TEMEL AKCİĞER SAĞLIĞI ve HASTALIKLARI



Benzer belgeler
TORAKS DUVARI ANATOMİSİ (Kemik yapılar ve yumuşak dokular) Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir

AİLE HEKİMLERİ İÇİN GÖĞÜS HASTALIKLARI

BÖLÜM SOLUNUM SİSTEMİNİN YAPI VE FONKSİYONU

Solunum: Solunum sistemi" Eritrositler" Dolaşım sistemi"

Mediyasten, her iki plevral boşluğun arasında kalan anatomik bütünün adıdır.

TORAKS BT PRATİK. Yrd.Doç.Dr. Süreyya YILMAZ

Solunum Sistemi Fizyolojisi

Türkiye Acil Tıp Derneği Acil Tıp Yeterlik Kurulu Acil Tıp Uzmanlık Eğitimi Kılavuzu

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Toraks; gövde nin boyun ile abdomen arasında yer alan parçasıdır. Toraks oniki çift kaburga, sternum, kıkırdak kaburgalar ve oniki torakal omur dan

Akciğer Grafisi Değerlendirme

PULMONES (AKCİĞERLER) DOÇ.DR.M.CUDİ TUNCER D.Ü.TIP FAKÜLTESİ ABD

Toraks Anatomisi. Hazırlayan : Dr. Necati Çıtak

Akciğer Grafisi Yorumlama UZ. DR. EMRE BÜLBÜL

Toraks; gövde nin boyun ile abdomen arasında yer alan parçasıdır. Toraks oniki çift kaburga, sternum, kıkırdak kaburgalar ve oniki torakal omur dan

SOLUNUM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ 19/11/2015 SOLUNUM SİSTEMİ MEKANİZMASI SOLUNUM SİSTEMİ MEKANİZMASI SOLUNUM SİSTEMİ MEKANİZMASI

Apertura thoracis superior (göğüs girişi) Apertura thoracis inferior (göğüs çıkışı) Toraks duvarını oluşturan tabakalar

Burun, anatomik olarak, yüz üzerinde alınla üst dudak arasında bulunan, dışa çıkıntılı, iki delikli koklama ve solunum organı. Koku alma organıdır.

SOLUNUM SİSTEMİ HASTALIKLARI. Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire

TORAKS RADYOLOJİSİ. Prof Dr Nurhayat YILDIRIM

Omurgalılar Sistematiği

Akciğer Grafisi Yorumlama

SUALTI HEKİMLİĞİ VE HİPERBARİK

Özofagus Mide Histolojisi

Trakea El Kitabı Editör

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim Öğretim Yılı. Dönem 4 GÖĞÜS HASTALIKLARI STAJ TANITIM REHBERİ

AKCĠĞER GRAFĠSĠNĠN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ UZM.DR.UMUT PAYZA KATİP ÇELEBİ ÜNV. ATATÜRK EAH ACİL TIP ANABİLİM DALI

Sağlık Bakanlığı Eğitim ve Araştırma Hastanelerine Alınacak Asistan Sayıları

ÇOCUKLARDA YABANCI CİSİM ASPİRASYONLARI. Dr Fazilet Karakoç Marmara Üniversitesi Çocuk Göğüs Hastalıkları

Solunum Sistemine Ait Tıbbi Terimler. Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire

Kalbin Kendi Damarları ve Kan kaynakları; Koroner Damarlar

Öksürük. Pınar Çelik

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

AKCİĞER GRAFİSİ YORUMLAMA. Doç. Dr Bülent ERDUR PAÜTF Acil Tıp AD ATOK 2011

AKCİĞER GRAFİLERİ. Dr. Özlem BİLİR RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ ACİL TIP A.D.

ANKARA İLİ BASIM SEKTÖRÜ ELEMAN İHTİYACI

4. S I N I F - 2. G R U P 1. D E R S K U R U L U

Çocuk, Ergen ve Genç Yetişkinler İçin Kariyer Rehberliği Programları Dizisi

MİSYONUMUZ Okulumuzun varlık nedeni, bilimsel bilgi ışığında, değişime ve gelişime açık, toplumsal duyarlılık ve sorumluluğu olan, sorun çözme yeteneğ

DOKU. Dicle Aras. Doku ve doku türleri

Solunum Sistemi Fizyolojisi

TORAKS DEĞERLENDİRME KABUL ŞEKLİ 2 (Bildiri ID: 64)/OLGU BİLDİRİSİ: MEME KANSERİ İÇİN RADYOTERAPİ ALMIŞ OLGUDA RADYASYON PNÖMONİSİ

SOLUNUM SİSTEMİ VE EGZERSİZ

2009-İLKBAHAR DÖNEMİ TIPTA YAN DAL UZMANLIK EĞİTİMİ GİRİŞ SINAVI(YDUS) MERKEZİ YERLEŞTİRME SONUÇLARINA İLİŞKİN EN KÜÇÜK VE EN BÜYÜK PUANLAR (GENEL)

Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir

MEMENĐN LENFATĐK ANATOMĐSĐ

Krikoid kıkırdağın altında C6 vertebra seviyesinden başlar ve T4-T5 vertebra seviyesinde sağ ve sol ana bronkus olarak ikiye ayrılarak sonlanır.

DĠREK GRAFĠLER. Öğretim Görevlisi Rad.Dr. GÜRCAN ERBAY

Astım hastalığı, kronik yani süreklilik gösteren ve ataklar halinde seyir gösteren bir hava yolu

Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı 5. Sınıf ders programı:

Tablo 2 Üniversitelerdeki Tıpta Uzmanlık Eğitimi Yapılacak Dallar ve Ek Kontenjanları*

SANKO ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS KURULU 204: SOLUNUM SİSTEMİ VE HASTALIKLARI

8. Sınıf Fen ve Teknoloji. KONU: Sıvılarda ve Gazlarda Basınç

Akciğerin Embryolojisi Akif Turna

NEBÜLİZASYON TEDAVİSİ: NE ZAMAN? NASIL? Ecz. Pırıl Karataş TÜKED

Solunum Sistemi Dicle Aras

ÖZEL GÜVEN TIP MERKEZİ

SOLUNUM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

VENA CAVA SUPERİOR SENDROMU. Dr.Serdar Onat

4. SINIF 1.KURUL 3.Döngü

Hareketli Yaşam. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı. Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015

Prof. Dr. Gökhan AKSOY Prof. Dr. Cenk CURA Prof. Dr. Ebru ÇAL

KLİNİK ONKOLOJİ. İstanbul Tıp Fakültesi 185. Yıl Ders Kitapları Serisi. Geleceğin hekimlerinin eğitimine katkıda bulunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.

Solunum Fizyolojisi ve PAP Uygulaması. Dr. Ahmet U. Demir

Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi. Kanser Hastalığına Eşlik Eden Kronik Hastalıklar-I Hipertansiyon

Solunum yolları Solunum yolları

GAZİ ÜNİVERSİTESİ KAMU YÖNETİMİ BÖLÜMÜ STRATEJİK PLANI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

TÜRK TORAKS DERNEĞİ İSTANBUL ŞUBESİ EYLEM PLANI

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi

SOLUNUM DĠLĠMĠ 1. Bu Dilimde, çoktan seçmeli test, beceri labarotuvarında simule hasta uygulaması, yapılandırılmış sözlü sınav vb

TÜBERKÜLOZ EPİDEMİYOLOJİSİ. Dr. Şükran KÖSE

GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU)

GÖĞÜS HASTALIKLARI STAJI

Mediyasten, iki plevral boşluğun arasında kalan toraksın bölgesel alanı olarak tanımlanmıştır.

Konvasiyonel Akciğer Grafisi

PULMONES (AKCİĞERLER) DOÇ.DR.M.CUDİ TUNCER D.Ü.Tıp Fakültesi Anatomi ABD

ARTER KAN GAZI ANALİZİNİN ORGANİZMAYA AİT YANSITTIKLARI; Klinikte AKG ne işe yarar?

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMENİ

Toraks / Toraks Boşluğunda Bulunan Damarlar

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU

7 Solunum Sistemi Fizyolojisi

AHİ EVRAN ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM -ÖĞRETİM YILI DÖNEM II / DERS KURULU II DOLAŞIM VE SOLUNUM DERS KURULU (

T.C. RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ FAKÜLTE YÖNETİM KURULU TOPLANTI TUTANAĞI

SOLUNUM SİSTEMİNİN YAPISAL / FONKSİYONEL ÖZELLİKLERİ

Kateter Torakostomi Uygulama Tekniği

DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM II. KAN-DOLAŞIM ve SOLUNUM DERS KURULU

UÜ-SK AİLE HEKİMLİĞİ ANABİLİM DALI HİZMET KAPSAMI

Ders Yılı Dönem-V Göğüs Cerrahisi Staj Programı

Artikülasyon. Artikülatör Yapılar

Dr. Ayşin ÇETİNER KALE

ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ

HASTALIKLARINDA. Dr.Gürsu Kıyan PhD. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ FEN FAKÜLTESİ MATEMATİK BÖLÜMÜ ÖĞRETİM DEĞERLENDİRME ANKETİ

ORBİTA ORBİTA KİTLELERİ 1- LAKRİMAL BEZ KİTLELERİ: - Lenfoid prolefilasyonlar - Epitel kökenli iyi ya da kötü huylu tümörler

SOLUNUM SİSTEMİ (SISTEMA RESPIRATORIUM)

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

GÖĞÜS CERRAHİSİ CEP KİTABI

Solunum Sistemi Fizyolojisi

Solunum Sistemi. Havadan aldığı O 2 ni kana verip kandan aldığı CO 2 i havaya veren bir ucu açık öbür ucu kapalı bir sistemdir.

