REFERANS MODELLERİ II: KEYNESYEN MODEL

Benzer belgeler
Dengede; sızıntılar ve enjeksiyonlar eşit olacaktır:

REFERANS MODELLERİ II: KEYNESYEN MODEL

Tasarruf Paradoksu bir çiçek alın, ekonomiye can verin

FĐYAT ĐNTĐBAKLARI VE TĐCARET DENGESĐ DR. DĐLEK SEYMEN ASLI SEDA BĐLMAN

1. Açık Bir Ekonomide Denge Çıktı (Gelir)

ÇALIŞMA SORULARI TOPLAM TALEP I: MAL-HİZMET (IS) VE PARA (LM) PİYASALARI

1. Açık Bir Ekonomide Denge Çıktı (Gelir)

PARA, FAİZ VE MİLLİ GELİR: IS-LM MODELİ

1. Açık Bir Ekonomide Denge Çıktı (Gelir)

SORU SETİ 7 IS-LM MODELİ

TOPLAM TALEP VE TOPLAM ARZ: AD-AS MODELİ

1. KEYNESÇİ PARA TALEBİ TEORİSİ

TİCARET POLİTİKASI ARAÇLARI

APC= = = + c bulunur. Bunun anlamı gelir arttıkça bireylerin ortalama tüketim

[AI= Aggregate Income (Toplam Gelir); AE: Aggregate Expenditure (Toplam Harcama)]

8. DERS: IS/LM MODELİ

FİYATLAR GENEL DÜZEYİ VE MİLLİ GELİR DENGESİ

7. BÖLÜM EKONOMİK İSTİKRARIN GERÇEKLEŞTİRİLMESİNDE PARA VE MALİYE POLİTİKALARININ ETKİNLİĞİ

EKONOMİK GELİŞMELER Eylül 2013

TOPLAM TALEP I: IS-LM MODELİNİN OLUŞTURULMASI

EKONOMİK GELİŞMELER Ekim 2012

EKONOMİK İSTİKRARIN GERÇEKLEŞTİRİLMESİNDE PARA VE MALİYE POLİTİKALARININ ETKİNLİĞİ. Dr. Süleyman BOLAT

2016 Ocak SEKTÖREL GÜVEN ENDEKSLERİ 25 Ocak 2016

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120

1. Toplam Harcama ve Denge Çıktı

1. Nominal ve Reel Toplam Çıktı

IS LM MODELİ ÇALIŞMA SORULARI

BÖLÜM 4 PLANLANAN HARCAMA ve HÂSILA DÜZEYİ: BASİT KEYNESYEN MODEL

İthalat 5 birim olduğuna göre, toplam talep kaç birimdir?

ÇALIŞMA SORULARI. S a y f a 1 / 6

Ekonomi II. 20.Para Teorisi ve Politikası. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

A. IS LM ANALİZİ A.1. IS

BÖLÜM 10: AÇIK BİR EKONOMİDE TOPLAM PLANLANAN HARCAMA ve HASILA DÜZEYİ

Özel sektör tasarrufları Hanehalkı Şirketler kesimi Kamu sektörü tasarrufları

gerçekleşen harcamanın mal ve hizmet çıktısına eşit olmasının gerekmemesidir

IS-LM MODELİNİN UYGULANMASI

ONDÖRDÜNCÜ BÖLÜM. TOPLAM HARCAMA VE MİLLİ HASILA DÜZEYİNİN BELİRLENMESİ (Basit Keynesyen Model)

SORU SETİ 11 MİKTAR TEORİSİ TOPLAM ARZ VE TALEP ENFLASYON KLASİK VE KEYNEZYEN YAKLAŞIMLAR PARA

SORU SETİ 2 TOPLAM HARCAMALAR VE DENGE ÇIKTI

N VE PARA ARZININ ÖZELL

olacaktır. Burada emek verimliliğinde artış λ nın küçülmesi demek olacaktır.

BAHAR DÖNEMİ MAKRO İKTİSAT 2 DERSİ KISA SINAV SORU VE CEVAPLARI

1. Yatırımın Faiz Esnekliği

MİLLİ GELİRİ BELİRLEYEN FAKTÖRLER: TÜKETİM, TASARRUF VE YATIRIM FONKSİYONLARI

LİTVANYA ÜLKE RAPORU

PARA, FAİZ VE MİLLİ GELİR: IS-LM MODELİ

A İKTİSAT KPSS-AB-PS / Mikroiktisadi analizde, esas olarak reel ücretlerin dikkate alınmasının en önemli nedeni aşağıdakilerden

EKONOMİK GELİŞMELER Aralık 2015

AD AS MODELİ. Bilgin Bari İktisat Politikası 1

Üstel modeli, iki tarafın doğal logaritması alınarak aşağıdaki gibi yazılabilir.

MODERN MAKROEKONOMİNİN KÖKLERİ

DAHİLDE İŞLEME REJİMİ VE KONYA Hacı Dede Hakan KARAGÖZ

6. Kamu Maliyesi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası. Tablo 6.1. Merkezi Yönetim ve Genel Devlet Bütçe Dengesi (GSYİH'nin Yüzdesi Olarak)

9. DERS : IS LM EĞRİLERİ: MALİYE VE PARA POLİTİKALARI

2013 Yılında Yabancıların Gayrimenkul Alımı Yüzde 15,7 Artarak 3,0 Milyar Dolar Oldu

MAKRO İKTİSAT KONUYA İLİŞKİN SORU ÖRNEKLERİ(KARMA)

MAL VE PARA PİYASALARINDA EŞ ANLI DENGE. Mal ve para piyasalarında eşanlı denge; IS ile LM in kesiştiği noktada gerçekleşir.

