B- Meme kanserinin oluşmasına ve gelişmesine yardım eden faktörler (Asco kriterleri )



Benzer belgeler
MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler

Günde bir elma doktoru evden uzak tutar.

Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı

Omega 3 nedir? Balık ve balık yağları, özellikle Omega-3 yağ asitleri EPA ve DHA açısından zengin besin kaynaklarıdır.

GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM

Kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri...

KANSER TANIMA VE KORUNMA

KARACIGERINI KORU SIGORTAYI ATTIRMA!

Sigaranın Vücudumuza Zararları

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

EKMEKSİZ DİYET OLUR MU? ŞİŞMANLIĞIN TEK SUÇLUSU EKMEK Mİ? Dilara Koçak Beslenme ve Diyet Uzmanı 8 Mart

Kilomdan ben mi memnun değilim çevremde ki kişiler mi?psikolojik olarak yaşam şeklimi değiştirmeye hazır mıyım?

EMZİREN ANNELERİN BESLENMESİ. Kendiniz ve bebeğiniz için sağlıklı olan gıdaları seçin

gereksinimi kadar sağlamasıdır.

MENOPOZ. Menopoz nedir?

Diyabet Nedir? Diyabetin iki tipi vardır:

Genellikle 50 yaş üstünde görülür ancak seyrekte olsa gençler de de görülme olasılığı vardır.

DİYABET NEDİR? Özel Klinik ve Merkezler

KANSER GELİŞİMİ VE RİSK FAKTÖRLERİ DR BURÇAK ERKOL HAYDARPAŞA NUMUNE EAH TIBBİ ONKOLOJİ

KADIN VE AİLE SAĞLIĞI HİZMETLERİ İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SAĞLIK VE SOSYAL HİZMETLER DAİRE BAŞKANLIĞI SAĞLIK VE HIFZISSIHHA MÜDÜRLÜĞÜ

Kansız kişilerde görülebilecek belirtileri

ENDOKRİN SİSTEM #4 SELİN HOCA

Besin Gidaların Yararı ve Zararı

Vitaminlerin yararları nedendir?

Prof. Dr. Lale TOKGÖZOĞLU

OVER KANSERİ. Yumurtalık kanseri; Over tümörü; Over kanseri neden olur?

Emzirme dönemindeki beslenmeniz en az hamilelikte beslenmenize dikkat etmeniz kadar önemlidir.

Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar.

YENİ DİYABET CHECK UP

Sağlıklı bir hamilelik için izlenmesi gereken 10 adım

Hepatit B ile Yaşamak

TEMEL, İLK 3 YILDA ATILIYOR!

Kilo verme niyetiyle diyet tedavisinin uygulanamayacağı durumlar nelerdir? -Hamilelik. -Emziklik. -Zeka geriliği. -Ağır psikolojik bozukluklar

Prof. Dr. Sedat BOYACIOĞLU

Eğer metabolizmanızda bir sorun varsa, başta kilo kontrolünüz olmak üzere vücudunuzdaki pek çok şey problemli hale gelir.

SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ

BESİN GRUPLARININ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ

TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARI PASİF ETKİLENİM

OKUL ÇAĞINDA BESLENME

Diyabet nedir? Ensülin nedir?

Kanser tedavisi sırasında sağlıklı bir diyet hemen hemen başka zamanlardakiyle aynıdır. Her gün çeşitli gıdalar yemeniz gerekir.

B unl a r ı B i l i yor mus unuz? MİTOZ. Canlının en küçük yapı biriminin hücre olduğunu 6. sınıfta öğrenmiştik. Hücreler; hücre zarı,

Hipertansiyon. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı. Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015

Su / Hasta Değil Susuzsunuz adlı kitapta suyun önemi anlatılıyor ve yazara göre vücudumuz tam 46 nedenle suya ihtiyaç duyuyor.

MEME KANSERİ TARAMASI

KALP KRİZİ UZ.DR.MUHAMMET HULUSİ SATILMIŞOĞLU

SAĞLIKLI BESLENME BİRECİK MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ ZEYNEP ŞAHAN KARADERE

Pankreas, midenin arkasında karın içine yerleşmiş bir organdır. Gıdaların sindirim ve kullanımında büyük rol alır. Vücut için önemli hormonlar

OKUL ÖNCESİ CHECK-UP PROGRAMI

2x2=4 her koşulda doğru mudur? doğru yanıt hayır olabilir mi?

ENERJİ METABOLİZMASI

Diyabet te Sağlık Önerileri. Diyabet

ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ SELİN HOCA

YETERLİ VE DENGELİ BESLENME NEDİR?

5. Sınıf Fen ve Teknoloji

ALANYA BELEDİYESİ ÇEVRE KORUMA VE KONT.MD YETERLİ VE DOĞRU BESLENME KURALLARI

Prof.Dr. Muhittin Tayfur Başkent Üniversitesi SBF, Beslenme ve Diyetetik Bölümü

DİYABETTE BESLENME PRENSİPLERİ

Şişmanlık (obezite); sağlığı bozacak düzeyde vücutta yağ miktarının artmasıdır.

DETAYLI KADIN CHECK- UP

HEPATİT C SIK SORULAN SORULAR

BESLENME. Doç. Dr. Ferda Gürsel

Endometriozis. (Çikolata kisti)

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

GİRİŞ. Sağlıklı Beslenme ve Vücudumuzun Sağlıklı Beslenme Piramidi. Ana Gıda Grupları

SAĞLIKLI BESLENME TABAĞI

Kolon Kanseri Nedir? Prof. Dr Tahsin ÇOLAK. MEÜ Tıp Fakültesi. Kolorktal Cerrahi Ünitesi. Genel Cerrahi AD

DIABETES MELLITUS NEDİR? NEDENLERİ VE SONUÇLARI. Mümkün olduğunca normal bir yaşam. Lilly Deutschland GmbH Werner-Reimers-Straße Bad Homburg

İç Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı

Meme kanseri risk değerlendirme ve korunma. Dr. Hakan BOZCUK Dr. Sema SEZGİN GÖKSU

VÜCUT KOMPOSİZYONU VE EGZERSİZ PROGRAMLAMA

KANSER NEDIR? TARAMA YÖNTEMLERI NELERDIR? BURSA HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ KANSER ŞUBE DR.AYŞE AKAN

Sağlıklı besleniyoruz Sağlıkla büyüyoruz. Diyetisyen Serap Orak Tufan

GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU)

Diyabette Beslenme. Diyabet

ADIM ADIM YGS- LYS 92. ADIM KALITIM 18 GENETİK MÜHENDİSLİĞİ VE BİYOTEKNOLOJİ ÇALIŞMA ALANLARI

KOLOREKTAL KANSERE DUR DEMENİN 12 YOLU

Zeytinyağı ve Çocukluk İnsanın çocukluk döneminde incelenmesi gereken en önemli yönü, gösterdiği bedensel gelişmedir. Doğumdan sonraki altı ay ya da

DNA ve Özellikleri. Şeker;

PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ

Kelime anlamı olarak kanser, bir organ veya dokudaki hücrelerin düzensiz bir şekilde bölünüp çoğalmasıyla ortaya çıkan kötü urlara denir.

1 gr yağ: 9 kilokalori, 1 gr protein ve karbonhidrat: 4 kilokalori, 1 gr alkol 7 kilokalori verir.

MEME KANSERİ ÖNLENEBİLİR Mİ?

10. SINIF KONU ANLATIMI. 16 ÜREME BÜYÜME GELİŞME Döllenme ve Aile Planlaması Soru Çözümü

SÜTÜN BİLEŞİMİ ve BESİN DEĞERİ

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER

Nedenleri tablo halinde sıralayacak olursak: 1. Eksojen şişmanlık (mutad şişmanlık) (Bütün şişmanların %90'ı) - Kalıtsal faktörler:

Zeytin ve Zeytinyağının Besin Değerleri

ALZHEİMER ve HALK SAĞLIĞI. Doç. Dr. Suphi VEHİD

MERVE SAYIŞ TUĞBA ÇINAR SEVİM KORKUT MERVE ALTUN

(İnt. Dr. Doğukan Danışman)


MEME KANSERİ VE KENDİ KENDİNE MEME MUAYENESİ İSTANBUL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ 2009

GEBELİK VE LOHUSALIK

DİYABET DİYETİ * Diabet diyeti, yeterli ve dengeli beslenme temeline dayanmaktadır. Size önerilen miktarlardaki yiyecekler günlük protein,

AKCİĞER KANSERİ TANISI KONULDUKTAN SONRA NE YAPILIR HASTA NASIL TAKİP VE İDARE EDİLİR

Gestasyonel Diyabet (GDM)

BUNAMA (DEMANS) NEDİR?

