BANKA KREDİ SÖZLEŞMELERİ ÇERÇEVESİNDE ADİ KEFALET SÖZLEŞMESİNE İLİŞKİN GELİŞMELER



Benzer belgeler
Prof. Dr. ALİ CEM BUDAK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Usul ve İcra-İflas Hukuku Anabilim Dalı İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUYLA TAKİP

Prof. Dr. ALİ CEM BUDAK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Usul ve İcra-İflas Hukuku Anabilim Dalı İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUYLA TAKİP

KEFALET SÖZLEŞMESİNİN SONA ERME HALLERİ Tanım

Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi,

DENİZ İCRA HUKUKUNDA KANUNİ REHİN HAKKINA SAHİP ALACAKLILARIN KANUNİ REHİN HAKKINDAN FERAGATI (TTK. m. 1379)

ALACAKLININ KEFİLE KARŞI SORUMLULUĞU

KREDİLİ MEVDUAT HESABI SÖZLEŞMESİ

Ekler: Nakit Kredi Taahhütnamesi Sözleşme Öncesi Bilgi Formu (4 sayfa) Nakit Kredi Uygulama Esasları Hakkında Prosedür

TAŞIT KREDİSİ SÖZLEŞME ÖNCESİ BİLGİ FORMU

İlgili Kanun / Madde 506 S.SSK. /80

GARANTİ VE KEFALET SÖZLEŞMESİ. Makaleler. Alanur AYHAN Stj. Avukat

Kefilin Sorumluluğunun Sona Ermesi

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU RET KARARI

EŞYA HUKUKU. Cilt II REHİN HUKUKU. Prof. Dr. Haluk Nami NOMER. Doç. Dr. Mehmet Serkan ERGÜNE

ÖNCE SABİT SONRA DEĞİŞKEN FAİZLİ KONUT FİNANSMANI SÖZLEŞME ÖNCESİ BİLGİ FORMU

EV DEĞİŞTİREN MORTGAGE KONUT FİNANSMAN KREDİSİ SÖZLEŞME ÖNCESİ BİLGİ FORMU VE ÖRNEK ÖDEME PLANLARI

KREDÝLÝ MENKUL KIYMET ÝÞLEMLERÝ ÇERÇEVE SÖZLEÞMESÝ

Türk Borçlar Hukukunda Müteselsil Kefalet Sözleşmesi

1. Tüketici kredileri ve tüketicilerin korunması Tüketici kredisi sözleşmesinin tarafları ve konusu Kredi sözleşmelerinin yazılı biçimde

TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI

BANKA ALACAKLARININ İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUYLA TAKİBİ

KİRAYA VERENİN HAPİS HAKKI. Hazırlayan. Kağan HACIMUSTAFAOĞLU

İCRA VE İFLÂS KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN. Kanun No Kabul Tarihi :

TEB KONUT FİNANSMANI SÖZLEŞMESİ

İÇİNDEKİLER GİRİŞ BİRİNCİ BÖLÜM SİCİLE KAYITLI OLMAYAN GEMİLERİN REHNİ İKİNCİ BÖLÜM SİCİLE KAYITLI OLAN GEMİLERİN REHNİ BİRİNCİ KISIM

İçindekiler İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX KISALTMALAR...XIX. İcra ve İflâs Hukukunda; REHNİN PARAYA ÇEVRİLMESİ

İÇİNDEKİLER I. BÖLÜM BANKACILIK MEVZUATI

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Tapu Dairesi Başkanlığı

Tüketici Hukuku nda Kefalet Sözleşmesi

İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Yıl: 7, Sayı 14, Güz 2008 s

TİCARİ İŞLETME REHNİ

Dr. Sezer ÇABRİ Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı KONUT FİNANSMANI SÖZLEŞMELERİ

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm

TEB TAŞIT KREDİSİ SÖZLEŞMESİ

SENDİKASYON KREDİSİ ALACAKLARININ FER İ TEMİNATLARLA GÜVENCE ALTINA ALINMASI

SABİT FAİZLİ KONUT FİNANSMANI SÖZLEŞME ÖNCESİ BİLGİ FORMU

TOPLU REHİN VE TOPLU REHİNDE İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLU İLE TAKİP

5941 SAYILI ÇEK KANUNUNDAKİ ETKİN PİŞMANLIK HÜKMÜNÜN ÇEK TAZMİNATINA ETKİLERİ

KREDİLİ MEVDUAT HESABI SÖZLEŞME ÖNCESİ BİLGİ FORMU

YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ NİN

KEFİLİN SORUMLULUĞUNUN KAPSAMI VE 6098 SAYILI TÜRK BORÇLAR KANUNU İLE YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

Genel Olarak Tüketici Kredileri ve Tüketici Kredilerinde Kişisel Teminatlar

Doküman No 07.KRE.FR.1709 Sayfa No 1/5. Sabit Faizli Ön Ödemeli Konut Finansmanı Sözleşme Öncesi Bilgi Formu

Sorumluluk Sigortalarında Zamanaşımı

I SAYILI TTK NIN KAPSAMINA GİREN TİCARET ŞİRKETLERİ

Dr. Aslı MAKARACI BAŞAK Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Yardımcı Doçenti. Taşınır Rehni Sözleşmesi