V. Bölüm Dr. Vedat KAYA BÖLÜM V PLANLANAN HARCAMA, FAİZ HADDİ VE HÂSILA DÜZEYİ: IS-LM MODELİ ( ) Temel Varsayım: P=P i

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 25 Mart 2016 Ankara

Chapter 18. Sabit Döviz Kurları ve Döviz Piyasası Müdahalesi. Slides prepared by Thomas Bishop

Kamu bütçesi, Millet Meclisi tarafından onaylanıp kanunlaşan ve devletin planlanan gelir ve harcamalarını gösteren yıllık bir programdır.

Bölüm 10 Teknolojik Yenilik ve Ekonomik Performans

1. Mal Piyasası ve Para Piyasası

M2 Para Tanımı: M1+Vadeli ticari ve tasarruf mevduatları (resmi mevduatlar hariç)

1. Toplam talep eğrisi için aşlağıdakilerden hangisi doğrudur?

IS-LM-BP Grafikleri. A. Sabit kur rejimi ve tam (sınırsız) sermaye hareketliliği altında politikaların etkinliği:

IS-LM-BP Grafikleri. B. Sabit kur rejimi ve tam (sınırsız) sermaye hareketliliği altında politikaların etkinliği:

1. Para Arzı Tanımları ve Açık Piyasa İşlemleri (APİ)

Cinsiyet Eşitliği MALTA, PORTEKİZ VE TÜRKİYE DE İSTİHDAM ALANINDA CİNSİYET EŞİTLİĞİ İLE İLGİLİ GÖSTERGELER. Avrupa Birliği

BÖLÜM I MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ

Fatih TOMAKĠN Yurtiçi Sermaye Piyasaları Uzman. Tel : Faks : TÜĠK BÜLTENĠ

DIŞ TİCARET BEKLENTİ ANKETİ ÇEYREĞİNE İLİŞKİN BEKLENTİLER

HABER BÜLTENİ xx Sayı 17

2013 Yılında ve 2014 ün İlk 6 Ayında Türkiye Ekonomisi. Araştırma Raporları

TÜRK SANAYĠSĠNĠN KALBĠ TEKSTĠL VE HAZIR GĠYĠM SEKTÖRÜNDEKĠ GELĠġMELER

ULUSLARARASI EKONOMİK İLİŞKİLER: IS-LM-BP MODELİ

AÇIK EKONOMİ MODELİ: IS-LM-BP(FE) MODELİ. Dr. Süleyman BOLAT

PARA, FAİZ VE MİLLİ GELİR: IS-LM MODELİ. Yrd. Doç. Dr. Hasan GÖCEN MELİKŞAH ÜNİVERSİTESİ

TÜRKONFED KOBİ PERSPEKTİFİ MAYIS 2016

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

İNŞAAT MALZEMELERİ SANAYİ ENDEKSLERİ SAYI-7 TEMMUZ 2015

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME MALİYE POLİTİKASI 1 SORULAR

iktisaoa GiRiş 7. Ürettiği mala ilişkin talebin fiyat esnekliği değeri bire eşit olan bir firma, söz konusu

Türkiye Cumhuriyeti-Ekonomi Bakanlığı,

HABER BÜLTENİ xx Sayı 18

IS-MP-PC: Kısa Dönem Makroekonomik Model

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2012, No: 39

Ekonomi II. 23.Uluslararası Finans. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

HABER BÜLTENİ xx Sayı 16

BÖLÜM 6: PARA VE MALİYE POLİTİKASI ( )

ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER... XI BİRİNCİ BÖLÜM MAKRO İKTİSADA GİRİŞ

MİLLİ GELİR DENGESİ


DURGUNLUK VE MALİYE POLİTİKASI

EKONOMİK GÖRÜNÜM RAPORU

Esneklik... Talebin Fiyat Esnekliği. Esneklikler. Talebin Fiyat Esnekliğini Belirleyen Faktörler

Aracılık Maliyetleri-Ekonomik Büyüme İlişkisi

LİDERLİK TEKSTİL VE OTOMOTİVDE... Dr. Can Fuat GÜRLESEL

BEŞİNCİ BÖLÜM DENGE HASILA DÜZEYİNİN BELİRLENMESİ; BASİT KEYNESYEN MODEL

EKONOMİK GÖRÜNÜM RAPORU

Transkript:

REFERANS MODELLERİ II: KEYNESYEN MODEL

Neler Öğreneceğiz? Keynesyen Model de; Klasik Modele Getirdiği Eleştiriler Keynesyen İşgücü Piyasası Keynesyen Mal Piyasası Keynesyen Para Piyasası Toplam Harcamalar ve Gelir Düzeyi Çoğaltan Kamu Kesimi ve Toplam Talep Açık Ekonomilerde Denge Gelir Düzeyi Toplam Arz Eğrisi Konularından Bahsedilecektir.

KEYNESYEN EKONOMĠ Keynesyen makroekonominin ortaya çıkışı 1930 larda yaşanan Büyük Buhran ın hemen ardından olmuştur. Keynes e göre: Büyük Buhran ın başlıca nedeni toplam talepteki yetersizliktir. Klasik ekonomistlerin iddia ettiğinin aksine tam istihdamı garanti edecek bir mekanizması yoktur. Klasik faiz kuramının önermeleri hatalı olup yatırım ve tasarruflar arasında faiz oranları aracılığıyla dengeleyici bir ilişki kurulamaz.

KEYNES ĠN KLASĠK MODELE GETĠRDĠĞĠ ELEġTĠRĠLER Klasik modeller ancak kapsamlı bir modelin özel durumları olarak yorumlanabilir. Keynes, klasiklerin para talebi teorisini çok basit bulmaktadır. Keynes, klasiklerin faiz oranına yükledikleri rolü de kabul etmemektedir.

