ÖĞRENCİ OLMANIN DAYANILMAZ SANCISI SINAVLAR ve KAYGISI
Türk eğitim sisteminin odağının öğrencinin akademik başarısı olması nedeniyle, öğrencinin potansiyelini ölçmek amacıyla kullanılan araçlar da haliyle sınavlar oluyor Anne babaların, eğitim kurumlarının ve sonuç olarak öğrencinin tüm beklentisi ve çabası öğrencinin derslerden yüksek not almasına yöneliyor. Ebeveynler çocuğunun iyi bir lisans programına yerleşmesi amacıyla her türlü fedakarlığı yaparken; okullar da etütler, ek çalışmalar, hafta sonu kursları ile öğrencinin daha iyi olması amacıyla programlarında gerekli düzenlemeleri yapıyor. Henüz ortaokulda başlayan üniversiteye giriş sancısı zorlu bir süreç olarak öğrencinin duygusal, sosyal ve psikolojik gelişiminde olumsuz etkiler yaratabiliyor. Kişinin performansı, öğrendiği bilgiyi belli bir amaca yönelik kullanılması gerektiğinde ortaya çıkar. Çeşitli iç ve dış etkenler nedeniyle gerçek potansiyelin performansa dönüşmesi zaman zaman güçleşir. Bu etkenlerden biri, yüksek kaygıdır. KAYGI NEDİR? Kaygı, kişinin bir uyaranla karşı karşıya kaldığında yaşadığı bedensel, duygusal ve zihinsel değişimlerle kendini gösteren bir uyarılmışlık durumudur. 14 18 yaş grubunda görülen en yaygın kaygı türü sınav kaygısıdır. Sınav kaygısı, öğrencinin eğitim başarısının önündeki en büyük engellerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. SINAV KAYGISI NEDİR? 5 seçenekli yetiştirdiğimiz çocuklarımızın girdikleri sınavlar sonucunda elde edeceğini düşündüğü başarısızlığı genelleyerek bunu kişiliğinin başarısızlığı olarak algılamasından kaynaklanan, dolayısıyla edinilen bilginin sınav sırasında etkili bir biçimde kullanılmasını engelleyen ve potansiyelinin altında başarı göstermesine yol açan yoğun kaygı durumudur.
Bütün insanlar kaygı hisseder, bu normaldir ve çoğu durumda da iyidir. Fakat kaygı bozukluğu olan insanlarda bu sağlıklı kaygı dozu çarpık bir hal alır. Bu kişiler bazı durumlarda orantısız kaygı düzeyine sahip olabilir veya hiç tehlike içermeyen durumlarda bile çok kaygılı olabilirler. Ginsburg bu durumu yanlış zamanda çalan çalar saate benzetmektedir. Sınav kaygısı; öğrenciyi öğrenmeye isteklendiren, karar alma, aldığı kararları uygulama ve motive olmaya teşvik etmeyi sağlaması nedeniyle pozitif etkide bulunabilir. Kaygı düzeyinin aşırı yüksek olması ise öğrencinin potansiyelini tümüyle kullanamamasına ve istediği performansa erişemeyerek başarısız olmasına sebep olabilmektedir. Yani sınav kaygısı öğrencide çalışma motivasyonu sağlaması için gereklidir. Dikkat edilmesi gereken ise yoğunluğu ve kontrol altında tutulabiliyor olmasıdır. Yüksek sınav kaygısı, öğrencilerin gelecekteki yaşam tercihlerini ve mesleki kararlarını etkilemektedir. Sınav kaygısı yüksek olan bireylerin, bilişsel yeteneklerini yeterince ortaya koyamadıkları için daha düşük statülü, değerlendirme ve rekabetin daha az olduğu mesleklere yöneldiği tespit edilmiştir. (Yıldırım ve Ergene, 2003) Birçok araştırma bulguları, üniversite giriş sınavının öğrencilerde depresyon yarattığını ortaya koymuştur. Sınav baskısı gençlerde duygusal ve somatik problemlere neden olmaktadır. Ergene ve Yıldırım tarafından yapılan bir araştırmada üniversite adaylarından %45 inin depresif, %17 sinin hafif depresif olduğu görülmüştür. Sınav kaygısı öğrenci depresyonlarını etkileyen bir başka araştırmada ise birinci derece etkili bulunmuştur. Aynı araştırmada ikinci sırada aile ile ilgili sıkıntılar, üçüncü sırada arkadaşlar ile ilgili sıkıntılar, dördüncü sırada aile desteği, son sırada ise öğretmen desteği etkileri bulunmaktadır. Günümüzde üniversiteye girişleri, ilköğretimin ilk yıllarından başlayarak yıllar içinde zorlaşan bir sürece yayılarak gerçekleşmektedir. Her yıl üniversite sınavına giren öğrenci sayısı artmakta ancak lisans programlarının kontenjanlarında aynı anlamlı yükselme görülmemesi öğrencilerin özellikle merkezi sınavlara yönelik yoğun kaygı taşımasına sebep olmaktadır. Üniversite Giriş Sınavı na hazırlanan 4711 öğrenci üzerinde yapılan bir araştırmada, öğrencilerin sürekli kaygı düzeylerinin, ameliyat olacak hastaların kaygı düzeylerinden daha yüksek olduğu ortaya konmuştur.
