerzeliler, Cezaevi önünden buluþarak Gerze meydanýna kadar yürüdü. Burada bir araya gelen topluluk, Gerze'de Termik istemiyoruz, Termiðe Ýnat Yaþasýn Hayat sloganlarýyla tepkilerini dile getirdi. Miting alanýnda, Hopa'da öldürülen çevre direniþçisi Metin Lokumcu'yu selamlayan pankartlar da yerini aldý. Köylülerin ve Yeþil Gerze Platformunun kortejin önünde yer aldýðý yürüyüþte coþku hakimdi. Yaykýl köylülerinin yaný sýra, toplanma alanýnda ÖDP, TKP, EHP, Halkevi, Derelerin Kardeþliði Platformu, Karadeniz Ýsyandadýr Platformu, Gençlik Muhalefeti de yer aldý. Antalya Kültür ve Cemevi ziyaretinde; Hacý Bektaþ Veli Anadolu Kültür Vakfý Antalya Þube Baþkaný Müslüm Turgut ve Alevi Kültür Dernekleri Baþkaný Hakverdi Çelik ve Yönetim Kurulu üyeleri ile görüþen Hacý Bektaþ Veli Kültür Derneði Baþkaný Nafiz Ünlüyurt ve beraberindeki Dernek Yönetim Kurulu Üyeleri Antalya Kültür ve Cemevi hakkýnda bilgi aldýlar. Birlikte Kültür ve Cemevini gezdiler, toplantý salonunda Alevi toplumunun sorunlarý, Kültürün yaþatýlmasý önündeki engeller ve örgütlere düþen görevler hakkýnda görüþ alýþ veriþinde bulundular. Ülkenin ve bölgenin içerisinde bulunduðu sorunlar ve Alevilerin olaylara bakýþý üzerine deðerlendirmede yaptýlar. Hacý Bektaþ Veli Kültür Derneði Baþkaný Nafiz Ünlüyurt Hacýbektaþ ta yaptýrýlacak Hacý Bektaþ Veli Kültür Kompleksi ve Cemevi projesi için Antalya Kültür ve Cemevi projesi ve deneyimleri hakkýnda bilgi 3 DE...Adnan hoca diye birisi sahtekar. Cem televizyonunda geçen akþam ulan yanlýþ kanalýmý açtým dedim. Almýþ yanýna yedi tane güzel kýz. Bende aldým fotoðraf makinemi elime tak tak fotoðraflarýný çektim. Mustafa Sütlaþ sevgili ayfer tunç'la yazý üzerinden tanýþýyorum. geçen yýl "bir deliler evinin yalan yanlýþ anlatýlan kýsa tarihi"ni okumuþtum. bu yýl kitapçýda "suzan defter"i görünce hemen aldým. çok hýzlý olmasa da okuyup bitirdim. son söyleyeceðimi baþtan söyleyeyim: çok sevdim, çok beðendim. ekmel beyi, derya hanýmý, suzan'ý, derya'nýn abisini, tüm diðerlerini. ama daha da çok onun bu romanýný yazma þeklini sevdim. birbirine bakan karþýlýklý her sayfada ayný olaylar eþ zamanlý olarak iki ayrý insan tarafýndan, iki ayrý insanýn... Ekosistemin vazgeçilmezi olan sudan, potansiyel enerji kinetik enerjiye çevrilerek, elektrik enerjisi elde edilir. Bu dönüþüm hidrolik santrallerle gerçekleþtirilir. Hidrolik santraller (HES ler) su biriktirmeli (barajlar) ve biriktirmesiz (nehir tipi) olmak üzere ikiye ayrýlýr. 8 DE

Türkiye nin de üyesi olduðu Ekonomik Ýþbirliði ve Kalkýnma Örgütü (OECD) bugünlerde 50. Yýlýný kutluyor. Kökleri Marshall Planýna kadar uzanan OECD nin Batýlý kapitalist ülkeler yanýnda geliþmekte olan ekonomilerden de üyeleri var. Türkiye OECD nin kurucularýndan ve 34 üyesinden biri. OECD, Türkiye ye sosyal güvenlik ve iþçi haklarý konusunda sýk sýk piyasacý, neoliberal reçeteler sunmasýyla da biliniyor. OECD piyasacýlýðýn mabedlerinden biri. Her þey bir yana OECD nin çeþitli alanlarda kapsamlý istatistiki serileri var. Zaman zaman bakmakta yarar var. Bugün OECD nin sendikalaþma istatistiklerine göz atmak istiyorum. Oldukça detaylý sendikalaþma serileri var. Sendikalaþma oranlarýna iliþkin istatistiki veri setleri oluþturmanýn, veri derlemenin zorluklarý bilinir. O nedenle bu veriler oldukça kýymetli. Bakalým Türkiye 34 OECD ülkesi içinde sendikalaþma açýsýndan nerede? OECD nin son sendikalaþma verilerine bakýlacak olursa Türkiye nin durumu içler acýsý. Türkiye OECD nin en kötüsü. Evet en kötüsü. Türkiye yüzde 5.9 luk (yazýyla beþ nokta dokuz) sendikalaþma oranýyla OECD ülkeleri arasýnda sonuncu durumda. Hayýr hata filan yok. Sendikalaþma oraný öyle Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakanlýðý nýn istatistiklerindeki gibi yüzde 59 deðil, sadece yüzde 5.9. Takke bir kez daha düþtü kel göründü. Türkiye OECD sonuncusu. Ýstatistiklere biraz daha yakýndan bakalým. Bir baþka çarpýcý nokta Türkiye de sendikalaþmanýn son yýllarda giderek hýzla düþmesi. OECD verilerine göre 2001 yýlýnda yüzde 10 olan sendikalaþma oraný 2009 da 5.9 a gerilemiþ. Zaten düþükmüþ ama iyice düþmüþ. Sendika üyeliði 2000 li yýllarda yüzde 40 tan fazla düþmüþ. Kim bilir, bu OECD nin savunduðu politikalar açýsýndan baþarý bile sayýlabilir! Ne kadar az sendika, piyasa için o kadar iyi! Büyüklerimiz bunu ileri bir baþarý olarak da sunabilir. Sendikalaþma oranlarý her yerde geriliyor, bizde de gerilediyse ne olmuþ denebilir. Ama kazýn ayaðý öyle deðil. Türkiye sendikalaþma oranlarýnda yerlerde sürünmekle kalmýyor, sendikalaþmanýn gerilemesi konusunda baþa güreþiyor. Evet OECD de de sendikalaþma oraný gerilemiþ. 2001-2099 arasýnda yüzde 20.4 ten yüzde 18.4 e gerilemiþ. Özetle OECD de yüzde 10 luk bir düþüþ var. Türkiye de ise yüzde 40 lýk. Ne diyelim! Bu performansa nazar deðmesin. Peki, Türkiye nin bu sýralar hiza vermeye çalýþtýðý, krizle boðuþan ülkelerde durum ne? Önce Yunanistan gibi mi olalým denen komþuya bakalým. O da ne! Sendikalaþma oraný yüzde 24. 2001 de yüzde 25 imiþ. Neredeyse yerinden kýpýrdamamýþ. Eee sende kriz olmasýn da kimde olsun komþu! Ne kadar sendika, o kadar kriz. Bir de Ýtalya ya bakalým: Sendikalaþma oraný yüzde 35. Ýnanýlýr gibi deðil. 2001 de yüzde 34 imiþ. Olacaðý budur, sendikalaþma oraný artarsa kriz de artar! Bir de Þili nin durumu var. Orada da sendikalaþmada küçük bir artýþ eðilimi var. Bizden söylemesi derhal tedbir alsýnlar. Yoksa Þili de yakýnda krize girebilir! Þimdi anlaþýldý mý Türkiye nin neden Yunanistan gibi Ýtalya gibi krize saplanmadýðý ve ekonomisinin týkýr týkýr iþlediði. Ne kadar az sendika, o kadar çok istikrar! Yukarýda OECD nin en kötüsü diyerek abesle iþtigal etmiþim. Aslýnda Türkiye OECD nin en iyisi! Sendikalaþmayý önleyerek istikrarlý bir ekonomi gerçekleþtirmiþ. Yunanistan olmamýþ, Ýtalya olmamýþ... Mazallah, bizde de sendikalaþma oranlarý yüzde 25-30 larda olsaydý nice olurdu halimiz. (Birgün) YAÞAR AYDIN/BÝRGÜN - GERZE Anadolu Grubu tarafýndan Gerze'nin Yaykýl Köyü'nde yapýlmak istenen termik santrala karþý bir araya gelen Gerzeliler, Cezaevi önünden buluþarak Gerze meydanýna kadar yürüdü. Burada bir araya gelen topluluk, Gerze'de Termik istemiyoruz, Termiðe Ýnat Yaþasýn Hayat sloganlarýyla tepkilerini dile getirdi. Miting alanýnda, Hopa'da öldürülen çevre direniþçisi Metin Lokumcu'yu selamlayan pankartlar da yerini aldý. Köylülerin ve Yeþil Gerze Platformunun kortejin önünde yer aldýðý yürüyüþte coþku hakimdi. Yaykýl köylülerinin yaný sýra, toplanma alanýnda ÖDP, TKP, EHP, Halkevi, Derelerin Kardeþliði Platformu, Karadeniz Ýsyandadýr Platformu, Gençlik Müdafilerinin boykot etmesinin ardýndan avukatsýz Ýstanbul 11. Aðýr Ceza Mahkemesi'ne sevk edilen 41'i avukat 43 kiþinin mahkeme sorgusu tamamlandý. 10 kiþi serbest býrakýlýrken Gazeteci Cengiz Kapmaz dahil olmak üzere 29'u avukat 34 kiþi tutuklandý. Diyarbakýr'da da "KCK" adý altýnda düzenlen ev baskýnlarý sonrasý gözaltýna alýnan 43 kiþiden aralarýnda BDP Diyarbakýr Ýl Eþbaþkaný Ömer Önen'in de bulunduðu 36 kiþi tutuklandý. Tutuklanma talebiyle Ýstanbul 11. Aðýr Ceza Mahkemesi'ne sevk edilen PKK Lideri Abdullah Öcalan'ýn 41 avukatýnýn müdafiliðini üstlenen 100'ü aþkýn avukatýn mahkemeyi boykot etmesinin ardýndan avukatsýz süren mahkeme sona erdi. 10 kiþi serbest býrakýldý, 29'u avukat 34 kiþi ise tutuklandý. Tutuklananlar arasýnda Özgür Gündem yazarý Cengiz Kapmaz da var. BDP'YE GÝDEN BDP'LÝLER TUTUKLANDI! Diyarbakýr'da Kürt siyasetçilere yönelik düzenlenen operasyon kapsamýnda gözaltýna alýnan 43 kiþiden 36'sý mahkeme tarafýndan "Örgüte üye olmak" ve "Örgüt faaliyetleri içinde bulunmak" iddialarýyla tutuklandý. Aralarýnda BDP il, ilçe baþkanlarý, DTK Daimi Meclis üyeleri, Eðitim Sen üyeleri, mahalle meclis üyelerinin de bulunduðu kiþiler hakkýnda iddia edilen suçlamalarla ilgili sorulan sorular arasýnda öne çýkan en ilginç soru ise, "BDP'ye neden gidiyorsun?" oldu. Þu ana kadar "KCK" adý altýnda sürdürülen ve öncesinde de binlerce kiþinin yargýlanmasýna neden olan operasyonlarda aðýrlýkta teknik ve fiziki takibin yaný sýra "gizli" tanýk beyanýna Muhalefeti de yer aldý. Mitingin açýlýþ konuþmasýný yapan Gerze Belediye Baþkaný Osman Belovacýklý, sonucu ne olursa olsun termik santrale izin vermeyeceklerini söyledi. Belovacýklý, "Ýlçemizde, þehrimizde hayatýn sürmesi için direniþimize devam etmeliyiz. Bugüne kadar ortaya koyduðumuz direniþi devam ettirmeliyiz" diye konuþtu. Gerze Belediye Baþkaný mitinge katýlan Gerzelilere direniþe devam sözü vererek kürsüden ayrýldý. DÝRENÝÞÝMÝZ BÜYÜYEREK SÜRECEK Yeþil Gerze Çevre Platformu Sözcüsü Þengül Þahin konuþmasýnda, termik santralin sadece Gerze'yi deðil tüm yer