6183 SAYILI AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER YÜRÜRLÜĞE GİRMİŞTİR

Aciz Hali ve İflasın İşçi Alacaklarının Tahsiline Etkisi

Savunmanın Genişletilmesi ve Değiştirilmesi Yasağı Kapsamında Zamanaşımı Def inin İncelenmesi. Stj. Av. Müge BOSTAN ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

Herkes İçin Hukuk: 8 İFLASIN ERTELENMESİ. Avukat Osman OY

KEFALET VE HESAP REHNİ ŞÖZLEŞMESİ. Kefil ve Rehin Veren (Bundan böyle Kefil ve Rehin Veren veya Kefil veya Rehin Veren olarak anılacaktır.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu İle Kefalet Sözleşmesine Getirilen Yeni Düzenlemelerin Tartışılması ÖZLEM AKBULUT GÜN I STANBUL, 2015

ri işletme Ker enlemeye gör idinin ve reh sis edilmiş c

ÖRNEKTİR KONUT FİNANSMANI (MORTGAGE) SÖZLEŞME ÖNCESİ BİLGİ FORMU. Form No.:...[1]

İCRA ve İFLÂS KANUNU

REHNİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUYLA TAKİP

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Ana bilim Dalı Öğretim Üyesi.

Konkordato müessesesinin şüpheli alacak karşılığı uygulaması karşısındaki durumu hk.

HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI BİRİNCİ BÖLÜM

Dönem : 4 Topiant, : 3 MİLLET MECLİSİ S. Sayısı : 194'e 2 nci Ek

Yeni Tüketici Kanunu Neleri Düzenliyor?

TİCARİ İŞLEMLERDE TAŞINIR REHNİ

VERGİ İCRA HUKUKU KISA ÖZET KOLAYAOF

3. BİR FİNANSMAN YÖNTEMİ OLARAK KONUT FİNANSMANI KAVRAMI

KONU: AKARYAKIT DAĞITIM ŞİRKETLERİNİN BAYİ YATIRIMLARI NEDENİYLE UĞRADIKLARI ZARARLARA İLİŞKİN SEBEBSİZ ZENGİNLEŞME DAVALARI

İŞVERENİN ÖDEME GÜÇLÜĞÜNE DÜŞMESİ HALİNDE İŞÇİ ÜCRETLERİNİN ÜCRET GARANTİ FONU NDAN ÖDENMESİ

KONKORDATONUN ALACAKLILARA ETKİSİ HAKKINDA - HUKUK BÜLTENİ -

TARİHİ İTİBARIYLA TÜKETİCİ KREDİSİ SÖZLEŞMELERİ KONUSUNDA GETİRİLEN YENİLİKLER VE ÖRNEK HESAPLAMALAR

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/6 İŞYERİ DEVRİ İŞYERİ DEVRİNİN İŞÇİ ALACAKLARINA ETKİSİ

ON SORUDA KONKORDATO

İŞYERİ DEVRİNDE KIDEM TAZMİNATINDAN SORUMLULUK SÜREYE TABİ Mİ?

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /88

Amaç Madde 1-Bu Kanunun amacı finansman sağlamaya yönelik finansal kiralamayı düzenlemektir.

TASARRUF MEVDUATI SİGORTASI VE FİNANSAL İSTİKRAR FONU KESİN ALIM İŞLEMİ HAKKINDA TEBLİĞ

REHİNLİ ALACAKLARDA EŞYA VE GAYRİMENKULÜN AYNINDAN DOĞAN VERGİLERİN TAHSİL SIRALAMASI DEĞİŞTİ

Sabit Faizli Konut Finansmanı Sözleşme Öncesi Bilgilendirme Formu

Harçlar Kanunu Sirküleri (Seri, Sıra Numarası, No : 2 Sayılı - Harç/2007-1) 14 Haziran 2007

BANKA KREDİLERİNDE KEFALET SÖZLEŞMESİNİN ÖZELLİK ARZ EDEN YÖNLERİ GİRİŞ

2015 Yılı Yargı Harçları

TAKİP HUKUKU EL KİTABI

Müşteri İmzası:... 1 / 5

İÇİNDEKİLER. Giriş. İhtiyati Haciz. İhtiyati Haciz Kararı Alınması. İhtiyati Haciz Kararının Uygulanması. İhtiyati Haciz Kararına İtiraz

Ön Ödemeli Konut Finansmanı Sözleşme Öncesi Bilgi Formu. a) Konut finansmanı kuruluşunun unvan, açık adres, telefon ve varsa diğer erişim bilgileri:

Dr. Öğr. Üyesi Evren KOÇ Çek Hukuku Prof. Dr. Abuzer KENDİGELEN

GERÇEK KİŞİ YATIRIM AMAÇLI İŞYERİ KREDİSİ İLE İLGİLİ SÖZLEŞME ÖNCESİ BİLGİ FORMU

PAZARLAMACILIK SÖZLEŞMELERİ

DUYURU: /12 KONKORDATO MÜESSESESİNİN ŞÜPHELİ ALACAK KARŞILIĞI UYGULAMASI KARŞISINDAKİ DURUMUNU KONU ALAN SİRKÜLER YAYIMLANMIŞTIR

TİCARET HUKUKU (HUK208U)

