The Australian Aborigines have lived in Australia for over 40,000 years. Avustralyalı Aborjinler 40,000 yıldan fazladır Avustralya da yaşamaktadırlar.



Benzer belgeler
Bağlaç 88 adet P. Phrase 6 adet Toplam 94 adet

( ) ARASI KONUSUNU TÜRK TARİHİNDEN ALAN TİYATROLAR

Grade 8 / SBS PRACTICE TEST Test Number 9 SBS PRACTICE TEST 9

Argumentative Essay Nasıl Yazılır?

Industrial pollution is not only a problem for Europe and North America Industrial: Endüstriyel Pollution: Kirlilik Only: Sadece

ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ ÇIKMIŞ SORULAR

1. Superlative lerden sonra gelen fiil infinitive olur. ( the latest species to join the

İngilizce de selamlaşma maksatlı kullanılabilecek pek çok yapı vardır. Bunlar Türkçeleri ile beraber aşağıda verilmektedir:

Newborn Upfront Payment & Newborn Supplement

A LANGUAGE TEACHER'S PERSONAL OPINION

Parça İle İlgili Kelimeler

Lesson 23: How. Ders 23: Nasıl

AB surecinde Turkiyede Ozel Guvenlik Hizmetleri Yapisi ve Uyum Sorunlari (Turkish Edition)

First Stage of an Automated Content-Based Citation Analysis Study: Detection of Citation Sentences


Exercise 2 Dialogue(Diyalog)

UNIT 1 HELLO! Quiz I'm from Greece. I'm. Where are you from? Boşluğa uygun olan hangisidir? A) German. B) Greek I'm from. C) Turkish D) English

ata aöf çıkmış sorular - ders kitapları - ders özetleri - ders notları

1. A lot of; lots of; plenty of

HEARTS PROJESİ YAYGINLAŞTIRMA RAPORU

STATE OF THE ART. Be Goıng To Functıons (İşlevleri) 1. Planned future actions (Planlanmış gelecek zaman etkinlikleri)

CALUM SAILS AWAY. Written and illustrated by Sarah Sweeney

(THE SITUATION OF VALUE ADDED TAX IN THE WORLD IN THE LIGHT OF OECD DATA)

myp - communıty&servıce ınstructıons & forms

İNGİLİZCE II Yrd. Doç. Dr. Emrah EKMEKÇİ

THE SCHOOL S MYSTERY. Written and illustrated by Sarah Sweeney

5İ Ortak Dersler. İNGİLİZCE II Okutman Aydan ERMİŞ

Hukuk ve Hukukçular için İngilizce/ English for Law and Lawyers

Lesson 31: Interrogative form of Will. Ders 31: Will kalıbının soru biçimi

Students can get almost everything they need near the university campus. Student: Öğrenci Can: -ebilmek get: almak, sahip olmak, erişmek

SBS PRACTICE TEST 2. Grade 8 / SBS PRACTICE TEST Test Number 2* 1. Verilen cümlede boşluğa gelecek sözcüğü seçeneklerden işaretleyiniz.

THE SKILLS TRAINING RAN IN ENTERPRISES

8. SINIF KAZANIM TESTLERİ 1.SAYI. Ar-Ge Birimi Çalışmasıdır ŞANLIURFA İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ DİZGİ & TASARIM İBRAHİM CANBEK MEHMET BOZKURT

Lesson 21: Who. Ders 21: Kim

Helping you to live more independently. Insanlari ve bagimsiz yasami destekleme. Daha bagimsiz yasamak için size yardim ediyor

BBC English in Daily Life

Lesson 41: may, might, might not. Ders 41: -ebilmek, might, might not

Sample IELTS Task 2 scoring band 6

İngilizce konu anlatımlarının devamı burada Tıkla! Spot On 8 Ders Kitabı Tüm Kelimeleri. How do we spell the Present Continuous Tense?