verilirken, bu soruþturma için de savcýnýn teknik takip kararýný 23 kez uzattýðý ortaya çýktý. Savcýlýk aþamasýnda ve sevk edildikleri nöbetçi mahkeme tarafýndan sorulan sorular arasýnda parti faaliyetleri olduðu öðrenilirken, yine aralarýnda husumet bulunan ailelerin barýþtýrýlmasýnýn ise PKK Lideri Abdullah Öcalan'ýn 4 ayaklý paradigmasýnýn "hukuk komisyonu" içinde yer aldýðýnýn ve bunun da suç sayýldýðý kaydedildi. Partileri tarafýndan organize edilen, toplantý, gösteri ve yürüyüþ etkinlikleri, cenaze törenleri ile ilgili de suçlanan 43 kiþiden 36'sý tutuklandý. BDP Diyarbakýr Ýl Eþ Baþkaný Ömer Önen, Baðlar Belediye Baþkan Yardýmcýsý Derya Tamriþ, DTK Daimi Meclis Üyesi Bedia Akaya, BDP Baðlar Ýlçe Baþkaný Ali Yüce, Ýl Genel Meclisi Üyeleri Þafi Hayme ile Fatma Kýzýlkaya, Baðlar Belediye Meclis Üyeleri Kadri Göktimur ile Ahmet Doðan, Barýþ Anneleri Ýnisiyatifi Aktivisti Sinoplularý ilgilendirdiðini söyledi. Þahin in ardýndan Yaykýl Köyü muhtarý Ahmet Tiryaki konuþma yaptý. Daha sonra da Türk Mühendis ve Mimar Odalarý Birliði(TMMOB) Baþkaný Mehmet Soðancý konuþmasýný gerçekleþtirdi. Konuþmalardaki temel vurgu, "Termik santralin insan ve çevre saðlýðýna zararlarý ve mücadele kararlýlýðý" oldu. KÝM NE DEDÝ? ÖDP Genel Baþkan Yardýmcýsý Önder Ýþleyen: "Emeðin ve doðanýn daha çok sömürülmesine dayanan kapitalizmin yeni saldýrýlarý ile dünya bir yýkýma doðru sürükleniyor. Ekonomik krizle sarsýlan kapitalizm, krizi doðayý daha fazla sömürerek aþmaya çalýþýrken ekolojik krizi de derinleþtiriyor. Kapitalizm kendi sonu ile birlikte yaþamýn da sonunu hazýrlýyor. AKP, sermayenin doðayý metalaþtýrmasýnýn önündeki engelleri kimi zaman yasalarla, kimi zaman polis ve jandarma ile aþarak gökyüzünü, dereyi, suyu, topraðý satýyor. Ancak kimse bunun öyle sessiz sedasýz gerçekleþeceðini, halkýn bunu kuzu kuzu kabul edeceðini beklemesin. Gerze, bunun baþka yerlere de umut veren en güzel örneklerinden birisidir. Evet, Gerze halký direndi, direnerek güç kazandý. Ýþte burada Yaykýl Köyü'nün giriþinde bir direniþ nöbeti çadýrý var. Bunlarý aþmak öyle kolay deðil. Bugün de burada direnen onurlu Gerze halkýnýn sesine ses katmak için Ankara'dan ve Karadeniz'in dört bir yanýndan geldik. Ne Gerze'de, ne de baþka bir yerde santral istemiyoruz. Hopa'dan Gerze'ye, halkýn geriletilemeyen iradesi ve direniþi bugün de yeni bir güç kazanýyor. Hopa'nýn, Solaklý'nýn sesiyle Gerze halkýnýn sesi birleþiyor. Halkýn birleþik mücadelesi karþýsýnda AKP de, polisin-jandarmanýn korumaya aldýðý þirketler de duramayacaktýr" dedi. Yüksel Barut, Belediye çalýþaný Abdullah Yalçýn, BDP çalýþanlarý M. Cevat Aydýn, Gülþen Çelik, Ýrfan Çelik, Ýbrahim Mercan, Canan Güler, Latif Ýpek, Bilal Alantar, Þefik Yýldýrým, M. Ali Adsýz, Felemez Tekel, Þahin Seyyar, Nurettin Karataþ, Emin Açýkgöz, Ömer Gülcü, Ömer Filiz, Fikret Çelik, Bilal Alantar, Canip Akan, Azize Aslantaþ, Tahir Baran, Seyfettin Yakut, Recep Gümüþ, Kemal Onur, Mehmet Kaya, Ýhsan Edip ve Heybet Yüce, "Örgüt üyesi olmak" ve "Örgüt faaliyetleri içinde bulunmak" iddialarý ile tutuklanarak cezaevine gönderildi. Mehmet Okur, Garip Demir, Nebile Þafak ve soyadý öðrenilemeyen Zelal isimli yurttaþ ise savcýlýk aþamasýnda, Eðitim Sen Üyesi Yusuf Eminoðlu, BDP Baðlar Ýlçe Yöneticisi Erdal Þenadam ve M. Seydoþ Ýçier ise, mahkeme aþamasýnda tutuksuz yargýlanmak üzere serbest býrakýldý. (Evrensel)

Tunceli millet vekili Hüseyin Aygün ün Dersim de yapýlan katliamda olan açýklamalarý hem CHP yi hem de AKP yi harekete geçirdi. Baþbakan Erdoðan ýn Dersim de yapýlan katliamdan dolayý özür dilemesi ülkemiz için iyi bir olgudur ama özürde bile polemik yapýyor. Onu siyasi malzeme olarak kullanýyor. Dersim i AKP ile CHP arasýnda bir hesaplaþma malzemesi olarak kullanmasý hiç hoþ deðildir. Oysa ki Dersim katliamýnýn sorumlularýný açýklarken o dönemin CHP yöneticileri ve Ýnönü ile sýnýrlandýrýyor. Oysa ki katliamda birinci derecede aktif rol alan dönemin baþbakaný Celal Bayar ve ekibini es geçiyor. Bütün bu bilinirliklere raðmen CHP nin susmasý, konuþmamasý AKP nin ekmeðine yað sürüyor. Baþbakan Erdoðan da fýrsatýný buldukça saldýrýyor. Dersim katliamýnda birinci derecede aktif rol alan Celal Bayar, Fevzi Çakmak, general Alpdoðan aþýrý dindar yönleri olan kiþilerdir. Asýl açýlmasý gereken arþivler açýlmýyor. Baþbakan toplumun bildiði bilgileri söylüyor. Cumhurbaþkanlýðý ve genelkurmay arþivlerinin açýlmasýyla yeni bilgiler ýþýðýnda Dersim katliamýnýn kimler tarafýndan yapýldýðý netleþebilir. Bu arþivlerde görev alacak askerlerin toplumun hangi kesiminden seçildiði gerçeði var. Seçilen bu askeri kýtalar, bugünkü Türkiye nin sýkýþmýþlýðýný da açýklar. Ötekine karþý þartlanmýþ bir Ýslami kesim var. Dersim e gönderilen askerler bu kesimden seçildi. Dersim arþivlerini açýlýyorum derken bu katliam içerisinde yer alan Ýslami kesimi de aklamayý düþünüyor. Bu son derece vahim ve üzücüdür. Muhavazakar kesimin Türkiye ayaðýndaki iktidarlarýn yapmýþ olduðu hatalarý görmezden gelmesine yol açar. 1937 yýlýnda yapýlan bu katliamda tek partili dönem CHP vardýr. Ýktidar da o devlet de o. Ama CHP içerisinde saðcýsý, solcusu,milliyetçisi, muhavazakarý hepsi CHP içerisinde siyaset yapmaktadýr. Yani AKP nin kökleri ta o zamanki CHP nin içerisindedir. Bu katliamý sadece CHP ye yüklemek ucuz bir politikadýr. Baþbakan Erdoðan ýn Dersim yaklaþýmý Madýmak olayýna bakýþ açýsýyla neredeyse ayrýlýk taþýyor. Madýmak katliamý yapanlarla yüzleþmesi gerekir. Madýmak katliamý sorumlularý ellerini kollarýný sallayarak meclisin içinde dolaþýyor. Kazanýz mübarek olsun diyen kiþi de AKP nin milletvekili. 1937 yýlýndan bu yana gelen iktidarlar toplumun nasýl Ýslamileþtirileceði nasýl asimilasyonlaþtýrýlacaðý politikalarýyla yönetiliyor. Düþünceleri hala içinde bulunduðumuz iktidar, aydýnlarý, yazarlarý, konuþan, düþünen insanlarý ayný yöntemlerle sindirmeye çalýþýlýyor. Celal Bayar, Fevzi Çakmak siyaseten de zihniyet olarak da bugünkü AKP nin kökleridir. Katliamýn sorumlusu devlettir. ACINASI ÖÐRETMENLERÝMÝZ Kusura bakmayýn öðretmen kökenli olduðum halde içimden öðretmenler gününü kutlamak gelmiyor. Nerede sorunlu kesimler varsa onlarý mutlu etmek, teselli etmek için bir gün tespit edilmiþ. Atamasý yapýlmayan binlerce öðretmen, geçim derdine düþüp ikinci bir iþ arayan, saygýnlýðý kalmayan bin bir dertlerle baþ baþa kalan öðretmenlerimiz. Yüzde 57 sinin ruhsal bunalým içinde olduðu, yüzde 75 i borç içinde olduðu, yüzde 52 si sinema konser gibi etkinliklere hiç katýlmadýðý, yüzde 85 i günlük gazete okumadýðý bir ülkede ancak öðretmenler gününde eline birer karanfil tutuþturarak gelecek seneler yine bekleriz yolunuz açýk olsun denilir. Sulucakarahöyük/ANTALYA Geçtiðimiz hafta Antalya Hacýbektaþlýlar Sosyal Yardýmlaþma derneði 15. Açýlýþ yemeðine katýlan Hacý Bektaþ Veli Kültür Derneði 20.11.2011 Pazar günü Antalya Kültür ve Cemevi ni ziyaret ettiler. Antalya Kültür ve Cemevi ziyaretinde; Hacý Bektaþ Veli Anadolu Kültür Vakfý Antalya Þube Baþkaný Müslüm Turgut ve Alevi Kültür Dernekleri Baþkaný Hakverdi Çelik ve Yönetim Kurulu üyeleri ile görüþen Hacý Bektaþ Veli Kültür Derneði Baþkaný Nafiz Ünlüyurt ve beraberindeki Dernek Yönetim Kurulu Üyeleri Antalya Kültür ve Cemevi hakkýnda bilgi aldýlar. Birlikte Kültür ve Cemevini gezdiler, toplantý salonunda Alevi toplumunun sorunlarý, Kültürün yaþatýlmasý önündeki engeller ve örgütlere düþen görevler hakkýnda görüþ alýþ veriþinde bulundular. Ülkenin ve bölgenin içerisinde bulunduðu sorunlar ve Alevilerin olaylara bakýþý üzerine deðerlendirmede yaptýlar. Hacý Resmi bitirdim. Cemevi ne götürdük. Güzel bir tören yapýldý. Lokma yedik, konuþmalar yapýldý. Resim þimdi nerde duvar damý? Naci Özçelik: Hacý Bektaþ Veli Vakfý odasýnda duvarda. Fikret Otyam: Güzel! oraya mý asmýþlar? Oradakilere; Bakýn beni Cemevi nden kaldýracaksýnýz. Aðlamak yok. Baðýrmak yok. Türküler söyleyeceksiniz, Deyiþler söyleyeceksiniz, lokma yiyeceksiniz. Gerisini onlar bilir. Yerini bilen var onlar götürecek. Varýnca görürüz. Mustafa Özcivan: Gelince görürsün hocam. Fikret Otyam: Ya kýsmet. Geçende Cemevinde yine yemek yapýlýyordu. Çalýþtýðým resimlerden birini 20 milyara satmýþlar. Daha öncede resmimin biri 25 milyara satýldý. Diyarbakýr dan biri 30 milyar vermiþ. Kitap baskýlarýna, Cemevine veriyorum. Geçen bi gece daha yapýn size 20 milyar daha resmin birini satarýz. Dedim. Efendim buraya çocuklar geliyor gece için. Broþür çýkacak. O kadar çok çalýþma var ki bilgisayarda. Çocuklar, hocam þunu da yaz, bunu da imzala kitaplar yaðma yaðma. 100 tane istedim. Düþtü 60 a derken para verip bastýran adamada kalmamýþ. 