İzmir İktisat Kongresi nin 85. Yılında Türkiye Ekonomisinin Geldiği Nokta

Benzer belgeler
1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015)

2012 Nisan ayında işsizlik oranı kuvvetli bir düşüş ile 2012 Mart ayına göre 0,9 puan azalarak % 9 seviyesinde

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ...

OCAK 2019-BÜLTEN 12 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ DEVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ

AR& GE BÜLTEN. Ekonomide Büyüme Trendi Ne Kadar Sürecek?

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı

MAKROEKONOMİK GELİŞMELER 2011

RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU. Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu

HOLLANDA ÜLKE RAPORU

Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

Grafik-4.1: Cari Açığın GSYH ye Oranı (%)

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

100 BÜYÜK SANAYİ KURULUŞU ÖZET DEĞERLENDİRME

Ekonomi Bülteni. 22 Mayıs 2017, Sayı: 21. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

ŞUBAT 2019-BÜLTEN 13 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

7.36% 2.9% 17.9% 9.7% % Temmuz 18 Nisan 18 Temmuz 18 Ağustos 18

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

GRAFİKLERLE FEDERAL ALMANYA EKONOMİSİNİN GÖRÜNÜMÜ

Ekonomi Bülteni. 18 Temmuz 2016, Sayı: 28. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

Ekonomi Bülteni. 20 Şubat 2017, Sayı: 8. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 15 Ağustos 2016, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

AYDIN TİCARET BORSASI

Ekonomi Bülteni. 14 Kasım 2016, Sayı: 44. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

%7.26 Aralık

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

EKONOMİK GÖSTERGELER

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ

Ekonomi Bülteni. 22 Haziran 2015, Sayı: 16. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

İTKİB Tekstil, Deri ve Halı Şubesi

JAPON EKONOMİSİNİN ANA BAŞLIKLAR İTİBARİYLE ANALİZİ

2006 YILI EGE BÖLGESİ NİN 100 BÜYÜK FİRMASI

Tablo 1. Seçilen Ülkeler için Yıllar İtibariyle Hizmetler Sektörü İthalat ve İhracatı (cari fiyatlarla Toplam Hizmetler, cari döviz kuru milyon $)

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

2017 OCAK-MAYIS AYLARI TÜRKİYE VE MALATYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER. Doç. Dr. Ahmet UĞUR Malatya Ticaret Borsası Akademik Danışmanı

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

EKONOMİK GELİŞMELER Ağustos 2012

AYDIN TİCARET BORSASI

Berlin Ekonomi Müşavirliği Verilerle Türkiye-Almanya Ekonomik İlişkiler Notu VERİLERLE TÜRKİYE-ALMANYA EKONOMİK İLİŞKİLERİ BİLGİ NOTU

EKONOMİK GELİŞMELER Şubat

2010 OCAK AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

EKONOMİK GELİŞMELER Haziran 2012

Ekonomi Bülteni. 17 Ağustos 2015, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

7.36% 7.0% 15.8% 9.6% % Haziran 18 Mayıs 18 Haziran 18 Temmuz 18

Ekonomi Bülteni. 17 Ekim 2016, Sayı: 40. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

2017 YILI TÜRKİYE VE MALATYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER. Doç. Dr. Ahmet UĞUR Malatya Ticaret Borsası Akademik Danışmanı

Rakamlarla 2011'de Türkiye Ekonomisi

AYDIN TİCARET BORSASI

TEKSTİL VE HAZIR GİYİM ÜRÜNLERİ İTHALATINA UYGULANAN KORUNMA ÖNLEMLERİ 2 YILLIK DEĞERLENDİRME

TÜRKĠYE DÜNYANIN BOYA ÜRETĠM ÜSSÜ OLMA YOLUNDA

Ekonomi Bülteni. 7 Ağustos 2017, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

AYDIN TİCARET BORSASI

TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ SON GELİŞMELER

Türkiye Ekonomisi 2000 li yıllar

2010 ŞUBAT AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER. (Haziran 2015)

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

AYDIN COMMODITY EXCHANGE ARALIK 2013 TÜRKİYE NİN TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELERİ.

