ÇOCUK İSTİSMARI VE İHMALİ ÜZERİNE BİR DERLEME

Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Yönetici tarafından yazıldı Perşembe, 08 Ekim :05 - Son Güncelleme Perşembe, 08 Ekim :08

İSTEK ÖZEL ACIBADEM İLKOKULU PDR BÖLÜMÜ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

Bloomberg Businessweek. BASINDA GeniuSpy. Zihni Birleştirir, Zekâyı Geliştirir 1/6

REHBERLİK NEDİR? Bahsedilen rehberlik tanımlarının ortak yönleri ise:

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

PDR de Üç Gelişim Alanı (Kişisel-sosyal gelişim) Prof. Dr. Serap NAZLI

1. BÖLÜM ÇOCUK PSİKOLOJİSİNE GİRİŞ

Aşık olduğumuz kişiyi neden unutamayız?

Hani annemin en büyük yardımcısı olacaktım? Hani birlikte çok eğlenecektik? Kardeşime dokunmama bile izin vermiyor. Kucağıma almak da yasak.

Soyut Zekâsı Gelişmemiş Çocuklarda Allah Korkusu Perşembe, 13 Ocak :55

Hizmetiçi Eğitimler.

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

BİREYLERE YÖNELİK HİZMETLER

ÖZEL KAŞGARLI MAHMUT ORTAOKULU MART 2016

AİLE EĞİTİM PROGRAMLARI (AÇEV)

10 yaş döneminin gelişim özelliklerine dil-bilişsel, bedensel, motor, duygusal, FATİH HANOĞLU

EBEVEYNLİK BECERİLERİ

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI. BABA ve ÇOCUK

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

KADIN DAYANIŞMA VAKFI 2014 YILI KADIN DANIŞMA MERKEZİ FAALİYET RAPORU 1 OCAK 31 ARALIK 2014

IŞIK LI ANNE BABA REHBERİ

EFT ile POZİTİF HAYAT EĞİTİMİ EFT NEDİR?

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

Örnek Tarot Okuması

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

SOSYAL DUVARLARI YIKALIM DOĞRU SÖZLÜK. #dogrusozluk

xxxxxxx ÖĞRENME RİSK FAKTÖRLERİ RAPORU

'Yaşam, seçimler üzerine kurulu'

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

OYUN VE ÇOCUK. -Çocuğun iç dünyasını anlayabilmek. -Çocuğun olayları anlamasına yardım etmek. -Çocuğa olaylarla baş etme becerileri kazandırmak

EĞİTİME İLK ADIM MODERN PDR

SINAVLARDA YAŞANAN KAYGISININ VELİLERE ÖNERİLER

@BaltasBilgievi

OKUL ÖNCESİ REHBERLİK HİZMETİ

Artık başkalarının mali başarılarımı desteklemelerine izin veriyorum. Benim refahımın, mali başarımla bir ilişkisi yok.

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

SINAV KAYGISI ÖLÇEĞİ

AÇEV AİLE EĞİTİM PROGRAMLARI

Deniz Kantarcıoğlu Anaokulu Rehber Öğretmeni. «Okula Uyum»

AKANT ORTAOKULU REHBERLİK BÜLTENİ

ANNE-BABA TUTUMLARI. Aşırı Koruyucu Tutum

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş gazileri ziyaret etti

Hayırların babası olarak anılan,

MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI , LONDRA. İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri,

ÇOCUK-EBEVEYN İLİŞKİSİ EĞİTİMİ=FİLİAL TERAPİ UZM. KLİNİK PSİKOLOG&OYUN TERAPİSTİ ZEYNEP BETÜL TORUN

TAP VAKFI ERGENLER & GENÇLER için CİNSEL SAĞLIK EĞİTİMLERİ

ÇOCUKLARDA ÖZGÜVEN GELİŞİMİ

Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel İlkokulu/Ortaokulu

ÇOCUĞUM OKULA BAŞLIYOOORRR

İNSAN HAYATINI ŞEKİLLENDİRMEK: OKULÖNCESİ EĞİTİM

Pazartesi İzmir Basın Gündemi

KASIM AYI 4 YAŞ GRUBU AYLIK BÜLTENİ

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

Hem. Dr. SONGÜL KAMIŞLI Hacettepe Üniversitesi Kanser Enstitüsü Prevantif Onkoloji A.B.D. Psikososyal Onkoloji Birimi

Tarihsel Süreç İçinde Baba Olma Kavramı

Hamileliğe başlangıç koşulları


Okul Çağı Çocuğunda Sevgi Yetersizliği Çalma Davranışına mı Neden Oluyor? Pazartesi, 02 Eylül :14

5 Yaş : En sevdiğim arkadaşım Yaş : Kurallar ve törenler 9-11 yaş : Kuvvetlenen Arkadaşlık Bağları

İnsana imtihanın gereği olarak fücur ve takva programı birlikte yüklendi.(şems,91/8)

Zorbalık Türleri Nelerdir?


Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller

Özgüven Nedir? Özgüven Eksikliği Nedir?

PSK 271 Öfke Yönetimi ( Güz Dönemi) Yrd. Doç. Dr. Nilay PEKEL ULUDAĞLI. Öfke Yönetimi: Duyguları İfade Edebilmek ve Duygularla Başa Çıkmak

EMDR GÖZ HAREKETLERİ İLE SİSTEMATİK DUYARSIZLAŞTIRMA VE YENİDEN İŞLEME. (Eye Movement Desensitization and Reprossesing)

1. Hafta İlişkilerin Önemi

DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU OLAN ÇOCUĞU ANLAMAK

ERGENDE AİLE KRİZLERİNE MÜDAHALE. Prof. Dr. Emine Zinnur Kılıç

2013 / 2014 SAYI: 17. Haftanın Bazı Başlıkları

Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımın belirtileri ve etkileri Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımı önlemek için yapmamız gerekenler

GİZEMLİ KUTULAR PROGRAMI ÖĞRENCİ GÖRÜŞLERİ

ORİON EĞİTİM VAKFI ÖZEL PİRİ REİS OKULLARI PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK SERVİSİ NİSAN AYI VELİ BÜLTENİ 2016 ÇOCUKLA ETKİLİ İLETİŞİM

ÖZEL ÇEKMEKÖY NEŞELİ ANAOKULU. PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK ve REHBERLİK BÜLTENİ ÇOCUKLARDA DAVRANIŞ GELİŞİMİ

1. Bir süre için hayatınızdaki iyi şeylerin artık olmadığını varsayın.

ATBÖ Sürecinde Ölçme-Değerlendirmeye Hazırlık: ATBÖ Yaklaşımı Nasıl Bir Ölçme Değerlendirme Anlayışını Öngörüyor?