30 u da ona gitti. Lan kim dedim bu parayý veren? Geldi boynuma sarýldý. Törende bana çay getiren adam. Çorumlu müteahhitmiþ. Mustafa Özcivan: Geçen geldiðimde sen beni aradýn ya havaalanýndaydým, Bektaþ Veli Kültür Derneði Baþkaný Nafiz Ünlüyurt Hacýbektaþ ta yaptýrýlacak Hacý Bektaþ Veli Kültür Kompleksi ve Cemevi projesi için Antalya Kültür ve Cemevi projesi ve deneyimleri hakkýnda bilgi alma sorusuna; Hacý Bektaþ Veli Anadolu Kültür Vakfý Antalya Þube Baþkaný Müslüm Turgut, Antalya Kültür ve Cemevi üzerinden deðerlendirerek, kültürel amaçlý bu tür projelerin yer sorunu yoksa mutlaka yatay projeler olmasý gerektiðini belirtti. Çok katlý yapýlarýn maliyet, dayanýklýlýk ve hizmet verme açýsýndan tam olarak deðerlendirilemeyen atýl alanlarýn fazla olduðu oysa yatay yapýlaþmada kullaným, dayanýklýlýk ve maliyetin daha verimli olacaðý yönünde yaptýklarý çalýþmalarla karþýlaþtýrmalý bilgi verdi. Alevi Kültür Dernekleri Antalya Þube Baþkaný Hakverdi Çelik, Antalya Kültür ve Cemevi nde verdikleri hizmetleri anlattý. Hakverdi Çelik, Cemevi nde kültürel çalýþmalar, toplantýlar, sempozyumlar yanýnda semah ve baðlama kurslarý verdikleri ve ayrýca Alevi Sünni ayýrýmý havaalanýnda tam uçaða bineceðim, telefon etti hocam ya Özcivan kitabýný unutmuþsun burada bir dahaki geldiðimde alýrým dedim. Þimdi alacak var. Fikret Otyam: Vermedim mi? Þimdi aldýn mý ya? Mustafa Özcivan: Dediniz ya kitabýný burada unutmuþun diye. Evet, hocam bana Gazipaþada iken bir kitap birde bant göndermiþti. Onu kim aldýysa aldý vermedi. Bulamadým. Mahzuni ile ilgili sohbetleri filan vardý. Onlarý ne yaptýn? CD ye filan kaydettirseydin bozulmaz kaybolmazdý hocam. Fikret Otyam: Sana Almanya yý anlatayým. Ben Mahzuni nin, Ruhi Su nun tüm eserlerini topladým. Bu halkýn malý. Ruhi Su zamanýnda geldi bir danýþmaný; Ruhi aðbi ben bunu nasýl satarým. Tekirdaðlý sattý derler. Ýnsan orda aðlamaya baþladý tepki koydu. O istiyo bu istiyo ben dedim bunlar hepsi CD ye çekilecek ben yaþarsam bunlarý paraylan satmak yok. Eser sahibine telif haklarý verilecek. Bir de madde koyduk bir yýl içinde bitirilmediði takdirde aynen gerisin geriye iade edilecek. Derken birileri sahip çýktý. Buraya geldi çocuklar büyük bir makine getirmiþler bir saat çalýþýyor iki saat duruyor. Koca Almanya dan yuvarlak tenekelere yapacak bir makine bulamamýþlar. Ben yezidim alýn bunlarý ben öldükten sonra ne olacak yahu. Yakacaðým hepsini dedim. 5 tanesini yaktýlar. Devam ederiz dediler o da olmadý. En nihayet bantlarý Aþýk Daimi nin kýzýna evladým al þunlarý dedim. Filiz Otyam: O yediemin diye ona verdiler. Fikret Otyam: Þahkulu na verildi. Güvenilir namuslu insanlar. Filiz Otyam: Seyfi Oktay filan onlarýn üyesi. Fikret Otyam: Bunda ne var ya sen geleceksin türkü isteyeceksin parayý bastýracaksýn eser sahiplerine süper olur. Öldüyse varislerine. Çok ölü var. Mezarlýk gibi birader. Mustafa Özcivan: Evet hocam. yapmadan her vatandaþýn cenaze hizmetlerini yaptýklarý örnek temiz bir morg bölümlerinin olduðu, dede ve analarýn cenaze yýkama ve kefenleme iþlemlerini yaptýklarýný gülbenklerle, türekçe dualarla cenaze kaldýrdýklarýný bu hizmetten Alevi olmayan vatandaþlarýnda çok memnun kaldýklarýný anlattý. Lokma sunumlarýn hemen hergün gerçekleþtiðini söyledi. Hacý Bektaþ Veli Kültür Derneði Yönetim Kurulu, Cemevi 2.Katta bulunan Hacý Bektaþ Veli Anadolu Kültür Vakfý Salonunda Sanatçý Fikret Otyam ýn; Kültür ve Cemevi açýlýþýnda açýk artýrma ile satýþa sunduðu, 20.000 liraya satýlan ve gelirin Fikret Otyam tarafýndan Kültür ve Cemevi ne baðýþlandýðý Hacý Bektaþ Veli tablosu önünde fotoðraf çektirdiler. Antalya Kültür ve Cemevi nde lokma ikramý sonrasý Hacý Bektaþ Veli Kültür Derneði Baþkaný Nafiz Ünlüyurt, Yönetim Kurulu adýna, Antalya Kültür ve Cemevi nde bulunan tüm yönetici ve üyelerini 10 Aralýk 2011 Uluslararasý Hacýbektaþ Aþure Günü ne davet etti. Bir ve beraber olma dilekleri ile heyet Antalya Kültür ve Cemevi nden ayrýldý. Fikret Otyam: 1956 da Dünya gazetesinde Mahzuni bir kaset yaptý, Arif Sað, Musa Eroðlu ya biz A diyemezken adamýn biri Alevi diye tutturdu. Adnan hoca diye birisi sahtekar. Cem televizyonunda geçen akþam ulan yanlýþ kanalýmý açtým dedim. Almýþ yanýna yedi tane güzel kýz. Bende aldým fotoðraf makinemi elime tak tak fotoðraflarýný çektim. Bu arada Arif Sað televizyonda sarhoþ. Onu da çektim. Bu alevi televizyonunda ne iþi var bu Adnan hocanýn. Mahkemeye verip Televizyonun ismini deðiþtirtmek lazým dedim. Mustafa Özcivan: Hocam gelenlerde var, aþaðýda arkadaþlarýmýzda var. Hacýbektaþ a gidiyoruz, hoþça kalýn. Fikret Otyam: Öylemi neden gelmediler? Mustafa Özcivan: Kalabalýk olmasýn diye. Fikret Otyam: Olmaz öyle. (Naci Özçelik e dönerek) Sen gençsin git çaðýr. Gelsinler. Mustafa Özcivan: Sað ol, hocam Hacýbektaþ a gideceðiz yolumuz uzak. Fikret Otyam: Olmaz bi kahve içmeden göndermem. Nafiz Ünlüyurt: Çok sað olun buraya gelirken Antalya Kültür ve Cemevi ne uðradýk bize Cemevini gezdirdiler. Bizi aðýrladýlar, lokma yedik. Fikret Otyam: Bitirmiþler mi? Çok güzel oldu. Nafiz Ünlüyurt: Büyük bölümü bitmiþ. Fikret Otyam: Valla çok sevindim, çok sevindim. Güle güle gidin. (Fikret Otyam Mustafa Özcivan a verdiði kitabýný imzalarken) Naci Özçelik: Ne yazdýnýz hocam? Fikret Otyam: 1990 da en güzel en deðerli armaðaný veren ve bana Hacýbektaþ ta en güzel yeri hazýrlayan Özcivan cana sevgiyle, saygýyla ve minnetle. Fikret Otyam Naci Özçelik: Çok teþekkürler, sevgiyle saðlýkla kalýn. (Bitti)

GÜRKAN HAYDAR KILIÇARSLAN Bilim dünyasýnýn kadim sorularýndan birisi, þu koskoca alemde acaba yalnýz mýyýz? sorusudur. Aslýna bakarsanýz, bütün bilim dünyasý ilgilenmez bu soruyla. Daha çok astronomlarýn, uzay bilimcilerinin derdidir bu. Bir patalog veya antropologun ilgisi, popüler bilimlere ilgi duyan sade vatandaþlardan hallicedir. Elbette pozitif bilimciler dýþýnda bir kýsým felsefecilerin de ilgi alanýnda olan bir konudur bu. Ne var ki, ortalama sade insanlarýn dünyasýnda o kadar önemi yoktur bu sorunun. Amerikan ve Avrupa kökenli sayýsýz belgeselde döne döne araþtýrýlan bir konudur evrende yalnýz olup olmadýðýmýz. Bütün o belgesellerde özellikle astronomlarýn bu soru karþýsýnda kendilerinden geçtikleri görülür. Hemen hemen hiçbir astronom, evrende yalnýz olduðumuza inanmaz. Bu da doðaldýr. Çünkü sade olasýlýk hesaplarýyla evrende çok ama çok sayýda canlýlýðýn olabileceði düþünülür. Hatta sadece canlýlýk deðil, çok sayýda uygarlýk kurabilecek zeki canlýlarýn varlýðý konusunda bile güçlü bir inanýþ vardýr. Ýþin doðrusu yalnýzlýk Allah a mahsus olduðuna göre canlýlýðýn sadece dünya gezegeninde olabileceðine inanmak gerçekten güçtür. Baþka güneþ sistemleri bir yana, kendi güneþ sistemimiz içinde dahi canlýlýðýn olabileceðine dair güçlü iþaretler vardýr. Güneþe en yakýn gezegen olan Merkür ün bu konuda pek bir þansý yoktur. Demir bir leblebiye benzettiðim Merkür ün canlýlýða izin verecek bir atmosferi yoktur. Merkür e gelen vurmuþtur, giden vurmuþtur. Zaten güneþin burnunun dibinde canlý olmak için baþka türlü bir þey olmak gerekir. Merkür ün ötesinde Venüs e baktýðýmýzda durum biraz daha karmaþýklaþýr. Binyýllar boyunca hem akþam hem sabah pek parlak bir gezegen olarak dünyalýlara ýþýk saçan Venüs, adýný bile güzellik tanrýçasýndan almasýna raðmen güneþ sisteminin en çirkin gezegenidir. Ýnsanlarýn Venüs hakkýndaki hayallerini Sovyetler Birliði yýkmýþtýr. Sovyet biliminsanlarý inat etmiþ ve sayýsýz denemeden sonra Venüs ün atmosferinin dünyanýnkinden yüz kat fazla basýnca sahip olduðunu, sülfürik asit yaðmurlarýyla dolu gerçek bir cehennem olduðunu ispatlamýþtýr. Eti budu olan bir canlý, o gezegende birkaç saniye içinde yanmýþ bir fýrýn yemeðine dönecektir. Bununla beraber Venüs te þu anda yaþanan korkunç boyutlardaki küresel ýsýnmaya raðmen geçmiþte bu gezegende canlýlýk olmadýðý, hatta atmosferinde mikroorganizma seviyelerinde canlýlýk olmayacaðý söylenemez. Mars gezegeni ise Venüs ün tersine soðuk bir gezegendir. Atmosferi dünyanýnkinin yüzde biri kadar basýnç deðerine sahiptir. Uzay elbisesi olmayan bir insan anýnda patlar o gezegende. Manyetik alaný olmadýðý için güneþten gelen radyasyonu olduðu gibi bünyesine katar ve birkaç saat içinde sizi kanser edecek kadar bronzlaþmanýza yol açar. Ancak, Mars ta da geçmiþte yaþam var olmuþ olabilir. Çünkü buz olarak su bulunmuþtur. Daha önemlisi, gelecekte tekrar var olmasý bir bilim-kurgu hikâyesi olmasýnýn ötesinde bir projeksiyondur. Astreoid kuþaðýnýn ötesinde yer alan gezegenler yýldýz olmayý becerememiþ devasa gaz gezegenlerdir. Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün de ayak basacak bir yer olmadýðý için bu gezegenlerde canlýlýk aramanýn bir alemi yoktur. Geriye kala kala bu dev gezegenlerin irikýyým uydularý kalmaktadýr. Söz konusu uydularý küçümsememek gerekir. Birçoðu neredeyse Ay ile boy ölçüþecek boyutlardadýr. Ama konu canlýlýða geldiðinde elde sadece birkaç seçenek kalmaktadýr. HERKESÝN FAVORÝSÝ TÝTAN! Jüpiter in uydusu Ýo nun durumu sakattýr. Burada canlýlýk olmasý mümkün olsa bile her dakika volkanlarýn patladýðý, sürekli depremlerin olduðu bir uydudan hayýr gelmeyeceði açýktýr. Galilei nin keþfettiði 4 büyük uydudan bir diðeri olan Europa ise güneþ sisteminde canlýlýðýn olabileceði en kuvvetli adaydýr. Bütün uydu, kalýn bir buz tabakasýyla kaplýdýr. Bu tabakanýn altýnda ise bildiðimiz sudan oluþan bir okyanusun gizlendiði düþünülmektedir. Elbette bir okyanus varsa canlýlýðýn olabileceði düþünülebilir. Ancak henüz bir spekülasyondur. Bu uyduya bir sonda göndermeden bu soruya yanýt bulmak sadece geyik yapmakla eþdeðerdir ve bili insanlarý bu geyiði yýllardýr çevirmektedir. Jüpiter in dört büyüklerinden Ganymede ve Callisto ise bizim Ay gibi daha çok Jüpiter de mehtap etkisi yaratmaktadýr. Ay gibi her tarafý kraterlerle kaplý uydulardýr onlar. Bir cacýk çýkmaz o uydulardan. Satürn uydularý arasýnda da canlý bulunabilecek adaylar mevcuttur. Eðer bir gün bu uydularda canlýlýk geliþirse hiç þüphesiz o canlýlarýn en þanslý canlýlar olacaklarý düþünülebilir. Çünkü Güneþ Sisteminin en güzel gezegeni her gün ve her gece tepelerinde olacaktýr. Ancak canlýlýk yavaþ geliþir ve büyük olasýlýkla Titan veya Enceladus ta zeki canlýlar evrimleþene dek Satürn ün halkasý kalmayacaktýr. Benim favorim Titan dýr. Zaten NASA nýn ve Avrupa Uzay Ajansý nýn da favorisi Titandýr. Atmosferi olan bir uydudur. Yerçekimi uygun ölçülerdedir. Dünyadaki gibi hava koþullarý vardýr. Titan ýn yüzeyi rüzgârlar ve yaðmurlarla þekillenmiþtir. Tek sorun, çok soðuktur. Eksi 180 lerde gezinen bir hava mevcuttur. Bu yüzden gölleri doðal gaz gölleri, yaðmurlarý metan yaðmurlarýdýr. Fakat bütün o soðukluðuna raðmen insanlýðýn sonda indirdiði en uzak gök cismidir. Elbette koca uydunun bir doðalgaz cenneti olmasýnýn bunda bir rolü olduðu düþünülebilir. Ama ben NASA nýn yalnýz mýyýz acaba saplantýsý yüzünden metan kasýrgalarý olan bir uyduya sonda indirdiðine eminim yine de. Uranüs uydularý arasýnda pek bir aday yoktur. Neptün uydularý arasýnda sadece Triton enteresan bulunur. Ama -235 derecede hayat aramak pek anlamlý görünmemektedir. Pluton geçtiðimiz yýllarda gezegenlikten atýlmasýna raðmen NASA nýn ilgisini korumaktadýr. 2006 da fýrlatýlan New Horizons denilen bir uydu geçtiðimiz aylarda Uranüs ü sollamýþ ve 2015 ortalarýnda Pluto ya varacaktýr. Fakat, büyük olasýlýkla bulduðu bulacaðý daha soðuk bir gök cismi olacaktýr. Güneþ Sistemi Pluto ile bitmez. Aslýnda Pluto nun dahil olduðu ve Pluto gibi çok sayýda gökcisminin olduðu Kuiper Kuþaðý baþlar orada. Bu kuþak çok ama çok büyüktür. New Horizons uydusunun bu kuþaðý geride býrakýp çok daha büyük olan ve kuyrukluyýldýz deposu olan Oort Kuþaðý na ulaþmasý 2029 u bulacaktýr. Ooort Kuþaðý ný terk etmek ise muhtemelen yüz küsur sene sürecektir. Oort Kuþaðý ný aþan bir cisim gerçek anlamda güneþ sistemini terk etmiþ demektir. En yakýn yýldýz 4 ýþýk yýlý uzaklýkta Alfa-Century dir. Bir yapay uydunun en üstün teknoloji ve þans yardýmýyla oraya ulaþmasý on binlerce yýldan fazla bir zaman gerektirir. Güneþ sistemi dýþýnda gezegenler keþfedilmeye baþlanmýþ olsa da büyük bölümü dev gaz gezegenleridir. Yine de, az da olsa dünya tipi gezegenler de birer birer ortaya çýkmaktadýr. Bu gezegenlerde hayatýn olup olmadýðý sorusu burnumuzun dibindeki Mars ta hayat olup olmadýðý sorusunu cevaplanmaktan þüphesiz daha zordur. Peki, evrende yalnýz olup olmadýðýmýzý cevaplamak için geriye ne kalmaktadýr? DÜNYALIDAN BAÞKA DOSTUMUZ YOK Geriye kalan, bu soruya bizzat uygarlýk kurmuþ uzaylýlarýn gelip bize cevap vermesidir. Bilindiði üzere, biliminsanlarý koskoca güneþ sisteminde yalnýz olup olmadýðýmýzý araþtýrmak için milyarlarca dolarlarý altý üstü üç beþ tane mikrop bulmak için harcarlarken UFO meraklýlarý neredeyse tek bir kuruþ harcamadan bu soruya çoktan yanýt vermiþtir. Bir UFO meraklýsýna göre acaba yalnýz mýyýz sorusu anlamsýzdýr. Onlar daha çok uzaylýlarýn dost veya düþman olup olmadýklarýyla ilgilidir. UFO cular biliminsanlarýnýn aksine uzaya UFO göndermek yerine, uzaydan gelen uçan dairelerle ilgilenir. Öte yandan, evrende yalnýz olup olmadýðýmýz geniþ halk kitlelerinin pek umurunda deðildir. Ýster bilim kanalýyla mikrop dahi olsa bir çeþit uzaylý bulunsa mutlu olacak meraklýlardan olun, ister ufoculuk kanalýyla koca kafalý uzaylý hayali kuranlardan olun, neticede yalnýz olup olmadýðýmýz sorusunu araþtýran veya cevapladýðýný sananlar, bütün dünya halklarý arasýnda küçük bir azýnlýktýr. Türkiye ye bakalým söz gelimi. 2005 yýlýnda Satürn uydusu Titan a Huygens adýnda bir sondanýn indirildiðini büyük olasýlýkla her 1.000 kiþiden sadece bir kiþi bilecektir. Neticede doðru veya yanlýþ, Anadolu insaný UFO lardan inmiþ uzaylýlarý taþla kovalamýþ bireylere sahiptir. Öte yandan, uzaylýlara kümesine giren tilki, tarlasýna dadanmýþ bir karga muamelesi yapan köylüleri olan ayný Türkiye nin dünyanýn 4. büyük UFO müzesine sahip olmasý da Anadolu nun barýndýrdýðý diyalektik hallerden bir haldir. Yalnýz mýyýz, deðil miyiz? Bu sorunun yanýtý belki bir gün verilecektir. Hatta önümüzdeki 10-20 sene içinde bile verilebilir. Elbette bu sorunun cevabý çok büyük olasýlýkla evrende yalnýz deðiliz, bilmemne uydusunda þu çeþit mikroplar bulundu þeklinde olacaktýr. Bilim dünyasýnýn þenliklerle karþýlayacaðý böyle bir yanýt, büyük olasýlýkla dünya halklarý için Kaddafi nin ölüm haberi kadar kýymet taþýmayacaktýr. Ben, dünya halklarýnýn bir gün Hollywood filmlerindeki gibi gökyüzünün yabancý uzay gemileriyle dolu olmasý halinde bile bu sorunun yanýtýný pek umursayacaðýný sanmýyorum. Bunun da nedeni her þeyin temelinde yatan neden ile ilgilidir. Ekonomiktir. Neticede, ha yalnýz olmuþuz, ha olmamýþýz, her gün ayný dertten muzdarip bir hayat sürüyoruz. Acaba bugün ne yesek sorusu ile meþgul milyarlarca insanýn yeryüzüne inecek dost veya düþman uzaylýlarla ilk an yaþanacak ha bi de bunlar varmýþ duygusundan sonra bir iþi olacaðýný düþünmüyorum. Kýt ve kýsýtlý kaynaklara mahkûm býrakýlmýþ insanlar için lüks bir sorudur, acaba yalnýz mýyýz?. Fakat yine de bilmekte fayda var. Aslýnda pek yalnýz deðiliz. Ýki milyondan fazla canlý ile ayný gezegeni paylaþýyoruz. Dindar insanlarýn inandýklarý cinleri, perileri, þeytanlarý, metafizik sevenlerin inandýklarý hayaletleri saymýyorum bile. Dünya halklarýnýn çok büyük bir çoðunluðunun, ekmek yemez su içmez, bilinen anlamda canlý dahi olmayan masalsý metafizik varlýklara inanýyor olmasý, bu dünya insanlarýnýn yalnýzlýðý fazlasýyla hak ettiklerini gösteriyor. Kim bilir, bütün evrendeki canlýlýk bu gezegenden türeyecek belki ve ancak bir milyar yýl sonraki zeki canlýlar acaba yalnýz mýyýz sorusuna yanýt bulacak. Ama bu evren o kadar büyük ki, iki ayrý gezegende oluþmuþ iki zeki uygarlýðýn teknolojik olarak geliþip birbirlerini keþfetmeleri neredeyse olanaksýz. Çünkü, bir diðeri ötekini bulasýya kadar her iki uygarlýðýn da sonu gelir bu alemde. Baþka bir ifadeyle, korkarým yalnýzýz. O yüzden, birbirimizi yemek yerine dünyalýlarýn dünyalýlardan baþka bir dostu yoktur demek en iyisi. Fakat kimsenin þüphesi olmasýn, pek yakýnda mikroplar bulunacak dünya dýþýnda. Zaten uçan dairelerle deðil, göktaþlarýyla her gün geliyorlar aramýza. Ýlk canlý atalarýmýz gibi. USTA ÝLE ÇEKÝRGE - Ustacým demokratik laik sosyal hukuk devleti ne demek? - Burjuvazinin ve kuklalarýnýn diðer sýnýflara vergi ve ceza yaðdýrmasýdýr çekirge. - Baþka nedir ustacým? - Yüzyýlýn palavrasýdýr çekirge! BirGün Pazar

