YENİLİKÇİ TASARIMLAR ÖZGÜN TASARIM GELENEKLERİNDEN ÇIKIYOR Endüstride yenilikçi tasarımın ana sorunsalı tasarımın benzersiz ve yeni olma özelliğinin yanı sıra işlevsel, ekonomik, ihtiyaca denk düşen, markalaşan, rekabete imkân veren ve hedef pazara hitap eden bir yapı arz etmesi gerekliliği. Ar-Ge, özgün tasarımcıların ve tasarımların desteklenmesi, şirketlerarası işbirlikleri ve devlet desteği endüstriyel tasarımlarda inovasyonu adım adım ileriye götürüyor. Türkiye de de tasarımın gelişmesinde aynı etkenlerin söz konusu olduğunu görüyoruz. Markalaşmanın devlet tarafından dünyada ilk defa desteklendiği TURQUALITY projesi ve Türk Tasarım Konseyi Türkiye de yenilikçi tasarımların gelişmesine katkıda bulunuyor. Türkiye nin farklı endüstriyel tasarım alanlarında markalaşması ise özgün tasarımların desteklenerek Türkiye ye özgü tasarım geleneklerinin oluşturulmasına bağlı. İnovasyondaki kozmetik algı kırılmalı İnovatif tasarım, yani yenilikçi tasarım Nasıl daha inovatif olunur? İnovatif tasarım denince neyi anlamamız lazım gibi sorular tasarımcılar ve tasarım şefleri arasında en çok konuşulan konuları oluşturuyor. Türkiye nin inovatif tasarımda nasıl bir yol izlediği ve izlemesi gerektiğini irdelemeden önce inovatif tasarım denince ne anlaşılması gerektiği ve Türkiye de bu kavramın nasıl ele alındığına göz atmakta yarar var. Vestel Endüstriyel Tasarım Bölümü Müdürü Burak Emre Altınordu, kendisiyle tasarım ve inovasyon üzerine yapılan röportajda tasarımın inovasyonla olan ilişkisi ve Türkiye nin yenilikçi tasarımda nasıl yol alması gerektiğinden bahsediyor. Altınordu: Tasarım; temelde yaratım faaliyeti ile benzersizi yeniyi farklıyı yaratmayı amaçlar, bu noktada inovasyon ile örtüşmektedir. İlkeler içinde gerçekleştirilen her tasarım inovasyon içerir diyerek tasarım sürecinin inovasyonu yani yeniliği içerdiğini vurgulayarak inovatif tasarım kavramındaki inovatif sözcüğünün aslında biraz totoloji yapmaya yani gereksiz tekrara neden olduğunu da gösteriyor. Çünkü bir ürün tasarlamak aslında yeni bir şeyin doğuşuna tekabül ediyor. Burak Emre Altınordu inovasyon kelimesinin algılanmasının Ar-Ge ve teknolojik yenilikle özdeşleştiğine dikkati çekerken, inovasyon kavramında buluşçuluk kavramının ön plana çıkmasını inovasyonu kozmetik bir anlayışa itmek olduğunu söylüyor. Çünkü inovasyon Ar-Ge yi, teknolojiyi, işlevselliği, yeniliği ve buluşçuluğu kapsayan çok geniş bir kavram olma özelliği taşıyor. Bu çok kapsamlılık aslında çok önemli bir sorunsalı da içinde barındırıyor. İnovatif yani yenilikçi tasarım benzersiz ve yeni olma özelliğinin yanı sıra var olabilmek için işlevsel, ekonomik, ihtiyaca denk düşen, markalaşan, rekabete imkân veren ve hedef pazara hitap eden bir yapı da arz etmesi gerekiyor. Bu gerekliliği Burak Emre Altınordu şu şekilde özetliyor: Ürünü ürün yapan ihtiyaç, teknoloji, çoklu üretim, fonksiyon, estetik, ekonomi, hedef kitle-hedef pazar, ergonomi gibi kriterlerle tasarımını adeta yoğuran tasarımcı, makineyi insanla buluşturur. Bu sayede tasarımcı makine ile insanların hayatları kolaylaştıran, ihtiyaçlarını karşılayan veya yeni ihtiyaçlar yaratan, problemlerine çözüm üreten tüketicinin satın almasını sağlayan, markayı raftaki diğerlerinden farklılaştıran, rekabette öne