TÜRKİYE DOĞAL GAZ TEMİN, İLETİM VE TÜKETİM POLİTİKALARI. TMMOB Makina Mühendisleri Odası Merkez Doğal Gaz Komisyonu



Benzer belgeler
TÜRKĐYE DOGALGAZ GAZ TEMĐN, ĐLETĐM VE TÜKETĐM POLĐTĐKALARI*

ÜLKEMİZDE ENERJİ ARZ GÜVENLİĞİ VE ALINAN TEDBİRLER

ENERJİ SEKTÖRÜNDE KARAR VERMEDE BİLGİNİN YÖNETİMİ. Dr. Tanay Sıdkı Uyar Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Üyesi

TÜRKIYE NİN MEVCUT ENERJİ DURUMU

Türkiye nin Enerji Politikalarına ve Planlamasına Genel Bakış

Enerji ve İklim Haritası

(*Birincil Enerji: Herhangi bir dönüşümden geçmemiş enerji kaynağı) Şekil 1 Dünya Ekonomisi ve Birincil Enerji Tüketimi Arasındaki İlişki

Ülkemizde Elektrik Enerjisi:

Doç. Dr. Mehmet Azmi AKTACİR HARRAN ÜNİVERSİTESİ GAP-YENEV MERKEZİ OSMANBEY KAMPÜSÜ ŞANLIURFA. Yenilenebilir Enerji Kaynakları

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARIMIZ VE ELEKTRİK ÜRETİMİ. Prof. Dr. Zafer DEMİR --

Enervis H o ş g e l d i n i z Ekim 2015

Dünya Enerji Görünümü Dr. Fatih BİROL Uluslararası Enerji Ajansı Baş Ekonomisti Ankara, 25 Aralık 2012

Dünyada Enerji Görünümü

ENERJİ KAYNAKLARI ve TÜRKİYE DİYARBAKIR TİCARET VE SANAYİ ODASI

Dünyada Enerji Görünümü

Türkiye nin Enerji Teknolojileri Vizyonu

ÜLKEMİZDE ENERJİ ARZ GÜVENLİĞİ VE ALINAN TEDBİRLER

Yenilebilir Enerji Kaynağı Olarak Rüzgar Enerjisi

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI

Azerbaycan Enerji Görünümü GÖRÜNÜMÜ. Hazar Strateji Enstitüsü Enerji ve Ekonomi Araştırmaları Merkezi.

ENERJİ VERİMLİLİĞİ MÜCAHİT COŞKUN

Dünya Birincil Enerji Tüketimi Kaynaklar Bazında (%), 2015

TMMOB Maden Mühendisleri Odası

ELEKTRİK ve PLANLAMA 21. YÜZYILDA PLANLAMAYI DÜŞÜNMEK. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Cengiz GÖLTAŞ 14 Mayıs 2011

TÜRKİYE DE ENERJİ SEKTÖRÜ SORUNLAR ve ÇÖZÜM ÖNERİLERİ. 25 Kasım 2015

İÇİNDEKİLER TABLO VE ŞEKİLLER...

CEZAYİR ÜLKE RAPORU

Türkiye nin Enerji Görünümü Işığında Doğalgaz Piyasasının Liberalizasyonu

Türkiye nin Enerji Görünümü Işığında Doğalgaz Piyasasının Liberalizasyonu

KÜRESELLEŞEN DÜNYA GERÇEKLERİ TÜRKİYE NİN ENERJİ GÖRÜNÜMÜ VE TEMİZ TEKNOLOJİLER

YURTDIŞI MÜTEAHHİTLİK HİZMETLERİ

Cumali Taştekin EÜAŞ Maden Sahaları Daire Başkanı (V)

mmo bülteni þubat 2005/sayý 81 doðalgaz temin ve tüketim politikalarý raporu da basýn mensuplarýna daðýtýlmýþtýr.

Yakın n Gelecekte Enerji

KÖMÜRÜN ENERJİDEKİ YERİ

İÇİNDEKİLER SUNUŞ... XIII 1. GENEL ENERJİ...1

ENERJİ. KÜTAHYA

AR& GE BÜLTEN Yılına Girerken Enerji Sektörü Öngörüleri

ENERJİ ALTYAPISI ve YATIRIMLARI Hüseyin VATANSEVER EBSO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Enerji ve Enerji Verimliliği Çalışma Grubu Başkanı

2012 SEKTÖR RAPORU TEMSAN TÜRKİYE ELEKTROMEKANİK SANAYİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

İZMİR TİCARET ODASI AZERBAYCAN ÜLKE RAPORU

ELEKTRİK ENERJİSİ TALEP TAHMİNLERİ, PLANLAMASI ve ELEKTRİK SİSTEMİNİN DETAYLI İNCELENMESİ

2013 SEKTÖR RAPORU TEMSAN TÜRKİYE ELEKTROMEKANİK SANAYİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

TÜRKİYE ELEKTRİK SİSTEMİ (ENTERKONNEKTE SİSTEM)

Türkiye nin Enerji Görünümü Işığında Doğalgaz Piyasasının Liberalizasyonu

ŞUBAT 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

TÜRKİYE DOĞAL GAZ MECLİSİ KIŞ DÖNEMİ DOĞAL GAZ GÜNLÜK PUANT TÜKETİM TAHMİNİ VE ALINMASI GEREKLİ TEDBİRLER

AR& GE BÜLTEN. Ülkemiz önemli maden yataklarına sahip olup belirli madenlerde kendine yetebilen ender ülkelerden birisidir.

5 Mayıs 2010 Mersin Üniversitesi. KORAY TUNCER MMO Enerji Birimi / Teknik Görevli Makina Yüksek Mühendisi

Dünya Enerji Görünümü Dr. Fatih Birol Baş Ekonomist, Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) İstanbul, 20 Aralık 2013

TTGV Enerji Verimliliği. Desteği

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ, AB SÜRECİ VE ÇEVRE

YAŞAR ÜNİVERSİTESİ Mühendislik Fakültesi

Kömür, karbon, hidrojen, oksijen ve azottan oluşan, kükürt ve mineral maddeler içeren, fiziksel ve kimyasal olarak farklı yapıya sahip bir maddedir.

Temiz Üretim Süreçlerine Geçişte Hibe Programlarının KOBİ lere Katkısı. Ertuğrul Ayrancı Doğu Marmara Kalkınma Ajansı

Dünyada ve Türkiye de Enerji Görünümü Selahattin İncecik. İstanbul Teknik Üniversitesi

TÜRKĠYE DÜNYANIN BOYA ÜRETĠM ÜSSÜ OLMA YOLUNDA

Türkiye nin Elektrik Üretimi ve Tüketimi

BİYOKÜTLE ENERJİ SANTRALİ BİOKAREN ENERJİ

World Energy Outlook Dr. Fatih BİROL UEA Baş Ekonomisti İstanbul, 1 Aralık 2011

YATIRIM TEŞVİK SİSTEMİ

ENERJİ ÜRETİMİ VE ÇEVRESEL ETKİLERİ

Yenilenebilir olmayan enerji kaynakları (Birincil yahut Fosil) :

TORBALI TİCARET ODASI MOBİLYA SEKTÖR ANALİZİ

Türkiye nin Elektrik Enerjisi Üretimi Kaynaklı Sera Gazı Emisyonunda Beklenen Değişimler ve Karbon Vergisi Uygulaması. Mustafa ÖZCAN, Semra ÖZTÜRK

Orta Asya da Çin ve Rusya Enerji Rekabeti

ENERJİ VERİMLİLİĞİ (ENVER) GÖSTERGELERİ VE SANAYİDE ENVER POLİTİKALARI

TÜRKİYE DOĞAL GAZ MECLİSİ KIŞ DÖNEMİ DOĞAL GAZ GÜNLÜK PUANT TÜKETİM TAHMİNİ VE GELECEK YILLARA İLİŞKİN ALINMASI GEREKEN TEDBİRLER

