tasavvuf İlml ve Akademik Araştırma Dergisi



Benzer belgeler
KİTABİYAT. Mevlānā Celāleddin-i Rumî, Mesnevî 1-2/3-4/5-6, Nazmen Tercüme: Ahmet Metin Şahin, Kaynak Yayınları, İstanbul 2006.

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

mer can or ma nı için de do laş mak tay dı. Ka ya la rın ara sın da ki ya rık lar da on la rın yu va la rıy dı. Ha nos de lik ler den bi ri ne bil gi

Balım Sultan. Kendisinden önceki ve sonraki Postnişin'ler sırası ile ; YUSUF BALA BABA EFENDİ MAHMUT BABA EFENDİ İSKENDER BABA EFENDİ

MODEL SORU - 1 DEKİ SORULARIN ÇÖZÜMLERİ

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 13.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Yunus Emre Hacı Bektaş-ı Velî Sultan Veled

Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı. Yayın Kataloğu

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bundan önceki mektuplar gibi. bunu da büyük şeyhi Bakibillah'a yazmıştır.

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

10. SINIF KONU ANLATIMLI. 2. ÜNİTE: ELEKTRİK VE MANYETİZMA 4. Konu MANYETİZMA ETKİNLİK ve TEST ÇÖZÜMLERİ

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bu mektubu büyük şeyhi Muhammedi Bakibillah'a yazmıştır.

Gök ler. Uçak lar la gi di lir an cak ora la ra. İn san gök ler de do la şa bil se. Bir ak şa müs tü, ar ka daş la rıyla. Bel ki ora la ra uçak lar

Gü ven ce He sa b Mü dü rü

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya

DÜZLEM AYNALAR BÖLÜM 25

Prof. Dr. Osman HORATA TDE 472 Eski Türk Edebiyatı Ders Notları

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

NOT : İMAM-I RABBANÎ Hz. bu mektubu muhterem şeyhi Muhammed Bakibillah'a yazmıştır.

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ.

Hz. Muhammed. (s.a.s.) in Doğumunun 1437 inci senesi vesîlesiyle.. 18 Mart 2008 Lütfi Kırdar Kongre Merkezi

Kur an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok

Merkez / Bitlis Temel İslam Bilimleri /Tasavvuf Ana Bilim Dalı.

BEDÎÜZZAMAN HAZRETLERİNİN İSİM VE ÜNVANLARI

KİTAPLARA İMAN. 1 Vahiy nedir? Allah Teâla nın Cebrail (aleyhisselam) vasıtasıyla peygamberlerine bildirdiği ilahî emirlerdir.

KÜRESEL AYNALAR BÖLÜM 26

STAJ ARA DÖNEM DEĞERLENDİRMESİ AYRINTILI SINAV KONULARI

-gi de ra yak- se ve bi lir sin... Öl mek öz gür lü ğü de ya şa mak öz gür lü ğü de önem li dir. Be yoğ lu nda ge zer sin... Şöy le di yor du ken di

1. HAYATI ESERLERİ Divan Vâridât Ankâ-yı Meşrık Devriyye-i Ferşiyye...17

OKUL ÖNCESİ DİN VE AHLÂK EĞİTİMİ

PROF. DR. MESERRET DĐRĐÖZ

Bu vesileyle hem vefk usülü tarihi hem de zaman içinde husule gelen bazı hissiyatımızı ifade eden manzumeleri bir araya getirmek istedik.

Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu

Hacı Bayram-ı Velî nin Torunlarından Şair Ahmed Nuri Baba Divanı ndan Örnekler, Ankara Şehrengizi ve Ser-Güzeşt i

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

GADİR ESİNTİLERİ -10- Şiir: İsmail Bendiderya

Ali Nihanî nin Manzum Hacı Bektaş-ı Veli Velayetnamesi (İnceleme-Metin-Sadeleştirme-Dizin)

Wessalatu wesselamu ala Rasuluna Muhammedin we ala alihi we sahbihi ecmain. Allahumme Rabbena ya Rabbena takabbel minna inneke entessemiul alim.

ya kın ol ma yı is ter dim. Gü neş le ısı nan top rak üze rinde ki çat lak la rı da ha net gö rür düm o za man. Bel ki de ka rın ca la rı hat ta yağ

TEST 1. Hareketlilerin yere göre hızları; V L. = 4 m/s olarak veriliyor. K koşucusunun X aracına göre hızı; = 6 m/s V X.

ve Manisa Muradiye Kütüphanesi nde iki nüshası Bursalı Mehmet Tahir Efendi

Bu ay içinde orucu ve namazı o kişiye kolaylaştırılır. Bu ay içinde orucu ve namazı ALLAH tarafından kabul edilir.

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ

İbadetin Manası ve Çeşitleri

Kur an ın Bazı Hikmetleri

Türkçe Dil Bilgisi B R N C BÖ LÜM SES B L G S. a b c ç d e f g h i j k l m n o ö p r s t u ü v y z TÖMER. Gazi Üniversitesi 17

Es-Seyyid Eş-Şeyh Abdülkadir El Abri Hazretleri

RIZIK VE ZENGİNLİK DUASI (ESMAÜL HÜSNA ŞİFRELERİ-2)

NOT:Yukarıdaki hece ve sözcükleri öğrencimize bol bol okutunuz.15 tanesini yazımına bakmadan deftere yazdırınız.

Pir Sultan ABDAL. Sana kıyanlar tarihin kara sayfalarında, sen ise milyonların kalbindesin Ey Ali Aşığı Pir Sultan

Açıldı göklerin bâbı

İslam da İhya ve Reform, çev: Fehrullah Terkan, Ankara Okulu Yayınları, Ankara 2006.

SELANİK HORTACI CAMİSİ

ÖZGEÇMİŞ. Yasemin ERTEK MORKOÇ

(Seni sevdiğim için eğer benden bedel isterlerse, iki cihânın mülkünü versem bile bu bedeli ödemeye yetmez.)

Ermenek Mevlevihanesi/ Karamanoğlu Halil Bey Tekkesi

sınıflar için. Öğrenci El Kitabı

ŞATRANC-I UREFA (Arifler Satrancı) Satranç Hindistan da yaklaşık 1500 yıl önce bulunmuş klasik bir strateji oyunudur. Satranç Sanskritçe de

Bir insan, nefs kılıcını ve hırsını çekip hareket edecek olursa, akıbet o kılıçla kendi maktül düşer. Hz. Ali

ÖZGEÇMİŞ. Kenan Erdoğan Unvanı. Adı Soyadı. Doçent Doğum Tarihi veyeri Yozgat 01 Mart 1963 Görev Yeri

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 KISALTMALAR GİRİŞ İran ve Türk Edebiyatlarında Husrev ü Şirin Hikâyesi BİRİNCİ BÖLÜM Âzerî nin Biyografisi...

BAĞIL HAREKET. 4. kuzey. Şekilde görüldüğü gibi, K aracındaki gözlemci L yi doğuya, M yi güneye, N yi güneybatıya doğru gidiyormuş gibi görür.

KÂBE VARAK YALDIZ + LAK ST-D001 KÂBE

Abdulü Halik Gucduvanî (k.s.) tarafından zikredilmiş ve tarikatın üzerine bina edildiği asıllar.

ATIŞLAR BÖLÜM 5. Alıştırmalar. Atışlar ÇÖZÜMLER. 3. a) I. Yol Ci sim t sa ni ye de ye re düş sün. 1. a) Cismin serbest bırakıldığı yükseklik,

Herkes bir arayış içinde

ALİ HİMMET BERKÎ SEMPOZYUMU KASIM Hukuk Fakültesi Konferans Salonu, Kampüs / ANTALYA. Düzenleyenler

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

MODEL SORU - 1 DEKİ SORULARIN ÇÖZÜMLERİ

Âmil Çelebioğlu nun Ölümü İçin Yazılanlardan

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

Metin 5. Ahmed-i Yesevî nin Menkabevî Hayatı

OSMANLICA öğrenmek isteyenlere kaynaklar

III. MİLLETLER ARASI TÜRKOLOJİ KONGRESİ Y A Z M A ESERLERDE SERGİSİ. 24 Eylül - 5 Ekim 1979 SÜLEYMANİYE KÜTÜPHANESİ.

BOSNA-HERSEK TEKİ KÜLTÜR, BİLİM VE EĞİTİM ÜZERİNDEKİ OSMANLI ETKİSİ: MEVCUT DURUM

Şeb-i Arus İstanbul da: Mevlana nın vuslat gecesi bu yıl yine aşkın başkentinde!

SIVI BASINCI. 3. K cis mi her iki K. sı vı da da yüzdü ğü ne gö re ci sim le re et ki eden kal dır ma kuv vet le ri eşittir. = F ky 2V.d X.

İçindekiler. Önsöz 11 Kısaltmalar 15

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Diğer müritlerin neşeyle elindekileri takdiminden sonra, Aziz Mahmut Efendi, boynunu bükerek bu kırık ve solmuş çiçeği üstadına takdim eder.

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

MANİSA'DAN KUDÜS İZLENİMLERİ

AKADEM K MAKALELER. M. Esad Coflan

Prof. Dr. Ahmet ÖGKE

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86)

Ümmü Kühhâ. Burak tarafından yazıldı. Çarşamba, 09 Eylül :26

DİNLEDİM NEY DEN HASRETİ Pazartesi, 11 Haziran :59

Asr-ı Saadette İçtihat

Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesin olarak inanırlar. Bakara suresi, 4. ayet.

Hoca Abdülkadir e Atfedilen Terkipler Erol BAŞARA *

Ömer Turhan. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

ÖDEV ve ÖLÇME AKILLI. Berna DEMİREL

EDEBİYAT. Celâleddîn Ergûn Çelebi GENC-NÂME HAZİNE KİTABI

Kongresi. 1. Milli Mevlana SELÇUK ÜNİVERSİTESİ 3"- 5 MAYIS 1985 KO NYA - (.1 EBtiGtER).

Transkript:

tasavvuf İlml ve Akademik Araştırma Dergisi Ankara 2003.

