KOKU BOZUKLUKLARI ve TEDAV S *Müge ÖZCAN, *Caner fiah N, *Mesut S. TEZER *Ankara Numune E itim ve Araflt rma Hastanesi 1. KBB Klini i, Ankara ÖZET Koku, yiyecek ve içeceklerin lezzetini belirlemek gibi insan hayat n n kalitesini art ran, ayn zamanda do algaz s z nt lar, kimyasal t o k s i k maddelerin erken tan nmas na yol açan hayati bir duyu fonksiyonudur. Koku alma bozukluklar, üzerinde çok araflt rma y a p l m a m fl o l a n, kulak burun bo az dal n n di er bölümlerine göre daha az bilinen bir konudur. Koku bozukluklar nezle gibi benign patolojilerden Parkinson hastal, temporal lob epilepsisi, fiizofreni gibi nedenlerin yol açabilece i birçok hastal a ba l olarak ortaya ç kabilir. Bu yaz da koku bozukluklar, bunlara yol açan hastal klar ve tedavileri gözden geçirilmifltir. Anahtar kelimeler: Koku bozukluklar, tedavi ABSTRACT Olfaction is a sense that increases the quality of life by helping the sense of taste and alerting people for the early recognition of the toxic gases and chemicals. Olfaction is a less studied part of the ear-nose and throat when compared to the other sections of our speciality. Olfactory disorders may arise due to benign conditions such as common cold, in addition to Parkinson disease, temporal lobe epilepsy and schizophrenia. In this study, olfactory disorders, the conditions that cause them and their managements are studied. Key words: Olfactory disorders, management KL N K KOKU BOZUKLU U PROB- LEMLER Fark nda olmasak da günlük yaflam m zda yemek seçimimizden kulland m z parf ü m l e r e ve hatta zararl ve tehlikeli gazlar n a l g l anmas na kadar birçok alanda koku duyumuz büyük önem tafl maktad r. Koku bozukluklar : A n o z m i : Koku duyusunun kayb, Hipozmi: Koku duyusunun azalmas, D i s o z m i : Koku duyusunun distorsiyonu, K a k o z m i : Kötü koku hissedilme hali, Dirim 2006; 81 (3): 235-240 Yaz flma Adresi: Müge ÖZCAN Yücetepe Sitesi A Blok 59/6 An ttepe - Ankara D R M/Temmuz-A ustos-eylül 2006
P a r o z m i : Uyaran olamad halde koku alg lanmas ; olarak tan mlanabilir. KOKU ÖLÇÜM TESTLER Bu testleri genel olarak subjektif ve objektif testler olarak ay rabiliriz. Subjektif testler, koku eflik de er testleri, koku alg lama testl e r i d i r ( P e n s i l v e n y a Üniversitesi koku tan ma testi=ups T). Objektif testler, e l e k t r o o l f a k t o g r a f i (EOG), uyar lm fl beyin potansiyelleri ölçümü ve elektroensefelografidir. Eflik de er testlerinde, kiflinin etil alkol gibi belli bir kokuyu alg layabildi i en dilüe konsantrasyon bulunmaya çal fl l r. Koku alg lama testlerinde hastaya sunulan belirli odorantlar n isimlendirilmesi istenir. UPS T yahut S T (smell identification test) bu temele dayan r (1). S T de kullan lan odorant içerikleri kültür ve co rafyaya göre modifiye edilerek kullan l r. EOG de olfaktor epitel üzerine yerlefltirilen elektrotlarla potansiyel sumasyonu ölçülür. Bu yöntemle koku epiteli kökenli anoz - milerle santral kökenli anozmilerin ay r m sa lanabilir. Uyar lm fl beyin potansiyelleri ile online EEG analizi yöntemleri santral yollar n çal flmas