çıkaran veya rekabet etmesini sağlayan ürünler tasarlamasını sağlar. Türkiye nin öncelikle özüne güvenmesi gerekiyor Tasarımda Türkiye nin alacağı yol ne olmalı? Türkiye nin endüstriyel tasarımda kendine özgü bir tarzı var mı? Türkiye tasarımda belli rotaları mı takip ediyor, yoksa Türk tasarımı denildiğinde akla İtalyan tasarımı ya da Fransız tasarımı denildiğinde olduğu gibi karakteristik özellikler geliyor mu? Tüm bu soruların cevabı Türkiye nin inovatif tasarımda aldığı yolda... BEYSAD 1
Türkiye öncelikle tarihten gelen önemli bir tasarım kültürüne sahip. Mimaride ve geleneksel Türk sanatlarında bu kültürün izlerini görmek mümkün. Fakat endüstri devriminin öncelikle İngiltere de yapılması ve endüstrinin Avrupa da ve Amerika da filizlenmesi ve Türkiye nin endüstrileşmedeki bu gelişmeleri takip etmekteki geç kalmışlığı doğal olarak endüstriyel tasarımda öncü olmasını erteledi. Fakat bu açık, Türkiye nin endüstrileşme öyküsünden doğup dünya çapında büyük başarılar elde etmiş markalar ile hızla kapanıyor. Bu başarıda markaların tasarıma verdiği önem, tasarımcılara verdiği desteğin önemli bir rolü var. Türkiye'de Ar-Ge de ve tasarımcıları desteklemekte çok önemli bir rol oynayan Vestel, ODTÜ gibi üniversiteler ile çeşitli işbirliklerine imza atıyor. Vestel ayrıca tasarım öğrencilerine tasarım kariyerlerinde staj ve danışmanlık gibi imkânlar sunuyor ve öğrencilere bitirme projelerinde de yardımcı oluyor. Zira Tofaş ve Arçelik in de üniversitelerle yaptığı işbirlikleri ve Ar-Ge ye olan yatırımları inovatif tasarımların önünü açacak önemli adımları oluşturuyor. Tasarımda inovasyonu daha ileriye götürmek markalaşmayı da beraberinde getiriyor. Markalaşmanın tasarım gelenekleri oluşturmakla mümkün olduğunu belirten Burak Emre Altınordu, bu yolda yapılması gerekenlerden bazılarını şu şekilde ifade ediyor: Türk tasarımı ve tasarımcısının markalaşması önemli bir hedef olarak alınıp devlet politikası haline getirilirse sonuç alınabileceği naçizane görüşündeyim. Bu savıma destek olmak üzere İtalyan tasarımı, İskandinav tasarımı gibi algıların oluşturulması altındaki politikalara dönük araştırmalar ışık tutucu olabilir. KOÇ HOLDING, TOFAŞ, VESTEL VE FORD KÜRESEL AR-GE DEVLERİ ARASINA GİRDİ Dünyada en çok Ar-Ge harcaması yapan şirketler sıralamasında Türkiye'den Koç Holding 562'nci, TOFAŞ 939'uncu, Vestel 968'inci ve Ford Otomotiv ise 1.232'nci oldu. Avrupa Birliği Komisyonu'nun 2010 Ar-Ge devleri raporunda Türkiye'den ilk kez 3 şirket ilk bine girmeyi başardı. Geçen yılki sıralamada 505'inci olan Koç Holding, bu yıl 562'inci oldu. 2009'da 13 milyar 64 milyon euroluk cirosunun 118,4 milyon eurosunu araştırma geliştirme faaliyetlerine ayıran Koç Holding, geçen yıl 117,9 milyon euroluk Ar-Ge yatırımı gerçekleştirdi. Koç Holding ve FIAT ortaklığı TOFAŞ da 2009 yılında 111.2 milyon euroluk Ar-Ge harcamasını geçen yıl 58 milyon euroya düşürünce, küresel sıralamada 529'unculuktan 939'unculuğa indi. Türkiye'nin önde gelen ihracatçılarından Vestel, 2009'da 42,9 milyon euroya ulaşan yatırımlarını geçen yıl yüzde 25 artışla 56 milyon euroya çıkardı. Vestel bu sayede 1.096'ncılıktan 968'inciliğe tırmandı. AB Komisyonu'nun geçen yılki sıralamasında yer almayan Ford ise bu yıl 40,1 milyon euroluk Ar-Ge