Bu politikalarımız, jeopolitik konumumuzun avantajları kullanılarak ve ülke gerçekleri ile küresel ölçekli dinamikler çerçevesinde yönetilmektedir.



Benzer belgeler
Dünyada Enerji Görünümü

2015 YILI bütçe sunumu. T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız ın 2015 Yılı Bütçesini TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu na Sunuş Metni

İÇİNDEKİLER TABLO VE ŞEKİLLER...

Türkiye nin Enerji Politikalarına ve Planlamasına Genel Bakış

2016 YILI BÜTÇE SUNUMU. T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Dr. Berat ALBAYRAK ın 2016 Yılı Bütçesini TBMM Genel Kurulu na Sunuş Metni

ÜLKEMİZDE ENERJİ ARZ GÜVENLİĞİ VE ALINAN TEDBİRLER

ÜLKEMİZDE ENERJİ ARZ GÜVENLİĞİ VE ALINAN TEDBİRLER

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARIMIZ VE ELEKTRİK ÜRETİMİ. Prof. Dr. Zafer DEMİR --

Dünyada Enerji Görünümü

ENERJİ KAYNAKLARI ve TÜRKİYE DİYARBAKIR TİCARET VE SANAYİ ODASI

TÜRKİYE NİN RÜZGAR ENERJİSİ POLİTİKASI ZEYNEP GÜNAYDIN ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI ENERJİ İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

2017 YILI BÜTÇE SUNUMU. T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Dr. Berat ALBAYRAK ın 2017 Yılı Bütçesini TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu na Sunuşu

Doç. Dr. Mehmet Azmi AKTACİR HARRAN ÜNİVERSİTESİ GAP-YENEV MERKEZİ OSMANBEY KAMPÜSÜ ŞANLIURFA. Yenilenebilir Enerji Kaynakları

İÇİNDEKİLER SUNUŞ... XIII 1. GENEL ENERJİ...1

ENERJİ VERİMLİLİĞİ (ENVER) GÖSTERGELERİ VE SANAYİDE ENVER POLİTİKALARI

TÜRKIYE NİN MEVCUT ENERJİ DURUMU

Cumali Taştekin EÜAŞ Maden Sahaları Daire Başkanı (V)

AR& GE BÜLTEN Yılına Girerken Enerji Sektörü Öngörüleri

Enerji Verimliliği : Tanımlar ve Kavramlar

ENERJİ. KÜTAHYA

Sayın Arsuz Belediye Başkanım,/ Saygıdeğer Konuşmacılar,/

ENERJİ VERİMLİLİĞİ (EnVer) & KANUNU

KÖMÜRÜN ENERJİDEKİ YERİ

Ülkemizde Elektrik Enerjisi:

ENERJİ ÜRETİMİ VE ÇEVRESEL ETKİLERİ

2013 YILI BÜTÇE SUNUMU

ENERJİ VERİMLİLİĞİ MÜCAHİT COŞKUN

TMMOB Maden Mühendisleri Odası

Yenilebilir Enerji Kaynağı Olarak Rüzgar Enerjisi

Enerji ve İklim Haritası

ELEKTRİK ve PLANLAMA 21. YÜZYILDA PLANLAMAYI DÜŞÜNMEK. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Cengiz GÖLTAŞ 14 Mayıs 2011

KÜRESELLEŞEN DÜNYA GERÇEKLERİ TÜRKİYE NİN ENERJİ GÖRÜNÜMÜ VE TEMİZ TEKNOLOJİLER

(*Birincil Enerji: Herhangi bir dönüşümden geçmemiş enerji kaynağı) Şekil 1 Dünya Ekonomisi ve Birincil Enerji Tüketimi Arasındaki İlişki

TÜRKİYE ELEKTRİK SİSTEMİ (ENTERKONNEKTE SİSTEM)

Türkiye nin Enerji Teknolojileri Vizyonu

AR& GE BÜLTEN. Enerjide Yeni Ufuklara

Enervis H o ş g e l d i n i z Ekim 2015

Yenilenebilir Enerji Kaynaklarımız ve Mevzuat. Hulusi KARA Grup Başkanı

TÜRKİYE ELEKTRİK İLETİM SİSTEMİNDE RÜZGÂR ENERJİ SANTRALLERİ TEİAŞ

T.C. ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI Petrol İşleri Genel Müdürlüğü GENEL GÖRÜNÜM. Selami İNCEDALCI Genel Müdür

TÜRKİYE DOĞAL GAZ PİYASASI GENEL GÖRÜNÜMÜ

TÜRKİYE NİN DOĞALGAZ POTANSİYELİ

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR ALANINDAKİ GELİŞMELER ( )

AR& GE BÜLTEN. Ülkemiz önemli maden yataklarına sahip olup belirli madenlerde kendine yetebilen ender ülkelerden birisidir.

TÜRKİYE RÜZGAR ENERJİSİ POTANSİYELİ. Mustafa ÇALIŞKAN EİE - Yenilenebilir Enerji Kaynakları Şubesi Müdür Vekili

TÜRKİYE'DE YENİLENEBİLİR ENERJİ

Dünya Enerji Görünümü Dr. Fatih BİROL Uluslararası Enerji Ajansı Baş Ekonomisti Ankara, 25 Aralık 2012

Rüzgar Enerji Santralleri Yatırım Deneyimleri. Kenan HAYFAVİ Genel Müdür Yardımcısı

Yenilenebilir olmayan enerji kaynakları (Birincil yahut Fosil) :

TTGV Enerji Verimliliği. Desteği

Azerbaycan Enerji Görünümü GÖRÜNÜMÜ. Hazar Strateji Enstitüsü Enerji ve Ekonomi Araştırmaları Merkezi.

ENERJĠ VE TABĠĠ KAYNAKLAR BAKANLIĞI HĠZMETLERĠ [ ] 1

TÜRKİYE de ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME KURUMU UYGULAMA POLİTİKALARI

TÜRKİYE DE ENERJİ SEKTÖRÜ SORUNLAR ve ÇÖZÜM ÖNERİLERİ. 25 Kasım 2015

Doğal Gaz Piyasasındaki Hedef Model Ne?

2013 SEKTÖR RAPORU TEMSAN TÜRKİYE ELEKTROMEKANİK SANAYİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Yakın n Gelecekte Enerji

Türkiye nin Elektrik Enerjisi Üretimi Kaynaklı Sera Gazı Emisyonunda Beklenen Değişimler ve Karbon Vergisi Uygulaması. Mustafa ÖZCAN, Semra ÖZTÜRK

2ME ENDÜSTRİYEL TESİSLER MADENCİLİK LTD.ŞTİ EMİN BİLEN (TEMMUZ 2017-İSTANBUL)

Ön Değerlendirme Raporu 16/04/2010. halka arz

5 Mayıs 2010 Mersin Üniversitesi. KORAY TUNCER MMO Enerji Birimi / Teknik Görevli Makina Yüksek Mühendisi

Türkiye Doğal Gaz Piyasası

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI

BİYOKÜTLE ENERJİ SANTRALİ BİOKAREN ENERJİ

Türkiye nin Enerji Görünümü Işığında Doğalgaz Piyasasının Liberalizasyonu

ENERJİ ALTYAPISI ve YATIRIMLARI Hüseyin VATANSEVER EBSO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Enerji ve Enerji Verimliliği Çalışma Grubu Başkanı

2013/101 (Y) BTYK nın 25. Toplantısı. Üstün Yetenekli Bireyler Stratejisi nin İzlenmesi [2013/101] KARAR

ŞİRKET HAKKINDA Şirket: Ortaklar: Yönetim / Ekip Toplam Çalışan Sayısı: Açıklama:

TÜRKİYE NİN HİDROLİK ENERJİ KAYNAKLARI VE EÜAŞ IN BÖLGEMİZE KATKISI

Fatih YAZITAŞ Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü Yeni Teknolojiler ve Destek Daire Başkanı

Türkiye Rüzgar Enerjisi Sektör Toplantısı ( TÜRES 2017/1 )

2012 SEKTÖR RAPORU TEMSAN TÜRKİYE ELEKTROMEKANİK SANAYİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

ENERJİ VERİMLİLİĞİ. Etüt Çalışmaları ve Yasal Durum. Erdal ÇALIKOĞLU Sanayide Enerji Verimliliği Şube Müdürü V.

YURT DIŞI YATIRIMLAR POLAT YETER

Türkiye nin Enerji Görünümü Işığında Doğalgaz Piyasasının Liberalizasyonu

4646 SAYILI DOĞAL GAZ PİYASASI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI TASLAĞI İLE ÖNGÖRÜLEN DÜZENLEMELER

TÜRKİYE KÖMÜR İŞLETMELERİ KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ PAZARLAMA SATIŞ DAİRE BAŞKANLIĞI 2006; EYLÜL ANKARA. Mustafa AKTAŞ

YENİLENEBİLİR ENERJİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Türkiye Güneş Enerjisi Geleceği Solar TR2016, 06 Aralık

Elektrik Enerji Sistemlerinin Ekonomik İşletilmesi ve Enerji Verimliliği

KÜRESELLEŞEN DÜNYA GERÇEKLERİ TÜRKİYE NİN ENERJİ GÖRÜNÜMÜ VE TEMİZ TEKNOLOJİLER

NÜKLEER ENERJİ. Dr. Abdullah ZARARSIZ TMMOB-Fizik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı

EPDK NIN DOĞAL GAZ PİYASASI ÜZERİNDEKİ SON DÖNEM DÜZENLEMELERİ

SANAYİDE VE KOBİ LERDE ENERJİ VERİMLİLİĞİNİN ARTIRILMASI PROJESİ HAZIRLIK ÇALIŞTAYI. Dr. Mehmet DUYAR

qwertyuiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçq wertyuiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçqw ertyuiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçqwer tyuiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçqwerty

2014 Yılı Petrol Arama - Üretim Faaliyetleri

SOCAR TÜRKİYE Türkiye de Entegre Enerji

TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI. OLGUN SAKARYA / SBF-ANKARA EMO Enerji Birim Koordinatörü 1

GDF SUEZ de Su Ayak İzi ve Su Risklerinin Yönetimi. Peter Spalding: HSE Manager, GDF SUEZ Energy International April 2015

TÜRKİYE DOĞAL GAZ MECLİSİ KIŞ DÖNEMİ DOĞAL GAZ GÜNLÜK PUANT TÜKETİM TAHMİNİ VE GELECEK YILLARA İLİŞKİN ALINMASI GEREKEN TEDBİRLER

LİNYİTLERİMİZ ENERJİ İHTİYACIMIZI KARŞILAR MI?

Türkiye nin Enerji Görünümü Işığında Doğalgaz Piyasasının Liberalizasyonu

Türkiye de Yenilenebilir Enerji Piyasası. Dünya Bankası Shinya Nishimura 28 Haziran 2012

Yenilenebilir Enerji Kaynaklarından Elektrik Üretimi. Hakan Şener AKATA ETK Uzm. Yard.

Hidroelektrik Enerji. Enerji Kaynakları

Yeniden Yapılanma Süreci Dönüşüm Süreci

DÜNYA VE ÜLKEMİZ ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR GÖRÜNÜMÜ

Bölgesel Güç Olma Yolunda Türkiye nin Enerji Görünümü ve Doğalgaz Piyasasının Liberalizasyonu

Türkiye de Rüzgar Enerjisi. 1

YURTDIŞI MÜTEAHHİTLİK HİZMETLERİ

2012 ve Sonrası için Türkiye nin Kömür Performansı. Türkiye Madencilik Zirvesi Alp Gürkan, Yönetim Kurulu Başkanı.

Transkript:

STRATEJİ GELİŞTİRME BAŞKANLIĞI 13 Aralık 2013

GİRİŞ Ülkemizin son 10 yılda yaşadığı yüksek ekonomik gelişme ve artan refah seviyesinin sonucu olarak enerji sektörünün her alanında hızlı bir talep artışı olmaktadır. Türkiye, İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ülkeleri içerisinde geçtiğimiz 10 yıllık dönemde enerji talep artışının en hızlı gerçekleştiği ülke durumundadır. Gelecek 10 yılda da enerji talebinin 2 katına çıkmasını bekliyoruz. Enerji ve tabii kaynaklar alanını yönetirken, dışa bağımlılığı azaltmak, iki katına çıkacak olan enerji talep artışını sorunsuz karşılamak ve arz güvenliğini sağlamak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Enerji arz güvenliğinden kaynaklanan riskleri azaltmak ve enerjinin daha verimli üretilmesini ve kullanılmasını sağlamak amacıyla serbest piyasa şartlarının oluşturulması ve rekabete dayalı yatırım ortamının geliştirilmesi, enerji sektöründeki önemli talep artışını karşılamada başlıca stratejilerimiz olmaya devam edecektir. Ülkemizin enerji talebini karşılamak için sınırlı olan doğal kaynaklarımızı rasyonel bir şekilde kullanmaya, yeni teknolojilerle enerji üretimini çeşitlendirmeye ve mevcut teknolojilerin verimliliğini arttırmaya, alternatif enerji kaynaklarını değerlendirmeye yönelik politika ve stratejilerin uygulanmasına büyük bir önem veriyoruz. Ayrıca, enerji ithalatımızın azaltılması noktasında toplumda enerji verimliliği bilincinin yerleştirilmesi ve geliştirilmesi de politikalarımızda ayrı bir önem taşıyor. Bakanlığımız, ülkemiz yer altı kaynaklarının ülke ekonomisine yüksek katma değer sağlayacak şekilde değerlendirilmesini amaçlayarak çalışmalarını bu doğrultuda yoğunlaştırmaktadır. Madencilik sektörünün milli gelir içindeki payını arttırmak ve madencilik faaliyetlerinin çevreye zarar vermeyecek şekilde yürütülmesini sağlamak madencilik sektörüne ilişkin temel stratejilerimizdir. Türkiye, son 10 yıldır bölgesindeki birçok önemli projede yer alan bir ülke haline gelmiştir. Doğusundaki kaynakların batıya ulaştırılmasında güvenli bir liman ve köprü konumunda olan ülkemizin enerjide 2023 hedeflerini belirledik ve bu hedefler doğrultusunda ilerliyoruz. 1

1. ENERJİ POLİTİKA VE STRATEJİLERİMİZ Bakanlığımız, ülkemiz adına çok önemli uluslararası projeleri yürütmekle birlikte ülkemizin enerji altyapı yatırımlarının gerçekleştirilmesi ve enerji piyasalarının rekabete dayalı olarak yeniden yapılandırılması sürecini yönetmekte olup enerji ve maden kaynaklarını verimli, etkin, güvenli, zamanında ve çevreye duyarlı şekilde değerlendirerek dışa bağımlılığı azaltmayı ve ülke refahına en yüksek katkıyı sağlamayı görev edinmiştir. Enerji arz güvenliğinden kaynaklanan riskleri azaltmak ve enerjinin daha verimli üretilmesini ve kullanılmasını sağlamak amacıyla serbest piyasa şartlarının oluşturulması ve rekabete dayalı yatırım ortamının geliştirilmesi, enerji sektöründeki önemli talep artışını karşılamada başlıca stratejilerimiz olmaya devam edecektir. Strateji ve politikalarımız; enerji arz güvenliği, alternatif enerji kaynakları, kaynak çeşitliliği, yerli kaynakların ekonomiye kazandırılması, sürdürülebilirlik, enerji piyasalarında serbestleşme ve enerji verimliliği temellerine dayanmaktadır. Bu politikalarımız, jeopolitik konumumuzun avantajları kullanılarak ve ülke gerçekleri ile küresel ölçekli dinamikler çerçevesinde yönetilmektedir. Enerji arz güvenliğini esas alan temel strateji ve politikalarımız; Yerli kaynaklara öncelik vermek suretiyle kaynak çeşitliliğini sağlamak, Yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji arzı içindeki payını arttırmak, Enerji verimliliğini artırmak, Serbest piyasa koşullarına tam işlerlik kazandırmak ve yatırım ortamının iyileşmesini sağlamak, Petrol ve doğal gaz alanlarında kaynak çeşitliliğini sağlamak ve ithalattan kaynaklanan riskleri azaltacak tedbirleri almak, Jeostratejik konumumuzu etkin kullanarak, enerji alanında bölgesel işbirliği süreçleri çerçevesinde ülkemizi enerji koridoru ve terminali haline getirmek, 2