Chapter 10. Summary (Turkish)-Özet

Bilinen, 5000 den fazla fonksiyonu var

Transkript:

BİR GÖĞSÜ KORUMAK... =========================================================================== ============================ Biz doktorlar kadın hastalarımıza kendilerini muayene etmelerini ve rutin olarak mammography çektirmelerini tavsiye ederiz. Fakat bu tip taramalar meme kanserini önleyici tedbirler değildir. Bu tip yaklaşımlar sadce meme kanserinin erken teşhisi için kullanılan yöntemlerdirki,bu testler meme kanserinin insidansı yani görülme sıklığına bir katkıda bulunmazlar. Sağlıkta önleyici hekimlik ön plana çıktığı zaman anlamlı olur.buna bir örnek vermek istersek ; Amerikada akciğer kanseri görülme sıklığı azalmaktadır sebeb olarakta koruyucu hekimlik olan sigara kullanımının engellenmesi ve gerekli olan uyarıların yapılmasından dolayıdır. Bu yaklaşım cerrahi yaklaşımdan veya kemoterapy protokollarından çok daha etkileyici olduğu bariz olarak görülmektedir. Meme kanserinin önlenmesi konusunda kadınlara yapılacak açıklayıcı bildirimler veya eğitimler meme kanserinin erken tanısı veya tedavi protokollarından çok daha etkileyici olmaktadır. Bu konuda anlatacaklarımız dört ana bölüme ayrılmaktadır.. A- Bu bölüm en kısa bölümdür. Burada ; Meme kanserinin başlaması ve bizim onun başlamasını durdurmak için neler yapabileceğimizi ve bunun için takip edeceğimiz yolları anlatmaktadır. B- Meme kanserinin oluşmasına ve gelişmesine yardım eden faktörler (Asco kriterleri ) C- Meme kanserinin başlangıçtan sonraki hızını kesmek için uygulayabileceğimiz yaklaşımlar ve önlemler. D- Meme kanserinin takip edilmesi. '' BİR ÇİN ATASÖZÜNDE OLDUĞU GİBİ DÜŞMANINI KENDİNİ TANIR GİBİ TANIRSAN HİÇ BİR SAVAŞTA YENİLMEZSİN..'' BÖLÜM ; 1 =========================================================== İlk söz şu; Bir meme hücresi nasıl bir kanser hücresine dönüşür ; Onkolojistler kanserin hayat döngüsü üzerine konuştukları zaman bunu 3 evreye bölerler; Başlangıç, Gelişme veya gelişmesine neden olan bölüm ve İlerlemedir. Başlangıç; Bir normal hücre nasıl kanser hücresi olur ve nasıl kontrolsüz, devamlı bölünerek çoğalır. Bir normal meme hücresi nasıl olurda kanser hücresine döner. Bu durumu anlarsak bir çok sorunu çözmüş oluruz. Meme kanseri genellikle süt kanallarının etrafını döşeyen hücrelerde veya sütü süt kanallarına döken süt bezlerinde gelişir. Esas başlangıç meme hücresi

içindeki DNA ya ( genetik şifreye ) yapılan saldırı ile gerçekleşir. DNA ya yapılan bu bu saldırı esnasında onkojen yani kanser yapıcı olarak adlandırdığımız bazı genler rol oynamaktadır. Tümör geliştiren genlerin aktive olması veya tümör baskılayıcı genlerin aktive olamaması yada bu genlerdeki yetersizlik ve bu DNA değişimini kontrol edememesi sonucu hücrelerin değişimini ve çoğalmasını kontrol edememelerinden kaynaklanır. Allahtan DNA yı tamir edecek genler mevcuttur. Bunlar hasar gören DNA yı tamir etmeye çalışırlar.eğer bu hasar tamamen tamir edilmezse hasar gören hücre ikiye bölünür. Fakat vucudumuzda bulunan doğal öldürücü hücreler ( Natural Killer Cells) ki bunlar vucudumuzda devamlı var olan polis güçleridir ki bu hücreler bu bölünen ve çoğalmaya başlayan anormal meme hücrelerine salgıladıkları enzimlerle veya bir değişle saldıkları kimyasal maddelerle saldırırlar ve onları tahrip ederler. Çok nadir olarak kanser hücreleri büyüyüp çoğalabilirler. Ama defans sistemimiz hayret uyandırıcı kadar güçlüdür. Meme dokusunda birden fazla faktör kanserin başlamasına sebeb olur ve şimdi bu faktörlerden bahsedeceğiz ; FREE RADİKALLER ;( SERBEST RADİKALLER.) ================================================================== Serbest radikaller üzerinde taşıdıkları elektronlardan birini kaybederek negative yüklü iona dönmüş moleküllerdir.elektronlar daima çift yaşamaya ve elektron yükünü tamamlayıp dengeye ulaşma meyilleri oldukları için bu tip moleküller negative yüklü ve reaktive dirler.diğer bir molekülden elektron çalıp dengeye ulaşmaya çalışırlar. Düşününki ; bir genç geç vakit barda ve kendisine çiftleşmek için bir bayan aramaktadır ama bu durum oldukça güç olabilir ve zaman zaman herkese saldırabilir.bu serbest radikallerde hücre içinde elektron alıp dengeye ulaşabileceği herşeye saldırılar. Bu saldırıları enzimlere,önemli proteinlere hatta DNA ya bile yapabilirler. Hücrelerimizin içinde bulunan doğal antioksidanlar bu serbest radikalleri nötralize ederler ama buna rağmen bu serbest radikaller verdiği tahriplere devam ederler. DNA mız buna rağmen her gün bu serbest radikallerden sayısız travma alır. Bu tahripler sonucundası tahrip olmuş olan hücre savunma sistemini kaybeder ve bir kanser hücresi olur. Göğüste serbest radikallerin oluşmasını sağlayan uygun olmayan bir mekanizma vardır. Süt kanalları. Bu kanalların içinde birikebilen sayısız serbest radikaller rahatlıkla süt kanallarını ve süt bezlerini tahrip ederler. Bu kolay tahribin sebebi süt kanallarını döşeyen hücrelerin bu maddelerden çok kolay etkilenebilmesidir. Meme dokusu içinde kanser tipli hücrelere dönen kısımlar genellikle bu tip hücrelerdir. Burdan oluşan kanser dokusuna Duktal kanser denirki meme kanserlerinin en sık görülen tipidir. 30 Ülkede yapılan sayısız araştırma sonucunda görülmüştürki çocuklarına anne sütü veren kadınlarda meme kanseri görülme sıklığı düşüktür.mamafih bunun sebebi tam olarak anlaşılamamış ve bir sır olarak kalmıştır. Aklımıza yatan en mantıklı neden süt kanallarının emzirme sırasında serbest radikallerden temizlenmesidir. Meme ucunun çocuk tarafından uyarılmasıyla beraber emzirme esnasında beyin sapındaki hipofiz adı verilen bezden oksitosin adı verilen bir hormonun salgılanmasının artmasına ve salınmasına neden olur.bu hormon sadece süt kanallarının ( duktal kanallar) etrafını saran kas hücrelerinin kasılmasını ve sütün meme ucundan boşalmasını sağlamaz aynı zamanda bu hormonun anti kanser etkisi vardır. Bu hormonun anti kanser etkilerini daha sonra detaylı olarak anlatacağız. Bu bakışla

aynı zamanda HONG KONG ta yaşayan Tanka balıkçı kadınlarının durumunuda anlatmak lazımdır. Bu kadınlar çocuklarını tek bir göğüsten emzirme alışkanlığı olan kadınlardır. Bu kadınlarda oluşan meme kanserlerinin % 80 i emzirilme yapılmayan göğüs tarafında geliştiği saptanmıştır. Göğüste serbest radikallerin ve diğer reaktive moleküllerin birikmesine veya oluşmasına neden olan faktörlerdende bahsetmek lazımdır. Örneğin bir kadınlık hormonu olan Estrogenin vucutta parçalanması esnasında bir kimyasal madde oluşurki buna 3,4 quinone olarak adlandırılır.bu madde serbest radikallerin oluşmasına neden olur.bu maddenin meme kanseri oluşturmasındaki mekanizması tam olarak bilinmemektedir. Aynı şekilde menapoz öncesi ve menapoz döneminde Estrogen yeterli miktarda üretilmediğinden etkili bir meme hasarı oluşturmak için yeterli seviyelerde olmadığından bu maddenin etkisi çok tartışılmaktadır. Benzer şekilde radyasyon buna benzer bir serbest radikalin oluşmasına neden olur. Bu radyasyonun oluşturduğu serbest radikale HYDROXYL ( OH) Radikali denir. Bazı otörler çekilen mammography lerin meme kanseri yapabileceğini tartışsada bu çok düşük bir orandadır. Mammography esnasında hastanın aldığı radyasyon dozu 0.1-0.2 rad tır.( radyasyon ölçüm birimi.) Bir kadının 20 yıl boyunca alacağı toplam radyasyon dozu ise ; 2-4 rad olmaktadır. Bunu şöyle karşılaştıralım ; meme kanseri olmuş bir kadının Radyoterapi esnasında aldığı doz ise 3000-4000 rad tır. Bu durumda yıllık veya 2 yılda bir çekilen mammogram çok masum kalmaktadır. Diğer taraftan bir kadının gençlik dönemlerinde yakalanacağı lenfoma esnasında tedavi nedeniyle aldığı radyoterapi dozu meme kanserine sebebiyet verme açısından çok daha yüksektir. KİMYASAL TOKSİNLER ; =========================================================================== ================== Vucudumuza devamlı olarak yüzlerce toksin su ve gıdalardan her gün girmektedir.bunların bir çok adı vardır.örneğin ; Aromatik aminler,aromatik hidrokarbonlar, Heterolitik aminler,nitroso bileşikler,dioksin ve buna benzer kimyasal bileşikler. Bunalrın çoğu meyve ve sebzelerin korunmasında kullanılan peptisidlerde,kimyasal çözücülerde,plastiklerde (DİOKSİN), ve çok pişirilmiş veya kızartılmış etlerde,sanayi atıklarında...vs bulunurlar.bu toksinlerin çoğu organik bileşiklerdir, yani sudan ziyade yağda çözünen maddelerdir ve vucutta birikme eğilimleri vardır. Örnegin meme dokusunda. Bunlar genellikle zararsızdırlar taki vucut bunlardan kurtulma çabasına girene kadar. Fakat vücudumuz bunlardan kurtulma içine girdiği zaman bular aktive olurlar ve hasar verirler. şimdi bu durumun nasıl olduğuna bakalım; Vucudumuz zararlı olan toksinleri 2 şekilde vucuttan uzaklaştırır. Bunlardan birincisi p 450 geni enzimleri yoluyla olan Faz 1 enzimleri ; p450 geninin yapımını üstlendiği enzimler yoluyla olurki bu istenmeyen kimyasal maddeleri ara metabolitlere çevirir bu ara ürünler ciddi derecede reaktive dirler ve tıpkı serbest radikaller gibi DNA mıza ve diğer moleküllere zarar verirler. Bu moleküllerin vucudumuza zarar vermeden önce hemen uzaklaştırılması gerekirki buda Faz 2 enzimlerinin görevidir. Bu Faz 2 enzimleri onları hemen zararsız moleküller haline getirir. Vucudumuzda bu molekülleri idrar veya bağırsak yoluyla atar. Bu etkisizleştiren enzimler vucudumuzda yaşlanmakla

