Sevkuthan Nevsuhan. iflçilerin örgütlenmesini zorlaflt r c ve zay flat c etkileri oldu.



Benzer belgeler
ÜN TE V SOSYAL TUR ZM

SÜRES NASIL HESAP ED MEL D R?

Türkiye Odalar ve Borsalar Birli i. 3. Ödemeler Dengesi

3. SALON PARALEL OTURUM XII SORULAR VE CEVAPLAR

ARAMALI VERG NCELEMES NDE SÜRE. Adalet ilkin devletten gelmelidir Çünkü hukuk, devletin toplumsal düzenidir.

Ders 3: SORUN ANAL Z. Sorun analizi nedir? Sorun analizinin yöntemi. Sorun analizinin ana ad mlar. Sorun A ac

Merkezi Sterilizasyon Ünitesinde Hizmet çi E itim Uygulamalar

Uygulama Önerisi : ç Denetim Yöneticisi- Hiyerarflik liflkiler

ANKARA ÜNİVERSİTESİ PSİKİYATRİK KRİZ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

Hiçbir zaman Ara s ra Her zaman

F inans sektörleri içinde sigortac l k sektörü tüm dünyada h zl bir büyüme

4/A (SSK) S GORTALILARININ YAfiLILIK AYLI INA HAK KAZANMA KOfiULLARI

4/B L S GORTALILARIN 1479 VE 5510 SAYILI KANUNLARA GÖRE YAfiLILIK, MALULLUK VE ÖLÜM AYLI INA HAK KAZANMA fiartlari

DR. NA L YILMAZ. Kastamonulular Örne i

Animasyon Tabanl Uygulamalar n Yeri ve Önemi

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

kitap Bireysel fl Hukuku fl Hukuku (Genel Esaslar-Bireysel fl Hukuku)

Öncelikle basın toplantımıza hoş geldiniz diyor, sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

Asgari Ücret Denklemi

YEN DÖNEM DE DENET M MESLE NE HAZIRMIYIZ?

SOSYAL GÜVENL K REHBER. SSK BAfiKANLI I

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ

Milli Gelir Büyümesinin Perde Arkası

İKİNCİ BÖLÜM EKONOMİYE GÜVEN VE BEKLENTİLER ANKETİ

KOOPERAT F GENEL KURUL TOPLANTISINA KATILMA VE OY HAKKI BULUNAN K MSELER

STRATEJ K V ZYON BELGES

Ekonomi Alan ndaki Uygulamalar ve Geliflmeler 2

Aile flirketleri, kararlar nda daha subjektif

Çeviren: Dr. Almagül sina

İŞ HUKUKU. Tıpkı Onaltıncı Bası. Prof. Dr. A. Murat DEMİRCİOĞLU. Prof. Dr. Tankut CENTEL. Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi

stanbul Kültür Üniversitesi, Türkiye

256 = 2 8 = = = 2. Bu kez de iflik bir yan t bulduk. Bir yerde bir yanl fl yapt k, ama nerde? kinci hesab m z yanl fl.

MESLEK MENSUPLARI AÇISINDAN TÜRK YE DENET M STANDARTLARININ DE ERLEND R LMES

MURAT YÜKSEL. FEM N ST HUKUK KURAMI VE FEM N ST DÜfiÜNCE TEOR LER

2007 YILI VE ÖNCES TAR H BASKILI HAYVANCILIK B LG S DERS K TABINA L fik N DO RU YANLIfi CETVEL

Mustafa Kemal in Bursa da Ö retmenlere Konuflmas

Lima Bildirgesi AKADEM K ÖZGÜRLÜK VE YÜKSEK Ö RET M KURUMLARININ ÖZERKL

TMS 19 ÇALIfiANLARA SA LANAN FAYDALAR. Yrd. Doç. Dr. Volkan DEM R Galatasaray Üniversitesi Muhasebe-Finansman Anabilim Dal Ö retim Üyesi

MALAT SANAY N N TEMEL GÖSTERGELER AÇISINDAN YAPISAL ANAL Z

Mehmet TOMBAKO LU* * Hacettepe Üniversitesi, Nükleer Enerji Mühendisli i Bölümü

CO RAFYA GRAF KLER. Y llar Bu grafikteki bilgilere dayanarak afla daki sonuçlardan hangisine ulafl lamaz?

Yrd. Doç. Dr. Olcay Bige AŞKUN. İşletme Yönetimi Öğretim ve Eğitiminde Örnek Olaylar ile Yazınsal Kurguları

YATIRIM ND R M HAKKINDAK ANAYASA MAHKEMES KARARININ DE ERLEND R LMES

4 904 say l Türkiye fl Kurumu Kanunu (4904, 2003) ile istihdam n korunmas na,

MESLEK ÖRGÜTLÜLÜ ÜMÜZDE 20 YILI GER DE BIRAKIRKEN

Matematikte sonsuz bir s fatt r, bir ad de ildir. Nas l sonlu bir s fatsa, matematikte kullan lan sonsuz da bir s fatt r. Sonsuz, sonlunun karfl t d

Tablo 2.1. Denetim Türleri. 2.1.Denetçilerin Statülerine Göre Denetim Türleri

C. MADDEN N ÖLÇÜLEB L R ÖZELL KLER

TÜRK YE B L MSEL VE TEKNOLOJ K ARAfiTIRMA KURUMU DESTEK PROGRAMLARI BAfiKANLIKLARI KURULUfi, GÖREV, YETK VE ÇALIfiMA ESASLARINA L fik N YÖNETMEL K (*)

Gürcan Banger Enerji Forumu 10 Mart 2007

ISI At f Dizinlerine Derginizi Kazand rman z çin Öneriler

NTERNET ÇA I D NAM KLER

Kan tl yoruz: Dersim de Zehirli Gaz Kullan lmad

30 > 35. nsan Kaynaklar. > nsan Kaynaklar Yönetimi > Personel E itimleri > Personel Otomasyonu

Yay n No : 1610 Hukuk Dizisi : Bas - Ekim 2005

Uluslararas De erleme K lavuz Notu, No.11 De erlemelerin Gözden Geçirilmesi

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 85

HAFTALIK ÇALIfiMA SÜRES SAAT ARASINDAK fiç LER HAFTA TAT L ÜCRET NE HAK KAZANIR MI?

TÜRK BORÇLAR VE TÜRK T CARET KANUNU TASARILARI

Prof. Dr. Neslihan OKAKIN

Olas l k hesaplar na günlük yaflam m zda s k s k gereksiniriz.

T ürk Gelir Vergisi Sisteminde, menkul sermaye iratlar n n ve özellikle de

B anka ve sigorta flirketlerinin yapm fl olduklar ifllemlerin özelli i itibariyle

Kocaeli Üniversitesi ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Ö retim Üyesi. 4. Bas

önce çocuklar Türkiye için Önce Çocuklar önemlidir

Çeyrek Finansal Sonuçlar. Konsolide Olmayan Veriler

TETAŞ TÜRKİYE ELEKTRİK TİCARET VE TAAHHÜT A.Ş. GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

MESLEK MENSUBU KURUMLAfiMA PROJES YOL HAR TASI

Yeniflemeyen Zarlar B:

VERG NCELEMELER NDE MAL YET TESP T ED LEMEYEN GAYR MENKUL SATIfiLARININ, MAL YET N N TESP T NDE ZLEN LEN YÖNTEM

GÖRÜfiLER. Uzm. Dr. Özlem Erman

RAN SLÂM CUMHUR YET ANKARA KÜLTÜR MÜSTEfiARLI I WEB S TES H ZMETE AÇILDI

S on y llarda özel e itim kurumlar na sa lanan vergisel teflviklerin artmas yla

GENEL HUKUK B LG S (Hukuka Gir ifl)

YÖNET M KURULU RAPORU

Bir Müflterinin Yaflam Boyu De erini Hesaplamak çin Form

S STEM VE SÜREÇ DENET M NDE KARfiILAfiILAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNER LER

S on dönemde ifl mevzuat ndaki idari yapt r mlar s k s k de iflikli e u ramaktad r.

Akreditasyon Çal malar nda Temel Problemler ve Organizasyonel Bazda Çözüm Önerileri

Degisimi_Yonetmek 4/19/10 5:12 PM Page 1 De iflimi Yönetmek

MADEN HUKUKU İLE İLGİLİ İDARİ YARGI KARARLARI VE MEVZUAT

Saymak San ld Kadar Kolay De ildir

YASAL FA Z UYGULAMASI VE B R YARGITAY KARARI

Emtia Fiyat Hareketlerine Politika Tepkileri Konferansı. Panel Konuşması

HİZMET ALIMLARINDA FAZLA MESAİ ÜCRETLERİNDE İŞÇİLERE EKSİK VEYA FAZLA ÖDEME YAPILIYOR MU?

DEVLET KATKI SİSTEMİ Devlet katkısı nedir? Devlet katkısı başlangıç tarihi nedir? Devlet katkısından kimler faydalanabilir?

EVOK Güvenlik in hedefi daima bu kalite ve standartlarda hizmet sunmakt r. Hasan ERDEM R. Mustafa AL KOÇ. Yönetim Kurulu Baflkan.

AÇIKLAMALAR VE UYGULAMALAR

KASIM 2015 VE ÖNCES TAR H BASKILI SEND KACILIK DERS K TABINA L fik N DÜZELTME CETVEL

MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının

United Technologies Corporation. Tedarikçilerden fl Hediyeleri

ç kar lmas için çal flt klar n ifade eden Türk, Her geliflinizde Baflkent OSB nin sürekli de iflti ini göreceksiniz dedi.

TAR H PROJEN N. TANITIMI GERÇEKLEfiT R LD

1 Ekim 2008 sabah tüm sabah kamuoyunda ad na Sosyal Güvenlik Reformu

Ard fl k Say lar n Toplam

PROMOSYON VE EfiANT YON ÜRÜNLER N GEL R VE KURUMLAR VERG S LE KATMA DE ER VERG S KANUNLARI KARfiISINDAK DURUMU

H. Atilla ÖZGENER* Afla daki ikinci tabloda ise Türkiye elektrik üretiminde yerli kaynakl ve ithal kaynakl üretim yüzdeleri sunulmufltur.

Dördüncü K s m: Gerçel Say lar Yap s

KIDEM TAZM NATI TAKS TLE VE SENETLE ÖDENEB L R M?