7.26% 9.9% 10.8% 10.8% % Mart 18 Şubat 18 Mart 18 Nisan 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

GRAFİK 1 : ÜRETİM ENDEKSİNDEKİ GELİŞMELER (Yıllık Ortalama) (1997=100) Endeks 160,0 140,0 120,0 100,0 80,0 60,0 40,0 20,0. İmalat Sanayii

AYDIN TİCARET BORSASI

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

EKONOMİK GELİŞMELER Aralık

109 MİLYAR DOLARLIK YABANCI PORTFÖYÜ VAR

Ekonomi Bülteni. 14 Aralık 2015, Sayı: 39. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

inşaat SEKTÖRÜ 2015 YILI ÖNGÖRÜLERİ

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

AYDIN TİCARET BORSASI

AYDIN TİCARET BORSASI

TÜRSAB AITF BAKÜ 2017 ULUSLARARASI TURİZM FUAR RAPORU

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

Soru 1: Firma olarak 2012 yılının ikinci yarısı için nasıl bir ekonomik beklenti içindesiniz?

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

Sanayi üretimi azaldı

AYDIN TİCARET BORSASI

EKONOMİK GELİŞMELER Kasım

EKONOMİK GELİŞMELER Mayıs

AYDIN TİCARET BORSASI

EKONOMİK GELİŞMELER Aralık

2017 OCAK-EKİM AYLARI TÜRKİYE VE MALATYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER. Doç. Dr. Ahmet UĞUR Malatya Ticaret Borsası Akademik Danışmanı

Artış. Ocak-Haziran Oranı (Yüzde) Ocak-Haziran 2014

izlenmiştir. Çin Halk Cumhuriyeti 1949 yılında kurulmuştur. IMF'ye bağlıbirimler: Guvernörler Konseyi, İcra Kurulu, Geçici Kurul, Kalkınma Kurulu

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 AĞUSTOS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

Ekonomi Bülteni. 5 Haziran 2017, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

ARALIK 2018-BÜLTEN 11 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

Ekonomi Bülteni. 15 Mayıs 2017, Sayı: 20. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

AYDIN TİCARET BORSASI

PAZAR BÜYÜKLÜĞÜ YATIRIM MALĐYETLERĐ AÇIKLIK EKO OMĐK VE POLĐTĐK ĐSTĐKRAR FĐ A SAL ĐSTĐKRAR

7,36% 5,1% 15,4% 10,1% 87,1 57,1 2,7 17,75% Mayıs 18 Nisan 18 Mayıs 18 Haziran 18

Transkript:

İzmir İktisat Kongresi nin 85. Yılında Türkiye Ekonomisinin Geldiği Nokta Ahmet YETİM Cumhuriyet ilan edilmeden önceki dönemde Osmanlı İmparatorluğu yaklaşık on yıl süreyle savaş hali yaşamıştır. Üstelik 1914'ten itibaren savaşın yükü artmış ve 1918'den itibaren de bir varolma süreci yaşanmıştır. Savaş üretimi olumsuz yönde etkilemiş, üretim kaynaklarının azalmasına neden olmuştur. Savaş sırasında altın ve döviz fiyatları %700 artmıştır. Aynı durum diğer fiyatlar için de geçerlidir. Geçinme indeksi 1914=100 alınırsa, 1920 de 1.406; 1922 de 999 olmuştur. Tarımsal üretim yarı yarıya azalmıştır. Üretim düşüşleri madencilik ve sanayide de görülmüştür. Savaş yıllarının bir diğer önemli kaybı da işgücü alanında olmuştur. Aynı sınırlar ele alındığında 1914 te nüfus 16,3 milyon iken 1927 yılında 13,6 milyona düşmüştür. Savaşlarda verilen kayıplar neticesinde eğitimli ve nitelikli işgücünde de azalma yaşanmıştır. Savaşın bitiminden sonra da olumsuzluklar devam etmiş Osmanlı dan kalan borçlar yeni Cumhuriyet in sırtına yüklenmiştir. Tüm bu olumsuz koşullara rağmen İstiklal Savaşı kazanıldıktan sonra henüz Cumhuriyet bile ilan edilmeden önce İzmir de İktisat Kongresi toplanmıştır. 1923-1932 yılları arasında daha liberal bir iktisat politikası uygulanmış fakat başarılı sonuçlar elde edilememiştir. Daha sonra devletçi politikalar devreye sokulmuştur. Birinci beş yıllık sanayileşme planı ve ikinci beş yıllık sanayileşme planı ile üretimde artış sağlanması yoluna gidilmiştir. Bu maksatla 1923 İzmir İktisat Kongresi, 17 Şubat-4 Mart 1923 tarihleri arasında İzmir de toplanmıştır. Kongre, başlıca iki amacı görüşmek için toplanmıştır. Birinci amaç; tüccar, sanayici, çiftçi ve işçi kesimlerinin kendilerine özgü sorun ve isteklerini belirlemek, bu kesimlerin siyasal kadro ile bütünleşmesini sağlamak. İkincisi de, yabancı sermaye çevrelerine ekonominin gelecekte alacağı biçimi açıklamak. Kongreye 1.135 temsilci katılmış ve kongre 4 Mart 1923 tarihinde İktisat Misakı kabul edilmiştir. Tüccar grubunun 134 madde, çiftçi grubunun 96 madde, sanayi grubunun 24 madde, işçi grubunun 34 madde halinde istekleri kongre tarafından kabul edilmiştir. 18