Keynes, Klasiklerin aksine ekonominin yalnızca kısa dönemde değil, uzun dönemde bile eksik istihdam dengesinde olabileceğini ve bu nedenle devlet müdahalesini kaçınılmaz görmektedir. Keynes in bir diğer eleştirisi de toplam talebin paranın miktar teorisinden türetilmesi noktasındadır.

Keynesyen Modelde ĠĢgücü Piyasası Keynes in işgücü talebinin klasik teorisine esaslı bir itirazı yoktur. Ancak Keynes işgücü arzının klasik teorisini reddetmektedir. Keynes fiyatların ve özellikle ücretlerin esnekliği konusunda şüphelidir. Keynes e göre, ekonomideki bir talep azalışı karşısında fiyatlar ve ücretler düşmeyecektir. Bu durum ekonomiyi eksik istihdamda tutacak ve böylece gayriiradi işsizliğe yol açacaktır.

Keynesyen Modelde Para Piyasası Keynes in eleştirisi temel olarak para talebi konusunda ortaya çıkmaktadır. Keynes in ilk eleştirisi dolaşım hızı, V nin sabit olmadığı biçimindedir. Keynes in daha önemli bir eleştirisi, para talebinin amaçlarına ilişkindir. Keynes, mübadele amacının yanında, paranın aynı zamanda bir finansal varlık ve servetin bir unsuru olduğunu vurgulayarak, paranın spekülatif amaçla da talep edilebileceğini ve klasik modelin aksine faiz oranından da etkileneceğini belirtmektedir.

Tasarruf, Yatırım ve Faiz Oranı Keynes e göre; Ekonomide tasarrufta bulunanlarla yatırım yapanlar birbirinden farklı birimlerdir. Faiz oranları hem tasarrufçuları hem de yatırımcıları yönlendiren bir değişken değildir. Tasarrufları belirleyen ana etken faiz oranı olmayıp gelir düzeyidir. Yatırım harcamaları faiz oranından önemli ölçüde etkilenmekle birlikte, yatırımları etkileyen kar beklentisi gibi daha başka değişkenler de vardır. Sonuç olarak ex-ante olarak yatırımların tasarruflara eşit olmasını sağlayacak bir mekanizma da yoktur.

TOPLAM HARCAMALAR VE DENGE GELĠR DÜZEYĠ Makroekonominin temel özdeşliği: C I G NX Y C TA TR S Özdeşliğin sol yanı, ekonominin ürettiği hasılaya yapılan harcamaları gösterirken; sağ tarafı, milli gelirin kullanım biçimini sergiler. Değerler reeldir. Analiz dönemi boyunca fiyatlar sabittir. Denge hasıla düzeyini toplam talep belirlemektedir.

Harcanabilir Gelirin Tüketim ve Tasarruf Arasında Dağılımı Kamu kesiminin ve dış ticaretin olmadığı bir ekonomide (G TA TR NX 0), temel GSYH özdeşliği: C I Y C S Özdeşliğin sağ tarafı bize hanehalklarının harcanabilir gelirlerini tüketim ve tasarruf arasında bölüştürdüğünü söylemektedir.

Tüketim Fonksiyonu ve Marjinal Tüketim Eğilimi Tüketim, tüketici karar birimleri (hanehalkları) tarafından mal ve hizmet alımı için yapılan harcamalardır. Mutlak Gelir Hipotezi (KEYNES) Tüketim fonksiyonu iki kısımdan meydana gelir: (1) otonom tüketim (gelirden bağımsız); (2) uyarılmış tüketim (gelire bağlı): C C cyd, 0 c 1

Bir dönemin tüketimi, cari (o döneme ait) gelir düzeyinin artan bir fonksiyonudur. Gelir arttıkça tüketimin nasıl değiştiği marjinal tüketim eğilimi kavramı ile ifade edilir. Marjinal tüketim eğilimi, c, gelirdeki bir birimlik artışın tüketime giden kısmını gösterir. Marjinal tüketim eğilimi pozitif ve birden küçüktür.

Reel tüketim harcamaları C YD C= C +cy S<0 E S>0 C 45 0 ŞEKİL 5-1: BASİT BİR TÜKETİM FONKSİYONU. Y0 Reel harcanabilir gelir Tüketim gelirin artan bir fonksiyonudur. Hiç gelir elde edilmese bile C kadarlık bir tüketim yapılmaktadır. Bu nedenle gelir düzeyi Y 0 a ulaşana kadar tasarruf negatiftir. Gelirdeki artışın tamamı değil c kadarlık bir oranı tüketilmektedir. YD

Tasarruf Fonksiyonu ve Marjinal Tasarruf Eğilimi Tasarruf, gelirin tüketilmeyen kısmıdır. Gelir, ya tüketilecek ya tasarruf edilecektir. YD C S S YD C Tasarruf fonksiyonunu, tüketim fonksiyonundan türetebiliriz: S YD C YD ( C cyd) C 1 c YD

Tasarruf Reel tüketim harcamaları C YD C= C +cyd S<0 E S>0 C 45 0 YD0 Reel harcanabilir gelir YD S S=- C +(1-c)YD Uyarılmış tasarruf =(1-c)YD - C YD0 Reel harcanabilir gelir YD ŞEKİL 5-2: TASARRUF FONKSİYONU. Tasarruf fonksiyonu, tüketim fonksiyonundan türetilmektedir. Hiç gelir yok iken dahi mevcut olan otonom tüketim, menfi (negatif) tasarrufa yol açmaktadır. YD 0 gelir düzeyine kadar tüketim gelirin üstündedir ve menfi tasarruf sürer. Gelir ve tüketim eşit olduğunda ise tasarruf sıfırdır. Tasarruf YD 0 dan yüksek gelir seviyelerinde başlar. Gelirdeki 1 birim artışın c birimi tüketildiğine göre, kalan (1 c) birimi tasarruf edilmektedir. Buna göre marjinal tasarruf eğilimi, s=(1 c) dir.