harcamasıyla 1.232'nci oldu. Ford'un Ar-Ge harcamaları bir önceki yıla göre yüzde 49 oranında arttı. FRANSA PAZARINDA VESTEL ÖNDE Zorlu Grubu nun Vestel i, Fransa da 15 yıldan beri faaliyetini sürdürüyor. Ülkede televizyon pazarının düz ekranda yüzde 18 i, buzdolabında yüzde 15 i, çamaşır makinesinde yüzde 18 i Vestel in ürünleri. Şirketin Fransa daki merkezinin Genel Müdürü Onur Tabak, üretimin hepsinin Vestel in Manisa daki fabrikasında gerçekleştiğini söylüyor. Vestel in yaptığı aslında büyük markalar için fason üretim. Kendi markası ile Avrupa pazarına giren Beko dan farklı olarak Vestel in stratejisi büyük markalara ve büyük mağaza zincirlerine üretim olmuş. Tabak bizim için miktar çok önemli diyor. Sanırım üretimi öyle büyütmüşler ki kendi kendilerine rakip olmamak için markalı üretime geçemiyorlar. Tabak Türkiye nin Fransa pazarında katma değerli üretim yapabilen bir ülke olarak görüldüğünün altını çiziyor. Türk-Fransız Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Selçuk Önder bu oluşumla hem iki ülke arasındaki ilişkileri düzenleme hem de Fransa daki Türk yatırımcıları tek çatı altında buluşturup güç birliği yapmayı, gerekirse bir ekonomik baskı grubu BEYSAD 2
oluşturmayı hedeflediklerini anlatıyor. Derecenin yüksek olduğunu vurguluyor. Sonra da ekliyor: Biz sanayide katma değeri yüksek ürünlere yönelik yabancı yatırımcıyı çekmek istiyoruz. Zaten değer yaratmayı teşvik etmek amacıyla devlet 2010 yılında 35 milyar Avro tutarında bir fon sağlayarak geleceğin yatırımları programını başlattı. Bu çerçevede sürdürülebilir kalkınma; inovasyon ve KOBİ lere ciddi destekler veriliyor. Yabancı yatırımcılar bu kapsamda hem ulusal fonlardan yararlanabildikleri gibi bölgesel desteklerden, ayrıca AB fonlarından da yararlanıyor. Boscher bu arada Fransa da var olan dinamik pazarı ve nüfusunun da diğer Avrupa ülkelerine kıyasla artış eğiliminde olduğunu vurgulamadan edemiyor. Tabii bu arada Fransa da yatırım yapan ve yapacak Türklerin çocuklarına yönelik iyi eğitim alabilmeleri için çalışmalar da başlattıklarını söylüyor. Aslında Fransa nın yabancı yatırımcı çekmek konusundaki en önemli gücü bence yarattığı ekosistem ve bununla bağlantılı olarak gerçekleştirdiği kümelenmeler. Gerçekten de Fransa kümelenmeye son yıllarda hayli önem vermiş durumda. Kümelenmeyi konuyu bilmeyenler için aynı ya da birbirini tamamlayan sektörlerdeki işletmelerinin, Ar-Ge tesisleri ve üniversite ile bir arada toplandığı merkezler olarak tanımlayayım. Demiryolları grevi olduğu için araçla gittiğimiz Paris e 1 saat mesafedeki Chartres kentinde Bölgenin Ekonomik Kalkınma Komisyonu Başkanı Jaques Briand bizi tarihi kentin yanı başındaki iki kümelenme bölgesine götürüyor. Dünyanın en büyük parfüm firmalarının faaliyet gösterdiği kozmetik vadisi ve ilaç devleri ile tedarikçilerinin kümelendiği ilaç vadisi. Her şey son derece sistemli öyle ki Briand Yatırımcılar bir sanayi bölgesinde yaşamanın rahatsızlığını hissetmesinler istedik. İnşa edilen binaların hepsi tarihi kentimizin dokusu ile uyum içinde diyor. Bölgede Eczacıbaşı nın satın aldığı Alman lüks banyo mobilyalar devi Burgbad ın bir üretim tesisinin de bulunduğunu öğreniyoruz. İlaç kümelenmesi için 25 büyük ilaç devinin yanı sıra 67 KOBİ düzeyinde firma