Transkript:

TORAKS KİTAPLARI SAYI 13 EKİM 2015 TEMEL AKCİĞER SAĞLIĞI ve HASTALIKLARI DERS KİTABI 2. Baskı Konuk Editör Prof. Dr. Orhan Arseven Konuk Editör Yardımcıları Prof. Dr. Emel Kurt Prof. Dr. Oya İtil Prof. Dr. Akın Kaya Türk Toraks Derneği

TORAKS KİTAPLARI TÜRK TORAKS DERNEĞİ nin yayınıdır. Toraks kitapları, solunum hastalıkları ile ilgili temel bilgilerin ve son gelişmelerin aktarıldığı bir kitap serisidir. Özel anlaşma ile Nobel Tıp Kitabevleri ne bastırılmıştır. TORAKS KİTAPLARI YAYIN KURULU Türk Toraks Derneği Merkez Yürütme Kurulu adına Toraks Kitapları Sorumlusu Prof. Dr. A. Fuat Kalyoncu Temel Akciğer Sağlığı ve Hastalıkları Ders Kitabı nın Konuk Editörü Prof. Dr. Orhan Arseven Konuk Editör Yardımcıları Prof. Dr. Emel Kurt Prof. Dr. Oya İtil Prof. Dr. Akın Kaya 2015 Nobel Tıp Kitabevleri Ltd. Şti. TEMEL AKCİĞER SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI DERS KİTABI 2. Baskı Konuk Editör: Prof. Dr. Orhan ARSEVEN 1. Baskı 2011 ISBN: 978-605-335-163-4 Bu kitabın, 5846 ve 2936 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası Hükümleri gereğince yazarın yazılı izni olmadan bir bölümünden alıntı yapılamaz; fotokopi yöntemiyle çoğaltılamaz; resim, şekil, şema, grafik, vb. ler kopya edilemez. Her hakkı Türk Toraks Derneği ne aittir. Yayımcı Sertifika No : 15710 Bas kı / Cilt : No-bel Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti. Ömerli mevki İhsangazi Cd. Tunaboyu sk. No. 3 Arnavutköy Hadımköy Matbaa Sertifika No : 12565 Sayfa Tasarımı - Düzenleme : Nobel Tıp Kitabevleri Baskı Tarihi : Ekim 2015 - İstanbul

İkinci Baskının Önsözü İkinci Baskının Önsözü Tıbbın temeli iyi bir anamnez ve fizik muayenedir. Doktor çok iyi bir gözlemcidir. Tıbbi pratik yüzyıllarca bu esas üzerine kurulmuş ve son iki yüzyılda giderek gelişen laboratuvar imkanları ile de zenginleşmiştir. Ancak laboratuvar imkanlarının her geçen gün gelişmesi, anamnez ve fizik muayenenin değerini azaltmamıştır. Günümüzde de, hastası ile karşılaşan doktorun muayenesi o anda gözlem ile başlamaktadır. Zaten bu bilimsel terbiye ile eğitilen doktorların, kendi branşları dışında farklı alanlarda başarılı olmalarının nedeni de budur. Türk Toraks Derneği (TTD) kurulduğundan bu yana alanında sürekli yeni kitaplar yayınlamaktadır. Elinizdeki kitabın ilk basımı 2011 de yapılmış ve kısa sürede tükenmiştir. Bu kitap esasen ülkemizdeki tıp öğrencileri ve araştırma görevlileri temel eğitimi amacıyla hazırlanmıştır. Bu nedenle, kitabımızın yeni basımında temel göğüs hastalıkları bilgileri yanısıra, bu bilgileri günümüze taşımada emeği geçen ulusal ve evrensel ustalarımızın yaşamlarını kısaca hatırlatmayı uygun bulduk. Bizlere ulaşan geri bildirimlerden, kitabın sadece tıp öğrencileri ve göğüs uzman-araştırma görevlileri değil, ilgili uzmanlık dalları mensubu meslekdaşlarımızın da beğenilerini kazandığı anlaşılmıştır. Kitabın konuk editörü Prof. Dr. O. Arseven e ve editör yardımcıları Prof. Dr. E. Kurt, Prof. Dr. O. İtil, Prof. Dr. A. Kaya ya ve bu kitabın ilk basımında TTD adına editörlük emeği geçen Prof. Dr. H. Bilgiç ve Prof.Dr. M. Karadağ a, editör yardımcıları Doç. Dr. E. Tozkoparan ve Yrd. Doç. Dr. F. Coşkun a, teşekkür ederiz. Toraks Kitapları serisinin 13. kitabı olan bu eserin ikinci basımı, ilk basımından dört yıl sonra Prof. Dr. Orhan Arseven in editörlüğünde yeniden hayat bulmuştur. Kitapta yazıları bulunan ve gerekli güncellemeleri yapan tüm yazarlara içten teşekkür ediyoruz. Kitaplarımıza artık TTD web sayfamızdan da ücretsiz ulaşım imkanı sağlanmıştır. Kitabın ilk ve ikinci basımında bizlere kapılarını açan Nobel Tıp Kitabevlerine teşekkürü bir borç biliriz. TTD Merkez Yönetim Kurulu Adına Prof. Dr. A. Fuat Kalyoncu III

Konuk Editörden Konuk Editörden Ülkemizde halen 53 ü devlet üniversitesi ve 27 si vakıf üniversitesi olmak üzere toplam 80 üniversitede tıp eğitimi verilmektedir. Tıp öğrencisi sayısı bu kitabın ilk baskısının yapıldığı 2011 yılında 5000 civarında iken, 2015 yılında 12.000 e ulaşmıştır. Öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısındaki bu artışın ve uygulanmakta olan performans sisteminin eğitim kalitesini düşürmesi kaçınılmazdır. Göğüs Hastalıkları, sağlık sorunları açısından birinci basamak hekiminin karşılaşacağı klinik sorunlar arasında önemli bir yere sahiptir. Özellikle aile hekimi uygulamasının da yetersizlikleri nedeniyle birinci basamak hekimlerinin koruyucu hekimlik, tanı koydurucu ve tedavi edici hekimlik açısından pratiğe yönelik iyi bir eğitim alarak mezun olmaları ve mezuniyet sonrasında yeterli sayıda/ nitelikte türkçe kaynağa ulaşabilmeleri önem kazanmaktadır. Türk Toraks Derneği, bir uzmanlık derneği olmasına rağmen yıllar önce bu konudaki eksikliği gidermek ve tıp fakülteleri arasında, göğüs hastalıkları konularında standart bir eğitim verilmesine yardımcı olmak amacıyla Temel Akciğer Sağlığı ve Hastalıkları adlı öğrenci kitabını yazma kararı aldı. İlk basımı 2011 yılında yapılan bu kitap, bir uzmanlık derneğinin öğrenciler için ortak olarak ürettiği ilk ders kitabı olmuştur. Alınan geri bildirimler; bu kitaptan öğrenciler yanında birinci basamak hekimlerinin, uzmanlık öğrencilerinin ve ilgili dal uzmanlarının önemli ölçüde yararlandığını göstermektedir. Kitap, birçok tıp fakültesinde göğüs hastalıkları ders kitabı olarak okutulmaktadır. Birinci baskısının tükenmesi ve birçok öğretim üyesinin sözlü isteği üzerine, derneğimiz güncellenmiş ikinci baskı çıkarılması kararı almıştır. Uzmanlık alanındaki gelişmeler ve Ulusal Rehberler doğrultusunda gerekli bölümler yeniden yazılmış veya güncellenmiştir. Öğrencilerimiz mutluluğu, kitaptaki bilgilerin başarılı bir koruyucu hekimliğe ve hasta hizmetine dönüşmesi, bizleri hem sevindirmekte hem de motive etmektedir. Bu kitap, ayrıca kısa süre içinde Türk Toraks Derneği web sitesinde de yer alacaktır. Kitabın hazırlanmasında Prof. Dr. Emel Kurt, Prof. Dr. Oya İtil ve Prof. Dr. Akın Kaya özveri ile bana yardımcı oldular. Kendilerine, kitabın yazımında emeği geçen tüm yazarlara, bu kitabın ilk basımında TTD adına editörlük emeği geçen Prof. Dr. H. Bilgiç ve Prof.Dr. M. Karadağ a, editör yardımcıları Doç. Dr. E. Tozkoparan ve Yrd. Doç. Dr. F. Coşkun a, ikinci basım kontrollarını yapan TTD Merkez Yönetim Kurulu Adına toraks kitapları serisinden sorumlu yönetim kurulu üyesi Prof. Dr. A. Fuat Kalyoncu ya, Türk Toraks Derneğine ve kitabı titizlikle hazırlayıp, basan Nobel Tıp Kitabevleri çalışanlarına sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Prof. Dr. Orhan Arseven Ekim 2015 V