n araflt ran objektif testlerdir. Koku analiz testlerini hastan n yafl, cinsiyeti, kokuya maruz kal fl süresi ve kullan lan kar fl mlar etkiler. Cinsiyetle ilgili olarak kad nlar n koku alg lama ve identifikasyonda erkeklere göre daha güçlü olduklar, spesifik koku alg lamada fark olmad saptanm flt r. KOKU BOZUKLU UNA YOL AÇAN HASTALIKLAR Literatürde koku bozukluklar na yol açan 200 ün üzerinde hastal k tan mlanm fl olup klinik yaklafl m kolayl aç s ndan koku bozukluklar n : obstrüktif sinonazal hastal klar, geçirilmifl üst solunum yolu infeksiyonlar, kafa travmas, yafll l k, konjenital nedenler, toksinler, ilaçlar ve idiy o p a t i k nedenler olarak s n fland rabiliriz. Obstrüktif sinonazal hastal klar: O l f a k- siyon için hava ak m n n özellikle septum ile orta konkan n anteromedialinden geçen hava ak m n n majör rol oynad düflünülm e k t e d i r (2). Hava ak m n n olfaktor yar a ulaflmas n engelleyecek patolojiler do al olarak koku bozuklu una yol açar. Bu patolojiler, alerjik rinit, akut rinosinüzit, nazal polipozis, septum deviasyonu, rekurren sinüzit, anatomik anomaliler, bölgenin tümörleri olarak say labilir. Burada koku kayb anozmiden çok hipozmi olarak g ö r ü l m e k t e d i r. R e kür r e n sinüzit ve nazal polipozis olgular nda düflük doz oral steroid tedavisi süres i nce semptomlar düzelmekte ancak ilaç b rak ld an koku bozuklu u yinelenmektedir. Bu nedenle bu bozukluklar Steroid Ba ml Anozmi olarak adland ranlar olmufltur (3, 4). Üst solunum yolu infeksiyonu sonras koku kayb : Üst solunum yollar nda ödem ve inflamasyona yol açan herhangi bir virüs koku bozuklu una yol açabilir. Koku bozuklu u ödemin geçmesi ile düzelirken küçük bir hasta grubunda koku alman n düzelmedi i görülmüfltür. Bu hasta grubu daha önceden koku yönünden tamamen sa l kl olan, 50 yafl üzerinde %80 oran nda bayan hastalard r. Yap lan çal flmalarda al nan biopsi örneklerinde hasta
popülasyonunda olfaktor nöronlarda azalma ve respiratuar epitelde art fl saptanm flt r (5). Kafa travmas : Geçirilmifl minör yahut m a jör kafa travmas sonras koku bozuklu u literatürde eriflkinlerde %5-10 (6, 7 ), çocuklarda %1-3 (8) olarak bildirilmifltir. Koku bozuklu u daha çok anozmi olarak saptan r. Frontal bölgeye olan travmalar hipozmi, oksipital bölgede olan travmalar anozmiye yol açar. Fizyopatolojik olarak olfaktor liflerin kribriform plate de zedelenmesi, kribriform plate fraktürü ve olfaktor bulbus kontüzyonu ve serebral kontuzyon suçlanmaktad r. Vakalar n 1/3 ünde 1 y l içerisinde spontan düzelme bildirilmektedir. yileflme sonras s k olarak disosmilere rastlan r (9). Yafllanman n olfaksiyona etkisi: Y a fl n ilerlemesi ile birlikte olfaktor reseptör ve nöronlarda azalma ile birlikte demans problemleri (Alzheimer Hastal ve Parkinson) koku bozukluk problemlerine yol açmaktad r (10, 11). Konjenital anozmi: Genelde söz konusu spesifik bir anozm i d i r (bal k kokusu, izovalerik asit, siyanik asit kokusu gibi). Hastalar n ço u irritan, keskin ve ac kokular ay rt edebilmektedir. Fizyopatolojik olarak olfaktor epitel yahut bulbusun konjenital