Biliyor musunuz? Enerji. İklim Değişikliği İle. Mücadelede. En Kritik Alan

NÜKLEER ENERJİ. Dr. Abdullah ZARARSIZ TMMOB-Fizik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı

MART 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

NİSAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

YENİLENEBİLİR ENERJİ ÜRETİM KOOPERATİFLERİ

RUSYA FEDERASYONU ÜLKE RAPORU

2013/101 (Y) BTYK nın 25. Toplantısı. Üstün Yetenekli Bireyler Stratejisi nin İzlenmesi [2013/101] KARAR

Sera Gazlarının İzlenmesi ve Emisyon Ticareti. Politika ve Strateji Geliştirme. Ozon Tabakasının Korunması. İklim Değişikliği Uyum

MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ MTA DOĞAL KAYNAKLAR VE EKONOMİ BÜLTENİ YIL : 2012 SAYI : 14

Kömür ve Doğalgaz. Öğr. Gör. Onur BATTAL

Yenilenebilir Enerji Kaynakları

European Gas Conference 2015 Viyana

Mustafa BARAN Ankara Sanayi Odası Genel Sekreter Yardımcısı

Türkiye nin İnşaat Demiri Üretim ve İhracatındaki Rekabet Gücü. Dr. Veysel Yayan Genel Sekreter Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneği

Bu dönemde birincil enerji tüketiminin yıllık ortalama yüzde 5,7, elektrik tüketiminin ise yüzde 6,7 oranında büyüdüğü tespit edilmiştir.

TÜRKİYE DE FİKRİ MÜLKİYET HAKLARININ KORUNMASI : ULUSLARARASI DOĞRUDAN YATIRIMLARA ETKİLER RAPORU

ENERJİ TASARRUFUNDA KOMBİNE ÇEVRİM VE KOJENERASYONUN YERİ VE ÖNEMİ. Yavuz Aydın 10 Ocak 2014

ELEKTRİKLİ ARAÇLARIN VE YAKIT ETKİNLİK POLİTİKALARININ PETROL FİYATLARINA ETKİSİ

ENERJĠDE DIġA BAĞIMLILIK 2 Nisan 2010 MMO Adana ġube. Koray TUNCER MMO Enerji Birimi Teknik Görevli Mak. Yük. Müh.

T.C. Ekonomi Bakanlığı İthalat Genel Müdürlüğü Ankara

DİYARBAKIR TİCARET VE SANAYİ ODASI YENİ TEŞVİK MEVZUATI HAKKINDA EKONOMİ BAKANINA HAZIRLANAN RAPOR 2012

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

Yurtdışı Müteahhitlik Hizmetleri Durum Analizi

TERMİK SANTRALLARIN KURULUMUNDA YERLİ MÜHENDİSLİK ve MÜŞAVİRLİK HİZMETLERİ. İsmail Salıcı (İnş.Yük.Müh, İTÜ-1970)

ENERJİ VERİMLİLİĞİ MEVZUATINDA ODAMIZIN YERİ VE GÖREVLERİ

Enerjide yüksek ithalat ekonomiye büyük risk

Enerji Verimliliği : Tanımlar ve Kavramlar

ENERJİ VERİMLİLİĞİ MEVZUATI VE KOJENERASYONUN YERİ

Tarım & gıda alanlarında küreselleşme düzeyi. Hareket planları / çözüm önerileri. Uluslararası yatırımlar ve Türkiye

İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN DIŞ PİYASALARDAKİ DURUMU

Bölgesel Güç Olma Yolunda Türkiye nin Enerji Görünümü ve Doğalgaz Piyasasının Liberalizasyonu

KÜRESELLEŞEN DÜNYA GERÇEKLERİ TÜRKİYE NİN ENERJİ GÖRÜNÜMÜ VE TEMİZ TEKNOLOJİLER

Transkript:

TÜRKİYE DOĞAL GAZ TEMİN, İLETİM VE TÜKETİM POLİTİKALARI TMMOB Makina Mühendisleri Odası Merkez Doğal Gaz Komisyonu Ülkemizde yurt içi kaynaklardan doğal gaz üretimiyle ilgili ilk uygulamalar, TPAO bünyesinde 1976'da gerçekleşmiştir. 1980'li yılların ilk yarısında BOTAŞ tarafından doğal gaz talep tahmini ve doğal gaz temin planlamasıyla ilgili ilk çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalarda, ilk başta doğal gazın yalnızca elektrik enerjisi üretimi amacıyla termik santrallerde kullanılmak üzere yakıt olarak temini öngörülmüş, daha sonra doğal gaz boru hattı güzergahı üzerindeki kentlerde ve sınai tesislerde enerji kaynağı olarak, gübre fabrikalarında da hammadde olarak kullanılabileceği kabulleri yapılmıştır. 1980'li yıllarda doğal gaz teminine yönelik yapılan planlama ve anlaşmalarda, yıllık olarak Rusya'dan azami 6 milyar m 3, Cezayir'dede LNG olarak tankerlerle 2 milyar m 3 olmak üzere toplam 8 milyar m 3 doğal gaz ithalatı öngörülmekteydi. Bugün konuşulan tüketim miktarlarının çok gerisinde kalan bu kabuller, boru hattı tasarımında ve Marmara Ereğlisi LNG Terminalinin kapasite seçiminde etken olmuştur. Bu hattın kademeli olanak devreye girmesiyle 1987'de Rusya'dan doğal gaz ithalatına başlanmış, 1988 sonunda Ankara ve İstanbul kentlerinde doğal gaz kullanımına geçilmiş, Ambarlı ve Hamitabat'ta doğal gaz yakıtlı kombine kuvvet santralleri kurulmuş, gübre üretiminde de doğal gaz hammadde olarak kullanılmaya başlanmıştır. Alternatif bir çok yakıta göre ucuzluğu, kullanım kolaylığı, stoklama sorununun olmayışı vb. üstünlükleri doğal gaza talebi hızla arttırmıştır. Doğal gazın ilk kullanıma başlandığı 1987 yılında 519 milyon m 3 düzeyinde olan doğal gaz tüketimi, dokuz yıl içinde yaklaşık 16 kat artışla 1996'da 8 milyar m 3 'e ulaşmıştır. Türkiye'nin son on yıldaki doğal gaz arz tablosu aşağıda verilmiştir. 53

TABLO 1: YILLAR İTİBARİYLE DOĞAL GAZ ALIMLARI YIL ALIM MİKTARI (Milyon m 3 ) 1987 515 1988 1182 1989 3107 1990 3363 1991 4098 1992 4467 1993 4976 1994 5341 1995. 6755 1996 7953 1997 (program) 10630 Kaynak: Mustafa Murathanoğlu. BOTAŞ Genel Müdürü, Aktaran Doğal Gaz Dergisi OcakŞubat 1997 Önümüzdeki yıllarda, ağırlıkla elektrik enerjisi üretiminde daha yaygın bir biçimde kullanımın planlanmasından ötürü, doğal gaz talebinin daha hızlı bir şekilde artması beklenmektedir. 54