28 Kasým 2011 Pazartesi mustafa sütlaþ musutlas@gmail.com sevgili ayfer tunç'la yazý üzerinden tanýþýyorum. geçen yýl "bir deliler evinin yalan yanlýþ anlatýlan kýsa tarihi"ni okumuþtum. bu yýl kitapçýda "suzan defter"i görünce hemen aldým. çok hýzlý olmasa da okuyup bitirdim. son söyleyeceðimi baþtan söyleyeyim: çok sevdim, çok beðendim. ekmel beyi, derya hanýmý, suzan'ý, derya'nýn abisini, tüm diðerlerini. ama daha da çok onun bu romanýný yazma þeklini sevdim. birbirine bakan karþýlýklý her sayfada ayný olaylar eþ zamanlý olarak iki ayrý insan tarafýndan, iki ayrý insanýn gözleri, aklý ve duygularýyla yazýlmýþ. baþka bir deyiþle bir romanda iki asal karakterin anlattýðý iki ayrý roman var. ama aslýnda tümü bir roman. daha önce aklýmdan geçen bir yönteme çok benzer bir örneði tüm somutluðuyla karþýmda görünce þaþýrdým, ama çok da hoþuma gitti. birkaç yýl önce ara ara sürekli gittiðim gümüþlük akademisi'nde sevgili latife tekin'le birden fazla kiþinin birlikte yazacaðý romanlarýn gelecekte olup olamayacaðýný tartýþmýþtýk. "olabilir, ama o roman olmaz baþka bir þey olur" demiþti. roman kapitalizmin doðurduðu bir "ifade yöntemi"; kapitalizm "birey" üzerinden var oluyor. dolayýsýyla onun anlatýmý da yine birey üzerinden þekilleniyor. kapitalizmin birey için yarattýðý "özgürlük" ve onunla varolan "yaratma" sanrýsýnýn, onun tüm "öznelliði ve özgünlüðü" ile varoluþunun bir dýþa vurumu roman bence. oysa ayný bireyler, baþka bireylerle birlikte ve bireyliklerini asla yitirmeden bir baþka noktaya ulaþacaklar, varolaný yýkýp ya da dönüþtürüp baþka bir döneme ve yeni çaða adým atacaklar. bunu yaparken yine "ifade etme" araç ve yollarý þu ana kadar olduðu gibi onlarýn bu baþarýsýnýn en büyük destekçisi olacak. kapitalizm varolaný sürdürürken hep "yalan söylüyor" oysa birden fazla kiþinin olduðu her yerde o yalanlarýn ömrü çok uzun olmuyor. bu gerçekten çýkarak o "birleþmiþ bireylerin", yeni anlatý yöntemleri bulacaklarýný düþünüyor ve buna inanýyorum. günün birinde insanlar bir araya gelerek, belki de gelmeden ayný romanlarý birlikte yaratacaklar. týpký ayfer tunç'un iki kiþilikle ama tek baþýna suzan defter'de yaptýðý gibi! ayný olaylarý yaþayanlar, hatta o olaylarý yaþamasalar da duyup, haberdar olanlar, ama her koþulda birden daha çok kiþi, her biri farklý açýlardan, kendi farklýlýklarýnýn gerektirdiði farklý bakýþ açýlarýyla, yine kendilerini yansýtan kendi sözcüklerle anlatarak yazacaklar yeni romanlarý. kapitalizmin bireye þimdi tek baþýna verdiði yaratma erki, kolektifleþecek ve birlikte yaratmaya dönüþecek... bu hem yaratýlacak olanýn büyümesi, geliþmesi geniþlemesi anlamýna gelecek, hem de yaratýlanýn daha çok "aklý, duyguyu" içermesi, ama çok daha önemlisi, yýðýnlarýn deðil, bireylerin bir noktada buluþmasý, uzlaþmasý anlamýna gelecek. bu ise yaratýlanýn da týpký yaratanlar gibi "çoklaþmasý", daha doðrusu "tek"ten "tekleþmek"ten kurtulmasý, çeþitlenmesi anlamýna gelecek. tüm renklerin, tüm kokularýn, tüm tatlarýn bir arada algýlandýðý, doðaya ve doðal olanýn ruhuna da en yakýn bir yaratý olacak. o zaman belki þimdiye kadar 4-5 bin yýldýr dayatýlan "tekçi"liðin yýkýlmasý, o süreçten daha önceki dönemlerde olduðu gibi aslýnda insaný insan kýlan o çokluðun ve çoðulculuðun gerçek anlamda geri gelmesi söz konusu olacak. herkes "yaratan" olacak. yaratanlar çoðalacak... böylece insan soyu, evriminin bir döngüsünü daha tamamlayarak, spiralin bir üst kývrýmýna da eriþmiþ olacak. arkasýna dönüp de o son kývrýmda yaþadýklarýný yeniden görmek çok acýtsa da, yukarýdaki kývrýmlarýn vereceði heyecan, o acýyý ona unutturacak. týpký yalvaçlar gibi roman yazarlarý, hadi daha genel söyleyeyim herhangi bir "ifade yöntemiyle" tüm bu yaþananlarý olanlarý ifade edenler, insana, kendine dair anlatanlar, kendi hikâyesinin peþinde gezenler bu sürecin belki de en önemli aktörlerinden birisi olacaklar. onun için suzan defter'deki yönteminizin bu yeni ufkun ilk, sarsak adýmlarýndan biri, ama týpký geliþme potansiyelinin itkisiyle ilk adýmýný atan bir çocuðun yaptýðýna benzer cesur bir denemesi olduðunu düþündüm. bir deneme ve romaný çoðaltma çabasý da benden aslýnda daha da ileri gittim: oradaki bir bölümden yola çýkarak baþka bir öyküyü, daha doðrusu sizin öykünüzü baþka yöne doðru çekecek þekilde bir þeyler yazmayý aklýmdan geçirdim: - "derya haným benim adým ekmel!.. ama sizin tanýdýðýnýz ve hikâye ettiðiniz 'ekmel' deðil... sizin tanýdýðýnýz ekmel size bir çok kiþiyi anlattý ama gerçek ekmel'i anlatmadý. beni tanýmazsýnýz, beni suzan tanýr. siz de týpký kendine ekmel diyen adam gibi kendinize 'suzan' dediniz ve ona öyle tanýttýnýz ama siz de ben de biliyoruz ki siz suzan deðilsiniz. numaranýzý bana gerçek 'suzan haným' verdi; kendisi yýllar önce bana hikayesini anlatmýþtý. bu kitapta o hikâyeyi okuyunca, kitaptan söz ettim ona da; yazdýklarýnýzý anlattým. þaþýrdý. doðrusu biraz da üzüldü. kendisini benmiþ gibi tanýtan adama ulaþmak istediðimi söyleyince numaranýzý verdi. o da size ayný soruyu sormak istedi ama tahmin edeceðiniz gibi cesaret edemedi; benden istedi bunu da. neden böyle yaptýnýz? eðer kendini benim yerime koyan adama ulaþmamý saðlarsanýz, ayný soruyu ona da soracaðým, bunun için sizi arýyorum." - "aslýnda eðer o adamýn adresini verirseniz ona birlikte gideceðiz. o adamla tanýþmak istiyor. sizin kimliðinizde tanýdýðý suzan'a dair sizden öðrendiklerini ve düþündüklerini düzeltmek istiyor. tabii ki bu onun en doðal hakký. 'herkes kendisi tanýtmalý kendisini, baþkalarýna...' dedi. ben de öyle düþünüyorum. doðrusu da bu aslýnda..." - "..." - "yok hayýr, sizinle ilgili bir þey söylemeyeceðini biliyorum. aslýnda okuduklarýndan ekmel beyin aslýnda suzan'ý deðil de sizi yani derya'yý merak ettiðini ve sizdeki suzan'ýn anlattýðý derya'yý tanýmak, onunla dost, arkadaþ, belki de sevgili olmak istediðini düþünüyor. kendisinin de sizin de hep 'kaybeden' insanlar olduðunuzu düþünüyor. ama bu kez en azýndan sizin yani derya'nýn kazanacaðýný umut ediyor. bir oyun oynamak ve o oyunu yaþamak istiyor aslýnda..." - "hep susuyorsunuz. yine susacaksýnýz, bunu biliyorum; ama sorumu yineleyeyim: neden kendiniz deðil de 'suzan' oldunuz ekmel beyle konuþurken? - "o zaman ben tahmin ettiðim yanýtý söyleyeyim: kendinizle yüzleþmekten korktuðunuzu düþünüyorum; aslýnda yüzleþmekten ve artýk kuþku duymaya baþladýðýnýz doðrularýnýzý reddetmekten korkuyorsunuz, öyle deðil mi!" - "yok, yok, öyle bir amacým yok. ama itiraf edin siz de yanýldýnýz... ayný oyunu onun da size oynayacaðýný düþünmediniz, düþünemediniz." - "nasýl, ben de mi oynuyorum sizce! yok ben oynamýyorum. gerçek ekmel benim. sizler oynadýnýz ama ben oynamýyorum, en azýndan þimdilik ve þu anda..." oyun oyunu çaðýrýr yalanlar deðil, oyunlar çok günümüzde... herkes, hepimiz her an oynuyoruz. bu yalancýktan oyun bizi büyütüyor. yalancýktan yaþadýklarýmýzý oyun haline getirdiðimiz için ayakta duruyoruz, aynalara o yüzden dayanabiliyoruz. en az bir elli tane, yüz tane daha farklý yerlerden bakýp, farklý þeyler yazabiliriz. bunu birlikte yapmanýn ve birlikte deðiþtirmenin keyfini insan soyu yeniden öðrenecek. bu yolcuðun tarihinde "suzan defter"ler, çok iþe yarayacak bir "kerteriz" bir "iþaret taþý" olacak. emeðine aklýna saðlýk, sevgili ayfer tunç. (ms/ic) suzan sefter, ayfer tunç roman, can yayýnlarý: 1968, ikinci baský, aðustos 2011, istanbul isbn: 978-975-07-1297-5; 127 sayfa, * yaþamý eþitlemeye dilimizden ve alfabemizden baþlayabiliriz. eþitlemeye alfabeden baþlýyor ve "büyük" harf kullanmýyorum. BÝA Haber Merkezi

Sulucakarahöyük/KAPADOKYA Cuma Onur ÞAHÝN Peribacalarý, yer altý kentleri ve tüf kayalara oyulu kiliseleri ile Türkiye'nin en önemli turizm merkezlerinden Kapadokya bölgesinde yerli turistlerin büyük çoðunluðu Müze Kart kullanýyor. Nevþehir Kültür ve Turizm Müdürlüðü yetkilileri, Kültür ve Turizm Bakanlýðý ile Türkiye Seyahat Acenteleri Birliði'nin (TÜRSAB) iþ birliðiyle baþlatýlan ve 2008 yýlýndan beri uygulanan Müze Kart uygulamasýna yerli turistlerin ilgi gösterdiðini belirtti. Yetkililerden alýnan bilgiye göre, bu yýlýn Ocak- Ekim döneminde bölgede Kültür ve Turizm Bakanlýðý tarafýndan ziyarete açýk bulundurulan müze, örenyeri, yer altý kenti ve kiliseleri ziyaret eden 265 bin 212 yerli turist Müze Kart uygulamasýndan yararlandý. Öte yandan Göreme Turizm Geliþtirme Kooperatifi Baþkaný Mustafa Durmaz, müze kart uygulamasýnýn yaygýnlaþmasýndan büyük bir mutluluk duyduklarýný belirterek, "Müze kart uygulamasýndan önce Kapadokya bölgesine gelen yerli turistler, her müzede ayrý ayrý alýnan giriþ ücretleri nedeniyle açýk hava müzelerine ilgi göstermiyordu. Ama bu uygulama ile birlikte yerli turistler de artýk bölgemizdeki açýk hava müzelerini ziyaret eder oldular" dedi. Müze Kart satýn almak için bilet satýþ noktalarýna fotoðraflý bir kimlikle baþvurulmasý yeterli oluyor. Ayrýca Kültür ve Turizm Bakanlýðý'na baðlý tüm müze ve ören yerlerinden ve www.muzekart.com internet adresinden de Müze Kart sahibi olunabiliyor. Sulucakarahöyük/NEVÞEHÝR Nevþehir de Kasým ayýnýn ikinci haftasýnda meydana gelen düþük sýcaklýklar neticesinde henüz hasat iþlemi tamamlanamamýþ patates üretim alanlarýnda don zararý meydana gelmiþ olup, hasadýný gerçekleþtiremeyen ve ürünleri tarlada don zararýna uðrayan çiftçilerimizin maðduriyetlerini gidermek amacýyla Ýl ve Ýlçe Gýda, Tarým ve Hayvancýlýk Müdürlüðü teknik personelleri tarafýndan hasar tespit iþlemleri yapýlmaktadýr. Konuyla ilgili olarak bir açýklamada bulunan Nevþehir Gýda, Tarým ve Hayvancýlýk Ýl Müdürü