Haftanın Ortası Güncel konularla her Çarşamba Aksayan küresel ticaretin canlanması için öneriler hakkında araştırma yapınca dikkat çeken Küresel Rekabet Raporu 2016-2017 138 ülkenin rekabet altyapısına bakarak verimlilik ve refah yaratan faktörleri inceliyor. Raporun en önemli vurgusu ilginç bir şekilde inovasyona yatırım ve en iyi iş yapma uygulamalarının adapte edilmesi kadar; küresel ekonominin geldiği noktada altyapı, eğitim, beceri ve finansal piyasaların etkin çalışmasına önem verilmesi gerektiği. Rekabet gücü en yüksek 10 ülkenin rekabeti etkileyen faktörlerdeki başarısı incelendiğinde, hem başlangıç hem de başarıyı sürdürmede sırrın kaliteli temel, yüksek ve mesleki eğitimden geçtiği görülüyor. Bu örneklerin Türkiye için verdiği mesaj çok net. Büyümeyi kamçılamanın, rekabet gücünü artırmanın ve beraberinde refah seviyesini yükseltmenin Türkiye için kuşkusuz tek yolu kaliteli temel eğitim isteğinde ısrarlı olmaktan geçiyor. Rekabet gücü üzerine Küresel büyüme beklentilerinin hem büyük finans kurumları hem de IMF-WB gibi uluslararası kuruluşlar tarafından sistematik aralıklarla aşağı doğru güncellendiği bir yılın daha içindeyiz. Ekonomik aktivitedeki zayıflık ve gelir dağılımındaki adaletsizlik sosyal dengeler üzerinde de derin kırılmalar yaratmaya başlamış durumda. Halep te sivil katliamlarının son bulması için zar zor sağlanan ateşkesin kısa ömrü ve ABD-Rusya arasında patlak veren gerginlik zaten patlamaya hazır bir bomba halinde. Sene bitmeden IŞİD in Musul dan temizlenmesi için çok uluslu bir saldırının planlanıyor oluşu, kimilerince dünyanın II. Dünya Savaşı dönemi benzeri, kimilerince de Soğuk Savaş dönemine benzer tehlikeli bir dönemeçte olduğumuzun habercisi. Piyasalarda dolanan devasa likiditenin ekonomik kırılganlıkları maskelediği ölçüde dikkatler yine büyük merkez bankalarının bir sonraki adımlarının ne olacağı üzerinde. Henüz çoğunluk, Avrupa Merkez Bankası nın (AMB) miktarsal genişleme programını Mart 2017 ötesin taşıyacağı konusunda hemfikirken; Fed in faiz artışlarının Aralık ta yine minimal bir 25 baz puanla 1
Grafik 1: Brent Petrol Fiyatı (US$) devam edeceği şimdilik hakim beklenti. Parasal adımların ekonomik büyüme tarafında yetersizliği tartışıladursun; petrol piyasasındaki arz yönlü hareketler bu hafta ön planda. OPEC in üretim kısıtlama arzusuna İran dan beklenebileceği üzere net bir ret gelmiş olması, fiyatlarda Kaynak: Trading Economics, Egeli & Co. yukarı hareketi sınırlamıştı. Fakat beklenmedik bir anda Türkiye ziyaretindeki Putin in Rusya nın da petrol üretim kısıtlamasına katılabileceğini ima edişi uzun süredir 50 doların altında sürünen varil başına Brent fiyatını bir anda 53 doların üzerine taşıdı. Petrolün mevcut fiyat seviyesi küresel ekonomide talep kaynaklı problemler olduğunun net bir yansıması tabi. Üretimin kısıtlanması yoluyla amaç fiyatların yapay denebilecek şekilde kontrollü bir şekilde yukarı çekilmesi. Şimdi ise Rusya nın OPEC in önerdiği arz kısıntısı trenine binmesiyle, küresel petrol fiyatının hızla US$60 dolar civarına oturması bekleniyor. 60 dolar ve biraz üzerine oturan petrol fiyatları ABD-Suriye pazar payı savaşında ABD li kaya gazı üreticileri adına mutlu sona ulaşıldığını anlatıyor. Çünkü 60 dolar civarında varil petrol fiyatı, kaya gazı üretimini yeniden ekonomik hale getirebilecek seviye. Zaten, petrol fiyatının bu sene başında olduğu gibi 30 doların altına inmesi gibi ani düşüşler enerji ithal eden ülkelerin cari dengelerinde de artık ancak marjinal fayda sağlayabiliyor. Diğer yandan çok düşük petrol fiyatları dünya ekonomisinin toparlanamadığı algısıyla beklentileri daha da fazla bozuyor. Fiyatın 60 dolar seviyesinde olması küresel talep tarafında en azından petrol üreten ekonomiler lehine bir avantaj haline gelecek. Bu da ticaret üzerinden petrol üreticisi olmayan ülkelere bir tur olumlu yansıyacak. 2
