ANKARA ÜNİVERİSTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ

Benzer belgeler
Sürdürülebilir Tarım Yöntemleri Prof.Dr.Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi

ÖZET. Yüksek Lisans Tezi. Đmge Đ. TOKBAY. Adnan Menderes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tarla Bitkileri Anabilim Dalı

ÇEŞİTLERİNDE BAL ARISININ

Sağlıklı Tarım Politikası

ÇUKUROVA BÖLGESİ KOŞULLARINDA YETİŞTİRİLEN ARI OTU (Phacelia tanacetifolia Bentham) BİTKİSİNİN BAL ARILARI (Apis mellifera L.

Türkiye 3. Tarla Bitkileri Kongresi, Kasım 1999, Adana Cilt III, Çayır-Mera Yembitkileri ve Yemeklik Tane Baklagiller,

Trakya Kalkınma Ajansı. Edirne İlinde Yem Bitkileri Ekilişi Kaba Yem Üretiminin İhtiyacı Karşılama Oranı

ARIOTU, FASELYA (Phacelia tanacetifolia Bentham)

Eco new farmers. Modül 1- Organik Tarıma Giriş. Bölüm 1- Organik Tarımın Tarihçesi

Effect of Different Sowing Dates on Seed Yields and Yield Components of Phacelia (Phacelia Tanacetifolia Benthmam ) in Autumn Sowing Period

YULAF YETİŞTİRİCİLİĞİ

Tohum yatağının hazırlanması:

FİĞ TARIMI Prof. Dr. Mustafa TAN Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ERZURUM

... MACAR FİĞİ YEM BİTKİSİ ÜRETİMİNİ GELİŞTİRME PROJESİ

Macar Fiği Neden Önemlidir? Hangi Topraklarda Yetişir?

ÖDEMİŞ İLÇESİNDE PATATES ÜRETİMİ, KOŞULLAR ve SORUNLAR

Ege Sahil Kuşağına Uygun Kavuzsuz Yulaf Çeşidinin Geliştirilmesi Beslenme Yaklaşımı

ARIOTU YETİŞTİRİCİLİĞİ

ANKARA TİCARET BORSASI AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ SEKTÖR ARAŞTIRMALARI RAPOR NO:2 ANKARA NIN AYÇİÇEĞİ (ÇEREZLİK-YAĞLIK) PROFİLİ

TÜRKİYE DE MISIR TARIMINDA SON GELİŞMELER VE ÇEŞİDİN ETKİSİ. Burhan KARA

4. Organik Tarımda Türkiye nin Yeri

FARKLI GÜBRE KOMPOZİSYONLARININ ÇAYIN VERİM VE KALİTESİNE ETKİSİ. Dr. GÜLEN ÖZYAZICI Dr. OSMAN ÖZDEMİR Dr. MEHMET ARİF ÖZYAZICI PINAR ÖZER

Prof. Dr. Mustafa TAN Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ERZURUM

Sürdürülebilir Tarım Yöntemleri Prof.Dr.Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi 1

ĠKLĠM DEĞĠġĠKLĠĞĠ ve TARIM VE GIDA GÜVENCESĠ

SUNUM PLANI. 1. Konya Tarımının Yapısı. 2. Desteklemeler

Bölüm 7. Tarımsal Üretim Faktörleri. Üretim Faktörleri Toprak Sermaye Emek (iş) Girişimcilik (yönetim yeteneği)

YEM BİTKİLERİNDE KALİTE TAYİNİ ve KULLANIM ALANLARI. Hazırlayan: Arş. Gör. Seda AKBAY TOHUMCU

TÜRKİYE DE TARIM ve HAYVANCILIK: SORUNLAR VE ÖNERİLER DOÇ.DR.BERRİN FİLİZÖZ

Korunga Tarımı. Kaba yem açığının giderilmesinde, maliyetlerin düşürülmesinde etkili, kıraç topraklara ekilebilmesi ile üstün bir yem bitkisi.

SAMSUN EKOLOJİK KOŞULLARINDA BAZI BURÇAK (Vicia ervilia L.) HATLARININ OT VE TOHUM VERİMLERİNİN BELİRLENMESİ

İYİ TARIM UYGULAMALARI VE EUREPGAP. Prof. Dr. Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

YARASA VE ÇİFTLİK GÜBRESİNİN BAZI TOPRAK ÖZELLİKLERİ ve BUĞDAY BİTKİSİNİN VERİM PARAMETRELERİ ÜZERİNE ETKİSİ

DÜNYADA ve TÜRKİYE DE YEMEKLİK TANE BAKLAGİLLER TARIMI

1926

BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİ

MEVZUATLAR KANUNLAR. TEBLİĞ, TALİMAT ve KARARLAR YÖNETMELİKLER KANUNLAR. Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunu

Türk Tarım ve Doğa Bilimleri Dergisi 2(3): ,

Farklı Sıra Arası Uzaklıklarının Kimi Arıotu (Phacelia tanacetifolia Bentham) Çeşitlerinde Ot Verimi ile Verim ve Kalite Özelliklerine Etkileri

Türkiye`de Hububat Alanları

Pamukta Muhafaza Islahı

Elazığ Koşullarında Mürdümük (Lathyrus sativus L.)'te Farklı Sıra Arasının Tohum Verimi ve Verim Öğeleri Üzerine Etkisi. *Kağan KÖKTEN, **Adil BAKOĞLU

Patatesin Dünyadaki Açlığın ve Yoksulluğun Azaltılmasındaki Yeri ve Önemi

TARIMSAL DEĞERLERİ ÖLÇME DENEMELERİ TEKNİK TALİMATI

Organik Meyve Yetiştiriciliğinin Temel Esasları

Bölüm 8 Çayır-Mer alarda Sulama ve Gübreleme

KONUYA GİRİŞ İnsanların toprağı işleyerek ekme ve dikme yoluyla ondan ürün elde etmesi faaliyetine tarım denir. BÖLGELERE GÖRE TOPRAKLARDAN YARARLANMA

ARICILIK AÇISINDAN ARIOTU (Phacelia tanacetifolia Bentham) BİTKİSİNİN ÖNEMİ ve BU KONUDA ÜLKEMİZDE YAPILAN ÇALIŞMALAR

(A) Anaç küçükbaş 80-TL/baş (B) 501 ve daha fazla Anaç 72-TL/baş

Bazı Mısır Çeşitlerinde Verim ve Yem Değerleri Üzerine Bir Araştırma (1)

İNCİRİN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ. Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN

T.C. GIDA,TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI TÜRKİYE TARIM HAVZALARI ÜRETİM VE DESTEKLEME MODELİ. 30 Havza

DEĞİŞİK BİTKİ YOĞUNLUKLARININ ARIOTU (Phacelia tanacetifolia Bentham.) NDA VERİM VE DİĞER BAZI ÖZELLİKLERE ETKİLERİ

Araştırma Makalesi (Research Article)

GIDA ENDÜSTRİSİNDE SOYA KAYNAKLI PROTEİNLERE ALTERNATİF ARAYIŞLARI

AHUDUDUNUN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ

DOĞU AKDENİZ, DOĞU ANADOLU, GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ TOHUMCULUK İHTİYAÇ ANALİZİ

2013 YILI DESTEKLEME BİRİM FİYATLARI

Arı Otu (Phacelia tanacetifolia Benth.) nun Önemi, Yetiştirilmesi, Ülkemizde ve Dünyada Yapılan Çalışmalar

GÜBRE TAVSİYELERİ Gübrelemenin Amacı, - Önce Toprak Analizi - Usulüne Uygun Toprak Örneği Alma

İYİ TARIM UYGULAMALARI VE EUREPGAP. Prof.Dr. Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2012 YILI TARIMSAL DESTEKLER

Çukurova Bölgesi Sığır Yetiştiriciliğinin Yapısı. Prof. Dr. Serap GÖNCÜ

LAND DEGRADATİON. Hanifi AVCI AGM Genel Müdür Yardımcısı

TOPRAK TOPRAK TEKSTÜRÜ (BÜNYESİ)

Biyosistem Mühendisliğine Giriş

SOĞAN YETİŞTİRİCİLİĞİ GİRİŞ:

ORGANİK MANDA YETİŞTİRİCİLİĞİ. Vet. Hek. Ümit Özçınar

Türkiye de hayvancılık sektörünün önündeki sorunları iki ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar;

I. KISIM: Temel Bilgiler ve Muhafaza

zeytinist

Türkiye'de Toprakların Kullanımı

BAZI KÜLTÜR BİTKİLERİNDE KLASİK GÜBRELERE İLAVETEN ÖZEL GÜBRELERİN KULLANILMASI

YEMEKLİK TANE BAKLAGİLLER ÇALIŞTAYI ( MERSİN) ÖZEL SEKTÖR AÇISINDAN SORUNLAR ÖNERİLER

Tarımsal Meteoroloji. Prof. Dr. F. Kemal SÖNMEZ 23 EKİM 2013

BATI AKDENİZ KALKINMA AJANSI (BAKA) TARIMSAL AR-GE PROJE DESTEKLERİ

Sürdürülebilir tarımın faydaları

KUZEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ YEM BİTKİLERİ SEKTÖRÜ

Meyve ve Sebze ile ilgili kavramlar ve GDO

ANKARA TİCARET BORSASI AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ SEKTÖR ARAŞTIRMALARI RAPOR NO:1 ANKARA NIN ASPİR BİTKİSİ PROFİLİ

Tarım Sayımı Sonuçları

Farklı Azot ve Fosfor Dozlarının Ak Üçgül (Trifolium repens L.) de Ot ve Tohum Verimi ile Bazı Verim ve Kalite Komponentleri Üzerine Etkileri

DİYARBAKIR EKOLOJİK KOŞULLARINDA BAZI KIŞLIK KIRMIZI MERCİMEK

TARIM - AGRICULTURE. İlkay Dellal. 6 th March 2018, Bilkent Hotel, Bilkent- Ankara 6 Mart 2018, Bilkent Otel, Bilkent Ankara

TARIMSAL DEĞERLERİ ÖLÇME DENEMELERİ TEKNİK TALİMATI

TÜRKİYE TOHUMCULUK SANAYİSİNİN GELİŞİMİ VE HEDEFLERİ İLHAMİ ÖZCAN AYGUN TSÜAB YÖNETİM KURULU BAŞKANI

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 1239 KAHRAMANMARAŞ'TA SEBZE TARIMININ MEVCUT DURUMU, PROJEKSİYONLAR VE ÖNERİLER

Bölüm 2. Tarımın Türkiye Ekonomisine Katkısı

ÇAYDA AZOTLU GÜBRENİN EKONOMİK KULLANIMI ÜZERİNDE BİR ARAŞTIRMA im

İYİ TARIM UYGULAMALARI NASIL YAPILIR?

Van Gevaş Ekolojik Koşulların Da Bazı Nohut (Cicer arietinum L.) Çeşitlerinin İkinci Ürün Olarak Yetiştirilmesi

SERTİFİKALI BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİNİ YAYGINLAŞTIRMA PROJESİ

T.C ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ

Sürdürülebilir Pestisit Kullanımı

ÇELTİK DOSYASI TÜRKİYE ÇELTİK EKİLİŞ ÜRETİM TÜKETİM VERİM

PAMUK TARIMI TOHUM YATAĞI HAZIRLAMA

ŞEKER PANCARI BİTKİSİNDE GÜBRELEME

Atila ERTEM ETO Yönetim Kurulu Bașkanı

33. Current Situation of Bingöl Province in The Context of Crop Production

ÇİFTLİK GÜBRESİNİN FARKLI FORM VE DOZLARININ, ÇUKUROVA BÖLGESİ KOŞULLARINDA, TEK YILLIK ÇİM

Transkript:

ANKARA ÜNİVERİSTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ ORGANİK OLARAK YETİŞTİRİLEN BAZI ARIOTU (Phacelia tanacetifolia Benth.) ÇEŞİTLERİNİN YEM VE TOHUM VERİMİ ÜZERİNDEKİ FARKLI FOTOPERİYOTLARIN ETKİLERİNİN BELİRLENMESİ NESİM YILDIZ TARLA BİTKİLERİ ANABİLİM DALI ANKARA 2021 Her hakkı saklıdır

ÖZET Doktora Tezi ORGANİK OLARAK YETİŞTİRİLEN BAZI ARIOTU (Phacelia tanacetifolia Benth.) ÇEŞİTLERİNİN YEM VE TOHUM VERİMİ ÜZERİNDEKİ FARKLI FOTOPERİYOTLARIN ETKİLERİNİN BELİRLENMESİ Nesim YILDIZ Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tarla Bitkileri Anabilim Dalı Danışman: Prof. Dr. Cafer Sırrı SEVİMAY Bu araştırmada organik olarak yetiştirilen bazı arıotu çeşitlerinin yem ve tohum verimi üzerindeki farklı fotoperiyotların etkisi araştırılmıştır. Araştırma 2020 yılında Ankara koşullarında organik üretim yapılan arazide yapılmıştır. Araştırmada Balo, Enton ve Sağlamtimur arıotu çeşitleri, sırasıyla 14 Mart, 31 Mart,16 Nisan ve 30 Nisan olmak üzere 4 farklı dönemde ekilmiştir. Araştırma sonucunda ilk çıkış süresi 11.00-14.00 gün, ilk çiçeklenmeye kadar geçen süre (vejetatif süre) 53.00-66.00 gün, çiçeklik dönemde kalma süresi (generatif süre) 21.00-43.00 gün, yeşil ot verimi 1106.66-2443.33 kg/da, kuru ot verimi 266.66-610.67 kg/da, tohum verimi 0.00-106.33 kg/da, 1000 tane ağırlığı 0.00-2.36 g, bitki boyu 31.60-50.70 cm, ham protein oranı % 10.64-11.50, ham protein verimi 29.96-65.04 kg/da ve ham kül oranı % 9.04-11.50 olarak tespit edilmiştir. Çalışma sonucunda elde edilen veriler; ekim zamanı geciktikçe bitkinin hem vejetatif süresini hem de generatif süresinin kısaldığını ortaya koymuştur. Bu sürelerin kısalması bitkinin yeşil ot verimi, kuru ot verimi, bitki boyu, tohum verimi ve ham protein veriminin azalmasını doğrudan etkilemiştir. Ancak fotoperiyot süresinin uzaması arıotu tohumlarının ilk çıkış süresi, 1000 tane ağırlığı, ham protein oranı ve ham kül oranı üzerinde tek başına etkili olmadığı, diğer iklim faktörleri ile birleştiğinde etkili olduğu belirlenmiştir. Aralık 2021, 105 sayfa Anahtar Kelimeler: Fotoperiyot, Organik tarım, Ham protein, Çiçeklenme, Ekim zamanı i

ABSTRACT Ph. D. Thesis DETERMINATION OF THE EFFECTS OF DIFFERENT PHOTOPERIOD ON FORAGE AND SEED YIELD OF SOME ORGANICALLY GROWN PHASELIA (Phacelia tanacetifolia Benth.) CULTIVARS Nesim YILDIZ Ankara University Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Field Crops Supervisor: Prof. Dr. Cafer Sırrı SEVIMAY In this study, the effect of different photoperiods on the forage and seed yield of some organically grown phacelia cultivars was investigated. The research was carried out in the field of organic production under Ankara conditions in 2020. In the research, Balo, Enton and Sağlamtimur phacelia varieties were planted in 4 different periods on March 14, March 31, April 16 and April 30. As a result of research, first emergence time 11.00-14.00 day, the number of days until the first flowering (vegetative period) 53.00-66.00 day, the number of days remaining in the flower period (generative period) 21.00-43.00 day, fresh biomass yield 1106.66-2443.33 kg/da, hay yield 266.66-610.67 kg/da, seed yield 0.00-106.33 kg/da, 1000 grain weight 0.00-2.36 g, plant height 31.60-50.70 cm, crude protein % 10.64-11.50, crude protein yield 29.96-65.04 kg/da and crude ash % 9.04-11.50 have been determined. The analysis of data revealed that both vegetative period and generative period of the plants decreased with each delay in the dates of sowing. It was determined that the shortening of these periods had a direct effect on the reduction of fresh biomass yield, hay yield, plant height seed yield and crude protein yield of the plant. However, it was determined that the prolonged photoperiod period had no impact on first emergence time, thousand seeds weight, crude nitrogen, crude ash and crude protein ratios of the phacelia seeds singly but were effective when combined with other climatic factors. December 2021, 105 pages Key words: Photoperiod, Organic agriculture, Crude protein, Flowering, Sowing time ii

TEŞEKKÜR Öncelikle Organik olarak yetiştirilen bazı arıotu (Phacelia tanacetifolia Benth.) çeşitlerinin yem ve tohum verimi üzerindeki farklı fotoperiyotların etkilerinin belirlenmesi konulu doktora tez çalışmamın her aşamasında bana olan güveni ve desteğinden dolayı çok kıymetli sayın danışman hocam Prof. Dr. Cafer Sırrı Sevimay hocama, çok teşekkür ederim. Doktoraya başladığım ilk günden beri hep yanımda olan, bilgisinden ve birikiminden her daim yararlandığım, bir hocadan çok daha fazlası olan, benim için çok değerli sayın Prof. Dr. Khalid Mahmood Khawar Bhatti hocama sonsuz saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Ayrıca tez izleme komitesi üyem olan ve tezime fikirleri ile önemli katkılar yapan sayın Prof. Dr. Muhammad ASIM hocama ve diğer jüri üyelerine çok teşekkür ederim. Bu uzun yolda arkamda desteklerini hep hissettiğim ağabeyim ve geniş ailemin diğer üyelerine, özellikle duası hep benimle olan canım anneme, bu uzun ve yorucu yolda sadece arkamda değil bizzat yanımda olan biricik eşime sonsuz sevgilerimi sunuyorum. Bu tez çalışması, Ankara Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü (21L0447005) ve Organik Olarak Yetiştirilen Bazı Arıotu (Phacelia tanacetifolia Benth.) Çeşitlerinin Yem ve Tohum Verimi Üzerindeki Farklı Fotoperiyotların Etkilerinin Belirlenmesi konulu proje tarafında desteklenmiştir. Nesim YILDIZ Ankara, Aralık 2021 iii

İÇİNDEKİLER ÖZET... i ABSTRACT... ii TEŞEKKÜR... iii SİMGELER DİZİNİ... vi ŞEKİLLER DİZİNİ... vii ÇİZELGELER DİZİNİ... ix 1. GİRİŞ... 1 1.1 Organik Tarım... 1 1.2 Organik Tarımın Amacı... 3 1.3 Çayır Mera Varlığımız... 6 1.4 Türkiye de Kaba Yem Açığı... 6 1.5 Arıotu... 10 2. KAYNAK ÖZETLERİ... 12 2.1 Organik Tarıma Ait Kaynak Özetleri... 12 2.2 Yem Bitkilerine Ait Kaynak Özetleri... 15 3. MATERYAL VE YÖNTEM... 25 3.1 Materyal... 25 3.2 Yöntem... 25 3.2.1 Tohumluk testleri... 25 3.2.2 Araştırma yılı ve yeri... 26 3.2.3 Toprak özellikleri... 27 3.2.4 İklim verileri... 28 3.2.5 Deneme faktörleri ve deseni... 35 3.2.6 Tohumluk ve toprak işleme hazırlıkları... 35 3.2.7 Ekim işlemleri... 36 3.2.8 Bakım işlemleri... 37 3.2.9 Hasat işlemleri... 37 3.3 İncelenecek Özellikler... 38 3.3.1 İlk çıkış süresi (gün)... 38 3.3.2 İlk çiçeklenmeye kadar geçen gün sayısı (gün)... 38 3.3.3 Çiçekte kalma gün sayısı (gün)... 39 3.3.4 Yeşil ot verimi (kg/da)... 39 iv

3.3.5 Kuru ot verimi (kg/da)... 39 3.3.6 Tohum verimi (kg/da)... 39 3.3.7 1000 tane ağırlığı (g)... 40 3.3.8 Bitki boyu (cm)... 40 3.3.9 Ham protein oranı (%)... 40 3.3.10 Ham protein verimi (kg/da)... 40 3.3.11 Ham kül oranı (%)... 40 3.3.12 İstatistiksel analizi... 41 4. BULGULAR VE TARTIŞMA... 42 4.1 İlk Çıkış Süresi... 42 4.2 İlk Çiçeklenmeye Kadar Geçen Gün Sayısı... 44 4.3 Çiçekte Kalma Gün Sayısı... 48 4.4 Yeşil Ot Verimi... 51 4.5 Kuru Ot Verimi (kg)... 54 4.6 Tohum Verimi (kg)... 57 4.7 Bin Tane Ağırlığı (g)... 60 4.8 Bitki Boyu (cm)... 62 4.9 Ham Protein Oranı (%)... 64 4.10 Ham Protein Verimi... 66 4.11 Ham Kül Oranı (%)... 68 5. SONUÇ... 71 5.1 Öneriler... 73 KAYNAKLAR... 74 EKLER... 80 EK 1 Günlük Ortalama 10 cm Toprak Sıcaklığı ( C)... 81 EK 2 Günlük Ortalama Sıcaklık ( C)... 82 EK 3 Günlük Toplam Yağış (mm=kg/m²)... 83 EK 4 Günlük Güneşlenme Süresi (saat)... 84 EK 5 Günlük Ortalama Nispi Nem (%)... 85 EK 6 Günlük Ortalama Aktüel Basınç (hpa)... 86 EK 7 Ankara İline Ait 2020 Mart, Nisan, Mayıs, Haziran ve Temmuz Ayları Gün Uzunlukları... 87 EK 8 Organik Üretim Sertifikası... 88 v

