T.C. CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ YENİ TÜRK EDEBİYATI ANA BİLİM DALI YÜKSEK LİSANS ÖDEVİ



Benzer belgeler
MEHMET RAUF - Genç Gelişim Kişisel Gelişim ( )

Bilim,Sevgi,Hoşgörü.

İnci Hoca TANZİMAT EDEBİYATI I. DÖNEM

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük ATATÜRK Ü ETKİLEYEN OLAYLAR VE FİKİRLER

YENİ TÜRK EDEBİYATI - I

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI

İBRAHİM ŞİNASİ

TANZİMAT I. DÖNEM: ŞAİR VE YAZARLAR. * Şinasi *Ziya Paşa *Namık Kemal. * Ahmet Mithat Efendi *Şemsettin Sami

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

TLL Uygulama. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde Hüseyin Rahmi Gürpınar a ilişkin bilgi doğru değildir?

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Sunum ve Sistematik 1. BÖLÜM: MUSTAFA KEMAL İN HAYATI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

İÇİNDEKİLER. 1. BÖLÜM İSLÂMCILIK VE YENİ İSLÂMCI AKIM Yeni İslamcı Akımın Entelektüel Zemini Olarak İslâmcılık...17 Yeni İslâmcı Akım...

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876)

Genç Kalemler", şiir anlayışı konusunda Fecr-i Âti şairlerinden pek ayrılmadılar. Şiirde, konu seçimini şaire bırakmaları, onları, sanat anlayışları

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ Gönderen admin - 31/01/ :14

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Doç. Dr. Rıza BAĞCI

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5

En İyisi İçin. Cevap 1: "II. Meşrutiyet Dönemi"

Tanzimat Edebiyatı. (Şiir-Roman) YAZARLAR Dr. Özcan BAYRAK Dr. Muhammed Hüküm Dr. Taner NAMLI Dr. Celal ASLAN

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum:

Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

GÜNLÜK (GÜNCE)


Hazırlayan: «Benim ayrı odam olduğu gibi, yazı masam, kitap dolabım bile var idi.» Fatma ALİYE. Enes PALA

NECİP FAZIL KISAKÜREK

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

Yusuf Ziya Ortaç ve Tiyatro Eserleri

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - III

SERVETİFÜNUN SANATÇILARI - I

Halit Fahri Ozansoy ve Tiyatro Eserleri

TANZİMAT EDEBİYATI ( ) HAZIRLAYAN: Döndü DERELİ D GRUBU-105

Takvim-i Vekayi Gazetesi (1831)

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ AVRASYA ARAŞTIRMALARI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2015 BAHAR DÖNEMİ DERS İÇERİKLERİ

Tuba ÖZDİNÇ. Örgün Eğitim

FECRİ-ATİ EDEBİYATI SANATÇILARI

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI NARLIDERE YATILI BÖLGE ORTAOKULU TC İNKILAP TARİHİ DERSİ AÇIK UÇLU DENEME SINAVI 1

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

4.DÖNEM DERS ÖĞRETİM PLANI

M İ Z A N C I M U R A D MÜCAHEDE-İ MİLLİYE GURBET VE AVDET DEVİRLERİ

CUMHURIYET DÖNEMINDE COŞKU VE HEYECANI DILE GETIREN METINLER (ŞIIR) Cumhuriyet Edebiyatında Şiir ve Soru Çözümü

İKİNCİ MEŞRUTİYET DÖNEMİ. Neslihan Erkan

11. Sınıf TÜRK EDEBİYATI. Mustafa CEYDİLEK Nuri CEYDİLEK. Redaksiyon. Burcu Yılmaz. Başak Kutucu. Esra Acar. Pınar Seyfittinoğlu

1. BÖLÜM. Þiirin Anlamsal Özellikleri

Program. AÇILIŞ 15 EKİM :00-12:00 İstanbul Üniversitesi Cemil Bilsel Konferans Salonu

I.Dьnya Savaюэ nda, savaюэn uzamasэna ve Эngilizlerin Orta Doрu projelerinin aksamasэna sebep olan cephe aюaрэdakilerden hangisidir?

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 11. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Sultan Abdülhamid Han hakkında 7 itiraf

EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI MUSTAFAKEMALPAŞA MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ I. DÖNEM 11

Seda DUNBAY Avukat. Türk Parlamento Tarihinde Yasama Sorumsuzluğu ve Dokunulmazlığı ( )

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

ÖZGEÇMİŞ Yaşar Kemal in Romanlarında Toplumcu Gerçekçilik (devam ediyor)

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak Üçlü İtilaf...

Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek!

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

2. Enver Paşa. 3. Rıza Tevfik Bölükbaşı

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı. Yayın Kataloğu

Batılılaşma Döneminden Günümüze Türk Sanatı. Öğr.Gör. Elif Dastarlı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI ÖZEL LİSESİ ÖĞRETİM YILI II. DÖNEM 11. SINIF MF-DİL GRUBU GRUBU TÜRK EDEBİYATI DERSİ III

ÖZGEÇMİŞ Profesör Tarih/Yakınçağ Celal Bayar Üniversitesi Fen Edebiyat Fak. 2014

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Kodu:ATA101 Ders Adı: AİİT I Teorik + Uygulama: 2+0 AKTS: 2

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Elveda Rumeli Merhaba Rumeli. İsmail Arslan, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2013, 134 Sayfa.

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük SANAT VE SPOR - ÇAĞDAŞ TÜRK KADINI - SOYADI KANUNU

Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi I (HIST 101) Ders Detayları

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi.

İKİNCİ MEŞRUTİYET DÖNEMİ Siyaset, Toplum, Ekonomi. Neslihan Erkan

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME TÜRK İDARE TARİHİ SORULAR

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Romancı Kimliğiyle Suat Derviş

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

TIP BAYRAMI DR. YAHYA R. LALELİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

SERVETİFÜNUN SANATÇILAR - II

UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ Atatürk İlkeleri ve İnkilâp Tarihi 1 1.Ders

Kategori: EDEBİYAT Öngörülen ders saati: 60 Alt Kategori Program İçeriği Özel Hedefler Kazanımlar. Edebiyatına

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM EMEKÇİLERİ ÖRGÜTLENME TARİHİNDEN

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ MUSTAFA KEMAL İN SAMSUN A ÇIKIŞI GENELGELER KONGRELER

Yrd.Doç.Dr. AYTEN CAN

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ...