Daha fazlası için, küresel büyümede kaybedilen ivmenin yerine konması ve büyümedeki büyük yavaşlamanın anti-küreselci politik/ekonomik akımları güçlendirmesinin önüne geçilmesi için, ülkelerin rekabet gücünde atılımların ardı ardına gelmesi gerekiyor. Rekabet gerçekten ne demek? Bugün dünyada neredeyse her ülke ekonomisinde yaşanan büyüme zorlukları, küreselleşmenin finansal ve ekonomik boyutlarında izlenen önemli olumsuzlukları ön plana çıkartıyor. Borç seviyesinin büyüklüğü yanında toplam dış ticarette izlenen durgunluk, ekonomik küreselleşme modelinde bir şeylerin yanlış geliştiğinin kanıtı zaten. Bu dertlere çare olarak tek bir reçete sunmak mümkün değil. Bir tarafın bakış açısına göre sorun küreselleşmede. Bazen aşırı milliyetçi bazen de sosyalist kanatta yer alan bu kesimler, çok farklı yollardan da olsa küreselleşmeden geriye doğru yol kat edildiği ölçüde ekonomik ve sosyal problemlerin hafifleyeceğini savunuyor kabaca. Bugün dünya düzenine hâkim diğer kesim ise, küreselleşmeden geriye dönüşün savaşları çoğaltacağını düşünüyor. Parasal önlemler yanında maliye politikalarıyla, verimlilik odaklı reformlarla mevcut darboğazın aşılmasının denenmesini öneriyor. Koordinasyonun nasıl sağlanacağı konusunda yaratıcı bir liderlik ortaya konamadığı ölçüde sorunlar derinleşirken; küresel dünya ekonomisindeki durgunluğun yansıması olan dış ticarette izlenen durağanlığa odaklanmayı önemsiyor. Burada da rekabet gücü kavramı; rekabet gücünde ülkeler bazında yaşanan sorunlar ve öneri tartışmaları ön planda. Aksayan küresel ticaretin canlanması için öneriler hakkında araştırma yapınca, WEF tarafında Eylül sonlarında çıkarılan Küresel Rekabet Raporu 2016-2017 (The Global Competitiveness Report 2016 2017) önemli bir kaynak olarak öne çıkıyor. 138 ülkenin rekabet altyapısını tanımlayan Rapor, küresel ekonomi modelinde verimlilik ve refah yaratan faktörleri inceliyor. Raporun en önemli vurgusu ilginç bir şekilde inovasyona yatırım ve en iyi iş yapma uygulamalarının adapte edilmesi kadar; küresel ekonominin geldiği noktada altyapı, eğitim, beceri ve finansal piyasaların etkin çalışmasına önem verilmesi gerektiği. 2008 3
Grafik 2: Küresel Rekabet Endeksi 2016-2017 Kaynak: WEF, Egeli & Co. 4
finansal krizi öncesi yıllarda altyapı ve finansal piyasaların etkinliği fazla araştırma onuşu olmazken, altyapı yatırımları sadece gelişmekte olan ülke ekonomileri ile ilgili raporlarda yer bulabiliyordu. Şimdi ise, kapalı ekonomiler yıllarına dönmeyi istemeyenler açısından, rekabet gücü en fazla olan ekonomilerde neden sonra akıllara gelen kapsayıcı büyüme modeline geçebilmek için önemli kavramlar haline gelmiş durumda bu konular. Rapora göre İsviçre, Singapur ve Amerika Birleşik Devletleri dünyada rekabet gücü en yüksek ekonomiler. Türkiye ise 138 ülke içinde önceki yılki 51.liğini bu sene 55.liğe değişmiş durumda. Özellikle son bir yılda dört basamak birden geriye düşüşün nedenleri arasında bölgedeki jeopolitik riskler ve Türkiye nin Suriye den dünyaya