ÇOCUKLA PSİKOLOJİK DANIŞMAYA İLK ADIM Fulya ALPAN* ÖZET Günümüzün değiģen koģulları çocukların psikolojik ve sosyal geliģimini olumlu ya da olumsuz yönde değiģim ve geliģimine katkı sağlamaktadır. Çok çeģitli oyuncaklar, televizyon, internet, ailelerin çocuk geliģimine iliģkin edindikleri bilgiler, değiģen sosyal iliģkiler bu koģullara örnek olarak verilebilir. Çocuklar bu kadar çok uyaran ve kolay ulaģılabilir bilginin içinde zaman zaman istenmedik davranıģ örüntüleri geliģtirebilmektedir. Böyle durumlarda aileler uzman kiģilere baģvurmaktadırlar. Uzmanların çocukla psikolojik danıģmada dikkat etmeleri gereken, çocuğun bakıģ açısına sahip olabilme, terapötik becerilen etkin kullanımı, beden dili ve göz temasına dikkat etme, danıģma ortamlarının hazırlanması, çocuğun duygusal, sosyal, biliģsel, fiziksel geliģimlerinin iyi bilinmesi ve çocuğun aile ve yakın çevresi ile kurulacak iletiģimdir. Anahtar kelimeler: Çocuk, psikolojik danıģma FIRST STEP TO COUNSELİNG WİTH CHILDREN ABSTRACT Today's changing conditions, the psychological and social development of children in a positive or negative direction of change and contribute to the development. Wide variety of toys, television, internet, and their knowledge about child development for families, changing social relations that can be given as examples of conditions. Children can develop undesirable behavior patterns from time to time with so much stimulus and information within easy reach is. In such situations, families are referred to counselors. Expert children psychological counseling have to be careful that the child's point of view To have the therapeutic skills, the efficient use of body language and eye contact to watch, advisory environment, have knowledge about child's emotional, social, cognitive and physical development and communicate with the child's family and iner. Key words: Child, psychological counseling GİRİŞ Ġlkokul sınıf öğretmenlerine sınıflarında öğrenme, duygusal veya davranıģsal problemler gösteren öğrencilerin sayısını hesaplamalarını isteyin. Daha sonra bu öğretmenlere örneğin 30 öğrenci içinde kaç tanesinin gelecekte kanunla sorunları olabileceğini sorun. Bu sonuçları tüm ülkeden gelebilecek cevaplarla topladığımızda ciddi rakamlara ulaģabiliriz. Eğer daha etkili profesyoneller olunabilirse bu istatistikler değiģtirilebilir (Thompson ve Rudolph, 1992). *Psikolojik Danışman, Antalya Muratpaşa Rehberlik ve Araştırma Merkezi
Bir çocuğun aģağılık duygularıyla hayat tarzını kendi kendine baltalayıcı hale getirme durumu olabilir. Bir çocuk hasta veya uyumsuz olmaktan daha ziyade bezgin olabilir. Bezgin çocuk geliģemediği gibi yaģamsal görevleri ile karģılaģabilmek için cesaretini de kaybedecektir. Kötümser öngörmeleri olan çocuk kendi gururunu korumak adına mazeretler üretecektir. Belki de tamamen kaçınacaktır. Güçlükler, hatalı algılamalar, öğrenmeler, değerler ve hedeflerden kaynaklanmaktadır. Artan aģağılık duyguları, az geliģmiģ sosyal ilgi ve aģırı derecede iģbirliğinden uzak insani üstünlük hedefleri çevreye uyum sağlayamamanın karakterize halidir. (Herring, Runion, 1994) Bunların sonucunda kendi ve çevresiyle sorun yaģayan