SİMGELER DİZİNİ % Yüzde C Derece ± Artı eksi < Küçüktür Cm Santimetre M² Metrekare Da Dekar Ha Hektar hpa Hava basıncı Mg Miligram Ml Mililitre Kg Kilogram G Gram ph Power of hydrogen P Fosfor K Potasyum N Azot Na Sodyum Ca Kalsiyum Mg Magnezyum Kısaltmalar AB ADF BÜGEM Ç1 Ç2 Ç3 EC HP FAO FAOSTAT GAP GDO HK K.O NDF T1 T2 T3 T4 TÜİK S.D vd Avrupa Birliği Asit deterjanda çözünmeyen lif Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü Balo Enton Sağlamtimur (Elektrometrik) Ham protein Food and Agriculture Organization Food and Agriculture Organization Corporate Statistical Database Güneydoğu Anadolu Projesi Genetiği değiştirilmiş organizma Ham kül Kareler ortalaması Nötr deterjanda çözünmeyen lif 14 Mart 31 Mart 16 Nisan 30 Nisan Türkiye İstatistik Kurumu Sapma değeri ve diğerleri vi

ŞEKİLLER DİZİNİ Şekil 3.1 Balo, Enton ve Sağlamtimur çeşitlerinin tohumlarına ait laboratuvar koşullarında yapılan canlılık testleri... 25 Şekil 3.2 Deneme alanına ait coğrafi konum... 26 Şekil 3.3 Deneme alanına ait toprak hazırlığı... 28 Şekil 3.4 Parsel alanlarının hazırlanması... 36 Şekil 3.5 Parsel alanlarına tohum ekilmesi... 37 Şekil 3.6 Arıotuna ait tam olgunlaşmış kuru çiçek salkımı... 38 Şekil 4.1 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarına ait ortalama ilk çıkış süresi... 44 Şekil 4. 2 Arıotunun Enton çeşidine ait tohumların çimlenmesi... 44 Şekil 4. 3 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotu çeşitlerine ait ortalama ilk çiçeklenmeye kadar geçen gün sayısı sonuçları... 47 Şekil 4.4 Balo, Enton ve Sağlamtimur çeşitlerinde çiçeklenme başlangıcı... 47 Şekil 4.5 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotu çeşitlerine ait ortalama çiçekte kalma gün sayısı sonuçları... 50 Şekil 4.6 Balo çeşidine ait çiçek salkımı... 50 Şekil 4.7 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarına ait ortalama yeşil ot verim sonuçları... 53 Şekil 4.8 Sağlamtimur arıotu çeşidinin yeşil ot verim hesaplaması için örnek alma işlemi... 53 Şekil 4.9 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarına ait ortalama kuru ot verim sonuçları... 56 Şekil 4.10 Sağlamtimur çeşidinin kuru ot verimi için saklandığı bez çuval... 56 Şekil 4.11 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarına ait ortalama tohum verim sonuçları... 59 Şekil 4.12 Balo çeşidine ait tohumlar... 59 Şekil 4.13 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarına ait ortalama bin tane ağırlığı sonuçları... 61 vii

Şekil 4.14 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarına ait ortalama bitki boyu sonuçları... 64 Şekil 4. 15 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarına ait ortalama ham protein oranı değerleri... 66 Şekil 4. 16 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarına ait ortalama ham protein verimi sonuçları... 68 Şekil 4. 17 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarına ait ortalama ham kül oranı sonuçları... 70 viii

ÇİZELGELER DİZİNİ Çizelge 1.1 Geleneksel Tarım ile Organik Tarım Arasındaki Temel Farklar (Zengin 2007)... 2 Çizelge 1.2 Türkiye de 2002-2019 yılları arası organik tarım üretim verileri (Anonim 2021b)... 3 Çizelge 1.3 Türkiye'de ekilen tarımsal alanlar (1000ha) (Özkan 2020 değiştirilerek)... 8 Çizelge 1.4 2014-2019 yılları arası yem bitkileri ekim alanları (ha) (Özkan 2020)... 9 Çizelge 3.1 Ankara/Çubuk/Eğriekin Köyünde Kurulan Deneme Alanına Ait Toprağın Kimyasal Analiz Sonuçları (Anonim 2020)... 27 Çizelge 3.2 Ankara koşullarında 2020 yılında yetiştirilen arıotuna ait çimlenme dönemi, ilk çiçeklenmeye kadar geçen dönem ve çiçekli dönem boyunca günlük ortalama ve toplam iklim verileri... 29 Çizelge 3.2 Ankara koşullarında 2020 yılında yetiştirilen arıotuna ait çimlenme dönemi, ilk çiçeklenmeye kadar geçen dönem ve çiçekli dönem boyunca günlük ortalama ve toplam iklim verileri (devam)... 30 Çizelge 3.2 Ankara koşullarında 2020 yılında yetiştirilen arıotuna ait çimlenme dönemi, ilk çiçeklenmeye kadar geçen dönem ve çiçekli dönem boyunca günlük ortalama ve toplam iklim verileri (devam)... 31 Çizelge 3.3 Ankara ili 2020 ve uzun yıllar (1956 2020) yılına ait aylık ortalama ve toplam iklim verileri... 32 Çizelge 3.3 Ankara ili 2020 ve uzun yıllar (1956 2020) yılına ait aylık ortalama ve toplam iklim verileri (devam)... 33 Çizelge 3.4 Ankara ili 2020 mart, nisan, mayıs, haziran ve temmuz aylarına ait gün uzunlukları (www.timeanddate.com)... 34 Çizelge 3.5 Deneme alanına ait ekim planı... 35 Çizelge 4.1 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarının ortalama ilk çıkış süresine ait varyans analiz sonuçları... 42 Çizelge 4.2 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotu çeşitlerinin ortalama çimlenme sürelerine ait Duncan testi sonuçları... 42 Çizelge 4.3 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotu çeşitlerinin ilk çiçeklenmeye kadar geçen gün sayısına ait varyans analizi sonuçları... 45 ix

Çizelge 4.4 Ankara koşullarında 4 farklı dönemde ekilen 3 adet arıotu çeşidinin ortalama ilk çiçeklenmeye kadar geçen gün sayısına ait Duncan testi sonuçları... 45 Çizelge 4.5 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarının çiçekli dönemde kalma gün sayısına ait varyans analiz sonuçları... 48 Çizelge 4.6 Ankara koşullarında 3 farklı dönemde ekilen 3 adet arıotu çeşidinin ortalama çiçekli dönemde kalma gün sayısına ait Duncan testi sonuçları.. 48 Çizelge 4.7 Ankara koşullarında 4 dönemde ekilen 3 adet arıotu çeşidinin yeşil ot verimine ait varyans analiz sonuçları... 51 Çizelge 4.8 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarının ortalama yeşil ot verimlerine ait Duncan testi sonuçları... 51 Çizelge 4.9 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarının kuru ot verimine ait varyans analiz sonuçları... 54 Çizelge 4.10 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarının ortalama kuru ot verimi sonuçlarına ait Duncan testi sonuçları... 54 Çizelge 4.11 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarının tohum verimine ait varyans analizi sonuçları... 57 Çizelge 4.12 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarının ortalama tohum verimine ait Duncan testi sonuçları... 57 Çizelge 4.13 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarının bin tane ağırlığına ait varyans analiz sonuçları... 60 Çizelge 4.14 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarının ortalama bin tane ağırlığına ait Duncan testi sonuçları... 60 Çizelge 4.15 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarının bitki boyuna ait varyans analiz sonuçları... 62 Çizelge 4.16 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarının ortalama bitki boyuna ait Duncan testi sonuçları... 62 Çizelge 4. 17 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarının ham protein oranına ait varyans analiz sonuçları... 64 Çizelge 4.18 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarının ortalama ham protein oranlarına ait Duncan testi sonuçları... 65 Çizelge 4. 19 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarının ham protein verimine ait varyans analiz sonuçları... 66 x

Çizelge 4. 20 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarının ortalama ham protein verimine ait Duncan testi sonuçları... 67 Çizelge 4. 21 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarının ham kül oranına ait varyans analiz sonuçları... 68 Çizelge 4.22 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarının ortalama ham kül oranına ait Duncan testi sonuçları... 69 xi

1. GİRİŞ Dünya nüfusu her geçen gün artmakta olup bu artışa bağlı olarak insanların ve hayvanların gıda ve yem talepleri de artmaktadır. Artan bu talebin karşılanması için üreticiler, birim alandan daha fazla ürün elde etme çabası içerisine girmektedirler. Bu amaca yönelik teknolojinin kullanılmasıyla sentetik gübreler, hormon ve zirai ilaçlar bilinçsizce kullanılarak verim artışı yoluna gidilmiştir. Bilinçsiz bir şekilde yapılan bu uygulamalar, çevre kirliliğinin artışına yol açmıştır. Son yıllarda özellikle insan faaliyetlerinin neden olduğu iklim değişiklikleri sebebiyle tarımsal üretimde sürdürebilirliğe yönelik çalışmalar önem kazanmıştır. Üretimde temel amaç, insan ve hayvan beslenmesi için gerekli olan güvenli temel gıda ve yem arzını sağlamaktır. Öncelikle çevre, insan ve hayvan sağlığını gözeten tarımsal modelleri tercih etmek bizim sorumluluğumuzdur. Bu modeller ekolojik denge ilkelerini benimsemelidir. Bu modellerden biri de organik tarımdır. 1.1 Organik Tarım Organik tarım, tarım dışı girdilerin (sentetik gübre ve pestisitler başta olmak üzere) kullanımı yerine bölgesel şartları dikkate alan, agronomik, biyolojik ve mekanik yöntemlerin kullanımını esas almaktadır (Anonymous 1999). Organik tarım; insanların ve hayvanların sağlığını ön planda tutan, çevreye zarar vermeyen, üretimde kimyasal ilaçlar (pestisit), sentetik gübreler, hormonlar, hayvansal yem katkıları, veteriner ilaçları, genetiği değiştirilmiş organizmalar, nükleer ışınlar vb. hiçbir şekilde kullanılmadığı, muhtemel çevresel ve sosyal etkilerin göz önünde bulundurulduğu, üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı olan bir sistemdir (Anonymous 2021b). Ayrıca bu tip tarım; biyolojik çeşitlilik, doğal çevreyi ve toprağın biyolojik aktivitesi dahil olmak üzere tarımsal ekosistemin sağlığını destekleyen ve geliştiren bütünsel bir üretim yöntemi içermektedir. 1

Organik tarımı diğer tarım sistemlerinden ayıran birçok özelliğe sahip olarak; yenilenebilir kaynakları, geri dönüşümü ve atıklardaki besin maddelerinin toprağa dönüşümünü desteklemektedir. Ayrıca, hayvansal üretimde hayvan refahı ve doğal yemlerin kullanım ilkelerini de göz önünde bulundurarak hastalık ve zararlılarla mücadelede çevrenin kendi doğal sistemini korumaktadır. Organik üreticiler ekosistemin korunmasına ve kirliliğin azaltılmasına yardımcı olan teknikleri kullanmaktadırlar. Organik tarım ürünlerinin sağlıklı oluşları, tatlarının iyi oluşu, depolama ve korunmalarının kolaylığı gibi nedenlerden dolayı geleneksel ürünlere göre daha fazla tercih edilmektedir (Zengin 2007). Çizelge 1.1 Geleneksel Tarım ile Organik Tarım Arasındaki Temel Farklar (Zengin 2007). No. Geleneksel Tarımda; Organik Tarımda; 1 2 3 4 5 6 Planlı ekim nöbeti yapılmamaktadır. Zararlı ve yabancı otlar tamamen yok edilmektedir. Toprakta yaşayan canlıların yaşam düzeninde bir bozulma gerçekleşmektedir. Organik madde ve humus miktarı azalmaktadır. Gübreleme ve tarımsal maliyet oldukça artmaktadır. Toprak işleme düzensiz bir şekilde yapılmaktadır. Ekim nöbeti yapılması zorunludur. Yabancı otlar kontrol altında tutulmaya çalışılmaktadır. Toprakta yaşayan canlıların yaşam düzeninde iyileşmeler olmaktadır. Organik madde birikimi ve humus oluşumunda artış meydana gelmektedir. Gübreleme ve tarımsal mücadele maliyeti çok düşük olmaktadır. Toprak alt üst edilmeden uygun bir şekilde işlenmektedir. Türkiye de organik tarımın ilk başladığı yıllarda çiftçi sayısı, yetiştiricilik yapılan alan, ürün sayısı, doğal toplama alanları, toplam üretim alanı ve üretim miktarında hızlı bir artış yaşanmıştır. 2002 yılında organik üretim yapan çiftçi sayısı 12.428 kişi, toplam üretim alanı 89.827 ha ve üretim miktarı 310.125 ton iken 2019 itibari ile çiftçi sayısı 74.545, toplam üretim alanı 545.870 ha ve üretim miktarı 2.030.465 tona çıkmıştır. Ancak son yıllarda organik tarım verilerinde yavaşlama hatta gerilemeler başlamıştır (Çizelge 1.2). Bunun sebepleri arasında üretim maliyetlerinin artması, verimin düşük olması ve 2

devlet desteklerinin yeterli olmamasından dolayı üreticilerin ya üretimi bırakması ya da alternatif üretim yöntemlerine yönelmesinden kaynaklanmaktadır. Çizelge 1.2 Türkiye de 2002-2019 yılları arası organik tarım üretim verileri (Anonim 2021b) Yıllar Ürün Sayısı * Çiftçi sayısı Yetiştiricil ik Yapılan Alan (ha) Doğal Toplama Alanı (ha) Toplam Üretim Alanı (ha )** Üretim Miktarı (ton) 2002 150 12.428 57.365 32.462 89.827 310.125 2003 179 14.798 73.368 40.253 113.621 323.981 2004 174 12.751 108.598 100.975 209.573 377.616 2005 205 14.401 93.134 110.677 203.811 421.934 2006 203 14.256 100.275 92.514 192.789 458.095 2007 201 16.276 124.263 50.020 174.283 568.128 2008 247 14.926 109.387 57.496 166.883 530.224 2009 212 35.565 325.831 175.810 501.641 983.715 2010 216 42.097 383.782 126.251 510.033 1.343.737 2011 225 42.460 442.581 172.037 614.618 1.659.543 2012 204 54.635 523.627 179.282 702.909 1.750.127 2013 213 60.797 461.395 307.619 769.014 1.620.387 2014 208 71.472 491.977 350.239 842.216 1.642.235 2015 197 69.967 486.069 29.199 515.268 1.829.291 2016 225 67.878 489.671 34.106 523.778 2.473.600 2017 214 75.067 520.885 22.148 543.033 2.406.606 2018 213 79.563 540.000 86.885 626.885 2.371.612 2019 213 74.545 505.140 33.283 545.870 2.030.465 * Tür, alttür ve çeşitlerin birleştirilmesiyle oluşmuş veridir. ** Nadas alanı dahil 1.2 Organik Tarımın Amacı Organik tarımın temel amacı, sağlık, ekonomik ve sosyal hayatı ön planda tutmak, çevreye duyarlı, tarımda sürdürebilirliği sağlayan, toprağı zenginleştiren, insan ve hayvanların refahını temel alan, daha sağlıklı gıda ve tekstil hammaddeleri üretmektir. Organik üretim ve uygulamalarının temel amaçları özetle aşağıdaki gibi sıralanmaktadır (Özbağ 2010); 1) Yeterli miktarda ve yüksek kalitede gıda üretimi sağlamak, 2) Doğal sistem ve döngülerle yaşamın zenginleşmesini ve korunmasını sağlamak, 3

3) Faydalı ve sürdürülebilir bir ekosistem geliştirmek, 4) Doğada genetik çeşitliliği devam ettirmek, 5) Doğa ile uyumlu bir şekilde çalışmak, 6) Toprak verimliliğini artırmak ve üretkenliğinin devamlılığını sağlamak, 7) Organik üretim ve uygulama sistemlerinin geniş sosyal ve ekolojik etkilerinden yararlanmak, 8) Mikroorganizma, toprak florası ve faunası, bitki ve hayvanların dahil olduğu bir tarım sistemiyle biyolojik döngünün artırılması ve teşvik edilmesini sağlamak, 9) Su kaynaklarının uygun bir şekilde kullanılması ve bütün yönleriyle yaşamın gelişmesine yardımcı olmak, 10) Üretim sistemlerinde mümkün olduğu kadar yenilebilir kaynakları kullanmak, 11) Bitkisel ve hayvansal üretim arasında ahenkli bir denge yaratmak, 12) Doğal davranışları dikkate alarak canlılara yaşamın bütün koşullarını sağlamak, 13) Bütün kirlenme çeşitlerini minimum seviyeye indirmek, 14) Organik üretim için kullanılan yenilebilir kaynakları özel işlemlere tabi tutmak, 15) Uzun süre dayanıklı ve yüksek kaliteli tekstil ürünleri üretmek, 16) Her bir bireyin yaşam kalitesini artırmak, temel ihtiyaçlarını karşılamak ve güvenilir bir çevrede yeterli bir dönüşüm sağlamak, 17) Kırsal kesimde istihdam olanakları yaratmak, organik tarımsal faaliyette bulunan müteşebbisin gelir seviyesini ve yaşam kalitesini yükseltmek, 18) Üretici örgütlenmesini güçlendirmek, 19) Sosyal ve ekolojik olarak tamamen sorumlu bir üretim, işleme ve dağıtım zinciri geliştirmek amaçlanmıştır. Organik bitkisel üretimin yanında organik hayvansal üretim de son yıllarda talep görmektedir. Organik hayvancılıkta, çiftlik hayvanlarının sağlıklı bir şekilde beslenmesi, ahır koşullarının ıslahı, hayvan sağlığının korunması, tüketici için daha sağlıklı hayvansal ürünlerin üretilmesi amaçlanmaktadır. Hayvansal üretimde bunlar amaçlanırken diğer yandan tarımsal işletmelerin kendi kendine yeterli hale gelmeleri, üretim artışı değil ürün kalitesinin yükselmesi de hedefler arasındadır. Dolayısıyla, üretimde yüksek enerji tüketiminden, insan ve hayvan sağlığı için risk taşıyan unsurlardan ve çevre kirliliğine yol açan girdilerden kaçınılmaktadır (Önen 2010). 4

Organik tarım ile ekim yapılan alanlarda sentetik ilaç, gübre ve hormonların yüzey sularına karışarak yer altı sularına sızması önlenir. Çiftlikteki toprak daha az işlenerek erozyon riski azaltılmış olunur. Hayvan atıklarının tarımsal üretimde kullanılmasıyla bu atıkların geri dönüşüm imkanları yükselmektedir. Bu uygulamalar sayesinde üretilen bazı kültür bitkilerinde geleneksel olarak yetiştirilen ürünlere göre üretim maliyetlerinde önemli oranlarda tasarruf sağlanmış olunur. Başka bir deyiş ile organik bitkisel ve hayvansal üretim uygulamaları tarımın ilk yıllarına kadar dayanmaktadır. Ancak çağdaş anlamda programlı olarak yapılan organik tarım uygulamalarının tarihi oldukça yenidir. Üretimin belirli aşamalarında kompost haline getirilen hayvan gübresinin kullanımı, münavebe ile örtü bitkilerinin yetiştirilmesi gibi uygulamalara dayanan ve daha iyi bir tarımsal üretim metodu olarak ortaya çıkan organik tarım kavramı ilk kez Rudolf Steiner, Sör Albert Howard, Eve Balfour ve diğer bazı öncüler tarafından 1900'lerin başında gündeme getirilmiştir. İlerleyen dönemde (1940 lar ve daha sonra) Rodale ve oğlu Robert Rodale, Hans-Peter Rusch ve Maria Müller tarafından organik tarım hakkında bazı metinler yayınlanmıştır. Organik tarım uygulamaları ve organik gıdaya olan taleplerde asıl patlama ise, 1962 yılında Rachel Carson tarafından kalemi alınan ve pestisitlerin çevreye verdiği zararları ortaya koyan Sessiz İlkbahar (Silent Spring) adlı kitabın yayınlanmasından sonra ortaya çıkmıştır (Önen ve Kara 2008, Taban ve Turan 2012, Asghar vd. 2016, Nandwani ve Nwosisi 2016). Organik gıdaya olan talep günümüzde yükselerek devam etmektedir. Organik gıda denilince sadece bitkisel ürünler akla gelmektedir. Ancak insan beslenmesinde kullanılan diğer hayvansal ürünler de bu kapsama girmekte ve günümüzde organik koşullar altında üretilen hayvansal ürünlere talep artmaktadır. Organik hayvansal ürünler üretmek için öncelikle üretimde kullanılan hayvanların her türlü besininin organik olması ve dışardan herhangi bir sentetik katkı maddesi kullanılmadan tüketime sunulması gerekmektedir. Aynı şekilde organik bal üretimi yapmak isteyen üreticilerin nektar kaynağı olarak kuracakları arı merasındaki bitkilerin organik olarak yetiştirilmesi gerekmektedir. 5