Ahmet ÞAHÝN yaptýðý açýklamada þunlara deðindi. Nevþehir Merkez, Derinkuyu, Ürgüp ve Acýgöl Ýlçelerinde 08.11.2011 tarihinde meydana gelen don olayý nedeniyle patates hasadýný tamamlayamamýþ olan 36 köy ve kasaba da bulunan yaklaþýk 591 çiftçimizin olumsuz yönde etkilendikleri tespit edilmiþtir. Ýlimizin 2011 yýlý tahmini patates ekim alaný 91.592 dekar olup, bunun ortalama 69.647 dekar alanýnýn hasadý yapýlmýþtýr. Geriye kalan ortalama 21.945 dekar patates ekili-dikili alanýn ise hasadýnýn yapýlamadýðý ve bu alanlarýn 08.11.2011 tarihinde meydana gelen don olayýndan zarar gördüðü tespit edilmiþtir. Ýl/Ýlçe Müdürlüðü teknik personellerince yapýlan ön tespitler doðrultusunda don zararý olan patates ekilidikili alanlarda tarladan tarlaya deðiþmekle birlikte % 30 ile % 80 arasýnda patatesin dondan zarar gördüðü tespit edilmiþtir. Zarar gören patateslerin hiçbir þekilde kullanýlmasý mümkün deðildir. Don zararýndan etkilenmeyen patateslerin de tarladan sökümünde ve depolanmasýnda ayrýca sýkýntýlar yaþanmaktadýr. Don zararý olan ve olmayan patatesler söküm esnasýnda ayýrt edilememekte depoya taþýndýktan 1-2 gün sonra depoda çürüdüðü müþahede edilmiþtir. Buda söküm ve depolama iþçiliðini ayrýca artýrmaktadýr. Ýlimizde don afetinin görüldüðü ilk günlerden itibaren ön tespit çalýþmasý hýzlý bir þekilde tamamlanarak Bakanlýðýmýza afet ihbarý yapýlmýþtýr. Don zararý ile ilgili olarak 2090 Sayýlý Tabii Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapýlacak Yardýmlar Hakkýnda Kanun kapsamýnda Ýl ve Ýlçelerimizde Hasar Tespit Komisyonlarý oluþturularak zarar gören çiftçilerimizin patates ekiliþ alanlarý alýnan dilekçeler neticesinde teknik personellerce mahallinde tespit edilerek gerekli tutanaklar tanzim edilmektedir. Ayrýca Ýl ve Ýlçe Müdürlüðünce yapýlan zarar-ziyan tespitleri neticesinde maðdur olan çiftçilerimizin durumlarý 2090 sayýlý yasa kapsamýnda deðerlendirilerek gerekli iþlemler en kýsa sürede sonuçlandýrýlacaktýr. Sulucakarahöyük/AVANOS Hasan KANKAL Avanos'a doðal gazý getirmek ve daðýtýmýný yapmakla yükümlü bulunan Energaz'a baðlý Kapadokya Doðal Gaz firmasý çarþý tarafýndaki yerleþim birimlerine gazý verebilmek amacýyla Kýzýlýrmak içerisinde baþlattýðý çalýþmalarda bugün bir aþama daha kaydetti. Türlü metotlar deneyerek çarþý tarafýna doðalgazý geçirmek için bir yýldýr uðraþ veren firma geçtiðimiz günlerde yapýmý tamamlanan 91 metre uzunluðunda beton kalýp içerisine alýnmýþ tek parça halindeki boruyu ýrmak içerisine yerleþtirmek için cumaretesi günü baþlattýðý çalýþmayý pazar günü öðleden sonra tamamladý. 4 adet 100-200 ton kaldýrma kapasiteli vinç ve kepçeler yardýmýyla vatandaþlarýnda izlediði çalýþma sonunda 35 ton aðýrlýðýndaki beton kalýp Kýzýlýrmak içerisinde açýlan kanala kazasýz belasýz yerleþtirildi. Çalýþmalar esnasýnda bazý vatandaþlarýn bu önemli aný belegelemek için vinçler önünde fotoðraf çektirdiði görüldü.

Alevilerin Sesi Dergisi'nin 144. sayýsýnda Zini Gediði konusunu ilk gündeme getirdiðimizde herkes için süpriz olmuþtu. Kimse Erzincan'ýn bu bölgesinde yapýlan katliamdan haberdar deðildi. Olayýn üzerinden 73 yýl geçmesine raðmen, üstelikte öldürülen insanlarýn kemikleri orta yerde dururken, nasýl olmuþtuda konu bugüne kadar gündeme gelmemiþti. En önemlisi kayýp yakýnlarý 73 yýldýr gözlerinin önündeki, babalarýnýn, dedelerinin kemikleri ile birlikte nasýl yaþamýþlardý. «Rüyamda Babamýn kemiklerinin ortalýkta dolaþtýðýný görüyorum» diyen Polat Akdað, Zini Gediði'nde babasýnýn kemiklerinin gerçektende ortalýk yerde durduðunu görüyor ve bunun bir rüya olmadýðýna inandýrmaya çalýþýyordu kendini. «Keþke babam 3 ay daha yaþasaydý da þu yapýlanlarý görseydi» diyen Nevzat Göktemir, gözyaþlarýna boðuluyordu. 95 yaþýndaki Hüseyin Matur aðlayarak «73 yýl sonra bu topraklardan sizler gibi yiðit insanlar çýkmýþta, ölülerimize sahip çýkýyor» diyordu. 73 yýldýr, dayanýlmasý çok zor olan bu aðýr yükü üzerlerinde taþýyan Zini Gediði katliamýnda öldürülen insanlarýn akrabalarýný bugünlerde bir heyecan sardý, sarmaladý. Kolay deðil, 73 yýl sonra ilk kez kayýplarý adýna düzenlenen bir anma etkinliðine katýlýyorlardý. 1938'de Erzincan'ýn Zini Gediði'nde 100'e yakýn Alevi vatandaþ için, 73 yýl sonra mumlar yakýp, gülbenkler okuyorlardý. 38'de yakýnlarýnýn toplandýklarý, ahýrdan bozma toplama kampý yerine hüzünlü gözlerle bakýp, babalarýnýn, dedelerinin, akrabalarýnýn acýlarýný iliklerinde hissediyorlardý. Kýlýçkaya köyünden Zini Gediði'ne giden yolu arþýnlayýp, yakýnlarýnýn da bu yoldan götürüldüðünü, ama birdaha geri dönemediklerini düþünüyorlardý. Ýlkler hep yeni baþlangýçlarýn habercisidir. 73 yýl sonra ilk kez yapýlan, Zini Gediði kayýplarýný anma etkinliðinde kayýp yakýnlarý iki önemli karar alýyorlardý. Birincisi, bundan sonra geleneksel olarak her yýlýn 8 Aðustos'unda Zini Gediði kayýplarýný anmak. Ýkincisi, kurda kuþa yem olsun diye, güneþin, yaðmurun altýnda býrakýlan cesetlere ait kemiklerle ilgili yasal sürecin baþlatýlmasý idi. O günden sonra Zini Gediði kayýp yakýnlarý avukatlarý aracýlýðý ile Erzincan Cumhuriyet Baþsavcýlýðýndan bölgenin incelenmesini ve bir mezar olup olmadýðýnýn araþtýrýlmasýný, var ise naaþlar üzerinde DNA tetkiki yapýlarak ailelere naaþýnýn teslimini istemiþlerdi. Bölgede inceleme yaptýrmasý beklenen Savcý Zini Gediði'ne gitmeyi reddedip, görevini yapmýyordu. Savcý Mehmet Can Mýhçý, yalnýzca 19 gün sonra, 28 Eylül de takipsizlik kararý vererek köylüleri hayal kýrýklýðýna uðratýyordu.. Savcý Mýhçý; kurban yakýnlarýnýn talebi mezarýn açýlmasý yönünde olmasýna raðmen bu isteðe deðinmeksizin, 1938 yýlýndaki olaylarýn asayiþ sorununa iliþkin olduðunu, üçüncü kuþaðýn anlatýmý kapsamýnda kalan soyut beyanlar olduðunu savunuyordu. Dönemin yasalarýnda soykýrým suçu bulunmadýðýný, zaten bir kasýttan bahsedilemeyeceðini, bahsedilse bile zamanaþýmýnýn söz konusu olduðunu belirterek, takipsizlik kararý veriyordu. Oysa kayýp yakýnlarý Erzincan Cumhuriyet Baþsavcýlýðýna verdikleri dilekçede þüphelilerin yargýlanmasý deðil, mezar yeri olup olmadýðýnýn saptanmasýný istemiþlerdi. Savcýnýn bu talebe iliþkin bir deðerlendirme yapmadýðýný belirtiyor ve karara itiraz edeceklerini söylüyorlardý. Bundan sonraki süreçte ise konu ulusal medya organlarýnda yer almaya baþladý. Kayýp yakýnlarý, Türkiye Büyük Millet Meclisi nde CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün ile birlikte basýn toplantýsý yaptýlar. Cumhurbaþkaný ve Adalet Bakanlarýndan randevü talebinde bulundular. Zini Gediði katliamý ile ilgili YOL tv'de de birçok program yapýldý. Zini Gediði kayýp yakýnlarý Türkiye'de ki yargý sürecinden herhangi bir sonuç alýnamazsa, konuyu Avrupa Ýnsan Haklarý Mahkemesine taþýyacaklarýný söylüyorlar. "Zini Gediði" ya da 38 Kýrýmý "ateþ düþtüðü yer'i yakar" misali sadece bölgedekilere ya da Alevilere ait bir mesele olarak algýlanmamalý. Bu tür katliamlar tüm insanlýðý ilgilendiren bir durumdur. Erzincan Cumhuriyet Savcýsi Mehmet Can Mýhçý inkara sapan bir yönetim zihniyeti ile hareket etmiþtir. Bu tavýr demokratik bir zihniyetin eseri deðildir. Erzincan'da bir toplumsal grubun yarasýnýn hala saklý kalmasý, o toplumun bütünlüðünü -ruhen- tartýþmalý hale getirir. Bu ülkedeki Müslümanlar, demokratlar, memurlar, köylüler... komþularýnýn ve ülkelerinin hakikatlerinden bihaber yaþamaya devam edemezler. Bu tür sorunlar karþýsýnda üç maymunu oynamak demek, bu tür acýlarýn yeniden yaþanmasýna onay vermek demektir. Bundan sonra "Zini Gediði" ve benzeri ölümlere su taþýyan herkesin mesuliyeti vardýr. Ölüler bizim olabilir. Ama hadise Türkiye Cumhuriyeti amblemli antetli kaðýtlar ile sevk ve idare ediliyor. O zaman Türkiye Cumhuriyeti yurttaþ ve vatandaþlarýna da sorumluluklar düþüyor. Bu tür sorunlar sadece Alevilerin sorunu deðildir. Þeffaf ve demokratik bir yönetim isteyen, uman ya da hayal eden herkesin artýk safýný belirlemesi gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti pasaportu, nüfus kaðýdý vs si taþýyan herkes bu tür hadiseleri bilme hakký vardýr. Bu hakký kullanmasý için ona yardýmcý olmak da bizlerin demokrat yurttaþlýk görevimizdir. Bir daha bu tür acýlarýn yaþanmamasý için, halýlarýmýzýn altýndaki ölülerimizi çýkarýp, inancýmýzýn gerektirdiði rütüellerle kemikleri toprakla buluþturmalýyýz. Bunun için mücadele etmekte herkesin boynunun borcudur. Dava insanlýk davasýdýr. NEBAHAT KÜBRA AKALIN 25 Kasým Dünya Kadýna Yönelik Þiddetle Mücadele Günü Kadýnlar alanlarý mora boyamýþ ellerinde öldürülen kadýn arkadaþlarýnýn resimleri, dillerinde erkeklerden alacaklýyýz, kadýna þiddete son, erkek egemenliðine son sloganlarý Devlet erklerinin kadýn erkek eþit deðildir söylemleri, yargýnýn