K br s Görüflmeleri - Güncel Durum De erlendirmesi ve Türkiye AB liflkileri için önemi

Benzer belgeler
Ayşegül DEDE / Etüd Araştırma Servisi / Uzman 2009 YILI TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİ GENEL DEĞERLENDİRME

AB Müzakerelerinde K br s Sorunu Ara De erlendirmesi ve Gelecekteki Geliflmeler

İKV DEĞERLENDİRME NOTU

Avrupa Birliği Yol Ayrımında B R E X I T

11 Eylül: AET Bakanlar Konseyi, Ankara ve Atina nın Ortaklık başvurularını kabul etti.

çevre teknoloji Avrupa ((0.1)) aktüalite ((0.1)) bilim ((list intonation))

AVRUPA BİRLİĞİ SİGORTA MÜKTESEBAT REHBERİ

AVRUPA BİRLİĞİ TARİHÇESİ

Türkiye ve Avrupa Birliği

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı.

Doğu Akdeniz de Enerji Savaşları

} Prof. Dr. Hakkı Keskin

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri

Cumhurbaşkanı Konuşması. Cumhurbaşkanımız Sn. Dr. Derviş Eroğlu nun Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi nde Yaptıkları Konuşma

Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi. Avrupa Ekonomik ve Sosyal

İKV DEĞERLENDİRME NOTU

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

Çarşamba İzmir Gündemi

AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

TÜRKİYE - ARJANTİN YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

AVRUPA BİRLİĞİ BÜLTENİ AB SERVİSİ SAYI:15 NİSAN 2004/2

Güneş (Kıbrıs)

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLE İLİŞKİLERİ

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM: 2004 GENİŞLEMESİ

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA SORUNSUZ ALAN KALDI MI?

5. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU Türkiye - AB Sivil Diplomasi İnşası: Kapasite İnşası Yönetimi ve Çok Boyutlu İşbirliği

Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı

BAŞBAKAN ERDOĞAN: KOPENHAG SİYASİ KRİTERLERİ NOKTASINDA EĞER HERHANGİ BİR SIKINTI DOĞACAK OLU

10 Ağustos. Cumhurbaşkanlığı Seçimleri Yazılı Medya Araştırması. 18 Ağustos Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimi Yazılı Medya Araştırması

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

EKİM 2014 KAHRAMANMARAŞ SELİM IŞIK

KAMU YÖNETİMİNDE ÇAĞDAŞ YAKLAŞIMLAR

Kıbrıs Çıkmazı: Bundan Sonrası (Crisis Group, 171. Avrupa Raporu, 8 Mart 2006)

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

2 Ders Kodu: KMY Ders Türü: Seçmeli 4 Ders Seviyesi Yüksek Lisans

AVRUPA TOPLULUKLARININ TARİHSEL GELİŞİMİ

Türkiye nin Yeni AB Stratejisi ve Ulusal Eylem Planları

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

HAZİRAN AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER. AB Liderleri Jean-Claude Juncker in AB Komisyonu Başkanı Olması İçin Uzlaştı

Beyaz Saray'daki Trump-Erdoğan Zirvesinden Ne Çıktı?

Müzakere Becerileri ile Satış Performansını Geliştirmek

KIBRIS AKADEMİK DİYALOG

Kıbrıs ta Yeniden Çözüm Girişimi: 2015 Akıncı-Anastasiadis Görüşmeleri

Araştırmanın Künyesi;

TÜRKİYE DE SİYASET VE DEMOKRASİ

Samsun daki Pontusçu Faaliyetler

Geleceğe Yönelik Araştırmalar

Lozan Barış Antlaşması

Duygusal birliktelikten stratejik ortaklığa Türkiye Azerbaycan ilişkileri

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

Devrim Öncesinde Yemen

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ

YAŞ ta bedelliye olumlu bakıldı

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

KAMU POLİTİKASI BELGELERİ

Geçen hafta olumsuz sonuçlanan AKP-CHP koalisyon görüşmeleri sonrası gözler bugün yapılacak AKP-MHP koalisyon görüşmelerine çevrildi.

Çepeçevre Karadeniz Devam Eden Sorunlar, Muhtemel Ortakl klar - Güney Kafkasya ve Gürcistan aç s ndan

Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 60

Türkiye de Sivil Toplumu Geliştirme ve Sivil Toplum-Kamu Sektörü Diyaloğunu Güçlendirme Projesi

Merhaba Adım Serkan UĞUR. Bu sunumda Bütüncül Devlet Yaklaşımının (Whole of Government) e-dönüşüm Açısından İncelenmesi konusunu anlatacağım.