TANZİMAT DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER. Ufuk KÜSDÜL Arhavi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

Transkript:

T.C. CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ YENİ TÜRK EDEBİYATI ANA BİLİM DALI YÜKSEK LİSANS ÖDEVİ II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ TÜRK TİYATROSU Ve TİYATRO ESERLERİ Danışman Doç. Dr. Ahmet BOZDOĞAN Hazırlayan Semra DEMİR 2010SOY032 KASIM, 2010 SİVAS

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ TÜRK TİYATROSU VE TİYATRO ESERLERİ GİRİŞ Tanzimat la birlikte Türk edebiyatına giren yeni edebî türlerden olan tiyatro, 1839 dan itibaren Osmanlı-Türk toplumunun hayatına girmiştir. Yeni bir türle tanışan edebiyat camiası adapte ve tercüme eserlerle bu yeni türe alışmaya başladılar. Zira, Türk toplumunun drama olarak hayatında var olan Karagöz ile Hacivat ve onun diğer bir şekli olan Orta Oyunu modern tiyatrodan oldukça farklıydı. Modern tiyatrodaki sahne, perde, kostüm gibi materyaller yanında muhteva da alışılmışın dışında bir şekil içermekteydi. Alemdar Yalçın a göre; Tiyatro edebiyatının bir memlekette muvaffak olabilmesi için birtakım yardımcı unsurlara ihtiyaç vardır. Bunlardan birincisi sahne ve seyirci, ikincisi ise oyundur. Yani müellif, aktör, seyirci üçlüsü olmadan bir memleketin tiyatro edebiyatından da söz etmek bir hayli zordur. (Yalçın, 2002: 11) Türk tiyatrosu bilinçli bir seyirciden mahrum başladı bu yola. Oyuncularımızın da çok bilgili ve başarılı olamadığını düşünecek olursak Yalçın ın bahsettiği önemli iki yardımcı unsur olmadan ya da tam olarak yeterli hale gelmeden biz tiyatro ile tanışmış olduk. Durum böyle olunca sahnelenmekten çok okunmak için yazılan eserler çıktı ortaya. 1876 ya kadar hızlı şekilde yaygınlaşan tiyatro, ilk başlarda yabancı kumpanyalar tarafından sergilenen oyunlarla varlık göstermeye çalıştı. İlk telif eserimiz, Şinâsi tarafından yazılan Şair Evlenmesi (1859) Türk tiyatro tarihinde bu açıdan önemli bir yere sahiptir. Yerli kumpanyaların kurulması, Osmanlı Tiyatrosu nun açılması bu hızlı gelişime katkı sağlamıştır. Fakat 1876 dan sonra II. Abdülhamid in yönetimi tamamen ele geçirmesi ve sonraları tiyatro eserlerinin geniş halk kitlelerine hürriyet aşılama tehlikesi yönetimin tiyatroya da el atmasına sebep oldu. 1884 te Osmanlı Tiyatrosu yıkıldı ve yaklaşık 35 yıl devam eden tiyatro heyecanı büyük darbe aldı. Bunun ardından toplumsal, siyasî ve fikrî eserlere sansür getiren yönetim hiçbir mesajı olmayan, sanat değeri taşımayan eserlere ancak izin verir hale geldi. Böyle olunca tiyatro çalışmaları kendine çok farklı yönler çizmeye başladı. Bunlardan bir tanesi Tanzimat ın ikinci neslinin ortaya koyduğu okunmak için yazılan tiyatro eserleriydi. Servet-i Fünûn ve Ara Nesil sanatçıları ise tiyatrodan bütünüyle uzak kalarak farklı bir yol izlediler. Tiyatronun -büyük ölçüde- yerini bıraktığı tuluat ise 1908 e kadar varlığını yoğun bir şekilde sürdürdü. Yaklaşık 35 yıl sürekli canlı ve hareketli kalan tiyatro, istibdat dönemi ile 33 yıl sustu/susturuldu. 1908 de tekrar ilan edilen meşrutiyet her alanda olduğu gibi tiyatro alanında da büyük ve şuursuz bir hareketliğe ve bunun getirdiği bir dağınıklığa sebep oldu. Büyük bir baskıdan kurtulan, söylemek istediklerini yıllarca yutmak zorunda kalan, kısacası özgürlüğü iliklerine kadar hisseden hemen herkes bir şeyler yazmaya başladı. Birçok tiyatro, kumpanya kuruldu, birçok tiyatro eseri halkla buluştu. Halk özellikle, ilk dönemde yazılan özgürlük yanlısı eserlere büyük rağbet gösterdi. Zamanla, hem özgürlük ve hürriyet heyecanının eski yerini kaybetmesi hem de İttihat ve Terakki nin istenenin aksine baskıcı bir yönetim anlayışına meyletmesi tiyatro eserlerindeki muhtevanın da büyük ölçüde değişmesine sebep oldu. Nicelik bakımından oldukça üstün fakat nitelik bakımından pek ciddi bir değere sahip olmayan bu dönem tiyatrosu hem eserlerdeki kalitesizlik hem sahnelenmelerindeki yetersizlik hem de tiyatroların bir birlik oluşturamaması sonucu ortaya çıkan dağınıklık sebebiyle elbette önemli eleştirilere maruz kalacaktı ve kadı da. Fakat unutmamak gerekir ki, bu dönem modern Türk tiyatrosunun vücuda gelişinde, kendi oluşunda ve belki toplumsal anlamda ciddi bir misyon yüklenmesinde çok önemli bir yere sahiptir. Bu kalabalık ve kargaşa arasından sıyrılarak Türk tiyatrosunun imarında rol alan değerli birçok isim bugün Avrupa daki benzerleriyle yarışır hale gelen Türk tiyatrosu için birer mihenk taşı sayılmaktadırlar. 2

