KÜTAHYA MİLLİ ALAYI, SİMAV, DEMİRCİ VE GEDİZ MUHAREBELERİ



Benzer belgeler
KÜTAHYA MİLLİ ALAYI, SİMAV, DEMİRCİ VE GEDİZ MUHAREBELERİ

İÇİNDEKİLER... SAYFA NUMARASI 1. Genelkurmay Başkanlığının Afyon ve Kocaeli mıntıkalarındaki duruma dair 3 Ekim 1921 tarihli Harp BELGELER


9 EYLÜL 1922 BAKİ SARISAKAL

SAYFA BELGELER NUMARASI

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ

Resim-2 Genelkurmay başkanlığı, Eskişehir - Afyon hattına yerleşen düşmanın savunma ve berkitme faaliyetleri ile bulunduğu bölgede daha fazla

MİLLİ MÜCADELE TRENİ

Osmaniye Belediyesi Osmaniye Kent Konseyi Eğitim, Kültür ve Sağlık Meclisi Sayfa 44

BATI CEPHESİ'NDE SAVAŞ

BÜYÜK TAARRUZ DA SUGÖREN KÖYÜ (12 30 AĞUSTOS 1922)

UNUTULAN SAVAŞLAR / KUTÜ L-AMMARE ZAFERİ

Gazi Ahmet Muhtar Paşa

KURTULUŞ SAVAŞI KARTPOSTALLARI MEHMED İN HİKAYESİ *

İÇİNDEKİLER... SUNUŞ III

Sakarya Zaferi 97 Yaşında

Cumhuriyet Halk Partisi

TSK'dan Sınır Ötesi IŞİD Operasyonu

KURTULUŞ SAVAŞINDA BİR VATANDAŞIMIZIN UÇAK BAĞIŞI

Mustafa Kemal ile mükemmel

Evrensel Bakış Açısı. Fransız Taburunu Esir Alan


ksakarya Meydan Savaşı 6 Ay, 4 Hafta önce Karma: 0 Sakarya Savaşı

TERCÜME-İ HALİMDEN BİR HÜLASA.


KURTULUŞ SAVAŞI CEPHELER

İÇİNDEKİLER... ÖN SÖZ... BİRİNCİ BÖLÜM SİYASİ, COĞRAFİ DURUM VE ASKERÎ GÜÇLER

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

ÇANAKKALE SAVAŞI NDA SAĞLIKÇILAR. Yrd. Doç. Dr. Burhan SAYILIR

T.C ÇAYIROVA BELEDİYESİ HUKUK İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ

İnebolu' nun büyük tonajlı gemileri barındıracak büyük bir limanı yoku.

Filmin Adı: Şaban Oğlu Şaban. Oyuncular: Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Şener Şen. Filmin Yönetmeni: Ertem Eğilmez. Senaryo: Sadık Şendil

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük DİRİLİŞİN DESTANI: SAKARYA

BİRİNCİ BÖLÜM HAREKÂT ALANININ COĞRAFİ VE TOPOĞRAFİK DURUMU, TARAFLARIN HAREKÂT PLANLARI, 5 İNCİ ORDU İLE 3 ÜNCÜ KOLORDU KARARGÂHLARINDAKİ FAALİYETLER

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5

29 EKİM TÖRENLERİ. Cumhuriyet Bayramı Republic Day OFFICIAL HOLIDAY. Cumhuriyetin ilanı ve Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi

DEMİRCİ MEHMET EFE ÇETESİ VE KUVA-YI MİLLİYE TEŞKİLATININ TASFİYESİ

ASKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HUKUK MÜŞAVİRLİĞİ KURULUŞ GÖREV VE YETKİ YÖNETMELİĞİ

Fırat Kalkanı harekatı Başladı

Şehit yakınları ve gaziler için iş kurası

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

BURSA SU VE KANALİZASYON İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 1.NCİ HUKUK MÜŞAVİRLİĞİ KURULUŞ-GÖREV VE YETKİ YÖNETMELİĞİ

ABD'nin iki seçeneği kaldı: Ya gücünü artır ya da Taliban'a göz yum

Çarlık Rusya ordusu, 1917 yılında, Doğu Anadolu yu işgal. Türk Askerlerinin Ele Geçirdiği Rus Köyü. Galiçya Cephesi ve

Türkiye'de 3 Ay OHAL İlan Edildi

Harp Raporlarına Göre Birinci İnönü Muharebesi nin Analizi

KAFKAS İSLAM ORDUSUNUN İLERİ HAREKÂTI VE BAKÜ

Sarıkamış. Dersleri. Yılmadan Yorulmadan Dr. Cihangir Dumanlı

BURSA' NIN YUNAN İŞGALİNE GİRMESİ VE İLK HÜKÜMET KRİZİ

Necdet TUNA Tuğgeneral ATASE Daire Başkanı

Uludere soruşturması sonuçlandı

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN ASKERLİK HAYATI

BURSA' NIN YUNAN İŞGALİNE GİRMESİ VE İLK HÜKÜMET KRİZİ

Skyros adasında Robert Brooke nin mezar taşındaki yazı

BEDİR SAVAŞI. Nedenleri Savaş Sonuçları UHUD SAVAŞI. Nedenleri. Savaş Sonuçları HENDEK SAVAŞI. Nedenleri. Sonuçları. Kaynakça

TESALYA (YUNANİSTAN) SAVAŞI PULLARI ( )


OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

BÜYÜK TAARRUZ DUMLUPINAR ZAFERİ VE MUDANYA ATEŞKES ANLAŞMASI

BİRİNCİ İNÖNÜ ZAFERİ

ÖĞRENCİ DİSİPLİN SORUŞTURMASI ÖRNEKLERİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu


GENEL BAŞKAN ATALAY IN MADENCİLİK SEKTÖRÜNDEKİ SORUNLAR HAKKINDA YAPTIĞI FAALİYETLER VE BASIN AÇIKLAMALARI

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

Başbakan Yıldırım, 25. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı sonrası basın çadırını ziyaret etti


KORE DE TÜRK MUHAREBELERİ

American Tank Company (Ruhi) vs Afrika Schützenkompanie (Levent) 1750 pts & Mid-War Hold the Line

Başbakan Yıldırım, Keçiören Metrosu nun Açılış Töreni nde konuştu

B.M.M. Yüksek Reisliğine

KURTULUŞ SAVAŞI ( ) Gülsema Lüyer

ADAPAZARI BOLU, DÜZCE, YOZGAT İSYANLARI

Harf üzerine ÎÇDEM. Numara

SELANİK SEREZ 1913 BAKİ SARISAKAL

ATATÜRK ün Balmumu Heykelleri

MİLLÎ SAVUNMA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜK MÜZESİ

VİDEO LİNK :

1895: Selanik Askeri Rüştiyesi ni bitirdi, Manastır Askeri İdadisi ne girdi.

ANADOLU TOPRAKLARINDA MEHMETÇİĞİN İMZASI: SİPER HATLARI

MİDİLLİ DE YUNAN İŞGALİ

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ MUSTAFA KEMAL İN SAMSUN A ÇIKIŞI GENELGELER KONGRELER

Atatürk ve Ağustos Ayı

Atatürk ün İstifaları

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 8

Fikret BABAYEV * * Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı

Harp Akademileri Kanunu (Resmî Gazete ile yayımı : Sayı : 20181)

EFENDİLER! YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ.

Doç. Dr. Selçuk ÖZDAĞ

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler

Mete Yarar'dan 15 Temmuz kitabı : Darbenin Kayıp Saatleri

Şerafettin TUĞ Kaymakamı

Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi S. 56, Bahar 2015, s KİTAP TANITIMI

Hava-İş: İşten atılanlar işe alınana kadar mücadeleyi bırakmayacağız!

3- Hareketimizin; Ankara'da Musab bin Umeyr Derneği dışında hiçbir grup, dernek, cemaat ya da örgütle bir bağlantısı bulunmamaktadır.

MEDYA'DA YER ALAN HABERLERLE ALAKALI KURTUBA GENÇLİK HAREKETİ AÇIKLAMASI

SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ ABDULLAH GÜL ÜN YILI TÜBİTAK BİLİM, HİZMET, TEŞVİK ÖDÜLLERİ ve TÜBİTAK ÖZEL ÖDÜLÜ TÖRENİ KONUŞMA METNİ 23 ARALIK 2008

CAN ATAKLI SAAT SAAT AÇIKLADI...

