TERÖRLE MÜCADELEDE ULUSAL VE ULUSLARARASI HUKUK İHLALLERİ: BİR ÖRNEK AB



Benzer belgeler
EIPA LÜKSEMBURG İLE İŞBİRLİĞİ KAPSAMINDA GERÇEKLEŞTİRİLEN FAALİYETLER

ULUSLARARASI HUKUK VE DIŞ İLİŞKİLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI

AVRUPA BİRLİĞİ GELİŞİMİ, KURUMLARI ve İŞLEYİŞİ

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...VII İÇİNDEKİLER...IX

Doç. Dr. Ahmet M. GÜNEŞ Yalova Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi. Avrupa Birliği Hukukuna Giriş

Türkiye'nin TESPİT Tamamlandı Eksik 1

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO HBYS Programı. Yargı Örgütü Dersleri

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Yargı Örgütü Dersleri

2 Kasım Sayın Bakan,

Bireysel Başvuru Yolu

HAKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU DEĞİŞİKLİK TEKLİFİ HAKKINDA BİLGİ NOTU

ADİL YARGILANMA HAKKININ TÜRK MİLLETLERARASI USÛL HUKUKU ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

İNSAN HAKLARI CEVAP ANAHTARI GÜZ DÖNEMİ YILSONU SINAVI Ocak 2019 saat 11.00

LAW 104: TÜRK ANAYASA HUKUKU 14 HAFTALIK AYRINTILI DERS PLANI Doç. Dr. Kemal Gözler Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Fikret BABAYEV * * Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı

FASIL 23 YARGI VE TEMEL HAKLAR

Gökçe TOPALOĞLU AVRUPA BİRLİĞİ NİN AVRUPA İNSAN HAKLARI KONVANSİYONU NA KATILIMI

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ KARARLARI IġIĞINDA YARGI BAĞIMSIZLIĞI ve TARAFSIZLIĞI

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

AKOFiS. Halkla İlişkiler Başkanlığı

ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR S. R. BAŞVURUSU

GÖÇ İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TAŞRA TEŞKİLATI KURULUŞ, GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ. Resmi Gazete Tarihi: , Sayısı: 28821

İlker Gökhan ŞEN. Doğrudan Demokrasi: Kurumlar, Hukuki ve Siyasi Sorunlar

Güz Dönemi AB Hukuku Yüksek Lisans Programı AB Özgürlük, Güvenlik ve Adalet Alanı Semineri. Seminer Konuları ve Zamanlama

ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARININ TÜRLERİ VE NİTELİKLERİ

ULUSAL ÇALIŞTAY SONUÇLARI

Özel Görevli Ağır Ceza Mahkemelerinin Tarihi Gelişimi

CEZA HUKUKU- ULUSLARARASI HUKUK. Dr.Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

İDARİ YARGI DERSİ (VİZE SINAVI)

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

FETHİYE. Tübakkom 10. Dönem Sözcüsü. Hatay Barosu.

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

OLGUN AKBULUT ANAYASAL DİNSEL ÇOĞULCULUK

Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü TÜRK ANAYASA DÜZENĐ BAHAR DÖNEMĐ ARA SINAVI CEVAP ANAHTARI

ÖZGENUR YİĞİT ULUSLARARASI HUKUK, AVRUPA HUKUKU VE TÜRK HUKUKUNDA MÜLTECİ VE SIĞINMACILARIN ETKİLİ BAŞVURU HAKKI

HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI

KARAR 1 (672 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarılmaya dair) Davalı : Başbakanlık /ANKARA

AVRUPA KONSEYİ İNSAN HAKLARININ KORUYUCUSU ÖZET

Av. Gizem YILMAZ İstanbul Barosu AVRUPA BİRLİĞİ ORTAK PAZARINDA MİKTAR KISITLAMALARINA EŞ ETKİLİ ÖNLEMLER

BİRİNCİ KİTAP DENETİM MEKANİZMASI (KURUMSAL HÜKÜMLER) BirinciBölüm GİRİŞ

AB Hukukunun Ceza Alanına Etkileri (AB Ceza Hukuku)

Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşmaları: Yatırım Kavramı ve En Çok Gözetilen Ulus Kayıtları

M. Gözde ATASAYAN. Kamu Hizmetlerinin Süreklilik ve Düzenlilik İlkesi

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN

Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Denetlenmesi

İnsanların, sadece insan olması nedeniyle sahip oldukları devredilemez ve vazgeçilemez haklardır.