BAĞLANMA ve TERAPİ DE BAĞLANMA YRD.DOÇ.DR.ESRA PORGALI ZAYMAN İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ AD

MÜSİAD Başarılı Öğrenciler Ödül Töreni KARADENİZ EREĞLİ 7 HAZİRAN 2018 Sayın Kaymakamım, Sayın Milletvekilim, Sn Rektörüm, Belediye Başkanlarım,

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap

10-11 YAŞ GRUBUNUN ANNE BABASI OLMAK

Yönetici tarafından yazıldı Çarşamba, 07 Ekim :27 - Son Güncelleme Çarşamba, 07 Ekim :31

NİLÜFER REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ MÜDÜRLÜĞÜ. Sınav Kaygısı. Veli Kitapçığı

ARKADAŞ SEÇİMİNİN ÖNEMİ

İçindekiler. Giriş. Bölüm 1: MINDFUCK ya da olasılıklarımız ve gerçek yaşamımız arasındaki boşluk 15

BİREYSEL EĞİTİM PROGRAMI GÖRÜŞME FORMU

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

UYUŞTURUCU ÖZGÜRLÜĞÜN SONU!

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

UYGULAMALI SOSYAL PSİKOLOJİ (Baron, Byrne ve Suls, 1989; Bilgin, 1999) PSİ354 - Prof.Dr. Hacer HARLAK

Çocuklarınıza sorun çözme becerisi kazandırma konusunda yol göstermeyi amaçlayan bültenimizin sizlere faydalı olması dileğiyle

Topluluk içine çıkamayan, yeni tanıştığı bir kişi karşısında aşırı derecede sıkılan, kalabalık ortamlarda kızarıp bozaran pek çok kişi görmüşsünüzdür.

DUYGUSAL ZEKA. Birbirinden tamamen farklı bu iki kavrama tarzı, zihinsel yaşantımızı oluşturmak için etkileşim halindedirler.

Seher AHRAZ (505)

Örnek Proje: Çocuk Evleri...

Evlat Edinilen Çocuğa Multidisipliner Yaklaşım: Vaka Örnekleri Üzerinden Evlat Edinme. Psikolog Reyhan Bahçivan-Saydam

TEKNOLOJİ VE TASARIM Dersine giriş

Bağımlılık-Bağımsızlık. Prof. Dr. Sibel ERKAL İLHAN

Transkript:

MUTLU YUVA MUTLU YAŞAM DERNEĞİ ÇOCUK İSTİSMARI VE İHMALİ ÜZERİNE BİR DERLEME MERVE KANSU Danışman: PROF. DR. NEVZAT TARHAN, YARD. DOÇ. DR. NÜKET İŞİTEN İstanbul, 2012 1

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ, 7 SUNUŞ, 8 PROF. DR. NEVZAT TARHAN İLE RÖPORTAJ, 9 BÖLÜM 1: ÇOCUK VE ERGENLERİN GELİŞİM DÖNEMLERİ Çocuk ve Ergenlerin Kişilik Gelişimi, 29 Zeka Gelişimi, 29 Bebeğin İlk 24 Aydaki Gelişim Süreçleri, 31 Çocuk ve Ergenlerin Duygusal Gelişimi, 36 Temel Güvene Karşı Güvensizlik, 36; Özerkliğe Karşı Utanç ve Kararsızlık, 36; Girişimciliğe Karşı Suçluluk Duygusu, 37; Beceriye Karşı Aşağılık Duygusu, 37; Kimlik Kazanmaya Karşı Kimlik Karmaşası, 38; Yakınlığa Karşı Yalıtılmışlık, 38; Üretkenliğe Karşı Verimsizlik, 38; Benlik Bütünlüğüne Karşı Umutsuzluk, 39 Freud ve Psikoseksüel Gelişim Dönemleri, 40 Yaşamın İlk Yılı: Erken Bağımlılıkta Oral Dönem, 40; Yaşamın İkinci Yılı: Başlangıçtaki Sosyalleşmede Anal Dönem, 40; 3-6 Yaşları Arasında Üçüncü Dönem: İlk Kimlik Oluşumunda Genital Dönem, 41; 6-12 Yaşları Arasında Dördüncü Dönem: Gizillik ve Kültürel İlişkiler Dönemi, 42; 12-15 Yaşları Arasında Beşinci Dönem: Puberte ve Ergenlik, 43 Gelişimin Erken Dönemlerinin Sonraki Kişiliğe Etkisi, 44 Çocuk ve Ergenlerin Cinsel Gelişimi, 46 Cinsel Gelişim Evreleri, 46 İlk 1-1,5 Yıl, 46; 1,5-3 Yaş, 46; 3-5 Yaş Dönemi, 47; Okul Çağı Dönemi, 47; Ergenlik Dönemi, 47 Çocuğu Cinsel Konularda Bilgilendirirken Dikkat Edilmesi Gerekenler, 48 2

Hangi Yaşta Hangi Bilgi?, 50 Çocuğa Cinsel Eğitim Vermek Neden Gereklidir?, 52 BÖLÜM 2: ÇOCUK İSTİSMARI VE İHMALİ Çocuk İstismarı Nedir?, 53 Çocuk İstismarı Türleri, 53 Fiziksel İstismar, 53; Cinsel İstismar, 54; Duygusal İstismar, 54; İhmal, 54 BÖLÜM 3: TRAVMA VE KORUMA ALTINDAKİ ÇOCUKLAR Travma Nedir?, 56 Travma Geçirmiş Çocuklarda Gözlenebilecek Reaksiyonlar Nelerdir?,56 Bizim İnancımız Ne olmalı?, 59 Yardım Etme Yolları, 59 Çocuğun Yaşadığı Travmanın Etkisinden Kurtulduğu Nasıl Anlaşılır?, 60 Travma Sonrası İyileşme Aşamaları, 61 1.Evre: Güvenliğin Tesis Edilmesi, 61; 2. Evre: Yas, 62; 3. Evre: Yeniden Bağ Kurma ve Kendiyle Barışma, 63 BÖLÜM 4: BİZ NASIL ÇOCUKLARLA BERABERİZ?, 64 Nasıl Bir Evde, Nasıl Bir Bakım?, 64 Yoksun Çocuklarda Psikolojik Tedavi ve Amaç, 66 Sosyalleşme Neden Önemli?, 68 Onların Sorduğu Sorulara ve Konuşma Taleplerine Nasıl Karşılık Verilmeli?, 69 İyi Niyetime Rağmen Bana Neden Kötü Davranıyor?, 71 3