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU İKİNCİ DAİRE KARARI Esas No 2013/149. Karar No 2013/1034

Transkript:

1

KÜTAHYA MİLLİ ALAYI, SİMAV, DEMİRCİ VE GEDİZ MUHAREBELERİ Yozgat İsyanını bastırdıktan sonra Çerkez Ethem Bey, Kuva-yı Seyyare ile Ankara'ya gelmişti. Mustafa Kemal Paşa, Genel Kurmay Başkanı Albay İsmet Bey ve Garp Cephesi Komutanı Ali Fuat Paşa, iç isyanların bastırılmasında büyük başarılar gösteren Ethem Bey i ve adamlarını Ankara ve civarından uzaklaştırmak, Bursa Cephesine yerleştirmek istiyorlardı. Ethem Bey ve kardeşleri ise Ankara da kalmak ve iktidar mücadelesine katılmak istiyorlardı. Bu öneriyi zoraki kabul ederler ve Kuva-yı Seyyare yi, önce Eskişehir'e ve buradaki istirahatları bittikten sonra Kütahya ya geçirirler. Bursa'nın düşmesinin ardından yerel cepheler dağılınca, geniş bir bölgeyi içine alan ve daha çok oynak savaş yöntemlerini kullanan bir örgütlenme ortaya çıktı ve Ethem Bey, Kütahya ve Havalisi Kuva-yı Seyyare Komutanı olarak sesini daha çok duyurdu. Ethem Bey Kütahya ya geldikten sonra, Simav ve Demirci üzerinden Yunanlıları durdurmak için yapacağı seferin hazırlıklarına başladı. Kuvveti beş bin atlı ve yaya askeri bulmuştu. O günlerde iyi giyinmiş, donanmış, karnı tok, toplu tüfekli bu birlik, iki tümenden çok daha güçlüydü. Atlı ve yaya askerleriyle "Birinci Kuva-yı Seyyare" adı verilen bu kuvvetli birlik, gerçekten de adı gibi gittiği yerlerden ses getiren çevik bir kuvvetti. Ethem Bey bu birliği ile Kütahya'dan Simav'a doğru 27 Temmuz 1920 tarihinde yola çıktı. Gediz'e geldiğinde Simavlıların Kuva-yı Seyyareyi istemediklerini öğrendi. Simav Kuva-yı Milliye gücü Simav önlerinde mevzilenmiş, olası bir çatışmaya karşı önlem almışlardı. Kuva-yı Seyyare kuvvetleri 30 Temmuz 1920 günü Simav yakınlarına geldi. Amacı Demirci yi işgal eden Yunan Ayvalık Tümeni ne karşı savaşan birliğe yardım etmekti. Ayrıca Ethem Bey, Yunan saldırısı karşısında Türk kuvvetlerinin uğradığı bunca yenilgiden sonra kendi adına bir zafer kazanmak ve adını bir de Yunanlılara duyurmak istiyordu. Kuva-yı Seyyare muhaliflere saldırdı. Kısa bir çatışmadan sonra Simav a girdi. Buradaki zayıf Yunan keşif birliğini atarak Simav ı aldı. Ethem Bey, Demirci nin Yunanlıların eline geçtiğini öğrenince, sokak çatışmalarına son vererek Simav ı terk etti. Bu arada Kuva-yı Milliye nin Simavlı yerel güçleri Hisarbey ve Yeniköy'deki Yunan ileri karakollarına iki müfreze ile saldırıya geçerek buraları ele geçirildi. Müfreze Komutanı şehit düştü. 31 Temmuz 1920 gününün erken saatlerinde beş bin kişilik Kuva-yı Seyyare Birliği Demirci'ye doğru harekete geçti. Simav Dağlarında Yunan askerleri ile kanlı boğuşmalarda Yunan mevzilerine kan kusturdu. Türk tarafı on beş şehit otuz yaralı verdi. Yunanlılar on bin kişiydi. Simav Dağlarında bu boğuşma dokuz saat sürdü. Yenilen de yenen de henüz belli olmamıştı. Bu savaş Yunanlılar üzerinde büyük etki yaptığından Yunanistan' da Venizelos Hükümeti düşürülür ve Başbakan Venezilos Yunanistan dışına kaçar. 2

Türk Hava Kuvvetleri uçakları bu savaşa havadan destek vererek Kuruluş savaşının ilk hava saldırısını yapmışlardı. 31 Temmuz 1920 günü akşamı Yunanlılar mağlup oldular. Kuva-yı Seyyare iki gün süren kanlı savaş sonunda Yunanlıları yenerek 1 Ağustos 1920 günü Demirci yi ele geçirdi. Ancak üstün Yunan kuvvetleri karşı taarruzla önce Demirci'yi ve sonra Gediz ve Simav'ı işgal ederek Kütahya'ya yetmiş kilometre uzaklıkta yeni bir cephe tuttular. Garp Cephesi Komutanı Ali Fuat Paşa, 13 Ekim 1920 tarihinde Genel Kurmay Başkanlığı na, Gediz de tek başına bulunan Yunan tümenine bir taarruz yapılabileceğini bildiren bir telgraf gönderdi. Genel Kurmay Başkanı Albay İsmet Bey, Gediz e şimdilik taarruz yapmalarının sakıncalarından söz ederek, Gediz de bulunan Yunan tümenine yapılacak bir taarruza Uşak ta bulunan diğer Yunan tümenlerinin yardıma gelebileceklerini, eldeki cephanenin uzun süreli bir muharebe için yetersiz olduğunu bildirdi. Ancak İsmet Bey durumun bir de taarruza katılması düşünülen birliklerin komutanlarıyla tartışılması ve eğer bu komutanlar olumlu görüş belirtirlerse taarruzun gerçekleştirilmesini istedi. Ali Fuat Paşa, Gediz e yapılacak taarruzun başarı ile sonuçlanacağına inandığından bu hareketi mutlaka gerçekleştirmek istiyordu. Genel Kurmay ın muhalefetine rağmen hazırlıklara başladı. Garp Cephesi komutanlarıyla ve Kuva-yı Seyyare Komutanı Ethem Bey'le Alayunt İstasyonunda yaptıkları toplantıda taarruz kararı alındı. 21 Ekim 1920 tarihinden itibaren düzenli ordu iki tümeni ile Kuva-yı Seyyare, Kütahya da toplanarak Gediz istikametine doğru yola çıktılar. Birlikler Gediz in 30 km yakınlarına Efendi Köprüsü ne sessizce geldiler ve 23 Ekim 1920 günü savaş durumunu aldılar. Harekâtı kumanda edecek olan Garp Cephesi Komutanı Ali Fuat Paşa yüksekçe bir tepe üzerine karargâhını kurdurdu. Hava yağmurlu ve sisli idi. Arazi de dağlıktı. 24 Ekim 1920 günü Ankara nın uygun görmediği, fakat Ali Fuat Paşa ile Ethem Bey in ısrarla yapılmasını istedikleri Gediz taarruzu sabahleyin başladı. Ancak, Yunanlıların yoğun makineli tüfek ateşi karşısında, ilk gün önemli bir ilerleme kaydedemedi. Fena hava şartları içinde başlayan taarruz, irtibatsız bir şekilde devam etti. Ali Fuat Paşa, bütün birliklerle irtibat kuramadığı gibi, yan yana taarruz eden tümenlerin de irtibatları sürekli olarak sağlanamıyordu. Buna rağmen tümenlerin taarruz hareketleri düşman mevzilerinin önlerine kadar gelişmiş, fakat düşmanı bu mevzilerden atmayı sağlayamamıştı. Akşamüzeri ikinci kez başlatılan taarruzun da başarıya ulaşamamasına karşın, Gediz deki Yunan Tümeni, Türk birliklerinin topluca taarruza başladıklarını sanarak, aynı gece Gediz i boşalttı. Garp Cephesi Komutanı bu durumdan habersiz düşmana hissettirmeden, geceden yararlanarak tümenlerin geri çekilmesi emrini verdi. Öyle ki her iki taraf da birbirlerinden habersiz, ters yönlerde Gediz den uzaklaşıyorlardı. Bütün gün devam eden muharebeler esnasında Kuva-yı Seyyare den bir haber alınamadı. Esasen Kuvayı Seyyare, Yunanlıların gerisini kesmek için yapması gereken harekete girişememişti bile. 25 Ekim 1920 sabahının erken saatlerinde Kütahya istikametine çekilmekte olan bir alayın komutanına Gediz den gelen bir Türk 3

çocuğu Yunanlıların Gediz den çekildikleri haberini verdi. Haber tümen komutanına ulaştırıldı. Bunun üzerine birlikler geri dönerek Gediz e girdiler. Yunanlılar yeniden Gediz e doğru ilerlemiş ve 31 Ekim 1920 günü Gediz yeniden Yunanlıların eline geçti. Ancak Yunanlılar, Uşak a yığınak yapmak ve Bursa ve Uşak istikametlerinden yeniden saldırmak amacıyla, Gediz i 12 Kasım 1920 günü yeniden boşaltmışlardır. Böylece Gediz tekrar Kuva-yı Seyyare nin eline geçmiştir. Aynı gün Simav Yöresi nde bulunan Yunan kuvvetleri, buraların güvenliğinden endişe ederek, toplu bulunmaları gerektiği için daha batıya kaydılar. Kuva-yı Seyyare ile diğer Simavlı çeteler tarafından azalan düşman kuvvetlerine baskın yapılarak Simav tekrar kurtarıldı. Ama Yunanlılar daha büyük bir taarruzun hazırlıklarına başladılar. 2 AĞUSTOS 1920: KÜTAHYA MİLLETVEKİLİ CEMİL BEY İN SİMAV, DEMİRCİ CİVARINDA DÜŞMANA İNDİRİLEN DARBEDEN DOLAYI VERDİĞİ ÖNERGENİN GÖRÜŞÜLMESİ (1.Dönem, 1.Yasama Yılı, 42.Birleşim, Gündem: 5/1) Üç gün önce beş bin kişilik Kuva-yı Seyyare Birliği, Simav dan Demirci'ye doğru harekete geçti. 31 Temmuz günü Simav Dağları nın Cevizlik mevkiindeki muharebe beş saat sürer bu savaşta müfreze komutanları Halit Bey, Mısırlı Yusuf Bey büyük kahramanlılar gösterirler. Yunanlılar çok sayıda kayıp verirler ve geri çekilirler. Bu savaş Yunanlılar üzerinde büyük etki yaptığından, Venizelos Hükümeti düşürülür ve Başbakan Venezilos Yunanistan dışına kaçar. ÇELEBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Umum Kuva-yı Seyyare Kumandanı Ethem Bey in, Demirci de düşmana indirilen darbeye dair telgrafını okuyoruz. TBMM Başkanlığına Bir gün evvel fedakâr kıtaatımızla başlayan fakat vaktin geç olması dolayısıyla sona eremeyen Demirci Muharebesi, saat altı altıdan önce Demircinin kuzey doğusundaki sırtlarında tekrar başladı. Cesur ve fedakâr mücahitlerin bitmez ve sarsılmaz taarruzlarıyla bir kaç defalar hezimete uğratılan fakat her defasında defalarca güneyden aldığı takviyelerle tutunan Yunanlılar nihayet yedi buçuk saat devam eden şiddetli bir muharebeden sonra bozguna uğramış ve firar etmiştir. Muharebe meydanı, bir Ermeni taburunun yaralı ve ölüleri ile dolu idi. Üstündeki silah ve cephane ve teçhizatına, hatta ceket ve kunduralarını atarak firar eden düşman aç ve yorgundu. Kuvvetlerimiz tarafından Burlukule istikametlerinde beş saat mesafeye kadar takip edilerek teşebbüs ettikleri muharebede de birçok tüfek, makineli tüfek, yaralı ve ölü bırakarak, bitap düşen mücahitlerimizden yakasını zor kurtarabilmişlerdir. 4