Enerji ve tabii kaynaklar alanlarındaki faaliyetlerin çevreye duyarlı halde yürütülmesini sağlamak, Doğal kaynaklarımızın ülke ekonomisine katkısını artırmak, Endüstriyel hammadde, metal ve metal dışı madenlerimizin üretimlerini arttırarak yurt içinde değerlendirilmesini sağlamak, Maliyet, zaman ve miktar yönlerinden enerjiyi tüketiciler için erişilebilir kılmak şeklinde özetlenebilir. Bakanlığımızca; enerji sektöründeki gelişmeler dikkatle izlenmekte ve bunun neticesinde gerekli tedbirler alınmaktadır. Ülkemiz enerji arz güvenliğinin sağlanmasına büyük önem verilmekte, artan enerji talebi dikkate alınarak enerji arz güvenliğimize yönelik politikalar çerçevesinde çalışmalarımız sürdürülmektedir. Bu bağlamda, enerji arz güvenliğinden kaynaklanan riskleri azaltmak için; Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına öncelik verilerek kaynak çeşitlendirmesinin sağlanması, Serbest piyasa unsurlarının işlevselliğinin artırılması, Yatırım ve ticaret ortamının iyileştirilmesi, Enerji sektörünün sürdürülebilirliğini temin etmek amacıyla enerji kaynaklarının, taşıma güzergâhlarının ve enerji teknolojilerinin çeşitlendirilmesi, Ülkemiz yeraltı ve yerüstü kaynaklarının ülke ekonomisine yüksek katma değer sağlayacak şekilde değerlendirilmesi, Enerji arz ve talep zincirinin her halkasında enerji verimliliğinin artırılması, Sahip olduğumuz jeopolitik konumun etkin şekilde kullanılmasıyla ülkemizin enerji koridoru haline getirilmesi, 3

Elektrik arz güvenliğine katkı sağlamak ve yeterli enerjinin kesintisiz ve kaliteli bir şekilde temini açısından komşu ülkelerle enterkoneksiyonların sağlanması, Türkiye nin daha şeffaf bir piyasaya kavuşması ve enerji terminali olabilmesi yolunda enerji borsası ve uluslararası piyasa entegrasyonu projelerinin hayata geçirilmesi, Nükleer enerjinin sisteme entegrasyonu, Ülkemizin enerji alanındaki dışa bağımlılığının azaltılarak enerji maliyetlerinin ülke ekonomisi içindeki payının düşürülmesi ve cari açığın azaltılması, Enerji diplomasisi kapsamında uluslararası işbirliğinin geliştirilmesi yönündeki çalışmalarımız devam etmektedir. 4

2. DÜNYA ENERJİ GÖRÜNÜMÜ Dünyada nüfus artışı, kentsel gelişim ve sanayileşmeye paralel olarak birincil enerji tüketimi de giderek artmaktadır. Nüfus ve gelir artışı, enerji tüketiminin artmasına neden olan temel etkenlerin başında gelmektedir. Yapılan projeksiyonlar, 2030 yılında dünya nüfusunun 8,3 milyara yükseleceğini göstermektedir. Bu durum, 1,3 milyar insana daha enerji arzı sağlanması gerektiğini ortaya koymaktadır. Öngörülen nüfus artışının yüzde 90 ından fazlasının OECD dışı ülkelerden kaynaklanacağı tahmin edilmektedir. Söz konusu ülkelerin, gelişmekte olan sanayi ve kentleşmelerine bağlı olarak küresel Gayri Safi Hâsıla artışına yüzde 70 ve küresel enerji talep artışına yüzde 90 ın üzerinde katkı sağlayacağı öngörülmektedir. Dünya Nüfus, Gelir ve Birincil Enerji Talebi İlişkisi Nüfus Gelir Birincil Enerji Uluslararası Enerji Ajansı nın (UEA) tahminlerine göre 12,7 milyar ton eşdeğer petrol (TEP) olan dünya birincil enerji talebinin 2035 yılında; - Mevcut enerji politikaları ile devam senaryosuna göre yüzde 47 oranında artışla 18,7 milyar TEP, - Yeni politikalar senaryosuna göre yüzde 35 oranında artış ile 17,2 milyar TEP, - 450 ppm senaryosuna göre yüzde 16 oranında bir artışla 14,8 milyar TEP e ulaşması beklenmektedir. 5

Söz konusu senaryoların tamamına göre 2035 yılına kadar olan dönemde fosil yakıtların (petrol, doğal gaz, kömür) payları nispeten azalmakla birlikte, bu yakıtlar hâkim kaynaklar olmaya devam edecektir. Milyon TEP 2035 Yılı Enerji ve İklim Senaryolarına Göre Dünya Birincil Enerji Talebi Projeksiyonları 12,7 Milyar TEP Mevcut Politikalar Senaryosu (18,7 Milyar TEP) Yeni Politikalar Senaryosu (17,2 Milyar TEP) 450 ppm* Senaryosu (14,8 Milyar TEP) * Atmosferde bir milyon partikül içerisinde Dünya birincil enerji kaynaklarının yüzde 81 ini oluşturan fosil yakıtların 2035 yılındaki payı, mevcut enerji politikaları ile devam senaryosuna göre yüzde 80 e, yeni politikalar senaryosuna göre yüzde 75 e ve 450 ppm senaryosuna göre yüzde 63 e düşecektir. Uluslararası Enerji Ajansı projeksiyonlarına göre 2035 yılı birincil enerji talebinde kömürün payı, mevcut politikalar ile devam edilmesi durumunda yüzde 30, yeni politikalar senaryosuna göre yüzde 25 ve 450 ppm senaryosuna göre yüzde 16 dır. Petrolün ve doğalgazın payı her üç senaryoda da önemli derecede farklılıklar göstermemekte ve petrolün payının yüzde 27 ve doğal gazın payının yüzde 23 olacağı tahmin edilmektedir. 6

Nükleer enerjinin birincil enerji kaynakları içinde payı yüzde 5,6 iken, 2035 yılında mevcut enerji politikaları ile devam senaryosuna göre yüzde 6 ya, yeni politikalar senaryosuna göre yüzde 7 ye ve 450 ppm senaryosuna göre % 11 e çıkması beklenmektedir. Projeksiyonlar, nükleer enerjinin enerji kaynakları içindeki payını arttıracağını göstermektedir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının 2035 yılındaki payının, mevcut politikalar senaryosuna göre yüzde 14 oranında, yeni politikalar senaryosuna göre yüzde 17 ve 450 ppm senaryosuna göre ise yüzde 26 olacağı beklenmektedir. 2035 Yılı Birincil Enerji Talebi Projeksiyonu (UEA, 2012) Birincil Enerji Tüketiminin Bölgelere, Kaynaklara ve Sektörlere Göre Dağılımı Projeksiyonlar, enerji tüketimindeki artışın yüzde 93 ünün OECD üyesi olmayan ülkelerden kaynaklanacağını göstermektedir. Elektrik üretimi için kullanılan enerji miktarının 2030 yılına kadar yıllık ortalama yüzde 2,1 olmak üzere yüzde 49 oranında artacağı beklenmekte olup bu artış, küresel birincil enerji büyüme oranının yüzde 57 sine karşılık gelmektedir. Sanayide kullanılan birincil enerji tüketiminde yüzde 31 oranında artış öngörülmekte olup bu oran, dünya birincil enerji büyüme oranının yüzde 7

25 ini oluşturmaktadır. 2030 yılına kadar olan süreçte; yenilenebilir kaynaklar yıllık ortalama yüzde 7,6 büyüme payları ile en hızlı büyüme oranına sahip enerji kaynaklarıdır. Nükleer enerji yıllık ortalama yüzde 2,6 ve hidroelektrik yıllık ortalama yüzde 2,0 büyüme oranına sahip olacaktır. Bu iki kaynağın büyüme oranı, toplam birincil enerjinin büyüme oranından daha fazladır. Fosil yakıtlar arasında en fazla büyüme oranına sahip olan kaynak yıllık ortalama yüzde 2 büyüme oranı ile doğalgazdır. Doğalgazı sırasıyla yıllık ortalama yüzde 1,2 büyüme oranı ile kömür ve yıllık ortalama yüzde 0,8 büyüme oranı ile petrol izlemektedir. Dünya Enerji Arz ve Talep Projeksiyonları Bazı Ülkelerin Elektrik Üretiminin Kaynaklara Göre Dağılımı Dünyada elektrik üretiminde kullanılan kaynakların dağılımları incelendiğinde elektrik üretimi için en yaygın olarak kullanılan kaynağın kömür olduğu görülmektedir. Kömürden sonra en fazla kullanılan kaynak ise doğal gazdır. ABD, Çin, Hindistan ve Almanya da kömür, Rusya da doğalgaz, Fransa da nükleer enerji ve Kanada da yenilenebilir enerji elektrik enerjisi üretiminde en fazla paya sahip olan kaynaklardır. Fransa, Almanya, ABD, Kanada ve Rusya, elektrik üretiminde nükleer enerjiyi önemli oranda kullanan ülkelerdir. 8

Fransa da nükleer enerji elektrik üretiminde yüzde 79 gibi yüksek bir oranla kullanılmaktadır. Hidrolik, güneş enerjisi, rüzgar ve jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynakları ise yüzde 11 lik bir oranla ikinci sırada gelmektedir. Almanya da elektrik üretimi için kullanılan en önemli kaynak kömür olup, elektrik üretiminin yüzde 45 i kömürden, yüzde 17 si nükleerden ve yüzde 15 i yenilenebilir enerjiden sağlanmaktadır. ABD de, başta kömür olmak üzere (yüzde 43), doğalgaz (yüzde 24) ve nükleer enerji (yüzde 19) elektrik üretiminde kullanılan ana kaynaklardır. ABD de bunların yanı sıra, yenilenebilir enerji kaynakları da elektrik üretiminde yüzde 11 lik bir oranla kullanılmaktadır. Kanada da; yenilenebilir enerji, elektrik üretiminde yüzde 61 oranı ile önemli bir paya sahip olup elektrik enerjisinin elde edilmesinde yüzde 14 nükleer enerji, yüzde 12 kömür ve yüzde 10 doğalgaz kullanılmaktadır. Çin ve Hindistan, sırasıyla yüzde 79 ve yüzde 68 olmak üzere yüksek oranlarda kömür kaynakları ile elektrik enerjisi üreten iki ülkedir. Yine her iki ülkede elektrik üretiminde yenilenebilir enerjinin kullanımı yüzde 15 oranlarında ikinci sırada yer almaktadır. Hindistan da doğalgazın payı yüzde 10 iken Çin de doğalgaz ile elektrik üretimi yüzde 2 gibi düşük bir orana sahiptir. Rusya nın elektrik üretiminde en fazla kullandığı kaynak yüzde 49 oranı ile doğalgaz olup diğer kaynaklar; nükleer enerji, yenilenebilir enerji ve kömürdür. Günümüz itibarıyla ülkemizde elektrik üretimi için kullanılan temel kaynaklar doğalgaz, kömür ve yenilenebilir enerjidir. Ülkemizde elektrik enerjisinin yüzde 43,8 i doğalgazdan, yüzde 29,5 i yenilenebilir enerjiden ve yüzde 25,4 ü kömürden elde edilmektedir. 9

Bazı Ülkelerin Elektrik Üretiminin Kaynaklara Göre Dağılımı 10

Enerji Yatırımları Dünya enerji talebi her ülkede farklı oranlarda olmakla birlikte küresel ölçekte sürekli artmaktadır. Bu talebi karşılamak için küresel enerji yatırımları her yıl artış göstermektedir. UEA verilerine göre enerji sektörüne 2012 ile 2035 yılları arasında küresel ölçekte üçte ikisi OECD dışı ülkelerde olmak üzere toplam 37,4 trilyon dolar yatırım yapılacağı tahmin edilmektedir. Yatırımların; 16,9 trilyon dolarının elektrik sektörü, 10,2 trilyon dolarının petrol, 8,7 trilyon dolarının gaz sektörü, 1,2 trilyon dolarının kömür sektörü, 0,4 trilyon dolarının biyoyakıt sektörüne yapılması planlanmaktadır. 2012-2035 Yılları Arasında Yeni Politikalar Senaryosu Dikkate Alındığında Kaynaklara Göre Enerji Arzı Altyapısı için Yatırımlar 11

3. ÜLKEMİZ ENERJİ GÖRÜNÜMÜ Birincil Enerji Tüketimi Ülkemiz birincil enerji talebi 2012 yılında 119,5 milyon TEP olarak gerçekleşmiştir. Birincil enerji talebi içerisinde doğal gazın payı yüzde 32, kömürün payı yüzde 31, petrolün payı yüzde 26, hidrolik enerjinin payı yüzde 4 ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarının payı yüzde 7 dir. Birincil enerji talebimizin sektörlere göre dağılımı incelendiğinde; yüzde 27 sinin sanayi, yüzde 26 sının konut ve hizmet sektörü, yüzde 14 ü ulaştırma ve yüzde 24 çevrim sektöründe kullanılmıştır. Birincil Enerji Tüketiminin Sektörlere Göre Dağılımı 2023 yılında birincil enerji talebimizin yüzde 90 oranında artarak 218 milyon TEP e ulaşması beklenmektedir. Kömürün yüzde 37, doğal gazın yüzde 23, petrolün yüzde 26, hidrolik enerjinin yüzde 4, nükleer enerjinin yüzde 4, yenilenebilir ve diğer enerji kaynaklarının payının yüzde 6 olması öngörülmektedir. 12

2023 Yılında Birincil Enerji Talebi Milyon TEP 250 218 MTEP 200 150 119,5 MTEP % 4 2 % 4 % 4 % 26 100 % 7 % 4 % 26 % 23 50 % 32 % 31 % 37 0 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2015 2019 2020 2023 KÖMÜR GAZ PETROL SU NÜKLEER ODUN, BİYOYAKIT, DİĞER ATIKLAR DİĞER Elektrik Enerjisi Sektörü Elektrik Enerjisi Üretimi Ülkemizde, yüksek büyüme oranlarının sonucu olarak yıllık elektrik enerjisi tüketim artışı uzun yıllardan beri ortalama yüzde 7 seviyelerinde gerçekleşmiştir. Elektrik enerjisi talebinde 2011 yılında yüzde 9,4, 2012 yılında ise yüzde 5,1 artış oluştur. 2002 yılında 132,6 kwh saat olan elektrik tüketimimiz yaklaşık iki kat artarak 2012 yılında 242 milyar kwh ye ulaşmıştır. 13

Günümüz itibarıyla elektrik üretiminin yüzde 43,8 i doğal gazdan, yüzde 25,4 ü hidrolikten, yüzde 25,4 ü kömürden ve yüzde 5,4 ü ise diğer kaynaklardan sağlanmaktadır. Ülkemiz Elektrik Üretim Değerleri (Milyar kwh) 2013 Yılı Ekim Ayı Sonu İtibarı ile Elektrik Enerjisi Üretiminin Birincil Enerji Kaynaklarına Göre Dağılımı (%) Rüzgar 3.2% Yenilenebilir+Atık 0.4% Kömür 25.4% Petrol 1.4% Hidrolik 25.4% Doğal Gaz 43.8% Jeotermal 0.5% 14