Bana Bağlanmalı mı? Sorusu ve Bağlanma Kuramı, 71 Yetişkinlerde Bağlanmanın Önemi, 72 Anne Yoksunluğunun Etkileri, 72 Temel Mesajlar: Sen Suçlu Değilsin, Çok Değerlisin!, 74 Aileleri Hakkında Ne Söylemeliyim?, 75 Temel Soru: Kimi Model Alacak?, 75 Sorunlu Davranışlara Nasıl Yaklaşılmalı?, 76 Parolamız: Sevgi ile Disiplin, 77 Disiplinin Olmazsa Olmazları: Tutarlılık, Kararlılık, Devamlılık, 79 Ne Yapmalı?, 81 Yardımcı Teknikler, 84 BÖLÜM 5: UYUM VE DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI Davranış ve Uyum Sorunları Nedir?, 85 Uyum ve Davranış Sorunları, 85; Davranış Bozukluğunun Nedenleri, 86; Çocuğun Davranış Bozukluğu Göstermesinin Nedenleri, 87; Olumlu İlişki Nasıl Kurulur?, 87 Uyku Bozuklukları, 87 Nasıl Önlenir?, 88 Yeme Bozuklukları, 89 Tanı Koşulları, 89; Nedenleri, 90; Bedensel Etkileri, 90; Tedavi, 91 Tuvalet Sorunları, 92 Enürezis, 92 Enkoprezis, 92 4

Enürezisin Nedenleri, 92; Tedavi, 93; Enkoprezisin Nedenleri, 94; Tedavi, 94 Akıcı Konuşma Bozuklukları, 94 Kekemelik, 94; Ortaya Çıktığı Durumlar, 95; Tedavi, 96 İçine Kapanıklık, 96 Nedenleri, 96; Tedavi, 97; Sosyal Beceri Eğitimi, 97 Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite, 98 Nedenleri, 99; Tedavi, 99 Özel Öğrenme Güçlüğü, 100 Nedenleri, 100; Tedavi, 101 Tik Bozuklukları, 101 Motor veya Vokal Tik Bozukluğu, 101; Tourette Bozukluğu, 102; Nedenleri, 102; Tedavi, 102 Öfke-Saldırganlık, 102 Çalma, 105 Yalan, 106 Nedenleri, 103; Nasıl Önlenir?, 103 Nasıl Önlenir?, 105; Yaygın Tutumlar, 106; Nasıl Davranılmalıdır?, 106 Nasıl Önlenir?, 107 Küfür Etmek, 107 Korku, 109 Nedenleri, 108; Nasıl Önlenir?, 108 Bebeklik Dönemi Korkuları, 109; Okul Öncesi Dönemi Korkuları, 109; Okul Dönemi Korkuları, 109; Ergenlik Dönemi Korkuları, 109; Nedenleri, 109; Tedavi, 110 Çocukluk Ve Ergenlik Depresyonu, 110 Tedavi, 110 5

Mastürbasyon, 111 Tedavi, 111 Tırnak Yeme, 112 Nedenleri, 112; Tedavi, 112 Parmak Emme, 113 Yaklaşım, 113 Saç-Kaş Koparma, 114 Kıskançlık, 114 Nedenleri, 114; Yaklaşım, 114 Karşıt Gelme, 115 Nedenleri, 115; Yaklaşım, 116 Aşırı Hareketlilik, 116 Yaklaşım, 116 6

ÖNSÖZ Mutlu Yuva Mutlu Yaşam Derneği çatısı altında açılan Çocuk Evleri yle kimsesiz ve korunmaya muhtaç çocuklar demir kapıların, soğuk duvarların, yemekhanelerin, yatakhanelerin ve üniformalı çalışanların olduğu toplu bir kurum yaşamından her çocuğun hakkı olan sıcak bir yuvaya taşınıyor. Bu, onların yaralarını sararak toplumla sağlıklı bir şekilde bütünleşmeleri yolunda attıkları en önemli adım belki de. Kendilerine ait odalarının, çalışma masalarının, mutfaklarının, evlerinin olmasıyla birlikte kendilerini hiç olmadığı kadar özel hissediyorlar. Bizim ne zaman öğrendiğimizi hatırlamayacak kadar kanıksadığımız şeylerle onlar ilk kez tanışıyorlar, keşfediyorlar ve onları farklı kılan tüm yoksunluklarından birer birer kurtuluyorlar. Yeni yaşamlarında komşular ediniyorlar, evleri için alışveriş yapıyorlar, arkadaşlarının evlerine gidiyor, onları evlerine davet ediyorlar Yani olması gereken oluyor ve bu çocuklar, içine doğdukları toplumla bütünleşiyorlar. En önemlisi de o duvarların arkasındayken onlara ulaşamayan sağduyulu, merhametli yüreklerle buluşuyorlar. Maruz kaldıkları istismar ve ihmal, yaşadıkları yoksunluklar bu çocukları sadece devletin değil hepimizin korumasını ve sahip çıkmasını gerekli kılıyor. İlk açılan Çocuk Evi nden bugüne kadar geçen süreçte karşımıza çıkan sorulardan yola çıkarak hazırlanan bu kitapçık, onları korumak adına atılmış küçük bir adım sadece. Bu işin yükünü en fazla taşıyan, çocukların hayatındaki en önemli figür olan bakıcı anneleri önceleyerek, bu alandaki herkesi bilgilendirmeyi ve desteklemeyi hedefleyen bu çalışmaya derneğimizin kurucusu Prof. Dr. Nevzat Tarhan ın cümleleriyle başlamayı uygun gördük. Çocuk Evleri sistemini ve çocuklarımızı bu derneğin kurucusundan, onların manevi babasından tanıyarak başlayacağız. Sevgili Nevzat Tarhan Hocamız ın hatırlattığı o müjdeye sığınarak iyi niyetle atılmış bu küçük adımın tamamlayıcısının Allah olmasını umut ediyoruz. Merve Kansu 7