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

Sayın Mehmet CEYLAN BakanYardımcısı Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanlığı

Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi tarafından düzenlenen Filistin Ulusal Projesi Görüşler ve Perspektifler Sempozyumu Filistin in çeşitli kesimlerinden

Türkiye ve Dünya, Marakeş te (COP22) Beklediğini Bulamadı!

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum. Piyasalarda Bugün Ne Oldu? USDTRY GBPUSD EURUSD BRENT PETROL ALTIN

TÜRKİYE - İTALYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

Et tu Brute : AB nin Kıbrıslı Türklere verdiği sözlere ne oldu?

5174 SAYILI ODALAR BORSALAR VE BİRLİK KANUNU

Türkiye ve Dünya, Marakeş te (COP22) Beklediğini Bulamadı!

SIRA SAYISI: 679 TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

İKİLİ İŞBİRLİĞİ. çevre ve ormancılık alanında otuz üç (33) Ülke ile toplam otuz yedi (38) tane,

Esentepe Mah. Ali Kaya Sok. Polat Plaza A Blok No: 1A/52 Kat 4 Şişli / İstanbul Tel: (0212)

MERKEZ FAALİYETLERİ ÇEVRE İLE İLGİLİ TEKNİK ÇALIŞMALARIN DEVAMI GERÇEKLEŞTİRİLDİ

BRÜKSEL, NİSAN 2016 Burs Programı

EURUSD

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... V İÇİNDEKİLER... VII 24 HAZİRAN 2018 CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ

TÜRKİYE-HIRVATİSTAN-MAKEDONYA CUMHURİYETİ AVRUPA BİRLİĞİ MÜZAKERE SÜRECİ

Cumhurbaşkanı Konuşması

24 Haziran Seçimlerine İlişkin Kamuoyu Eğilimleri

TÜRKİYE - AB SİVİL DİPLOMASİ İNŞASI

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)

Türkiye Siyasi Gündem Araştırması

KKTC SİYASİ ARAŞTIRMA RAPORU

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

Güne Başlarken. 22 Ocak 2019 Salı

Diyarbakır da Anayasa Değişiklik Paketi ve Referandum Algısı. 10 Ağustos 2010 Diyarbakır

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

FOREKS GÜNLÜK BÜLTEN İÇİNDEKİLER

AVRUPA BİRLİĞİ HAYAT BOYU ÖĞRENME İÇİN KİLİT YETKİNLİKLER

Beykoz Muhtarlar Derneği'nden...

GİZLİ HİPNOZ TEKNİKLERİNE GİRİŞ Hüseyin Güngör NOT ALMA KISMI

FASIL 11 TARIM VE KIRSAL KALKINMA

AVRUPA FARMAKOPESĐ GELĐŞTĐRĐLMESĐNE DAĐR SÖZLEŞME

AVRUPA BİRLİĞİ GELİŞİMİ, KURUMLARI ve İŞLEYİŞİ

TANSU ÇİLLER DÖNEMİ KARDAK KRİZİ. gemileri, Türk ticari gemisinin bozulduğu yere gelip olaya el koymak istediler. Ancak bu

KIBRIS TA BĠRLEġMĠġ MĠLLETLERĠN MUTABAKAT PLANI. Anayasa Hukukçusu

Transkript:

K br s Görüflmeleri - Güncel Durum De erlendirmesi ve Türkiye Yrd. Doç. Dr. Murat Tüzünkan Yaklaşık 47 yıldır süren müzakerelerin ne yazık ki ortaya çıkan birçok plan, yakınlaşma belgesi, fikirler belgesi, güven artırıcı önlemler paketine rağmen ne yazık ki 47 yıldır süren tartışmalardan, müzakerelerden henüz Kıbrıs konusunda ortaya kalıcı ve sürdürebilir bir anlaşma ortaya çıkarılamamıştır. Tabi ki bunun çıkarılamamasının birçok farklı nedeni var. Bunları ben kısaca değerlendirmek istiyorum ve daha sonra 3 kısımda sunuşumu yapmaya çalışacağım. Birinci kısımda Annan Planı dönemini biraz 29