Mevlevi Şeyhi Ağa-zade Mehmed Dede ve Mesnevi'nin İlk On sekiz Beytini Şerhi Necip Fa zıl DURU Yard. Doç. Dr., Ondokuz Mayıs ü. Ordu Fen-Edebiyat Fakültesi nfduru@hotmail.com özet Mevlana Geliile'd-din-i Rumi'nin altı ciltlik Mesnevi'si, hem Mevlevller, hem de ilgilileri indinde kıymetli bir eserdir. Bilhassa Mesnevl'nin ilk onsekiz beytinin bizzat Mevlana'nın elinden çıknuş olması, bu beyit1erin ehemmiyetini bir kat daha artırır. 17. yüzyı lda Mevleviler ara sında mühirn bir yeri bulunan Ağa-zade Mehmed Decle (ö. 1653) Mesnevi'nin ilk onsekiz beytini, İsmail -i Ankatavi'nin malum eserinden de alıntılar yapmak suretiyle şerhetmişti r. Bu çalışmada hem Ağa -zade 'nin h ayatı ve etki alanj, hem de önemli eseri Mesnevl'nin ilk onsekiz beyti şer hi ortaya çıkarı lmı ştır. Adı ve Doğum Yeri 17. yüzyılda Mevleviler arasında mühirn bir mevkii işgal eden Ağa -zade.mehmed Dede'den bahseden kaynaklar Gelibolu'da doğduğu hususunda hem-fikirdirler,' Şeyh! Mehmed Efendi ve Müstakiın-zade daha genel bir ifade ile: "Anadolu 'dan zuhur" ettiğini bildirir. 2 Osmanlı hakimiyetine geçişinden itibaren, Trakya ve Balkanlar'a yönelik ı i lhan Genç, Esrar Dede Tezkinı -i Şu 'ara-yı Mevl.ev~yye, Ankara 2000, s. 16; Sahih Ahmed Dede, Mecmiialii'I-Tellarlhü'I Mevleviyye, Süleymaniye Ktp. Yzm. Sağışlar, nr. 1462, v.72a; Ali Enver, Semahane-i Edeb; istanbul 1309, s. S; Sursalı Mehmed Tahir, Osnu:mh Müell1f1eri, L~tanbu l 1333, c. II, s. 69; S. Nü ılıe t Ergun, Tiiı k Şairleri, istanbul 1945, c. ı, s. 259; Nail Tuman, Tuh,(e-1 Na'tl~ MEB Yay ın Dairesi Bşk. Ktp. Nr. B. 870, 1949, c. ı, s. 47. 2 Ş eylıi Mehmed Efendi, Vekayiü'I-Fuzaltl, istanbul 1989, s. 550; Müstakim-zade SUieyman Sa'deddin, Mecelleıü'n -n.isdb, Süleymaniye Ktp. Halet Efendi, nr. 628, 1170, v. 108b; Safiiyi Mustafa, Tezkire-i Şu 'ara, Süleymaniye Ktp. Esad Efendi, nr. 2549, vr.20b.

152 wsawı.ıf ak ınla rda önemli bir geçit yeri ve hareket üssü olarak kullanılan; bir çok cami ve imaretierin yaptı rı ldığı, vakıfların tesis edildiği Gelibolu, özellikle on altıncı yüzyılda itibar kazanmış, ön plana çıkmıştır. Klasik edebiyat s ın ı rl arı içinde eser veren azımsanmayacak sayıda (otuz) şairin burada yetişmiş olması, Gelibolu'nun Osma n lı coğrafyasındaki seçkin konumunu gösterir. 3 AiJe Çevresi ve Tahsili Rabası Hasan, Yeniçeri ağalığından mütekaid olduğu için 'Ağa-zade'likle şöhret bulmuştur. 4 Ağalıktan rnütekair olarak değil, ma'zuien ayrıldığını öne sürenler de va rdır. 5 "Evail-i halde iştiğtil u tenvfr-i mebahis ile bedr-i ternam gibi tahsfl-i kemal eyleyüp 'u/üm-i 'A rabiyye'de 1nabir ve fünü.n -ı 'aktiyye ve nakliyyede mecmu 'a-i nez;tidir olduktan sonra salik- i meslek-i erhah-1 tarfkat ve malik-i ezimme-i şerfat u bclkfkat olmaği Cl... '" ifadesinelen anlaşılelığına göre Mehmed, tarikare intisabından önce ilk gençlik yılla nnda mükemmel bir tahsil görmüş, Arapça'yı öğren miş, akli ve nakli ilimlerde söz sahibi olmuştur. Ağa -zade Mehıned'in Asaf ve Mustafa isimlerinde iki kardeşi vardır. iıtihalinden sonra makam - ı ıneşlhate geçecek olan yeğeni, divan sahibi şair Mehrned Sabir (Parsa) (ö.l090/ 1679), küçük kardeşi Mustafa'nın oğludur. ' Mustafa Efendi'nin askeriyeden ayrıldığı nak l edili r. ~ Ağa -zade'nin evlenrnecliği ele yaln ızca Sejfne'de bir bilgi olarak yer alır. 9 Tarlkate İntisab ı ve Seyahatleri Mehıned Dede, akar ve arazisini (cümle-i ma -nıülklerin) biracieri Asaf Ağa'ya hibe ile, 1033/ 1623'te Konya Dergahı'na giderek, BOstan Çelebi'nin dervişi olmuş, binbir günlük çileyi ikrnal etmişti r. Çelebi'nin icazetiyle (sefer izni 3 feridun Eınec.:an, "Gelibolu", 7DVİA, İstanbul 1996, c. XIV, ss. 1-6; Mustafa isen. "Tezkireler lşığında Divan Edebiyarına Bakışlar, Osmanlı Kültür Coğrafyasımı Bak ış'', Otelerden Bir Ses, Ankara '1997, ~. 73. 4 S. Alımed Dede, Mecnıuatü 't -Tel,liirfbü'I-Mevlev~y}>e, v.72a; Sakıb Mustafa, Sejlrıe-i Nejlse.fi'/. Meniikibi'I-Medeviyye, Mısır 1283, c. Il, s. 26; Ali Enver, Semtibiine-i Edeb, s. 9; 5 Genç, Esrar Dede, Tezkire-i Şu 'arii-yı Mevleviyye, s. 16; Muhammed Fazı! Paşa, Şerh- i Hakfiyık - ı Ezkiil'-l Mevtaııii, Bosn:ı lı Muharrem Mat. isranbul 1283, s. 433; Muallirn N:ki, Estlmf, isranbu l 1308, s. 351. 6 Şeyhi, VeMyiü 'l-fuzalfı, s. 550. 7 Şeyhi, age., s. 467; Sakıb Mustafa, a,qe., s. 26; Nail Tu man, Tub_fe-t Na'ilf, c. ll, s. 527. 8 Şeyh i, aynı yeı. 9 Sfıkıb Mu~t;ıf:.ı. cı,qe., s. '31.

necip fazıl duru/mev/evf şeyh i ağtı-zcule mehmed cfe~le w., 153 alarak) Harameyn-i Muhteremeyn'i ziyaret etmiş ; Kudüs'e giderek, Mesdd-i aksa'd.a mutekif olmuştur. ' " İçine doğan bir hisle (tami'a) Malta Adası 'na seyahate karar vermiş, bunun için tarikatin büyüklerinden 'Ivaz Dede'nin de rızasını almıştır. Malta'ya yaklaştıklarında deniz korsanlarınca gemilerine el konmuş, gemidekiler esir edilmiştir. Müslüman esirler Ada'ya çıkan lmı ş, Ağa -zade de diğer esirlerle birlikte hafriyar işlerinde çalıştırılmış; hürriyetine kavuştuktan sonra Cezayir'e gitmiştir." S. Ahmed Dede: "Cezayir'e vardıkcia Mesnevı -i şerij'f anda bulup abz ile ba'dehu vatan - ı 'aslf.si olan Gelibolu)Ja dahil ve demn - ı şehirde hanesinde va'z-ımes nevi ve icra -yı ayfn-i erkan-ı Mevlevf olup'j 2 derken, Ağa-zade'nin Mesnevi'yle ilk defa tanışelığına ını, yoksa kendisine yeni bir Mesnevi ald ığına mı işaret etmektedir? Çilesini tamamlamış bir dedenin Mesnevi'yi ilk defa görüyor olması her halde kastedilmemiştic Sakıb Mustafa, Ağa -zade 'nin esir alınışı ve hürriyetine kavuşmasını mufassal bir şekilde anlatırken, Cezayir'deki Mesnevl-i şerif meselesinin esası da açıklığa kavuşur. Ağa -zade Cezayir'de Veliyyü'd -dln Dede'nin evine vardığında, Dede, Ağa -zade ' de gördüğü tahassürün sebebinin ne olduğunu öğrenmek istemiş, o da esaret s ırasındaki kanşıklıkta Mesnev'i-i şerit'ini kaybettiğini söyleyince, Veliyyü'd-dln Dede kerameti ile kaybolan Mesnevl'yi kendisine takdim etm i ştir. H Anlaşılıyor kj, S. Ahmed Dede, Sefine'deki bazı bilgileri hujasa ederek ve de yer yer atlayarak vermiştir. Mehmed Dede, vatanı Gelibolu'ya döndüğünde herkes onu kendi hanesinde misafir etmek istemiş, o da bazılarını memnun, diğerlerini de malızun etmemek için Ahi'd-devJe zaviyesinde'" Mesnevi tedrisine ve Mevlev! erkanını icraya başlamış ; bir süre sonra deslere devam edenlerin sayısının artması üzerine, sadık dostlarından Abdu'r-rahman ibn-i Mehmed Ağa'nın şehir dışında, ge niş bir alana şehrin manevi hayatmda önemli bir rol oynayacak olan görkemli bir Mevlevl-hane inşa ettirınes iyle, ' 5 Muharrem ayının ilk günü oraya taşınılmıştır. ' 6 Sa- 10 S{ıkıb Mustafa, Scttrne-i Nejise, s. 26; S. Alımed Dede, Mecmı1atü 't- Tevt1rfbı1'l-Mevlwir:Ye, vr.72:.ı ; Barihüdu Tannkorur " Gelil:ıolu Mevlevlhfınesi", TDViA, ist;ınbu l 1996, c.:, XIV, ss. 6-8; Safayi Mustafa, Tezkire-i Şu'tm1, vr.20b; ilh:ın Genç, Esrar Dede, Tezkire-i Şu 'aı a~yı Mevleviyye, 16; Ergun, Türk Şairlerı; s. 259; M. Fiit:ıl Paşa, Şerh - i Ha kclyık- ı Ezkiir- ı Mevltırıii, s. 433. 11 Sakıb Mustafa. a1w. s. 27. 12 S. Ahmed Dede, age., vr.72a. 13 Sakıb Mustafa, age., s. 27. ı4 Aynı eser, s. 28; Bari hüd:ıtanrıkonır. "Gelibolu Mevlevlhanesi", s. 6, Mehmed Dede 'ni rı Gelibolu'ya dönüşünde Solakzade Melımed Ağa 'nın kendi mescidine bitişik iki oda yı ona verdiğini, bund:ın sonra da ders ve sohbetlerin burada, ayinleri n de meseidde icra ed i ld iği ni, Mevlana Müzesi Ar~iv bilgisine dayan:ırak nakleder. ı 5 On be;~ Mevlevi asiranesi içinde, Gelibolu Mevlevi-lıanesi en geniş araziye ve en büyük ve haşnıeıli sem ;ı- lıaneye sahiptir (Bariihüda T:ınrıkorur, agm., s. 6; Feridun Emecan, "Gelibolu", ş_ 4) ı6 S. Ahmed Dede, age., v.72a; İ lhan Genç, age., :;. 16; Safayi Musı:afa, age., vr. 20b; Şeyhi