Sonuç olarak, iktisat kongresinde özel girişimciliğin canlandırılması ve bunun için, kredi olanaklarının ve eğitim, ulaştırma, haberleşme gibi altyapı ve teknik hizmetlerin hükümetçe sağlanması öngörülmüştür. 1923-1932 Dönemi Ekonomik Durum İlk nüfus sayımı 1927 yılında yapılmıştır. Nüfus 13 milyon 648 bin olarak tahmin edilmiştir. Çalışan nüfusun sektörel dağılımında ise tarım yüzde 80,9, hizmetler yüzde 10,2 ve sanayi yüzde 8,9 luk paya sahiptir. Yabancı sermaye cumhuriyetin ilk yıllarında ülkeyi terk etmiştir. Vergi gelirleri içinde dolaylı vergiler ağırlıklıdır. Bütçe giderlerinin GSMH'ya oranı dönem boyunca düşük bir artış trendi izlemiş, vergi gelirlerinin GSMH içindeki payı %10 dolayında gerçekleşmiştir. Kamu giderleri içinde özellikle ulaşım (demiryolu), savunma iç ve dış borç ödemeleri başlıca kalemleri oluşturmuştur. Genel bütçe harcamalarının dağılımı 1927 ve sonraki 5 yıl için; %65-75 cari gider, %15-17 yatırım ve %10-15 dolayında transfer harcamasından oluşmaktadır. Almanya ile Avusturya-Macaristan'ın savaş yıllarında Türkiye'ye vermeyi taahhüt ettikleri altına, savaştan galip çıkan devletler Fransa ve İngiltere el koymuştur. Böylece cumhuriyetin ilk on yılında piyasadaki para hacmi nominal olarak azalmıştır. GSMH'da yıllık ortalama %7,3 lük bir artış sağlanmasına rağmen sektörel bazda fazla bir değişim yaşanmamıştır. GSMH içerisinde; tarım %45, sanayi %10 ve hizmetler %45 lik bir paya sahiptir. 1927 ve 1932 yıllarında GSMH'de büyük düşmeler yaşanmıştır. Milli gelir düzeyi 1923 yılında 565 milyon Dolar olmuş 1930 lu yıllardan itibaren 1 milyar Doların üzerine çıkmıştır. Dolayısıyla milli gelir artışı ortalaması anılan dönemde yüzde 7,3 olmuştur. Tarım sektöründeki; en önemli düzenleme aşarın kaldırılmasıdır. 1927 ve 1929 yıllarında toprak reformu uygulanmış olup topraksız köylülere toprak dağıtılmıştır. Ziraat Bankası 1929-1932 döneminde büyük işletmelere kredi vermiştir. 1929 da Tarım Kredi Kooperatifleri kurulmuştur. Sanayi sektöründe; en önemli düzenleme özel sanayi firmalarına ve maden işletmelerine geniş çapta muafiyet ve imtiyazlar veren Teşvik-i Sanayi Kanunu dur. Özel sektörün 15 yıl himaye edilerek belirli bir güce kavuşturulması amaçlanmıştır. Bu kanun ile bazı önemli sanayi firmalarına fabrika toprağı verme, vergi muafiyeti ve istisnaları sağlama vb. gibi teşvik tedbirleri getirilmiştir. 19