yayılan mültecilerin %60 civarına ev sahipliği yapıyor olması bahsedilmiş. Ancak, Türkiye nin 2012 de 45. sırada oluşu hatırlanırsa, bu gerilemenin daha başka yapısal nedenlerine bakılması önemli. Raporda rekabet gücü açısından Türkiye nin güçlü yönleri altyapısını sağlamlaştırma çalışmaları, düşük bütçe açığı ve düşen petrol fiyatlarının ortaya çıkardığı Grafik 3: Türkiye de İş Yapmayı Zorlaştıran En Problemli Konular Kaynak: W EF, Egeli & Co. finansal imkânlar. Türkiye de iş yapmayı zorlaştıran faktörlerin başında yeterli eğitim sahibi işgücü teminindeki zorluklar var. Ülkemiz, eğitim gören çocuk sayısını artırmış olsa da, özellikle temel eğitimden başlamak üzere eğitimin kalitesindeki bozukluklar rekabet gücünün 5
Grafik 4: Türkiye nin Rekabet Endeksinde Detaylı Konumu Kaynak: WEF, Egeli & Co. 6
artmasına engel olmakta. Matematik ve fen eğitiminde oldukça geri sıralardayız ne yazık ki. İş sahibi kişilerin meslek hayatları boyunca aldıkları eğitimin de yetersizliği önemli bir başka faktör. Yeteneğin verimli kullanılamayışı ve iş piyasasındaki katılıklar karşısında emek piyasasında daha esnek modele geçilmesi yönünde geciken reformlar Türkiye nin rekabet gücünün aşınmasına neden oluyor. Türkiye de daha dinamik bir iş hayatı elde edebilmek için yerli şirketlerin iç piyasa rekabet seviyelerinin geliştirilmesi gerekiyor. Türkiye nin küresel değer zinciri üzerinde yükselmesi ve bu sayede katma değer elde edebilmesi için inovasyona yatırımın artması kritik önemde. Bunun için de işletmelerin daha sofistike hale gelmesi ve şirketlerin inovasyon gücünün canlanması için işgücünün niteliğinde iyileştirme şart. Kısaca, Türkiye olarak önceliğimizin eğitim, kaliteli eğitim, kaliteli ara eleman eğitimi olması gerekiyor. Türkiye de iş yapmayı zorlaştıran diğer faktörlerin detayına da Grafik 4 ten söyle bir göz attığımızda, eğitim sorunları kadar önemli birkaç temel faktör de görülebilmekte. Ülkenin temel kurumları içinde yargı bağımsızlığı ve modern dünyanın zorlayıcı konularında çözüm için Türkiye de kanunların yetersiz kalışı dikkat çekici derecede zayıflığa işaret etmekte. Makroekonomi tarafında Türkiye hala yüksek enflasyona sahip ülkeler içinde, rekabet gücünden yemekte. İş hayatında ise toplumun bir yarısını oluşturan kadınların işgücünde katılımlarının düşüklüğü, emek piyasası dışında olan Türkiye nin rekabet gücünü zayıflatmakta. Türkiye de durum böyle. Grafik 4 e bakarak, o çok konu edilen; vaatlere rağmen gündemde ön sıralara gelmekte zorluk çeken yapısal reformların, Türkiye de hangi alanlara odaklanması gerektiği; hangi problemleri çözmesi gerektiği ortada. Türkiye de adı bile neredeyse duyulmamış 4. Sanayi Devrimi hakkında mesela çok daha fazla, kapsamlı ve kapsayıcı çalışma yapılması gerekiyor. Yapısal reform kelimesi artık bir kesime bıkkınlık vermiş olsa da, kısa ve orta vadede büyüme performansının bu sorunlu alanlardaki gelişmeye bağlı olduğunu unutmamak ve talepleri ona göre şekillendirmek gerek. 7
Grafik 5: Türkiye nin Rekabet Gücü Performansı Kaynak: WEF, Egeli & Co. Başarıdan ilham almak Bir ülkedeki kurumların, uygulanan politikaların ve verimliliği belirleyen faktörlerin bir araya gelerek o ülkenin ulaşabileceği refah seviyesini belirlemesine rekabet deniyor. Küresel Rekabet Endeksi (GCI) 12 temel alanı baz alarak ülkelerin karşılaştırmalı rekabet seviyelerine göre kategorize edilmesini sağlıyor. Bu 12 faktörün ne olduğu önemli. Temel ihtiyaçlar grubunda kurumlar, altyapı, makroekonomi ile sağlık ve temel eğitim var. Etkinliğin artırılması için sıralanan faktörler ise yüksek eğitim ve meslek eğitim, emtia piyasalarının etkinliği, emek piyasasının etkinliği, finansal piyasaların gelişmişliği, teknolojik hazırlık ve pazarın büyüklüğü. Rekabet gücünü etkileyen en üst seviyede ise işletmelerin sofistikasyon seviyesi ile inovasyon bulunuyor. 8