154 tas&wi/u{ kıb Dede, kardeşi Asaf Ağa ' nın daha önce kendisine bırakılan mallan iade etmesi ve sevenlerini de sevabmdan mahrum bırakmamak için, onların da malen ve b eden en yardım ı alın mak suretiyle bir cilve-gah-ı la tfjinşa edildiğini söyler. 17 Tanrıkonır, Gelibolu Mevlevi-hanesi'nin vakfıyesinin ele geçmediğini belirtmekte, bazı çıkanıniard a n hareketle, 1621 tarihinden önce kurulmuş olmasını muhtemel görmekted ir. ı Sahih Ahmed Dede ise, Recep ayının gurresinde tekkenin vakfiyesinin tahrir olu nduğunu ve 1033/1623-24 (19.04.1624 Cuma) tarihinin düşüldüğünü kaycleder. ı 9 1030/ 1620 tarihinde, daha sonra sadrazamlığa yükselen, Ohrili Hüseyin Paşa :!<) tara fından Beşiktaş'ta i nşa olunan Mevlevi-hane 2 ı için, Mehmed Dede davet edilmiş, mumaileyh ele davete icabetle İsranbul'a gelerek, bahsi geçen tekkecle iki ay kadar meş'ihat makarn ında bulunımıştur. 21 Tekkenin inşa tarihi bazı kaynaklarda 1031/ 162f 1 olarak yer alır. Başlangıçta nıatbalu ve diğer bazı müştemi latı bulunmayan, yalnızca sema- Mehmed, Vekayiıi'I-Fu.zalll, 551; M. Fazıl Paşa, Şerb-i Hakayık-ı Ezkar- ı Mevltlrıil, s. 433; $. Nüzher Ergun, Tiirk ŞaMeri, s. 259; Ali Enver, Semtibiine-i Edeb, s. 9; Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmtmi yahud Tezkire-i Meştihfr-i Osmaniyye, Ma tb:ıa-i Amire, Istanbul 1311, c. TV, s. 166. 17 Sakıb Mus ta t:ı, Sefirıe -ı Nefise. s. 28. 18 B:.ırihüda Tanrıkoru r, "Geli bolu Mevlevlhiinesi" s. 6. 19 S. Ahmed Dede, Mecmı?atü't- Tel!iirfhii 'l Mevleviyye, s. vr.72a. 20 Bostancı ocağınd a yetişip, Bosı:ınc ı başı o lmuş 1026/161Tdeki Revan Seferi'nde yeniçeri ağası ve sonra Kurneli beylerbeyi olup vezirlikle divan- ı hümayunda bulunurken, 1030/1620'de Giizeke Ali Pa~;ı ' nın yerine vezirinam oltn u:şlur. Belli sebeplerle görevinden aziedilmesinden sonra, 1031/1621 M:ıyı~ 'taki Sulran O.sman ' ı n hal ve katliyle somı çlanan ihtila.lde, Dilaver Paşa'nın yerine iki nd defa ve;:i ri :.ı zaın okluys;ı da, görevine başl;ımadan ı;ıyininin ertesi g(inü Ağakapısı'nda yeniçeriler tar:ıfından öldürol müştü r. Beşiktaş'ta Yah ya Efendi türbesi mezarlığında nıedfundur. Biyografik kaynakların bir kı smı Hüseyin Paşa'n ın kaptanı - derya olduğunu söyleseler ele, b\ı bilgiyi tarihi eserlerde bulmak mümkün olm adı. (i. Hakkı Uzunçarşı l ı, Osm.anlı Tarihi, Ankara 1988, c. lll, s. 374; Hüseyin Ayvansarayl, Hadfkatıl'l-Ceuam~ Matbaa-i Amire, istanbul i281, c. n, s. 105) 2 ı İki buçuk asırlık tekke hayatına sahne olduktan sonra Sultan Abdü'l-aziz tar:ıfından yeri Çınığan Sarayı içine al ı mı rak Hl6R'de Maçka'da yapt ırılan yeni bir mevlevi-haneye nakled ilmiş ve kısa bir süre sonr.ı bunun yerinde Maçk;ı kışi ası nın inşas ı kararlaşt ırı ldığı için, Eyüb y:ık ınlannda ve Haliç kıyıs ondaki Bah:iriye'ye ka ldırılmıştır (Muzaffer Erdoğa n, "Mevlevi Kuruluşları Arasında iswnbul Mevlevihanderi', lü Edb. Fak. Güney- Doğıı Aış.!)ergisi, 1976, $.4-5, s. 35). 22 Şeyh! Mehıned, Vekilyiü'I-Fuzalti, s. 551; İlhan Genç, Esrar Dede Tezkire-t Şu 'ara-yı MetJieuiyye, s. 16; H. Ayvans:ır.ıyi, age., s. 104; M. Süreyya, age., s. 166; M. ı:azıl Paşa, age., s. 434; Müst<ıklııı - zade, Mecelletii'n-nisab, vr.l08b; ı\-1. Naci. Osmanlı Şairleri, hzl. Cemal Kurnaz, istanbul 1995. s. 303; MuzalTer Erdoğan, ;ıgın., s. 6; Süheyl Ünver, "Beş ikwş -Çırağan MevleVılıanes i Hakkınd;ı'', Mevlilıw ve Yaşama SetJinci, Ini. P. Hal ıcı, Konya 1978, ss. 166-168. 23 Mevlevi-hiine, Hü~eyin Paşa'n ın vefatı senesinde (1031/1621) ikmal edilmiştir. 1. H;ıkk ı Uzunçarşılı, age., s. 374; H. Ayvans:ıra yi, cıge., s. 105; Muzaffer Erdoğ:ın, agın., s. 35; Ekrem lşın, eserinin Ustanbul'da Gündelik Hayat, İstanbul, s. 64, 295) bir yerinde, Beşi ktaş Mevlevi-hanesi'nin 163l'de dery;ı k:ıptanı Oluili Hüseyin Paşa tar:ıfı ndan yaptırıldığı nı, ilk şey h inin de Mehmed Hakiki Decle old uğunu söylerken; başka bir k ıs ımda 1622'de Sadr.ızam Olıril i Hüseyin Paşa tarafından yap tırı ldı ğın ı ö ne sürmektedir.

necip fazıl durulmevlevf şeyh i ağa-zade mehmed dede ve... 155 haneden ibaret olan Mevlev1-hane'nin inşa hikayesi şöy le nakledilir: 24 Donanmayı Hümayun ile Akdeniz seferinden dönen Hüseyin Paşa, Gelibolu'ya uğrayacak buradaki şey hl eri ziyaret eder, fakat her nasılsa kasabanın Mevlevi şeyhini unutur. İ sı:a n bul'a doğru hareketinde ş iddetli bir poyraz ile karşılaşılan donanma boğa zdan çıkıp Marmara denizine bir türlü giremez ve bu hal bir kaç kere tekerrür edince, durumu bir gönül kırıklığına hamleden Hüseyin Paşa, ilk fırsatta lvievlevi şeyh i Ağa-zade Mehmed Dede'yi ziyaret eder ve kusurunun afvını ken_disinden niyaz eyler. Bundan faz lasıyl a memnun kalan Meluned Dede, donanmanın Nlarmaraya selametle açılması yolunda dua eder ve aynı zamanda Paşa 'nın yakın bir gelecekte saclarete yükseleceğini müjdeler. Hüseyin Paşa'nın İstanbul'a dönüşü nü müteakip damatlığa layık görülmesi ve sadrıazamlığa yükselmesi dolayısıyla Mehmed Dede'nin kerameti anjaşılınış, bunun üzerine Paşa, bir şükran borcu olarak Beşiktaş'taki bu Mevlevl-hane'yi inşa etti rmiştir. 2 s Mehmed Dede, Beşiktaş Mevlevl-hanesi'ne şeyh olduktan sonra Gelibolu 'yu ihmal etmemiş ve buraya kendi yelkenli kay1ğıyla gidip gelmeyi adet edinm iş. Hatta bu yelkenli kayığın yaptırılan küçük bir modeli Mevlev1-lüne'nin tavanında iki asırdan fazla bir zaman asılı kalmış. Mevlevl-hane'nin Maçka'ya taşınması sırasında bu yelkenli kayığın ortadan kayboldu~u rivayet oju.nur. Mehmed Dede'nin ilk mukabeleyi bir Çarşamba günü yapması dolayısıyla sonraları bu geleneğe, Maçka ve Bahariye Mevlevi-hanelerinde de harfi harfine uyulmuştu r. 26 Ağa-zade'nin kerametinden sayılmak üzere şu vak'a nakledilir: 1031/1621-22 senesi Receb'inin yedinci günü seher vaktinde Mehmed Dede, müridierine Gelibolu gemilerinden birini hazırlamalarını söylemiş, yanındakilerle beraber yola çıkmış ve Kumkapı h izasına vardıklarında: ''Bizim için Beşiktaş'da zaviye bina eyleyen Hüseyin Paşa, bu saaıde şehfden 'azm-i 'ukba eyledi, rabmetu 'Ilahi 'aleyh" demişt ir. Gerçekten de o anda Sultan Osman vak'as ı zuhur etmiş, Hüseyin Paşa da eşkıya tasallutiyle şehit olmuştur. 27 Ömrünün kalan kısmını Gelibolu MevleVi-hanesi'nde Mesnevl dersleri vermek ve hal erbab ını terbiye ile ikmal etm i ş olan Mehmed Dede, "sa'atü'l-karar" ibaresinin işaret et tiğ i 1063/1652-53 senesinde vefat etmiş ve barusi olduğu Mevlevl-hane tekkesine defnedilmiştir. m 24 H. Ayvans:ırayl, Hadfkatü'I-Cevarni, :;. 105; Muz.affer Erdoğan, "Mevlevi Kuruluşlan Amsındıı lsıanbul Mevlevihaneleri", s. 35. 25 Muz;ı ffer Erdoğan, :agm., s. 35-36. 26 Aynı makale, s. 36. 27 Şeyh! Mehıııed, Vekiiyiü ı-fıızaltl, s. 551; Şeylıi 'yi kaynak göstermesine rağmen, Esrar Dede bu yo lcu luğu küçük nüanslarl:a aktarır Cilhan Genç. E~rar Dede Tezkiw-i Şu 'ara-yı Mevleviyye, s. 16). 28 Şeyhl Mehmed, age., aynı yer; Sakıb Mustafa,!Jefine-i Nlflise, s. 28; İlhan Genç, Esrar Dede Tezkire-i Şu'ara-yı Mev/eviyye, s. 16; Müsıaklın-zade, Mecelletü'n-nisab, vr. 108b; Melııned Süreyya, Sicill-i Osınani, s. 166; Muallim Na ci, Osmanlı Şairleri, s. 303; S. Nü zhet Ergun, Türk Şairleri, s. 260.