Macaristan Savcılığı İşbirliği ile Avrupa Konseyi Tarafından Düzenlenen AVRUPA SAVCILARI KONFERANSI 6.OTURUMU

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

İÇİNDEKİLER SUNUŞ 7 ÖNSÖZ BİRİNCİ BÖLÜM EŞİTLİK KAVRAMI

YOLSUZLUKLA MÜCADELEDE SON 10 YILDA YAŞANAN GELİŞMELER BAŞBAKANLIK TEFTİŞ KURULU 2010

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

HUKUK VE ADALET DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI (Ortaokul 6, 7 veya 8. Sınıf)

TÜRKĠYE DE ANAYASA DEĞĠġĠKLĠĞĠ: NEDENLER, YAġANANLAR VE SONUÇLAR

Kadına YÖNELİK ŞİDDET ve Ev İçİ Şİddetİn Mücadeleye İlİşkİn. Sözleşmesi. İstanbul. Sözleşmesİ. Korkudan uzak Şİddetten uzak

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

Muratcan GÖKDEMİR İstanbul Ticaret Üniversitesi Hukuk Fakültesi Araştırma Görevlisi ULUSLARARASI CEZA MAHKEMESİ NDE SORUŞTURMA USULÜ

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ ANAYASA HUKUKU DERSİ ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM DERS PROGRAMI İÇERİĞİ

ULUSLARARASI KIBRIS ÜNİVERSİTESİ LİSANSÜSTÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM VE ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ HUKUK YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

ÇOCUK HAKLARI HAFTA 2

Terörle Mücadele Mevzuatı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX KISALTMALAR... XXI BİRİNCİ BÖLÜM YARGI HAKKI, ULUSLARARASI YETKİ VE TAHKİM

Türkiye de İnsan Hakları İdari Yapılanması

REKABET HUKUKUNDA TAZMİNAT TALEPLERİ

ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM

ECE GÖZTEPE İNSAN HAKLARININ KORUNMASINDA GEÇİCİ TEDBİR

Dr. Esra KATIMAN ULUSLARARASI HUKUK BİREYSEL BAŞVURU PROSEDÜRÜ İÇİNDE MAĞDUR STATÜSÜ

ÜYE DEVLET HÜKÜMETLERİ TEMSİLCİLERİ KONFERANSI. Brüksel, 25 Ekim 2004 CIG 87/1/04 EK 2 REV 1. Konu :

15. TÜRKİYE TEKSTİL İSİMLERİ VE ETİKETLEMEYE İLİŞKİN AB MEVZUATINA NE KADAR UYUMLU?

KİŞİSEL VERİLERİN KAYDEDİLMESİ SUÇU

FASIL 3 İŞ KURMA HAKKI VE HİZMET SUNUMU SERBESTİSİ

İÇİNDEKİLER EDİTÖR NOTU... İİİ YAZAR LİSTESİ... Xİ

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ 5 KISALTMALAR 21

Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED), projelerin çevre ve sağlık üzerindeki etkilerinin belirlenmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasını sağlayan ve

1. İnsan Hakları Kuramının Temel Kavramları. 2. İnsan Haklarının Düşünsel Kökenleri. 3. İnsan Haklarının Uygulamaya Geçişi: İlk Hukuksal Belgeler

REKABET HUKUKUNDA TAZMİNAT TALEPLERİ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. GEÇGEL ve ÇELİK/TÜRKİYE (Başvuru no. 8747/02 ve 34509/03) KARAR STRAZBURG.

ÖZGEÇMİŞ Azerbaycan Cumhuriyeti Anayasası nın Kurduğu Hükümet Rejimi (1998)

Dr. Serkan KIZILYEL TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN KISITLANMASINDA KAMU GÜVENLİĞİ ÖLÇÜTÜ

HUKUK. Soru Bankası İÇTİHAT

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ ANAYASA HUKUKU DERSİ ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM DERS PROGRAMI İÇERİĞİ DERS TARİHİ 1. DERS SAATİ 2.

CEZA MUHAKEMESİNDE KATILAN

Dr. Deniz Defne KIRLI AYDEMİR. Milletlerarası Usul Hukukunda İHTİYATİ TEDBİRLER

Yrd. Doç. Dr. Emre CAN İDARİ İŞLEMİN ŞEKİL UNSURU

Doç. Dr. SERDAR GÜLENER TÜRKİYE DE ANAYASA YARGISININ DEMOKRATİK MEŞRULUĞU

ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

ADLİ KOLLUK VE BİLİŞİM

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu

Cansu KOÇ BAŞAR ROMA STATÜSÜ BAĞLAMINDA İNSANLIĞA KARŞI SUÇLARDA DEVLET POLİTİKASI

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

Yorumluyorum. Ceza Hukuku Perspektifinden Güncel Olaylara Bakış

Şafak EVRAN TOPUZKANAMIŞ. Türk Hukukunda Anayasal Gelişmeler Işığında Vatandaşlık

DERSİMİZİN TEMEL KONUSU

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

Transkript:

89 TERÖRLE MÜCADELEDE ULUSAL VE ULUSLARARASI HUKUK İHLALLERİ: BİR ÖRNEK AB ÖZET ALADAĞ, Itır TÜRKİYE/ТУРЦИЯ 11 Eylül 2001 de Amerika Birleşik Devletleri nde yaşanan terörist saldılar hem ulusal hem de Avrupa bazında terörle savaş amacı ile yapılan kanunların sayısında büyük bir artışa yol açmıştır. Söz konusu suçun nevi şahsına münhasır doğası, devletler arasında polisiye ve hukukî iş birliğini zorunlu hâle getirmiştir. Bu bağlamda, Avrupa Birliği de kendi içinde hukukî ve adli tüm organlarını bazı hayati değerleri korumak üzere yeniden organize etmek durumunda kalmıştır. Burada temel amaç terörizmi önlemek, bastırmak ve en nihayetinde de ortadan kaldırmaktır. Bu amaçla AB de üye devletler hem kendi müstakil hukuk sistemlerinde hem de Birlik genelinde özellikle sorgulama süreci ve dava usullerine ilişkin önemli değişiklere gitmişlerdir. Bunlardan en önemli ve çarpıcı olanı Avrupa Tevkif Müzekkeresi dir. Ancak teröre karşı açılan bu ilahî savaşta iki büyük risk mevcuttur. Birincisi; AB genelinde daha güvenli görünen ancak, öte yandan sınırları belirsiz yeni bir ceza hukuku sistemi doğmaktadır. İkincisi ise, soruşturma ve dava süreçlerinde, yeni yapılan kanunlarla beraber, pek çok noktada insan hakları gözle görülür bir biçimde ihlal edilmektedir. Avrupa nın terörle haklı savaşı, O nu kendi değerleri ile çelişir hâle getirmiştir. Anahtar Kelimeler: AB, Avrupa Tevkif Müzekkeresi, terörle mücadele, Uluslararası Hukuk, AB Hukuku. ABSTRACT National and International Human Rights Infringement in Fight Against Terrorizm: Sample of EU The terrorist attacks suffered by the United States of America on 11 September 2001 have caused a considerable increase in legislation at national and European level with the same objective: fight against terrorism. The special nature of this crime makes judicial cooperation among states indispensable. In this context, both kinds of instruments are contemplated in order to provide the necessary measures especially addressed to perevent and repress terrorism: they give place to substantial and procedural rules, such as European Arrest Warrant in the territory of the European Union. But in this claimed fight against terrorism there are also two important risks, namely the creation of a kind of

90 Security Criminal Law from a material point of view and the arguable breach of human rights infringed by some of those procedural measures. Key Words: EU, European Arrest Warrant, Fight against terror, International Law, European Law. GİRİŞ Uluslararası terörizmde milat olan 11 Eylül 2001 den sonra tüm AB genelinde terörle mücadele politikaları daha dikkatle ve özenle hazırlanır olmuştur. Bu politikalar birkaç önemli temel üzerine oturmuştur: kanun uygulayıcı kurumlar, haber-alma teşkilatları ve yargı arasındaki uluslararası iş birliği ağının güçlendirilmesi, zaman zaman belirli konularda tedbir almak ve hükûmetlerin elini güçlendirmek amacıyla konulan olağanüstü kanunların geçici sıfattan kalıcı temele alınması. Bu sonuncusu özellikle önemlidir. Zira temel ve medeni hak ve özgürlüklerin garanti altına alınması ve korunması ilkesinin terörle mücadelede etkin yöntemler izleme isteğiyle çoğu zaman bağdaşmayacağı varsayımından yola çıkılırsa, bu olağanüstü kanunların geçiciden kalıcı hâle getirilmesinin AB yi kendi içinde nasıl bir ikileme soktuğu rahatça anlaşılabilecektir. Öte yandan bu tür istisnai kanunların ve düzenlemelerin, geçici hâlde kalmak şartıyla, Avrupa halkının teröre karşı korunması açısından hayatî önem taşıdığı açıktır. AB nin gelecekteki genişleme planları ile de çelişen bu tür güvenlik politikaları, AB Anayasası ile yerleştirilmeye çalışılan yeni hükûmet modelini de Birliğin politik organlarından ve sivil toplumdan gelecek acımasız eleştirilerle iki arada bir derede bırakacağa benzemektedir. Bu çalışmada amaç; terörle mücadelenin meşru sınırları hakkındaki tartışmanın AB üyesi devletler ve AB seviyesinde bir değerlendirmesini yapmaktır. AB nin kendi içindeki hesaplaşması terörle mücadele- insan hakları ihlalleri- hukuka saygı çerçevesinde konuşlanmıştır ve bu konudaki en önemli tartışmalar birliğin yasama organı olan Avrupa Parlamentosu nda yaşanmaktadır. Bu tip tartışmaların özellikle en yoğun yaşandığı 2001-2003 seneleri arasında Parlamento da olağanüstülük (istisnaîlik) tezini savunanlarla onların karşıtları arasındaki karşılıklı eleştiriler birliğin kendi arasındaki görüş ayrılıklarını yansıtması açısından önemlidir. İşte tam da bu noktada, bu çalışmada, söz konusu tezin savunulan ve eleştirilen yanları aydınlatılmaya çalışılmıştır. Bu anlamda Avrupa Parlamentosu nda özellikle terörle savaş konusunda Eylül 2001 ile Haziran 2003 arasında toplanan yedi oturum önemlidir. Bu toplantılar sırasıyla 5 Eylül 2001, 19 Eylül 2001, 28 Kasım 2001, 6 Şubat 2002, 9 Nisan 2002, 23 Ekim 2002, 12 Mart 2003 ve bu yedi oturuma ek olarak incelenmesi gereken 12 Eylül 2001 tarihli olağanüstü oturumdur (http://www.europarl.europa.eu/registre/recherche/resultatsabreges. cfm). 11 Eylül 2001 saldırılarının AB terörle mücadele politikalarına etkisi 3 Aralık 1998 tarihli Europol ün terör suçlarıyla görevli kılındığı karardan ayrı düşünüldüğü zaman tam olarak anlaşılamayacaktır. Bu kararla beraber AB nin