1.3 Çayır Mera Varlığımız TÜİK verilerine göre 2019 yılı itibariyle Türkiye de 14.6 milyon hektar (ha) çayır, mera arazisi bulunmaktadır. Bu oran yaklaşık olarak Türkiye nin %18.7 lik bir kısmını kapsamaktadır (Özkan 2020). Türkiye de en fazla mera alanını Doğu Anadolu ve İç Anadolu bölgelerinde bulunmaktadır. Bu ki bölgeyi ise Karadeniz bölgesi takip etmektedir. Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü (BÜGEM)-Tarım ve Orman Bakanlığı nın 2018 raporuna göre çayır ve meralarımızda kuru ot verimi 60-70 kg/da arasında değişmektedir. Ancak bölge bazında en fazla verim Karadeniz (100 kg/da) ve Doğu Anadolu (90 kg/da) bölgesinden elde edilmektedir (Anonim 2021c). Ülke meralarının orta ve düşük kalitede olmasının başlıca sebepleri arasında; Türkiye nin bulunduğu matematiksel konum nedeniyle kurak bir bölgede yer alması, 1) Yağış rejiminin düzensiz olması, 2) Mera yönetimindeki sorunlar şeklide sıralanabilir. Buna ek olarak karşılaşılan en büyük problemlerden birisi de meraların kapasitesinin üzerinde otlatılmasıdır. Bu durum çayır ve meraların kalitesini düşürerek hayvanların dengeli otlanması ile verimli beslenmesine engel olmaktadır. Hayvanların planlı otlatılmaması, mevsiminde bile ilave yemlerle beslenmesi, (Gonzalo vd. 2004), hayvancılığın verimliliğini ve karlılığını sınırlandırmaktadır. Oysaki çayır mera alanlarında yetişen yeşil otlar %12-20 arasında ham protein ve %60-70 arasında sindirilme oranlarına sahip bitkilerden oluşmaktadır (Alcaide vd. 1997, Arslan 2008, Parlak vd. 2011). 1.4 Türkiye de Kaba Yem Açığı Türkiye hayvansal üretim yönünden gelişmiş birçok ülkenin gerisinde kalmış durumdadır (Anonim 2021d). Bunun temel sebebi kaba yem üretimindeki sorunlardır. Kaba yem; 6

doğal olarak %14 ten daha yüksek su içeriğine sahip ya da kuru madde içerisinde %16 dan fazla ham selüloz ihtiva eden, enerji değeri düşük, sindirilebilir organik maddeler bakımından fakir materyaller olarak tanımlanmaktadır (Kılıç 2000). Kaba yemin kaynağını büyük ölçüde çayır meralar ve tarla tarımı yapılarak üretilen yem bitkileri oluşturmaktadır. Türkiye de son yıllarda tarla alanlarında azalma olmasına rağmen tarla alanlarında yapılan kaba yem üretimi artmıştır (Özkan 2020). Ancak yerel meralar üzerinde yoğun otlatma baskısı ve ıslah projelerinin yaygın olarak uygulanamaması beklenen verimin elde edilememesi ile sonuçlanmaktadır. Çayır ve meralardan daha etkin bir şekilde yararlanmak için öncelikle bilimsel şekilde flora, fauna ve gen kaynaklarının korunması, tarımsal faaliyetlerin ve hayvancılığın etkili bir şekilde yönetilmesi, sürdürülebilir tarım sistemlerinin uygulanması mutlak suretle gerekli olan alanlardır (Özkan ve Şahin Demirbağ 2016). Bunların dışında kısa vadede meralardan mevcut potansiyellerinin üstünde bir verim elde etmek oldukça zordur. Bunun yerine kaba yem ihtiyaçlarının karşılanması için yem bitkilerin ıslah edilmesi ve çoğaltma tekniklerinin geliştirilmesi büyük önem arz etmektedir. Türkiye de genel olarak yem bitkilerin üretimi daha çok hayvancılıkla uğraşan çiftçiler tarafından yapılmaktadır. Bu üreticiler sadece kendi kaba yem ihtiyacını karşılamak için yem bitkilerin tarımı yapmaktadırlar. Bu durum yem bitkilerin üretim alanlarının kısıtlı olmasına neden olmaktadır. Bu yüzden Türkiye de bulunan tarım alanlarındaki yem bitkileri üretimi arttırılarak hem kaba yem açığı kapanacak hem de toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerini ıslah ederek, sürdürülebilir tarıma daha fazla imkanlar sağlanacaktır (Ak vd. 2013, Tuncer 2014). Son 6 yılda (2015-2020) tarım alanlarında önemli bir değişim olmamasına karşın nadas alanları azalmaya başlamış ve yem bitkileri ekiliş alanlarında artış olmuştur (Değiştirilerek Özkan 2020, Çizelge 1.3). 7

Çizelge 1.3 Türkiye'de ekilen tarımsal alanlar (1000ha) (Özkan 2020 değiştirilerek) Yıllar Tarla Alanı Nadas Sebze Alanı Meyve, içecek ve baharat Süs Bitkileri Toplam İşlenen Alan Yem Bitkileri Ekiliş Alanı 2002 17935 5040 930 2674-26579 758 2015 15723 4114 808 3284 4.5 23934 2117 2016 15575 3998 804 3329 4.8 23711 2118 2017 15497 3697 798 3348 4.9 23346 2236 2018 15421 3513 784 3462 5.1 23179 2243 2019 15398 3387 790 3525 5.2 23094 2287 2020 15615 3173 779 3563 5.4 23135 2458 Türkiye de yem bitkileri tarımında üreticiler tarafından genel olarak yonca, silajlık mısır ve fiğ gibi yaygın olarak bilinen türler tercih edilmektedir (Çizelge 1.4). Ancak yem bitkileri üretim alanlarının artırılması için, bölge ekolojilerine uygun alternatif yem bitkilerinin de araştırılarak ortaya konulması gerekmektedir. Sabancı vd. (2010), yem bitkileri üretiminin artırılması için alternatif yem bitkilerinin de ürün desenine alınmasını önermektedirler. 8

Çizelge 1.4 2014-2019 yılları arası yem bitkileri ekim alanları (ha) (Özkan 2020) Ürünler 2014 2015 2016 2017 2018 2019 Yonca (Yeşil ot) 692306 662046 650112 659432 635105 641213 Mısır (Silaj) 401591 410541 413827 436096 461044 500751 Fiğ (Adi) (Yeşil ot) 290905 277762 279099 260236 224513 219190 Yulaf (Yeşil ot) 82628 82589 86790 106356 214257 256209 Korunga (Yeşil ot) 194909 191404 193694 196181 181734 175276 Fiğ (Diğer) (Yeşil ot) 64394 86849 91905 108360 88933 99918 Fiğ (Macar) (Yeşil ot) 71636 71907 71834 77029 73500 72390 Arpa (Yeşil ot) 3510 3378 3759 14942 25552 28597 Buğday (Yeşil ot) 17582 14618 15270 30203 19680 21238 Triticale (Yeşil ot) 7166 7658 7691 9526 13540 17346 Mürdümük (Yeşil ot) 23180 19573 15585 14265 12791 9885 Mısır (Hasıl) 13362 12582 11949 11639 11599 6662 Bezelye (Yemlik) 3740 4328 5579 6960 10438 14609 Tek yıllık çim 483 1520 4800 7727 10341 16445 (Yemlik) Yem Şalgamı 6399 6800 7053 6982 5691 5646 Çavdar (Yeşil ot) 987 765 574 1481 4072 4983 Burçak (Yeşil ot) 4772 3925 3258 2927 2788 2561 Bakla, Kuru (Yemlik) 2684 2531 2541 2401 2243 2020 Hayvan Pancarı 2722 2429 2341 2062 1888 1809 Sorgum (Yeşil ot) 1784 1680 1681 1793 1792 2650 Mürdümük 1273 1161 1054 956 860 1637 Sorgum 20 1 0.5 0.6 0.6 0.6 Çok geniş bir yetişme alanına sahip olmasından dolayı yem bitkilerine alternatif, farklı kullanım olanaklarına sahip ve genelde arı merası olarak değerlendirilen bitkilerden biri arıotudur. Bunlarla dışında, bugüne kadar yapılan çeşitli araştırmalar arıotunun yem bitkisi olarak değerlendirebildiğini ortaya koymuştur (Ateş vd. 2010). 9

1.5 Arıotu Dünya da Hydrophyllaceae familyasına ait, kökeni Kuzey Amerika, Kaliforniya olan arıotunun (Munz 1973) 13 türü bilinmektedir. En çok yetiştiriciliği yapılan türü (Türkiye de de farklı bölgelerde tarımı yapılan) Phacelia tanacetifolia Bentham dır. Arıotu mor-eflatun renkli çiçeklere sahip tek yıllık bir bitkidir. Arıotunun kromozom sayısı 2n=22 dir (Özkan ve Benlioğlu 2016). Bilinen ilk tarımı 18. Yüzyılda Avrupa kıtasında yapılmıştır. Türkiye de ise arıotu üzerinde ilk çalışma, Adana da yapılmıştır ve Sağlamtimur adında bir çeşit geliştirilmiştir (Çabuk ve Sağlamtimur 1982). Hayvancılık sektöründe yapılan masrafların yaklaşık %70 ini yem giderleri olduğu bilinmektedir. Bu giderin de %78 ini kaba yem, %22 sini ise karma yemler oluşturmaktadır (Harmanşah 2018). Bu durum ekonomik bir hayvansal üretim için kaba yemlerin ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Son yıllarda yaşanan iklim değişiklikleri ve üretimde artan maliyetle çiftçilerin daha ekonomik bitki arayışlarına girmelerine sebep olmuştur. Ayrıca bütün gıdalar gibi yemlerin de mikotoksinler tarafından kontaminasyonu dünya çapında önemli bir problem oluşturmaktadır. Gıda ve Tarım Örgütü'ne göre (Anonymous 2021c), üretilen tüm gıdaların yaklaşık üçte biri (yıllık 1.3 milyar ton) kontaminasyon sonucu kaybedilmektedir. Bundan dolayı da gıda ve yemdeki mikotoksinleri ortadan kaldırmak veya etkisiz hale getirmek için organik yem üretimi ve bu yem ile beslenen organik hayvan yetiştiriciliği gündemdeki sıcak konularından biridir (Montanha vd. 2018). Organik kaba yem ihtiyacı için bitki seçilirken toprak seçiciliği olmayan, farklı toprak yapılarında yetişen, çok fazla toprak işlemeye ihtiyaç duymayan, toprağı yormayan, fazla kimyasal gübreye ihtiyaç duymayan bitkiler tercih edilmelidir. Yukarıda sayılan özellikler dikkate alındığında arıotu bu özelliklere sahip bitkiler arasındadır. Çiçeklenme başından itibaren yüksek nektar içeriği sebebiyle arıotu arılar tarafından tercih edilmektedir. Arıotunu yem bitkisi olarak değerlendirilmesi durumunda bitkinin %50 çiçeklenme döneminde hasat edilmesi önerilmektedir (Sağlamtimur vd. 1989). 10

Arıotunun çiçeklenme sonuna doğru ise hasat edilmesi durumunda aynı alanın arı merası, yem bitkisi ve silaj olarak değerlendirilmesi mümkün olmaktadır (Tuncer 2014). Arıotu bitkisi gösterişli çiçekleri sayesinde hem arıları hem de diğer faydalı böcekleri kendine çekmektedir. Bu şekilde ortamda bulunan zararlı böceklerle biyolojik mücadele sağlanırken, özellikle yabancı döllenen meyve bahçelerinde tozlaşma sağlanmaktadır (Jensen 1991). Ayrıca, arıotu yoğun şekilde toprağı kaplayarak yabancı otlarla yüksek bir rekabet sağlanmaktadır. Arıotu toprağa karıştırılarak yeşil gübre olarak da kullanılabilmektedir (Brzezowska and Dreszczyk 2009). Kimyasal girdi kullanılmadan tarımı yapılan arıotundan beslenen arılarının ürettiği bal oldukça kalitelidir. Arılar için daha çok besin kaynağı olarak kullanılan bitkiler meyve ağaçları, çam ağaçları, narenciye, yem bitkileri alanları ve meralardır. Bu bitkilerin tarımının monokültür olarak çok geniş alanlarda yapılmasına karşın, çiçeklenme periyotlarının kısa olması sürdürülebilir arıcılık faaliyetlerini kısıtlamaktadır. Bu nedenle arılar için besin kaynağı olabilecek yeni bitkilerin yetiştirilmesi önem arz etmektedir. Arıcılıkta besin kaynağı için erken ilkbaharda arıotu yetiştirilmesi, arı kolonilerinin gelişiminde önemli düzeyde etkili olmaktadır. Arı merası olarak tesis edilecek alanlarda çiçeklenme döneminin uzun olması, dolayısıyla arıların nektar bulmak için uzak alanlarda dolaşmayacağından bal veriminin artacağı düşünülmektedir. Organik tarımda farklı dönemlerde ekilecek bitkilerin ot ve tohum verimini etkileyen faktörler ve bitkinin gelişimi boyunca ihtiyaç duyduğu optimum iklim değerlerinin belirlenmesi oldukça önemlidir. Dolayısıyla bu çalışmanın amacı, bazı arıotu çeşitlerinin organik koşullar altında farklı dönemlerde yetiştirilerek üretim potansiyellerinin tespit edilmesi olmuştur. 11

2. KAYNAK ÖZETLERİ 2.1 Organik Tarıma Ait Kaynak Özetleri Organik tarımda toprağın korunması oldukça önemli bir konudur. Özellikle toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik yapısına zarar verebilecek mekanizasyon işlemlerin yerine azaltılmış toprak işleme yöntemlerinin uygulanması gerekmektedir (Kırımhan 2005). Organik tarımının yapıldığı alanlarda mikrobiyolojik aktivite artmakta ve buna bağlı olarak topraktaki besin maddelerden faydalanma oranı da artış göstermektedir. Ayrıca organik tarımın yapıldığı alanlarda ayrışmış organik madde atıklarının bulunması toprağın fiziksel ve kimyasal yapısını koruyarak verimliliğini arttırmaktadır. (Kacar 1986, Özbek vd. 1993) Organik tarımın en temel uygulamalarından biri olan organik gübrenin kullanıldığı alanlarda, toprağın verimlilik parametrelerinden N, P, K, Ca ve Mg içeriğini, besin maddelerinden daha fazla faydalanmayı, toprağın su tutma kapasitesini, toprağın havalanmasını, topraktaki mikrobiyal topluluk sayısını, çeşitliliğini ve aktivitesini arttırmaktadır. Ayrıca toprak yapısını iyileştirmekte ve bitkisel üretimin koşullarını tekrardan düzelme hızını arttırarak tarımda sürekliliği sağlamaktadır (Jackson vd. 2003, López-Hernandez vd. 2004). Bu konuda yapılan bazı önemli çalışmaları aşağıda yer almaktadırlar. Kacar ve Katkat (2007) organik gübre olarak daha çok ahır gübresi, yeşil gübre, her türlü organik atıkların ve bu atıkların usulüne uygun olarak olgunlaştırılmasıyla elde edilen kompostların bilindiğini belirtmişlerdir Yeşil gübrenin, hayvan gübresinden sonra en önemli organik gübre kaynağı olduğunu ifade etmişlerdir. Yeşil aksamı fazla olan tek yıllık bitkilerin, gelişme dönemlerinin belirli bir zamanında ve yeşil aksamının fazla olduğu devrede toprağa karıştırılmasına yeşil gübreleme ve bu amaçla kullanılan bitkilere yeşil gübre bitkisi denildiğini belirtmişlerdir. Bu bitkilerin toprağa karıştırıldıktan sonra bakteriler tarafından ayrıştırılarak organik madde haline getirildiğini 12

belirtmişlerdir. Yeşil gübrelemede asıl amaç toprağın hem organik madde miktarını attırmak hem de fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerini iyileştirmek olduğunu açıklamışlardır. Zengin (2007) tarımsal sistemler üzerine yaptığı çalışmasında organik tarım dışındaki diğer üretim sistemleri olan geleneksel tarım, konvansiyonel tarım ve bütünleşik (entegre) tarımı tanımlamış ve konvansiyonel tarım ile organik tarım arasındaki farkları kıyaslamıştır. Geleneksel tarımı; tarımsal karımda kimyasal maddelerin kullanılmadan önceki tarım sistemi olarak ifade etmiş ve yüksek verimli çeşitlerin doğal ıslah yöntemleri ve adaptasyon araştırmaları ile elde edildiğini belirtmiştir. Konvansiyonel tarım sistemini ise geleneksel tarım sisteminin aksine; tarımsal işlemlerde sistemi ya da kuralları belli olmayan, birim alandan daha fazla ürün almayı hedefleyen, daha çok genetiği değiştirilmiş ve yüksek verimli bitki çeşitlerinin kullanıldığı, her türlü sentetik ilaçların ve gübrelerin girdi olarak kullanıldığı bir üretim şekli olduğunu ifade etmiştir. Ayrıca konvansiyonel tarımda planlı bir ekim nöbetinin olmadığını, organik maddenin hızla kaybolduğunu, topraktaki canlı biyolojisinin bozulduğunu, yoğun bir toprak işlemenin olduğunu ve yapılan kimyasal gübre ve ilaçlar nedeniyle masrafın yüksek olduğunu ifade etmiştir. Ancak organik tarımda planlı bir ekim nöbetinin zorunlu olduğunu, hastalık ve zararlılarla mücadelede temel hedef onları yok etmek değil kontrol altına almak olduğunu, organik tarım yapılan topraklardaki organik madde miktarının arttığını ve canlı yaşamın düzeldiğini, toprak işlemenin daha kontrollü ve düzenli olduğunu kimyasal masrafların daha düşük olduğunu belirtmiştir. Bütünleşik yani entegre tarımsal üretim sistemini ise sürdürülebilir tarımsal uygulama olarak ifade etmiştir. Organik tarımın temel ilkelerini ifade ederken; üretimin her aşamasında kimyasal ilaç ve gübre kullanılmasından kaçınılarak doğal koşullarda üretim yapmak, GDO lu tohumlar kullanmamak, özellikle baklagil bitkilerinin yer aldığı ekim nöbetleri ile toprağın verimliliğini, organik madde içeriğini ve canlılığını artırmak, hastalık ve zararlılarla mücadelede doğaya zarar verecek kalıcı veya uzun süre etkili olan kimyasalların kullanılmasından kaçınılması gerektiğini, küçük tarım işletmelerimizin dışa bağımlı olmadan temel ihtiyaçlarını kendi bünyesinde karşılayabilen kapalı bir sistem olduğunu belirtmiştir. 13

Cardozo vd. (2008) çalışmalarında Rio de Janeiro da yüksek bir bölgede doğal ve organik olmak üzere iki farklı tarımsal üretim sistemini karşılaştırmışlardır. Doğal sistemde, organik sistemden farklı olarak ekim nöbeti ve hayvan gübresi kullanmamışlardır. Daha sonra topraktaki özelliklerin değişimi incelenmiş ve organik sistemin uygulandığı alandaki toprağın tüm derinliklerinde daha yüksek Ca, Mg, Na, K ve P değerleri olduğunu saptamıştır. Gopinath vd. (2008) konvansiyonel tarım yapılan bir arazide iki yıl boyunca bir çalışma yürütmüştür. Çalışmada daha önceleri konvansiyonel tarımın yapıldığı alanda organik tarım yapılmış ve toprakta oluşan değişimleri incelenmiştir. İncelemeler sonucunda toprak yapısındaki mikrobiyal faaliyetlerde iki yıl öncesine oranla artış gözlendiğini ayırca organik karbon miktarında N ve P miktarlarında belirgin artışlar olduğunu, ph değerinin de iyileştiğini belirtmişlerdir. Karabaş (2011) Samsun bölgesinde geleneksel tarımdan organik tarım sistemine geçilmesiyle üreticilerin %38.2 sinin çevreye, sağlığa ve ekolojik dengeye önem verilmesi gerektiğini, %29.2 sinin tarımsal uygulamalarda daha bilinçli olmayı öğrendiklerini, % 24.5 inin gelirinde artış oluğunu, % 2.7 sinin ise sosyal statü olarak fayda sağladığını belirtmiştir. Rehber (2011) organik ürün pazarındaki engeller konusunda yaptığı çalışmada, geleneksel üretimden organik tarım üretimine geçişin hem teknik hem de ekonomik anlamda ciddi problemler ve yüksek risk oluşturmasından dolayı kompleks bir işlem olduğunu bildirmiştir. Bunun ana sebeplerinin işgücü girdisinin yüksek, verimin ise düşük olduğunu belirtmiştir. Organik üretimin önündeki bu engellerin kaldırılması için öncelikle üretici primlerinin yükseltilmesi, AB deki destekleme uygulamalarının yaygınlaşması ve üreticilerin teşvik edilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Torun (2011) tarımsal üretimde kullanılan kimyasal ve sentetik maddelerde bulunan fosfor ve nitratın toprağın derinlerine sızarak tatlı su kaynaklarına ulaştığını tespit etmiştir. Dolayısıyla bu sularla beslenen insanlar ve hayvanların sağlığında ciddi problemler ortaya çıktığını belirtmiştir. Ayrıca yıllar içinde toprakta biriken kimyasal 14

tarım ilaçların bitki sağlığını olumsuz yönde etkilediğini ve bundan dolayı da ekolojik dengenin bozulduğunu ifade etmiştir. Ayrıca bu olumsuz koşullar karşısında başta gelir düzeyi yüksek olan ülkeler olmak üzere birçok ülkenin artık bilinçlenmeye başlayarak üretici ve tüketici grupları oluşmaya başladığını, bu örgütler doğayı tahrip etmeden, insan sağlığını tehdit etmeyen tarımsal ürünleri üretmeye ve tüketmeye başladıklarını ifade etmiştir. Tüm bunlar göz önüne alındığında aslında organik tarımı; ekolojik sistemde hatalı uygulamalar sonucu kaybolan doğal dengeyi yeniden kurmaya, insana ve çevreye dost üretim sistemleri geliştirmeyi, sentetik ilaçlar ve gübrelerin kullanılmasından kaçınarak yeşil gübreleme, münavebe, toprak muhafazası, bitkinin direncini arttırılması, zararlılarla mücadelede parazit ve predatörlerden yararlanmayı ve bütün bu uygulamaları içinde barındıran kapsamlı bir sistem oluşturmayı amaçlayan ve bunu yaparken asıl amaç üretimde miktar artışını sağlamak yerine kalite artışını amaçlayan bir üretim çeşidi olduğunu bildirmiştir. 2.2 Yem Bitkilerine Ait Kaynak Özetleri Borowiec ve Pawlus (1973) yaptıkları çalışmada arıotunun baklagillerle birlikte destek bitkisi olarak yetiştirildiğinde arıotu + baklagil karışımından 1660-1880 kg/da arasında yeşil ot verimi elde edildiğini tespit etmişler. Çabuk ve Sağlamtimur (1982) arıotu ekiminde en uygun tohumluk miktarını saptamak amacıyla yaptığı çalışmada; 500 g/da, 1000 g/da, 1500 g/da ve 2000 g/da tohumluk miktarlarını kullanarak en yüksek yeşil ot veriminin 1500 g/da tohumluk miktarından elde edildiğini, ayrıca tohumluk miktarının artmasıyla yeşil ve kuru ot veriminin arttığını ve bitkideki kömeç sayısının 3-5 arasında, kömeçteki çiçek sayısının 41-53 arasında değiştiğini, tam çiçeklenmeye de 60 günde ulaştığını tespit etmiştir. Crane vd. (1984) nektar kaynağı bakımından önemli bir bitki olan arıotu üzerinde yaptıkları araştırmada; nektar salgısını 0.80-0.85 mg/çiçek/gün, bal potansiyeli 30-100kg/da polen verimini ise 0.5 mg/çiçek düzeyinde olduğunu saptamışlardır. 15