84 SERİ NO'LU GİDER VERGİLERİ GENEL TEBLİĞ TASLAĞI

ADİ VE TİCARİ İŞLERDE FAİZE İLİŞKİN YENİLİKLER

Tel: Fax: ey.com Ticaret Sicil No : Mersis No: (1) SAYILI TARİFE

Kredi Faiz Türü Kredi Tutarı : Kredi Vadesi (Ay) : Taksit Tutarı : Peşin Faiz Tutarı : Akdi Faiz Oranı (Aylık) % : Akdi Faiz Oranı (Yıllık) % :

Gülen Sinem TEK Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi. Ulaşım Araçlarının İpoteği

HAKKINDA İFLAS ERTELEMESİ KARARI VERİLEN ŞİRKETTEN OLAN ALACAKLAR İÇİN ŞÜPHELİ ALACAK KARŞILIĞI AYRILABİLECEĞİ

Finansal Kiralama Kanunu, Yasası sayılı, numaralı, nolu kanun, yasa FİNANSAL KİRALAMA KANUNU (1) Kanun Numarası : Kabul Tarihi : 10/6/1985

ÝÞE ÝADE EDÝLEN ÝÞYERÝ SENDÝKA TEMSÝLCÝSÝNÝN ÝÞE BAÞLADIÐI TARÝHE KADAR BOÞTA GEÇEN DÖNEMÝ SÝGORTALILIK SÜRESÝ OLARAK DEÐERLENDÝRÝLEBÝLÝR MÝ?

A HUKUK KPSS/1-AB-PS/2006

YEDEK HESAP SÖZLEŞME ÖNCESİ BİLGİLENDİRME İLE TALEP VE BİLGİ FORMU

MADDE sayılı Kanuna aşağıdaki ek maddeler eklenmiştir.

Transkript:

BANKA KREDİ SÖZLEŞMELERİ ÇERÇEVESİNDE ADİ KEFALET SÖZLEŞMESİNE İLİŞKİN GELİŞMELER Doç. Dr. ilhan Helvacı I-Giriş Borçlar Kanunumuz kefalet sözleşmesini düzenlerken temelde iki tür kefaleti esas almıştır. Bunlardan biri adi kefalet sözleşmesi; diğeri ise müteselsil (=zincirleme) kefalet sözleşmesidir. Müteselsil kefalet sözleşmesi, adi kefalet sözleşmesine oranla alacaklıya daha güçlü bir teminat sağladığı için uygulamada bankalar kredi sözleşmelerinde istisnasız müteselsil kefalet sözleşmesini tercih etmişlerdir. Dolayısıyla adi kefalet sözleşmesi bankaların kredi sözleşmeleri bakımından neredeyse hiç uygulama alanı bulamamıştır. Bununa birlikte son yıllarda kanun koyucu kredi sözleşmelerini düzenleme eğilimi içine girmiş; bu düzenlemeler gerçekleştirilirken de konuya ilişkin mevzuatta adi kefalete ilişkin hükümlere yer verilmiştir. Bu düzenlemelerden ilki Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'da yer almıştır. Kanun koyucu tüketici kredilerinin kişisel teminatlarla teminat altına alınması ihtimalinde, alacaklıların adi kefalet sözleşmeleri ile yetinmeleri gerektiğini kabul etmiştir. Adi kefalet sözleşmesine ilişkin ikinci düzenleme Banka Kartlan ve Kredi Kartları Kanunundan kaynaklanmışür. Kanun koyucu, kredi kartlarına ilişkin kredi sözleşmelerinden doğan istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı.

264 İlhan Helvacı (İÜH FM C. LXV, S.î. s. 263-272, 2007) borçlar için kefalet sözleşmesi akdedildiğinde, bu kefalet sözleşmesinin türünün kural olarak adi kefalet olması gerektiğini benimsemiştir. Adi kefalet sözleşmesine ilişkin üçüncü düzenleme ise, Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna konut finansman sözleşmeleri bakımından eklediği düzenlemelerden kaynaklanmıştır. Biz bu makalemizde öncelikle Borçlar Kanunumuzun adi kefalete ilişkin hükümlerini ele alacağız; daha sonra da son yıllarda bu tür kefalet bakımından mevzuatımızda ortaya çıkan gelişmeleri inceleyeceğiz. II- Adi Kefalet - Müteselsil Kefalet Ayırımı 1- Adi Kefalet Adi kefalet sözleşmesi Borçlar Kanunumuzun 486. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hüküm şu şekilde kaleme alınmıştır: "Adi kefaletten kefilin borç ile mutalep olması ancak kefalet akdinden sonra borçlunun iflâs etmesi veya hakkında takibat icra olunup da alacaklının hatası olmaksızın semeresiz kalması yahut borçlu aleyhinde Türkiye'de takibat icrasının imkânsız hale gelmesi ile meşruttur. Alacaklının alacağı kefaletten evvel yahut aynı zamanda rehin ile temin olunmuş olduğu takdirde, adi kefalette kefil borcun evvelemirde merhundan istifa olunmasını talep edebilir. Fakat borçlu müflis ise yahut borçlunun iflâsı ilân olunmadıkça rehnin nakde tahvili kabil olmazsa bu hüküm cereyan etmez." Hükmün 1. fıkrasındaki düzenleme gereğince, bir borç adi kefalet sözleşmesi ile teminat altına alınmışsa, alacaklının asıl borçlu yerine doğrudan doğruya adi kefil aleyhine dava veya takip yoluna başvurması halinde, adi kefil önce asıl borçlunun takip edilmesi gerektiği savunmasında bulunabilecektir. Adi kefile tanınan bu savunma hakkı doktrinde tartışma defi (le bénéfice de discussion personnelle) veya peşin dava defi (Einrede der Vorausklage) olarak anılmaktadır 1. Haluk Tandoğan; Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkileri, C: II, istisna (Eser) ve Vekâlet Sözleşmeleri, Vekâletsiz tş Görme, Kefalet ve Garanti Sözleş-