Hizmetler sektöründe; öncelikle demiryolu uzunluğu %67 oranında artırılmıştır. Deniz ulaşımının tümü, kabotaj hakkı tamamen Türk lere geçmiştir. Kibrit, alkol, petrol, şeker gibi ürünlerin ithalatı ve ticareti tekelleştirilmiştir. Dış Ticaret ise Cumhuriyetin ilk yıllarında istenen düzeye gelmekten oldukça uzak kalmıştır. Üstelik ticaret hacmi 1929 dan itibaren gerileme kaydetmiştir. 1923-1929 arası dönemde dış ticaretimiz sürekli açık vermiştir. 1929 yılına kadar ihracatın ithalatı karşılama oranı negatiftir. 1929 yılında ise açık en üst seviyededir. Cari fiyatlarla 1923 te 85 milyon Dolar olan ihracatımız 1924 te 159, 1925 te 192, 1926 da 186, 1927 de 158, 1928 de 174, 1929 da 155, 1930 da 151, 1931 de 127 ve 1932 de 101 milyon Dolar olmuştur. Buna karşılık yine cari fiyatlarla 1923 te 145 milyon YTL olan ithalatımız 1924 te 194, 1925 te 242, 1926 da 235, 1927 de 211, 1928 de 224, 1929 da 256, 1930 da 148, 1931 de 127 ve 1932 de 86 milyon YTL olmuştur. Dış ticaret hacmindeki gerilemede dünyadaki ekonomik buhranın yanı sıra ithalata getirilen gümrük vergisi oran artışının da etkisi büyüktür. Gümrük vergileri %16 dan %40 a çıkarılmıştır. 1933-1938 dönemi ise devletçi kalkınma stratejilerinin uygulanmasına sahne olmuştur. Bunun başlıca nedeni ise 1923-1932 arasında uygulanan liberal ekonominin istenilen gelişimi sağlayamamasıdır. Atatürk ün İktisat Kongresinin açılış konuşmasında belirttiği ekonomik bağımsızlık ve hızlı kalkınma ilkeleri 1930'lara gelindiğinde gerçekleştirilmemiştir. Serbest fırka denemesi ise geniş halk kitlelerinin ekonomik hoşnutsuzluğunun bir göstergesi olmuştur. Özel kesime öncelik veren sanayileşme politikası temel sınai tüketim mallarının yerli üretimini sağlayamamıştır. Dış etkenlerin başında ise 1929 da önce kapitalist, liberal ülkelerde o yıllarda görülen ve büyük olarak nitelenen ekonomik bunalımın başlıca özellikleri fiyat düşüşleri, üretimin kapasitenin çok altında yapılması ve işsizliktir. Devletçi dönemde kamu maliyesinin önemi, kamu sanayileşmesi girişimlerinin iç kaynağının genel bütçe oluşudur. Kamu harcama ve gelirleri 1933-1938 döneminde düzenli bir biçimde artmıştır. Gelirin %70 ini dolaylı vergiler oluşturmaktadır. Genel bütçe gelirleri cari fiyatlarla 1933 te 174.3, 1934 te 207.3, 1935 te 231.4, 1936 da 271.1, 1937 de 314.2 ve 1938 de 322.9 milyon TL olmuştur. Buna karşılık bütçe giderleri aynı dönemde sırasıyla 173.6, 228.9, 259.6, 252.4, 287.2 ve 303.9 TL düzeyinde gerçekleşmiştir. 20