Üretim kapasite projeksiyonlarına göre bu artış önümüzdeki on yıllık süreç içinde de devam edecek olup, yıllık ortalama talep artışının yüksek talep senaryosunda yüzde 7,5 ve düşük talep senaryosunda yüzde 6,5 seviyelerinde olması öngörülmektedir. Son yıllarda, belirli bir anda talep edilen en yüksek elektrik enerjisi talebi (puant talep); 2009 yılında 29.870 MW, 2010 yılında 33.392 MW, 2011 yılında 36.122 MW, 2012 yılında 39.045 MW 2013 yılı Ağustos ayında 38.274 MW olarak gerçekleşmiştir. Elektrik Enerjisi Kurulu Gücü 2002 yılında 31.846 MW olan elektrik enerjisi kurulu gücümüz 2012 yılında 57.060 MW a, 2013 yılında Ekim ayı sonu itibarıyla ise yaklaşık iki kat artarak 61.984 MW a yükselmiştir. Mevcut kurulu gücümüzün yüzde 35,0 i hidrolik, yüzde 31,3 ü doğal gaz, yüzde 20,0 si kömür, yüzde 4,3 ü rüzgar ve yüzde 9,4 ü ise diğer kaynaklardan oluşmaktadır. 2012 yılında işletmeye alınan santraller ile elektrik enerjisi kurulu gücümüze 4.160 MW lık kapasite eklenmiştir. Ayrıca ülkemizde 2002 yılında 300 olan elektrik enerjisi üretim santrali sayısı, 2012 yılı sonu itibarıyla 772 ye, 2013 yılı Ekim ayı sonu itibarıyla ise 883 e yükselmiştir. Mevcut santrallerin 446 adedi hidrolik, 27 adedi kömür, 70 adedi rüzgar, 13 adedi jeotermal, 215 adedi doğal gaz, 38 adedi yenilenebilir ve atık, 8 adedi çok yakıtlı (katı ve sıvı), 44 adedi çok yakıtlı (sıvı ve doğal gaz) ve 22 adedi sıvı yakıtlı olup 2013 yılı içerisinde Ekim ayı sonu itibarıyla 4.925 MW lık kapasite artışı olmuştur. 15

Ülkemiz Toplam Elektrik Üretim Kurulu Gücü (MW) 2013 Yılı Ekim Ayı Sonu İtibarı İle Kurulu Gücün Birincil Enerji Kaynaklarına Göre Dağılımı (%) Rüzgar 4,4% Jeotermal 0,4% Kömür 20,2% Hidrolik 34,7% Sıvı Yakıt 2,2% Çok Yakıtlılar Sıvı + D.Gaz 5,2% Çok Yakıtlılar Katı + Sıvı 1,1% Yenilenebilir + Atık 0,3% Doğal Gaz 31,4% 16

Elektrik Enerjisi Altyapısı Şebeke uzunluğumuz iletimde 51.277 km ve dağıtımda 1.060.000 km olmak üzere toplam 1,1 milyon km yi geçmiş olup, dünyanın en büyük beşinci ve Avrupa nın ise en büyük ikinci şebekesidir. 2002 de 41.933 km olan elektrik enerjisi iletim hattımız yapılan yatırımlarla 2013 yılı Ekim ayı sonu itibarıyla 51.277 km ye çıkarılmıştır. Elektrik enerjisi dağıtım hattımız ise 2002 yılında 812.399 km iken 2013 yılı Ekim ayı itibarıyla 1.060.000 km ye ulaşmıştır. Ülkemiz İletim Hattı Uzunluğu (km) Ülkemiz Dağıtım Hattı Uzunluğu (km) 17

Toplam trafo gücümüz 2002 de 65.133 MVA iken elektrik iletim hattı alt yapımızı güçlendirmek için yapılan yatırımlarla trafo gücümüz 2013 yılı Eylül ayı sonu itibarıyla 119.171 MVA ya çıkarılmıştır. Ayrıca Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi nin (TEİAŞ) 2012 Yılı Yatırım Programında yer alan projelerinden 27 adet 1.860 MVA gücünde trafo merkezi tesislerinin 2013 yılı sonu itibarıyla tamamlanması planlanmıştır. Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Enerji Arzı İçindeki Payının Artırılması Ülkemiz coğrafi konumu ve jeolojik yapısı nedeniyle yenilenebilir enerji kaynakları bakımından zengin bir ülkedir. Bu kaynaklardan azami ölçüde yararlanmak hem enerji arz güvenliğine katkı sağlayacak hem de yeni istihdam alanlarının oluşumuna zemin hazırlayacaktır. 2002 yılında 12.305 MW olan yenilenebilir enerji kaynakları kurulu gücümüz 2013 yılı Ekim ayı sonu itibarı ile iki kat artarak 24.947 MW a ulaşmıştır. 2002 yılında yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretimimiz 34 milyar kwh iken, 2012 yılında yüzde 92 artışla 65,3 milyar kwh a çıkmıştır. 2013 yılı ilk on ayı içinde işletmeye alınan yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı santrallerin kurulu gücü 2.757 MW olup bunların; 428,3 MW ı rüzgar, 2.114 MW ı hidrolik, 148,6 MW ı jeotermal, 65,5 MW ı çöp gazı, biyokütle ve atık ısı elektrik üretim santralleridir. 2012 ve 2013 yıllarını değerlendirdiğimizde devreye alınan 9.085 MW lık santralın yüzde 64 ü yenilenebilir, yüzde 36 sı ise termik kaynaklara dayalıdır. Bu durum yenilenebilir uygulamarımızın olumlu sonuçlarının en güzel göstergelerinden biridir. 18

2002 yılında 12.241 MW olan hidrolik kurulu gücümüz yüzde 78 artışla 2013 yılı Ekim ayı sonu itibarıyla 21.724 MW a ulaşmıştır. Bugün itibarıyla ekonomik olduğu belirlenen 140 milyar kwh/yıllık Türkiye hidrolik enerji potansiyelinin yüzde 41 lik kısmı işletmede, özel teşebbüs tarafından yapımı sürdürülen projeler dahil olmak üzere yüzde 27 lik kısmı ise inşa halindedir. 2002 yılında neredeyse yok sayılacak düzeyde (18,9 MW) olan rüzgar enerjisi kurulu gücü 2013 yılı Ekim ayı itibarıyla 2.689 MW a ulaşmıştır. Yıllar İtibarıyla Hidrolik Enerji Kurulu Gücü (MW) Yıllar İtibarıyla Rüzgar Enerjisi Kurulu Gücü (MW) 19

Bir diğer yenilenebilir enerji kaynağı olan jeotermal enerjinin yenilenebilir enerji kaynaklarımıza dahil edilmesine yönelik sürdürülen çalışmalarla 2002 yılı sonu itibarıyla sadece 17,5 MW olan jeotermal kurulu gücümüz ise bugün itibarıyla 310 MW a ulaşmıştır. Diğer taraftan jeotermal uygulamalar 2002 yılına göre 2012 yılında sera ısıtmada yüzde 466 artış ile 2.832 dönüme ve konut ısıtmada yüzde 198 artış ile 89.443 konuta ulaşmıştır. 2007 yılında yürürlüğe giren 5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu ile beraber özel sektör de bu çalışmalarda yer almaya başlamıştır. 2012 yılı sonu itibarıyla 16 adedi elektrik üretimi ve 69 adedi ısıtma ve termal turizme uygun toplam 85 adet jeotermal saha yatırımcıya devredilmiştir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji arzı içindeki payının artırılması çalışmaları kapsamında güneş enerjisinden de azami seviyede yararlanılması planlanmaktadır. Bu kapsamda güneş enerjisinden elektrik üretimine yönelik hukuki ve teknik düzenlemelerin tamamlanması sonrasında Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından 10-14 Haziran 2013 tarihleri arasında lisans başvuruları alınmıştır. Bu başvurularda yaklaşık 9.000 MW lık kurulu güce karşılık gelen 496 adet başvuru yapılmıştır. Nükleer Güç Santraleri Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) verilerine göre günümüzde dünyada elektrik enerjisi üretiminin yüzde 13,5 i nükleer enerjiden sağlanmaktadır. Ayrıca yarısı Fransa, ABD ve Japonya da olmak üzere dünyada 434 nükleer güç santrali ünitesi (reaktör) işletmede, 70 tanesi ise inşa halindedir. 2030 yılına kadar 164 nükleer reaktör yapılması planlanmakta olup 317 nükleer reaktör ise ülkelerin nükleer programlarında yer almaktadır. Fransa elektrik üretiminin yüzde 74 ünü, Japonya yüzde 21 ini, Almanya yüzde 16 sını, ABD yüzde 19 unu nükleer enerjiden karşılamaktadır. 20

Dünya Elektrik Üretiminin Kaynaklara Göre Dağılımı Petrol 5.5% Diğerleri 2.8% Hidro 15.9% Nükleer 13.5% Gaz 21.3% Kömür 41.0% Dünyada Nükleer Güç Santralleri 21

Dünya Nükleer Güç Santral Dağılım Oranları Hindistan 4% Güney Kore 5% Diğerleri 13% Japonya 12% ABD 24% Çin 3% Ukrayna 3% Rusya 7% İngiltere 4% Almanya 4% Fransa 13% İsveç 2% Arjantin 1% Kanada 4% Brezilya 1% Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılında elektrik enerjisi ihtiyacımızın bugünkü düzeyin iki katına ulaşarak yaklaşık 440 milyar kwh e yükseleceği tahmin edilmektedir. Bu doğrultuda, yenilenebilir enerjiden ve enerji verimliliğinden azami düzeyde yararlanma çalışmalarımızın yanısıra nükleer enerjinin enerji arz kaynaklarımız arasına dahil edilmesi, artan elektrik enerjisi talebinin karşılanması ve ithal yakıtlara bağımlılıktan kaynaklı risklerin azaltılması açısından büyük önem arz etmektedir. Petrol ve doğalgazda dışa bağımlı ülkemizde, nükleer santral mevcut değilken petrol ve doğalgaz zengini G. Afrika, Rusya, ABD, Kanada ve Meksika gibi ülkelerde nükleer santrallerin bulunması önemli ve anlamlıdır. Bu gerçekler karşısında ülkemizde, 2023 yılına kadar iki nükleer güç santralinin devreye alınması ve üçüncü santralin inşasına başlanması planlanmaktadır. Böylece, nükleer enerjinin kurulu gücümüz içerisindeki payının 2023 yılına kadar en az yüzde 10 a çıkartılması hedeflenmektedir. 22

Bu amaçla; Mersin İli Akkuyu Bölgesinde nükleer güç santralı kurulmasına yönelik 12 Mayıs 2010 tarihinde, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti arasında yapılan anlaşma çerçevesinde projenin yürütülmesi için 13 Aralık 2010 tarihinde Akkuyu Nükleer Güç Santrali Elektrik Üretim A.Ş. adında proje şirketi kurulmuştur. Projeye ilişkin arazi tahsis işlemleri tamamlanmıştır. Proje Şirketi, EPDK ya Elektrik Üretim Lisansı başvurusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı na Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Başvurusunu 2011 yılında yapmıştır. Ağustos 2013 te ÇED Nihai Raporu tamamlanarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığına sunulmuştur. 2014 yılı başında raporla ilgili nihai kararın çıkması beklenmektedir. Akkuyu Nükleer Güç Santralinin lisanslanması çalışmaları ilgili şirket ile Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) arasında yürütülmektedir. Proje şirketi tarafından lisanslanması çalışmaları kapsamında hazırlanan Güncellenmiş Yer Raporu 22 Mayıs 2012 tarihinde TAEK in değerlendirmesine sunulmuştur. TAEK e sunulan Yer Raporu üzerinde değerlendirme çalışmaları tamamlanmış olup onay süreci devam etmektedir. Diğer taraftan, Akkuyu sahasına ilişkin olarak zemin etüt çalışmaları sürdürülmektedir. İlgili kurumlardan izin, lisans ve ruhsatların alınmasını müteakip inşaat süreci başlayacaktır. Bu çerçevede santralin ilk ünitesinin 2019 yılında devreye alınması planlanmaktadır. Santralin gerek inşaatı gerek işletimi sırasında mümkün olduğunca ülkemiz personelin eğitilmesi, çalıştırılması ve insan kaynakları potansiyelimizin geliştirilmesi hedeflenmektedir. Bu kapsamda; 2010 yılından beri Rusya ya, nükleer mühendislik eğitimi almak üzere öğrencilerimiz gönderilmektedir. Şu anda toplam 190 öğrencimiz Rusya da nükleer mühendislik eğitimi almaktadır. Bu eğitim sürecinin sonunda eğitim gören öğrenci sayımız 600 olacaktır. Bununla birlikte, nükleer teknolojilerinin geliştirilmesi ve nükleer mühendislik eğitiminin ülkemize transfer edilmesi ile ilgili çalışmalarımız devam etmektedir. İkinci nükleer güç santralinin Japonya ile birlikte Sinop ta inşa edilmesine karar verilmiştir. 3 Mayıs 2013 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Japonya Hükümeti Arasında Türkiye Cumhuriyetinde Nükleer Güç Santrallerinin ve Nükleer Güç Sanayisinin Geliştirilmesi Alanında İşbirliğine İlişkin Anlaşma imzalanmıştır. Akabinde Projenin hayata geçirilmesi amacıyla, Bakanlığımız ile Projeyi yürütecek ve 23

Elektrik Üretim Anonim Şirketi (EÜAŞ), MHI, ITOCHU ve GDF-SUEZ şirketlerinden oluşacak Proje Şirketi arasında imzalanacak Ev Sahibi Hükümet Anlaşması (HGA) müzakereleri ise hâlihazırda devam etmektedir. Teknik fizibilite çalışmaları kapsamında 07 Ekim 2013 tarihinde Piri Reis Gemisi denizde yapılması gereken çalışmalar için uzmanların katılımı ile faaliyetlerine başlamıştır. Sinop Nükleer Güç Santrali Projesinde; EÜAŞ ın Projede önemli bir hisse oranına sahip olması, nükleer teknolojinin ülkemize transfer edilmesi, sanayimizin geliştirilmesi ve insan kaynağımızın yetiştirilmesi gibi hususlar ön plana çıkmaktadır. Kayıp-Kaçak ile Mücadele Kaçak ve kayıt dışı elektrik kullanımının önlenmesi amacıyla elektrik dağıtım şirketleri tarafından elektrik abonelerinin ölçü sistemleri kaçak kullanımı engelleyecek şekilde kontrol edilmekte ve kaçak kontrol takibi için kayıp-kaçak tarama çalışmaları periyodik olarak devam etmektedir. Bu çerçevede, 2003 yılından 01 Kasım 2013 tarihine kadar yapılan etkin kayıp-kaçak tarama çalışmalarına göre yaklaşık 51,8 milyon abonenin kontrolü gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda, toplam 10,84 milyar kwh, yani 2,8 milyar TL kaçak tahakkuku gerçekleştirilmiş olup, 671 bin abone hakkında ise savcılığa suç duyurusunda bulunulmuştur. Kayıp-kaçak oranlarının azaltılması konusu öncelikli hedeflerimizin başında gelmekte olup bu alandaki yoğun çalışmalarımız ve alınan tedbirler neticesinde ülke genelinde kayıp-kaçak oranları on yıl önceki yüzde 25 düzeylerinden yüzde 15 düzeylerine kadar düşürülmüştür. Özelleştirilen elektrik dağıtım şirketlerine ise kayıp kaçakları azaltma zorunluluğu getirilmiş olup ülkemiz genelinde kayıp kaçakta 2015 yılı hedefi yüzde 10 olarak belirlenmiştir. 24