Toraks Kitapları Editörlerinden Toraks Kitapları Editörlerinden Hekiml ik, insan sağlığının korunması ve iyileştirilmesi gibi çok önemli bir konuyu misyon edinmiş, evrensel bir meslektir. Hekimlik yaşantısında bir pratisyen hekimin karşılaşacağı sorunlar esnasında Göğüs Hastalıkları oldukça önemli bir alan teşkil etmektedir. Göğüs hastalıklarının tanısında, iyi alınmış bir anamnez ve üzerine yapılan dikkatli bir fizik muayenenin önemli bir yeri vardır. Göğüsün fizik muayenesini, belirli bir sistem içinde uygulamasını bilen ve sonuçlarından tanıya giden bir hekim adayı, aynı zamanda muayene bulgularını ifade etmede, ortak muayene dilinin gelişmesine katkı sağlamış olur. Tıp fakültesi öğrencilerinin ortak bir dil oluşturması ancak doğru kaynakların özümsenmesi ile mümkün olacaktır. Hastalıkların standardize edilmesi, genel kabul görmüş ifadelerin uygulanması, yaygınlaştırılması oldukça önemlidir. Bu sistematik muayeneyi, tutum ve davranış haline getirmiş bir tıp fakültesi öğrencisi, geleceğin başarılı bir hekimi olacaktır. Vizyonu; akciğer sağlığı alanında, önlenebilir tüm hastalıkların en aza indirildiği, hekimlerin ideal çalışma koşulları içinde her yönden kendini geliştirebildiği, hastaların en üst düzeyde kaliteli hizmet alabildiği, hekim, hasta ve toplumun karşılıklı sevgi, saygı ve anlayış içinde olabildiği, tüm standartların çağdaş düzeye ulaştığı bir TÜRKİYE olan Türk Toraks Derneği, eğitimi iyileştirmek amacıyla bu kitabı hazırlamıştır. Toraks Kitapları serisinin 13. Kitabı olan bu kitabın, Tıp fakültesi öğrencilerinin Göğüs Hastalıkları alanında pek çok konuyu güncel bilgilerle kolayca bulabilecekleri değerli bir kaynak olduğunu düşünmekteyiz. Öğrencilerimiz arasında, bilgi ve becerinin artırılmasına, standart bir dilin gelişmesine katkı sağlayabilecek temel nitelikte bir kitaptır Kitaba emeği geçen başta konuk editör Prof. Dr. Orhan ARSEVEN olmak üzere tüm yazarlara teşekkür ediyor, ülkemiz tıbbına katkılar sağlamasını ve yararlı olmasını diliyoruz. Prof. Dr. Hayati Bilgiç Prof. Dr. Mehmet Karadağ Ekim 2011 VI

İçindekiler İçindekiler Bölüm 1 GÖĞÜS HASTALIKLARININ ÖNEMİ 1 1 Göğüs Hastalıklarının Önemi 3 Prof. Dr. Ülkü Bayındır Bölüm 2 SOLUNUM SİST EMİNİN YAPI VE FONKSİYONU 5 2 Solunum Sisteminin G elişimi, Anatomi ve Histolojisi 7 Prof. Dr. Orhan Arseven 3 Solunum Fizyolojisi 19 Prof. Dr. Füsun Öner Eyüpoğlu 4 Solunum Sisteminin Savunm a Mekanizmaları ve İmmünoloji 27 Prof. Dr. Tevfik Özlü Bölüm 3 SOLUNUM HASTASININ DEĞERLENDİRİLMESİ 31 5 Klinik Öykü Alınması ve Temel Sempt omlar 33 Prof. Dr. Numan Ekim, Prof. Dr. Kıvılcım Oğuzülgen 6 Fizik Muayene 45 Prof. Dr. Hayati Bilgiç Bölüm 4 TANI YÖNTEMLERİ 63 7 Akciğer Grafisi ve Diğer Görüntüleme Yöntemleri 65 Prof. Dr. Macit Arıyürek 8 Solunum Fonksiyon Testleri 85 Prof. Dr. Nurhayat Yıldırım 9 Arter Kan Gazlarının Yorumlanması 97 Prof. Dr. Sevgi Saryal VII

İçindekiler 10 Mikrobiyolojik Değerlendirme 105 Prof. Dr. Haluk Eraksoy 11 Bronkoskopi 111 Prof. Dr. Toros Selçuk 12 Diğer Tanısal Yöntemler 115 Prof. Dr. Toros Selçuk Bölüm 5 HAVAYOLU HASTALIKLARI 121 13 Üst Havayolu Obstrüksiyonu 123 Prof. Dr. M etin Görgüner 14 Astım 127 Prof. Dr. Haluk Türktaş 15 Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) 135 Prof. Dr. Ali Kocabaş 16 Bronşektazi 157 Prof. Dr. Ertürk Erdinç, Uzm.Dr. Özer Özdemir 17 Kistik Fibroz 161 Prof. Dr. Fazilet Karakoç, Doç. Dr. Yasemin Gökdemir 18 Bronşiyolitler 165 Prof. Dr. Lütfi Çöplü Bölüm 6 SOLUNUM SİSTEMİ ENFEKSİYONLARI 169 19 Akut Trakeit ve Akut Bronşit 171 Prof. Dr. Oğuz Kıl ınç 20 Pnömoniler 173 Prof. Dr. Abdullah Sayıner 21 Akciğer Absesi veaspirasyon Pnömonisi 185 Prof. Dr. Oğuz Kılınç 22 Tüberküloz 187 Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan 23 Akciğer Hidatik Kist Hastalığı 199 Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu Bölüm 7 AKCİĞER MALİGNİTELERİ 205 24 Bronş Karsinomu ve Soliter Pulmoner Nodül 207 Prof. Dr. Tuncay Göksel Bölüm 8 İNTERSTİSYEL AKCİĞER HASTALIKLARI 217 25 İnterstisyel Akciğer Hastalıkları 219 Prof. Dr. Özlem Özdemir Kumbasar Bölüm 9 PULMONER VASKÜLER HASTALIKLAR 227 VIII 26 Venöz Tromboembolizm 229 Prof. Dr. Orhan Arseven

27 Pulmoner Hipertansiyon 241 Prof. Dr. Gül Öngen 28 Akciğer Kalp Hastalığı (Kor Pulmonale) 249 Prof. Dr. Zeki Öngen 29 Akciğer Ödemi 255 Prof. Dr. Gökhan Çelik İçindekiler Bölüm 10 PLEVRA HASTALIKLARI 261 30 Plevra, Plevral Aralığın Yapı ve İşlevi 263 Prof. Dr. Muzaffer Metintaş 31 Plevral Sıvılı Bir Hastanın Değerlendirilmesi ve Tanı Yaklaşımı 269 Prof. Dr. Muzaff er Metintaş 32 Parapnömonik Sıvılar ve Ampiyem 279 Prof. Dr. Öner Dikensoy 33 Tüberküloz Plörezi 283 Prof. Dr. Öner Dikensoy 34 Malign Plevral Sıvılar 287 Prof. Dr. Muzaffer Metintaş 35 Pnömotoraks 291 Prof. Dr. Esen Kıyan Bölüm 11 ÇEVRESEL ve MESLEKİ AKCİĞER HASTALIKLARI 297 36 Akciğerin İnorganik Toz Hastalıkları 299 Prof. Dr. Fatma Evyapan 37 Meslek Astımı 307 Prof. Dr. Emel Kurt 38 Hava Kirliliği nin Akciğere Etkileri 311 Prof. Dr. Emel Kurt Bölüm 12 SOLUNUM YETERSİZLİĞİ VE SOLUNUM DESTEĞİNİN TEMELLERİ 315 39 Solunum Yetersizliği 317 Prof. Dr. Sait Karakurt 40 Solunum Destek Tedavileri 323 Prof. Dr. Akın Kaya Bölüm 13 SOLUNUM SİSTEMİ ACİLLERİ 327 41 Masif Hemoptizi 329 Prof. Dr. Yılmaz Bülbül, Prof. Dr. Tevfik Özlü 42 Anafilaksi 333 Prof. Dr. A. Fuat Kalyoncu 43 Karbonmonoksit Zehirlenmesi 337 Prof. Dr. Şamil Aktaş 44 Suda Boğulma 341 Prof. Dr. Şamil Aktaş IX

İçindekiler 45 Toraks Travmaları 345 Prof. Dr. Mustafa Yüksel 46 Kardiyopulmoner Resüsitasyon 349 Prof. Dr. Nahit Çakar, Doç. Dr. Evren Şentürk Bölüm 14 UYKUDA SOLUNUM BOZUKLUKLARI 357 47 Uyku Apne Sendromu 359 Prof. Dr. Oya İtil Bölüm 15 SİGARA ve SAĞLIK 365 48 Sigara ve Sağlık 367 Prof. Dr. Elif Dağlı Bölüm 16 PULMONER REHABİLİTASYON VE EVDE BAKIM 371 49 Pulmoner Rehabilitasyon ve Evde Bakım 373 Prof. Dr. Pınar Ergün Bölüm 17 GÖĞÜS HASTALIKLARINDA HEKİMİN YASAL SORUMLULUKLARI 377 50 Göğüs Hastalıklarında Hekimin Yasal Sorumlulukları 379 Avukat Ziynet Özçelik Bölüm 18 AKCİĞER SAĞLIĞINDA İZ BIRAKANLAR 383 51 Akciğer Sağlığında İz Bırakanlar 385 İndeks 391 X

Yazarlar Yazarlar Prof. Dr. Ülkü Bayındır Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, İZMİR Prof. Dr. Orhan Arseven İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, İSTANBUL Prof. Dr. Füsun Öner Eyüpoğlu Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim dalı, ANKARA Prof. Dr. Tevfik Özlü Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, TRABZON Prof. Dr. Numan Ekim Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, ANKARA Prof. Dr. Nurhayat Yıldırım İstanbul Ü niversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, İSTANBUL Prof. Dr. Sevgi Saryal Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, ANKARA Prof. Dr. Haluk Eraksoy İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, İSTANBUL Prof. Dr. Toros Selçuk Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, ANKARA Prof. Dr. Metin Görgüner Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, ERZURUM Uzm.Dr. Özer Özdemir Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Prof. Dr. Fazilet Karakoç Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, İSTANBUL Doç. Dr. Yasemin Gökdemir Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, İSTANBUL Prof. Dr. Lütfi Çöplü Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, ANKARA Prof. Dr. Oğuz Kılınç Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, İZMİR Prof. Dr. Kıvılcım Oğuzülgen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, ANKARA Prof. Dr. Haluk Türktaş Gazi Üniversites i Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dal ı, ANKARA Prof. Dr. Abdullah Sayıner Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, İZMİR Prof. Dr. Hayati Bilgiç GATA Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, ANKARA Prof. Dr. Ali Kocabaş Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalı kları Anabilim Dalı, ADANA Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, İSTANBUL Prof. Dr. Macit Arıyürek Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, ANKARA Prof. Dr. Ertürk Erdinç Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, İZMİR Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, EDİRNE XI

