Aziz AYVA * Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Konya, TÜRKİYE



Benzer belgeler
Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi

ÖZGEÇMİŞ. 4. Öğrenim Durumu :Üniversite Derece Alan Üniversite Yıl Türk Lisans. Halk Atatürk Üniversitesi Türk Halk Hacettepe Üniversitesi 1971

Portakal Portakal tatlı serin Başıdır yemişlerin. Onda güneşin rengi, Parlar gibidir sanki.

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi ARILAR GRUBU

I TÜRK SANATINDA MEYVE FRUITS IN TURKISH ARTS 7

İnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER

SYMBOL OF LOVE: APPLE

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI ARALIK AYI BÜLTENİ

*Edebi Sanatlar ve Örnekleri Mecaz. Teşbih

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ

Betül Erdoğan.

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

Sezen Aksu 2. Çok Ayýp. Söz - Müzik: Sezen Aksu. Kulaðýma geliyor, atýp tutuyorsun, ileri geri konuþuyorsun aleyhimde. Çok ayýp, çok ayýp.

5 YAŞ AYLIK BÜLTEN ARALIK 2018

2. SINIF. KODU DERSİN ADI T U K Ects KODU DERSİN ADI T U K Ects. 3. SINIF V. YARIYIL VI. YARIYIL KODU DERSİN ADI T U K Ects KODU DERSİN ADI T U K Ects

KARACAOĞLAN DEYİŞLERİ

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

TÜRKÇE EĞİTİMİ BÖLÜMLERİNDE HALK EDEBİYATI DERSLERİNİN YETERLİLİĞİ

Pir Sultan ABDAL. Sana kıyanlar tarihin kara sayfalarında, sen ise milyonların kalbindesin Ey Ali Aşığı Pir Sultan

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN

ÖZGEÇMİŞ II. Akademik ve Mesleki Geçmiş

MAYIS AYI EĞİTİM PLANI

FOLKLOR ARŞİVİ'NİN BUGÜNKÜ DURUMU

DEĞERLER EĞİTİMİ SINIF İÇİ ETKİNLİK PLANI MAYIS-HAZİRAN AYI İŞLENEN DEĞER: AİLEMİZİ ARKADAŞLARIMIZI VE HAYVANLARI SEVMEK ARKADAŞ SEVGİSİ DOSTLUK

IX. HAFTA HİN 412 KLASİK SANSKRİT EDEBİYATINDAN SEÇMELER

Şimdi noktalama işaretlerinin neler olduğunu ayrıntılarıyla görelim. Anlamca tamamlanmış cümlelerin sonunda kullanılır.

ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI. Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi

TEK TEK TEKERLEME. Havada bulut Sen bunu unut

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

1. SINIF TÜRKÇE. Copyright YAZAR Ahmet KÜÇÜKAYDIN Hacer KÜÇÜKAYDIN. KAPAK TASARIMI Resul KÖSE. DİZGİ - SAYFA TASARIMI Resul KÖSE

HAZİRAN 2014/2015 ANASINIFI BÜLTENİ. Haziran 2015 Bülten

Yücel Terkanlýoðlu. HTML clipboard. Yaþamadýklarýndýr Dünyan! Uykuyla geçirdiðim her an, Benim için yitik bir zaman. Rüyayla devirdiðim kazan,

-Anadolu Türkleri arasında efsane; menkabe, esatir ve mitoloji terimleri yaygınlık kazanmıştır.

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ

HAYALİ, EFSANEVÎ VARLIKLAR VE İLİMLER

BURDURLU HOCA DAN YURT SÖYLENCELERÝ

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi YILDIZLAR GRUBU ARALIK

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU PAPATYALAR SINIFI ARALIK AYI BÜLTENİ

FRUIT IN POEMS OF KARACAOĞLAN

İÇİNDEKİLER BÖLÜM I BÖLÜM II. vii GİRİŞ / 1 ÇOCUK VE KİTAPLARI / 17

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi 2018 ARALIK AYI EĞİTİM BÜLTENİ

Buse Akbulut. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Kültür Tarihimizde Meyve

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

ETKİNLİKLERİN İLK HAFTASINDA AŞAĞIDA BELİRTİLEN ÇALIŞMALAR GERÇEKLEŞTİRİLMİŞTİR.

-Rubai nazım şekli denince akla gelen ilk sanatçı İranlı şair.. dır.

Maksut Genç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

YÜKSEL ÖZDEMİR. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

TEMA: OKULUMUZU TANIYALIM KONU: OKULUMUZ TARİH: 01 EYLÜL / 30 EYLÜL YAŞAYAN DEĞERLER: SEVGİ

ÖZ GEÇMİŞ. Bingöl Masalları (İnceleme-Metin), (Danışman Prof. Dr. Esma ŞİMŞEK)

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

05/09/2015 ÖZEL ASÇAY ANAOKULU 3 YAŞ GRUBU HAFTALIK BÜLTEN

03-07 NİSAN 2017 MAVİ YUNUSLAR SINIFI HAFTALIK BÜLTEN

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?