Transkript:

SUNUÞ Sevkuthan Nevsuhan Örgütlenme ile ilgili ilk dosyam za geçen say m zda yer verdik. Geçen say m zda, örgütlenme önündeki engelleri, sendikalar m z n s cak deneyimlerini içeren yaz lar yla yorumlad k. Bu say m zda ise örgütlenme önündeki engellere ve çözüm önerilerine üniversite çevrelerinin gözüyle bak yoruz. Kadir Has Üniversitesi ktisadi dari Bilimler Fakültesi Ö retim Üyesi Prof. Dr. Metin Kutal ile yapt m z söyleflide, sendikal örgütlenmenin yasal sorunlar na yan t arad k. Say n Kutal, bizim belirledi imizden daha genifl bir çerçeve çizerek, sendikal örgütlenmenin yasal oldu u kadar yasalardan kaynaklanmayan sorunlar na da de indi. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Çal flma Ekonomisi ve Endüstri liflkileri Bölüm Baflkan Prof. Dr. Alpaslan Ifl kl ile yapt m z söyleflide iflçi s n f büyürken sendikalar n küçülmesinin; hak kay plar na u rayan iflçi s n f n n efl zamanl olarak örgütlerini de kaybetmesinin; yurtta ve dünyada örgüt çeflitleri ço al rken iflçi s n f örgütlerinin da t lmas n n nedenleri üzerinde durduk. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü Ö retim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet Alpay Dikmen ile yapt m z söyleflinin ana konusu de iflen çal flma biçimlerinin ve ideolojilerinin iflçilerin örgütlenmesini zorlaflt r c ve zay flat c etkileri oldu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Çal flma Ekonomisi ve Endüstri liflkileri Bölümü Ö retim Üyesi Dr. Seyhan Erdo du ise dergimize "Küreselleflme Sürecinde Bir Sendikal Büyüme Stratejisi Olarak Birleflmeler" konulu yaz s yla konuk oldu. TÜRK- fi Yönetim Kurulu nun 13 May s 2004 tarihinde toplanan Baflkanlar Kurulu na sundu u "Örgütlenme Sorunlar ve Çözüm Önerileri" bafll kl raporu ise dosyam z zenginlefltirdi. "Dünyada ve Türkiye de Örgütlenme Sorunlar ve Çözüm Önerileri" konulu dosyam za eme i geçen herkese teflekkür ediyor, çal flmam z n emek mücadelesine katk da bulunmas n diliyoruz. Not: *Belediye- fl Sendikas n n geçen say m zda teknik bir hata nedeniyle yer alamayan yaz s na bu say m zda yer verilmektedir. Belediye- fl Sendikas ndan bu gecikme nedeniyle özür diliyoruz. *Geçen Say m zda Kristal- fl Sendikas Genel Baflkan Mustafa Ba çeci, "Genel Teflkilâtland rma Sekreteri" olarak yaz lm flt r. Bu yanl fll düzeltir, özür dileriz.

Dünyada ve Türkiye de Örgütlenme Sorunlar ve Çözüm Önerileri

DOSYA (soruflturma) Türkiye Belediyeler ve Genel Hizmetler ßçileri Sendikas Nihat YURDAKUL Genel Baßkan Demokratik toplumsal yaflam n temel örgütleri olan sendikalar n toplumsal, ekonomik ve siyasal etkinlik alan, 1980 li y llardan sonra daralmaya bafllam flt r. 1970 petrol krizi ile yaflanan ekonomik kriz sonras uygulanan; sermayeye s n rs z özgürlük, hareketlilik ve esneklik öngören küreselleflme politikalar ndan olumsuz etkilenen sendikal hareket, dünyada ve ülkemizde önemli ölçüde gerileme sürecine girmifltir. Sermayenin küreselleflmesi do rultusunda yürütülen politikalar öncelikli olarak eme i ve sendikalar etkisizlefltirmeyi hedeflemifltir. Uygulanan emek karfl t ekonomik politikalar nedeniyle; ifl yerleri özellefltirildi i, kapat ld -, küçültüldü ü ve yeni ifl yerleri kurulmad için, istihdam azalm fl, milyonlarca iflçi iflten Kamu hizmetleri sermaye için verimli yat r m alanlar na dönüßtürülerek eme in toplumsal maliyetinin azalt lmas amaçlanmaktad r. 20 at lm flt r. flsizler çal flanlar da tehdit etmeye bafllam flt r. Çal flma hayat nda yaflanan bu de iflimlerin siyasal yans mas ise, devletin sosyal boyuttan kopar lmas d r. Yap lmak istenen aç kt r; kamu hizmetlerini sermaye için verimli yat - r m alanlar na dönüfltürerek eme- in toplumsal maliyetini azaltmak ve bu yolla yarat lan kaynaklar da sermayenin hizmetine sunmak. Sermayenin sald r lar n n yo unlaflt bir dönemde, örgütlenme ve toplu pazarl k haklar n s n rlamaya ve yok etmeye yönelik giriflimler, iflçileri en temel mücadele arac olan sendikalardan yoksun b rakm fl, yaln zlaflt rm fl ve çaresizlefltirmifltir. Sendikalar ulusal düzeyde üye kayb na u rarlarken, toplu sözleflme, grev ve grev d fl eylemler, ulusal siyaset gibi geleneksel mü-

DOSYA (soruflturma) cadele araçlar n n etkinli i azalm flt r. Yaflanan pratikler, dünyada ve ülkemizde örgütlü ifl gücünün küreselleflme sürecine gereken h zda tepki veremedi ini ve bir gerileme süreci yaflad n tart flmas z bir flekilde ortaya koymaktad r. Sermaye ile ifl gücü aras ndaki iliflkinin uluslar aras hâle gelmesi sendikal hareketi de küresel k lmaktad r. fl Kolumuzda Sendikal Örgütlenmenin Önündeki Engeller Üç sendikan n yetkili oldu u ifl kolumuzda Çal flma Bakanl verilerine göre toplam çal flan say s 418.342, sendikal iflçi say s 315.078 dir. Belediye- fl Sendikas, Ocak 2004 istatistiklerine göre, 185.000 üye ile ifl kolunun en fazla üyeye sahip sendikas d r. fl kolumuzda yaflanan sorunlar n bafl nda y l içinde yaflanan üye dolafl m gelmektedir. 2003 y l itibariyle, 121.602 kifli ifle girerken, 90.381 çal flan iflten ayr lm flt r. fl kolumuzda örgütlenmenin önündeki en temel sorunlar flöyle s ralayabiliriz. 1- Geçici flçilik: fl Yasas nda, nitelikleri bak m ndan en çok 30 ifl günü süren ifller süreksiz ifl, bundan fazla süren ifller ise sürekli ifl olarak tan mlanm flt r. Yani bir ifl akdinin sürekli veya süreksiz olmas taraflar n iradesine göre de il, iflin niteli ine göredir. Yetersiz iß güvencesi, iß kolumuzdaki sendikal bölünmüßlük, ißverenlerin siyasî tercihleri nedeniyle kendi politik görüßlerine yak n sendikalar desteklemeleri, ißçi alacaklar n n ödenmemesi, taßeronlaßt rma, ßirketleßme örgütlenmemizin temel sorunlar ndand r. Sürekli iflçi ve geçici iflçi gibi terimler, uygulaman n ortaya ç kard terimlerdir. Aileleri ile birlikte yaklafl k 600.000 kifliyi ilgilendiren ve ifl kolumuzdaki on binlerce emekçinin ma duriyetine sebep olan vizeye tâbi (geçici) iflçiler sorunu, siyasî iktidarlar n duyars zl ndan kaynakl bir kangrene dönüflmüfltür. Geçici iflçilik özellikle iflverenler taraf ndan gerek ilk örgütlenme gerekse varolan örgütlülü ün gelifltirilmesi sürecinde bask ve y ld rman n bir arac olarak kullan lmaktad r. 2- flçi Alacaklar : fl kolumuzda ortaya ç kan bir di er sorun da iflçi alacaklar sorunudur. Ülkemizin hemen hemen her yerinde onlarca belediye, çal flanlar n en tabiî hakk olan ücret ve di er sosyal haklar n de iflik gerekçelerle ödememektedir. fl kolumuzda binlerce emekçi bu keyfî ve hukuk d fl uygulamadan kaynakl olarak ma dur durumdad r. Hiç kimsenin angaryaya tâbi tutulamayaca na iliflkin anayasa hükmüne ra men, etkili ve yeterli bir yapt r m n olmamas ndan dolay, bu hukuk d fl uygulama devam etmektedir. 21 Yerel yönetim emekçilerinin belediyelerden alaca ücret ve sosyal haklar trilyonlarla ifade edilmektedir. flçi alacaklar da var olan örgütlülü ün gelifltirilmesinin önündeki en büyük engeldir. 3- Hizmetlerin Tafleronlaflt - r lmas : Yerel yönetimlerde örgütlenmenin önündeki engellerden biri de, yerel yönetim hizmetlerinin flirketlefltirilmesi, tafleronlaflt r lmas d r. Belediyelerin, görevlerini flirket kurarak bunlar eliyle yürütmesi, bir tür dahilî tafleronluk uygulamas d r. fiirket karar organlar belediye meclisi üyelerinden oluflmakta, karar süreci belediye yönetiminin tekelinde bulunmakta; ancak flirket belediye karfl s nda bir özel hukuk tüzel kiflisi olarak belediye ihalelerinde yar flan ve ihale alan unsur rolü oynamaktad r. Oysa yerel hizmetlerin yerel yönetimlerce yap lmas, yerel yönetimlerin temel ilkelerinden biridir. Yerel hizmetlerin tafleronlaflt r lmas, flirketlefltirilmesi k - sacas bu hizmetlerin ticarîlefltirilmesidir. Böyle bir tercih yerel yönetimlerin varl k nedenine ayk r d r. Yerel yönetimlerin varl k nedeni; yerel ihtiyaçlar karfl lamak üzere hizmet üretmektir. Tafleronlaflt r lan ifl yerlerinde örgütlenme bafll bafl na bir sorundur. Kuflkusuz imkâns z de- ildir. Ancak büyük mücadeleler verilerek örgütlenilen flirketlerde, iflverenin kâ t üzerinde gerçeklefltirdi i iflçi kayd rmalar ile yetki sorunu yaflanabilmekte, örgütlenme süreci mahkemelere ta-

DOSYA (soruflturma) fl nmaktad r. Bu süreci iflten at lma tehditleri veya iflten ç karmalar izlemektedir. 4- Yerel Yönetimlerin Siyasetle ç çeli i ve fl Kolunda Rekabet: Yerel yönetimlerin yar kamusal özelli i ve yerel yöneticilerin 5 y lda bir seçimle gelmesi hem ifl güvencesi hem de örgütlenme anlam nda büyük sorunlara yol açmaktad r. Örne in seçim sonras seçimi kazanan belediye baflkan kendi yandafllar na ifl alan açmak için, hiçbir objektif kritere dayanmadan iflçi ç kartmakta, buna engel olmak isteyen örgütlü sendikay da kendisine engel gördü ü için etkisiz hâle getirmek için çaba göstermektedir. Di er yanda baz belediye baflkanlar kendi siyasî görüfllerine yak n sendikan n örgütlenmesini sa lamak için âdeta o sendikan n örgütlenme eleman gibi çal flmaktad r. Bu ve buna benzer yaklafl mlar bir boyutuyla varolan örgütlenmeyi parçalay p da tmay hedeflerken di er yandan da yeni örgütlenmelerin önüne set çekmektedir. Ço u zaman da bundan en zararl ç kan iflçiler olmaktad r. Bunun en önemli örne i stanbul ETT dir. ETT iflçilerinin örgütsüzlefltirme süreci 1994 yerel seçimleri sonras stanbul Büyükflehir Belediyesi yönetiminin de iflmesiyle bafllad. 1994 te iktidara gelen parti ve onun yan kuruluflu gibi çal flan sendika iflverenin deste- iyle örgütlenmeye bafllad. Yeni ß Yasas, di er iß kollar nda oldu u gibi yerel yönetimler iß kolunda da otuz ißçinin alt nda ißçinin çal ßt iß yerlerinde örgütlenmenin önünde engel teßkil etmektedir. De ißim kendi baß na ça daßl k ölçüsü de ildir. ß hukuku ißçiyi koruyacak ßekilde de ißtiriliyorsa ça daß olur. Belediye- fl üyesi iflçilerin büyük bir k sm iflverenin bask ve tehditlerine ra men sendikalar ndan istifa etmediler. Bu süreç, örgütlenme ad alt nda ETT iflçilerini örgütsüzlefltirmek, iflçi s n f n bölmek, toplu sözleflmeli iflçileri toplu sözleflmesiz b rakmak süreci olarak iflçi s n f tarihine geçti. 5- fl Güvencesinin Yetersizli- i: TBMM de fl Yasas görüflmeleri s ras nda yap lan de ifliklerle ifl güvencesi kapsam daralt larak 30 ve daha fazla iflçi çal flt - ran ifl yerlerini kapsar hâle getirilmifltir. SSK istatistiklerine göre 4.8 milyon sigortal n n oldu u ülkemizde, 2 milyon 300 bin iflçi 30 dan az iflçi çal flt ran ifl yerlerinde çal flmaktad r. fl Yasas ve ifl güvencesine iliflkin düzenlemeler sendikalar n ve emek yanl s örgütlerin mücadelelerine ra men; sadece çal flanlar n fedakârl ve sömürüsüne dayal bir düzenleme ile TBMM den geçerek yasalaflm flt r. 22 Toplumsal mutabakata dayanmayan ve tüm emekçileri köleli e mahkûm eden böyle bir yasal düzenlemenin çal flma yaflam nda yeni sorunlara yol açmas kaç n lmazd r. Nitekim di er ifl kollar nda oldu u gibi yerel yönetimler ifl kolunda da otuz iflçinin alt nda iflçi çal flt ran ifl yerlerinde örgütlenmenin önünde engel teflkil etmektedir. 6- Yeni fl Yasas : fl hukuku sürekli de iflmek, ça dafllaflmak zorunda olan bir hukuk dal d r. Ancak, ifl hukukunda ve çal flma yaflam ndaki yeni geliflmelere ba l olarak yap lan her de ifliklik sadece yeni oldu u için ça dafl s fat n kazanmaz. fl hukuku, çal flma yaflam ndaki de iflime uygun yan t verdi inde konusu ve niteli ine paralel bir de- iflim geçirdi inde ça dafl olabilir. Ça dafll n ölçüsü tek bafl na de iflim de il, de iflim karfl s nda ifl hukukunun iflçiyi koruyacak bir düzenleme getirecek flekilde de iflip de iflmedi idir. Bu aç - dan bakt m zda; getirdi i yeni çal flma biçimleriyle ifli ve ifl yerini parçalamakta örgütlülü ün önünde yeni engeller oluflturmaktad r. Yetersiz ifl güvencesi, ifl kolumuzdaki sendikal bölünmüfllük, iflverenlerin siyasî tercihleri nedeniyle kendi politik görüfllerine yak n sendikalar desteklemeleri; iflverenlerin keyfî uygulamalar, iflçi alacaklar n n ödenmemesi, yasalar n ihlâl edilmesi, tafleronlaflt rma, flirketleflme ve toplu ifl sözleflmelerinin uygulanmamas, ifl kolumuzdaki örgütlenmemizin temel sorunlar ndand r.