Orsi ve Biondi (1987) İtalya da yaptıkları bir çalışmada; arıotu bitkisinin çiçeklenme süresinin 38-45 gün, çiçeklerdeki ortalama nektar içeriğinin 0.42-0.79 mg/çiçek ve şeker konsantrasyonunun %18-27 arasında olduğunu tespit etmişlerdir. Ayrıca arıotunun bal verimi potansiyelinin 44.1 kg/da olduğunu, gösterişli çiçeklerinin bal arıları için oldukça çekici olduğunu ve m² de 15 ten fazla arının bitkiyi ziyaret ettiğini, bu nedenle İtalya da arıcılar için Haziran-Temmuz ayları arasında arı yem bitkisi olarak kullanılabilecek önemli bir bitki olduğunu bildirmişlerdir. Sağlamtimur vd. (1989) Çukurova da kışlık ara ürün olarak yetiştirilen arıotu (Phacelia californica Cham) nun biçim döneminin ot verimine etkisini saptamak amacıyla yaptıkları çalışmada, arıotundan en yüksek yeşil ve kuru ot veriminin %50 çiçeklenme döneminde sırasıyla 3458.34 kg/da ve 768.2 kg/da ile elde edildiğini bildirmişlerdir. Williams ve Christian (1991) arılar için önemli bir besin kaynağı olan arıotu üzerinde çalışma yürütmüştür. Çalışma Güneydoğu İngiltere de farklı tarihlerde ekilen arıotlarının çiçeklenme fenolojisi, arı yoğunluğu, arı davranışları, arıların bitkide beslenmesi üzerine yürütülmüştür. Araştırmacılar mayıs ayı başında ekilen bitkilerin temmuzun başından ağustosun sonuna kadar, mayıs sonunda ekilen parselin temmuzun ortasından eylülün ortasına kadar çiçeklendiğini ve temmuz sonunda ekilen parseldeki bitkilerin de eylül ayının sonundan itibaren çiçeklenmeye başladığını ve kasım ayı soğuklarında görülen bitki ölümlerine kadar devam ettiğini, çiçeklenme yoğunluğunun erken, orta ve geç ekim parsellerinde sırasıyla 2000, 4000 ve 3000 çiçek/m² yi aştığını bildirmişlerdir. Aynı araştırıcılar arıotu ekili alandaki bitkilerde aynı anda m² de en fazla 29 arının bulunduğunu tespit etmiştir. Ayrıca Phacelia tanacetifolia bitkisi bulunduğu alandaki her bitkiye büyük yarar sağladığı, arıların bu alanı devamlı ziyaret etmesinden dolayı tozlanma yaparak (Polinatör) yaşamlarını sürdüren popülasyonlara büyük katkı sağladığını bildirmişlerdir. Sağlamtimur ve Baytekin (1993) yaptıkları çalışmada Ekim-Kasım ayları içerisinde ekilen arıotunun kış ayları boyunca gelişim gösterdiklerini ve mart ayı başından itibaren çiçeklenmeye başladığını, çiçeklenme döneminin yaklaşık 1-1.5 ay sürdüğünü belirtmişlerdir. Bu nedenle ekilen arıotunun Nisan ayı başına kadar arıların 16

yararlanmasına bırakılıp, daha sonra silaj için hasat edilmesinin en ekonomik yararlanma şekli olduğunu vurgulamışlardır. Ayrıca arıotunun yeşil ot veriminin 2500-3000 kg/da arasında olduğunu, arıotundan sonra gelecek bitkinin ekim zamanı göz önünde bulundurularak hasat işlemlerinin, arıların bitkiden daha fazla yararlanması için geciktirilebileceğini bildirmişlerdir. Sağlamtimur (1995) arıotu (Phacelia tanacetifolia Benth.) nun Amerikan orijinli bir bitki olduğunu, ılıman iklime sahip Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetiştirilebildiğini, genelde sonbaharda ekilip ilkbaharın ortalarında hasat edildiğini, dik büyüyen, 60-100 cm arasında boylanan, tek yıllık bir bitki olduğunu, kömeçteki çiçeklerinin 1.5-2 ay çiçekli kalması nedeniyle daha çok arı merası olarak kullanılabildiğini ayrıca hasattan sonra silaj olarak da kullanılabildiğini bildirmiştir. Uçar (1995) Çukurova koşullarında arıotu üzerine yaptığı çalışmada 15 Eylül, 30 Eylül, 15 Ekim, 30 Ekim ve 15 Kasım tarihlerinde 40 cm, 50 cm, 60 cm ve 70 cm sıra arası mesafesi ile ekim işlemi yapmıştır. Çalışma sonucunda en yüksek çiçek salkımı yoğunluğunu ilk üç ekim zamanında 6-13 Nisan tarihlerinde, son iki ekim zamanında ise 17-24 Nisan tarihlerinde kaydedildiğin, arı yoğunluğunun ise çiçek salkımı sayılarına bağlı olarak değiştiğini belirtmiştir. Arıotunun kısa sürede çiçek açtığı ve çiçeklenme süresinin uzun olması nedeniyle Çukurova da arı merası olarak değerlendirilebileceğini, tohum verimi için en uygun ekim tarihinin kasım ayı ortaları olduğunu, erken dönemde yapılan ekimlerin tohum verimini düşürdüğünü, en uygun sıra arası mesafesinin 40-50 cm olduğunu belirtmiştir. Sağlamtimur vd. (1998), yaptıkları incelemeler sonucunda genelde arı merası için ekilen arıotunun yem bitkisi olarak da değerlendirilebilecek alternatif bir bitki olduğunu vurgulamıştır. Bilgen (1999) farklı tarihlerde ekilen arıotunun çiçeklenme üzerine etkisini belirlemek amacıyla, Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Araştırma ve Uygulama arazisi ve Bağdemağacı bölgesindeki bir üreticinin tarlasında 5 farklı tarihte ekim işlemi yapılmıştır. Yürütülen çalışmada, ocak ayından başlamak üzere her ayın ilk haftasında 17

ekimler yapıldığını bildirmiştir. Elde ettiği sonuçlara göre, ekimlerin gecikmesinin ilk çiçeklenme başlangıcı ve çiçekli kalma süresini kısalttığını, aynı zamanda incelenen diğer özellikler üzerinde de olumsuz etkilerinin olduğunu belirtmiştir. Özellikle Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Araştırma ve Uygulama arazisinde de yapılan ekimlerde çiçeklenme tarihinin 1-1.5 ay geciktiği sonucuna varmıştır. Kumova ve Korkmaz (1999) Çukurova koşullarında arıotunun eylül, ekim ve kasım aylarında ekildiğini, çiçeklenme periyodunun da mart, nisan ve mayıs aylarına denk geldiğini, bu nedenle bal arısının kuluçka faaliyetlerinin erken dönemde başlamasını sağladığını ve nektar kaynağı bitkilerinin az olduğu mart ayı içerisinde bal arılarına sürekli ve bol miktarda nektar kaynağı sağladığını bildirmiştir. Tansı vd. (1999) Çukurova Bölgesinde kolza, arıotu ve bakla bitkilerinin arı merası olarak kullanıldıktan sonra tohum verimi üzerine çalışma yapmışlardır. Bal arısı polinasyonu sonucunda bu bitkilerde tohum verimini saptamak amacıyla açıkta ve kafesli parsellerde yürüttükleri çalışmada kolza bitkisinde açık alanda 229.4 kg/da, kafesli alanda 172.8 kg/da tohum verimi elde etmelerine karşılık arıotu bitkisinde açık alanda 51.5 kg/da, kafesli alanda ise 19.1 kg/da tohum elde edildiğini tespit etmiştir. Yıldız (1999) Ceylanpınar Ovası koşullarında farklı tarihlerde ekilen arıotu (Phacelia tanacetefolia Benth.) nun tarımsal özellikleri ve tohum verimi üzerine etkilerini saptamak amacıyla çalışma yapmıştır. Yapılan çalışmada, 1 Ekim tarihinden başlayarak 15 er gün ara ile 6 ekim zamanı uygulamışlar, araştırmanın yürütüldüğü dönemde hava sıcaklığının uzun yıllar ortalamasının çok üzerinde seyretmesi nedeniyle çiçeklenme süresinin 29-33 gün, bitkideki kömeç sayısının 6.25-7.75 adet/bitki arasında, kömeçteki çiçek sayısının 41.50-55.70 adet/bitki, tohum veriminin ise 21.52-36.78 kg/da arasında değiştiğini tespit etmişlerdir. Coşkun ve Sağlamtimur (2000) GAP Bölgesi koşullarında arıotu ve buğdayın birlikte yetiştirilme olanaklarının belirlemek amacıyla yürüttükleri çalışmayı tesadüf blokları deneme desenine göre dört tekrarlamalı olarak yürütmüşlerdir. Araştırmada arıotu ve buğday hem saf olarak hem de arıotu değişik oranlarda buğdayla karıştırılarak ekilmiştir. 18

Bu karışımlarda buğday 25 kg/da sabit tutulmuş, arıotu ise 50 g/da, 250 g/da, 500 g/da, 750 g/da, 1000 g/da, 1250 g/da, 1500 g/da, 1750 g/da ve 2000 g/da olarak uygulanmıştır. Elde edilen sonuçlara göre bütün parsellerdeki buğdayın ekimden 33 gün sonra çıkış yaptığı tespit edilmiştir. Çıkış süresinden sonra, sapa kalkma süresi 79 gün, başak sürme süresi 139 gün, çiçeklenme süresi 149 gün ve hasat süresi 203 gün olarak hesaplanmıştır. Buğdayın bitki boyunun 90.29-93.18 cm, 1000 tane ağırlığının 47.63-51.27 g, tane veriminin ise 344.2-564.2 kg/da arasında değiştiği saptanmıştır. Arıotu çıkışlar ise ekimden 34 gün sonra gerçekleşmiştir. Çıkıştan sonra ilk çiçeklenme süresi 109 gün, %50 çiçeklenme süresi 123 gün, tam çiçeklenme süresi 127 gün, tohum bağlama süresi 133 gün, gelişim süresi 134 gün ve hasat süresi de 170 gündür. Arıotu bitki sayısı tüm denemede m² de 58.00-464.80 adet, buğday bitki sayısı 439.8-462.8 adet, m² deki arıotu bitki sayısı oranı %11.14-32.23, buğdaya oranı %12.55-47.10, arıotunun bitki boyu 67.35-81.08 cm, bitki dal sayısı 1.25-4.25 adet, kömeç sayısı 3.75-7.25 adet ve kömeç çiçek dalı sayısı 3.50-1.25 adet arasında değiştiği saptanmıştır. Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre; buğdayın verimini düşürmeden arıotunun karşım olarak yetiştirilebileceği ve en uygun karışım oranının 25 kg/da buğday + 50 g/da arıotu olduğu belirlenmiştir. İnal ve Sağlamtimur (2000), Çukurova koşullarında değişik ara ürünlerin mısır tarımında yeşil gübre olarak kullanılmasının verim üzerindeki etkisini belirlemek amacıyla yürüttüğü çalışmalarında, yeşil gübre bitkisi olarak iskenderiye üçgülü (Trifolium alexandrinum L.), bakla (Vicia faba L.), fiğ+yulaf (Vicia sativa L.+Avena sativa), arıotu (Phacelia tanacetifolia Benth.), ve kolza (Brasica napus var. oleifera), ana ürünün ekim tarihini geciktirmeyecek şekilde yetiştirildikten sonra parçalanarak toprağa karıştırılmış ve daha sonra ana ürün olarak mısır (Zea mays L.) yetiştirilmiştir. Yeşil gübre bitkilerinden gerektiğinde 3216.67 kg/da ile 5016.67 kg/da arasında yeşil ot ve 591.67 kg/da ile 1148.67 kg/da arasında kuru ot elde edilebildiğini, en yüksek mısır tane verimi 1085.72 kg/da ile iskenderiye üçgülünden sonra ekilen mısır parselinden, en düşük verim ise 833.17 kg/da ile arıotundan sonra yetiştirilen mısırdan elde edildiğini tespit etmiştir. Macchia vd, (2000) yaptıkları çalışmada arıotu bitkisinin optimum çimlenme sıcaklığının 3 ile 20 C arasında olduğunu belirtmişlerdir. 19

Başbağ vd. (2001) 1996 ve 1997 yılları arasında Diyarbakır koşullarında kışlık ara ürün olarak yetiştirilen arıotunda farklı tohumluk miktarlarının (1-1.5-2-2.5 kg/da) bitki boyuna, yaş ot, kuru ot miktarına ve tohum verimi üzerine olan etkilerini belirlemek amacıyla araştırma yapmışlardır. Araştırmada bitki boylarının 87-90 cm arasında olduğunu ve ekimde kullanılan tohumluk miktarlarının bitki boyu üzerine etkisinin önemsiz olduğunu, tohum verimlerinin 21-27 kg/da arasında değiştiğini ve kullanılan tohumluk miktarlarının artmasıyla üründen elde edilen tohum miktarında da artış görüldüğünü, yeşil ot verimlerinin 1638-2123 kg/da arasında değiştiğini ve tohumluk miktarlarının yeşil ot verimi üzerine etkisinin istatistiki olarak önemsiz olmasına rağmen kullanılan tohumluk miktarlarının artması ile artış gösterdiğini, kuru ot verimlerinin ise 472-600 kg/da arasında belirlendiğini ve tohumluk miktarlarının artışına bağlı olarak arttığını belirlemişlerdir. Ayrıca yapılan çalışma sonucunda en yüksek yeşil-kuru ot ve tohum verimlerinin 2.5 kg/da tohumluk miktarlarından elde edildiği de vurgulanmıştır. Coşkun (2001) arıotunun farklı biçim dönemlerinin bitki boyuna ve ot verimine olan etkisini saptamak amacıyla yaptığı bir araştırmada; en yüksek yeşil (3458 kg/da) ve kuru ot verimleri (768 kg/da) %50 çiçeklenme döneminde yapılan biçimde elde ettiğini belirtmiştir. Ayrıca geç dönemde yapılan biçimlerde bitkinin yeşil ot ve kuru ot verimde azalma olduğunu belirtmiştir. Kızılşimşek ve Ateş (2004) Kahramanmaraş şartlarında arıotunun değişik ekim zamanlarındaki çiçeklenme seyrinin incelenmesi ve arı merası olarak değerlendirilme olanaklarını belirlemek için 5 farklı tarihte (7 Ekim, 17 Ekim, 27 Ekim, 6 Kasım, 16 Kasım) ekim işlemi yapılmıştır. Araştırmada elde edilen verilere göre; arıotunun mart sonu veya nisan başında çiçeklenmeye başladığını ve toplam çiçeklenme süresinin ortalama 45 gün olduğunu, ilk çiçeklenmeye kadar geçen gün sayısının 146-180 gün, %50 çiçeklenmeye kadar geçen gün sayısının 162-187 gün arasında değiştiğini aynı zamanda ekim tarihi geciktikçe, çiçeklenmeye kadar geçen gün sayısının azaldığını, m² de 61.7-1662.8 adet çiçek bulunduğunu belirtmiştir. Ayrıca çiçeklenme periyoduna bağlı olarak çiçek ziyareti yapan arıların az çiçekli dönemde 7.3 adet/m², bol çiçekli dönemde ise 119 adet/m² olduğunu, en yüksek tohum veriminin 86.06 kg/da ile II. Ekim zamanından, en düşük tohum veriminin ise 45.93 kg/da ile V. ekim zamanından elde edildiğini tespit 20

etmiştir. Sonuç olarak da Kahramanmaraş şartlarında arıotundan arı merası olarak yararlanılabileceğini bildirmişlerdir. Bilgen ve Özyiğit (2005) arıotunda (Phacelia tanacetifolia Benth.) vejetatif gelişmenin çiçeklenme özellikleri üzerine etkisini belirlemek amacıyla bir çalışma yapmıştır. Çalışma 1999 ve 2001 yıllarında Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi deneme alanında yapılmıştır. Çalışmada, vejetatif özellik olarak; ana dal sayısı, yan dal sayısı, çiçek dalı sayısı, bitki boyu ve kuru madde miktarı ve çiçeklenme özellikleri olarak da çiçekçik sayısı, çiçeklenme başlangıç tarihi ve çiçekli kalma süreleri incelenmiştir. Araştırmadan elde edilen sonuçlara regresyon ve korelasyon analizi uygulanmıştır. Bitkinin vejetatif özelliklerinin çiçeklenme üzerine olan doğrudan ve ikili etkileri tespit edilmiştir. Analiz sonucunda elde edilen bulgularda tüm faktörlerin çiçekçik sayısı üzerinde önemli etkilerinin olduğu belirlenmiştir. Bunlar arasında bitki boyunun çiçekçik sayısını en az etkilediği, kuru madde miktarının ise en fazla etkileyen özellik olduğu tespit edilmiştir. Çiçekli kalma süresinin, bitkinin vejetatif özelliklerden etkilenmesine rağmen bu etkinin çiçek sayısı üzerine olan etkiye oranla daha düşük olduğu belirlenmiştir. Vejetatif özelliklerden en az etkilenen özelliğin çiçeklenme başlangıcı olduğu da tespit edilmiştir. Kaymakkavak (2007) İzmir-Bornova şartlarında 2005-2006 kış ve ilkbahar döneminde ekilen farklı arıotu (Phacelia tanacetifolia Benth.) çeşitlerinin farklı sıra arası mesafelerinin (17.5-35.0-52.5 cm) verim ve diğer gelişim özellikleri üzerindeki etkilerini belirlemek amacıyla çalışma yapılmıştır. Yapılan çalışma sonucunda elde edilen bilgilere göre; sıra arası mesafesinin arıotunun vejetatif (bitki boyu, yeşil ot, kuru ot ile biyolojik verim, vb.) ve generatif (tohum verimi, çiçek kömeci, çiçek salkımı ve kömeçte çiçekçik sayısı, vb.) özellikleri üzerindeki etkilerinin önemli olduğunu ve ekilen bitki çeşitlerinden en yüksek değerlerin 17.5 cm sıra arası mesafede ekim yapılan parsellerden elde edildiği tespit edilmiştir. Korkmaz ve Kumova (2007) bal arılarının arıotu bitkisinin nektar ve poleninden yararlanma düzeylerini belirlemek amacıyla Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Deneme Alanına 20 da ekilen arıotu üzerinde ve bu parselin yakınına ve uzağına yerleştirilen, eşit güçte ve aynı yılın ana arısına sahip Muğla genotipli toplam 20 koloni 21

