Sempozyum ARAŞTIRMA MAKALESİ



Benzer belgeler
Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Polikliniðine Baþvuran Hastalarda Belirtiler, Tanýlar ve Tanýya Yönelik Ýncelemeler

Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Polikliniğine Başvuran Hastalarda Tanı Dağılımları

Çocuk ve ergen psikiyatri poliklinikleri farklı ruhsal. Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Polikliniğine Başvuran Hastalarda Tanı Dağılımı

ÇOCUK PSİKİYATRİSİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HASTALARIN SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİNE GÖRE DEĞERLENDİRİLMESİ

Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Polikliniğine Başvuran Hastalarda Belirti ve Tanı Dağılımları

Çocuk ve Ergen Psikiyatri Kliniğine Başvuran Ergenlerde Belirti ve Tanı Dağılımı

PSİKİYATRİK BOZUKLUKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ*

ÇOCUK VE ERGEN RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI STAJI

BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD

Çocuk Ýstismarýna Birimler Arasý Yaklaþým: Bir Olgu Sunumu

ÇOCUK VE ERGEN RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI STAJI

Erişkin Dikkat Eksikliği Ve Hiperaktivite Bozukluğu nda Prematür Ejakülasyon Sıklığı: 2D:4D Oranı İle İlişkisi

hükümet tabibi olarak görev yaptıktan sonra, 1988 yılında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi nde başladığım

Kısa Araştırmalar / Brief Reports. Cem Gökçen 1, Bilge Burçak Annagür 2

Bir Çocuk-Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Polikliniğine Başvuran Çocuk ve Ergenlerin Ruhsal Belirtileri ve Risk Faktörlerinin Değerlendirilmesi

Samsun da altı yıllık bir psikiyatri muayenehane çalışmasının değerlendirilmesi. Evaluation of psychiatric office studies for six years in Samsun

Prof.Dr. Hatice ÖZYILDIZ GÜZ Ondokuz Mayıs Üniversitesi Psikiyatri ABD

Yetişkin Psikopatolojisi. Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Ege Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bornova İZMİR

Bir Eğitim Hastanesi nde Yatan Hastalar İçin İstenen Çocuk ve Ergen Psikiyatri Konsültasyonlarının Değerlendirilmesi

Çocukluk çağındaki fiziksel ve ruhsal gelişimin uygunluğunu bilecek, Doğru ebeveynlik becerilerinin aile içi ilişkilerde nasıl olması gerektiğini

Kalyoncu A., Pektaş Ö., Mırsal H., Yılmaz S., Serez M., Beyazyürek M.

Obsesif KompulsifBozukluk Hastalığının Yetişkin Ayrılma Anksiyetesiile Olan İlişkisi

Ergenlik döneminde DEHB bozukluğu tanısı konan bir grubun özellikleri ve altı-on yaş grubunda tanı konan çocuklarla karşılaştırılması

KANSER HASTALARINDA ANKSİYETE VE DEPRESYON BELİRTİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ UZMANLIK TEZİ. Dr. Levent ŞAHİN

EĞİTİM VEREN BİR DEVLET HASTANESİ PSİKİYATRİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HASTALARIN TANI GRUPLARINA GÖRE SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ ANABİLİM DALI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DÖNEM V PSİKİYATRİ STAJ DERS PROGRAMI

Bir Üniversite Hastanesinde Hastalardan İstenen Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Konsültasyonlarının Değerlendirilmesi

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Eğitim Yılı Dönem V Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Staj Eğitim Programı

ÖZGEÇMİŞ. Doktora Tezi/S.Yeterlik Çalışması/Tıpta Uzmanlık Tezi Başlığı ve Danışman(lar)ı :

Çocuk ve ergenlerde okul reddi davranışının nedenlerinin incelenmesi

Eğitim Yılı Dönem V. Çocuk Psikiyatrisi. Staj Eğitim Programı

Þizofreninin klinik özelliklerini anlatan kitap ya

Nuran DEMİR*, Zehra TOPAL*, Basri KÖYLÜ**, Evren TUFAN***, Umut Mert AKSOY**** *Arş. Gör. Dr., AİBÜ Tıp Fak. ÇERSAH AD **Arş. Gör. Dr., AİBÜ Tıp Fak.

Birinci Trimester Gebelerde Depresyon ve Anksiyete Bozukluðu

Bir İlköğretim Okulunda Öğrenim Gören Çocuklarda Ruhsal Uyum Sorunları

HAREKETLİ ÇOCUK DOÇ. DR.AYLİN ÖZBEK DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK PSİKİYATRİSİ AD. ÖĞRETİM ÜYESİ

Koç Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Güz Dönemi

İSTANBUL AREL ÜNİVERSİTESİ/SAĞLIK BİLİMLERİ YÜKSEKOKULU/ÇOCUK GELİŞİMİ BÖLÜMÜ)

RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI STAJI

Emine Sevinç Tok. İzmir Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü. Gürsel Aksel Bulvarı No: Üçkuyular İzmir

Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır.

Şebnem Pırıldar Ege Psikiyatri AD.

İntihar Girişiminde Bulunan Ergenlerde Psikiyatrik Tanıların, Demografik ve Klinik Özelliklerin Değerlendirilmesi

ARAŞTIRMA MAKALESİ. Çiğdem Yektaş 1, Sümeyra Elif Kaplan 1. Yektaş Ç ve ark. Fakültesi Çocuk Ergen Psikiyatrisi Anabilim Dalı, Düzce, Türkiye

OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUĞU

Dersin adı: Elektif (Çocuk Psikiyatrisi) Görüşme Saatleri: Salı:14:00-15:00

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ ANABİLİM DALI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DÖNEM V PSİKİYATRİ STAJ DERS PROGRAMI

ACİL OLARAK PSİKİYATRİ KLİNİĞİNE YATIRILAN HASTALARDA MADDE KULLANIMI TARAMASI

ÖZGEÇMİŞ 1. ADI SOYADI: NESLİM GÜVENDEĞER DOKSAT 2. DOĞUM TARİHİ: UNVANI: ÇOCUK PSİKİYATRİSİ UZMANI 4.

5. SINIF 4.GRUP 4. KURUL RUH SAĞLIĞI, TIP ETİĞİ, TIP HUKUKU, ADLİ TIP, KLİNİK FARMAKOLOJİ

RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI STAJI

ERGENLERDE İNTERNET BAĞIMLILIĞI

Depremin Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Polikliniği ne başvuru profili üzerine etkisi

ÇOCUKLUKTA DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU TANISI ALMIŞ OLGULARIN ERGENLİK DÖNEMİNDEKİ PSİKİYATRİK DURUMLARININ İNCELENMESİ

Özürlü Çocuk Sağlık Kurulu Raporlarının Değerlendirilmesi

ÖZGEÇMİŞ VE YAYIN DİZİNİ

Yrd.Doç.Dr. ÖZGE METİN

Bir Üniversite Hastanesi Psikiyatri Polikliniğine Başvuran Hastaların Sosyodemografik Özellikleri ile Tanı Grupları Arasındaki İlişki

Suç işlemiş bipolar bozukluklu olgularda klinik ve suç özellikleri: BRSHH den bir örnek. Dr. Tuba Hale CAMCIOĞLU

DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU. Dahili Servisler

Erişkin Acil Servisinde Psikiyatri Dışı Hekimlerce Konulan Psikiyatrik Ön Tanıların Değerlendirilmesi

DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU OLAN ÇOCUĞU ANLAMAK

Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan çocuk ve ergenlerde depresyon ve anksiyete düzeyleri

Tik bozukluğu olan çocuk ve ergenlerde sosyodemografik özellikler ve eşlik eden durumlar

ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARI RUHSAL DEĞERLENDİRME FORMU. Temel Yakınmalar. . Üniversitesi Çocuk Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk Koruma Birimi

Madde Bağımlılığı Olan Hastaların Ebeveynlerinde Psikiyatrik Hastalıklar. Yard. Doç.Dr. Suat Ekinci

Çekirdek belirtileri açýsýndan duygulaným alanýnda. Birinci Basamakta Depresyon: Tanýma, Ele Alma, Yönlendirme. Özet

BASKIDA. İlköğretim Öğrencilerinde Anksiyete ve Duygudurum Bozuklukları Yaygınlığı ve Sosyodemografik Özellikler

Anne ve ergenlerdeki depresif belirtilerin ergen intiharları ile ilişkisi

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim Öğretim Yılı. Dönem 5 PSİKİYATRİ STAJ TANITIM REHBERİ

Prof.Dr. İBRAHİM FERHAN DEREBOY

Çocuk ve Ergenlerde Ruhsal Psikopatolojiler DERS 1: MENTAL RETARDASYON. Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans Tıp Fakültesi Ankara Üniversitesi

Cinsel istismara uğrayan çocuk ve ergenlerde klinik özellikler ve intihar girişimi ile ilişkili risk etmenleri

Bölüm: 11 Manik Depresyona Özel İlaç Fikri

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA TEMEL İNANÇLAR VE KAYGI İLE İLİŞKİSİ: ÖNÇALIŞMA

Çocuk Psikiyatrisi Uygulamalarında İstismar Olgularının Tanınması. Prof. Dr. Elvan İŞERİ Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatri A.D.