DOSYA (söylefli) Türkiye de Sendikalaßma Önündeki Engellerin Tümüyle Ortadan Kalkabilmesi çin Anayasa Dahil Yasal Mevzuat n Tümden Ele Al nmas Gerekmektedir Prof. Dr. Metin KUTAL Kadir Has Üniversitesi ktisadi dari Bilimler Fakültesi Ö retim Üyesi Türkiye de örgütlenmenin önündeki engeller sizce nelerdir? Türk Sendikac l örgütlenme sorunu ile her zaman iç içe yaflam flt r. Bunlardan bir k sm hukukî çerçevenin yetersizli inden kaynaklanmaktad r. Bir di er k sm Türkiye nin sosyal yap s ndan, ekonomik yap s ndan kaynaklanmaktad r. Bir di er k sm da sen- 30 dikalar n olumsuz ve yetersiz çal flmalar ndan kaynaklanmaktad r. Sendikal örgütlenme sorunlar n n san ld n n aksine, Türkiye de sadece yasalar n yetersizliklerinden kaynaklanmad, ayn

DOSYA (söylefli) zamanda izlenen baz yanl fl politikalar n da sonucu oldu unu söylemek istiyorum. Kuflkusuz 1982 Anayasas n n k s tlay c hükümlerinin bir k sm halen devam etmektedir. Örne in grev hakk na iliflkin anayasan n 54 ncü maddesinde flimdiye kadar hiçbir de ifliklik yap lmam flt r. Millî Güvenlik Konseyi nin kabul etti i 2821 ve 2822 say l Yasalarda da son 15 y l içinde yap lan de iflikliklere karfl n sendikalar n iç ifllerini, faaliyet programlar n serbestçe düzenlemelerine imkân vermeyen hükümler yürürlüktedir. Ancak sendikalar m z n h zla üye ve güç kaybetmelerini sadece yasalar n elveriflsiz hükümlerine ba lama olana yoktur. Bunlar n en önemlilerine de inmeye çal - flaca m: Bunlar n bafl nda sanayileflme ve ço ulcu demokrasi bak m ndan Türkiye nin yetersiz bir ülke olmas gelmektedir. Bilindi i gibi özgür sendikac l k, bu iki faktörün bir araya gelmesiyle ortaya ç - kar. Geliflme süreci de bu iki faktöre ba l d r. Bir çok Avrupa ülkesi 19. yüzy l n sonlar nda sanayileflme sürecini tamamlad klar halde Türkiye de hala k rsal kesimde yaflayanlar n toplam nüfusa oran yüzde 40 n üzerindedir. Böyle bir toplumda sendikal örgütlenmenin çok elveriflli bir ortam içinde oldu u söylenemez. Cumhuriyet döneminde 60 y la yaklaflan ço ulcu demokrasi yaflant m z ise bilindi i gibi zaman zaman kesintilere u ram flt r. Ço- ulcu demokrasinin vazgeçilmez kurumlar ülkemizde tam olarak yerleflebilmifl de ildir. Bu alanda edinilen deneyimler kuflkusuz Türk sendikac l örgütlenme sorunu ile her zaman iç içe yaßam ßt r. Bunlardan bir k sm hukukî çerçevenin yetersizli inden kaynaklanmaktad r. Bir di er k sm Türkiye nin sosyal yap s ndan, ekonomik yap s ndan kaynaklanmaktad r. Bir di er k sm da sendikalar n olumsuz ve yetersiz çal ßmalar ndan kaynaklanmaktad r. küçümsenemez. Ancak demokratik haklar, özgürlükler ve bunlarla ilgili kurumlar ülkemizde yeni yeni yerleflmektedir. Toplumun de er yarg lar aras na bunlar n girdi i henüz söylenemez. Son iki y l içinde Avrupa Birli i ne uyum sa layabilmek için ç kar lan yasalar bu konuda ilginç bir göstergedir. Demek ki eski durumda ciddî eksiklikler varm fl ki, Türk toplumu demokratik rejime uyabilmek için bunlar ç karm flt r. fiu halde ço ulcu demokrasi ve sanayileflme sendikac l n kaderini tayin eden iki önemli faktör. Bu iki önemli faktör bak m ndan da Türkiye henüz sorunlar n çözebilmifl bir ülke de il. Bir di er önemli nokta, dünyada yeni bir teknolojik devrimin yaflanmakta olmas ve bunun çal flma hayat nda yeni çal flma türlerini ortaya ç karmas d r. Bunlar da sendikac l sadece Türkiye de de il, bütün dünyada olumsuz yönde etkilemektedir. 1970 li y llar n bafllar ndan itibaren mikro elektronik teknoloji tüm üretim alanlar nda yo un biçimde 31 kullan lmaya bafllam flt r. Bu durum mekanizasyon ça n bafllatan sanayi devrimi ile karfl laflt r - labilecek kadar önemli bir olgudur. Tüm üretim iliflkilerini bu yeni teknoloji etkilemifl, bu arada bir çok yeni çal flma türü ortaya ç km flt r. Örne in, mesela ödünç ifl iliflkisi, iflin paylafl m, ça r üzerine çal flma, k sa çal flma, ifl sürelerinin esneklefltirilmesi gibi say lamayacak kadar çok yeni çal flma türleri ortaya ç km flt r. Bunlardan önemli bir k sm örgütlenmeye ihtiyaç b rakmad gibi bireysel ifl iliflkilerini de ön plâna ç karmaktad r. Sendikac - l k, toplu pazarl k sistemini ikinci plâna itmektedir. Bu durum tüm dünyada sendikalar n üye kayb - na u ramalar na yol açm flt r. Yeni ifl organizasyonlar ve insan gücüne daha az ihtiyaç duyulmas da sendikalar n üye kayb n n bir baflka nedenidir. Bu durum ülkemizde de etkilerini do urmaya bafllam fl, örne in bankac l k ifl kolunda binlerce kiflinin iflini kaybetmesine yol açm flt r. Sendikalaflman n bu durumdan etkilenmemesi olanaks zd r. Bunlar n yan s ra, sendikalar çevreleyen koflullardan kaynaklanan bir tak m olumsuz etkenler vard r. Bunlar n bafl nda kay t d - fl kesimin ulusal ekonominin yar s ndan fazlas n iflgal ediyor olmas d r. Kay t d fl ekonomi dünyan n her yerinde sendikac l k aç s ndan önemli bir sorundur. Türkiye de bu kesimin oransal a rl sorunun boyutlar n büyütmektedir. Bir baflka faktör tafleronluktur. Gerçi bütün dünyada bu alanda

DOSYA (söylefli) bir geliflme gözlenmifltir ama Türkiye de alt iflverenlik sendikal haklar n k s tlanmas anlam nda kötü niyetle çok yo un bir biçimde kullan lmaktad r. Gerçi son yasa bunlara baz k s tlamalar getirmektedir ama bu da yeterli de- ildir. Alt iflveren uygulamas, hala örgütlenme aç s ndan çok önemli bir engeldir. Ve nihayet hukukî çerçeveden kaynaklanan problemler vard r. Engeller 2821ve 2821 say l Yasalardan ve hatta anayasadan kaynaklanmaktad r. Evet, son 15 y l içinde bu alanda olumlu ad mlar at lm flt r. Anayasada baz maddeler kald r lm flt r. 2821 ve 2822 say l Yasalar de iflik tarihlerde de ifltirilmifltir. Son olarak ifl güvencesi düzenlenmifl ve bu güvence ile sendika üyelik güvencesi aras nda ba lant kurulmufltur. Ancak Sendikalar Kanunu d - fl nda kalan baz yasalar halen örgütlenmeyi yasaklamaktad r. Örne in özel güvenlik görevlileri ile ilgili kanuna göre bunlar n sendikalara üye olmalar yasakt r. Ya da özel ö retim kurumlar hakk nda 625 say l Yasada özel okul ö retmenlerinin sendikalara üye olmalar yasaklanm flt r. Bunlarla ilgili sendikalar kanununda bir engel yoktur. Ama kendi yasalar nda engel vard r. Kamu kesiminde iflçi niteli inde çal flan ancak bir kamu görevlisi kadrosuna tayin suretiyle ifle al nan çok say - da kifli iflçi sendikalar na üye olamamaktad r. Y llardan beri Türkiye de yasalarda bir tak m de ifliklikler yap lmas na karfl n iflçi memur ay r m sorununa bir çözüm bulunamam flt r. Kamuda iflçiyle ayn ifli yapt halde memur kadrosunda bulunan ve iflçilerle ayn haklardan yararlanamayan on binlerce çal flan vard r. Durum böyleyken 1984 y l nda bir de sözleflmeli personel statüsü eklenmifltir. Kamuda iflçi niteli inde çal flan bir çok insan sözleflmeli personel kadrolar na geçirilmifltir. fiu halde, iflçi memur ayr m bir sorun olarak devam etmekte iken, 1984 ten sonra sorun üç bafll olmufltur. Kußkusuz 1982 Anayasas n n k s tlay c hükümlerinin bir k sm halen devam etmektedir. Örne in grev hakk na ilißkin anayasan n 54 ncü maddesinde ßimdiye kadar hiçbir de ißiklik yap lmam ßt r. Millî Güvenlik Konseyi nin kabul etti i 2821 ve 2822 say l Yasalarda da son 15 y l içinde yap lan de ißikliklere karß n sendikalar n iç ißlerini, faaliyet programlar n serbestçe haz rlamalar na imkân vermeyen hükümler yürürlükte kalmaya devam etmektedir. 32 Kamu görevlilerine gelince kuflkusuz bunlar n da örgütlenme hakk vard r ve kuflkusuz bunlar n da grev ve toplu ifl sözleflmesi hakk olmal d r. Ama anayasada yap lan s n rl bir de ifliklikle bunlara sadece örgütlenme ve toplu görüflme hakk verilmifltir. Ancak grev hakk tan nmam flt r ve toplu görüflmeler Bakanlar Kurulu nun uygun bulmas ya da bulmamas ile nihayetlenmektedir. Kamu sendikalar son derece k s tl bir çerçeve içinde faaliyetlerini sürdürmektedir. Siz 2821 ve 2822 say l Yasalar n yeniden düzenlenmesiyle görevlendirilen kurulun baflkan yd n z. Ve haz rlad n z taslak flu anda tart fl lmakta. Bu yeni taslak, sendikalaflma önündeki engellerin kald r lmas aç s ndan önemli unsurlar içeriyor mu? 2821 ve 2822 say l Yasalarda de ifliklik yapmak üzere üç üyeden oluflan Bilim Komisyonu takriben bir sene önce çal flmalar n tamamlad, madde ve genel gerekçeleriyle haz rlad tasla Çal flma ve Sosyal Güvenlik Bakanl - na sundu. Bu taslak Türkiye de sendikalar n önündeki örgütlenme ve di er sorunlar bütünüyle çözme iddias nda de ildir. Nitekim iflçi konfederasyonlar, iflveren konfederasyonu ve Çal flma Bakanl aras nda yap lan protokolde de 2821 ve 2822 say l Yasalarda de ifliklik yapma, bu hususta bir çal flma yapma görevi bu komisyona verilmifltir. Türk mevzuat n bir bütün halinde ele alarak de ifltirmek gibi bir görev bu komisyona verilmemifltir. 2821 çerçevesinde yap labilecek bir tak m de ifliklikler bu taslakta yer alm flt r. Sözgelimi özel okul ö retmenlerinin örgütlenmesi ile ilgili yasak kald r lm flt r. Güvenlik görevlilerinin örgütlenmesine iliflkin yasak kald r lm flt r. Ama bunun yan nda 233 say l veya 399 say l Kanun Hükmünde Kararname ile gündemimize giren sözleflmeli personel konusunda çok daha kapsaml bir haz rl k