( Aging),kötü beslenme, kötü sağlık koşulları,alkol, ve bazı kimyasal maddeler nedeniyle azalmaya başlar.bu durumun sonucu olarakta vucuttan atılımları azalmaktadır. Bu duruma örnek vermek gerekirse ; Premarin yıllarca kadınlarda menapoz tedavisi nedeniyle kullanıldı.premarin at (kısrak) idrarından elde edilen Estrogendir.İnsanın doğal estrogeni olan 17-beta Estradiol ile benzerlik göztermezler.premarin adlı ilaç bu Faz 2 enzimlerinden bir tanesi olan Glutatione S Transferaz enzimini inaktive etmekteydi. Bu yüzden premarin kullanan kadınlarda meme kanseri oranı artış göstermiştir. GEN ANORMALLİKLERİ ; =========================================================================== ======================= Kansere sebeb olan bir çok gen anormallikleri ( Mutasyon) vardır.insan Genomu hakkında oldukça fazla bilgi toplandığından her gün kansere neden olan gen anormallikleri teker teker tespit edilmektedir. Bunların çoğu daha önce bahsettiğimiz kimyasal maddeler nedeniyle mutasyona ( değişime) uğramaktadır. Bunlardan bazıları çeşitli viruslar tarafından oluşmakta isede sonuçta oluşan bu değişmiş gen yapıları kalıtsal olarak bir diğerine geçmektedir. Meme kanserinde bu mutasyona uğramış gen anormalikklerinden en iyi bilinenler BRCA 1 ve BRCA 2 adıyla bilinen gen örnekleridir. Bu genler normal çalıştıkları zaman tümör baskılayıcı genlerdir.normal hücreleri kanseröz olmaktan korurlar. Bu genlerinde anormallikleri olan bayan hastalarda 70 yaşına gelmeden önce meme kanseri gelişme olasılığı % 70 civarındadır. Eğer BRCA 1 geninde mutasyon varsa ilave olarak aynı kişilerde 70 yaşına gelmeden yumurtalık kanseri gelişme riski % 40 dolayındadır. Bu anormal genlerin sebeb olduğu meme kanseri sıklığı genelde toplam meme kanserli vakaların % 5-10 u oranındadır. Aynı şekilde anne veya yakınları meme kanserli ise bunun bir sonraki ferde geçme olasılığı riskide % 5 gibi yüksek bir orandadır. Eminizki zaman ilerledikçe yeni bilgiler ışığında daha çok mekanizmayı çözme imkanımız olacaktır. Diğer taraftan kahve içme veya silikon implantların meme kanserine neden oldukları konusuda bilimsel bir temele henüz oturmamıştır. BÖLÜM 2 =========================================================================== =========================== MEME KANSERİ RİSKİNİ NASIL AZALTABİLİRİZ. =================================== BRCA GENE ANORMALLİKLERİ ;

Zamanımızda meme kanseri gen anormalliklerini önleme imkanımız henüz yoktur. İnsanların bu gen anormalliği olan akrabalarını seçme gibi bir şansı yoktur.fakat doktor ve hastalar beraber çalışıp bu hasta olan BRCA genlerini iyileştirme yönünde hiç değilse final sonucunu değiştirmede etkili olabilirler. Ailesinde bu tip bir hikayesi olanlar bir genetik uzmanına gidip bu durumun tespiti için genetik bir tarama veya inceleme yaptırabilirler. Eğer bu testler sonucunda gen anormalliği pozitive çıkarsa 2 seçenekleri vardır. Dikkatli ve güvenilir yıllık periodlarda muayeneye ve mammography çektirmeye gidebilirler ve gerektiği durumlarda biobsilerini aldırırlar. İkinci bir durumsa ; Her iki ğöğüslerini aldırma durumu gibi bir opsiyonu değerlendirirler. Bu durumda rahatlıkla silikon protezlerini koydurabilirler. Ama diğer bir risk faktörü olan ve daha önce belirttiğimiz nedenlerle endoskopik yöntemle yumurtalıklarını aldırma durumu ile karşı karşıya kalırlar. Bir kadının tercihi bu durumda kolay değildir.uzun tartışmalar ve aile kararı ve seçenekleri değerlendirmek gerekmektedir. Bazı kadınlar bekle izle ve gör politikasıyla hayatlarına devam ederler.diğerleri ise gecelerini uykusuz geçirirler. Depresyona girer veya panik olurlar. Hangisini tercih edeceklerine karar veremezler. Buna hastanın karar vermesi ve doktorun çok zorlamaması en uygunudur. MEYVE VE SEBZELER; Meme ve diğer kanserlerin riskini azalttığı bilinmektedir. Epidemiolojık çalışmalarda bunu teyid etmektedir. Sebze ve meyve tüketmenin meme kanserini önlemede bazı mümkün olan mekanizmaları vardır. Sebze ve meyveler anti oksidanlar bakımından zengin ve bu serbest radikallerle savaşmak için doğal kaynaktırlar. Sayısız bioflavanoid içerirler ki bu kimyasal maddelerin anti kanser özellikleri vardır. Bilhassa FAZ 2 enzimlerini aktive ederler. Aynı zamanda içerdikleri lifler nedeniyle bagarsak içindeki toksinlerin bağlanıp vucuttan atılmasına neden olurlar. Meyvelerin vucuttaki kanserin önlenmesinde ve uzaklaştırılmasında faydası olduğu gibi damarlar üzerindede çok faydalı etkileri vardır. Fakat tüketimide abartmamak gerekir örneğin glisemik indexi çok yüksek olan ananas ve muz gibi kalori değeri çok yüksek olan gıdaların tüketimindede çok seçici olmak lazımdır.ben düzenli meyve yemeyen hastalarıma bunların tozunu içeren toz veya kapsülleri önermekteyim. AŞIRI VUCUT YAĞI ; Aşırı vucut yağlarının durumunda mem kanseri riski % 30-50 oranında artmaktadır. Bu birlikteliği ispatlayan birçok araştırma vardır. Daha fazla vucut yağı daha çok toksinin vucutta depolanmasına neden olmaktadır. Tabiki daha fazla toksin daha fazla serbest radikalin vucutta depolanması demektir. Her kadın vucut yağ oranının vucut ağırlığının % 25 ten aşağıda olması için çaba göstermelidir. Amerikalıların % 60 a yakın oranı fazla kiloludur. On yıl önce 10 amerikalı kadından bir tanesinde meme kanseri oluşurken bu oran şimdi sekizde birdir ve malesef 1/ 7 ye yaklaşmaktadır. TOKSİNLERE MARUZ KALMA Bu durum mümkün olduğu kadar minimalize edilmelidir. Herkes çok kızartıldığında veya çok pişirildiğinde heterosiklik aminleri üreten etlerden uzak kalmalıdır. Organik ürünlerin ve meyvelerin tüketilmesi peptisid oranını minimale indirmek için önemlidir. Tüm gıdalar basit ve natürel olarak seçilmelidir. Zenginleştirilen ve işlenmiş gıdalar kansörojen maddelerdir. Bunlardan uzak kalınmalıdır.

Çözücüler veya temizleyiciler örneğin tırnak boyasını veya cilasını temizlemek için kullanılan çözücülerden ( solvent) fırında kullanılan plastik torbalardan ve spray insektisitlerden korunmasız kullanmaktan çekinmek lazımdır. Evde kullanılan temizlik malzemlerini eldivensiz kullanmamak lazımdır. MEME SÜT KANALLARINDAKİ TOPLANMIŞ VEYA HAPSEDİLMİŞ SIVILAR ; Bu bakışta ; önemli bir hormon olan Oksitosin hakkında konuşmak lazımdır. Oksitosin hormonu beyinde hypofiz bezinden salgılanan bir hormondur. Bu salgılama bebeğin ağlaması veya meme ucunun uyarılması sonucu oluşur. Bu hormon sayesinde meme süt kanallarının etrafındaki kasların kasılması sonucu süt kanalları boşalır. Bu doğal işlem süt kanallarının boşalmasını ve temizlenmesini sağlayarak serbest radikallerin boşalmasını sağlar. Diğer taraftan oksitosin direkt olarak anti kanser bir hormon olarakta çalışır. Oksitosinin bu etkisi dışında son zamanlarda vucutta birçok faydalı etkisi olduğu tespit edilmiştir ( aşk hormonu ve otizmin tedavisi.) Bu durum neden çocuklarına düzenli ve normal bir periodta meme veren kadınlardaki meme kanseri riskinin düşük olma nedenini açıklar. Bu durumu daha sonra detaylı olarak anlatacağız. Meme dokusuna yapılacak 10 dakikalık bir masajın meme kanserini önlemede etkili olduğu ve Oksitosin hormonunu kanda % 100 oranında arttırdığı bulunmuştur. Oksitosin sadece süt kanallarını boşaltmaz aynı zamanda meme kanser hücrelerini önleyici etkisi vardır. Bu masajı her kadının en az haftada bir kez yapması önerilir.ücretsiz ve meme kanserini önleyici bir potensiyele sahiptir. Kadınlar bu konuya önem verdikleri dönem genellikle 30 yaşın üstü ve 40 yaşları civarındadır ama bu döneme kadar eğer başlamış bir kanser varsa geç kalınmış olunacaktır. BÖLÜM 3 ; =========================================================================== =========================== BAŞLADIKTAN SONRA BİR KANSERİN GELİŞMESİNİ NASIL YAVAŞLATABİLİRİZ. ; Çoğu insanlar hatta doktorlar bile bir kanserin gözle görünür veya tespit edilebilir hale gelmesi için ne kadar zaman geçmesi gerektiği konusunda fikir sahibi değildirler. Genel kanı bir kanser kitlesi farkedildiği zaman genellikle birkaç ay veya bir iki yıl içinde geliştiği düşünülmektedir. Gerçek ise farklıdır. Başlangıç tarihinden itibaren tanı konuluncaya kadar geçen süre genellikle 15-20 sene civarındadır. Sadece bazı kanserler örneğin leukemia veya lenfoma gibi kanserlerde zaman çok kısa ama prostat kanseri gibi kanserlerde zaman daha yavaştır.fakat çoğu kanserde bu süre 15-20 yıldır. Bir kanser hücresi oluşmaya başladıktan sonra tabiki bu kanser hücresi bölünerek çoğalmanın tabii bir sonucu olarak 1 den 2 ye ve 2 den 4 e gibi sayısal olarak katlanacak büyümelerle 1 cm kadar ulaşacaktır. Kanser hücrelerinin çoğalması yani bölünmesi yavaştır. Bu zaman bazen ayları veya yılları alabilir. Her ne kadar kanser hücresi daha hızlı bölünmeye uğrarsada doğal öldürücü hücrelerimiz bu çoğalma esnasında kanser hücrelerini öldürürler veya yok ederler.yine aynı şekilde vucudun salgıladığı büyümeyi yavaşlatan kimyasallarla kanser hücrelerinin büyümesi dahada yavaşlayabilir. Meme kanseri için doubling zamanının ( ikiye katlanma) ortalama 6 ay olduğu bulunmuştur. Bir kanser hücresinin doublinge uğrayarak 1 mm çapa ulaşana kadar geçen zaman 20 doubling süresidir. Yani 6 ay x 20 = 120 aydır. Buda 10 seneye