HEMODİYALİZ HASTALARININ HİPERTANSİYON YÖNETİMİNE İLİŞKİN EVDE YAPTIKLARI UYGULAMALAR

Bir Üniversite Kliniğinde Yatan Hastalarda MetabolikSendrom Sıklığı GŞ CAN, B BAĞCI, A TOPUZOĞLU, S ÖZTEKİN, BB AKDEDE

SINIF 5 Saat Ders Düzey Öğretim Üyesi Anabilimdalı SİNİR-DUYU BLOĞU

Ders Yılı Dönem-V Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Staj Programı

ÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE İNTİHAR GİRİŞİMİ

Yatan hastalar için istenen çocuk ve ergen psikiyatrisi konsültasyonlarının değerlendirilmesi*

Bilişsel Kaynaşma ve Yaşantısal Kaçınmayla Aleksitimi İlişkisi: Kabullenme ve Kararlılık Penceresinden Bakış

Bir Üniversite Hastanesinde İstenen Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Konsültasyon Hizmetlerinin Değerlendirilmesi

Zekâ Geriliği Olan Çocuk ve Ergenlerde Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunun Özellikleri

Çocuk Psikiyatrisi Giriş

ÇARŞAMBA 09:30 Koma A Gülsen YILDIZ BABACAN NÖROLOJİ

ÇOCUK PSİKYATRİSİ KONSÜLTASYON VE STAJ PROGRAMI

PSİKOLOJİK BOZUKLUKLAR. PSİ154 - PSİ162 Doç.Dr. Hacer HARLAK

Çocuk ve ergen depresyonu ile ilgili araþtýrmalar iki

Serhat Tunç 1, Yelda Yenilmez Bilgin 2, Kürşat Altınbaş 3, Hamit Serdar Başbuğ 4 1

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ve Doğum Mevsimi İlişkisi. Dr. Özlem HEKİM BOZKURT Dr. Koray KARA Dr. Genco Usta

YASLANMA ve YASAM KALİTESİ

Ergenlerde Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu Sıklığının Araştırılması ARAŞTIRMA

Çocuk ve Ergenlerde Obsesif Kompulsif Bozukluk: Sosyodemografîk, Klinik Özellikler ve Eştanılar

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI KLİNİĞİ YATAN HASTA DEĞERLENDİRME FORMU

Dr.ERHAN AKINCI 46.ULUSAL PSİKİYATRİ KONGRESİ

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğuyla (DEHB) Nasıl Başa Çıkabilirim?

Transkript:

ARAŞTIRMA MAKALESİ 2012 Yılında KTÜ Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Polikliniğine Başvuru Yakınmalarında 1996 ve 2004 Yıllarındakilere Göre Değişimler ve Konulan Tanıların Değerlendirilmesi n Mutlu KARAKUŞ 1, Büşra DURAN 2, Veli KURT 3, Sema KANDİL 4 1 Uzman Dr. Ağrı Devlet Hastanesi, Çocuk-Ergen Psikiyatrisi Polikliniği, Ağrı-TÜRKİYE. 2 Asistan Dr. KTÜ Tıp Fakültesi Çocuk-Ergen Psikiyatrisi Bölümü, Trabzon-TÜRKİYE. 3 Uzman Dr. Zeynep Kamil Eğitim Araştırma Hastanesi, Çocuk-Ergen Psikiyatrisi Polikliniği, İstanbul-TÜRKİYE. 4 Prof. Dr, A.D.B., KTÜ Tıp Fak. Çocuk-Ergen Psikiyatrisi Bl, Trabzon-TÜRKİYE. Yazışma adresi: Dr. Mutlu Karakuş, Ağrı Devlet Hastanesi, Çocuk Psikiyatrisi Polikliniği, Ağrı-TÜRKİYE. Telefon: +905417322218 E-mail: drmutlukarakus@yahoo.com.tr ABSTRACT ÖZET Giriş: Çocuk ve Ergen Ruh Sağılığı ve Hastalıkları polikliniğine çeşitli nedenlerle ilk kez getirilen çocukların yıllar içinde başvuru yakınması ve konulan tanıların Türkiye ve dünyadaki benzer çalışmalarla karşılaştırılması. Gereç ve Yöntem: Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağılığı ve Hastalıkları polikliniğine 1 Eylül 2011 31 Mayıs 2012 tarihleri arasında ilk kez başvuran ve anne ve/veya babası çalışmaya katılmayı kabul eden 1123 olgu alınmıştır. Bulgular: Olguların çoğunluğunun 7-12 yaş grubundaki erkekler olduğu belirlenmiştir. Olgularda başvuru esnasında en çok belirtilen yakınmalar; dalgınlık- dikkatsizlik- unutkanlık, sinirlilik, hareketlilik, ödev-ders sorunu ve fiziksel belirtiler, en sık konulan tanılar ise; dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB), anksiyete bozukluğu, depresyon, hafif mental retardasyon (Hafif MR), sınır entelektüel işlev ve enürezis olarak saptanmıştır. Okul öncesi olgularında en sık belirtilen yakınmalar; konuşma geriliği- adına bakmama, hareketlilik, sinirlilik, tanılar ise; anksiyete bozukluğu, DEHB, hafif MR, konuşma geriliği, başka türlü adlandırılamayan yaygın gelişimsel bozukluk (BTA-YGB) olarak saptanmıştır. Ergenlik öncesinde en sık belirtilen yakınmalar; dalgınlık- dikkatsizlik unutkanlık, hareketlilik, ödev ve ders sorunları, tanılar ise DEHB, anksiyete bozukluğu, hafif MR, depresyon, enürezis olarak saptanmıştır. Ergenlik döneminde en sık belirtilen yakınmalar; sinirlilik, dalgınlık-dikkatsizlik-unutkanlık ve ödev-ders ile ilgili sorunlar, tanılar ise; anksiyete bozukluğu, depresyon, DEHB, davranım bozukluğu, obsesif-kompulsif bozukluk (OKB) ve konversiyon bozukluğu olarak saptanmıştır. Tartışma ve Sonuç: Çalışmamızda başvuru yakınmalarının yıllar içerisinde değişim gösterdiği görülmüştür ayrıca olgulara konulan tanıların sıralamaları farklı olsa da diğer ruh sağılığı kliniklerinde yapılan çalışmalarla benzeştiği saptanmıştır. Okul öncesi dönemde iletişim sorunları, ergenlik öncesinde eğitim-öğretim sorunları, ergenlik döneminde anksiyete ve duygudurumla ilgili yakınmalar diğerlerine oranla daha fazladır. 3 yaş grubunda da en çok konulan tanılar arasında DEHB ve anksiyete bozukluğu bulunmaktadır. Anahtar Kelimeler: çocuk, ergen, başvuru yakınması, tanı The Evaluation of the Disorders Diagnosed in KTU Child and Adolescent Psychiatry Polyclinics through 2012, and the Comparison of the Admitting Complaints in that of 1996 and 2004 Background: The comparison of both admission complaints and diagnoses, in children whom the first admission to a Child and Adolescent Psychiatry Polyclinic, with those similar data reported in Turkey and worldwide was aimed. Material and Methods: Total 1123 cases, as the first admitting from 1st September 2011 to 31st May 2012 to the Karadeniz Technical University, Child and Adolescent Psychiatry Polyclinic, parents agreed on the study were included. Findings: Mostly of cases were boys who 7-12 age group. The most complaints at admission were pensiveness-inattention-forgetfulness, irritability, hyperactivity, academic problems, physical symptoms, the most diagnoses were attention deficit-hyperactivity disorder (ADHD), depression, mild mental retardation (mild MR), borderline intellectual capacity and enuresis. The most prominent complaints in pre-schooler cases were speech retardationdo not looking at when being called with their names, hyperactivity; and diagnoses were anxiety disorders, ADHD, mild MR, speech retardation, not otherwise specified-pervasive developmental disorder (NOS-PDD). While preadolescent period the most declared complaints were pensiveness-inattention-forgetfulness, hyperactivity, and academic problems, and diagnoses were ADHD, anxiety disorders, mild MR, depression and enuresis, in adolescent period the most frequent complaints were irritability, pensiveness-inattention-forgetfulness and academic problems and diagnoses were anxiety disorders, depression, ADHD, conduct disorder, obsessive-compulsive disorder (OCD) and conversion. Conclusion and Conclusion: Admission complaints have been varies over the years and diagnoses have been found similar with the other reports although the order of frequent were different. In pre-schooler period communication problems, in pre-adolescent period academic problems, and in adolescent period anxiety and mood disorders related complaints were higher than others. ADHD and anxiety disorders were most prominent diagnoses in 3 years age group, also. Keywords: child, adolescent, admission complaint, diagnosis 30