1.1. II. Meşrutiyet in İlanının Türk Tiyatrosuna Yansıması Meşrutiyetin ikinci kez ilanının ardından ilk iki gün büyük bir suskunluk ve tedirginlik söz konusudur. Gazetelerde çıkan haberler, ilanlar bir ihtiyat ve korku ile karşılanmıştır önce. Fakat ikinci günün sonunda bu korkunun yersiz olduğu anlaşılmış ve aylar süren kutlamalar yapılmıştır. Tiyatro alanında da kendini gösteren özgürlük adeta mantar gibi türeyen tiyatro ve kumpanyalara sahne olmuştur. O zamana kadar çevrelerince yadırganan aktör olma heveslisi birçok genç yavaş yavaş cesaret kazanmış ve oyunlar çıkarmaya başlamıştır. Meşrutiyetin üçüncü günü Sahne-i Heves adıyla bir tiyatro, Sanayi-i Nefise adıyla bir kumpanya kurulur. Bunların ardından Darü t-temsil-i Osmani adıyla kurulan bir heyet Ramses isimli bir piyesi sahneler. Bu ardı ardına çıkan tiyatrolar ve tiyatro eserleri eğitimsiz ama hevesli genç neslin amatör ruhla yaptığı çıkışlardan ibaret kalır ve neredeyse tamamına yakını kısa sürede sönüp gider. (Yalçın, 2002: 31) Tiyatro denilince akla gelen ikinci önemli unsur, seyirci yani halk için de söyleyeceklerimiz bunlara yakın ifadeler olacak. İlanın ardından baskıdan kurtulup kendini aşırı bir özgürlük ortamında bulan halk da bu tür sosyal olaylara yoğun ilgi göstermeye başlar. 23 Temmuz 1908 den hemen sonra sahnelenen Tanzimat dönemi hürriyetçi yazarlarının (Namık Kemâl, Şemsettin Sami, Ebuzziya Tevfik) tiyatroları (Vatan -yahut- Silistre, Gülnihal, Âkif Bey, Besâ, Ecel-i Kaza, vb.) seyirciden büyük ilgi gördü. O dönem, insanlarda zaten yoğun olan hürriyet coşkusunu daha da artıran bu oyunlar amatör tiyatro heveslilerini daha da cesaretlendirmiş ve etraflarına birkaç kişi toplayarak tiyatro kurmalarına, buldukları yerde oyun sahnelemelerine sebep olmuştur. Osmanlı Komedi Kumpanyası, Vatan Tiyatrosu Kumpanyası, Milli Osmanlı Dram Tiyatrosu, Heveskerân Cemiyeti, Osmanlı İhtilal Kumpanyası, Millet Tiyatrosu, Yeni Osmanlı Tiyatrosu, Tasfiye-i Ahlak Kumpanyası, Jön Türk Tiyatro Heyeti, Türk Sahnesi 1 bu şekilde kurulan ve büyük çoğunluğu bir-iki oyundan sonra dağılan kumpanyalardan bazılarıdır. (Çetişili vd., 2007: 234-235) 1.2. Milli Tiyatro Oluşturma Çabaları Amatörce yapılan çalışmalar, bir bütünlüğün olmayışından kaynaklanan dağınıklık zaman zaman bir milli tiyatro kurma düşüncesinin de oluşmasına zemin hazırlamıştır. Örneğin İsmail Çetişli nin bahsettiği, 1909 da Recaizade Mahmut Ekrem in başkanlığında; Ahmet Hikmet, Cenap Şehabeddin, Hüseyin Cahit, Hüseyin Rahmi, İzzet Melih, Ali Kemal ve Mehmet Rauf la oluşturulan bir edebi heyet bu amaçla kurulur. Fakat 31 Mart Vakıası üzerine fazla bir varlık gösteremeden dağılır. (Çetişli vd., 2007: 235) Dönemin ilk ciddi ve uzun ömürlü topluluğu Burhaneddin Tepsi Kumpanyası dır. Konuyla ilgili bir tekzip yazısını Burhaneddin Bey in 2 kaleminden Alemdar Yalçın vesilesiyle aynen aktaralım: 1908 senesi meşrutiyetinin ikinci ayında Paris ten Muallimim Silve nin konservatuardaki devam ettiğim sınıfımdan çıkıp İstanbul a geldim. İstanbul şehremaneti bana Tepebaşı ndaki Elyevmi Şehir Tiyatrosu idare müdüriyeti tarafından işgal olunan odaları vardı. Benim ricam üzerine müze müdürü Hamdi, Recaizade Ekrem, Tevfik Fikret Hüseyin Cahit, Mehmet Rauf, Ahmet Hikmet vesair bazı tiyatro muhipleri tarafından bir heyet-i edebiye teşkil olundu ve derhal kumpanyanın tesisiyle işe başladım. Bunların hepsi benim namıma ve benim için yapıldı. Ahalimiz tarafından büyük tezahüratla karşılandım. Bundan sonra Muvahhit, Ertuğrul Muhsin ve İ. Galip kumpanyama geldiler. Kendilerinin de 1 Geniş bilgi için bkz. (And: 1983) 2 Geniş bilgi için bkz. (Burhaneddin Bey: 1941) 3