karşılık eder. Bir cm olana kadar geçen süre ise 10 doubling zamanıdır. Yani meme kanserinin 1 cm çapa ulaşması için geçen süre 60 aydır. Bir mm lik döneme geldiği zaman 1 cm olana kadar olan süre dahada kısalmaktadır. Genelde tanı konulan meme kanseri için ölçü 2 cm civarındadır. Bu durum az gelişmiş ülkelerde dahada büyük çaplara ulaşmaktadır. Bu durumu örnekle anlatmak gerekirse; 45 yaşında meme kanseri konulmuş bir kadın için meme kanserinin başlangıç tarihi 27 yaşlarına gitmektedir. En sık meme kanserinin görüldüğü zaman olan menopoz dönemi için bu tip bir kanserin menapoz öncesi dönemde başladığını hastalara bildirmek lazımdır.şunu unutmamak lazımdırki tüm meme kanserlerinin % 80 i toplamda menapoz döneminde görülür. Meme kanser hücrelerinin bu uzun uyku döneminde bazı faktörler bu büyümeyi veya çoğalmayı yavaşlatabilirler veya inhibe edebilirler. Bu duruma promosyon demekteyiz. Eğer bu faktörleri anlayabilir ve tanıyabilirsek bunları etkileyebilir veya değiştirebiliriz yani yavaşlatabiliriz. Birçok madde meme kanserine öncülük eder; örnek vermek gerekirse serbest radikaller,bazı Estrogen türevleri, İnsulin,Alkol... gibi maddelerin meme kanserini arttırdığı bilinmekle beraber diğerleri durdururlar örnek; bazı bitki türleri,bazı hormonlar,bazı vitaminler,yemekler,eksersiz vs.ama önce meme kanserine neden olan faktörleri inceleyeceğiz. ESTROGENLER ; =========================================================================== ====================== Estrogenler kadınlığın olmazsa olmaz olan hormonlarıdır. Göğüsleri olgunlaştıran,dolduran, vucut şeklini ayarlayan ve cildimizin yumuşak veya pürüzsüz olmasını sağlayan maddelerdir. Kadınların düşünce şeklinden,duygusal yapılarından ve hislerinden onlar sorumludur. Estrogen sexüel ve üreme fonksiyonlarından sorumludur. Menüstrüel döngü esnasında estrogen ve progesterone yumurtanın rahim duvarına yapışmasından sorumludur.mamafih sex ve doğurganlık sadece estrogenlerin neden var olduğunu açıklamaz. Estrogen birçok şekilde sağlığımız için önemlidir. Vucudumuzdadaki estrogen kalp damarlarımızın açılmasından ve atherosiklerosizin ( damar sertliğinin) önlenmesindende sorumludur. Benim 30 yıllık pratik hayatımda 30 yaş civarında bir erkeğin acil servise kalp krizi nedeniyle gelebileceğini görmüş olmama rağmen bu yaşta hiçbir kadının böyle bir nedenle acil servise başvurduğunu görmedim. Beyin ve kalp kendi sağlığı açısından estrogene bağımlıdır. Estrogen hafızayı arttırır.trigliseritleri düşürür.ayrıca estrogen serbest radikallere karşı beyin hücrelerini korur.kemik yapısından testosterone ve progesterone ile beraber sorumludur. Fakat bazı estrogen tipleri bazı şartlar altında bizi yaralayan arkadaşlara dönmektedir. Bunlar kanser hücrelerini çogaltmakta veya uyarmaktadır. Kadın vucudunda 3 çeşit estrogen bulunmaktadır.bunlar estrone ( E1), estradiol ( E2), ve estriol ( E3 ) dur. Bir sonraki aşamada

2 kimyasal maddeye metabolize olur. Bunlar ; 16 alfa Hidroxy Estrone ve 2- OH Estrone dur. Bazı estrogenler bazı şartlar altında meme kanserinin ilerlemesine neden olmaktadır.diğerleri iyi estrogen olarak bilinir. Çünkü bunlar kanser hücrelerinin çoğalmasını durdururlar. ESTRONE VE ESTRADİOL; Faydaları yanında normal meme dokusu hücrelerini yanında meme kanser hücrelerinide çoğaltırlar çoğaltırlar. Çoğu meme kanser hücrelerinde özellikle postmenapozal kadınlarda kadınlarda estrogen reseptörleri vardır( ER ). Bu tip hücreler yakıt olarak estradiol ve estrone u kullanırlar.şu çok iyi bilinmelidirki erken yaşlarda adet gören veya geç menapoza giren kadınlarda meme kanseri görülme sıklığı yüksektir. Bunun sebebi şudur. Menustrasyon döngüsü esnasında belli günlerde estrogen seviyeleri çok yüksek değerlere çıkmaktadır. Yani menapoza geç girmemiz veya erken menarche ( ilk adet) olmamız durumunda bu hormonlara daha çok maruz kalmamız demektir. Eğer bir kadının memesinde kanser hücreleri oluşmuşsa bu bahsettiğimiz hormonlara daha uzun süre uyarılmaya maruz kalacak demektir. Şu bir gerecektirki düşük progesterone hormonu üreten kadınlar estrogenlerin dominant yapısı altında daha çok meme kanseri riski altındadır. Düşük progesterone hormonu üreten kadınlarda fibrokistik meme hastalıkları oranıda yüksektir. Progesteronun meme kanserini önleyici etkisinden daha sonra detaylı olarak bahsedeceğiz. Bu şu demekmi? Menapoza giren kadınlara estrogen vermek zararlımı..? Tabiki değil. Şimdi size bunu açıklayalım ; Meme kanseri olmuş postmenapozal kadınlarda kan ve idrar estradiol tahlillerinde bize yüksek estrogen değerleri oldukları gösterilmiştir. Fakat premenapoz dönemindeki kadınlarda bu kadar keskin farklılıklar bulunmaz. Gerçekten yapılan bazı çalışmalar göstermiştirki premenapozal kadınlardaki idrar serbest estradiol oranı postmenapozal kadınlara göre daha düşük seviyelerdedir. Kadınlar genç oldukaları dönemlerde tüm estrogenler yumurtalıklarında yapılırken yaşlandıkça yumurtalıkları çalışmayı yavaşlatırlar ve vucut yağ hücreleri estrogen yapmaya başlar. Bunu yapan enzime Aromatase enzim denir. Bu enzim testosteronu estrogene çevirir. Kadınlar menapoza geldiklerinde yumurtalık dokusu dışındaki kaynaklardan ( yağ dokusu ) aromatase enzimler sayesinde estrogen yapılması devam eder ve ilave yüksek değerlere ulaşabilir. Burda göz ardı edilen bir nokta vardır buda bu hormonal fazlalık konusuna açıklık getirir menapozdaki kadının kan estrogen seviyesi premenapoza göre 10-15 kat düşük olmasına rağmen meme kanserli dokusu olan kadının meme dokusundaki estrogen konsantrasyonu kandaki estrogen konsantrasyonundan 10-15 kat daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Bu durum artmış aromatase enziminin aktivasyonu nedeniyledir. Bu kadınlarda artmış enzim aktivasyonu tümör dokusu etrafında daha çok görülmektedir. Bu lokal artmış enzim aktivasyonu sonucu artmış estrogen hormonu meme dokusundaki tümörün yakıtını dahada çok arttırmakdadır. Bu bize kanserli olan hastaların neden idrar estrogen metabolitlerinin ve kan estrogen değerlerinin yüksek olduğunu açıklar. Çünkü burada yapılan