K br s Görüflmeleri - Güncel Durum De erlendirmesi ve Türkiye analiz etmemiz gerektiğini düşünüyorum çünkü orada yapılan birtakım hatalar aslında Kıbrıs sorununu biraz daha karmaşık, biraz daha çözülmesi zor bir duruma sokmuştur. Bu nedenle bunun biraz tartışılması gerektiğini düşünüyorum. İkinci olarak 2004-2008 yılları arasında yaşanan gelişmelerin değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum ve üçüncü olarak da sayın başkanın biraz önce söylemiş olduğu gibi Kıbrıs ta yaklaşık 6 hafta önce yaşanan bir Cumhurbaşkanı seçimi sonucunda sayın Derviş Eroğlu nun Cumhurbaşkanı olmasıyla beraber yeni bir sürece girildi ve bu süreç içerisinde müzakerelerin seyrine yönelik olarak gerek Kıbrıs ta gerekse uluslararası camia içerisinde çok ciddi tartışmalar yaşanıyor. Acaba bir çözüme ulaşılabilinecek mi yoksa bir çıkmaza doğru mu gidilecek? Tabi ki bütün bunları yaparken de Almanya nın özellikle Kıbrıs la ilgili izlemiş olduğu dış poltikaya da biraz bakmakta ve uluslararası konjonktürün bugünlerde içine girdiği durumla ilgili olarak da bir değerlendirme yapmakta faydalı olacağını düşünyorum. Şimdi genel bu tip konuşmalara Kıbrıs lı olarak bizler başlarken, Rumlar genelde Eski Yunan İmparatorluğu ndan başlayarak yavaş yavaş günümüze gelmeyi tercih ederler. Türkler biraz daha insaflı 1571 yılından başlayarak günümüze gelmeye gayret ederler ama ben biraz daha 2000 lı yıllardan, 90 lıların ortasından başlayıp olayları analiz etmeye çalışacağım. Şimdi tabi ki konu başlığımızla da alakalı olarak Avrupa Birliği nin Kıbrıs müzakereleri içerisindeki rolü nedir? Avrupa Birliği bir çözüm aracı mı yoksa bir engel mi? ve bu yapılan müzakereler içerisinde konumu nedir? sorularının cevaplarının verilmesi gerekir diye düşünüyorum. Özellikle Kıbrıs Cumhuriyeti nin 1990 yılında tek taraflı olarak 30

Yrd. Doç. Dr. Murat Tüzünkan Avrupa Birliği tam üyelik müracaatı yapmasıyla beraber aslında AB Kıbrıs sorununa doğrudan bir taraf konumuna gelmiştir. Komisyon Kıbrıs Rum tarafının yapmış olduğu tek taraflı tam üyelik müraacatı ile ilgili olarak 1993 yılında vermiş olduğu kararda Kıbrıs Cumhuriyeti nin ekonomik olarak Avrupa Birliği tam üyelik kriterlerini karşılamakta herhangi bir sorunun olmadığını belirtirken siyasi anlamda Kıbrıs ın bölünmüş yapısının tam üyelik için bir engel olabileceğini ve bu konuda kararı konseyin vermesi gerektiği yönünde bir görüş bildirdi. Ancak, özellikle 1994 yılındaki Korfu Zirvesinde alınan kararla dengelerin yavaş yavaş Kıbrıs Rum yönetimi tarafına değişmeye başladığını görmekteyiz. Komisyon un 1993 yılında oluşturduğu çözüm şartı Korfu Zirvesiyle beraber ortadan kalkmış, yani bir çözüm olduktan sonra Avrupa Birliği üyelik görüşmelerinin başlayabileceği yönündeki şart ortadan kaldırılmış ve özellikle 1996 yılında hükümetlerarası görüşmelerin başlamasıyla beraber denge tamamiyle Kıbrıs Rum yönetimi lehine değişmiş ve Kıbrıslı Türkler bu sürecin dışında bırakılmışlardır. Bu süreç içerisinde izlenen stratejiye baktığımız zaman özellikle İngiltere Eski Özel Kıbrıs Temsilcisi Sayın David Hannay ile yapmış olduğum iki mülakatta da izlenen stratejiyi çok net bir şekilde ortaya koyuyordu. David Hannay e göre Kıbrıs ta 2 önemli konu vardı. Birincisi çözüm istemeyen taraf Kıbrıs lı Türklerdir ve özellikle dönemin Cumhurbaşkanı Sayın Denktaş tı. Dolayısıyla bu çok net olan durumda çözüm için mutlaka Kıbrıslı Türklerin ikna edilmesi ve Sayın Denktaş ın elimine edilmesi gerekiyordu ki Kıbrıslı Türkler bir çözüme hazırlanabilsinler. 31