Prof. Dr. Tuncay Göksel Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, İZMİR Yazarlar Prof. Dr. Özlem Özdemir Kumbasar Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, ANKARA Prof. Dr. Gül Öngen İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, İSTANBUL Prof. Dr. Zeki Öngen İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı,İSTANBUL Prof. Dr. Gökhan Çelik Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, ANKARA Prof. Dr. Muzaffer Metintaş Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, ESKİŞEHİR Prof. Dr. Öner Dikensoy Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, GAZİANTEP Prof. D r. Fatma Evyapan Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, DENİZLİ Prof. Dr. Emel Kurt Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, ESKİŞEHİR Prof. Dr. Sait Karakurt Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, İSTANBUL Prof. Dr. Akın Kaya Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, ANKARA Prof. Dr. Yılmaz Bülbül Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, TRABZON Prof. Dr. A. Fuat Kalyoncu Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, ANKARA Prof. Dr. Şamil Aktaş İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Sualtı Hekimliği ve Hiperbarik Tıp Anabilim Dalı, İSTANBUL Prof. Dr. Nahit Çakar İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı, İSTANBUL Doç. Dr. Evren Şentürk İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı, İSTANBUL Prof. Dr. Oya İtil Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, İZMİR Prof. Dr. Elif Dağlı Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, İSTANBUL Prof. Dr. Pınar Ergün Atatürk Göğüs hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, ANKARA Avukat Ziynet Özçelik Türk Tabipleri Birliği, ANKARA Prof. Dr. Esen Kıyan İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, İSTANBUL Prof. Dr. Mustafa Yüksel Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, İSTANBUL XII

BÖLÜM 1 GÖĞÜS HASTALIKLARININ ÖNEMİ

Göğüs Hastalıklarının Önemi 1 Göğüs Hastalıklarının Önemi Prof. Dr. Ülkü Bayındır Hekimlik, insan sağlığının korunması ve iyileştirilmesi gibi evrendeki en önemli hedefe yönelmiş, bilim ve sanatın birlikte uygulandığı bir meslektir. Bu mesleğin içeriğini oluşturan koruyucu hekimlik, tanı koydurucu ve tedavi edici hekimlik alanları birbirini tamamlayan bir bütündür. Çeşitli organlarla ilgili hastalıklar da bu bütünün parçaları arasındadır. Bunların hiçbiri diğerinden daha az veya çok önemli değildir. Ancak insanoğlunun karşılaştığı sağlık sorunları, bunların sıklığı, iş gücü ve yaşam kalitesi kaybındaki önemleri, değişen hayat tarzının getirdiği yeni sorunlar ve hastalıklar, gelişen teknolojinin olumlu-olumsuz katkıları, hepsi bir arada incelendiğinde, bir pratisyen hekimin karşılaşacağı klinik problemler arasında bazı alanlar öne çıkmaktadır. İşte göğüs hastalıkları bunlardan birisidir. Konuyu daha iyi anlayabilmek için T.C. Sağlık Bakanlığının Ulusal Hastalık Yükü ve Maliyet Etkinlik Projesi kapsamındaki 2000 yılı raporunu inceleyelim: İlk 10 ölüm nedeni arasında, trafik kazaları hariç tutulursa, 3. sıradaki Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH), 5. sıradaki alt solunum yolu enfeksiyonları, 7. sıradaki trakea, bronş ve akciğer kanseri, göğüs hastalıkları alanında bulunmaktadır. Ayrıca kardiyolojiden üç, nörolojiden bir, çocuktan bir ve endokrinoloji grubundan bir Tablo 1. Türkiye Ulusal Düzeyde Ölüme Neden Olan İlk 20 Hastalığın %Dağılımı (UHY-ME Çalışması,2000, Türkiye). Ölüm Nedenleri Toplam Ölümler (%) 1 İskemik Kalp Hastalığı 21,7 2 Serebrovasküler Hastalıklar 15,0 3 Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı 5,8 4 Perinatal Nedenler 5,8 5 Alt Solunum Yolu Enfeksiyonları 4,2 6 Hipertansif Kalp Hastalıkları 3,0 7 Trakea, Bronş ve Akciğer Kanseri 2,7 8 Diabetes Mellitus 2,2 9 Trafik Kazaları 2,0 10 İnflamatuar Kalp Hastalıkları 1,9 11 Konjenital Anomaliler 1,6 12 İshalle Seyreden Hastalıklar 1,5 13 Mide Kanseri 1,3 14 Nefrit ve Nefrozlar 1,1 15 Lösemiler 1,0 16 Romatizmal Kalp Hastalıkları 0,9 17 Meme Kanseri 0,9 18 Peptik Ülser 0,9 19 Lenfoma ve Multiple Myeloma 0,9 20 Düşmeler 0,9 3

1 Tablo 2. Dünyada önde gelen 10 ölüm nedeninin 2002-2030 yılları arasında ölüm nedeni sıralamasındaki yerlerinin değişimi. SOLUNUM HASTALIKLARININ ÖNEMİ 4 Hastalık 2002 sırası 2030 sırası İskemik kalp hastalığı 1 1 Serebrovasküler hastalık 2 2 Alt solunum yolu enfeksiyonları 3 5 HIV/AIDS 4 3 KOAH 5 4 Perinatal durumlar 6 9 Diyare ile ilişkili hastalıklar 7 16 Tüberküloz 8 23 Trakea, bronş, akciğer kanserleri 9 6 Trafik kazaları 10 8 hastalık bu tabloda yer almaktadır. Yukarıdaki veriler, 2000 li yıllarda ülkemizde ölüme neden olan en önemli sağlık sorunları arasında bazı göğüs hastalıklarının ne derecede ciddi yer tuttuğunu tartışmasız göstermektedir. Yukarıdaki tabloda yer alan 3 hastalık dışındaki göğüs hastalıklarına genel olarak bir göz atacak olursak, ilk 10 ölüm nedeni arasına girmeseler bile ciddiyetleri giderek artan çeşitli sağlık sorunlarıyla karşı karşıya olduğumuzu görmekteyiz. Astım a baktığımızda, çok uluslu iki büyük çalışma ülkeler arasında farklılıklar gösterse de, son 40 yıl içinde tüm ülkelerde astım prevalansı ve alerjinin arttığını bildirmektedir. Modern yaşam biçiminin benimsenmesi ve şehirleşmenin artmasıyla bu prevalansın giderek daha da artacağı düşünülmektedir. Akciğer tromboembolizmi, hastanede yatan hastalarda en önemli mortalite nedenlerindendir. Tedavi maliyetini, mortalite ve morbiditeyi azaltmak için korunma ön plana çıkmıştır. Hastanede yatmakta olan 40 yaşın üzerindeki tüm medikal ve cerrahi hastaların venöz tromboembolizmin profilaksisi açısından değerlendirilmesi önerilmektedir. Solunum sistemi, atmosferle direkt ilişkili olması nedeniyle mesleksel ve çevresel hava kirleticilerine açıktır. Mesleksel akciğer hastalıkları, çalışma yaşamından kaynaklanan sağlık sorunlarının başında gelmektedir. Meslek astımı, pnömokonyoz, asbestoz gibi mesleki akciğer hastalıklarının ülkemizdeki yüklerinin azaltılması ve koruma politikalarının hazırlanması yakın zamanlarda ciddiyetle ele alınmaktadır. Son yıllarda göğüs hastalıklarında yoğun bakım, uykuda solunum bozuklukları, pulmoner rehabilitasyon ve solunum hastalıklarında evde bakım konuları büyük önem kazanmıştır. Dünya verilerine baktığımızda, Dünya Sağlık Teşkilatının 2004 de yayınladığı Dünya Sağlık Raporu nda 2002 yılına ait ilk 10 ölüm nedeni ve 2030 yılına ait tahminler bildirilmiştir: 2002 yılındaki duruma dünya çapında bakıldığında, ülkemizdeki durumu gösteren tablo 1 deki üç göğüs hastalığının, sıralamaları değişmekle birlikte burada da yer aldığını, bunlara bir de tüberkülozun eklendiğini görmekteyiz. Dünya Sağlık Örgütünün 2030 yılına ait ilk 10 ölüm nedeni tahminleri de yukarıdaki tabloda yer almaktadır. Burada KOAH ve kanserler, sıraları yükselerek, alt solunum yolu enfeksiyonları ise sırası düşerek yine ilk 10 ölüm nedeni arasına girmektedir. Dünya sağlık örgütünün 2030 yılına ait tahminleriyle bizim 2000 yılında ülkemiz için saptadığımız değerler büyük benzerlik içindedir. Bu da göstermektedir ki bugünün tıp öğrencilerinin ve genç hekimlerin şimdiki yaklaşımlarını sürdürmeleri ve gelecek yıllarda da göğüs hastalıkları konusunda bilgili olmaları gerekecektir. Konuyu, nostaljik bir yaklaşımla bitirelim; Çok eskiden beri, hekim imajının ayrılmaz bir aksesuarı olan doktorun boynuna asılı steteskop belki de göğüs hastalıkları konusunda bilgili olmanın önemini vurgulamaktadır. Kaynaklar 1. Gemicioğlu B, Dursun B, Mungan D, ve ark. Astım, (Türkiye de temel akciğer sağlığı sorunları ve çözüm önerileri, Türk Toraks Derneği Beyaz Kitap) 2010;19-26 2. Arseven O, Öngen G, Müsellim B, ve ark.pulmoner Tromboembolizm (Türkiye de temel akciğer sağlığı sorunları ve çözüm önerileri, Türk Toraks Derneği Beyaz Kitap) 2010;11-18 3. T.C. Sağlık Bakanlığı Refik Saydam Hıfzısıhha Merkezi Başkanlığı Hıfzısıhha Mektebi Müdürlüğü ve Başkent Üniversitesi Ulusal Hastalık Yükü ve Maliyet Etkililik Projesi Hastalık Yükü Final Rapor, Aralık 2004. 4. World Health Organization. World Health Report 2004; Changing History. Geneva, World Health Organization,2004.