PlanlanmıĢ Yatırım ve Toplam PlanlanmıĢ Harcamalar Bu kısımda yatırım harcamalarının sabit (otonom) ve planlanmış yatırımların I kadar olduğunu kabul edeceğiz. Toplam harcamalar, kamu harcamaları ve net ihracat sıfır varsayıldığından, tüketim ve özel yatırım harcamalarının toplamıdır: AE C I C I cy A cy

Planlanan harcamalar AE AE=Y AE = C + I +cy AE2 E2 2 AE= C +cy AE1 C + I I E1 C 45 0 I ŞEKİL 5-3: TOPLAM HARCAMALAR. Reel gelir Toplam harcama eğrisi, her gelir düzeyindeki tüketim (C) ile otonom yatırım harcamalarının ( I ) dikey olarak toplanması ( AE = C + I ) ile elde edilir. Y 0 gelir düzeyinde toplam harcama AE 2 (=Y 0 ) olup bunun AE 1 kadarı tüketim, I (=AE 2 AE 1 ) kadarı ise yatırım harcamasıdır. Yatırım otonom, yani gelir düzeyinden bağımsız I gibi bir sabittir. AE doğrusu toplam harcamaların gelir düzeyine bağlı olarak arttığını göstermektedir. Y0 Y

Denge Gelir ve Hasıla Düzeyi Denge gelir ve üretim düzeyinin belirleyicisi, bu modelde, toplam harcamalardır. Buradaki temel sorun denge gelir düzeyinin planlanan toplam harcamaya eşit olmasıdır. 45 0 'lik Y=AE referans doğrusu üzerinde üretim ve gelir düzeyi ile toplam harcama eşittir. Dengenin şartı, mevcut durumun değişmesi yönünde bir baskının olmamasıdır. Tablo 5-1, denge koşulunun gerçekleşmesi için arzulanmayan ya da planlanmamış stok değişiminin sıfır olması gerektiğini vurgulamaktadır.

TABLO 5 1: DENGE ÜRETİM DÜZEYİ VE ARZULANMAYAN STOK DEĞİŞİMİ. Hasıla Planlanan toplam harcamalar Arzulanmayan stok değişimi 4500 5000-500 4750 5000-250 5000 5000 0 5250 5000 +250 5500 5000 +500

Planlanan harcamalar AE AE=Y IU>0 E AE= A +cy I C= C +cy A = C + I IU<0 C 45 0 I Gelir, hasıla ŞEKİL 5-4: GELİR VE HASILANIN DENGE SEVİYESİNİN BELİRLENMESİ. Planlanan toplam harcamaların hasılaya eşit olduğu E noktasında denge üretim ve gelir düzeyi (Y 0 ) oluşur. Y 0 dan fazla bir üretimin gerçekleşmesi, stokları artırarak,y 0 dan az bir üretimin gerçekleşmesi ise stokları azaltarak üretimin denge düzeyine dönmesi yönünde baskı yapacaktır. E noktasının gösterdiği denge üretim düzeyinde, üreticilerin üretim hacmini değiştirmesine yol açacak bir neden yoktur. Y0 Y

Denge Gelir ve Hasıla Düzeyinin Formülasyonu Y AE A cy Y cy Y 1 c A Y 0 1 1 c A

Tasarruf Yatırım EĢitliği ve Denge Hasıla Düzeyi Devletin ve dış ticaretin olmadığı bir ekonomi dengede iken, planlanmış yatırımlar, tasarrufa eşittir. Yani, dengede arzulanmayan stok değişmeleri sıfırdır. Milli gelir özdeşliği ve denge şartı, C+S=Y=AE=C+I olduğuna göre, iki taraftan da tüketimi kaldırırsak yatırım tasarruf eşitliğini görebiliriz: S I

ÇOĞALTAN Otonom harcamalardaki bir birim artış, denge gelir ve üretim düzeyini bir birimden fazla artırır. Bu artışın ne kadar olacağı ise marjinal tüketim eğilimine bağlıdır. Otonom harcamalardaki bir birim artışın denge gelir düzeyinde yol açtığı artışa çoğaltan ya da çarpan denir. Çoğaltan: 1 1 1 c s

Planlanan harcamalar AE E2 Y=AE AE2= A 2 +cy AE1= A 1 +cy A 2AE A 1AE A E1 Y 1 1 c A = Y 45 0 ŞEKİL 5-6: ÇOĞALTANIN GRAFİKLE GÖSTERİMİ. Y1 Y2 Gelir, hasıla Otonom harcamalarda Δ A kadarlık bir artış, toplam talep eğrisini AE 2 'ye, denge noktasını da E 2 'ye kaydıracaktır. Denge üretim düzeyindeki artış (Y 2 Y 1 ) kadardır ve bu otonom talepteki artıştan daha fazladır. Bunun nedeni ise AE eğrisinin yatay değil pozitif eğimli bir eğri olmasıdır. Bunun anlamı, çoğaltan katsayısının değerinin 1 den büyük olmasıdır, çünkü tüketim talebi hasılayla birlikte artmaktadır, yani hasıladaki artış talepte yeni bir artışa yol açmaktadır. Y

Marjinal tüketim eğilimi büyüdükçe çoğaltan etkisi de büyümektedir. Çoğaltan formülünde paydada yer alan (1-c) ifadesinin değeri, c büyüdükçe küçülecek ve [1/(1-c)] nin değeri de büyüyecektir.

