İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ İDARİ YARGILAMA HUKUKU FİNAL SINAVI (Tek ve İkinci Öğretim Öğrencileri İçin) 27.05.2016 Sınav süresi 2 saat 15 dakikadır. Mevzuat kullanılabilir. Sınav sonunda soru kağıdınızı cevap kağıdının içerisine koyarak görevlilere teslim ediniz. Başarılar Dileriz. Ad-Soyad: Numara: I. DİLEKÇE YAZIMI SORUSU: (50 puan) Stil Yayıncılık Reklamcılık İletişim Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından aylık olarak yayınlanan ve Ankara, İstanbul, İzmir ve Antalya da dağıtımı yapılan Home Style isimli derginin ŞUBAT 2016 sayısında Home Style a Özel mesajı altında yayınlanan ilanla birlikte Şubat ayı içerisinde kullanılmak üzere aksesuar ve mobilya sektöründe birçok markanın indirim kuponları verilmiştir. Bu hususun Gümrük ve Ticaret Bakanlığı nca tespiti üzerine ilgili şirkete olay tarihinde yürürlükte olan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun un 11. maddesinde Süreli yayın kuruluşlarınca düzenlenen ve her ne amaç ve şekilde olursa olsun, bilet, kupon, iştirak numarası, oyun, çekiliş verilmesinin taahhüt edildiği durumlarda; kitap, dergi, ansiklopedi, afiş, bayrak, poster, sözlü veya görüntülü manyetik bant veya optik disk gibi süreli yayıncılık amaçlarına uygun kültürel ürünler dışında hiçbir mal veya hizmetin taahhüdü ve dağıtımının yapılamayacağının belirtildiği ve söz konusu kuponların bu kapsamdaki bir kültürel ürün olmadığı gerekçesiyle, anılan kanunun ilgili maddenin ihlali halinde uygulanacak para cezalarını düzenleyen hükmüne istinaden 200.000 TL idari para cezası verilmiştir. Stil Yayıncılık Şirketi yetkilileri Bakanlığın 25.04.2016 tarih ve 26827 sayılı bu işlemini 29.04.2016 tarihinde tebellüğ etmiş ve ertesi gün idari para cezasını ödemiştir. Buna karşılık 10 Mayıs 2016 tarihli Resmi Gazete de yayınlanarak yürürlüğe giren 6502 sayılı (yeni) Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun la promosyon uygulamalarına ilişkin usul ve esasların yönetmelikle belirleneceği düzenlenmiş olup, ilgili kanun ve yönetmelik hükmü aşağıda verilmiştir. Stil Yayıncılık Şirketi yetkilileri bu yeni düzenlemeler uyarınca indirim kuponu verilmesinin promosyon kapsamında olmadığını düşünerek idari para cezası tesisine yönelik işleme karşı dava açmak istemektedirler. (Danıştay 15. Daire E.2015/2620, K.2015/3937, T.10.06.2015 kararından esinlenilerek hazırlanmıştır.) İlgili Mevzuat 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Süreli yayın kuruluşlarınca düzenlenen promosyon uygulamaları MADDE 53- (...) (7) Promosyon uygulamalarına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir. Süreli Yayın Kuruluşlarınca Düzenlenen Promosyon Uygulamalarına İlişkin Yönetmelik Promosyon uygulamasının konusu
MADDE 5 (1) Süreli yayın kuruluşlarınca düzenlenen ve her ne amaç ve şekilde olursa olsun, bilet, kupon, iştirak numarası, oyun, çekiliş ve benzeri yollarla süreli yayın dışında ikinci bir mal veya hizmetin verilmesinin taahhüt edildiği veya verildiği promosyon uygulamalarında; a) Kitap, dergi, ansiklopedi, b) Harita, atlas, yerküre, c) Bayrak, afiş, poster, ç) Ajanda, takvim, d) Kağıt ortamında basılı bulmaca, e) Satranç takımı, f) Sinema, tiyatro, müze, konser, opera, bale, sergi, festival ve sportif faaliyetlere ilişkin bilet, g) Kültür turu, ğ) Yurtiçi veya yurtdışında ifa edilmesi öngörülen yabancı dil eğitimi, h) Kitap, dergi, ansiklopedi, belgesel, film, tiyatro, müzik, konser, opera ve baleye ilişkin CD, DVD, Blu-Ray ve benzeri optik disk, dışında herhangi bir mal veya hizmet verilemez. (2) Süreli yayında yer alan reklamın parçası olan, süreli yayını bir defadan fazla almayı gerektirmeyen, süreli yayının fiyatını arttırmayan ve tek kullanımlık olarak verilen ürünler promosyon uygulaması olarak değerlendirilmez. Soru: Stil Yayıncılık Şirketi adına bir dava dilekçesi hazırlayınız.