Yerli Enerji Kaynaklarının Arzının Artırılması Çalışmaları Bakanlığımız tarafından yapılan arz planlamalarında, 2023 e kadar yerli linyit ve taşkömürü kaynaklarımızın tamamının elektrik üretim amaçlı değerlendirilmesi hedeflenmiştir. Aynı şekilde teknik ve ekonomik olarak yapılabilir hidroelektrik potansiyelimizin tamamının elektrik üretim amaçlı kullanılması, rüzgar kurulu güç kapasitesinin 20.000 MW a çıkarılması ve jeotermalde ise 600 MW kurulu güce ulaşılması hedeflenmektedir. Ayrıca, ülkemizin kömür potansiyelini daha doğru bir şekilde belirleyebilmek için ise 2005 yılından itibaren başta Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) ve Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TKİ) olmak üzere, ilgili kuruluşlarımızın imkanları seferber edilerek kömür arama hamlesi başlatılmıştır. Bu kapsamda yapılan çalışmalar neticesinde, ülkemiz linyit rezervleri toplamda yaklaşık 14 milyar tona çıkmıştır. TKİ uhdesinde 2,2 milyar ton, linyit rezervi bulunmakta olup bu rezervlerin elektrik üretim amaçlı kullanımı için özel sektöre rödovans usulü ile ihale edilmesi çalışmaları sürdürülmektedir. Önceki dönemlerde termik santral kurma şartı ile ihaleleri yapılarak çalışmalara başlanılan; Bolu-Göynük (270 MW), Eskişehir-Koyunağılı (294 MW), Şırnak-Silopi ve Şırnak-Merkez (toplam 810 MW) sahalarındaki projelerin tamamlanıp devreye alınması planlanmış olup bu yöndeki çalışmalar devam etmektedir. Buna ilaveten; 2012 yılında Adana/Tufanbeyli deki (600 MW) sahamızın da aynı kapsamda ihalesi yapılarak ihaleyi kazanan firma ile 2012 Haziran ayında sözleşme imzalanmıştır. Aynı şekilde Soma-Deniş (450 MW) sahasının 2012 Ağustos ayında ihalesi yapılarak kazanan firma ile 2012 Ekim ayında sözleşme imzalanmıştır. Bursa Davutlar ve Harmanalanı (toplam 270 MW) sahaları için 2012 Kasım ayında ihaleye çıkılmış ve kazanan firma ile 21 Kasım 2012 tarihinde sözleşme imzalanmıştır. Kütahya Tunçbilek teki (toplam 300 MW) sahamız için 2013 Mart ayında ihale yapılarak kazanan firma ile 26 Mart 2013 tarihinde sözleşme imzalanmıştır. Yine, Bingöl Karlıova daki (toplam 150 MW) sahamız 2013 Mayıs ayında ihale edilmiş ve ihaleyi kazanan firma ile 15 Ağustos 2013 tarihinde sözleşme imzalanmıştır. Bu kapsamda rödovans yöntemiyle elektrik üretim amaçlı özel sektöre devredilen kömür sahalarına 25

toplamda 2.844 MW kurulu gücünde yerli linyit yakıtlı termik santral kurulması planlanmaktadır. Elektrik üretiminde kullanılan yerli kaynaklarımızdan linyitten elde edilebilecek elektrik enerjisi üretim potansiyelinin yaklaşık olarak 22.000 MW olduğu öngörülmektedir. Bu kapasitenin devreye alınmasıyla birlikte yaklaşık 14 milyar Dolar karşılığı olan 30 milyar Sm 3 doğal gaz ithalatının önüne geçilmiş olacaktır. TKİ ayrıca, yer altı kömür üretim miktarının artırılması için projeler yürütmektedir. Bu projelerin yanında, temiz kömür teknolojileri konusunda çalışmalar sürdürülmekte olup özellikle kömürün gazlaştırılması konusuna hız verilmiştir. Kömürün daha çevre dostu olarak tüketilmesi ve değişik kullanım alanlarının oluşturulması için AR-GE projeleri yürütülmektedir. Yürütülen projeler sayesinde düşük kalorili kömür rezervlerimiz de ekonomiye kazandırılmış olacaktır. Düşük kalorili linyitleri yakabilecek bir sistem tasarımı geliştirmek üzere Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) ile çalışmalara başlanmıştır. Elektrik Üretim Anonim Şirketi (EÜAŞ) Genel Müdürlüğü bünyesinde 7,8 milyar ton linyit rezervi bulunmaktadır. Bu rezervin yaklaşık 4,3 milyar tonu Afşin-Elbistan havzası içinde yer almaktadır. Bu rezervlerin özel sektörün de katılımıyla elektrik enerjisi üretimi için değerlendirilmesi hususundaki çalışmalar devam etmektedir. Afşin-Elbistan kömür havzasındaki C ve E kömür sahaları için danışmanlık hizmet alımı ihalesine çıkılmış ve sözleşme imzalanmıştır. Bu sözleşme kapsamında, danışman firmanın projelerin gerçekleşmesini teminen hazırladığı Strateji Raporu idare tarafından değerlendirilmiş ve onaylanmıştır. Projelerin uygulanabilirliğine dair hazırlanan ön fizibilite raporları değerlendirilmiş ve kabul edilmiştir. İhale süreci devam etmektedir. Bu çerçevede 4,3 milyar tonluk görünür rezerve sahip havzada (hâlihazırda A ve B santrallerinin toplam kurulu gücü 2.795 MW tır.) değerlendirilmeyi bekleyen linyit rezervinin tek elden Hükümetlerarası Anlaşma (IGA) yöntemi ile ülke ekonomisine kazandırılmasına yönelik çalışmalar devam etmektedir. 26

Çayırhan II. Saha Rezerv Belirleme ve Geliştirme Sondajlı Etüt Projesi ile ilgili olarak MTA ile EÜAŞ arasında 14 Temmuz 2010 tarihinde sözleşme imzalanmıştır. Proje kapsamında yapılan sondaj, kömür analizleri ve hidrojeolojik etütler sonucunda sahadaki kömürün özelliklerinin yanı sıra sahanın kömür rezervi de belirlenmiştir. Proje tutarı 147,3 milyon TL olup, toplam 250.960 metre sondaj yapılmıştır. Yine, Afşin-Elbistan Kömür Havzası Susuzlaştırma Projesi için MTA ile EÜAŞ arasında imzalanan sözleşme kapsamında Afşin-Elbistan A ve B Termik Santralleri ile Kışlaköy Kömür İşletmesinde işletme ve iş güvenliğini sağlamak amacıyla yapılan çalışmalar tamamlanmıştır. Tamamlanan Proje kapsamında toplam derinliği 33.736 m olan 193 adet drenaj kuyusu açılmıştır. Ayrıca, Afşin-Elbistan Kömür Havzası E Sektörü Hidrojeoloji Etüdü ve Kışlaköy Sektörü su seviyesi kontrolü amaçlı gözlem kuyuları yapımı için MTA ile EÜAŞ arasında 3,5 milyon TL lik yeni bir sözleşme imzalanmış ve bu kapsamda 60 adet kuyuda toplam 5.489 m sondaj yapılmıştır. 2013 yılı başı itibariyle MTA nın bünyesinde yaklaşık olarak 2,4 milyar ton kömür rezervi bulunmaktadır. Özellikle Afyon-Dinar sahasındaki 941 milyon tonluk rezerv dikkat çekmektedir. Eskişehir-Alpu sahasındaki rezerv çalışması devam etmekte olup 902 milyon tonluk bir rezerv tespit edilmiştir. Diğer yandan Eskişehir-Alpu, Denizli- Çivril-Çardak, Isparta-Şarkıkaraağaç, Tekirdağ-Malkara-Hayrabolu, İstanbul-Silivri, Aydın-Çine ve Muş da MTA tarafından linyit arama ve rezerv belirleme çalışmalarına devam edilmektedir. Linyit rezervlerimizden üretilebilecek elektrik üretim potansiyelinin tespitine yönelik fizibilite çalışmaları Bakanlığımız ilgili birimleri tarafından yürütülmektedirdiğer taraftan, özel sektör uhdesinde bulunan linyit rezervleri toplamı yaklaşık 1,6 milyar tondur. Toplamda 1,31 milyar ton taşkömürü rezervi bulunan Zonguldak Havzasında, 11 milyar kwh/yıl elektrik üretim potansiyeline sahip olan rezervin yüzde 21 lik kısmı değerlendirilmiş durumdadır. Bu potansiyelin değerlendirilmesinde, yüksek verimin sağlanmasına ve çevrim teknolojilerinin kullanılmasına önem verilmektedir. 5177 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemelerle özel sektörün Zonguldak Havzasında rödovans yoluyla üretim yapabilmesinin önü açılmış, böylece havzadaki taşkömürü ve diğer yer altı kaynaklarımızın en iyi şekilde değerlendirilmesi, üretim ve istihdamın arttırılması ile bölge ekonomisine canlılık kazandırılmıştır. Bu kapsamda 29 taşkömürü, 27

3 kuvars kumu ve 1 boksit olmak üzere toplam 33 saha rödovans yoluyla özel sektör işletmeciliğine açılmıştır. Sosyal devlet olma ilkesinin gereği olarak 2003-2013 yılları arasında her yıl ortalama 1 milyon 800 bin aileye kömür yardımı yapılmıştır. 2013 yılı Eylül ayı sonu itibariyle teslimatı gerçekleştirilen 783.892 ton kömür ile birlikte toplam dağıtılan kömür miktarı 16 milyon tona ulaşmıştır. Günümüzde deniz araştırmaları teknolojisinin büyük hızla ilerlemesiyle bir çok ülke, kutuplarda da dahil olmak üzere tüm denizlerde doğal kaynakların tespit edilmesi ve işletilmesi yönünde yoğun bir yarışın içerisine girmiştir. Bu değerlendirmeler ışığında, denizlerdeki doğal kaynakların aranması ve araştırılması amacıyla MTA tarafından modern, ulusal yeni bir araştırma gemisinin temin edilmesi yönündeki girişimlerin gerçekleştirilmesi sonucunda, açık denizlerde, iki ve üç boyutlu derin sismik araştırma kapasitesinde bir gemiye sahip olacak olan ülkemiz bu yönden uluslararası derin deniz aramacılığı yarışı içine etkin bir şekilde girmiş olacaktır. Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM) tarafından yürütülen ihale işlemleri sonucunda 24 Nisan 2012 tarihinde SSM ve yüklenici firma arasında Sismik Araştırma Gemisi Tedarik Sözleşmesi imzalanmıştır. Geminin yapımına 2012 yılında başlanmış olup, 2015 yılında tamamlanacaktır. Yeni sismik araştırma gemisi ile depremsellik, maden, petrol, doğal gaz arama, deniz kirliliği ve deniz altından geçen boru hatları ve diğer mühendislik hizmetlerine yönelik çalışmalar yapılabilecektir. Bunun yanı sıra, derin sularda yapılacak olan arama ve araştırmaların sığ deniz alanlarında da yapılabilmesine olanak sağlayacak olan 21 metre boyundaki MTA Selen Araştırma Gemisi 2011 yılı başında hizmete girmiştir. Bu araştırma gemisi ile sığ sularda jeoloji, jeofizik, hidrografi ve oşinografi çalışmaları yürütülmekte ve bu çalışmalar için ihtiyaç duyulan görüntüleme, ölçüm ve örnekleme işlemleri gerçekleştirilmektedir. 28

MILYON $ Petrol ve doğal gaz yurtiçi arama yatırımlarımız ise 2002 yılına oranla yaklaşık 15 kat arttırılmıştır. 2002 yılı sonu itibarıyla 42 milyon Dolar olan yurtiçi toplam arama yatırımımız, 2013 yılında 672 Milyon Dolar olarak planlanmıştır. 2002 yılında 47.000 metre olan sondaj metrajı 2013 yılında 251.700 metre olarak planlanmış olup çalışmalar devam etmektedir. TPAO Yurtiçi ve Yurtdışı Yatırımları (Milyon $) 2,500 2,000 1,500 1,000 500 0 2002 2012 2013 (Program) Yurt içi Yurt dışı Toplam Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), her geçen gün artan petrol ve doğal gaz ihtiyacımızı yurtiçi ve yurtdışı kaynaklardan karşılama yönündeki misyonu doğrultusunda son yıllarda geliştirdiği yeni arama stratejisi ile faaliyetlerini ülkemizin yeterince aranmamış basenlerine, özellikle Karadeniz ve Akdeniz deniz alanlarına yönlendirerek, yatırımlarına büyük bir ivme kazandırmıştır. Son teknolojiye sahip Barbaros Hayreddin Paşa Sismik Arama Gemisi 31 Aralık 2012 tarihinde satın alınmış olup, 2013 yılı programı kapsamında Karadeniz deki sismik çalışmalar 29

tamamlanmıştır. Barbaros Hayreddin Paşa Gemisi ile Akdeniz programı çerçevesinde faaliyetler sürdürülmektedir. Eylül 2013 tarihi itibarıyla ülkemizde 30 yerli 19 yabancı olmak üzere toplam 49 petrol şirketi, 295 adet arama ve 89 adet işletme ruhsatı ile ham petrol ve doğal gaz arama faaliyetinde bulunmuştur. TPAO, ülkemizin ham petrol ve doğal gaz arzına katkıda bulunmak amacıyla yurtdışında da Azerbaycan, Irak, Libya, Kazakistan, Afganistan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti nde çalışmalarını sürdürmektedir. Ayrıca, Rusya, Orta Asya, Ortadoğu, Afrika ve Latin Amerika da iş geliştirme faaliyetlerine devam edilmektedir. Son dönemde önem kazanan ve ABD de gelişim gösteren kaya gazı (shale gas) gelecekte doğal gaza alternatif olabilecek bir kaynaktır. 2007 yılında başlatılmış olan ülkemiz kaya gazı potansiyelinin belirlenmesi çalışmaları aralıksız sürdürülmektedir. Yapılan araştırmalar ülkemizde özellikle de Güney Doğu Anadolu ve Trakya Havzasında olmak üzere kaya gazı potansiyelinin varlığını ortaya koymaktadır. TPAO tarafından kaya gazı arama sondajlarına başlanmıştır. Kaya Gazı (Shale Gas) Potansiyelinin Yüksek Olduğu Bölgeler Doğal Gaz Sektörü Doğal gazın kullanılmaya başlandığı 1987 yılında 500 milyon Sm 3 olan yıllık yurtiçi doğal gaz tüketimimiz 2012 yılı sonu itibarıyla 45,3 milyar Sm 3 olarak gerçekleşmiştir. 30

Öte yandan 2002 yılında 4.510 km olan doğal gaz iletim ve dağıtım boru hattı uzunluğu, devam eden hatların tamamlanarak işletmeye alınması ile 2013 Eylül ayı sonu itibarıyla 82.500 km ye ulaşmıştır. Ülkemiz Doğal Gaz İletim ve Dağıtım Hattı Uzunluğu (km) 2002 de sanayi ile konutta 5 şehrimize, sadece sanayide ise 9 şehrimize giden doğal gaz iletim hattı, 2012 yılı sonu itibarıyla 72 şehrimize ulaşmıştır. Doğal gazın ülke genelinde yaygınlaştırılması hedefi doğrultusunda diğer il ve ilçelerimize doğal gaz ulaştırılmasını sağlamaya yönelik çalışmalar devam etmektedir. Bu kapsamda, mevcut doğal gaz dağıtım bölgeleri lisans kapsamı dışında kalan merkez nüfusu 10.000 in üzerindeki ilçelere doğal gaz ulaştırılmasını sağlamak amacıyla yapılacak yatırımlara ilişkin usul ve esasları belirlemek üzere 2013/4347 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı 28 Nisan 2013 tarih ve 28631 sayılı Resmi Gazete de yayımlanmıştır. Bu çerçevede, söz konusu Bakanlar Kurulu Kararı ve bu Karara bağlı usul ve esasları yerine getirmiş ilçelerin tamamına doğal gaz arzı sağlanacaktır. Doğal gazın yurtdışından tedariğinde ülke çeşitliliğinin artırılması çalışmaları kapsamında; 2013 yılı doğal gaz ithalatı verileri değerlendirildiğinde Rusya dan ithal edilen doğal gaz oranının düştüğü görülmektedir. 31