BÖLÜM 2 SOLUNUM SİSTEMİNİN YAPI VE FONKSİYONU

Solunum Sisteminin Gelişimi, Anatomi ve Histolojisi Prof. Dr. Orhan Arseven SOLUNUM SİSTEMİNİN YAPISI Giriş Solunum sistemi, solunum yoluyla dış ortamdan alınan oksijenin metabolizma sonucu oluşan karbondioksitle değişimini sağlar. Solunum sistemi üst ve alt solunum bölgesi olarak iki bölümde incelenebilir (Şekil-1). Üst solunum bölgesi; nazal ve oral kaviteler, farinks, larinks ve trakeanın başlangıç bölümünden oluşmuştur. Östaki borusu ve orta kulak da bu sistem içinde yer alır. Bu düzensiz anatomik sistemin başlıca görevleri: akciğerlere 2 giren havanın ısı ve neminin ayarlanması, partiküllerden temizlenmesi, alt ve üst solunum yolu sekresyonlarının mukosilyer transportudur. Alt solunum bölgesi; trakeanın alt bölümü, iki ana bronş ve akciğerleri barındırır. Alt solunum bölgesine ait yapılar göğüs boşluğu (toraks) içinde yer alır. Fonksiyonel yönden burun boşluğundan başlayan hava iletimi trakeobronşiyal ağaç yoluyla gaz alışverişinin yapıldığı solunum bölgesine kadar sürer. Bu iletici bölge hem akciğer dışında, hem de akciğer içinde yer alır. Gaz alışverişinin yapıldığı solunum bölgesi ise akciğer içinde yer alan uç havayollarını ve alveol sistemini içerir. Solunum Sisteminin Gelişimi, Anatomi ve Histolojisi Nazal boşluk Nazofarinks Üst Solunum Bölgesi Epiglot Larinks Özofagus Trakea Terminal bronşiyol Bronşiyol Sağ ana bronş Lober bronş Segmenter bronş Alt Solunum Bölgesi Bronş Alveol kanalları Alveol kesesi Şekil 1 Alveol Karina 7

2 SOLUNUM SİSTEMİNİN YAPI VE FONKSİYONU Üst solunum bölgesi Burun boşluğu Kemik ve kıkırdak yapıdaki nazal septum ile ikiye ayrılır. Burun boşlukları; arkada kohana aracılığı ile nazofarinks ile devam ederler. Burun boşluklarının lateral duvarında konka adı verilen önden arkaya uzanan 3 er adet kemik çıkıntısı vardır. Burun boşluklarında önde çok katlı yassı ve kıllı bir epitel ile örtülü vestibül bulunur. Daha sonra sırasıyla çok katlı, siliyalı prizmatik epitel ile döşeli, serömüköz bezler, plazma ve mast hücrelerinden zengin kan damarlarının pleksuslar yaptığı konka ve septumları içeren respiratuvar bölge ve burun boşluklarının tavanında yer alan koku duyu (olfaktor) bölgeleri yer alırlar. Nazal mukoza solunan havanın filtrasyonunu, nemlendirilmesini, ısıtılmasını ve koku alınmasını sağlar. Paranazal sinüsler Burun boşluğuna komşu, içi hava ile dolu kemik yapıda kavernöz boşluklardır. Maksiler, frontal, etmoid ve sfenoid sinüsler yalancı çok katlı siliyalı prizmatik epitelyumla kaplı olup, dar birer açıklık ile burun boşluğuna açılırlar. Epitel az sayıda goblet hücresi içerir. İltihaplanmalarına sinüzit adı verilir. Farinks Burun ve ağız boşluklarını larinks ve özofagusa bağlayarak hava ve gıdaların geçişini sağlayan bir boşluktur. Burnun arkasında kohanadan itibaren nazofarinks, orofarinks ve laringofarinks adında üç bölümden oluşur. Nazofarinks yalancı çok katlı, prizmatik, siliyalı burun epiteli ile döşeli iken, diğer bölümlerde çok katlı yassı ağız epiteli yer alır. Orta kulaktan kaynaklanan östaki boruları iki yanda orofarinkse açılırlar. Nazofarinkste epitel altında lenfoid dokunun oluşturduğu Waldeyer halkası yer alır. Lenfoid doku nazofarinksin arka duvarında östaki borularının çevresinde topluluklar oluşturacak şekilde yoğunlaşarak adenoid adı da verilen nazofaringeal tonsillaları oluşturur. Larinks Soluk havasının trakeaya iletilmesini, kord vokaller yoluyla ses oluşumunu ve yutkunma sırasında epiglot ile trakeayı kapatarak gıda maddelerinin alt solunum yollarına aspirasyonunu önleyen silindir şeklinde kıkırdak yapılardan oluşmuştur. Önde tiroid beziyle komşuluğu vardır. İntrensek larinks kasları, tiroid ve krikoid plakları birbirine bağlar. Rekürrent laringeal sinir yolu ile ses tellerinin gerginliğini ve ses telleri arasındaki glottis aralığının açılıp kapanmasını sağlarlar. Ekstrensek larinks kasları yutkunma sırasında larinksi yukarı kaldırırlar. Larinks anatomik olarak üç bölgeden oluşur (Şekil-2). Supraglottik bölge; epiglot, yalancı ses telleri(vestibüler katlantı) ve larinks ventriküllerini içerir. Yalancı ses telleri hareketsiz olup, sesin rezonansı üzerine katkıda bulunurlar Glottis bölgesinde gerçek ses telleri ( kord vokal) bulunur. Ses oluşturulması, ses tellerinin birbirlerine yaklaştırılması ile sağlanır. Glottis aralığından (rima glottis) ekspirasyonda havanın geçişi sırasında oluşan titreşimler sesi meydana getirirler. Subglottik bölge; ses telleri ile krikoid kıkırdağın alt sınır arasında yer alır. Larinks mukozası yalancı çok katlı siliyalı prizmatik epitel ile döşelidir. Epiglotun üst yüzü ve kord vokaller ise çok katlı yassı epitel ile döşelidirler. Enfeksiyon, travma, alerjik reaksiyonlar ve şiddetli öksürükler nedeniyle larinkste kolayca mukoza ödemi gelişerek ciddi obstrüksiyonlara neden olabilir. Dil Kord vokal Epiglot Hyoid kemik Epiglot Supraglottik alan Subglottik alan 8 Trakea Şekil 2 Subglottik alan

Alt solunum bölgesi Göğüs boşluğu Göğüs boşluğu üstte birinci kosta, altta diyafragma, önde manubrium ve sternum, yanlarda oniki çift kosta ve kıkırdakları, arkada ise vertebral kolon ile sınırlanmıştır (Şekil-3). Bu kemik yapı fasyalar, interkostal kaslar ve yüzeyel kaslarla desteklenir. Vertebral kolon oniki adet torakal vertebra ve intervertebral diskleri içerir. Sternum; manubrium, corpus sterni ve ksifoid çıkıntı şeklinde üç kısımdan oluşur. Arcus aorta, manubrium sterninin hemen arkasında yer alır. Corpus sterni ile manubriumun birleşme yerindeki palpe edilebilen transvers çıkıntı Louis açısı veya sternal açı olarak adlandırılır. Bu çıkıntı ön kostaların sayılmasında önemli bir noktadır. İkinci ön kıkırdak kosta bu transvers çıkıntı hizasındadır. Manubrium, klavikulalar ve birinci kostal kıkırdak ile eklemleşir. Önde 8, 9 ve 10. kıkırdak kostalar genellikle birbirleri ile birleşerek yedinci kostanın kıkırdağına bağlanırlar. Onbir ve onikinci kostaların ön uçları çoğunlukla serbest olarak karın kasları içinde sonlanırlar. Kostalar arkada torakal vertebralarla eklemleşir. İki kosta arası alan interkostal saha olarak adlandırılır. Toraksa elastikiyet ve hareket kolaylığı sağlayan kıkırdak kostalar ileri yaşlarda kalsifiye olabilirler. Servikal kosta, yedinci servikal vertebra ile eklem yapan tek veya iki taraflı konjenital bir anomali olup, brakiyal pleksus veya subklavian artere bası yapabilir. Arkada skapulanın alt ucu genel- likle yedinci interkostal aralık veya yedinci kosta düzeyindedir. Bu ilişki arka kostaların sayılmasında yararlıdır. Kostaların damar ve sinirleri arkada alt kenarda yer alan kosta sulcus unda yukarıdan aşağıya doğru sırasıyla ven, arter ve sinir olarak yer alırlar. Bu nedenle plevra ponksiyonu, iğne biyopsisi veya dren takılması sırasında interkostal girişimler, kostanın üst sınırına yakın alandan yapılmalıdır. İnterkostal arterler doğrudan torasik aortadan kanlanırlar. İnterkostal venler sağda azigos, solda hemiazigos ven sistemine drene olurlar. Spina skapulanın üzerindeki bölge supraskapular bölge olarak adlandırılır. Bu bölgede akciğerlerin apeksleri yer alır. Kolumna vertebralis ve skapulaların iç kenarları arasında yer alan skapulovertebral alan hilus ve ana bronşlara yakındır. Bu nedenle bu bölgede normal solunum sesleri daha şiddetli duyulur. Solunum kasları Göğüs duvarı hareketleri inspirasyon ve ekspirasyon kasları ile sağlanır. Diyafragma inspiratuvar solunum kaslarının en önemlisidir. Soluk havasının %60 ı diyafragma hareketleri ile sağlanır. Normal soluk alıp verme sırasında diyafragma düzeyi 1.5-2 cm kadar hareket eder. Zorlu solunumda bu vertikal hareket 6-10 cm ye ulaşır. Diyafragma normalde kubbe şeklindedir. Diyafragmanın kontraksiyonu göğüs kafesinin vertikal yönde genişletirken, toraks alt kısmının transvers çapını da arttırır. Amfizem varlığında diyafragmaların düzleşmesi sonucu, diyafragma kontraksiyonu 2 Solunum Sisteminin Gelişimi, Anatomi ve Histolojisi Klavikula 1. kosta Kosta kıkırdakları Kosta kıkırdakları Manubrium sterni Corpus sterni Ksifoid çıkıntı Torasik vertebra Şekil 3 9