terörle mücadele politikası tam olarak politik bir çerçeveye çekilmiştir. Zira aşağıda da değinileceği gibi karar alma organları terörle mücadele ile ilgili kararları AB nin genişlemesine ilişkin politikalara uyarlamaya ve entegre etmeye çalışmışlar ve çalışmaktadırlar. Bu noktada AB nin kendi içindeki uygulamaları ya da olayı algılayışları da bir bütünlük içermemektedir. Tüm Birlik organları şüphesiz kesin bir dille terörü kınamıştır. Ancak ortak bir terörle mücadele politikasının tanımı yapılamadığı gibi en azından teröre karşı savaşta her bir organın kendi rolünün açıkça belirlenmesi ve bu sayede ortak bir gündeme entegre olunmasında da pek başarı gösterildiği söylenemez. I. Avrupa Parlamentosu nda Terörle Mücadeleye Bakış A. 11 Eylül Öncesi AB nin Terörle Mücadelesi Pek çok AB ülkesinde meydana gelen ısrarlı ve öngörülemeyen terör saldırıları (İspanya, Fransa ve Yunanistan gibi), İtalya da terörün yeniden dirilişi ve yuvalanması ile uluslararası arenada evrim değiştirerek yayılması AB birimlerini bu konu hakkında alınacak önlemler ve izlenecek yol hakkında çeşitli raporlar hazırlamaya teşvik etmiştir. Örneğin, Vatandaşların Hak ve Özgürlükleri, Adalet ve Birlik ile İlişkiler Komitesi nin hazırladığı raporda terörle savaşın aslında özgürlük, güvenlik ve adalete dayalı bir kamusal alan yaratmanın teşviki olduğunun belirtilmesi oldukça ilginçtir. Söz konusu rapor (A5-0273/2001) Avrupalı parlamenterlere 5 Eylül 2001 tarihli oturumda sunulmuştur. Rapor, suçluların iadesi anlaşmalarını ilga ederek bunun yerine Birlik genelinde ortak hukuk kuralları ve cezalar öngörmekte ve böylelikle cezaî yargılamaların karşılıklı tanınmasını ve Avrupa da terörle mücadele adına bir arama ve tevkif müzekkeresinin kurulmasını tavsiye etmekteydi (http://www. europarl.europa.eu/registre/recherche/resultatsabreges.cfm). Raportörünün ismi ile Watson Raporu olarak da anılan söz konusu belge, Avrupalı parlamenterler arasında pek çok tepkiye yol açmıştır. Bu rapor ve buna getirilen eleştiriler aslında 11 Eylül ün hemen öncesinde terörizmle savaş adına konulmak istenen acil durum kuralları na bakış açısını yansıtması açısından önemlidir. Zira bu bakış açısı, hemen birkaç gün sonra, 11 Eylül den sonra konmak istenen kurallara verilen tepkilerle karşılaştırılabilir ve böylelikle AB içinde hukuk kurallarının esnekliği hakkında yorum yapılabilir. 11 Eylül öncesi terörizmle savaş için alınacak önlemler tartışmasındaki en ilginç nokta bazı Avrupalı parlamenterlerin bu tip önlemlerin üye devletlerde bu ülke vatandaşları için temel hak ve özgürlüklerin ihlali anlamına geleceğini ısrarla öne sürmesine rağmen çoğunluk tarafından bu tartışmanın yapay ve önemsiz bulunmasıdır. Bu noktada şunu belirtmek gerekir ki 11 Eylül öncesi Avrupa Parlamentosu nda terörizme karşı önlemler hakkındaki tartışmalar iki odakta toplanmıştı. Bunlardan ilki uygulanacak terörle mücadele politikasının herhangi bir temel hak ya da özgürlük ihlaline yol açmayacağı iddiası, ikincisi ise böyle bir politika uygulamaya konursa gelecekte olası insan hakları ihlalleri olacağı uyarısı. Bu iki görüşü ele almadan önce belirtmek gerekir ki; 91