üzerine çalışma yürütmüştür. Denemede kullanılan arı kolonilerinden haftada bir kez bal örnekleri alınarak arıotu balında bulunan polen oranı (%); haftanın bir günde 06:00-11:00, 11:00-15:00 ve 15:00-18:00 saatleri arasında kurulan polen tuzakları ile bal arılarının topladıkları arıotu polen oranı (%) belirlenmiştir. Arıotunun çiçeklendiği ilk günlerde (13/04/2000), çiçeklenmenin en yoğun olduğu (27/04/2000) ve çiçeklenmenin sona erdiği (18/05/2000) ölçüm dönemlerinde bal arılarının topladığı balda arıotu poleni oranları sırasıyla %25.0, %69.0 ve %11.5 olarak hesaplanmıştır. Her üç dönem yapılan analizlerde bal arılarının topladığı bal içerisindeki arıotu poleni %41.3 olduğu belirlenmiştir. Arıların 06:00-11:00 saatleri arasında %9.92, 11:00-15:00 saatleri arasında %16.20 ve 15:00-18:00 saatleri arasında %19.22 düzeyinde arıotu polenini topladıkları belirlenmiştir. Tüm ölçüm dönemleri göz önüne alındığında bal arılarının %15.09 düzeyinde arıotu poleni topladıkları, dönemlerin ve saatlerin toplama oranı üzerindeki etkisinin önemli olduğu belirlenmiştir (p<0.05). Bu araştırmada, Çukurova koşullarında bal arılarının arıotunun çiçeklenme süresi boyunca nektar ve poleninden yararlandıkları, arıotu çiçeğinin rengi ve kokusu başta olmak üzere pek çok faktörün arıların bitkiden yararlanması üzerine etkili olduğu belirlenmiştir. Kumova ve Korkmaz (2007) arıotu ve kolza bitkilerinin bal arısı kolonilerinin popülasyon gelişimi ve bal verimi üzerine olan etkisini belirlemek amacıyla Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi uygulama alanında çalışma yapmışlardır. Çalışmanın yapıldığı alanda 15 da arıotu ve 15 da kolza bitkisi 29 Ekim 2002 tarihinde ekilmiş. Araştırmada, Ç.Ü Ziraat Fakültesi Arıcılık Ünitesinde bulunan 30 adet Muğla orijinli Anadolu bal arısı kolonisi kullanılmıştır. Koloniler rastgele iki eşit gruba ayrılmış, gruplardan biri bitki parselleri yanına, diğeri ise bu alandan 5 km uzaklığa yerleştirilmiştir. Araştırma süresi boyunca 21 günde bir yapılan kontrollerde yavru arı ve ergin arı gelişimi; parsel ve kontrol grubu kolonilerde sırasıyla ortalama 3472.88±144.26 ve 3213.02±136.43 cm² /koloni; 11.38±0.39 ve 12.43±0.46 adet/koloni olarak belirlenmiştir. Parsellerde bulunan koloniler ile kontrol kolonilerine ait bal verimleri sırasıyla ortalama 32.37 kg/koloni ve 27.34 kg/koloni olarak saptanmıştır. Bu sonuçlardan; Çukurova koşullarında ekilen arıotu ve kolza bitkilerinin, arı kolonilerinin hem yavru gelişimleri hem de bal verimleri üzerinde etkili olduğu belirlenmiştir. Ayrıca 22

bu bitkilerin bal arıları için bir besin kaynağı veya destek bitkileri olarak bölge ve ülke genelinde yaygınlaştırılmasının önemli olduğu sonucuna varmışlardır. Ateş vd. (2010) Tekirdağ şartlarında yetiştirilen arıotunun, farklı gelişme evrelerinin (tomurcuklanma başlangıcı, %50 çiçeklenme ve tam çiçeklenme) verim, bazı morfolojik özellikler ve besleme değeri üzerine etkilerini belirlemek amacıyla deneme kurulmuştur. Deneme, tesadüf blokları deneme desenine göre 3 tekrarlamalı olarak yürütülmüştür. En yüksek bitki boyunun tam çiçeklenme döneminde 106.33 cm, en yüksek yaprak/sap oranının tomurcuklanma başlangıcında %60, en yüksek yeşil ot veriminin tam çiçeklenme 6047 kg/da ve %50 çiçeklenme döneminde 6020 kg/da, en yüksek kuru ot verimlerinin ise sırasıyla 987 kg/da ve 977 kg/da ile yine aynı dönemlerden elde edildiğini tespit etmiştir. Yine aynı çalışmada en yüksek ham protein oranının %13.22 ile tomurcuklanma başlangıcında, tam çiçeklenme döneminden ise en yüksek ADF oranının %37.33, en yüksek NDF oranının %45.60 ve en yüksek ADL oranının %23.70 olarak belirlemiştir. Çalışmada ayrıca yaprak uzunluğu, bir bitkideki yaprak sayısı, ana sap kalınlığı, Ca ve Mg içerikleri bakımından elde edilen değerler arasında istatistiki olarak önemli bir farkın olmadığı, ancak P ve K içerikleri bakımından istatistiki olarak önemli farklılıkların bulunduğu belirlenmiştir. Elde edilen bilgilere istinaden, ılıman bölgelerde sulamaya ihtiyaç duyulmadan üretilen arıotunun yüksek ot verimi ve mineral madde içeriğine göz önünde bulundurularak hayvan yemi rotasyonunda yer alabileceğini belirtmiştir. İnal vd. (2011) KKTC de sulu tarım yapılan alanlarda kışlık ara ürün olarak yetiştirilen bazı yem bitkileri ve bunların belirli oranlardaki karışımlarının, yeşil gübre ve kaba yem olarak kullanılmaları durumunda mısırda tane verimi ve diğer bazı verim değerleri üzerindeki etkilerini belirlemek amacıyla çalışma yapılmıştır. Çalışmanın iki yıllık ortalama sonuçlarına göre; kaba yem olarak iskenderiye üçgülünden 3235 kg/da, bakladan 4432 kg/da, fiğ+arpa karışımından 2373 kg/da ve arıotundan ise 5031 kg/da yeşil ot verimi elde edilmiştir. Tuncer (2014) Yozgat şartlarında 2013 yılı mart ayında yaptığı çalışmada hem arılar için nektar bitkisi hem de hayvanlar için yem bitkisi olarak değerlendirilebilen arıotu üzerinde 23

çalışma yapmıştır. Çalışma, farklı azot miktarları verim üzerine etkisi ile bitkinin en uygun hasat döneminin belirlenmesi için kurulmuştur. Çalışma sonucunda dekara 7.5 kg saf azot dozuyla gübrelenmesi ve %50 çiçeklenme döneminin sonunda hasat edilmesi durumunda en yüksek verimin elde edileceğini belirlemiştir. Okant (2019) Şanlıurfa ilinde 2016-2017 yılının kış döneminde yaptığı bir araştırmada değişik tohum miktarlarının (1.0, 1.5, 2.0 ve 2.5 kg da-1) arıotunun ot verimi ve bazı bitkisel özellikleri üzerine etkisini belirlemek amacıyla, tesadüf blokları deneme desenine göre 4 tekerrürlü olarak bir çalışma yürütülmüştür. Çalışma sonucunda; farklı tohum miktarlarında bitki boyu 48.5-60.2 cm, yeşil ot verimi 2191.5-3113.2 kg/da, kuru ot verimi 403.4-508.7 kg/da ve ham protein oranını %11.5-12.9 değerleri arasında olduğunu belirlemiştir. Araştırmada elde edilen sonuçlara göre, Şanlıurfa ili iklim ve toprak koşullarında kaliteli ve yüksek ot üretimi için 1.5 kg da tohum kullanımının bölgeye uygun olabileceği saptanmıştır. Akbay vd. (2020) tarafından Kahramanmaraş ekolojik koşullarında, 2017-2018 yılı farklı vejetasyon dönemlerinde (tomurcuklanma, %50 çiçeklenme ve tam çiçeklenme) hasat edilen arı otunun (Phacelia tanacetifolia Benth.) ot verimini ve besin madde içeriğini belirlemek amacıyla bir çalışma yapmışlardır. Yapılan çalışma sonucuna göre; bitki boyu 40.03-83.12 cm, yeşil ot verimi 535-1332.3 kg/da ve kuru ot verimi 69.36-338.48 kg/da arasında olduğunu belirlemişlerdir. Kimyasal bileşenler incelendiğinde; ham kül (HK) %14.05-19.17, ham protein (HP) %6.45-9.65, ham yağ (HY) %2.20-3.05, asit deterjan lif (ADF) %25.4-30.63 ve nötr deterjan lif (NDF) %41.49-47.84 arasında değişmiştir. Arı otu bitkisinin gaz, metan üretimleri, metabolik enerji ve organik madde sindirim derecesi sırasıyla 41.70-48.18 ml, 4.62-5.19 ml, 8.24-9.32 MJ /kg ve % 64.01-74.53 arasında değiştiği tespit edilmiştir. Vejetasyon dönemi ilerledikçe bitki boyu ot veriminde ve hücre duvarını oluşturan unsurlarda artış olmasına rağmen ham protein, metabolik enerji ve organik madde sindirim derecesinde düşüşler meydana geldiği saptanmıştır. Bu yüzden ruminant hayvanlar için iyi kaliteli ot elde etmek amacıyla arı otu ilk iki vejetasyon döneminde hasat edilmesi önerilmiştir. 24

3. MATERYAL VE YÖNTEM 3.1 Materyal Materyal olarak arıotuna (P. tanacetifolia) ait tescilli Balo, Enton ve Sağlamtimur çeşitleri kullanılmıştır. 3.2 Yöntem 3.2.1 Tohumluk testleri Arıotu çeşitlerine ait tohumlar, Tarla Bitkileri Bölümü tohum ve sitoloji laboratuvarında fiziksel ve biyolojik analizlere tabi tutulmuştur. Her çeşide ait 50 şer adet tohum 3 farklı petri kabında çimlendirilmiştir. Çimlenme sonunda Balo, Enton ve Sağlamtimur tohumlara ait canlılık oranları sırasıyla %94.67, %94.00, %92.67 olarak hesaplanmıştır (Şekil 3.1). Şekil 3.1 Balo, Enton ve Sağlamtimur çeşitlerinin tohumlarına ait laboratuvar koşullarında yapılan canlılık testleri 25

3.2.2 Araştırma yılı ve yeri Çalışma, 2020 yılının bahar döneminde Ankara dan 45 km uzakta bulunan Çubuk/Eğriekin köyündeki 40.257344 kuzey enlemi, 32.976606 doğu boylamındaki arazide yapılmıştır. Tarımsal işlemlerin yapıldığı alan ORSER şirketi tarafından kontrol edilmekte ve sertifika numarası MSR-3595 tir. Deneme alanı, üzerinde üretim yapılan açık tarla olup rakımı 1245 m dir. Şekil 3.2 Deneme alanına ait coğrafi konum 26

3.2.3 Toprak özellikleri Araştırma yapılan tarlanın toprak özelliklerini saptamak amacıyla, ekim yapılacak alanı temsil edecek farklı noktalarda profiller açılmıştır. Bitki kök derinliği az olduğundan açılan profillerin 0 30 cm derinliklerinden toprak örnekleri alınmıştır (Kacar 1986). Alınan örnekler Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü nde kimyasal analizi tabi tutulmuş ve elde edilen veriler Çizelge 3.1 de belirtilmiştir. Çizelge 3.1 Ankara/Çubuk/Eğriekin Köyünde Kurulan Deneme Alanına Ait Toprağın Kimyasal Analiz Sonuçları (Anonim 2020) Kum 58.02 Bünye (%) Kil 21.00 Silt 20.98 ph 7.35 EC(dS/m) 0.05 Kireç (%) 0.70 Organik Madde (%) 2.40 Azot (%) 0.128 Fosfor (ppm) 10.40 Potasyum (ppm) 166.00 Çizelge 3.1 incelendiğinde deneme alanına ait toprağın kumlu killi bünyeli olduğu, tuzsuz, kireçsiz, ph bakımından nötr, organik madde düzeyinin orta, toplam azotunun, yarayışlı fosforun ve değişebilir potasyumun yeterli olduğu belirlenmiştir. Ayrıca deneme alanının taban suyu sorunun olmayıp drenaj durumu iyi durumdadır. 27

Şekil 3.3 Deneme alanına ait toprak hazırlığı 3.2.4 İklim verileri Çalışmanın yapıldığı 2020 yılına ait iklim verileri aşağıda verilmiştir. Buna göre çizelge 3.2 incelendiğinde çalışmanın yapıldığı alanda 2020 yılında 10 cm toprak sıcaklığının ve ortalama hava sıcaklığı değerinin düzenli olarak arttığı, buna karşın ortalama ve toplam yağış miktarı, nispi nem, güneşlenme süresi ve aktüel basıncının değişken olduğu görülmüştür. 28

Çizelge 3.2 Ankara koşullarında 2020 yılında yetiştirilen arıotuna ait çimlenme dönemi, ilk çiçeklenmeye kadar geçen dönem ve çiçekli dönem boyunca günlük ortalama ve toplam iklim verileri Bitki gelişim dönemi Çimlenme dönemi Ortalama ve toplam değerler Günlük Ortalama ve Toplam 10 cm Toprak Sıcaklığı ( C) 1. Dönem (14 Mart) 2.Dönem (31 Mart) 3.Dönem (16 Nisan) 4.Dönem (30 Nisan) Ortalama 9.6 12.2 16 17 Toplam 115.4 171 177 242 İlk çiçeklenmeye kadar geçen dönem Çiçekli dönem Ortalama 14.4 17.1 20 21.3 Toplam 921.7 926 1123 1154 Ortalama 23 23.5 25.8 28.6 Toplam 966 941 748 631 Bitki gelişim dönemi Ortalama ve toplam değerler Günlük Ortalama ve Toplam Sıcaklık ( C) 1. Dönem (14 Mart) 2.Dönem (31 Mart) 3.Dönem (16 Nisan) 4.Dönem (30 Nisan) Çimlenme dönemi İlk çiçeklenmeye kadar geçen dönem Çiçekli dönem Ortalama 5.5 8.2 10 12.5 Toplam 65.6 115.3 110.4 175.6 Ortalama 9.8 12 14.3 16 Toplam 627.3 651 801 864 Ortalama 17.2 18 20.5 22.6 Toplam 726 722 595 497 29

Çizelge 3.2 Ankara koşullarında 2020 yılında yetiştirilen arıotuna ait çimlenme dönemi, ilk çiçeklenmeye kadar geçen dönem ve çiçekli dönem boyunca günlük ortalama ve toplam iklim verileri (devam) Bitki gelişim dönemi Ortalama ve toplam değerler Günlük Ortalama ve Toplam Yağış (mm=kg m²) 1. Dönem (14 Mart) 2.Dönem (31 Mart) 3.Dönem (16 Nisan) 4.Dönem (30 Nisan) Çimlenme dönemi İlk çiçeklenmeye kadar geçen dönem Çiçekli dönem Ortalama 0.8 1.1 0.5 0.8 Toplam 9.6 15.4 5.2 12 Ortalama 0.57 0.6 0.8 1.4 Toplam 48 33 45 76 Ortalama 1.57 1.64 1.3 1.57 Toplam 66 65.6 38.4 3.8 Bitki gelişim dönemi Ortalama ve toplam değerler Günlük Ortalama ve Toplam Nispi Nem (%) 1. Dönem (14 Mart) 2.Dönem (31 Mart) 3.Dönem (16 Nisan) 4.Dönem (30 Nisan) Çimlenme dönemi İlk çiçeklenmeye kadar geçen dönem Çiçekli dönem Ortalama 62.2 57.4 57.8 61.4 Toplam 746.4 803.6 636 859.4 Ortalama 58.6 55.2 54.8 58.6 Toplam 3750 2985 3070 3164 Ortalama 58.6 59.1 58.4 50.1 Toplam 2462 2363 1695 1104 30

Çizelge 3.2 Ankara koşullarında 2020 yılında yetiştirilen arıotuna ait çimlenme dönemi, ilk çiçeklenmeye kadar geçen dönem ve çiçekli dönem boyunca günlük ortalama ve toplam iklim verileri (devam) Bitki gelişim dönemi Ortalama ve toplam değerler Günlük Ortalama ve Toplam Güneşlenme Süresi (saat) 1. Dönem (14 Mart) 2.Dönem (31 Mart) 3.Dönem (16 Nisan) 4.Dönem (30 Nisan) Çimlenme dönemi İlk çiçeklenmeye kadar geçen dönem Çiçekli dönem Ortalama 6.2 7.3 8.7 6.9 Toplam 74 102.3 91.6 96.9 Ortalama 7.3 8.1 8.6 8.1 Toplam 467 437 481 435 Ortalama 8.5 8.8 9.5 11.2 Toplam 358 351 276 246 Bitki gelişim dönemi Ortalama ve toplam değerler 11. Dönem (14 Mart) Günlük Ortalama Aktüel Basınç (hpa) 2.Dönem (31 Mart) 3.Dönem (16 Nisan) 4.Dönem (30 Nisan) Çimlenme dönemi İlk çiçeklenmeye kadar geçen dönem Çiçekli dönem Ortalama 906.2 906.7 904.9 904.6 Toplam 10878 12694 9954 12665 Ortalama 905.6 906.2 905.9 905.4 Toplam 57963 48938 50732 48894 Ortalama 905.5 904.6 904.1 904.9 Toplam 38032 36187 26219 19908 31

Çalışma alanına ait 2020 ve uzun yıllar iklim verileri Ankara Tarım ve Orman Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğünden temin edilmiştir (Çizelge 3.3). Çizelge 3.3 Ankara ili 2020 ve uzun yıllar (1956 2020) yılına ait aylık ortalama ve toplam iklim verileri (Anonim 2021a) İklim Verileri Dönem Mart Nisan 10 cm toprak sıcaklığı Sıcaklık ( C) Yağış (mm=kg/m²) Aylık Ortalama Nispi Nem (%) Aylık Ortalama Güneşlenme Süresi (saat) Aylık Ortalama Hava Basıncı (hpa) Ortalama Toplam Ortalama Toplam 2020 10.1 313.1 14.6 438 Uzun yıllar 5.6 173.6 11.3 339 2020 7.2 225.7 9.49 284.4 Uzun yıllar 4.4 136.4 9.6 288 2020 0.57 17.8 0.68 20.6 Uzun yıllar 1.26 39.1 1.43 43 2020 61.7 1912 54.7 1641 Uzun yıllar 68.8 2132 64.1 1923 2020 6.4 199 7.9 238 Uzun yıllar 5.0 155 6.2 186 2020 905.7 28076 905.7 27171 Uzun yıllar 905.6 28073 904.7 27141 İklim Verileri Dönem Mayıs Haziran 10 cm toprak sıcaklığı ( C) Sıcaklık ( C) Yağış (mm=kg/m²) Aylık Ortalama Nispi Nem (%) 2020 Ortalama Toplam Ortalama Toplam 20.4 632.4 23.8 714 Uzun yıllar 16.8 520.8 21.4 642 2020 14.8 459.4 18.6 560.4 Uzun yıllar 14.1 437.1 18.0 540 2020 1.16 36.2 1.39 41.8 Uzun yıllar 1.6 49.6 1.23 37.0 2020 56.7 1757 59.7 1791 Uzun yıllar 64.1 1987 59.3 1779 32

Çizelge 3.3 Ankara ili 2020 ve uzun yıllar (1956 2020) yılına ait aylık ortalama ve toplam iklim verileri (devam) Aylık Ortalama 2020 8.3 258.4 8.8 264.8 Güneşlenme Süresi (saat) Uzun yıllar 8.1 251.1 9.9 297 Aylık Ortalama 2020 907 28117 904 27120 Hava Basıncı (hpa) Uzun yıllar 905.8 28079 905.7 27171 İklim Verileri Dönem Temmuz Ağustos 10 cm toprak sıcaklığı ( C) 2020 Ortalama Toplam Ortalama Toplam 29.9 926.9 30.3 909 Uzun yıllar 24.8 768.8 24.8 744 Sıcaklık ( C) 2020 23.9 739 23.2 719.7 Uzun yıllar 21.7 672.7 21.7 672.7 Yağış (mm=kg/m²) Aylık Ortalama Nispi Nem (%) Aylık Ortalama Güneşlenme Süresi (saat) Aylık Ortalama Hava Basıncı (hpa) 2020 0.05 1.8 0 0 Uzun yıllar 0.46 14.5 0.43 13.1 2020 45.7 1416 38.1 1181 Uzun yıllar 50.3 1559 49.5 1534 2020 11.4 353.7 10.6 328.7 Uzun yıllar 11.2 347.2 10.8 334.8 2020 904.5 28039 904.5 28039 Uzun yıllar 904.9 28051 905.6 28073 Bu veriler çalışma alanına en yakın mesafede bulunan Ankara Esenboğa Havalimanına ait günlük ortalama 10 cm toprak sıcaklığı ( C), günlük ortalama hava sıcaklığı ( C), günlük toplam yağış miktarı (mm=kg/m²), günlük ortalama nispi nem (%), günlük güneşlenme süresi (saat) ve günlük ortalama aktüel basınç (hpa) verileridir. 2020 yılına ait bütün veriler bitkilerin gelişim dönemleri boyunca günlük tek tek hem toplanıp hem de ortalamaları alınarak Çizelge 3.2 de tablo şeklinde verilmiştir. Uzun yıllara ait iklim verileri ise günlük ortalama ve aylık toplam olacak şeklinde Çizelge 3.3 te verilmiştir. Çalışmanın yapıldığı Ankara iline ait 2020 gün uzunlukları çizelge 3.4 te verilmiştir (Anonymous 2021a). Bu çizelgede ilk ekimin yapıldığı mart ayından son hasat işleminin 33

yapıldığı temmuz ayına kadar olan gün uzunlukları verilmiştir. Bu veriler güneşin doğup battığı ana kadar geçen toplam süreyi vermektedir. Çizelge 3.4 Ankara ili 2020 mart, nisan, mayıs, haziran ve temmuz aylarına ait gün uzunlukları Aylar Günler Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz 1 11:19:15 12:40:46 13:54:50 14:49:16 14:57:06 2 11:21:51 12:43:22 13:57:04 14:50:21 14:56:27 3 11:24:27 12:45:58 13:59:16 14:51:23 14:55:45 4 11:27:03 12:48:34 14:01:27 14:52:22 14:54:59 5 11:29:40 12:51:10 14:03:37 14:53:18 14:54:10 6 11:32:17 12:53:45 14:05:45 14:54:10 14:53:18 7 11:34:54 12:56:19 14:07:51 14:54:59 14:52:22 8 11:37:32 12:58:53 14:09:56 14:55:45 14:51:24 9 11:40:09 13:01:27 14:12:00 14:56:27 14:50:22 10 11:42:47 13:04:00 14:14:01 14:57:06 14:49:17 11 11:45:25 13:06:33 14:16:01 14:57:42 14:48:09 12 11:48:03 13:09:05 14:17:59 14:58:14 14:46:58 13 11:50:41 13:11:37 14:19:55 14:58:43 14:45:45 14 11:53:20 13:14:08 14:21:49 14:59:08 14:44:28 15 11:55:58 13:16:38 14:23:41 14:59:29 14:43:08 16 11:58:37 13:19:08 14:25:31 14:59:47 14:41:46 17 12:01:15 13:21:37 14:27:18 15:00:01 14:40:21 18 12:03:54 13:24:05 14:29:04 15:00:12 14:38:54 19 12:06:33 13:26:33 14:30:47 15:00:19 14:37:23 20 12:09:11 13:28:59 14:32:28 15:00:23 14:35:51 21 12:11:50 13:31:25 14:34:07 15:00:23 14:34:16 22 12:14:29 13:33:50 14:35:43 15:00:19 14:32:38 23 12:17:07 13:36:15 14:37:16 15:00:12 14:30:58 24 12:19:45 13:38:38 14:38:48 15:00:01 14:29:16 25 12:22:24 13:41:00 14:40:16 14:59:47 14:27:31 26 12:25:02 13:43:21 14:41:42 14:59:29 14:25:45 27 12:27:40 13:45:41 14:43:05 14:59:07 14:23:56 28 12:30:17 13:48:00 14:44:25 14:58:42 14:22:05 29 12:32:55 13:50:18 14:45:42 14:58:14 14:20:13 30 12:35:32 13:52:34 14:46:56 14:57:42 14:18:18 31 12:38:09 14:48:08 14:16:22 34