TABLO 2: TÜRKİYE DOĞAL GAZ TALEP TAHMİNİ YIL TALEP TAHMİNİ (milyon m 3 ) ARTIŞ ENDEKSİ 1996100 1997 1998 1999 2000 200.1 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 10630 12104 16121 26491 37709 45713 48782 51731 53697 53697 54680 56646 56646 58612 133 152 202 333 474 575 613 650 675 675 688 712 712 737 Kaynak: a.g.e. Doğal gaz tüketiminin 1996 yılına göre, 2000 yılında 3.33 kat, 2010 yılında 7.37 kat artısında en büyük etmen, elektrik enerjisi üretiminin çok yaygın bir biçimde doğal gaza dayandırılmasıdır. Sektörel tüketimlerin dağıtımında, elektrik enerjisinin üretimi amacıyla doğal gaz tüketiminin toplam tüketim içinde 1996'da % 53 olan payının 2001 yılında % 55.7'ye, 2010 yılında ise % 59.5'e yükselmesi öngörülmektedir. TABLO 3: TÜRKİYE SEKTÖREL DOĞAL GAZ TALEBİ (MİLYON M 3 ) YIL KONUT SANAYİ ELEKTRİK GÜBRE TOPLAM Miktar % Miktar % Miktar % Miktar % Miktar % 1997 2387 22.5 2186 20.6 5275 49.6 782 13 10630 100 2001 7010 18.6 8880 23.5 21000 55.7 819 2.2 37709 100 2010 9015 15.4 11604 19.8 34870 59.5 3125 5.3 58612 100 Kaynak: a.g.e. Bu tablonun vurguladığı husus sektörel tüketim içinde, konut, sanayi ve gübre sektör 55

lerinin tüketiminin önümüzdeki yıllar içinde paylarının azalacağı ve elektrik enerjisinin payının ise artacağıdır. Doğal gazın toplam enerji üretimi içinde payının beşte birlerden, dörtte birlere doğru artmasının yanısıra, toplam elektrik enerjisi içinde doğal gazın payının üçte bir mertebesine yükselmesine yönelik karar ve uygulamaların ne denli sağlıklı olduğu tartışma konusudur. Dünyanın diğer ülkelerinde doğal gazın kullanımı içinde elektrik enerjisi üretimi bu denli yüksek bir öncelik almamaktadır. Sonuçta ithal bir enerji kaynağı olan doğal gazın elektrik enerjisi üretimi içindeki payının bu denli yükselmesi rasyonel değildir. Çünkü, bir yanda ithal doğal gaza dayalı elektrik enerjisi üretim tesisleri teşvik edilirken, öte yanda yurtiçi hidrolik kaynakların daha yüksek bir verimle kullanılması önemsenmemektedir. Yurtiçi linyit yataklarının çevre kirliliği yaratmayan ileri teknolojik yöntemlerle değerlendirilebileceği yeni termik santral projeleri ile gündeme getirilmemektedir. Bu durumda uluslararası tekellere, özellikle ABD'li enerji gruplarına yeni pazarlar açacak bir anlayışla doğal gaza dayalı enerji santrallerinin kurulması planlanması ve bu santraller için ihaleye çıkılmasının ülke açısından uygun olmadığını vurgulamak gerekir. GAZIN TÜKETİMİNDE ÖNCELİK ELEKTRİK ENERJİSİ ÜRETİMİNE VERİLİYOR Bugün, neredeyse tamamı ithal edilen bir enerji kaynağı olan doğal gazın tüketimi içinde % 53'lük bir payla elektrik enerjisi üretimi başta geliyor. Yatırım çalışmaları süren Marmara Ereğlisi'nde iki tane 500 MW'lik, Bursa'da 1300 MW'lik doğal gaza dayalı termik santral projeleri, doğal gazın ağırlıklı elektrik enerjisi üretimi için kullanılması eğiliminin süreceğini gösteriyor. Özel sektörün hergün sayısı artan kojenerasyon, birleşik ısı ve güç üretimi sistemleri yatırımları, doğal gaz tüketiminde elektrik enerjisi üretiminin baş rolde olacağına işaret ediyor. Halen özel sektör kuruluşlarına ait, kapasiteleri 4,3 MW ile 123,4 MW arasında değişen 15 adet doğal gaza dayalı otoprodüktör enerji tesisinin toplam kurulu kapasitesi 375 MW'ye ulaşıyor. Bu tesislerin yatırım tutarı ise, 232 milyon dolar. Sözleşmeleri imzalanan ve yatırım planlama çalışmaları süren 17 adet otoprodüktör enerji yatırımı, 341 MW kurulugüç öngörüyor. Bu yatırımların tutarı ise 200 milyon doları aşıyor. Ayrıca, fizibilite çalışmaları süren 27 projenin öngördüğü kapasite ise, 935 MW. Özel 56

sektörün bu yatırımlannın yanısıra devlet de doğal gaza dayalı 4200 MW kapasiteli doğal gaz santralleri kurmayı planlıyor. ETKB, aşağıda listelenen doğal gaza dayalı elektrik enerjisi santralleri için teklifleri toplamaya başladı. Ancak bu ihale süreci de hukuken tartışmalı. Elektrik Mühendisleri Odasının "Yapışlet"esaslı bu uygulamanın iptali için Danıştay'da açtığı davada, yürütmeyi durdurma kararı alındı. Buna rağmen ETBK kararın kendilerine tebliğ edilmediği gerekçesiyle, ihaleyi iptal etmedi ve teklifleri topladı. ETBK'nin nasıl bir politika izleyeceğini önümüzdeki günler gösterecek. TABLO 4: "YAPİŞLET" YÖNTEMİYLE TEKLİF İSTENEN DOĞAL GAZA DAYALI SANTRALLER YERİ KAPASİTESİ Adapazarı Gebze 1 Gebze 2 Ankara İzmir 1 İzmir 2 700 MW 700 MW 700 MW 700 MW 700 MW 700 MW TOPLAM 4200 MW Aliağa'da kurulması öngörülen 6 milyar mvyü kapasiteli LNG Terminalinin hemen yanına 1.8 milyar m 3 doğal gaz tüketecek 2 x 700 = 1400 MW kapasiteli elektrik santralinin, İskenderun'da kurulacak yine 6 milyar m 3 /yıl kapasiteli LNG terminalinin yanına 1 milyar m'vyıl gaz tüketecek 700 MW kapasiteli elektrik santralinin kurulmasına yönelik plan ve programlar, LNG ithalatının arttırılmasının esas olarak elektrik enerjisi üretimine yönelik olduğunu ortaya koymaktadır. Tankerlerle taşınan sıvı doğal gazın boru hattıyla taşınan doğal gaza göre daha pahalı olduğu da gözönüne alındığında tamamen LNG'ye dayalı olarak çalışması öngörülen 4200 MW kapasiteli elektrik santralleri kurulması projesinin fizibilitesi tartışılmalıdır. Maden Y. Mühendisi Ömer Ünver'in TMMOB 'nin Enerji Sempozyumuna sunduğu "Türkiye'nin Enerji Potansiyeli ve Bu Potansiyelden Ekonomik Olarak Yararlanma Olanakla 57

rı: Termik Kaynaklar"başlıklı tebliğinde belirttiği üzere, termik santrallerin kapasite kullanım oranı 1996 yılı içinde % 56.6'yı aşmamaktadır. Bu gerçek de, termik santrallerde kullanılabilecek bir kapasite olduğunu göstermektedir. Yine aynı tebliğde belirtildiğine göre işletme maliyeti olarak elektriği 2.24 cente maledebilecek AfşinElbistan yatırımları geciktirilirken, yangından mal kaçırırcasına doğal gaza dayalı elektrik enerjisi üretim tesislerinin hale edilmeye çalışılması hoş şeyler hatırlatmamaktadır. HIZLA ARTAN DOĞAL GAZ İHTİYACINI NERELERDEN, 1 NASIL TEMİN EDECEĞİZ? 1997 yılı doğal gaz talebi 10.6 milyar m 3 olarak tahmin ediliyor. Bu miktarın 6.6 milyar m 3 'nün boru hatlarıyla Rusya'dan, kalan bölümünün ise sıvılaştırılmış doğal gaz olarak ağırlıkla Cezayir'den tankerlerle ithali öngörülüyor. Önümüzdeki yıllar içinde gaz arzının ise hangi kaynaklara dayandırılacağına ilişkin programlar sürekli değişiklik gösteriyor. Aşağıda yeralan tablo bu konuda yapılan yakın tarihli bir çalışmayı esas alıyor. Kuşkusuz, doğal gaz temin programları bir dizi siyasal ve ekonomik değişmelere bağlı. Henüz fikir projesi düzeyinde olan, Mısır'dan Akdeniz'in altından geçecek boru hattıyla gaz temini, Rusya'dan Karadeniz'i aşacak boru hattıyla gaz temini gibi projeler gerçeklik kazanırsa, bu tablo da değişime uğrayacaktır. f Kuşkusuz bu tablo bugün için yalnızca bir öngörü düzeyinde. Bu tablonun gerçekleştirilebilmesi için ilgili ülkeler ve üretici kuruluşlarla görüşmelerin sonuçlandırılması ve gaz alım anlaşmalarının imzalanmasından sonra, bugün Cezayir dışında hepsi inşaat aşamasında olan LNG üretim tesisleri yapımının öngörülen süreler içinde sonuçlanması, bugün mühendislik / etüdleri safhasında olan Aliağa ve İskenderun LNG terminallerinin yapımının gerçekleşmesi ve iletim dağıtım hatlarının yapımı gerekiyor. Bunların yanısıra, Rusya'da mevcut boru hattı üzerinden doğal gaz alımının 14 milyar rn^'e çıkarılması için RusyaUkraynaRomanyaBulgaristan güzergahında boru hattının rehabilitasyonu ve kapasite arttırımı için kısa vadeli 220 milyon dolarlık, uzun vadeli 900 milyon dolarlık yatırımlar gerekiyor. En ivedi olarak gereken 50 milyon dolarlık bir yatırım ise, konunun aciliyeti nedeniyle, BOTAŞ'ın finanse etmesi sözkonusu. Bunların yanısıra Irak'taki doğal gaz yataklarının işletilmesi ve 10 milyar m 3 doğal ga j zın ithal edilmesini öngören yeni bir anlaşma da gündemde. 58