Ölülerden başka ikisi yüzbaşı, on beş esir, ganimet olarak otuza yakın otomatik ve makineli tüfek, pek çok silah, miktarı henüz tayin edilemeyen bir milyona yakın piyade mermisi, çok sayıda otomatik ve mitralyöz şarjörü, birçok hayvan, bir alay karargâhında mevcut olması lazım gelen kaput, battaniye, çadır, elbise, kazan, dört yüz çelik miğfer, istihkâm malzemeleri ve kaçıramayıp tahrip ettikleri bir adet top elde edilmiştir. Mücahitlerimizden şehit ve yaralı adedi elliden azdır. Bunlardan başka akrabam Vasıf ve Makedonya Müfrezesi Kumandanı Mehmet Ali bey lerin de pek kahramanca bir surette hayatlarını feda ettiklerini bildiririm. 2 Ağustos 1920 Umum Seyyar Kuvvetler ve Kütahya Havalisi Kumandanı Ethem CAMİ BEY (Aydın): Reis Beyefendi, Meclis adına Ethem Bey e teşekkür edilmesini teklif ederim. CEMİL BEY (Kütahya): Reis Bey, Demirci hakkında bir önergemiz vardı. ÇELEBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Kütahya Mebusu Cemil Bey ve Konya Mebusu Arif Bey in verdikleri önergeyi okutuyorum. TBMM Başkanlığına Kahraman kıtalarımızın Demirci civarında, Allah ın beğeneceği gibi, düşmana indirdiği şiddetli darbe cidden hürmet ve takdire layık olmakla, Yüce Meclis adına teşekkür telgraf çekilmesini teklif eyleriz. 2 Ağustos 1920 (hay hay kabul, sesleri) Kütahya Mebusu Cemil Konya Mebusu Arif ÇELEBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine yazılmasını kabul buyuruyor musunuz? (hay hay, sesleri) Kabul edilmiştir. 1 1 TBMM Zabıt Ceridesi (2 Ağustos 1920), 1.Dönem, c.3, s.41-58, http://www.tbmm.gov.tr/ 5

9 AĞUSTOS 1920: GİZLİ OTURUMDA MUSTAFA KEMAL PAŞA NIN, GARP CEPHESİ VE KÜTAHYA MİLLİ ALAYI HAKKINDA KONUŞMASI (1.Dönem, 1.Yasama Yılı, 45.Birleşim, Gündem: 6/1) Temmuz Ayı ortalarında Mustafa Kemal Paşa ile birlikte Batı ve Güney cephelerine inceleme gezisi yapacak olan on kişilik bir heyet seçilmişti. Bu Heyet Eskişehir, Bilecik, Afyonkarahisar ve Konya da incelemeler yaptıktan sonra Pozantı ya gelmiş ve burada tarihte Pozantı Kongresi adı verilen bir toplantı yapılmıştır. Dönüşte Mustafa Kemal Paşa ve beraberindekiler, Kütahya ya uğramışlardır. Mustafa Kemal Paşa burada yeni kurulan Kütahya Milli Alayı nı denetlemiştir. CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Söz Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinindir. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Meclis Başkanı): Muhterem arkadaşlarım, on bir gün seyahatten sonra Yüce Heyetinizle tekrar birlikte olduğum için çok mutluyum. (hoş geldiniz, safa geldiniz sesleri) Arkadaşlarımızla beraber yaptığımız seyahatimiz hakkında bir fikir vermek için seyahatimiz hakkında bilgi vereceğiz. Eskişehir de bir kaç saat Ordu Kumandanı ile müzakerede bulunduktan sonra Karahisar üzerinden Uşak a hareket olundu. Karahisar dan gece geçtik durmadık. Bu istikamette tesadüf ettiğimiz topçudan, mitralyözden ve piyadeden ibaret olan kıtanın vaziyetli ve kendilerinden talep ettiğimiz vazifenin ifasında bir kabiliyet gösterememişlerdir. Memnun olmadık memnuniyetsizliğimizi hazır bulunan kumandanlara söyledik. Seyahatimize devam ettik Efendim. Uşak ta gerek mahallince teşekkül etmiş gönüllü kıtalar ve gerek ordu kıtaları ve gerek halk tarafından büyük bir gayretle teşkil olunan kuvvetlerden evvela askerleri basit bir teftişten geçirdikten sonra arkadaşlarımız halk ile temas edip onlarla konuştular. Bu kuvvetlerden bir kısmı herhalde henüz vazifelerini yapabilecek halde bulunmuyorlardı, kendilerine ihtarda bulunduk. Bundan sonra ikinci bir kıtaya tesadüf ettik. Bu da büyükçe bir askeri kıta idi. Bu kuvvetten de memnun olmadık. Bundan sonra asıl düşman karşısında bulunan mevzie gittik. Orada bulunan kuvvetleri teftiş ettik. Buradaki kıtalar fena değildi. Kabiliyet, emniyet, kuvvet itibariyle bizi memnun etmiştir. Bize kati bir emniyet geldi. Bütün pejmürde elbiselerine rağmen askeri vazifeleri ifa ve icra edecek bir halde olduklarını kabul etmeye mecbur olduk. Sonra Karahisar a döndük. Burada bir kuvvet, Uşakta bir kuvvet, ondan sonra diğer bir kuvvet, bu tertibatı beğenmedik. Onun için oradaki kumandanlara tavsiye ettiğimiz, emrettiğimiz bütün kuvvetleri bir araya toplayıp düşman ilerlerse, geriden beklemeyip takip etsinler ve taarruz ederek düşmanı kendileriyle muharebeye mecbur etsinler. Fakat bizim tavsiyelerimize muhatap olan kumandan bize emniyet vermedi. Derhal bu kumandanı değiştirdik. Bundan sonra Efendim, Afyonkarahisar a döndük. Orada da yeni teşekkül etmekte bulunan birtakım kıtaları teftiş ettik. Halk tarafından çok iyi karşılandık, tezahüratta bulundular. Cidden Büyük Millet Meclisine karşı hürmetkâr bulundular. Bundan 6

sonra güneye seyahat ettik. Yalnız Afyonkarahisar da diğer hususlar ile de çalıştık. Meselâ Uşak, Nazilli, Afyonkarahisar, Konya, Müdafaayı Hukuk Cemiyetleri üyeleriyle bir kongre yapıldı. Bu kongreyi açtık. Bu kongrede tavsiye ettiğimiz ve talep ettiğimiz şu idi, Müdafaayı Hukuk Heyeti merkezleri, son Hükümet kararıyla mülki amirlerin emrinde bulunacaklardır. Vazifeleri de Memleket müdafaası hususunda mesul kumandanların kendilerine rica edeceği hususları yerine getirmek olacaktır. Karahisar dan sonraki seyahatimize devamdan evvel seyahatimiz esnasında tesadüf ettiğimiz kıtalar hakkındaki düşüncelerimizi arz edeceğim. Seyahatimizin sonuna doğru uğradığımız cepheye yakın bir yerden söz edeceğim. Bu yer Kütahya dır Efendim. Kütahya ve çevresi Ertuğrul Grubu na yakın, geniş bir bölgedir ve ayrıca kuvvetler vardır. Bizim karşılaştığımız bu kuvvetler, Kütahya da seyahatimiz esnasında ve on gün içinde ortaya çıkmış bir askeri birliktir. 1 Bütün bir alay piyade idi. Üç taburlu bin yedi yüz 1 Kuva-yı Seyyara Komutanı Ethem Bey, 20 Temmuz 1920 tarihinde yanındaki çetecilerden Priştineli Jandarma Yüzbaşısı İsmail Hakkı Bey i Kuva-yı Tedibiye ve Teşkilat-ı Mahsusa Komutanı (Uyarıda Bulunma Kuvveti ve Özel Örgüt Komutanı) unvanıyla Kütahya ya göndermişti. İsmail Hakkı sert mizaçlı, idealist ama aynı zamanda acımasızdı. Her şeyiyle Kütahya'nın kaynaklarından faydalanarak bir askeri kuvvet kurmak için kolları sıvadı. Fakat yeter sayıda silah ve cephane sağlanamıyordu. Bunun üzerine Müdafaa-i Hukuk Şubesi tarafından birer belge almak şartıyla isteyen gönüllülerin köylere gitmelerine izin verildi. Böylelikle üç gün geçmeden iki yüzü aşkın işe yarar silahla binlerce cephane toplandı. İsmail Hakkı Bey yaptıkları çalışmaları, Garp Cephesi Komutanı Ali Fuat Paşa ya bir telgrafla bildirdi. Ayrıca Tavşanlı daki krom madeninde bulunan kırk üç sandık dinamiti Kütahya ya taşıttı ve buradan trenle Eskişehir e gönderdi. Kurulacak yeni alay için silah ve cephane sağlanması konusunda sürekli çaba göstermiş ve Uşak ta bulunan silahlar ile yirmi sandık cephaneyi de Kütahya ya getirtmiştir. Kütahya Milli Alayı için tellallar aracılığıyla Kütahya halkından çadır talep etmiş ve bunun sonucunda birkaç gün içinde dört yüzden fazla çadır toplandı. Oldukça katı ve sert bir tutum takınan İsmail Hakkı Bey, davranışları nedeniyle yaygın bir eleştiriyle karşılaştıysa da buyrukları kısa sürede yerine getirildi. Böylece Kütahya Milli Alayı hazırlandı. Bu başarısından dolayı İsmail Hakkı, Ali Fuat Paşa tarafından Kütahya Milli Alayı Komutanlığına atandı. Milli Alay ın şapkaları, bahriye askerlerinin şapkalarına benzeyen, kenarına kırmızı, yeşil şerit çekilmiş, subayların yıldız ve sırma ile rütbelerinin belirtildiği türdendi ve şapkalarının önlerine birer yıldız takılmıştı. İsmail Hakkı Bey, Mustafa Kemal Paşa'nın bir Meclis Heyetiyle birlikte cepheyi ziyaret edeceğini öğrenince 6 Ağustos 1920 günü Mustafa Kemal Paşa ya bir telgraf çekerek Kütahya ya davet etti. Bu davet üzerine Mustafa Kemal Paşa beraberindeki milletvekilleri ile birlikte, aynı gün Afyonkarahisar dan Kütahya ya geldi. Kütahya Müdafaa-yı Hukuk Cemiyeti konukları için parlak bir karşılama töreni düzenledi. Mustafa Kemal Paşa coşkulu gösteriler arasında Kütahya Milli Alayı nı denetledi. Kütahya Halkının Vatanın kurtarılması ve Milli Hükümetin yanında yer alma çabaları Mustafa Kemal 7