GİRİŞ Erken çocukluk döneminde kazanılan temel güven ve özerklik duyguları, oyun çağı ve ilkokul döneminde kazanılan girişim, becerme ve çalışma kabiliyetleri ergenlikte kazanılan kimlik hepsi birlikte değerlendirildiğinde, erişkin dönemde insanların ruhsal olarak belki de bedensel olarak ta sağlıklı bir erişkinlik geçirmesinin temelidir (Öztürk OM. 2008). Bu yüzden çocukluk çağında başlayan ruhsal bozukluklar yaşam boyu önem taşımakta, tedavi olamayan çocuk ve ergenlerde yeti yitimi olmakta ve erişkin dönemde telafisi ve tedavisi zor sosyal ve ruhsal sorunlara neden olabilmektedir. Çocuklardaki ruhsal sorunların dağılım ve yaygınlığının belirlenmesi, koruyucu önlemler ve tedavi hizmetleri gerektiren alanların saptanmasında temel verileri sağlamaktadır. Öncelikli gereksinimlerin ortaya çıkartılması sayesinde, çocuk ruh sağlığı hizmetlerinin iyileştirilmesine yönelik etkili programlar geliştirilebilir (Aras ve ark. 2007) Toplum örneklemeli çalışmalarda çocuklardaki ruhsal bozuklukların yaygınlığı ortalama %15.8 olarak bildirilmektedir. Ruhsal bozukluk oranları okul öncesi dönemde %8, ergenlik öncesi dönemde %12 ve ergenlerde %15 olarak saptanmıştır (Roberts ark. 1998). Ancak polikliniğe başvuru sayıları gelişmiş ülkelerde bile ciddi ruhsal sorunu olan çocukların sadece %20 si kadarıdır (Offord ark. 2002) Çocukların ruhsal sorunlarının ortaya çıktığı koşullar, klinik belirtiler ve ruh sağlığı birimlerine başvuru biçimleri, ülkeler arasında ve ülkelerin kendi içinde de farklılıklar gösterebilmektedir ayrıca ruhsal bozukluk tanı oranlarının aynı toplumda zaman içinde değiştiğini gösteren çalışmalar bulunmaktadır (Aras 2007). Bu çalışmada KTÜ Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Polikliniğe çeşitli nedenlerle getirilen çocukların yıllar içinde başvuru yakınması değişikliklerine bakılmış, başvuru yakınmaları ve konulan tanılar Türkiye ve dünyadaki benzer çalışmalarla karşılaştırılmıştır. Bu çalışmanın önde gelen amacı olguları yaş gruplarına göre bölüme getiren yakınmaların ve konan tanıların saptanmasıdır. YÖNTEM VE GEREÇLER Bu çalışma, Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Polikliniğine 1 Eylül 2011-31 Mayıs 2012 tarihleri arasında 9 ay süre ile aileleri tarafından çeşitli yakınmalarla ilk kez getirilen 1241 olgudan ebeveyni çalışmaya katılmayı kabul eden 1123 çocuk-ergenle yapıldı. Ağır nörolojik hasarı olan 6 olgu çalışmaya dâhil edilmedi. Bu çalışmada çocuk ve ergenler demografik özellikleri ve başvuru yakınmaları ve konan tanılar açısından incelenerek, yaş grupları ve cinsiyete göre başvuru yakınmaları ve tanı dağılımları araştırıldı. Psikiyatrik tanılar muayene eden hekim tarafından, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı Dördüncü Baskısı'na (Amerikan Psikiyatri Birliği 1994) (DSM-IV) (Amerikan Psychiatric Association,2000) ölçütleri esas alınarak, klinik görüşme sonrası konuldu. Polikliniğe başvuran olguların tanı değerlendirilmesinde Anksiyete bozuklukları başlığı altında yaygın anksiyete bozukluğu, panik bozukluk, fobik bozukluk ve başka türlü adlandırılmayan (BTA)- Anksiyete bozukluğu tanıları toplandı. Yakınma ile tanılar arasında ve yaş grupları ile tanılar arasındaki ilişkilerin değerlendirilmesi sırasında ayrılık anksiyetesi, OKB, sosyal fobi, selektif mutizm, TSSB tanıları ayrı ayrı değerlendirildi (anksiyete bozuklukları başlığı altında değil). Matürasyonel dil gecikmesi, konuşma geriliği şeklinde ifade edildi. Başvuru esnasında birbirine benzer ya da ilintili yakınmalar önceden belirlenen 28 temel yakınma grubundan en uygununa eklendi. Veriler SPSS 13.0 (Statistical Package for Social Sciences) bilgisayar programı kullanılarak ki-kare testi ile analiz edildi ve anlamlılık düzeyi p< 0.05 olarak alındı. BULGULAR Çalışmaya katılan olguların %61.2'si (n= 687) erkek, %38.8'i (n=436) kız idi. Erkek kız oranı 3/2 idi. Kızların erkeklere göre başvuru yaşı daha büyüktü (p<0.0001) (Tablo 1). Polikliniğe başvurularda en sık belirtilen başvuru yakınmaları; %15.3 ile dikkat sorunları, %12.6 ile sinirlilik, %9.6 ile hareketlilik yer almaktaydı. 31

TABLO 1: Cinsiyete göre yaş dağılımı Cinsiyet Sayı (n) Yüzde (%) Median Yaş Erkek 687 61.2 8 a Kız 436 38.8 10 b Toplam 1123 100.0 - p < 0.005: a-b TABLO 2: Yaş gruplarının cinsiyete göre dağılımı Yaş grupları (n, %) Cinsiyet < 6 yaş 7-12 yaş 13-16 yaş Erkek (n=687) 214 (%31.1) 345 (%50.2) 128 (%18.7) Kız (n=436) 105 (%24.1) 194 (%44.5) 137 (%31.4) Toplam (n=1123) 319 (%28.4) 539 (%48.0) 265 (%23.6) TABLO 3: Başvuru yakınması tanı ilişkisi Yakınma Tanı n(%) p Dikkat sorunları DEHB 92(53.5) <0.0001 (n=172, %15.3) Sınır entellektüel işlev 27(15.7) < 0.0001 Anksiyete bozukluğu 19(11) <0.05 Sinirlilik Anksiyete bozukluğu 28(19.7) >0.05 (n=142, %12.6) Depresyon 26(18.3) <0.0001 Davranım bozukluğu 22(15) <0.0001 Hareketlilik DEHB 76(70.4) <0.0001 (n=108, %9.6) Davranım bozukluğu 6(5.6) >0.05* Hafif mental retardasyon 6(5.6) >0.05 Ödev-ders ile ilgili sorunlar DEHB 31(35.2) <0.0001 (n=88, %7.8) Sınır entelektüel işlev 12(13.6) <0.0001* Hafif mental retardasyon 11(12.5) <0.05 Fiziksel belirtiler Anksiyete bozukluğu 42(62.7) <0.0001 (n=67, %6) Depresyon 7(10.4) >0.05 Konversiyon bozukluğu 7(10.4) <0.0001* 32

