Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları



Benzer belgeler
Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Sanat ve Kuram Dizisi... Ayrıntı Yayınları

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Sanat ve Kuram Dizisi... Ayr nt Yay nlar

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

ŞİMDİKİ ÇOCUKLAR HÂLÂ HARİKA

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

HALİME YÜCEL 1994 ten bu yana çalıştığı Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi nde doçent olarak görev yapmaktadır. Reklam, siyasal reklam,

İnsan Kaynakları Muhasebesi. Doç. Dr. Uğur Kaya

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Stratejik Yönetim Vak aları

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Yard. Doç. Dr. Mine Afacan Fındıklı. İş Değerleri ve Çalışma Hayatına Yansımaları

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

SAYISAL YÖNTEMLERDE PROBLEM ÇÖZÜMLERİ VE BİLGİSAYAR DESTEKLİ UYGULAMALAR

Prof. Dr. İlhan F. AKIN SİYASÎ TARİH Beta

DİL VE İLETİŞİM. Prof. Dr. V. Doğan GÜNAY

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Korkunun Güçleri Ruhun Yeni Hastalıkları

KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ VE ÖZELLEŞTİRME

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Betül Tarıman. Öykü GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ. 2. basım. Resimleyen: Uğur Altun

TÜRK MEDENİ HUKUKUNDA ORGAN VE DOKU NAKLİNE İLİŞKİN BAZI HUKUKİ SORUNLAR

Örgütsel Politika ve Etik Olmayan Davranış Bildirimi

UFACIK TEFECİK KURBAĞACIK

MEB Okul Öncesi Yeni Programına Uygun MAYIS AYLIK PLAN. 11 Eylül eğiten kitap

Yayına Hazırlayan: Levent Ünsaldı Redaksiyon: Barış Bakırlı Dizgi: İsmet Erdoğan Kapak: Gabrielle Gautier Ünsaldı - Ali İmren

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Radyo-TV-Sinema Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi

Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri

SOSYAL HAKLAR (Kısa ve Eleştirel Bir Bakış) Yard. Doç. Dr. Umut Omay

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğuyla (DEHB) Nasıl Başa Çıkabilirim?

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Yaşam Boyu Sosyalleşme

BİÇİMBİRİMLER. Türetim ve İşletim Ardıllarının Sözlü Dildeki Kullanım Sıklığı. İslam YILDIZ Funda Uzdu YILDIZ V. Doğan GÜNAY

SİGORTA SUİSTİMALLERİ

BORÇLAR HUKUKU CİLT: II. PRATİK ÇALIŞMALARI ve SINAV SORULARI. Beta. Borçlar Hukuku Genel Hükümler Borçlar Hukuku Özel Hükümler

RADYO - TELEVİZYON MEVZUATI VE KONU İLE İLGİLİ YARGI KARARLARI

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Tanşıl Kılıç. Roman ŞEKERLİ SİNEK. 12. basım. Resimleyen: Vaqar Aqaei

Kübra YILMAZ, Yudum HACIOĞLU, Kadri ŞAHİN, Abdülkadir Arslan

Doç. Dr. Dilek ALTAŞ İSTATİSTİKSEL ANALİZ

ALAN BİLGİSİ YAYINLARI. TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ / ALAN BİLGİSİ Editör: Doç. Dr. Abdullah ŞAHİN

Türkiye-Avrupa Birliği İlişkilerine Siyasal Partilerin Bakışı. Son 10 Yılda Ne Değişti

Yayınevi Sertifika No: Yayın No: 220 HALİM SELİM İLE 40 HADİS

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Öykü KURABİYE EV. Resimleyen: Burcu Yılmaz

KIRMIZI KANATLI KARTAL

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Süleyman Bulut GÜNAYDIN! GÜNAYDIN! Resimleyen: Burcu Yılmaz

İŞ HUKUKU. Gözden geçirilmiş ve yenilenmiş Onyedinci Bası. Prof. Dr. Tankut CENTEL. Prof. Dr. A. Murat DEMİRCİOĞLU

İSTEK ÖZEL ACIBADEM İLKOKULU PDR BÖLÜMÜ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

HALKBİLİMİNE GİRİŞ I DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

YARD.DOÇ.DR. GÖKHAN YAVUZ DEMİR

Dhauti, Basti, Nati, Lauliki, Trataka ve Kapalabhati icra edilmesi gerekli olan 6 harekettir.