itiraf ettikleri vechile aile çocuklarından mürekkep ilk tiyatro kumpanyasını yaparak memleketimizde en büyük inkılabı yaptım ve yine bundan (19) sene mukaddemde (1922) yine ilk Türk hanımlarını sahneye ben çıkardım. (Yalçın, 2002: 32) Dönemin önemli edebiyatçılarının teşviki ve desteği ile kurulan heyet Türk tiyatrosu açısından ele alınabilecek önemli bir teşebbüstür. Dönemin bir başka ciddi teşebbüsü için Çetişli 1914 te kurulup faaliyete başlayan ve sonraları adı İstanbul Şehir Tiyatroları olarak geçen Dârülbedâyi-i Osmanî yi adres göstermektedir: İstanbul belediye başkanlarından Operatör Cemil Paşa nın girişimleri ile tanınmış Fransız aktör ve Odeon Tiyatrosu müdürü Pierre Antoine İstanbul a davet edilir. Bir okul olarak düşünülen Dârülbedâyi-i Osmanî tiyatro faaliyetlerinin yanında oyuncu da yetiştirecektir. Savaş şartları sebebiyle ancak 1915 te Hüseyin Suad ın Çürük Temel isimli adapte eseriyle perdelerini açabilen kurum, Türk sanatkârlarını tiyatro türünde eser yazmaya teşvik etmesi bakımından da önemlidir. Nitekim 1915 ten itibaren yazarların tiyatro türüne yöneldikleri görülür. (Çetişli vd., 2007: 235) 14 Temmuz 1914 te alınacak talebeleri tespit etmek üzere bir imtihan açılmış, ardından dersleri verecek hocalar da tayin edilmiştir. Dönemin tanınmış aktörleri Dârülbedâyi-i Osmanî Tiyatro Mektebi ne hoca tayin edilmiştir. Mınakyan Efendi, Ahmet Fehim Efendi, Rıza Tevfik, Halit Fahri, Yahya Kemal bu isimler arasındadır. Dârülbedâyi-i Osmanî nin çalışmaları Osmanlı Devleti nin Dünya Savaşı na Almanya yanında katılmasıyla yarım kalmıştır. Fransa ile savaşa girmemiz sebebiyle Antoine mukavelenin bitmesini beklemeden memleketine dönmüştür. (Yalçın, 2002: 43-44) Bu dönemde genellikle siyasi ve içtimai konulara temas etmeyen adapte yahut başka Fransız Bulvar Tiyatrosu komedileri de sahnelenmiştir. Dârülbedâyi dışında Muhsin Ertuğrul tarafından kurulan Edebi Tiyatro Heyeti Kuzey Avrupa da gelişen teknikle piyesler sahnelemiştir. Devletin de bir yönetim tekniği olarak tiyatrodan istifade etme düşüncesini Alemdar Yalçın 29 Ocak 1917 tarihli bir gazete haberinden 3 aktarmaktadır: Memnuniyetle istihbar olunduğuna göre bazı zevat ve makam-ı aliyyece, millet-i muhteremin Ordu-yu Hümayün hissiyatı cengaveranesiş ila maksadıyla suret-i mahsusada askeri piyesler tertip ve tahrir ettirilmeye başlanılmıştır. Sahnenin hissiyat üzerine tesir-i mahsusu bugün aşikar bir hakikat oluğundan teşebüs-i vakıayı memnuniyetle karşılıyoruz. İlk eser Irak Cephe-i Harbinin mefahirini tezekküren yazılmış Sancak Altında unvanlı piyes olup kariben kefe-i luzum-ı askeriyesiyle mükemmelen ve muntazaman mevki-i muhtelifede vazı sahne edilecektir. (Yalçın, 2002: 45-46) II. Meşrutiyet sonrasında kendinden önceki döneme göre daha canlı bir tiyatro olduğunu ve bütün olumsuzluklara rağmen bu dönem tiyatrosunun Cumhuriyet Dönemi Türk tiyatrosunun zeminini oluşturduğunu ifade eden İsmail Çetişli, tiyatronun bu kadar heyecan ve teşebbüse rağmen istenilen, hak ettiği kalite ve seviyeye ulaşamamasını bazı önemli engellere bağlamaktadır: Söz konusu teşebbüs ve heyecana rağmen II. Meşrutiyet sonrası Türk tiyatrosunun varlığını sürdürüp gelişebilmesine imkân vermeyen birtakım engeller mevcuttur. Bunlar: - Peş peşe gelen savaşların (Trablusgarp, Balkan, Birinci Dünya, İstiklâl) tiyatro sanatı yapabilme imkânlarını ortadan kaldırması; - Yetişmiş profesyonel oyuncu yokluğu veya yetersizliği; - Müslüman-Türk kadınının sahneye çıkmaması/çıkamaması; -Profesyonel oyuncu yetiştirecek eğitim kurumlarının olmaması; -Seyircinin tiyatro kültüründen bir hayli uzak olması; -Tiyatro binalarının yetersizliği; 3 Geniş bilgi için bkz.: Dr. Kemal Yavuz, Reşat Nuri Güntekin in Tiyatro ile İlgili Makaleleri, s. 425. 4

-Devlet, belediyeler ve diğer kurumların tiyatroya yeterince maddî ve manevî destek vermemesi/verememesi; -Kaliteli telif, tercüme veya adapte eserlerin azlığı; -Bazı kesimlerin tiyatroya karşı olumsuz tavır takınması; - Tiyatro faaliyetlerinin büyük ölçüde İstanbul la sınırlı kalması. Belirtilen sebepler dönemin tiyatrosunun profesyonel bir kimlik içinde kurumlaşmasına, süreklilik içinde gelişip zenginleşmesine, çeşitli kusur, eksiklik ve yetersizliklerden arınarak mükemmelleşmesine imkân vermemiştir. Dolayısıyla 1908-1923 dönemi Türk tiyatrosu, profesyonellikten bir hayli uzak ve daha çok amatör; bina, oyun ve oyuncu bakımından yetersiz; ayrıca dönemin siyasi ve fikri akımlarının tesiri altındadır. (Çetişli vd., 2007: 235-236) 1.3. II. Meşrutiyet Döneminde Konularına Göre Tiyatro Eserleri Bu dönem tiyatrosundan bahsederken kalitesini, kalıcılığını, seviyesini, sahne vs. mükemmelliğini bir kenara bırakarak söyleyebildiğimiz tek kesin yargı; bu dönemde çok fazla tiyatro eseri verildiğidir. Bu çokluk elbette ki, ister istemez, konu bakımından da çeşitliliği mecburi kılmaktadır. İlk başlarda yoğun olarak gördüğümüz Abdülhamid aleyhtarlığı, yeni rejim taraftarlığı hürriyet sarhoşluğu içinde bir süre varlığını ve etkisini korumuştur. Fakat sonraları hürriyet ve özgürlük kavramlarının içinin boşalması hatta daha doğru bir ifadeyle zaten içi boş olan bu kavramların doldurulamaması, İttihat ve Terakki nin beklenenin aksine baskıcı bir rejime yönelmesi bu duyguların neredeyse yok olmasına sebep olmuştur. Yok olmasa da aksileri ile yer değiştiren bu duygular tiyatro eserlerinin konularına da etki etmiştir. Daha sonraları tiyatroda hayal kırıklığı olarak ifade edilen bu duygulardan halk uzaklaşmış ve toplumsal konulara meyletmiştir. Sürecin de etkisiyle savaş, ideolojik fikirler, aile-birey gibi yaklaşımlar tiyatro eserlerinin konuları olmuştur. Şimdi bu konuları ve bu konularda yazılan eserleri çok ayrıntılı olamasa da vermeye çalışalım: 1.3.1. Abdülhamid ve Yönetimini Tenkit II. Meşrutiyet in ilanı Türk toplumu için birçok anlamda dönüm noktasıdır. Her şeyden önce 33 yıl biriken, biriktikçe katılaşan Abdülhamid ve istibdat kininin alenen ifade edilebildiği bir dönemin başlangıcıdır. Bu ifade kendini kimi zaman bir şiirde, kimi zaman bir romanda ve elbette kimi zaman da bir tiyatro sahnesinde bulmuştur. İlk dönemde en çok rağbet gören tiyatro eserleri, bu yüzden, bu kinin anlatıldığı eserler olmuştur. Bu kısımda zikredebileceğimiz ilk eser Ahmet Bahri nin Gasp ve Nedamet ve Yine İhanet (1910) isimli eseri olacaktır. 35 parçadan oluşan eserin Milli Kütüphane de bulunan nüshasında 23 parçadan sonrası yoktur. Yine bu konuyla alakalı bir başka piyes de Mithat Cemal in Kemal (1912) isimli eseridir. Sultan Abdülhamid Han ın cülus merasimi ile başlayan eserde tarihi bir vakıa olan devlet ricalinden iki karakterin mücadelesinde Mahmut Paşa nın üstün gelişi anlatılmaktadır. İstibdat yönetiminin ortaya çıkmasıyla alakalı piyeslerden bir tanesi de Mithat Paşa -yahut- Hükm-i İdam dır. Yıldız mahkemeleriyle alakalı olan piyes Abdülhamid in cülusu ve ilk padişahlık devrelerini anlatmaktadır. Bizzat padişahın şahsiyetini eleştiren bir piyes olan Yıldız Faciaları (1911) Morâlızade Vassaf Kadri ye ait bir eserdir. Her perdesi ayrı bir konuya temas eden eserde tasvirler dikkat çekmektedir. Söz konusu olan Abdülhamid ve eski yönetim olunca 31 Mart Vakıa sı da elbette eserlerin konuları arasındadır. Bununla ilgili önemli bir eser Dr. Kamil Bey in Düzgün Yüz- 5

