Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi Cilt 11, Sayı 1, 2011 ss. 273-277 Türbeler Popüler Dindarlığın Durakları Ali Köse Ali Ayten Timaş Yayınları, İstanbul 2010, 328 s. İnsanoğlu hem bilgedir, hem tuhaftır. İnsanca yaşaması için mantık kadar duyguya, bilim kadar efsaneye muhtaçtır." -Edgar Morin- Anadolu, çeşitli inanç ve dinlere ev sahipliği yapan, birçok dinin ve kutsal sayılan değerlerin, farklı kültürlerin asırlarca harmanlandığı, insanlık tarihinin en renkli ve önemli topraklarından biri- db 11/1
274 db dir. Anadolu nun her köşesinde rastlanması mümkün olan türbelerin ve onların etrafında oluşturulan inançların sahip olduğu uzun geçmiş ve gelişim süreci de bunun bir kanıtı gibidir. Farklı din, inanç ve kültürün ağırlandığı topraklarda bunlarla iç içe olan dini inanç ve ibadetler de bundan nasibini almakta, insanlar birbirlerinden etkilenmektedir. Hemen herkesin yakından bildiği ve Türkiye de de yoğun bir şekilde ziyaretçi ağırlayan türbeler, halk dindarlığının vazgeçilmez unsurlarından biri olarak görülmektedir. İslam dininin kabir ziyareti konusundaki öğütlerini esas alarak türbelerin batıl inanç uygulamalarına ortam oluşturması, tevhid inancına uymaması nedeniyle mesafeli duruş sergileyen resmi kurumlara rağmen türbeler ve onların yanında yaşamaya devam eden inanış ve ritüeller varlıklarını sürdürmektedir. İnsanları türbe ziyaretlerinden alıkoyamayan ve onları vazgeçilmez kılan sebeplerin ne olduğu bir çok araştırmacı için merak konusu olmuştur. Din üzerine yapılan araştırmalar daha çok konunun tarihsel ya da teolojik yönü üzerinde durmakta olup, bu konuda alan araştırmaları yetersiz kalmaktadır. İnsanların dinin bireysel ve sosyal gerçekliği görünümündeki türbe ziyaretlerine olan ilgi, istek ve ihtiyacını psikolojik, sosyolojik açıdan ele alarak inceleyecek daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. Bu ihtiyacı karşılamak üzere halk dininin yoğun yaşandığı türbeleri kendine konu edinen Türbeler/Popüler Dindarlığın Durakları adlı kitap Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Psikolojisi Anabilim Dalı ndan Prof. Dr. Ali Köse ve Dr. Ali Ayten tarafından kaleme alınmıştır. 2007-2009 yıllarında TÜBİTAK tan da destek alınarak 3003 türbe ziyaretçi üzerinde gözlem, mülakat ve anket yöntemiyle gerçekleştirilmiş araştırma sonuçlarını ele almaktadır. Okurlarına popüler diğer deyimiyle halk dininin en belirgin biçimde gözlemlenebildiği türbeler hakkında din sosyolojisi ve din psikolojisi açısından ciddi veriler sunan bu çalışma, Türkiye genelinde 7 bölgeden seçilen, 23 ildeki toplam 30 türbede gerçekleştirilmiştir. Türkiye genelini kapsayan geniş tabanlı bir çalışma olması açısından bir ilk olma özelliğini de taşımaktadır. Araştırmalarının amacını ne insanların türbelerde yaptıklarını yargılamak, ne de "batıl inanç" ve "hurafelerini" ortaya çıkarmak olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ali Köse ve Dr. Ali Ayten, din psikologlarının bakış açısıyla insanların anlam dünyalarını yakalamaya çalıştıklarını, toplumun gerçekliğinin fotoğrafını çekebilmek için de