Histeri. Histeri, Konversiyonun kelime anlamı döndürmedir.

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Şiir BEZ BEBEKLE KUKLASI. 2. basım. Resimleyen: Burcu Yılmaz

GELİŞİM DÖNEMİ VE ÖZELLİKLERİ

Derleyenler FERYAL SAYGILIGİL - BEYHAN UYGUN AYTEMİZ Gülebilir miyiz Dersin?

ÖZGEÇMİŞ. Yüksek Lisans Tezi: Ahmet Vefik Paşa nın Çevirilerinde Osmanlılaşan Molière, Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü, Haziran 2004.

Meslek Yüksek Okulları İçin UYGULAMALI MATEMATİK. İstanbul, 2009

YAPI-EYLEYEN İKİLİĞİ VE KURUMSAL KURAM

ŞEBNEM İŞİGÜZEL Kirpiklerimin Gölgesi

Soru: Tanrı tasavvuru ne demektir?

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Sanat ve Kuram Dizisi. Ayrıntı Yayınları

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal

AR-GE TEŞVİKLERİ Vergi Kanunları ve TMS-38 Açısından Değerlendirilmesi Muhasebeleştirilmesi Denetim Süreci

T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI

Transkript:

Sanat ve Kuram Dizisi Ayrıntı Yayınları

1941 yılında Bulgaristan'da doğdu. Sofya Üniversitesi'nde dilbilim öğrenimi gördü. Gazeteci olarak çalıştı ve 1966 yılında doktorasını tamamladı. O yıl, Sosyal Antropoloji Enstitüsü'nde Claude Levi-Strauss'a yardımcı olarak çalışmak üzere Paris'e geldi. Philippe Sollers, Michel Foucault ve Roland Barthes'ın bulunduğu Tel Quel grubuna katıldı ve Jacques Lacan'ın seminerlerini izledi. Dilbilim eğitimi ile antropolojik ve psikanalitik bilgiyi kaynaştırdı. Çok geçmeden Fransız düşünce dünyasının ve çağdaş "eleştirel teori"nin önde gelen figürlerinden biri oldu. Paris VII Üniversitesi'nde dilbilim ve (Freudcu-olmayan) psikanaliz dersleri verdi. Ayrıca felsefe, semiyotik, eleştirel teori gibi farklı disiplinler arasında da çalışmalar yürüttü. Esas olarak modern ve modernist (özellikle avangard) edebi metinlerin analizini hedefledi. Brüksel Özgür Üniversitesi'nden onursal doktor unvanı aldı. 1997'de Fransız Legion d'honeur nişanına layık görüldü. Ayrıca Kolombiya Üniversitesi'nde misafir profesör olarak, Umberto Eco ve Tzvetan Todorov ile birlikte Edebi Semiyoloji kürsünün daimi üyesidir. Uluslararası Semiyoloji Derneği genel sekreteri ve çok sayıda yayının editörlüğünü yapmaktadır. Eserleri arasında yer alan, Sèméiotikè: Recherches pour une sémanalyse (1969), Le Texte du roman: approche sémiologique d'une structure discursive transformationnelle (1970) ve La Révolution du langage poétique: l'avant-garde à la fin du XIXè siècle (1974) metinlerarası analiz eserleridir. Des Chinoises (1974); La traversée des signes (1975); Pouvoirs de l'horreur'de ise (1980) [Korkunun Güçleri] narsisizmin ve iğrencin psikanalitik, felsefi ve dilbilimsel içerimleriyle ilgilenir; Le langage cet inconnu (1981); Histoire d'amour'da (1983) "aşk-ilişkisi, aşk-nesnesi"ni inceler ve edebi teorideki ifadesi üzerinde durur; Au commencement était l'amour'da (1985) psikanaliz ile inanç arasındaki ilişkiyi irdeler; Les Nouvelles Maladies de l'âme; Soleil noir (1987) melankoli ve depresyonu sanatsal tezahürleriyle inceler; Etrangers à nous-mêmes (1988) ırkçılık, yabancı düşmanlığı sorunlarını milliyetçilikle ilintilendirerek inceler. Les Samouraïs (1990), Le Temps sensible, La Révolte intime, Visions capitales. Le génie féminin, Contre la dépression nationale, Le féminin et le sacré, Proust: questions d'identité ve Visions capitales... son eserleri arasındadır. Julia Kristeva