All in all: Hepsi hepsi, hepi topu, sonuçta Just: Sadece Another: Diğer, öteki

Unit 1. My Daily Routine. A) How old are you? B) What s your name? C) Where are you from? D) What s the time? A:... time is it? B: It s three o clock.

ÜNİTE 7 QUANTIFIERS (2) İÇİNDEKİLER HEDEFLER YABANCI DİL I. Quantifiers: - lots of - a lot of - several - a bit - How many - How much

Parça İle İlgili Kelimeler

Lesson 63: Reported speech. Ders 63: Bildirilen konuşma

Lesson 18 : Do..., Don t do... Ders 18: yap, yapma

Tablo 2- Öğretim Yılı ve Eğitim Seviyesine Göre Okullaşma Oranları

U.D.E.K. Üniversite Düzeyinde Etkisi. M Hëna e Plotë Bedër Universitesi. ÖZET

Example: 1 Shall I give the baby some tea? (Bebeğe biraz çay vereyim mi?)

Karadeniz Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 2, Temmuz 2011

İNGİLİZCE GRAMER SIMPLE PAST TENSE TO BE (OLMAK FİİLİNİN GEÇMİŞ ZAMANI) GRAMER ANLATIMI ALIŞTIRMA. SIMPLE PAST (to be)

QUESTIONNAIRE ON STEWARDING

YIL ÜRETİM ALANI(da) ÜRETİM(ton)

Profiling the Urban Social Classes in Turkey: Economic Occupations, Political Orientations, Social Life-Styles, Moral Values

Dünya ve 20 Gelişmiş Ülke Ekonomisinde Hayvancılığın Yeri

Yüz Tanımaya Dayalı Uygulamalar. (Özet)

.. ÜNİVERSİTESİ UNIVERSITY ÖĞRENCİ NİHAİ RAPORU STUDENT FINAL REPORT

a) Present Continuous Tense (Future anlamda) I am visiting my aunt tomorrow. (Yarin halamı ziyaret ediyorum-edeceğim.)

Lesson 55 : imperative + and, or, otherwise Ders 55: Emir + ve, veya, aksi halde

BBC English in Daily Life

YABANCI DİL I Zorunlu 1 1 4

BİLKENT ÜNİVERSİTESİ İNGİLİZ DİLİ MESLEK YÜKSEKOKULU İNGİLİZCE SEVİYE TESPİT SINAVI KILAVUZU.

Immigration Studying. Studying - University. Stating that you want to enroll. Stating that you want to apply for a course.

Eco 338 Economic Policy Week 4 Fiscal Policy- I. Prof. Dr. Murat Yulek Istanbul Ticaret University

Travel Getting Around

Lesson 42: have to, don t have to. Ders 42: -meli/-malı, zorunda olmamak

THE LANGUAGE SURVIVAL GUIDE

Mantik (Dergah Yayinlari) (Turkish Edition)

Lesson 19: What. Ders 19: Ne

BİLKENT ÜNİVERSİTESİ İNGİLİZ DİLİ MESLEK YÜKSEKOKULU

Sustainable Collecting Strategies of MAPs

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

NADİR HASTALIKLAR VE ORPHANET-TÜRKİYE sonrası. Prof.Dr. Uğur Özbek Orphanet-Türkiye Koordinatörü İstanbul Üniversitesi, DETAE

Lesson 66: Indirect questions. Ders 66: Dolaylı sorular

1. English? a. She is b. Is c. He d. Is she. 1. This is an office, and tables. a. those are b. that are c. these d. that is. 1. This is girlfriend.

MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ DERGİSİ

Sick at school. (Okulda hasta) Turkish. List of characters. (Karakter listesi) Leila, the sick girl. Sick girl s friend. Class teacher.