ÖZGEÇMİŞ ESERLER. Kişisel Bilgiler. Telefon Doğum Tarihi Yabancı Dil İngilizce (ÜDS:75 Ekim 2012)

5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ

EYLÜL AYI BÜLTENİ(İnci Taneleri)

Ö.Ç BİLFEN OKULLARI GÜNLÜK EĞİTİM PROĞRAMI 6YAŞ 20.EKİM.PAZARTESİ-25.EKİM.CUMA

Ay Yine Gecikti. Ferhat Şahnacı

Ö.Ç BİLFEN ANAOKULU 5 YAŞ GRUBU GÜNLÜK EĞİTİM PROGRAMI

ıkaracaoġlan'a AİT OLDUĞUNU SANDIĞIMIZ YENİ BULUNAN ŞİİRLER

TÜRK EDEBİYATI 10. SINIFLAR 17 Nisan 2015

EĞİTİM VE ÖĞRETİM DÖNEMİ DENİZYILDIZI GRUBU MART AYI BÜLTENİ

Fen - Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü

SAKA (SAtır KApama) Ağustos Umut & Yeşim Uludağ SAKA V. 1.0

Kitap Değerlendirmeleri. Book Reviews

Birbirimize anlatacağımız ne çok şey var; düşündünüz mü? İşte bu yazma nedenlerimden biri. İlki...

Ö.Ç BİLFEN ANAOKULU 5 YAŞ GÜNLÜK EĞİTİM PROGRAMI

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - I

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

3 YAŞ EKİM AYI TEMASI

Ana başa taç imiş. Her derde ilâç imiş. Bir evlât pîr olsa da. Anaya muhtaç imiş. seyin Nail Kubalı

ÖZGEÇMİŞ. 1. Adı Soyadı Salahaddin BEKKİ İletişim Bilgileri AEÜ Fen-Edebiyat Fak. Türk Dili ve Edebiyatı Adres Bölümü Bağbaşı Yerleşkesi KIRŞEHİR

Savaş, kahramanlık ve vatan sevgisi gibi konuları destansı ve abartılı bir anlatımla işleyen şiirlerdir.

Eyup AKŞİT. arapcadersi.com

Yýldýz Tilbe 1 ADAM OLSAYDIN. Söz-Müzik: Yýldýz Tilbe. Sevdim olmadý yar, küstüm olmadý yar. Kendini arattý, beni bulmadý yar

ELİT GENÇLER ANASINIFINDAN MEKTUP VAR! GÜLEN YÜZLER SINIFI BU HAFTA YAPTIKLARIMIZ...

"Cennet cennet, dedikleri, Birkaç Melek, birkaç huri, isteyene ver anları, Bana seni gerek seni" diyerek Allah'a olan aşkını dile. getirir.

Müslim Uyğun. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

yuvarlak masa yeşil erik üç kalem ihtiyar adam

İletişim Yayınları 2472 Çağdaş Türkçe Edebiyat 426 ISBN-13: İletişim Yayıncılık A. Ş. 1. BASKI 2017, İstanbul

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU UĞUR BÖCEKLERİ SINIFI KASIM AYI BÜLTENİ

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama Haftanýn Testi...25

içindekiler Önsöz 7 Motif ve Metin Merkezli Anlama - Açıklama Üzerine Düşünceler 9 Günümüz Adana Aşıklık GeleneğindeMizah 31

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

Artık başkalarının mali başarılarımı desteklemelerine izin veriyorum. Benim refahımın, mali başarımla bir ilişkisi yok.

gösteren gösterilen biçim anlam

Kaya atlar ne yer? Leyla atlar ot yer. Kaya itler ne yer? Leyla itler et yer. Kaya ayılar ne yer? Leyla ayılar armut yer. İri iri armut yerler.

BİZE KATILIR MISINIZ?

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Şiir Anadan Örnekler. Köyden ayrılalı nice yıl oldu Yıkıldı evimiz selinen doldu Hani bacı kardeş nerede kaldı özlüyorum ben seni güzel Alvar

Bir sözcüğün zihinde uyandırdığı ilk anlama gerçek anlam denir. Kelimelerin sözlükteki ilk anlamıdır. Bu yüzden sözlük anlamı da denir.

DÜNYA İNSANLIK AİLESİNİN YÜZAKI YAZARLARINDAN!... Ekmel Ali OKUR; Hemşerimiz, Adanalı, Adam gibi adam! İnşaat Mühendisi,

TEMA: OKULUMUZU TANIYALIM KONU: OKULUMUZ TARİH: 01 EYLÜL / 30 EYLÜL YAŞAYAN DEĞERLER: SEVGİ

KARACA0ĞLAN4IN ŞİİRLERİNDE TEKNİK

TÜRK MİTOLOJİSİ DR.SÜHEYLA SARITAŞ 1

timasokul.com / bilgi@timasokul.com

1 Anne çocuğuna ne öğütlüyor?

PROF. DR. SAİM SAKAOĞLU NUN MADDE VE BÖLÜM YAZDIĞI ANSİKLOPEDİLER, TOPLU ESERLER, SEÇİLMİŞ MAKALELER VE BİLDİRİLER

EĞİTİM ÖĞRETM YILI MUSTAFA ŞIK İLKOKULU 4. SINIF TÜRKÇE KONU VE KAZANIMLARI

Transkript:

