AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM KABUL EDİLEBİLİRLİK HAKKINDA KARAR Başvuru no. 31446/09 İsmet TUNCER / Türkiye Başkan, Paul Lemmens, Yargıçlar, Robert Spano, Jon Fridrik Kjølbro, ve Bölüm Yazı İşleri Müdürü Yardımcısı Abel Campos un katılımıyla, 25 Kasım 2014 tarihinde Komite halinde toplanan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (İkinci Bölüm), yukarıda belirtilen 2 Haziran 2009 tarihli başvuruyu göz önünde bulundurarak, 22 Ocak 2013 tarihli kararı dikkate alarak, Gerçekleştirilen müzakereler sonucunda aşağıdaki kararı vermiştir: T.C. Adalet Bakanlığı, 2014. Bu gayriresmi çeviri, Adalet Bakanlığı, Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü, İnsan Hakları Daire Başkanlığı tarafından yapılmış olup, Mahkeme açısından bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Bu çeviri, davanın adının tam olarak belirtilmiş olması ve yukarıdaki telif hakkı bilgisiyle beraber olması koşulu ile Adalet Bakanlığı, Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü, İnsan Hakları Daire Başkanlığına atıfta bulunmak suretiyle ticari olmayan amaçlarla alıntılanabilir.
2 TUNCER / TÜRKİYE KARARI OLAYLAR 1. Başvuran İsmet Tuncer, 1968 doğumlu bir Türk vatandaşı olup İstanbul da ikamet etmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ( Mahkeme ) önünde, İstanbul da görev yapmakta olan avukatlar G. Altay ve H. Karakuş tarafından temsil edilmektedir. 2. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ( Hükümet ), kendi görevlileri tarafından temsil edilmektedir. A. Davanın koşulları 3. Dava konusu olaylar, taraflarca ibraz edildiği şekliyle, aşağıdaki gibi özetlenebilir. I. Disiplin soruşturması 4. Olayların vuku bulduğu sırada, başvuran Kayseri Yeşilhisar Adliyesi nde Cumhuriyet savcısı olarak görev yapmaktadır. 5. 6 Aralık 1999 tarihinde Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu, Yeşilhisar Mahkemesi nde meydana geldiği iddia edilen olaylara dair disiplin soruşturması başlatması amacıyla bir adalet müfettişini görevlendirmiştir. Başvuran, rüşvet ve resmi belgelerde sahtecilikle suçlanmıştır. 6. 17 Nisan 2000 tarihinde, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ( Yüksek Kurul ), dava dosyasındaki delilleri inceledikten sonra, başvuran aleyhindeki iddiaların sağlam nedenlere dayandığına ve başvuranın görevine son vermek için soruşturmanın sonuçlanmasını beklemenin gerekli olmadığına karar vermiştir. 7. Akabinde, başvuranın Yüksek Kurul a yaptığı itiraz başvurusu ve İtiraz Kurulu huzurunda yaptığı itiraz sırasıyla; 23 Ekim 2000 ve 1 Mart