çalışmalarını psiko-sosyolojik yönelimle gerçekleştirdikleri belirtmektedirler. Modern zamanın içinde türbelerin yerini ve işlevini anlamaya çalışan kitabın yazarlarına göre insanlar modernizmle birlikte kutsal olanla temaslarını yitirdikleri ancak kutsal ihtiyacı azalmadığı için, bu ihtiyacı türbelerde yakaladıkları kutsallık ile gidermektedirler (s.24). Yazarlara göre türbelerin insanlar için en önemli özelliği, kutsalla ilişki kuralarak, çeşitli problemlere çare veya şifa bulunacağı düşünülen yerler olmalarıdır (s.14). Türbe olgusuna bir sosyal bilimci perspektifiyle yaklaşan Köse ve Ayten, ilginç menkıbeler ve ritüeller içeren ziyaretgâhların, Allah ile yakınlaşmayı sağlamalarının yanı sıra bir terapi ve sosyalleşme mekanı olarak da rahatlatıcı etkilere sahip olduğunu vurgulamaktadırlar. Popüler dindarlığın yapısı gereği karşılaşılan çok kültürlülüğe vurgu yapan yazarlar Türkler in de Orta Asya dan, Şamanizm den getirip, Anadolu da karşılaştığı Helen kültürü kalıntılarıyla birleştirdiği türbe ritüellerini hala yaşatmakta olduklarını belirtmektedirler (s.18-20). Kitapta dini bir olgu olduğu kadar milli karakterler taşıdığına da değinilen türbelerin bayrak kırmızısı ile türbe yeşilinin buluştuğu bir mekan olduğu, bayrak, millet, vatan, şehit, gazi kavramlarının da öne çıktığı vurgulanmaktadır. Araştırmaya dahil olan 33 türbeden 11 i nde savaş kahramanı zatların medfun olduğu belirtilmektedir ki yazarlara göre bu açıdan türbelerin, insanları millet olma konusunda toplumsal hafızayı tazelemeleri açısından Anadolu nun Türk yurdu haline dönüşmesinde önemli katkıları vardır. (s.36) Köse ve Ayten in araştırmanın sonuçlarına göre, Türkiye'de 2 bin civarında türbe vardır ve halkın %52'si türbe ziyareti yapmaktadır. Türbelere niçin gidilmektedir ve türbeler varlıklarını neden devam ettirmektedir? sorusuna cevap arayan araştırmacılara göre Türkiye nin dört bir yanında yapılan mülakatlarda insanlar türbe ziyaretinde bulunmakla Allah a ulaşmada bir aracı kullanmadıkları şeklinde cevap vermişlerse de Köse ve Ayten e göre Türk insanının günlük ilişkilerden çıkardığı üst mercilere doğrudan ulaşılamadığı için, istekler üst mercilere aracılar vasıtasıyla ulaştırılır şeklindeki sosyal ilke ile türbeler gerçeğini açıklamak mümkündür. Allah ın huzuruna hatırı sayılır bir aracı ile çıkma duygusunun tatmini söz konusudur. Dilekler Allah a yakın olduğu düşünülen yüce kişiler aracılığıyla Allah a iletilmek istenmektedir. (s.37-38). db 275
276 db Türbeler insanın ölüm ve ötesi ile ilgili en büyük korku ve kaygıları için, psikolojik bir kabul ve rahatlama oluşturduklarını söylemek mümkündür. Köse ve Ayten, araştırmaları esnasında olmadığı halde var sanılan kişilere ait türbelerin de karşılaşılan hadiselerden biri olduğunu söylemektedirler. Buna örnek olarak ise Denizli deki Öksürük Dede den ve İzmir deki Susuz Dede den bahsedilmektedir (s.43-44). Geniş katılımlı araştırmanın sonuçlarına geçmeden önce araştırmaya katılanların dindarlık düzeyleri ve dini bilgilerinin durumları hakkında da bilgi verilmiş, araştırmanın örneklemi tanıtılmıştır.türbe ziyaretçilerinin profiline bakıldığında ziyaretçilerin çoğu %67 si sosyo-ekonomik açıdan orta sınıf, %81 i şehirde yaşamakta, medeni durumlarına bakıldığında %60 ı evli, yaşları ise 15 ile 75 arasında değişmektedir. Araştırma sonuçlarına göre türbeye gidenlerin yarıdan çoğunu %62 lik bir oranla kadınların oluşturmaktadır. Erkeklere oranla kadınların sayısındaki bu görülebilen büyük farklılığı Köse ve Ayten, erkeklere göre camiye daha az gidebilen kadınların ancak türbede kutsal deneyimi yaşamalarına bağlamakta ve bunun için yoğun ilgi gösterdiklerini söylemektedir (s.49) Türbeye gelenlerin gelme maksatlarına bakıldığında ise, hastalık veya