Grafik 6: Faktör Bağımlı-Verim Bağımlı-İnovasyon Bağımlı Ekonomiler Kaynak: W EF, Egeli & Co. Bugün dünyada rekabeti belirleyen etmenlerin hemen hepsi hala 2008 küresel finans krizinin olumsuz etkilerinin altında. Özellikle emtia fiyatlarında yaşanan şok düşüş emtia fiyatlarına göre hareket etmektense rekabet üzerinden yoğunlaşmanın önemini artırdı. Kriz sonrasında ABD ekonomisi toparlanma eğilimine girdiğinde, gelişmekte olan ekonomilere yönelen fonlar azaldı; fakat bu ekonomilerde para birimlerinin değer kaybetmeye başlaması ihracatlarında fazla bir 9
kazanım getirmedi. Zayıf küresel talep ve değer zincirinin kriz sonrasında değişen yapısı üretilen malların ihracatında artış elde edebilmenin tek yolunun yeni dönemde verimlilik üzerinden geçtiğini gösteriyor. IMF verilerine göre dikkat çekici bir nokta, ihracat artışı yakalayan ülkelerin ihracata konu olan mal sepetlerinin de eskiye kıyasla zenginleştiği yönünde. Rekabet gücü artık kur devalüasyonu üzerinden gelmiyor. Emtia fiyatlarının çok düştüğü ve düşük kalmaya devam edeceği yeni gerçeklikte, mevcut sektörlerde hızla verimliliği artıracak önlemleri almak; teknolojik gelişmeler ve 4. Sanayi Devrimi penceresinden büyümeye elverişli yeni sektörlere yönelmek bir ülkenin rekabet gücü üzerinde en etkili olan faktörler. Grafik 7: Asya Pasifik Ülkelerinde Rekabet Gücü Kuvvetlenmeye Devam Ediyor Kaynak: W EF, Egeli & Co. Özellikle gelişmekte olan ülkeler içinde 2007 den bu yana GCI da sıçrama elde etmeyi başarmış ülkelerin ortak bir takım yönleri var. Bu ülkeler kamu yönetimi, ulaşıma yönelik altyapı yatırımları, sağlık ve eğitime odaklanarak rekabet güçlerin önemli ölçüde yükseltmeyi başardılar. Ekonomi tarafında enflasyonu ve kamu borcunu tarihi seviyelere düşüren ülkeler, böylece yatırımlara yönelecek kaynak da yaratmış oldular. Asya Pasifik ülkeleri (Grafik 7) hemen bu başarılı grup içinde akla gelen ilk isim. Bölge içinde rekabet gücünü artırmaya en çok katkı yapan 10
faktör eğitime verilen ağırlık oldu. Çin, Malezya, Tayland örneklerinde orta gelir grubuna ulaşılmasının ardından dijital altyapı çalışmalarına ağırlık verilmeye devam edilişi orta vadede rekabet gücünün kolay kolay azalmayacağının habercisi. Grafik 8: Asya Pasifik Ülkelerinde Rekabet Gücüne Katkı Yapan Faktörler Kaynak: WEF, Egeli & Co. Hindistan ise son 10 yılda yaptığı tercihler sonucunda 2014 ten bu yana rekabet endeksinde hızlı bir sıçrama gösteren dikkat çekici ve örnek alınası bir ülke. Dev nüfuslu Hindistan ın elbette çok katmanlı problemleri var; fakat son 10 yılda en çok önem verdiği konular halk sağlığı ile temel eğitimde kalitenin yükseltilmesi oldu. 2014 te genel seçimlerin ardından yeni hükümetin hem kamuda hem finans sektöründe şeffaflaşmayı odak noktasına koyan yapısal reformları sonrasında artan güven ve emtia fiyatlarında düşüşle enflasyonun %5 in altına inmesi, Hindistan ın bugün rekabet endeksinde sıçramasının altyapısını oluşturmakta. İsviçre, Singapur ve ABD; yani rekabet gücüne göre dünyanın en güçlü ülkelerinin ortak özelliklerine gelince. Temel ve yüksek eğitim kalitesi, mesleki eğitimlerin ekonomideki önemi, yetenekleri ülkeye çekme ve kullanma becerisi, tüm kurumlarında yüksek şeffaflık oranı, sağlam altyapı, ekonomik istikrar, akademi ve iş dünyasının inovasyon peşinde beraber çalışması, kadınların iş gücündeki yüksek payları, KOBİ lerin yaygın ve yüksek kalitede oluşu. 11