yahut-hürriyet Ordusu dur (1912). Piyeste padişahın şahsıyla ilgili ithamlar propaganda amaçlı olup tamamıyla hayal ürünüdür. Burada zikredeceğimiz bir başka eser Fehime Nüzhet in hafiyeliği eleştirmek maksadıyla yazdığı Bir Zalimin Encamı dır (1908). Bir başka önemli konu olan rüşvetle ilgili ise en dikkat çeken eser Tahsin Nahid in Jön Türk (1909) isimli eseridir. Piyes Mınakyan tarafından repertuarına alınarak gösterilmiştir. (Yalçın, 2002: 49-104) Ayrıca; Moralızâde Vassaf Kadri nin Sultan Murad (1912), Mukaddeme-i İnkılap ; Dr. Kamil Bey in Canlı Cenaze (1909), Bükülmez Kol-yahut-10 Temmuz (1909); Ahmet Cevat ın Yıldızın Sonu (1909); Yusuf Niyazi nin Hafiye Melanetleri (1912), Mülevves-yahut-Bir Casusun Akıbeti (1912); Fehime Nüzhet in Adalet Yerini Buldu ; Halil Rüşdü nün 10 Temmuz (1908); Enis Avni nin Aşk ve İstibdat (1910); Hüseyin Nazmi nin Genç Zabit-yahut-İstibdat Zulümleri ; Şehbenderzâde Ahmet Hilmi nin Bir Fedakârın Ölümü (1910) isimli eserleri de Abdülhamid ve yönetiminin eleştirilmesi çerçevesinde yazılmış başlıca eserlerdir. 1.3.2 Yeni Rejim Taraftarlığı ve Hayal Kırıklığı Bu dönem sahnelenen tiyatro eserlerinin konularını oluşturan Abdülhamid ve istibdat aleyhtarlığı aynı zamanda ve doğal olarak yeni rejim taraftarlığını da beraberinde getirmiştir. Baskıdan kurtulan insanlar hürriyeti coşkuyla yaşamaya başlamış, bu coşku tiyatro eserlerine de yansımıştır. Yukarıda adı geçen eserlerin birçoğu aynı zamanda hürriyet yanlısı olan eserlerdir. Fakat bu coşku bir süre sonra sönmüş, insanlar bekledikleri ve hayal ettikleri o büyük değişimi görememiş, büyük ümitlerle iktidara gelen İttihat ve Terakki beklenenin aksine bir başarı sağlayamamış, rüşvet, iktidar mücadelesi ve bunların getirdiği olumsuz sonuçlar neticesinde baskıcı bir anlayış ortaya çıkmıştır. Böyle olunca eserler, bu yanlış yönetimi ve başarısızlıklarını sergileyen oyunlarla durumu sahneye yansıtmaya başladılar. Bu konuyu ele alan eserlerden ilk olarak bahsedeceğimiz Safvet Nezihi nin İzah ve İstizah isimli piyesidir. Hiciv mahiyeti taşıyan eser, yeni rejim içindeki meclis faaliyetlerini ele almış ve bu sebeple devrinde büyük eleştirilere maruz kalmıştır. İttihat ve Terakki Cemiyeti içinde yaşananların da eserlere konu olduğu dönemde bu mahiyette ele alınabilecek önemli bir eser de Devr-i Sabıkta Vükela isimli piyestir. İttihat ve Terakki Cemiyeti nin gizli kabul merasimine yer veren piyes, cemiyete girenlerin sonradan verdikleri bilgiye de aynen uymaktadır. Hadise, gözleri bağlanan bir zabitin Kur an-ı Kerim ve silah üzerine yemin etmesidir. Hüseyin Cahit Bey in de bu yemin merasimini benzer bir şekilde anlattığını söyleyen Alemdar Yalçın konuyla ilgili şu ifadelere yer verir: O zaman Nur-ı Osmaniye de Şeref sokağında olan Tasvir-i Efkâr gazetesinin idarehanesinde cereyan eden hadise, Hüseyin Cahit Bey in gözleri bağlanarak bir başka odaya alınıp bir iskemleye oturtulduğunu, sonra gözleri açılınca karşısında başı kırmızı bir örtüyle kapalı olan şahsın cemiyetin hususi arması önünde bulunduğunu, tabanca ve Kur an üzerine yemin ettiğini anlatmaktadır. 4 (Yalçın, 2002: 106) Şu eserleri de yine bu konu içinde ele almak doğru olacaktır: Safvet Nezihi Garibeler (1909), İhsan Adlî Hâile-i Mahmut Şevket-yahut-Hürriyet Kurbanları (1919), Bulgurluzâde Rıza Bey Caniler Saltanatı (1919), Aka Gündüz Aşk ve İstibdat. (Çetişli vd., 2007: 238) 4 Geniş bilgi için bkz.: Yalçın, Hüseyin Cahit, Siyasal Anılar, sayfa: 50 vd. 6