TABLO 4: Başvuru Yakınmaları Yakınmalar Kız Erkek <6 yaş 7-12 yaş 13-16 yaş Toplam <6 yaş & 7-12 yaş & <6 yaş & 7-12 yaş 13-16 yaş 13-16 yaş n(%) n(%) P n(%) n(%) n(%) n(%) p p p Ödev-ders sorunu 26(6.0) 62(9.0) >0.05 1(0.3) 55(10.2) 32(12.1) 88(7.8) <0.0001 <0.0001 >0.05 Fiziksel belirtiler 38(8.7) 29(4.2) <0.05 8(2.5) 32(5.9) 27(10.2) 67(6) <0.05 <0.0001 <0.05 Özkıyım girişimi 9(2.1) 0 <0.05* 0 1(0.2) 8(3) 9(0.8) >0.05* <0.05* <0.05 Mutsuz-ağlama 18(4.1) 7(0.9) <0.05 4(1.3) 9(1.7) 12(4.5) 25(2.2) >0.05* <0.05 <0.05 Alışkanlıklar 20(4.6) 17(2.5) >0.05 20(6.3) 14(2.6) 3(1.1) 37(3.3) <0.05 <0.05 >0.05 Öğrenme güçlük 10(2.3) 15(2.2) >0.05 11(3.4) 13(2.4) 1(0.4) 25(2.2) >0.05 <0.05 <0.05* Dışa atım sorunu 14(3.2) 28(4.1) >0.05 15(4.7) 20(3.7) 7(2.6) 42(3.7) >0.05 >0.05 >0.05 Garip davranışlar 7(1.6) 12(1.7) >0.05 7(2.2) 8(1.5) 4(1.5) 19(1.7) >0.05 >0.05 >0.05* Hareketlilik 23(5.3) 85(12.4) <0.05 42(13.2) 63(11.7) 3(1.1) 108(9.6) >0.05 <0.0001 <0.0001 İlgisiz-isteksizlik 6(1.4) 8(1.2) >0.05 2(0.6) 7(1.3) 5(1.9) 14(1.2) >0.05* >0.05* >0.05* Kıskançlık 6(1.4) 10(1.5) >0.05 7(2.2) 8(1.5) 1(0.4) 16(1.4) >0.05 >0.05* >0.05* Kekeleme 8(1.8) 17(2.5) >0.05 19(6) 5(0.9) 1(0.4) 25(2.2) <0.0001 <0.05 >0.05* Kural uymama 24(5.5) 36(5.2) >0.05 27(8.5) 22(4.1) 11(4.2) 60(5.3) <0.05 >0.05 >0.05 İletişim sorunları 8(1.8) 52(7.6) <0.05 60(18.8) 0 0 60(5.3) <0.0001 <0.0001 - Korku 23(5.3) 18(2.6) <0.05 11(3.4) 22(4.1) 8(3) 41(3.7) >0.05 >0.05 >0.05 Okul reddi 6(1.4) 16(2.3) >0.05 5(1.6) 11(2) 6(2.3) 22(2) >0.05 >0.05* >0.05 Rapor 9(2.1) 16(2.3) >0.05 9(2.8) 14(2.6) 2(0.8) 25(2.2) >0.05 >0.05* >0.05 Sinirlilik 58(13.3) 84(12.2) >0.05 38(11.9) 54(10) 50(18.9) 142(12.6) >0.05 <0.05 <0.0001 Takıntılı davranış 16(3.7) 13(1.9) >0.05 2(0.6) 11(2) 16(6) 29(2.69 >0.05* <0.0001 <0.05 Telaffuz bozuk 5(1.1) 9(1.3) >0.05 2(0.6) 10(1.9) 2(0.8) 14(1.2) >0.05* >0.05* >0.05* Tikler 4(0.9) 20(2.9) <0.05 3(0.9) 17(2.8) 4(1.5) 24(2.19 <0.05 >0.05* >0.05 Utanç-alınganlık 22(5.0) 32(4.7) >0.05 10(3.1) 31(5.8) 13(4.8) 54(4.8) >0.05 >0.05 >0.05 Uyku sorunu 12(2.8) 11(1.6) >0.05 5(1.6) 10(1.9) 8(3) 23(2) >0.05 >0.05 >0.05 Yeme sorunu 8(1.8) 9(1.3) >0.05 8(2.5) 4(0.7) 5(1.9) 17(1.5) >0.05* >0.05 >0.05* Bunaltı-sıkıntı 30(17.1) 18(2.6) <0.05 7(2.2) 23(4.3) 18(6.8) 48(4.3) >0.05 <0.05 >0.05 Dikkat sorunları 60(13.8) 112(16.3) >0.05 12(3.8) 123(22.8) 37(14.0) 172(15.3) <0.0001 <0.0001 <0.05 Davranış sorun 12(2.8) 19(2.8) >0.05 9(2.8) 12(2.2) 10(2.8) 31(2.8) >0.05 >0.05 >0.05 Adli olgu 9(2.1) 9(1.3) >0.05 0 8(1.5) 10(3.8) 18(1.6) <0.05* <0.0001* <0.05 33

Olguların cinsiyete göre başvuru yakınma dağılımına bakıldığında; en fazla belirtilen yakınmalar kızlarda sırasıyla dikkat sorunları (%13.8), sinirlilik (%13.3) ve fiziksel belirtiler (%8.7) iken, erkeklerde dikkat sorunları (%14.8), hareketlilik (%12.4) ve sinirlilik (%12.2) idi (Tablo 4). Yaş gruplarına göre yakınmaların dağılımı; 6 yaşından küçük olgularda iletişim sorunları (%18.8), hareketlilik (%13.2) ve sinirlilik (%11.9) iken, 7-12 yaş grubunda dikkat sorunları (%22.8), hareketlilik (%11.2), ve ödev-ders ile ilgili sorunlar (%10.2) şeklinde idi. 13-16 yaş olgularında %18.9 ile sinirlilik birinci sırada olup bunu %14 ile dikkat sorunları ve %12.1 ile ödev- ders ilgili sorunlar takip ediyordu (Tablo 4). Dikkat sorunları belirtilenlerde DEHB, sınır entelektüel işlev, anksiyete bozukluğu en çok konulan tanılar olup dikkat sorunlarıyla üç tanının konması açısından istatistiksel olarak anlamlı ilişki vardı (p<0.05). Sinirlilik yakınması olanlarda en çok konulan tanılar; anksiyete bozukluğu, depresyon ve davranım bozukluğu olup sinirlilik yakınmasıyla depresyon ve davranım bozukluğu tanıları için anlamlı ilişki varken (p<0.05), anksiyete bozukluğu için yoktu (p>0.05). Hareketlilik yakınması belirtilen olgularda; DEHB, hafif MR, davranım bozukluğu en çok konan tanılar oldu. Hareketlilik yakınması belirtilenlerle DEHB arasında anlamlı ilişki varken (p<0.05) diğer iki tanı için bu ilişki saptanmadı (p>0.05). Ödev-ders ile ilgili sorunlar yakınması belirtilen olgularda en çok konan üç tanı; DEHB, sınır entelektüel işlev ve hafif MR oldu. Bu tanılarla ödev-ders sorunu arasında anlamlı ilişki bulundu (p<0.05). Fiziksel belirtilerle gelen olgularda en sık konan tanılar; anksiyete bozukluğu, depresyon ve konversiyon bozukluğu oldu. Anksiyete bozukluğu ve konversiyon bozukluğu tanılarında anlamlı ilişki varken (p<0.05), fiziksel belirtinin varlığı ile depresyon tanısı konulması arasında anlamlı bir ilişki bulunamadı (p>0.05)(tablo3). Kızlarda en çok konan tanılar sırasıyla anksiyete bozukluğu (%27.5), depresyon (%15.8) ve DEHB (%11.9) iken, erkeklerde sırasıyla DEHB (%25.9), anksiyete bozukluğu 34 (%15.8) ve davranım bozukluğu (%4.1) olarak saptandı (Tablo5). Yaş grupları tanı dağılımı açısından karşılaştırıldı. Buna göre 6 yaşından küçükler ve 7-12 yaş olguları arasında anksiyete bozukluğu, konuşma geriliği, depresyon, OKB, DEHB, sınır entelektüel işlev, otizm ve BTA- YGB tanıları açısından anlamlı farklılık saptandı (p<0.05). 6 yaşından küçükler ile 13-16 yaş grubu arasında anksiyete bozukluğu, ayrılık anksiyetesi, OKB, TSSB, konversiyon bozukluğu, konuşma geriliği, depresyon, davranım bozukluğu, hafif MR, otizm tanıları açısından anlamlı farklılık olduğu; ayrılık anksiyetesi, konuşma geriliği, hafif MR, otizm, BTA-YGB tanılarının 6 yaşından küçük olgularda daha fazla konulduğu saptandı. 7-12 yaş olgular ile 13-16 yaş olguları arasında anksiyete bozukluğu, OKB, konversiyon bozukluğu, bipolar affektif bozukluk, DEHB, davranım bozukluğu, hafif MR tanıları açısından anlamlı farklılık vardı (p<0.05). 7-12 yaş olgularda DEHB ve hafif MR tanıları ergenlik dönemine göre daha fazla konulmakta olup yukarıda sayılan tanılar (DEHB ve hafif MR hariç) ergenlik döneminde daha fazla olarak konmaktadır (p<0.05) (Tablo 5). TARTIŞMA Yurt içi ve yurt dışı birçok çalışma erkek çocuklar için ruhsal yardım arayışının kız çocuklara nazaran daha fazla olduğunu ortaya koymuştur (Aras ve ark. 2007, Durukan ve ark. 2011, Tanrıöver ve ark. 1992, Aktepe ve ark. 2010, Yöntem ve 2011, Şahingöz ve ark. 2011, Harpaz-Rotem ve ark. 2004, Recart ve ark. 2002, Al- Jawadi ve ark. 2007). Erkek çocuklarda başvuru oranlarının fazla olmasının nedenleri; belirtilerin daha çok erkek çocuklarda görülmesi ve/veya erkek çocukların sorunlarının aileler tarafından daha fazla önemsenmesi olabilir (Yöntem 2004) Tanrıöver e göre belirtilerin daha çok erkeklerde görülmesinin nedeni; erkeklerde fizyolojik olgunlaşmanın kızlara nazaran daha yavaş olması ve erkeklerin olgunlaşma sürecini daha geç tamamlamalarıdır (Tanrıöver ve ark. 1992).