Planlanan harcamalar AE Y=AE E2' AE2'= A 2+c2Y AE1 = A 2 +c1y E1' AE2= A 1+c2Y AE1= A 1+c1Y A 2 A E2 A 1 E1 Y2 45 0 Y1 Y1 Y2 Y1' Y2 Y Gelir, Hasıla ŞEKİL 5-7: MARJİNAL TÜKETİM EĞİLİMİNİN VE ÇOĞALTAN KATSAYISININ DEĞİŞMESİ. Kesikli çizgi ile belirtilen toplam harcama fonksiyonu düz çizgili olandan daha büyük bir marjinal tüketim eğilimini yansıtmaktadır. Otonom harcamalarda Δ A kadarlık bir artış, birinci toplam harcama doğrusunun geçerliliği halinde gelir düzeyinde Y 1 kadar artışa yol açarken, ikinci fonksiyonda Y 2 kadarlık ( Y 2 > Y 1 ) bir artış sağlamaktadır. Bunun nedeni daha büyük bir marjinal tüketim eğiliminin daha büyük bir çoğaltan etkisi yapmasındandır.

Çoğaltan ile ilgili analizimizin sonuçlarını üç noktada toplayabiliriz: Otonom harcamalarda bir artış denge gelir düzeyini yükseltir. Gelirdeki nihai artış, otonom harcamalardaki artışın belli bir katıdır. (Örn: Otonom yatırımlardaki 100 birimlik bir artış şayet çoğaltan 10 ise denge gelir düzeyinde 10*100=1000 birimlik bir artışa yol açar) Marjinal tüketim eğilimi büyüdükçe, tüketim ile gelir arasındaki ilişkiden doğan çoğaltan katsayısının değeri büyür.

Çoğaltan Mekanizmasının ĠĢleme ġartları Çoğaltanın pratikte etkin olarak işlemesi için: Gelir akımlarının doğduğu her aşamada, üretimi artırabilmek için yeterli atıl işgücü bulunmalıdır. Üretimin artırılmasını ve işgücünün istihdamını sağlayacak yeterli atıl sermaye ve toprak bulunmalıdır. Hammadde temininde güçlükler olmamalıdır. Ekonomi tam istihdama yaklaştıkça toplam arz eğrisi dikleşmekte ve çoğaltan etkisi azalmaktadır. Kısaca, çoğaltanın etkin bir şekilde işleyebilmesi için ekonominin eksik istihdamda bulunması gerektiğini söyleyebiliriz.

Tasarruf Paradoksu Bir ekonomide bireylerin gelir seviyelerinde bir değişme olmadan daha fazla tasarrufta bulunmak istemeleri, yani halkın tutumluluğunun artması, tasarrufları artırmayacak, tasarruflar değişmeden kalırken geliri azaltacaktır. Görüleceği gibi, tasarruf paradoksu, tasarrufların yatırıma dönüşmediği varsayımı altında geçerlidir. Oysa uzun dönemde tasarruflar yatırımlara dönüşür ve haliyle sermaye stoku artışları ekonominin üretim kapasitesini arttırarak hasıla düzeyinin yükselmesini sağlayacaktır.

Tasarruf, yatırım S, I S S E2 E1 I 0 Y2 Y1 Y Gelir, hasıla ŞEKİL 5-8: TASARRUF PARADOKSU. Tasarruf fonksiyonu yukarı kayınca, yatırımlar otonom iken, gelir düzeyi düşecek, yatırım ve tasarruf miktarı ise değişmeyecektir. Çünkü tasarrufların artması tüketimi azaltacak, bu ise toplam talebi düşürecektir. Toplam talepteki düşüş ise üretim ve gelir düzeyinde bir azalmayla sonuçlanacaktır.

KAMU KESĠMĠ VE TOPLAM TALEP Şimdi toplam harcamaları reel kamu harcamalarını da içerecek şekilde yeniden tanımlıyoruz: AE C I G Tüketim de artık milli gelir düzeyine değil harcanabilir gelire (YD) bağlıdır. Harcanabilir gelir, milli gelir artı transferler eksi vergiler (YD=Y+TR TA ). Bu durumda tüketim fonksiyonu şöyle olacaktır: C C cyd C c Y TR TA

Kamu harcamaları ve transferler otonom, vergilerin ise milli gelirin t gibi bir oranı olduğu varsayılsın: G G, TR TR, TA ty 0 t 1 Tüketim fonksiyonunu yeniden yazalım: C C c( Y TR ty) C ctr c(1 t) Y Transferler, son eşitlikte de görüldüğü gibi harcanabilir gelirin marjinal tüketim eğilimi c ile transfer tutarının çarpımı kadar otonom tüketimi arttırmaktadır. Aksine vergiler ise her bir gelir düzeyi için tüketimi azaltmaktadır. Bunun nedeni tüketimin doğrudan milli gelir ile değil harcanabilir gelir ile ilişkili olması ve gelir vergilerinin milli gelire göre harcanabilir geliri düşürmesidir. Harcanabilir gelirin marjinal tüketim eğilimi c olarak kalırken toplam gelirin tüketim eğilimi c(1-t) olmaktadır, ki (1-t) gelirin vergi sonrası tüketicilerin elinde kalan oranıdır.

Bu varsayımlardan sonra tüketim denklemini toplam harcama fonksiyonunda yerine koyarsak toplam harcamaları şöyle tanımlarız: AE ( C I G ctr) c(1 t) Y AE A c(1 t) Y

Planlanan harcamalar AE Y=AE AE1=( C + I )+cy E 2 A 1 AE2=( C + I + G +c TR )+c(1-t)y A 2 E1 A 2 A 1 45 0 Y1 Y2 ŞEKİL 5-9: KAMU KESİMİ VE TOPLAM TALEP. Gelir, hasıla Y Kamu kesimi, mal ve hizmet alımları ( G ), transferler (TR ) ve vergiler (TA=tY) aracılığı ile toplam talebi etkiler. ( G + ctr ) miktarında otonom harcamalar artarken, toplam talep eğrisinin eğimi gelir vergisi nedeniyle azalır, zira toplam milli gelir açısından marjinal tüketim eğilimi (c) den c(1 t) ye düşmüştür.