K br s Görüflmeleri - Güncel Durum De erlendirmesi ve Türkiye İkinci nokta ise Avrupa Birliği genişleme sürecini Türkiye nin herhangi bir şekilde engelleyebilmesi için ona bir koz vermekten de kaçınılması gerektiğini düşünerek Kıbrıs taki politikaları 1997 yılından itibaren tasarlamaya başladığını görebiliyoruz. Avrupa Birliği de özellikle Doğu genişlemesini gerçekleştirebilmek için Yunanistan ın özellikle Kıbrıs üye olmadan genişlemesini veto etme tehdidi ile karşı karşıya kalmış ve bu noktada da tabiri caizse Yunanistan ın baskısına boyun eğmiştir. 2009 yılında Almanya ya yapmış olduğumuz bir ziyarette, birçok üst düzey yetkiliyle yapmış olduğumuz temaslarda Almanya daki herkes Kıbrıs Rum tarafının tek taraflı olarak ve Kıbrıs sorunu çözülmeden AB ye tam üye yapılmasının yanlış bir karar olduğunu ama Avrupa Birliği genişlemesinin de kendileri için de çok önemli olduğunu söyleyerek istemeyerek de olsa bu konuya destek verdiklerini bizlere söylemişlerdir. Tabii bunun altında yatan bir diğer önemli neden de Avrupa Birliği üyesi ülkelerin tümü Kıbrıslı Rumların aslında Kıbrıs sorununun çözümü konusunda son derece istekli ve arzulu oldukları konusunda hemfikir oldukları ve özellikle Kıbrıs Rum Yönetimi eski Başkanı Kleridis tarafından adada çözüm istediklerine dair son derece tatmin edildikleri, garanti aldıkları yönünde birtakım açıklamalar yapmışlardı. Ancak geldiğimiz noktaya baktığımız zaman aslında Avrupa Birliği nin bu noktada bir değerlendirme yanlışı yaptığını görmekteyiz. AB Kıbrıs ta bulunacak olan her çözüme Kıbrıslı Rumlar ın evet diyeceğine o kadar emindi ki Kıbrıslı Rumlar hayır demesi durumunda adada ne gibi politikalarının uygulanacağı konusunda herhangi bir çalışma yapmamış ve bir politika oluştur- 32

Yrd. Doç. Dr. Murat Tüzünkan mamıştır. Brüksel de yapmış olduğum bazı görüşmelerde de hep bu soruyu sorduğum zaman aldığımız cevap şu olmuştur. Biz eski Rum yönetimi başkanı Papadopoulos un 7 Nisan 2004 tarihinde televizyona çıkıp gözü yaşlı bir şekilde anlaşma olmaması yönünde ve Annan Planına hayır oyu verilmesini istediği güne kadar, Kıbrıs ta Rumların bir çözüme evet diyeceği yönündeki ciddi inanışları olduğunu söylüyorlardı ve herhangi bir B Planlarının olmadığını itirafında da bulunmaları açıkçası son derece önemli bir durumdu. Burada yatan bir diğer önemli neden de Avrupa Birliği yapmış olduğu değerlendirmelerde bence temel aldığı noktada bir hata yaptı. O da şuydu. Genellikle Avrupa Birliği üyesi ülkeler Kıbrıs sorununun başlangıcını 1974 yılı olarak hep ele aldılar ve sorunu sadece bir işgal sorunu gibi son derece sığ bir hareket noktasından yorumlayarak ve analiz ederek stratejilerini oluşturdular ki aslında Kıbrıs sorunu 1974 yılında ortaya çıkan bir sorun değildi. Kıbrıs sorunu çok daha eskilere dayanan 1950li yılların ortasından itibaren önem kazanan bir sorundu. Aslında Kıbrıs sorununun bir işgal sorunu olmaktan öte, Kıbrıslı Türkler açısından bir varoluş ve siyasal eşitlik sorunu olduğunun anlaşılamaması, yapılan değerlendirmelerin eksik ve yanlış olmasını sağlamıştır. Halbuki, sorun AB tarafından doğru bir şekilde tanımlanmış olsaydı Kıbrıs ta bugün bir anlaşmanın varlığından söz edilebilirdi. İkinci olarak bir diğer yapılan önemli değerlendirme yanlışlarından biri de: Avrupa Birliği yetkilileri Kıbrıs konusunu hep bir kişiler sorunu olarak gördü. Kıbrıs sorununun çözümü önündeki en büyük engelin KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ın izlediği politikalar olduğunu değerlendirmekteydiler. Dolayısıyla Kıbrıs sorunun çözüm- 33