kadýn katillerini destekler nitelikte "haksýz tahrik", "iyi hal" adý altýnda ceza indirimi uygulanmalarý ve sözde imzalanan sözleþmelerle erkek þiddeti devam ediyor. Kadýnlar diyor ki; biz meclisiyle, hükümetiyle, yargýsýyla, içinde bulunduðumuz bu sistemin kadýný koru(ya)mayacaðýný biliyoruz. Bu haykýrýþlar yalnýzca Kadýna Yönelik Þiddetle Mücadele Günü dolayýsýyla deðil Türkiye de son sekiz yýlda þiddet %1400 artarken, dünya sýralamasýnda 6. sýrada yer alýyorken ve her gün 3 kadýn erkek sevgisinin aþýrýlýðýna maruz kalýyorken; kadýnlarýn yalnýzca dün sokaða çýktýðýný söylemek haksýzlýk olur. kadýnlar dayanýþmaya dün de bugün de yarýn da devam edecek. SON 5 AYDA DEVLET 9 KADINI BÝLEREK KORUMADI Bir kere daha belirtmek gerek ki kadýna þiddet son 8 yýlda %1400 arttý. Þiddet gören birçok kadýnýn koruma talepleri iþe yaramadý; önlem alýnmadý. Son beþ ayda koruma talep ettiði, savcýlýða veya polise þikayette bulunduðu ya da sýðýnma evlerine yerleþtirildiði halde dokuz kadýn öldürüldü. Aile ve kadýn Bakanlýðý nýn kendince aldýðý önlemlerden hiçbiri öldürülen kadýnlarý korumaya yetmedi, yetemedi. ERDOÐAN NE KADAR SAMÝMÝ? Baþbakan Recep Tayyip Erdoðan geçtiðimiz günlerde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlýðý ile TBMM Kadýn-Erkek Fýrsat Eþitliði Komisyonu'nun hazýrladýðý "Biz de Varýz!" bildirgesini imzaladý. Bu bildirge bir kere daha devlet erklerinin kadýna þiddet konusunda ne kadar samimi olup olmadýklarýný daha da önemlisi bu sorunun çözümü için; imam, asker, kelepçe gibi yöntemlerle mi çözeceði sorusunu ve kadýn örgütlerinin daha ne kadar ikinci planda kalacaðýný düþündürdü. AKP kadýnlarý koruma konusunda samimi mi? AKP zihniyetinin kadýna bakýþ açýsýna dair birkaç örnek: - Tayyip Erdoðan, Münevver Karabulut cinayetinden sonra aileyi suçlamýþ ve "kendi baþýna býrakýlan ya davulcuya ya zurnacýya" yorumunu yapmýþtý. - Ordu'nun Ünye ilçesinde, AKP Ünye Ýlçe Tanýtým ve Medya Baþkaný Süleyman Demirci sosyal paylaþým sitesi Facebook'taki sayfasýna, baþý açýk kadýnlar için "Örtüsüz kadýn perdesiz eve benzer. Perdesiz ev ya satýlýktýr ya da kiralýktýr" yazmýþtý. - Erdoðan Metin Lokumcu'nun katledilmesini protesto eden Dilþat Aktaþ için "Ankara'da bir polis panzerine týrmanan bir tane kýz mýdýr, kadýn mýdýr bilemem" demiþti. Örnekler çoðaltýlabilir, fakat durumu en iyi anlatan örnek geçtiðimiz günlerde AKP'li Vekil Fatih Öztürk'ün söyledikleri: "Ýnsan olgusunun önüne geçmek zor. Siz istediðiniz kadar önlem alýn, aradan birileri çýkacaktýr." Sol.org Kim ne dedi? SEMA GÜNAYDIN SOLAKLI: Yaþadýðý krizle birlikte giderek daha da vahþileþen erkek egemen kapitalist sistem, ortaya çýkardýðý savaþlarda, iþgallerde, yoksulluk ve sefalette kadýna yönelik þiddeti yeniden üreterek, þiddeti, kadýnlarýn hayatlarýnda doðal, sýradan bir durum gibi gösterip normalleþtiriyor. Biz kadýnlar biliyoruz ki hiçbir kadýn, þiddetten arýnmýþ bir ömrü göremeyecek. Ýþte bu yüzden susmuyor, haykýrýyoruz. Erkek egemen kapitalist sistem, hiçbir zaman bizi eþit görmemiþtir. Eþit olmadýðýmýz bir hayatta, ÝSYAN bizim hakkýmýzdýr Biz ÖDP li Kadýnlar, erkek egemen, gerici ve piyasacý sistemin kadýnlarýn birleþik ve örgütlü mücadelesi karþýsýnda duramayacaðýna inanýyoruz. AYLA ALGAN: Ýnsan haklarý haftasýnda kadýnýn da yerini istiyoruz. Soframýzdaki yeri öküzümüzden sonra gelen kadýnlar, bizim kadýnlarýmýz Nazým Hikmet. YAÞAR SEYMAN : Kadýn örgütleri, sivil toplum örgütleri kadýna þiddete karþý eylemler yapýyor. Ülkenin kalemleri kadýna þiddeti yazýyor. Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu yetersiz kalýyor. Yine de kadýna þiddet hýz kesmiyor. Þiddet maðduru kadýnlar devlete baþvuruyor, devlet korumasý gereken kadýnlarý ne yazýk ki koruyamýyor. Kýsacasý ülkemizde gün geçmiyor ki kadýn þiddetten ölmesin. PINAR ÖÐÜNÇ: Cinsiyetçiliðin farký tezahürleri, kadýnýn sýrtlamak zorunda kaldýðý þiddetin farklý biçimleri var. Biz senede bir gün bunu anýmsamakla meþgulken bu kadýnlar þu an yaþýyor. Kocalarý, sevgilileri, babalarý, hayatta onlarý çok seven birileri tarafýndan daha öldürmediler. Sadece bunu hatýrlamak bile lüzumlu yasal düzenleme, koruma ve sýðýnma mekanizmasýný saðlama konusunda elleri hýzlandýrmasý lazým. O kadýnlar þu an hayatta. Ölüleriyle haber olmadýlar. OYA BAÞAR: Þiddet korkaklýðýn simgesidir. Þiddete baþvuran erkek en korkak erkektir. Çünkü erkekler ezmeye çalýþtýklarý kadýnlarýn üstünlüðü karþýsýnda bocaladýklarýnda acizliklerinden þiddete baþvururlar. Kadýnlar, doðanýn size sunduðu olanaklarý göz ardý etmeyin! Erkeklerden güçlüsünüz, gücünüzün farkýna varýn ve öyle hareket edin! nuve.biz/ Neden önemli? Latin Amerika DOMÝNÝK Cumhuriyeti nde Rafael Trujillo diktatörlüne karþý verdikleri mücadele nedeniyle tecavüz edilerek öldürülen Mirabal Kardeþler, tüm dünyada kadýna yönelik þiddete karþý mücadelenin sembolüdür. Patria 1960 yýlýnýn Haziran ayýnda Clandestine Hareketini kurdu ve diðer kýz kardeþler de bu harekete katýldý. Mücadelelerinin çeþitli zamanlarýnda aðýr baskýlara maruz kaldýlar ve hapis cezalarýna çarptýrýldýlar. 1960 yýlýnýn Kasým ayý baþlarýnda Trujillo ülkede iki tehlikenin varlýðýndan söz etti: Kilise ve Mirabal Kardeþler! Bu açýklamanýn hemen ardýndan, 25 Kasým 1960 ta, üç kýz kardeþ tecavüz edilip öldürüldüler. Araba kazasýnda öldükleri duyuruldu. Mirabal kardeþlerin öldürülmesinden bir yýl sonra Trujillo karþýtý hareket, diktatörlüðün sona ermesini saðladý. Mirabal kýz kardeþlerin anýsý, özgürlük ve insan haklarý için verdikleri mücadele, dünyada ve Türkiye de insan haklarý savunucularý ve kadýn hareketleri için bir sembol haline geldi. 1999 yýlýnda Birleþmiþ Milletler, 25 Kasým ýn Kadýna Yönelik Þiddetin Ortadan Kaldýrýlmasý Ýçin Uluslararasý Mücadele Günü olarak benimsenmesini karar altýna aldý. BÝRGÜN

Sulucakarahöyük/HACIBEKTAÞ Çiftçi-Sen, dünyada ve ülkemizde, suyun ticarileþtirilmesinin bir ayaðý olarak, uluslararasý kapitalist sistem tarafýndan dayatýlan HES ler konusunu, bunun tarým ve çiftçilere yansýmasýný analiz eden bir broþür hazýrladý. Broþürü yayýnlýyoruz. TÜRKÝYE DE HÝDROELEKTRÝK SANTRALLER (HES LER) VE TARIM Ekosistemin vazgeçilmezi olan sudan, potansiyel enerji kinetik enerjiye çevrilerek, elektrik enerjisi elde edilir. Bu dönüþüm hidrolik santrallerle gerçekleþtirilir. Hidrolik santraller (HES ler) su biriktirmeli (barajlar) ve biriktirmesiz (nehir tipi) olmak üzere ikiye ayrýlýr. Su biriktirmeli santraller yöresinde, biriktirmesiz hidrolik santraller ise kurulduðu yörede ve geçtiði tüm bölgelerdeki doðal yaþam üzerinde etkileri vardýr. Her iki hidrolik santralin tarým ve çevre üzerinde olumsuz etkileri olduðu bilinmektedir. Bu çalýþmamýzda su biriktirmesiz hidrolik santrallerin tarýmsal üretim üzerine etkileri anlatýlacaktýr.1 Su biriktirmesiz hidrolik santraller Su biriktirmesiz hidrolik santrallerle su, yataðýndan saptýrýlarak boru içine alýnýr ve belli bir yüksekliðe çýkarýlýr. Daha sonra suyun aþaðý düþmesi saðlanarak, akarsuya verilmeden önce jeneratör çevrilerek elektrik üretilir. Su, yataðýna tekrar verildiði anda diðer þirketin borusuna girer ve neredeyse denize ulaþtýðý noktaya kadar bu duruma devam edilebilir. Suyun alýndýðý ve yataðýna verildiði mesafeler onlarca kilometreyi bulabilir. Bu mesafelerde suyun doða, hava ve diðer canlýlarla baðý kesildiði ve suyu oluþturan mineral ve daha birçok yararlý madde oluþamadýðý için su, su olmaktan çýkar. Dolayýsýyla borularýn bitiminde akarsuya geri verilen suyun artýk kendisine ve yaþam verdiði diðer canlýlara eskisi kadar yararý ol(a)mayacaktýr. Türkiye de hidrolik santraller aracýlýðýyla enerji üretimi yakýn zamana kadar yalnýzca kamu eliyle yapýlmaktaydý. Günümüzde ise özel sektör de, týpký kamu gibi, elektrik üretim ve satýþý yapmaktadýr. Fakat özel sektörün elektrik üretip satabilmesi için bir dizi yasal düzenlemeler gerekmiþtir. Enerji alanýnda özelleþtirmenin yolunu açmak için Yap-Ýþlet modeli geliþtirilmiþtir. 16/07/1997 tarih ve 4283 sayýlý Yap-Ýþlet modeli ile Elektrik Enerjisi Üretim Tesislerinin Kurulmasý ve Ýþletilmesi ile Enerji Satýþýnýn düzenlenmesi Hakkýnda Kanun çýkarýlmýþ, böylece yasal alt yapý oluþturulmuþtur. Daha sonra 20/02/2001 tarih ve 4628 sayýlý Elektrik Piyasasý Kanunu hükümleri gereðince enerji üretim tesislerinin yapýmý tamamen özel sektöre devredilmiþtir. Türkiye de þu anda iþletmede olan HES sayýsý 288'dir. Yapýmý devam eden 1019 HES için Su Kullaným Anlaþmasý imzalanmýþtýr.2 2011 yýlý baþýnda 0.5 MW dan fazla üretim yapacak olan þirketlere verilen lisans sayýsý ise 2000 i geçmiþtir. 0.5 MW dan daha düþük kapasitede elektrik üretecek HES ler için þirketlere daðýtýlacak lisanslarýn da 5000 ile 10000 arasýnda olacaðý düþünülmektedir. 