ergenler, yanlıģ anne baba tutumlarına maruz kalan, sosyal uyum problemleri gösteren çocuklarla yapılan sağaltım çalıģmalarında, yetiģkinlerde izlenen yollardan farklı yöntem ve teknikler içermektedir. Çocuklarla psikolojik danıģmanın kuralları yetiģkin danıģması ile aynı olsa da, danıģmanın dünyayı bir çocuğun gözüyle görmeye ihtiyacı vardır (Thompson ve Rudolph, 1992). Kendisiyle ana babası arasında bir ayrım yapmak için uğraģan bir ergende güven meselesi biraz daha karıģık olsa yetiģkinlerle kurulan iletiģim biçimi ergen için de uygulanabilir. Ancak daha küçük çocuklarda iletiģim konusu daha değiģiktir. Bu tür danıģanlarda en önemli mesele, bir yabancıya güvenip güvenmeme sorunudur. Thompson ve Rudolph(2000) gözlemlerini Ģu Ģekilde ifade etmektedir (Hackney ve Cormier, 2008): Çocuklar kendileriyle psikolojik danışman arasındaki uzaklığı kontrol edebildiğinde, psikolojik danışma süreci daha iyi işler. Yetişkinler çocuklarla konuşma konusunda genellikle fazla etkindirler. Çocuklar gözleri kendi gözleri ile aynı hizada olan kişilerle konuşmayı tercih ederler; bu nedenle göz göze temasa olanak tanıyacak şekilde bir oturma düzeni oluşturulmasına özen gösterilmelidir. Danışma odasında kalın bir halı, rahat koltuklar, yer minderleri ve iletişimi kolaylaştıracak kuklalar, oyuncak bebek evleri ve diğer oyuncaklar bulunması tavsiye edilmektedir. Dikkate alınması gereken baģka geliģimsel konular da bulunmaktadır. BiliĢsel geliģimleri iliģki kurma Ģekillerini etkileyecektir. ĠletiĢim kurma becerilerinin ne düzeyde olduğu, alıcı dil yaģları, sözel ifade becerileri, anlatılanı anlama ve yordama becerileri süreci etkileyen faktörlerdir. Küçük çocuklar yetiģkinlerin iletiģimine özgü ayrıntıların çoğunu henüz öğrenmemiģtir. Ancak ayrıntılara daha az önem veren bir düzeyde dahi, küçük çocuklar yetiģkin dünyasının sözcük dağarcığından yoksundurlar. YetiĢkinin davranıģlarının ve iletiģimde kullandığı dili çocuğa hitap eder Ģekilde kullanması oldukça önemlidir.
Bir diğer önemli konu da fiziksel alandır. YetiĢkinler, küçük çocukların gözünde birer dev gibi görünmektedir. DıĢ görünümleri çocuğun güçsüzlüğünün ve savunmasızlığının bir hatırlatıcısıdır. ĠletiĢim kurarken aynı hizada olmama, terapistin masanın arkasında olması, beden dilinin tehditkar olması çocuğun terapisti algılayıģ biçimine etki edecektir. Son olarak, çocukların dikkat süresinin yetiģkinlerden daha kısa olduğunu unutmamak gerekir. Bunun iki sonucu vardır. Birincisi, çocuklar bir konuya bir oturum boyunca bağlı kalamaz, birkaç kere eski konulara geri dönebilirler. Ġkincisi, dikkat süresinin kısalığından dolayı psikolojik danıģma oturumu bir yetiģkininki veya bir ergeninki kadar uzun olmayacaktır. DanıĢma oturumları 20 dakika ile sınırlandırılması gerekmektedir. Oyun terapisinde oturum biraz daha uzun olabilir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus oturumların danıģmadan çok oyunlara dönüģmemesi olmalıdır. Bu endiģelerin ötesinde, küçük çocuklarla ilk iletiģimin kurulması kaynaģması ve iletiģim kurulabilmesi için anlayıģ, kabul, çocuğa yönelik sevgi ve ilgi ve samimiyet gerekir. Samimiyet bu noktada özellikle önemlidir. Küçük çocuklar sizin