er ve alay kurmak için teşekkül etmiş bir bölük süvarisi vardır. Bu kuvvetin tamamı giydirilmiş ve silahla donatılmıştır. Efendim, bütün bu kuvveti ortaya çıkaran, Kütahya halkıdır. On gün içinde bu şekilde kurulmuş ve biz Kütahya ya vardığımız zaman cephede bulunmalarına gerek görülmüş, derhal gece bir kısmı ileriye hareket ettirilmiştir. Bu şekilde oluşturulan birliği dikkatli bir şekilde denetledik. Bu on günlük askeri birliği ortaya çıkaran insanlar, öteden beri hiç silahını terk etmemiş ve firar etmemiş askeri yeteneğe ve disipline sahip kimselerdi. Hatta en düzenli ve talimli bir askeri birliğe yaptırılması gereken eğitimi tereddütsüz yapmışlardır. Bundan, bütün Milletimizin eğitimli birer asker olduğu anlaşılmıştır. Kütahya nın ilerisinde ve arz ettiğim iki gurup arasında Demirci de Ethem Bey gayet mühim bir muvaffakiyet elde etti. Düşmanın pek büyük bir kuvvetini Paşa yı çok sevindirdi. Alayın yaptığı geçit töreninden sonra Hükümet Konağına geçen Mustafa Kemal Paşa bir süre dinlendikten sonra aynı gün istasyonda trene binerek Eskişehir e geçti. Kütahya dan ayrıldıktan sonra, Mutasarrıf Sait Bey e Kütahya halkına takdir ve teşekkürlerini bildiren bir telgraf gönderdi İsmail Hakkı Bey, bir taraftan Kuva-yı Seyyare Komutanı unvanını alan Çerkez Ethem Bey e bağlı olduğu gibi diğer taraftan da ordu ile bağlantı kurması ve Kütahya Milli Alay Komutanlığı nın Ali Fuat Paşa tarafından İsmail Hakkı Bey e verilmesi, Ethem Bey i şüphelendirmişti. Ethem Bey in, İsmail Hakkı Bey i kurduğu Kütahya Alayı ile birlikte defalarca yanına çağırmasına rağmen, İsmail Hakkı Bey, gitmeyip Ali Fuat Paşa ile temasa geçerek, emrindeki 1500 kişilik bu Alay la Milli Kuvvetlere katılabileceğini bildirmiştir. Bu durumdan kuşkulanan Ethem Bey, İsmail Hakkı Bey i kontrol altında bulundurmak üzere Kütahya Mıntıka Komutanlığı na kendi adamlarından Binbaşı Abdullah Bey i göndermişti. Mustafa Kemal Paşa tarafından teftiş edildikten sonra, 6 Ağustos 1920 tarihinde, Milli Alayın 1.Taburu Simav a doğru hareket ettirilmiştir. Bu birliğin cepheye gönderilmesinden sonra Ethem Bey, İsmail Hakkı Bey i de cepheye davet eden bir telgraf çekmiş ve 2.Tabur un eksiklerinin Gediz ve Simav da tamamlanabileceğini, daha fazla gecikilmemesi gerektiğini bildirmiştir. Ethem Bey ayrıca geride kalacak olan 3.Tabur un teşkilat çalışmalarını, Kütahya Mıntıka Komutanı Abdullah Bey in sürdüreceğini belirtmiştir. İsmail Hakkı Bey, bu telgrafa aynı gün verdiği cevabında ise, henüz işlerinin bitmediğini ve şimdilik cepheye gelemeyeceğini bildirmiştir. 28 Ağustos 1920 tarihinde Gediz e hareket etmiş olan İsmail Hakkı Bey, Gediz in güvenliğinin tehlikeye düşmesi üzerine işgal altında kalmamak için Alayı ile birlikte Kütahya yakınlarına çekildi. Daha sonra Bolu İsyanının bastırılmasında görevlendirilmek üzere Milli Alay Eskişehir e gönderildi. Kütahya Milli Alayı Eskişehir de bir geçit resmi yaptıktan sonra, isyan bölgesine hareket etti. Ne yazık ki alayın içinde bulunan bozguncular yüzünden askerler komutanlarına karşı ayaklandılar, İsmail Hakkı Bey yaralandı ve Alay dağıldı. 1500 mevcutlu Milli Alay ın dağılması bir gün içinde gerçekleşti ve komutanları canlarını zor kurtardılar. Çerkez Ethem Bey İsmail Hakkı Bey in kurduğu Kuva-yı Tedibiye ve Teşkilatı Mahsusa Komutanlığı nı kaldırdı, Milli Alay teşkilatının Kütahya da kalan askerlerini Kuva-yı Seyyare ye kattı ve Milli Alay a ait paraya da el koydu. (İç Ege'de Felaket ve Zafer, http://www.cengizcetintas.com/) 8

zedeleyerek perişan etmiştir. Düşman cephesini mühim kuvvetlerle takviye etmeye mecbur oldu. Neticede daha emniyetli bir hale koydu. Bu cepheye ait kuvvetlerden daha iki kısım kalmıştır. O ikisi de Denizli cihetinde kalmış, birisi Çine de Muğla kuzeyinde bulunan kuvvetlerdir. Denizli ye kadar gitmek münasip olmadı. Çok zaman alacaktı. Denizli ve havalisinden aldığımız malûmat bize bir fikir vermiştir. Zaten o kuvvetler hakkında ayrıca tedbirler de düşündük ve emretmiş bulunduk. RAGIP BEY (Kütahya): Efendim, bendeniz Paşa Hazretlerinin beyanatını tenkit etmeyeceğim. Yalnız bazı arkadaşlarımın şu kürsüden takdirle bahsettikleri Uşak, henüz Ankara'da Büyük Millet Meclisi teşekkül etmezden evvel Hükümet katiyen zerre kadar yardım etmediği zamanlarda, on dört ay Salihli cephesinde dikilmiş, malı ile canı ile fedakarlık etmiş ve düşmanı orada durdurarak Anadolu'ya bekçilik etmiştir. Uşak büyük fedakarlık etmiştir. Düşmana büyük ve pek büyük darbeler indirmiştir. Binaenaleyh düşman en ziyade Uşak'a ve Uşaklılara hırslıdır. İstirham edeceğim ki gerek Genel Kurmay dan ve gerek Milli Savunma Vekâletinden, Uşak cephesine layık olduğu kadar kuvvet versinler. Çünkü düşman Uşak'a daha ziyade hücum ederek, daha ziyade tahrip edecektir. Çünkü biliyoruz ki milli kuvvetlerin kurumaz kaynağı Uşak'tır, düşman fbu kaynağı kurutmak isteyecektir. Bunun için lütfetsinler. Oraya layık olduğu kadar kuvvet versinler. Bendenizin temenni edeceğim şey budur. 1 (Dört ay sonra, 9 Aralık 1920 tarihli gizli oturumda...) FEVZİ PAŞA (Milli Savunma Vekili): Kütahya'da bulunan Ethem Bey kuvvetleri bir iki hafta içinde Kütahya Milli Alayı adı altında bir kuvvet meydana getirmişlerdi. Ali Fuat Paşa bunda büyük bir muvaffakiyet görerek bu teşkilatın her tarafa kurulması için yazılar yazdı. Fakat öyle çetelerle hareket ederek, mesela bir çete Konya'ya gitsin, bir çete Yozgat'a gitsin, oradan cepheye gitsin şeklinde müdafaa olamazdı. Efendiler milli heyecan, belli usuller içine sokulmazsa çarçabuk söner. Bendeniz cephedeki Kuva-yı Milliye Teşkilatının vaziyetini bir iki ay evvel muntazam bir ordu yapmak fikriyle Garp Cephesine denetlemeye gelen Genel Kurmay Reisi İsmet Bey den duyduğum vakitte çok üzüldüm. Kütahya'da bir alay yapan İsmail Hakkı Bey buraya gelecekmiş, aman gelmesin biz lazım gelen intizam ve inzibat dairesinde vazifemizi yaparız. Ben de emir verdim, dedim ki katiyen İsmail Hakkı Efendi gelmesin. Lazım gelen kuvvet orada yapılır. Malumunuz Kütahya Milli Alayı Eskişehir e geldi ve bir hadise oldu, on günde kurulan alay, çarçabuk dağıldı, kumandanlarını vurdular ve o kuvvet sıfıra indi. O zaman kendilerine kanaat geldi 1 TBMM Zabıt Ceridesi (9 Ağustos 1920), 1.Dönem, c.3, s.149-163, http://www.tbmm.gov.tr/ 9