bulunuyor. Toplam 17 bin kişiye istihdam sağlanırken toplu alımlarla maliyetlerini düşürüyor, bölgedeki üniversite ve araştırma merkezlerinin tüm gücünden yararlanabiliyorlar. REKABET KURULU, ARÇELİK E GRUP MUAFİYETİ VERMEDİ Rekabet Kurulu, Arçelik AŞ nin yetkili satıcıları ile ayrı ayrı imzaladığı Mağaza İşletme Sözleşmeleri ve Model Mağaza İşletme Sözleşmeleri ne, yüzde 40 pazar eşiği aşılması nedeniyle grup muafiyeti vermedi, fakat bireysel muafiyet tanınmasını kararlaştırdı. Kurul, inceleme sonucunda, söz konusu sözleşmelerin, buzdolabı pazarı, çamaşır makinesi pazarı, bulaşık makinesi pazarı, mikrodalga fırın pazarı ve tüplü televizyon pazarı bakımından, yüzde 40 pazar payı eşiğinin aşılması nedeniyle grup muafiyetinden yararlanamadığına, bununla birlikte bahse konu pazarlar bakımından bireysel muafiyet tanınmasına karar verdi. SİLVERLİNE BÜYÜME HEDEFİNİ YAKALIYOR Silverline Pazarlama Müdürü Mehmet Aygül, büyüyen ankastre pazarında paylarının sürekli arttığını belirtirken, 2010 yılında bir önceki seneye göre yüzde 22 lik bir büyüme elde ettiklerini dile getirdi. Bu yıl için ise yüzde 50 lik büyüme hedefleri olduğunu açıklayan Aygül, İlk altı aylık süreçte büyüme hedefimizin yüzde 61 ini gerçekleştirdik. Şu anda görünen tablo, 2011 yılı hedefimize rahatlıkla ulaşabileceğimizi gösteriyor dedi. Ankastre mutfak ürünü üreticisi Silverline ın 2010 yılı sonu itibari ile 1 milyon adete yakın üretim yaptığını bildiren Aygül, genel olarak bakıldığında yılın pek çok açıdan verimli geçtiğini belirtti. 2011 yılında ise farklı noktalarda yeni atılımlar ve yatırımlar gerçekleştirirken, yeni ihracat bölgeleri edindiklerini söyleyen Aygül, sadece 2010 yılı ile sınırlı kalmayan ve aslında şirketin bir özelliği olarak belirttiği pazarlama ve marka alanlarına da düzenli olarak yatırım yaptıklarını dile getirdi. 2010 yılında yakaladıkları yüzde 22 lik büyüme hedeflerinin, 2011 yılında daha da arttığını vurgulayan Aygül, bu yıl için hedefledikleri yüzde 50 lik büyümenin yüzde 61 ini ilk altı aylık BEYSAD 3
süreçte yakaladıklarını bildirdi. Silverline ın 1994 yılında Amasya Merzifon da, aspiratör ve davlumbaz üretimi üzerine kurulduğunu dile getiren Aygül, ilk olarak ankastre sürgülü aspiratör ürettiklerini aktardı. 1998 yılında davlumbaz üretimine girdiklerini belirten Aygül, Firmamız 2004 yılına kadar üretiminin yüzde 85 ini ağırlıklı olarak AB ülkeleri olmak üzere ihracata yöneltti. 2004 yılı ile birlikte de Türkiye pazarında markalaşmaya start verildi dedi. Silverline ın bugün, Merzifon Organize Sanayi Bölgesi nde (OSB) bulunan fabrikasında 75 bin metrekarelik bir alanda üretimini gerçekleştirdiği bilgisini veren Aygül, tesisin yıllık 1 milyon adet ankastre mutfak ürünü üretim kapasitesine sahip olduğunu kaydetti. 534 personelin istihdam edildiği firmanın genel olarak inşaat sektörüne hizmet verdiğini ifade eden Aygül, şöyle devam etti: Bunun yanı sıra daha büyük bir genelleme yapmak gerekirse emlak sektöründen de bahsedebiliriz. Mutfakçılar dediğimiz, mutfak dolaplarını yapan bir başka grup da bizim hizmet verdiğimiz ve birebir içinde olduğumuz bir grup. Fırın, ocak, bulaşık makinesi, davlumbaz, aspiratör, buzdolabı, evye, mikrodalga fırın, batarya gibi bir mutfakta ihtiyaç duyulan tüm ürün gamına