Korkunun Güçleri İğrençlik Üzerine Deneme Julia Kristeva

Ayrıntı: 433 Sanat ve Kuram Dizisi: 14 Korkunun Güçleri İğrençlik Üzerine Deneme Julia Kristeva Kitabın Özgün Adı Pouvoirs de l'horreur Fransızca'dan Çeviren Nilgün Tutal Yayıma Hazırlayan Işık Ergüden Son Okuma Mehmet Celep Éditions du Seuil/1980 basımından çevrilmiştir. Éditions du Seuil Bu çevirinin Türkçe yayın hakları Ayrıntı Yayınları'na aittir. Kapak İllüstrasyonu Sevinç Altan Kapak Tasarımı Deniz Çelikoğlu Kapak Düzeni Gökçe Alper Dizgi Esin Tapan Yetiş Baskı Kayhan Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti. Davutpaşa Cad. Güven San. Sit. C Blok No.:244 Topkapı/İstanbul Tel.: (0212) 612 31 85 Sertifika No.: 12156 Birinci Basım 2004 İkinci Basım 2014 Baskı Adedi 1000 ISBN 978-975-539-430-5 Sertifika No.: 10704 AYRINTI YAYINLARI Basım Dağıtım Tic. San. ve Ltd. Şti. Hobyar Mah. Cemal Nadir Sok. No.:3 Cağaloğlu İstanbul Tel.: (0212) 512 15 00 Faks: (0212) 512 15 11 www.ayrintiyayinlari.com.tr & info@ayrintiyayinlari.com.tr

Korkunun Güçleri İğrençlik Üzerine Deneme Julia Kristeva

POSTMODERN EDEBİYAT KURAMI Niall Lucy KES YAPIŞTIR Kültür, Kimlik ve Karayip Müziği Dick Hebdige ŞEYTAN Yüzü Olmayan Maske Luther Link KUTSAL RUH Michel Tournier BLUES TARİHİ Şeytan ın Müziği Giles Oakley TANGO Tutku nun Ekonomi Politiği Marta E. Savigliano SANATIN İCADI Bir Kültür Tarihi Larry Shin SANAT VE PROPAGANDA Kitle Kültürü Çağında Politik İmge Toby Clark FOTOĞRAF Çerçevedeki Gizem Mary Price MONA LISA KAÇIRILDI Sanatın Bizden Gizledikleri Darian Leader EDEBİYAT KURAMI Giriş/Genişletilmiş 2. basım Terry Eagleton EDEBİYAT VE KÖTÜLÜK Georges Bataille ZAMAN TÜNELİ Denemeler ve Notlar John Fowles KORKUNUN GÜÇLERİ İğrençlik Üzerine Deneme Julia Kristeva KATİLLER, SANATÇILAR VE TERÖRİSTLER Frank Lentricchia & Jody McAuliffe GÜRÜLTÜDEN MÜZİĞE Müziğin EkonomiPolitiği Üzerine Jacques Attali GÜZELLİK SEMPTOMU Francette Pacteau RABELAIS VE DÜNYASI Mihail Bahtin SANAT VE SORUMLULUK İlk Felsefi Denemeler Mihail Bahtin SANAT VE ESTETİK SANAT VE KURAM DİZİSİ Peter de Bolla FLAMENKO Tutku, Politika ve Popüler Kültür William Washabaugh ARAP DÜNYASINDA MÜZİK Tarab Kültürü ve Sanatçılığı A.J. Racy ATEŞ VE GÜNEŞ Platon Sanatçıları Niçin Dışladı? Iris Murdoch GERÇEĞİN GERİ DÖNÜŞÜ Yüzyılın Sonunda Avangard Hal Foster SANATTA ANLAMIN GÖRÜNTÜSÜ İmgelerin Toplumsal İşlevi Richard Leppert SANATIN SONUNDAN SONRA Çağdaş Sanat ve Tarihin Sınır Çizgisi Arthur C. Danto KURMACA NASIL İŞLER? James Wood GÜLERYÜZLÜ SOHBETLER Mehmet Güleryüz ZORAKİ GÜZELLİK Hal Foster ANALİTİK RESİM ÇÖZÜMLEMELERİ Leyla Varlık Şentürk İNATÇI BİR BAHAR Kürtçe ve Kürtçe Edebiyat Vecdi Erbay SIRADAN OLANIN BAŞKALAŞIMI Arthur C. Danto BUNU BEN DE YAPARIM Christian Saehrendt SANAT DÜNYALARI Howard S. Becker ARABESK Uğur Küçükkaplan ROMAN KURAMINA GİRİŞ Zekiye Antakyalıoğlu YAZMA CESARETİ Nihan Kaya HİÇLİĞİN ÖZGÜRLÜĞÜ Ajansal Sanat Ceren Selmanpakoğlu KARNAVALDAN ROMANA Mihail Bahtin