K br s Görüflmeleri - Güncel Durum De erlendirmesi ve Türkiye lenebilmesi için Rauf Denktaş ın elimine edilmesi ve Kıbrıs Türk halkının çözüme hazırlanması gerekliliğine inanmaktaydılar ve politikalarını bu doğrultuda oluşturdular. Halbuki bugün geldiğimiz noktaya bakıldığı zaman aslında Kıbrıs sorununun bir kişiler sorunu olmadığı gerçeği ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla Kıbrıs sorununun çok daha derin kökleri olduğu, çok daha karmaşık bir yapısı olduğu gerçeğini Annan planı referandumu sonucunda tüm çıplaklığı ile görmüş oldular. Kıbrıs sorunun çözümü için 47 yıldır sürdürülen müzakerelere rağmen çözülememisinin en büyük nedenlerinden bir diğeri ise de sorunun karmaşıklığı ve derinliği yanında, müzakerelerde her iki tarafın da kendi pozisyonlarını ve amaçlarını birbirine kabul ettirmeye çalışmalarından da kaynaklanmaktadır. 47 yıldır sürdürülen müzakerelerde masada iki egemen proje yer almakta ve taraflar pozisyonlarından geri adım atmama konusunda direnmektedir. Kıbrıs Rum tarafı müzakerelerde kendi egemenlikleri altında bir üniter devlet modelini gerçekleştirme arayışında müzakereleri devam ettirirken, Kıbrıs Türk tarafı ise adada yeniden bir azınlık durumununa düşmemek için kendi siyasal eşitliğini ve egemenliğini garanti altına alan bir modeli sağlayabilmek için müzakereleri devam ettirmektedir. Taraflar 47 yıldır bu projelerini birbirine kabul ettirmeye çalışmaktadırlar. Dolayısıyla bunları göz ardı ederek Kıbrıs sorununu sadece liderler sorununa veya kişiler sorununa indirgemek bizi çok sığ bir analiz içerisinde bırakır ki bu da sorunun çözümü için gerekli olan stratejilerin geliştirilmesinde ve ortaya konulan çözüm önerilerinin geliştirilmesinde yetersiz kalınması sonucunu doğrurmaktadır. 34

Yrd. Doç. Dr. Murat Tüzünkan Bir üçüncü yanlış değerlendirme ise genellikle Avrupa Birliği yetkilileri özellikle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için bir failed state tanımlaması yaparak sanki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ortada yokmuş, kurumları çalışmıyormuş ve son derece başarısız bir devletmiş gibi değerlendirerek, Kıbrıslı Türklere birtakım ekonomik kazanımlar sağlayarak bu sorunun çözülebileceği düşünülerek bu yönde bazı politikalar AB tarafından geliştirilmiştir. Kıbrıs Cumhuriyeti nin Avrupa Birliği üyelik süreci devam ederken yürütülen tam üyelik müzakereleri süreci içerisinde AB bu süreçle Türkiye ve Kıbrıslı Türkler üzerine bir zaman baskısı uygulayarak Kıbrıs sorununu çözmeye çalışmıştır. Ancak burada da gözden kaçırılan nokta aslında Kuzey Kıbrıs Cumhuriyeti nin bir failed state olmadığı tam tersine ekonomik sıkıntıları olsa bile kurumlarıyla, bürokrasisiyle çalışan, gerekli kurumsallaşmayı yavaş yavaş sağlayan bir devlet olduğu, başka bir deyişle KKTC nin failed state olmadığı gerçeği biraz göz ardı edilmiştir. Tabiri caizse biraz havuç ve sopa politikaları ile gerek Kıbrıslı Türkler ve Türkiye motive edilmeye çalışılmış ancak 2004 yılında yapılan referandum sonucunda Kıbrıs Rum tarafı %76 oranında büyük bir hayırla planı red etti. Kıbrıs Türk tarafı ise %65 gibi büyük bir oranla planı kabul etti. Ancak yapılan bu referandum sonucuna rağmen Kıbrıs konusunda arzu edilen kalıcı ve sürdürebilir bir çözüm ortaya çıkmamamsı az önce söylediğim gibi aslında Kıbrıs sorununun sadece ekonomik konularla veya birtakım ekonomik kazanımlar elde edilerek veya kişilerin değiştirilmesiyle çözülemeyeceğini göstermiştir. Çünkü uzun yıllardır süregelen, kemikleşmiş devlet politikalarının ve taraflarının beklentilerine cevap 35