estrogen buradan kana ve idrara geçmektedir. Bundan dolayı menapoz döneminde ufak miktarlarda estrogen verilmesi ( göğüs hassasiyeti yapmayacak kadar.)kandaki estrogen değerlerini optimum değerlere çıkarılmasını sağlar ama değer hiç bir zaman meme kanserli dokusu etrafındaki dokuda Aromatase enzimler tarafından üretilen Estrogen değerleri kadar olamaz. Yani kandaki optimum değerlerdeki estrogen artışı meme dokusundaki estrogen artışına neden olmaz. Dışarıdan verilen bioidentikal hormonların optimum kan değerleri oluşturması meme dokusundaki estrogenin artışına neden olmadığı birçok araştırmacı tarafından gösterilmiştir. Son zamanlarda yapılan büyük bir araştırmada estrogen (Premarin) ve sentetik progesterone ( medroxy progesterone acetate ) verilen menapozal kadınlardaki meme kanseri artışının tek başına estrogen verdiğinizde gördüğünüz sıklıkta olmadığını gösterilmiştir.bu durumdan Progestin adını verdiğimiz sentetik olan ve doğal progesterone hormonuna molekül yapısı olarak benzemeyen medroxy progesterone acetate gösterilmiştir. Buna karşılık 23000 İsveçli kadın üzerinde yapılan araştırmada estradiol ve estriol ( E2+E 3) alan kadınlarda meme kanserinden ölüm oranının % 28 oranında düştüğü gösterilmiştir. Yapılan bir çok araştırma sonucu ortaya çıkan bir gerçek vardırki meme kanserinin tekrarlamasına estrogenin hiç bir etkisi yoktur.çünkü meme kanseri olmuş ve bu tümörü çıkarılmış kadınlarda operasyondan 2 yıl sonra başlanan hormon destek tedavisinin sebeb olabileceği düşünülen kanser in tekrarlaması ( recurrens) oranı 319 kadından sadece 39 tanesine Hormon destek tedavisi başlandıktan sonraki dönemde sadece bir kadında tekrar meme kanseri tekrarlaması görülürken bu 319 kadının 14 ünde hiç bir hormon tedavisi almamasına rağmen meme kanseri tekrarlaması görülmüştür. Bu durum bize bilinenlerin aksine estrogenin koruyucu bile olduğunu göstermiştir. Menapozal kadınlarda hormon tedavisi yapıldıktan 5 yıl sonra meme kanseri görülme riski % 3.6 iken hormon almayan kadınlarda bu oran % 13.5 tur. Bu şu demektir ; Menapozal kadınlarda yapılacak olan uygun estrogen ve doğal progesterone tedavisi meme kanserine neden olan bir faktör değildir.fakat var olan meme kanserli dokuların etrafında sentez edilen estrogen meme kanserinin artmasına neden olur. Malesef en büyük çalışma olan WHI çalışmasında premarin ( kısrak idrarından elde edilen ve Estrone oranı çok yüksek olan estrogen ) + provera ( medroxy progesterone acetate yani sentetik progesterone ) olduğu için doktorlar yanılmışlar ve devam ettikleri hormon destek tedavisinden korkup bırakmışlardır. Bu araştırmanın en güzel yanı ise sentetik ve vucudumuzdaki hormon reseptörlerine uymayan hormonların kullanılmasının sakıncalı olduğunu göstermiştir. Son dönemlerde yapılan Bioidentikal hormon tedavisinin yani vucudumuzdaki hormonların aynısını ve doğal olarak kullanılmasının ve kişiye özgü ve dozda kullanılmasının hastalıktan ziyade sağlığın daha çok kazanıldığı görülmesine rağmen bu sentetik hormonlardan kazanılan korku ve endişe doktorlar tarafından tam olarak anlaşılamamasına neden olmuştur. Eğer suni hormonlar sizin sağlığınızı etkiliyorsa natürel hormonlarında buna sebeb olacağını söyleyemezsiniz. Bu tıpkı şuna benzer ; Eğer sağlıklı bir suyu ömrünüzün büyük bir kısmında içmenize rağmen 50 yaşından sonra şekerli gazlı içecek içmeye kalkarsanız 15 yılda diabet olursunuz Bunu içmiş olduğunuz suya bağlayamazsınız. 16 ALFA HİDROXY ESTRONE; Estradiolün metaboliti olan ve vucudumuzda bulunan bir estrogen yıkım türevidir. Yani estrogenin parçalanması sonucu ortaya çıkar. Bu kimyasal maddenin meme kanseri hücrelerini arttırdığı tespit edilmiştir.düşük yağlı dietin bu maddeyi vucudumuzda azalttığı gösterilmiştir. Sebzeler ve bazı gıda destek ürünleri bu kötü estrogenin vucudumuzda yapılışını bloke etmekte veya azaltmaktadır. Bu

maddelerle estradiolün bu kötü olan metabolite dönüşü azalmakta ve aksine faydalı olan estrogen tipine ( 2- OH ESRONE) dönüşümü artmaktadır. XENOESTROGENLER ; Bir çok toksin için verilen genel bir kavramdır bunlar çoğunlukla organik Chlorinlerdir. Bu maddeler çevreye bir çok endüstriel işlemler esnasında yayılmakta veya yediğimiz gıdalara eklenmektedir. Bunlar vucudumuzdaki yağ içeren dokularda toplanmakta örneğin gögüs dokusu gibi ve meme kanserinin oluşmasında veya ilerlemesinde promosyon rolü oynamaktadırlar. Bu Xenoestrogenler DNA mıza ya direkt olarak toksik etki gösterip tahrip ederken aynı zamanda estrogen reseptörlerine bağlanırlar ve estrogen gibi çalışırlar. Bu maddelerin yüksek olmasında önemli bir yere sahiptirler. Bunlardan nasıl korunulur şimdi buna bakalım; A- Kontamine ( bulaşmış olan) olmuş balıklardan uzak durun.( Dioksinler). Çoğu kültür veya çiftlik balıkları kontamine olmuştur. Dünyada Alaska vahşi somon balığı en az bulaşmış olarak gözükmektedir. B- Organik olmayan ürünlerden uzak kalın ki bunların çoğu peptisid kalıntılar içerir. C- Gıdalar için plastik koruyucular kullanmayın.özellikle plastik torba veya kaplardaki gıdaları ısıtmayın. D- Herbisidlerden ve insektisitlerden uzak kalın. E- Beyazlatılmış kağıtlardan uzak kalın ; kahve filtreleri, mendil kağıtları,napkinler ( kağıt mendil, çocuk bezleri, günlük hygenik pet ler...) Filtre kağıtlarını uzun süre kullananlarda kan Dioksin seviyeleri inanılmaz seviyelerdedir. F- Evde kullanılan çamaşır suyu veya beyazlatıcılardan uzakta kalın tek kullanımlık eldiven kullanın. Ortamın havalanmasına önem verin. G - Organik napkinler veya tamponlar kullanın. H- Tırnak cila sökücülerinden uzakta durun. BÖLÜM 5 ; =========================================================================== ================== SERBEST RADİKALLER VE KANSER OLUŞUMU ; Serbest radikaller sadece meme kanseri yapmaz aynı zamanda onların büyümesinede sebeb olur.bunu çeşitli mekanizmalarla yapar. Örneğin P53 genine hasar verirlerki bu gen tümör gelişmesini baskılayıcı

bir gendir vucudumuzda. Bu gen hasar görmüş bir DNA nın bölünmesini ve çoğalmasını normalde engelleyen bir gendir.bu gen bizi birçok kanser tipinden uzakta tutar ve korur.serbest radikaller Protein Kinase C adı verilen bir enzimi arttırılarki bu enzim malign bir kanser hücresinin büyümesini ve bölünmesini uyarır. Havadan alınacak bir çok toksinler ( peptisidler,dioksins,kurşun,heterolitik aminler ) ve kontamine olmuş su ve gıdanın içindeki bu toksinler memenin yağ dokusunda toplanırlar. Bunlar reaktive bileşiklere dönerek tıpkı serbest radikaller gibi kanser hücrelerinin büyümesine ve çoğalmasına yardımcı olurlar. Sigara içme vucutta birçok serbest radikalin toplanmasını sağlar.sigara içenlerin süt kanalları koyu renge döner. Son dönemlerde Japonların yaptığı bir araştırmada sigara içenlerde meme kanserinin yüksek olduğu gösterilmiştir.sigaranın durdurulması serbest radikallerin oluşmasını azaltma açısından çok güzel ve pratik önleyici bir yaklaşımdır. BÖLÜM 6 ; İnsulin ve insulin Benzeri Büyüme Faktör 1 (IGF1) : ================================================================== İnsulin vücudumuzda karbonhidrat metabolizmasının düzenlenmesini sağ layan ve yükseldiği zaman kan şekerini düşüren bir hormondur. Bizler karbonhidratlar ı daha fazla yedikçe pankreastan da daha fazla insulin salanım ı yapılı r. Sistemimiz en sonunda yorulur ve daha fazla insulin yapamaz hale gelir. Bu duruma insulin direnci deriz. İ nsulin seviyemiz yükselir fakat artık eskisi gibi kan ş ekerimizi kontrol edemez hale gelir. Bu durum daha da kötüleştikçe tip 2 diyabet gelişir. USA da yaklaşık 18 milyon diyabetik insan vardır. Yaklaşık olarak 3 Amerikalı dan birinde insulin direnci vardır yani yaklaşık 95 milyon Amerikalı da insulin direnci mevcuttur. Bu durum açıkça iyi bir tablo değildir. İnsulin direncinin oluşmas ı birçok hastal ığı beraberinde getirir. Bu risklerin içine meme kanseri dahildir. İ nsulin bir büyüme faktörüdür. Tip 2 diyabette insulin seviyesi yükselmektedir. İ nsulin vücutta yükseldikçe birlikte akrabas ı olan ve molekül benzerliği çok olan baz ı akrabaların ı da yükseltir. İnsulin hormonuna çok benzeyen diğ er bir hormon ise insulin like growth faktor 1 yani İGF1 dir.( Büyüme hormonunun etken formu) Bu madde normalde karaciğ erde büyüme hormonu tarafından yaptırı lan bir hormondur. Bu hormon büyüme hormonunun yapabildiğ i birçok fonksiyonu yapar. Bu her iki büyüme faktörü de vücutta bir enzimi