TABLO 5: TÜRKİYE DOĞAL GAZ ARZTALEP DENGESİ (Milyon m 3 ) YILLAR KONTRATA BAĞLANMIŞ MİKTARLAR RUSYA FED. CEZAYİR NİJERYA İRAN RUSYA İlave (BATI) GÖRÜŞÜLEN İLAVE MİKTARLAR RUSYA İlave (DOĞU) KATAR PLANLANAN İLAVE MİKTARLAR II.LNG II.LNG YEMEN) (MISIR) TOPLAM ARZ TOPLAM TALEP 1997 4000 0 0 500 0 0 0 0 10630 10630 1988 4000 0 0 2000 0 0 0 0 2104 12104 1999 4000 0 3000 3000 0 0 0 0 16121 16121 2000 4000 690 3000 4500 3000 1000 0 0 26491 26491 2001 4000 1100 5000 7000 5000 1000 4000 4000 37709 37709 2002 4000 1200 5000 8000 8000 1000 45713 45713 2003 4000 1200 7000 8000 9000 1000 48782 48782 2004 4000 1200 9000 8000 10000 1000 51731 51731 2005 4000 1200 10000 8000 11000 1000 53697 53697 2006 4000 1200 10000 8000 11000 1000 53697 53697 2007 4000 1200 10000 8000 12000 1000 54680 54680 2008 4000 1200 10000 8000 14000 1000 56646 56646 2009 4000 1200 10000 8000 14000 1000 56646 56646 2010 4000 1200 10000 8000 1 1000 58612 58612 Kaynak: Mustafa Murathanoğlu. BOTAŞ Genel Müdürü, Aktaran Doğal Gaz Dergisi OcakŞubat 1997

DOĞAL GAZ SEKTÖRÜNDE PLANLANAN YATIRIMLAR NELER? Doğal gaz sektöründe önümüzdeki yıllarda öngörülen talep ve tüketim miktarlarına varılabilmesi için; doğal gaz arz kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve ithalatın arttırılması, yeni boru hattı yatırımlarının yanısıra, mevcut şebekenin geliştirilmesi ve kapasitenin arttırılmasına yönelik çalışmalar yapılması gerekiyor. Rusya'dan yapılacak ithalatın mevcut boru hattı kullanılarak 15 milyar m 3 taşıyacak hale getirilmesi için, Pendik'te tesisi süren 39 milyon dolar tutarlı kompresör istasyonu yatırımının yanısıra, Trakya'da ikinci ve üçüncü kompresör istasyonlarının tesisi, Trakya Kırklareli'nde mevcut kompresör istasyonunun kapasite arttırımı gerekli. Ayrıca, Trakya ve Marmara'da bazı yeni dağıtım şebekeleri ve branşman hatlarının yapımını hedefleyen 56 milyon dolar tutarlı yatırım planlanıyor. Marmara Ereğlisinde LNG terminaline yeni bir tank eklenmesi kapsayan kapasite artırımı sözkonusu. Doğal gaz arzının arttırılabilmesi, iletim ve dağıtım hatlarının kapasitelerinin yükseltilmesi için yaklaşık 3,5 milyar dolarlık yatırım gerekiyor. Yapılması gereken yatırımların listesi ve yatırım tutarı aşağıdaki tabloda yeralıyor DOĞAL GAZ DAĞITIMININ YAYGINLAŞTIRILMASI İÇİN BOTAŞ'IN YAPMASI GEREKEN YATIRIMLAR PROJE ADI YATIRIM TUTARI İzmir (Aliağa) ve İskenderun Sıvılaştırılmış 15 Milyon $ Doğal Gaz (LNG) ithal Terminalleri Mühendislik Hizmetleri LNG İthal Terminali İzmirAliağa 421 Milyon $ LNG İthal Terminali İskenderun 421 Milyon $ Trakya Doğal Gaz Yeraltı Depolama Tesisleri 0.250 Milyon $ Mühendislik Etüdleri Trakya Doğal Gaz Yeraltı Depolama Tesisleri Yapımı 441 Milyon $ Kırklareli Kompresör İstasyonu Tevsii 9.5 Milyon $ 60

Ambarlı Kompresör İstasyonu Yapımı 56 Milyon $ Malkoçlar Ölçüm İstasyonu Tevsii 2 Milyon $ Marmara Ereğlisi LNG İthal Terminali Tevsii 117 Milyon $ Pendik Kompresör İstasyonu Yapımı 39 Milyon $ İranTürkiye Doğal Gaz Hattı Yapımı 1211 Milyon $ Muhtelif Doğal Gaz Dağıtım Hatları 63 Milyar $ Doğal Gaz Güney İletim Hattı (1086 km) 436 Milyon $ Doğal Gaz Ege İletim Hattı (326 km) 210 Milyon $ TOPLAM 3441.75 Milyon $ Bu tablonun hazırlanmasında BOTAŞ'ın 1997 yatırım program değerleri, DPT'nin hesapladığı 137.931 TL'lik ortalama dolar kuru cinsinden dolara çevrilerek bulunmuştur. Yaklaşık 3.5. milyar dolarlık bu yatırımları BOTAŞ'ın kendi özkaynaklanyla finanse etmesi ise güç görünmektedir. Bu tablo son zamanlarda moda olan "liberalleşmeözelleştirme"söylemlerin BOTAŞ cephesindeki yansımalannın ne olduğu sorusunu akla getiriyor. Kuşkusuz bu söylemler BO TAŞ'ı da fazlasıyla etkilemiş durumda. BOTAŞ'ın bir holding şirketi haline getirilmesi ve BOTAŞ'a bağlı aşağıdaki şirketlerin kurulması öngörülüyor. 61