samimi olmadığınızı veya onları ciddiye almadığınızı hissederlerse size güven duymaları için gereken temel yıkılır ve kaynaģma gerçekleģmez (Hackney, Cormier, 2008). YetiĢkinin çocuğun yaģ ve algılama düzeyine uygun olmayan konuģma biçimi (fazla bebeksi veya fazla yetiģkin), ses tonu, tehditkar beden duruģu, göz teması kurmama, mimiklerini etkili kullanama ve sorgulayıcı yaklaģım çocuğun savunmaya girmesine ilk karģılaģmada kurulması gereken güven ve samimiyeti olumsuz etkileyecektir. ÇOCUKLA PSĠKOLOJĠK DANIġMADA TERAPÖTĠK BECERĠLERĠN KULLANILMASI Küçük çocuklarla yapılan psikolojik danıģmada danıģanın iletiģim becerilerini etkin kullanabilmesi baģlangıçtan sonlandırmaya kadar sürece önemli etkisi olan bir faktördür. Ancak iletiģimin yanı sıra terapötik becerilerin etkin kullanımı da oldukça önemlidir. Küçük çocuk ve çoğunlukla ergenler, psikolojik danıģmana yetiģkinlerde olduğu gibi kendi rızasıyla veya ihtiyacı ile baģvurmamaktadır. Ailenin ihtiyaç duyması ve eğitim öğretim içerisinde öğretmeni/öğretmenleri veya iletiģimde bulunduğu diğer bireyler tarafından yönlendirilmektedirler. Çoğunlukla, kendilerinin dıģındaki kiģilerin uygun gördüğü konu ve amaçları çoğu zaman bilmeden, psikolojik danıģmanın karģısına geçen çocuk/ergen nasıl bir süreçle karģı karģıya olduğunu bilememektedir. Belirsizlik ve bilgisizlik kaygıya ve tedirginliğe neden olacaktır. Bu noktada etkili iletiģim becerileri oldukça önemlidir. Ancak terapötik becerilerin kullanılması için aynı zamanda etkili bir araçtır.
Ayrıca zaman zaman çocukla psikolojik danıģma sürecine devam kararı tek baģına çocuğu bırakılamamaktadır. Çocuk ne kendini terapiye gönderme, ne de terapiye devam edip etmeme sorumluluğuna sahiptir. Bu tarz önemli konularda her ne pahasına olursa olsun çocuğun seçim özgürlüğüne saygı için çocuğun tedaviyi reddetme kararına göz yumulmaz (Ören ve Ören, 2001). Bu durum çocuklarda dirence neden olabilmektedir. Gerek ne ile karģı karģıya olduğunu bilmeme gerekse danıģmada olması sağlanan bir çocuğa/ergene Yapılama nın iyi yapılması gerekmektedir. Yani danıģma süreci hakkında bilgilendirme, gerekli kuralları koyma oldukça önemlidir. Yakından İlgilenme terapötik becerisi ile çocuğa insan olduğu için saygı duyulduğu ve söylediklerinin önemli olduğu gösterilmiģ olur. Psikolojik danıģmanın kendisine karģı geliģmesi istenen güveni, hem kendi güven duyarak hem de danıģma ortamını güven ortamı haline getirerek üst düzey paylaģım olmasına da yardımcı olacaktır. Çocuklarla danıģma sürecinin dikkat sürelerinin kısa olmasından dolayı 20 dakika ile sınırlandırılması gerektiği göz önüne alındığında danıģanı tanıma, amaç belirleme gibi durumlarda soru sorma biçimi danıģma oturumlarını kolaylaģtıran veya zorlaģtıran bir etkiye sahiptir. DanıĢanı daha iyi tanımak, danıģanın kendisini daha iyi tanıması, farkındalığının artması, kendini daha iyi anlaması için açık uçlu soruların sorulması gerekmektedir. Konuşmaya açık davet becerisi, görüģmenin baģlaması ve sürdürülebilmesi için kolaylaģtırıcıdır. Açık uçlu sorularda çocuğun dikkati belli bir noktaya çekilebilir. Bu sayede çocuğun dikkati duygu ve düģün ve düģüncelerine odaklanabilir. Asgari