uyarırlar bu enzimin ad ı Thyrosine kinase dı r. Bu enzim direkt olarak tümör hücrelerinin büyümesini sağlayan bir enzimdir. Birden çok yapılan araştırma bu ilişkiyi doğrulamıştı r. Son rapor USA daki WanderBuilt üniversitesinden gelmiş tir. Bildirime göre hem Igf1 hem de insulin sinerjistik olarak meme kanseri riskini arttırmaktadı r. Bu her iki hormon dada anormallikleri olan hastalarda meme kanseri riski 3 kat artmaktadı r. Dr.Pamela goodwin (Mount sinai hospital; Toronto) daha kötü bir şey bulmuş tur. Kliniksel onkoloji dergisinde son yazısında da belirttiği üzere; Erken evrede meme kanserli kadı nlar da sabah yüksek açlık insulin seviyesi tespit etmi ş ve ayn ı zamanda yüksek açlı k insulini olanlarda kanser hücrelerinin yayılma oranının da yüksek olduğunu ve ölüm oranını n insulin seviyesi normal olanlara göre yüksek olduğu bulunmuştur. Son dönemlerde her ne kadar meme kanseri ile Igf1 arasında direkt bir iliş ki bulunamasa da: 21 çalışmanın birleştiği bir meta analiz sonucunda 2004 yılı nda bildirilen araştırma sonuçlar ı bu eğilimi teyit etmişlerdir. Yani insulin direnci arttı kça meme kanseri riski artan igf1 ile birlikte Thyrosine kinase yoluyla meme kanseri riski ve metastaz riski ve ölüm oran ı insulin seviyesi yüksek olmayanlara göre artt ığı kabul görmektedir. Igf1 nen bilhassa serbest formda bulunan parças ı artmaktadır. Ş u anda Amerika da üretilen fat free ( yağsız) gıdalarda tatların ı tutturabilmek için gıdaları n içine daha fazla karbonhidrat ( GDO lu mısır şurubu) katmaktadırlar. Ayrıca bizim gı da endüstrimiz bu darbeye ilaveten daha büyük hacimlerde Koka kola, Burgers, shakes..gibi her şeyi markete sunmaktadırlar. Şimdi ise tamamen farkl ı bir duruma doğru her 10 yılda % 50 oranı nda artan diyabet oranımızla bu kervana katılmaktayız. İ nsulin direnci ve onun beraber seyredeni viseral fat yani karın içi yağlanmas ı artık çok sı k görülen bir birliktelik göstermektedir. Bu durumun sağlık sonuçlar ı vahim olacaktır. Meme kanserinin art ış hız ı yanı nda daha fazla hipertansiyon, yüksek kolesterol, kalp krizi, felç ve diğ er tip kanserlerde birlikte gelecektir. Buda yaşam süresi uzamas ı beklentimizi tarihinde ilk kez aşağıya doğ ru indirecektir. Yüksek insulin veya insulin direnci kısmen genetik olduğu kadar kısmende kiş inin kendi yaşamına bağlıdır. Diyabete doğru genetik bir yatkınlığını z olabilir ki bu durumda karbonhidratlara kar şı toleransını z daha az olabilir ve ayni miktarda karbonhidrat yiyen kiş ilere göre daha yüksek insulin seviyeleriniz olabilir fakat genetik olarak böyle bir eğilim kalıtsal değildir. Mamafih yaşam ş ekli ( fazla miktarlarda rafinenize karbonhidrat veya tuz şeker yemek) sizin genetik yapınız ı bozabilir ve daha yüksek insulin seviyeleriniz olabilir. Herhangi bir laboratuar testi yapmaksızın kişinin d ış görünümüne bakarak (Armut biçimli vücut) o kiş inin yüksek insulin seviyesini veya insulin direncini tahmin edebilirsiniz. Kilo kaybıyla bu durum arası ndaki mücadeleyi son bölümde

tartışacağız. Fakat insulin direncini azaltmaya yönelik vereceğ im iki veya üç örnek yardımc ı olacaktır. a- Tüm karbonhidrat alımınız ı gözden geçirip miktarın ı tamamen azaltmak ve bunu sadece tam tahıll ı gıdalarla ve sebze ve az miktarda meyve ile kısı tlamak rafinerize olmu ş karbonhidratlar ı kesinlikle yememek.( beyaz ekmek, makarna, pilav, patates) ve sekeri (kola, kekler, ufak pastalar,pastalar) eğer burger yiyorsanız bunu sebzeli baş ka bir burgerle değiştirmenizi öneririz. Patates kızartmasın ı unutun. Farkl ı tatlar denemeye çalışın. b- Gününüze protein açısından zengin bir kahvalt ı ile başlayın. Her bir öğ ünde yeterli proteini mutlaka alın. Kilonuz arttıkça dolayl ı olarak alacağınız protein oranı nda artmaktadır. Ama ortalama günde 75-100 gram protein almanız lazımdı r. Örnek vermek gerekirse ; 1 yumurta 4-5 gram protein içerir. 125 ml süt 20 gram protein içerir. 100 gram kaşar peyniri 20 gram protein içerir. 200 gram balık 40 gram protein içerir. 300 gram et 60 gram protein içerir. c- Hidrojenize edilmi ş veya kısmen hidrojenize edilmi ş yağ lardan uzak durun. Bu maddeler sizin hücre zarlarına yapışt ığı zaman insulin reseptörleri körleş ir ve insuline cevap veremez moda dönüşmeye başlar. d- Yava ş yemek yiyin ve mideniz tam dolmadan sofradan kalkın ve eğ er restorandaysanız yarım yemeğinizi bir sonraki öğ ün için paketletin..porsiyon hacmi sizin diyabetik yapıya girmenizle çok yakından ilgilidir. e- Baz ı destek ürünleri: Alfa lipoik asit, kromium picolinate gibi insulini hassaslaştıracak ürünleri kullanın, Eğer armut vücutlu ve ya aşır ı kilolu iseniz bu ürünleri kullanmanızda çok fayda vardır. BÖLÜM 7; Diyetimizin sebep olduğu sessiz iltihaplanma (Silent inflamation) ================================================================== Vücudumuzdaki sessiz iltihaplanma vücudumuzda modern dünyada birçok hastalığa: Kalp hastalıklar ı, bağışıklık sistem bozukluklar ı, Alzheimer ve kanser gibi hastalıklara yol açmaktadır. Bu göreceğimiz bir veya hissedeceğimiz bir iltihap değ ildir.

Sessizce sağlığımız ı içten kemirir. Doktorlar genellikle kanda CRP ölçerek bunu tespit etmeye çalışırlar. Bunu daha gerçekçi ölçmek için daha bir sürü test vardı r. Ama pratik hayatta her günkü tıpta kullanılmamaktadır. Sessiz iltihaplanma genellikle bizim yediğimiz gıdalara ve yaşam ş eklimize bağlıdır. Bu durumda vücudumuzdaki hücrelerde yapılan yani bezlerde yapı lmayan ve prostoglandin ad ı verilen hormonun dengesizliği olduğu zaman oluşmaya baş lar. Üç tane önemli prostoglandin vardır.bunlar; Pge1, Pge2 ve Pge3. Bunlardan Pg -2 İltihap oluşturucudur. ( İnflamatory). Pg-1,Pg-3 anti inflamatuardı r. Şimdi bunların nasıl çalıştığına bakalım. Vücudumuzda önemli bir ya ğ asiti olan arakidonik asit vardı r.(aa) Bu arakidonik asit Cox2 ad ı verilen bir enzim yardımıyla Pg2 ye döner. Bu dönüş üm sayesinde iltihaplanmaya cevap veririz vücudumuzda. Yani arakidonik asitin Cox2 adl ı bir enzimle Pg2 ye dönmesi vücudumuzda iltihabi bir olay olduğ unda veya vücutta bir yara veya incinme olduğunda devreye girer ve enfeksiyonla savaşır. Bunsuz yaşayamayız. Diğ er taraftan bu mekanizmanızında devaml ı çalışmasına ihtiyacımı z yoktur. Fakat maalesef diyet ve yaşam şeklimiz bunu devaml ı çalışır halde tutar. İçimizden çoğ unda maalesef bu sistem devaml ı çalışır. Bu duruma SESSİZ İLTİHAPLANMA diyoruz. Yemi ş olduğumuz ya ğ tipleri ve karbonhidratlar, proteinler vücudumuzdaki sessiz iltihabin şiddetini ve varlığın ı belirler. Doymu ş yağ lar (Et, yumurta) arakidonik asitin kaynağıdır. Bundan dolay ı vücudumuzda Pg2 ninde kayna ğı durumunda olmaktadı rlar. Yani diğer bir değişle doymu ş yağlar kaçını lmaz olarak vücudumuzda iltihap oluşturucudur. Son 20-30 yıl içinde medikal çalışmalar yağ lar konusunda yeterli bilgilere sahip oldukça archidonik asitin diğer bir kayna ğı daha olduğu ortaya çıkmıştı r. Buda Omega 6 dır. Omega 6 yağlar ı vücudumuzda önce gamma linoleik asite (GLA) döner ve daha sonra ya AA ve pg2 ye ya da pg1 e (ant İ inflamatuar ) döner. Bu pg2 ve pg1 oran ı bu yemekle beraber ne yediğine bağl ı olmak üzere değişir. Baskın olarak karbonhidratlı besin yemek insulin yaratır ve seviyesini yükseltirken bu pg2 ve pg1 oranın ı pg2 yönüne doğru çevirir yani oran pg2 yönüne sessiz iltihaplanmaya döner. Buna karşılık proteinli bir gıda bu dönşümü pge1 e yöneltir. Çünkü proteinli gı da glukagon sentezini arttırı r ve bu hormon insulinle balans kurarak onu dengeler ve daha çok antiinflamatuar yönüne döner. Dr. Barry Sear en iyi beslenme kitab ı ZONE diyette bu duruma özellikle dikkat çekmiştir. Her öğünde proteinli gı da yemek önemlidir. Çünkü vücudunuz da alm ış olduğunuz diyetin oluşturduğu inflamasyonu durdurur veya azaltı r. Diğer taraftan gı da piramidinde bulunan karbonhidratlar ise daha fazla inflamasyona sebeb olur.bu inflamasyonun başlaması na neden olan cox2 enzimini bloke eden maddelere biz anti inflamatuar ilaçlar olarak adlandırıyoruz tıpk ı aspirin,ibubrufen gibi