3.2.5 Deneme faktörleri ve deseni Deneme iki faktörlü tesadüf bloklarda bölünen parseller deneme desenine göre 3 tekerrürlü olarak, ana parsellere çeşitler, alt parsellere ekim zamanı olarak dizayn edilmiştir. 3 çeşit 3 tekerrür 4 ekim zamanı =36 adet parsel (Çizelge 3.5), parsel büyüklükleri 2 2.1= 4.2 m² olacak şekilde toplamda 151.2 m² lik alanda ekim işlemi yapılmıştır. Sıra arası 30 cm, parseller arası 30 cm ve bloklar arası 1 m boşluk bırakılmıştır. Çizelge 3.5 Deneme alanına ait ekim planı 1. Blok 2. Blok 3. Blok Ç1T2 Ç2T1 Ç3T3 Ç1T4 Ç2T3 Ç3T1 Ç1T3 Ç2T4 Ç3T4 Ç1T1 Ç2T2 Ç3T2 Ç2T3 Ç3T4 Ç1T3 Ç2T1 Ç3T2 Ç1T2 Ç2T4 Ç3T1 Ç1T1 Ç2T2 Ç3T3 Ç1T4 Ç3T1 Ç1T1 Ç2T3 Ç3T2 Ç1T2 Ç2T1 Ç3T4 Ç1T4 Ç2T2 Ç3T3 Ç1T3 Ç2T4 Ç1: Balo, Ç2: Enton, Ç3: Sağlamtimur, T1: 14 Mart, T2: 31 Mart, T3: 16 Nisan T4:30 Nisan 3.2.6 Tohumluk ve toprak işleme hazırlıkları Ekimden önce kullanılacak tohumluk dekara 1.5 kg hesabına göre hazırlanmıştır. Buna göre her parsel için 6.3 g tohum hassas terazi ile tartılmıştır. Tartılan tohumlar yaklaşık olarak tohumluk miktarının 4 katı kadar toprakla karıştırılmış. Bu uygulamanın sebebi; tohumların çok küçük olması ve ekim sırasında tohumların sıralara homojen bir şekilde dağılmasını sağlamaktır. Deneme yerine ait toprak işleme hazırlıklarına, ekimden 15 gün 35

önce başlanılmıştır. Arazi ilk olarak 20-25 cm derinliğinde pullukla birbirine dik olarak iki defa sürülmüş. Ekimden önce düzgün bir ekim yatağı hazırlanmıştır. Şekil 3.4 Parsel alanlarının hazırlanması 3.2.7 Ekim işlemleri Çalışmada kullanılan 3 farklı tohum çeşidi aynı yıl içinde 4 farklı zamanda ekilmiştir. Deneme alanına ekim planı 1. dönem 15 Mart, 2. dönem 1 Nisan, 3. dönem 15 Nisan, 4. dönem 1 Mayıs olmasına rağmen hava durumu ve Kovid-19 salgını nedeniyle 1. dönem 14 Mart, 2. dönem 31 Mart, 3. dönem 16 Nisan, 4. dönem 30 Nisan da yapılmıştır. Kenar etkisini önlemek için parsellerin kenar kısımlarına birer sıra daha eklenmiş ancak bu sıralar örneklemede kullanılmamıştır. 36

Şekil 3.5 Parsel alanlarına tohum ekilmesi 3.2.8 Bakım işlemleri Ekim işlemi yapılan alan uzun yıllardır organik tarım yapılan tarla olduğundan bitkilere herhangi bir organik veya sentetik gübre ve ilaç verilmemiştir. Parsel alanlarında çıkan yabancı otlar el aletleri ile toplanmıştır. Bitkiler sulanmamış olup sadece yağmur sularıyla beslenmiştir. Bitkiler doğal koşullarda gelişmeye bırakılmıştır. 3.2.9 Hasat işlemleri Hasat işlemleri için önceden hazırlanan kenarları 50cm 50cm olan kare şeklinde kasnak hazırlanmıştır. Parsellerden örnek alma işleminde kasnak parselin içine rastgele atılıp kasnak içinde kalan ürün analiz için alınmıştır. Ekilen parsellerin ¼ i analiz için %50 çiçeklenme döneminde (Tuncer 2014) hasat edilmiş, kalan ¾ ü ise tohum hasadı için bırakılmıştır. Bitkide bulunan kömeçlerin alt çiçeklerinde bulunan tohumlar kahverengi renge dönüştüğünde tohum verim hesaplaması için parselde kalan bitkileri ¼ i daha hasat edilmiştir ve kurutulmuştur (Korkmaz 2009). Kuruyan bitkiler daha sonra elle harmanlanarak tohumlar elde edilmiştir. Arazide kalan bitkiler ayrıca hasat edilip tohum verimi için harmanlanarak tohumlar elde edilmiştir. 37

Şekil 3.6 Arıotuna ait tam olgunlaşmış kuru çiçek salkımı 3.3 İncelenecek Özellikler Bu çalışmada farklı zamanlarda ekilecek arıotu bitkisinin ilk çıkış süresi, ilk çiçeklenmeye kadar geçen gün sayısı, çiçeklik dönemde kalma gün sayısı, yeşil ot verimi, kuru ot verimi, tohum verimi, 1000 tane ağırlığı, bitki boyu, ham protein oranı, ham protein verimi ve ham kül oranı incelenecektir. 3.3.1 İlk çıkış süresi (gün) Bitkilerin ilk ekim tarihinden parselde bulunan tüm bitkilerin yaklaşık %75 inin çıkış yaptığı süreye kadar geçen gün sayısı olarak hesaplanmıştır. 3.3.2 İlk çiçeklenmeye kadar geçen gün sayısı (gün) Bitkilerin ilk ekim tarihinden parselde bulunan bitkilerden birinin ilk çiçek açmasına kadar geçen toplam gün sayısı olarak hesaplanmıştır. 38

3.3.3 Çiçekte kalma gün sayısı (gün) Parselde bulunan tüm çiçeklerin %10 nunun çiçek açmasından %90 ının çiçeklerini kaybetmesine kadar geçen toplam gün sayısı olarak hesaplanmıştır. 3.3.4 Yeşil ot verimi (kg/da) Önceden hazırlanan 0.25 m² lik kare şeklindeki kasnak ile bitkiler %50 çiçeklenme döneminde topraktan 5 cm yüksekten biçilerek hasat edilmiştir. Hasat edilen yeşil ot tartılıp elde edilen değerler dekara çevrilerek bitkinin yeşil ot verimi bulunmuştur. (Sağlamtimur vd. 1989). 3.3.5 Kuru ot verimi (kg/da) Yeşil ot verimi için önceden hasat edilen bitki örnekleri hazırlanan bez çuvallara konulup doğal olarak neminin buharlaşması için hava sıcaklığına bağlı olarak 5-10 gün arasında güneş altında bekletilmiştir. Kuruyan bitkiler tartılmış, elde edilen değerler dekara çevrilerek bitkilere ait kuru ot verimi hesaplanmıştır (Korkmaz 2009). 3.3.6 Tohum verimi (kg/da) Önceden hazırlanan 0.25 m² lik kare şeklindeki kasnak ile kömeçlerin alt çiçeklerinde bulunan tohumlar kahverengi renge dönüştüğünde bitkiler hasat edilip kurumaya bırakılmıştır. Kuruyan bitkiler harmanlanarak tohumlarından ayrılmıştır. Elde edilen tohumlar hassas tartı ile tartılmıştır. Elde edilen veriler 1 dekara genişletilerek bitkinin dekara tohum verimi hesaplanmıştır. 39

3.3.7 1000 tane ağırlığı (g) Hasat sonrası her parsele ait bitki örneklerinden harmanlanan tohumlar 100 er adet rasgele seçilerek tartılmıştır. Elde edilen değer 10 ile çarpılarak parsele ait tohumların 1000 tane ağırlıkları hesaplanmıştır. 3.3.8 Bitki boyu (cm) Bitkinin ortalama boyunu hesaplamak için; tam çiçeklenme döneminde parselin farklı yerlerinden rasgele 10 adet bitki örneği kökünden alınmıştır. Bitkiler düz bir zeminde gövdenin toprak ile temas ettiği kısmından tepe noktalarına kadar olan kısmı ölçülmüştür. Bulunan değerler toplanıp 10 ile bölünerek parsele ait ortalama bitki boyu hesaplanmıştır (Ataş vd. 2010). 3.3.9 Ham protein oranı (%) Kjeldahl yöntemi ile % azot oranları tespit edilmiş örneklere ait değerler 6.25 faktörü ile çarpılıp % ham protein oranları belirlenmiştir. 3.3.10 Ham protein verimi (kg/da) Kuru ot verimi ile ham protein oranların çarpılmasıyla elde edilen sonuçlar ham protein verimi olarak belirlenmiştir. 3.3.11 Ham kül oranı (%) Ham kül oranı, önceden kurutularak içindeki nemi buharlaştırılmış belirli bir miktar bitki numunesinin 550 C de yakılması sonucunda elde edilen külün numune miktarına oranlanması ile yüzde kül miktarı hesaplanmıştır. 40

3.3.12 İstatistiksel analizi Üç veya daha fazla grup olduğunda ortalamaların eşitliğini istatistiksel olarak değerlendirmek için F testi kullanılmaktadır. F-istatistiği, veri noktalarının ortalama etrafındaki dağılımını ölçer. Bireysel veri noktaları ortalamadan daha fazla düşme eğiliminde olduğunda daha yüksek varyanslar ortaya çıkmaktadır. Bu araştırmadan elde edilen veriler SPSS-23 yazılım programı kullanılarak univariate analizine tabi tutulmuştur. Elde edilen ortalamalar arasında çıkan farklılıklar %1 önem derecesinde Duncan testine göre hesaplanmıştır. 41

4. BULGULAR VE TARTIŞMA 4.1 İlk Çıkış Süresi Bu denemede 3 farklı arıotu çeşidi 4 farklı zamanda ekilerek farklı fotoperiyotların bitkinin ilk çıkış süresi üzerine etkileri belirlenmiştir. Çalışma sonuçlarına ait varyans analiz sonuçları çizelge 4.1 de verilmiştir. Yapılan çalışma sonucunda hem çeşitlerin hem de çeşit ekim zaman interaksiyonun ilk çıkış süresi üzerindeki etkisi istatistiksel olarak önemli bulunmazken, farklı ekim zamanlarının bitkinin çıkış süreleri üzerinde etkisi istatistiksel olarak önemli (p<0.01) bulunmuştur (Çizelge 4.1). Çizelge 4.1 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarının ortalama ilk çıkış süresine ait varyans analiz sonuçları Faktörler S.D K.O F değeri Çeşit 2 1.750 1.750 Ekim Zamanı 3 11.583 11.583 ** Çeşit Zaman 6 1.083 1.083 Hata 24 1.000 Genel toplam 35 ** p<0.01 düzeyinde önemli Farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarına ait ortalama çimlenme süreleri arasındaki önem düzeyini belirlemek için Duncan testi uygulanmıştır. Sonuçlar çizelge 4.2 de verilmiştir. Çizelge 4.2 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotu çeşitlerinin ortalama çimlenme sürelerine ait Duncan testi sonuçları İlk Çıkış Süresi (gün) Ekim Zamanı Çeşitler Ortalamalar Balo Enton Sağlamtimur 14 Mart 12.00 12.00 12.00 12.00b 31 Mart 14.00 12.00 14.00 13.33a 16 Nisan 11.00 11.00 11.00 11.00c 30 Nisan 14.00 13.00 13.00 13.33a Ortalamalar 12.75 12.00 12.50 Farklı harflerle gösterilen ortalamalar arasında Duncan testine göre 0.01 düzey önemli farklılıklar bulunmaktadır 42

Dört farklı ekim zamanı karşılaştırıldığında her üç çeşide ait en erken çıkışın 11.00 gün sonra 16 Nisan (3. dönem) da yapılan ekimde, en geç çıkışın ise 13.33 gün sonra 31 Mart (2. dönem) ta ve 30 Nisan (4. dönem) da yapılan ekimlerde gerçekleştiği belirlenmiştir. 14 Mart (1. dönem) ta ekilen tohumlar 12.00 gün sonra çıkış yapmıştır (Çizelge 4.2). Çizelge 3.2 incelendiğinde 16 Nisan da ekilen tohumlarda en erken çıkış olmasının temel sebebi, ekimin yapıldığı akşam yağmur yağması olmuştur. Diğer ekim dönemleri karşılaştırıldığında ise yağmur, 14 Mart ta yapılan ekiminde 2 gün sonra, 31 Mart ta yapılan ekimde 3 gün sonra ve 30 Nisan da yapılan ekimden 1 gün sonra yağmıştır. 30 Nisan da yapılan tohum ekimden 1 gün sonra yağmur yağmasına rağmen geç çimlenmesinin sebebi ekimin yapıldığı haftanın beş günü düzenli olarak yağmurun yağması olduğu düşünülmektedir. Çeşit ortalamaları arasında yapılan karşılaştırmada aralarındaki fark istatistik olarak önemli olmayıp tohumların ilk çıkış süresi 12.00-12.75 gün arasında değiştiği görülmüştür (Çizelge 4.2). Ayrıca 1., 2., 3. ve 4. dönemde, tohumların ekildiği gün ile çıkış yaptıkları günlere ait fotoperiyot uzunlukları sırasıyla 11:53:20-12:25:02, 12:38:09-13:14:08, 13:19:08-13:50:18, 13:52:34-14:21:49 saattir (Çizelge 3.4). Bu veriler fotoperiyot süresinin tohumların ilk çıkış süresi üzerine doğrudan etkili olmadığını göstermektedir. Her dört zamanda ekilen Balo, Enton ve Sağlamtimür çeşitlerine ait ortalama çimlenme süreleri şekil 4.1 de verilmiştir. Bu veriler incelendiğinde ilk çıkış süresinin 11.00-14.00 gün arasında değiştiği görülmüştür. 43

Gün 14 12 10 8 6 4 2 0 T1 T2 T3 T4 Ekim Zamanı Balo Enton Sağlamtimur Şekil 4.1 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarına ait ortalama ilk çıkış süresi T1: 14 Mart, T2: 31 Mart, T3: 16 Nisan, T4:30 Nisan Şekil 4. 2 Arıotunun Enton çeşidine ait tohumların çimlenmesi 4.2 İlk Çiçeklenmeye Kadar Geçen Gün Sayısı Bu denemede 3 farklı arıotu çeşidi 4 farklı zamanda ekilerek farklı fotoperiyotların bitkinin ilk çiçeklenmeye kadar geçen gün sayısı üzerine etkileri belirlenmiştir. Çalışma 44

sonuçlarına ait varyans analiz sonuçları çizelge 4.3 te verilmiştir. Yapılan incelemede çeşitlerin farklı olması ve farklı zamanlarda ekim işleminin yapılmasının bitkilerin ilk çiçeklenmesine kadar geçen gün sayısı üzerinde istatistiksel olarak önemli (p<0.01) olduğu anlaşılmaktadır. Buna karşın çeşit zaman interaksiyonu, istatistiksel olarak ilk çiçeklenmeye kadar geçen gün sayısı üzerinde önemli olmadığı anlaşılmıştır. Çizelge 4.3 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotu çeşitlerinin ilk çiçeklenmeye kadar geçen gün sayısına ait varyans analizi sonuçları Faktörler S.D K.O F değeri Çeşit 2 19.750 19.750 ** Ekim Zamanı 3 204.667 204.667 ** Çeşit Zaman 6 0.417 0.417 Hata 24 1.000 Genel toplam 35 ** p<0.01 düzeyinde önemli Çalışmada, farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarına ait ortalama ilk çiçeklenmeye kadar geçen gün sayıları arasındaki önem düzeyini belirlemek için Duncan testi uygulanmıştır. Sonuçlar çizelge 4.4 te verilmiştir. Çizelge 4.4 Ankara koşullarında 4 farklı dönemde ekilen 3 adet arıotu çeşidinin ortalama ilk çiçeklenmeye kadar geçen gün sayısına ait Duncan testi sonuçları İlk Çiçeklenmeye Kadar Geçen Gün Sayısı (gün) Çeşitler Ekim Zamanları Balo Enton Sağlamtimur Ortalamalar 14 Mart 64.00 63.00 66.00 64.33a 31 Mart 54.00 54.00 56.00 54.66b 16 Nisan 56.00 55.00 58.00 56.33b 30 Nisan 54.00 53.00 55.00 54.00c Ortalamalar 57.00b 56.25b 58.75a Farklı harflerle gösterilen ortalamalar arasında Duncan testine göre 0.01 düzeyinde önemli farklılıklar bulunmaktadır Çizelge 4.4 incelendiğinde farklı zamanlarda arıotu ekiminin bitkinin çiçeklenme başlangıcı üzerinde önemli farklara neden olduğu görülmektedir. 4 farklı ekim zamanı ortalaması karşılaştırıldığında en erken 54.00 gün sonra 4. dönem (30 Nisan) de ve en geç 64.33 gün sonra 1. dönem (14 Mart) de ekilen çeşitlerin çiçek açtığı izlenmiştir. 2. dönem (31 Mart) ve 3. dönem (16 Nisan) de ekilen çeşitlerin çiçek açma süreleri 45

arasındaki fark istatistiksel olarak önemli olmamakla birlikte sırasıyla 54.66 ve 56.33 gün sonra çiçek açmışlardır. Kızılşimşek ve Ateş (2004), Kahramanmaraş şartlarında arıotunun değişik ekim zamanlarındaki çiçeklenme seyrinin incelenmesi için 5 farklı tarihte (7 Ekim, 17 Ekim, 27 Ekim, 6 Kasım, 16 Kasım) ekim işlemi yapmışlardır. Çalışma sonucundan ilk çiçeklenmeye kadar geçen gün sayısının 146-180 gün arasında değiştiği gözlemlenmiştir. Bilgen (1999) tarafından farklı tarihlerde ekilen arıotunun çiçeklenme üzerine etkisini belirlemek amacıyla, Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Araştırma ve Uygulama arazisi ve Bağdemağacı bölgesindeki bir üreticinin tarlasında 5 farklı tarihte ekim işlemi yapılmıştır. Yürütülen çalışmada, ocak ayından başlamak üzere her ayın ilk haftasında ekimler yapıldığını bildirmiştir. Elde ettiği sonuçlara göre, ekimlerin gecikmesinin ilk çiçeklenme başlangıcı ve çiçekli kalma süresini kısalttığını belirtmiştir. Yaptığımız çalışmada bulduğumuz değerler Kızılşimşek ve Ateş in bulduğu değerlerden oldukça düşük olurken Bilgen in gözlemlediği verilere paralellik göstermiştir. Ayrıca 1, 2, 3, ve 4. dönemde, bitkilerin ekildiği zaman ile ilk çiçeklenmenin başladığı zamandaki fotoperiyod uzunlukları sırasıyla 11:53:20-14:27:18, 12:38:09-14:38:48, 13:19:08-14:58:14, 13:52:34-15:00:19 saattir (Çizelge 3.4). Çizelge 3.4 incelendiğinde 30 Nisan da ekilen bitkilerin en erken çiçek açmasının sebebi fotoperiyod süresinin gittikçe uzaması ile birlikte toplam ve günlük ortalama 10 cm toprak sıcaklığının, hava sıcaklığı ve yağış miktarının en yüksek, günlük ortalama ve toplam aktüel basıncının ise en düşük olmasından kaynaklandığı düşünülmüştür (Çizelge 3.2). Buna karşın 1. dönemde ekilen bitkilerin en geç çiçek açmasının sebebi fotoperiyod süresinin kısa, günlük ortalama 10 cm toprak sıcaklığının, hava sıcaklığının, yağış miktarının ve günlük güneşlenme sürelerinin düşük olmasından kaynaklanmıştır. Her üç çeşidin ortalama çiçek açma süreleri incelendiğinde en erken Enton (56.25 gün) çeşidinin daha sonra Balo (57.00 gün) ve en geç Sağlamtimur (58.75 gün) çeşidinin çiçek açtığı görülmüştür. Bu sonuçlar, arıotu genotiplerinin farklı olması bitkilerin vejetatif dönemde kalma süresi üzerinde etkili olduğunu ortaya koymuştur. Tüm çeşit ve zamanlar incelendiğinde; sırasıyla en erken ve en geç çiçek açan bitkilerin 4. dönemde ekilen Enton 46