92 Avrupa Parlamentosu nun hiçbir vekili söz konusu olağanüstü kurallar silsilesinin gerekliliğine itiraz etmemiştir. 1. Uygulanacak Terörle Mücadele Politikasının Herhangi Bir Temel Hak ya da Özgürlük İhlaline Yol Açmayacağı İddiası Bizzat raportör Watson ile Avrupa Halk Partisi ve Avrupalı Demokratlar Grubu (Group of European People s Party and European Democrats- EPP&ED) tarafından benimsenen bu görüşe göre istisnai kurallar sadece terörle mücadele açısından değil, insan haklarına da herhangi bir zararları dokunmayacağı için ivedilikle kabul edilmeli ve uygulamaya konulmalıdır. Parlamentoda çoğunluğu oluşturan bu görüş taraftarlarına göre yeni terörle mücadele politikası dünya üzerinde bugüne kadar örneği görülmüş herhangi bir yanlış uyarlamasından tamamen ayrı tutularak ve AB nin bir uygulaması olacağı unutulmayarak değerlendirilmelidir. Konu hakkında oldukça iyimser bir rapor veren Watson ın da belirttiği gibi teklifin hazırlanması ve temel haklar ile özgürlüklerin korunması arasında herhangi bir çelişki yoktur; olası bir uygulama herhangi bir hukuk kuralını ihlal etmeyeceği gibi hukuk kurallarını daha da güçlendirecektir. Öte yandan, EPP-ED Grubu tarafından da genel olarak benimsenen yeni terörle mücadele politikası, bu gruba üye parlamenterlerin çoğunluğunca hararetle savunulmuştur. Öyle ki onlara göre terörle mücadele özgürlük için mücadele, insan haklarına ve hukuk kurallarına saygı ile aynı anlamı taşımaktaydı. Yeni kuralların uygulamaya konulmasının Avrupa nın yapısı için esas niteliğinde olan ve terörizm tehdidi ile sınırlanmış temel özgürlüklerin teminat altına alınabilmesi için adalete daha çok araç sağlayacağı savunulmaktaydı. 2. Gelecekte Olası İnsan Hakları İhlallerine Karşı Uyarılar İlginçtir ki Avrupa Parlamentosu nda yeni terörle mücadele politikasına yöneltilen eleştiriler azınlıkta kalmıştır. Sol partilere mensup parlamenterlerden yalnızca ikisi yeni politikaya şüpheci yaklaşmış ve sözde terörist tehdidin yinelemesinin güvenlikçi politikaların daha rahat benimsenmesi için bir kılıf olduğu ve aslında terörle savaş ile herhangi bir alakâsı bulunmadığı suçlamalarını yapmışlardır. Onlara göre terörizm dünya genelinde devletler tarafından temel hakların ihlalini meşrulaştırmak için bir özür olarak kullanılmaktaydı. Yunan bir sosyalist milletvekilinin de dikkat çektiği gibi Avrupa Temel Haklar Beyannamesi herhangi bir yeni girişim için referans noktası olmalı ve ister ulusal ister AB hukuku seviyesinde olsun, hukuk kuralları ile demokratik prensiplerle bağdaşmayan hiçbir uygulama için terörist grupların eylemleri, hiçbir durumda, mazeret oluşturmamalıydı. B. 11 Eylül Sonrası Tartışmalar Beklendiği üzere 11 Eylül 2001 miladı, Avrupa Parlamentosu nda terörle mücadele üzerine süre giden tartışmalar için bir dönüm noktası olmuştur.

Parlamento, adı geçen konuda acil durum kurallarının yürürlüğe konulmasını meşrulaştıran pek çok konuşmaya tanık oldu. Elbette hâlen bu tür tedbirleri fazlasıyla aşırı bulanlar da vardı. Bununla beraber saldırılara duyulan öfke ve şok etkisi öyle büyüktü ki 11 Eylül 2001 den sonraki ilk iki oturumda, Birlik genelinde devletlerarası iş birliğinin güçlendirilmesi ve bu sayede bilgi toplama ve bunu kullanma süreçlerinin sağlamlaştırılması ile yargı sistemlerinin ve yasal düzenlerin harmonize edilmesine duyulan istek ve ihtiyaç açısından geniş bir uzlaşma sağlanmıştır. 11 Eylülün yarattığı etki öylesine büyüktü ki söz konusu iki oturumda teröre karşı acil durum kuralları önerisinin karşısına hiçbir somut teklif getirilmemiştir. Ancak yine de bu denli sert önlemlerin (acil durum kurallarının) alınması isteği marjinal kalmış ve kabul görmemiştir. II. AB de Devletler Bazında ve AB Anayasası ile Yapılmak İstenen Hukukî Düzenlemeler A. Ortak Hukukî Düzenlemelere Duyulan İhtiyaç Terörle savaşta kurallar gün geçtikçe sertleşiyor. Her defasında kanunlar bir kere daha bükülüyor ve yeni duruma uydurulmaya çalışılıyor. Dolayısıyla teröre karşı savaşta benimsenen düzenlemeler çoğu zaman oldukça ileri gidiyor. Dünyada uluslararası hukuka uygun yaşayan her devlet için hayatî öneme sahip terörle mücadelenin kutsallığı tartışılmaz olsa da, bu savaş ta kullanılan araçlar, çoğu kez (hukukî de olsalar), amaçla orantısız (onu aşan) bir görünüme bürünüyorlar. Yasa dışı olanı yok etmeyi amaçlarken hukuka saygıyı yitirmek hiçbir devletin istemediği bir sonuç. Bu noktada yürürlüğe konan nispetsiz ve aşırı kanunlar ve uygulamalar, devletleri bir anda haklı konumlarından alıp haksızlığa doğru sürükleyebilir. Daha önce de belirtildiği gibi bu çalışmanın amacı terörü önlemek ve kontrol altında tutmak için hazırlanan bazı ulusal, uluslararası ve ulus- ötesi kanun ve düzenlemeleri incelemektir. Terörle mücadelede devletlerin düzenlemeleri sadece esasa ilişkin (ceza yasası gibi) değildir; usule ilişkin düzenlemeler de (ceza usul yasası gibi) oldukça fazladır. Ayrıca kişilerin temel hak ve hürriyetleri ile vatandaşlık haklarına saldırı özelliklerinden dolayı usule ilişkin kanunî düzenlemelere getirilen eleştiriler, esasa yöneltilenlerden çok daha fazladır. Ayrıca bu tip düzenlemeler, terörle mücadeleyi aşırı uçlara çekerek sürekli paranoya politikasına çevirme riski ile sıklıkla yabancıları hedef almaktadır (Guild, 2004: 218). Yukarıda anılan türdeki yasal düzenlemelerin en önemli örnekleri ABD Vatanseverlik Kanunu (Chang, 2002), Birleşik Krallık Anti- Terörizm, Suç ve Güvenlik Kanunu 2001 ve İspanya da terörle mücadele konulu pek çok kanundur. Tüm bu düzenlemelerin ortak noktası terörle fiilen karşılaşmış ve o acı deneyimi yaşamış ülkelerin bu konuda hemen somut bir girişimde bulunma eğilimlerinin açık birer örneği olmalarıdır. Öte yandan Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri ve Amerikan halkı ile terörü kökünden söküp atmak gayesiyle yürütülen uluslararası kampanyada tam bir dayanışma örneği göstermiştir (http://europa.eu.int/com/justice_home 93