çok popular ilaçlar varken çıkarı lan celebrex ve vioxx gibi ilaçlar ise tam aksine vücudumuzda derin tahribatlar yaratmaktadı r bunu da daha sonra ileriki bölümlerde açıklayacağız. Diğer önemli bir prostaglandin ise pg3 tür. Bu sadece alm ış olduğumuz gıdanı n içinde bulunan omega 3 ten yapılır. Daha çok derin soğuk deniz balıkları ndan elde edilen omega 3 daha sağlıkl ı ve iyidir. Ayn ı zamanda keten tohumu yağında ve fındı k.. vs de vardır. Medenileşmemiz esnasında insan oğ lu daha fazla omega 3 tüketiyordu tabiî ki sadece balıklardan değil ayni zamanda doğ ada bulunan ve omega 3 içeren gıdalar tüketiliyordu. Diyetimizdeki omega 3 ve omega 6 oran ı önemlidir. Bu oran genellikle 1\1 oranındadır. Fakat maalesef günümüzde bu oran 15\1 oranındadı r yani omega 6 \ omega 3 = 15\1 dır. Doğ al olarak bu bizi daha çok sessiz iltihaplanmaya yönlendirmektedir.çalışmalar göstermiştir ki bu oran ı iyileş tirmek meme kanseri dahil bir çok hastalığın önlenmesine yardımc ı olur. Sessiz iltihaplanma birkaç ş ekilde meme kanserine neden olur: a-yeni damar yapılarının oluşmasına neden olarak tümörün yayılmasın ı veya beslenmesini arttırır. b- Kanser hücrelerinin kendilerini yok etmelerini engelleyerek ( Apoptosis) c- Meme dokusundaki kanser hücrelerinin etrafındaki dokudaki ya ğ hücrelerindeki aromatase enzimini uyararak daha fazla estrogen yapılmasın ı sağ lar ki buda büyüyen kanser hücreleri için yakıtın oluşmas ı demektir. Aromatase enziminin pg2 tarafı ndan direkt olarak uyard ığı gösterilmiştir. Meta analiz çalışmalar ı göstermiştir ki yenilen diyetimizdeki ya ğ oranını düşürürsek serum estrogen seviyeler ininde azaldığın ı tespit etmiş lerdir. Buda bize aromatizasyon aktivitesinin diyete bağl ı olarak azaldığın ı göstermiştir. Diyetimizdeki yağ miktarının azalmas ı AA ve dolayısıyla pg2 yapımının azaldığın ı gösterir. Mamafih ş unu unutmamak gerekir ki daha az vücut ya ğı daha az aromatase enzim aktivasyonu demektir. Uluslar aras ı araştırmalar ve vaka çalışmalar ı şunu göstermiştir ki gı dalarla alınan yağla meme kanseri arasında bir ilişkinin olduğu kesindir. Ama tüm yağları nda kötü olduğunu söylemek zordur. Şu bir gerçektir ki omega 6 yağlar ı meme kanserinin her evresini tetiklemektedir. Buna karşılık omega 3 ün meme kanserine kar şı bir koruma sağlam ış olduğuda bir gerçektir. Özetle vücudumuzdaki sessiz iltihaplanmayı diyetimizdeki ya ğ miktarın ı ve oranın ı sağlıkl ı oranlara döndürerek azaltma imkanımı z vardır. Bunu birisi daha az karbonhidrat, daha çok protein daha az doymu ş ya ğ ve omega 6 yiyerek ve daha fazla omega 3 almakla başarabilir.

BÖLÜM 8 ; VUCUT YAĞININ FAZLA OLMASI ================================================================== KALDIRABİLECEĞİNİZDEN FAZLASINI YEMEYİN ~ Miss Piggy~ Amerikalılar dünyada en fazla kilolu olma rekorunu halen ellerinde tutmaktadı rlar. Amerikalıların % 60 normal kilonun üzerinde yani fazla kilolu ve bunları nda % 30 u obez kategorisindedir. Çok güzel bir resim değildir bu aslı nda. Bütün dünyaya her teknolojiyi satan ve bilimsel gelişmeleri bilgisayar ı ve interneti sunan Amerika maalesef yine kendilerinin geliştirdiği gıda endüstrisiyle Amerikan halkın ı toksik katıklar dışında gı da endüstrisine çok fazla miktarda ya ğ sunmaktadırlar. Ya ğ özellikle karın bölgesinde toplanm ış ise bize birçok hastalığı n sebebini sunmaktadır. Hipertansiyon, diyabet, atherosiklerosiz, kalp ataklar ı, felç, eklem iltihaplar ı ve kanser gibi hastalıkların tümü karın içi ya ğ dokusuyla ilgilidir. Fazla olan ya ğ dokusu nasıl kansere sebep olabilir (AŞIRI KİLO) simdi ş ekil 6 ya bakarak bu durumun mekanizmasın ı çözebiliriz: Daha önce bahsettiğimiz gibi kanser yapıc ı birçok madde yağ da çözünen toksinlerdir. Vücudumuzdaki ya ğ dokusunda toplanırlar. Daha fazla ya ğ dokusu vücutta daha fazla toplanacak veya depolanacak toksinler için yer demektir. Bunların miktarını alınan yağların kısıtlanmas ı, vücut ya ğ oranının azaltılmas ı lifli gıdaları n tüketilmesiyle bunlara bağlanacak toksinleri dışk ı yoluyla bir daha emilmemek üzere vücuttan atabiliriz. Ya ğ hücreleri daha önce belirttiğ imiz gibi aromatase enzimi içerirler ki bu testosteronu estrogene çevirir. Bu bize aşır ı kilolu ve şişman insanları n neden daha çok estrogenleri olduğunu açıklar. Göğüs dokusunda daha fazla ya ğ dokusu olmas ı daha fazla estrogenin meme dokusunda üretilmesi ve kanser oluşmasına neden olur. Aşır ı ya ğ veya kilolu olmanın diğer bir birlikteliğ i bu hastalarda insulin seviyelerinde yüksek olduğuna işaret eder. Bolüm 6 da tartıştığımı z üzere insulinin yükselmesi insulin benzeri Igf1 ( Büyüme hormonunun aktif şekli) nı nda yükselmesine neden olur. İ nsulin ve Igf1 büyüme faktörleridir ve meme kanserinin büyümesine yardim ederler. Ya ğ dokusu baz ı maddelerin vücutta yapılmasın ı da provoke eder. Bunlardan biriside cytokinlerdir. Bu maddelerde doğal olarak inflamatuardı r. Daha önce açıkladığımız üzere: İ nflamation bütün vücutta kanser dahil bir çok kronik enfeksiyonun oluşmasına neden olur. Çoğu yaygın kanserler örneğin meme,prostat, kolon ve akciğ er

sessiz iltihaplanmayla beraber seyreder veya sessiz inflamasyon bunu tetikler veya yardımc ı olur. LEPTİN : ===================== Birden fazla etkisi bulunan diğer bir hormon çeşididir. Ya ğ dokusundaki hücreler tarafından yapılır. Vücut ya ğ oran ı artan şahı slarda kan seviyeleri yükselir. leptinin direkt olarak kanser hücrelerini uyard ığı tespit edilmiştir. Dolayl ı olarakta aromatase enzim aktivitesinin artmasına neden olur. Dolayısıyla daha fazla estrogen yapılmasın ı sağ lar, yani kanser oluşumunda duble etkisi vardır. SHBG ( SEX HORMONLARINI BAĞLAYICI PROTEİN ) ========================================================= Kanımızda bulunan estrogenin büyük kısm ı bir proteine bağl ı olarak dolaşı r buna sex hormon binding protein yani sex hormonların ı taşıyıc ı protein denir. Obesite SHBG yi düşürür. Diğer bir değişle kanda dolasan serbest hormon miktar ı artar. Meme kanser hücrelerini uyaran serbest estrogendir ve Shbg nin düşmesi olay ı tetikler. Düş ük değerlerde SHBG miktar ı olan kadınların kanları nda daha fazla serbest estrogen bulunur. Vücut ağırlığıyla meme kanseri arasındaki ilişkiyi inceleyen yüzlerce araştı rma yapılmıştır. Hepsini beraber değerlendirdiğimizde şişman veya vücut ağırl ığı normalin üstünde olan aşır ı kilolu kadınların post menopoz döneminde meme kanseri olma şansı % 30- % 50 oranında artmaktadı r. Gençlik dönemlerindeki kilo bu durumu etkilememektedir. Bunun sebebi beklide geliş me döneminde vücut fazla estrogen üretmiyor olabilir. Fakat aşır ı kilo gelişme döneminin arkası ndanda devam ediyorsa o zaman önem kazanmaktadır.( 40 li 50 lili yaşlar dada) bu durum maalesef çoğ u obez teenage kızlarda kilo devamlıl ığı devam etmektedir. Aşır ı kilo bizi hayatimizin çoğ u döneminde ama daha çok 40 lıl ı veya 50 lıl ı yaşlarda veya sonrası nda etkilemektedir. Hayatının her döneminde kilo almaya devam eden kadını n meme kanserine yakalanma riski çok yüksektir. Diğer taraftan hayatın hangi yaşında olursa kilo vermek bu hastalığı n oluşma riskini azaltır. Kilo vermek zor ve kompleks bir iştir. Ben kendi hastaları mla bu konuyu çok tartışmışımdır. Bu kitabı n son bölümünde kilo azaltılması yla ilgili benim hastalarıma olan yaklaşımım ı ve daha detayl ı tartışmay ı bulacaksınız. BÖLÜM 9 : ALKOL ;