ki bu ancak geçici bir vaziyet ve zaman içindir. Yoksa muntazam ve uzun bir harbi temin edemez. 1 17 AĞUSTOS 1920: İZMİT, ADAPAZARI VE KÜTAHYA DOLAYLARINDAKİ ASKERİ HAREKÂT HAKKINDA GENEL KURMAY BAŞKANI İSMET BEY İN TELGRAFI (1.Dönem, 1.Yasama Yılı, 51.Birleşim, Gündem: 4/1) Yunan ilerleyişi ve iç isyanlarla Meclis çok bunalımlı günler geçiriyordu. Temmuz Ayının son haftasında, beş bin kişilik Kuva-yı Seyyare Birliği Kütahya dan yola çıktı ve Demirci'ye doğru harekete geçti. Simav Dağlarında Yunan askerleri ile kanlı boğuşmalar sonunda Yunanlıları yenerek Demirci yi ele geçirdi. Bu savaş Yunanlılar üzerinde büyük etki yaptığından, Yunanistan' da Venizelos Hükümeti düşürüldü ve Başbakan Venezilos Yunanistan dışına kaçtı. CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Şimdi efendim, cepheden bir telgraf geldi okunacak. TBMM Başkanlığına İzmit ve havalisinde Selmanlı dan ilerleyen Milli Müfrezemiz 15 Ağustos 1920 günü Kandıra'ya girmiştir. Burada bir miktar cephane elde edilmiştir. Bu Müfreze Ağva istikametine doğru ilerlemeye devam ediyor. Adapazarı nın kuzeyindeki müfrezelerimiz Doğanca da bulunan Abaza kuvvetleriyle muharebeye başlamıştır. 15 Ağustos1920 günü öğleden evvel ve sonra iki düşman tayyaresi İzmit civarında ve üç düşman tayyaresi de Yenişehir, İnegöl civarlarında uçmuştur. Kütahya mıntıkasında iki günden beri Ethem Bey kuvvetlerine taarruzunda muvaffak olamayan düşman 15 Ağustos 1920 günü Mustafa Bey Çiftliği istikametinde sağ kanada da taarruz etmiş ve muharebe dört saat devam ederek neticede düşman hezimete uğrayarak firar eylemiştir. Muharebe meydanında birçok ölen düşman askerleri bulunmuştur. Mücahitlerden bir subay, yedi asker şehit, on dokuz asker de yaralı vardır. 17 Ağustos 1920 Genel Kurmay Başkanı İsmet 1 TBMM Gizli Celse Zabıtları (9 Aralık 1920), 1.Dönem, c.1, s.252-256, http://www.tbmm.gov.tr/ 10

LÜTFİ BEY: Telgraf nereden geliyor, Efendim? CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Genel Kurmaydan. HAMDİ BEY (Genç): Genel Kurmay Reisi Bey e teşekkür telgrafı yazılsın. CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Tabii Başkanlık Divanı tarafından yazılır, Efendim. 1 21 AĞUSTOS 1920: TBMM BAŞKANI MUSTAFA KEMAL PAŞA NIN, SİMAV VE DEMİRCİ SAVAŞI HAKKINDAKİ BEYANATI (1.Dönem, 1.Yasama Yılı, 54.Birleşim, Gündem: 7/1) Çerkez Ethem Bey ve Kuva-yı Seyyaresi, Aznavur, Düzce ve Yozgat isyanlarını bastırdıktan sonra Ankara ya geldi. Yunan saldırısı sonunda yerel cepheler dağılınca, Mustafa Kemal Paşa, Ethem Bey i Kütahya ya gitmeyi ikna etti. Kuva-yı Seyyare, geniş bir bölgeyi içine alan ve daha çok oynak savaş yöntemlerini kullanan bir örgütlenme yapısıyla ortaya çıktı ve Ethem Bey, Kütahya ve Havalisi Kuva-yı Seyyare Komutanı olarak sesini duyurmaya başladı. HASAN FEHMİ BEY (Başkan Vekili): Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinin, Simav ve Demirci de meydana gelen muharebeler hakkındaki beyanatını dinleyeceğiz. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Ankara): Münasip görürseniz gündemdeki kanun tasarısının müzakeresine geçmeden evvel istediğiniz mevzu hakkında kısaca malumat vereyim. Demirci Muharebesi hakkında izahat istenmişti. Demirci havalisindeki son hadiseleri izah edebilmek için müsaade buyurursanız bir kaç gün evvelki tarihten itibaren meydana gelen hadiseleri bir sıra halinde arz edeyim. Bu anlatacaklarımın birçoğu çoğunuzca bilinmektedir. 12 Temmuz 1920 tarihinden evvel Salihli civarında bulunan Yunan kıtalarında bir faaliyet olduğu anlaşılmıştı. Bu faaliyeti müteakip Yunanlılar 12 Temmuz da Manisa ya bağlı Borlu Nahiyesini işgal ettiler. Aynı gün Demirci nin güneyinden, Yunanlılar iki kol ile kuzeye doğru yürüyüşe devam ettiler. Bir kol Gördes istikametinde, diğer kol da Demirci istikametinde idi. Her iki istikamette yürüyen Yunan kıtaları akşamüzeri o istikamet üzerinde bulunan Boz Köyü işgal etti. Bu vaziyette bir kaç gün kaldılar. Etrafında bulunan Müslüman ahalinin ellerinden silâhları topladılar. Düşmanın bu hareketi üzerine Demirci ve Simav da bulunduğunu bildiğimiz bazı Kuva-yı Milliye ve gönüllü kuvvetler ne yazık ki düşman ile temas edemeden dağılmışlardır. Düşman 12 Temmuz dan 21 Temmuz a kadar bu vaziyette kaldı. Ondan sonra tekrar Kuzeye doğru yürüyüşüne devam etti ve Demirci nin güneyinde bulunan ufak bir müfrezemize taarruz etti. Üstün düşman kuvvetleri karşısında kalan müfreze 1 TBMM Zabıt Ceridesi (17 Ağustos 1920), 1.Dönem, c.3, s.288, http://www.tbmm.gov.tr/ 11

geriye çekilmeğe mecbur olduğundan Yunanlılar Demirci yi işgal ettiler. Bir iki gün sonra Yunanlılar Simav istikametinde yürüyüşlerine devam etmişlerdi. 23 Temmuz da Hisarköy civarına kadar geldiler. Fakat burada durmadılar. Biraz geriye çekilerek Demirci nin kuzeyindeki Demirci Dağlarında bir mevzi aldılar. 25 Temmuz da Kütahya ve Havalisi Kumandanlığı na tayin edilen Ethem Bey kuvvetleriyle beraber Kütahya dan Simav a doğru yola çıktı. 26 Temmuz da Simavlılar yahut kendilerine Simavlı denilen bazı zararlı ve muhalif şahıslar doğrudan doğruya Yunanlılar ile işbirliğine giriştiler. (kahrolsun, sesleri) Müdafaa için ufak tefek müfrezeleri Kütahya istikametine kadar göndermişlerdi. Ethem Bey kuvvetleri de 30 Temmuz da Simav önlerine geldi. Simavlılar başta menfi telkinlerin tesiri ile muhalif vaziyet aldılar ve kendilerine yapılan nasihati dikkate almadılar. 1 Binaenaleyh bunların hareketi bastırıldı ve Ethem Bey in Kuva-yı Seyyare kuvveti Simav a girdi. Bu kuvvetler burada durmaksızın Hisarköy istikametinde yürüyüşlerine devam ettiler ve Demirci nin on kilometre kadar kuzeyinde bulunan Yunan kuvvetleri ile karşı karşıya geldiler. Kuva-yı Seyyare Yunan kuvvetlerine taarruz etti ve bu taarruz neticesinde düşmanın vaziyeti sarsıldı ve kendisi beş kilometre kadar güneye çekilmeye mecbur edildi. Ertesi gün Yunanlılar takviye aldılar ve sonra Ethem Bey kuvvetlerine karşı taarruza başladılar. Yedi buçuk saat kadar şiddetli ve ciddi muharebeden sonra Yunan kuvvetleri mağlûp oldu ve Demircinin beş kilometre kadar güneyine çekilmeye mecbur edildiler. Bunu müteakip Yunanlılar tekrar mühimce takviye aldılar ve 4 Ağustos ta Demirci nin güneyine geçmiş bulunan Ethem Bey kuvvetlerine şiddetli ve kuvvetli karşı taarruza geçtiler. Muharebe akşama kadar devam etti ve 5 Ağustos ta da tekrar devam etti. Bu muharebe neticesinde düşmanın sayıca üstün kuvvetleri karşısında kalındığı anlaşıldı. Vaziyet münasip görülmediğinden burada kati netice alınıncaya kadar muharebenin devamından vazgeçildi. Demircide bulunan kuvvetlerimiz Demirci nin doğusuna, daha münasip, daha müsait bir mevzie çekildi. Düşman, bu mevzie çekilmiş olan kuvvetlerimizi takip etti ve yeniden taarruza başladı. Cepheden ve kanatlardan olmak üzere, bilhassa cephenin sol kanadına şiddetli taarruzlarda bulundu. Bu taarruzlar 6 Ağustos ta durduruldu, fakat düşman hakikaten mühim kuvvetler almıştı. Gerek muharebede esir edilen Yunanlılardan ve gerek civar ahaliden edinebildiğimiz malûmattan burada faaliyette bulunan düşman kuvvetleri, bir tümen büyüklüğünde idi. Bu kuvvetler tekrar 14 Ağustos ta daha şiddetli bir surette Ethem Bey kuvvetlerine taarruz etti. 15 Ağustos günü bu taarruzu yapan düşman kuvvetleri fazla sarsılarak ve mağlûp edilerek atılmıştı. Bundan sonra 17 Ağustos gecesi Ethem Bey gayet yerinde bir kararlar verdi. Düşman kendisini toplamağa vakit 1 Ethem Bey, daha önce Salihli Cephesinde iken Simavlılarla arasında husumet yaşanmıştı. Simavlılar Yunanlılarla işbirliği içinde oldukları için değil, Çerkez Ethem Bey le aralarındaki husumet nedeniyle bu davranışta bulunmuşlardır. 12