SUNUŞ Çocuk Evleri projesi Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı nın öngördüğü, yasal koruma altına alınan çocukların daha kaliteli bir yaşam biçimine ulaşması için özel yasa ile geliştirilmiş bir projedir. Proje son derece iyi niyetle hazırlanmış bir çalışma idi. Aynı şekilde iyi niyet ve yüksek sorumlulukla çalışan Sivil Toplum Örgütü (STK) ayağına ihtiyaç vardı. Bu ihtiyacı karşılamak için kurulan derneğimiz Mutlu Yuva Mutlu Yaşam (MYMY) oldu. Koruma altındaki çocuklarımızın temel fiziki ihtiyaçlarını devletimiz çok rahatlıkla karşılayabilir oldu. Geçmiş yıllara göre bu konuda devlet STK lara gerek bırakmadı. Ancak çocuklar mutlu değildi. Büyüdüklerinde suça ve şiddete yönelme oranları yüksekti, okul başarıları düşüktü, kuruma bir ziyaretçi geldiğinde çocuklarımız dokunacak anne-baba rolünde kişiler arıyorlardı. Çocukların davranış sorunları ile baş etmede kurum yöneticileri zorlanıyorlardı. İşte bu aşamada gönüllülük ve adanmışlıkla psikososyal destek sağlayan uzmanlar gerekiyordu. MYMY bir grup iş adamının büyük fedakarlıkla kurduğu dernek olarak bu işi üstlendi. İki yıllık uygulamamızın sonucunda Çocuk Evleri projesinin amaca hizmet edebildiğini görmek bizi çok mutlu etti. Çocuklarımızın davranış sorunları azaldı, yüzleri gülüyor. Sevilme, kendini değerli hissetme, güvende olma gibi psikolojik ihtiyaçları daha kolay karşılanır oldu. Merve Kansu, Mutlu Yuva Mutlu Yaşam Derneği nin fedakar, şefkatli, sorumluluk sahibi bir ruh sağlığı yetkilisi idi. Kendisinden rehber bir kitapçık hazırlaması istendiğinde o, çok daha güzel ve gelişmişini hazırladı. Çeşitli kaynaklardan ihtiyaca göre bölümleri derleyerek ve referans göstererek çok işe yarayacak bir eser ortaya çıkardı. Kendisini kutlarım. Genç meslektaşıma güzel gayretini devam ettirmesini tavsiye ederim. Çocuk Evleri nde görev alacak herkesin, hatta her anne babanın başucunda bulundurabileceği bu eser için emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Prof. Dr.Nevzat Tarhan 6 Ağustos 2012 8

Prof. Dr. Nevzat Tarhan ile Röportaj Merve Kansu: Hocam, öncelikle tüm imkanlarınızı sunarak çocuklarımıza sağladığınız desteğe, yoğun çalışmalarınızın arasında bu kitapçığa verdiğiniz desteği de eklediğiniz için çok teşekkür ederek başlamak istiyorum. Sizin desteğiniz ve yönlendirmeniz olmasaydı bu kalıcı çalışma ortaya çıkamazdı.ve röportajımıza en merak edilen soruyla başlamak istiyorum. Bu hayırlı işe girmeye, Mutlu Yuva Mutlu Yaşam Derneği çatısı altında Çocuk Evleri açmaya nasıl karar verdiniz? Bu düşünce nasıl gelişti? Nevzat Tarhan: Bu düşünce öncelikle Suffa Vakfı bünyesinde tartışılan bir konuydu. Çocuk Esirgeme Kurumu ndaki çocukların mağduriyetinin ancak sivil toplum desteğiyle giderilebileceğinin düşünülmesi ve bu taleple Suffa Vakfı ile irtibata geçilmesi ile bu yola çıkıldı. Suffa Vakfı nın prensip olarak bu talebi benimsemesiyle birlikte bana böyle bir derneğin kurulmasıyla ilgili düşüncemi ve bu yapının içinde olup olmayacağımı sordular. Tabii bir derneğin başkanı olmak zaman ve sorumluluk gerektiren bir iş. Fakat kimsesiz ve korunmaya muhtaç olan bu mağdur çocuklara yardım etmeyi görevim olarak gördüğüm için kabul ettim. İnsan bazı şeyleri talep etmeden önüne gelir. Eğer onu görev gibi kabul ederse, sorumluluğunu alır ve yapması gerekeni yapar. Böyle bir durumda da çeşitli imkansızlıklar (zaman imkansızlıkları vs.) nedeniyle hayır demek durumundaydım ancak bahsettiğim gibi bunu kaderin önüme çıkardığı bir görev olarak düşünerek kabul ettim. Daha sonra Tamer Bey, Mustafa Kemal Hoca Suffa Vakfı nın yönetiminin de desteğini alarak derneği kurdular. Çocukların mağduriyetine devletin kurumlarının çözüm getirememesi nedeniyle bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de sivil toplum kuruluşlarının desteğine ihtiyaç duyuldu ve biz de sosyal sorumluluk gereği bu ihtiyacı karşılamaya talip olduk diyebilirim özetle. M.K.: Siz Benim önüme çıktı, ben de görev bildim. gibi cümleler kurarak mütevazi davranıyorsunuz sanki Ben bu tarz hayırlı görevlerin bir hayat serüveninde bunu hak edenlerin önüne çıktığını düşünüyorum. 9

N.T.: Aslında bunu bilemeyiz ama inşallah öyledir ve inşallah bu görevin üstesinden geliriz. M.K.: Hocam, kimsesiz ve korunmaya muhtaç çocukların yaşadıkları yoksunluklar ve travmalar nedeniyle risk grubunda olduğunu biliyoruz. Bu çocuklar içinde bulundukları şartlardan zihinsel, sosyal ve duygusal olarak nasıl etkilenirler? Ne gibi risklerle karşı karşıyadırlar? Bu konuda bizi biraz bilgilendirir misiniz? N.T.: Bu çocuklar senin de söylediğin gibi çeşitli travmatik deneyimler yaşamışlar. Ya ihmale ya da istismara maruz kalmışlar. Çeşitli şekillerde anne baba modelleri konusunda hep travmatik modeller görmüş ya da model almamış durumdalar. Hepsi çocukluk dönemlerini olumsuz bir şekilde yaşıyorlar. Toplumda yaşayan bu tarz çocukların doğru şekilde eğitilmediklerinde ve desteklenmediklerinde suç makinası haline gelmeleri, suç örgütlerinin ara elemanları olmaları sık rastlanan bir durum. Kız çocukları kadın ticaretinde, erkek çocukları uyuşturucu madde ticaretinde rahatlıkla kullanılır hale geliyorlar. Çünkü bir çocuk sevgi eksikliği içinde büyüdüğünde, bağlanma ihtiyacını gidermek için başka şekilde yanlış şeylere bağlanabiliyor. Güvenli bağlanmayı başaramadığında güvensiz bağlanma ortaya çıkıyor ve parayla, ticari tuzaklarla kolaylıkla kandırılabiliyor. Bu nedenle bu çocuklar diğer insanlara göre oldukça şanssız doğuyorlar. Durumu şöyle görmek lazım: Bu durum çocukların kendi tercihleri değil, kendi suçları ya da kusurları da değil. Onların bu şanssızlıkları diğer insanlarda onlara iyilik ve yardım etme davranışının test edilmesine sebep oluyor. Yani onların durumu, iyi ve doğru insanların bunu bir fırsat olarak görüp onlara yardım etmelerine ve sınandıkları imtihandan geçmelerine sebep oluyor. Burada bir bakıma iki taraflı sınav var. Bu çocuklar olumsuzluklarla başladıkları bir hayatla sınanıyorlar. Ama onlardan daha şanslı olanlar da onlara nasıl davranacaklarıyla ilgili bir sınavla karşı karşıyalar. Bu çocukların en önemli özelliği toplumda belli bir oranda olmalarının tolere edilebilmesi. Ancak toplumda bu oran giderek yükseliyor. Türkiye de de, dünyada da bu tarz şiddet kurbanı, annesiz babasız büyüyen çocuklar çoğalıyor. Kuzey Avrupa ülkelerinde, bizde cami önüne bırakılan çocuklar gibi bebek kutularına bırakılan çocuklar var. Bunlar anne baba modelinden yoksun olarak büyümek zorunda kalan çocuklar. Tabii böyle bir durumda insan Bu çocukların kusuru ne? Yaratılışta bunun hikmeti nedir? gibi sorularla vicdani olarak 10