dejenerasyonu suçlanmaktad r. Bu konuya en iyi örnek X kromozomuna ba l olarak tafl nan, konjenital anozmi ve hipogonadotropik hipogonadizmin birlikte izlendi i Kallman Sendromu dur (12). Toksinlerin koku almaya etkisi: Ç e v r e s e l ve endüstriyel gazlar n inhalasyonu ve özellikle sigara, koku bozukluklar na yol açabilir. Burada olfaktor zedelenmenin derecesi zararl etkenin toksisitesine, konsantrasyonuna ve etkilenme süresine göre de iflir. Sülfirik asit, hidrojen siyanid gibi ajanlara bir kez maruziyet bile kal c a n ozmiye yol açabilirken, formaldeit, uçucu solventlere uzun süreli maruziyetlerde hipozmi geliflir. Sigara, uzun süren fakat reversibl bir hipozmiye yol açar (13). Olfaktor fonksiyonun düzelmesi için yaklafl k olarak sigara içilen dönem kadar sürenin geçmesi gereklidir. Tümörler ve koku alma: ntranazal ve intrakranial tümörler koku duyusunu etk i l e y e b i l i r l e r. ntranazal tümörlerden inverted papillom, skuamöz hücreli karsinom, adenokarsinom ve estezionöroblastom koku bozuklu u oluflturabilir. ntrakranial tümörlerden olfaktor yar k menengiomu, suprasellar uzan m olan hipofiz tümörleri, frontal lob tümörleri ve temporal lob tümörleri koku bozuklu u oluflturabilirler. AIDS ve koku bozuklu u: HIV virüsü olan hastalarda hastal n evresine bak lmaks z n de iflen derecelerde koku bozukluklar na rastlanm flt r (14). Epilepsi ve koku: Epileptik hastalar n %1-30 unda hofl olmayan nitelikte olfaktor auralar n varl bildirilmifltir (15). Psikiyatrik hastal klar ve koku bozukl u k l a r : fiizofreni, majör depresyon ve halüsinasyon mevcut hastalarda hastal n parças olarak kokuyla ilgili semptomlar olabilir. laçlar n koku almaya etkisi: Birçok ilaç yan etki olarak geçici yahut kal c koku bozuklu una yol açabilmektedirler (16). D R M/Temmuz-A ustos-eylül 2006
laç Grubu Amibisib ve Antihelmintler Lokal Anestetikler Antikolesterolemik laçlar Antihistaminik laçlar Antibiyotikler Antiproliferatif Ajanlar Analjezik, Antipiretikler Antitiroid Ajanlar Antihipertansifler Hipoglisemik Ajanlar Kas Gevfleticiler Opiatlar Antiepileptikler Örnek laçlar Metronidazol Benzokain, Novakain, Tetrakain, Prokain Klofibrat Klorfeniramin Amfoterasin B, Ampisilin, Sefomandol, Griseofulvin, Linkomisini Tetrasiklin, Sülfosalazin Doksurabisin, Metotroksat, Vinkristin, Azatiopürin Kolflisin, Allopürinol, Levamizol, Fenilbutazon Metimazol, Karbimazol, Tioürasil, Propiltiourasil Kaptopril, Etakrinik Asit Glipizid, Metformin, Fenformin Baklofen, Levodopa Kodein, Morfin Lityum, Karbamezapin, Fenitoin Tablo 1: Koku bozuklu u yapan ilaçlar Cerrahinin Kokuya Etkisi: Respiratuar hava ak m de iflikli ine yol açan yahut olfaktor reseptörlere yak n bölgelerde yap lacak cerrahi giriflimlerin koku fonksiyonunu etkileyece i muhakkakt r. Hava ak m nda t kan kl k yapan adenoid dokusunun ç kar lmas ndan sonra çocuklarda artan hava ak m ile birlikte koku alg lamalar n n da artt izlenmifltir (17). Septum deviasyonu olan hastalar septoplasti sonras koku fonksiyonlar nda bir miktar artma tariflemektedirler. Rinoplasti sonras geçici olarak