sıkıntılara çare bulmak, evlenmek, çocuk sahibi olmak, sınav ve derslerde başarılı olmak, iş bulmak ve geçim sıkıntısından kurtulmak, aile geçimsizliğini düzeltmek, nazar ve benzerinden kurtulmak için, şefaat dileme, bağışlanma için, huzurlu/mutlu yaşam için vb. nedenlerle geldiklerini belirtmişlerdir (s.93). Türbelerin varlığı kadar türbe ritüelleri de oldukça tartışmalı bir konudur. Bu yüzden kitapta öncelikle kısaca ritüellerinin ne olduğu ve amaçları hakkında bilgiler verilmekte örneğin türbelerde en çok yapılan çaput bağlama ritüelinin orada yatan kişiye kendini unutmaması için bir mesaj içerdiği, taş yapıştırmanın ev sahibi olma dileğinin karşılığı bir ritüel olduğu belirtilmiştir (s.104). Köse ve Ayten in kitaplarında vurguladıkları ilginç konulardan biri de türbelerin halk arasında doğal bir sınıflama ile dileklerin türlerine - yazarların deyimiyle uzmanlıklarına- göre bir sınıflandırmaya gidilmesidir. Örneğin, Bursa daki Tezveren Dede Türbesi ne genellikle şifa bulmak, kısmet açmak için gidilirken, Afyon daki Karaca Ahmet Sultan Türbesi ne akıl hastaları ve sara hastaları götürülmektedir. (s.111-112)
Kitabın bizce ilginç bölümlerinden biri türbe duvarlarına yazılan ya da bazı türbelerde bulunan türbe defterlerine yazılan dilekler bölümüdür. Kaybettikleri köpeklerini arayanlardan, karnesindeki zayıflarını görüp kızacak anne babasından korkan çocuğun duasına kadar her kesim ve yaş grubundan gelen, çeşitli istek dileklerin aktarıldığı bölüm gerçekten türbe ve insan ilişkisini yansıtan renkli bir bölüm olarak görünmektedir (s.94-95) Araştırmanın sonuçları verilirken bol bol örneklendirmelere gidilmesi, türbelerdeki gözlemlerin fotoğraflandırılması, türbelerden edinilen gözlemler konunun içerisinde de bol bol kullanılması, fazla detaya girmeden bilgilerin aktarılması okuyucuya rahat, akıcı bir okuma sağlamaktadır. Kitapta dil olarak sade ve anlaşılır bir uslup kullanılmıştır. Ayrıca okuyucu da akademik olarak popüler kültür, popüler dindarlık, türbeler gibi kavram ve olgulara ait ayrıntılı bilgilerle boğulmadan, konunun temel çerçevesi akıcı bir dille çizilmektedir. Her dinin içinde varolan halk dindarlığının vazgeçilmez motifi türbe kültürünün özellikle Alevi düşüncede daha önemli bir yere sahip olmasına, Anadolu da da epeyce bir sayıda olmasına rağmen bununla ilgili ayrı bir bölüme yer verilmemesi dikkatimizi çeken bir husus olmuştur. Seçilen 30 türbenin içinde sadece 3 tane Alevi türbesi seçilmiş, yeri ve içindeki ritüelleri bakımından farklılıkları üzerinde durulmamış olduğu görülmektedir. Mülakat, anket görüşmelerinin yapıldığı türbeler arasındaki Alevi türbe sayısının artırılmış olması, kendilerine özgü ritüelleri ile bir bölümde sunulması, zannımızca Anadolu kültürünün tamamlanması açısından daha isabetli bir uygulama olabilirdi. Varlık sebepleri, dini yaşam içindeki yerleri ve ritüelleri din ilimleri alanındaki yetkililer tarafından tartışılıyor, bireysel ve toplumsal ilişki ve etkileşimleri tıp ve psikoloji tarafından yok sayılıyor olsa da türbeler, halk dindarlığı içinde yaşamaya devam etmektedir. Köse ve Ayten, iki yıllık yoğun çalışmalarının sonucunda dinin insan ve toplum üzerinde duruşunu, yaşanışını gösteren güzel ve anlamlı bir fotoğraf yakalamayı başarmış ve bu hazzı okurlarıyla bu eser vesilesiyle de paylaşmaktadırlar. db 277 Gülüşan GÖCEN Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü gulusangocen@gmail.com