SINAV KAYGISININ NEDENLERİ NELERDİR? Kaygı bozuklukları, genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimlerinin bir sonucu oluşmaktadır. Sınava yeterince hazırlanılmamış olmak sınav kaygısının nedenlerinden biri olsa da yapılan araştırmalar sınav kaygısının temel nedeni olarak, kaygıyı yaşayan kişinin kendisi ile ilgili olumsuz inançları, duyguları ve geçmişteki olumsuz deneyimleri olduğunu göstermektedir. Kaygılanma, tehlike riskini gözünde aşırı büyütmek ve bunlarla baş etme becerilerini ise aşırı azımsamaktan da kaynaklanmaktadır. Diğer nedenler ise; Çoğunlukla gerçekçi olmayan olumsuz düşünceler (sınava hazır değilim, sınav kötü geçecek, yetiştiremeyeceğim, sınava hazırlanmak için yeterince zamanım yok, eğer bu testten başarısız olursam sınıfta kalacağım, asla üniversiteye gidemeyeceğim, bu konuları / dersi anlamıyorum ) Başarısız olma korkusu, Sosyal çevrenin ve ebeveynlerin beklentileri ve baskısı, Öğrencinin sınava yüklediği anlamlar, Çaresizlik duygusu, Olumsuz sınav deneyimleri, Zamanı etkin kullanamama, Mükemmeliyetçilik düşüncesi, Potansiyelinin üzerindeki beklentiler, Sınavla ilgili zihinde oluşturulan imaj, Doğru ders çalışma yöntemini bilmeme, Görev ve sorumlulukları erteleme, Çalışmaya yeterince zaman ayırmamak, Konuları yeterince anlamadan çalışmayı sonlandırmak, Sınav sonrası duruma ilişkin atıflar ve sınav sonuçları hakkındaki olumsuz değerlendirmenin sınav kaygısı oluşumu üzerinde etkileri bulunmaktadır.
SINAV KAYGISININ BELİRTİLERİ NELERDİR? Kaygı, var olan düzeyin üzerine çıktığı anda bedensel, zihinsel, duygusal ve davranışsal bazı değişiklikler olmaktadır. Yoğun sınav kaygısı yaşayan öğrencilerde bedensel olarak kalp atışlarında hızlanma, terleme ya da üşüme, mide ağrısı, karın ağrısı, baş ağrısı, yorgunluk, solunumda güçlük, terleme, uyku düzeninde bozukluk, tuvalete gitme isteği, kontrol edilemeyen titreme gibi belirtilerinden bir ya da bir kaçı görülebilmektedir. Bedensel tepkilerin yanında olumsuz düşünceler ardı ardına tekrarlanmakta, unutkanlık, odaklanamama, konuları hatırlamakta güçlük çekme, panik, gerginlik, başarısızlık hissi, kendine güvende azalma, sinirlilik, karamsarlık, korku hali, panik, kontrolü yitirme hissi, güvensizlik, çaresizlik ve heyecan gibi tepkiler ortaya çıkabilmektedir. Kaygı düzeyi normal olan kişiler sınav durumlarını, başarılarının test edileceği bir süreç olarak değerlendirirken yoğun kaygı yaşayan öğrenciler sınavları bir tehdit olarak algılayıp kendileriyle olumsuz bir diyalog içine girerler. Araştırmalar, sınav başarısının düşmesinde endişe faktörünün etkisinin, yoğun fiziksel uyarıma oranla daha fazla olduğunu göstermektedir. Çünkü sınav kaygısının oluşturduğu olumsuz etki, direkt olarak öğrencinin dikkatini etkiler. Sınav kaygısı yüksek olan öğrencilerin yaşadığı endişe, odağın sınavdan uzaklaşarak olumsuz düşüncelere yönelmesine neden olur. Bu durumda dikkat, sınav soruları ile kendi performansına ilişkin olumsuz değerlendirmeleri arasında bölünür. Öğrenci sınav sırasında başarısından kuşku duyar ve diğer öğrencilerden daha düşük sonuçlar alacağı inancına kapılır. Sınava odaklanması gereken zihinsel enerji nedeniyle öğrencinin gösterdiği performans, potansiyelinin altında kalır. Yapılan araştırmalar, sınav kaygısı yüksek olan kişiler için en büyük sorunun, daha önce öğrenilenleri sınav sırasında hatırlayamamak olduğunu göstermiştir. Kaygısı yüksek olan kişilerin kaygısı düşük olanlara kıyasla ders çalışmaya daha çok zaman ayırdıkları görülmektedir. Bu bulgular, sonuçtaki düşük performansın, bu kişilerin ders çalışma sürelerindeki yetersizliğe değil, olumsuz düşüncelerinin kendilerinde yarattığı başa çıkılamaz derecedeki kaygıya bağlanabileceğini göstermektedir.