BOT AŞ'A BAĞLI OLARAK KURULMASI ÖNGÖRÜLEN ŞİRKETLER ŞİRKET GÖREVLERİ BOTAŞ INTERNATIONAL BOTAŞ MÜHENDİSLİK Kanal Adalarında New Jersey'de kuruldu Türkiye dışında üçüncü ülkelerde ortaklıklar kurması öngörülüyor. Mühendislik çalışmalarını yürütecek. BOTAŞ TAŞIMACILIK Tankerlerle LNG taşımacılığını düzenlemesi öngörülüyor. 18.5.97 tarihli Radikal Gazetesinde yeralan bir habere göre, bu amaçla Blue Light Shipping isimli bir konsorsiyum kuruldu. Bu konsorsiyumun ortakları ise şöyle. Botaş International Aslan Holding Süzer Holding Mete Has Leif Hoegh CO As Kvaerner Mesa Yards % 10 Delsa Trading Inc. '% 15 '% 17.5 '% 12.5 % 12.5 %20 % 12.5 TURKISH GAS Doğal gazın yurtiçinde pazarlanmasını sağlayacak bu şirkete bağlı olarak yerli ve yabancı sermaye ile birlikte 4 bölgesel pazarlama şirketi kurulması planlanıyor. Nitekim ilk olarak % 22 pazar payı garantisiyle BOTAŞ, Gasporm ve Gama'nın ortak olduğı TRUS Gaz isimli bir şirket kuruldu. YAPIM ŞİRKETLERİ Bu şirkete bağlı LNG Terminalleri Yapım Şirketi Boru İletim Hatları Yapım Şirketi BaküCeyhan Hatları Yapım Şirketi Kurulması öngörülen ana şirketlere ve bağlı şirketlere BOTAŞ'in % 15 oranında ortak olması, sermayesinin diğer bölümünün ise yerli ve yabancı kuruluşlarca karşılanması öngörülüyor. 62

ÖNERİLER 1 Doğal gazla ilgili kurumlar, çalışmalarında şeffaflaşmalı, bilgilerin genelleşmesi, herkesçe erişilebilir ve kullanılabilir olması sağlanmalıdır. 2 İthal edilen ve dışa bağımlı bir enerji kaynağı olan doğal gazın sektörel kullanım öncelikler tartışmaya açılmalıdır. "Çevre kirliliğini azaltma"misyonu da olan doğal gazın kentsel düzeyde kullanımına yönelik çalışmalara ağırlık vermelidir. Çok sayıda uluslararası firmanın doğal gaza dayalı enerji santralleri kurması girişimleri anlamlıdır. Bu anlamda da ulusal düzeyde tartışmalar yapacak, stratejiyi belirleyecek Doğal Gaz Enstitüsünün ve bu Enstitünün alt kollarının bir an önce çalışmaya başlaması zorunludur. 3 Yürürlükte olan 397 sayılı KHK mevcut biçimiyle yetersiz ve işlevsizdir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Başkanlığınca hazırlanan ve "Özelleştirme"gerekçesiyle doğal gaz satışında BOTAŞ önceliğini kaldırmayı öngören, yasa tasarısı ilgili kesimlerin bilgisine sunulmalı, tartışmasına açılmalıdır. Yapılması gereken, 397 KHK'in yerel doğal gaz dağıtım şirketlerinin kuruluşlarının usul ve esaslarını ortaya koyan, Ulusal Gaz Enstitüsünün kuruluş ve görev alanlarını da belirleyen zenginleştirilmiş bir içerikle yenilenmesinin sağlanmasıdır. 4 Üniversitelerin doğal gaza daha yoğun bir ilgi göstermeleri sağlanmalıdır. Üniversitelerin Petrol Mühendisliği bölümlerinin adını Petrol ve Doğal Gaz Mühendisliği olarak değiştirmeleri yerine Gaz Mühendisliği ve Tesisat Mühendisliğini bir alt disiplin olarak eğitim programlarına almaları sağlanmalıdır. 5 EGO ve İGDAŞ'ın doğal gaz tesisatçısı yetiştirmek için açmış olduğu kursların benzerleri diğer gaz kuruluşlarında da açılmalıdır. Bir adım daha atılmalı, başlangıçta pilot bölümler halinde de olsa, öncelikle doğal gazın kullanıldığı kentlerdeki endüstri meslek liselerinde doğal gaz tesisatçılığı bölümü açılmalıdır. Uludağ Üniversitesi, Doğal Gaz Meslek Yüksek Okulu olumlu bir örnektir, bu tür örnekler yaygınlaştırılmalıdır. 6 Doğal gazla ilgili uluslararası yapım ihalelerinde temel alınması gereken anlayış, "Kreditör ülkenin malzeme ve uygulama standarttan "değil, Türkiye'de gerekli ve uygun olan malzeme ve uygulama standartları olmalıdır. 7 Aynı şekilde, kentsel dönüşüm ihalelerinde, müteahhit firmanın sorumluluğu, doğal gaz dağıtım şebekesinin yapımıyla sınırlı olmalı, bina iç tesisatlarının yapımı ve cihaz temini yurt içinden yerli kuruluşlar eliyle karşılanmasına engel konulmamalıdır. 8 Tüketicinin bilinçlendirilmesine ve korunmasına yönelik çalışmalar, panel, seminer, yayın, danışma büroları tesisi vb. yaygınlaştırılmalı, uygulamada güvenliğin sağlanması esas olmalıdır. Enerji tasarrufu sağlayacak yöntemler hakkında tüketiciler bilgilendirilmelidir. 63

9 Doğal gaz sektöründe sigorta uygulamaları yaygınlaştırılmalıdır. 10 Mevcut yasalara göre "Mühendislerin mühendislik faaliyetleri ilgili sorumlu tek kuruluş TMMOB'dir. Mühendis ve mimarlar mesleklerini icra edebilmek için branşlarına göre ilgili mühendislik odasına kaydolmak zorundadır. Mühendis ve mimarlarını ifa etmek için oluşturdukları mühendislik ve mimarlık büro ve şirketler de, ilgili mühendismimar odasına kayıtlı olmak zorundadır. Hal böyleyken, son örneği ETBK'nin İç Tesisat Yönetmeliği tartışmasında gözlenen; mühendis odalarına ve onların üst örgütü TMMOB'yi dışlayan ve yasal zorunluluk olan mühendislerin ilgili mühendis odasına kaydolması yerine, doğal gaz alanında faaliyet gösterebilmek için ilgili Bakanlık ve gaz kuruluşlarından yetki belgesi almaları gerektiğini savunan yanlış anlayışlar terkedilmelidir. j Mühendislerin bu kuruluşlara karşı yükümlülükleri; faaliyetlerini bildirim, projelerini onaylatmak şeklinde olmalıdır. Gaz tesisatı işlerinde, Mimarlık ve Mühendislik Hizmetleri Şartnamesinde de belirtildiği gibi, hizmetin makina mühendislerince gerçekleştirilmesi gereği kabul edilmelidir. 11 Proje denetiminde yönelik olarak BOTAŞ ve Yerel Gaz Kuruluşları ile TMMOB Makina Mühendisleri Odası arasında protokol yapılmalıdır. Böylece, projelerin Odaya kayıtlı büro ve şirketler ile bu şirketlerde çalışan, kanunen proje yapma yetkisine sahip mühendislerce yapılıp yapılmadığı hususu, Makina Mühendisleri Odasınca denetlenebilmelidir. j 64