Tarım Bilimleri Araştırma Dergisi 2 (1):93-98, 2009 ISSN: 1308-3945, www.nobel.gen.tr Âşıkların Di li nde Elma - Sevgi li İli şkisi Aziz AYVA * Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Konya, TÜRKİYE * Sorumlu Yazar Geliş Tarihi : 25.11.2009 e-posta: azizayva@mynet.com Kabul Tarihi : 10.12.2009 Özet Elma, Türk halk edebiyatı ve folklorunda bir motif olarak bolluğun, bereketin, zürriyetin, yaşamın, sağlığın sembolü olarak sözlü ve yazılı kaynaklarda kullanılagelmiştir. Bu çalışmada da, âşık edebiyatının temsilcileri olan âşıkların/ozanların şiirlerinde sevgililerin fizikî özelliklerinin ifade edilmesinde renginden, şeklinden ve tadından dolayı elmanın bir benzetme unsuru olarak kullanılması ele alınmıştır. Anahtar Kelimeler: elma, âşık şiiri, âşık, benzetme sanatı (teşbih). Apple-Darling Relation in The Sayings of Troubadours Abstract The apple which has been used in written and oral sources as a symbol of abundance, fertility, descendance, life and health is a motif in Turkish folk literature and folklore. The troubadors who are the representatives of troubadour literature have used the apple to describe the physical properties of the darlings in their poems as a simile item by using its color, shape and taste. And this study aims to show the usage of the apple in folk literature. Key Words: apple, troubadour poems, troubadour, simile. GİRİŞ Türk halk edebiyatı ve folklorunda geniş bir yere sahip olan elma motifi değişik fonksiyonlarla karşımıza çıkmaktadır. Başta bolluk olmak üzere soyun devamlılığının, ebedîliğin, gençliğin, güzelliğin, gücün, sağlığın, sevginin ve inancın sembolü olarak tasavvur edilmiştir. Anlatmaya dayalı türlerde bu özellikleriyle karşımıza çıkan elma, bir motif olarak diğer türlerde de koruna gelmiştir. Asıl konumuza geçmeden önce Türk halk edebiyatı ve folklorunda elmanın bir motif olarak nasıl göründüğüne kısaca göz atalım: - Halk edebiyatının hemen bütün türlerinde, mitolojide, inanmalarda, halk hekimliğinde elmanın bir motif karşımıza çıktığını söyleyebiliriz. - Niçin elmayı soyarak, armudu sayarak yemeliyiz? - Çocuk oyunlarında niçin elma deyince çık, armut deyince çıkma komutunu veririz? - Anadolu ve Türkistan sahası Türk halk hikâyelerinde/ destanlarında kahramanların doğumu bir dervişin verdiği elmanın yenmesi sonucunda gerçekleşmektedir. Aynı metinlerde kahramanın en büyük yardımcısı olan at da, evdeki cılız atın bu elmanın kabuğunu yemesi sonucunda doğmaktadır. - Manas Destanı nda Yakup Han karısı Cıyırcı Hatun un bir erkek evlât doğurmamasını elmalı yerde yatıp yuvarlanmamasına bağlamaktadır. - Aşıklık geleneğinde görülen bade içme yollarından birisi de âşığa rüyasında elma verilmesidir. Aşık Zülâlî, Aşık Kul Sabri, Aşık Er Mustafa ve Aşık Ummanî âşıklıklarını rüyalarında kendilerine elma verilerek kazanmışlardır. - Türk masal ve efsanelerinde Hz. Hızır ın çocuk sahibi olmak isteyen çiftlere verdiği elma bir zürriyet sembolü olarak görülmektedir. - Halk hekimliğinde; böbrek, karaciğer rahatsızlıkları, ekzama, romatizma, deri döküntüsü, cilt yaralarının tedavisi, şeker hastalığının tedavisi, sinirsel rahatsızlıklar ve sarılığın tedavisinde de elmanın kullanıldığını görüyoruz. - Masallarda şehzadeler, dervişin verdiği elma sayesinde güç kazanıyor ve düşmanlarına korku veriyorlardı. - Zümrüdü Anka masalında ölümsüzlük ilâcı olarak narın yanında bazı varyantlarda özellikle elmanın seçildiğini görüyoruz. - Anadolu ağızlarında kullanılan; yanıl, yusuf, söğüt, çiğit, yeşil papaz, kış yusufu, şık osman, ferik, cebesığmaz, alyanak, güz elması, yaz elması, hanımkız, şeker elma, tatlı elma, hünkâr, hüsnüyusuf, vb. mahallî elma adlarının çokluğu ve çeşitliliği de Türk ad bilimi açısından ve Türk milletinin elma kültürünün zenginliğini göstermesi bakımından son derece önemlidir. - Elmanın; sevgilinin güzelliklerinin sayılmasındaki ilk ipucunu da, Pembe yanah, al dudah şeklinde sorulan ve Türk düşünce sistemini yansıtan bir bilmecede buluyoruz. Dal üstünde al yanak, inanmazsan ye de bak, Dal üstünde al yanak oğlan ve Dilberin yanağıdır, temmuz ayı çağıdır; vatanını sorarsan Amasya nın bağıdır. şeklindeki bilmecelerde de sevgilinin yanağı elmaya benzetilmiştir. - Elmanın Türk halk edebiyatı ve halk kültüründeki yeriyle ilgili olarak Işıl Altun un, Türk Halk Kültüründe Elma, Esma Şimşek in, Ölümsüzlük İlâcı Elma ve