156 tasawuf S. Ahmed Dede, Ağa -zade'nin vefatı için aynı tarihi verir ve derun - ı banktlha d(:'(nolımduğunu, (üzerine) türhe inşa edildiğini söyler ve bu maka m ın ziyaretgah oluşuna da dikkat çeker. 29 Tesiri ve Eserle ri Eseri, insan olan bir sanatkar. Dlvfinı ve malılası olmayan bir şair. 30 Kendisinden bahseden her eserde, ihtiraın ifadeleri ile söze başlanınakta; onu anlatacak her kelime özenle seçilmekte: Ol 'azfz-i mısr-ı ma'cwif, cümle-i 'ulüm u /ünün-ı nakliyye vü 'akliyyede Jiiikü 'l-aknin... hall-i müşkilat- ı hazret-i Mesnevf-i şerifde 'adfmü'n-nazfr olup;.ı ' Mistan - ı helağatin tütt-i şeker beyanı ve gülistan -ı fesahatin bülhül-i şfrin -zehtinı Ağa -zade Mebemmed Efendi'dit7 31 Miişaru 'nileyh keşf u keriimat ile meşhur bir mürfd-i celflü '1-kadr imiş/er. Hayatında kıymeti bilinip ihtiramat-ı fiiika görenlerin biri de budıır, 33 Ekiibir-i Mevlev~yyeden... 'urefli-i şu 'aradan... ; 14 kutbu 'l-'arifin... Fahrü 'r-rical Ağa-zade zade'llahü şerefen hazret/e ri...işfa ve ihlasda kii'im -makfim-ı cavidan ve saki-i Hızır- kadem-i ab- ı bayvan - ı 'ilm ü 'i1jan olup.. / 5 Şeyble1-tn 'alim ve 'arifle1''indendi;j( fü.seha-yı hakfkfrıin pfşva-yı namdarındandır.jl Böyle itina ile seçilmiş kelimelerle tanttıl maya çalışı lan, eldeki üç beş şiirio den güçlü bir şair olduğu anlaşılan Ağa -zade Mehmed Dede'nin öne çıkan vasfı, herhalde insan yetiştirmek olmalıdır. Onun hilafeti zamanında ahalinin bir çoğunun küjah - ı idider ve arakiyye-yi muhabbet giymesi de buna işaret eder:"' Esrar Dede'nin: "lv!ehemmed Dede hazretlerinin hizmet-i pür-bereketlerinde ber-pa ve ba 'de vefati'l-mürebbf ihtiyar- ı seyahat-i leyl ü nehiir ve geşt- i güzar- ı dar u diyar ve tetntişa-yı 'acayib-i asar- ı Hı'i.davendigar ederek.." cümlesinde beliıttiği gibi Neşatl (ö.l085/1674), derviş ve şakirdi olarak Ağa-zade ' nin (hıd- 29 S. Ahmed Ded~. Mecmuatü't-Tevarfhü 't-mevleviyye, vr.76a. 30 S. Nüzhet, Üsküdar kütüph:ınes indek i bir tarikat silsite-namesinde mahlasının 'Hakiki' olarak kayıtlı olduğunu söylemekteyse de (Türk Şair/er i, s. 259-260), Ağa- zade'n in d inüzde bu mahlasla söylenmiş bir şiiri henü<: mevcut değildir. Muhtemelen Nail Turnan da, bu bilgiyi tenkide tabi tutmadan kullanmı ştı r. ( Tul!Je-i Na'il~ s. 47). Sakıb Dede ise, malı t as kullanmadığını bildirir. (S. Nüzhet Ergun, "lw-, s. 260). Ali Enver de gayr-ı m:ıtbü nıürettep bir DiVan'ının varlığın ı haber verir <.Se-nıliharıe -i Eckb, ~- 9) W.kin, başka hiçbir k;ıynakı.a yer almayan bu bilginin kaynağ ı kendisi olsa gerektir. Çünkü eserine ald ığ ı ş ii r örneği Esrar Dede Teıkires i 'ndendir. 3 ı Sakıb Mustafa, S~Jirıe-t N~/lse, s. 28. 32 Safiiyi Must.ıı fa, Tezkire-i Şu 'ara, vr.20b. 33 Ali Enver, age., s. 9. 34 B. Mehnıed Tahir, Osmanlı Müell{fleri, s. 69. 35 i lhan Genç, Esrar Dede Tezkire-i Şu 'ara~yı Mevleviyye, s. 17, 293, 487. 36 M. N:.ıci, Osmanlı Şairleri, s. 303. 3 7 M. Fa ı ıl P;ış;ı, Şerh - i Hakiıyık- ı EzklJr- ı Mevltina, s. 433. 38 Silkıb Mustafa, age., s. 28.

necip fazıl dunılmevlevl ş~ybi ağa-ziide mebmed dede ve... 157 rrıet!erine vasıl ve şeref-i bey'atlerine nail oluj:j9) üstadlık kürsüsünden feyz almıştır :0 Baçlangıçta mahlassız şiirler yazan Neşatl'ye mahlasının, Mevlana'yı medheden bir kasidesinin Ağa-zade tarafından beğenilmesi üzeıine verildiği nakledilir. 4 ' Neşat! şeyhi ve mürebb'isinin vefatı sonrası Hz. Pir'in mekanı Konya'da karar kılmıştır! 2 Yeğeni ve halifesi Mehıned Sabir (ö.l090/1679)'in anlatıldığı eserlerde, Ağazade'nin onun üzerindeki tesiri ve emeği mutlaka anılır : "Kuthu '/- 'li.rifin Ağazade (k.s) cenab-ı velayeı-me'ablarının biriider-zadeleri olup hıdmet'- i pür-bereketlertnde kat'- ı makamat-ı meratib ü rüsum ve iktisilb-ı tarika-tjezai/ ü 'ulum eyleyenler dend:ir. '-" ~ Sabir, Ağazade'nin kaynaklarda yer alan az sayıdaki şiirlerinden : Varis-i ilm-i ledünni adem-i ma'nlt bizuz Viik!f-ı sırr- ı rumaz- ı 'alteme'l- esma bizilz matta'lı gazelini tahmis etmiştir. ' Divan 'ında ayrıca, dermedh-i kutbü'l-aktabağazade Mehemmed Efendi kuddise sırruhu başlıklı, amcası/şeyhi vasfında. bir ıned hiyyesinin yer alıyor olması da Sabir'in, amcasına duyduğu saygı ve ınuhabbeti aşikar etınektedir : 4 ' Bu medhiyyesinde Sabir, Ağa -zade için övgü dolu ifadelere yer verir: O, kuth-ı zaman, akıl sahipleri meclisinin sakfsi, doğru yol rehberlerinin hadisidir. Binlerce ciltkitap kaleme alınsa, onun maktim/arını beyan etmek mümkün değildir. O, yakfn mülkünün padişahı, kemal burcunun güneşidir.' 6 Bazı kaynaklarda Mevleviliğine tesadüf edilen Şeyhü'l-islaın Bahayl (ö.lo64/1653), gördüğü bir rüya münasebetiyle yazdığı satırlarda, Ağa-zade'ye ih lasını dile getirir! 7 1650'de şeyhülislaınlık görevinden alınan Bahayl, arpalığın- 39 Şeyhi Mehmed, Vekayiü 'I-Fuzalil, s. 569. 40 İlhan Genç, Esrar Dede Tezkire-i Şu 'ara-yı Mevleviyye, s. 82; Faik Reşad, Es/af, hz. Şemsett in Kutlu, ıarihsiz, s. 241 ; Şeyhl Melımed, age., s. 569. 41 isınail Ünver, Neşati, Ank;ı ra 1986, s. 8. 42 Abdülbaki Göl pınarlı, Metamili k ve Mellimller, istanbul1992, s. 145; İlhan Genç, age., s. 487. 43 il han Genç, age., s. 295; Şeylıi Mehmed Efendi şu nları söyler: ".. milışid-i fııkarii-i sabiriıı olan Ağa -zade dimekle şöbret -dade, Mevlevf şeyiji Mehmed Efendi'den iniibet ve bctdeng-i azimeti saraz-i asliye isiibet idüp.. ":age., S. 467. 44 Tahmisin ilk bendi şöyledir : Cilve-i envfır-ı zfıta mazhar- ı meclii bizü:ı. 1 Aç gözün derviş kim dünya VÜ ma-fiha bizüz 1 Sureta insanu:ı. amma 'alem-i kübrj bizüz 1 Varis-i 'ilm-i ledünni adem-i ma'na b i:ı.üz 1 Vakıf- ı s ırr-ı rumüz- ı 'alleme'l-esma bizüz (N. Fazıl Dunı, Sabir Mebmed Hayatı-Edebi Kişiliği ve Dil'an'mm Tenkidli Metni, Ya yınlanmaınış YLT, Selçuk ü. Konya 1994, s. 43); aynı şi ir Ahmed Celiile'd-dln Dede (d. 1853-ö. 1946) ve Si'tkıb Mustafa (ö. 1735) tar.ıfından da tahmis edilmiştir. (S. Nüzhet Ergun, TürkŞcıirleı'i, s. 260; N. Fa:!ıl Duru, Mevlevlyane, istanbul2000, ss. 201-203) 45 N. Fazıl Dunı, Stibiı Mebmed Haya tı -Edebi Kişiliği ıoe Diutln 'ınm Ten.kidli Metni, ss. 28-29. 46 N. l'a:!ıl Dunı, agt., 28-29. 47 N:1ima Tarihi, ç.v, s. l53'den nakleden: S. Nüzhet Ergun, Şeyis/mn Babayi Efendi, istanbul 1933, s. Xlll; S. Nüzhet Ergun, Türk Şa.iı'leri, s. 666.