TABLO 5: Tanılar Cinsiyet Yaş grupları P değerleri Kız Erkek <6 yaş 7-12 yaş 13-16 yaş Toplam <6 yaş & 7-12 yaş & <6 yaş & Tanılar (n=319) (n=539) (n=265) 7-12 yaş 13-16 yaş 13-16 yaş n(%) n(%) n(%) n(%) n(%) n(%) p p p Anksiyete bozuk 120(27.5) 109(15.9) 45(14.1) 110(20.4) 74(27.9) 229(20.4) <0.05 <0.0001 <0.05 Ayrılık anksiyetesi 4(0.9) 8(1.2) 8(2.5) 4(0.7) 0 12(1.1) >0.05* <0.05* >0.05* Selektif mutizm 2(0,5) 5(0.7) 3(0.9) 4(0.7) 0 7(0.6) >0.05* >0.05* >0.05* Sosyal fobi 9(2.1) 21(3.1) 4(1.3) 17(3.2) 9(3.4) 30(2.7) >0.05 >0.05 >0.05 OKB 21(4.8) 20(2.9) 3(0.9) 18(3.3) 20(7.59 41(3.7) <0.05 <0.0001 <0.05 TSSB 10(2.3) 12(1.7) 2(0.6) 12(2.2) 8(3) 22(2) >0.05 <0.05* >0.05 Konversiyon bozuk 6(1.4) 1(0.1) 0 1(0.2) 6(2.3) 7(0.6) >0.05* <0.05* <0.05* Konuşma geriliği 3(0.7) 21(3.1) 24(7.5) 0 0 24(2.1) <0.0001 <0.0001 - Kekemelik 7(1.6) 11(1.6) 10(3.1) 6(1.1) 2(0.8) 18(1.6) >0.05 >0.05 >0.05* Fonolojik bozukluk 2(0.5) 9(1.3) 2(0.6) 8(1.5) 1(0.4) 11(1) >0.05* >0.05* >0.05* Artikülasyon bozuk 1(0.2) 5(0.7) 4(1.3) 2(0.4) 0 6(0.5) >0.05* >0.05* >0.05* Bipolar bozukluk 3(0.7) 0 0 0 3(0.3) 3(0.3) - >0.05* <0.05* Depresyon 69(15.8) 24(3.5) 3(0.9) 32(5.9) 58(21.9) 93(8.3) >0.05 <0.0001 <0.0001 DEHB 52(11.9) 178(25.9) 38(11.9) 162(30.1) 30(11.3) 230(20.5) >0.0001 >0.05 <0.0001 KOKGB 15(3.4) 22(3.2) 9(2.8) 22(4.1) 6(2.3) 37(3.3) >0.05 >0.05 >0.05 Davranım bozuk 14(3.2) 28(4.1) 5(1.6) 17(3.2) 20(7.5) 42(3.7) >0.05 <0.05 <0.05 Enürezis 12(2.8) 32(4.7) 6(1.9) 30(5.6) 8(3) 44(3.9) >0.05 >0.05 >0.05 Enkoprezis 3(0,7) 12(1.7) 6(1.9) 8(1.5) 1(0.4) 15(1.3) >0.05 >0.05* >0.05* Sınır ent. işlev 18(4.1) 31(3.9) 4(1.3) 33(6.1) 8(3) 45(4.0) >0.05 >0.05 >0.05 Hafif MR 23(5.3) 52(7.6) 25(7.8) 42(7.8) 8(3) 75(6.7) >0.05 <0.05 <0.05 Orta MR 8(1.8) 11(1.6) 6(1.9) 8(1.5) 5(1.9) 19(1.7) >0.05 >0.05* >0.05* Otizm 4(0.9) 15(2.2) 14(4.4) 5(0.9) 0 19(1.7) >0.05 <0.05 >0.05* BTA-YGB 4(0.9) 12(1.7) 14(4.4) 1(0.2) 1(0.4) 16(1.4) >0.0001 <0.05 >0.05* Tik Bozukluğu 3(0.7) 22(3.2) 3(0.9) 17(3.2) 5(1.9) 25(2.2) >0.05 >0.05 >0.05 Tourette sendromu 2(0.5) 6(0.3) 1(0.3) 6(1.1) 1(0.4) 7(0.9) >0.05* >0.05* >0.05* Okul reddi 1(0.2) 6(0.9) 1(0.3) 5(0.9) 1(0.4) 7(0.6) >0.05* >0.05* >0.05* Psikotik bozukluk 0 1(0.2) 0 0 1 1(0.01) - >0.05* >0.05* Diğer 6(1.4) 6(1.4) 2(0.2) 8(1.5) 4(1.5) 10(1.2) >0.05* >0.05* >0.05* *Fisher in kesin kikare testi 35

yılında ki çalışmada ise sinirlilik (%17.6), yaramazlık, söz dinlememe (%17.2), okul başarısızlığı (%16.9), sıkıntı (%11.6), aşırı hareketlilik (%11.5) olarak saptanmıştır (Yöntem 2004). Özellikle dikkat sorunları ile gelen olguların sayısında 2004 yılına nazaran yaklaşık 3 kat artış olduğu gözlenmiştir. 1993-1994 yıllarında yapılan çalışmada dikkatsizlik ve hareketlilik yakınması ile gelen olgu yoktur (Tanrıöver 1996). 2004 yılındaki verilere göre hareketlilik yakınması ise çalışmamızdaki ile benzer çıkmıştır (Yöntem 2004). Dikkat sorunları ve hareketlilik yakınmalarının sıklıkla dile getirilmesinin nedeni toplum genelinde eğitime verilen önemin giderek artması ile birlikte eğitimi aksatacak sorunlarda yardım arayışının artması olabilir. Ayrıca toplumun dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu konusunda bilgilendirilmesi, okullarda görev yapan rehberlik servislerinin ve öğretmenlerin DEHB semptomlarına sahip çocukları direkt çocuk psikiyatrisine yönlendirmeleride bunun nedenleri arasında olabilir. Ülkemizde son yıllarda yapılan üç çalışmada en fazla başvuru yakınmasının sinirlilik olduğu görülmüştür (Aktepe ve ark. 2010, Şahingöz ve ark. 2011, Akın 2013). Aras ın(2007) çalışmasında en sık başvuru hareketlilik, Abalı nın (Abalı ve ark. 2006) çalışmasında konuşma geriliğidir. 5 farklı çalışmada sıralamalar farklı olmakla birlikte en sık başvuru yakınmaları; sinirlilik, hareketlilik, ders başarısızlığı, alt ıslatma, kekeleme, konuşma gecikmesi, dikkat dağınıklığı, anksiyete belirtileri ve depresif yakınmalardır (Aras ve ark 2007, Aktepe ve ark. 2010, Şahingöz ve ark. 2011, Akın 2013, abalı ve ark. 2006) Olgularımızda mutsuzluk, ağlama, öz kıyım girişimi gibi depresif bozukluklarla ilişkili yakınmalar, korku, fiziksel belirtiler, bunaltı-sıkıntı gibi anksiyete bozukluğu ile ilişkili yakınmaların kızlarda daha fazla olduğu görülmektedir. Hareketlilik, iletişim sorunları, yaramazlık-söz dinlememe, tik- boğaz temizleme ise erkeklerde daha fazla oranlarda belirtilmektedir. Literatüre baktığımızda özellikle kız çocuklarına daha sık olarak duygulanım ve anksiyete bozuklukları tanıları konwww.literatursempozyum.com n nisan/mayıs/haziran 2015 n sayı: 6 Kliniğimizde 1994 ve 2004 yıllarında yapılan benzer çalışmalarda da erkek çocukların kızların 2 katı fazla başvurduğu bildirilmiştir (Yöntem 2004, Tanrıöver 1996). 7-12 yaş dönemi; Freud un psikoseksüel gelişim kuramına göre Gizillik (Latency Stage), E. Ericson un psiko-sosyal gelişim kuramına göre Çalışma ve Yapıcılık dönemidir. Bu dönemde Ericson a göre atlatılması gereken kriz, çatışma: Çalışma ve başarılı olmaya karşı aşağılık duygusu dur. Bu dönemde çocuğun ruhsal ve cinsel çalkantılar ve çatışmalarında yatışma beklenirken aynı zamanda yeni bilgiler ve uğraşlar içine girmesi de beklenir. Çocuğun benliği aileden toplumun geniş ilişki ve öğrenme olanaklarına uzanmaktadır. (Tanrıöver ve ark 1992). Çalışmamızda en fazla başvuru 7-12 yaş olgularıdır ve diğer çalışmalarla benzer olarak saptanmıştır (Aras ve ark. 2007, Durukan ve ark. 201, Aktepe ve ark. 2010, Yöntem 2011, Tanrıöver 1996). Bu dönemde başvuru oranın yüksek olması, çocuklar için ilk sosyal ortam sayılabilecek okula başlangıç döneminde yeni sorunların çıkması ya da bazı sorunların belirginleşmesi olabilir. Ayrıca çalışmamızda algılama geriliği-öğrenme güçlüğü, hareketlilik, dikkat sorunları yakınmalarının 7-12 yaş olgularında 13-16 yaş olgularına göre istatistiksel açıdan daha fazla belirtildiği görülmüştür. Bu sorunlar yukarıda belittiğimiz gibi eğitim hayatının başlamasıyla ilişkilendirilebilir. Çalışmada kız çocukların erkeklere oranla daha büyük yaşlarda polikliniğe getirildiği görülmüştür(p<0.001). Bunun nedeni; konuşma geriliği gibi iletişim sorunlarının ve yıkıcı davranış bozukluklarının okul öncesi erkek çocuklarında kızlara göre daha fazla görülmesi ya da ailelerin küçük yaş grubundaki kızların sorunlarına erkek çocukların sorunları kadar önem vermemeleri olabilir. Dikkat sorunları, sinirlilik, hareketlilik, ödev-ders sorunu ve fiziksel belirtiler çalışmamızda en sık belirtilen yakınmalardı. 1994 yılında kliniğimizde ki çalışmada bu sıralama kekemelik (% 12.7), yatak ıslatma (% 11.7), hırçınlık- sinirlilik (% 10.3), konuşma geriliği (% 7.4), kaka kaçırma (% 7.4)(Tanrıöver 1996) ve 2004 36