sahibiz. Geçen yıl ilk kez Amerika ya ihracat gerçekleştirdiklerini dile getiren Aygül, 2010 yılı sonunda girdikleri Kuzey Amerika pazarında daha etkin olmak için çalışmalarını sürdüklerini, daha zayıf oldukları Güney Amerika ülkelerinden Brezilya, Şili, Uruguay ve Kolombiya pazarlarına da girme hedeflerinin bulunduğunu açıkladı. Aygül, Bursa da açtıkları ilk Info Center larına bu yıl Ankara, İzmir ve İstanbul u da eklediklerini belirtti. Türkiye de Henüz Doymamış Bir Pazara Sahip Modern ev anlayışına duyulan ilgi ile ankastre ürünlere olan talebin arttırdığını dile getiren Aygül, Ankastre segmentinin büyümeye devam etmesinin en büyük nedenlerinden biri, bu segmentin Avrupa nın aksine, Türkiye de henüz doymamış bir pazara sahip olması dedi. Türkiye de ankastre ürünlerinin kullanım oranının yüzde 8 olduğunu bildiren Aygül, kullanım sürelerinin ise tüketiciye ve satın aldıkları ürünün kalitesine bağlı olarak değiştiğini belirtti. ENDEL ŞİRKETLER GRUBU MANİSA'DAKİ TESİSİNİ BUGÜN DEVREYE ALACAK Başta Vestel olmak üzere Manisa bölgesindeki müşterilerine hizmet verecek olan Endel Manisa tesisinde 400 kişiye iş olanağı sağlanacak. Eskişehir'de beyaz eşya yan sanayi ve çatı ürünleri üretimlerini sürdüren Endel Şirketler Grubu, Manisa'ya üretim tesisi kurdu. Başta Vestel olmak üzere Manisa bölgesindeki müşterilerine hizmet verecek olan Endel Manisa tesisinde 400 kişiye iş olanağı sağlanacak. Geçtiğimiz nisan ayında yatırıma başlanan ve 6 ay gibi kısa bir sürede tamamlanarak üretime alınan tesis, 7 bin 200 metrekarelik kapalı alanda üretime başlarken, 10 bin metrekarelik kapalı alanda büyüme öngörülüyor. Endel Şirketler Grubu'nun sektördeki faaliyetlerine Manisa yatırımı ile önemli bir halka daha eklediğini açıklayan Endel Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Burak Şeref Özaydemir, "Manisa tesisimiz, yatırım programına 2010 sonunda alınan işletme 2011 yılı içerisinde sistematik bir çalışma ile tamamlanmış ve bugün yapılacak açılış töreni ile çalışmalarına başlayacaktır" dedi. Endel Şirketler Grubu'nun çatı ürünleri ve beyaz eşya yan sanayi sektörlerinde faaliyet gösteren şirketlerden oluştuğunun altını çizen Özaydemir, çatı sektöründe faaliyet gösteren sektörün lider markası "Kılıçoğlu" ile 80 yılı aşkın süredir yurtiçinde ve yurtdışında hizmet verdiklerini söyledi. Özaydemir, "Endel Beyaz Grup bugün Kabel AŞ, Bekel AŞ ve Endel Manisa bünyesindeki 5 işletmesi ile yaklaşık 1200 çalışana, 27 bin metrekare kapalı alana sahip. BEYSAD 4
Grubumuz beyaz eşya sektörünün Arçelik, Bosch-Siemens, Candy, Fagor ve Vestel gibi lider markalarının Türkiye ve Avrupa'daki 22 ayrı işletmesine kablo grupları, bulaşık makinesi sepetleri ve buzdolabı kondanserleri tedariği yapan bir boyuta geldi" dedi. Endel Beyaz Grup'un 2006 yılında Vestel Beyaz Eşya için Bulaşık Makinesi Sepetleri ve Kablo grupları temini için Manisa'da işletme kurduğunu hatırlatan Özaydemir, 2007'de seri üretime başlandığını ve müşteri büyümesi ve sektörün genel trendleri doğrultusunda 2010 yılında Manisa'da yeni işletme yatırımının programa alındığını açıkladı. Özaydemir, Manisa'ya kurdukları tesis hakkında şu bilgileri verdi: "Yeni işletme inşaatına Nisan 2011'de başlanmış ve sistematik bir çalışma ile bina Ekim 2011 itibari