K br s Görüflmeleri - Güncel Durum De erlendirmesi ve Türkiye vermeyen herhangi bir yapılanmanın çözüme neden olamayacağı gerçeği referandum sonucuyla bir kez daha tescil edilmiştir. Annan Planı referandumdan sonraki gelişmelere baktığımız zaman referandumdan sonra Türkiye nin AB üyelik süreciyle ilgili olarak biraz içine kapanması sonucu, Kıbrıs konusunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ın Annan planını döneminde söylediği bir adım önde olma politikasının yerini AB nin hem Kıbrıs konusunda hemde Türkiye nin üyelik sürecinde ileri adımlar atılmasını beklemeye geçtiği yeni bir politika ortaya çıkmıştır. Bu nedenle, Türkiye referandum sonucunun Kıbrıslı Türkler için yarattığı olumlu havayı ve psikolojik üstünlüğü daha da ileriye götürebilme şansını çok da iyi bir şekilde kullanamamıştır. Referandum sonucunun Türkiye nin AB üyelik sürecine endekslenmesi, Kıbrıs sorununda daha ileri adımların atılmasını engellemiş ve yavaşlatmıştır. Bu çerçevede Türk tarafı olarak ciddi bir fırsatı iyi bir şekilde kullanamadığızı da belirtmek isterim. Ayrıca, AB ve diğer uluslararası aktörlerin bir B planı olmaması, referandumda Kıbrıslı Türklerin sadece hayır diyebileceğini düşünmeleri nedeniyle uluslararası aktörler sadece Kıbrıslı Türklerin üzerine yoğunlaşarak, Kıbrıslı Rumların hayır diyebileceğine asla ihtimal vermemişlerdir. Yaptığımız görüşmelerde 6 Nisan 2004 tarihinde dönemin Kıbrıs Rum lideri Tasos Papadopoulos un televizyonda gözü yaşlı bir şekilde yaptığı konuşmaya kadar Kıbrıslı Rumların referandumda kesinlikle evet diyeceklerine emin olduklarını belirtmişlerdir. Bu nedenledir ki AB, referandumda Kıbrıslı Rumların hayır demesi durumunda Kıbrıslı Türklere yönelik ne gibi yeni politikalar uygulayacakları noktasında çok yaratıcı olamamışlar ve bu nedenle Kıbrıs 36

Yrd. Doç. Dr. Murat Tüzünkan müzakereleri 2008 yılına kadar kesintiye uğramıştır. Annan planı referandumundan önce Kıbrıs Cumhuriyeti nin AB tam üyeliğini garanti altına alması ve referandum sonucunun AB üyeliği üzerinde herhangi bir etkisinin olmaması Kıbrıslı Rumlar ın referandumda daha rahat davranmasını beraberinde getirmiştir. Tabii ki burada sadece uluslararası aktörleri eleştirmek çok da doğru değil. Kıbrıslı Türkler ve Türkiye olarak da zaman zaman süreci doğru okuyamadık. Zaman zaman müdahil olmamız gereken noktalarda ve konulara çok etkin bir şekilde müdahil olamadık. Olamadığımız için de aslında Kıbrıslı Rumların da çözüm istemediği gerçeğini özellikle Annan Planı döneminde çok fazla ortaya çıkaramadık. Ancak burada bir nokta varki bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum ve konumuz başlığıyla da çok uygun olduğunu düşünüyorum. O da şudur ki 1997 Lüksemburg Zirvesinde Avrupa Birliği Türkiye yi dışlayarak, Türkiye üzerinde baskı kurarak Kıbrıs konusunda çözümü sağlamaya çalışmakta ve bu dışlayıcı politikasının başarısız olduğunu gördükten sonra 1999 Helsinki Zirvesinde dışlama politikası yerine Türkiye yi içselleştirerek, Türkiye ye AB üyelik perspektifi vererek Kıbrıs konusunda bir çözüm sağlayabilirmiyiz politikasını gündeme getirdiği günlerde dönemin Başbakanı rahmetli Bülent Ecevit Türkiye Cumhuriyeti nin üyelik müzakereleriyle Kıbrıs sorununun iki farklı sorun olduğu mesajını net bir şekilde vermiştir. Helsinki deki aile fotoğrafına katılmak üzere AB den yazılı garanti istemiştir. Dönemin Avrupa Birliği dönem Başkanı Liponnen ve genişlemeden sorumlu üyesi Verheugen Türkiye ye gelerek Liponnen mektubu olarak bilinen bir mektubu sayın Ecevit e verdi. Liponnen mektubunda çok net bir şekilde Türkiye nin tam üyelik müzakereleriyle Kıbrıs sorunu arasında herhangi bir bağın ve paralelliğin olmadığını, her iki sürecin farklı 37