ENERJİ SEKTÖRÜNDE KARAR VERMEDE BİLGİNİN YÖNETİMİ: "MARKALMACRO" ENERJİ EKONOMİ ÇEVRE MODELİ Dr. Tanay Sıdkı Uyar TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Enerji Planlama Komisyonu Üyesi OECD IEA ETSAP Türkeyi Proje Yürütücüsü Kocali Üniversitesi Öğretim Üyesi ÖZET Ülkemizde enerji sektöründe karar verme süreçlerini etkinliği kamuda çalışan bürokratların gelişkinliğine ve özel sektör kuruluşlarının çıkarlarına bağlı olarak değişmektedir. Enerji sektörüne ilişkin kararlar verilirken ülkemizin mevcut enerji sisteminin dinamizminin kavranması yaşamsal önemdedir. Ülkemizin enerji sistemi ve enerji sağladığı ekonomik yapı tam anlamıyla tanınmadan alınan kararlar ülkemizi uzun vadeli sıkıntılara sokacaktır. Diğer ülekelerin kendi verileriyle kendileri için en elverişli bularak aldığı kararların ülkemize uygulanması çabaları da ekonomimize büyük darbeler vuracaktır. Bunun en yakın örneklerini nükleer santral kurma ve ülkemizi uzun vadeli olarak doğal gaza bağımlı hale getirme kararlarında görmekteyiz. Tüm OECD ülkelerinde uzun dönemli enerji planlama çalışmaları kamu eliyle yapılmakta ve tüm özel sektör etkinlikleri o ülke için en yararlı bulunan çerçevede kamu eliyle denetlenmektedir. Özel firmaların kendi karlarını en üst düzeyde gerçekleştirmek için çaba sarfetmeleri doğaldır. Çevre Bakanlığının henüz farketmediği bir önlemi kendilerine maliyet getireceği düşüncesiyle bilseler de söylememeleri serbest piyasanın bir gereğidir. Rakipleri ile yarışma durumunda olan bir şirketin gelecek nesilleri düşünmesi ve bunu üretiminde dikkate alması şirketin iflası ile sonuçlanabilir. Bu gerçekler nedeniyle özel ve kamu sektöründe çalışanlar da dahil olmak üzere bir ülkede yaşayan tüm insanların ve gelecek nesillerin çıkarlarının korunması için bir kamu iradesi gerekmektedir. Gelecek nesiller kendisini korusun demek yeterli olamamaktadır, bugün alacağımız yanlış kararlar gelecek nesillerin temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşama özgürlüğünü ellerinden almaktadır. Bugün ekonomisi serbest rekabet esasları ile yönetilen ülkelerde de anti tekel yasalarının varlığı yanısıra, kullanılacak teknolojilerinin seçimi yerel ve merkezi kamu kuruluşlarınca konulan kısıtlar ve yapılan yönlendirmeler altında gerçekleştirilmektedir. Ülkede yaşayan tüm insanlar için varolan kamu görevlilerinin yukarıda tanımlanan işi 65

yapabilmeleri için konu ile ilgili tüm bilgilere anıda ulaşabilmeleri ve bu bilgileri sistemli olarak değerlendirebilecek bilgisayar altyapısına sahip olmaları gerekmektedir. Enerji sektörüne ilişkin karar seçenekleri üretilirken yerel yöneticilerin, sivil toplum temsilcilerinin, meslek odalarının, sendikaların, sanayicilerin, üniversitelerin, esnaf örgütlerinin bilgi birikimi, beklenti ve talepleri değerlendirme kapsamına alınmalıdır. İlgili tüm birey ve kuruluşların temsilcilerin değerlendirme ve karar verme süreçlerine katılımının sağlanması bir lütuf değil, sorunların doğru tanımlanabilmesi ve tanımlanan sorunlara uygulanabilir çözümler bulunması için bir zorunluluktur. Bu tebliğde dünya ülkelerinde ulusal ve yerel ölçekte geliştirilmekte ve uygulanmakta / olan bilgisayar modelleri tanıtılacak ve bu modellerin enerji sektöründe karar vermede bilginin yönetimini sağlamak amacıyla kullanılmasının olanakları tartışılacaktır. Sözkonusu modeller evrensel bir sorun olan doğal çevrenin korunmasında işbirliği yapılmasını mümkün kılacak bir ortak dil ve metodoloji oluşturmak amacıyla diğer dünya ülekeleri ile birlikte geliştirilmektedir. TARİHÇE Enerji sistem analizcileri, 1970'li yılların ortalarından başlayarak enerji politikalarının / oluşturulmasına katkıda bulunmak amacıyla, enerji sistemlerindeki etkileşimlerin karmaşıklığını temsil etmek üzere modeller kullanmışlardır. 1980'li yılların ortalarından itibaren yükselen bilinç, enerji politikalarının çevresel etkilerinin değerlendirilmesini gerekli hale getirmiştir. Günümüzde içice giren enerjiçevre politikalarının ekonomik etkilerine, karar vericiler tarafından, 199O'lı yıllarda daha yoğun ilgi duyulmaya başlanmıştır. MARKAL modeli bu giderek büyüyen gereksinimleri karşılamak üzere geliştirilmektedir. MARKAL (Fishbone, ve ça., 1983) farklı teknolojik seçeneklere, emisyon kısıtlamala. rina ve politika senaryolarına orta ve uzun dönemli tepkileri irdelemek için kullanılan ve en / düşük maliyetli çözümleri arayan bir enerjiçevre sistem planlama modelidir. MARKAL MACRO (Manne ve Wene, ve ça, 1992) MARKAL'ın bir uzantısı olup yukarıda belirtilen becerileri doğrudan bir neoklasik makroekonomik büyüme modeli ile entegre etmekte, böylece "bottomup" mühendislik ve "topdown" makroekonomik yaklaşımları tek bir model çerçevesinde biraraya getirmektedir. MARKAL 1970'li yılların sonunda Uluslararası Enerji Ajansı işbirliği çalışmalarının bir parçası olarak ABD'de Brookhaven Ulusal Laboratuvarı ve Almanya'da KFA Julich'de geliştirilmiştir. MARKAL bugüne kadar dünyanın çeşitli ülkelerinde ulusal, bölgesel ve yerel düzeyde uygulanmıştır. / Bu modelin tüm dünyada yaygın kullanıma girmesinin en önemli nedenleri: 1. Model sistemin kurulması ve çalıştırılmasının maliyetinin düşüklüğü, 66

2. MARKALMACRO'nun enerji, çevre ve ekonomik konulan entegre eden benzerlerine göre en geniş kapsamlı model oluşu ve 3. Model'in kullanıcı dostu MUSS (MARKAL Kullanıcısı Destek Sistemi) analiz kabuğunun getirdiği kullanım kolaylıklarıdır. Uluslararası Enerji Ajansı ETSAP katılımcıları tarafından MARKAL ve MARKAL MACRO halen çok uluslu karşılaştırmalı değerlendirmeleri gerçekleştirmek amacıyla kullanılmaktadır (Kram, 1993). ETSAP üyeleri ve diğer ilgilenen taraflar yılda iki kez bilgi alışverişi, sürdürülen model geliştirmesinde önceliklerin belirlenmesi ve ortak değerlendirmeler için senaryoları tanımlamak üzere çalışma grup toplantıları düzenlenmektedir. ETSAP ayrıca modelin en son gelişme ve uygulamaları hakkında dünya çapında sayıları giderek artan kullanıcı ve karar vericileri bilgilendirmek üzere periyodik bir bülten yayınlamaktadır. MARKAL MODELİNİN YAPISI MARKAL ağ şeklinde bir enerji sistemini eniyileyen dinamik bir doğrusal programlama modelidir. (Şekil 1) Ağ içine enerji sisteminin tamamı (kaynak çıkarmadan yararlı enerji hizmetlerine kadar) dahil edilmektedir. Ağdaki her bağlantı modelde mevcut bir veya daha fazla teknoloji ile karakterize edilmektedir. Benzeri pek çok enerji ağı, veya Referans Enerji sistemi (RES), her zaman dönemi için oluşturulabilmektedir MARKAL kısıtlara bağlı olarak tüm model süresi için maliyetleri en aza indiren seçenekler grubunu belirleyerek her zaman dönemi için en iyi enerji sistem ağını yaratmaktadır. MARKAL'in her uygulaması için, modelde temsil edilen detay seviyesi öncelikle enerji sisteminin karmaşıklığına, verilerin mevcudiyetine ve değerlendirilen politika hususlarına bağlı olmaktadır. Modelde oluşturulan RES yapısına ilişkin tam bir esneklik bulunmaktadır. Dünyada geliştirilmiş bulunan pek çok MARKAL veri tabanı yeni modellerin geliştirilmesi için önemli bir referans oluşturmaktadır. MARKAL arz ve talep tarafı seçeneklerini ele alan teknoloji esaslı bir modeldir. Kaynak arzları, verili fiyatlarda mevcut olan kaynakları gösteren, bir dizi arz eğrisi ile temsil edilmektedir. Teknolojiler için gerekli olan temel veri girdileri: 1. kullanılan ve/veya üretilen yakıt(lar) 2. yatırım, sabit ve değişken işletme maliyetleri 3. verimlilik ve emre amade olma benzeri teknik karakteristikler 4. pazara girme kısıtları 5. emisyon katsayıları ve arazi kullanımı gibi çevresel göstergeler Verilerin çoğu sistem karakteristiklerindeki değişiklikleri temsil edecek şekilde zaman içinde değiştirilebilmektedir. MARKAL her zaman dönemi için son kullanım kategorisi tarafından dışardan belirlenen faydalı enerji hizmetlerine olan bir dizi talep tarafından yönlendiril 67