2 SOLUNUM SİSTEMİNİN YAPI VE FONKSİYONU 10 ile vertikal genişleme yeterli olmaz, transvers çap artacağı yerde azalır. Diyafragma inspiratuvar kas fonksiyonu dışında öksürük, aksırık refleksi ve burun çekmede önemli rol oynar. Diyafragma frenik sinir tarafından innerve edilir. Frenik sinir motor liflerle birlikte diyafragmanın santral bölümünün duyusal liflerini de taşır. Bu bölgenin irritasyonu boyun kökü, klavikula üstü ve omuz bölgesinde nefes almakla veya öksürükle artan ağrı oluşturur. Buna karşılık diyafragmanın periferik bölümlerinin duyusal sinir lifleri 7-12. interkostal sinirlerden sağlandığı için bu bölgelerle ilişkili ağrı göğüs kafesinin alt bölümlerinde ve bazen de üst karın bölgesinde duyulur. İstirahat halinde inspirasyondan diyafragma ile birlikte eksternal interkostal kaslar sorumludur. Eksternal interkostal kaslar kostaları yukarı ve öne doğru çekerek toraksın ön-arka ve lateral çapını arttırırlar. Zorlu inspirasyonda m.sternocleidomastoideus, m. scalenus anterior ve media, m.serratus anterior ve posterior, m.pectoralis major ve minor, m.trapezius ve m. rhomboideus gibi yardımcı solunum kasları devreye girer. İstirahat ekspirasyonu pasif bir hareket olup akciğerlerin elastik geri dönüş kuvvetleri ile sağlanır. İnternal interkostal kaslar ekspiryuma yardımcı olurlar. Özellikle zorlu ekspiryumda karın kasları (m. rectus abdominus, m.transversus abdominus, internal ve eksternal oblik kaslar, m. guadratus lumborum, m. serratus posterior,inferior ve m.latissimus dorsi) ile birlikte devreye girerler. Akciğerler Akciğerler göğüs kafesi içinde mediasten adı verilen anatomik boşluğun iki yanında yer alır. Hiluslar ile mediastinal yapılara bağlanmışlardır. Hiluslarda bronş, arter,ven, sinir pleksusları,lenf damarları, lenf bezleri ve pulmoner ligament yer alır (Şekil-4). Hiluslar dışında akciğerlerin tüm yüzeyleri viseral plevra ile kaplanmış olarak serbest halde bulunur. Akciğerler fissür adı verilen ve periferden hilusa kadar uzanan yüzeyel planlar ile loblara ayrılmıştır. Akciğerleri örten viseral plevra, fissür yüzeylerini de örterek lobların birbirinden bütünüyle ayrılmalarını sağlar. Sağ akciğerde oblik (major) ve horizontal (minör) fissürler ile ayrılmış üç lob, sol akciğerde oblik fissür ile ayrılmış iki lob bulunur. Sağda horizontal fissür üst lobu orta lobtan, oblik fissür üst ve orta lobu alt lobtan ayırır. Sol akciğerde orta lobun karşıtı olan lingula üst loba aittir. Oblik fissür sol akciğerde üst ve alt lobları birbirinden ayırır (Şekil-4). Bazı Üst lob Sağ apeks Oblik fissür Minör fissür Orta lob Alt lob Ön sınırlar Sol apeks Şekil 4. Akciğerlerin dış yandan görünüşü Üst lob Oblik fissür Alt lob kişilerde horizontal ve oblik fissürlerin dışında aksesuar fissürler mevcuttur. Bunlardan en sık raslananı azygos fissürüdür. Segmenter anatomi Akciğer lobları bronş dallanmasına uygun olarak segmentlere ayrılmıştır. Segmentler; kendilerine ait bronşu, arteri ve veni bulunan, fonksiyonel olarak bağımsız akciğer üniteleridir. Bunlar tepesi hilusa, tabanı perifere doğru yönelik piramid biçiminde yapılardır. Segmentler, en küçük anatomik birim olan ve ince bir bağ dokusu septasıyla birbirlerinden kısmen ayrılabilen 1-2 cm çaplı lobüllerden oluşmuşlardır. Sağ ve sol akciğerdeki segment sayıları ve bunların topografik dağılımları farklıdır. Sağ akciğerde on, sol akciğerde sekiz segment bulunur (Şekil-5). Sağdan farklı olarak sol üst lobun apikal ve posterior segmentleri ortak bir segment bronşuna(apiko-posterior) sahiptirler. Diğer bir fark, sol hemitoraksta kalbin yer alması nedeniyle alt lobta ayrı bir medial bazal segment bulunmayışıdır. Buna göre sağ akciğer üst lobunda apikal, anterior ve posterior, orta lobunda lateral ve medial, alt lobunda superior(apikal), medial, anterior, lateral ve posterior segmentler bulunur. Sol akciğer üst lobunda apiko-posterior ve anterior, lingulada superior ve inferior, alt lobunda superior (apikal), anterior, lateral ve posterior segmentler yer alır. Her segment bronşu kendine ait segmentin adını alır. Segmentlerin hem anatomik ve hem de fonksiyonel olarak ayrı birimler olması çok önemlidir. Bu özellik hastalık durumunda segmentlerin cerrahi olarak çıkarılabilmelerine olanak sağlar.

2 Sağ akciğer Sol akciğer Apikal Posterior Anterior Lateral Medial Anterior bazal Lateral bazal Medial bazal Apikal superior Posterior bazal Apikal Posterior Anterior Lingula Superior İnferior Anterior bazal Lateral bazal Solunum Sisteminin Gelişimi, Anatomi ve Histolojisi Posterior bazal Şekil 5 Alt solunum yolları Solunan hava trakea ve bronş ağacından oluşan alt solunum yolları ile alveol yüzeyine kadar iletilir. Fonksiyonel açıdan bakıldığında havayollarının akciğer parenkimi ile birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Trakeobronşiyal ağaç fonksiyonel açıdan iletici bölge ve solunumsal bölge olarak ikiye ayrılarak sınıflanabilir. Alt solunum yollarının terminal bronşiyolleri de içine alan bölümü, solunum havasının iletilmesini sağlar ve bu nedenle iletici bölge adını alır. Bu saha anatomik ölü boşluk olarak da tanımlanır (Şekil-6). Terminal bronşiyollerin distalinde yer alan respiratuvar bronşiyoller, alveol kanalları ve alveol keseleri havayı hem iletirler, hemde duvarlarında yer alan alveol yapısı ile gaz değişimini sağlarlar. Hava daha ilerideki alveollere taşınır. Bu nedenle terminal bronşiyollerin distalindeki havayollarına solunumsal bölge adı verilir. Bronş ağacının yapısı Akciğer dışı bronşların yapısı trakea ile aynıdır. Lob ve segment bronşlarının da yapıları trakeaya benzemekle birlikte, trakeada C şeklinde şeklinde olan kıkırdaklar; ana bronşların akciğer içi bölümlerinde ve alt lob bronşları etrafında halka şeklini almışlardır. Kıkırdak yapı, daha periferde düzensiz yapraklar halini alarak, subsegment bronşlarında kaybolur. Bronşlar titrek tüylü yüksek silendirik epitel ile kaplıdır. Lamina propria altında bol mik- TERMİNAL SOLUNUM ÜNİTESİ İLETİCİ HAVA YOLLARI Trakea Bronşlar Bronşiyoller Terminal bronşiyoller Respiratuar bronşiyoller Alveoler duktuslar Alveol keseleri Şekil 6 11