vuran olgularda en sık konan tanılar; DEHB, öğrenme bozukluğu, sınır entelektüel işlev şeklinde olmuştur (Aras ve ark. 2007). Aktepe nin çalışmasında dikkat dağınıklılığı ile başvuran olgularda en sık konan tanılar; DEHB, KOKGB ve sınır entelektüel işlevdir (Aktepe ve ark. 2010). Fettahoğlu ve Özatalay yaptıkları çalışmada dikkatsizlik ve hareketlilik yakınması olan olgularda en fazla konan tanıları; DEHB, depresyon ve anksiyete bozukluğu olarak bildirmişlerdir (Fettahoğlu ve ark. 2006). Bizim kliniğimizdeki veriler diğer çalışmalarla benzeşmekle birlikte dikkat sorunları ile getirilen olgular da öğrenme bozukluğu tanısı ve KOKGB ilk üç sırada yer almamaktadır. Bunun nedenleri: Öğrenme bozukluğu tanısı kliniğimizde dikkatsizlik yakınması ile gelenlerden daha ziyade ödev ve ders sorunu ile gelenlerde tanı/ayırıcı tanıda göz önünde bulundurulması ve DEHB tanısı konan olgularda komorbid KOKGB ve öğrenme bozukluğu tanısının gözden kaçması olabilir. Çalışmamızda sinirlilik yakınması belirtilenlerde en sık konan tanılar; anksiyete bozukluğu, depresyon ve davranım bozukluğudur. Aktepe nin(2010) çalışmasında uyum bozukluğu, ilişki sorunları, KOKGB şeklindedir. Çalışmamızda hareketlilik yakınması belirtilen olgularda DEHB, hafif mental retardasyon, davranım bozukluğu en çok konan tanılar olmuştur. Aras ın(2007) çalışmasında hareketlilik yakınması olanlarda en fazla konan tanı; DEHB, Öğrenme bozukluğu, davranım bozukluğu şeklinde iken Aktepe nin (2010) çalışmasında DEHB, mental retardasyon, KOKGB dir. Çalışmamızda ödev- ders ile ilgili sorunlar yakınması belirtilenlerde en çok konan üç tanı DEHB, sınır entelektüel işlev ve hafif mental retardasyon olmuştur. Aras ın(2007) çalışmasında ders başarısızlığı yakınması olanlarda en fazla konan tanılar yıkıcı davranış bozukluğu, sınır entelektüel işlev ve zeka geriliğidir. Akdemir in (Akdemir 2008) çalışmasında okul başarısızlığı yakınması ile başvuran ergenlerde yıkıcı davranım bozuklukları, duygudurum bozukluğu, mental retardasyon tanıları konmuştur. Çalışmamızda fiziksel belirtilerle başvuran olgularda en sık konan tanılar anksiyete bozukluğu, depwww.literatursempozyum.com n nisan/mayıs/haziran 2015 n sayı: 6 makta, yıkıcı davranım bozuklukları daha az oranlarda görülmektedir (Fettahoğlu ve ark. 2006, Roberts ve ark 2007). 6 yaşından küçük olgularda alışkanlıklar, kekeleme, iletişim sorunlarının 7-12 yaş ve 13-16 yaş olgularına göre anlamlı düzeyde daha fazla belirtildiği saptanmıştır. Bu bulgular çocuğun herhangi bir sorun davranışının bir psikopatalojinin öncül belirtisi olma ihtimaline karşı izlenmelisi gerektiği ancak sorun davranış varlığının yaşamın ilerleyen yıllarında bozukluk gelişeceği anlamına gelmediği (Uslu 2008) görüşünü destekler niteliktedir. 13-16 yaş olgularında fiziksel belirtiler, öz kıyım girişimi, mutsuzluk-ağlama, sinirlilik, takıntılı düşünceler-davranışlar, adli başvurular 7-12 yaş olgularına göre anlamlı oranda daha fazla belirtilmiştir. Anksiyete ve depresyon belirtilerinin ergenlik döneminde arttığı görülmektedir. Offord ve arkadaşlarının yaptıkları bir çalışmada depresyon prevalansı 6-11 yaş arasındaki çocuklarda %2.6, 12-16 yaş arasındaki çocuklarda ise bunun yaklaşık üç katı daha fazla olduğu bulunmuştur (Offord 1989) Ayrıca orta ve ciddi derecede depresif semptomları olan ergenlerin özkıyım riski nedeniyle uzun dönem takip edilmesi gerektiği bildirilmektedir (Rushtan ve ark. 2002). Çalışmalarda ergenlik öncesi dönemde %1, ergenlerde %4 oranında OKB saptanmıştır (Karaman ve ark. 2011). Bu da bizim çalışmamızda 13-16 yaş grubunda OKB semptomlarının artışını destekler niteliktedir. Çalışmamızda 12 yaşından sonra adli yazıyla başvuran olguların sayısında diğer iki yaş grubuna göre daha fazla olduğu görülmektedir. Bunun nedeni Türk Ceza Kanunu 31. maddesinin 1. fıkrasında fiili işlediği sırada on iki yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluluğu olmadığı, bu kişiler hakkında ceza kovuşturması yapılamayacağı, ancak çocuklara özgü güvenlik tedbiri uygulanabileceği (Öner 2007) açık hükmü nedeniyle adli makamlar tarafından yönlendirilmenin 12 yaşından sonra yapılması olabilir. Çalışmamızda dikkat sorunları ile başvuranlarda ilk üç tanı DEHB, sınır entelektüel işlev, anksiyete bozukluğu olmuştur. Aras ın çalışmasında dikkatsizlik yakınması ile baş- 37