DOSYA (söylefli) yapmak lâz md r. Ama sadece bu konular de il, sendikalar n faaliyetlerini daha fazla yapabilmeleri, daha kolay yapabilmeleri, daha az say da ifl kolunda daha güçlü bir iflçi sendikac l n n ortaya ç kmas 2822 say l Yasada baflta bankalar olmak üzere baz ifl kollar ndaki grev yasa n n kald r lmas, sendikal iflleyiflte daha demokratik kurallar n geçerli olabilmesi hususunda taslakta baz yeniliklere yer verilmifltir. Sendikal çevrelerde çok elefltirilen resmî arabuluculuk sistemi daha esnek bir hale getirilmifltir. Yani k saca yasalarda aksayan bir tak m hükümler bu taslaklarla düzeltilmeye çal fl lm flt r. Ama sendikac l n önündeki yasal engelleri çok da büyük bir boyutta aflabilecek bir yasa de ildir diyorsunuz.. Evet... Çünkü s n rl bir çal flma. Onlar aflabilmek için ta anayasaya kadar uzanan bir çerçeveye ulaflmak lâz m. Bir çok kanun hükmünde kararnameyi ele alarak çal flmak lâz md r ki komisyona verilen görev böyle bir görev de ildir. Veya yeni bir sendikalar kanunu, toplu ifl sözleflmesi ve grev kanunu haz rlama içeri inde bir görev verilmemifltir. Sendikalaflman n önündeki bir çok engeli ifade ettiniz... Ama bir de fl Güvencesi Yasas ç kt. Bu yasa sizce sendikalaflmay kolaylaflt ran bir faktör olabilir mi? Y llardan beri Türkiye de sendikalaflma nedeniyle iflten ç karma sorununun yaflanmas n n nedeni Türk mevzuat nda ifl güvencesinin olmamas yd. Türkiye 1994 te ILO nun ifl güvencesi ile ilgili 158 say l sözleflmesini onaylad. Bildi iniz gibi 2002 y - l nda bununla ilgili bir yasa kabul etti, 2003 y l nda da bu yasa hükümlerini ifl yasas içine ald. Bu yasada, daha önce sendikal olmufl olmam fl hiç önemli de il, iflçinin iflten ç kar lmas nda, yani fesih hakk n n kullan lmas nda geçerli nedenler üç grupta topland. Ayr ca ayn madde içinde fesih bak m ndan geçerli olmayan nedenler say ld. Bunlar n bafl na da sendikalara üye olmak, sendikal faaliyette bulunmak yaz ld. fiu halde bütün mesele sendikalar n ifl yasas n n yeni hükümlerinden yararlanarak, çok aktif bir mücadeleye girmeleridir. Gerekirse daha çok hukukçu istihdam etsinler, gerekirse bununla ilgili bir kamuoyu yarats nlar, ama yasada yap lacak baflka bir fley yok. Frans z mevzuat nda da bu kadar var, 33 Alman mevzuat nda da bu kadar var. Bunun d fl nda sendikalar n eylemleriyle etkili olmas gerekiyor. Bu arada sendikalar n karfl - laflt klar güçlükler elbette var. Sözgelimi tafleronlaflma. Sözgelimi kay t d fl ekonomi. Ve o noktada sendikalar n daha fazla baflar ya ulaflmas kendi ellerinde de- il. Ama yasal çerçevede yap lacak fazla bir fley yok. Ben biraz da sendikalaflman n önündeki engeller konusunda sendikalardan kaynaklanan nedenlere de inmek istiyorum. 1960 sonras dönemde malî olanaklar n h zla art ran Türk Sendikac l üyeleriyle olan iliflkilerini gerekti i kadar demokratik esaslara göre gelifltirememifltir. Nitekim üyelerin temsil edildi i genel kurullar n oluflum ve iflleyifl biçimlerinde sorunlar ortaya ç km flt r. Yasa koyucular s k s k bu alana müdahale ederek ayr nt l düzenleme yapmak zorunda kalm fllard r. fiu anda ilgili yasan n en uzun maddesi genel kurullar n nas l çal flaca n düzenleyen 14 ncü maddedir. Öte yandan sendika-üye iliflkilerinde güven duygusu yeterince sa lanamam flt r. Check-off yoluyla üyelik aidat n n, yasa hükümleri uyar nca, tahsil edilmesi de bu iliflkilerin zay flamas na neden olmufltur. Bir di er unsur, dünyada sendikalar üye kaybetmemek için yeni faaliyet alanlar na yönelirken Türkiye de sendikalar giderek ve genellikle toplu pazarl k faaliyetinde yo unlafl r hale gelmifllerdir. Bu durum sendika üye iliflkilerinin de zay flamas na neden olmufltur. Hâlbuki Türkiye de sen-

DOSYA (söylefli) dikalar n üyelerine yönelik çok daha genifl faaliyet alan na sahip olmalar mümkündür. Örne in sa l k alan nda, kooperatifçilik alan nda üyelerine varolandan çok daha etkin hizmetler götürebilirler. Bat ülkelerinde gerek sendika yasalar gerekse toplu ifl sözleflmesi yasalar madde say s son derece az yasalard r. Hatta baz ülkelerde sendikalar yasas yoktur. Almanya da yoktur. Fransa da toplu pazarl kla ilgili yasa vard r ama grevle ilgili bizdeki gibi bütün ayr nt lar içeren yasa mevcut de ildir. Ama bu ülkelerde sendikalar n az msanmayacak kadar bir gücü vard r.demek ki kendi öz güçlerine güvenmektedirler. Türkiye de ise sendikalar, sendikac l n sorunlar n n çözümü için yeni yasal düzenlemelerin yap lmas n beklemektedir. Bu durum sendikalar n öz güvenini sarst gibi siyasal iktidarla iyi geçinme e ilimini de art rmakta, bunun sonucu olarak da sendikalar Türkiye nin koflullar na uygun bir siyasallaflma modelini bir türlü bulamamaktad rlar. Bilindi i gibi son y llarda, gerek anayasada, gerek yasalarda yap lan de iflikliklerle sendikalara oldukça genifl bir siyasî faaliyet alan b rak lm flt r. Yasal çerçeve elveriflli oldu u halde Türk sendikalar bu alanda ciddî bir haz rl k içine bir türlü girememifltir. Bu söyledikleriniz sendikalar n siyasî parti kurmas gerekti i fleklinde yorumlanabilir mi? Özgür sendikac l k, sanayileßme ve ço ulcu demokrasinin bir araya gelmesiyle ortaya ç kar. Bir çok Avrupa ülkesi 19. yüzy l n sonlar nda sanayileßme sürecini tamamlad klar halde Türkiye de hala k rsal kesimde yaßayanlar n toplam nüfusa oran yüzde 40 n üzerindedir. Böyle bir toplumda sendikal örgütlenmenin çok elverißli bir ortam içinde oldu u söylenemez. Ço ulcu demokrasi yaßant m z ise bilindi i gibi zaman zaman kesintilere u ram ßt r. Hay r. Sadece o de il, destekleme olabilir, ngiliz tipi, Alman tipi, Frans z tipi olabilir. Bat ülkelerinde her ülkenin kendine özgü bir siyasî faaliyet modeli vard r. Türkiye nin illa bunlardan birini kopya etmesine de ihtiyaç yoktur. Türkiye de acaba hangi tür siyasî faaliyet Türk Sendikac - l aç s ndan en mükemmel olabilir, bunu araflt r rlar, uzun y llar test ederler ama sonuçta sendikalar siyasî faaliyetin d fl nda asla kalamazlar. 34 Bir di er unsur, bat ülkelerinde sendikalar yeni iflçi gruplar n, sendikaya so uk bakan iflçi gruplar n kaydedebilmek için özel programlar uygularlar. Özellikle üye kayb na u rayan sendikalar dünyada yeni üyeler kaydedebilmek için yo un bir faaliyet içine girmektedirler. Fikir iflçilerine yönelik özel programlar kad n ve çocuklar örgütleyebilmek için özel politikalar izlemekte, tabiî buna ba l olarak yo un bir tan - t m faaliyeti yapmaktad rlar. Bütçelerinin önemli bir k sm n bu gibi faaliyet programlar na ay rmaktad rlar. Türk sendikalar nda bu alanda da yeterli bir hareket gözlemek zordur. Ayr ca Türkiye de sendikalar ulusal ve uluslar aras düzeyde resmî ve meslekî örgütlerle daha yak n iflbirli i içine girmelidirler. ETUC, ICFTU gibi örgütlerle...evet Türkiye deki iflçi konfederasyonlar ve sendikalar uluslar aras kurulufllara üyedir ama bunlar kuvvetlendirmek lâz md r. Daha aktif biçimde bu kurulufllarda yer almak lâz md r. Türk sendikalar n n bilim çevreleri ile daha yak n iflbirli i içine girmeleri de son derece yararl d r. Sendikalar n bu alanda çok önemli bir gelene i de vard r. Sendikalar Kanunu ilk ç kt - zaman (1947) stanbul Üniversitesi nde Alman Profesör Kessler sendika yöneticilerine yönelik e itim programlar haz rlam flt r. Bu e itimden geçenler sonradan Türk Sendikac l - nda çok önemli liderler olmufltur. Seyfi Demirsoylar, Bahir Ersoylar gibi. Son y llarda bu alanda da iliflkilerin zay flad dikkati çekmektedir. Daha s k iflbirli ine ihtiyaç vard r. Sendikalar n araflt rma ve yay n faaliyeti için uzman kadrolar istihdam etmeleri de gerekmektedir. Maalesef bu alanda da 1960 l y llardaki sendikalarla, bugünkü sendikalar aras nda olumsuz yönde farklar vard r. E itim faaliyeti konusunda da sendikalar n son y llarda eskisi kadar aktif olmad klar görülmektedir.