düzeyde teşvik ile danıģandan daha ziyade çocuk konuģur. Asgari düzeyde konuģan danıģanın amacı hımm hımm gibi tepkilerle çocukların9 kendisini ifade etmelerine ve anlatmalarına destek olunmalıdır. Duyguların Yansıtılması ile İçeriğin yansıtılması becerileri ile çocuğun duygularını ve düģündüklerini anlamaya yardımcı tekniklerdir. Bu Ģekilde danıģan çocuğu anlamaya çalıģtığını iletmiģ olur. Aynı zamanda yanlıģ anlamalar varsa ortadan kalkmasına da yardımcı olur. Çocuğun kendisini anlayan, anladığını ifade edebilen danıģanla kuracağı iliģkide samimiyet, içtenlik ve güven kendiliğinden oluģacaktır. Kişiselleştirme becerisi ile empati kurama becerisi ile danıģan çocuğu anladığını göstermesinden öte, çocuğun yaģadığı sorunu, hissettiği duyguyu olay ve durumla iliģkilendirerek bir adım daha öteye geçmektedir. Burada çocuğun anlaģılmasından daha ziyade duygusunun somutlaģtırılması, çocuğun duruma ve duygusuna iliģkin farkındalık geliģtirmesine yardımcı olacaktır.
Özetleme becerisi ile danıģma sürecinde duyguların ve düģüncelerin yansıtılmasından daha uzun bir süreyi kapsar. Oturum boyunca danıģanın konuģtukları, sürece iliģkin kısa bir özet yapılır. Çocuğun dikkat süresinin kısa olduğu göz önüne alındığında, bu terapötik beceri çocuğun sürece dikkatini yönlendirebilmesini, kendi gözünden kaçan bir durum varsa bunları tekrar görmesine yardımcı olur. Oturum baģında, oturum sonunda ve bir konudan baģka konuya geçerken kullanılan bu beceri, çocuğun danıģma oturumlarını değerlendirmesine de yardımcı olacaktır. Bağlama becerisi ile psikolojik danıģman, çocuğun daha önce anlattıkları ile o oturumda paylaģtıkları arasında bir bağ kurarak, farklı olaylar karģısında yaģadığı ortak duygu veya gösterdiği aynı tip davranıģ biçimine dikkat çeker. Paylaştırma becerisi ise grupla psikolojik danıģmada kullanılan bir beceridir. Burada benzer durumları yaģayan danıģanların paylaģım yapmaları sağlanarak grup üyelerinin kendilerini yalnız hissetmeleri önlenmiģ olur. ÇOCUKLARLA KLĠNĠK DEĞERLENDĠRME Çocuklarla çalıģmada çocukların kendilerine özgü özellikleri danıģma sürecinde bazı zorluklara neden olabilmektedir. Bir yandan, çocuklar güvenilir bir danıģmanla endiģeleri hakkında konuģma konusunda yetiģkinlerden daha az engellenmiģlerdir. Öte yandan, özellikle küçük çocuklar, sorunlarını nedensel ya da çevresel açıdan yeteri açıklıkta tanımlayabilmeleri için gerekli biliģsel geliģim düzeyinden yoksundurlar. Sonuç olarak, danıģma ortamında çocuğa yönlendirilen sorular, çocuğun dünyasını kavramsallaģtırmasına olanak sağlayacak bilgi türlerini elde etmeyi sağlayacak Ģekilde yapılandırılması gerekmektedir. Çocukların problemleri genellikle üç alandan birine gider: 1. Sağlıklı geliģim ve büyümeyi etkileyen çevresel etmenler 2. Benlik kavramı konuları 3. ĠliĢkilere dair konular Çocuğun değerlendirilmesinde ilk adım, çocukla yakın bir bağ kurmaktır. (Hackney ve Cormier, 2008), Corney, bu tür iliģkilerin sıcaklık ve çocuğun kendi baģına sürece katılan bir birey olarak kabul edilmesiyle nitelendiğini belirtir. Böyle bir iliģkiyi kurmak ve sürdürebilmek için açık ve samimi iliģkiye izin veren çocuğa gerçekten değer verilmesi gerekmektedir.