bulmaksızın düşman üzerine sabaha karşı baskın tarzında bir taarruz yaptı. Bu taarruz neticesinde bütün düşman kuvvetleri tamamen mağlûp edilerek Demirci nin güneyine atılmıştır. (şiddetli alkışlar) Son aldığımız raporlara göre Demirci ye ait havadis bundan ibarettir. Yani düşman kuvvetleri birçok didinmelere, kısa mağlûbiyetlere uğramakla beraber neticede uzunca bir darbe ile Demirci nin güneyine atılmış bulunuyor. Tabii halen temas ve belki muharebe devam etmektedir. HACIM MUHİTTİN BEY (Karesi): Yunanlılar Demirci nin ne kadar güneyine atıldılar, Paşa Hazretleri? MUSTAFA KEMAL PAŞA (Devamla): Beş kilometre güneyine atılmıştır. Bu arz ettiğim cephe, malumunuz Garp Cephesinin merkezidir. Bunun kuzeyinde Ertuğrul mıntıkası ve güneyinde Uşak mıntıkası vardır. Bu iki mıntıkada arz etmeye değer bir vaka yoktur. Kuzey cephesinin kuzeyine tesadüf eden İzmit mıntıkasında bazı ufak tefek faaliyetler mevcuttur. Bu faaliyetler bugün bizim lehimizde cereyan etmektedir. CEMİL BEY (Kütahya): Paşa Hazretleri, Sındırgı hakkında malûmat verir misiniz? MUSTAFA KEMAL PAŞA (Devamla): Sındırgı hakkında mı? CEMİL BEY (Kütahya): Evet, Simav civarında bir yer. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Devamla): Efendim, bizim kuvvetlerimiz, arz ettiğim gibi, Demirci nin güneyindedir. O halde, Sındırgıda bir şey yoktur. SIRRI BEY (İzmit): Ethem Bey, bizim sıkıntılı bir zamanımızda yetişerek bize pek ferahlı günler verdi. Onun böyle hasta olduğunu işittiğimiz zaman üzüldüğümüzü Meclis adına Ethem Bey biraderimize bir geçmiş olsun telgrafı ile bildirilmesini teklif ediyorum. (uygun, uygun sesleri) MUSTAFA KEMAL PAŞA (Devamla): Efendim Ethem Bey biraderimizin rahatsızlığından dolayı hakikaten bendeniz de o üzüntüyü şahsen kendimde duydum ve Başkanlık Divanından kendilerine zaten bildirmiştim. Meclis adına da uygun görürseniz tekrar yazarız. (hay, hay sesleri) RAGIP BEY (Kütahya): Efendim, Paşa Hazretlerinin verdiği tafsilâttan istifade ile bendeniz, Uşakta yeniden husule gelen bir galeyandan bahsedeceğim. Geçenlerde cepheye gidip gelen üyelerimizden birisi, cepheleri teftiş esnasında askerler ile temas ettikleri sırada, ağa ve eşrafın harbe iştirak etmediklerinden şikâyet ettiklerini söylemişti. Filhakika efendiler bu, ordularımız için mühim bir eksikliktir. İşte bu mühim eksikliği takdir eden Uşaklılar onu bugün ikmal ediyorlar. Hem de pek tarihi ve ihtişamlı bir surette... REFİK BEY (Konya): Müzakere devam ediyor ama çoğunluk kalmadı. 13

HASAN FEHMİ BEY (Başkan Vekili): Oylanılacak bir mesele yoktur. Müzakere devam edebilir. RAGIP BEY (Devamla): Pek ihtişamlı, pek ehemmiyetli bir surette ikmal ediyorlar. Yeni gelen birkaç hemşerimden aldığım malûmata göre, Uşak ahalisinin eşraf ve ağaları silâha sarılmıştır. Cephe için hazırlık yapıyorlar. (Allah razı olsun sesleri) Uşak, İzmir'in işgali gününden itibaren malını, canını ve her türlü varlığını, İzmir'den düşmanı atmak için, fedaya azmetmişti ve bunu ta o zamandan bugüne kadar fiilen ve maddeten, zaman zaman ispat etmiştir. Bu defa varlığından ne kalmış ise ortaya atmış. Memleketin eşraf ve ağaları bizzat silâha sarılmak suretiyle cepheye gitmeye hazırlanmaktadırlar. Bendeniz temenni ederim ki her yerde aynı şekilde bir hareket başlasın. İşte o zaman düşman derhal mahvedilir. Bir daha bir karış yerimize ayak basamaz. (doğrudur, sesleri) 1 25 EYLÜL 1920: GENEL KURMAY BAŞKANI İSMET BEY İN GARP CEPHESİNİN DURUM HAKKINDA BEYANATI (1.Dönem, 1.Yasama Yılı, 72.Birleşim, Gündem: 7/1) 1920 Yılının Eylül Ayı Ankara için, sakin ama kritik dönemlerden biridir. Yunanlılar Bursa ve Uşak gibi çok önemli iki kenti işgal etmişlerdi. İç isyanlar hala devam ediyordu. Kuva-yı Milliye çeteleri ile Ordu arasındaki anlaşmazlık yavaş yavaş su üstüne çıkıyordu. Hilafet yanlıları ile bu makama mesafeli olanlar her fırsatta Genel Kurulda tartışma ortamı yaratıyorlardı. Fırtına öncesi bu kritik zamanda milletvekillerinin genel durum hakkında bilgilendirilmeleri gerekiyordu. İSMET BEY (Genel Kurmay Başkanı): Arkadaşlar, bir müddetten beri Garp Cephesinde mühim bir askeri hareket olmamıştır. Bursa cephesinde düşmanın son zamanlardaki faaliyeti, İznik Gölü nün kuzey ve güneyine küçük müfrezeler sevkinden ibarettir. Bu müfrezeler birçok yerlerde yerli Rum ve Ermeni çeteleriyle birleşerek ve onları tahrik ederek köyleri basmışlardır. Bizim tarafımızdan yapılan karşı harekât bu çetelere karşı, bu taşkınlıklara karşı Müslüman ahalinin mümkün olduğu kadar muhafazasına çalışmaktır. Diğer cephelerde, Gediz ve Uşak'ın işgalinden sonra keşif kolu faaliyetlerinden başka mühim faaliyet olmadı. 2 İzmit ve 1 TBMM Zabıt Ceridesi (21 Ağustos 1920), 1.Dönem, c.3, s.366-370, http://www.tbmm.gov.tr/ 2 1 Ağustos 1920 günü Demirci'yi kaybeden Yunanlılar, takviye kuvvetler alarak toparlandı ve üç gün sonra karşı saldırıya geçti ve 4 Ağustos 1920 günü Demirci yi tekrar ele geçirdi. Hiç olmazsa Gediz in düşman eline geçmesini önlemek için, Ethem Bey kuvvetlerini Simav Gölü nün kuzeyini esas tutan bir hatta çekti. Demirci yi işgal eden Yunan Ayvalık Tümeni, 14

Adapazarı onların, İnegöl ve Yenişehir bizim elimizdedir. Merak ettiğiniz bir noktaya kısaca temas etmek istiyorum. Askeri harekâtın geleceğini nasıl görüyoruz? Biz askeri harekâtın geleceğini emniyet ve itimatla bakıyoruz. (inşallah sesleri) Tabii ki Memleketin müdafaası için bizler acı ve tatlı her türlü tesirlere kapılmayarak vaziyeti şu iyi bir şekilde mütalaa ve muhakeme etmek mecburiyetindeyiz. Bu itibarla askeri harekâtı biz emniyet ve itimatla bakıyoruz. Hatta diyebilirim ki harekâtın en buhranlı zamanları geçmiştir. Garp cephesi harekâtını öteden beri şu tarzda mütalaa ettik. Düşmanlarımız bu cephede bize karşı iki kuvvet kullandılar nifak kuvvetleri ve Yunan kuvvetleri. Biliyorsunuz ki münafık kuvvetler nerede faaliyete geçmişlerse, en büyük şiddeti göstermekle beraber, neticede tamamen bastırılmışlardır. Karşımızdaki nifak kuvvetlerini ve Yunan kuvvetlerini, kendi kuvvetlerimizle karşılaştırmak için söylüyorum. Bugün bize Düzce'de, Yozgat'ta, Akhisar'da, hücum ettikleri zamankinden daha kuvvetliyiz. Daha kuvvetli olduğumuzdan vaziyete daha hâkim bulunuyoruz. Bizim gördüğümüze göre, düşmanlarımız bugün Garp Cephesinde, aleyhimize hareket yapmak için tekrar münafık kuvvetler hazırlamaya çalışılmaktadırlar. Yalnız Milletimizin uyanıklılığı nifakın yayılmasına imkân vermiyor, İstanbul'da kuvvet toplamaya çalışılıyor, fakat yapılamıyor. O halde Yunanlılar kendine muvaffakiyet götürecek yardımcılar bekliyorlar ve henüz bulamıyorlar. Şurada burada tekrar hâdiseler meydana getirilmiştir. Bu hâdiseleri yaymak için kandırılan Ermeniler ve Rumlar müştereken faaliyettedirler. Fakat bu hadiseler, adi suç mahiyetinden ileri geçmemektedir. 1 on günlük bir duraksamadan sonra tekrar taarruza geçerek Kuva-yı Seyyareyi tekrar geri attı ve 14 Ağustos 1920 günü Simav ı işgal ederek durdu. Simav ın alınmasından iki hafta sonra harekete geçen bu Yunan kuvvetleri, Türk kuvvetlerini ikiye ayırarak bir kısmını Demirci ye, bir kısmını da Eşme yönüne attı ve sonunda Yunanlılar 29 Ağustos 1920 günü Uşak'ı işgal ettiler. Türk kuvvetleri bu harekâtta Uşak ı terk ettikten başka, cephane yüklü yetmiş vagon da Yunanlıların eline geçti. Yunanlılar zengin ailelerden ve köylülerden birçoğunun evlerini yağmalayarak yakmışlar, pek çok insanı da katletmişlerdir. Bu arada halkı sindirmek için nüfuzlu kişileri Atina da ve Yunan adalarında bulunan esir kamplarına sürmüşlerdir. 30 Ağustos 1920 günü bir Yunan Tümeni kuzeye doğru yönelerek 5 Eylül 1920 günü Gediz i işgal eder ve 10 kilometre kuzeyde ileri karakollarını kurar. (İç Ege'de Felaket ve Zafer, http://www.cengizcetintas.com/) 1 TBMM Zabıt Ceridesi (25 Eylül 1920), 1.Dönem, c.4, s.336-345, http://www.tbmm.gov.tr/ 15