ile teslim alınmıştır. Tesis ilk aşamada 7 bin 200 metrekare ile faaliyetine başlayacak ve gelecekte 10 bin metrekareye ulaşacaktır. Endel Beyaz Grup bu tesis ile başta Vestel Beyaz Eşya olmak üzere Manisa bölgesindeki müşterileri ile çalışmalarını hizmet kalitesi ve üretim kapasitesi olarak daha derinleştirmeyi hedefliyor. Tesis tam kapasiteye ulaştığında 400 kişilik bir istidam sağlaması beklenmektedir." JAPONYA DAKİ RADYOAKTİF TEHLİKE TÜRKİYE İKLİMLENDİRME PAZARINI ISITTI İklimlendirme sektöründeki büyüme rakamları ile 2015 yılında Avrupa da 3 üncü büyük pazar olması beklenen Türkiye, tedarik konusunda da ön plana çıktı. Japonya da yaşanan nükleer kazanın ardından alternatif merkezler arayışına çıkan firmalar, Türkiye ye göz dikti. Otomotiv, elektronik ve ısıtma soğutma teknolojilerinde lider ülke konumunda olan Japonya nın uğradığı nükleer felaket nedeniyle tedarik alanında ciddi sıkıntıya düştüğünü belirten Vaillant Türkiye Başkanı Cristoph Grosser, önümüzdeki dönemlerde Türkiye nin teknoloji üretimi konusunda öne çıkabileceğini söyledi. Pek çok ülkenin radyoaktif tehlike nedeniyle Japonya dan tedarik alımını durduğunu belirten Grosser, rotanın Avrupa ve Türkiye ye döndüğünü açıkladı. Özellikle ısıtma soğutma teknolojileri alanında Türkiye nin pek çok yatırımcıyı çekeceğini vurgulayan Grosser, pazarın hedeflenen rakamların üzerinde büyüme gösterdiğine dikkat çekti. Pazardaki son gelişmeleri dün İstanbul da düzenlenen bir basın toplantısı ile açıklayan Grosser, Türkiye nin çevre ülkelerde ve Uzakdoğu daki gelişmeler nedeniyle çok büyük fırsatlarla karşı karşıya olduğunu belirtti. Özellikle teknoloji alanında lider konumda olan Japonya da yaşanan nükleer felaketin, ithalatçı ülkeleri tedarik merkezleri arayışına soktuğunu ileten Grosser, ilk rotanın Avrupa olduğunu söyledi. Bu noktada Avrupa nın kriz ve büyük hacimli üretim ihtiyacı nedeniyle bu beklentiye tam olarak karşılık veremediğini anlatan Grosser, Türkiye nin bu noktada ön plana çıktığını dile getirdi. Özellikle otomotiv alanında bu ihtiyaca olumlu yanıt verdiğini dile getiren Grosser, ısıtma soğutma sektöründe de gerek sektörün büyüme hacmi gerekse sahip olduğu know how ile Türkiye nin ön plana çıktığını belirterek, Büyümede ve tedarikte Türkiye önümüzdeki dönemlerde Avrupa da başı çekecek. Japonya ancak önümüzdeki 10-30 yıl içinde tedarik konusunda kendisini toparlayabilir. Türkiye, potansiyeli ve altyapısı ile bölgede önemli bir üs olabilir. Önümüzdeki dönemlerde de pek çok uluslararası yatırımcı, ısıtma soğutma sektörüne yatırım yapacak diye konuştu. Grosser, Türkiye nin belli konularda know how a sahip olmasına rağmen fırsatlara biraz hazırlıksız yakalandığına işaret ederek, zamanlamanın büyük önem taşıdığını kaydetti. Tedarik konusunda bir yarış yaşandığını ileten Grosser, son dönemlerde, ısıtma soğutma sektöründe kullanılan komponentlerin Japonya nın devreden çıkması ile birlikte yüzde 20 lik fiyat artışı gösterdiğini anlattı. BEYSAD 5