DOSYA (söylefli) 19. Yüzy l Vahßi Kapitalizmi, Neoliberalizm Olarak Hortlad Türkiye de sendikal örgütlenme aç s ndan sorunlar n giderek artt bir süreç yaflan yor... Sendikal örgütlenmenin Türkiye de ciddî sorunlarla karfl karfl ya oldu u do ru. Ancak bu sorunlar Türkiye ile s n rl de il. Sendikac l k, dünya ölçe inde ciddî sorunlarla karfl karfl yad r. Bizim sendikac l k hareketimizin, ülkemizin özel koflullar nedeniyle, ayr ca, kendine özgü sorunlar da var. Prof. Dr. Alpaslan IfiIKLI Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Çal flma Ekonomisi ve Endüstri liflkileri Bölüm Baflkan Dünya ölçe inden hareketle Türkiye deki sendikal sorunlara ve nedenlerine bakacak olursak, neler söyleyebilirsiniz? 35 Dünyan n dört bir taraf nda sendikalar n küçülmesi, sendikalaflma oran n n düflmesi gibi genel bir olgu ile karfl karfl yay z. Bunun gerisinde yatan evrensel bir neden var. Günümüzün moda tâbiriyle küresel bir neden var. Küreselleflme denen olgunun sendikalaflmaya etkisinin yeterince anlafl labilmesi için, flunun öncelikle aç kl a kavuflturulmas lâz m. Nas l bir küreselleflme? Bu, herhangi bir küreselleflme de ildir. Yani ulus devletlerin y k lmas, s -

DOSYA (söylefli) n rlar n öneminin ortadan kalkmas, dünyan n bir küresel köye dönüflmesi yönünde amaçlanan süreç, asl nda nas l bir küreselleflme sorusuyla birlikte anlam kazanabilir. Öncelikle flunu belirlememiz gerekir. Asl nda yaflanan eksik ve çarp k bir küreselleflmedir. Yani, bir tarafta sermaye fl k h z yla -o borsa senin bu borsa benim- bütün dünyay rahatça dolaflabiliyor; paras olanlar dünyan n diledikleri yerinde diledikleri rahatl kta yat r m yapabiliyorlar. Ama ayn ak flkanl k, ayn s n r tan - mazl k emek aç s ndan söz konusu de il. Tam aksine eme in önündeki duvarlar daha da yükseltilmifl bulunuyor. Bir taraftan Berlin Duvar kalkarken, di er taraftan dünyan n belli yörelerindeki duvarlar daha da sa lamlaflt r - l yor. Bu duvarlar dünyan n zenginler kulübünün etraf n çevreleyen vize duvarlar d r. Herkesin bu duvarlar aflabilmesine olanak tan nmamaktad r. O zaman sadece sermayenin küreselleflmesinden bahsetmek gerekiyor. Emek bu sürecin d fl nda kal yor... Evet, böyle söylemek mümkün. Çünkü varolan biçimiyle küreselleflmenin bir ideolojik temeli var. Yani küreselleflen, asl nda bilinen bir ideolojidir. lginçtir, bu küreselleflme sürecinde bir taraftan art k ideolojilerin sonunun geldi i iddias ileri sürülürken, di er yandan yeryüzünün tan k oldu u en ba naz, en kat ks z bir ideoloji dayat lmaktad r. Bu ideolojinin ad neoliberalizmdir. Neoliberalizm, kelime anlam yla "yeni özgürlükçülük" anlam na Liberalizm, eme inden baßka satacak hiçbir ßeyi olmayan ißçi s n f n do urmußtu. Neoliberalizm, eme ini bile satma olana ndan yoksun ißsiz y nlar do uruyor. Neoliberalizm, demokrasi ve onun bir parças olarak sendika karß t d r. gelir. Fakat asl nda ne yenidir, ne de özgürlükçüdür. Yeni de ildir, insanl k 19. yüzy lda bununla tan flm flt r ve dünyay nereye getirdi i, silinmifl olmamas gereken bir derinlikte zihinlerde kaz nm fl olmal d r. Neoliberalizmin dünyay nereye götürebilece inin ipuçlar, geçmiflteki neoliberal uygulamalarda sakl d r. K sacas 19. yüzy l vahfli kapitalizminin yeniden ve fakat koflullardaki baz de ifliklikler nedeniyle farkl renklere bürünmüfl olarak hayata geçirildi ine tan k olmaktay z. Neoliberalizme sendikac l k ve iflçi s n f aç s ndan bakacak olursak, yans malar n nas l tarif edebiliriz? 36 Bu ideolojinin ayr lmaz unsurlar ndan birisi, sendika karfl tl - d r. Yani asl nda özgürlükçülük anlam n tafl yor olmas na ra men, bir bütün olarak demokrasi karfl tl ve bunun bir parças olarak sendika karfl tl, liberalizmin, dolay s yla yeni liberalizmin vazgeçilmez ö esidir. Asl nda yeni liberalizmin kuramc lar, ak l hocalar, bu gerçe i kaleme ald klar metinlerde gizlememektedirler. Ama mesele kamuoyuna sunulurken sanki özgürlükler geniflliyor, sanki devlet küçülürken demokratik kitle örgütlerinin, sivil toplum örgütlerinin büyüdü ü ve böylece yeni bir kat l mc l n yo unlaflt izlenimi uyand r lmak isteniyor. Ve bunda da genifl ölçüde baflar l olunuyor. Asl nda gerçeklere bakt n z zaman, neoliberalizmin hayata geçirildi i her yerde, demokraside ve onunla birlikte sendikal hak ve özgürlüklerde, ço u zaman topyekun tahrip ölçüsüne varan ciddî afl nmalar n söz konusu oldu unu görüyoruz. Çünkü bu ideolojinin hayata geçirilebilmesi için bask c yönetimler gerekmektedir. Bizde neoliberalizmin hayata geçirilmesinde ilk eflik, 24 Ocak kararlar d r. 24 Ocak kararlar n n uygulanmas, 12 Eylül darbesiyle mümkün olabilmifltir. 12 Eylül darbesi, neoliberal yeniden yap - lanman n baflar labilmesi için gerekli olan, hukuksal ve siyasal dönüflümleri gerçeklefltirmifltir. Darbenin bu niteli i, sendikal haklarda çok ani bir gerileme ve tahribat beraberinde getirmifltir. Hemen belirtelim ki bu sadece fiili gibi, Türkiye gibi ülkelerde söz konusu olan bir durum de ildir. Amerika da 1980 de Reagen n iktidar yla bafllayan süreçte ilk ad m, hava trafik kontrollerinin grevinin k r lmas yla at labilmifltir. Keza ngiltere de neoliberal t rman fl n ilk ad m, yer alt maden iflçilerinin bafllatt klar grevin ezilmesi olmufltur. Hepsinin ard ndan, sendikal hak ve özgürlüklerde k s tlamalar gelmifltir. Kuflkusuz, sendikal haklara getirilen s n rlamalar, yaln zca hukuksal ve yasal düzenlemelerle sa lanm fl de ildir. As l büyük

DOSYA (söylefli) araç, uygulanan ekonomik politikalar olmufltur. Uygulanan ekonomik politikan n ayr lmaz bütünleyicisi olan iflsizlik, sendikalar zapturapt alt nda tutmakta ve iflçileri sendikas zlaflt rmakta en büyük kolayl sa lamaktad r. flçiler, iflten at lma korkusu içerisinde iflsizlik ile kötü yaflam koflullar aras nda bir ikileme sürüklenmifllerdir. Ya sendikas z kal p kötü çal flma koflullar na raz olacaklard r, ya da iflten at lmay göze alarak sendikalaflacaklard r. Bu durum, sendikalaflabilir kitlede ciddî bir daralma meydana getirmifltir. flsizlik unsuru iflçileri sendikas zlaflt rmada en ciddî tehdit unsurunu oluflturmufltur. Bu süreç sadece bizim gibi ülkelerin meselesi de ildir. Sanayileflmifl ülke iflçileri de bundan pay n almaktad r. Mesela Almanya da, ngiltere de, neoliberal t rman fl nedeniyle iflçi hak ve özgürlükleri, gerek sosyal anlamda gerekse sendikal anlamda ciddî daralmalara u ramaktad r. Sonuçta ortaya ç kan tablo ne olursa olsun, sanayileflmifl ülkelerin iflçileri ile sanayileflmemifl ülkelerin iflçileri birbirleri aleyhine kullan labilmektedir. Almanya, ngiltere gibi ülkelerin sermayedarlar, bir süre Türkiye gibi ülkelerden iflçi almak suretiyle kendi ülke iflçileri üzerinde bask kurmay sa lam fllard r. Sonra, ekonomik daralma sürecine girilince de yat r mlar n ifl gücünün maliyetinin daha ucuz oldu u, örne- in Polonya gibi baflka baz ülkelere kayd rmak veya yat r mdan vazgeçerek sermayelerini spekülatif alanlarda de erlendirmek suretiyle kendi ülkelerinin iflçilerini a r bir ekonomik k skaç içine sokmufl olmaktad rlar. Devletlerin küçülme süreci de bu dönemin bir parças oluyor de il mi? Evet ama, bu noktada fluna da iflaret etmek isterim. fiimdi, devletin küçüldü ü iddias ileri sürülüyor ve bu iddia ile yola ç k lm fl gibi görülüyor. Asl nda ise devlet bir bütün olarak küçülmüyor. Devletin belli bir yan küçültülüyor. Küçülen yan "sosyal yan " d r. Yani devletin sundu u bedava e itim, sa l k hizmetleri, sosyal güvenlik hizmetleri, ucuz su elektrik, toplu tafl t hizmetleri ortadan kald r lmaktad r. K sacas, devletin halktan yana olan yönü, sosyal yönü küçültülmekte; buna mukabil, devletin emekçi kitleler üzerinde sömürü ve bask arac oluflturan yan alabildi ine büyümektedir. Sermaye küreselleßirken eme in karß s na daha yüksek duvarlar örülüyor. "Kumarhane kapitalizmi", sermayeye yat r ms z, üretimsiz kâr elde etme olana sa l yor. ßsizlik, sendikalaßman n önündeki en büyük engel. 37 Devletin nas l küçültüldü ü meselesinin bir baflka yönü daha var. Asl nda, flu veya bu ölçüde demokratik, sosyal ve halktan yana özellikler tafl yan bir devlet yap lanmas son buluyor; ama, onun yerine büyüyen baflka bir fley var. O nedir? Sermayenin küresel iktidar güçlenmekte ve büyümektedir. Bir uluslarüstü devlet kurulmaktad r. Bu devlet, sendikay da tan mamakta, bir bütün olarak demokrasiyle de uzak yak n bir iliflkisi bulunmamaktad r. Bizim çok iyi bildi imiz bir sloganla ifade etmek gerekirse "egemenlik kay ts z flarts z milletindir" ilkesine tümüyle son verilerek, onun yerine "egemenlik kay ts z flarts z uluslar aras sermayenindir" ilkesinin hâkim oldu u bir dönemin bafllamas amaçlanmaktad r. Bütün bunlar, de iflik görüntüler içerisinde sendikalar ve sendikal yaflam üzerinde yans malar n göstermektedir. Dünyay, uluslar aras sermaye yönetiyor sonucu ç k yor bu söylediklerinizden. Sendikal hak ve özgürlükler de bu çerçevede yok ediliyor... Asl nda, bu süreç bafllayal çok olmufltur. Amerika n n eski Cumhurbaflkanlar ndan Eisonhower, Amerika da perdenin önünde yer alan seçilmifllerin, gerçek iktidara sahip olmad klar n dile getirmiflti. Gerçek iktidar n perde arkas nda yer alan ve military-industrial complex olarak ifade etti i, sermayedarlar n askeriyeyle ittfak ndan oluflan bir gücün elinde oldu- una iflaret etmiflti. fiimdi bu sürecin küresel ölçekte derinleflmesine tan k olmaktay z. Sonuçta, devlet küçülürken bir baflka iktidar büyüyor. Bu baflka iktidar, küreselleflen sermayenin demokrasi ve sendika tan mama kararl l ndaki uluslarüstü iktidar d r. Bu durumda sermaye, zincirlerini koparm fl bir canavara dönüflmüfltür. Eskiden flu veya bu flekil-