Doğal gaz iletim altyapısının temel tüketim alanlarını kapsayacak düzeyde genişletilmesi ve doğal gaz kullanımının özellikle konut sektöründe giderek yaygınlaşması bu kaynak açısından arz güvenliği konusunu çok daha önemli hale getirmiştir. Hem arz güvenliğinin sağlanması hem de mevsimsel talep dalgalanmaları depolama kapasitesinin artırılmasını zorunlu kılmış, bu yöndeki çalışmalar 2013 yılında da sürdürülmüştür. Bu kapsamda, mevcut Kuzey Marmara ve Değirmenköy sahalarındaki depolama tesislerinin kapasite artırma projelerine devam edilmiştir. Kuzey Marmara depolama tesisleri ticari kullanıma açılmıştır. Bu çalışmaların yanı sıra Tuz Gölü Yeraltı Doğalgaz Depolama Projesine başlanmıştır. Proje kapsamında hâli hazırda açılmış olan 2 kuyuya ek olarak 10 kuyu daha açılarak toplam 12 kuyu depo olarak kullanılacaktır. 12 deponun tamamlanması ile toplamda yaklaşık 1 milyar m 3 çalışma gazı kapasitesine ulaşılacak ve günlük maksimum 40 milyon m 3 gaz Türkiye doğalgaz şebekesine verilebilecektir. Enerji Piyasalarında Serbestleşme Piyasada rekabetin tesis edilebilmesi için piyasaya ürün arz eden özel sektör şirketlerinin sayısı ve piyasaya sundukları ürün miktarı önem taşımaktadır. Ülkemizde, enerji sektöründe rekabete dayalı piyasaların oluşturulması stratejisi çerçevesinde, elektrik, doğal gaz ve petrol sektörlerinde sürdürülebilir bir büyümeyi temin edecek yatırım ortamının oluşturulmasına yönelik önemli aşamalar kaydedilmiş, enerji sektöründe rekabete dayalı ve işleyen piyasaların oluşturulmasına ilişkin önemli adımlar atılmış, sektörde faaliyet gösteren kamu kuruluşları yeniden yapılandırılmış ve serbestleşmeye yönelik kuralların uygulanmasına başlanmıştır. Gelişmelere ve uygun mevzuat altyapısının hazırlanmasına paralel olarak özel sektör tarafından gerçekleştirilen enerji üretim tesisi yatırımları ivme kazanmıştır. Ülkemizde istikrar ve güven ortamının oluşması ve Bakanlığımız enerji politikalarının başarıyla uygulanması sonucu enerji yatırımları kamuya yük oluşturmayacak şekilde özel sektör tarafından gerçekleştirilmektedir. 32

Ülkemiz enerji sektörünün 2023 yılına kadarki toplam yatırım ihtiyacının 122 milyar Doları aşacağı tahmin edilmektedir. Bu çerçevede, ihtiyaç duyulan yatırımların mümkün olduğu kadar özel sektör tarafından yapılmasını sağlayacak düzenlemelerin hayata geçirilmesi yönünde gerekli çalışmalar yürütülmektedir. Yapılan çalışmalarla elektrik kurulu gücünde özel sektörün payı 2002 de yüzde 32 iken, bugün yüzde 63 düzeyine ulaşmıştır. Ülkemiz Kurulu Gücünün Kamu ve Özel Sektöre Göre Dağılımı (%) 2013 yılı Eylül ayı sonu itibarıyla elektrik enerjisi üretiminde özel sektörün payı yüzde 66 seviyesine ulaşmıştır. Başvuru, inceleme değerlendirme ve uygun bulma aşamaları dışında bugün itibarıyla kurulu gücü 77.128 MW olan1.657 adet özel sektör üretim tesisine lisans verilmiştir. 33

Ülkemiz Elektrik Üretiminin Kamu ve Özel Sektöre Göre Dağılımı (%) Bunun yanında, lisanslandırma süreci devam eden özel sektör üretim tesisi 1.235 adet olup, kurulu gücü 90.981 MW tır. İçinde bulunduğumuz yılda 6.307 MW a ulaşan 98 adet başvuruya lisans verilmiştir. 10-14 Temmuz 2013 tarihleri arasında güneş enerjisine dayalı elektrik üretimine dair lisans başvuruları kabul edilmiştir. Yaklaşık 9.000 MW kurulu güce sahip 496 şirket önlisans başvurusunda bulunmuştur Elektrik sektöründe arz güvenliği ve sistemin geleceği açısından en çok önem verilen konu üretim yatırımlarının gerçekleşmesidir. Son 10 yılda lisans alan projelerden yaklaşık 22.767 MW kurulu gücündeki yeni kapasite sisteme dâhil edilmiştir. 2003 yılında devreye giren elektrik üretim kapasitesinin yaklaşık olarak yarısı doğal gaz kaynaklı iken son yıllarda bu kapasitenin üçte biri doğal gaz kaynaklı, geri kalanı ise rüzgar, hidrolik ve kömür kaynaklı olarak gerçekleşmektedir. 2013 yılı Ekim sonu itibarıyla özel sektöre ait toplam 4.942 MW kurulu gücünde, 175 yeni veya ünite ilavesi yapılan santralın geçici kabulleri yapılmış ve işletmeye alma izni verilmiştir. 34

Bu santralların; 2.237 MW lık kısmı termik, 2.062 MW lık kısmı hidrolik, 428 MW ı rüzgar ve kalan 215 MW ı diğer yenilenebilir santrallerden oluşmaktadır. Elektrik enerjisi sektöründeki yüksek oranlı talep artışını karşılamada en önemli stratejlerimizden biri rekabete dayalı yatırım ortamının geliştirilmesidir. Bu doğrultuda serbest tüketici limiti 25.000 kwh den 5.000 kwh e indirilerek teorik piyasa açıklık oranı yüzde 87 ye yükseltilmiştir. Üretim ve dağıtım tesislerinin özelleştirilmesine ilişkin işlemler 4046 sayılı Kanun kapsamında Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) tarafından yapılmaktadır. Kamu uhdesindeki elektrik üretim tesislerinden yaklaşık 7.500 MW lik hidroelektrik tesisleri dışında kalan diğer tüm elektrik üretim tesislerinin özelleştirilmesine yönelik çalışmalar ÖİB ile koordineli bir şekilde sürdürülmekte olup, özelleştirme işlemlerinin kömür yakıtlı santrallere öncelik verilerek devam etmesi öngörülmektedir. Bu kapsamda, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) tarafından toplam 2.213 MW kurulu gücünde Hamitabat Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş. ile Seyitömer ve Kangal Termik santrallerinin özelleştirme ve devir işlemleri tamamlanmıştır. Toplam kurulu gücü 2.276 MW olan Kemerköy, Yeniköy, Yatağan ve Çatalağzı termik santrallerinin ihale hazırlık çalışmaları sürdürülmektedir. Bu yıl itibariyle kalan sekiz dağıtım şirketinin de özel sektöre devri yapılarak elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirme süreçleri tamamlanmıştır. Doğal gaz sektöründe rekabete dayalı serbest piyasanın oluşumu, belirli bir geçiş dönemini gerektirmektedir. Geçiş dönemi sürecinin arz güvenliği açısından risk oluşturmasını engellemek için, dünyadaki yönelimleri, diğer ülkelerin geçiş döneminde karşılaştıkları güçlükleri ve deneyimleri de dikkate alarak, ülkemizde piyasa oluşumuna ilişkin gelişmeler yakından takip edilmektedir. Doğal Gaz Piyasası Kanunu nda değişiklik yapılması konusunda yürütülen çalışmalar kapsamında hazırlanan değişiklik tasarısı taslağı 29 Ağustos 2013 tarihinde Başbakanlığa gönderilmiş olup, kısa süre içerisinde TBMM ye gönderilerek yasalaşması öngörülmektedir. 4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanunu hukuki olarak Boru Hatları İle Petrol Taşıma A.Ş. Genel Müdürlüğü nün (BOTAŞ) tekel konumunu ortadan kaldırmıştır. Kanunda 35

öngörüldüğü üzere şehir içi dağıtım lisansları için EPDK tarafından ihaleler düzenlenmektedir. Doğal gaz alım anlaşmalarının özel sektöre devri ile ilgili olarak 4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanunu nun Geçici ikinci Maddesi çerçevesinde, 30 Kasım 2005 tarihinde yapılan Kontrat Devri ihaleleri neticesinde BOTAŞ ın 18 Şubat 1998 tarihli BOTAŞ ve Gazprom Export LLC arasında Doğal Gaz Alım Satım Anlaşmasına ait 4 milyar m 3 /yıl miktarında devredilen doğal gaz, dört adet özel firma tarafından ülkemize ithal edilmeye başlanmıştır. Mavi Akım Boru Hattı vasıtasıyla 15 Aralık 1997 tarihli BOTAŞ ve Gazprom export LLC arasında mevcut Doğal Gaz Alım Satım Anlaşması kapsamında ithal edilen doğal gazın 6 milyar m 3 /yıl lık kısmının devri için 8 Eylül 2011 tarihinde açılan ihaleye satıcı onayının alınamaması nedeniyle geçerli teklif verilememiş ve ihale iptal edilmiştir. Bu kapsamda yeni bir devir ihalesine çıkılmasına ilişkin çalışmalar sürdürülmektedir. Bununla birlikte, 14 Şubat 1986 tarihli BOTAŞ ve Gazprom Export LLC firması arasında Doğal Gaz Alım Satım Anlaşması nın 31 Aralık 2011 tarihinde sona eren süresinin uzatılmaması ile Batı Hattı'ndan yılda 6 milyar m 3 doğal gazın özel sektör tarafından ithal edilmesi imkanı sağlanmıştır. Nitekim söz konusu miktar özel sektör tarafından 2013 yılından itibaren ülkemize ithal edilmeye başlanmıştır. Böylelikle, özel şirketler tarafından Türkiye-Bulgaristan sınırında Malkoçlar Batı Hattı vasıtasıyla Rusya Federasyonu ndan ülkemize ithal edilen doğal gaz miktarı toplam 10 milyar m 3 /yıl a ulaşmıştır. Diğer taraftan yapılan mevzuat değişikliği çerçevesinde LNG ithalatı BOTAŞ ve diğer piyasa katılımcıları için serbest bırakılmış ve daha önce Kanun ile düzenlenmemiş olan ithalat (spot LNG) faaliyeti düzenleme altına alınmıştır. Ayrıca, alınacak tek bir ithalat (spot LNG) lisansı kapsamında birden fazla ülkeden ithalat yapılabilmesinin önü açılmıştır. Petrol piyasasının daha sağlıklı bir yapıya kavuşması adına planlanan çalışmalar kapsamında 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu çalışmaları devam etmektedir. 36

Enerji Borsası Ülkemiz elektrik sektörünün serbestleşmesi sürecinde, Türkiye elektrik piyasasının aktörlerinin ve ürünlerinin yer alacağı, gün içi piyasa temelli olmak üzere Enerji Piyasası İşletme Anonim Şirketi (EPİAŞ) bünyesinde Enerji Borsasının kurulması için gerekli çalışmalar yürütülmektedir. Bu kapsamda; Enerji Borsası konusundaki en yakın örneklerden biri olan ve Avrupa da faaliyet gösteren Avrupa Enerji Borsası (EEX AG) ile görüşmeler gerçekleştirilmiş ve ülkemiz Enerji Borsasının geliştirilmesi amacıyla 05 Temmuz 2012 tarihinde EEX AG temsilcileri ile tarafların muhtemel katkılarına yönelik Mutabakat Zaptı imzalanmıştır. Enerji Borsası nın 30 Mart 2013 te yürürlüğe giren 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu çerçevesinde kurulması planlanmış olup, bu kapsamdaki çalışmalar devam etmektedir. Enerji Borsası ile ilk olarak elektrik piyasasında daha sonra ise doğal gaz, petrol ve diğer enerji piyasalarında fiyatın şeffaf bir şekilde oluşması sağlanacaktır. Bu sayede yatırım öngörülerinin sağlam ve doğru bir şekilde yapılmasına, ulusal ve uluslararası yatırımcıların doğru yönlendirilmesine katkı sağlanacaktır. Enerji Verimliliği Enerji verimliliği, arz güvenliğini sağlamadaki önemli hususlardan biridir. Enerji üretiminden iletimine, dağıtımından kullanımına kadar olan bütün süreçlerde verimliliğin artırılması, israfın önlenmesi ve enerji yoğunluğunun hem sektörel hem de makro düzeyde azaltılması Türkiye enerji sektörünün en önemli gündem maddeleri arasındadır. 2007 yılında Enerji Verimliliği Kanunu nun yürürlüğe konulması ile enerjinin ve enerji kaynaklarının verimli kullanımını teşvik eden ve zorunlu kılan düzenlemeler getirilmiş ve uygulamalara başlanmıştır. 37

2008 yılında çıkarılan Başbakanlık Genelgesi ile kamuda verimsiz lamba kullanımı yasaklanmıştır. Kamuda verimli aydınlatmaya geçiş ile her yıl yaklaşık 50 milyon lira tasarruf edilmektedir. 2023 yılına kadar enerji yoğunluğunun en az yüzde 20 azaltılması hedefine yönelik olarak enerji verimliliği çalışmalarını desteklemek amacıyla Enerji Verimliliği Strateji Belgesi 25 Şubat 2012 tarih ve 28215 sayılı Resmi Gazete de yayımlanmıştır. Sanayi ve bina sektörlerine yönelik Enerji Yönetim Programı kapsamında düzenlenen eğitimler neticesinde Eylül 2013 tarihi itibarıyla 6.424 kişi enerji yöneticisi olarak sertifikalandırılmıştır. Ayrıca, Enerji Verimliliği Kanunu uygulamaları kapsamında, mevcut sistemlerde verimliliği arttırmak üzere hazırlanan Verimlilik Arttırıcı Projelerin (VAP) ve gönüllülük esasına dayalı olarak enerji yoğunluğunu üç yılda ortalama olarak en az yüzde 10 azaltabilen endüstriyel işletmelerin desteklenmesi uygulamalarına 2009 yılında başlanmıştır. Enerji üretiminde verimliliği arttırmak amacıyla yıllardır işletilen kamuya ait termik ve hidrolik santrallarımıza ait verim değerleri hesaplanmış ve yeni teknolojiler kullanılarak verimi yükseltmek ve üretim kapasitesini arttırmak için 2005 yılından itibaren rehabilitasyon çalışmaları başlatılmıştır. Rehabilitasyon projeleri ile birlikte 13,9 milyar kwh üretim artışı sağlanacaktır. Yapılan rehabilitasyonlar sonucunda 2013 Eylül sonu itibarıyla yaklaşık 7,9 milyar kwh üretim artışı sağlanmıştır. Yapılan ulusal çalışmaların yanı sıra Avrupa Enerji Şebekesi (European Energy Network, EnR) Üyeliği ve İşbirliği, Sanayide Enerji Verimliliğinin Artırılması Projesi, Binalarda Enerji Verimliliğinin Artırılması Projesi gibi uluslararası işbirlikleri geliştirilmiş ve çok uluslu proje faaliyetlerine katılım sağlanmıştır. Araştırma-Geliştirme (Ar-GE) ve İnovasyon Projeleri Enerji ve tabii kaynaklar alanında yerli kaynakların ve yeni teknolojilerin kullanımına öncelik vermek, sektörde verimlilik ve rekabet gücünün arttırılmasını sağlamak, hızla gelişen enerji sektöründe tasarım, mühendislik ve yenilik yaratma kabiliyetini 38