2 SOLUNUM SİSTEMİNİN YAPI VE FONKSİYONU a b c Goblet hücresi Titrek tüylü silendirik epitel hücresi Submukozal gland Kıkırdak yapı Kübik epitel hücresi Yassı epitel hücresi Düz kas hücresi BRONŞ BRONŞİYOL ALVEOL Şekil 7 12 tarda müköz ve seröz submukozal sekretuar bezler ve sekretuar Goblet hücreleri yer alır(şekil-7a). Bronşiyollere doğru mukoza epiteli ile kıkırdaklar arasında kalan düz kas tabakası relatif olarak giderek kalınlaşır, nasofarinksten itibaren solunum yolu mukozasında yer alan sekretuvar Goblet hücreleri giderek azalırlar ve küçük bronşiyollerden itibaren kaybolurlar(şekil-7b). Bronşiyol duvarında mukoza yüzeyinde konsantre olmuş lenfoid hücrelerin oluşturduğu mukozayla ilişkili lenfoid doku ( BALT), lokal bağışıklık sisteminin bir parçasıdır. Çapları 1 milimetrenin altında olan bronşiyollerin duvarlarında kıkırdak ve submukozal bez yapısı yoktur. Buna karşılık düz kas tabakası oldukça gelişmiştir. Özellikle astım hastalığında bu bölgedeki düz kasların kasılması havayolu obstrüksiyonuna neden olur. Büyük bronşiyoller; titrek tüylü silendirik epitel ile örtülü iken, terminal bronşiyoller titrek tüyleri olmayan küboid tipteki epitel hücreleri ile örtülmüşlerdir(şekil- 7b).Terminal bronşiyollerin duvarında ciddi oranda Clara hücreleri yer alır. Bu hücreler özellikle ekspiryumda bronşiyol lümeninin kollapsını önleyen yüzey gerilim azaltıcı sürfaktan benzeri madde üretirler. Clara hücreleri ayrıca fonksiyonu tam olarak belirlenemeyen özel bir protein (CC16) salgılarlar. İyon (Cl-) transportunda da etkili olabilecekleri düşünülmektedir. Respiratuvar bronşiyollerin duvar yapısı terminal bronşiyollere benzer. Bu alanda Goblet hücrelerinin tamamen kaybolmasına karşılık, Clara hücreleri görülmeye devam eder. Bu düzeyden itibaren gaz alışverişi başlar. İletici havayolları İletici havayolları trakea, bronş ve bronşiyollerden oluşur. Trakea altıncı servikal vertebra hizasında krikoid kıkırdaktan itibaren başlar, arkada dördüncübeşinci toraks vertebrası, önde Louis açısı hizasında ikiye ayrılarak sağ ve sol ana bronşları oluşturur. Erişkin bir erkekte trakeanın dış transvers çapı 2 cm olup, 10-12 cm uzunluğundadır. Trakea mobildir ve derin inspiryum sırasında boyu hızla değişebilir. Bronkoskopik incelemede trakea bufirkasyonunda her iki ana bronşu birbirinden ayıran ve karşıdan bakıldığında trakea içinde yukarı doğru bıcak sırtı şeklinde uzanan çıkıntıya karina adı verilir. Fibromüsküler bir tüp şeklinde olan trakeanın ön ve yan duvarı; 16-20 adet, açıklığı arkaya doğru bakan C şeklinde kıkırdak ile desteklenmiştir Sağ ana bronş trakeadan sola göre daha geniş açı ile ayrılır. Bu özellik nedeniyle aspirasyonlar, sağ akciğere daha sık olmaktadır. Sağ ana bronş üst lob bronşunu verdikten sonra intermedier(ara) bronş adını alarak aşağıya doğru ilerler. Bronş ağacı trakeadan itibaren dikotom tarzında ikiye ayrılarak ortalama 23 dallanma yapar. Lob ve segment bronşlarının yapısı trakeaya benzer. Trakeadan itibaren 10-12. dallanma düzeyinde bronşiyoller bulunur. 12-15. dallanma arasında preterminal bronşiyoller bulunur. Bu bronşiyoller sekonder lobül adı verilen, fibröz septalarla birbirinden ayrılan, kendilerine ait arter,ven ve bronşiyolleri bulunan en küçük akciğer birimlerini havalandırırlar. Her sekonder lobülde 3-5 terminal bronşiyol bulunur (Şekil-8). Terminal bronşiyoller duvarlarında alveol yapısı taşımayan en uç hava yolları olup, 16. dallanmada yer alırlar. Çapları ortalama 0.5 mm kadardır.

Respiratuvar bronşiyol Terminal bronşiyol Alveoler kese Alveol Şekil 8 Bronşiyol Parenkim Septum Asinüs, alveoler yapı, interstisyum Terminal bronşiyoller, iletici hava yolları ile solunumsal hava yolları arasında sınır oluştururlar. Her bir terminal bronşiyolün distalinde asinüs adı verilen terminal solunum üniteleri yer alır. Asinus ardışık üç dallanma gösteren respiratuar bronşiyolleri, alveol kanallarını ( ductus alveolaris) ve alveol keselerini içerir. Alveol kanalları duvarlarında düz kas bulunan en uç havayollarıdır. Respiratuar bronşiyollerden itibaren havayolu duvarlarında bulunan alveollerin sayısı giderek artar, alveol kanallarının yüzeyleri tamamen alveollerle kaplanmıştır. Alveoler kanallar iki veya üç alveol kesesine açılırlar. Doğum sırasında 50 milyon civarında olan alveol sayısı, erişkinde her bir akciğer için yaklaşık 300 milyona ulaşır. Alveol büyüklükleri, yer çekimine bağlı olarak üst akciğer bölgelerinde alt bölgelere göre daha fazladır. Büyüme-gelişme sırasında alveollerin sayısındaki artma yanında, toplam alveol yüzeyinde de genişleme olur. Erişkinde 80 m 2 civarında olan bu yüzey, insan yüzeyinin yaklaşık 40 katıdır. Kapiller yüzeyi ise toplam 70 m 2 kadar olup, alveol yüzeyinin %85-95 ini kaplamaktadır. Alveol yüzeyinin yaklaşık %90-95 i bazal membran üzerinde örtücü özellikteki Tip-I yassı epitel hücreleri ile kaplanmıştır(şekil-9). Alveol yüzeyinin genişliği ve alveoler-kapiller membranın 0.4 mikron kalınlığında oluşu gaz difüzyonuna kolayca olanak sağlarlar. Alveol köşelerinde yer alan Tip-II epitel hücreleri daha büyük olup, sürfaktan sentezliyen fosfolipidden zengin granüller içerirler. Bu hücreler alveol alanının %5-10 unu kaplamalarına karşılık, pnömonositlerin sayıca %60 ını oluştururlar. Birbirine komşu alveollere ait epitel tabakaları arasında kalan bölüme, alveoller arası septum adı verilir. Bu septum interstisyum adı verilen potansiyel bir aralığı barındırır. İnterstisyel aralıkta kapiller ağı dışında elastik ve kollagen lifler, perisitler,fibroblastlar, monositler, makrofajlar ve bazen de lenfositler bulunur (Şekil-9). Sürfaktant maddeler alveol epitelyum yüzeyinde bulunurlar ve alveol söndükçe yüzey gerilimini azaltarak, küçük çaptaki alveollerin atelektaziye uğramalarını önlerler. Sürfaktantların ayrıca interstisyumdan alveollere sıvı sızması için gerekli basıncı yükselttikleri, alveollere sıvı sızması durumunda ise sıvının interstisyuma geri dönmesi- 2 Solunum Sisteminin Gelişimi, Anatomi ve Histolojisi Tip I alveol hücresi İnterstisyel alan Alveol Kapiller Kohn delikleri Kapiller endoteli Bazal membran Tip II alveol hücresi Şekil 9 13