Grafik 9: Hindistan ın Artan Rekabet Gücü Rekabet gücü en yüksek 10 ülkenin rekabeti etkileyen faktörlerdeki başarısı incelendiğinde, hem başlangıç hem de başarıyı sürdürmede sırrın kaliteli temel, yüksek ve mesleki eğitimden geçtiği görülüyor. Bu örneklerin Türkiye için Kaynak: WEF, Egeli & Co. verdiği mesaj çok net. Büyümeyi kamçılamanın, rekabet gücünü artırmanın ve beraberinde refah seviyesini yükseltmenin Türkiye için kuşkusuz tek yolu kaliteli temel eğitim isteğinde ısrarlı olmaktan geçiyor. İletişim: Güldem Atabay Şanlı Direktör, Araştırma ve Strateji +90 532 347 82 06 guldem.atabaysanli@egelico.com Bu doküman Egeli & Co. Portföy Yönetim A.S. ( Egeli & Co. Mersis No: 0-3254-1422-0400018) tarafından hazırlanmıştır. Egeli & Co. SPK düzenlemelerine tabi ve SPK tarafından düzenlenen yetki belgesine sahip, kendine değer yaratmaya adamış bağımsız bir portföy yönetim şirketidir. (Yetki belgeleri: 03.11.2010 PYS./PY. 35/946 ve 03.11.2010 PYS./YD. 15/946). Portföy yönetimi ve yatırım danışmanlığı hizmeti veren Egeli & Co. 2002 yılından bu yana, dürüst ve seçkin yaklaşımı ile yerli ve yabancı kurumsal yatırımcılara, aile şirketlerine ve özel bireysel portföylere hizmet etmektedir. Başarısı, yatırımcıları için yurtiçi ve yurtdışında geliştirdiği finansal ürünler ile değer yaratma becerisinden gelmektedir. Egeli & Co. yu diğerlerinden ayıran fark alternatif varlık sınıflarına ve yatırım temalarına odaklanmasıdır. Egeli & Co. Türk sermaye piyasalarındaki alternatif yatırım temaları alanında bulunan geniş bilgi, tecrübe ve geçmiş performansı ile yatırımcıları için uzun vadeli yatırımlarla önemli getiriler yaratmaktadır. YASAL UYARI: Bu rapor ve yorumlardaki yazılar, bilgiler ve grafikler, ulaşılabilen kaynaklardan iyi niyetle ve doğruluğu, geçerliliği, etkinliği velhasıl her ne şekil, suret ve nam altında olursa olsun herhangi bir karara dayanak oluşturması hususunda herhangi bir teminat, garanti oluşturmadan, yalnızca bilgi edinilmesi amacıyla derlenmiştir. Bu belgedeki bilgilerin doğruluğu, güvenirliliği ve güncelliği hakkında gerekli özeni göstermekle birlikte bu bilgilerin güvenirliliği, doğruluğu, güncelliği ve eksiksizliği hakkında hiçbir garanti vermemektedir. (Varsa) Yürürlükteki herhangi bir yasa veya düzenleme ile sorumluluğun sınırlandırması ölçüde tasarruf olarak, Egeli & Co., yöneticileri, çalışanları, temsilcileri ve ajansları bu belgenin içeriği, hatası veya eksiklerinden ya da bu bilgilere dayanılarak yapılan işlemlerden doğacak her türlü maddi/manevi zararlardan (ihmal olup olmadığı ya da başka bir şekilde olursa da) ve her ne şekilde olursa olsun üçüncü kişilerin uğrayabileceği her türlü zararlardan dolayı sorumlu tutulamaz. Herhangi bir şirket, sektör, hisse veya yatırım için detaylı ve tam bir analiz değildir. Egeli & Co. her an, hiçbir şekil ve surette ön ihbara ve/veya ihtara gerek kalmaksızın söz konusu bilgileri, tavsiyeleri değiştirebilir ve/veya ortadan kaldırabilir. Bu rapor hangi amaçla olursa olsun çoğaltılamaz, dağıtılamaz ve yayınlanamaz. 12