yok denecek kadar az konmuş olup bunun nedeni uyum bozukluğu tanısı konmamış olguların önemli bir kısmının depresyon ya da BTA-anksiyete bozukluğu tanısı almış olma ihtimalidir. Uyum bozukluğunun geçerli bir tanı olduğu tartışmalıdır ve birçok klinisyen bu tanının bir çöp sepeti olduğunu düşünmektedir. Schatzberg ve Bronisch gibi bazı çalışmacılar uyum bozukluğunun, diğer anksiyete bozukluklarından ve depresyondan ayırt edilemez ya da çok az ayırt edilebilir olduğunu söylemişlerdir (Gil 2013). Çalışmamızda cinsiyete göre tanı dağılımına bakıldığı zaman; kızlarda en sık konan tanılar sırası ile anksiyete bozukluğu, depresyon, DEHB, hafif MR, OKB ve sınır entelektüel işlevdir. Erkeklerde en sık konan tanılar; DEHB, anksiyete bozukluğu, hafif MR, enürezis, sınır entelektüel işlev ve davranım bozukluğudur. Türkiye de yapılan 3 ulusal çalışma da erkeklerde en çok konan tanı DEHB dir. Kızlarda en sık konan tanı çalışmalara göre farklılık göstermektedir. Durukan ın (2011) çalışmasında kızlarda en sık konan tanı; DEHB, Aras ın(2007) çalışmasında anksiyete bozukluğu, Aktepen in(2010) çalışmasında depresyon olarak bildirmiştir. Yapılan çalışmalara göre kız ve erkek olgularda sıralamalar farklıda olsa en sık konan tanılar; DEHB, MR, enürezis, anksiyete bozukluğu, depresyondur (Aras ve ark. 2007, Durukan ve ark. 2011, Aktepe ve ark. 2010). Yurtdışında yapılan bir çalışmada, yıkıcı davranış bozukluklarının, kızlara oranla erkek çocuklarda 3 kat daha fazla görüldüğü saptanmıştır (Fombonne 1998). Kız çocuklarına daha sık olarak duygudurum ve anksiyete bozuklukları tanıları konmaktadır (Roberts 2007) Okul öncesi dönemdeki psikiyatrik bozukluklarla ilgili prevelans çalışmalarında oranlar %7.1-21.6 arasındadır (Egger ve ark. 2006, Ford ve ark. 2003, Carter ve ark. 2010, Lavigne ve ark. 1996, Lavigne ve ark. 2009, Wichstrom ve ark. 2012). Çalışmamızdaki 6 yaş öncesi olguların %27.6 sında psikopatoloji saptanmamıştır. Bu dönemde en çok konan tanılar anksiyete bozukluğu (%14.1), DEHB (%11.9), hafif MR (%7.8), konuşma geriliği (%7.5), BTA-YGB (%4.4) dir. İzlenda da yawww.literatursempozyum.com n nisan/mayıs/haziran 2015 n sayı: 6 resyon ve konversiyon bozukluğu olmuştur. Çocuk ve ergenlerde bedensel yakınmalar ve psikopatoloji arasındaki ilişkiyi araştıran bir çalışmada, bedensel yakınmaların kızlarda anksiyete ve majör depresyon ile erkeklerde karşıt olma karşı gelme ve DEHB ile ilişkili olduğu gösterilmiştir (Egger ve ark. 1999) Çalışmaya dâhil olan olguların % 13,4 ü normal psikiyatrik muayene olarak değerlendirilmiştir. Aktepe nin(2010) çalışmasında normal olarak değerlendirilenler tüm başvuranların %12.7'si, Durukan ve ark(2011) %25.3'ü, Aras ve ark.(2007) ise %14,9 udur. Çalışmamızda olguların %12.6 sında birden fazla tanı konmuştur. En fazla konan tanılar sırası ile DEHB (%20.5), anksiyete bozukluğu (%20.4), depresyon (%8.3), hafif MR (%6.7), sınır entelektüel işlev (%4.0), enürezistir (%3,9). DEHB de eş tanı oranı %26.5 olup en fazla (%29.5) eliminasyon bozukluklarıdır. Anksiyete bozukluğunda eş tanı oranı %11.3 olup en fazla eş tanı (%42.3) depresyondur. Depresyonda eş tanı oranı %33 olup en fazla (%33) ile anksiyete bozukluğudur. ABD de ruhsal destek alan yaklaşık 41.000 çocukta en fazla konan tanılar DEHB, depresyon ve anksiyete bozukluğudur (Harpaz-Rotem 2004). Yapılan 3 ulusal çalışmada en sık konan tanı DEHB dir (Aras ve ark. 2007, Durukan ve ark. 2011, Akın 2013). İlk sıra DEHB olan çalışmalardan ikisinde (Durukan ve ark. 2011, Akın 2013) ikinci en sık tanı anksiyete bozukluğu diğerinde (Aras ve ark. 2007) ise enürezistir. Aktepe nin(2010) çalışmasında en sık tanı depresyon ikinci sıklıkta DEHB, Abalı nın(2006) çalışmasında en sık tanı; uyum güçlüğü ikinci sırada DEHB, Şahingöz ün(2011) çalışmasında ilk sırada anksiyete bozukluğu, ikinci sırada DEHB saptanmıştır. Yapılan 6 ulusal çalışmada sıralamalar farklı olmakla birlikte en sık konan tanılar; DEHB, Anksiyete bozukluğu, enürezis, duygudurum bozukluğu, mental retardasyon, kekemelik, uyum bozukluğudur (Aras ve ark. 2007, Durukan ve ark. 2011, Aktepe ve ark. 2010, Şahingöz ve ark. 2011, Akın 2013 Abalı ve ark. 2006). Kliniğimizde konan tanıların literatürle uyumlu olduğu görülmüştür. Uyum bozukluğu (diğer tanı grubuna dâhil) tanısı kliniğimizde 38

pılan bir çalışmada en sık psikiyatrik tanı anksiyete bozukluğu ve DEHB dir (Olafur ve ark. 2012). Wichstrom (2012) çalışmasında psikiyatrik bozukluk prevelansını %7.1 olarak saptamıştır (enkoprezis dışlandığı zaman) ve en fazla konan tanıları; DEHB, anksiyete bozukluğu ve KOKGB olarak bildirmişlerdir. Lavinge ve ark.(1996) yaptığı çalışmada sıralama DEHB, KOKGB, YAB, Distimi ve majör depresyondur. Carter ve ark. (2010) çalışmasında %11.1'de içselleştirme sorunu olduğu, %8.7 sinde DEHB ve %8.4 ünde KOKGB olduğu gösterilmiştir. Bizim çalışmamızda yukarıda çalışmalardaki bulgularla benzeşmektedir. Durukan ve ark. (2011) çalışmalarında 0-6 yaş arasında en çok konan tanılar DEHB, YGB-BTA ve sözel anlatım bozukluğu olmuştur. Bizim çalışmamızda da otizm ve BTA-YGB ayrı tanılar olarak değerlendirilmiş ve ilk beş tanı içerisinde yer almıştır. Çalışmamızda konuşma geriliği, otizm ve BTA-YGB tanısı ergenlik öncesi döneme göre ve bunlara ek olarak ayrılık anksiyetesi, hafif MR ergenlik dönemine göre, okul öncesi dönemde istatistiksel açıdan anlamlı düzeyde daha fazla tanısı konan psikopatolojilerdir. Çalışmamızdaki 7-12 yaş olgularında % 6.9 unda psikopatoloji saptanmamıştır. Bu olgularda en sık konan tanılar DEHB (%30.1), anksiyete bozukluğu (%20.4), hafif MR (%7.8), depresyon (%5.8), enürezis (%5.6) şeklindedir. Durukan ve ark(2011) çalışmalarında DEHB, yaygın anksiyete bozukluğu, enürezis, hafif mental retardasyon, özgül öğrenme bozukluğu şeklindedir. Aktepe ve ark(2010) çalışmasında en fazla konan tanılar depresyon, anksiyete bozuklukları, enürezis, DEHB, uyum bozukluğu, ilişki sorunu, kekemelik, mental retardasyon olarak sıralanmıştır. Çalışmamızdaki 13-16 yaş olgularının % 3.3 ünde psikopataloji saptanmamıştır. En sık konan tanılar anksiyete bozukluğu (%27.9), depresyon (%21.9), DEHB (%11.3), davranım bozukluğu (% 7.5), OKB (%7.5), konversiyon bozukluğu (%2.3) olduğu saptanmıştır. Durukan ve ark (2011) yaptığı çalışma da 12-18 yaş grubunda, sırasıyla DEHB, depresyon ve YAB şeklindedir. Görker ve ark(görker ve ark 2004) 12-18 yaş grubu çocuk ve ergenlere konulan tanıları değerlendirdikleri çalışmalarında, en sık konan tanıların, sırasıyla anksiyete bozukluğu, duygudurum bozukluğu, MR, dışa atım bozuklukları ve yıkıcı davranım bozukluğu olduğu saptanmıştır. Akdemir ve ark. (2008) çalışmalarında erkek ergenlerin en sık DEHB olmak üzere yıkıcı davranım bozuklukları, anksiyete bozuklukları ve mental retardasyon; kız ergenlerin ise major depresyon ya da anksiyete bozukluğu tanıları konulduğunu bildirmişlerdir. Adana da yapılan çalışmada sırası ile DEHB, anksiyete bozukluğu, duygudurum bozukluğu, mental retardasyon ve davranım bozukluğu olarak bildirilmiştir (Çelik 2008). Çalışmamızda anksiyete bozukluğu, OKB, konversiyon bozukluğu, bipolar affektif bozukluk, davranım bozukluğu, tanıları 7-12 yaş olgularına göre istatistiksel açıdan daha fazla konan tanılardır. Çalışmamızdaki 7-12 yaş olgular ve 13-16 yaş olgular arasındaki tanı farklılıkları literatürle uyum göstermektedir (Karaman ve ark. 2011, Pehlivantürk 1996, Durukan 2012) SONUÇ Sonuç olarak; değişen bir dünyada insanların ve çocukların öncelikleri değiştiği gibi, hastalıkların tanılandırılması ve sınıflandırılması da değişmiş, çocuk ve ergen psikiyatrisine başvuru yakınmaları da yıllar içerisinde değişmiştir. Bu değişimi takip etmek değişimle birlikte gelen yeni sorunlara karşı etkili önlemler almak için gereklidir. Çalışmamızda 6 yaşından küçük olgularda iletişim sorunlarının, 7-12 yaş olgularında eğitimöğretim sorunlarının ve 13-16 yaş olgularında anksiyete ve duygudurumla ilgili sorunların diğer yaş gruplarına göre daha fazla olduğu görülmüştür. DEHB ve anksiyete bozukluğu 3 yaş grubunda da en çok konulan tanılar olmuştur. KAYNAKLAR Abalı O, Durukan M, Mukaddes NM, Polvan Ö. Haseki dergisi; http://www.hasekidergisi.com/ sayilar/19/2006-2-1.pdf (Erişim: 12.09.2013) Akdemir D, Çuhadaroğlu FÇ. Çocuk ergen psikiyatri bölümüne başvuran ergenlerin özellikleri, Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi 2008;15(1): 5-14 Akın S B. Batman'da Çocuk Psikiyatrisi Polikliniğine Başvuran Hastalarda Belirti ve Tanı Dağılımları, Klinik Psikiyatri 2013; 16:7-17. Aktepe E, Demirci K, Çalışkan M A, Sönmez Y, Çocuk ve 39