Anılan dönemde sadece 1934 ve 1935 yıllarında 21,6 ve 28,2 milyon TL bütçe açığı verilmiştir. 1930 yılında Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu çıkarılmıştır. 1939 yılına kadar tedavüldeki para miktarındaki ortalama artış %13 civarındadır. Tarım, sanayi ve hizmetler ana sektöründe incelenen dönem boyunca Milli Gelire yaptıkları katkı bakımından kayda değer bir farklılık göstermemişlerdir. Savaşa kadar olan dönemde milli gelirde artış sağlanmıştır. 1938 yılı hariç diğer yıllarda dış ticaret fazlası vardır. Tüketim mallarının ithalatına getirilen bu sınırlamalar dışa açıklık derecesini sürekli olarak azaltmıştır. Ekonominin giderek dışa kapanması, dış ticaretin fazla vermesi, altın stokunda artışı da beraberinde getirmiştir. Sanayileşme Politikaları: 1931-1933 yılları arasında hazırlanan ve Mayıs 1934 te yürürlüğe giren Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı nın amacı daha önceden ithal edilen tüketim mallarının üretimini sağlamaktı. Dokuma, maden işleme, selülöz kağıt, cam, çimento ve kimya sanayilerini kapsayan bu plan bir sınai yatırım programı şeklindedir. BBYSP için 45 milyon TL lik yatırım öngörülmüş 100 milyon TL harcanmıştır. Planın finansmanının, Sovyetler Birliği nden alınan krediler ve her yıl bütçeden ayrılacak ödeneklerle sağlanması öngörülmüştü. BBYSP nın başarılı olması üzerine ikinci BBYSP nın hazırlıklarına başlanmış, ara ve yatırım malları (elektrik, madencilik, limanlar vb.) üretimi hedeflenmiş ancak İkinci Dünya Savaşı nın başlaması nedeniyle uygulama alanı bulamamıştır. Dönem boyunca sanayi üretimi artış göstermiştir. Gerek işletme sayısı bakımından gerekse toplam istihdamdaki pay bakımından ziraat ve hayvancılık ile dokuma sanayii ağırlıklı bir paya sahiptir. Sanayi alt dallarında en önemli gelişme tekstilde gerçekleşmiştir. Cumhuriyetin ilk 10 yılını kapsayan 1923-1932 arası dönemde Atatürk'ün ve tüm toplumun istekleri doğrultusunda liberal ekonomik politikalar üretilmiştir. Ancak somut başarılar elde edilememesi üzerine kamu müdahalesinin ağırlıklı olduğu devletçi sanayileşme stratejileri uygulanmıştır. Bu amaçla kalkınma sanayi stratejileri yapılmış ve 1980 yılına kadar da uygulanmıştır. 1980 yılı ise dışa açık büyüme dönüşünün gerçekleştirildiği dönemi simgelemiş ve yerli firmaların küresel rekabet oluşumunu tamamlayarak dünya rekabet ligine entegrasyonları sağlanmaya çalışılmıştır. Osmanlı devletinden, dörtte üçü köylerde yaşayan ve tamamen ilkel koşullarda üretim yapan bir tarım toplumunu devralan Türkiye Cumhuriyeti, 84'üncü yaşını doldururken, yaşadığı ekonomik kriz dönemlerine rağmen son dönemde kaydettiği 21