27 EKİM 1920: GENEL KURMAY BAŞKANI İSMET BEY İN GEDİZ MUHAREBESİ HAKKINDA BEYANATI (1.Dönem, 1.Yasama Yılı, 91.Birleşim, Gündem: 11/1) Garp Cephesi birlikleri ile Kuva-yı Seyyarenin beraber planladıkları Gediz Taarruzu bir hafta önce başlamıştı. Genel Kurmay Başkanı İsmet Bey bu taarruzun zamanlamasını pek uygun bulmamıştı. Taarruzun başlangıcında Yunan kuvvetleri geri püskürtülmüş ve Gediz kısa bir süreliğine kurtarılmıştı. Ancak havanın çok sisli olması ve Kuva-yı Seyyare ile sorunların yaşanması yüzünden bir takım olumsuzluklar yaşandı. İSMET BEY (Genel Kurmay Başkanı): Önceki günlerde Yüce Meclisinize çeşitli cephelerimizdeki vaziyeti arz etmiştim. O zamandan bugüne cephelerdeki değişiklikleri özetle tekrar edeyim. (dinleyelim, sesleri) Garp cephemizde son günlerde Gediz üzerine bir taarruz hareketi yaptık. Sisli ve pek yağmurlu bir havada, sabahleyin erken başlayan bu muharebe, çok kanlı ve inatçı bir surette geç vakte kadar devam etti. Düşman uzun müddetten beri Gediz etrafında hazırlamış olduğu mevzileri büyük bir zararla terk etmeye mecbur oldu. (bravo sesleri, alkışlar) 25 Ekim sabahından itibaren muharebenin diğer safhası cereyan ediyor ve tarafımızdan takip ediliyor. Dün akşam geç vakit aldığımız malûmatta, Hamidiye Hanı ndaki Yunan artçı kıtasına tarafımızdan baskın bildiriliyordu. Gediz'deki düşmanın esaslı bir surette hazırlandığı ve en az on bin kişi olduğu anlaşılıyor. Muhtelif raporlara göre her cepheden çok, orada düşman zayiat vermiştir ve çok sarsılmıştır. Uzun müddetten beri yığınak yaptığı erzak ve cephanesini terk etmeye mecbur kalmıştır. (bravo sesleri, alkışlar) Aynı gün düşman, Gediz taarruzumuza karşılık olarak İnegöl ve Yenişehir cephesinden taarruza geçti. O cephede de kanlı muharebeler, yirmi dört saat devam etmiştir. Düşman akşama doğru her cephede mevzilerinden atılmıştır. Dün Bursa Cephesinde sessizlik hâkimdi. Bu cephede harekâtımızın mühim bir önemi vardır. O da son vaziyetlerden sonra, dâhilde meydana gelmiş olan isyanların, yani büyük yangının söndürülmesinin ardından, Ordumuzun düşman aleyhine mühim bir faaliyet gösterip, esaslı bir muvaffakiyet kazanmış olmasıdır. Cephenin durumu son bir hafta içinde arz ettiğim gibidir. Her cephede imtihana çekilmiş ve her cephede bu imtihanı başarı ile geçirmiş bulunuyoruz. (Allah muvaffak etsin sesleri, alkışlar) Arkadaşlar, Gediz'de elde edilen ganimetin tespit edilip edilmediğini soruyorsunuz. Bu hususta erzak olarak bazı miktarlar tespit edildi. Fakat açık ve bütün teferruatıyla miktarını öğrenemedik. Bunu mazur görmek lazımdır. Erzak, cephane, elbise ve malzeme olarak bizim için pek ehemmiyetlidir herhalde. Tekrar bu cephe hakkında söz söylendiği için, Garp cephesi kumandanı ile Büyük Millet Meclisi arasında dün yapılmış olan haberleşmeyi arz edeyim. 16

Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine Gediz ve kuzeyindeki mıntıkada yirmi dört saatlik muharebede mağlup edilen düşman, 25 Ekim sabahına karşı, Uşak istikametine çekilebilmiş olup, Hamidiye Hanı civarında bıraktığı artçılar, tarafımızdan şiddetli baskıya maruz kalmışlardır. Dünden beri işgalim altına aldığımız Gediz'de elde edilen ganimetlerin ve esirlerin miktarı henüz anlaşılamamıştır. 20 Ekim de Yenişehir ve İnegöl taraflarına taarruz eden ve bir tümen olduğu tahmin edilen düşmanın, kıtaatımızın ısrarlı mukavemeti üzerine bu gece tekrar eski mevzilerine çekildiği ve bugün bir saat öncesine kadar bir faaliyet göstermediği öğrenilmiştir. Dun akşama kadar da bir faaliyet yoktur. Garp Cephesi kıtalarının beş günden beri yaptıkları fedakarca harekâtın ve kazandıkları muvaffakiyetin, Milletin itimat ve takdirlerine mazhar olacak bir derecede olduğunu arz ederim, Efendim. Garp Cephesi Kumandanı Ali Fuat (var olsun Ali Fuat Paşa, kahrolsun düşman, yaşasın Türk askerleri sesleri, alkışlar) İSMET BEY (Devamla): Sonra Reis Paşa tarafından Garp Cephesine verilen cevap. Garp Cephesi Kumandanı Ali Fuat Paşa Hazretlerine 26 Ekim 1920 tarihli raporunuzu aldım. Garp Ordusunun kahramanca muvaffakiyeti tarafımızdan sevinç ve memnuniyetle öğrenilmiştir. Verdiğiniz müjdeli haberler yarınki toplantıda Büyük Millet Meclisine arz olunacaktır. Şimdiden tebrik, takdir, itimat ve hürmetlerimizi bildirmekle şeref eylerim. (tebriklerinize biz de iştirak ederiz, sesleri) TBMM Reisi Mustafa Kemal MEHMET ŞÜKRÜ BEY (Karahisar): Meclis adına teşekkür edilmelidir ve Ordumuza Meclisin itimadı olduğunu, Ordu böyle çalıştıkça Meclisin de kendilerini hiçbir an unutmayacağının bildirilmesini rica ederim. İSMET BEY (Devamla): İftiharla bütün Ordumuza tebliğ ederiz. Vaziyet hakkında arkadaşlarım daha fazla malûmat istiyorlar. Bunlar hakkında ilerideki muvaffakiyetleri temenni etmekten başka söyleyecek sözüm yoktur. 1 1 TBMM Zabıt Ceridesi (27 Ekim 1920), 1.Dönem, c.5, s.222-224 http://www.tbmm.gov.tr/ 17