DOSYA (söylefli) de devletler sermayeyi yönlendirirdi. Ve sosyal devlet olgusu sayesinde, bu yönlendirme kayda de er boyutlara varm fl bulunuyordu. Sermayeyi belirli alanlara kanalize etmek, sermayeyi yat - r mlara dönüfltürmek, üretici olmaya mecbur etmek, istihdam alanlar yaratmaya yönlendirmek, devletlerin kulland klar araçlar sayesinde mümkün olabiliyordu. fiimdi yaflamakta oldu umuz bu yeniden yap lanma sürecinde, devletler bu ifllevlerini yerine getiremez duruma itilmektedirler. Dolay s yla, sermaye kâr edebilmek için herhangi bir kayda tâbi olmamak lüksüne eriflmifl bulunmaktad r. Bu noktada, art k üretimi gelifltirme, istihdam art rma gibi öncelikler ortadan kalkmaktad r. Geride yaln zca kâr elde etme tutkusu kalmaktad r. Üretmeden, istihdam alanlar yaratmadan nas l kâr elde edilir? flte kapitalizm, içinde bulundu- umuz zaman diliminde bunu gerçeklefltirmektedir. Bu 19. yüzy l kapitalizminin yeterince baflaramad bir fleydir. Bunun baflar lmas, spekülatif kazanç denilen yollarla, Keynes in y llar önce "kumarhane kapitalizmi" olarak tan mlad koflullarda sa lamaktad r. stanbul Sanayi Odas n n yay nlad y ll k anketler var. Bu anketlere göre 500 büyük firman n gelirinin neredeyse tamam na yak n "s naî faaliyet d fl "d r. Bu konuda yararlan lan, özetle, devlete borç para verme yöntemidir. Neticede devlete borç para vererek yüksek faiz gelirleri elde edilmektedir. Bu sayede üretimle, yat r mla, istihdamla alakas olmayan yöntemlerle bilgisayarlar n n bafl na geçip aslan pay na el koyanlar var. Üstelik, kendisi de geçmiyor, bu iflten anlayan birini oturtuyor bilgisayar n n bafl na, paras n yeryüzünde borsa borsa dolaflt rt yor. Tabiat yla, bu baflka ince yöntemlerle de yap labiliyor. An msayacaks n z, bizde Aral k 1999 da kur garantisi rejimine geçildi. Mesaj fluydu: "Ey uluslar aras sermaye... paran z getirin, istedi inizi yap n, kaybetmeyeceksiniz. Çünkü biz kur garantisi verdik" denilmifl oluyordu. Geldiler. Ve onlar bir kartopu, bir ç gibi gelirlerini büyüttüler. flin sonuna yaklaflt klar vakit "anayasa kitab krizi" diye bir kriz icat ettiler. Güya say n cumhurbaflkan MGK toplant s nda anayasa metnini içeren kitapç muhatab n n önüne biraz sertçe b rakt için ekonomik kriz patlak vermiflmifl. Masum halk bu flekilde kand r lmaya çal fl ld. Asl nda bu, Türkiye nin soyulmas d r ve kriz denilen fley bu amaçla kas tl ve sistemli bir biçimde ç kar lm flt r. 38 Böyle bir kriz ç kaca n ve hemen devalüasyona gidilece ini üç gün önceden istihbar eden baz büyük sermayedarlar, ellerine geçirdikleri Türk paralar n h zla dolara çevirdiler. fiubat 2001 de devalüasyona gidildi. Dolar n de- eri yükseltildi. Dolar n de eri yükselince birleflik kaplar faraziyesi misali, Türkiye nin geliri neredeyse yar yar ya azal rken, daha önce Türkiye ye dolar sokmufl olan dünyan n bir yerlerindeki baz insanlar bunun kat kat fazlas n geri ald lar, servetlerine servet katt lar. Bunlar n ço unu biz tan may z. Ama buradaki uzant - lar n n baz lar n n isimleri gazetelere de yans d. Sosyal devletlerin yok oldu u böyle bir süreçte, 19. yüzy l vahfli kapitalizmi yeni bir biçimde hortlad diyebilir miyiz? Evet ama bu yeni oluflumun 19. yüzy l vahfli kapitalizmine benzemeyen bir yönü var. O da flu. 19. yüzy l vahfli kapitalizmi eme inden baflka satacak bir fleyi olmayan insanlar ortaya ç kard. flçi s n f n ortaya ç kard. 21. yüzy lda 2000 li y llar yaflad - m z bu dönemde, art k sermaye eme inden baflka satacak bir fleyi olmayan insanlar ortaya ç karm - yor. Baflka bir fley ortaya ç kar - yor. Art k ortaya ç kan, eme ini bile satma olana ndan yoksun y nlard r. Tüm Dünyada ve Türkiye de iflsizlik bir ç gibi büyüyor. Kumarhane kapitalizmi koflullar bu sonucu do uruyor. Kumarhanede, fabrikadan farkl olarak, çok say da çal flana ihtiyaç yoktur.

DOSYA (söylefli) Yaflanan süreci çal flma yaflam iliflkileri aç s ndan de erlendirirsek, neler söyleyebiliriz? Çal flma iliflkileri radikal bir biçimde de ifliyor. Çal flma iliflkilerinin klasik flemas nda emek sermaye iliflkisi esas itibariyle toplu sözleflme masas etraf nda cereyan edebiliyordu. Yani sermayedar bir tarafta, iflçiler bir tarafta, gelir da l m süreci bu ikisinin aras nda gözler önünde cereyan ediyordu. Ama flimdi, toplu ifl sözleflmesi masas ciddî bir tehdit alt nda. Klasik sermayedar yok art k. Bugünün sermayedar, de il toplu ifl sözleflme masas nda, ülkede bile oturmuyor. Dünyan n bir baflka köflesinde zenginler kulübünün metropollerinde yafl yor; ama, Türkiye deki do al zenginlikleri, al n terini, göz nurunu sömürme olana na sahip olabiliyor. Ve geleneksel sendikac l k yöntemleriyle bu çeliflkinin üstesinden gelmek giderek zorlafl yor. Bu arada bilmemiz gerekir ki kumarhane kapitalizmi koflullar nda giderek daha büyük bir sermayeye hükmedebilen sermayedar kesimi, yaln zca ekonomik aç dan de il, siyasal aç dan da görülmemifl bir etkinlik ve güç kazanmaktad r. Ancak, bunlar ayn zamanda say ca giderek daralan bir kesimi ifade etmektedirler. Onlar n güçlenmesi, yaln zca genifl emekçi kesimlerinin aleyhine olmamakta, "reel sermaye" denilen, üreten ve iflçi istihdam eden sermaye kesimi de bu sonuçtan etkilenmekte; en alttakilerinden bafllamak üzere oldukça h zl bir tasfiye sürecine girmifl bulunmaktad rlar. flsizlikle birlikte, iflaslarda da belirgin bir art fl n ortaya ç km fl olmas n n anlam budur. Öyle bir tablo çizdiniz ki, dünyay uluslar aras sermaye yönetiyor, iflçi eski iflçi de il, iflveren eski iflveren de il. Çal flma iliflkileri uluslar aras sermayenin politikas sonucunda flekilleniyor. flçi s n f yok ediliyor. Ortaya bir çaresizlik tablosu ç k yor. Bu tablodan nas l ç k labilir? Bu tablo karfl s nda ne yap laca na iliflkin olarak de iflen ve de iflmeyen cevaplar vard r. De- iflmeyen cevap: ö renmek ve bilmek! Bu kaç n lmaz ilk ad md r ve çok önemlidir. Sizin burada bu söylefliyi yapman z ve bir aray fl içerisinde olman z, kuflkusuz kiflisel bir meraktan de ildir. Sendikalar bir aray fl içine girmifltir. Bilgi ve fikir sahibi olmak ve onun üzerine harekete geçmek ßçiler, ißten at lma korkusu içerisinde sendikas z kötü yaßam koßullar ile ißsizlik aras nda bir ikileme sürüklenmißlerdir. Asl nda gerçeklere bakt n z zaman, neoliberalizmin hayata geçirildi i her yerde, demokraside ve onunla birlikte sendikal hak ve özgürlüklerde, ço u zaman topyekun tahrip ölçüsüne varan ciddî aß nmalar n söz konusu oldu unu görüyoruz. Çünkü bu ideolojinin hayata geçirilebilmesi için bask c yönetimler gerekmektedir. 39 gere ini derinden duyar olmufllard r. Bugün her yerde, sömürü düzenine karfl, sosyal adaletsizli e karfl bir tepki vard r. Ama bilinçsizce ortaya konulan tepkiler, elbette ki arzu edilen sonuca götürmez. Halk m z kuflkusuz çok önemli bir siyasî bilince sahip. Bu sayede de çok fleyi zaten biliyor. Mesela sand a gömmeyi biliyor. Ama ö renece- imiz bir fley daha var. Sand ktan ç karmay bilmek! Sand ktan kendi alternatifimizi ç karabilecek bilince, olgunlu a ve güce eriflmek zorunday z. Aksi takdirde, sand - a gömülmesi gerekenlerin sonu bir türlü gelmez. Çözüm derken, öncelikle bu bilince eriflilmesi lâz m. Sadece baz fleyleri cezaland rmak de il, ayr ca tercihlerimize hayatiyet kazand racak ilgiyi ve çabay göstermekte özenli olmak ve bunun için gerekli bilinç seviyesine ulaflm fl olmak lâz m. Bizim halk m z n üstün vas flar vard r. Ama önemli bir zaaf da vard r. Biz kurtar c y kendi d - fl m zda aramak rahatl ndan bir türlü kurtulamamaktay z. Bunun tarihsel bir nedeni oldu unu san - yorum. Bu durum, Atatürk gibi müstesna bir dehan n Türkiye den gelip geçmifl olmas yla ilgili görünüyor. Elbette bu çok büyük bir kazanç. Ama ondan ç kar lan yanl fl bir ders de var. Biz ne yaparsak yapal m ya da yapmayal m, günün birinde bir Atatürk ç - kar ve bizi kurtar r rahatl ndan kurtulmam z lâz m. Biliyorsunuz, Cumhuriyet tarihinin de iflik dönemlerinde de