KESKİN / TÜRKİYE KARARI 3 2001 tarihlerinde reddedilmiştir. İtiraz Kurulu nun nihai kararı 21 Ağustos 2001 tarihinde resmi gazetede yayımlanmıģtır. II. Ceza yargılamaları 8. 23 Şubat 2000 tarihinde, Kayseri Cumhuriyet savcısı, başvuranı ve bir başka kişiyi daha Ceza Kanunu nun 211. ve 339. maddelerinin o tarihte yürürlükte olan halleri uyarınca, rüşvet ve resmi belgede sahtecilik ile suçlayan bir iddianame hazırlamıştır. 9. 31 Mart 2000 tarihinde, Kayseri Ağır Ceza Mahkemesi, başvuran aleyhindeki ceza yargılamasının Develi Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yürütülmesi gerektiğine ilişkin karar vermiştir. 10. 23 Mayıs 2000 tarihinde yapılan ilk duruşmada, mahkeme, başvuranın tutuklanmasına karar vermiştir. 11. 25 Ekim 2000 tarihinde, Hâkim R.Ü. nün başkanlık ettiği Kayseri Ağır Ceza Mahkemesi, avukatlar C.Y. ve A.S. aleyhinde ceza yargılaması başlatılması kararını almıştır. Aynı kararda, dava dosyasının Develi Ağır Ceza Mahkemesi ne sevk edilmesine karar verilmiştir. Mahkeme ye göre, başvuranın rüşvet karşılığında sahte karar belgeleri düzenlediği ve sanık avukatlarının iddia edilen suçların işlenmesinde başvurana iştirak ettiği anlaşılmıştır. 12. Söz konusu iki dava birbiri ile bağlantılı olduğundan 14 Kasım 2000 tarihinde dava, başvuranın davasıyla birleştirilmiştir. 13. 22 Aralık 2000 tarihinde başvuranın tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasına karar verilmiştir. 14. 19 Nisan 2001 tarihinde, Hâkim H.A. nın başkanlık ettiği Develi Ağır Ceza Mahkemesi, sanıkların iddia edilen suçu işlemek için bir organizasyon oluşturduklarını tespit ederek görevsizlik kararı vermiştir. Dolayısıyla mahkeme, dava konusunun Devlet Güvenlik Mahkemeleri nin yetkisi dâhiline girdiği kararını vermiştir.
4 TUNCER / TÜRKİYE KARARI 15. Belirtilmeyen bir tarihte, Yargıtay 19 Nisan 2001 tarihli kararı bozmuştur ve davayı Develi Ağır Ceza Mahkemesi ne geri göndermiştir. 16. BaĢvuran, 18 Aralık 2002 tarihinde, o tarihte yürürlükte olan Ceza Muhakemeleri Kanunu nun (1412 Sayılı Kanun) 23. maddesi kapsamındaki tarafsızlık ilkesi uyarınca, yukarıda belirtilen takipsizlik kararında davanın esaslarına dair görüģlerini belirtmesi sebebiyle Hâkim H.A. ya iliģkin hâkimin reddi talebinde bulunmuģtur. 17. 25 Aralık 2002 tarihinde, baģvuran talebine iliģkin herhangi bir gerekçe belirtmediğinden kendisinin talebi reddedilmiģtir. 18. 25 Mart 2004 tarihinde Develi Ağır Ceza Mahkemesi, baģvuranı üzerine atılı suçlardan mahkûm etmiģtir ve 11 yıl 1 ay hapis cezası vermiģtir. Mahkeme, ayrıca dosyalarında hala bazı düzensizlikler olduğu gerekçesiyle, C.Y. ve A.S. nin davasının ayrılıp yeni bir referans numarası altında kaydedilebileceğine karar vermiģtir. 19. 9 Haziran 2005 tarihinde, Yargıtay 25 Mart 2004 tarihli kararı bozmuģ ve dava dosyasının yeni Ceza Muhakemesi Kanunu ıģığında yeniden incelenmesini istemiģtir. 20. Belirtilmeyen bir tarihte, Yüksek Kurul un kararıyla, Develi Ağır Ceza Mahkemesi kaldırılmıģtır. Dava, R.Ü. nün duruģma hâkimi olduğu Kayseri Ağır Ceza Mahkemesi ne gönderilmiģtir. BaĢvuran, yeni Ceza Muhakemesi Kanunu nun 23. maddesi uyarınca hâkimin tarafsızlık ilkesi kapsamında, söz konusu hâkime iliģkin hakimliğinin reddi talebinde bulunmamıģtır (25 Mart 2005 tarihli 5271 sayılı Kanun). 21. 7 Haziran 2006 tarihinde, Kayseri Ağır Ceza Mahkemesi, baģvurana toplamda dokuz yıl bir ay hapis cezası vermiģtir. 22. Yargıtay 4 Aralık 2008 tarihinde kararı onamıģtır.