================================================================== Aşır ı ve uzun süre alkol kullanımının karaciğer rahatsızl ığı yarattığın ı herkes bilir buna ilaveten yemek borusu, gırtlak ve karaciğer kanserlerinde de artış a sebebiyet vermektedir. Son 20 sene içinde toplanan veri tabanı na göre ayni zamanda meme kanserine de sebep olduğu bulunmuştur. Bu konuda yapılan 53 çalışmanı n ortak noktas ı her gün bir duble alkol alan alkoliklerde meme kanseri oran ı % 7 oranı nda artmaktadır. Alkolün meme kanserine neden olabildiği çeş itli mekanizmalar bilinmektedir. Etanol meme dokusuna kanser yapıc ı yöndeki uyarıc ı etkisi meme kanserli hücrelerdeki aromatase enziminin etkisinden 2 kattan daha fazla olarak sebep olduğ u yapılan laboratuar deneylerindeki canl ı hücrelerde gösterilmiş tir.(mcf-7 hücreleri) Etanolun bu hücrelerdeki estrogen reseptör alfa etkisini arttırd ığı gösterilmiştir. Çoğ u meme kanseri estrogen reseptör pozitifdir. Bu hücreler yüzeylerinde estrogen alfa reseptörleri taşırlar. Dolayısıyla daha fazla estrogen alfa reseptörlerinin varl ığı bu artmış estrogen durumunda daha fazla meme kanseri demektir. Diğer çalış malarda alkol alındıktan sonra kan estrogen seviyelerinin artm ış olduğu menapoz sonras ı hastalarda gösterilmiştir. Beslenme hatalar ı nedeniyle Folik asit (Vit B9) eksikliğ i olan bayanlarda alkolün tetiklediği meme kanseri olgularında art ış olduğu gösterilmiş tir. Bu durum belki de karaciğer folik asit eksiliği nedeniyle karaciğerin kanser yapıc ı maddeleri detoksifiye edememesinden kaynaklanmaktadır. Ş u bir gerçektir alkol parçalanma döneminde asetaldehit e dönmekte bu maddede DNA ya bağlanmakta ve folik asiti tahrip ettiğ i düşünülmektedir. Bundan dolay ı kanser yapıc ı olarak etki etmektedir. Alkol alımının kanda daha fazla serbest radikal oluşturduğ u ve bununda kanser oluşmasın ı hızlandırd ığı düşünülmektedir. Alkolün diğer bir mekanizmas ı ise kan Oksitosin hormonunun seviyesini düşürmesidir. Bu iyi hormon bizi kanserden korumaktadır. Bütün bunlar bayanların alkolden uzakta kalmas ı için uyarımıdır elbet teki hayı r. Herkes orta ölçekte içici olmay ı kabullenmelidir. Alkolün insana faydal ı yönleri olduğ unu da unutmamak lazımdır. Özellikle kalp üstünde krizi önleyici faydal ı etkileri de vardı r. Bu durumda alkolün fayda ve zararların ı tartmak lazımdır. Kişinin şahsi hayat ı ve sosyal çevreside bu konuda etkilidir. Ben eğer birisi alkol alacaksa kırmız ı ş arap içmesini önermekteyim. Çünkü kırmız ı şarabın ilave baz ı faydalar ı mevcuttur. Kuvvetli bir anti oksidandır. Diğer alkollerden farkl ı olarak gerçekten aromatase lar ı bloke eder.

BÖLÜM 10; MEME KANSERİNİN GELİŞMESİN İ ENGELLEYEN ESTROGENLER: ESTRİOL VE 2-OH ESTRONE ; ================================================================== Bölüm 4 te estrogenin kadın vücudu için ne kadar önemli olduğunu ve kadını n sahip olduğu baz ı estrogen tiplerinin var olan kanser hücrelerinin büyümesi ve geliş mesi yönünde etki ettiğinden bahsetmiştik ( Estradiol, Estrone ve 16 alfa oh Estrone ) ş imdi doğal bir balans olarak vücutta bulunan ve meme kanseri geliş mesine negatife yönde yani inhibe edici etkileri bulunan diğer hormonlardan bahsedeceğiz Örnek: Estriol ve 2-0H Estrone. Estriol; Estradiolden ve estron dan köken alı r. Bu hormon kanser hücreleri üzerindeki estradiol reseptorlerine bağlanır ve dolayısıyla kanser yapımı ndan suçlanan estrone un ve estradiolun bu yerlere bağlanmasından korumu ş olur. Normalde menustruel (regly) döngüsünde Estriol ( E3) döngünün luteal fazı nda oldukça yüksektir( reglinin son 2 haftas ı) menopoz sonras ı estriol oran ı yumurtalı klarda estrogenin üretilmesi durduğu için düşer doğal olarak. Menapozal kadı na estriol verilmesi sıcak basmalarının gece uykusuzluklarını n ve gece terlemelerinin iyileştirilmesinde çok faydalıdır. Ayni zamanda menapozal kadınlarda çok sı kgörülen idrar kaçırma ve vagen duvarının incelmesi gibi şikayetlerin tedavisinde çok etkili olduğ u bilinmektedir. Estriol kremlerin cildin elastikiyetini arttırd ığı ve kalınlaştırd ığı ve ciltteki pore (küçük deliklerin) larin çapların ı kapatt ığı ve kırışıklıklar ı azaltt ığı bilinmektedir. Dr Henry lemon ki kendisi Nebraska Üniversitesi jinekolojik onkoloji departman ı başkanıdı r. Kendi profesyonel meslek hayatının çoğunu estriol üzerinde araştı rmalar yaparak harcamıştır. 1960 ların ortalarında yapt ığı bir araştırmada meme kanserli kadınları n idrar tetkiklerinde daha az oranda estriol bulunduğunu tespit etmiştir. Ayn ı doktor estriol ün meme kanserine neden olan baz ı kimyasal maddelere karşıda koruyucu olduğ unu laboratuarda hayvansal çalışmalarında göstermiştir. Yine ayn ı doktor laboratuardaki bu hayvanlara radyasyon vererek meme kanseri yapm ış ama bu erken dönemdeki hayvanlara estriol verildiği zaman bu meme kanserini önleyebildiğini göstermiştir. Asyal ı kadınların kanlarındaki estriol miktarlar ı Amerikal ı kadı nlara göre daha fazladır ve aksine Amerikal ı kadınlarda kan estradiol ve estrone miktarlar ı Asyalı lara göre yüksektir. Ayn ı zamanda bilinen diğer bir noktada miadında doğ um yapan annelerde meme kanserinin görülme olasılığının az olmasıdır. Ş u bir gerçektir ki gebelik esnasında kadınlık hormonlar ı normal zamana göre yüzlerce kat daha fazladı r. Sebep şudur ki gebelik esnasında estriol, Human chorionic gonadotropik hormones ( Diğ er bir koruyucu hormon) ve progesteron gebelikte çok yüksek oranlarda yapılmaktadı r. Özellikle estriol sadece gebelik esnasında normale göre binlerce kat daha fazladır.

2002 yılında, Pentii k.siiteri Ph.D 15000 kadın ı 40 yıl ı aşkın bir surede izlemiş Kaliforniada kaiser vakfının desteklediği bu projede bu dönem içinde 1959-1967 yılları arasında hamile kalan kadınların serumlar ı toplanm ış ve bunlar - 20 derecede saklanmıştır. Bu kadınlardan 204 tanesinde meme kanseri gelişmi ş ve bunlar meme kanseri gelişmeyen 434 tane kadınla karşılaştırılmışlardır. Meme kanseri olan kadınları n kan estriol seviyeleri meme kanseri olmayan guruba göre daha düş ük olarak bulunmuştur. Estriolun meme kanserine kar şı olan koruyucu etkisi hakkı nda hiç bir ş üphe yoktur. Maalesef ki klasik geleneksel Menapozal Hormon destek tedavisinde tedavi yapıs ı içinde estriol hic bir zaman yer almamıştı r. Maalesef ki yine WHI çalışmalar ı içine yine estriol girmemis aksine kı sraktan elde edilen premarin içinde provera da bulunmakta idi. Bu çalışma sonucunda HRT tamamen inkâr edilmi ş oldu. Sonuçta menapozal tedavi oran ı düştü. Daha sonra piyasaya Climara gibi içinde doğ al estrogen olan preparatlar sunuldu ama bunları n için dede estriol bulunmamakta idi.tabiî ki bu son preparatlar Allahtan premarinden daha iyiydi.hala nedense estrogen tedavisinde takip edilen yolda estriol hala içerik olarak bulunmamaktadı r. Ben menopozal dönemde olan hastalarıma HRT yani hormon destek tedavisi yaptığı m zaman mutlaka içinde estriol( E3) içeren formulasyonlar ı tercih ederim. Gerçek doğ al hormonlar ı ve vücudumuzda bulunan hormonların aynısın ı yani BİOİDENTİKAL olanları tercih ederim./ Çoğu doktor artık içinde estriol bulunan natürel bioidentikal hormonları kullanmay ı tercih etmektedir. Bu doktorların çoğ uda American academy of anti aging medicine üyesidir. Kendi bölgenizde bu doktorlardan birini bulmak istiyorsanı z www..net sitesine girebilirsiniz. 2- OH ESTRONE -------------------------------------------------------------- Bolüm 4 te açıkland ığı üzere estradiol kadının en kuvvetli estrogenidir. Kadı nda estrogenin yani estradiol ün metabolizmas ı esnası nda estriol ve estrone olusur.2 OH ESTRONE da bu dönemde estradiol den oluşur. Estradiol 2 önemli bileşiğie dönüş ür. Birincisi 16 alfa oh estrone ve diğ eri ise 20h estrone dur.16 Alfa meme kanser hücrelerinin büyümesine neden olurken 20h estrone bunun tam aksine büyümeyi durdurur. Diğer bir deyişle 2-0h estrone faydal ı bir hormondur. Estriol gibi zayı f bir hormondur. Meme kanser hücrelerinin üzerindeki alfa reseptörlerine yapışı r ve kuvvetli estrogenlerin bu reseptörleri uyarmasın ı bloke eder. Birçok araştırıc ı bunun faydal ı bir estrogen olduğunu bilmektedir. Birçok çalış maya göre 2 oh estrone / 16 alfa hidroxy