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Travel General. General - Essentials. General - Conversation. Asking for help. Asking if a person speaks English

Travel General. General - Essentials. General - Conversation. Asking for help. Asking if a person speaks English

PROFESSIONAL DEVELOPMENT POLICY OPTIONS

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

DIPTEKI BEN. MERVE Efendim aşkım Yes darling! BORA Nerdesin bir tanem? Where are you darling?

MM103 E COMPUTER AIDED ENGINEERING DRAWING I

Bilim ve Teknoloji Science and Technology

Relative Clauses 1-3

TR2009/ /409 Benim için İnsan Hakları «Human Rights for Me» Body of Knowledge for AC/HR Education

THE IMPACT OF AUTONOMOUS LEARNING ON GRADUATE STUDENTS PROFICIENCY LEVEL IN FOREIGN LANGUAGE LEARNING ABSTRACT

TÜRKÇE ÖRNEK-1 KARAALİ KÖYÜ NÜN MONOGRAFYASI ÖZET

ÖNEMLİ PREPOSİTİONAL PHRASES

8. SINIF YARIYIL ÇALIŞMA TESTİ

Mart Ayı Değerler Eğitimi. Samimiyet

SEVİYE 1 GÜZ DÖNEMİ 2.ÇEYREK - TEKRAR KURU (8 hafta ders saati)

BİLKENT ÜNİVERSİTESİ İNGİLİZ DİLİ MESLEK YÜKSEKOKULU

amerika birleşimiş devletleri

BİLKENT ÜNİVERSİTESİ İNGİLİZ DİLİ MESLEK YÜKSEKOKULU İNGİLİZCE SEVİYE TESPİT SINAVI KILAVUZU.

Ünite 12. Listmania. Ortak Dersler. İngilizce II. Okt. Derya KOCAOĞLU

Hafiflik (Yoga, pilates ve chi kung'un sentezi)

Lesson 24: Prepositions of Time. (in, on, at, for, during, before, after) Ders 24: Zaman Edatları. Zaman Edatlarını Kullanmak

ÖNEMLİ PREPOSİTİONAL PHRASES

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI YARIMBAĞ İLKOKULU 3/ A SINIFI İNGİLİZCE DERSİ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK DERS PLANI

Transkript:

İş Hayatı İçin İngilizce Dersi 1. Hafta Çevirileri ABORIGINES 'Aborigines' are the first or original inhabitants of a country. First: ilk Inhabitant: Yerli, yerleşik Country: Ülke Aborjinler, bir ülkenin ilk ya da orijinal yerlileridirler. The Australian Aborigines have lived in Australia for over 40,000 years. Over: Üzerinde Avustralyalı Aborjinler 40,000 yıldan fazladır Avustralya da yaşamaktadırlar. At one stage in their history, there were possibly over a million Aborigines. Stage: Sahne, dönem Possibly: Muhtemelen Tarihlerinin (en azından) bir döneminde, muhtemelen bir milyonun üzerinde Aborjin olmuştur. However, when the first white settlers arrived in the 18th century and stole their land, many Aborigines died fighting to protect it. However: Buna rağmen Settler: Yerleşik, yerleşimci Arrive: Varmak Century: Yüzyıl Stole (steal in 2. Hali): Çalmak Land: Arazi Die: Ölmek Fight: Savaşmak, kavga etmek Protect: Korumak Buna rağmen, ilk beyaz yerleşimciler 18. Yüzyılda (kıtaya) ulaşarak topraklarını ele geçirdiklerinde, birçok Aborjin onları korumak için savaşırken öldü. Today, only about 100,000 survive. Today: Bugün, günümüzde About: Yaklaşık, civarında Only: Sadece Survive: Hayatta kalmak Bugün yaklaşık olarak sadece 100,000 i hayattadır. Although some still live a traditional life in remote desert areas of the Australian outback, many now live in poor conditions in cities and towns. Although: -e rağmen Still: Hala Traditional: Geleneksel Romote: Uzak Desert: Çöl Area: Alan Outback: Dışı Poor: Yoksul, fakir Condition: Şart City: Şehir Town: Kasaba Bazıları Avustralya nın dışındaki uzak çöl alanlarında hala geleneksel bir hayat yaşasalar da, çoğu şimdilerde şehir ve kasabalarda yoksul/kötü şartlarda yaşamaktadırlar. 1