DOSYA (söylefli) kurtar c lar yaratt k... K r atl süvariler, Karao lanlar ve di erleri çerideki kurtar c lar bitirdikten sonra d flar da da kurtar - c lar yaratmaya bafllad k. Avrupa Konseyi bizi kurtaracak, ILO bizi kurtaracak, AB ye bir girersek her fley düzelecek gibi. Avrupa n n kendisi sorunlar n çözememifl ki... Avrupa da ngiltere sinden Almanya s na kadar mevcut çöküfl sürecinden nasibini al yor. Ne yapmal sorusuna yan t verirken, bu zaaflardan kurtulmam z gerekti ini söylemeliyim. lgisizli imizi, pasifli imizi mazur göstermek için baz teoriler icat etti imiz oluyor. Bunlar n da ço- u yanl flt r. Mesela "dibe vurdu- u vakit kurtulaca z" diyoruz. Bu asl nda kendi ilgisizli imizi, sorumsuzlu umuzu mazur göstermekten baflka bir ifle yaramaz. Bekleyelim, dibe vursun Unutmamak gerekir ki dibin de dibi vard r. Ne yapmal y z konusunda, bir noktaya daha de ineyim. Ulusal ve uluslar aras ba lamda her türlü ittifaktan yararlanarak sosyal, sendikal, siyasal oluflumlara a rl k vermek ve yo unlaflmak gerekiyor. Bu noktada çözümü zorlaflt - ran unsurlar masan n üzerine yat rmakta yarar var. Bunlar n bafl nda kamuoyunu yönlendiren medya denilen bu dev ayg t unutmamam z gerekir. Düflünün ki medya, özellefltirmeyi bir kurtulufl olarak göstermeyi baflarm flt r. Özellefltirme her derde deva olarak lanse edilmifltir. K sacas özellefltirme bir sihirli de nek durumuna getirilmifltir. Bugünkü sorunlar n temelinde bu tür yanl fl Halk m z, istemedi ini sand a gömmeyi biliyor. stedi ini sand ktan ç karabilmeyi de bilmelidir. Ama ßu da bir gerçektir ki, demokrasiyi, onun tüm unsurlar n ve bu arada sendikalar zay flatsalar da er geç zafer insan n olacakt r. Do runun, hakl n n olacakt r. De ißmeyen do ru budur. ßte görüyoruz. Dünyan n en güçlü öldürücü vas talar na sahip olan ABD, dünyan n en zay f ülkelerinden birinde, dünyan n en yoksul insanlar n bar nd ran Vietnam da yenilmißtir. Þimdi ayn süreç Irak ta yaßanmaktad r. bilgilendirme ve çarp k bilinçlendirme çabalar n n pay büyüktür. 40 Baflka bir örnek daha vereyim. Devleti küçültme meselesi. Neredeyse istisnas z bütün iktidar alternatifleri devleti küçültmeyi bir marifet, bir ekonomik baflar olarak sunmaktad rlar ve halk n böyle alg lamas için büyük bir çaba sarfedilmektedir. Bu ak l almaz bir fleydir. Eskiden devleti ortadan kald rmak, devleti tahrip etmek için tanklar, uçaklar, toplar seferber edilirdi. Ama flimdi, siyasal iktidar n kendisi bu intihar sürecine gönüllü olarak koyulmakta, bunu bir baflar olarak görmekte ve halk na da baflar olarak sunmaktad r. Burada top tüfek kullan lm yor ama, yanl fl bilgilendirmeden yararlan l yor, bu konuda medya bafl rolü oynuyor. Demek ki yapmam z gereken ilk fley, bilmek ve bunun için de bilgilenme yollar n harekete geçirmek olmal d r. Bugün sendikalar m z ne yap p yap p, mutlaka ve mutlaka bir televizyon istasyonu kurman n yolunu bulmal d rlar. Sendika dergileri, sizin derginiz gibi bu tür konular ifllemelidir. Bir yanl fll k daha kol geziyor. Sanki uluslar aras dayan flma, ulusal ba ms zl k mücadelesiyle çelifliyormufl gibi bir yan lsama körüklenmektedir. Demokrasi ve sosyal adalet yolunda, uluslar aras dayan flma ile ulusal mücadeleyi birbiriyle çeliflmeyen unsurlar olarak alg lay p, hayata geçirmek zorunday z. Bir fley daha... Yürekten inan - yorum ki, gerçe in, do runun saf nda olmakla, zaten bafll bafl na bir güce sahip oluruz. Haks zl k ve yalan, ne kadar genifl olanaklara sahip olursa olsun, er ya da geç, gerçe in, do runun karfl s nda ma lup olmaya mahkûmdur. Bunun güvenini duymal y z. Demokrasiyi, onun tüm unsurlar n ve bu arada sendikalar zay flatsalar da er geç zafer insan n olacakt r. Do runun, hakl n n olacakt r. De iflmeyen do ru budur. flte görüyoruz. Dünyan n en güçlü öldürücü vas talar na sahip olan ABD, dünyan n en zay f ülkelerinden birinde, dünyan n en yoksul insanlar n bar nd ran Vietnam da yenilmifltir. fiimdi ayn süreç Irak ta yaflanmaktad r. Ama bu bizi "Nas l olsa do ru galip ç - kacakt r. Elimizi kolumuzu ba lay p otural m" sonucuna da götürmemelidir. Bunun bizi ulaflt - raca sonuç, "do runun galip gelmesi her zaman mümkündür ve zorunludur, bu u urda elimizden geleni yapmal y z" olmal d r.

DOSYA (söylefli) De ißen Çal ßma Biçimlerinin ve deolojilerinin ßçilerin Örgütlenmesini Zorlaßt r c ve Zay flat c Etkileri Yeni ifl yapma biçimleri bizlere en genel anlamda neler söylüyor?: Yrd. Doç. Dr. Ahmet Alpay D KMEN Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü Ö retim Üyesi Asl nda iflin bafllang c 1970 lere dayan yor. 1970 lerde bir kriz var ve kapitalist örgütlenmede bir dönüflüm söz konusu oluyor. Ça dafl yaklafl mlar denilince 1970 li y llarda bafllay p günümüze de in etkili olan yaklafl mlar anlamak lâz m. 1970 li y llarda bafllayan dönü- 41 flümleri anlamaya çal flan birkaç tane okul var ve bu okullar genel çizgileri itibariyle ikiye ay rmak mümkün. Birinci grup okul daha çok teknolojik de iflim ve dönüflümün iflletme örgütlerindeki etkilerine dikkat ediyor. Bu okullar, iflletmelerin küçülmesine, elektronikten bilgisayar (mikro-elektroni e) teknolojilerine geçifle ve

DOSYA (söylefli) bunlar n ifl yapma tarz na yapt etkiye vs. dikkat ediyor. Esnek Uzmanlaflma Okulu, Neo- Schmpeteryen Okul, Düzenleme Okulu nun vs. nihaî kertede kapitalist ifl örgütlenmelerine bak fl bu flekildedir: Yeni bir üretim tarz ortaya ç km fl ve bu üretim tarz da kapitalist örgütlenmenin bütününün yeniden örgütlenmesine, yeni bir birikim modeline vs. yol açm flt r. Bu yeni üretim tarz - n n özellikleri ise iflletmelerdeki entegrasyona dayal büyüklüklerin ortadan kalkmas, örgütlerin küçülmesi, buna ba l olarak da Fordist, kat, vas fs z eme e dayanan üretimin sonunun gelmesi, daha esnek, daha h zl hareket eden, teknolojiye daha rahat uyum sa layan, proje tipi, küçük küçük örgütlenmelerin, daha dinamik örgütlenmelerin ortaya ç kmas d r. kinci grup yaklafl mlar ise daha ideolojik, yönetim anlay fl bak m ndan önemli etkiler ortaya koyan yaklafl mlard r. Bu gruptaki yaklafl mlar n hedefi de yine Fordist üretim tarz n n yaratt kat yönetim anlay fllar d r. Toplam Kalite Yönetimi, Tam Zamanl Üretim Teknikleri, Postmodern Yönetim Anlay fl, Network Kuramlar bunlar aras nda say labilir. Daha esnek, dinamik, s f r hataya ve tam zamanl üretime, çal flanlar n ifl yerine aidiyetini sa lamaya önem veren, "biz bir aileyiz" slogan n ön plâna ç kartarak, ifl örgütlenmelerinde yönetici-iflçi ayr m yapmay olumsuz karfl layan, çal flan herkesin ayn gemide oldu u ve iflletmelerin kazanmas n n çal flan herkesin ç - kar na oldu unu vurgulayan ideolojik bir durufl ve yönetim anlay fl örgütlerde etkili olmaya bafllam flt r. Kârl l k krizindeki merkez ülkeleri, borç bata ndaki az gelißmiß ülkelere üretim birimlerini ihraç ediyorlar. Merkez ülkeleri bu yolla ucuz iß gücü kaynaklar na ulaß yor, az gelißmiß ülkeler ise döviz elde edip borçlar n ödemeye çal ß yor. Bu yeni üretim biçimine "küresel fabrika" diyenler de var ve bence bu kavram yeni modele çok da iyi yak ß yor. Asl nda bence birinci grup ve ikinci grup olarak s n fland rd - m z bu yaklafl mlar birbirlerini tamamlar niteliktedirler. Yeni bir üretim örgütlenmesini hem anlamaya hem de buna ideolojik-yönetsel çerçeve üretmeye çal fl yorlar. Mesela Toplam Kalite Yönetimi, Tam Zamanl Üretim, benzer biçimde Network örgütlenmeleri... hatta günümüzde kamu yönetimi alan nda çokça duydu umuz Yönetiflim Uygulamalar ; bunlar de iflen ifl yapma tarz n n ideolojik çerçevesini ve yönetim anlay fl n üretmeye çal fl yorlar. Bu yaklafl mlar birbirlerini de besliyor. Toplam Kalite denildi inde Tam Zamanl Üretim de amaçlan yor. Ya da Yönetiflim ve Toplam Kalite aras ndaki benzerlik flafl rt c düzeylerde dolay s yla bask n ideoloji farkl kavramlarla ama hem ayn fleyi söyleyen seslerin bütünlü ü olarak karfl m za ç k yor. 42 Öyleyse dünyada üretim sistemi olarak de iflen ne? Ya da farkl farkl okullar n ifade etmeye çal flt bütünlük nedir? 1970 lere bakt m zda hemen herkesin birleflti i bir kriz dönemi söz konusu. Kapitalizm üretimde ve verimlilikte kârl l k krizine giriyor. Dolar n alt na ba land para sistemi (Bretton Woods Sistemi) ortadan kalk yor ve bütün paralar serbest kur sistemine geçiyor. Bunun sonucu olarak Üçüncü Dünya Ülkeleri ciddî bir borç bata na bat yor. (Ayr nt l bilgi için : Dikmen, A.A. (Güz 2000), "Küresel Üretim, Moda Ekonomileri ve Yeni Dünya Hiyerarflisi," Toplum ve Bilim, No. 86, s. 281-302, yaz s na bak labilir) Kritik bir dönem ve bu dönemde bana göre iki önemli geliflme var. Bunlar ulaflt rma ve haberleflme maliyetlerinin ucuzlamas. fiimdi tafllar birlefltirince, ortaya bugünkü üretim biçimi ç k yor: Küresel üretim. Kârl l k krizindeki merkez ülkeleri, borç bata ndaki az geliflmifl ülkelere üretim birimlerini ihraç ediyorlar. Merkez ülkeleri bu yolla ucuz ifl gücü kaynaklar na ulafl yor, az geliflmifl ülkeler ise döviz elde edip borçlar n ödemeye çal fl yor. Bu yeni üretim biçimine "küresel fabrika" diyenler de var ve bence bu kavram yeni modele çok da iyi yak fl yor. Merkez ülkelerindeki büyük, entegre üretim birimleri parçalanarak az geliflmifl ülkelere gitmifl ya da az geliflmifl ülkeler bu alanda uzmanlaflm fl; merkez ülkelerinde yerleflik bulunan çok ülkeli flirketler ise ya dünyan n çeflitli yerlerinden gelen parçalar n büyük bir marka ile montaj n üstlenmifl (örne in otomotiv sektöründe oldu u gibi) ya da az geliflmifl ülkelerde yap lan üretimi kendi markalar yla satmaya bafllam fllard r. (haz r giyim, spor ayakkab s vb. sektörlerde oldu u gibi) Yukar da bahsi geçen okullar da temel olarak bu parçalanm fl üretim tarz - n n ortaya ç kartt küçük ve dinamik örgütleri gözleyerek teorik ç karsamalar n üretmifltir.