hipozmi tarifleyen hasta popülasyonu bildirilmifl ancak kal c a n o z m iy e çok nadiren rastlanm flt r (18, 19). Endoskopik sinüs cerrahisi sonras özellikle cerrahi esnas nda nöral hasara ve postoperatif dönemde oluflabilen sinefli formasyonu nedeniyle olfaktor fonksiyonlarda azalma bildirilmektedir. Kronik sinüzit olan hastalarda özellikle anterior etmoid hücrelerde patoloji mevcutsa endoskopik cerrahi sonras koku alg lamalar nda art fl bildirilmifltir (20). Total larenjektomi sonras hastalarda hava ak m nazal pasajdan yeni bir rotaya yönlendi i için hastalar n önemli bir k sm nda koku kabiliyetinde azalma izlenmektedir. Ancak bu hastalar n nazal stimülasyon ile koku alg lamalar n n düzeldi i saptanm flt r (21). Kafa taban ve kranium ile ilgili operasy o n l a r d a olfaktor tahribata ba l kal c anozmi geliflebilece i unutulmamal d r. Radyoterapinin kokuya etkisi: Özellikle kafa taban ve olfaktor bölgeyi içine alan radyoterapi uygulamalar n n koku fonksiyonu üzerinde negatif etkisi vard r (22). d i y o p a t i k : Hastalar n belirli bir bölümünde etyoloji saptanmadan koku bozuklu u bulunur, bu duruma genellikle daha önceden sa l kl, genç orta yafl bireylerd e r a s t- lan r.
TEDAV Koku bozukluklar n n tedavisinde öncelikle neden bulunabilirse nedene yönelik tedavi uygulanmal d r. Tedaviden en fazla yarar görme olas l olan hasta popül a s- yonu sinonasal hastal olan gruptur. Hastal n medikal tedavisinde sistemik steroidler, intranazal steroidler, antialerjik tedavi ve akut rinosinüzitler için antibiyoterapi verilir. Mekanik nedenlere ba l geliflti i düflünülen koku bozukluklar nda gerekli cerrahi müdahaleler yap labilir. Olfaktor reseptör hasar na ba l koku bozukluklar nda teorik olarak etkin olaca varsay lan A ve B vitamini tedavileri denenmifltir. A vitaminin i n epitel rejenerasyonu sa lad ve reseptör fonksiyonu aç s ndan gerekli oldu u için teorik bazda baflar l olmas beklenir ancak klinik çal flmalarda vitaminlerin koku üzerine iyilefltirici etkisi saptanmam flt r (23). Yine yara iyileflmesi üzerine pozitif etkisi düflünülerek çinko tedavisi denenmifl ancak koku üzerine belirgin klinik yan t a l n a m a m fl t r. Çinko eksikli i olan bireylerde tat ve koku bozuklu u geliflebilir ve çinko ancak bu bireylerde tedavide etkin olabilir (24). Posttravmatik ve üst solunum yolu enfeksiyonu sonras geliflen koku bozuklu unda yap lacak olan gözlem ve beklemektir. Vakalarda iyileflme olacaksa genellikle 1 y l içinde olmaktad r. Toksik olfaktopatilerde etken toksinin uzaklaflt r lmas tedavinin en önemli basama d r. Fantozmi tedavisinde olfaktor mukoza üzerine topikal kokain uygulamas, olfaktor epitelin soyulmas ve son olarak kraniotomi ile olfaktor bulbektomi uygulamas yap labilir (25). Son olarak bu hastalar n hastal klar n kabul etmeleri ve bununla yaflamaya teflvik edilmeleri tedavinin en önemli basama n oluflturur. Hastalar n evlerine yang n koku alarm sistemlerinin mevcudiyeti gibi hayati önlemleri almalar na teflvik önemlidir. Sonuç olarak kemosensoryal bozuklu u olan bu hastal klar n tan ve tedavisinde zorluklar bulunup, hastal n fizyopatogenezi anlafl ld kça tedavi olanaklar m z n artaca söylenebilir. KAYNAKLAR 1. Doty RL, Shaman P, Dann M. Development of the University of Pennsylvania Smell Identification Test: a standardized microencapsulated test of olfaction. Physiol Behov 1984, 32: 489-502. 