Banka Kredi Sözleşmeleri Çerçevesinde Adi Kefalet Sözleşmesine İlişkin 265 Gelişmeler Hükmün ikinci fıkrasındaki düzenleme gereğince ise, adi kefalet sözleşmesi ile teminat altına alınan alacak kefalet sözleşmesinden önce veya kefalet sözleşmesi ile aynı zamanda 2 ayrıca bir de rehin hakkı ile teminat altına alınmışsa 3 ; alacaklı elindeki rehni paraya çevirmeden doğrudan doğruya adi kefil aleyhine dava veya takip yoluna müracaat edecek olursa adi kefil önce rehnin paraya çevrilmesi definde (le bénéfice de discussion réelle) bulunabilecektir 4. meleri, 4. Tıpkı Basım, İstanbul. 1989, s: 762; Cevdet Yavuz; Türk Borçlar Hukuku, Özel Hükümler, Yenilenmiş 6. Baskı, İstanbul, 2002, s: 779; Pierre Tercier; Les contrats spéciaux, 3 ème édition, (Avec la collaboration de Silvio Venturi), Zurich / Bâle / Genève. 2003. s; 873, no: 6068 vd; Bu konuda ayrıca bkz. Aydın Aybay; Kefilin Önce Dava Defini İleri Sürmesi Sorunu, Selim Kanetıye Armağan, İstanbul, 1996, s: 83-89; Adi kefilin tartışma defi ve bu defiden yararlanamayacağı haller hakkında geniş bilgi için bkz, Gülçin Elçin Grassinger; Borçlar Kanunu'na Göre Kefilin Alacaklıya Karşı Sahip Olduğu Savunma İmkajılan İstanbul, 1996, s: 204 vd. Kaynak İsviçre Borçlar Kanununun 495, maddesinin 2. fıkrasında 1942 yılında yapılan değişiklikte rehnin kefaletten önce veya kefalet sırasında verilmiş olmasına ilişkin şart kaldırılmıştır; dolayısıyla kaynak kanuna göre rehnin kefalet sözleşmesinden önce veya sonra tesis edilmiş olmasının herhangi bir önemi bulunmamaktadır (Bu yönde bkz. Tercier, age. s; 875, no: 6078 in fine: Seza Reisoğlu; Türk Hukukunda ve Bankacılık Uygulamasında Kefalet Ankara, 1992, s: 120). Türk Borçlar Kanunu Tasan'sının adi kefalete ilişkin 590. maddesinin ikinci fıkrasında şu hükme yer verilmiştir: " Alacak kefaletten önce veua kefalet sırasında rehinle de güvence altına alınmışsa, adi kefalette kefil alacağın öncelikle rehin konusundan alınmasını isteyebilir. Ancak, borçlu iflas etmişse, iflasın ertelenmesine veya kendisine konkordato mehli verilmesine karar verilmişse bu hüküm uygulanmaz." [Türk Borçlar Kanunu Tasarısı, Ankara. 2005, s: 174). Görüldüğü üzere Tasarı'da kaynak kanunda 1942 yılında yapılan değişiklikten yararlanamamıştır. Doktrinde Yavuz, İcra ve İflas Kanunumuzun 45. maddesinin "Rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflâsa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı yalnız rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapabilir. Ancak rehinin tutarı borcu ödemeğe yetmezse alacaklı kalan alacağını iflas veya haciz yolu ile takip edebilir." şeklindeki h fıkrasından hareketle, rehnin adi kefalet sözleşmesinden sonra tesis edildiği hallerde dahi, adi kefilin, önce rehnin paraya çevrilmesi gerektiği definden yararlanabileceğini ileri sürmektedir (Yavuz, age. s: 781). Rehin hakkının kapsamına taşınır veya taşınmaz üzerindeki rehinler girdiği gibi: sözleşmeden ya da kanundan kaynaklanan rehinler de (hapis hakkı da MK.m.950) girebilir. Ayrıca rehnin asıl borçlu, bizzat kefil ya da bir üçüncü kişi tarafından verilmiş olması da adi kefilin bu defiden yararlanabilmesi bakımından herhangi bir öneme sahip değildir (Tercier, age, s: 874-875. no: 6078; Yavuz, age. s: 781). Tandoğan. age, s: 762.