bir sorgulamanın içine giriyor. Bu sorulardan yola çıkılarak dünyada kötülük çalışmaları yapılıyor. Kötü, çirkin neden yaratılmış?, Acı, elem, keder evrende neden var? gibi sorulara cevap aranıyor. Şer problemi felsefenin en önemli problemlerinden birisidir. Bizim bunları anlayabilmemiz için duruma sadece çocuk penceresinden bakmamamız lazım. Yani kainatta bir sınav açılmış ve bu sınavın gerçekleşebilmesi için iyi, kötü, güzel, çirkin hepsinin birlikte bulunması gerekiyor. Sıcağın olması için muhakkak soğuk gerekiyor. Aydınlığın anlaşılması için karanlık gerekiyor. Bunların belli bir dozda olması bütün iyi insanlardaki gizli yeteneklerin ortaya çıkmasına neden oluyor. Bu çocukların durumunda da, onlara yardım edebilecek kişilerin ortaya çıkmasıyla bir eksiyle bir artı birleşiyor ve beklenmedik olumlu sonuçlar alınıyor. Tarihe baktığımızda iyi bir aile ortamında yetişerek devlet adamı, siyasetçi, komutan gibi önemli şahsiyetler haline gelen öksüz ve yetimler olduğunu görmekteyiz. Hatta Meşhur Olan Fakir Çocuklar isimli, öğrenciliğimde aldığım bir kitap vardı. O kitapta fakir, perişan büyüyen fakat daha sonra çok önemli işler yapan çocuklar konu edilmişti. Orada iyilerin, şanslıların iyilik yapma iradesi ile bu çocukların mağduriyetinin birleşmesi sonucu kainatta daha güzel şeylerin ortaya çıkışı anlatılıyordu. Burada da bu çocuklara yardım etme irademizle onların acizliği, mağduriyeti ve mazlumluğu birleşiyor. Bu birliktelikten doğacak güzel sonuçlara ulaşmak için bizim bu çocuklara yardım etme iradesi içinde olmamız lazım. Bu çocuklar neden var diye söylenmek bizi aşan bir durum. Burada kendi küçük ve sınırlı penceremizden değil kainatın yaratıcısının penceresinden konuya bakmalıyız. Çünkü hayat sadece dünya hayatıyla sınırlı değil ve biz burada geçici birer misafiriz. İnsan misafir olduğu evdeki artıları ve eksileriyle kendini değerlendirmez. Misafir olduğunu bilip misafirlikten sonra önüne çıkacak şeylere göre yani büyük fotoğrafa göre hareket eder. Bu nedenle bu çocukların bir şekilde eksilerle dünyaya gelmesi kesitsel olarak onların aleyhine gözüküyor fakat bütünsel baktığınızda, ölümden sonrasını hesaba kattığınızda onlar için eksi olarak görünenin artıya dönüştüğü görülebiliyor. Burada bize düşen belli bir hikmete binaen O nun böyle irade ettiğini kabul ederek bu çocuklarla ilgili üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmek, onlara sırt çevirmemek. M.K.: Hocam, bu çocukların yaşadıklarının, hissettirdiklerinin kainatın varoluşuyla, insanın en temel sorularıyla olan bağlantısı hakkında bizi aydınlattınız. 11

Böyle güzel bir girişten sonra onlarla ilgili insanların sıklıkla sordukları diğer soruları size iletmek istiyorum. Benim gözlemlediğim kadarıyla Bu çocuklar neden var? sorusundan sonra en çok Bu çocuk neden böyle? sorusu soruluyor. Yani Ben ona iyi niyetle yaklaştığım halde o bana neden böyle davranıyor? Aştığımızı sandığım yerde neden başa dönüyoruz? Anlatıyorum, anlatıyorum neden anlamıyor? gibi soruların cevabı nedir? Onlara yaklaşımımız, beklentimiz ne yönde olmalı? N.T.: Bu tarz travma mağduru, çeşitli ihmal ve istismar kurbanı çocukların eğitiminde ve bakımında diğer çocuklara göre farklılıklar vardır. Bu çocuklara kişiye özel çözüm üretmek gerekir. Nasıl ki ayağı kırık bir insan günlerce evden çıkamaz, herkes gibi rahat yürüyemez, merdivenleri çıkamaz ve yolda ilerleyemezse travma yaşamış bir çocuk da psikolojik beceriler açısından beklenen tepkileri veremez. Yani bu çocuklar, sevgiyi ifade edebilme, duygusal okuryazarlık, başkalarının duygularını okuyup anlayabilme konusunda gerekli becerilere sahip değiller. Ayağı kırık bir insanın yürüyememesi gibi onlar da duygusal aktarımı sağlıklı yapamıyorlar. Bu nedenle bir ortopedistin yürüme engelli bir kişiye yürümeyi özel yöntemlerle öğrettiği gibi bu çocuklara da duygusal iletişimi özel yöntemlerle öğretmek gerekiyor. Ve bunun her çocuk için kişiye özel yapılması gerekiyor. Burada öncelikle çocukların ruhsal durumlarının hastalıkla ilgili boyutu var mı yok mu ona bakılır, tedavisi yapılırken de psikososyal becerileri, ihtiyaçları tespit edilerek çocuğun kişisel ihtiyacına göre yöntemler üretilir, geliştirilir. En çok karşılaşılan sorunlar nelerse onlara çözümler üretmek gerekiyor. Esas önemli olan çocuğun bireysel ihtiyaçlarını belirlemek. O çocuk neden öğrenmiyor? sorusuna cevap aranmalı. Genellikle en sağlıklı çocukta bile anne baba rolü önemlidir. Çocuğun bir isteği yerine getirmeden önce ona inanması gerekir. İnandıktan sonra ise birisiyle kıyaslama yapar. Öğrenmenin en pratik yöntemi kıyas yapmaktır. Annesinin, babasının ne yaptığına bakar. Ablasını, kardeşlerini gözlemler. Model aldığı kişiler gibi, bakıcısı, öğretmeni gibi yapmaya çalışır. Yani onun yediği gibi yer, onun konuştuğu gibi konuşur. Burada esas olan çocuk bir şeyi öğrenemediğinde, bir konuyla ilgili tekrar tekrar zorluk yaşandığında bunu nasıl aşarım diye düşünmektir. İngilizce de bir söz vardır: if there is a will, there is a way. Bir şeyi istiyorsanız, bir yolu vardır. Yani burada çocuğu düzeltmek, ona yardım etmek istiyorsanız mutlaka bir yolu vardır. Ben bu nedenle 12