(Her ne kadar Gediz ve Simav bir süreliğine de olsa işgalden kurtarılmıştı ama Gediz Taarruzunun başarısızlığı, gerek Garp Cephesi karargâhında, gerek Ankara da büyük tartışma ve sürtüşmelere yol açtı. Taarruza katılan düzenli ordu birliklerinin komutanları, daha harekâtın başında, Ethem Bey in olaylara seyirci kaldığını ve düzenli birliklerin yok olmasına adeta göz yumduğunu ileri sürüyorlardı. Ethem Bey ise kendisine, Uşak tan gelebilecek Yunan birliklerinin önünü kesme görevinin verildiğini ve bu görevi de tümüyle yerine getirdiğini belirtiyor, asıl sorumluların, askerlerini eğitmeyen düzenli ordu komutanları olduğunu savunuyordu. Genel Kurmay Başkanı nın buyruğunu dinlemeyip Gediz Harekâtı'nı düzenleyen Ali Fuat Paşa görevinden alındı ve Moskova Büyükelçiliği ne atandı. Boşalan Garp Cephesi Komutanlığı na da Albay İsmet Bey getirildi. Albay İsmet Bey in Gediz Harekâtı'na karşı çıkarken ileri sürdüğü, yeni bir Yunan saldırısının başlayabileceği varsayımı, kısa süre sonra doğruluk kazandı ve Yunanlılar, Ocak 1921 başlarında Bursa Yenişehir üzerinden yeni bir saldırıya geçtiler.) (İç Ege'de Felaket ve Zafer, http://www.cengizcetintas.com/) 19 MART 1921: ESKİŞEHİR İSTİKLAL MAHKEMESİ ÜYESİ RASİH EFENDİ'NİN KUVA-YI SEYYARE VE KÜTAHYA MİLLİ ALAYI HAKKINDAKİ KONUŞMASI (1.Dönem, 2.Yasama Yılı, 9.Birleşim, Gündem: 9/1) 18 Eylül 1920-19 Şubat 1921 tarihleri arasında beş aylık bir süre içinde görev yapan istiklal mahkemelerinin üyeleri görev yerlerinden Ankara'ya dönmüşlerdi. Mahkemelerin üyeleri ayrı ayrı toplanarak beş aylık icraatlar için raporlar hazırlamaya başladılar. Eskişehir İstiklal Mahkemesi, Kuva-yı Seyyare'nin Mahkemeye yaptığı baskılar hakkında ve dağılan Kütahya Milli Alayının Komutanı İsmail Hakkı'nın yargılanması hakkında Meclis Genel Kurulunda önemli açıklamalarda bulundu. HASAN FEHMİ BEY (Başkan Vekili): Eskişehir İstiklal Mahkemesi adına Rasih Efendi, buyurunuz. RASİH EFENDİ (Eskişehir İstiklal Mahkemesi Üyesi): Muhterem üyeler, Yüce Heyetinizin itimadını aldıktan sonra Eskişehir'e 5 Ekim 1920 tarihinde hareket etmiştik. Kısmen İzmir üzerine, kısmen de İstanbul ve boğazlar üzerine olan harekâtımızın merkezini teşkil elden Eskişehir'e vardığımızda vaziyet şu haldeydi. İstanbul'dan akın akın çıkan propagandacılarla casusların İzmit, Adapazarı yoluyla gelenlerini Geyve civarında ve Bursa, Yenişehir yoluyla gelenleri de Ertuğrul, Eskişehir, Kütahya livalarında öyle büyük bir faaliyet devresinde bulduk ki adeta bir arı kovanındaki arıların gezintisine benziyordu. Onu bu tarafa, yirmisi diğer tarafa geçiyorlardı. Oraya varışımızın ertesi günü hazırlanmazdan evvel, vaziyeti hakiki bir şekilde görebilmek ve lazım gelen tedbirleri düşünebilmek için ordu kumandanları ve liva mutasarrıflarıyla temasımızı yaptık. Yüce Heyetinizden 18

başka tabiidir ki Memleket ve Vatanın mukadderatıyla hiç kimse daha fazla alakadar olamaz. Fakat orada gittiğimiz makamlar d aynı Yüce Heyetinizin düşündüğü gibi memnuniyet göstererek bize kolaylık için ellerinden geldiği kadar yardımı hiçbir vakit esirgememişlerdir. MAZHAR BEY (Üsküdar): Mecburdurlar zaten. RASİH EFENDİ (Devamla): Tabii, fakat çalışmaktan çalışmaya fark vardır. Eskişehir, Kütahya, Ertuğrul livalarında, kısmen de İzmit'e bağlı şimdi İzmit Livasının geçici merkezi olan Geyve'den ibaret olan mıntıkamız dâhilinde harp ve vatana hıyanet meselelerine bakacak olan Mahkememiz en fazla bu meselelerle alakadar olmuştur. Bunlardan vatana hıyanet davaları olarak 22... NEŞET BEY (Üsküdar): Geyve'ye ait bahsiniz Geyve'nin cephe olduğundan dolayıdır. Rica ederim Geyve'nin içinde olmadığını düzeltiniz. RASİH EFENDİ (Devamla): Hayır o değildir, efendim. Mıntıkamız dâhilinde olduğundan dolayıdır. Kuva-yı İnzibatiye teşkilatında bulunmaktan dolayı 12, casusluk, düşman lehine propaganda 141, firar esnasında eşkıyalık yapmak 24 davadır. Bundan başka firarlara dair davadır, onun adedini söylemeyeyim. Bu davaların görülmesi esnasında efendim, Eskişehir'le vardığımız hafta idi Eskişehir'de bir taraftan Kuva-yı Seyyare'nin orada devam etmekte olan yolsuz harekâtı, bir taraftan da etrafta bulunan firari eşkıyanın baskısı yüzünden halk hatta evinde bile malından, canından, namusundan emin değil bir vaziyette idi. Maalesef bunu zikretmek mecburiyetindeyiz. Hatta biz vardığımız zaman söylediler, siz buraya gelmezden biraz evvel buradan hareket eden trenin birisinde, kiracı olarak girdiği evin eşyasını kendi malı gibi trene yükletip götüren bir adam vardı dediler. Yani bu dereceye kadar mala tecavüz, taarruz ilerlemiş bir vaziyette idi. BİR MEBUS BEY: Kim imiş bu, Rasih Efendi? RASİH EFENDİ (Devamla): Canım kim olacak, Kuva-yı Seyyare'den birisi. On beş yirmi gün sonra, bunlar yalnız halkın haklarına riayet etmemekle yetinmeyerek Hükümete de tecavüz etmek cüretini gösterdiler. Orada bulunan Kuva-yı Seyyare'nin İrtibat Subayı 1 bir Yüzbaşı, birisini alıp polis dairesine götürüyor ve kendisinin hususi bir işi için müracaat ediyor. Polis Komiserinin huzurunda o adamı takati kalmayacak derecede dövüyor ve sonra da yanında getirmiş olduğu adamına, -Bunu Kütahya'ya götürün, orada temizlersiniz, diye teslim ediyor. 1 Çerkez Ethem'in Kuva-yı Seyyaresi ile Garp Cephesi Komutanlığı arasında irtibatı sağlayan subaylar. Her ne kadar Ordu emrinde olsalar da fikir ve eylem olarak Çerkez Ethem'e bağlıydılar. 19

...Bu adam nasılsa oradan yakayı kurtarıyor ve Mahkememize müracaat ediyor. Mesele yalnız darp olsaydı, Mahkememizin salahiyeti dâhilinde bir mesele olamazdı. Fakat döven bir defa askeriyeye mensup bir subay, ayrıca Memleketin asayişini, Milletin haklarını muhafazaya memur bir resmi dairede, yani polis karakolunda salahiyeti olmadığı halde Milletin bir ferdini dövmesi her halde Hükümetin haklarını bu şekilde ihlale cüret edene karşı Mahkememizin alakadar olması uygun görüldü. Davaya açıldı ve o gün muhakemesi yapılarak kendisine altı ay hapis cezası verilmekle beraber memuriyetinden ihraç da edildi. Orada darp esnasında bulunan Komiserin sessiz kalmasından dolayı o da memuriyetten ihraç edildi ve üç ay hapis cezası verildi. Bu şekilde mahkemenin salahiyeti dâhilinde vazifesine devamı neticesinde, bütün Eskişehir Livasında firar, eşkıyalık kalmadığı gibi, Kütahya Livasında da son zamanda yalnız bir kişiden başka eşkıyalık yapan kimse kalmamıştır. Dünkü gün arkadaşlarımızdan birisi bir davayı bahis mevzu ettiler. O davaya Mahkememiz bakalı zannedelim iki ay oldu. Ondan evvel Harp Divanı tahkikat yapıyordu, tahkikatını tamamlamamıştı. Tahkikatını bitirdikten sonra bize verdi. Davaların çokluğu, Eskişehir'in merkez olması dolayısıyla orada başlanmış işlerin neticelenmemesi yüzünden Kütahya'ya gidilemedi. Bir bu sebep, bir de o zamanlar Kütahya'da bulunan birçok şüpheliler Kuva-yı Seyyare tarafından himaye ediliyordu. Eğer orada çalışmaya başlayacak olursak başka bir vaziyet olması ihtimali de vardı. Mahkememiz onu itibara alarak bu şüphelileri Eskişehir'e getirtmek istedi. Eskişehir'de o sıralarda Kuva-yı Seyyare meselesinin halledilmesi meselesinin yaklaşmakta olduğu görüldüğünden, Kuva-yı Seyyare meselesinin hallinden sonra davaların Kütahya'da görülmesi uygun bulundu. Çünkü pek çok şahit, pek çok davalı ve davacı var. Bunların ise Eskişehir'e getirilmeleri zor olacak, Kütahya daha uygun görülüyordu. Bu gaye ile mahkememize faaliyetlerinin tatili kararı tebliğ edilmezden on beş gün evvel Kütahya'ya gidildi, orada muhakemeye başlanıldı. Bu da Kütahya Milli Alay Kumandanı İsmail Hakkı Bey'in davasıydı. Muhakeme neticelenmek üzere iken Eskişehir'e birçok muhakemesi icap eden şahısların geldiği, hapishane için müşkülat çekilmekte olduğu Garp Cephesi Kumandanlığından bildirildi. Acilen davet yapılıyordu. Bu mecburiyetle muhakeme neticelenmeksizin tekrar dönülmek üzere Eskişehir'e dönüldü. Eskişehir'e gelişimizin ikinci günü idi, Eskişehir'deki işler kısmen bitirildikten sonra istiklal mahkemelerinin tatil kararını aldık. Onun için Kütahya'ya gidip İsmail Hakkı Bey'in muhakemesini tamamlayamadık. Netice itibariyle İsmail Hakkı Bey'in dosyası Garp Cephesine ve ait olduğu Harp Divanına verildi. Dünkü kararnamenizle de dosya oradan buraya, Ankara İstiklal Mahkemesine nakli uygun bulundu. Mahkememizde neticelenmemiş 128 dosya vardı. Bunlardan askeri olanlar Harp Divanına verilmek üzere Garp Cephesine, diğerleri de oradaki mahkemelere havale edilmek üzere Eskişehir Savcılığına teslim edilmiştir. Yüce Meclisinizce çıkartılan bu Kanunun tatbiki sırasında bizim kanaatimiz şu ki bizim Milletimiz, gerek hukuk ve gerekse ceza işlerinde bugünkü mevcut mahkemelerin faaliyetlerinde bıkmış bir halde, davaların uzamasından pek muzdarip bir halde inliyor. Bu istiklal mahkemelerine karşı halkın göstermiş olduğu 20