94 /news/terrorism/index_en.html). Sadece bununla kalmayıp terörle mücadele ile ilgili pek çok kanun çıkararak AB, kendisi de bu savaşla doğrudan alakâdar hâle gelmiştir. Terörü önlemek ve kontrol altına almaya yönelik söz konusu Avrupa Yasaları (yazar bu çalışmada Avrupa Yasaları derken her seferinde terörle mücadele amacıyla AB genelinde yapılmış hukuki düzenlemelerden söz etmektedir.) nevi şahsına münhasırlık açısından diğer genel düzenlemelerden ayrı bir önem taşımaktadır. Terörle mücadelenin her aşamasına ayrı ayrı kurallar koymaya çalışan Avrupa Yasaları ister esasa ilişkin ya da cezaî olsun, isterse de usule ilişkin olsun oldukça ayrıntılı çalışmaların ürünleridir. Tüm bunların arasında usule ilişkin olan Avrupa Tevkif Müzekkeresi hiç şüphesiz ki AB nin göz bebeğidir (Alegre&Leaf, 2004: 200). Yukarıda belirtilen şartlar ve çerçevede şu unutulmamalıdır ki Avrupa Yasaları nın tamamına yakını, suçla ilgili ve cezai konularda iş birliği hedef alınarak benimsenmiştir. Üye devletler arasında hukukî iş birliği, coğrafi sınırlara dikkat etmeyen ve devletler arasında negatif ya da pozitif herhangi bir ayrım gözetmeyen terör suçunun doğasından ve karakteristik özelliklerinden zorunlu olarak doğmuştur. Böylelikle bu iş birliği sayesinde coğrafi olmayan sınırlar, diğer bir deyişle üye devletlerin hükûmetlerinin yetki alanları ile çizili olan sınırlar da değişmiş olmaktadır. Buradan çıkan başka bir sonuç zaten AB nin sui generis yapısı dolayısı ile tartışmalı olan Avrupa içi sınırlar kavramını biraz daha belirsiz hâle getirmiştir. Hükûmetlerin suçla mücadelede yetki alanlarını diğer devletlere açmalarını (sadece belirli koşullarda ve sadece belirli şekillerde) öngören hukukî yapılanmalara örnek olarak AB ile ABD arasındaki suçluların iadesi anlaşması ile suçla ilgili konularda karşılıklı yasal yardım hakkındaki 6 Haziran 2003 tarihli Konsey kararını örnek gösterebiliriz. Uluslararası düzeyde ise 15 Kasım 2000 tarihli Birleşmiş Milletler Sınır Aşan Örgütlü Suçlarla Mücadele Sözleşmesi, alanında iyi bir örnek olarak anılabilir. BM Sözleşmesi diğer örneklerden farklı olarak, suçluların iadesi ve karşılıklı yasala yardımın yanı sıra cezaî ve usule ilişkin konularda da iş birliği ve ortak düzenlemeler öngörmektedir (Stuntz, 2002: 111). Son olarak ulus-üstü bir örnek olarak beklemedeki Avrupa Anayasası nda da terörle mücadelede iş birliğini öngören pasajlar dikkat çekmektedir. Avrupa Anayasası, AB genelinde esasa ve usule ilişkin tüm vasıtaların suçla mücadelede adlî iş birliğini sağlayacak şekilde tekrar revize edilmesini öngörmektedir. Avrupa Anayasası nın önerdiği bu değişikliklerin/yeniliklerin Birlik vatandaşlarına ve elbette ki yabancılara temel hak ve özgürlükler ve medeni ve siyasal haklar bakımından ne gibi yansımaları olacağı oldukça önemli ve üzerinde ısrarla durulması gereken bir konudur. Ancak sayılan tüm bu hakların garantisi verilebildiği zaman farklı üye devletler arasında adil bir hukukî iş birliğinden bahsedilebilecektir. B. Ortak Yargı Erki ve AB Anayasası Burada teröre karşı mücadelede ulusal ve Avrupa Birliği hukuku düzenlemelerine dair kısa bir özet vermek ve tüm bu düzenlemelerin nasıl daha