destekleyici mekanizmalar geliştirmek ve üniversite-sanayi işbirliklerini güçlendirmek amacıyla proje ve faaliyetler yürütülmektedir. Bakanlığımız Bağlı, İlgili ve İlişkili Kuruluşlarının yakın, orta ve uzun vadede ihtiyaç duyacağı sistem ve alt sistemlerin tasarımı, geliştirilmesi, uygulaması, işletmeye alınması ile birlikte mevcut sistemlerin güncel teknolojilere uyarlanması, yurt dışına bağımlılığı en aza indirici çalışmaların yapılması ve ihtiyaç duyulabilecek danışmanlık hizmetlerinin karşılanması amacıyla Bakanlığımız ile TÜBİTAK arasında imzalanan işbirliği protokolleri kapsamında devam eden, yeni başlayan ve hedeflenen projelerden bazıları aşağıda yer almaktadır. Devam Eden Projeler: Biyokütle ve Kömür Karışımlarından Sıvı Yakıt Üretimi (TRIJEN) Tunçbilek Gazlaştırma Sistemlerinin Optimizasyonu MİLRES- Milli Rüzgar Enerji Sistemleri Geliştirilmesi ve Prototip Türbin Üretimi Projesi Rüzgardan Üretilen Elektriksel Gücün İzlenmesi ve Tahmini Projesi (RİTM) Yeni Başlayan ve Hedeflenen Projeler: MİLTES -Milli Termik Santral Teknolojileri Geliştirilmesi ve Yerlileştirilmesi MİLKAS Milli Kükürt Arıtma Sistemi MİLGES- Milli Güneş Enerjisi Santrali Geliştirilmesi MİLHES- Milli Hidroelektrik Santral Sistemleri Geliştirilmesi Projesi STATCOM-1 STATCOM-2 Yeni Nesil HVDC Back-to-Back Sistemi Geliştirilmesi Termik Santraller için Türk Linyitlerine Uygun Yakıcı Geliştirilmesi Ar-Ge projeleri sonucunda geliştirilecek teknoloji ve çözümlerin, özellikle yenilenebilir kaynaklardan enerji üretimi alanında kullanımı ile bu konulardaki dışa bağımlılığın azaltılması amacıyla Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile TÜBİTAK arasında 13 Ağustos 2012 tarihinde imzalanan protokol 39

kapsamında, önümüzdeki 10 yıllık dönem içerisinde Ar-Ge projeleri gerçekleştirilecektir. Enerji sektöründe; enerji politikalarına, arz güvenliğine, yerli enerji teknolojileri ve endüstrisine hizmet edecek şekilde oluşturulacak bilimsel ve teknolojik bilgiyi ürüne ve sisteme dönüştürmesi amacıyla teknoloji geliştirme ve yenilik odaklı araştırma, geliştirme, iyileştirme içeren proje çalışmalarının desteklenerek izlenmesi, sonuçlandırılması ve değerlendirilmesi amacıyla Enerji Sektörü Araştırma-Geliştirme Projeleri Destekleme Programı (ENAR) geliştirilmiştir. ENAR a dair 08 Haziran 2010 tarihinde çıkarılan yönetmeliğin işler hale getirilmesi amacıyla yapılan değişiklikler 21 Şubat 2013 tarihinde ENAR Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmelik yayımlanmış olup proje başvuruları alınmaya başlamıştır. Günümüzde biyolojiden sağlığa, malzeme biliminden metalürjiye, temel parçacıklardan evrene kadar bilimsel çalışmaların odağında bulunan hızlandırıcı teknolojileri kapsamında yürütülen çalışmalar sayesinde Proton Hızlandırıcısı Tesisi (PHT) 30 Mayıs 2012 tarihinde devreye alınmıştır. PHT ile birlikte ülkemizde ilk defa radyoizotop ve radyofarmasotik üretimi, kalite kontrolü ile Ar-Ge faaliyetleri için tasarlanmış bütünleşik özellikte bir hızlandırıcı teknolojisi altyapısına kavuşulmuştur. Termik santrallerimizden yayılan baca gazlarının çevreye olan etkisini en alt seviyeye indirmek amacıyla da Ar-Ge çalışmaları sürdürülmektedir. Bu kapsamda baca gazlarından çevreye yayılan SOx, NOx gibi zararlı gazlarının bertarafında; elektron hızlandırıcısının kullanılmasına yönelik bir pilot tesis kurulma çalışmaları tamamlanarak ilk etap deneyler yapılmıştır. Kurulan pilot tesis ile SOx yüzde 99 ve NOx yüzde 80 oranında azaltılmıştır. Baca gazı ışınlama konusunda ilk kez bu pilot ünitede denenen yeni teknolojiyle elde edilen verimin çok önemli bir kazanım olduğu değerlendirilmektedir. Ülkemiz linyitlerinin daha etkin bir şekilde değerlendirilmesi amacıyla Ar-Ge çalışmaları sürdürülmektedir. Bu çerçevede farklı teknolojilere sahip kömür gazlaştırma tesis projeleri ve ilgili projelerin fizibilite etütleri, ülkemiz kömürlerinin kuru yöntemler ile zenginleştirilmesi ve hümik asit elde edilmesi faaliyetleri yürütülmektedir. 40

Stratejik bir önemi bulunan bor madeni kapsamında, sahip olduğumuz bor rezervlerinin etkin bir şekilde değerlendirilmesi ve pazarlanması için bor madeninin konsantre bor olarak değil, bor kimyasalları ve eşdeğeri ürün olarak ihraç edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle bor ve eşdeğeri ürünlerin geliştirilmesi kapsamında; kalsine tinkal, bor oksit, zirai bor, çinko borat, susuz boraks gibi ürünler geliştirilmiş ve üretimine başlanmıştır. Bunların yanı sıra, Ar-Ge kapsamında patente konu olabilecek, önemli sonuçlar elde edilen çalışmalar da yapılmakta olup cam sanayinde iki ayrı ürün olarak kullanılan sodyum borat ve sodyum karbonat yerine bor içerikli sodyum karbonatın tek bir ürün olarak üretimi için süreç geliştirilmiştir. Ayrıca borun ileri teknoloji uygulamalarının geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması amacıyla yürütülen AR-GE çalışmaları kapsamında, borlu çimento klinker hammaddesine kolemanit ilavesi ile üretilen borlu aktif belit çimentosu geliştirilmiş, patent belgesi alınmış ve TSE standardı oluşturulmuş olup ticari üretim veya kamu yatırımlarında kullanılmasına yönelik çalışmalarımız devam etmektedir. Bakanlığımız ile TÜBİTAK işbirliği içinde 100 W ve 1 KW gücünde iki adet doğrudan sodyum bor hidrürlü yakıt pili (DSBH-YP) prototip üretimi ile, araç uygulamasında kullanılmak üzere 3 KW gücünde PEM tipi yakıt pili üretimi gerçekleştirilmiştir. Bor kaplama, ahşap ve kompozit, biyoloji ve biyoteknik vb. alanlarda da Ar-Ge çalışmaları yürütülmektedir. Ar-Ge Yatırımlarının Yıllar İtibarıyla Toplamı (milyon TL) 41

Enerji Diplomasisi ve Yürütülen Projeler Enerji koridoru ve terminali konseptimizi sağlamlaştıran yurtdışı temaslarımızda, önceki yıllardaki Türkiye algılamaları ile şimdiki Türkiye algılamaları arasında büyük ölçüde farklılıklar bulunduğu görülmektedir. Ülkemiz Ortadoğu, Hazar Bölgesi ve Orta Asya gibi dünyanın ispatlanmış petrol ve doğal gaz rezervlerince zengin kaynak ülkelere coğrafi olarak yakın bir konumda bulunmaktadır. Kaynak ülkeler ile tüketici ülkeler arasında doğal bir köprü konumunda olan Türkiye, enerji kaynaklarının ve taşıma güzergâhlarının çeşitlendirilmesini sağlamaya yönelik projelerde önemli bir aktör olarak yer almaktadır. 2035 yılına kadar yüzde 35 i aşan oranda artması beklenen dünya enerji tüketiminin büyük bir bölümünün içinde bulunduğumuz bölgeden karşılanması öngörülmektedir. Dünya petrol rezervlerinin yüzde 65 i ve doğal gaz rezervlerinin yüzde 71 i Türkiye yi çevreleyen Hazar Havzası ve Ortadoğu ile Rusya Federasyonu nda bulunmaktadır. Orta Asya daki rezervler dünya enerji talebini karşılamada önemli bir alternatif kaynak olarak ortaya çıkmaktadır. Türkiye, gerek coğrafi, gerekse jeopolitik konumu ile Ortadoğu ve Orta Asya nın üretiminin dünya pazarlarına ulaşmasında hem bir köprü hem de bir terminal olma özelliği taşımaktadır. Jeopolitik açıdan çok önemli bir bölgede bulunan Türkiye, doğu-batı ve kuzey-güney enerji koridorlarını hızla hayata geçirmektedir. Başta kendinin ve devamında Avrupa ülkelerinin artan hidrokarbon ihtiyacını karşılamak için Hazar, Orta Doğu ve Orta Asya da bulunan zengin rezervlerin Türkiye ye ve Türkiye üzerinden de Avrupa ya ulaştırılmasını sağlayacak projeleri geliştirmeye ve uygulamaya koymaya devam etmektedir. Türkiye, üretici bölgelerden enerji arzı sağlayan önemli bir enerji ticareti merkezi olma yolunda emin adımlarla ilerlemektedir. Bu doğrultuda: Geçmişte ilk transit ham petrol boru hattı olarak Irak Türkiye Ham Petrol Boru Hattı Sistemi ve akabinde Bakü Tiflis Ceyhan Ana İhraç Petrol Boru Hattı hayata geçirilmiştir. Taşıma kapasiteleri toplamı 120,9 milyon tonu bulan bu iki proje ile Azerbaycan ve Irak petrolü Ceyhan Limanına taşınmakta ve buradan da dünya pazarlarına ulaştırılmaktadır. Bunun yanı sıra, üretime bağlı olarak Türkmen ve 42

Kazak petrolleri de Bakü Tiflis Ceyhan Ana İhraç Ham Petrol Boru Hattı üzerinden zaman zaman taşınmaktadır. Doğal gaz alanında ise geçtiğimiz yıllarda Bakü Tiflis Erzurum Doğal Gaz Boru Hattı ve Türkiye Yunanistan Doğal Gaz Enterkoneksiyonu başarılı bir şekilde hayata geçirilmiştir. Bakü Tiflis Erzurum Doğal Gaz Boru Hattı ile yıllık 20 milyar m 3 azami tasarım kapasitesi ile sadece Türkiye nin yurtiçi doğal gaz talebinin karşılanması açısından değil, aynı zamanda AB nin hızla artan doğal gaz ihtiyacının bir kısmının karşılanması açısından da önemlidir. Bu hat ile yıllık 6,6 milyar m 3 Azeri gazı Ülkemize arz edilmektedir. 2007 yılı Kasım ayında işletmeye alınan Türkiye-Yunanistan Doğal gaz Boru Hattı ile Güney Avrupa Gaz Ringi Projesi nin ilk ayağı tamamlanmış, ülkemiz doğal gaz iletim şebekesinin komşu ülkelerin altyapısıyla enterkoneksiyonu gerçekleştirilmiş ve ülkemiz doğal gazda köprü tedarikçi konumuna gelmiştir. Ülkemizin artan doğal gaz talebinin karşılanabilmesi amacıyla Azerbaycan Hükümeti ve Azerbaycan ın Şahdeniz Sahasını geliştiren Şahdeniz Konsorsiyumu ile görüşmeler yürütülmüş ve 25 Ekim 2011 tarihinde 2018 yılından başlayarak yıllık 6 milyar m 3 Azeri gazının ülkemize arzını öngören anlaşmalar imzalanmıştır. Ayrıca, yıllık 10 milyar m 3 Azeri gazının inşa edilecek yeni bir boru hattı ile ülkemiz üzerinden Avrupa ya transit taşınması için görüşmeler başlatılmıştır. Bu görüşmeler sonucunda 26 Haziran 2012 tarihinde Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı diğer adıyla TANAP Projesine ilişkin Azerbaycan ile ülkemiz arasında bir Milletlerarası Anlaşma ve Hükümetimiz ile Proje Şirketi arasında bu Milletlerarası Anlaşmaya ek bir Ev Sahibi Hükümet Anlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşmalar ile TANAP Projesinin hayata geçirilmesini sağlayacak hukuki altyapı tesis edilmiştir. TANAP Projesinin arz kaynağı olan Azerbaycan ın Hazar Denizi nde yer alan Şah Deniz doğal gaz yatağının II. Aşama proje nihai yatırım kararı, 17 Aralık ta Bakü de düzenlenecek olan bir törenle alınacaktır. TANAP Projesi ile yıllık 32 milyar metreküp kapasiteye sahip, Gürcistan sınırımızdan Yunanistan ve/veya Bulgaristan sınırımıza uzanacak yaklaşık 2.000 km uzunluğunda bir boru hattının inşası planlanmaktadır. Projeye ilişkin mühendislik çalışmaları 43

Türkiye de yerleşik ve BOTAŞ ın %20 hisse ile ortak olduğu TANAP Doğal Gaz İletim A.Ş. tarafından sürdürülmektedir. 2015 yılında inşaat faaliyetlerinin başlaması, 2018 yılında Eskişehir ve Trakya da belirlenen çıkış noktaları üzerinden Türkiye ye ve 2019 yılında ise Avrupa ya gaz arzının sağlanması hedeflenmektedir. Diğer taraftan, ülkemiz ile Hazar Bölgesinde önemli doğal gaz kaynaklarına sahip Türkmenistan arasında 30 Mayıs 2013 tarihinde Türkmen gazının Türkiye ye sevk edilmesi konusunda bir işbirliği anlaşması imzalanmıştır. Anlaşmaya istinaden iki ülkenin uzmanları vakit kaybetmeden çalışmalara başlamışlardır. Bu çalışmaların en kısa sürede tamamlanması ve Türkmen gazının hem Türkiye ye hem de Türkiye üzerinden Avrupa ya ulaştırılmasını sağlayacak bir çözüm üzerinde uzlaşılması hedeflenmektedir. Irak gazının ülkemize taşınması konusu da hem iç piyasa hem de uluslararası projelerimiz açısından önemini korumaktadır. Bu kapsamda Irak taki gelişmeler takip edilmektedir. Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattı Projesinde ilgili anlaşma, protokol ve mutabakat zabıtlarında değişiklik öngören ve bu anlaşmaların süresini 15+5 yıl uzatan değişiklik anlaşması 19 Eylül 2010 tarihinde Bağdat ta imzalanmıştır. Anlaşma, ülkemiz için tarife değişikliğinin uygulanması bakımından önem arz etmektedir. BOTAŞ ile Cezayir firması SONATRACH firması arasında 14 Nisan 1988 tarihinde imzalanan 20 yıl süreli LNG Alım Satım Anlaşmasının süresinin uzatılması hususunda son aşamaya gelinmiş olup, Cezayir den yıllık 4,444 milyar m 3 LNG alımını sağlayan anlaşma arz güvenliğimizin çeşitlendirilmesi bağlamında önemli bir yere sahiptir. Bakanlığımız başta komşu ülkeler olmak üzere enerji üreticisi ülkeler (Lübnan, Nijerya, Güney Afrika Cumhuriyeti, Kenya, Gabon, Somali, Botswana, Ekvator Ginesi gibi) ile önümüzdeki dönemde Mutabakat Zabıtları ve/veya Anlaşmalar imzalamayı planlamaktadır. Yemen, Sudan, Cibuti, Kamerun ve Nijer ile 2013 yılı içinde Mutabakat Zabıtları imzalanmıştır. Bu tarz Anlaşmalar ile sadece kamunun değil aynı zamanda özel sektörün de bu ülkelere yatırım yapabilmesi mümkün olabilecektir. 44