İçindekiler İğrençlik Yaklaşımı...9 Korkulan Şey...45 Kirlilikten Murdarlığa...73 Kutsal Kitap'taki Bayağılık Anlayışının Semiyotiği... 111 Dünyayı Günahtan Arındıran... 139 Céline: Ne Oyuncu ne de Kurban... 163 Acı/Dehşet... 175 Bize Ebediyeti Kahreden Şu Kadınlar... 197 "Musevi Olmak ya da Ölmek"... 219 Başlangıçta ve Sonsuz... 239 Korkunun Güçleri... 263 Dizin... 273

İğrençlik Yaklaşımı

Nasıl ki yoksa ebedi yansısı olmayan bir hayvan; kâh şefkatli kâh acımasız tanrının gazabına uğramayan gözbebeği de yoktur iğrenç ve aşağılık Victor Hugo, La Légende des siècles

NE ÖZNE NE NESNE Varlığın kuralsız, zıvanadan çıkmış bir içeriden ya da dışarıdan kaynaklandığını sandığı, tahammül ve tahayyül edilebilir olasılığın dışına defedilmiş bir tehdide karşı o şiddetli, karanlık isyanlarından biridir iğrenme. Tehdit orada, çok yakındadır ama özümsenemez. Arzuya dil döker, onu hırpalar, büyüler ama arzu baştan çıkarılmaya yanaşmaz. Telaşa kapılarak geri çekilir. Tiksinip yadsır. Bir kesinlik, utanç verici olandan korur onu; gurur duyduğu, tutunmaya çalıştığı bir kesinliktir bu. Ama eşanlı olarak o dürtü, o spazm, o sıçrama, imkânsız olduğu denli baştan çıkarıcı da olan bir başka yere yine de sürüklenir. Bir çekme ve itme kutbu, musallat olduğu kişiyi sanki kaçılamaz bir bumerang gibi hiç durmadan, sözcüğün gerçek anlamıyla, kendinden geçirir. 13