Scanned by CamScanner
Scanned by CamScanner
I. KARAR İNCELEMESİ: (20 Puan) Dava; Ankara-Konya Devlet Karayolunun 13-19 km arasındaki karayolu istimlak sınırı içindeki yol yapım ve onarım çalışmaları sırasında kurum yayınlarını uyduya iletmek üzere yer istasyonuna taşıyan fiber optik kablolarının tahrip olmasından dolayı yayınlarının saatler boyunca uydudan ve vericilerden izlenemediğinden meydana geldiği iddia edilen 100.000,00. TL. manevi, 48.817,07.TL. maddi olmak üzere toplam 148.817,07.TL. zararın (Karayolları Genel Müdürlüğünce) tazmini istemiyle açılmıştır. Ankara 4. İdare Mahkemesinin 20.05.2004 günlü, E:2002/615, K:2004/804 sayılı kararıyla; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 13. maddesi hükmünden bahisle, mahkemelerince yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporda bahsolunan güzergâhta yeraltı fiber optik kablo inşaatını yapan Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin protokol hükümlerini uygularken muhatap idare olan Karayolları Genel Müdürlüğüne haber vermediği ve buna dair bir tedbir ve kontrollük isteminde bulunmadığı ve inşaat sırasında esas alınması gereken kamulaştırma sınırının Türk Telekomünikasyon A.Ş. tarafından dikkate alınmadığı yönünde görüş belirtilmiş olduğundan buna göre söz konusu zararın oluşmasına neden olduğu belirtilen Türk Telekomünikasyon A.Ş.'ye 2577 sayılı Yasanın 13. maddesi uyarınca başvurulmadan açılan tazminat davasında idari merci tecavüzü bulunduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin Türk Telekomünikasyon A.Ş.'ye tevdi edilmesine karar verilmiştir. Anılan karar, temyiz incelemesi sonucu Danıştay Sekizinci Dairesinin 27.01.2006 günlü, E.- 2004/6097, K:2006/266 sayılı kararıyla... davada hasım gösterilen idare yönünden incelenip karar verilmesi gerek(tiği) gerekçesiyle bozulmuş ise de Ankara 4. İdare Mahkemesince... görevli olmayan adli yargı merciinde açılan davada davacı tarafından husumetin yalnızca Karayolları Genel Müdürlüğüne yöneltildiği ve Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin davada taraf olmadığından, adli yargı mercii tarafından verilen görev yönünden red kararı üzerine idari yargı merciinde açılan davada yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin zararın oluşmasına neden olduğunun tespit edilmesi nedeniyle davacı tarafından hasım olarak gösterilen idare yönünden incelenmesine ve karar verilmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle ilk kararında ısrar edilmiştir. Dosyanın incelenmesinden, Ankara-Konya Devlet Karayolu üzerinde yapılan çalışmalar sırasında davacının yayınlarını uyduya iletmek üzere yer istasyonuna taşıyan fiber optik kablonun koparıldığı ve yayının kesildiği gerekçesiyle Karayolları Genel Müdürlüğü hasım gösterilerek Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada, anılan Mahkemece verilen görevsizlik kararı üzerine, Ankara 4. İdare Mahkemesinde yine Karayolları Genel Müdürlüğü hasım gösterilerek dava açıldığı... anlaşılmaktadır. Buna göre, görevli olmayan adli yargı yerine başvurulması sonucu açılan tam yargı davasında verilen görevsizlik kararı üzerine görevli İdare Mahkemesine açılan davada, tam yargı davalarının niteliği de gözetilerek davanın, davacı tarafından belirlenen hasımla görülerek karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüne, Ankara 4. İdare Mahkemesi'nin 13.6.2006 günlü, E:2006/1214, K:2006/1285 sayılı kararının Danıştay Sekizinci