etkin bir hâle getirilebileceğini bazı somut önerilerle tartışmak gerekmektedir. Terör saldırılarının sınırları aşan özelliğinden ötürü, bu çerçevede AB ye üye devletler arasındaki adlî iş birliğinin, esasa ve usule ilişkin araçlarının ortaklaşa kullanımının ayrıntılı düzenlenmesi özellikle önemlidir. Aslında 11 Eylül saldırılarından önce de bu tip iş birliği örnekleri hızla artmakta idi. Örneğin adli iş birliğini mümkün kılmak adına teknik araçların tedarik edilmesine ilişkin geçmişte birtakım düzenlemeler mevcuttur. Bunlardan biri 1996 da hayata geçirilen uzman sivil memurların birbirleriyle sürekli irtibat hâlinde olması (Joint Action of 22 April 1996 ) ve diğeri ise 1998 de benimsenen ve Eurojust ile koordineli çalışan Avrupa Adalet Ağı (Joint Action of 29 June 1998 ) dır. Aynı zamanda AB organlarının Birlik genelinde, en azından bazı özel suçlarla ilgili olarak, ortak bir Corpus Juris geliştirilmesi yönünde önerileri de mevcuttur. Öte yandan (kamu hukukuna dair) ortak yargısal bir otorite geliştirilmesine ilişkin bir adım olarak AB Anayasası da Avrupa Birliği Kamu Savcılığı Ofisi nin kurulmasını önermektedir. Olası bu kurumun sınırları (AB içinde, üye devletlerin birbirleriyle olan sınırlarını) aşan, terörizmde olduğu gibi ciddi suçlarla savaşma amacını taşıması öngörülmektedir (Madde III-175. 1). Beklemedeki AB Anayasası nda da adlî iş birliğinden özellikle ısrarla söz edilmesi AB için oldukça ciddi bir adım olarak değerlendirilmelidir. Zira böyle ulus-üstü ve sui generis bir anayasanın bu konulardaki düzenlemeleri taraf ülkelerin ulusal kanunları için de yol gösterici olacaktır. Anayasa nın karşılıklı yargılama süreçlerinin ve yargı kararlarının tanınmasını ele alan III- 175. maddesi usule ilişkin iki noktayı öngörmektedir. Bunlardan ilki ceza hukukunda kanıt ın mutlak önemi göz önüne alınarak ve bu önem dolayısıyla üye devletler arasında karşılıklı kanıt kabul edilebilmesini serbest bırakan kuralların tesis edilebilmesidir (Jimeno- Bulnes, 2004: 233). İkincisi ise yine en alt düzeyde dâhi özel kişilerin ve suç mağdurlarının (kurbanların) haklarının korunmasın ilişkin kurallar manzumesinin düzenlenmesidir. Özellikle ikinci konuda anayasa hazırlayıcı terörle (ve diğer ciddi suçlarla) mücadelede dengeli ve kontrollü olunmasına işaret etmektedir. Zira terör odaklarını yok etmeyi hedefleyen ölçüsüz operasyonlar, amaçlananın tam tersine masum kişileri hem maddi hem de manevi zarara uğratmakta ve adalet terazisinin her iki tarafında yer alanlarca da mağdur edilen kurban, pek çok açılardan ciddi hak ihlallerine maruz kalmaktadır. Öte yandan, suçluların da temel hakları mevcuttur. Bu anlamda, terörle mücadelede dengeli ve kontrollü olunması adına, cezaî prosedürde usule ilişkin birtakım garantiler getirmek için standardize edici düzenlemeler mevcuttur. Komisyon, AB de cezaî yargılamada sanık ve davalılar için usul teminatları nı içeren Yeşil Bildiri yi (Green Paper) 19 Şubat 2003 te benimsemiştir. Bildiri de, yasal yardım ve temsil hakkı ile zanlının hakkındaki suçlamaları ve yasal prosedürü tam olarak anlayabilmesi için (eğer kendi ülkesinden başka bir AB ülkesinde yargılanıyorsa) ehil ve tam yetkili mütercim tercüman hakkı gibi 95