158 tasavvuf dan Midilli'ye sürgüne gönderilir. Sürgüne gemi ile çıkan Babayi Efendi'nin uğradığı Gelibolu'da kalmasına saray tarafından göz yumulmuştı.ır.'~ Bahayl'nin Gelibolu'da, son demlerini yaşayan Ağa-zade'nin yanında kaldığı ve sohbetinden ınüstefit olduğu muhakkak görünmektectir. Yine XVU. yüzyıl şairlerinden Dervlş -Sineçak Osman- (ö.l055/ 1645)'in Ağazade'nin hizmetinde bulunup, onun sohbetinden istifade ettiği belirtilir. 49 Seyyah Evliya Çelebi'nin de Mehmed Dede'nin ders ve sohbet halkasına katılıp, elini öptüğü nakledilirw Adnl' Dede (ö.l095/1683) de Mehıned Dede'nin sohbetlerine iştirak edip, hakikat sırlarının nurlarından feyz almışlardan biri olarak anılır. 5 ' Ağa-zade Mehmed Dede'hin ismi, hilafet-namelerde, hilafet vermeye mezun kişilerin arasında yer alır : Sildık Dede'nin bililfeti Seyyid Nasıı Abdu 'l-bakf Dede'den, bunun da bi1 ilderi Ali Nutkl Dede'den, bunun da 'ammi sabfh Ahmed ser-tabbilb Dede'den, bunun da ammf Ebubekr Dede'den, bunun. da Sefine silhibi Sfıkıb Dede'den, bunun da Seyyi'd Mehmed Dede'den, bunun da Şilti' Ahmed Dede'den, bunun da Ağa -zilde Mehmed Dede'den, bunun da Çelebi BUstan-ı Evvel'dendir.' 2 Şiirlerinde ınahlas kullanmak yerine, namsızlığı tercih eden;l Ağa -zade'nin şi iıi muhctkkikfıne, arijane kavram/w ıyla anlatılır. 54 Öfkel-i mizacını yeri geldiğinde, şeyhliğine yakışacetk b ir vakarla, gösterehilmektedi1.'; Bizt'iz reditli gazelin den, din düşmanlanna, al-i aba münkirlerine olan öfkesi yansu: Münkir-i Cil-i 'abliya tfğidür her rıu.ıkımuz Kahir-i a 'da -yı dfnüz sey;: ı Mevlana bizüz Bu gazelinden başka, biyografik kaynaklarda yer alan: Zfr i pay- ı M evieviele her scıcla-yı pay-kab Münkir-i vecd ü semd 'a dokunw mfinend-i tab matla'lı oniki beyitlik gazelinin dışında, MecmG'a i Esrar Dede 56 'de Ağa-zade'ye ait olduğu belirtilen şu ınurabba ' kayırlıclır: 48 Harun Tolasa, Şeybütislam Baba yi Efendi Divan 'ından Seçmeler, İstanbul 1979. s. 20. 49 Sakıb Mustafa, Se)irıe- i Nejise, s. 30; i lhan Genç, Esrc1r Dede Tezkire-i Şu 'ara -yı Mevlev~yye, s. 199; S. Nüzhet E rgun, Türk Şairleri, s. 1 176; B:ırühüd;ı Tanrıkorur. "Geli bolu Mevlev1hanesi" s. 6. 50 Barihüda Tannkorur, ;ıgm., s. 6. 5J ilhan Genç, age., s. :351; S. Nüıhet Ergun, age., s. 257. 52 Mehnıed Ziyfı, Yenikapı Mevlevf-banesi, Darü'l-hil:ifeıi'I-Aiiyye 1329, s. 163. 53 Ali Enver, Semtibiine-i Edeb, s. 9. 54 Şeyiıl Melııneu, Vekiiyiü'l-Fuzalii, s. 551; B. Mehmed Tahir, Osmanlı Müell!fleri, s. 69. 55 Mehıned Ziy:'i, age., s. 23. 56 Esr.1r Dede, Mecmüa-i Esriir Dede, iü Ktp. 'TY. Nr. 6765, vr.21b.

160 tasavvuf Yerde Hüsamü'd-dfnfyiz Göklerde Şemsü 'd-dfnfyiz Rılmdcı Celiilü 'd-dfniyiz Biz Mevlevfyiz Mevlevf Lehce-'i pür-behcelerirıde olan Jetafet u halavet takrir-i beyne'l-mukabeleteyn 'uşşakı ser-en.daz- ı sahba -yı ha/et idüp mülazım-pay- ı minber-i meı;'izeleri me'yünu '1-gaile-i humar-şuğl-ı masivil olup hemfşe sohbet-ipür-hikmetleri ve ydd- ı garaib-i müstejadeleri zevk ü safa-yı nev-he-nevleriyle taze hayat-babş - ı ervah-ı müşttlkfn olurlar id(' 7 O, belağat bahçesinin şeker söyleyen tutlsi, fesahat güustanının tatlı dilli bülbülüdür 5 g gibi ifadeler şiirinin gücüne işaret eder.w Mesnevl'de nakledilen Şah u K enizek kıssasına bir ta'llkatt 00 vardır. Bu ta'llkat Esrar Dede Tezkiresi'nde de yer al ı r. 6 ' Çeviri metnini verdiğimiz bir eseri de, Mesnevi"nin ilk onsekiz beytinin şerhi~ 2 dir. Onsekizin Sırrı, Mesnevi'nin İlk Onsekiz Beytinin Tercüme ve Şerhleri Mevlevllerce kutsal bilinen 9 ve onun katı olan sayılar, mistik öğretinin adeta oınurgasını meydan getirmiştir. Bu inancın temeli, akl-ı küll ile nefs-i küll'ün 9 kat göğü meydana getirmesine dayanır. Bu göğün hareketiyle 4 unsur oluşmuş ve bütün bunlardan cansızlar, bitkiler ve canlılar doğmuş, böylece hepsi birden 18 sayısıyla kodlanan kainat tasavvurunu şe killendirmişlerdir. Bütün bunların dışın da özellikle Mesnevl'nin ilk onsekiz beytinin Mevlana'mn elinden çıkmış olması, sayı sembolizminin manevi plandan, bütün maddi plana yön vermesine sebep olınuştu r. 6; Mesnevl'nin ilk onsekiz beyti düşünüle rek de, onsekiz rakamı üzerinde kutsal bir halka oluşturulmuş olabilir. Sema'ya katılan sem~i'-zenlerin sayısı dokuz veya katları olmalıdır; kapıdan geçen derviş onsekiz gün hücresinde kapalı 57 Sakıb Mustafa, Sqjine-1 Nefise, s. 28. 58 Safiiyi Mustafa, Tezkiı e-'i Şu'atii, vr.20b. 59 Şeyhl Melımed. Vekdyiii'l-Fuzala, s. 551; Mualliın Naci, Esiimf, s. 352; Ali Enver, Semilhiine-1 Edeb, s. 9. 60 Bir kitab ı n ba:cı mahallerini ilah, ıashilı veya tafsil maksad ı yla ken::ırına veya ayrıca bir risalede yazıla n nıülalıazat ve mütala':1t (Ş. $;1mi, Kamils-t Türk~ Der-s::ı'adet 1317, s. 417; M. Zeki Pa kalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, istanbul 1993, c. lll, s. 393) 61 il!ıan Genç, E'N'Cir Dede Tezkire-i Şıt'ara-yı Mevleviyye, s. 18. 62 Nüslı:ı t:ıvslfi: istanbul Süleymaniye Ktp. Pertev Pa a, Nu:619. Eser, 180x135 (140x85) mm. ebadında; (14a-20b) 7 varak ve 21 satırdır. Nesih hatla istinsah edilmi şt i r. İstinsah tarihi ve müstensihi belli değ i ldir. Miklablı, yeşil bez ve kahverenkli me~in ci.ltlidir. Kağıdı kerem renklidir. 63 Ekrem Işın, "Sembolizm ve Tıısavvuft H:ıyaı, Hoş G6t Ya Hu, Osmanlı Kültüründe Mistik Semboller Nesneler, istanbul l999, s. 9-10; A. Gölpınarlı, Mevlevllerin onsekiz sayısına kutsiyel izafe ed i ş sebeplerini tefernıaılı bir şekilde izah eder: Mesnevf ve Şerbi, KB Yay., Ankara 2000, ss. 28-30.