266 İlhan Helvacı (İÜH FM C. LXV, SA, s. 263-272, 2007) 2- Müteselsil Kefalet Müteselsil kefalet kavramı Borçlar Kanunumuzun 487, maddesinin 1. fıkrasında düzenlenmiştir. Anılan hüküm şu şekilde kaleme alınmıştır: "Kefil, borçlu ile beraber müteselsil kefil ve müşterek müteselsil borçlu? sıfatı ile veya bu gibi diğer bir sfatla borcun ifasını deruhte etmiş ise alacaklı asıl borçluya miiracaat ve rehinleri nakde tahvil ettirmeden evvel kefil aleyhinde takibat icra edebilir." Hükmün bu düzenlemesi karşısında bir müteselsil kefilin, adi kefilden farklı olarak, önce asıl borçlunun takip edilmesi gerektiği definden ve kefaletin yanı sıra rehin hakları da mevcut ise önce rehnin paraya çevrilmesi definden yararlanması mümkün değildir. Alacaklı serbesttir, dilerse asıl borçlu aleyhine dava veya takip yoluna başvurmadan önce ya elindeki rehinleri paraya çevirmeden önce müteselsil kefilden borcunun ifasını talep edebilir 6. Görüldüğü üzere müteselsil kefalet sonuçta alacaklıya adi kefalete oranla daha güçlü bir teminat sağlamaktadır. Bu nedenle uygulamada özellikle de bankaların (kredi) uygulamalarında adi kefalet sözleşmesine yer verilmeyip daima müteselsil kefalete yer verilmiştir. Nitekim kanun koyucu da bu tercihi desteklemiş, Türk Ticaret Kanunumuzun "teselsül karinesi" kenar başlığını taşıyan 7. maddesinde aynen şu düzenlemeye yer verilmiştir: Hükümdeki "... müşterek müteselsil borçlu... " ifadesi isabetli değildir. Bunun sebebi CO.art.496'nın, 1942 yılında değişikliğe uğramadan önceki Fransızca metninde hatalı olarak " codébiteur solidaire " = " müteselsil borçlu ifadesine yer verilmiş olmasıdır. Halbuki Almanca metinde böyle 9 bir ifadeye yer verilmemiştir. "Müteselsil borçlu" ile "müteselsil kefil" kavramları birbirinden farklı kavramlardır; keza "müşterek borçlu" ile "müteselsil borçlu" kavramları da birbirinden farklıdır. Hüküm, İsviçre Borçlar Kanunu'nun Fransızca metni esas alınarak tercüme edildiği için isabetli olmayan bu ifade bizim Borçlar Kanunumuza da girmiştir. CO.art.496'nın Fransızca metnindeki bu hatalı ifade, İsviçre Borçlar Kanunu'nun kefalete dair hükümlerinde 1942 yılında yapılan toplu değişiklikle ortadan kaldırılmış ve metinde "caution solidaire" = "müteselsil kefil" ifadesine yer verilmiştir. Türk Borçlar Kanunu Tasarısı kaleme alınırken Borçlar Kanunumuzun 487. maddesinin l, fıkrasındaki bu hatalı ifade dikkate alınmış ve Tasan'nm 591. maddesinin 1. fıkrasında haklı olarak "müşterek müteselsil borçlu" ifadesine yer verilmemiştir {Türk Borçlar Kanunu Tasarısu Ankara, 2005, s: 516 veya m. 591 gerekçesi). Tandoğan, age, s: 769-770; Yavuz, age s: 781; Tercier, age, s: 875, no: 6081.

Banka Kredi Sözleşmeleri Çerçevesinde Adi Kefalet Sözleşmesine İlişkin 267 Gelişmeler m "iki veya daha fazla kimse, içlerinden yalnız biri veya hepsi için ticari mahiyeti haiz bir iş dolayısıyla diğer bir kimseye karşı müştereken borç altına girerlerse mukavelede aksi kararlaştırılmış olmadıkça müteselsilen mesul sauılırlar. Ticari borçlara kefalet halinde, gerek asıl borçlu ile kefil ve gerek kefiller arasındaki münasebetlerde dahi hüküm bönledir." Böylece kanun koyucu ticari borçlara kefalet halinde taraflar arasında aksi kararlaştırılmadığı sürece karine olarak müteselsil kefaletin var olduğunu kabul etmiştir 7. III Adi Kefalete İlişkin Özel Hükümler 1-Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun a- Tüketici Kredisi Sözleşmelerinde 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun "tüketici kredisi" kenar başlığını taşıyan 10. maddesinin 8 L fıkrasında: 'Tüketici kredisi tüketicilerin bir mal veya hizmet edinmek amacıyla kredi verenden nakit olarak aldıkları kredidir." hükmüne yer verilerek, tüketici kredisinin tanımı yapıldıktan sonra, maddenin 3. fıkrasının son cümlesinde aynen şu düzenlemeye yer verilmiştir: 'Tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verildiği hallerde, kredi veren, asıl borçluya başvurmadan, kefilden borcun 9 ifasını isteyemez." Hüseyin Ülgen / Ömer Teoman / Mehmet Helvacı / Abuzer Kendigelen / Aslan Kaya / Füsun Nomer Ertan; Ticari İşletme Hukuku, İstanbul, 2006. s: 65, no: 197. 4822 sayılı ve 6.03.2003 kabul tarihli Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 13. maddesi ile değişikliğe uğramıştır (RG. 14.03.2003: S: 25048). Hükmün "... kefilden borcun ifasını isteyemez." şeklindeki ifadesi isabetli değildir. Zira kefil asıl borçlunun borcunu ifa edecek değildir; o, asıl borçlu borcunu ifa etmediği takdirde alacaklının bu nedenle uğradığı zararı gidermek üzere kendi borcunu ifa edecektir. O nedenle hükmün kefilden borcunun ifasını talep edemez." şeklinde kaleme alınması gerekir. Esasen Borçlar Kanunumuzun 483. maddesinin "Kefalet bir akittir ki onunla bir kimse, borçlunun akdettiği borcun edasını temin etmeği alacaklıya karşı taahhüt eder." şeklindeki ifadesi de isabetli değildir. Zira kefil asıl borçlunun borcunu ödemesini temin etmeyi taahhüt etmeyip onun