işlerimi yürütürken de önüme mazeret getirilmesini kabul etmiyorum. Ben şu işin yapılmasını istiyorum, bana bunun nasıl yapılacağının formülünü getirin. diyorum. Bu işin nasıl yapılamayacağına değil nasıl yapılacağına kafa yormalısın. Burada da bu çocuğa nasıl eğitim vermek gerektiğine kafa yorulduğunda eğitim verende yetenekler gelişiyor. Bu bizi güçlendiriyor. Normal atla yarış atının bir farkı vardır. Normal at yürür yürür, koşar koşar yorulunca durur. Yarış atları ise koşar koşar yorulunca bir adım daha atar, durmaz, kendini aşmaya çalışır. Burada da bu çocukların bakımını ve eğitimini verenlerin karşılaştıkları zorluklar karşısında Ben bu çocuğu nasıl eğitebilirim? Ona nasıl yardımcı olurum? diyerek zihinlerini zorlamaları, yardım almaları, kitap karıştırmaları onlarda üretken düşüncenin ortaya çıkmasını sağlayacaktır. Üretken düşünceden sonra sezgisel düşünce ortaya çıkıyor, o kişinin aklına ilham geliyor ve bir şey yapıyor. Ama bunun için bir zihinsel çile gerekiyor. Zihinsel çile olmadan zihinsel doğum olmuyor. O bir kuluçka dönemi oluyor ondan sonra da doğum oluyor. Sancısız doğum var mı? Yok. Onun için burada iyi ve güzel şeylerin ortaya çıkması için zihnin zorlanması ve o çocuğa özel yöntemlerin keşfedilmesi gerekiyor. M.K.:Aslında kişi o çocuğa yardım ederken kendi gelişimi adına da bir yol kat etmiş oluyor değil mi? N.T.:Evet, öyle tabii ki. Ben kendi hayatımdan biliyorum. İstanbul a 1988 de ilk geldiğimde GATA dayım, serbest hekimlik yapıyorum. İstanbul a yeni gelmişim, birçok hocalarımız var. Bana hasta gelir mi? Kim gelecek? O dönemde, hocalarımızın uğraşmadığı zor hastaları uğraşıp bir şekilde tedavi etmeye başladım. Daha sonra onlar Anadolu dan hangi kasabadan geldiyse oralardan birçok zor hasta gelmeye başladı. Bu şekilde GATA dan ayrıldıktan sonra da hiçbir kurumla anlaşmam olmadığı halde tavsiye edilen hastalarla oluşan bir hasta akışı oluştu. Bunu böyle zor hastalara özel emek vererek elde ettim, seanslarda bir hastayla 1,5 saat uğraştığım oluyordu. Burada benim rehberim de şu olmuştur: Ölümden başka her şeyin çaresi vardır, arayın, bulun. (Hadis-i Şerif) Böyle olunca da bazı şeyleri Allah size vesile yapıyor ölümden başka her şeyin iyileşmesine. Bu nedenle zorluklara bu gözle yaklaşmak gerekir. Bu zor çocuklarla ilgili de muhakkak bir yol vardır. Yani ölümcül olmayan her şeyin 13

çaresi vardır. Bununla ilgili bilirsiniz belki bir hikaye vardır. Süt kazanına düşmüş iki kurbağa varmış. Kurbağalardan biri içine düştüğü koca kazandan kurtulmasının mümkün olmadığını düşünerek kendisini ölüme bırakıyor. Diğeri ise çırpınıyor çırpınıyor, yağ tabakasına düşüyor, atlıyor ve kurtuluyor. İnsanın iyi niyeti ve çabası varsa hiç beklemediği ve öngörmediği bir fırsat çıkıyor önüne. Ve bu fırsat kişiyi ileriye götürüyor. Böyle durumlarda görünmeyen bir el yardım ediyor insana. Zaten hadis-i şerif de var, hüsn-i niyet ve güzel gayretin tamamlayıcısı Allah tır diye... Bu motivasyonla hareket edersek o çocukların güzelliğini görür ve gerçekten güzel bir şey yapmanın iç huzurunu yaşarız. Doğru bir şey yapmanın getirdiği iç huzuru kadar insanı ödüllendiren bir şey yoktur. O çocuklarla uğraşırken gösterilen çabanın sadece manevi karı yok tabii ki mesleki gelişime de çok önemli katkı sağlıyor. M.K.:Sormak isteğim sorunun cevabı söylediklerinizde var ama ben istiyorum ki bakıcı annelerimiz bu kitapçığı okuduğunda onlar için bir motivasyon olsun. Bu evlerin bazılarında beklenenden çok daha kısa sürede müthiş değişimler gerçekleşebiliyor. Biz hep deriz ya psikologun elinde sihirli değnek yoktur diye, ben bazen bakıcı annelerimizin elinde sihirli bir değnek olduğunu düşünüyorum. Siz Çocuk Evleri nde çocukların önemli bir kısmında beklenenden kısa sürede görülen olumlu yöndeki bu değişimi neye bağlıyorsunuz? Bu projede size göre çocukların rehabilite olmasını sağlayan temel faktörler neler? N.T.: Bir kere bu çocuklar ev ortamına geldiğinde kısa sürede rahatlıyorlar. Ben şuna benzetiyorum bunu: Susuz bir insan birdenbire suya kavuşursa ne yapar? Dünyanın en mutlu, en huzurlu insanı gibi hisseder. Hatta çölde susuz kaldığı zaman insan serap görür biliyorsunuz, su vadisi görür, tekrar tekrar gidip bakar ancak bulamaz. Burada su ihtiyacı beynin çalışmasını bozar ve kişi görüntüyü resmen görür, uydurmaz. Çocukların durumu da bunun gibi. Onlarda da duygusal açlık var. Birden bire o duygusal açlığı, susuzluğu giderecek bir ortam sağlandığı zaman onlara çölde su vermişsin gibi tepki veriyorlar.burada kolay toparlayan çocuklar, temel kişiliklerinin iyi ve sağlıklı olduğunu gösteriyor. Bu çocukların temel kişilikleri iyi ve sağlıklı ki iyi bir şeyle karşılaştıkları zaman hemen hazmedebiliyorlar ve mutlu olabiliyorlar. Bu, o çocuklar için iyi bir başlangıçtır ve Çocuk Evleri nin bu çocuklar için ne kadar fonksiyonel olduğunun işaretidir. Bunlar önemli tespitler. Türkiye de Çocuk Evleri 14