K br s Görüflmeleri - Güncel Durum De erlendirmesi ve Türkiye süreçler olduğunu belirttikten sonra Sayın Ecevit Helsinki ye gece yarısı uçarak, aile fotoğrafına girdi. Ancak çok ilginçtir ki bu Liponnen mektubu daha sonra AB tarafından yok sayılmıştır. Ne resmi web sayfasına ne de AB müktesabatının bir parçası haline geldi. Özellikle 2002 yılından itibaren Türkiye nin Avrupa Birliği üyelik süreciyle Kıbrıs sorunu arasında bir organik bağ kurulmuş oldu. Buna zaman zaman Türkiye deki hükümet yetkililerinin yapmış olduğu açıklamalar da bu bağı güçlendirdi ve Annan Planı ndan sonra Türkiye nin üyelik süreciyle Kıbrıs sorunu arasında doğrudan bir ilişki ne yazık ki kurulmuş oldu ve bugün içerisinde bulunduğumuz konjetürde Kıbrıs sorunu Türkiye nin AB üyeliğinin bir önşartı haline gelmiş olması sorunu daha karmaşık bir hale getirmiştir. 2004-2008 yılları arasında Kıbrıslı Rum lider Papadopoulos un müzakerelere çok sıcak bakmaması ve milliyetçi söylemlerle Kıbrıs sorununa yaklaşması, Kıbrıs konusunda müzakere sürecini kesintiye uğratmıştır. Bu kesinti 2008 yılında şimdiki Başkan Hristofyas ın Kıbrıs Rum toplumu lideri seçilmesiyle beraber adada müzakerelerin yeniden başlaması ve çok kısa süre içerisinde bir sonuca ulaşabilmesi düşüncesi hakim oldu ve başlayan görüşmelerde önce ilkeler üzerinden anlaşmalar ortaya kondu. 23 Mayıs ve 1 Temmuz mutabakatları ortaya çıktı. Bu mutabakatlarda Kıbrıs sorununa bulunacak olan çözümün ana parametreleri ortaya konmuştur. Bulunacak olan çözümün iki bölgeli, tek bir uluslararası kimliği olan, tek vatandaşlığı, tek egemenliği olan bir federal çözüm olacağı konularında anlaşmaya varıldı. Ayrıca teknik komitelerin kurulması konusunda anlaşmaya varıldı ve daha sonra da her iki lider de biraraya gelerek Birleşmiş Milletler gözetiminde 71 tane görüşme gerçekleştirdiler ve bu 71 görüşmenin sonucuna baktığımız zaman çok ciddi bir ilerlemenin 38

Yrd. Doç. Dr. Murat Tüzünkan sağlanamadığını düşünmekteyim. Çünkü her iki lider görüşmeye başladığında 6 ana konu belirlemişlerdi. Bu 6 konu şunlardı: yönetim ve güç paylaşımı konusu, ekonomik konular, Avrupa Birliği konuları, mülkiyet, toprak ve güvenlik ve garantiler başlıkları. Gerçekleştirilen 71 görüşmede sadece 3 konu başlığı tartışıldı ve bu 3 konu başlığında da tam anlamıyla bir ilerleme sağlanamadı. Belirli konularda birtakım yakınlaşmalar sağlandı. Belli noktalarda herhangi bir kriz çıkmasın ve müzakereler kesilmesin diye daha sonra tartışılmak üzere bir kenara bırakıldı. Mülkiyet, toprak ve güvenlik ve garantiler konusuna ise hiçbir şekilde girilmedi. 18 Nisan 2010 tarihinde gerçekleşen seçimlerde çözüm isteyen Mehmet Ali Talat seçimi kaybetti, seçim meydanlarında milliyetçi söylemler kullanan Sayın Derviş Eroğlu Cumhurbaşkanı seçildi. Ancak seçimden sonra yapmış olduğu tüm açıklamalara baktığımızda Sayın Talat la Sayın Hristofyas arasında varılan tüm mutabakatların kendisi tarafından da kabul edildiğini ve müzakerelere kalınan yerden devam edileceği noktasında açıklamalarda bulundu ve geçtiğimiz hafta sayın Eroğlu ile Hristofyas arasında gerçekleştirilen ilk görüşmede, liderler müzakerelere mülkiyet konusunuyla devam etme kararı aldı. Şimdi bütün bunların içerisinde benim ön plana çıkarmaya çalışacağım şey az önce de söylediğim gibi Kıbrıs sorunu sadece kişilerin sorunu değil çok daha geniş perspektifi olan, çok daha derin kökleri olan ve açıkçası Kıbrıs sorunu Kıbrıs Rum tarafının Avrupa Birliği üyesi olmasıyla beraber Avrupa Birliği Kıbrıs sorununda son derece etkin bir aktör konumuna gelmiştir. Dolayısıyla bu noktada Avrupa Birliği Kıbrıs konusunda çok daha fazla insiyatif almak, Kıbrıs konusunda daha fazla çözüm önerisi üretmek zorunluluğuyla karşı karşıyadır diye düşünüyorum. 39