They have suffered for two hundred years from white exploitation. Suffer: Acı çekmek, muzdarip olmak, maruz kalmak Exploitation: Sömürü Onlar iki yüzyıldır beyazların sömürüsüne maruz kalmaktadırlar. However, the Australian government has recently given some land back to them including 'Uluru'. Government: Hükümet Recently: Yakın zamanda Give: Vermek Include: İçermek Fakat, Avustralya hükümeti yakın zamanda Uluru yu da içeren bazı toprakları onlara geri vermiştir. This huge rock, in the centre of Australia, is of great importance to the Aborigines. Huge: Büyük, kocaman, devasa Rock: Kaya Centre: Merkez Great: Büyük Importance: Önem Avustralya nın merkezindeki bu devasa kaya, Aborjinler için büyük öneme sahiptir. Although winning back this land is encouraging, the Aboriginal people know there is a long way to go before they win back the rest of their land. Win back: Geri kazanmak, tekrar elde etmek Ecouraging: Cesaret verici, umut verici Know: Bilmek A long way: Uzun bir yol Rest: Geriye kalan Bu araziyi geri almış olmaları umut verici olsa da, Aborjin insanları topraklarının kalanını geri almalarından önce uzun bir yol gitmeleri gerektiğini bilmektedirler. 1. When did Aborigines arrive in Australia? Aborjinler Avustralya ya ne zaman gelmişlerdir? The Australian Aborigines have lived in Australia for over 40,000 years. Over: Üzerinde Avustralyalı Aborjinler 40,000 yıldan fazladır Avustralya da yaşamaktadırlar. They arrived in Australia more than 40,000 years ago. 2. Why is the population of the Australian Aborigines smaller now? Neden Avustralyalı Aborjinleri n nüfusu bugün daha küçüktür? Because, many Aborigines died fighting to protect their land from white settlers. 3. Where do most of the Australian Aborigines live? 2

Çoğu Aborjin nerede yaşamaktadır? Most of the Aborgines now live in poor conditions in cities and towns. 4. What is 'Uluru'? Uluru nedir? It is a huge rock, in the centre of Australia, which is of great importance to the Aborigines. EDUCATIONAL STANDARDS After rising steadily for almost a century, standards of education in the public schools of Europe and North America have come to a standstill. Rising: Artış Steadily: Aşama aşama, tedricen Almost: Neredeyse Century: Yüzyıl Education: Eğitim Public school: Devlet okulu North America: Kuzey Amerika Come: Varmak, gelmek Standstill: Durma noktası, kesilme Neredeyse yüzyıl süren aşamalı bir yükselişin ardından, Avrupa ve Kuzey Amerika daki devlet okullarının eğitim standartları belli bir noktada kalmıştır. In fact, in the opinion of many parents and employers, they are actually falling. In fact: Gerçekte Opinion: Düşünce, kanaat Parents: Ebeveyn Employer: İşveren Fall: Düşmek, azalmak Gerçekte, birçok ebeveyn ve işverenin kanaati onların (bu standartların) düştüğü yönündedir. More and more children are leaving school at an early age. More: Daha fazla Leave: Bırakmak, ayrılmak Early: Erken Age: Yaş Çok daha fazla çocuk erken bir yaşta okulu terk etmektedirler. Naturally, they have very little knowledge of reading and writing. Naturally: Doğal olarak Little: Az, küçük Knowledge: Bilgi Reading and writing: Okumak ve yazmak Doğal olarak onların okuma ve yazmaya dair bilgileri çok sınırlıdır. Thus, the number of illiterate people is increasing, bringing about a social problem once again. Thus: Böylece Number: Sayı Illiterate: Cahil, okuma yazma bilmeyen Increase: Artmak Bring about: Getirmek Once again: Bir kez daha 3