necip faz ıl dun.ı/rnevleııf şeybi ağa.-ziide mebmed dede ııe... 161 kalır; tarikare yeni sülgk etmiş bir can, ilk onsekiz gün üstünde get irdiği elbiseleriyle çalış ı r; hayderi cübbesjnin yakasına, güğüs hizasına!.<adar inen ve istiva denilen iki parmak eninde dokuz veya onsekiz sıra makine dikişi çekilir; tekbir edilen si kk e, Hz. Mevlana'nın sandukası altında onsekiz gün kaldıktan sonra başa giyilir; cezalandırmada bile küsrahın arkasına hafif darbelerle dokuz veya onsekiz değnek vunılurdu."" Hulasa, tarikat içinde sayınm söz konusu olduğu her alanda, bunun dokuz, katlan ve özellikle onsekiz olmasına özen gösterilirdi. Mesnevl'nin yazılış öyküsü şöyle nakledilegelir: Çelebi Hüsame'd-dfn ashabın İlahi-mime-i Hakfm Senafye ve Mantıku 'ttayr- ı Ferfdü 'd-dfn 'Attar'a ve Musfbet-name'sine meyilierin gördü. Hazret-i ılfevtana 'dan der-hiisı itdi ki esrar- ı gazaliyyat çok oldu eger şöyle ki 1/abf-name-i Senaf ya Mantıku 't-tayr tarzında bir manzıtm kitab kılına ta dostlan na yadgtır ola gayet inayetdir. Hazret-i Mevlana fi'l-hdl dülbendinden bir kağıd çıkarıp Çelebi Hüsame'd-dfn 'in eline verdi ol kağıdın içinde ol Mesnevf'den on sekiz beyt yazılmış 'Bi'ş-nev ez ney çün hikayet mf-koned ll Pes süban kütah bdyed ve 's-selam ' lafzına vannca cmdarı sonra Hazret-i Mevlana buyurdu, sizin zamfrinizden bu da 'iyye bu haş urmazeları evvel 'alem-i gaybcien gönle bu ma'na ilm olmuş idi l.>i bu nev' birkitab nazm olınca ve temam-ı ihtimam ile Mesnevfye şurıl ' gösterdiler... 65 Bahsedildiği gibi ilk onsekiz beyit, bizzat Hz. Pir'in elinden çıkmıştır. Bu kısım Mesnevi'nin özü, esası kabul edilmiş; geri kalan kısım, onsekiz beytin tefsiri olarak düşünülmüştü r. Bu sebeple onsekiz beyti müstakij bir kısım sayanlar da vardır. "" Mesnevl'nin ilk beytinin, ilk iki beytinin veya ilk dört beytinin şerhine rastlamak ınümkündür: 6 ' Molla Cami, Şerh-i du beytez Mesnevi; 66 Nev'i Yahya Efendi, Şerh-i dü-beyt-i Mesnevi'sinde ilk iki beyti şerhetmişlerilir. 6 ~ Mihalıçh Hacı Muscıfa Efendi'nin de ilk dört beyre şerhi vard ır.' 0 64 N. Fazı ) Duru, MevleufŞiiirleı'in Şiirleı inde Mevlevflik Unsur/an, Yayımlanmaın ış DT, Ank;ır.ı 1999, ss. 334-338. 65 Abdurrahman Cami, N(?(abatı'i ı- Orıs min Hazadi li ı-kuds, ırc. Lf.iınil Çelebi, isıanbull289, s. 'i24; Ahmed Eflakl, Ariflerin Menkıbeleri, çev. Tahsin Yazıcı, MEB Yay., istanbul 1995, ss. 325-327; Ahmed Hilmi, Hadikatü'I-Evliyf.i, isı:.ınb\ıl 1318, s. 59; M. Fuaı Köprülü, Türk Edeb iyatında İlk Mııtasavvıjlar. Ankara 1984, s. 226. 66 M. Celal D uru, Taribi Simalardan Mevlwi, İst::ınbu l 1952, s. 51-52. 67 Bk. Anıil Çeleh ioğl u. Muhammed iye, "M\ıh tel if Şerlı lere Göre Mesnevl'nin ilk Beytiyle ilgili Düşünce ler, Eski Tı:irk Edebiyatı Üzerine Amştımuıltır, Ankara 1998, s. 525-545. 68 Feyzi H:ılıc ı, "Molla Cami'nin Yeni Bulunan Bir Yazma Eseri Bu Eserde Mesnevi'nin ilk iki ileytinin Şerhi", iü Edb. Fak. Türkiyat Aış Me1'k1ezi, Beşinc-i Milletleı Areısı Türkoloji Kongı esi Tebliğler, İstanbul1988, ss. 375-384. 69!1. Mehmed Tahir, Osmanlı Müetl(fleri, s. 437. 70 Aynı eser, s. 40.

162 tasawuf Yaygın bir gelenek olmasa da onsekiz beytin de şerh, tercüme veya nazmen tercüme edildiğ i görülür: İsmail-i Ankaravl (ö. 1041/ 1631), Fatihatü'l-ebyar'da ilk onseki7- beytin ve Mesnevl'de anlaşılması güç bazı kelimelerin şerhini yapmıştır. 7 ' İsmail Hakkı Celvetl (ö. 1725) Rfıhı.ı'J -Mesnevl adını taşıyan iki ciltlik eserinde onsekiz beytin şerhini yapmıştır. n Kerkük Türklerinden HiHis (d. 1797/ö. 1858), Mesnevl'nin onsekiz beyrini Kitabü'l-ma'arif fı şe rh - i Mesneviyyü'l-şerlf acllı risalesinde Farsça nazmen şe rlıetmiştir. 73 Bağdadlı Asım (d. l803/ö.1887)'ın onsekiz beyte yapt.ığı şerh, Dlvan'ının sonunda yer alır. 74 Mehmed Emin, Ravayihü'l-Mesnevi'de onsekiz beyti şerhetmiştir. 7 ; İhsan Mahvl (ö.l936), Mesnevl'nin onsekiz beytini şerh etmiş, fakat bu çalışma yaymlanmamıştır. "' Selçuk Eraydın, onsekiz beyti şerheden son isimler arasında yer alır. n İlk onsekiz beyit nazmen de tercüme edilmiştir: Abdal (Şems)'ın Terceme-i ın e'ani- i hij-deh ebyar- ı şerif- i Mesnev1-i Ma' nevi'si Divan'ında yer alan rnanzum bir çeviridir. 78 Abdullah Öztemiz Hacı t-ahiroğlu, 79 Mehmet Faruk Gürtuncaııo ve Aınil Çelebioğlu da Mesnevl'njn ilk onsekiz beyrini nazrnen tercüme edenlerden bir kaç ıdır. 8 1 Ağa -zade Mehıned n ede'nin ilk onsekiz beyte yapm ış olduğu şerh, dikkar çekecek şek ilde İsma il -i Ankaravl'nin, Fatihu ' l-ebyar 81 'ındaki ilk onsekiz beyit şerhine benzeınekted ir (benzerlikleri n bir kısmı dipnotlarda gösterilmiştir). Her ikisi de aynı asırda yaşamış bu iki.mevlevi müellifin eserlerindeki bu benzeyişi, hatta kimi zaman aynı cümleleri nasıl izah edebiliriz? Ankaravl, eserine önce.mesnevl'nill Arapça dlbikesının şerhi ile başlamış, sonra bazı kelimelerin izahını yapmış ve daha sonm ilk onsekiz beyti sırası ile şerhede rek, altı ciltlik eserinın ilk cildinde yer alan, bazı araştırıcılardan tarafından bağımsız bir eser olarak da kabul edilen Fatihu'l-Ebyar'ı kaleme almıştı r. Ağa-zade, pek mümkündür ki bu eseri okumuş (Ankaravl'den yaklaşık yirmi yıl sonra vefatını gözönünde bulundurarak, Ağa-zade'nin etkilenen kjşi olduğunu söyleyebiliriz); notlar alınış; 71 Erhan Yeri k, ismiiil-i Ankaravf, İstanbul 1992, s. 88-89. 72 A. G ö l pınarlı,,heulana.111üzesi Yazmalar Katalogu IV, Ankara, 1994, s. 125. 73 i. Ma hmud Kemal i nal, Son Asır Türk Şairleı'i, istanbul 1988, c. I, s. 523. 74 S. Nüı.heı Ergun, Türk Şalı'leri, s. 105. 75 A. Gölpınarlı, Meıılc1na Müzesi Yazmalar Katalogıı, s. 198. 76 i. Malımed Kemal ina!, a.ge., c. ll ~. 688. 77 Selçuk Er:ıydın, Tasavvufve Tarikat/er. istanbul1994. ss. 495-500. 78 Süleyman Şemsi Dede, 7iJbfiJtü 'l-mesneof 'ala Hubbi'l-Hayderf, istanbul 1305, ss. 26-27. 79 Abdullah ö. Hacıtah iroğlu, Mesııevf-Mevlana, İstanbul 1972, c. 7, s. 8. 80 F. Halıcı, B. Gökfiliz, Mevlilnii. Giildestesi, ss. 74-75. 81 Arnil Çdebioğl u, ''Mesnevi'nin lik Onsekiz fleytinin Manzum Tercü mesi". Tüt k Edebiyatı, 1990, S.195, s. 7. 82 İsmai l- i Anb r:ı vi, Mesnevf-i Şer[/Şerbi, Matbaa-i Amire, lstıınblıl 1289, c.. r. ss. l-44.

necip fazıl dnru!mevlevfşryhi ağa-zade mehmed dede ı:e... 163 Ankaravl'nin eserini, muhtemelen ders verd i ği geniş kitleyi düşünerek, sade ve anlaşılır bir dille özetliyerek, yer yer kendi düşüncelerini de dahil etmek suretiyle eserini meydana geti rmiştir. Şerh-i Ağa-zade Efendi Rahmetu'.lliUı.i 'Aleyh (l4a) (l)bi'ş-nev (fn) ney çün şikayet miküned Ez cüd/iyiha şikiiyet mfküned Elbamdüli'llabi rabbi'l-atemin ve'ssalatü ve'sselamü 'alil nebiyyibi Mubammedin ve tilibi ecma'fn. Amma ba'd. Hakk rebareke ve te'iwi bu mevcudatı ketm-i 'ademden sa hra- yı vücuda getürdi. İçlerinden beni demi mu'azzez; ü mükerrem. kıldı ve 'akl nfırı ile münevver eyledi. Ta kim bu 'alemde 'ömrlerini zayi' itmeyüp niçün halk olundukla rın ı bileler, ana göre 'amel idüp ma'rifet-i ilahiyye tahsil eyleyeler. Pes bu 'aleme geldiler, üç fırka aldılar. Evvelki fırka ekall-i taifedür ki mesalih-i dünya vasırasıyle vatan - ı asillerin feramfış eylemediler. Ve vücfıd - ı bey' u ş ira ile bir an teveccühden Hakka hall olmadılar. Hakk ve celle ve 'ala bu raife-i 'aliyyenü fı hakkında "ricalün la tülh1him ticacatün veli bey'un 'an zikrillahi"" 3 buyurmışdur. Bunlar enbiyalar ve evliyalardur. İkinci fırka anlardur ki, bu ':"ilem-i fanlnüfı telezzüzatına aldanup nev'an Hakkdan gafil olmışla rdur. Bu raife- i müzek- kire vü münebbihe muhtaclardur. Üçüncü fı rka, mekr-i şeytana firlfte olup bi'lkülliyye Hakkdan gafil ve zail olm ışlardur. Kabil-i irşiid degüllerdür. el-' ı yazu billatı "velehüm azanün Hi yesme'une bihii" 84 btınlaruiı hakkındadur. Fı rka - i evvelinün muktedası hace-i kevneyn salla'uahu te'ala 'aleyhi ve sellemdür. Kur'an ve tebllğ iledür. Fırka-i saniye ki zümre-i erbilb - ı lman ve kabil-i iktisilb-ı 'irfandur. Ve isrima' u ittisfaf ile emrolunmı şdur. Netekim sure-i A'raf'da vaki' olmışdur : "Ve iza kuri'el Kur'an u festemi'q lehu ve ensıtu le'alleküm tiirhamon". 85 Hazret-i Mevlana kaddesa'llahu sırra hu ' l-'azlz Mesnevl'sindeki fırka- i saniyeye hitab idüp bi ' ş nev ile bed' eylemişlerdür. Hakk te'ala etirnlemize işitmek müyesser eyleye. (14b) 11 Sa il su' al i tse ki: "Külli emri n zl halin lem yebde' fihi ismul'lahi fehüve ebterun 86 " buyu nı l ınışdur. Hazret-i Mevlana kuddise sırruhu 'l- 'azlz Mesnevl-i 83 "[öyle) kimseler {vard ır ki,) bunlar ı ne ticaret ne de kazanma hı rs ı Allah'ı anmaktan, salatta dev<ımlı ve duyarlı olm<tktan, arınmak için verilmesi gerekeni vermekren alıkoyabil i r." (Nur: 37), Muhammed Esed, Kıı t'arı Mesajı, İstanbul 1999, c. ll, s. 717. 84 "Gerçek şu ki, Biz, cehennem için, kalpleri olup d~ gerçeği k:ıvrayaına yan, gözleri olup d:ı göreme):en, kulakları olup da i itemeyen görünmez varlık l a rdan ve insanlardan çok c;tnl::ır ay ırnıışızdır. " (A'rilf: 179), Esed, E4ge., c. ı, s. 31L 85 "Bunun içindir ki, Kur'an okunduğu zaman ona kulak verin, ~esiniz i kesip dinleyin onu, ki, [Allah'ın] esirgemesiyle kuşatıl as ı nız! " (A'raf: 204), Esed, age, c. ll, s. 315. 86 "Her miihim i ş ki bismi'llah ile b:ışl;ı mamıştır, güdüktür". Obr.ıhiın Canan, Küıüb-i Sitte, Ankara 1994, c. IX, s. 207)