94 A. Ayva / Tabad, 2 (1): 93-98, 2009 Türk Folklor ve Halk Edebiyatında Elma adlı makaleleri bu arada anılabilir. Söz konusu makalelerde Altun ve Şimşek, masaldan inanmaya, türküden efsaneye halk edebiyatında elmayı irdelerken Şimşek ikinci makalesinde ölümsüzlük ilacı olarak mitolojide ve halk hekimliğinde elmanın izini sürmektedir. Rukiye Büyükoflaz da, Halk Anlatmalarında Elma Motifi Üzerine Bir Araştırma adlı (2004) yüksek lisans tezinde elma motifini incelemiştir. Görüldüğü gibi elma Türk folklorunda ve düşünce sisteminde çok değişik amaçlarla bir motif olarak devamlılık gösteriyor. Âşıkların Dilinde Elma Divan Edebiyatı nda görülün kalışlaşmış benzetmeler (mazmun) halk edebiyatında da vardır. Buna göre âşıklar, sevgililerini anlatılırken yeşil başlı ördek, inci diş, elma yanak, badem göz, kiraz dudak, keman kaş, sırma saç, selvi boy gibi benzetmeleri sıkça kullanılmıştır. Sözlü gelenekte olduğu gibi yazılı kültürde de elmanın rengi ve şekli âşıkların şiirlerine konu yaptığı sevgilinin tasvirinde çeşitli söz sanatları çerçevesinde sıkça kullanılmıştır. XVI. Yüzyılın başlarında yazıya geçirilen Dede Korkut Hikâyeleri nde Dirse Han, karısının güzelliğini soyluluğunu anlatırken ona Güz almasına benzer alma yanaklum diye seslenir. Yine, Kanlı koca Oğlu Kan Turalı Boyu nda; Kanturalı, Selcen Hatun un vasıflarını sayarken Kar üzerine kan tammış gibi kızıl yanaklum demektedir. Her iki ifadede de yanak kelimesi sevgilinin güzelliğinin vasfı olarak tasvir edilmiş ve değişik şekillerde ve benzetmelerde ele alınmıştır. İlk ifadede yanak renginden, şeklinden ve canlılığından/tazeliğinden dolayı güz elmasına, ikincisinde ise kar üzerine damlamış bir damla kana benzetilmiştir. Bu ikinci ifadede de açıkça dile getirilmemiş bile olsa yanağın elmayla ilişkisini düşünebiliyoruz. Zira, Karacaoğlan ın aşağıda incelemiş olduğumuz Alma alma yanakları al gibi mısrasıyla başlayan dörtlüğündeki, Sandım kan damlamış karın üstüne. ifadeleri bu görüşümüzü desteklemektedir. Bu da gösteriyor ki âşıklarımızın kullanmış olduğu bu kalıp ifadelerin tarihî-edebî metinlerimizde, kültür birikimlerimizde izleri vardır. Farklı coğrafya ve farklı çağlarda yaşamış olan âşıklarımızın şiirlerinde sevgililerin tasviri yapılırken elma motifinin yaygın bir şekilde kullanıldığını görüyoruz. Aşıklar, söz konusu şiirlerinde elma motifini sevgililerinin yanağını tasvir ederken kullanmışlardır. Başka bir ifadeyle söylersek bu şiirlerde hemen daima yanak elmaya benzetilmiştir. Az sayıda şiirde ise bu benzerlik elma-göğüs arasında kurulmuştur. Halk hikâyesi anlatan âşıklar da sevgililerini anlatırken birtakım hazır kalıplardan yararlanmışlardır. Bu hazır kalıpların biri şöyledir: Aya diyer, sen doğma ben doğayım, Güne diyer sen çıkma ben çıkayım, Ayın on dördü gibi, Yusuf Züleyha nın yirmi dört güzelliğinin tamamı, Onda hatm olunmuştu. O elma yanak, billur bulak, Baharda açan nergis çiçeği gibi tir tir titrerdi, Sanarsın Allah ilk levh-i kalemi ona çalmıştı. İncelemiş olduğumuz şiirlerde; kırmızı, kızıl, al renkleriyle tanımlanan elmanın; sevgilinin çoğunlukla yanağı, göğsü ve yüzü ile ilişkisi üzerinde durulmuştur. Bir şiirde ise atın gözü, sevgiliden aktarma yapılarak elmaya benzetilmiştir. Bu şiirlerde bir kültür birikimi olarak âşık şiirinin hazır söz kalıplarının yanında orijinal söyleyiş örnekleri de görülebilmektedir. Meselâ, elma yanak söyleyişi bu benzerlik ilişkisinin âşık şiirine malolmuş bir kalıp ifadesi olmuştur. Yine, tersinden bir örnek verecek olursak, Anadolu ağızlarında kullanılan alyanak çeşidi elma da bu ilişkinin bir yansımasıdır. Başta teşbih olmak üzere, teşbihin tekâmül etmiş şekli diyebileceğimiz istiare (açık/kapalı), mecaz, mecaz-ı mürsel, kinâye, tenâsüp, teşhis gibi edebî sanatlarla sevgilinin tasvirinde elmanın şekli, tadı, rengi, cinsi ve türüyle âşıklara ilham olduğunu tespit ettik. Biz, konuyu ele alırken dikkatimizi, söz sanatlarının teknik özelliklerine/çeşitlerine vermek yerine sevgilinin tasviri esnasında elmanın ele alınışına vermeyi uygun görüyoruz. Yaklaşımımız elma ve sevgili ilişkisi üzerinde yoğunlaşacaktır. Âşıkların Dilinde Elma-Sevgili İlişkisi Başta âşıkların zirvesi diyebileceğimiz Karacaoğlan olmak üzere, Ercişli Emrah, Seyranî, Dadaloğlu, Silleli Surûrî, Pir Sultan Abdal, Noksanî nin şiirlerinde ve türkülerdeki elma-sevgili ilişkisi üzerinde duracağız. Örnek dörtlüklerle/bentlerle bu ilişkiyi gösterelim: Elma-Yanak İlişkisi Alma alma yanakları al gibi, Boyu uzar gider selvi dal gibi, Seherde açılan gonca gül gibi, Sandım kan damlamış karın üstüne. (Sakaoğlu, 2004: 411) 17. yüzyılın zirve âşıklarından Çukurovalı Karacaoğlan, şiirlerinde sevgililerinin peşine düşmüş, âdeta onları yağlı boya bir tablo gibi resmetmiştir. Yukarıdaki dörtlüğünde hayatı boyunca peşlerinden koştuğu sevgililerinden birini tasvir etmektedir. Ona göre sevgilisinin yanakları güzelliğinden şeklinden ve sağlıklı/canlı görünüşünden dolayı elmaya benzemektedir. Baştaki yineleme yoluyla da sevgilinin âdeta temel vasfının altını çizmektedir. Hey ağalar ben bir hata işledim, Gamı koydum, kasâvete başladım, Alma deyi al yanağı dişledim, İncitmişim dökülmesi diş ile. (Sakaoğlu, 2004: 408)