Ergen Psikiyatrisi Polikliniğine Başvuran Olgularda Belirti ve Tanı Dağılımları, Düşünen Adam Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi 2010;23.100-108 Al-Jawadi AA, Abdul-Rhman S. Prevelance of childhood and early adolescence mental disorders among children attending primary health care centers in mosul, Iraq: A cross-sectional study. BMC Public Health 2007; 2:274. Aras Ş, Ünlü G, Taş FV, Çocuk ve ergen psikiyatrisi polikliniğine başvuran olgularda belirtiler, tanılar ve tanıya yönelik incelemeler. Klinik Psikiyatri Dergisi,2007,10.28-37. Carter AS, Wagmiller RJ, Gray SAO, McCarthy KJ, Horwitz SM, Briggs-Gowan MJ. Prevalence of DSM-IV disorder in a representative, healthy birth cohort at school entry: sociodemographic risks and social adaptation. Journal of the American Academy of Child and Adolescent Psychiatry 2010; 49:686 698 Çelik G. Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Kliniğine Başvuran Ergenlerin Klinik Özellikleri. Yayımlanmamış Uzmanlık Tezi, Adana, Çukurova Üniversitesi, Tıp Fakültesi, 2007. Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders,4th Edition (DSM-IV), Text Revision, American Psychiatric Press, Washington, DC, Amerikan Psychiatric Association,2000 Durukan İ, Kahraman D, Kara K, Türker T, Tufan E.A, Yalçın Ö, Karabekiroğlu K. Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Polikliniğine Başvuran Olgularda Tanı Dağılımı, Düşünen Adam Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi 2011; 24.113-120 Durukan İ. Duygudurum Bozuklukları ve İntihar. Türkbay T (çeviri ed), Kaplan & Sadock Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Kısaltılmış Temel Kitabı, Ankara, Güneş Tıp Kitabevleri, 2012, s: 132-146. Egger HL, Angold A. Common emotional and behavioral disorders in preschool children: Presentation, nosology, and epidemiology. Journal of Child Psychology and Psychiatry 2006; 47:313-337. Egger HL, Costello EJ, Erkanli A, Angold A. Somatic complaints and psychopathology in children and adolescents: stomachaches, musculoskeletal pains, and headaches. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry 1999;38:852-60. Fettahoğlu Ç, Özatalay E. Çocuklarda hareketlilik ve/veya dikkatsizlik yakınmaları ve dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu tanısı. Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi 2006; 13:13-18. Fombonne E. The Chartres Study: I. Prevalence of psychiatric disorders among French school-age-children. Br J Psychiatry 1994; 164:69-79. Ford T, Goodman R, Meltzer H. The British child and adolescent mental health survey 1999: The prevalence of DSM-IV disorders. Journal of the American Academy of Child & Adolescent Psychiatry 2003; 42:1203-1211. Gil T, Krizden Uyum Bozukluğuna: Bir Kavramın Tıbbileştirilmesi Mi? Türk Psikiyatri Dergisi, Türk Psikiyatri Dergisi 2013;24(1):58-62 Görker I, Korkmazlar M, Durukan M, Aydoğdu A. Çocuk ve Ergen Psikiyatri Kliniğine Başvuran Ergenlerde Belirti ve Tanı Dağılımı, Klinik Psikiyatri 2004;7:103-110. Harpaz-Rotem I, Rosenheck RA, Changes in outpatient psychiatric diagnosis in privately insured children and adolescents from 1995 to 2000. Child Psychiatry Hum Dev, 2004, 34(4):329-340. Karaman D, Durukan İ, Erdem M. Çocukluk Çağı Başlangıçlı Obsesif Kompulsif Bozukluk, Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar 2011; 3(2):278-295 Lavigne JV, Gibbons RD, Christoffel KK, Arend R, Rosenbaum D, Binns H. et al. Prevalence rates and correlates of psychiatric disorders among preschool children. Journal of the American Academy of Child and Adolescent 40 Psychiatry 1996; 35: 204-214. Lavigne JV, Lebailly SA, Hopkins J, Gouze KR, Binns HJ. The prevalence of ADHD, ODD, depression, and anxiety in a community sample of 4-year-olds. Journal of Clinical Child & Adolescent Psychology 2009; 38:315-328. Offord DR, Bennett KJ (2002) Epidemiology and prevention. Child and Adolescent Psychiatry-A Comprehensive Textbook (third edition) içinde. Lewis M. USA, edt: Lippincott Williams Wilkins, s:1320-1335. Offord DR, Boyle MH, Racine Y: Ontoria Child Health Study: Correlates of disorder. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry 1989; 28:856-860. Olafur O. Gudmundsson, Pall Magnusson, Evald Saemundsen, Bertrand Lauth, Gisli Baldursson, Gudmundur Skarphedinsson& Eric Fombonne, Psychiatric disorders in an urban sample of preschool children, Child and Adolescent Mental Health, Accepted for publication: 8 May 2012 Öner P, Eşiyok B. Adli Psikiyatri, Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları (Aysev S A, Taner I Y.) s: 993-1000, Golden Print, 2007- İstanbul Öztürk OM, Ruh sağlığı ve Bozuklukların Tanımlanması, Ruh Sağlığı ve Bozuklukları Cilt I, Yenilenmiş 11. Baskı 2008/Ankara syf:129-130 Pehlivantürk B. Somatoform bozukluklar. Katkı Pediatri Dergisi 1996; 17(5): 864-878. Recart C, Castro P, Alvarez H, Bedregal P. Characteristics of children and adolescents attended in a private psychiatric outpatient clinic. Rev Med Chil 2002; 130: 295-303 Roberts RE, Attkisson CC, Rosenblatt A, Prevalence of psychopathology among children and adolescents. Am J Psychiatry, 1998, 155:715-725. Roberts RE, Roberts CR, Xing Y. Rates of DSM-IV psychiatric disorders among adolescents in a large metropolitan area. J Psychiatr Research 2007; 41:959-967 Roberts RE, Roberts CR, Xing Y. Rates of DSM-IV psychiatric disorders among adolescents in a large metropolitan area. J Psychiatr Res 2007; 41.959-967 Rushtan J, Michelle F, Schectman R. Epidemiology of Depressive Symptoms in the National Longitudinal Study of Adolescent Health. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry 2002;41(2): 199-205. Şahingöz M, Kaya N. Bir Üniversite Hastanesi Çocuk Ergen Psikiyatrisi Polikliniğine Başvuran Olguların Analizi, Selçuk Üniv Tıp Derg 2011;27(3):154-156 Tanrıöver S, Kaya N, Tüzün Ü, Aydoğmuş K. Çocuk psikiyatrisi polikliniğine başvuran çocukların demografik özellikleri ile ilgili bir çalışma. Düşünen Adam Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi 1992; 5.13-19 Tanrıöver S. KTÜ Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Polikliniğine iki yıl içinde başvuran çocukların demografik özellikleri ve başvuru yakınmaları. Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi 1996; 3: 69-72. Uslu Rİ. Gelişimsel Psikopatalojinin Temel Kavramları. Çetin FÇ (ed). Çocuk ve Ergen Psikiyatri Temel Kitabı, 2008, Ankara, Hekimler Yayın Birliği, sayfalar: 137-143. Wichstrom L, Berg-Nielsen TS, Angold A, Egger HL, Solheim E, Sveen, TH. Prevalence of psychiatric disorders in preschoolers. Journal of Child Psychology and Psychiatry 2012; 53: 695-705. Yöntem Fidan T. Bir Çocuk-Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Polikliniğine Başvuran Çocuk ve Ergenlerin Ruhsal Belirtileri ve Risk Faktörlerinin Değerlendirilmesi, Konuralp Tıp Dergisi 2011; 3(1): 1-8 Yöntem T. Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk-Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Polikliniğine Başvuran Çocuk ve Ergenlerin Demografik özellikleri ve Belirti Dağılımı, Yayımlanmamış Uzmanlık Tezi, Trabzon, KTÜ Tıp Fakültesi, 2004.