Gün (53.00 gün) ve 1. dönemde ekilen Sağlamtimur (66.00 gün) çeşidinin olduğu belirlenmiştir (Şekil 4.3). 70 60 50 40 30 20 10 0 T1 T2 T3 T4 Ekim Zamanı Balo Enton Sağlamtimur Şekil 4. 3 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotu çeşitlerine ait ortalama ilk çiçeklenmeye kadar geçen gün sayısı sonuçları T1: 14 Mart, T2: 31 Mart, T3: 16 Nisan, T4:30 Nisan Şekil 4.4 Balo, Enton ve Sağlamtimur çeşitlerinde çiçeklenme başlangıcı 47

4.3 Çiçekte Kalma Gün Sayısı Bu denemede 3 farklı arıotu çeşidi 4 farklı zamanda ekilerek farklı fotoperiyotların bitkinin çiçekli dönemde kalma gün sayısı üzerine etkileri belirlenmiştir. Çalışma sonuçlarına ait varyans analiz sonuçları çizelge 4.5 te verilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre çeşitlerin farklı olması ve farklı zamanlarda ekim işleminin yapılmasının bitkilerin çiçekli dönemde kalma süresi üzerinde istatistiksel olarak (p<0.01) önemli olduğu anlaşılmaktadır. Buna karşın çeşit zaman interaksiyonun bitkinin çiçekte kalma süresi üzerinde istatistiksel olarak önemli olmadığı anlaşılmaktadır. Çizelge 4.5 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarının çiçekli dönemde kalma gün sayısına ait varyans analiz sonuçları Faktörler S.D K.O F değeri Çeşit 2 6.250 6.250 ** Ekim Zamanı 3 796.667 796.667 ** Çeşit Zaman 6 0.917 0.917 Hata 24 1.000 Genel toplam 35 ** p<0.01 düzeyinde önemli Yapılan çalışma sonucunda farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarına ait ortalama çiçekli dönemde kalma gün sayıları arasındaki önem düzeyini belirlemek için Duncan testi uygulanmıştır. Sonuçlar çizelge 4.6 da verilmiştir. Çizelge 4.6 Ankara koşullarında 3 farklı dönemde ekilen 3 adet arıotu çeşidinin ortalama çiçekli dönemde kalma gün sayısına ait Duncan testi sonuçları Çiçekli Dönemde Kalma Gün Sayısı (gün) Çeşitler Ekim Zamanları Balo Enton Sağlamtimur Ortalamalar 14 Mart 43.00 42.00 42.00 42.33a 31 Mart 40.00 40.00 39.00 39.66b 16 Nisan 30.00 30.00 28.00 29.33c 30 Nisan 22.00 23.00 21.00 22.00d Ortalamalar 33.75a 33.75a 32.50b Farklı harflerle gösterilen ortalamalar arasında Duncan testine göre 0.01 düzeyinde önemli farklılıklar bulunmaktadır 48

Çizelge 4.6 incelendiğinde farklı zamanlarda arıotu ekiminin bitkinin çiçekli dönemde kalma gün süresi üzerinde önemli (p<0.01) farklara neden olduğu izlenmiştir. Dört farklı ekim zamanı karşılaştırıldığında en uzun süre çiçekli dönemde kalan bitkilerin 42 gün ile 1. dönem (14 Mart) de ekilenler olduğu, en kısa süre çiçekli döneme kalan bitkilerin ise 22 gün ile 4. dönem (30 Nisan) de ekilen çeşitlerde tespit edilmiştir. Ayrıca 2. dönem (31 Mart) de ekilen bitkiler 39.66 gün ve 3. dönem (16 Nisan) de ekilen bitkiler 29.33 gün çiçekli dönemde kalmıştır. Çizelge 4.8 de görüldüğü gibi ekim zamanının gecikmesi bitkilerin çiçekli dönemde kalma süresini oldukça kısaltmıştır. Buna göre en uzun çiçekli dönemde kalma süresi ile en kısa çiçekli dönemde kalma süresi arasındaki fark (1. dönem- 4. dönem) 20 gün olduğu belirlenmiştir. Orsi ve Biondi (1987), İtalya da yaptıkları bir çalışmada arıotu bitkisinin çiçeklenme süresinin 38-45 gün olduğunu belirlemişlerdir. Sağlamtimur ve Baytekin (1988), yaptıkları çalışmada ekim-kasım ayları içerisinde ekilen arıotunun kış ayları boyunca gelişim gösterdiklerini ve mart ayı başından itibaren çiçeklenmeye başladığını, çiçeklenme döneminin yaklaşık 1-1.5 ay sürdüğünü belirtmişlerdir. Kızılşimşek ve Ateş (2004), Kahramanmaraş şartlarında yaptıkları çalışmada arıotu bitkisinin toplam çiçeklenme süresinin ortalama 45 gün olduğunu belirlemişlerdir. Yaptığımız çalışmada ilk ekim döneminde ektiğimiz bitkilerin çiçeklenme süresi her üç çalışmaya benzer çıkarken sonraki dönemlerde ekilen bitkilerin çiçeklenme süresi oldukça kısalmıştır. Çizelge 3.4 te göre 1, 2, 3, ve 4. dönemde bitkilerin ilk çiçeklenmeye başladığı tarih ile çiçeklenme sonundaki fotoperiyot uzunlukları sırasıyla 14:27:18-14:58:14, 14:38:48-14:54:59, 14:58:14-14:48:09, 15:00:19-14:43:08 saattir. Çizelge 3.2 ve Çizelge 3.4 incelendiğinde; yazlık olarak ekilen bitkilerin ekim zamanı geciktikçe çiçekte kalma sürelerinin kısalmasının sebebi fotoperiyot süresinin gittikçe uzaması ile toprak sıcaklığının artması ve günlük ortalama sıcaklığın yükselmesi olduğu düşünülmektedir. Her üç çeşidin ortalama çiçekli dönemde kalma süreleri incelendiğinde Balo (33.75 gün) ve Enton (33.75 gün) çeşitlerinin Sağlamtimur (32.5 gün) çeşidinden daha uzun süre çiçekli dönemde kaldığı izlenmiştir (Şekil 4.5). Tüm çeşit ve ekim zamanları 49

Gün incelendiğinde çiçekli dönemde kalma süresi en uzun (43 gün) 14 Mart ta ekilen Balo ve en kısa 30 Nisan da ekilen Sağlamtimur (21.00 gün) çeşidi olmuştur. 45 40 35 30 25 20 15 10 5 0 T1 T2 T3 T4 Ekim Zamanı Balo Enton Sağlamtimur Şekil 4.5 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotu çeşitlerine ait ortalama çiçekte kalma gün sayısı sonuçları T1: 14 Mart, T2: 31 Mart, T3: 16 Nisan, T4:30 Nisan Şekil 4.6 Balo çeşidine ait çiçek salkımı 50

4.4 Yeşil Ot Verimi Bu denemede 3 farklı arıotu çeşidi 4 farklı zamanda ekilerek farklı fotoperiyotların bitkinin yeşil ot verimi üzerine etkileri belirlenmiştir. Çalışma sonuçlarına ait varyans analiz sonuçları çizelge 4.7 de verilmiştir. Bu veriler incelendiğinde ekim işleminin farklı zamanlarda yapılması, çeşitlerin farklı olması ve çeşit zaman interaksiyonunun bitkinin yeşil ot verimi üzerine istatistiksel olarak (p<0.01) önemli olduğunu göstermiştir. Çizelge 4.7 Ankara koşullarında 4 dönemde ekilen 3 adet arıotu çeşidinin yeşil ot verimine ait varyans analiz sonuçları Faktörler S.D K.O F değeri Çeşit 2 104856.250 51.446** Ekim Zamanı 3 1547358.102 759.181** Çeşit Zaman 6 44852.546 22.006** Hata 24 2038.194 Genel toplam 35 ** p<0.01 düzeyinde önemli Yapılan çalışma sonucunda farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarına ait ortalama yeşil ot verimleri arasındaki önem düzeyini belirlemek için Duncan testi uygulanmıştır. Sonuçlar çizelge 4.8 de verilmiştir Çizelge 4.8 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarının ortalama yeşil ot verimlerine ait Duncan testi sonuçları Ekim Zamanları Yeşil Ot Verimi (kg/da) Çeşitler Balo Enton Sağlamtimur Ortalamalar 14 Mart 2443.33a 2040.00b 1966.66bc 2150.00 31 Mart 1726.66ef 1628.33fg 1580.00g 1645.99 16 Nisan 1873.33cd 1783.33de 1706.66ef 1787.76 30 Nisan 1106.66h 1163.33h 1176.66h 1148.88 Ortalamalar 1787.50 1653.75 1607.50 Farklı harflerle gösterilen ortalamalar arasında Duncan testine göre 0.01 düzey önemli farklılıklar bulunmaktadır Çizelge 4.8 incelendiğinde 4 farklı zamanda arasında yapılan ortalama yeşil ot verimi karşılaştırmasında sırasıyla en yüksek 14 Mart (2150.00 kg), 16 Nisan (1787.76 kg), 31 51

Mart (1645.99 kg) ve 30 Nisan (1148.88 kg) da ekilen bitki çeşitlerinden elde edildiği belirlenmiştir. Sağlamtimur ve Baytekin (1998) yaptıkları çalışmada arıotunun yeşil ot verimini 2500-3000 kg/da arasında olduğunu belirlemişlerdir. Sağlamtimur vd. (1989) yaptıkları başka bir çalışmada, Çukurova da kışlık ara ürün olarak yetiştirilen arıotu (P. californica) na ait farklı biçim dönemlerinin yeşil ot verimine etkisini saptamak amacıyla yaptıkları çalışmada arıotundan en yüksek yeşil ot verimini 3458.34 kg/da (%50 çiçeklenme döneminde) olarak bulmuşlardır. Başbağ vd. (2001), 1996 ve 1997 yılları arasında Diyarbakır koşullarında kışlık ara ürün arıotu ekimi yapılmıştır. Yapılan çalışmada yeşil ot verimlerinin 1.638-2.123 kg/da arasında olduğu belirlenmiştir. Okant (2019), Şanlıurfa ilinde 2016-2017 yılının kış döneminde farklı tohum miktarlarının yeşil ot verimi üzerine çalışma yapmıştır. Bu çalışma sonucunda yeşil ot verimini 2191.5-3113.2 kg/da aralığında bulmuştur. Yaptığımız çalışmada farklı zamanlarda ekilen farklı arıotu çeşitlerine ait yeşil ot verimi 1148.88-2150.00 kg/da aralığında bulunmuştur. Bu değerler Başbağ vd. ile Okant ın bulduğu sonuçlara yakın, Sağlamtimur vd. bulduğu değerlerden daha düşük çıkmıştır. Çizelge 3.2-Çizelge 3.4 incelendiğinde 1. dönem (14 Mart) de yapılan ekimden en yüksek verimin elde edilmesinin sebebi fotoperiyot süresinin kısa, toprak sıcaklığının ve ortalama hava sıcaklığın düşük olmasına bağlı olarak vejetatif gelişim döneminin uzun olması ile birlikte toplam aldığı yağmur miktarının fazla olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Buna karşın 4. dönem (30 Nisan) de ekilen bitkilerden elde edilen yeşil ot veriminin en düşük olmasının sebebi; fotoperiyot süresinin uzun, toprak sıcaklığının ve hava sıcaklığının yüksek, çiçeklenme döneminde nem oranın ve aldığı yağış miktarının oldukça düşük olmasından kaynakladığı düşünülmektedir. Tüm bu iklim faktörleri bitkilerin doğal gelişimini tamamlamadan erken olgunlaşmasına neden olduğu görülmüştür. Yapılan incelemede çeşitler arasındaki ortalama yeşil ot verimi sırasıyla Balo (1787.50 kg), Enton (1653.75 kg) ve Sağlamtimur (1607.50 kg) çeşitlerinden elde edildiği görülmüştür (Çizelge 4.8). Ayrıca 4 farklı zaman ve 3 farklı çeşit arasında yapılan 52

Ot Verimi kg/da kıyaslamada en yüksek ve en düşük yeşil ot verimi sırasıyla 14 Mart ta ekilen Balo (2443.33 kg) ve 30 Nisan da ekilen Balo (1106.66 kg) çeşidinden elde edilmiştir (Şekil 4.7). 2500 2000 1500 1000 500 0 T1 T2 T3 T4 Ekim Zamanı Balo Enton Sağlamtimur Şekil 4.7 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarına ait ortalama yeşil ot verim sonuçları T1: 14 Mart, T2: 31 Mart, T3: 16 Nisan, T4:30 Nisan Şekil 4.8 Sağlamtimur arıotu çeşidinin yeşil ot verim hesaplaması için örnek alma işlemi 53

4.5 Kuru Ot Verimi (kg) Bu denemede 3 farklı arıotu çeşidi 4 farklı zamanda ekilerek farklı fotoperiyotların bitkinin kuru ot verimi üzerine etkileri belirlenmiştir. Çalışma sonuçlarına ait varyans analiz sonuçları Çizelge 4.9 da verilmiştir. Çizelge 4.9 da yapılan incelemede farklı zamanlarda ekim işleminin yapılması, çeşitlerin farklı olması ve çeşit zaman interaksiyonunun bitkinin kuru ot verimi üzerine istatistiksel olarak (p<0.01) önemli etkisi olduğu belirlenmiştir. Çizelge 4.9 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarının kuru ot verimine ait varyans analiz sonuçları Faktörler S.D K.O F değeri Çeşit 2 8238.361 64.983 ** Ekim Zamanı 3 104166.074 821.643 ** Çeşit Zaman 6 2301.435 18.153 ** Hata 24 126.778 Genel toplam 35 ** p<0.01 düzeyinde önemli Yapılan çalışma sonucunda farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarına ait ortalama kuru ot verimleri arasındaki önem düzeyini belirlemek için Duncan testi uygulanmıştır. Sonuçlar çizelge 4.10 da verilmiştir. Çizelge 4.10 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarının ortalama kuru ot verimi sonuçlarına ait Duncan testi sonuçları Ekim Zamanları Kuru ot verimi (kg/da) Çeşitler Balo Enton Sağlamtimur Ortalamalar 14 Mart 610.67a 509.66b 491.33bc 537.22 31 Mart 431.33ef 406.66fg 395.00g 411.00 16 Nisan 468.00cd 445.66de 426.66ef 446.77 30 Nisan 276.33h 290.66h 266.66h 277.88 Ortalamalar 446.58 413.16 394.91 Farklı harflerle gösterilen ortalamalar arasında Duncan testine göre 0.01 düzey önemli farklılıklar bulunmaktadır Çizelge 4.10 incelendiğinde; farklı zamanlarda yapılan ortalama kuru ot verimi karşılaştırmasında sırasıyla en yüksek verim 14 Mart (537.22 kg), 16 Nisan (446.77 kg), 54

31 Mart (411.00 kg) ve 30 Nisan (277.88 kg) zamanlarında ekilen bitkilerden elde edildiği görülmüştür. Zamanlar bakımından arıotuna ait kuru ot veriminin gittikçe düşmesinin sebebi, yeşil ot verimine etki eden etmenler olmuştur. Dolayısıyla bitkinin yeşil ot verimini düşüşüne bağlı olarak kuru ot verimi de aynı oranda düştüğü belirlenmiştir. Sağlamtimur vd. (1989), Çukurova da kışlık ara ürün olarak yetiştirdikleri arıotu (Phacelia californica Cham) nun en yüksek kuru ot verimini %50 çiçeklenme döneminde 768.52 kg/da olarak elde etmişlerdir. Başbağ vd. (2001), 1996 ve 1997 yılları arasında Diyarbakır koşullarında kışlık ara ürün olarak yetiştirdikleri arıotunun kuru ot verimini 472.00-600.00 kg/da arasında belirlemişlerdir. Okant (2019), Şanlıurfa ilinde 2016-2017 yılının kış sezonunda yürüttüğü çalışmada; farklı tohum miktarları ile yapılan arıotu üretiminde kuru ot verimini 403.40-508.70 kg/da aralığında bulmuşlardır. Yaptığımız çalışmada farklı zamanlarda ekilen farklı arıotu çeşitlerine ait kuru ot verimi 537.22-277.88 kg/da aralığında bulunmuştur. Bulduğumuz değerler Başbağ vd. ile Okant ın bulduğu sonuçlarla paralel, Sağlamtimur vd. nin bulduğu değerlerden daha düşük çıkmıştır. Çeşitler arasında yapılan incelemede ortalama kuru ot verimleri sırasıyla en yüksek Balo (446.58 kg), Enton (413.16 kg) ve Sağlamtimur (394.91 kg) çeşitlerinden elde edilmiştir. Ayrıca 4 farklı zaman ve 3 farklı çeşit arasında yapılan incelemede en yüksek kuru ot verimi 14 Mart ta ekilen Balo (610.67 kg) çeşidinden, en düşük kuru ot verimin ise 30 Nisan da ekilen Sağlamtimur (266.66 kg) çeşidinden elde edilmiştir (Şekil 4.9). 55

Ot Verimi kg/da 700 600 500 400 300 200 100 0 T1 T2 T3 T4 Ekim Zamanı Balo Enton Sağlamtimur Şekil 4.9 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarına ait ortalama kuru ot verim sonuçları T1: 14 Mart, T2: 31 Mart, T3: 16 Nisan, T4:30 Nisan Şekil 4.10 Sağlamtimur çeşidinin kuru ot verimi için saklandığı bez çuval 56

4.6 Tohum Verimi (kg) Bu denemede 3 farklı arıotu çeşidi 4 farklı zamanda ekilerek farklı fotoperiyotların bitkinin tohum verimi üzerine etkileri belirlenmiştir. Çalışma sonuçlarına ait varyans analiz sonuçları çizelge 4.11 de verilmiştir. Elde edilen veriler incelendiğinde farklı zamanlarda arıotu ekilmesinin bitkinin tohum verimi üzerinde istatistiksel olarak önemli (p<0.01) etkisi olduğu görülmüştür. Buna karşın çeşitlerin farklı olması ve çeşit zaman interaksiyonun bitkinin tohum verimi üzerinde istatistiksel olarak önemli bir etkisinin olmadığı görülmüştür. Çizelge 4.11 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarının tohum verimine ait varyans analizi sonuçları Faktörler S.D K.O F değeri Çeşit 2 254.083 2.900 Ekim Zamanı 3 14242.667 162.567 ** Çeşit Zaman 6 57.861 0.660 Hata 24 87.611 Genel toplam 35 ** 0.01 düzeyinde önemli Yapılan çalışma sonucunda farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarına ait ortalama tohum verimleri arasındaki önem düzeyini belirlemek için Duncan testi uygulanmıştır. Sonuçlar çizelge 4.12 de verilmiştir. Çizelge 4.12 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarının ortalama tohum verimine ait Duncan testi sonuçları Ekim Zamanları Tohum Verimi (kg/da) Çeşitler Balo Enton Sağlamtimur Ortalamalar 14 Mart 90.33 106.33 88.66 95.11a 31 Mart 64.00 72.00 59.33 65.11b 16 Nisan 56.66 61.33 57.33 58.44b 30 Nisan 0.00 0.00 0.00 0.00c Ortalamalar 52.75 59.91 51.33 Farklı harflerle gösterilen ortalamalar arasında Duncan testine göre 0.01 düzeyinde önemli farklılıklar bulunmaktadır 57

Çizelge 4.12 incelendiğinde farklı zamanlarda arıotu ekiminin bitkinin tohum verimi üzerinde önemli farklara neden olduğu görülmektedir. 14 Mart, 31 Mart, 16 Nisan ve 30 Nisan da ekilen her üç çeşide ait en yüksek tohum verim ortalaması sırasıyla 95.11 kg, 65.11 kg, 58 kg, 44 kg, 0 kg olarak hesaplanmıştır. Buna göre 1. dönemde ekilen bitkilerden en yüksek verim elde edilirken 4. dönemde zamanında ekilen her üç çeşitten hiç tohum alınamamıştır. 1. dönemde ekilen her üç arıotu çeşidine ait tohum veriminin en yüksek olmasının sebebi bitkilerin vejetatif gelişim süresinin uzun olmasıdır. Bitkilerin vejetatif süresinin uzun olması, bir başka değişle toplam fotoperiyot süresinin uzun olması, dal sayısının fazla olmasına neden olmuş, dal sayısının fazla olması da çiçek salkımlarının çok olmasına, dolayısıyla tohum miktarının fazla olmasına neden olmuştur. Buna karşın 30 Nisan da ekilen bitkilerden hiç tohum alınamamasının sebebi; fotoperiyot süresinin uzaması, hava sıcaklığının artması ve nem oranının düşmesi sonucu bitkinin generatif dönemini tamamlamadan kuruması olmuştur (Çizelge 3.2). Tansı vd. (1999), Çukurova Bölgesinde arıotu bitkisini arı merası olarak kullanıldıktan sonra tohum verimini saptamak amacıyla açıkta ve kafesli parsellerde yürüttükleri çalışmada sırasıyla 51.50 kg/da ve 19.10 kg/da tohum elde edildiğini tespit etmişlerdir. Başbağ vd. (2001) 1996 ve 1997 yılları arasında Diyarbakır koşullarında kışlık ara ürün olarak yetiştirdikleri arıotundan 21.00-27.00 kg/da arasında tohum elde etmişlerdir. Kızılşimşek ve Ateş (2004), Kahramanmaraş şartlarında yaptıkları bir çalışmada arıotunun en yüksek tohum veriminin 86.06 kg/da olarak bulmuşlardır. Akdoğan ve Kır (2020), Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri bölümü deneme alanında 2016-2017 yetiştirme döneminde yürüttükleri çalışmada tohum verimi 43.60-90.40 kg/da olduğunu belirlemişlerdir. Yaptığımız çalışmada 1. dönemde (95.11 kg) ekilen bitkilerden elde edilen tohum verimi, yukarıda belirtilen her dört çalışmadan elde edilen tohum veriminden yüksek bulunurken 2. dönemde (65.11 kg) ve 3. dönemde (58.44 kg) ekilen bitkilerden elde edilen tohumlar diğer çalışmalara benzer bulunmuştur. Çeşitler arasında yapılan karşılaştırmada ortalama tohum verimi sırasıyla en yüksek Enton (59.91 kg), Balo (52.75 kg) ve Sağlamtimur (51.33 kg) dan elde edilmiştir. Çeşit zaman interaksiyonu bakımından en yüksek tohum verimi T1 zamanında ekilen Enton çeşidinden elde edilirken, en düşük tohum verimi T4 zamanında ekilen çeşitlerden elde 58