Yukarıdaki şekilde denge gelir düzeyinin belirlenmesinde sunduğumuz alternatif yöntemitasarruf yatırım eşitliğini- kullanarak ta yapabiliriz. Esasen tasarruf, üretim sürecinde oluşan gelirlerden bir kısmının harcama akımına katılmaması yada harcama akımının dışına sızması demektir. Yatırımlar ise harcama akımına ilave edilmiş bir değer olup bunu da enjeksiyon olarak adlandırabiliriz. Bu noktadan bakınca vergiler de bir sızıntı kalemi olarak değerlendirilebilir. Vergi sızıntısının karşılığında dengenin bozulmaması için bir enjeksiyon kalemi olmalıdır ki, bu kalemde otonom olarak aldığımız kamu harcamalarıdır. Denge için sızıntılar ile (tasarruf ve vergi) enjeksiyonlar (otonom harcamalar) eşit olmalıdır.

Türkiye de Kamu Kesiminin Toplam Talepteki Payı Tablo 5-3 ve 5-4, 1990-2000 döneminde toplam talebi oluşturan bileşenleri ortaya koymaktadır. Kamu sektörünün özel sektör üzerindeki dolaylı etkilerini hiç hesaba katmadan doğrudan toplam talebe olan katkısını gösteren bu değerler, kamunun toplam talep içindeki payının yüzde 14,8 ile 20,9 arasında değiştiğini ortaya koymaktadır.

TABLO 5-3: TOPLAM TALEBİN DAĞILIMI: 1990-2000. Milyar TL % Özel Sektörün Talebi Kamu sektörünün talebi Dış dünyanın talebi Toplam talep Özel Sektörün Talebi Kamu sektörünün talebi Dış dünyanın talebi 1990 344 551 65 088-16 579 393 060 87,66 16,56-4,22 1991 522 066 125 434-17 383 630 117 82,85 19,91-2,76 1992 896 879 228 616-32 127 1 093 368 82,03 20,91-2,94 1993 1 702 443 390 529-111 104 1 981 867 85,90 19,71-5,61 1994 3 123 385 707 299 37 745 3 868 429 80,74 18,28 0,98 1995 6 954 073 1 147 385-339 003 7 762 456 89,59 14,78-4,37 1996 13 293 826 2 434 175-955 890 14 772 110 89,99 16,48-6,47 1997 25 466 546 5 050 524-1 681 186 28 835 883 88,32 17,51-5,83 1998 44 714 642 9 325 121-1 814 818 52 224 945 85,62 17,86-3,48 1999 64 973 038 15 083 334-2 641 099 77 415 272 83,93 19,48-3,41 2000 109 362 385 24 609 495-8 989 426 124 982 454 87,50 19,69-7,19 KAYNAK: TÜİK, DPT NOT: TÜİK ve DPT verileri arasında bazı yıllarda önemli ölçüde fark bulunmaktadır. Burada TÜİK verileri esas alınmış, yalnızca kamu sektöründe stok değişimine ilişkin veriler DPT den sağlanmıştır.

TABLO 5-4: KAMU SEKTÖRÜ TALEBİNİN DAĞILIMI: 1990-2000. Tüketim Yatırım Milyar TL Yüzde Stok değişimi Toplam Tüketim Yatırım Stok değişimi 1990 43 136 28 540-6 588 65 088 66,27 43,85-10,12 1991 77 273 48 825-664 125 434 61,60 38,92-0,53 1992 140 623 81 374 6 620 228 616 61,51 35,59 2,90 1993 252 680 139 393-1 544 390 529 64,70 35,69-0,40 1994 449 717 207 089 50 493 707 299 63,58 29,28 7,14 1995 819 931 298 134 29 321 1 147 385 71,46 25,98 2,56 1996 1 760 088 707 604-33 517 2 434 175 72,31 29,07-1,38 1997 3 549 288 1 642 840-141 604 5 050 524 70,28 32,53-2,80 1998 6 471 910 3 125 346-272 134 9 325 121 69,40 33,52-2,92 1999 10 967 120 4 147 322-31 109 15 083 334 72,71 27,50-0,21 2000 17 160 589 7 327 266 121 639 24 609 495 69,73 29,77 0,49 KAYNAK: TÜİK, DPT

Denge Gelir Düzeyinin Formülasyonu Mal piyasasında denge şartının Y=AE olduğunu hatırlayalım. Bu durumda denge için: Y A c(1 t) Y Denge gelir düzeyi (Y 0 ) için çözersek: 1 1 Y0 A C I G ctr 1 c(1 t) 1 c(1 t)

1 1 1 Sızıntılar S TA C c t Y ty C s t Y ty Enjeksiyonlar I G ctr C s 1 t Y ty I G ctr Y 0 A ve 1 s(1 t) t

Vergiler ve Çoğaltan

Otomatik Stabilizatör Olarak Gelir Vergileri Otonom talepteki bir değişmenin gelir ve hasıla düzeyi üzerindeki etkisini azaltan her türlü mekanizmaya otomatik stabilizatör denir. Örneğin gelir vergisi bir otomatik stabilizatördür, zira gelir vergisi çoğaltanın değerini düşürerek, otonom harcamaların gelir düzeyine etkisini azaltır. Yukarıdaki örnekte verginin yokluğunda marjinal tüketim eğilimi 0.8 iken çoğaltanın değeri 5 olmakta %25 lik bir gelir vergisi ise çoğaltanı 2.5 e düşürmektedir. Bunun anlamı gelir vergisinin varlığı halinde otonom harcamalardaki bir değişmenin denge gelir düzeyini daha az etkileyeceği ve ekonomik dalgalanmanın şiddetini hafifleteceğidir. Özellikle gelir vergisi artan oranlı ise otomatik stabilizatör olma özelliği daha da artacaktır. Özellikle gelir vergisi artan oranlıysa otomatik stabilizatör olma özelliği daha da artacaktır.