KAYNAK ÇIKARMA RAFİNE. ETME VE DÖNÜŞTÜRME TAŞIMA DÖNÜŞTÜRME İLETİM VE DAĞITIM KULLANIM CİHAZI SON KULLANIM YENİLENEBİLİR. ÇEŞİTLİ ELEKTRİK *> ALÜMİNYUM DEMİR ÇELİK TARIM HAVALANDIRMA HACİM VE SU ISITMA PROSES ISISI PETRO KİMYASALLAR OTOMOBİL OTOBÜS, KAMYON, TREN VE GEMİ İTHAL PETROL UÇAK Şekil 1 Basitleştirilmiş Referans Enerji Sistemi mektedir. Talep seviyeleri ısıtılan konut metrekaresi ve taşıt seyahat km si benzeri bilgilerden yararlanılarak belirlenmektedir. Bina izolasyonu ve daha hafif otomobiller gibi sonkullanım enerji tasarruf önlemleri tasarruf teknolojileri olarak değerlendirilmektedir. Kompakt florasan lambalar benzeri yeni teknolojilerin kullanımını gerektiren karbon dioksit emisyonlarını azaltma seçenekleri, modelde mevcut diğer seçenekler gibi değerlendirilmektedir, bunlar model tarafındna maliyetleri, verimleri ve çevresel yararlarına göre değerlendirilmekte ve derecelendirilmektedir. ABD MARKAL modeli yaklaşık 40 talep kategorisi, 100 kaynak arz seçeneği, 210 arztarafı teknolojisi, ve 330 taleptarafı teknolojisinden oluşmaktadır. Oluşturulan model yaklaşık 7000 doğrusal kısıt içermektedir. MARKAL çözümleri en iyilenmiş bir referans enerji sistemi düzeninin tüm detaylannı içermektedir, bunlar birincil enerji karışımı, yakıt karışımı, ve teknoloji karışımı (her teknolojinin kapasite ve aktivitesi), ayrıca doğrudan yatırım, işletme ve yakıt maliyetleridir. Bir eniyileme çerçevesinin kullanılmasının bir diğer yararı ise her teknoloji, yakıt ve çevresel kısıtın marjinal maliyetlerinin elde edilebilmesidir. Marjinal maliyet, arzu edilen bir model elemanını (örneğin ucuz gaz arzı) bir birim daha kulanılması durumunda toplam enerji sistem maliyetinin ne kadar daha az olduğunun göstergesidir. Böylece, diğer metodolojilerden farklı olarak, her arz seçeneği ve teknolojisinin göreceli cazibesi model tarafından doğrudan belirlenmekte ve girdi olarak verilmesine gerek kalmamaktadır. Üst düzeyde etkileşimli ilişkisel veri tabanı ve en iyileme sonrası analiz destek sistemi 68

olarak MUSS'ın kullanılmasıyla MARKAL ile çalışma kolaylaşmıştır. MUSS bir modeli formüle etmek için gerek duyulan tüm bilgileri yönetmekte ve duyarlılık analizlerini yapmaktadır. MUSS kullanıcılarına bir dizi Standard grafik sağlamaktadır. MARKAL MACRO MODEL TANIMI Mühendislik modelleri (bottomup) ile makroekonomik modellerin (topdown) özellikleri uzun yıllardır tartışılmaktadır. Teknolojik detaylara sahip "bottomup" modelleri, ulusal veya elektrik şirketi seviyesindeki yatırım ve ARGE planlamasınla, özellikle arz tarafı teknolojileri için, alternatif teknolojiler arasında karar vermede yararlı olduğunu kanıtlamıştır. Tüketici davranışının değerlendirilmesinin önemli olduğu son kullanım teknolojileri ele alındığında ise uygulanmaları daha da kaçınılmaz olmaktadır. "topdown" modeller enerji sistemi ile ekonominin geri kalan kısmının etkileşimi üzerine yoğunlaşmaktadır. Bu modeller genelde elektrik ve diğer yakıtlar için gelecek yıllardaki talebi öngörür ve petrol, kömür çıkarrma veya elektrik şirketleri benzeri enerji endüstrilerinin istiham ve ekonomik sağlığı üzerindeki etkileri değerlendirebilir, bu modeller gelecek on yıllar içinde rüzgar, güneş ısıl ve doğal gaz santralların hangisine yatırım yapma gibi teknolojik kararlar için çok az veya hiç bilgi sağlamaktadır. Son olarak varılan mutabakata göre ve Birleşmiş Milletler Çevre Programının tavsiyesiyle (UNEP, 1994) emisyon azaltma seçeneklerinin değerlendirilmesi için en uygun olan birleştirilmiş veya hibrid bir yaklaşımdır. MARKAL MACRO böylesi bir hibrid modeldir. Şekil 2'de görüldüğü gibi Prof. Alan Manne tarafından ilk kez kendisinin ET AMACRO modelinde geliştirilen tek bir üretici/tüketici makroekonomik model MARKAL ile birleştirilmektedir. "Türkiye MARKALMAKRO Modeli Oluşturularak Seragazı Emisyon Envanterini Çıkartılması ve Emisyonların Azaltılması için Teknolojik Seçeneklerin ve Önlemlerin Belirlenmesi " isimli bir proje çalışması Kocaeli Üniversitesi tarafından Türkeyi'nin gündemine getirilmiştir. Proje teklifi değerlendirilmek ve desteklenmek üzere TBMM Çevre Komisyonu, Devlet Planlama Teşkilatı, Enerji Bakanlığı, Çevre Bakanlığı, İstanbul Valiliği, İstanbul Sanayi Odası, Türkiye Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanlığı, TÜBİTAK Başkanlığı ve Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı ilgililerine sunulmuş olarak yıllardır beklemektedir. Kocaeli Valiliği İl Çevre Koruma Vakfı Eski Başkanı Sn. Kemal Nehrozoğlu ve çalışma arkadaşlarının desteği sayesinde projenin uluslararası bağı kurulabilmiş ve IBM firmasından projeye sağlanan bir bilgisayar sayesinde bu bağ gevşekte olsa sürdürülebilmiştir. Eğer konu ile ilgili kuruluşlar dirençlerini sürdürür, ülkenin bu amaçla varolan kaynaklarından projeye katkıda bulunmazlar ve bu proje yürütülemez ise, enerji ve çevre sorunlarını daha sistemli olarak değerlendiren ve kendi istek ve beklentilerinin farkında olan ülkelerin, kişi ve kuruluşların, çıkarımıza uygun olmayan bir biçimde, ülkemiz karar verme mekanizmasını yönlendirme tehlikesi ortaya çıkabilir. 69