Çocukla bir kere güvene dayalı bir iliģki kurduktan sonra, ön görüģme ve sorunun tanımlanması sürecine baģlanabilir. Çocuğun duygusal durumuna bağlı olarak ön görüģme bilgisi, çocuğun dıģında (ana, baba, öğretmen, kardeģ, akran,vb) diğer önemli kiģilerden de alınabilir. Böylece, çocukla kurulan ilk iliģki sırasında çocuğun duygusal durumunu, soruna katkı sağlayan çevresel etkenleri, kendisine iliģkin görüģleri ve baģkalarıyla kayda değer iliģkilerini ortaya çıkaran sorun tanımlama sorularıyla iç içe kalınabilir. Bununla birlikte hayli konuģkan çocuk, kendisi, ailesi, arkadaģları ve çevresi ile ilgili sorulan açık uçlu sorulara yanıt verebilecektir. Daha az konuģkan bir çocuğun yanıt vermesini sağlamak için yapılandırılmıģ sorulara (kim, ne, nerede, nasıl, ne zaman) gerek duyulabilir. Çocuklarla çalıģan bazı psikolojik danıģmanlar, çocuğun yanıt verme esnekliğini ve böylece elde edilen bilgilerin kapsamını kısıtladığı için bu tip sorulardan kaçınmayı yeğler. (Hackney ve Cormier, 2008). En önemli öğeler Ģunlardır: 1. Oturumdan elde etmek istediğiniz bilgi türlerini önceden bilmek 2. Çocuğun sözcük dağarcığı ve kavramlaģtırma düzeyine uygun sormak 3. Elde edilen bilginin genel değil belirgin nitelikte olmasını sağlamak. Bu tür değerlendirme bazı unsurlar tarafından kısıtlanmaktadır. Hangi bilginin gerekli olduğunu anlama derecesi önemlidir. Ġhtiyaç duyulmayan bilgiyi edinme çabası danıģma sürecini olumsuz etkileyecektir. Çocuğun ne düzeyde bilgi sahibi olduğu da önemlidir. Ayrıca ihtiyaç duyulan bilgiyi çocuk ne düzeyde vermek istemektedir? Anlatmak istemeyen çocuk sorulara direnç geliģtirebilir. Ayrıca çocuğa yöneltilen soruları psikolojik danıģmanın anlama ve yorumlama derecesi de sonrasını etkileyen faktörlerdendir. Tüm bunlara ek olarak danıģanın sorulara cevap verebilecek iç görüye de sahip olması derecesidir.tüm bu öğeler özellikle çocuklarla danıģma yapmaya elveriģlidir. ÇOCUKLARLA KLĠNĠK DEĞERLENDĠRMEYE ĠLĠġKĠN KONULAR Yasama organları, sosyal hizmet birimleri ve yardım meslekleri üyeleri tarafından çocuklarla danıģmayla ilgili olarak bir dizi öğe dile getirilmiģtir. Çocuk istismarı, boģanmanın çocuklar üzerindeki etkisi, tek ebeveynlik, çocuklar ve yoksulluk gibi ögelerin birçoğu çocukla danıģma sürecinde ortaya çıkar. DanıĢman, çocukla çalıģırken çok temel bir soruyla yüz yüze gelecektir. Normal nedir? Normal fiziksel, duygusal, sosyal ve ahlaki geliģim nedir? Normal çocuk davranıģı nedir? Normal ana baba davranıģı nedir? Normal davranıģı ne geniģlikte bir seçenek yelpazesini içerir?