sistemi mi, Koruyucu Aile sistemi mi daha uygun tartışması vardır. Koruyucu Aile sisteminin ideal olduğu söyleniyor. Fakat Koruyucu Aile sisteminin ne derece sürdürülebilir olduğu belli değil. Çocuk bir aileye bağlandıktan sonra travmatik bir şekilde ayrılmak zorunda kalabiliyor. Çocuk Evleri nde daha geniş bir destek var. Çocuklar içerisinde eve uyum sağlayamayanlar, iyileşme gösteremeyenler daha fazla yaralanmış bir kuş gibi, uçmaya henüz hazır değiller. Onların tedavi edilmesi gerekiyor. Bu çocukların diğerlerine göre kat kat daha fazla takdir, onay, övgü ve sevgi sözcüklerine ihtiyaçları var. Sorun çıkardığı zaman ilgilenmek değil de her zaman iyi bir şeyler yaptığı zaman ilgilenmek gibi. Bu şekilde sağlıklı bağlanma sağlanabiliyor ve çocuk o kişiyi model alabiliyor. Bu tarz zorlukları insanlar kendi çocuklarında da yaşıyorlar. Mesela sandviç aileler vardır. Anne ya da babadan biri mükemmeliyetçidir diğeri acelecidir. Biri Hadi hadi, çabuk ol. der, diğeri de mükemmel olsun ister. Çocuk bu durumda arada kalır, tam da yapamaz tamamen de terk edemez. Kendini suçlar, beceriksiz olduğunu düşünür ve kendisini cezalandırarak rahatlar. Cezalandırılmaktan zevk alır artık çocuk, bağırtır, sinirlendirir, dayak yer ve rahatlar. M.K: Cezalandırılmanın rahatlatıcı bir yanı vardır değil mi hocam? N.T.:Ben kötüyüm ve cezalandırılmayı hak ediyorum duygusu vardır o çocukta. Cezalandırılmak bir rahatlamadır adeta, çocuk psikolojik doyum sağlama yolunu öyle seçmiştir. Bu durum süregeldiğinde çocuğun kişiliği haline geliyor. Böyle durumlarda o çocuğun davranış biçimini o çocuk değil bakıcı anne belirleyecek. Annenin, çocuk iyi bir şey yaptığı zaman takdir, övgü ve onay cümleleri kurup çocuğun psikolojik ihtiyacını o zaman gidermesi gerekir. Böyle yaptığında çocuğun kendini suçlayarak elde ettiği tatmine ihtiyaç kalmaz. Test eden, sınırları zorlayan çocuklardır bunlar. Bu doğru yaklaşımın sonucunda çocuk yanlış davranışını yüzde 50-60 oranında azaltsa bile yeterli. Bu mümkündür. Ergenlikten önce davranışları değiştirmek daha kolaydır. M.K.: Bahsettiğiniz gibi özellikle eve yeni gelen çocuklar Siz zaten hep böylesiniz, hadi beni dövün bekliyorum. gibi cümleler kurabiliyorlar. 15

N.T.:Çocuk onu kızdırmak, öç almak için yapmıyor. Ben dayağa layığım duygusu yaşıyor. Bu çocuğa Sen iyi ve akıllı bir çocuksun, dövülmeden davranışlarını düzeltebilirsin. denmeli. Çocuğu karşımıza alıp değiştirmek değil yanımıza alıp yönlendirmek lazım. Yani karşımıza alıp Ne biçim çocuksun, neden böyle yapıyorsun! denildiği zaman onda savunma duygusu oluşuyor ve daha çok bunu hak ediyorum diye düşünüyor. Bir insan tamamen kötü de değildir tamamen iyi de değildir. Onun iyi yönlerini ön plana çıkarıp Bak sen iyi özellikleri olan sevgiye layık bir çocuksun ama şu davranışın sana yakışmıyor. denilerek yaklaşıldığı zaman o çocuk değer gördüğünü, kendisine güvenildiğini hisseder. Bir müddet sonra o tarz yöntemlere ihtiyaç hissetmez. Direnci yönlendirmek gerekiyor. Direnci karşına almak onu güçlendirir halbuki yanına aldığında onu yönlendirmiş olursun. M.K: Kaynaklara baktığımızda Peygamber Efendimizin bir çocuğa ceza verdiğine, onun haysiyetini, onurunu zedeleyici bir davranışta bulunduğuna rastlamıyoruz. O, çocukları terbiye etmiş ancak hoşgörüyle ve sevgiyle. Kuran-ı Kerim e baktığımızda da Mekki ayetlerde insanların cennet ve cehennem ile terbiye edilirken, müminlerin imanının kemale erdiği Medine dönemindeki ayetlerde Allah sever/ sevmez. ifadesine yer verildiğini görüyoruz. Nihai olarak Allah müminlerin onun sevgisinden mahrum kalmaktan korkmasını istiyor. Kamil insan yetiştirmek hedefiyle çıkılan bu yolda siz çocukların disiplininde nasıl bir yol öneriyorsunuz? N.T: Çocuğun disiplininde tutarlılık çok önemli. Bununla ilgili yapılan bir deneyde çocuk sallanan bir bacağa bakıyor. Çocuğun gözlemlediği bu bacak bir gün öyle bir gün böyle sallanıyor. Gözlemlediği durumda tutarsızlık var yani. Bu durumda çocuklardaki güven verici ve korku verici etkiye bakılıyor. Tutarlılık olan durumda çocuk o durumu tehdit olarak görmüyor. Ancak tutarlılığın olmadığı durumda çocukta devamlı bir korku oluşuyor. Bu deney çocuğun kendini mutlu, iyi hissetmesi için tutarlılığın gerekli olduğunu ortaya koyuyor. Diğer önemli bir ilke de çocukla göz kontağı kurulması. Bunu yaparken çocukla konuşmuyorsunuz ama elinizi omzuna atıyorsunuz, başınızı yüzüne dayıyorsunuz ve belki 15-20 dakika bir göz teması kuruyorsunuz. Bu sözel olmayan iletişim ve kurulan fiziksel temas bağlanmayı güçlendiriyor. Hiçbir şey yapmasanız bile çocukta duyguları okuma ve kendini 16