Götürü Vergilerin Çoğaltan Üzerindeki Etkisi TA TA YD Y TA TR 1 1 Y0 A C cta ctr I G 1 c 1 c

Gelir Vergisinde Bir DeğiĢmenin Etkisi Gelir vergisi, milli gelirin tüketime harcanabilecek kısmını azalttığı için, toplam harcama eğrisini verginin olmadığı duruma göre yatıklaştırır. Vergi oranındaki bir indirim ise, toplam harcama eğrisinin eğimini artırır ve denge gelir düzeyini yükseltir. Vergi oranı t 1 iken t 2 ve gelir düzeyi de Y 1 iken Y 2 olmuşsa, t=t 2 t 1 ve Y=Y 2 -Y 1 olmak üzere vergi oranındaki değişmelerin denge gelir düzeyine etkisi: 1 Y cy t cy t c(1 t ) Y 1 1 2 1 c(1 t ) 2

Planlanan harcamalar AE Y=AE AE2= A +c(1-t2)y E2 AE1= A +c(1-t1)y E1 A 45 0 Y1 Y2 Gelir, Hasıla Y ŞEKİL 5-11: VERGİ ORANINDA BİR AZALMANIN ETKİLERİ. Gelir vergisi oranında bir düşme tüketicilerin harcanabilir gelirini artıracaktır. Ayrıca gelirin tüketilebilir oranı da yani çoğaltan da artacaktır. Toplam talep AE 2 'ye dönerken eğimi eski duruma göre artmıştır. vergi indirimi aynen marjinal tüketim eğiliminin artması gibi etki yapmaktadır. Bu arada gelir düzeyi de yükselerek Y 2 'ye çıkmıştır.

Kamu Harcamalarında Bir DeğiĢmenin Etkisi Kamu harcamalarında Gkadarlık bir artış, gelir düzeyini çoğaltana bağlı olarak artıracaktır. Denge geliri düzeyindeki değişme: 1 Y 1 c(1 t) G G

Planlanan harcamalar AE E2 Y=AE AE2= A 2+c(1-t)Y AE1= A 1+c(1-t)Y A 2 G E1 Y 1 G = Y 1 c(1- t) A 1 45 0 Y1 Y2 Gelir, hasıla Y ŞEKİL 5-12: KAMU HARCAMALARINDAKİ BİR ARTIŞIN ETKİSİ. Kamu harcamalarındaki artış planlanan harcama eğrisini yukarıya AE 2 'ye kaydırır. Hasıla da Y 1 'den Y 2 'ye yükselir. Ama burada çoğaltan Şekil 5-6'dakine göre daha küçüktür.

Transfer Ödemelerinde Bir ArtıĢın Etkisi ctr ctr 1 Y c TR 1 c(1 t)

Bütçe Burada bütçenin gelir düzeyi ile ilişkisini kuracağız. Kamu otoritelerinin uyguladığı maliye politikası bütçe ile ortaya çıkar. Bütçe fazlasının artması toplam talebi azaltırken, bütçe açığının artması toplam talebi artırıcı yönde etkilemektedir. Bütçe fazlası, BS, kamu gelirlerinin yani vergilerin, TA, kamu harcamalarını ( G + TR) aşan kısmıdır. BS TA ( G TR) ty ( G TR)

Kamu Harcamaları ve Vergilerde DeğiĢmenin Bütçe Fazlasına Etkisi Kamu harcamalarında bir artış bütçe fazlasını azaltır. Ancak kamu harcamalarının artışı nedeniyle gelir düzeyi kadar artar Y G ve buna bağlı olarak vergilerde t Y tutarında bir artış olur. Bu durumda bütçe fazlasındaki azalış ya da bütçe açığındaki artış kamu harcamalarındaki artıştan küçük olacaktır: BS TA G t Y G t G G ( t 1) G 1 (1 c)(1 t) BS t 1 G G 1 c(1 t) 1 c(1 t)

Denk Bütçe Çoğaltanı Varsayalım ki kamu harcamaları ile vergi miktarları aynı anda ve eşit miktarda artırılmış olsun,. Bu durumda bütçe büyümekle birlikte bütçe dengesi değişmeden kalacaktır. Ama gelir düzeyi de değişmeden mi kalır? Bu sorunun cevabı hayır olacaktır. Bunun nedeni denk bütçe çoğaltanıdır ve değeri birdir. Gelir ve hasıla düzeyi tam olarak kamu harcamaları ile aynı miktarda artar.

AÇIK EKONOMĠDE DENGE GELĠR DÜZEYĠ İhracat, yurtiçi üretime yönelik yabancı talebi gösterirken, İthalat ülkede oturanların yabancı mal ve hizmetlere talebini gösterir. İhracat ile ithalatın farkına net ihracat denir. NX X M Bu durumda yurtiçinde üretilmiş mallara yönelik toplam talep: AE C I G NX

Planlanan harcamalar AE Y=AE E3 AE'=C+ I + G +NX2 AE=C+ I + G A 2AE NX2>0 NX1<0 E1 AE =C+ I + G +NX1 A 1AE E2 45 0 ŞEKİL 5-14: DIŞ TİCARET VE TOPLAM TALEP. Y1 Y0 Gelir, hasıla İhracat > ithalat ise toplam talep eğrisi yukarı kayar, gelir düzeyi yükselir. İhracat < ithalat ise toplam talep eğrisi aşağı kayar, gelir düzeyi düşer. Y2 Y

Ġhracat ve Ġthalat Fonksiyonları İhracat, yurtiçi üretime yönelik dış taleptir. İhracatı yabancı ülkelerin gelir düzeyi, ihracata konu mallara yönelik talebin gelir ve fiyat esnekliği, diğer ülkelerin bu malı ihraç ettiği fiyat, ülkelerin dış ticaret rejimleri gibi unsurlar belirlemektedir. Bu nedenle ihracatı, ihracatçı ülkenin gelir ve hasıla düzeyinden bağımsız olarak oluşan otonom bir değişken olarak kabul ediyoruz.