164 tasavvuf şerifi niçün besınele ve hamelele ibtida itmedi? Cevab oldur ki: "BiŞ-nev'inün 'ba'sı besınele ve hamelele makamına kaim ve niçe esrar u n i kiltı cami' bir haıfdür, netekim Hazret-i İmam 'Ali kerrema'llahu vechehu buyurınışdur: "Kütlü mii fi't Temtiti ve'! incfli ve'z Zebun mevcudun fi'l Kur' ani ve kıulü mafi'l Kur 'iirıi mevcudunfi'l Ftttihati ııe miifi'ifiitihati mevcudunfi'l besmele ve mafi'l besme/eti mevcı1durıfi'l bii", 3 ' ve dah ı bilmek gerekir ki, evvehi b i' ş nev deyü sema'a emr idüp gayr- ı 'ibaret ile ibtida eyleınedi. 88 Kannda bir nükte dahı budur ki tarik-i Hakka sali k olanlara ibtida vacib olan istima'clur. Anufı içün basardan ve sair a'zadan erba b-ı tarik katında sem' eftaldür. 89 Kema kale sahibü't-tefslrü'i-kebir: ''i'lem ennehu essem'a ~(da/u mine'/ hasar, lienne'llahe te'iila haysu zikrihumil fi'l-kur'iini kaddeme's-sem'a 'ale'l-basari ve't-takdfmu delflü'lfadli"')(j yine gelelim 'ala tariki'l isri'are neyden murad mürşid - i kamil ve bir mükemmeldür ki kendüden ve halkdan fanl ve Hakkla baki ola. Mesnevl': Fanf zi bod u bedii.st bakf ln taraf ki nfstend ü hesum.cf' beynehüına münasebet-i ramme varclur, lafzen ve zaten. Lafzen olan münasebet old ur ki, ehl-i fürs ney kelimesinekser mevazı'da nefy ma'nasına isti'mal iderler. Mürşidan -ı ilahi dahı 'arızi olan vüçgdla rını nefy irmişlerdür. Ve 'adem-i aslilerine gitmiş l erdi.ir.\)' 1 Ve zaten olan müşabeher olclur ki netekim nayui'l derunı gı ll u gışdan hall olup sureta ana muzaf olan nağamat u elhan hakikatele sahibi olan 87 "Tevrat, incil ve Zebur'da olan her şey Kur'an'da; Kur'an'da var olanlar Faliha'da; Fatilıa\bkiler besmelede; ve besnıeledekiler de 'ba'da mevcuttur''. (H:ı. Ali'ye atfedilen bu söz için, Seyyid Hüseyin Nasr, Abdulkeriııı el- Clll'nin 'el-kcşf ve'r-rakim fi şerb - i btsmi'/jilhi'rrahmtini'rmbfm. ' adlı eserini kaynak gösterir. (S. Hüseyin Nasr, islam Sarıatı ve Maneviyaıı, çev. A. Demirhan, istanbul 1992, ss. 42-43); Gölpınarlı, aynı sözün Ebti-bekr-i Şibli (ö. 334/945) tarafından da 'Ben, b'ni ıı altındak i nokıayını ' biçiminde kullanı ldığını na.kleder. (Mesııevfı,-eŞerbi, c. I, s. 31); Ba, harfiyle ilgili, çliğer Mesnevl şerh lerindeki yorumlar için: Amil Çelebioğlu, E~l...>i Titrk Edebiyatı Üzerirıe Araştımıalar, ss. 52S-526'ya bak ı bbil ir. 88 Mevhlna evvelfı bi 'ş -nev diyü istima'a emr idüp gayrı 'ibfırat ile ibtidii eylemedi. (Ankaravl, Mesnevf-i Şerf{Şetbi, s. 23) 89 Anunçün basardıtn ve siiir a'z;idan ve ecvarihden din u tarikatde sem' evl;'idur. (tle Fabnı'cldfn-i Razf Tefsfri'nden alınem aynı ömek): İsmail-i Ankara vi, age., c. ı, s. 23. 90 Nitekim, Tefsir-i Keb'ir'in müell ifı (Fahrü'd-öın-i Razi )şöırle der: " Bil ki, işitmek, görmekten daha önceliklidir; çünkü AJJiihu Teala Kur'an'da bu ikisini zikrett i ğinde, iş it ıney i görmeden öncelemi ştir. Ve bu öneeleme işi tmenin görmeye göre daha evhi olduğunun delilidir. 9 1 Kendimden tani, dosrta bakidir; bu yüzden hem vardır hem yoktur. 92 Yine gelelim ney bir niçe vechden 'ibaret olmak kabildir. Evvela sofi-i safi ve 'aşık-ı vafi dereını masivadan hali ve netha-i Hakk'la mali olan mürşid-i 'fıliden isti'are ola. Zira ney'ün in san-ı kamile süreıen ve lafzen ve zaten münasebet-i ıamme ve müşiibehet-i amnıesi vardur. Stireten olan müşabehet sufret-i siınii ve şerh-i sinedür ki 'aşık- i ililhiyyenün reng-i birunları ve hal-i deronları bu günedür (İ. Ankaravi, age., c.ı, 24).

necip fazıl durulmevlevi şeyh i ağa -zade mebmed dede ve... ı6s nayldendür, kendüden degüldür. Kezalik bu taife-i 'aliyyenüi'i denıniarı masivadan hall ve nağama t- ı ihihiyye ile mal-a-maldür. Ve her ne kadar kemalat ll asar u esrar ll h:alat ki bunlara nisbet olunur. Fi'lhaklka Huda -yı te'lanui'idur. Bunlar alet vaki' olmışdur. 9 ; Beyt: Hiktıyet - i duri vü şikayet- i mehcurı""' ehl-i gaflete tenb!h ve erbab-ı hicaba ta'llm içindür. (15a) //Netekim Hazret-i Pir bir mahalde buyururlar: Mesnevl: R~fi.enem sivil ı;ü rıemaz u an. bala Bebr-i ta 'linıest 1 eh-i merr-i halk ı a' 5 ınertebe- i gayb- ı hüviyyetden cüda olup ve 'luem-i istiğrakdan ayrılup 'alem-i ıntilke ve dar- ı teklife geldügini hikayet idüp mebde' me 'adı bildirür. Bu tankle ihvan- ı safay ı irşad murad idinürler. Vallahu a'lem bi's-savab. Mesnevl: (2) Kez ne.yistan ta mera bübrfde end Der nejfrem merd u zen nlilide e nd Neyistan ınüste ' ar u kinayedür. Makam - ı cem'den murad Hakkı, halksız müşa hede itmege dirler. Makam - ı farktın mtıkabilidür. Ve fark-ı Hakk'dan halkla mahcüb olmağa dirler. Ol zaman kim salik kendü varlığından bi'l-külliyye hahls olup fena-fi'llah hasıl eyler. Talibleri irşad içün ba'zısı yine makam-ı farka reddoluntır. Bekl-bi'llahda karar eyler. Bu makama fark-ı ba'del- cem' ve fark-ı sani dahı dirler. Cem'ül-cem' dahı elirler. Halkı hakkıyla kaim-i müşahede eylemeden kinayedür. Netekim Gülşen-iRaz sahibi buytııurlar : Beyt: Makam - ı dil-güşayiş cem '-i cemfst Cemal-i ctm -fezayiş şe m '-i cemfsf' Bu takdirce ına ' nl-i beyt şöyledür ki: Makam-ı cem'den irşad- ı nas içüi'i reddoluntıp mertebe-i farka ve temeyyüze göndürilelden beri sada vü da'vetirnden er ü 'avret nal'idedür. Muı-ad şol füyuzat-ı Rabban!dür ki, mürşid - i kfunil vasıta- 93 Nitekim nayun denın ı g ı ll u gışdan h:lli ve anda olan nağamilt u elhana ba'is u badl olan nayidür. Kezalik bu tfıife-i 'aliyyeniin derunları milsivadan hali ve nağamah ilahi vü nefahat-ı rably.lni ile malidür. Herelhan u nağanıat ki nay a nisbet oluntır fı'l-hak1ka Huda - yı müte'alinündlir. Bunlar ortada bir fılet- i mühihaza ve mazhar- ı mu'ameledür (i. Ankar,ıvi, Mesnevl-i ŞerifŞeıbi, c.l, 24). 94 Uzaklığın hikayesi, ayrılığı n ş i kiiyeti. 95 Benim si vaya, namaza ve o boşluğa g i dişim, ha lkın a cı yolunu öğretmek içindir. 96 Gönül açma makamı cem 'ü ' l -ceın'dir; can aıtın ş cemali cem'in mumudur.