Aynı zamanda ülkemizin uluslararası arenada, uluslararası kuruluşlar nezdinde görünürlüğünün artırılması da önceliklerimizden biridir. Yürütülen diplomasi çalışmalarının sonucu olarak, kurucu üyesi olduğumuz UEA nın Bakanlar düzeyindeki Toplantısı nın Başkanlığını bu yıl ilk defa ülkemiz üstlenmiştir. 2016 yılında düzenlenecek olan 23. Dünya Enerji Kongresi nin ve 2017 yılında düzenlenecek olan 22. Dünya Petrol Kongresi nin İstanbul da gerçekleştirilmesine hak kazanmamız da söz konusu çalışmalarımızın bir sonucudur. Ayrıca, elektrik ithalat ve ihracat potansiyelini arttırmak, elektrik arz güvenliğini desteklemek ve enterkonnekte şebekelerin diğer teknik avantajlarından yararlanmak açısından, elektrik şebekelerinin enterkoneksiyonu hususu büyük önem arz etmektedir. Ülkemiz açısından öncelik ve temel amaç, Avrupa Elektrik Şebekesi İletim Sistem İşletmecileri Kıta Avrupası Senkron Bölgesi (ENTSO-E CESA) ile senkronparalel çalışmasını temin etmektir. Söz konusu proje AB Trans-Avrupa Enerji Şebekeleri kapsamında Öncelikli Proje Eksenleri arasında yer almaktadır. Bu çerçevede Türkiye Elektrik Sistemi, 18 Eylül 2010 günü ENTSO-E Kıta Avrupası Senkron Bölgesi Şebekesine bağlanmış bulunmaktadır. Türkiye Elektrik Sistemi, ENTSO-E üyeleri olan Bulgaristan Elektrik Sistemine iki adet 400 kv iletim hattı ile Yunanistan Elektrik Sistemine ise bir adet 400 kv iletim hattı ile bağlanmıştır. Türkiye Elektrik Sisteminin, Avrupa Ülkeleri Elektrik Şebekesine Senkron Paralel Bağlantısı ile kalite ve güvenilirliği artarken, Avrupa Elektrik Piyasasına erişim imkânı da sağlanmış bulunmaktadır. Deneme işletme süreci üç fazdan oluşmaktadır. Kararlılık periyodu olan birinci faz ile her iki yönde ve sınırda fiziksel ve ticari olmayan elektrik enerji alışverişinin gerçekleştiği ikinci faz başarı ile tamamlanmıştır. Birinci ve ikinci fazların başarıyla tamamlanmasından sonra, Bulgaristan, Yunanistan ve Türkiye arasında, Avrupa Birliği (AB) kuralları ve ENTSO-E uygulamaları doğrultusunda, Türkiye elektrik sistemi ve ENTSO-E Avrupa Kıtası Senkron Bölgesi arasında ticari elektrik enerji alışverişi için sınırlı miktarda kapasite tahsisine izin verilmiştir. ENTSO-E Avrupa Kıtası Bölgesel Grubu, Türkiye elektrik sisteminin performansını izlemekte, bölgedeki elektrik sistemlerine muhtemel olumsuz etkilerini incelemektedir. Bu kapsamda TEİAŞ ın alması gereken bir dizi özel önlemler de tanımlanmaktadır. 45

ENTSO-E Avrupa Kıtası Bölgesel Grubu, Güneydoğu Anadolu Bölgesi sulama yüklerinin sistemde ani gerilim dalgalanmalarına neden olması ve sistemdeki önemli arızalar nedeniyle, Türkiye elektrik sistemi performansında istenen kriterler sağlanamadığı için, izleme süresinin bu sorunların ortadan kaldırılmasına kadar uzatılmasına karar vermiştir. Senkron paralel deneme işletme çalışmalarının bir sene içerisinde tamamlanması öngörülmüş ancak bu süreç, görülen lüzum üzerine ENTSO-E tarafından uzatılmıştır. TEİAŞ ın ENTSO-E bağlantısına yönelik yürüttüğü teknik çalışmalar sonucunda Türkiye elektrik sistemi ile ENTSO-E Avrupa Kıtası Senkron Bölgesi arasında kalıcı senkron işletmenin önünü açan ve deneme işletmesinin başarılı olduğunu vurgulayan ENTSO-E Türkiye Bağlantısı Proje Grubu nun raporu ENTSO-E Avrupa Kıtası Bölgesel Grubu (ENTSO-E RG CE) tarafından 04 Eylül 2013 tarihindeki toplantısında onaylanmış ve Türkiye elektrik sisteminin ENTSO-E Avrupa Kıtası Senkron Bölgesi ile kalıcı işletmenin önü açılmıştır. Kapasite Tahsisi, ihale yöntemi ile yapılmakta olup, fiyatlar aylık olarak gerçekleştirilen ihaleler sonucunda ortaya çıkmaktadır. Kapasite tahsisi ile ilgili bütün işlemler internet üzerinden yapılmakta ve ilgili bütün bilgiler piyasa oyuncuları ile paylaşılarak kolay erişilebilir ve şeffaf bir sürecin sürdürülmesi hedeflenmiştir. Senkron paralel işletmenin başlangıcında uygulanan, Avrupa dan Türkiye yönüne (ithalat) 400 MW, Türkiye den Avrupa yönüne (ihracat) 300 MW enterkoneksiyon kapasitesi, bugüne kadar alınan önlemler ve Türkiye elektrik sistemindeki iyileştirmeler sonucu artan işletme kalitesi ile Avrupa dan Türkiye (ithalat) yönüne 550 MW a, Türkiye den Avrupa yönüne (ihracat) 400 MW a çıkarılmıştır. TEİAŞ ın ENTSO-E RGCE İşletme El Kitabında bulunan standartlar ve yükümlülükler ile ilgili uyumunun değerlendirilmesini takiben söz konusu standart ve yükümlülükleri bağlayıcı hale getirecek olan Uzun Dönem Anlaşma nın imzalanması öngörülmektedir. Uzun Dönem Anlaşması imzalanıncaya kadarki dönemi kapsamak üzere deneme bağlantı sürecinin resmi olarak bir yıl daha uzatılması (18 Ekim 2014 e kadar) kararlaştırılmıştır. Uzun Dönem Anlaşmanın imzalanması ile birlikte ENTSO-E ile bağlantı kalıcı olarak sürdürülebilecektir. Batı ve Doğu daki mevcut yoğun üretim ve 46

tüketim ağlarının arasında bulunan konumu ile Türkiye, ENTSO-E ile kalıcı bağlantının sağlanması ile enerji köprüsü konumunu daha da güçlendirecektir. TEİAŞ ın ENTSO- E ile kalıcı bağlantının sağlanmasının yanı sıra TEİAŞ ın ENTSO-E ye gözlemci ve/veya üyelik statüsü de gündemdedir. Komşumuz Gürcistan ile ülkemiz arasında 400 kv lık Borçka-Ahıska İletim Hattı nın tesisi tamamlanmıştır. Ayrıca, bu hatta ilave olarak Muratlı ile Batum arasında da 154 kv luk yeni bir iletim hattının yapım çalışmaları devam etmektedir. Bilindiği üzere AB ile tam üyelik müzakerelerimiz halen devam etmektedir. Enerji faslı ise henüz müzakerelere açılmamış olmakla birlikte, müzakereye açılması halinde Ülkemiz gerek teknik çalışmalar gerekse AB direktifleri doğrultusunda gerçekleştirdiği mevzuat düzenlemeleriyle bu faslı sorunsuz kapatabilecek düzeyde ilerlemeler kaydetmiş durumdadır. Yürütmekte olduğumuz bu çalışmalardan da anlaşılacağı üzere Bakanlığımız, katılım müzakerelerini sürdürdüğümüz AB için enerji tedariğinde kaynak ve güzergâh çeşitlendirmesi açısından stratejik öneme sahiptir. Bildiğiniz gibi, enerji faslı siyasi sebeplerle müzakereye açılamamaktadır. Ancak, Avrupa Komisyonu Ekim ayında yayınladığı 2013 İlerleme Raporu nda ülkemizin enerji alanında AB ile oldukça ileri düzeyde uyum sağladığını belirtmiştir. Diğer önemli bir AB Kurumu olan Avrupa Parlamentosu da, 18 Nisan Genel Kurulunda aldığı karar ile ülkemizin enerji sektöründe elde ettiği gelişmeler sebebiyle 15. Faslın açılması gerektiğini ifade eden ilke kararı almıştır. Söz konusu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, teknik düzeyde sağlanan ileri uyum ve işbirliği ile ülkemiz enerji alanında AB standartlarını yakalamış durumdadır. Yasal Düzenlemeler Enerji ve tabii kaynaklar alanında, ulusal enerji politikalarının öncelikli ve önemli bileşenlerinden olan arz güvenliğinin sağlanması, dışa bağımlılıktan kaynaklanan risklerin azaltılması, yatırım ortamının iyileştirilmesi, iklim değişikliği ile mücadele ve 47

çevrenin korunması gibi stratejik hedeflerimizle paralel olarak gerekli mevzuat düzenlemeleri yapılmış olup bu kapsamdaki çalışmalarımız devam etmektedir. Elektrik Enerjisi Sektöründe Yapılan Düzenlemeler Bakanlığımız tarafından hazırlanan 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu 30 Mart 2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu çıkmadan önce yürürlükte olan 20 Şubat 2001 tarih ve 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu etraflıca ele alınarak detaylı bir çalışma yapılmış ve Kanun üzerinde çok sayıda ve köklü değişiklik yapma yerine Kanunun yeniden yazılması yoluna gidilmiştir. Kanunun yeniden yazılmasıyla gerçek anlamda bir Piyasa Kanunu oluşturulması hedeflenmiştir. Bu nedenle düzenleyici kuruma ilişkin düzenlemeler mevcut Kanun kapsamında muhafaza edilerek, tasarının sadece piyasa faaliyetleri ile sınırlı bir kanun çerçevesi sunması hedeflenmiş ve dolayısıyla mevcut 4628 sayılı Kanun içeriğinde sadece Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu nun teşkilatına ilişkin düzenlemelerden oluşan ve adı Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun olarak değiştirilen bir Kanuna dönüşmüştür. Yeni Kanun ile birçok önemli değişiklik yapılmıştır. Öncelikle değişen piyasa şartları nedeniyle Kanunda farklı yorumlara yol açtığı tespit edilen veya yetersiz kalan bazı tanımlara açıklık getirilmiş ve yeni tanımlar ilave edilmiştir. Nihai dönem dengeleme ve uzlaştırma piyasası uygulamaları ile uyumun sağlanması amacıyla ilgili kavramlara da açıklık getirilerek yeni kavramlar tanımlanmıştır. Ayrıca, elektrik piyasasında yürütülecek elektrik piyasaları ve bu piyasalarda gerçekleştirilecek faaliyetlerin mali uzlaştırma işlemlerinin uygulama yetkisinin piyasa işletim lisansı kapsamında Piyasa Mali Uzlaştırma Merkezi nin (PMUM) yeniden yapılandırılmasıyla oluşturulacak olan Enerji Piyasaları İşletme Anonim Şirketi ne (EPİAŞ) verileceği ve bu işlemlerin bu Kurum aracılığıyla nasıl yürütüleceğine ilişkin hususlar hükme bağlanmıştır. Üretim tesislerine yönelik olarak, tüm idari ve bürokratik iş ve işlemlerin tamamlanması amacıyla lisanstan önce belirli bir süre için verilmek üzere önlisans uygulaması 48

getirilerek, usul ve esasları tanımlanmıştır. 31 Aralık 2012 tarihinde sonra eren Geçiş Dönemi Anlaşmalarının süresi uzatılmamış ve EÜAŞ ile Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketi ne (TETAŞ) ellerindeki enerjiyi ikili anlaşmalarla piyasaya satma hakkı getirilmiş olup, bu kapsamda TETAŞ ve EÜAŞ ın hak ve yükümlülükleri ayrıntılı olarak yeniden düzenlenmiştir. Genel aydınlatma ile ilgili uygulamada karşılaşılan problemlerin çözülmesini teminen, genel aydınlatmanın kapsamı ile aydınlatmaya ilişkin yatırım ve ödemelerle ilgili hususlar yeniden düzenlenmiştir. Rüzgar ve güneş enerjisine yönelik yatırımlarda çakışma olması durumunda yapılacak yarışma süreçleri yeniden düzenlenmiştir. Otoprodüktörler ve otoprodüktör grupları tanımları yürürlükten kaldırılmış ve bu özelliği taşıyan üretim şirketlerinin faaliyetlerine artık üretim lisansı alarak devam etmesi gerekliliği hükme bağlanmıştır. Yerli kömür ve yenilenebilir kaynaklarımızın ekonomimize kazandırılmasını teminen; 31 Aralık 2020 tarihine kadar işletmeye girecek olan yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim tesisleri ile yerli kömüre dayalı elektrik üretim tesislerine çeşitli destekler getirilmiştir. Ayrıca 6446 sayılı Kanun ile tüketicilerin belirli bölgelere veya belirli amaçlara yönelik olarak desteklenmesi amacıyla sübvansiyon yapılması gerektiğinde, bahse konu sübvansiyonun tutarı ile usul ve esaslarının ilgili Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenmesi ve ilgili kurumun bütçesinden ödenmesine ilişkin yeni bir düzenleme yapılmıştır. Elektrik Piyasasında, Lisansız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmelik ise 02 Ekim 2013 tarih ve 28783 sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelik, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 14. maddesi kapsamında; tüketicilerin elektrik ihtiyaçlarının tüketim noktasına en yakın üretim tesisinden karşılanması, arz güvenliğinin sağlanmasında küçük ölçekli üretim tesislerinin ülke ekonomisine kazandırılması ve etkin kullanımının sağlanması ve elektrik şebekesinde meydana gelen kayıp miktarlarının düşürülmesi amacıyla çıkarılmış olup, lisans alma ve şirket kurma yükümlülüğü olmaksızın, elektrik enerjisi üretebilecek gerçek veya tüzel kişilere uygulanacaktır. Lisanssız elektrik üretimine ilişkin 500 kw lık sınır 1 MW a 49