A. Ayva / Tabad, 2 (1): 93-98, 2009 95 Karacaoğlan bu dörtlüğünde sevgilisi karşısında kendini o kadar kaybetmiştir ki sevgilisinin alma diye al yanağını dişlemiştir. Burada da sevgilinin yanağı renginden ve canlılığından (sağlıklı oluşundan) dolayı elmaya benzetilmiştir. Şan alsın da dostun bahçası, bağı, Derilmiştir gülü, geçmiştir çağı, Yusuf almasına dönmüş yanağı, Onu öpmek değil, dişlemek gerek. (Sakaoğlu, 2004: 472) Bu dörtlükte de sevgilinin yanağı Yusuf almasına benzetilmiştir. Karacaoğlan ın elmayı Gürün, Yusuf, yanıl şeklinde adlandırmasına bakarak milletimizin elmayı adlandırmalarının da bu arada bir araştırma konusu olabileceğini belirtelim. Dördüncü mısradan hareketle Yusuf alması nın tadının çok güzel olduğunu söyleyebiliriz. Zira âşığımız elmaya benzettiği yanağı öpmekle yetinmemekte, onun tadına da bakmak istemektedir. Bir çift bülbül geldi, kondu çimene, Başı yeşil, ayakları kırmızı. Bal akıyor lisânından, lebinden, Al yanaklar alma gibi kırmızı. (Sakaoğlu, 2004: 434) Karacaoğlan sevgililerini tasvir etmeye devam ediyor. Kırmızı redifli bu şiirinde sevgilinin tasvirine elma gibi kırmızı yanaklardan başlaması da dikkat çekicidir. Yukarıdaki dörtlüğünde benzetme sanatının bütün unsurları bulunmaktadır. Sevgilinin yanakları renginden dolayı elmaya benzetilmiştir. Karacaoğlan birçok şiirinde sevgilisinin yanağını elmaya benzetmiştir ki burada yanağın sıfatı olarak alın kullanılması da pekiştirme yapmıştır. İki bülbül geldi kondu dikene, Başı yeşil ayakları kırmızı. Şeker ezmiş dudağından diline, Yanakları alma gibi kırmızı. Benim yârim küçücüktür hastadır, Şeker yemiş dudakları bestedir, Ala gözler kara kaştan ustadır, Yanakları alma gibi kırmızı. (Saraçoğlu, 1999: 423). Karacaoğlan ın çağdaşı Ercişli Emrah da, Karacaoğlan ın yukarıdaki dörtlüğünde olduğu gibi sevgilinin yanağını, renginden dolayı elmaya benzetmiştir. İki şiir arasındaki benzerlik âşıkların birbirlerinden etkilenmiş olabileceğini gösteriyor. Şimdilik bu konuya girmiyoruz. Nazlı dilber isyanıma kalmaya, Yanağın benzettim kızıl elmaya, Bu âşık Seyrânî seni almaya, Devlet âlîşandan ferman getirdi. (Çatak, 1992: 142). Develili Seyranî de âşıklık geleneğindeki bu orijinal benzetmeyi kullanmayı ihmâl etmemiş ve almaya ahdettiği sevgilisinin yanağını kızıl elmaya benzetmiştir. Bu arada elmanın renginden dolayı al, kırmızı, kızıl gibi değişik sıfatlarla adlandırıldığını da söyleyelim. Nasıl medhedeyim söyle güzeli, Elinde bergüzar gülinen oynar, Alma yanak, kiraz dudak, diş sedef, İspir ala gözler milinen oynar. (Sakaoğlu, 2004: 472) Karacaoğlan yukarıdaki dörtlüğünde, sevgilisini nasıl öveceğini bize sorarak istifham sanatı yapmış, sonra da onun güzelliğini saymaya başlamıştır. Üçüncü mısrada sevgilisinin yanaklarını elmaya, dudaklarını kiraza ve dişlerini de sedefe benzetmiştir. Bu benzetme kalıpları aynı zamanda âşık şiirinin mazmunlarıdır. Dinleyin ağalar medhin eyleyim, Elma yanaklımın, kara kaşlımın. O gül yüzlerine kurban olayım, Dal gerdanlımın da sırma saçlımın. Noksanî de, Karacaoğlan gibi sevgilisini medhederken yanaklarını elmaya benzetmiş ve gelenekteki bu hazır söz kalıbından yararlanmıştır. Penceresi parmaklı, Şerife m elma yanaklı, İstedim de vermedin, Kızın çok mu kıymatlı? Sevgilinin yanaklarının elmaya benzetilmesi sadece âşık şiirinde değil, insanımızın tüm içtenliğiyle göründüğü halk türkülerinde de karşımıza çıkmaktadır. Kütahya Tavşanlı yöresinden derlenmiş yukarıdaki türküde de Şerife nin yanakları elmaya benzetilmiş ve kızını kendisine vermeyen kahramanımız kızın annesine sitemini dile getirmiştir. Elmaydım indirdiler dalımdan, Ayırdılar beni nazlı yârimden, Kurtulsaydım şu zalimin elinden, Bir ayrılık türküsünde de elmayla sevgili arasında ilişki kurulmuştur. Buna göre, dalından koparılan elmayla, yârinden ayrılan sevgili bir tutulmuştur.