rıecip fazı( duru/ mev/evf şeyh i ağa~zade mehmed dede ı)(j... 167 ni't~teşbfhi'l-eweli /i-enne'l garfbe kad seyekunü min biladi'i-gurbeti ve yıtkfmu fihii bil:nli'lfi 'iibiti's-sebfli. 100 Min-kelami Muhamınediyye -i Yazıcı-zade kuddise sırruhu'l-'azlz: Beyt: Seni çün 'alimü '/-esrar salıpdur gurbete naçar Düriş sa 'yi beliğ it var sakın aldamasım ağyar Kaparlcır sürıneyi gözdem aparlar Şf!mmeyi sözden (16a)I/Çapaı"lar şame bir yüzelen çe bunlar çapük ü 'ayyar Senüii bütün hevadarı.ni belalarda kaftjdtiruii Cç(alm da vefadaruıi sana bundan yeg olmaz yar Çü bu cisnuinfzindiina irişdünferd-i rirıdiina Bir iki gün yidün diine otısarsuii girü tayya~ 0 ' Ve 'add nefseke min eshabil kubur. Ya'ni: "Kul min külli sa'ati'l-ane yahduruni'l-mevte Ve ağibu li-enne külli atin kanbin. 102 MesneVı: (5) Men be-her cem'1jyeti ntı!iin şıtdem Cüji-i bed hcllan u. hoş biilan şudem Ney gibi dertını gıllu gışdan hall olup nefehat-ı Hakk ile pür olan mürşiddür ki irşad-ı nas içün mertebe-i firkate ve temeyyüze geldikde her cem'iyyetde nalan oldum. Ve ahval-i sülukı beyan eyledüm. Yaramaz Mllülerü eyü hallüler ile cüft olup sohbet eyledüın. Ve tarlk-i Hakk'da bir 'aşık-ı sadık ve yar- ı ınuvafık taleb eyledüm. Zira ınürşid- i kamil, talib-i kabil pak gevher talebinden hall degüldür. Valih getürmege sa'y-i bellğ eyler, lakin bu ma kule tiilib-i klmyadur. ''Kema klle ma kütlü tab'ın kabilen vela küllü kabilin taliben vela küllü talibin abiren vela küllü Sabirin Vabiden." 11 H Pes, bu ecilden Şems- i Tebriz! kuddise sırrıhu ' l- 'azlz hazretleri buyurmışdu r 100 Bil ki, bu teşb i hren önceki teşbi lıe geçer. Çünkü, garip gurbet diyariarında olacakıır. Ve orada i karnet edecektir. iki ahir. 101 Amil Çelebioğlu, Muhammediye, c. II, s. 467'de şiir şu şekilde yer alır:... Seni çün alimi.i 'lesrar salıpdur gurbete naçiir/düriş sa'yi bel iğit var sakın a ldamas ın seni ağy:lr//kaparlar sürmeyi gözden aparlar şemmeyi sözden/çapadar şiirneyi yüzden çapanlar çapi.ik ü ayyiir//senin benven hevada rın beliiiarda kafadiirın/cefiilarda vefadarın sana benden yeg olmaz yar/ /Çü bu cismani zindana i rişdün ferd-i rindane/ Bir iki gün yedln dane olısarsın geri tayyar.... 102 Bu mertebenin taliplerinin ncıruyla bizi rızıklandır. 103 Nitekim şöyle denir: "Her tabiat yetenekli değild i r. Ve her kabil, talip değildir. Ve her talip &'lbırlı değildir. Ye her sa bir tek değ il dir.

168 tasavvu.f ki: "Altı sene 'alerni seyr itdüm, bir kabil ü müsta'id talib diledüm ki mababbetu 'Ilah tarfkırıda bana bem-tab ola ve demnurnda olan esrar u biifat anda zubur ide, hulmadum, illa Mevlana Celalü 'd-din-i Rumf kuddise sırrnhu '1-'aziz bu nıa'nfden haber vin'irler", buyururlar. Mesnev1: (6) Her kesf ez zanıı -ı bod şud yar- ı men Ez derı1n-ı men necust esrür-ı men Ya'nl her bir kirnesne kendü zannından bafıa yar o ldı ve kelamumı okıyup ına'na dahı virdi. Lakin benüm derunuında o lan esr.1rumı bilemedi ve benüm hiilüm ile hallenınedi, eyle olsa ehlul'lahui'i yarı ol (16b) //kimesnedür ki mücerred kil u kal ile kani' olmayup belki enbiya vü evliyii ta'y!n itclügi tar1k üzre sülcık ol sultanlanı n halleri ile hallenmege sa'y eyleye: ''Allahumme erzaj.>nd himmeten '(1/iyeten ve nefsen razıyeten marziyyeten bi-muhammedin Ve '{ı/ibi.,u>< Mesnevl: (7) Sm-- -ı men ez nale-i men duı nfsı Lfk çeşm -i guş ılt arı nı1r nfst Ke'enne s u~il varicl oldu ki dertında mahzun olan esrarı biz nice cüst u cu idelürn. ''Y> Ol su'al-i mukacideriye cevab viıiirle r ki benüm sı rrum kelamumdan ırak degüldür. Z!ra, kehim mütekellimüfı sıfatıdur. Pes, sıfat mevsgfa ve mü'essire elelater eyler,' 06 anın i çü n ki er mı tk ında gizlidür dimişler. Lakin hiss ü zahirde ol nur yokdur ki benüm sırrumı göre ve nalemden idrak eyleye, zira anun idraki hiss-i batı n u kalb-i fa tın iledür. Ey le olsa ehlu'llahun kemaliitmı ve esrar u hala tını müşahede itmek isterisen bu göz ile bu kulağı gider bir ahar kulak alagetür. Netekim bir mahalde buyururlar: Mesnevl: Guş -ı ha1 befüdiş u diger gıt.ş bar K'irı sııbaıı Iii der n.eyayed guş-ı ba-1 07 Pes, Hazrer-i Mevlfrnii kuddise sırruhu' l- 'azlz huyurdukjan ma'naya ternstl tarlkiyle [CO Ü canı dahı ta'r(f kasd idi.ip buyururlar: 104 AUahım Hz. Muhammed'in ve ehl-i beytin hürıneline bizi yüce bir hiınrneıle ve razı ol muş ve razı kılınmış bir nefısle rızıklandır. 105 Ke'enne su'al Hizım geldi ki bunbn.ın derünlarınd;ı olan esrarı bir nice cüst u cü idelünı (İ. Ankara vi, Mesnevf-i Şerf( Şerhi, c.l, s. 33). 106 Benüm s ırrum benüm kel:lınu nıdanı dür degüldür. Z"ın1 keliinı mütekelliınün sıfatıd ur. Pes sıfa t ınevslıf:ı ve ketam -ı ınütekell ime delfı l et ider (j, Ankaravi, age., c.i, s. 33-34). 107 Eşek kulağın ı sat, başka bir kulak al. Zira bu söıü eşek ku lağı anlayamaz.

Mesnevl: necip f.ızıl durulınevlel!f şeyh i ağa-zade mebmed dede ıte... 169 (8) Ten zi din u. can zi ten mestııı nfst Lfk kes ra dfd i can destür nfst Ya'nl bizüro sırrımuz kelamımuzdan ırak degüldür, Ilkin kimseye canı görmege destur yokdur. Egerçi bu gözile görülmez ve lakin redbir u tasarruf cihetinden zahir u nümayandur. Amn~l haklkarinden haber virilmişdür. Zira, Kur'an-ı 'azimü'ş -şa nda: "Kuli'r-r-n1hu min emr-i Rabb'i" 108 buyurulmışdur. Anın içün herkes ruh hakkında 'aklı yitdikce bir dürlü i'tikad eylemişdür. Ve i 'tikadı üzre bir SÖZ söylemişdür. Lakin hakikatine kimse irrnemişdür. (17a) 1 /Bu gözile görülmeden men' ojunınaz, bu söz ehline nıa'lomdur. Ve'lhasıJ enbiya vü evliyanuı1 esrarı kimseden mestür degüldür. Zira halk - ı ' ~ilem cihan gibi olup enbiya vü evliya ortalarında ervah mesabesindedür. Netekim Menakıb-ı 'rifin'de Şeyh Et1aki Hazret-i Mevlana'dan nakl ider. Fukara, sırr hakkında buyurmışlardur bu eda ile: Beyt: Ci.sm- ı: md can - ı yaranesi Cism i yaran - ı ma can -ı 'Cilemiyarıest llger danend eger ne danendw Lakin münkir ü ınu'anide göre enbiya vü evliyayı görmege destur yokdur. Ancak cisimlerini ve zahir hallerini görürler. Amma esrar u hakikatlerine yol bulamazlar. Kema kii.la/'/abu te'a/afi hakkı nebiyyihi 'aleybi's-selam: "ve redihum yenzurfıne ileyke vehum la yubsiri1n." 110 Pes, enbiya vü evliyayı görmek b~ gözile rnüyesser degüldür. Belki çeşrn- i enderunl iledür. Me s nevi: <9> Ateşest in bang-i nay ıt nfst Md He-r ki fn ateş nedared 1ıfst bad Ya'nl mürş i d-i kamilüfi kelamı bir ateş - i süzendeve hararet-i dehendedür 11 ' ki siliküfi dertınında olan masıva mahabbetin.i.ihrak idüp nur-ı ilahi ile mü nevver ey- 108 "BjR DE, sana ilahi esinlenme[nin mahiyeti] hakkında soru sanıyorlar. De ki: "Bu esinlenme Rabbirnin buyru{{uyla [cereyan ermekre]dir; ve [ey insanlar, siz bunun mahiyetini anlıyamazs ınız, çünkü] pu konuda size pek aı bilgi veri lmiştir. " (isr.i: 85). M. Esed, Kur'an Mesajı, c. U, s. 575. 109 Bizim cismimiz, sevgi1ilerin dn ıdır. Sevgililerimizin cismi dünyadakilerin cinıdır. Bilseler de, bilmeseler de... ı lo "onlara yol göstermeleri için y:ılvarsanız, işitmezler; sana baktı kların ı sanırsm, oysa görmezler." (A'raf: 198), Esed, age., c. 1, s. 315. 11 ı Y:ı'nl evliya-yı Hud~ 'nun keliimı ve ediisı bir ateş-i suzende ve h.arareh dehende.. (İ. Ankaravl, Mesneui-i ŞerfjŞerhi, c. I, s. 36)