1.3.3. Aile ve Toplum Hayatında Yaşanan Olumsuzluklar II. Meşrutiyet le devlet yapısında ve yönetiminde gerçekleşen ciddi değişim, kendini aile ve toplum yaşantısı içinde de gösterir. Meşrutiyetin ilanından önce başlayan Avrupalı gibi yaşama merakı, meşrutiyetin ilanıyla birlikte daha da hızlı bir gelişme gösterir. Buradaki gelişme ifadesini, yazık ki, olumlu bir anlamda kullanamıyoruz. Zira, bundan önce Tanzimat devrinde başlayan yanlış Batılılaşma, taklitçi yaşam, gördüğünü hatta duyduğunu olduğu gibi alma şeklindeki bilinçsiz hareketler sadece taklitçi bir Avrupaî yaşantıyı yaygınlaştırmaya yaramıştır. Bu da, doğal olarak, insanımızın aile ve toplum yaşantısında ciddi anlamda yozlaşmaya sebep olmuştur. Artık eğlencelere Müslüman erkekler de katılmaya, Avrupaî mefruşat kullanılmaya, eğlence mekânları Beyoğlu sınırlarını aşıp neredeyse tüm İstanbul a yayılmaya başlamıştı. Elbette ki tüm toplumu saran bu hastalık, tiyatro eserlerinin de konusu olmuştur. Kimi tiyatro eserlerinde Avrupaî mefruşat ve eşyaların tasvirleri önemli yer tutar. Bu konuda Alemdar Yalçın ın şu ifadeleri durumu açıklar niteliktedir: Mefruşatın ve davranışların asrileşmesi ve aile hayatında umumileşmesini bilhassa Servet-i Fünûn edebiyatçılarının piyeslerinde görmekteyiz. Mehmet Rauf ve Raif Necdet in birlikte yazdıkları Traje de tablo ve sahne tasvirlerinin hemen tamamında Avrupaî mefruşat kullanılır. Aşk Dersi isimli piyeste de bir alafranga kadın yatak odası anlatılır. Başlıca dikkat çekici eşyalar şunlardır: Bir Venüs heykeli, siyah mobilyadan bir kadın çalışma masası, şezlong. Mehmet Rauf un Pençe isimli piyesinde de tablolar bu şekilde en ince teferruatına kadar tasvir edilir. (Yalçın, 2002: 246) Toplum yozlaşmasını konu eden bazı tiyatro eserleri de şunlardır: Hüseyin Suad Kirli Çamaşırlar (1910), Şehabeddin Süleyman Fırtına (1910), Safveti Ziya Haralambos Cankiyadis (1912), Afife Kemal İrşad-ı Şebab, Mehmet Rauf Sansar (1920) ve Pençe (1909), Reşat Nuri Güntekin Hançer (1921), Hüseyin Rahmi Hazan Bülbülü, Sermet Muhtar Alus Ev İlacı (1919), Ahmet Reşat Bey in Hakkı Var (1919). (Çetişli vd., 2007: 239) Bu dönem tiyatro yazarlarının en çok eser verdikleri konulardan bir tanesi de sosyal hayatın bir başka yönü olan aile dir. Meşrutiyetin ilanı ile başlayan heyecanın yavaş yavaş sönmesinin ardından artık edebi anlamda hayata yaklaşıldığı, eserlerde aile, kadın, evlilik gibi konularda yapıcı yaklaşımların ortaya çıktığı görülür. 5 Eserlerde yoğunlukla aşk, aile zoruyla evlilik, imkânsız aşk, görücü usulü evlilik, düşmüş kadınların sebep oldukları yıkımlar, yasak aşkla gelen ihanet, çok kadınla evlilik gibi konular bu çerçevede ele alınanların başlıcalarıdır. (Çetişli vd., 2007: 239) Yusuf Ziya nın Hafiye Melanetleri, Ali Haydar Emir in Nereye, Tahsin Nahit ve Nevvare Ruhsar ın birlikte yazdıkları Jön Türk, Aka Gündüz ün Muhterem Katil, Ahmet Hikmet in Kadın Oyuncak Değildir, Abdülhalim Hadi nin Şefka, Tahsin Nahit ve Şehabeddin Süleyman ın birlikte yazdığı Ben Başka isimli eserleri aşk, kadın ve evlilik üçgeninde cereyan eden konuları ele alan eserlerin başlıcalarıdır. (Yalçın, 2002: 248-253) 1.3.4. Siyasî Anlamda Öne Çıkan Fikir ve İdeolojiler 1908-1923 yılları, yüzyıllar boyu varlığını sürdüren ve uzun bir dönem dünyaya hakim olan bir devletin etkinliğini kaybetme, ezilme ve nihayet yok olma sürecinin adeta son perdesidir. Bu yıllar, büyük çöküş içinde, başta siyasiler ve aydınlar olmak üzere, toplumun her kesiminin kurtarmak ve kurtulmak adına çırpınışının ve bu çırpınışların sona götürüşünün 5 Geniş bilgi için bkz.: (Akı: 1968) 7

en acı şekliyle yaşandığı yıllardır. İşte bu çaresizlik içinde kurtuluş ümidiyle ortaya birçok fikir ve ideoloji atılmıştır. Kimi kurtuluşu Osmanlı çatısı altında bir olmada, kimi Türklük kimliğinde, kimi İslam sancağı altında toplanmada görmüştür. Ortaya atılan bu çok çeşitli fikirlerden bir kısmı devlet politikası olarak benimsenmek istenmiş, bir kısmı ortaya atanlar dışında kimseden yankı bulmamıştır. İşte bu ortamda fikir üreten aydınlardan büyük bir kısmı sanatçıydı ve fikirlerini sanat eserleriyle halka ulaştırmayı hedeflediler. Tiyatro da o dönemde bu amaçla kullanılan bir edebi tür olarak karşımıza çıkmaktadır. Hatta tiyatro diğer türlere göre daha kısa sürede daha çok kitleye ulaştığı için bu anlamda daha fazla rağbet gördü diyebiliriz. Genel olarak Türkçülük, İslamcılık, Osmanlıcılık, Feminizm ve Halkçılık başlıkları altında toplayabileceğimiz bu fikir ve ideolojiler çerçevesinde yazılan tiyatro eserlerini, hiç olmazsa isimlerini zikrederek vermeye çalışalım. 1.3.4.1. Türkçülük ile İlgili Tiyatro Eserleri Bu konuyla ilgili ilk söyleyeceğimiz piyes Aka Gündüz e ait olan Yarım Türkler (1919)dir. Siyasi Türkçülük hareketinin önde gelen isimlerinden olan Aka Gündüz romanlarında olduğu gibi tiyatrolarında da Türkçülük fikrini savunan bir isimdir. Söz konusu eser de kozmopolitizm ve Türkçülük anlayışının mücadelesini işleyen önemli bir eserdir. Yine Mehmet Sırrı nın Türk Kanı (1913) da Türkçülük ve özellikle de Turancılık fikrinin savunulduğu bir piyestir. Eser, okullarda ahlak dersinde anlatılan, milletlerin ve insanların kardeşliğine inanmayan Orhan ın meseleye Türkçülük açısından bakışını ve tek kurtuluşu Turan da gördüğünü anlatmaktadır. (Yalçın, 2002: 184-187) Ayrıca; Aka Gündüz ün Muhterem Katil (1914), Bitlisli Rıza Suat ın İzmir in İşgali (1922), Celal Esat ın Bay Turgan (1914), Musahipzâde Celal ın Türk Kızı (1909) isimli piyeslerinde de Türkçülük fikri işlenmektedir. (Çetişli vd., 2007: 240) 1.3.4.2. İslamcılık ile İlgili Tiyatro Eserleri Bu ideolojiyi işleyen ilk eser, Birinci Dünya Savaşı nın ilk yıllarında Muhiddin Baba nın kaleme aldığı Halife Ordusu Mısır ve Kafkasta (1915) isimli piyestir. Kafkas Cephesi nde halkın, halifenin emrine uyarak, Osmanlı ordusuyla savaşa katılmasının işlendiği eserde İslamcılık fikri savunulmaktadır. İsmini İslamcılık fikrinden alan Yavuz Sultan Selim ve İttihad-ı İslam Siyaseti isimli piyes ise Alemdar Yalçın a göre ismiyle konusu birbirine pek de yakın olmayan bir piyestir. Piyesin ismi ile mevzuu arasında yakın bir münasebet yoktur. Çünkü Yavuz Sultan Selim Han ın ittihad-ı İslam siyasetinin can alıcı noktası olan Mısır Seferi ne hiç temas edilmemektedir. (Yalçın, 2002: 182-183) 1.3.4.3. Osmanlıcılık ile İlgili Tiyatro Eserleri Osmancılık fikrini savunan eserler arsında öncelikle Silahçı Tahsin in Girid (1910) isimli eseri sayılabilir. Eser Girid adasının Osmanlı-Yunanlılar tarafından işgalini ve oradaki Müslüman halkın gördüğü zulüm ve baskıyı anlatmaktadır. Yine Yusuf Ziya Suat ın İzmir in İşgali isimli eseri bu çerçevede kaleme alınmış eserler arasında sayılmaktadır. Piyes, şartların değişmesi neticesinde Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adını alan Cemiyet-i Mukaddese nin Türkçülük fikri ile Hürriyet ve İtilaf Fırkası nın Osmancılık fikri arasındaki çatışmayı ele almaktadır. (Yalçın, 2002: 175-177) 8