hızlı büyümeyle dünyanın 20 büyük ekonomisi arasına girerken, yurttaşlarının ortalama refah düzeyini 145 kat artırmayı başardı. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu 1923'te 12,5 milyon olan nüfusu aradan geçen 84 yılda yaklaşık beş katlık artışla 70,5 milyona ulaştı. Üstelik bugün nüfusun yüzde 60 ı kentlerde yaşıyor. Tarım bazlı üretim yapısının zamanla değişerek sanayi yoğunluklu üretim aşamasına geçen ülkemizde bugün sanayinin milli gelir içindeki payı %23,8. 1923-2007 döneminde gayri safi milli hasıla (GSMH) ise dolar bazında 864 kat arttı. Türkiye'nin 1923'te 565 milyon Dolar olan milli geliri bu yılın tümünde 489 milyar Dolara ulaşıyor. Ekonomide var olan yapısal sorunlar ve yaşanan krizlere rağmen büyümesini sürdüren Türkiye'nin 1923'te sadece 45 Dolar olan kişi başına milli gelirinin bu yılın tümünde 6 bin 625 Dolar olması bekleniyor. Buna göre Türk halkının ortalama refah düzeyini gösteren kişi başına gelirde 84 yıldaki artış 145 kata ulaşıyor. Türkiye Cumhuriyeti, kurulduğu 1923 yılında 51 milyon Dolarlık ihracat ve 87 milyon Dolarlık ithalat gerçekleştirdi. Uzun yıllar korumacı ekonomi uygulayan Türkiye 24 Ocak kararlarıyla 1980'den sonra ekonomisini dünyaya açarak, ihracata dayalı büyüme modelini benimsedi. Bu dönüşümün ardından ihracat ve ithalatta rekor artışlar yaşanırken, Türkiye'nin dış açıkları da hızla büyüdü. 2005 yılında 73,5 milyar Dolar olan ihracat, 2007 yılında 107,2 ye, ithalat ise 116,8 milyar Dolardan 170 milyar Dolara çıktı. Aynı dönemde dış ticaret açığı 43,3 milyar Dolardan 62,8 milyar Dolara tırmandı. Dolayısıyla Türkiye ekonomisinin 2005 yılında dünya ihracatındaki payı binde 7,1 den 2007 yılında binde 7,9 a çıkarken aynı dönemde ithalatın payı binde 11,3 ten binde 12,3 e yükseldi. Ulu Önder döneminde yıllık ihracat hacminde kaydedilen yüzde 125,5 lik artışa karşılık, ithalattaki artış yüzde 36,8 de kaldı, böylece dış ticaret açığı yüzde 90 a yakın düştü. Atatürk öldüğünde sembolik tutardaki bir iç borcun yanı sıra Türkiye nin sadece 146 milyon Dolar dış borcu bulunuyordu. Dolayısıyla dış ticaret göstergeleri, Cumhuriyetin 85. yılında ekonomik yapının dünya konjonktürüne paralel olarak bir gelişme göstermiş ancak son 15 yılda oluşan cari işlemler açıkları nedeniyle üç büyük krizin ağır hasarla atlatılmasına yol açmıştır. Nitekim ekonomide cari işlem açığı sürekli artış eğiliminde olup 2005 yılında 22,6 milyar Dolar olan açık, 2006 da 33,9 ve 2007 yılında 36,4 milyar Dolara ulaşmıştır. Böylesine yüksek cari açıklar veren ekonomimiz bugünlerde Amerika konut piyasaları kaynaklı uluslararası kriz esintilerini artarak hissetmektedir. 22