İthalat, bir ülke sakinlerinin yabancı mallara yönelik talebidir. İthalat, ülkenin gelir düzeyinin bir fonksiyonudur: M M my İthalatın da tüketim gibi otonom ve uyarılmış olmak üzere iki kısmı vardır. Eşitlikteki m katsayısı marjinal ithalat eğilimi olup gelirdeki bir birimlik artışın ne kadarının ithalata gittiğini gösterir.

İhracat İthalat X M M=M +my X M Gelir, hasıla ŞEKİL 5-15: İHRACAT VE İTHALAT FONKSİYONLARI. Y Gelir, hasıla Burada, ihracat otonom kabul edilecektir: İhracat her bir gelir düzeyinde X gibi sabit bir değere eşittir (sol panel). Bir ülkenin geliri attıkça ithalatı da artar. İthalatın bir otonom kısmı, bir de uyarılmış kısmı vardır. Uyarılmış ithalat marjinal ithalat eğilimine, m, bağlıdır ki bu katsayı ülkenin artan gelirini hangi oranda ithalat için kullandığını gösterir (sağ panel). Y

Net İhracat Bir ülkenin ihracatının ithalatını aşan kısmına net ihracat veya dış ticaret fazlası denir. NX X M X M my Gelir düzeyi yükseldikçe net ihracat azalmaktadır. Aslında net ihracatı etkileyen tek unsur gelir düzeyi değildir. Diğer ülkelerin gelir seviyeleri ve döviz kurları da ticaret dengesini etkiler.

Net ihracat İhracat, ithalat X,M M=M +my NX<0 NX>0 E X 0 Y0 Gelir, hasıla Y NX 0 Y0 Gelir, hasıla Y ŞEKİL 5-16: NET İHRACAT. Net ihracat gelir düzeyinin bir fonksiyonudur. Y 0 gelir düzeyinden önce ihracat ithalattan, sonra ise ithalat ihracattan fazla olmaktadır. Net ihracat eğrisi negatif eğimli bir eğridir. NX

Denge Gelir Düzeyi Denge gelir düzeyi planlanan toplam harcamalar ile hasılanın eşitliğini sağlayan gelir düzeyidir ve şöyle formüle edilebilir: AE Y C I G ( X M) Y C ctr I G X M cy cty my Bu eşitliği denge gelir düzeyi için çözersek: Y 0 1 A 1 c(1 t) m

Sızıntılar ve Enjeksiyonlar Ekonomide arz edilen mallara yönelik toplam talebi şu şekilde yazabiliriz: AE C I G X Bu arzın karşılığında elde edilin gelirin kullanımı ise: Y C S TA M Dengede talep (harcamalar) ve gelirin eşit olması gerekir: C I G X C S TA M I G X S TA M

Sızıntılar ve enjeksiyonlar S,TA, X,M, A S+TA+mY S+TA E2 A + X - M X - M E1 C + I + G +c TR A 0 ŞEKİL 5-17: NET İHRACAT VE GELİR SEVİYESİ İLİŞKİSİ. Y0 Y0 Gelir, hasıla İhracat,otonom harcama doğrusunu yukarı kaydırır; İthalat ise sızıntıları temsil eden eğriyi yukarıya kaydırır. Enjeksiyonlar ile sızıntıların kesiştiği yerde yeni denge noktası oluşur. Bu yeni denge, eskisinin sağındadır, zira burada net ihracat pozitif (ithalat < ihracat) olarak alınmıştır. Y

DıĢ Ticaret Çoğaltanı 1 1 1 c(1 t) m s(1 t) t m

Dış Yansıma İhracatın uyarılmış bir kısmı olduğu hesaba katılınca çoğaltan mekanizmasına benzer bir durum gözlenir. Bizim ülkede gelir düzeyi herhangi bir şekilde arttı diyelim. Bu artış, marjinal ithalat eğilimine bağlı olarak ithalatımızı artırırken, diğer ülkelerin geliri de artacak, bu ise yine diğer ülkelerin ithalatını ve bizim ihracatımızı artırarak, bizim mallarımıza yönelik talebi ve gelirimizi artıracaktır. Bu süreç böylece sürecektir, ki bu mekanizmaya dış yansıma denir.

KEYNESYEN MODELDE TOPLAM ARZ EĞRĠSĠ Keynesyen toplam arz eğrisi yatay olup, veri fiyat düzeyinde firmaların talep edilen her miktarı arz edebileceğini ima eder. Ekonomide işsizliğin varlığı, firmalara cari ücret düzeyinde, diledikleri kadar işgücü kullanma ve üretimlerini artırma imkanı verir. Böylece firmaların marjinal üretim maliyeti değişmeden üretim hacmi artırılabilir ve veri fiyattan talep edilen her miktar arz edilebilir. Bu durumda, toplam talebin artması, fiyat düzeyi değişmeden hasıla düzeyini artıracaktır.

Fiyat düzeyi P P0 E1 E2 AS AD 2 0 ŞEKİL 5-18: KEYNESYEN TOPLAM ARZ EĞRİSİ. Y1 Y2 Gelir, hasıla Keynesyen durumda arz esnekliği sonsuzdur, yani toplam arz eğrisi yataydır. Bu durumda toplam talepte bir artış fiyat düzeyini artırmadan hasıla düzeyini artıracaktır. AD 1 Y