ENERJİ KAYNAKLARI TEKNOLOJİ ÖZELLİKLERİ ÇEVRESEL KISITLAR FAYDALI (IŞGÜCÜ) ( TÜKETİM J ENERJİ MARKAL )~ HİZMETLERİ ENERJİ *f MACRO): ÖDEMELERİ TEKNOLOJİ KARIŞIMI YAKIT KARIŞIMI EMİSYONLARIN DERECELENDİRİLMESİ AZALTMA SEÇENEKLERİ ( SERMAYE YATIRIM KAYNAKLAR Şekil 2: MARKALMACRO ya Bir Bakış Manne A.S., 1977, ETAMACRO: A Model of EnergyEconomy Interactions (EPRİ EA592), Electric Power Research Institute, Palo Alto, California. Fishbone, L.G., G. Giesen, G. Goldstein, H.A. Hymmen, K.J. Stock, H. Vos, D. Wilde, R. zölcher, C. Balzer ve H. Abilock. 1983. Uuser's Guide for MARKAL(BNL 51701), Brookhaven National Laboratory, Upton, NY 11973. Manne, A.S., Wene, CO, L.D. Hamilton, G.A. Goldstein, J. Lee, W. Marcuse, ve S.C. Morris 1992. MARKAL MACRO: an overvievv (BNL 48377), Brookhaven National Laboratory, Upton, NY 11973. Kram, T. 1993. National Energy Options for reduction CO2, Volume 1: The International Connection (ECNC9204), the Netherlands Energy Research Foundation, Petten, The Netherlands. UNEP, Mayıs 1994. UNEP Greenhouse Gas Abatement Costing Studies: Phase Two, Part 1: Main Repot, UNEP CoUaborating Centre on Energy and Environment, Riso National Laboratory Denmark. 70

MADENCİLİK, ENERJİ VE ÇEVRE (57 Mayıs 97Ankara) Asım KUTLUATA Maden Müh. Odası Başkanı Madenciliğin önemini kavramakla sanayinin önemini kavramak arasında bir fark yoktur. Çünkü madencilik ürünleri her türlü sanayinin ya doğrudan yada dolaylı girdisidir. Cumhuriyetin ilk yıllarında zamanın yöneticileri sağlıklı bir teşhisle önceliği madencilik alanına vermişlerdir. 1935'te MTA ve ETİBANK kurulmuş, 1940 yıllarda Zonguldak havzası millileştirilmiş, Kardemir entegre demir çelik tesisleri üretime alınmıştır. Madenciliğin toplam yatırımlar içerisindeki payı %40'lara varan düzeylere ulaşmıştır. Ancak bu yaklaşımın daha sonraki yıllarda aynı başarı ile devam ettirilmediğini görmekteyiz. Bir ülkenin zengin hammadde kaynaklarına sahip olması o ülkenin gelişmişlik düzeyini belirlemez. Belirleyici olan kaynakların ne ölçüde değerlendirilebildiğidir. Türkiye madensel hammadde kaynakları açısında bazı madenler dışında dünya ölçeğinde büyük rezervlere sahip değildir. Dünya ölçeğinde büyük rezervlerimize, bor, trona, kömürlerimizi gösterebiliriz. Madenlerin toplumun hizmetine sunulmasında ana hedef nihai ürüne yönelik olmalıdır. Hammaddeye sahip olmak veya onu sadece hammadde olarak gelişmiş ülkelerin sanayilerine hammadde girdisi olarak ihraç etmek, ülkenin kalkınıp gelişmesi için yeterli değildir. Dünyada hammadde ihraç ederek gelişmiş hiçbir ülke gösterilemez. Kromu cevher ya da konsantre olarak değil kromu çeliklerin kullanıldığı makina ekipmanlar olarak bakırı, konsantre ya da metal olarak değil elektrik motorları, yada elektronik eşya, bor ürünlerini ara ürün olarak değil, sanayinin kullandığı nihai ürün haline getirildikten sonra pazarlama daha fazla katma değer getirir. Dünyada bir çok ülke hammaddeye sahip olmamasına rağmen geri kalmış ülkelerden ucuza temin ettikleri hammaddeleri nihai ürüne dönüştürerek, ülkelerine ciddi girdiler sağladıklarını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu ülkelerin sanayileşmelerini tamamlamış milli gelirleri çok üst düzeylerde olduğu bir gerçektir. Örn: Japonya %90 oranında hammadde dışa bağımlıdır. Uluslar arası politikalarda doğal kaynakların önemli rol oynadığı söylenebilir.bazı savaşların çıkış nedeni doğal kaynaklardır. Örn. körfez savaşı. Dünyada bir çok ülke hammadde temini konusunda hem bu günü hem de geleceği planlamıştır. Türkiye hammadde üretimi ve ara ürün boyutunda kalmıştır. Bu boyutu geçebilmiş ol 71

saydı sanayileşmiş, milli geliri daha yüksek bir ülke olurdu. Madencilik konusunda hem bu günü hemde geleceği planlamamız gerekir. Gelişmiş bir Türkiye bugün tükettiği hammaddenin en az 45 katını tüketecektir. Nasıl karşılayacağız? Öz kaynaklarımız nedir? Uzun vadeli statejiler oluşturmamız gerektiği düşüncesindeyiz. Madencilikle ilgili bu genel değerlendirmelerden sonra kömür madenciliğimize baktığımızda ; Türkiye toplam 8.3 milyar ton linyit, 1.3 milyar ton da taşkömürü rezervlerine sahiptir. Kömürdeilk ciddi yaklaşımlar 1930'lu yılların sonunda gerçekleşmiştir.ağırlıklı olarak yabancı şirketlerin işlettiği Zonguldak Taşkömürü Havzası miuileştirmiştir.kardemir entegre j tesislerinin taşkömürü ihtiyacı havzadan karşılanmak üzere planlanmıştır.tki'nin kuruluşu ile devlet kömür madenciliğine ağırlık vermeye başlamıştır. 1974 dünya petrol krizinin başlaması sonucu artan petrol fiyatları ülkeleri yeni enerji arayışlarına yöneltmiştir. Türkiye enerji gereksinimini karşılamak yada dışa bağımlılığı azaltmak amacıyla kömür yatırımlarını artırmıştır. 1978 yılında çıkarılan 2172 sayılı bazı madenlerin devletleştirilmesi sağlayan kanunla kömürler devletleştirilmiş ve kömür sahaları havza haline getirilmiştir. Ve termik santrallara kömür verecek projeler hayata geçirilmiştir. Kömür sahalarına arama ve yatırım projelerine önemli kaynaklar ayrılmıştır. 1974 yılların 10 milyon ton civarında olan lin j yit üretimi, bu yatırımlar sonucu 9O'lı yıllarda 4550 milyon tonlara ulaşmış bugün elektrik enerjisi üretiminin yaklaşık %30 bu santrallardan karşılanmaktadır. 1980 li yılların başlarında başta Ankara olmak üzere büyük şehirlerde ortaya çıkan hava kirliliğinin çözümü için geçici olarak dışalım gerçekleştirilmiştir. Büyük şehirlerdeki hava kirliliğinin faturası yerli kömürlere kesilmiştir. Halbuki hava kirliliği bir çok faktöre bağlıdır. Bu faktörler, çarpık şehirleşme, eksoz gazları, kömürün yakılması ve yakma teknolojileri olarak sıralanabilir. Diğer etkenlere müdahale etmek hem kaynak gerektirir hem de politik kaygılar oluşturur. En kolaycı yol kömür ithal etmektir. Tek sorumlu yerli kömürleri göstermek olmuştur. / Devlet, kömürle ilgili yatırımları ağırlıklı olarak termik santrallara kömür verebilecek kalorisi düşük linyitlere teksif etmiştir. Teshinde kullanılacak kömürlere teknolojik yatırım minimum düzeyde tutulmuştur. Özel sektörün teknolojik yatırım yaptığı pek söylenemez. Bugün taşkömürü ve linyit olarak 10 milyon tonun üzerinde ithalat gerçekleştirilmektedir. Ve yüz milyonlarca doların üzerinde bir kaynak yurt dışına çıkmaktadır. Bazı belediyelere verilen kömür ithali ve pazarlama yetkisi, kömürlerin vatandaşa 200 dolara satılması sonucunu doğurmuştur. Gerek kamunun, gerekse özel sektörün teshine verdiği kömür miktarı hızla azalmış ve. aradaki fark ithalat yoluyla karşılanmıştır. Bir çok işletme kapanmış, bir çoğu güç koşullarda / ayakta durmaktadır. 80'li yılların başlarında devletin küçültülmesi, üretimden çekilmesi, politikaları Kamu işletmeciliğini içinden çıkılmaz noktaya getirmiştir.kamu kurumlarına yapılması gereken as 72