İğrenme yakama yapıştığında, böyle adlandırdığım bu duygular ve düşünceler yumağının, doğruyu söylemek gerekirse tanımlanabilir bir nesnesi olamaz. İğrenç, karşımda duran, adlandırdığım veya tahayyül ettiğim bir nesne [ob-jet]* değildir. Sistematik arzu arayışında "küçük öteki nesnesi" bir türlü yakalanmadığından, karşımda duran bir oyun nesnesi [ob-jeu]** de değildir. İğrenç, bana birinin ya da başka bir şeyin desteğini sağlayarak kısmen bağımsız ve özerk olmamı sağlayacak bağlantı da değildir. İğrenç, nesnenin niteliklerinden yalnızca özne-ben'in [je] karşıtı olma niteliğine sahiptir. Nesne, özne-ben'e karşıtlığıyla beni bir anlam arzusunun kırılgan yapısında dengeye kavuşturur; bu anlam arzusu beni nesneyle belirsizce ve sonsuzcasına türdeşleştiren bir anlam arzusudur. Tam tersine, iğrenç olan, düşmüş nesne ise radikal olarak bir dışlanmıştır, beni anlamın çöktüğü yere doğru sürükler. Efendisiyle özdeşleşen bir "ben" [moi], yani bir üstben onu açıkça dışarıya defetmiştir. İğrenç dışarısıdır, oyun kurallarını kabul etmiyor gibi gözüktüğü bütünün dışında yer alır. Gelgelelim iğrenç, sürgün edildiği yerden efendisine meydan okumaya devam eder. (Efendisinden) habersiz, bir boşalmayı, bir çırpınmayı, bir çığlığı tahrik eder. Her benin kendi nesnesi, her üstbeninse kendi iğrenci vardır. İğrenç ne beyaz bir örtüdür ne de bastırmanın yarattığı dingin can sıkıntısı; iğrenç, bedenleri, geceleri ve söylemleri iki ucundan çekiştiren arzunun değişkeleri ve dönüşümleri de değildir. Ama iğrenç, hoyrat bir acıdır, yücelmiş ve harap olmuş bir "özne-ben"in kabullenmek zorunda kaldığı bir acıdır; çünkü "o" bu acıyı babanın hesabına öder (babaya ödemek, baba sapkınlığı, baba yorumu mudur?):*** Bu acıya, Ötekinin onu çekmemi arzuladığını tahayyül ettiğim için katlanırım. Bulanık ve yitip gitmiş bir yaşamdan artakalanlardan kısmen hatırlar gibi olduğum, ama şu an benden tamamen ayrı ve tiksinç bir şey olarak yakama yapışan bir yabansılık, aniden yoğun bir şekilde belirir. Ben değil. Şu da değil. Ama hiçbir şey de değil. Bir * Nesneyi ob-jet'nin karşılığı olarak kullandık. Ancak Kristeva objet sözcüğünü, ob-jet şeklinde yazarak jet ile jeter yani atmak fiiline gönderme yapar; sözcük Latince'den gelen ob önekiyle önde ya da karşıda duran şey anlamını kazanır. (ç.n.) ** "Önde ya da karşıda duran oyun, zevk nesnesi" anlamına gelir. (ç.n.) *** Ödemek olarak karşıladığımız sözcüğün Fransızca'daki karşılığı vevser'dir. Bunu izleyen parantezde Kristeva sapkınlık anlamına gelen perversion sözcüğünü père-version şeklinde yazarak işin içine babanın ve yorumun girdiğini belirtmek ister. (ç.n.) 14

şey olarak tanımlayamadığım bir "bir şey". Anlamsız olmayan ve beni çökerten anlam-olmayanın ağırlığı. Var olmayışın ve sanrının, farkına vardığımda beni hiçleştirecek bir gerçekliğin sınırında. İğrenç ve iğrenme orada benim korkuluklarımdır. Kültürüme doğru atılan ilk adımlardır. SAF-OLMAYAN Yiyecekten, kirden, atıktan, pislikten tiksinme. Beni koruyan spazmlar ve kusmalar. Beni kirden, dışkıdan, pislikten ayıran ve uzaklaştıran iğrenme ve mide bulantısı. Gizli anlaşmanın, aynı anda iki yanda birden olmanın, ihanetin alçaklığı. Beni bu alçaklığa yönelten ve bundan uzaklaştıran büyüleyici irkilme. İğrenmenin en temel ve en arkaik biçimini belki de yiyecekten tiksinme oluşturur. Sütün yüzeyindeki, o savunmasız, bir sigara kâğıdı gibi ince, tırnak kırpıntısı gibi önemsiz tabaka göze çarptığında, dudaklarla temas ettiğinde, gırtlakta, daha aşağıda midede, karında, tüm iç organlarda ortaya çıkan bir spazm bedeni kasar, gözyaşlarını ve safrayı harekete geçirir, kalpte çarpıntıya yol açar, alnı ve elleri sicim sicim terletir. Bulantı, gözleri karartan baş dönmesiyle beni sütün kaymağı karşısında iki büklüm geriye iter ve onu bana sunan anneden ve babadan beni ayırır. "Ben" onların arzusunun göstergesi olan bu öğeyi istemem, "ben" onun hakkında bir şey bilmeyi reddederim, "ben" onu özümsemem, "ben" onu dışarı atarım. Ama, bu besin, anne ve babanın arzusundan başka bir yerde var olamayan "ben"im [le moi] için bir "öteki" de olmadığından, kendimi oluşturmaya çalıştığım aynı edimle aslında kendimi dışarı atarım, kendimi tükürürüm, kendimden tiksinirim. Bu önemsiz detay, ama anne babamın amaçladığı, üstlendiği, takdir ettiği, bana dayattığı detay, bu hiç, beni sanki bir eldiven gibi, bağırsaklarım ağzıma gelmiş bir şekilde tersime çevirir: Böylelikle onlar, anne ve babam, benim ölümüm pahasına bir ötekine dönüşmekte olduğumu görürler. Bu dönüşüm yolculuğunda, hıçkırığın ve kusmuğun yarattığı kasılmadan kendimi doğururum. Semptomun dilsiz ortaya çıkışı, bir çırpınmanın yankı uyandıran, kuşkusuz simgesel bir sistemde kayıtlı, ama semptoma yanıt vermek için bu sistemle ne bütünleşmeyi isteyen ne de bütünleşebilen şiddeti, orada tepki verir, boşalır. Tiksindirir. 15