1.3.4.4. Feminizm ile İlgili Tiyatro Eserleri Bu konuda ele alınan eserleri Alemdar Yalçın üç başlıkta toplar: Kadın haklarını müdafaa eden veya kadınlara cemiyette daha fazla yer verilmesi lazım geldiğini ileri süren fikir hareketinin piyeslere aksini üç noktada toplamak mümkündür: a. Kadının erkekler gibi devrin siyasi hareketlerine katılmasını müdafaa eden piyesler. b. Kadınların cemiyet içinde evlilik ve boşanma dahil olmak üzere erkeklere eşit olması lazım geldiğini ileri süren fikirleri işleyen piyesler. Bu tarz piyesler kadınerkek münasebetlerini de birçok noktadan tenkit etmektedir. c. Türk kadınları ile yabancı kadınları karşılaştıran piyesler. (Yalçın, 2002: 201-202) Bu tür piyeslerden ilki Rıza Suat ın İzmir e Doğru isimli eseridir. Eserde İttihat ve Terakki Cemiyeti mensuplarının yeni bir cemiyet kurmak için yaptıkları toplantılarda verilen konuşmalarla kadına cemiyet içinde erkeklerle eşit görev verilmesi fikri işlenir. Mevcut siyasi rejime karşı kadınların daha aktif olmasını savunan bir başka piyes ise Tahsin Nahit in Jön Türk isimli eseridir. Eser kadın-erkek münasebetlerine değinerek kadınların da en az erkekler kadar rejim aleyhine çalışmaları gerektiğini işler. Kadınların görücü usulü ile evlendirilmelerini, bir mal gibi alınıp satılmalarını tenkit eden bir eser ise Cenap Şehabeddin in Körebe isimli piyesidir. Eser aile geçimsizlik ve huzursuzluklarına kadın-erkek eşitsizliğinin sebep olduğu konusunu işler. Kadın konusunu bambaşka bir açıdan işleyen önemli bir eser de Afife Kemal in İrşad-ı Şebab isimli piyesidir. Eserde Avrupalı olabilmek adına evlilikten uzak duran, sanatçılığın evlilikle son bulacağını düşünen genç kızlar eleştirilir. Yazar, kadınların hayat içinde daha aktif olmalarından yana tavır koyar ancak bir kadının ilahi bir kanun olan annelik vasfını da taşıması gerektiği fikrini savunur. Kadın haklarını savunan bir başka eser, Selanikli Abdi Tevfik Bey in Bir Kelime Müthiş Bir Felaket isimli eseridir. Eser, eşi yabancı bir kadınla münasebet yaşayan bir kadının düştüğü güç durumları anlatırken, kadının evlilik ilişkilerinde erkek karşısında kanuni hak ve korumasının olmayışını eleştirir. (Yalçın, 2002: 198-207) Ayrıca; İzzet Melih in Leyla, Müfit Ratib in Zencir (1920), H. Ziya Uşaklıgil in Kabus (1918) isimli piyesleri de bu çerçevede ele alınabilecek eserler arasındadır. (Çetişli vd., 2007: 240) 1.3.4.5. Halkçılık ile İlgili Tiyatro Eserleri Dönemin Osmanlı aydınlarının öne sürdüğü bir başka fikir ise halka gitme fikridir. Bu, ya halktan harisi bir terbiye almak için ya da halka medeniyet götürmek için yapılmalıdır. Bu konuda en önemli eserler Tunalı Hilmi Bey in Memiş Çavuş serisidir. (Yalçın, 2002: 189) Mebuslar Meclisinde Bir Köylü (1910), Memiş Çavuş Sayvanda (1922), Köylü Memiş Çavuş Ankara da Halk Dersleri Kürsüsü nde (1923) isimli eserler bu seri içinde köy, köylü ve onun sorunları üzerinde durur. (Çetişli vd., 2007: 240) 1.3.5. II. Meşrutiyet Sonrası Yaşanan Savaşların Perdeye Yansıması II. Meşrutiyet sonrasında peş peşe yaşanan savaşlar 20. yy. Türk tarihinin önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Trablusgarp, Balkan, Birinci Dünya ve İstiklâl savaşları milletin her ferdini olduğu gibi tiyatro sanatçılarını da etkilemiştir. Yaşanan savaşlar, savaşların getirdiği acı ve zorluklar, Türk askerinin gösterdiği kahramanlıklar, kaybedilen topraklar tiyatro eserlerinin önemli bir kısmının konusunu oluşturmuştur. (Çetişli vd., 2007: 240) 9