0.5 MW üretim kapasitesinde Mikro HES olarak isimlendirilen HES lisanslarýnýn bu kadar geniþ sayý aralýðýnda olmasýnýn nedeni ise halen üretimde yada yapým aþamasýnda olan HES ler için þirketlerin, Su Kullaným Hakký Anlaþmasý ile sahip olduklarý dere parçasýnýn dýþýnda yan vadilerdeki ne kadar kýlcal dereyi ya da yeraltý sularýný kendi santrallerine akýttýklarýnýn tespit edilememesidir.3 Planlanan HES projelerinin 700 e yakýný Doðu Karadeniz Bölgesi nde yer almaktadýr.4 Ekolojik Etkiler Akarsular, doðanýn damarlarýdýr; daðlarda, ovalarda, özgürce dolanýrlar. Özgür akarken bütün doðaya can verirler. Dolayýsýyla, suyun doðal döngüsünün bozulmadan devam etmesi ekosistemin bütünlüðü ve doðayla dost tarýmsal üretim için bir zorunluluktur. Ýnsan ve diðer tüm canlýlarýn yaþam alanlarýný suya göre belirledikleri unutulmamalýdýr. Çiftçiler, arý olmazsa meyve ve sebzelerin meyve baðlamayacaðýný, solucanlar olmazsa topraðýn kendini yeniden üretemeyeceðini dolayýsýyla yaþama, üremeye analýk edemeyeceðini bilirler. Fareler olmazsa topraðýn havasýz kalacaðýný, yýlan olmazsa etrafý farelerin basacaðýný, leylekler olmazsa yýlanlarýn daha da çoðalacaðýný, domuz olmazsa ormanlarýn devamýnýn saðlayamayacaðýnýn farkýndadýrlar. Tarla kuþlarý ise, bitkilerin özsuyunu emerek kurumalarýna neden olan yaprak bitlerini yiyerek besin elde eden uður böceklerini yiyerek hayatta kalýr. Tarla kuþlarýný da yýrtýcý etçil kanatlýlar yer. Bu gýda zinciri böyle devam eder. Doðadaki bu sonsuz zincirin halkalarýndan daha bir çok örnekler verilebilir. Ýþte yaþamý var eden ve dengede tutan bu sonsuz zincirin halkalarýný oluþturan canlýlar susuz yaþayamaz. Bu doðal zincirden tek bir canlý türünün bile kopmasý, tüm halkanýn baðlý olduðu yaþamlarýn ve doðal oluþumlarýn yok oluþuna neden olur. Ramsar Sözleþmesi, özellikle su kuþlarýnýn yaþama ve üreme alanlarý için büyük öneme sahip olan sulak alanlarýn korunmasýný öngörmektedir. Sözleþmenin ana amacý sulak alanlarýn ekonomik, kültürel, bilimsel ve rekreasyonel olarak büyük bir kaynak teþkil ettiði ve kaybedilmeleri halinde bir daha geri getirilmeyeceði olarak belirtilmektedir. T.C. Anayasasý, 56. Madde: Herkes, saðlýklý ve dengeli bir çevrede yaþama hakkýna sahiptir. Çevreyi geliþtirmek, çevre saðlýðýný korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaþlarýn ödevidir. Toprak Canlýlarý Toprak, üretime beþik olabilmek için suya ihtiyaç duyar. Üretimin beþiði olan toprak, sadece kum ve kilden oluþan bir yapý deðildir. Topraðý toprak yapan içinde yaþayan canlýlardýr. Bitkinin yetiþebilmesi için gerekli tüm besinlerin kaynaðý topraktadýr. Bir gram toprakta yaklaþýk 600 milyon bakteri, 400 milyon maya, 100 bin yosun hücresi vardýr. Bir hektar tarým arazisinin en üst 15 cm kalýnlýðýndaki katmanýnda 20 bin kilogram mikroorganizma vardýr. Buna ek olarak 370 kg tek hücreli canlý, 50 kilo ipliksi solucan (Nematomorpha), 10 kilo kuyrukla sýçrayan (Collembola), 15 kilo halkalý solucan (Polychaeta), 50 kilo kýrkayak (Myriapoda), 17 kilo böcek ve örümcek, 40 kilo yumuþakça (Aplacophora) ve inanmasý güç fakat 4000 kilo solucan (Lumbricidae) bulunur.5 Doðal ekosistemin sürdürülebilmesi için makro ve mikro besinler kadar gerekli olan böcekler, solucanlar, bakteriler, mantarlar ve mikroorganizmalar da topraktaki faunanýn temel unsurlarý arasýnda bulunurlar. Atmosfer azotunu sabitleyen, topraktaki organik maddelerin parçalanmasýný saðlayan, bitki hastalýklarýný ve topraktaki patojenleri baskýlayan, organik besinlerin bitkilerce kolayca özümlenebilmesine yardým eden, pestisitlerin toksik etkilerini yok eden, bitki geliþimini teþvik eden vitamin, hormon ve enzim gibi biyoaktif maddeler üreten, ayrýca topraðýn nemsýcaklýk-havalanma dengesini saðlayan topraðýn deðiþim ve geliþiminde aktif rol oynarlar.6-7 Çiftçilerin topraða saçtýðý tohumlar, tohumdan çýkan ve bize ürün veren bitkinin yaþamsal ihtiyacý olan temel besinlerin hepsi, topraktaki bu canlýlarýn yaþayabilmeleri için sürdürdükleri çaba sonucunda topraða býraktýklarý maddeler sayesinde gerçekleþir. Bu canlýlarýn topraktaki azlýðý veya çokluðu, tarýmsal verimliliðin azlýðýný ve fazlalýðýný doðrudan belirler. Ýþte toprak altýnda yaþayan bu canlýlarýn yaþamlarýný sürdürebilmeleri için de kaliteli ve yeterli suya ihtiyaçlarý vardýr. 2872 sayýlý Çevre Kanunu, Madde 1: Bu kanunun amacý, bütün canlýlarýn ortak varlýðý olan çevrenin, sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkýnma ilkeleri doðrultusunda korunmasýný saðlamaktýr. Ekolojik Döngü ve Can suyu Kurulacak HES ler ile birlikte sular borularýn ve tünellerin içine hapsedildiðinde, can suyu adý altýnda býrakýlacak su, ekolojik döngü için yeterli olmayacaktýr. Su Kullaným Hakký Anlaþmasý çerçevesinde suyun %90 ýnýn þirketlerin kullanýmýna tahsis edildiði dikkate alýndýðýnda, can suyu adý altýnda doðada kalan %10 suyun mevcut doðal dengeyi tamamen bozacaðý açýktýr. TMMOB nin HES Raporu nda belirtildiði üzere, HES projelerine izin verilirken derelerin çevreyle ilgili ihtiyaç debisi saptanmamaktadýr. Su Kullaným Hakkýna Dair Yönetmelikle son 10 yýlýn debi ortalamasýnýn %10 u can suyu olarak kabul edilmiþtir. Can suyu sadece balýklar için belirlenen bir miktar su olup, bunun dýþýnda sulak alan olan vadinin kendine has sulak alan ekosistemi için de ayrýca ekolojik ihtiyaç debisi belirlenmemektedir. Bu durum, HES yapýlmasý planlanan alanlarýn doðal ekosistemine, peyzaj özelliklerine zarar verecek, tamamý orman olan alanlarýn ekolojik yapýsýný deðiþtirecek, gerek alanýn tümü açýsýndan geniþ çaplý inþaatlar, hafriyatlar, dinamit atýmlarý sebebiyle, toz gürültüye sebep olacak, gerek alanda bulunan orman, orman altý bitki ve diðer floraya ve keza bu alanda zengin çeþitlilik gösteren her türden faunaya ciddi olumsuz etkilere sebep olacaktýr. 8 Yani akarsu yataðýndaki suyun can suyuna dönüþtürülmesi, suyla doðrudan baðlantýlý olan bütün bu flora ve faunanýn yaþamýný tehdit edecektir. Regülâtör sonrasý nehir sisteminin akýþ hýzýndaki deðiþimlerin biyolojik yaþama ve çeþitliliðe olan etkileri çok önemli bir unsurdur. Suyun doðal akýþý içerisinde yataðýndan akmamasý sonucunda suyu veren havzada çevre/ekosistem kalitesinde önemli bir bozulmanýn ve deðiþimin meydana gelmesi kaçýnýlmaz olacaktýr.9 Ayrýca altý ayrý iklimi olan, jeolojik ve topografik özellik gösteren ve buna baðlý birçok mikro klimaya sahip yurdumuzda her klima için ayrý bilimsel çalýþma yapýlmasý gerekir. Kanalizasyon, sanayi atýklarý, kimyasal gübre ve ilaç atýklarý Akarsularýmýzýn kanalizasyon, sanayi atýklarý, tarýmda kullanýlan kimyasal gübre ve ilaçlar ile kullanýlamaz hale getirildiði bilinmektedir. TÜÝK in verilerine göre ülkemizde 2006 yýlýnda 3225 belediyenin 2321 inin kanalizasyon þebekesi vardýr ve yalnýzca 362 sinde arýtma tesisi bulunmaktadýr. Yani her on belediyeden sadece birinde arýtma tesisi bulunmaktadýr. Gerek bu belediyeler, gerekse belde ve köyler atýk sularýný derelere, göllere ve denizlere vermektedir. Kanalizasyon sularý pek çok zararlý bakteri, tuz ve iyonlar içermektedir. Akarsular normal debilerinde aktýklarýnda çoðu zaman fark edilmeyen bu atýklar, o atýklarý parçalayacak mikro canlýlarýn yaþayacaðý su dere yataðýnda olmayacaðý için artýk o yatakta su deðil, atýk su akacaktýr10. Madenciler temiz suyu kullanmakta ve kirlettikten sonra doðaya býrakmaktadýrlar. Býrakýlan bu atýk sular yer altý ve yerüstü sularýna karýþmaktadýr. Çiftçilerin kullanacaðý bu su ile toprak, hayvan ve bitkiler zarar görecektir. 2872 sayýlý Çevre Kanunu, Madde 28: Çevreyi kirletenler ve çevreye zarar verenler sebep olduklarý kirlenme ve bozulmadan doðan zararlardan dolayý kusur þartý aranmaksýzýn sorumludurlar. Kirletenin, meydana gelen zararlardan ötürü genel hükümlere göre de tazminat sorumluluðu saklýdýr. Bir baþka konu ise uygulanan endüstriyel tarým modelinin toprak ile yer altý ve yerüstü sularýna saldýðý kimyasallarýn yarattýðý kirliliktir. Yaðmur sularý ile kimyasal gübreler ve tarým ilaçlarýnýn da dere yataðýna ulaþmasý ile derelerde akacak sularýn neden olacaðý tehlike daha da artacaktýr. Arýtmasýný çalýþtýrmayan sanayi tesislerinin kimyasal atýklarýnýn da bu tehlikeli suya karýþmasý ile kirlilik boyutu çok daha fazla artacaktýr. Can suyunu su olmaktan çýkaran bu atýklar, akarsu yataðýný artýk bulaþýcý hastalýklarý yayan tehlikeli bir merkez haline getirecektir. T.C. Anayasasý, 56. Madde: Herkes, saðlýklý ve dengeli bir çevrede yaþama hakkýna sahiptir. Çevreyi geliþtirmek, çevre saðlýðýný korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaþlarýn ödevidir. Devam Edecek