96 A. Ayva / Tabad, 2 (1): 93-98, 2009 Elma-Göğüs İlişkisi Karacaoğlan sana vurgun, Döşlerin elmadan dolgun, Sevindirdin beni bugün, İnşallah Cennet görürsün. (Sakaoğlu, 2004: 560) Karacaoğlan bu dörtlüğünde sevgilisine seslenmektedir. Halk şiirinde sıkça kullanılan bu benzetme kalıbında Karacaoğlan, sevgilisinin göğüslerini âdeta elmayla karşılaştırma yaparak elmaya benzetmektedir. Yârimin geydiği atlasın hası, Silindi gönlümün kalmadı pası, Koynunda beslemiş Gürün alması, Memesin emerken ağz ırast geldi. (Sakaoğlu, 2004: 441) Yukarıdaki dörtlükte de Karacaoğlan sevgilisinin göğüslerini, Gürün almasına benzetmektedir. Güründe yetişen Hünkar Elması özellikle kendine has doğal yağlı kabuğu ve lezzeti ile tanınır. Ülkemizin birçok yöresinde yetişen elmalara kıyasla da daha büyüktür. Hünkâr elmasının kokusu da tadına ayrı bir lezzet katar. Yağlı kabuğu sıkça yöre halkının şakalarına konu olmuştur. Sadece Gürün ve çevresinde yetişen bu elmanın namını duyan Karacaoğlan sevgilisinin göğüslerini de bu seçkin elmaya benzetmiştir. Ak sayalar geyip karşımda durma, Çok yalan söyleyip yüzüme gülme, Sevdiğim sinende kırmızı alma, Aceb elim sunsam berelenir mi? (Sakaoğlu, 2004: 425) Karacaoğlan bu dörtlüğünde biraz da utanarak sevgilisine seslenmektedir. Aşık sevgilisinin sinesindeki göğüslerini kırmızı elmaya benzetmekte ve bu kırmızı elmaya elini uzatmak için âdeta izin istemektedir. Aşığımızın sınırları aşmamaya özen gösterdiğine de şahit oluyoruz. Henüz dilber girmiş on üç yaşına, Çoğunu bend etmiş sırma saçına, Terlemiş memeler koynun içine, Elma mıdır, turunç mudur, nar mıdır? (Akça, 1940, 29-30). Silleli Surûrî de elma sevgili ilişkisinin dışında kalamamıştır. Surûrî nin, birçok kişiyi kendine kul köle etmiş körpe sevgilisinin koynunun içinde terlemiş memelerinin ne olduğuna karar veremediğini görüyoruz. Bu dörtlükte âşığın, sevgilinin göğüslerini turunç ve narın yanında, ilk sırada sayılmasına dayanarak özellikle elmaya benzettiğini anlayabiliyoruz. Yârimin zülüfü destedir deste, Verirler şâkirdi öğretir usta, Bir alma getirdim, gümanım dosta, El sürüp koynunu aramadım ben. Karacaoğlan ömrü boyunca güzellerin, sevgililerin peşinden koşmuş, onların türkülerini söylemiştir. Kavuşamadığı sevgililerinden birine hitaben söylediği, ona sitem ettiği şiirlerinden birinde âşık sevgilisinin koynunu bile arayamadığını, elini uzatamadığını sitemkâr bir üslûpla söylüyor. Bir önceki mısrada bir alma getirdim deyişleri ve alt mısrada koynunu aradım deyişleri arasında bir ilişki kurarak sevgilisinin göğüslerini elmaya benzettiğini söyleyebiliriz. Kendisine yüz vermeyen sevgilisini dostlarından kıskandığını anlıyoruz. Benim yârim şu dünyada birinci, Aklımı başından aldı görüncü, Almayı, ayvayı, narı, turuncu, Dördünü götüren dal incinir mi? (Sakaoğlu, 2004: 453) Sevgilisinin dünyada birinci olduğunu, onu görünce aklının başından gittiğini dile getiren Karacaoğlan kapalı bir şekilde de olsa dört meyveyi sevgilisinin güzellik unsurlarıyla ilişkilendirmektedir. Hangi meyvenin hangi organı işaret ettiğini belirtmemekle birlikte biz şimdiye kadarki örneklerden hareketle yorumu sizlere bırakıyoruz. Kiminiz elma-yanak diyecek kiminiz elma-göğüs Karacaoğlan der ki: Bahçene girdim, Tomurcuk güllerin goncasın derdim. Sevdiğim, göğsünde dört nişan gördüm, Bir elma, bir ayva, bir nar, bir kiraz. Karacaoğlan yukarıdaki dörtlüğünde sevgilisinin bahçesine girdiğini, tomurcuk güllerin goncasını derdiğini ve onun göğsünde dört nişan gördüğünü söylemektedir. Bu nişanlar; elma, ayva, nar ve kirazdır. Genel olarak mısrada göğüs elma, ayva ve nara benzetilmiştir. Elma-Yüz İlişkisi Dedim elma nedir dedi yüzümdür, Dedim sırma nedir dedi zülfümdür, Dedim zeytin nedir dedi gözümdür, Dedim daha var mı söyledi yoh yoh. (Saraçoğlu, 1999: 403). Dedim ala nedir dedi gözümdür, Dedim şeker nedir dedi sözümdür, Dedim alma nedir dedi (y)üzümdür, Dedim öpeyim mi söyledi yoh yoh. (Saraçoğlu, 1999: 188).