Tohum Verimi kg/da edilmiştir. Ayrıca Enton bitkisinin ortalama tohum verimi 1, 2, ve 3. dönemde de Balo ve Sağlamtimur çeşitlerinden daha yüksek bulunmuştur (Şekil 4.11). 120 100 80 60 40 20 0 T1 T2 T3 T4 Ekim Zamanı Balo Enton Sağlamtimur Şekil 4.11 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarına ait ortalama tohum verim sonuçları T1: 14 Mart, T2: 31 Mart, T3: 16 Nisan, T4: 30 Nisan Şekil 4.12 Balo çeşidine ait tohumlar 59

4.7 Bin Tane Ağırlığı (g) Bu denemede 3 farklı arıotu çeşidi 4 farklı zamanda ekilerek farklı fotoperiyotların bitkinin 1000 tane ağırlığı üzerine etkileri belirlenmiştir. Çalışma sonuçlarına ait varyans analiz sonuçları çizelge 4.13 te verilmiştir. Buna göre, farklı ekim zamanlarının bitkinin 1000 tane ağırlığı üzerinde istatistiksel olarak önemli (p<0.01) olduğu anlaşılmıştır. Buna karşın bitki çeşitlerinin farklı olması ve çeşit zaman interaksiyonun istatistiksel olarak 1000 tane ağırlığı üzerinde önemli bir etkisinin olmadığı belirlenmiştir. Çizelge 4.13 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarının bin tane ağırlığına ait varyans analiz sonuçları Faktörler S.D K.O F değeri Çeşit 2 0.008 0.737 Ekim Zamanı 3 11.751 1113.289 ** Çeşit Zaman 6 0.007 0.632 Hata 24 0.011 Genel toplam 35 ** 0.01 düzeyinde önemli Yapılan çalışma sonucunda farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarına ait ortalama 1000 tane ağırlığı arasındaki önem düzeyini belirlemek için Duncan testi uygulanmıştır. Sonuçlar çizelge 4.14 te verilmiştir. Çizelge 4.14 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarının ortalama bin tane ağırlığına ait Duncan testi sonuçları Ekim Zamanları Bin Tane Ağırlığı (g) Çeşitler Balo Enton Sağlamtimur 14 Mart 2.23 2.30 2.2 2.26a 31 Mart 2.30 2.26 2.33 2.30a 16 Nisan 2.30 2.20 2.36 2.28a 30 Nisan 0.00 0.00 0.00 0.00b Ortalamalar 1.70 1.69 1.74 Farklı harflerle gösterilen ortalamalar arasında Duncan testine göre 0.01 düzeyinde önemli farklılıklar bulunmaktadır Ortalamalar 60

Tohum Ağırlığı g Çizelge 4.14 incelendiğinde 1. dönem, 2. dönem ve 3. dönemde yapılan arıotu ekiminin bitkinin 1000 tane ağırlığı üzerinde önemli farklara neden olmadığı görülmüştür. Ancak 4. dönemde ekilen her 3 bitki çeşidi çiçek açmalarına rağmen generatif periyotlarını tamamlayamadığından tohum oluşumu gerçekleşmemiştir. Akdoğan ve Kır (2020), Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri bölümü deneme alanında 2016-2017 yetiştirme döneminde yürüttükleri çalışmada farklı fosfor dozlarının arıotu tohum verimi üzerindeki etkilerini incelenmişlerdir. Yapılan çalışma sonucunda bin tane ağırlığı 2.330-2.077g aralığında tespit edilmiştir. Yaptığımız çalışmada tohum elde ettiğimiz 1. dönem, 2. dönem ve 3. döneme ait ortalama 1000 tane ağırlıkları sırasıyla 2.26 g, 2.30 g ve 2.26 g bulunmuştur. Elde ettiğimiz sonuçlar Akdoğan ve Kır ın bulduğu sonuçlara oldukça yakın çıkmıştır. Çeşitler arasında yapılan karşılaştırılmada aralarında fark istatistiksel olarak önemli olmamakla birlikte, ortalama 1000 tane ağırlığı sırasıyla en yüksek Sağlamtimur (1.74 g), Balo (1.70 g) ve Enton (1.69 g) olarak hesaplanmıştır. Çeşit zaman interaksiyonları karşılaştırıldığında en yüksek ve en düşük 1000 tane ağırlığı sırasıyla 3. dönemde ekilen Sağlamtimur (2.36 kg/da) ve 4. dönemde ekilen Balo, Enton ve Sağlamtimur çeşitlerinde (0 kg/da) hesaplanmıştır. (Şekil 4.13). 2.5 2 1.5 1 0.5 0 T1 T2 T3 T4 Ekim Zamın Balo Enton Sağlamtimur Şekil 4.13 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarına ait ortalama bin tane ağırlığı sonuçları T1: 14 Mart, T2: 31 Mart, T3: 16 Nisan, T4: 30 Nisan 61

4.8 Bitki Boyu (cm) Çalışmada 3 farklı arıotu çeşidi 4 farklı zamanda ekilerek farklı fotoperiyotların bitkinin boylanması üzerine etkileri belirlenmiştir. Çalışma sonuçlarına ait varyans analiz sonuçları çizelge 4.15 te verilmiştir. Bu veriler incelendiğinde çeşitlerin farklı olması ve farklı zamanlarda ekim işleminin yapılması istatistiksel olarak %1 (p<0.01), çeşit zaman interaksiyonu ise %5 (p<0.05) önemli olduğu belirlenmiştir. Çizelge 4.15 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarının bitki boyuna ait varyans analiz sonuçları Faktörler S.D K.O F değeri Çeşit 2 107.592 50.784 ** Ekim Zamanı 3 300.350 141.767 ** Çeşit Zaman 6 5.736 2.707 * Hata 24 2.119 Genel toplam 35 ** 0.01 düzeyinde önemli * 0.05 düzeyinde önemli Yapılan çalışma sonucunda farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarına ait ortalama bitki boyları arasındaki önem düzeyini belirlemek için Duncan testi uygulanmıştır. Sonuçlar çizelge 4.16 da verilmiştir. Çizelge 4.16 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarının ortalama bitki boyuna ait Duncan testi sonuçları Bitki Boyu (cm) Ekim Zamanları Çeşitler Balo Enton Sağlamtimur Ortalamalar 14 Mart 50.70a 44.46b 44.00b 46.38 31 Mart 39.46c 37.13cd 31.60e 36.06 16 Nisan 37.53cd 33.80e 33.20e 34.84 30 Nisan 36.43d 33.86e 31.63e 33.97 Ortalamalar 41.03 37.31 35.10 Farklı harflerle gösterilen ortalamalar arasında Duncan testine göre 0.05 düzeyinde önemli farklılıklar bulunmaktadır Çizelge 4.16 incelendiğinde farklı zamanlarda arıotu ekiminin bitkinin boylanması üzerinde önemli farklara neden olduğu anlaşılmaktadır. 4 farklı ekim zamanı karşılaştırıldığında her üç çeşide ait en yüksek bitki boyu ortalaması 14 Mart (46.33 62

cm) ta ekilen bitkilerden görülürken en düşük boy ortalaması 30 Nisan (33.97 cm) da ekilen bitkilerde görülmüştür. 31 Mart ve 16 Nisan da ekilen bitkilerin ortalama bitki boyu ise sarısıyla 36.06 cm ve 34.84 cm olarak hesaplanmıştır. Coşkun ve Sağlamtimur (2000), GAP Bölgesi koşullarında arıotu ve buğdayın birlikte yetiştirilme olanaklarını belirlemek için yaptıkları çalışmada arıotunun boy ortalamasını 67.35-81.08 cm aralığında olduğunu belirtmişlerdir. Okant (2019), Şanlıurfa ilinde 2016-2017 yılının kış sezonunda yaptığı bir araştırmada değişik tohum miktarlarının (1.00, 1.50, 2.00 ve 2.50 kg da) arıotunun bitkisel özellikleri üzerine etkisini belirlemek amacıyla yaptığı çalışmada bitki boyu ortalamasını 48.50-60.20 cm aralığında bulmuştur. Akbay vd. (2020) tarafından Kahramanmaraş ekolojik koşullarında, 2017-2018 yılı farklı vejetasyon dönemlerinde (tomurcuklanma, %50 çiçeklenme ve tam çiçeklenme) hasat edilen arı otunun (Phacelia tanacetifolia Benth.) bitki boyu ortalamasını 40.03-83.12 cm olduğunu belirtmişlerdir. Yaptığımız çalışmada elde ettiğimiz veriler (33.97-46.38 cm) Coşkun ve Sağlamtimur, Akbay vd. ve Okant ın bulduğu değerlerden daha düşük bulunmuştur (Çizelge 4.16). Ekim zamanı geciktikçe bitki boy ortalamasının kısalmasının nedeni, fotoperiyot süresinin ve hava sıcaklığının artmasının bağlı olarak bitkilerin vejetatif dönemini tamamlamadan generatif döneme geçmesi olduğu belirlenmiştir (Çizelge 3.2). Çeşitler arasındaki boy ortalamaları karşılaştırıldığında en yüksek boy ortalaması Balo (41.03 cm) çeşidinde olduğu görülürken en düşük boy ortalaması Sağlamtimur (35.10 cm) çeşidinde görülmüştür. Enton çeşidinin ortalama bitki boyu ise 37.31 cm olarak hesaplanmıştır. Ayrıca yapılan çalışmada en yüksek bitki boyu 14 Mart ta ekilen Balo (50.70 cm) çeşidinde, en düşük boylanma ise 31 Mart zamanında ekilen Sağlamtimur (31.60 cm) çeşidinde görülmüştür (Şekil 4.14). 63

Bitki Boyu cm 60 50 40 30 20 10 0 T1 T2 T3 T4 Ekim Zamın Balo Enton Sağlamtimur Şekil 4.14 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarına ait ortalama bitki boyu sonuçları T1: 14 Mart, T2: 31 Mart, T3: 16 Nisan, T4: 30 Nisan 4.9 Ham Protein Oranı (%) Yaptığımız çalışmada 3 farklı arıotu çeşidi 4 farklı zamanda ekilerek farklı fotoperiyotların ham protein oranı üzerine etkileri belirlenmiştir. Çalışma sonuçlarına ait varyans analiz sonuçları çizelge 4.17 de verilmiştir. Yapılan incelemede farklı zamanlarda arıotu ekilmesi, çeşitlerin farklı olması ve çeşit zaman interaksiyonun bitkinin ham protein oranı üzerinde istatistiksel olarak önemli olmadığı görülmüştür. Çizelge 4. 17 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarının ham protein oranına ait varyans analiz sonuçları Faktörler S.D K.O F değeri Çeşit 2 0.088 0.824 Ekim Zamanı 3 0.444 0.414 Çeşit Zaman 6 0.171 0.884 Hata 24 0.448 Genel toplam 35 64

Yapılan çalışma sonucunda farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarına ait ortalama ham protein oranları çizelge 4.18 de verilmiştir. Çizelge 4.18 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarının ortalama ham protein oranlarına ait Duncan testi sonuçları Ekim Zamanları Ham Protein Oranı (%) Çeşitler Balo Enton Sağlamtimur Ortalamalar 14 Mart 10.64 11.10 10.95 10.89 31 Mart 11.47 10.99 10.82 11.10 16 Nisan 11.21 11.45 11.35 11.34 30 Nisan 11.36 11.50 11.24 11.37 Ortalamalar 11.17 11.26 11.09 Çizelge 4.18 incelendiğinde farklı zamanlarda arıotu ekilmesinin bitkinin ham protein oranı üzerinde önemli bir değişikliğe neden olmadığı görülmüştür. 4 farklı zaman arasında yapılan karşılaştırmada en yüksek ham protein değerleri sırasıyla 30 Nisan (%11.37), 16 Nisan (%11.34), 31 Mart (%11.10) ve 14 Mart (%10.89) ta yapılan ekimlerden elde edildiği görülmüştür. Ateş vd. (2010), Tekirdağ şartlarında yetiştirilen arıotunun besleme değeri üzerine yaptığı çalışmada en yüksek ham protein oranını %13.22 olarak bulmuştur. Okant (2019), Şanlıurfa ilinde 2016-2017 yılının kış sezonunda yaptığı bir araştırmada değişik tohum miktarlarının (1.0, 1.5, 2.0 ve 2.5 kg da) arıotunun bitkisel özellikleri üzerine etkisini belirlemek amacıyla yaptığı çalışmada ham protein oranının %11.5-12.9 arasında değişim gösterdiğini saptamıştır. Bu çalışmada farklı dönemlerde ekilen arıotunun ortalama ham protein oranları %10.64-11.50 aralığında bulunmuştur (Çizelge 4.18). Bulduğumuz bu değerler Ateş vd. ile Okant ın bulduğu değerlerden daha düşük olduğu belirlenmiştir Çeşitler arasında yapılan karşılaştırmada ortalama ham protein oranı sırasıyla en fazla Enton (%11.26), Balo (%11.17) ve Sağlamtimur (%11.09) çeşitlerinden elde edilmiştir. Ekim zamanı x çeşit interaksiyonunda en yüksek ve en düşük ham protein oranı sırasıyla 30 Nisan (%11.50) da ekilen Enton ve 14 Mart (%10.64) ta ekilen Balo çeşidinde olduğu görülmüştür (Şekil 4.15). 65

Oran % 11.6 11.4 11.2 11 10.8 10.6 10.4 10.2 T1 T2 T3 T4 Ekim Zamanı Balo Enton Sağlamtimur Şekil 4. 15 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarına ait ortalama ham protein oranı değerleri T1: 14 Mart, T2: 31 Mart, T3: 16 Nisan, T4: 30 Nisan 4.10 Ham Protein Verimi Çalışmada 3 farklı arıotu çeşidi 4 farklı zamanda ekilerek farklı fotoperiyotların ham protein verimi üzerine etkileri belirlenmiştir. Çalışma sonuçlarına ait varyans analiz sonuçları çizelge 4.19 te verilmiştir. Yapılan incelemede farklı zamanlarda arıotu ekilmesi ve çeşitlerin farklı olması bitkinin ham protein verimi üzerinde istatistiksel olarak önemli (p<0.01) bulunurken çeşit zaman interaksiyonun önemli olmadığı belirlenmiştir. Çizelge 4. 19 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarının ham protein verimine ait varyans analiz sonuçları Faktörler S.D K.O F değeri Çeşit 2 102.379 8.557 ** Ekim Zamanı 3 1149.962 96.114 ** Çeşit Zaman 6 19.051 1.592 Hata 24 11.965 Genel toplam 35 ** 0.01 düzeyinde önemli 66

Yapılan çalışma sonucunda farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarına ait ortalama protein verimleri çizelge 4.20 te verilmiştir. Çizelge 4. 20 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarının ortalama ham protein verimine ait Duncan testi sonuçları Ekim Zamanları Ham protein verimi (kg/da) Çeşitler Balo Enton Sağlamtimur Ortalamalar 14 Mart 65.04 56.58 53.83 58.48a 31 Mart 49.48 44.78 42.79 45.68c 16 Nisan 52.46 51.02 48.44 50.64b 30 Nisan 31.38 33.45 29.96 31.60d Ortalamalar 49.59a 46.46b 43.75b Farklı harflerle gösterilen ortalamalar arasında Duncan testine göre 0.01 düzeyinde önemli farklılıklar bulunmaktadır Çalışma sonucunda 14 Mart, 31 Mart, 16 Nisan ve 30 Nisan da ekilen arıotunun ham protein verimi sırasıyla 58.48 kg/da, 45.68 kg/da, 50.64 kg/da ve 31.60 kg/da olarak belirlenmiştir. Balo, Enton ve Sağlamtimur çeşitlerinin ortalama protein verimleri ise sırasıyla 49.59, 46.46 ve 43.75 kg/da belirlenmiştir (Çizelge 4.20). Özkan ve Sevimay (2018) 2013 ve 2014 yıllarında yaptıkları çalışmada arıotuna ait ham protein verimini sırasıyla 47.16-95.16 kg/da ve 39.56-96.13 kg/da olarak bulmuşlardır. Yılmaz ve Albayrak (2017) 2014 ve 2015 yıllarında Eskişehir koşullarında yaptıkları çalışmada ortalama en yüksek ham protein verimini 98.01 kg/da olarak belirlemişlerdir. Yaptığımız çalışmada elde ettiğimiz veriler, Özkan ve Sevimay ile Yılmaz ve Albayrak ın bulduğu değerlere paralellik gösterdiği belirlenmiştir. Şekil 4.16 incelendiğinden ekim zamanı geciktikçe ham protein veriminin azaldığı görülmüştür. Bunun sebebi fotoperiyot süresinin ve hava sıcaklığının artmasının sonucu bitkilerin vejetatif dönemini tamamlamadan generatif döneme geçmesine bağlı olarak kuru ot verimindeki azalma olmuştur. 67

Verim kg/da 70 60 50 40 30 20 10 0 T1 T2 T3 T4 Ekim Zamanı Balo Enton Sağlamtimur Şekil 4. 16 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarına ait ortalama ham protein verimi sonuçları T1: 14 Mart, T2: 31 Mart, T3: 16 Nisan, T4: 30 Nisan 4.11 Ham Kül Oranı (%) Yapılan çalışmada 3 farklı arıotu çeşidi 4 farklı zamanda ekilerek farklı fotoperiyotların ham kül oranı üzerine etkileri belirlenmiştir. Çalışma sonuçlarına ait varyans analiz sonuçları çizelge 4.21 da verilmiştir. Elde edilen veriler incelendiğinde çeşitlerin farklı olması ve çeşit zaman interaksiyonun arıotunun ham kül oranı üzerine istatistiksel olarak önemli (p<0.01) olduğu anlaşılmaktadır. Ancak arıotunun farklı zamanlarda ekilmesi ham kül oranı üzerine etkisinin önemli olmadığı görülmüştür. Çizelge 4. 21 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarının ham kül oranına ait varyans analiz sonuçları Faktörler S.D K.O F değeri Çeşit 2 6.896 22.110 ** Ekim Zamanı 3 0.459 1.470 Çeşit Zaman 6 1.353 4.338 ** Hata 24 0.312 Genel toplam 35 ** 0.01 düzeyinde önemli 68

Yapılan çalışma sonucunda farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarına ait ortalama ham kül oranı arasındaki önem düzeyini belirlemek için Duncan testi uygulanmıştır. Sonuçlar çizelge 4.22 de verilmiştir. Çizelge 4.22 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarının ortalama ham kül oranına ait Duncan testi sonuçları Ekim Zamanları Ham Kül Oranı (%) Çeşitler Balo Enton Sağlamtimur 14 Mart 11.04ab 9.27de 9.04e 9.78 31 Mart 10.66abc 9.10de 10.38abcd 10.04 16 Nisan 11.50a 8.86e 10.09bcde 10.15 30 Nisan 9.72cde 9.72cde 9.55cde 9.66 Ortalamalar 10.73 9.23 9.76 Farklı harflerle gösterilen ortalamalar arasında Duncan testine göre 0.01 düzeyinde önemli farklılıklar bulunmaktadır Ortalamalar Tüm zamanlar ve çeşitler arasında yapılan incelemede ise en yüksek ve en düşük ham kül oranı sırasıyla 16 Nisan da ekilen Balo (%11.50) ve Enton (%8.86) çeşitlerinde hesaplanmıştır (Şekil 4.17). Çeşit ortalamalarına ait en yüksek ham kül oranı sırasıyla Balo (%10.73), Sağlamtimur (%9.76) ve Enton (%9.23) şeklinde olduğu görülmüştür. Zaman faktörünün bitkinin ham kül oranı üzerinde istatistiksel olarak önemli olmamasına karşın en yüksek ham kül oranı sıralaması 16 Nisan (%10.15), 31 Mart (%10.04), 14 Mart (%9.78) ve 30 Nisan (%9.66) şeklindedir (Çizelge 4.22). Akbay vd. (2020) tarafından Kahramanmaraş ekolojik koşullarında, 2017-2018 yılı farklı vejetasyon dönemlerinde (tomurcuklanma, %50 çiçeklenme ve tam çiçeklenme) hasat edilen arı otunun (Phacelia tanacetifolia Benth.) ham kül oranını %14.05-19.17 aralığında bulmuştur. Yaptığımız çalışmada ise farklı dönemlerde ekilen arıotunun ortalama ham kül oranları %9.66-%10.15 aralığında bulunmuştur. Bu değerler Aybay vd. nin bulduğu değerlerden düşük olduğu görülmüştür. 69

Oran % 12 10 8 6 4 2 0 T1 T2 T3 T4 Ekim Zamanı Balo Enton Sağlamtimur Şekil 4. 17 Ankara koşullarında farklı dönemlerde ekilen farklı arıotlarına ait ortalama ham kül oranı sonuçları T1: 14 Mart, T2: 31 Mart, T3: 16 Nisan, T4: 30 Nisan 70