NASIL YARDIMCI OLABİLİRİZ? Anne baba olarak sizin çocuğunuza vereceğiniz pozitif mesajların etkisi çok önemlidir. 12. sınıf öğrencileri ile yapılan bir araştırmada; öğrencilerin akademik başarılarını birinci sırada ailenin etkilediği görülmüştür. Amerikan Psikiyatri Dergisi nde yayınlanan bir araştırmaya göre terapi ve ebeveynlik tarzlarındaki değişimler, çocuklardaki kaygı bozukluğu oluşumunu engelleyebildiğini göstermektedir. Yapılması gereken doğru müdahale, çocuğun kaygılanmasını engellemeye çalışmak yerine kaygıyla baş etme becerilerini geliştirmek ve desteklemektir. Olumsuz düşüncelerin yerine alternatif düşünceler oluşturmasına yardımcı olun, (Bu sınavda başarısız olman her zaman başarısız olacağın anlamı taşımaz, tüm sınavların telafisi var, önemli olan yapabildiğinin en iyisini yapmak, sınavdan düşük not almış olman tembel ya da beceriksiz olduğunu göstermez ancak daha doğru çalışman gerektiğini gösterir.) Olumsuz düşünceler genellikle geleceğe yöneliktir. Çocuğunuzun farkındalığını şimdiye getirmesini sağlayın. Bunu yapmak için çocuğunuzun birkaç dakika boyunca nefesine odaklanmasını isteyin. Doğru nefes almak, stres düzeyi üzerinde pozitif etkiye sahiptir. Çocuğunuzu sınavın olumsuzluğu ile ilgili düşüncelerden uzak tutmaya çalışın, Odağınıza çocuğunuzun başarısız olduğu dersleri değil başarabildiği dersleri alın, Sınav öncesinde kaygı yaşadığı anları ve belirtileri onunla konuşarak fark etmesini sağlayın. Böylelikle sınav sırasında yaşayabileceği tepkiler şaşırtıcı olmaktan çıkacaktır. Hissettiği duyguları ifade etmesi yaşadığı kaygı düzeyini azaltacaktır; eleştirmeden sohbet edin, Sınav sonuçlarını arkadaşları ile kıyaslamak yerine sınavların kendini ve öğrendiklerini deneyimleme fırsatı olduğunu, eksik konularını tespit edip kapatmak amacıyla sınava girdiğini vurgulayın, Kendisine ve arkadaşlarına vakit ayırmasını sağlayın, Sağlıklı beslenme dikkat süresi üzerinde etkilidir. Sabah kahvaltı yapılmazsa beyin fonksiyonları için yeterince enerji üretimi gerçekleşmez. Muz gibi potasyumu yüksek besinler odaklanmayı kolaylaştırıcı etkiye sahiptir. Çocuğunuzun sağlıklı beslenmesini sağlayın.
Bedensel olarak gevşemesi duygusal olarak da rahatlamasını sağlayacaktır. Çocuğunuzu spora yönlendirin. Uyku düzenini kontrol altında tutun. Uykusunu iyi alamayan kişinin odaklanmakta güçlük çekeceğini unutmayın. Kaygı aile içinde bulaşıcıdır. Kişisel ilişkileriniz ya da işinizle ilişkili problemleri çocuğunuza yansıtmamaya özen gösterin. Doğru müdahale ile sınav kaygısının düzeyi düşmektedir. KAYNAKLAR Yıldırım İ, Ergene T. (2003). Lise son sınıf öğrencilerinin akademik başarılarının yordayıcısı olarak sınav kaygısı, boyun eğici davranışlar ve sosyal destek. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi 25 Yıldırım İ, (2004). Depresyonun yordayıcısı olarak sınav kaygısı, gündelik sıkıntılar ve sosyal destek. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi 27 Baltaş, A. Stres altında ezilmeden öğrenmede ve sınavlarda üstün başarı. İstanbul: Remzi Kitapevi, 25. Basım Shallcross L (2015). What Parents Can Do To Avoid Passing Anxiety On To Their Kids