A. Ayva / Tabad, 2 (1): 93-98, 2009 97 Yukarıdaki dörtlüklerde Ercişli Emrah, dedim-dedi tarzı koşma içerisinde sevgilisiyle söyleşmekte, onun güzelliklerini sevgilisinin ağzından söyletmektedir. İlk dörtlüğün ilk mısrasında âşığımızın elma sorusuna karşılık sevgilisi Selvihan da yüzümdür şeklinde cevap vermektedir. İkinci dörtlükte de sevgilisinden, almaya benzettiği yüzünü öpmek için izin istediğini, ancak sevgilisinin izin vermediğini görüyoruz. Hemen bütün Türk dünyasında görülen âşıklık geleneğinde âşıkların dilinde yanak (yüz) elmaya benzetilmiştir. Elma-Tazelik/Güzellik/Denklik İlişkisi Almanın iyisin yüke tutarlar, Çürük çarığın yabana atarlar, Kız ile gelini bir mi tutarlar, Yorma gelin yorma oğlan benimdir. (Sakaoğlu, 2004: 429) Karacaoğlan bu dörtlüğünde ise elmanın iyisi ve çürüğü ile kız ve gelin arasında bir ilişki kuruyor. Nasıl ki elmanın iyisi makbulse, âşığa göre de kız makbuldür. Burada da elma gençliğin, tazeliğin, canlılığın ve mahremiyetin izlerini taşımaktadır. Yazın evvel baharında, Teferrüçte gör almayı. Yel esip yere düşmeden, Budağında kır almayı. Mevlâm öğmüş de yaratmış, Mor menevşe boynun eğmiş, Yavrumun elleri değmiş, Al yüzüne sür almayı. Perişan gönlüm perişan, Almadır âşıka nişân, Almasız yare kavuşan, Ah eder anar almayı. (Sakaoğlu, 2004: 431) Yukarıdaki dörtlüklere baktığımız zaman bir bütün olarak sevgilinin elmaya benzetildiğini görüyoruz. Karacaoğlan şiirin ilk dörtlüğünde, elmaya benzettiği sevgilinin taze baharında, yel esip yere düşmeden alınması gerektiğine işaret etmektedir. Yoksa, rakiplerle adı çıkan bir sevgili âşığın namına, şanına yakışmayacaktır. Allah Allah desem gelsem, Hakkın divanına dursam, Ben bir yanıl alma olsam, Dalında bitsem ne dersin? Sen bir yanıl alma olsan, Dalımda bitmeğe gelsen, Ben bir gümüş çövmen olsam, Çeksem indirsem ne dersin? Pir Sultan Abdal da yukarıdaki dörtlüklerinde elmasevgili ilişkisini işlemiştir. Aşık ilk dörtlükte sevgilisine dalında/yanında/hayatında bir elma olmak istediğini kendisinin buna ne diyeceğini sormakta; ikinci dörtlükte de sevgilisinden umudunu kesmiş olarak sevgilisinin, kendi dalında bir yanıl alma olmasını istemekte ve olması hâlinde duyacağı huzuru, saadeti hissettirmektedir. Karacaoğlan da da Yanıl almam eğip durur dalını mısrasında geçen yanıl alma Anadolu ağızlarında yer alan ve tadı, şekli ve kokusuyla âşıklara esin kaynağı olmuş bir elma çeşididir. Almayı dalından almalı değil, Çirkini güzele vermeli değil, Yavru küçük deyi döğmeli değil, Sürmeli gelinin derd aldı beni. (Sakaoğlu, 2004: 456) Bu dörtlüğümüzde ise dolaylı bir ilgi söz konusudur. Nasıl ki elmanın yakıştığı yer, en güzel göründüğü yer dalı ise güzelin de dengi yine yiğit ve yakışıklıdır. Elmayı dalından almanın olumsuzluğunu, çirkini güzele vermenin kötülüğüyle ilişkilendirmiştir. Bu dörtlükte de Karacaoğlan elma-sevgili ilişkisini elma-dal ilişkisi bağlamında değerlendirmiştir. Elma-Göz İlişkisi Atın beli kısa, boynu uzunu, Kuru suratlısı, elma gözünü, Kızın iplik iplik süt beyazını, Severim kır atı bir de güzeli. Dadaloğlu, bu dörtlüğünde göçebe Türkmen boylarının vazgeçilmez unsuru olan kır at ile halk şairlerine ilham veren sevgiliyi ilişkilendirmiştir. Burada, atın gözünün elmaya benzetilmesi ilginç bir benzetme olarak dikkatimize çekmiştir. At burada âdeta sevgili ile bir tutulmuştur. Bu sebeple sevgiliye ait olan bir benzetme unsurunu aktarma yoluyla at için kullanmakta âşığımız bir sakınca görmemiştir. Elma-Sevgiliyle Kavuşma Zamanı Elma âşık şiirinde bir benzetme unsuru olarak kullanılırken halk türkülerinde sevgiliyle kavuşma zamanının sembolü olarak geçmektedir. Ağlama Yâr Ağlama adlı Diyarbakır türküsünde elma sevgiliyle kavuşma zamanını yani güz mevsimini belirtmektedir. Aynı türküde sevgilinin güzelliği elmanın al olmasıyla ilişkilendirilmektedir. Bu türkümüzü aşağıya alıyoruz: Elma al olanda gel, Ayva nar olanda gel, Hasta düştüm gelmedin, Bari can verende gel. Elmada al olaydın, Selvide dal olaydın, Bana göre yar mı yok, İstedim sen olaydın.