çıkarılarak Bakanlar Kuruluna bu sınırı kaynak bazında 5 katına kadar artırma yetkisi verilmiştir. Bu Yönetmelikle tüketiciler maliyeti çok yüksek olmayan santraller, paneller ve düzenekler aracılığıyla elektrik ihtiyaçlarını karşılayabilecekler ve ihtiyaç fazlası enerjiyi de belirlenen teknik kriterlere göre sisteme bağlanarak satabileceklerdir. 02 Kasım 2013 tarih ve 28809 sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği ile birlikte lisans ticaretinin önlenmesi amacıyla önlisans uygulaması getirilmiş olup ön lisans süresi mücbir sebep halleri hariç 24 ayı geçmemesi hükme bağlanmıştır. Ayrıca, daha önceki uygulamada mevcut olan toptan ve perakende satış lisansları uygulaması kaldırılarak yerine tedarik lisansı uygulaması getirilmiştir. Buna ilaveten, TEİAŞ ve kurulacak olan EPİAŞ için işletim lisansı alma zorunluluğu getirilmiştir. Bu lisansların yanı sıra yönetmeliktek kapsamında verilecek lisanslar üretim lisansı, OSB üretim lisansı, iletim lisansı, dağıtım lisansı, OSB dağıtım lisansıdır. Yenilenebilir Enerji Kaynakları Alanında Yapılan Düzenlemeler Yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji arzı içindeki payının arttırılmasına yönelik olarak hem yasal altyapı çalışmalarını hem de sektörü harekete geçirecek kapsamlı çalışmaları yürütmekteyiz. Yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretimi amaçlı kullanımının yaygınlaştırılarak bu kaynakların ekonomiye kazandırılması, kaynak çeşitliliğinin artırılması, atıkların değerlendirilmesi ve çevrenin korunması ve ilgili imalat sektörünün geliştirilmesini amaçlayan 5346 sayılı Kanunda değişiklik yapan 6094 sayılı Kanun 8 Ocak 2011 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 6094 sayılı Kanun kapsamında, yenilenebilir enerji kaynağına dayalı üretimde tesis tipine göre; hidroelektrik üretim tesisi ile rüzgar enerjisine dayalı üretim tesisi için 7,3 Dolar cent/ kwh, jeotermal enerjisine dayalı üretim tesisi için 10,5 Dolar cent/ kwh, biyokütleye dayalı üretim tesisi (çöp gazı dahil) ile güneş enerjisine dayalı üretim tesisi 50

için 13,3 Dolar cent/kwh fiyat desteği sağlanmıştır. Ayrıca Kanun kapsamında, yurt içinde gerçekleşen imalat için de teşvik mekanizması getirilmiştir. Bahse konu Kanun kapsamında, Yenilenebilir Enerji Kaynaklarından Elektrik Enerjisi Üreten Tesislerde Kullanılan Aksamın Yurt İçinde İmalatı Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik 04 Eylül 2013 tarihli ve 28755 sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu Yönetmelik ile 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynakları (YEK) Kanununa göre ülkemizde imal edilecek aksamlar ve bütünleştirici parçaları için ilave fiyatın belirlenmesi, belgelendirilmesi ve denetlenmesi ile ilgili usul ve esaslar yeniden düzenlenerek yatırımcıların bu yöndeki talepleri karşılanmıştır. Yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimi yapan tesislerde yurt içinde üretilmiş ekipman kullanıldığı takdirde 0,4 ile 3,5 Dolar cent arasında ilave fiyat desteği verilmektedir. Güneş enerjisine dayalı elektrik üretim santralleri için ünitelerin tamamen yerli olması durumunda Kanunda 13,3 Dolar cent/kwh olan fiyat desteği 20 Dolar cent/kwh e ulaşmaktadır. Bu düzenleme ile birçok yerli ve yabancı yatırımcıların, ülkemizde ekipman üretim tesisleri açması yönünde çalışmalara başlaması sağlanacaktır. Eğer süreç bu şekilde devam ederse, ülkemiz bölgede en büyük yenilenebilir ekipman ve parça tedarikçisi olacaktır. Elektrik enerjisi üretiminde güneş enerjisinin etkin ve verimli kullanımını sağlamak amacıyla güneş enerjisine dayalı yapılan lisans başvurularının teknik değerlendirilmesinin yapılabilmesi amacıyla hazırlanan Güneş Enerjisine Dayalı Lisans Başvurularının Teknik Değerlendirilmesi Hakkında Yönetmelik 01 Haziran 2013 tarih ve 28664 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu kapsamda Güneş Enerjisi Santrali (GES) için 10-14 Haziran 2013 tarihleri arasında alınan başvuruların teknik değerlendirilmesine devam edilmektedir. Diğer taraftan, 16 Temmuz 2012 tarihinde Bakanlar Kurulu Kararı ile Karapınar Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi olarak ilan edilen bölgede, güneş enerjisi santrallarına uygulanan mevcut düzenleme dışında, o bölgede yer alan yerli kömürlerimiz de dikkate alınarak oluşturulacak özel bir model üzerinde çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Böylelikle, hem yoğun güneş alan ve verimsiz olan alanlarımızı ekonomimize kazandırmış hem de arz güvenliğimize katkı yapmış olacağız. 51

MTA tarafından keşfedilen jeotermal sahaların ihale yolu ile yatırımcıya devri 5686 Sayılı Kanun ile mümkün hale getirilmiştir. Bu kapsamda 2008-2013 yılları arasında gerçekleştirilen ihaleler sonucunda elektrik enerjisi üretimine uygun 16 adet, ısıtma ve termal turizme uygun 74 adet olmak üzere toplam 90 saha ihale edilerek yatırımcıya devredilmiş ve ülkemiz ekonomisine yatırım olarak kazandırılmıştır. Özelleştirme kapsamında devredilen Denizli-Kızıldere jeotermal sahası ile birlikte devredilen jeotermal sahaların ihale bedeli toplam 547 milyon Dolar dır. Petrol Sektöründe Yapılan Düzenlemeler 11 Haziran 2013 tarih ve 28674 sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe giren 6491 sayılı Türk Petrol Kanunu ile petrol arama, geliştirme ve üretim faaliyetlerinin etkili bir biçimde arttırılması, yerli ve yabancı sermaye yatırımlarının teşvik edilmesi amaçlanmaktadır. Eski Kanunda 18 bölgeye ayrılan Türkiye arazisi yeni Kanunda kara ve deniz olarak iki petrol bölgesine ayrılmıştır. Denizler de kıyı çizgisi esas alınarak kendi içinde; ikili anlaşmalar ve Uluslararası Deniz Hukuku uygulamalarına göre belirlenmiş münhasır ekonomik bölgeleri de kapsayacak şekilde karasuları içi ve karasuları dışı olarak iki bölgeye ayrılmıştır. Yürürlüğe giren Kanun ile birlikte yatırımcıların önündeki engellerin kaldırılması hedeflenmiştir. Bu kapsamda, yatırımcıların rekabetçi ve şeffaf bir şekilde aynı alana başvuru yapmalarına imkân vermek üzere ruhsat için yapılan ilk başvuru ilan edilerek, aynı alana yapılacak diğer başvurular için 90 gün süre verilmesi ve doksan gün sonunda değerlendirmeye alınan başvuruların en geç altmış gün içinde sonuçlandırılması sağlanmıştır. Yatırımların sonuca ulaşabilmesi için; arama ruhsat süresinin karalarda 5, denizlerde 8 yıl olarak belirlenmesi, bu sürelerin uzatımlarında mutlaka en az bir adet arama kuyusu açma taahhüdü ile karalarda 2 yıl, denizlerde 3 yıl olmak üzere, en fazla iki defa uzatma olanağı verilmesi, ruhsatın süresinin ilk yürürlük tarihinden itibaren 52

yapılan uzatmalar dahil karalarda 9, denizlerde 14 yıl olması, ruhsatta keşif yapılması durumunda ilave iki yıl süre verilmesi hususları bu Kanun da yer almıştır. Türk Petrol Kanunu ile birlikte ruhsat bazında faaliyet ve yatırım yapma yükümlüğü getirildiğinden, rekabetin gereği olarak yatırımcılarca ruhsat başvurusunda en az 1 adet arama kuyusu açılması taahhüdünün verilecek olmasının yanı sıra her bir arama ruhsatının başvurusunda ve süre uzatımında iş ve yatırım programının parasal tutarının yüzde 2 sinin (denizlerde yüzde 1) yatırım teminatı olarak alınması ve iş programının iki yıl üst üste yerine getirilmemesi sonucunda yatırım teminatının Hazineye irat kaydedilerek ruhsatın iptalinin yapılabilecek olması hükme bağlanmıştır. Devlet hissesinin hesaplanmasında kuyubaşı fiyatı yerine ham petrolde piyasa fiyatı, doğalgaz da ise toptan satış fiyatının esas alınarak alınacak payın Devletin lehine artırılması sağlanmıştır. Sahip olduğumuz kaynakların en etkin şekilde değerlendirilmesi ve üretimin aksamaması için Türk Petrol Kanununda bir dizi idari yaptırım hükme bağlanmıştır. Bu çerçevede, ruhsatı almadan petrol işlemi yapılması sonucunda elde edilen gelire ve petrole el konulması, taahhüt edilen iş ve yatırım programının iki yıl üst üste hiç gerçekleştirilmemesi, mevzuata veya ruhsatındaki şartlara uymayan petrol hakkı sahibine önce 90 günden az, 180 günden çok olmamak üzere geçici süre verilmesi, bu süre sonunda riayetsizliğin devam etmesi, devlet hissesinin bir yıl içerisinde üst üste iki, toplamda üç defa ödenmediğinin tespit edilmesi, üretimin bir yıldan fazla süre ile durması durumunda verilen süre sonunda üretime başlanmaması durumlarında petrol hakkı sahibinin izin, arama veya işletme ruhsatının iptal edilecektir. Doğal Gaz Sektöründe Yapılan Düzenlemeler Doğal gazın kaliteli, sürekli ve ucuz bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için, doğal gaz piyasasının serbestleştirilerek güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir doğal gaz piyasasının oluşturulması amacıyla yürürlükte olan 4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanunu kapsamlı bir şekilde gözden geçirilerek yeniden düzenlenmiş haliyle yeni yasama yılında TBMM de görüşülmek üzere gündeme gelecektir. 53

13 Aralık 2012 tarih ve 4168 sayılı EPDK Kurul Kararıyla doğal gaz piyasasında 2013 yılında uygulanmak üzere serbest tüketici sınırlarına ilişkin olarak; Konut tüketicileri (evsel tüketiciler) hariç olmak üzere, tüm tüketicilerin serbest tüketici statüsünde olacağı, Konut tüketicileri (evsel tüketiciler) için serbest tüketici olma sınırı 300.000 m 3 olup serbest tüketici limiti için tek sayaçtan ölçülen tüketim miktarı dikkate alınacağı, Şehir içi doğal gaz dağıtım lisansı ihalesi sonucunda dağıtım lisansı sahibi olan tüzel kişilerin lisans yürürlük tarihinden başlamak üzere ilk 5 yıllık sürenin dolmasından sonra serbest tüketici olma sınırına ilişkin olarak yukarıdaki hükümlerin geçerli olacağı, Tüketim miktarına bakılmaksızın, elektrik ve ısı enerjisi üreten kojenerasyon tesisi sahibi kişiler ve kullanıcı birliklerinin serbest tüketici statüsünde olacağı karara bağlanmıştır. Böylece tüm sanayi ve ticari işletmeler ile kojenerasyon tesisi sahiplerinin serbest tüketici kapsamına alınmasıyla piyasanın liberalleşme yönünde önemli bir adım atılmıştır. 54

4. ÜLKEMİZ DOĞAL KAYNAKLAR GÖRÜNÜMÜ Ülkemizin çeşitlilik arz eden jeolojik ve tektonik yapısı nedeniyle çok çeşitli maden yataklarının bulunmasına olanak sağlamıştır. Türkiye, yeraltı kaynakları yönünden dünya madenciliğinde adı geçen 132 ülke arasında maden çeşitliliği itibarıyla onuncu sırada yer almaktadır. Başta endüstriyel hammaddeler olmak üzere, metalik madenler, enerji hammaddeleri ve jeotermal kaynaklar açısından ülkemiz zengindir. Günümüzde dünyada ticareti yapılan 90 çeşit madenden 77 sinin varlığı ülkemizde saptanmış, 60 civarında maden türünde üretim yapılmaktadır. Gelişmeler ve Düzenlenen Ruhsat Sayıları Ülkemiz madencilik sektörünün gelişmesi amacıyla 3213 sayılı Maden Kanununda değişiklikler yapılmıştır. Bu değişiklikler ile birlikte sektörde hareketlilik sağlanmış, sektörün ihracat ve milli gelir içindeki payında önemli artışlar olmuştur. Bu düzenlemeler kapsamında madencilik faaliyetlerinde kaynakların verimli bir şekilde kullanılmasını sağlamak için yeni kriterler belirlenerek ülkemizin maden kaynakları çantacı olarak tabir edilen oyunculardan kurtarılarak gerçek yatırımcının önü açılmıştır. 2013 yılında Ekim ayı sonu itibarıyla toplam 4.578 adet maden ruhsatı müracaatı yapılmıştır. Bu dönemde 1 adet arama, 61 adet işletme ruhsatı olmak üzere toplam 62 ruhsat düzenlenmiştir. 5995 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce toplam ruhsat sayısı 43.166 iken Ekim 2013 sonu 10.952 adet arama ruhsatı 13.400 adet işletme ruhsatı olmak üzere toplam 24.382 ruhsat bulunmaktadır. Arama 2003 yılından itibaren sondajlı aramalara verilen önemle birlikte, 2002 yılında 100 bin metre olan kamu-özel sektör maden arama sondaj miktarı bugün itibarıyla 1 milyon 500 bin metre düzeyine ulaşmıştır. 55

Bu çalışmalar kapsamında metalik maden ve endüstriyel hammadde alanında yürütülen arama çalışmaları sonucunda önemli gelişmeler sağlanarak, yeni maden sahalarının varlığına yönelik bulgular elde edilmiştir. Bu kapsamda, 576 bin ton bakır, 68 ton altın, 4 milyar ton dolomit, 2,8 milyar ton kalsit ve 1,2 milyar ton feldspat, 6,5 milyar ton kuvarsit-kuvars kumu ve kuvars, 406 milyon ton mermer-doğal taş, 10,5 milyar ton kaya tuzu rezervi ile 51 milyon ton sodyum sülfat potansiyeli rezervi tespit edilmiştir. Tabii Kaynakların Ekonomiye Katkısı 2002 yılında yaklaşık 700 milyon Dolar olarak gerçekleşen maden ihracatımız 2012 yılında 4 milyar 181 milyon Dolar ve 2013 yılı Eylül ayı sonu itibarıyla de 3 milyar 793 milyon Dolar olarak gerçekleşmiştir. Maden İhracatı (Milyar $) 56

Madencilik sektörünün gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) içindeki değeri 2002 yılında 1 milyar 900 milyon Dolar olarak gerçekleşirken 2012 yılında 11 milyar 712 milyon Dolara, 2013 yılının ilk 6 aylık diliminde ise 5 milyar 97 milyon Dolara yükselmiştir. Madenciliğin GSYH İçindeki Payı (Milyar $) Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü nün (Eti Maden) çalışmaları neticesinde dünya rezervinin yüzde 73 üne sahip olduğumuz bor madeninde, üretim, satış ve ihracat rakamlarında önemli ilerlemeler sağlanmıştır. 2002 yılında 436.000 ton olan bor kimyasalları ve eşdeğeri ürün üretimi 2012 yılında 1,8 milyon tona çıkarılmıştır. 2013 yılında ise 1,8 milyon ton bor kimyasalları ve eşdeğeri ürün üretimi programlanmış olup, Eylül sonu itibarıyla 1,3 milyon ton üretim gerçekleştirilmiştir. 2002 yılında 730.000 ton olan kurulu kapasite 2012 yılında 2,1 milyon tona yükselmiş olup, kapasite kullanım oranı 2002 yılında yüzde 60 iken 2012 yılında yüzde 85 e ulaşmıştır. 57

Bor ihracatında, konsantre ürünlerin payı azaltılırken, bor kimyasalları ve eşdeğeri ürünlerin payı katma değerinin yüksek olması nedeniyle arttırılmaktadır. 2002 yılında yüzde 65 bor kimyasalları ve eşdeğeri ürün, yüzde 35 konsantre bor şeklinde olan satış kompozisyonu, 2012 yılında yüzde 95 bor kimyasalları ve eşdeğeri ürün, yüzde 5 konsantre bor şekline dönüşmüştür. 2012 yılı bor ihracat tutarı 2002 yılına göre yüzde 328 artarak 797 milyon Dolara ve toplam bor satış hasılatı ise 822 milyon Dolara yükselmiştir. 2013 yılında 805 milyon Doları ihracat olmak üzere toplam 830 milyon Dolar bor satışı gerçekleştirilmesi programlanmıştır. 2013 yılı Eylül sonu itibarıyla 565 milyon Dolar bor ihracatı gerçekleştirilmiştir. Bor İhracatı (Milyon Ton) 58