Bu durum, yeni bir kriz yaşatmasa bile ülkemiz ekonomisini ciddi biçimde sarsmaya neden olabilecek bir gelişmedir. Ülkemiz ekonomisi son 85 yıldır dünya konjonktürünün de ivmesiyle önemli sosyoekonomik dönüşümler yaşamıştır. Örnek olarak Cumhuriyet'in ilk yıllarında toplam ihracatın üçte ikisini tütün, kuru üzüm, pamuk, incir, fındık oluşturuyordu. Yani ihracat tarım ürünleri ağırlıklı bir yapıya sahipti. Bu dönemde temel tüketim mallarını bile üretemeyen sadece tarım ürünleri ihraç edebilen bir ülke konumunda bulunan Türkiye'nin gelinen aşamada 107 milyar Doların üzerindeki yıllık ihracatının yüzde 80'den fazlasını sanayi ürünleri oluşturuyor. O dönemde onlarla ifade edilebilen ihracat yapılan ülke sayısı bugün 200'ün üzerine çıkmıştır. Kaldı ki o zaman ülkemiz gündeminde bile olmayan yurtdışı müteahitlik hizmetlerinden bugün sağlanan gelir 15 milyar Doları aşmıştır. Türk işadamları uluslararası alanda rekabeti öğrenmiştir. Türkiye nin 1923 te 565 milyon Dolar olan milli geliri 85 yılda 900 kata yakın artışla bu yıl 520 milyar Dolara ulaşması bekleniyor. Kişi başına milli gelir artışı 45 Dolardan 145 kata yaklaşarak 6.600 Dolara çıktı. Türkiye ekonomik anlamda Cumhuriyetin ilk yıllarında dünya liginde yer almazken bugün ilk 20 ülke arasında yer bulmaktadır. Yine 85 yıl önce yabancı sermaye yatırımı çekmek bir yana ekonominin millileştirilmesi sürecinde yurdu terk eden yabancı sermaye bugün yılda 40 milyar Dolar civarında doğrudan yatırım, portföy yatırımı ve diğer yatırım şeklinde ülke ekonomisin çarklarının işlemesine katkı vermektedir. Aradan geçen 85 yıllık süreçte milli gelirin bileşimi de önemli ölçüde değişti. İlk dönemde yüzde 80 ün üstünde tarım, yüzde 8-9 sanayi ağırlıklı üretim yapısında tarımın payı yüzde 10 un altına gerilemiş, buna karşılık sanayinin payı yüzde 25 e yaklaşmış, ihracattaki payı yüzde 90 ı aşmış, ithalattaki payı ise yüzde 80 e yaklaşmıştır. Milli gelir içinde hizmet sektörlerinin payı da yüzde 60 civarındadır. Kaldı ki Cumhuriyetin ilk yıllarında nüfusun yüzde 80 lik bölümü tarımsal geçim kaynaklarıyla yaşamını sürdürürken bugün tarım istihdamının toplam istihdam içindeki payı yüzde 27 ye düşmüştür. Ancak bu da yeterli değildir. Sanayi üretim ölçeğinin genişlemesi ve hizmet sektörlerinin gelişmesiyle tarımsal nüfusun yüzde 5 e kadar geriletilmesi sağlanmalıdır. Ekonominin dünya ligine adım atmasında yurt içi kaynaklardan çok yurt dışı kaynaklar önemli katkı yapmıştır. 23

Türkiye Cumhuriyeti, dış borçlanmaya ilk kez 1932 yılında başvurmuştu. Türkiye nin anılan yılda sadece 46,5 milyon Dolar olan dış borcu, 1 milyar Dolar sınırını ilk kez 1965 yılında aşmıştı. Özellikle 1980 li yıllardan itibaren hızlı bir artış gösteren dış borç stoku bu yılın haziran sonu itibariyle 226 milyar Dolara kadar çıkmıştır. 1933 ten itibaren içerden borçlanma yoluna giden Türkiye nin iç borç stoku 1980 li yıllara kadar sembolik düzeylerde seyretmiştir. Özellikle 1980 lerin sonlarından itibaren adeta katlanarak artmaya başlayan iç borç stoku, bu yıl eylül sonu itibariyle 258 milyar YTL ye ulaşmıştır. Dolayısıyla büyümenin de yaşanan büyük krizlerin de bedeli ağır olmuştur. Ülke ekonomisi neredeyse 30 yılı aşkın süredir iki haneli enflasyonla uğraşmıştır. Oysa enflasyon Atatürk dönemindeki 6 yılda negatif çıkarken, çoğu yılda da düşük seviyelerde kalmıştır. Böylece anılan dönemde fiyatlar kümülatif bazda yüzde 26,5 gerilemiştir. Enflasyonda tek hane ise 2004, 2006 ve 2007 yıllarında yakalanabilmiştir. 2007 sonunda yüzde 8,4 olarak gerçekleşen enflasyon oranı yüzde 5 in altına çekilemediği takdirde bu alanda da başarının yakalandığını söylemek mümkün olmayacaktır. Bundan sonra yapılacak olan dış borçların milli gelire oranını azaltıcı, ithalata bağımlılığı azaltıcı, rekabet gücünü arttırıcı, Ar-Ge ye önem veren bir sanayileşme stratejisi ile uluslararası alanda marka ürünler yaratılmasına yoğunlaşmak olmalıdır. 24