98 SONUÇ A. Ayva / Tabad, 2 (1): 93-98, 2009 KAYNAKLAR Görüldüğü gibi, âşık edebiyatının temsilcileri olan âşıklar geleneğe bağlı olarak sevgililerinin tasvirini yaparlarken elma motifini kullanmışlardır. Aşıklar, sevgililerinin güzelliklerini anlatmak için, Türk kültür hayatında önemli bir yere sahip olan ve çok eskiden beri bildikleri elmanın şekli, rengi, kokusu, tadı ve başka özelliklerinden yararlanmışlardır. Özellikle saz şiiri geleneğinde şiir söyleyen âşıklar bir benzetme unsuru olarak elmaya sıkça yer vermişler ve sevgililerinin güzelliklerini resmetmişlerdir. Aşık edebiyatı geleneğindeki bu eğilim modern şairlerimizi de etkilemiş ve Cumhuriyet sonrası Türk şairlerimiz de elma-sevgili ilişkisini şiirlerinde kullanmışlardır. Bundan başka sadece elma üzerine söylenmiş onlarca şiir de edebiyat dünyamızdaki yerini almıştır. [1] Akça, Kemal, 1940, Sille nin Halk Şairleri, Konya. [2] Altun, Işıl, 2008, Türk Halk Kültüründe Elma, Turkish Studies, 3/5, Sonbahar, 262-281. [3] Büyükoflaz, Rukiye, 2004, Halk Anlatmalarında Elma Motifi Üzerine Bir Araştırma, Konya, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi)88-99. [4] Çatak, Ali, 1992, Bütün Yönleriyle Seyrânî, Ankara. [5] Özcan, Hüseyin, 2008, Karacaoğlan ın Şiirlerinde Meyve, Turkish Studies, 3/5, Sonbahar, 227-238. [6] SAKAOĞLU, Saim (2004), Karaca Oğlan, Ankara. [7] Saraçoğlu, Ali, 1999, Ercişli Emrah, Ankara. [8] Şimşek, Esma, 2001, Türk Folklor ve Halk Edebiyatında Elma, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, 105, Aralık, 203-216. [9] Şimşek, Esma, 2008, Ölümsüzlük İlâcı Elma, Turkish Studies, 3/5, Sonbahar, 193-204.