Normal olanın tanımlanması veya özellikle anormal çocuk davranıģının tanımlanması için Amerikan Psikyatri Derneğinin Tanı ve Ġstatistik El Kitabı (DSM IV) genel kapsama alanı içerisindedir. Sözü edilen el kitabı, Ģiddet, sözel ve fiziksel istismar, akranlara veya hayvanlara eziyet, tahripkarlık, kızgınlık nöbeti, yalan söyleme, itaatsizlik ve direnç, hırsızlık, hiperaktivite, dikkatsizlik, öğrenmede baģarısız olma gibi geniģ bir davranıģ yelpazesine seslenir. Bir çocuğun belirli bir sorun nedeniyle profesyonel yardıma gereksinim duyup duymadığını belirlemek için psikolojik danıģman tarafından gözlemlenmesi gereken davranıģsal tanımları da içerir. Psikolojik danıģman normallik sınırının dıģında yer alan bir çocukla çalıģırken, doktor, psikolog, psikiyatrist, sosyal hizmet uzmanı, evlilik ve ile terapisti, adli kurumlar veya devletin çocuklara hizmet veren kurumları gibi diğer uzman kiģi ve kurumla da iģbirliği içine girer. Bu servisleri harekete geçiren kiģi, çoğu zaman psikolojik danıģman olur. Bu gerçekleģtikten sonra da psikolojik danıģmanın rolü sona ermez. Psikolojik danıģman birincil hizmet sağlayıcı olarak, çocuğun ihtiyaç duyulan birimlere yönlendirilmesinden sonra izleme ve takip çalıģmalarına da devam eder. Öncelikli olarak çocuğun yaģadığı sorunlara iliģkin ailelere danıģmanlı hizmetine devam etmelidir. Bu Ģekilde danıģma iliģkisinin devamını da sağlamıģ olacaktır. DanıĢman ikincil hizmet sağlayıcısı olduğunda, okulun geniģ terapötik plan içerisine katılmasına dair eģgüdüm yapılmasına benzer bir iģlevi yerine getirecektir. ÇOCUKLARLA PSĠKOLOJĠK DANIġMADA AMAÇ OLUġTURMA Çocuklarla psikolojik danıģmaya baģlarken amaç belirlemeyi etkileyen faktörler söz konusudur. Bunlardan belki de en önemlisi çocuğun geliģim düzeyini saptama ihtiyacıdır. Çocuk soyut düģünme becerisini geliģtirebilmiģ mi? Çocuk duygularını tanıyabiliyor, fark edebiliyor ve ifade edebiliyor mu? Toplumsal kuralların ne kadar farkında ve yerine getirebiliyor, sosyal uyum becerisi geliģmiģ mi? Ruhsal geliģimi nasıl, benliğe iliģkin algılamaları nasıl? Çocuğun her geliģim basamağının neresinde olduğu belirlemek, danıģmada amaç belirlemek için bir ön koģuldur. Bununla birlikte, değerlendirme uygun yapıldığında dahi, psikolojik danıģman hala çocuğun geliģim seviyesini kavramalı ve uyum sağlamalıdır. ÇOCUKLARLA ÇALIġMA STRATEJĠLERĠ Çevreleri üzerinde çok az kontrolleri olması sebebiyle, çocuklar psikolojik danıģma iliģkisinde özellik arzederler. Bir çocuğun kendine bakıģ açısı (benlik saygısı) çevresel