Dairesinin kararı doğrultusunda bozulmasına, 22.10.2009 gününde oyçokluğu ile karar verildi. (Danıştay İDDGK E. 2006/4694, K.2009/1806) Soru: Yukarıdaki kararı, İdare Hukuku ile İdari Yargılama Usulü Hukukunun esasa ve usule ilişkin müesseselerinden yola çıkarak, kararda geçen ifadeleri aynen sınav kâğıdına aktarmamak kaydı ile değerlendiriniz. İdari Dava Daireleri (Genel) Kurulu nun davanın davacı tarafından belirlenen hasımla görülmesi gerektiği sonucuna ulaşırken gerekçe olarak tam yargı davasının niteliği ne işaret etmesi nasıl açıklanabilir? Karar sizce isabetli midir? TARTIŞINIZ. CEVAP: Somut olayda davacı, Karayolları Genel Müdürlüğü ne karşı, maddi ve manevi zararının giderilmesi istemiyle adli yargıda dava açmış, bu dava görevsizlik kararı verilerek reddedilmiştir. Bunun üzerine aynı davalıya karşı idare mahkemesinde açılan tam yargı davasında ise, mahkeme tarafından yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu söz konusu zarara Türk Telekomünikasyon A.Ş. nin sebebiyet verdiği anlaşılmıştır. Bu durumda, ilk derece mahkemesince, idari eylemden kaynaklanan tam yargı davası açılmadan önce ilgili idareye başvuru şartı gerçekleşmediğinden, idari merci tecavüzü bulunduğu gerekçesiyle dava dilekçesi Türk Telekomünikasyon A.Ş. ye tevdi edilmiştir. Temyiz aşamasında ise adli yargıda verilen görevsizlik kararı üzerine idari yargıda açılan tam yargı davasında, davanın davacı tarafından gösterilen hasımla görülmesi gerektiği dolayısıyla hasım düzeltme kararı verilemeyeceği yönünde karar verilmiştir. İdari Yargılama Usulü Kanunu nun 15. maddesinde düzenlendiği üzere; davanın hasım gösterilmeden veya yanlış hasım gösterilerek açılması durumunda, davaya bakmakta olan yargı merciince dava dilekçesinin tespit edilecek gerçek hasma tebliğine karar verilir. Hasım düzeltme, her ne kadar ilk inceleme üzerine verilecek kararlar kenar başlıklı 15. maddede düzenlenmiş olsa da, ilk inceleme aşamasından sonra hatta dosya tekemmül ettikten sonra da hasım düzeltme kararı verilerek davalının gösterilmesinde yapılan yanlışlıklar düzeltilebilir. 15. maddede yer alan düzenlemede iptal ve tam yargı davaları açısından bir ayrım yapılmamış, idari yargıda görülmekte olan tüm davalar açısından yargı yerlerine re sen hasım düzeltme kararı verme yetkisi tanınmıştır. Somut olayda ise; tam yargı davalarının niteliği gözetilerek davanın, davacı tarafından belirlenen hasımla görülerek karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu durum karşısında
somut olaydaki mahkeme kararında olduğu gibi hasım düzeltme müessesesi açısından iptal ve tam yargı davaları arasında bir ayrım yapmanın mümkün olup olmadığı irdelenmelidir. İptal davalarında idarenin hukuka uygun davranması amaçlanmakta ve yargılamanın konusunu idari işlem oluşturmaktadır. Buna göre yargılanan şey idari işlemdir. Tam yargı davasında ise; davalı idare yargılanmaktadır. Bu kapsamda iptal davası objektif bir dava türü olarak kabul edilirken; tam yargı davaları sübjektif dava türü olarak kabul edilir. Bundan hareketle tam yargı davasında davacı tarafın istediği idareyi davalı olarak seçmekte serbestiye sahip olduğu bir görüş olarak ileri sürülebilir. Ancak üst paragrafta belirtilen düzenleme ve re sen araştırma ilkesinin hakim olduğu idari yargılama usulünün özellikleri dikkate alındığında iptal ve tam yargı davaları açısından hasım düzeltme hususunda farklılık olduğunu söylemek güçtür.