Pazar 5 yılda 2 ye katlanacak Sektörün ve Vaillant ın büyüme hedefleri ile ilgili de bilgi veren Grosser, toplam 1 milyar euroya ulaşan iklimlendirme pazarının 2015 te 2 milyar euroya ulaşacağını kaydetti. 2011 için yüzde 25 olarak belirlenen büyüme rakamını yıl ortasında geçtiklerini anlatan Grosser, 2012 yılında da benzer rakamlar hedeflediklerini söyledi. 2012 de pazarda ve ekonomide bir kriz beklemediklerini söyleyen Grosser, Kombi pazarında yüzde 50, şofbende yüzde 84, termosifon da yüzde 40 paya sahibiz. Türkiye de 2 bin servis elemanı ile faaliyetteyiz bilgisini verdi. TÜRK TELEKOM, FATİH PROJESİNE TALİP Türk Telekom, kendi markasını taşıyan tablet PC üretmeye hazırlanıyor. TT CEO'su Bozkurt, TTdroid işletim sistemli bilgisayarın tasarımının bittiğini, yazılım sürecinin devam ettiğini belirterek 'Hedefimiz Türkiye'de üretimini yaptırmak. Hem satacağız hem de Fatih projesine teklif vereceğiz' dedi. Motorola Xoom'u Türkiye'ye getirerek tablet pazarına da giren Türk Telekom, kendi tabletini üretmek için harekete geçti. Türk Telekom CEO'su Gökhan Bozkurt 'Daha önce Macbook Air'in tasarımında görev almış, endüstriyel tasarım, ısı aktarımı ve radyo anteni konusunda uzman olan bir isimle anlaştık. Kendisi 1 ay Türkiye'de kaldı ve çalışmalara başladı' dedi. TT eksperlerinin de bilgisayarın tasarım yazılım, işletim sistemi kodlarını yazdığını söyleyen Bozkurt, 'Android tabanlı olacak, işletim sistemini de biz yapıyoruz, TTdroid diyoruz. Üretimi de Türkiye'de yapacağız. Arçelik, Vestel, Foxconn gibi üretimi yapabilecek şirketler var' dedi. KARI %84 DÜŞEN PHILIPS 4.500 KİŞİYİ İŞTEN ATIYOR Hollandalı elektronik devi Philips, 4 bin 500 çalışanını işten çıkarmayı planlıyor. Şirket tarafından yapılan açıklamada, 800 milyon euro değerinde maliyet azaltma programı çerçevesinde 4 bin 500 kişinin işten çıkarılmasının planlandığı bildirildi. Dünyanın en büyük aydınlatma üreticisi ve Avrupa nın en büyük tüketici elektroniği üreticisi Philips, yılın üçüncü çeyreğinde net kârının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 86 gerileyerek 74 milyon euro olduğunu belirtmişti. Philips, geçen yılın üçüncü çeyreğinde 524 milyon euro net kâr elde etmişti. Şirketin gelirleri ise üçüncü çeyrekte yüzde 1.3 oranında azalarak 5.39 milyar euroya gerildi. PHILIPS, MİLENYUM METAL LE KAYSERİ DE ÜTÜ MASASI ÜRETECEK Ütü sektöründe buharlı ütüler ve sistem ütülerinde iddialı olan Hollandalı elektronik devi Philips, Kayseri Serbest Bölgesi nde üretim yapan Milenyum Metal le ütü masası üretiminde uzun vadeli stratejik ortaklığa adım attı. Yaklaşık 10 milyon euroluk bir iş birlikteliğine imza atan ikili, aksesuarlarla zenginleştirilen ütü masalarıyla, ütü yapmayı keyifli bir hale getirme hedefinde. Üst kalite ütü masası üretme planıyla yola çıkan Philips in, farklı sosyal çevrelerden katılan kadınlara uyguladığı anket sonucunda ürünlerinin seçildiğini ve Philips le 4 yıllık sözleşme yaptıklarını aktaran Milenyum Metal Dış Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi ortağı Metin Kantarcı, Türkiye den 2 firma olmak üzere farklı ülkelerden toplamda 14 firmanın geliştirdiği ütü masası arasında Milenyum Metal in geliştirdiği ütü masasında karar kılındı dedi. Kantarcı, Philips ile ortaklaşa geliştirdiğimiz ürünü ve 5-6 farklı üst kalite ütü masasını, farklı sosyal çevrelerden gelen kadınlara göstererek, A kalite ütü masası alacak olsan hangisini seçersiniz sorusunu yöneltmişler. Bizim ürün yüzde 95 oranında rağbet görmüş. Bizim masa tercih edilmiş şeklinde konuştu. BEYSAD 6