268 İlhan Helvacı (İÜHFM C. LXV, S.l, s. 263-272, 2007) Böylelikle tüketicilerin bir mal veya hizmet edinmek amacıyla, nakit olarak aldıkları krediler için yapılacak kefalet sözleşmelerinde, kredi verenin asıl borçluya müracaat etmeden kefilden talepte bulunamayacağı hüküm altına alınmıştır. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 10. maddesinin 3. fıkrasının son cümlesinde yer alan bu hüküm, Borçlar Kanunumuzun adi kefalete ilişkin 486. maddesinin 1. fıkrasına oldukça paralel bir biçimde kaleme alınmıştır. Ancak bu düzenlemede kefaletin yanı sıra (kefalet sözleşmesinin kurulmasından önce ya da onunla aynı anda) bir de rehin tesis edilmiş ise alacaklının rehin konusu malvarlığı değerini paraya çevirmeden adi kefil aleyhine dava veya takip yoluna gidip gidemeyeceği hususunda herhangi bir açıklığa yer verilmemiştir. Halbuki kanun koyucu meseleyi Borçlar Kanunumuzun 486. maddesinin 2. fıkrasında açıkça hüküm altına almış ve alacaklının rehin konusu malvarlığı değerlerini cebri icra yoluyla paraya çevirmeden doğrudan doğruya adi kefilden borcunun ifasını talep edemeyeceğini; talep edecek olursa adi kefilin önce rehnin paraya çevrilmesi gerektiği definde bulunabileceğini kabul etmiştir. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 10. maddesinin 3. fıkrasının son cümlesinin cevapsız bıraktığı bu sorunun İcra ve iflas Kanunumuzun 45. maddesinin "Rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflâsa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı yalnız rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapabilir. Ancak rehinin tutarı borcu ödemeğe yetmezse alacaklı kalan alacağını iflâs veya haciz yolu ile takip edebilir." şeklindeki 1. fıkrası uyarınca çözüme kavuşturulduğu; tüketici kredisinden doğan alacak, hem bir adi kefalet hem de rehinle teminat altına alınmış ise kredi veren alacaklının elindeki rehinleri paraya çevirmeden adi kefile müracaat edemeyeceği ileri sürülebilir. Kanımızca İcra ve İflas Kanunumuzun 45. maddesi maddi hukuka değil, icra (takip) hukukuna ilişkin bir düzenlemedir; borcunu ifa etmemesi halinde bundan kişisel olarak sorumlu olmayı taahhüt eder (Tandoğan, age. s: 693). Borçlar Kanunumuzun 483. maddesindeki bu hatalı ifade biçimi Türk Borçlar Kanunu Tasarfsının 586. maddesi ile düzeltilmiştir. Anılan hüküm şu şekilde kaleme alınmıştır: "Kefalet sözleşmesi, kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği bir sözleşmedir," (Türk Borçlar Kanunu Tasarısı. Ankara. 2005. s: 173).

Banka Kredi Sözleşmeleri Çerçevesinde Adi Kefalet Sözleşmesine İlişkin 269 Gelişmeler dolayısıyla da İcra ve İflas Kanunu'nda böyle bir hükmün var olması Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 10. maddesinin 3. fıkrasındaki düzenlemenin eksikliğini gideremez. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 10. maddesinin 3. fıkrasının son cümlesindeki bu susma, kanunda, anılan mesele bakımından bir örtülü boşluk bulunduğunun kabulünü gerektirir 10 ve bu kanun boşluğunun Borçlar Kanunumuzun 486. maddesinin 2. fıkrasındaki hükümden kıyasen yararlanılarak doldurulması gerekir. Aksi takdirde sıradan bir karz sözleşmesi çerçevesinde adi kefalet sözleşmesi akdetmiş bir adi kefil ile bir tüketici kredisi sözleşmesi çerçevesinde adi kefalet sözleşmesi akdetmiş bir adi kefilin, (borcun kefalet sözleşmesinden önce veya kefalet sözleşmesi ile birlikte aynca rehinle de teminat altına alınmış olduğu hallerde) savunmaları arasında açıklanması mümkün olmayan bir farklılık ile karşı karşıya kalınacaktır. b- Konut Finansmanı Sözleşmelerinde 21.2.2007 tarihinde kabul edilen 5582 sayılı Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 1 1 24. maddesi ile Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna "konut finansmanı sözleşmeleri" kenar başlığını taşıyan 10/B maddesi eklenmiştir. Anılan hükmün 8. fıkrasında şu düzenlemeye yer verilmiştir: Kullanılan finansmanın teminatı olarak şahsi teminat verildiği hallerde, konut finansmanı kuruluşu asil borçluya ve diğer teminatlara başvurmadan, kefilden borcun 12 ifasını isteyemez. t* Görüldüğü üzere bu hüküm konut finansmanı için kefalet sözleşmesi akdedildiğinde, bu kefaletin adi kefalet olarak dü- zenlenmesi gerektiğini kabul etmiştir. Kanımızca hükmün (t - - * diğer teminatlara başvurmadan kefilden borcun ifasını isteyemez 4822 sayılı kanunun 13. maddesinin gerekçesinde Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 10. maddesinin 3. fıkrasının son cümlesi ile ilgili olarak sadece şu açıklamalara yer verilmiştir: "... Kredi kullananın haksız uygulamalardan korunmasını sağlamak amacıyla muacceliyet şartı düzenlenmiş, diğer taraftan, kredi verenin, asıl borçluua başvurmadan, kefilden borcun ifasını isteuemeıteceği öngörülmüştür..." Dolayısıyla madde gerekçesinden yola çıkarak kanun koyucunun adi kefilin önce rehnin paraya çevrilmesi definden yararlanıp yararlanamayacağı hususunda hangi maksatla sustuğunu yani bu konuda susarak bu sorunu olumsuz bir biçimde düzenleme yoluna gitmek isteyip istemediğini saptamak mümkün değildir. RG. 06.03.2007; S: 26454. Bkz. yukanda dn: 9.