Böylece okuma yazma bilmeyen insanların sayısı artarak, bir kez daha sosyal bir soruna neden olmaktadır. With dropout rates of twenty-seven per cent in high schools and fifty per cent in colleges, the American education system is clearly in trouble. Dropout rates: Okul terk oranı High school: Lise Clearly: Kesin olarak, açıkça Trouble: Sorun Liselerde %27 lik ve kolejlerde %50 lik okul terk oranları ile, Amerikan eğitim sistemi kesin olarak sorunludur. In Europe, the number of children who leave school is going up too, though lower than that in the United States. Leave: Ayrılmak Go up: Artmak, yükselmek Though: -e rağmen Lower: Daha düşük Okulu bırakan çocukların sayısı, Birleşik Devletlerdekinden daha düşük olsa da, Avrupa da da yükselmektedir. There are various factors that cause the decrease in educational standards. Various: Çeşitli Cause: Neden olmak Decrease: Düşmek, azalmak Factor: Etken, neden Eğitim standartlarının düşmesine neden olan çeşitli etkenler bulunmaktadır. Some people say that overcrowding and lack of discipline are major factors. Overwrowding: Aşırı kalabalık Lack: Eksiklik Major: Büyük, esas Bazı insanlar aşırı kalabalığın ve disiplin eksikliğinin esas nedenler/etkenler olduklarını söylerler. Others say that much importance has been given to subjects like art and drama. Other: Diğer, öteki Subject: Konu Art: Sanat Much: Çok Diğerleri sanat ve drama gibi konulara fazla önem verilmesini saymaktadırlar/neden göstermektedirler. However, more practical subjects have been neglected. Practical: Pratiğe dönük Neglect: İhmal etmek, yok saymak Buna rağmen, daha pratiğe yönelik konular ihmal edilmektedirler. For many teachers, on the other hand, the problem is not of falling standards but of rising expectations of parents and employers. 4

On the other hand: Öte yandan Expectation: Beklenti Fall: Düşmek Birçok öğretmene göre, öte yandan, sorun standartların düşmesi değil ebeveyn ve işverenlerin beklentilerinin yükselmesidir. According to these teachers, the demands of parents and employers are getting higher and this is causing the problem. According: -e göre These: Bunlar Demand: Beklenti, talep Get higher: Yükselmek Bu öğretmenlere göre, ebeveynler ve işverenlerin beklentileri yükselmekte ve bu da soruna neden olmaktadır. Whether or not standards in public schools are actually falling, many parents feel that the only way to secure a good education for their children is to send them to private schools, which generally have smaller classes and stricter discipline. Whether or not: Öyle ya da böyle Feel: Hissetmek Secure: Garantiye almak Send: Göndermek Private school: Özel okul Generally: Genellikle Smaller: Daha küçük Class: Sınıf Strict: Katı Öyle ya da böyle, devlet okullarının standartları gerçekten de düşerken, birçok ebeveyn çocukları için iyi bir eğitimi garanti etmenin tek yolunun onları, daha küçük sınıfları ve daha katı disiplini olan özel okullara göndermek olduğunu hissetmektedirler. The popularity of such schools is growing steadily, despite the high tuition. Popularity: İlgi, alaka Such: gibi Grow: Artmak, büyümek Despite: -e rağmen High tuition: Yüksek ücret/harç Yüksek ücretlerine rağmen bu okulların popülaritesi aşama aşama artmaktadır. In the United States, for example, eleven per cent of all school children attend private schools; in Europe, over sixteen per cent do so. For example: Örneğin Attend: Gitmek, devam etmek Birleşik Devletlerde, örneğin, tüm okul çocuklarının %11 i özel okullara giderken; Avrupa da ise %16 dan fazlası bunu yapmaktadır. 5