Abdurrahman Ali nin Devlet-i Âliye-İtalyan Muharebesi-yahut-General Konova nın Nedameti (1922), Mehmet Raif Bey in Osmanlı-İtalya Trablusgarp Muharebesi-yahut-Osmanlı Muzafferiyeti (1912) isimli eserleri Trablusgarp savaşını; Süleyman Sırrı nın Gayz (1912), Melikzâde Fuat ın Edirne Müdafaası-yahut-Şükrü Paşa (1913) isimli eserleri Balkan savaşlarını; Bulgurluzâde Rıza nın Caniler Saltanatı (1914), Muhiddin Baba nın Halife Ordusu Mısır ve Kafkasta, Muhiddin Mekki nin Vatan Daha Güzel, Abdülhalim Hadi nin Şefka, Aka Gündüz ün Muhterem Katil, Mithat Cemal Kuntay ın Yirmisekiz Kanunuevvel (1918), Faik Ali Ozansoy un Payitaht ın Kapısında, İbrahim Aleaddin in Sulh ve Harp, Feyzullah Sacid in Yaradılış Cilvesi isimli eserleri de Birinci Dünya savaşını konu alan piyeslerdir. (Yalçın, 2002: 139-164) 1.4. Edebi Akımlara Göre II. Meşrutiyet Türk Tiyatrosu II. Meşrutiyet Türk tiyatrosunu, yazarların bağlı oldukları edebi akımlara göre tasnif etmek mümkün olsa da bu çok sağlıklı bir tasnif olmayacaktır. Zira bu dönemdeki tiyatro mektepleri anlayış bakımından birbirlerinden çok farklı olmadıkları gibi hemen hepsi eserlerini aynı dönemde vermişlerdir.biz burada dönemin edebi akımları içinde tiyatroyla az veya çok herhangi bir sebeple temasta olan yazarların isimlerini vermekle yetineceğiz. Servet-i Fünûn Tiyatrosu: Cenap Şehabeddin, Halit Ziya Uşaklıgil, Hüseyin Suat, Mehmet Rauf, Ali Ekrem, Safveti Ziya. Fecr-i Âti Tiyatrosu: Tahsin Nahit, Müfit Ratip, Şehabeddin Süleyman, İzzet Melih. Milli Edebiyat Tiyatrosu: Yusuf Ziya, Halit Fahri, Aka Gündüz, Reşat Nuri, Halide Edip, Yakup Kadri. (Çetişli vd., 2007: 241) Ayrıca; Kenan Akyüz, bu dönemde Milli Edebiyat içinde yalnızca tiyatroyla ilgilenen iki isimden bahseder: İbnürrefik Ahmed Nuri (1866-1935) ve Müsahipzâde Celal (1868-1959). (Akyüz, 1995: 177-178) Sonuç Tiyatro türü Tanzimat la birlikte Türk edebiyatına girmiş, ilk andan itibaren tercüme ve adapte eserlerle edebiyatımız içinde kendisine yer edinme uğraşına girmiştir. İlk telif eserimiz Şair Evlenmesi (1859) ile birlikte bir Türk kimliği de kazanma yoluna giren tiyatro, Abdülhamid dönemi sıkı yönetiminin baskısına maruz kalmaktan kendini kurtaramamıştır. Uzun bir dönem (yaklaşık 33 yıl) suskun kalan ve sadece okunmak için yazılan eserlerle varlık göstermeye çalışan tiyatromuz II. Meşrutiyet in tekrar ilan edilmesiyle birlikte eskisinden daha hareketli bir döneme girmiştir. Uzun bir süre baskı altında kalan sanatkârlar, hürriyetin kendine verdiği özgürlükle yıllarca söyleyemediklerini haykırmak isteyenler ve kısacası söyleyecek sözü olduğuna inanan hemen herkes tiyatro kurmaya, tiyatro eseri yazmaya başlamıştır. Ülkede kısa sürede birçok tiyatro, kumpanya kurulmuş, birçok tiyatro eseri yazılmış, birçok piyes sahnelenmiştir. Ne var ki, bu sayısal zenginlik eserlerde kalitesizliğe ve geçiciliğe sebep olmuştur. Kumpanyaların çoğu bir-iki piyesten sonra kapanmış, tiyatro yazarlarının birçoğu ise yazdığı tek eserle kalmıştır. Dönemin şartları gereği çok farklı yönlerden malzeme bulan tiyatro yazarları buna rağmen kendi olan, Avrupaî anlamda mükemmelliğe ulaşmış eserler verememiş, yazılan eserler de bu açıdan ciddi sayılabilecek kalitede sahnelenememiştir. 10

Fakat çeşitli sebeplerle birçok olumsuzluklar yaşayan ve bunlar arasında varolmaya çalışan dönemin Türk tiyatrosu, her açıdan Modern Türk tiyatrosunun temelini oluşturmuş, zeminini hazırlamıştır. Nitekim bu karışıklık ve kalabalık içinden sıyrılan bazı önemli isimler (Muhsin Ertuğrul, Mınakyan Efendi gibi) Modern Türk tiyatrosunun inşasında önemli roller üstlenmiş ve belki de o dönemki tecrübelerinin bir sonucu olarak bugünkü Türk tiyatrosunun başarısına imza atmışlardır. 11

KAYNAKÇA Akı, Niyazi (1968), Çağdaş Türk Tiyatrosuna Toplu Bakış, AÜ Edebiyat Fak. Yay., Ankara, s: 13. Akyüz, Kenan (1995), Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri (1860-1923), İnkılâp Kitapevi, İstanbul. Alemdar, Yalçın (2002), II. Meşrutiyette Tiyatro Edebiyatı Tarihi, Akçağ Yay., Ankara. And, Metin (1983), Türk Tiyatrosunun Evreleri, Turhan Kitabevi, Ankara. Burhanaddin Bey, Tekzip Yazısı, Akşam Gazetesi, 1 Teşrin-i Sani. Çetişli, İsmail vd. (2007), İkinci Meşrutiyet Döneminde Ortaya Çıkan Fikrî, Siyasî Hareketler ve Türk Edebiyatına Yansımaları, İkinci Meşrytiyet Dönemi Türk Edebiyatı, (Haz. Prof. Dr. İsmail Çetişli, Prof. Dr. Nurullah Çetin, Prof. Dr. Abide Doğan, Doç. Dr. Alim Gür, Şenol Demir, Cengiz Karataş), Akçağ Yay., Ankara, 125-364. Dr. Kemal Yavuz, Reşat Nuri Güntekin in Tiyatro ile İlgili Makaleleri, s: 425. Yalçın, Hüseyin Cahit, Siyasal Anılar, s: 50 vd. 12