270 İlhan Helvacı (İÜHFM C. LKV, S.î, s. 263-272, 2007)..." şeklindeki düzenlemesinden, konut finansmanı-na ilişkin bir kredi sözleşmesinde teminat için adi kefaletin yanı sıra rehin, özellikle de taşınmaz rehni tesis edildiği ihtimalleri anlamak gerekir. Böylelikle adi kefil, elindeki rehni (ipotekli taşınmazı) cebri icra yoluyla paraya çevirmeden doğruda doğruya kendisi aleyhine dava veya takip yoluna başvuran kredi alacaklısına karşı, önce rehnin paraya çevrilmesi gerektiği savunmasında bulunabilecektir. Kanımızca Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 10/B maddesinin 8. fıkrasındaki bu düzenleme kanunun hemen yukarıda incelediğimiz 10. maddesinin 3. fıkrasının son cümlesindeki düzenlemeye oranla daha geniş kapsamlıdır ve daha isabetlidir. Bir kanun boşluğu bulunup bulunmadığı tartışmasını peşinen engellemektedir. 2- Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu 23.02.2006 tarihinde kabul edilen 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu'nun 1 3 24". maddesinin 5. fıkrasının son cümlesinde aynen şu hükme yer verilmiştir: "Kredi kartı kullanımlarındaki kefalet, Borçlar Kanunu*nda belirtilen adi kefalet hükümlerine tabidir. Asıl borçluya başvurulup borcun tahsili için tüm yollar denenmeden kefilden borcun ifası istenemez." Kanun koyucu bu hükümle kredi kartı sözleşmeleri çerçevesinde yapılacak kefalet sözleşmelerinin kural olarak Borçlar Kanunumun adi kefalet sözleşmesi niteliğinde olduğunu belirtmiştir 1 4. Borçlar Kanunu'nun adi kefalete ilişkin hükmüne yapılan açık gönderme çerçevesinde adi kefaletten önce veya onunla aynı zamanda rehin de tesis edilmiş ise (böyle bir ihtimale uygulamada ancak nadiren rastlanabileceği gözden uzak tutulmamalı- RG. 01.03.2006; S: 26095. Komisyon gerekçesinde anılan hükümle ilgili olarak şu açıklamalara yer verilmiştir: "24. maddesinin... son fıkrasına 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunla paralellik sağlanması ve kredi kartı kefillerinin mağdur edilmelerinin önüne geçilmesi için adi kefalet hükümlerine tabi olmalarını sağlayan bir hüküm eklenmiştir..." (Mustafa Ekinci; Açıklamalı - Gerekçeli. 5464 saydı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu, Genişletilmiş ve Güncellenmiş 3. Bası. Ankara, 2006, s: 1 12). Hemen belirtmek gerekir ki kanunun "kurumsal kredi kartları" kenar başlığını taşıyan 43. maddesinde "Bu Kanun'un...24 üncü... maddesi hükümleri tacirlere verilen kurumsal kredi kartları hakkında uygulanmaz." hükmüne yer verilmiştir. Böylece tüzel kişi tacirlerle akdedilecek kredi kartı sözleşmeleri için yapılacak kefaletler bakımından böyle bir zorunluluk öngörülmemiştir.