Engellenemeyen çürüme, iğrenç ve ölü şey olarak ceset (cadere*, ölmek, düşmek), onunla kırılgan ve yanıltıcı bir rastlantıyla karşı karşıyaymışçasına yüz yüze gelen kişinin kimliğini daha şiddetli bir şekilde altüst eder. Kanlı ve irinli bir yaranın, terin veya çürümenin yavan ve keskin kokusu, ölüm anlamına gelmez. Anlamlandırılmış ölümü örneğin düz bir ansefalografi anlayabilir, ona tepki verebilir veya kabul edebilirim. Ama makyajsız ve maskesiz bir gerçek tiyatro misali atık ve ceset, bana yaşayabilmem için durmaksızın uzaklaştığım şeyi gösterir. Bu sıvılar, bu kir, bu dışkı, yaşamın zor katlandığı, ölüm sıkıntısıyla katlandığı şeylerdir. Ölümle karşı karşıya kaldığımda, yaşayan varlık olma halimin sınırlarında yer alırım. Bedenim canlılığını bu sınırlardan alır. Bu atıklar yaşayabilmem için atılır, bu atılma atıla atıla bana geriye hiçbir şeyin kalmadığı ve bedenimin tamamen sınır ötesine geçtiği, ölüye, cesede dönüştüğü ana kadar devam eder. Eğer pislik, olmadığım sınırın öte yanı anlamına geliyorsa ve bana var olma imkânı tanıyorsa, atıkların en tiksindiricisi olan ceset, her şeyi kuşatan bir sınırdır. Dışarıya atan artık ben değilim, "ben" dışarıya atılanım. Sınır, bir nesneye dönüşmüştür. Nasıl olur da sınırsız olabilirim? Şu anın ötesinde varolduğunu tahayyül ettiğim veya size seslenebilmek, sizi düşünebilmek için halüsinasyonunu kurduğum bu başka yer, defedilmiş ve iğrençleştirilmiş haliyle şimdi burada, "benim" dünyamdadır. Bu durumda dünyadan yoksun kaldığımdan bayılırım. Amaçsız gençlerle tıka basa dolu morgun ışıkları altında yatan bu ısrarcı, bu çiğ, bu küstah şeyde, artık ayırt edilemeyen ve bu yüzden artık hiçbir anlama gelmeyen bu şeyde, sınırları silinen bir dünyanın yokoluşunu seyrederim: bayılma. Ceset Tanrıyı hesaba katmadan ve bilimin dışında düşünüldüğünde iğrençliğin zirvesidir. Ceset, yaşamı yağmalayan ölümdür. İğrenç. Tıpkı ayrılamadığımız, kendimizi koruyamadığımız bir nesne gibi dışarı atılandır. Hayali tuhaflık ile gerçek tehlike bizi çağırır ve eninde sonunda bizi yutmayı başarır. Demek ki iğrenç kılan, kirlilik ya da hastalık değil, bir kimliği, bir sistemi, bir düzeni rahatsız edendir. İğrenç, sınırlara, konumlara ve kurallara saygı göstermeyen bir şeydir. Arada, muğlak ve karışmış olandır. Hain, yalancı, vicdan azabı duymayan suçlu, utanma duygusu olmayan tecavüzcü ve kurtardığını iddia eden * Latince ölü beden. (ç.n.) 16