2. Leopold DA. The relationship between nasal anatomy and human olfaction. Laringoscope 1988: 1232-1235. 3. Scott A. Caution urged in threating steroid dependent anosmia. Arch Otolaryngol Head and Neck Surgery 1989, 115: 109-116. 4. Stevens M. Steroid dependent anosmia. Laringoscope 2001, 111: 204-208. 5. Leopold DA, Hornung DE, Youngentob SL. Smell and taste in health and disease. 1st ed. New York. Raven Press; 1991. 6. Summer D. Post traumatic anosmia. Brain 1964, 87: 107-111. 7. Zusho H. Posttraumatic anosmia. Arch Otolaryngol 1982, 108: 90-95. D R M/Temmuz-A ustos-eylül 2006
8. Jacobi G, Rtiz A, Emrich R. Cranial nerve damage after pediatric head trauma: a long term follow up study of 741 cases. Acta Pediatrica Hung 1986, 27: 173-176. 9. Kern RC, Quinn B, Rosseu G. Posttraumatic olfactory dysfunction. Laringoscope 2000, 110: 2106-2109. 10. Stern MB. Olfactory function in Parkinson Disease sub types. Neurology 1994, 44: 266-271. 11. Doty RL, Reyes PF, Gregor T. Presence of odor identification and detection in Alzheimer Disease. Brain Res Bull 1987, 18: 597-601. 12. Rienzo L, Artuso A, Colosimo C. Isolated congenital agenesis of the olfactory bulb nad tracts in a child without Kallmann Syndrome. Ann Otol Rhino Laryn 2002, 111: 657-659. 13. Frye RE, Schwartz BS, Doty R. Dose related effects of cigarette smoking in olfactory function. JAMA: 1990, 263: 1233-1236. 14. Graham CS. Taste and smell disorders in HIV infected patients. Physiol Behav 1995, 58: 287. 15. West SE, Doty RL. Influence of epilepsy and temporal lobe resection on olfactory function. Epilepsia 1995, 36: 531-535. 16. Schiffmann SS. Drugs affecting taste and smell: N Eng J Med 1983, 308:1275. 17. Crysdale WS, Cole P, Emergy P. Cephalometric graphics, nasal airway resistance and effect of adenoidectomy. J Otolaryngol 1985, 14: 92-94. 18. Stevens CN, Stevens MH. Quantitative effects of nasal surgery on olfaction. Am J. Otolaryngol 1985, 6: 264-267. 19. Kimmelmann CP. The risk to olfaction from nasal surgery. Laringoscope 1994, 104: 981-988. 20. Hoseman W, Goertzen W, Wohlleben R. Olfaction after endoscopic endonasal ethmoidectomy. Am J Rhinol 2000, 7: 11-15. 21. Frans JM, Hilgers M, Frits SA. Rehabilitation of olfaction after laryngectomy by means of nasal airflow inducing maneuer. Arch Otolaryngol head and neck. 2000, 706-712. 22. Wai-Kuen Ho, Dora LW Kwong. Change in olfaction after radiotherapy for nasopharngeal cancer. Am J Otolaryng. 2002, 209-214. 23. Hendriks APJ. Olfactory dysfunction. Rhinology 1988, 26: 229. 24. Mackay Sim A, Dreosti IE. Olfactory function in zinc deficiency in adult mice. Brain Res 1989, 76: 207. 25. Leopold DA. Successful treatment of phantosmia with preservation of olfaction. Arch Otolaryngol. Head and Neck Surg. 1991, 117: 1402.