güvende hissetme gibi sağlıklı bağlanmaya dair duygular oluşuyor. Annelikte bir diğer önemli ilke de niyet kavramının çocukta bilinmesini sağlamak. Yapılan iş çocuğun canını acıtsa da niyetin iyi olduğunu, niyetle yapılan davranışın farkını çocuğa öğretmek çok önemli. Çocukta soyut düşünce gelişmediği ve beyin, teori üreten bir zihin haline gelmediği için yapılan hareket hoşuna gitmediğinde çocuk onun kötü olduğunu düşünüyor. Ancak Bak burada iğne yaparak senin canını yakıyoruz ama niyetimiz seni iyi etmek. Bu senin iyiliğin için. denildiği zaman niyetle davranış arasındaki farkı anlıyor. Çocuğun konforunu bozan bir şeyi ona yaptırdığınızda, örneğin ayakkabısını giydirdiğinizde, bir yerde beklettiğinizde bunu kendisine yapılan bir kötülük gibi algılar, haksız bir saldırıya maruz kaldığını düşünür. Ama bunun arkasındaki niyeti anlatırsanız çocuk niyetli paylaşımı öğrendiği için soyut düşünce becerisi geliştirir. Bunların hepsi annelik ilkeleri. M.K.: Yani ikna etmek yaptırım uygulamaktan daha öncelikli? N.T: Ödül ceza sisteminde çocuğa gerekçeleri anlatıldığı zaman çocuk bunu haksız bir uygulama olarak görmez. Çocuğun beyninin ödül ceza sistemini geliştirmektir aslında annelik. Bahsedilen Mekki ayetlerde cennet cehennem vurgusunun çok yapılmasının nedeni o dönemin Müslümanlar için çileli bir dönem olması ve karşılarında zalim bir topluluğun bulunması. O dönemde kısa vadede menfaat bekleyemezsiniz. O zahmetli, çileli dönemde insan ancak öldükten sonra kazanacağı büyük bir mükafatı hayal ederek o çileye katlanabilir. Yapılan beyin çalışmalarında bir insanın yemek yerken, yemek yemeği düşünürken ve yemek yiyeni seyrederken beyninin aynı bölgelerinin çalıştığı görülüyor. Yani yemek yemeyi hayal etmeyi başaran kimse de yemek yiyormuş gibi zevk alabiliyor zihnini bu konuda eğitebilirse. İnsan zihninde hayalle zevk alabilme kapasitesi var. İşte cennet ve cehennem vurgusu yapılan ayetlerde o kullanılmış ve cennetteki vaatler ön plana çıkarılmış. Yaptığımız boşa gitmiyor, bu dünyada görmeseniz bile diğer tarafta karşılığı var. mesajı verilmiş. Uzun vadeli zevkleri ve bunların gerçeklerini gördüğü zaman kişi riske girebiliyor. Öyle durumlarda zorluklarla mücadeleye karşı dayanıklılık geliştirebiliyor. Hatta bu eğitimde de vardır. Zor derslere çalışırken şu sorulur: Bu dersi neden çalışıyorsun? Bu soruya cevap verince insan içindeki 17

üşengeçlik duygularını yener. Gerçekçi bir hedefi hayal etmek bugünkü zahmete katlanılmasını sağlar. Hayal dünyasında hedefleri hatırlamak çeldiricilerle baş etmeyi sağlıyor. Bu zor dönemlerde kişi yakın mükafat yoksa uzun dönemdeki mükafatları düşünerek beyindeki o bölgeyi kullanır. Haksızlık yapanlara karşı Yaşasın zalimler için cehennem! der. Cehennemin varlığı kişinin zihnindeki adalet duygusuna hitap ediyor ve dayanıklılık eğitimi vermiş oluyor. Medine döneminde sevgi vurgusunun çok yapılmasının nedeni ise orada kısa vadeli mükafatların olması. Kişi sevginin kısa vadede sonuçlarını görebiliyor. Severse huzur buluyor. Olumlu bir şey yaptığında insan ilişkilerinde olumlu geri dönüşünü alıyor. Kişinin duygu eğitimi yapılmış oluyor bir bakıma. Duygularını eğiterek kişinin davranışları düzeltiliyor. Zaten bir bilginin kalıcı olması için düşünceye önce duygu katmak gerekiyor. Böyle yaptığınız zaman inanış haline geliyor ve kalıcı belleğe giriyor. Düşünceye duygu katmazsanız kalıcı belleğe girmiyor. İlk fırsatta unutuluyor. Kulağına küpe olsun sözü boşuna söylenmemiş. Şimdi anestezi ile yapılıyor gerçi ama eskiden çocuğun kulağı delinirken hoplardı. Hissettiği acı duygusu nedeniyle kulağının küpe için delindiği o günü hep hatırlardı. Çünkü o eyleme duygu ekleniyor orada. Fakat bunun kişilik haline gelmesi için tekrar edilmesi lazım. Tekrar edildiği zaman alışkanlık haline geliyor. Bu da yetmiyor tekrara devam etmek lazım. 6 ay sonra kişilik haline geliyor. Bir düşüncenin davranış haline dönüşmesi için 6 aylık takip gerekiyor. Bu nedenle çocukta doğruların tekrar edilmesi gerekiyor. Tutarlılık, kararlılık ve devamlılık çok önemli davranışların kalıcı olmasında. Bir gün öyle bir gün böyle davranırsak çocukta tutarsız disiplin oluşuyor. Böyle olunca çocukta kişilik sınırları gelişemiyor. Gevşek disiplin olduğunda çocuk nerede duracağını bilemiyor. Katı disiplin olduğunda ise çocukta korkuyla özgüven eksikliği oluşuyor. Kuşu avucumuzda tutar gibi fazla sıkarsak boğuluyor, serbest bıraktığımızda ise uçup gidiyor. Tatlı bir denge kurulmalı. İyi bir demirci ustası kimdir? Demiri sonuna kadar dövebilen ustadır. Yani yorulmayan, pes etmeyendir. Çocukla kararlı, tutarlı, birebir bir ilişki kurulduğu zaman hissettiği güven duygusu ve bir kişiyi rol model olarak benimsemesi çocuğun ruhsal gelişimine yetiyor. Bu zor değil.. Doğal olmak önemli, çocuğa güven verebilmek önemli. İstisnadır bunları yaptığında düzelmeyen çocuk. Amerikan Psikiyatri Birliği nin bir kongresinde aldığım bir not var. Çok ağlayan bebek polikliniği açılmış. Sebepsiz ağlıyor bu çocuklar Ve yapılan araştırmalarda bu çocuklara annelerinin güven veremediği 18