2 SOLUNUM SİSTEMİNİN YAPI VE FONKSİYONU ni kolaylaştırdıkları saptanmıştır. Bu etki alveoler ödem gelişimini zorlaştırır. Alveollerde epitelyum hücreleri dışında fagositer makrofajlar ve çeşitli mediyatörler salgılayan mast hücreleri bulunur. Alveoler makrofajlar alveol içine ulaşmış toz partiküllerin ve enfeksiyon etkenlerinin fagositozu yanında, dejenere sürfaktanın alveollerden uzaklaştırılmasını sağlarlar. Konjestif kalp yetmezliğinde alveol boşluğuna sızan eritrositler bu hücrelerce fagosite edilirler. Alveoler hemoraji durumunda aşırı eritrosit fagositozu nedeniyle hemoglobin yıkımı nedeniyle aşırı miktarda hemosiderin içerirler. Alveollerin ventilasyonu bronşiyoller dışında kollateral yollarla da sağlanabilir. Birbirine komşu alveoller arasında gaz geçişi, alveoler septalarda bulunan 2-13 mikron çapındaki Kohn delikleri(alveoler por) ile sağlanır. İnspiryumda çapları genişler. Kohn delikleri komşu alveoller arasındaki basıncın dengelenmesinde rol oynadıkları gibi, pnömoni sırasında bakteriyel geçiş nedeniyle enfeksiyonun yayılmasını da kolaylaştırırlar. Akciğerlerde ayrıca bronşiyollerle, bunlara komşu asinüslerdeki alveoler arasında Lambert kanalları bulunur. Özellikle kronik obstrüktif akciğer hastalığında ekspiratuvar küçük havayolu kollapsına rağmen bu delik ve kanalların sağladığı kollateral ventilasyon sayesinde alveolerin kollabe olmaları önlenir. Akciğerlerin damarları Akciğerlerin fonksiyonel olarak farklı iki ayrı kan dolaşımı vardır. Birincisi, sağ ventriküldeki karışık venöz kanı akciğer kapillerlerine taşıyan pulmoner arter dolaşımı, diğeri ise sistemik dolaşımdan kaynaklanarak akciğerlerin besleyici damar sistemini oluşturan bronşiyal arter dolaşımı dır. Akciğer kanlanmasının büyük bölümünü pulmoner arterler karşılar. Bronşiyal arterler inen aorta ve üst interkostal arterlerden kanlanırlar. Bronşlar, bronşiyoller, akciğer içi arter ve venlerin duvarları bronşiyal arterler yolu ile beslenirler. Bronşiyal arterler ayrıca sinirleri, akciğer içi lenf düğümlerini ve bağ dokusu septalarını kanlandırır. Sistemik dolaşımda kaynaklandıkları için pulmoner arterlere göre daha yüksek basınç gösterirler. Bu nedenle hemoptizilerde önemli role sahiptirler. Bronşiyal venler büyük bronşların ve hiler yapıların venöz drenajını sağlarlar. Pulmoner sekestrasyon adı verilen ve akciğerlerin bir bölümünün bronkovasküler bağlantılara sahip olmadığı durumlarda, bu bölümün beslenmesi genellikle aorta ve dallarından sağlanır. me ait dallar, hilusun önünde ve arkasında pleksus yaparlar. Bu pleksuslardan çıkan lifler, pulmoner arter ve bronşlara eşlik eden sinirsel ağlar oluştururlar. Aferent vagus lifleri, öksürük refleksi ve akciğerlerin inspiryumda gerilmeleri ile ortaya çıkan Hering - Breuer refleksleri ile ilgilidir. Eferent vagus liflerinin stimülasyonu düz kas spazmına, müküs bronş bezlerinden sekresyon artışına ve vazodilatasyona neden olurlar. Eferent sempatik lifler ise inhibitör etki gösterirler. Aferent sempatik lifler, bronşların ve viseral plevranın temas duyusunu sağlarlar. Mediasten Mediyasten göğüs boşluğu içinde iki akciğer arasında kalan bölümdür. Önde sternum, arkada kolumna vertebralis, üstte torasik inlet, aşağıda diyafragmalar ve yanlarda pariyetal plevra ile sınırlıdır. Rijit yapılara fikse olmadan, gevşek bir bağ dokusu içinde toraks organlarını barındırır. Mediasten çeşitli nedenlerle (tümör kitlesi, plevral ayırı sıvı, pnömotoraks, atelektazi, aşırı parenkimal fibrozis gibi) yer değiştirebilir. Genellikle ön, orta ve arka mediasten olarak üç bölüme ayrılır(şekil-10). Önde sternum ile arkada perikard ve trakeanın ön yüzü arasında kalan bölüm ön mediastendir. Ön mediastende arcus aorta, ana arterler, vena cava superior, timus, tiroid ve paratiroid bezlerin torasik uzantıları yer alır. Arka perikard ve trakeanın arkasında kalan arka mediasten, vertebraların ön yüzü ile posterior kostalar ve paravertebral oluk ile sınırlanır. Bu bölümde özofagus, inen aorta, ductus toracikus, vena azygos ve hemiazygos, lenf bezleri, nervus vagus ve sempatik zincir yer alır. Ön ve arka mediasten arasında kalan orta mediastende kalp, perikard,trakea ve ana bronşlar, hiluslar, frenik sinir ve nervus vagus bulunur. Bazı yazarlar arcus aortanın üzerindeki bölümü üst mediasten olarak tanımlarlar. Ön mediasten Posterior mediasten 14 Akciğerlerin innervasyonu Orta Akciğerler parasempatik sinirlerini n.vagus tan, mediasten sempatik sinirlerini ise 2-4 üncü torasik sempatik ganglionlardan gelen dallardan alırlar. Bu iki siste- Şekil 10

Mediastinal pretrakeal, paratrakeal, subkarinal ve paraözofageal lenf bezleri akciğer kanserlerinin evrelenmesinde özel bir öneme sahiptir. Plevra Plevra, solunum sırasında akciğerlerin toraks içindeki hareketlerini kolaylaştıran, akciğerlerin üzerini ve göğüs duvarının iç yüzeyini kaplayan iki katlı bir seröz zardır. Viseral plevra akciğerlerin tüm dış yüzünü ve interlober fissürleri örterek, hilusta pariyetal plevra ile kaynaşır. Pariyetal plevra kostaların ve interkostal kasların iç yüzeyleri ile mediastenin yan yüzeylerini ve diyafragmanın üst yüzeyinin büyük bölümünü örter. Her iki plevra yaprağı inspiryum sırasında birçok bölgede birbiriyle temas halinde bulunur. Viseral ve pariyetal plevra yaprakları hiluslarda birbiriyle birleşirler. Plevra yaprakları göğüs boşluğunun alt bölümünde ön, arka ve yanlarda keskin bölümler halinde kostadiyafragmatik ve kardiyofrenik sinüsleri oluşturur. İki plevra yaprağı arasında 18-20 mikron genişliğinde plevra boşluğu bulunur. Bu boşlukta kayganlığı sağlayan toplam 5-10 ml, protein içeriği 1.5 mg/dl den az olan protein içeğinde, renksiz bir sıvı bulunur. Plevra yassı mezotel hücre tabakası, bazal membran ve bunun altındaki bağ dokusundan oluşur. Mezotel hücrelerinin bazıları gereğinde fagositoz yapan makrofaj özelliği kazanarak plevrada serbest olarak bulunabilirler. Mezotel hücrelerinin yüzeyinde bulunan mikrovilluslar, viseral plevrada ve toraksın alt bölümlerinde daha yoğundurlar. Bu yapıların plevra yüzey alanını büyüterek plevral sıvı transportunu düzenledikleri sanılmaktadır. Pariyetal plevranın kostal bölümleri interkostal arterlerden, diyafragmatik ve mediastinal bölümleri ise a.mammaria interna dan kanlanmaktadır. Viseral plevra başlıca bronş arterleri ile kanlanır. Viseral plevra, yaygın ve dilate bir kapiller ağa sahiptir. Bu kapillerler, alveol kapillerlerine göre 10 kat daha geniştir. Venöz sistemi bronşiyal venlere drene olur. Viseral plevra sinirlerini n.vagus ve sempatik zincirden alır. Viseral plevrada ağrı lifleri bulunmaz. Buna karşılık pariyetal plevra, ağrılı uyaranlara karşı duyarlıdır. Pariyetal plevra, sinirlerini n.vagus, n.frenicus, sempatik zincir ve interkostal sinirlerden almaktadır. Diyafragmatik yüzün santral bölümü duyu liflerini frenik sinirden, periferik bölümleri ise interkostal sinirlerden alır. Bu nedenle diyafragmatik yüzün ağrıları sırta ve omuza doğru yayılırken, pariyetal plevranın diğer bölümlerine ait ağrılar göğüs yan duvarında hissedilirler. Alt bölümlerde ağrı bazen üst batın duvarına yayılabilir. Plevral boşlukta hava birikmesine pnömotoraks adı verilir. Bu boşlukta sıvı birikmesi durumunda plevral efüzyondan bahsedilir. Bu sıvı transüda (hidrotoraks), kan (hemotoraks), cerahat (ampiyem) veya lenf sıvısısı (şilotoraks) olabilir. Toraksın lenfatik sistemi Toraks lenf sistemi, zengin bir dağılım gösteren lenf damarları ve lenf bezlerinden oluşmuştur. Alveol duvarında lenfatik yapı bulunmaz. Lenf kanalları terminal bronşiyoller düzeyinden başlar. İntratorasik lenfatikler (damar ve lenf bezleri) viseral ve pariyetal lenfatikler olarak iki anatomik gruba ayrılırlar. Viseral lenfatikler tüm akciğer parenkiminin lenf drenajını sağlarlar. Pariyetal lenfatikler diyafragmatik, interkostal, sternal lenf bezleri, derin ve yüzeyel torasik lenf damarları ve memenin lenfatiklerinden oluşur. Akciğer lenfatikleri yerleşimlerine göre derin ve yüzeyel pleksuslar oluşturmuşlardır. Yüzeyel pleksus viseral plevranın bağ dokusu içinde, derin pleksus peribronkovasküler bağ dokusunda bulunur. İnterlobüler septalarda bu iki sistem arasında her iki yönde akış olanağı veren anastamozlar mevcuttur. Pariyetal ve viseral lenfatiklerin son olarak boşaldığı ductus thoracicus, toraks içindeki en geniş lenf damarıdır. Sıklıkla internal juguler vene, bazen de innominata veya eksternal juguler vene açılır. Lenf bezleri Viseral lenf bezleri; ön mediastinal(prevasküler), arka mediastinal ve trakeobronşiyal (paratrakeal, trakeal bifurkasyon ve subkarinal, aortopulmoner, bronkopulmoner ve hiler) lenf nodlarını içerirler. İntratorasik pariyetal lenf bezleri; ön pariyetal (siternal-internal mammarian), arka pariyetal (interkostal) ve diyafragmatik lenf nodlarından oluşurlar. SOLUNUM SİSTEMİNİN GELİŞİMİ Bronşların gelişimi Solunum sisteminin ilk taslağı, embriyoner hayatın 3. haftasında primitif tübün ventral bölümünde cep tarzında bir tomurcuğun belirmesi ile oluşur. Uzunlamasına büyüyen bu tomurcuk larengotrakeal oluk adını alır. Dördüncü haftada larengotrakeal oluğun kuyruk kısmından ilkel trakea oluşur, aşağı doğru gelişerek primitif tüpten ayrılır ve sadece üst ucunda bağlı kalır. Ortaya çıkan solunum tübü dört haftalık embriyoda sağa ve sola doğru iki bronşiyal tomorcuk gelişir.(şekil-11). Bu iki tomurcuğun gelişmesi ve dallanması ile 5. haftada ana bronşlar oluşur. Bu şekilde akciğer tomurcuk- 2 Solunum Sisteminin Gelişimi, Anatomi ve Histolojisi 15