96 aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi nin 6. maddesinde de düzenlenen birtakım haklar öncelikli olarak teminat altına alınmaktadır. AB Anayasası da yürürlüğe girdiği zaman (eğer girerse) bu tür hakların hem AİHS nin 6. maddesi hem de AB Temel Haklar Beyannamesi uyarınca orada konu edinilmesi ve güvence altına alınması hiç şüphesiz terörle mücadelede sert önlemler alan ancak insan hakları konusunda da asla taviz vermez bir görüntü çizen AB nin kendisi ile çelişmemesi açısından önemlidir. Daha önce de belirtildiği gibi suçlunun da en azından temel haklarının korunması gerektiği tartışma kabul etmez bir gerçektir. Bu açıdan AB Anayasası nda tarafsız hâkim hakkı, suçlu olduğu ispat edilene kadar masum sayılma hakkı ve non bis in idem (aynı suçtan sadece bir kez yargılanma) hakkı gibi hakların düzenlenmesi insan hakları açısından sevindirici gelişmelerdir. Yukarıda anılan ve bir suçlunun aynı suçtan dolayı iki kez yargılanmaması anlamına gelen non bis in idem ilkesi, Avrupa Toplulukları Adalet Divanı nda görülen bir davada bu ilke doğrultusunda 11 Şubat 2003 tarihinde karar verilmesi ile, Avrupa Toplulukları tarafından tanınmış ve uygulamaya alınmıştır. Bu ilkenin tanınması (kabulü) aynı zamanda Schengen müktesebatının (Schengen Acquis) da hukukî temelini oluşturmaktadır. Hatırlanacağı gibi Komisyon un Konsey e bir Mektup olarak gönderdiği ve 26 Temmuz 2000 tarihinde Avrupa Parlamentosu nda kabul edilen yasal uyum programına göre yargı kararlarının karşılıklı olarak tanınması ilkesinin yürütülebilmesi için gerekli kanun, tüzük ve yönetmeliklerin bir an önce çıkarılması ön görülmekteydi. Mektup ta, Komisyon tarafından, non bis in idem ilkesinin benimsenmesi de res judicata (kesin sonuç-nihaî hüküm) prensibinin doğal bir sonucu olarak anılmıştır. SONUÇ Bugün, çalışmanın ilk bölümünde değinilen, acil durum kuralları tezi hâlen AB içinde kabul görmekte ve uygulamaya konulması zaman zaman çeşitli taraflarca istenmektedir. Öte yandan AB de, AB yi teröre neyin ya da nelerin daha açık hâle getirdiğine dair tartışmalar ise gün geçtikçe artmaktadır. Bu noktada iki unsur öne çıkmaktadır; göç ve göçmenler ile serbest dolaşım. Bunlara tehdidin büyümesinin nedeni olarak gösterilen AB nin yasal yapısının zayıflığı da eklenmektedir. Göçmenler mevzuu geçmişte olduğu gibi bugün de I. Kuşak AB üyeleri tarafından tartışılmakta ve göçmenler hedef gösterilmektedir. Özellikle Fransız toplumunda göçmenlere ve göçe karşı genel bakış hukuken en yüksek gelişmişlik noktasındaki ülkelerini hukukun sınırında yaşayan kimselere açtıkları şeklindedir. Diğer taraftan, tutucu Avrupalıların suç oranını arttırdığını iddia ettiği bir başka konu ise AB nin genişlemesidir. Bu yöndeki eleştirilere göre AB gereksiz yere bu denli büyümüştür. Sınırlar kontrol edilememekte, bu da tehdidi arttırmaktadır. Genişleme bir kez daha düşünülmeli, hedeflenen bir sonraki

genişleme sadece ekonomik ve kültürel ortaklık ile revize edilmelidir. Böyle bir politika değişikliğinin bir uzantısı olarak Schengen Sistemi tekrar ele alınmalı ve tüm Avrupa genelinde daha etkin sınır kontrolleri yapılmalıdır. Tüm bunlara ek olarak serbest dolaşım hakkının askıya alınması düşünülmesi önerilmektedir. Terörle mücadeleyi sağlamlaştırmak ve suçu kontrol altına almak amacı güden tün bu önerilerin öfkeyi yabancılara yönelttiği oldukça açıktır. Terör ve terörist her ülkeden çıkabileceği hâlde, sanki tüm yabancılar AB den sınır dışı edilirse sorun kökünden halledilecekmiş gibi bir hava estirilmektedir. Kendisini adaletin beşiği ve insan haklarının savunucusu ilan etmiş Avrupa Birliği için bu tablo şüphesiz utanç vericidir. Terörün asıl ilacı adlî iş birliği ve kolluk kuvvetlerinin koordineli çalışmasında aranmalıdır. AB, beklemedeki Anayasası da dâhil olmak üzere, ancak ortak bir hukukî sistem oturtabilirse bu tip ciddi suçlarla mücadeleyi gerçekten kazanabilir. KAYNAKÇA Alegre, S.&Leaf, M, (2004), Mutual Recognition in European Judicial Cooperation; a Step too Far too Soon. Case Study-the European Arrest Warrant, European Law Journal, 10(2), 200-212. Chang, N, (2002), The USA Patriot Act: What s So Patriotic About Trampling on the Bll of Rights?. http://www.sevenstories.com. Guild, E., (2004), Crime and the EU s Constitutional Future in an Area of Freedom Security and Justice, European Law Journal, 10(2), 214-225. Jimeno-Bulnes, M., (2004), After September 11 th : the Fight Against Terrorism in Natonal and European Law. Substantive and Procedural Rules: Some Examples, European Law Journal, 10(2), 235-253. Joint Action of 22 April 1996, OJ L 195, 27 April 1996, at 1. Joint Action of 29 June 1998, OJ L 191, 7 July 1998, at 4. Stuntz, W. J., (2002), Local Policing After the Terror, The Yale Law Journal, 111(8), 2135-2160. WEB http://www.europarl. europa. eu/registre/recherche/resultatsabreges.cfm. http://www.europarl.europa.eu/registre/recherche/resultatsabreges.cfm. http://europa.eu.int/com/justice_home/news/terrorism/index_en.html. http://www.epic.org/privacy/terrorism/hr3162.html. 97

98