K br s Görüflmeleri - Güncel Durum De erlendirmesi ve Türkiye Bütün bu süreç içerisinde çok önemli bir değişim yaşandı. Eskiden Kıbrıs sorununu Kıbrıslı Rumlar ve Yunanistan uluslararası arenaya taşıyarak avantaj elde etme stratejisini güderken, Sayın Talat ın iktidarı, Cumhurbaşkanlığı süresinde özellikle 2009 yılında bu sefer Kıbrıslı Türkler konuyu uluslararası boyuta taşıyarak bu noktada Kıbrıslı Rumları çözüme zorlayabilme stratejisini gütmeye başlamışlardı. Bu çerçevede Avrupa Birliği yaratıcı bir fikir ortaya çıkarmadı veya çıkaramadı. Türkiye nin Avrupa Birliği ile sürdürdüğü tam üyelik müzakereleriyle Kıbrıs sorununu bir birine endekslenmemeli. Bu yapıldığı takdirde Kıbrıs sorununa kalıcı bir çözüm bulmak da o derecede zorlaşmaktadır. Ancak, ne yazık ki bazı Avrupa Birliği üyesi ülkeler de Kıbrıs konusunu da Türkiye nin üyelik görüşmelerine bir engel koyabilmek için de kullanmaktadır. Almanya bütün bu çerçeve içerisinde her zaman bir denge üstlenmeye çalışmıştır. Örneğin İngiltere ve Fransa AB içerisinde belirli grupları temsil ederken, Almanya Avrupa Birliği genel politikası neyse ona uygun bir şekilde dengeli bir politika uygulayarak politikalarını geliştirmiştir. Türkiye ile var olan stratejik ve ekonomik ilişliklerini Kıbrıs sorunuyla her zaman ayrıştırmıştır. Kıbrıs sorunu ile Türkiye AB tam üyelik müzakereleri konularını birleştirerek kendi ilişkileri arasında bir bağ kurulmaması yönünde bir gayret sarf etmiştir. Ve son bir noktanın altını daha çizmek istyorum. Sayın Mercan zamanı geldi diye bir şey söyledi. Ben de ona katılıyorum. Şu noktanın altını çizmek istiyorum. Geçen hafta NATO Genel Sekreteri Rasmussen Avrupa Birliği ile Türkiye arasında bir güvenlik anlaşması imzalanması gerekliliğini ilk defa dile getirdi. Çok önemli bir açıklama diye düşünüyorum. Afganistan daki durumun ne kadar kötü olduğunu 40

Yrd. Doç. Dr. Murat Tüzünkan hepimiz bilmekteyiz. Acaba, NATO Avrupa Birliği Türkiye arasında bir güvenlik anlaşmasının imzalanmasıyla beraber Sayın Başkanın da az önce dile getirdiği gibi Almanya nın da desteklediği ve 10 Haziran da AB Parlamentosunda da görüşülecek olan Kıbrıslı Türklere yönelik bir doğrudan ticaret tüzüğünün kabul edilmesiyle Kıbrıs müzakerelerine yeni bir ivme kazandırılabilir mi? 2007 yılında Kıbrıslı Türklere yönelik olarak yürürlüğe giren mali yardım tüzüğünün geçmesi konusunda Almanya dönem başkanlığı esnasında ciddi katkılar sağladı. Almanya parlamentosu 2007 yılında Kıbrıs Rum tarafına Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ne yönelik uygulamış oldukları izolasyonlarının kaldırılması yönünde bir çağrıda bulunması son derece önemli. Acaba, burada yeni bir fikir olarak NATO Avrupa Birliği Türkiye güvenlik anlaşması tartışmaları içerisine Kıbrıs ı da koyabilir miyiz ve Kıbrıs sorununa bu çerçeve içerisinde kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm bulabilirmiyiz? Bunun düşünülmesinde fayda var diye düşünüyorum. 41