Banka Kredi Sözleşmeleri Çerçevesinde Adi Kefalet Sözleşmesine İlişkin 271 Gelişmeler dır) adi kefilin önce rehnin paraya çevrilmesi gerektiği definden de yararlanabileceği sonucuna varılması gerekir 15. IV- Değerlendirme Adi kefalete ilişkin bu hükümler emredici niteliktedirler. Bu nedenle kanımızca tüketici kredilerinden, konut finansmanı sözleşmelerinden ve tüzel kişi tacirler dışındaki kişilerle yapılan kredi kartı sözleşmelerinden doğan alacakların müteselsil kefalet sözleşmeleri ile teminat altına alınmaları mümkün değildir. Dolayısıyla taraflar arasında adi kefalet sözleşmesi yerine müteselsil kefalet sözleşmesi yapılacak olursa, bu sözleşmenin anılan kanunların ilgili hükümlerine aykırı olmaları nedeniyle prensip itibariyle kesin hükümsüzlükle sakat olduğu sonucuna varılması gerekir. Bununla birlikte kesin hükümsüzlükle sakat olan bu müteselsil kefalet sözleşmesinin, adi kefalet sözleşmesine tahvil edilerek ayakta tutulmasının mümkün olup olmadığının araştırılması gerekir. Zira, her ne kadar Borçlar Kanunumuzda tahvil müessesine açıkça yer verilmemiş ise de, doktrin, kanımızca da isabetli olarak, kesin hükümsüzlükle sakat bir sözleşmenin yakın amaç güden başka bir sözleşmenin geçerlilik şartlarını taşıdığı ve tarafların yaptıkları sözleşmenin kesin hükümsüz olduğunu bilmiş olsalardı, diğer geçerli olan sözleşmeyi yapacaklarının kabul edilebildiği hallerde, kesin hükümsüzlükle sakat olan sözleşmenin (müteselsil kefaletin) şartları tamam olan sözleşmeye (adi kefalet sözleşmesine) tahvilinin mümkün olduğunu kabul etmektedir 16. Kanımızca da isabetli olan düşünceye göre, hukuka aykırı olmaları nedeniyle kesin hükümsüzlük yaptırımına maruz bu- Banka Kartları ve Kredi Kartları Hakkında Yönetmelik m. 1 7/f.5,b.i*de kredi kartı sözleşmelerinde kefil alınması halinde, sözleşmede kefaletin 22/4/1926 tarihli ve 818 sayılı Borçlar Kanununun adi kefalet hükümlerine tabi olduğu ve önce asıl borçluya başvurulup tüm tahsil yolları denenmeden kefilden borcun ifasının istenemeyeceği hükmünün yer alması gerektiği belirtilmiştir (RG. 10.03.2007, S: 26458). Bu yönde bkz. Luc Thévenoz / Franz Werro / Benedict Winiger; Commentaire Romand, Code des obligations I, 2003, Genève / Bâle / Munich, art. 18. no: 187 vd: Olivier Cornaz; La conversion des actes juridiques, Lausanne. 1937, s: 69; Kemal Oğuzman / Turgut Öz; Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, İstanbul. 2006. s: 138; Selim Kaneti; Hukuki İşlemlerin Çevrilmesi (Tahvili), s: 107 vd; Ayrıca bkz. ve krş. Fikret Eren; Borçlar Hukuku, Genel Hükümler. 8. Bası, İstanbul, 2003. s: 265-266.

272 İlhan Helvacı (İÜHFM C. LXV, S.J, s. 263-272. 2007) lunmaları gereken sözleşmelerin de tahvile (çevirmeye) konu edilmeleri mümkündür 17. Bu nedenle, tüketici kredisinden, konut finansmanı sözleşmesinden ya da kredi kartı sözleşmesinden doğan bir borç için (tüzel kişi tacirlerle yapılan kredi kartı sözleşmelerinden doğan borçlar hariç) alacaklı ile kefil arasında, bir müteselsil kefalet sözleşmesi yapılmışsa; bu sözleşme adi kefalet sözleşmesinin geçerlilik şartlarını taşıyorsa ve tarafların da, yaptıkları müteselsil kefalet sözleşmesinin kesin hükümsüzlükle sakat olduğunu bilselerdi bu sözleşme yerine adi kefalet sözleşmesi yapma yoluna gidecekleri kabul edilebiliyorsa, müteselsil kefalet sözleşmesini adi kefalet sözleşmesine çevirmek (tahvil etmek) mümkün olabilecektir. V-Sonuç Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 10. maddesinin 3. fıkrasının son cümlesi gereğince, tüketici kredisi sözleşmelerinden; yine aynı kanunun 10/B maddesinin 8. fıkrası uyarınca, konut finansmanı sözleşmelerinden; Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu'nun 24. maddesinin 5. fıkrası ve 43. maddesi gereğince tüzel kişi tacirler dışındaki kişilerle yapılacak kredi kartı sözleşmelerinden doğan borçlar için kişisel teminat tesis edilmesi yoluna gidildiği hallerde alacaklı ile kefil arasında adi kefalet sözleşmesinin yapılması zorunludur. Alacaklı ve kefil anılan hükümlerin emredici düzenlemelerine rağmen, müteselsil kefalet sözleşmesi yapma yoluna gidecek olurlarsa, bu kefalet sözleşmelerinin prensip itibariyle kesin hükümsüz olduğu sonucuna varılması gerekir. Zira kanımızca anılan hükümler emredici niteliktedirler. Bir diğer söyleyişle anılan hükümlerin aksine düzenleme yapılması mümkün değildir. Bununla birlikte, tahvilin (çevirmenin) şartlan gerçekleştiği takdirde, kesin hükümsüzlükle sakat olan bir müteselsil kefalet sözleşmesinin adi kefalet sözleşmesine çevrilmesine ve bu şekilde geçerli kabul edilmesine de (ayakta tutulmasına da) herhangi bir engel yoktur. Kaneti, age, s: 126.