bağlantılara sahip olması bağlıdır. Benzer bir biçimde, bir çocuğun davranıģ biçimi dünyasındaki diğer kiģilerin davranıģ biçimleriyle karģılıklı iliģki içindedir. Bir çocuğun evi, oturduğu semt veya okul çevresini değiģtirebilmesi baģkalarının müdahalesi olmaksızın oldukça sorunludur. Sonuçta bir çocuğun problemlerine herhangi bir müdahale çabası, kardeģleri, anne babası, arkadaģları, öğretmenleri ve diğer yetiģkinler ile olan iliģkileri ele almayı zorunlu kılacaktır. Bu probleme etkileģimsel bir bakıģ açısıyla yaklaģmak uygun olacaktır. EtkileĢimsel bakıģ, iliģki örüntülerini ve bu örüntülerin birbirine bağlı davranıģsal ve biliģsel öğelerini içerir. Psikolojik danıģman, bireysel temelli çalıģabilir ve çocuk üzerinde doğrudan bir değiģiklik yaratmaya çalıģır (Hackney ve Cormier, 2008). Okul psikolojik danıģmanı bu etkileģimsel psikolojik danıģma sürecine diğer çocukları, öğretmenleri ve çocukları veya anne babayı katabilir. Bu yüzden amaç ve problem esas olarak öğrenmeyle ilintiliyse, süreç bütünüyle okul çevresiyle sınırlı tutabilir. Eğer problem ailesel ise, o zaman psikolojik danıģmanın amacı anne babada probleme dair bilinç ve sorumluluk oluģturup bir aile danıģmanına baģvurma konusunda uygun zamanın önerilmesidir. Kamu kuruluģlarında çocuklarla çalıģan danıģmanlar muhtemelen aileyi psikolojik danıģma sürecine katmaya çabalayacaktır. DanıĢanlar topluluğunun dağınık olma özelliği göz önüne alınacak olursa, psikolojik danıģmanın karģılaģtığı çocuk problemlerinde, problemin çözümüne ulaģmak için olasılıkla aile katılımı gerekecektir (Hackney ve Cormier, 2008). DüĢüncelerini ve duygularını tam olarak dile getiremeyen çocukları incelerken, ailelerinden ve çevresindeki bireylerden bilgi alınmasının yanı sıra doğal gözlem, öz yaģam öyküsü, sorgu cetvelleri, görüģme yöntemi, projektif teknikler, klinik vaka incelemesi, ard arda izleme, gruplar arası inceleme, deneysel teknikler, sosyometrik teknik, test yöntemi, çocuk psikoterapisi, psikodrama gibi yöntemler kullanılmaktadır. (Yavuzer, 1993). Bu bağlamda çocuğun tek baģına süreç içinde kalması yeterli değildir. Kendi baģına koģullarını değiģtirebilme gücünün olmaması, koģullarını etkileyen ve düzenleyen ebeveynlerin olması, geliģiminin devam etmesi nedeniyle kendisine etki edecek her türlü yetiģkin ile iletiģimde olması, çocuğun çevresindekilerin de sürece dahil edilmesini gerektirmektedir. Problemin çözülmesi için atılacak adımlarda ailenin ve ilgili bireylerin de sürece dahil edilmesi önem arz etmektedir.
KAYNAKÇA Cormier S. ve Hacney H. (2005), Psikolojik Danışma İlke ve Teknikleri: Psikolojik Yardım Süreci El Kitabı (T.Ergene, S.Demir Sevim Çev.).Ankara, Mentis Yayıncılık Herning R.D. ve Runion K.B. (1994), Journal of Multicultural Counseling&Development, Oct.94, Vol.22, Ġssue 4, p.212) Ören, I. ve Ören, Prof. Dr. N.(2001), Çocuklarda Grup Terapisi. Çev., Erzurum Rudolph, L.T., Thompson, C.L. (1993), Counseling Children. California, Brooks/Cole Publishing Company Voltan Acar N. (1994), Terapötik İletişim Kişiler Arası İlişkiler. Ankara, Ertem Matbaacılık Yavuzer, Prof.Dr. H. (1993), Çocuk Psikolojisi. Ġstanbul, Remzi Kitapevi
AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK A.B.D. YÜKSEK LİSANS PROGRAMI ÇOCUKLA PSİKOLOJİK DANIŞMAYA İLK ADIM GRUPLA PSİKOLOJİK DANIŞMA İLKE VE TEKNİKLERİ Prof. Dr. Nihal ÖREN Hazırlayan Fulya ALPAN 20098509802 Mayıs,2010 ANTALYA