DOSYA (söylefli) Asl nda yukar daki yaklafl mlar tek tek a açlara bakmaktan orman n kendisini görememektedir. Örne in Hindistan da Suzuki otomobili için vida üreten küçük bir üretim birimine dikkat etti inizde Fordizmin sonunun geldi- ini iddia edebilirsiniz. Ancak, bu sistemin ortaya ç kard genel üretim zincirine dikkat etti inizde daha kat, daha ac mas z, Fordist sistemin daha ileri bir modelinin ortaya ç km fl oldu unu, küresel standartlar n ve küresel pazar n dayatmalar n n özellikle az geliflmifl ülke üreticilerini daha çok ba lad n, bunun ise do rudan çal flanlara yans yarak, iflçilerin esnek çal flma modelleri alt nda eskisinin iki-üç kat ve yar fiyat na çal flmak zorunda oldu unu görürsünüz. Esneklik ya da üretimde esnekleflme nereden ve nas l bakt n za göre de iflir. Bu sistemin ideolojisini yerlefltirmeye çal flan okullardan bahsetmifltiniz, bunu biraz daha açar m s n z? Okullar birbirini tamaml yor demifltim. sterseniz bunu biraz açal m. Her ne kadar örne in toplam kalite 1930 larda bir kalite kontrol sistemi olarak ortaya ç km fl bir yap ysa da etkisini 1970 lerden sonra göstermeye bafllad. Çünkü 1970 sonras nda kendisine nesnel bir zemin buldu. Daha küçük,daha dinamik örgütlenmelerde bir ideolojik dönüflümü öngörerek çal flanlar "Biz bir aileyiz" anlay fl na yaklaflt rarak örgütlerde ortaya ç kan bütün sorunlar çal flanlar n sorunlar ym fl gibi sunarak ve bunu birlikte çözmeye yönlendirerek bir ideolojik anlay fl ; kalite kontrol sistemi ve sorun çözme sistemini oturtmaya çal flt... fiimdi bu bir kere söylem olarak 1900 lerin bafl nda ortaya ç - kan Fordist-Taylorist modelin söyleminden ve 1930 lardan sonra güçlenen Davran flç okulun söyleminden belli oranlarda farkl bir model ortaya koyuyor. Fordist-Taylorist modelde iflçiler ifl yerlerine sadece para kazanmak için gelen kiflilerdi, davran flç okulda ise iflçiler ifl yerlerine, evet para kazanmak için geliyorlard ama ayn zamanda da ifl yerlerinde belirli gruplar kurarak iflletme politikalar na zarar veriyorlard. Bu nedenle çal flanlar n iflletme politikalar na kat l mlar sa lanmal, ifl yerinde güdülenmeliydiler. Toplam Kalite Yönetiminin anlay fl nesnel uygulama olarak özellikle davran flç okuldan çok da farkl fleyler yapmamaktad r, ancak ideolojik söylem ve bunlar n çal flanlara kabul ettirilme yönetimi bak m ndan önemli farkl - l klar içermektedir. Toplam Kalite ifl yerinde kültürel bir dönüflüm amaçlamaktad r. "Biz bir aileyiz" yaklafl m ifl yerinde kat l - m sa lama modelinden temelde farkl d r, daha iddial d r. "Kat - "Biz bir aileyiz", "hepimiz ayn gemideyiz", "hepimiz evimize ekmek götürüyoruz, bunu gerçekleßtirebilmek için de çal ßt m z kurumu gelißtirmek için elimizden geleni yapmal y z" slogan güçlü bir slogand r. Çal ßanlar "d ß bir düßman"a, "ortak bir hedefe" karß birleßmeye çal ß r. Bu d ß düßman ise "piyasa-pazar"d r. Toplam Kalitenin ça r s, ißçinin ideolojik olarak ißçili ini unutma ça r s d r. 43 l m" denildi inde iflçi-yöneticipatron aras nda bir fark oldu u, ancak çal flanlar n iflletme politikalar na belirli oranlarda kat l mlar n n sa lanmas n n iflçi-patron anlaflmazl n ortadan kald rmak için olumlu olaca yaklafl m n n benimsendi i aç kt r. Oysa Toplam Kalitenin mesaj bundan farkl d r. "Biz bir aileyiz", "hepimiz ayn gemideyiz", "hepimiz evimize ekmek götürüyoruz, bunu gerçeklefltirebilmek için de çal flt - m z kurumu gelifltirmek için elimizden geleni yapmal y z" slogan güçlü bir slogand r. Çal flanlar "d fl bir düflman"a, "ortak bir hedefe" karfl birleflmeye çal fl r. Bu d fl düflman ise "piyasa-pazar"d r. Toplam Kalitenin ça r s, iflçinin ideolojik olarak iflçili ini unutma ça r s d r. Bu ça r bir kez yerlefltirildi inde de gönüllü olarak ve fazla mesai almadan ifl yerinde çal flmaya kalan, evinde 24 saat iflini nas l daha iyi yapaca n düflünen, gönüllü olarak kullaflm fl bir iflçi profilinin ortaya ç kart lmas - n n olanaklar haz rlanmaktad r. Art k bu iflçiler ifl yerinde yapt klar iflin de kalite kontrolünü yapmay üstlenmekte, ifl yerinde ortaya ç kan bir sorunu gidermek için canla baflla çal flabilmektedirler. Eskiden ad na "angarya" dedi imiz fley flimdi "Toplam Kalitedir". Bu model yeni piyasa koflullar ile, esnek istihdam modelleri ile, küresel üretim ile de uyumlu bir modeldir, bu nedenle de günümüzde Toplam Kalite sihirli bir de ne e dönüflmüfl, özel ya da kamu sektöründe olsun tüm ifl yerlerinin arzulad bir model olmufltur. Nas l olmas n ki? Çal - flanlar n asgarî ücret karfl l nda iflletmelerinin kâr n maksimize etmek için çal flt klar baflka bir model var m d r?

DOSYA (söylefli) Toplam Kalite sendikalara da karfl d r. Sendikalara gerek olmad n çünkü Toplam Kalitenin do ru uyguland iflletmelerde çal flanlar n sorunlar n n kalmad n iddia eder. Oysa durum bundan çok farkl d r. Asgarî ücretle, günde 15-16 saat Toplam Kalite Yönetimi alt nda çal flan iflçilerin bu modeli ve sendikas zlaflmay kabul etmeleri Toplam Kalitenin baflar s ndan de ildir. Özellikle bizim gibi az geliflmifl ve iflsizi çok ülkeler için Toplam Kalite, yöneticilerin iflçilerle oynad - bir oyuna dönüflmüfltür. Çal - flanlar yo un bir iflsizlik bask s alt nda çal flmakta, ifllerini kaybetmemek için istenilen her fleyi gönüllü olarak yapmaya haz r olmaktad rlar. Üstelik bu bask ya bir de piyasa bask s eklendi inde çal flanlar için en küçük bir ekonomik kriz, kap n n önüne konulmak için bahane oluflturmaktad r. Bu nedenle iflçiler, sipariflleri gününde yetifltirmek için canla baflla çal flmak, sendikas zlaflmak zorunda kalmaktad r. Ülkenin baflbakan n n bile kamu çal flanlar n n zam taleplerine karfl, "bu paraya çal flmaya raz d flar da binlerce insan bekliyor" dedi i bir konumda ifl yerlerinde Toplam Kalite ad alt nda çal flanlara neler yap ld n tahmin etmek çok zor olmasa gerektir. Zaman m z "ironi" kavram - n n hayat m z n her alan nda tam karfl l n buldu u bir zamand r. "Demokrasi" denildi inde bir tür diktatörlük, "esneklik" denildi- inde insanlar n iflsiz kalmas, ifl gücü piyasas nda sürekli ifl kollayan çal flanlar dünyas, "özgürlük" denildi inde insanlar n yaflamlar n n daha fazla s n rland - r lmas, "sosyal devlet" denildi- inde kamu hizmetlerinin paral ve özel olmas pekâlâ anlafl lmaktad r. " roni", yani bir kavram n tam tersini göstererek alay etme durumu. Toplam Kalite de böyle bir fleydir. Çal flanlara ifl yerindeki her türlü angaryay yükleme ve bunun ne müthifl bir fley oldu u iddia etme Kan mca günümüzde ironinin bir nedeni var; bu neden de bask n ideoloji taraf ndan tan mlanan toplumsal özneden kaynaklan yor. Neo-liberal bir dünyada, sisteme yön veren özne, ne liberallerde oldu u gibi "yurttafl", ne sosyalistlerde oldu u gibi "iflçi s - n f ", ne de popülistlerde oldu u gibi "toplum" ya da "halk"t r. Neo-liberalin öznesi "flirket"tir. Bu nedenle e er bir neo-liberal, "sistem çok iyiye gidiyor", "Toplam Kalite çok iyi bir modeldir" diyorsa bu iyilik firmalar için, flirketler için bir iyiliktir. Esnekleflme de firmalar n kâr oranlar n art rmakta çünkü ifl gücü maliyetlerini düflürmektedir; küreselleflme de flirketlere yeni üretim olanaklar, küresel ortakl k olana, daha fazla kâr olana getirmektedir; ya da, yönetiflim iyidir, çünkü özel sektör firmalar n n özel sektör temsilcisi olarak, TÜS AD, TOBB, YASED vs. nin de sivil toplum temsilcisi olarak devletin karar alma sürecine s zmas n ifade 44 etmektedir. 1970 sonras modellerin tümü iflletmelerin küçülmesi, network modeli etraf nda birbirine ba lanmas, sistemin tümünün merkezine de küresel piyasan n yerlefltirilmesi üzerinden kurgulan yor. Müflteri yönlendirmeli model olarak adland r lan bu sistemde müflteri ise sizler, bizler de iliz. Bu modelin müflterisi, çok ülkeli flirketlerdir. Denizli, Antep, Çorum, Mu la vs. de üretim yapan haz r giyim fabrikalar n n müflterileri kendi markalar yla dünya çap nda pazarlama yapan en ünlü markalar Sara Lee, WallMart, Sears, JC Penny vs. dir. Hindistan da veya Türkiye de stanbul Yolu üzerinde otomobil parças üreten tedarikçilerin müflterisi de yine dünyan n en büyük firmalar Toyota, General Motors, Volkswagen vs. dir. Bu model dünyan n çeflitli yerlerinde küçük küçük üreticileri birbirine ba lama baflar s üzerinden güçlenen çok ülkeli flirketler eliyle yönlendirilmektedir, sistemin merkezinde de "müflteri" olarak yine o bildik özne "flirket" fakat bu kez "çok uluslu flirket" vard r. Toplam Kalitenin müflteri odakl örgütlenme modeli küçük küçük firmalar büyük sisteme eklemlemenin bir modeli olarak çal flmakta, bunu yaparken de çal flanlar kölelefltirmekte, angaryaya mahkûm etmekte, örgütsüzlefltirmektedir. Esnek istihdamla tüm bunlar n iliflkisi nedir? Esnek istihdam n neo-liberal ideolojisi iflin bir "deneyim"e indirgenmesi üzerinden kurulmufltur. Buna göre "insan tek yönlü olamaz, farkl farkl özellikleri vard r, hayat n n bafl nda bir ifle girip sonuna kadar ayn iflte çal - fl p oradan emekli olmas insan