KESKİN / TÜRKİYE KARARI 5 B. İlgili İç Hukuk 23. Ceza Muhakemesi Kanunu nun 23. maddesi (5271 sayılı Kanun) aģağıdaki gibidir: (1) Bir karar veya hükme katılan hâkim, yüksek görevli mahkemece bu hükme iliģkin olarak verilecek karar veya hükme katılamaz. (2) Aynı iģte soruģturma evresinde görev yapmıģ bulunan hâkim, kovuģturma evresinde görev yapamaz. (3) Yargılamanın yenilenmesi halinde, önceki yargılamada görev yapan hâkim, aynı işte görev alamaz. 24. Ceza Muhakemesi Kanunu nun 25. maddesi aģağıdaki gibidir (5271 sayılı Kanun): (1) Tarafsızlığını Ģüpheye düģürecek sebeplerden dolayı bir hâkimin reddi, ilk derece mahkemelerinde sanığın sorgusu baģlayıncaya; duruģmalı iģlerde bölge adliye mahkemelerinde inceleme raporu ve Yargıtayda görevlendirilen üye veya tetkik hâkimi tarafından yazılmıģ olan rapor üyelere açıklanıncaya kadar istenebilir. Diğer hâllerde, inceleme baģlayıncaya kadar hâkimin reddi istenebilir. (2) Sonradan ortaya çıkan veya öğrenilen sebeplerle duruģma veya inceleme bitinceye kadar da hâkimin reddi istenebilir. Ancak bu istemin, ret sebebinin öğrenilmesinden itibaren yedi gün içinde yapılması Ģarttır. 25. Yargılamaların uzunluğu hususunda ilgili iç hukuka iliģkin bilgiler Turgut ve Diğerleri ((k.k.), 4860/09, 19-26, 26 Mart 2013) kararında bulunabilir. ġġkâyetler 26. BaĢvuran, SözleĢme nin 6. maddesi kapsamında, yaklaģık olarak sekiz yıl altı ay süren ceza yargılamalarının uzunluğuna yönelik Ģikâyette
6 TUNCER / TÜRKİYE KARARI bulunmuģtur. Buna ek olarak, baģvuran Yargıtay önünde geçen iki buçuk yılın üzerindeki sürecin makul olmadığı iddiasında bulunmuģtur. 27. BaĢvuran, ayrıca SözleĢme nin 6. maddesi uyarınca Kayseri Ağır Ceza Mahkemesi ndeki hâkimlerden biri olan R.Ü. nün, üçüncü kiģiler aleyhinde diğer bir ceza davasının soruģturma aģamasında baģvuran aleyhindeki davaya konu olaylara iliģkin görüģünü belirttiğinden, tarafsız olmadığını ileri sürmüģtür. BaĢvuran, ayrıca yargılamayı yürüten mahkemede bazı hâkimlerin yorumlarının ve kararlarındaki üslupların, kendisine karģı yanlı tutumlarını gösterdiğini iddia etmiģtir. Bu bağlamda, baģvuran 19 Nisan 2001 tarihli takipsizlik kararından bahsetmiģtir. HUKUKĠ DEĞERLENDĠRME A. Başvuranın Sözleşme nin 6 1 maddesi kapsamında ceza yargılamalarının uzunluğuna ilişkin şikâyetiyle ilgili olarak 28. BaĢvuran, SözleĢme nin 6 1 maddesi kapsamında yargılamaların uzunluğunun makul süre gerekliliği ilkesiyle uyumlu olmadığından Ģikâyet etmektedir. 29. Hükümet, yargılamaların uzunluğu ve kararların icra edilmemesi ile ilgili Ģikâyetlerin ele alınması için 6384 sayılı Kanun ile yeni bir Tazminat Komisyonu nun kurulmuģ olduğunu belirtmiģtir. Hükümet, baģvuranın Tazminat Komisyonu na herhangi bir baģvuruda bulunmamıģ olması nedeniyle, iç hukuk yollarını tüketmemiģ olduğunu ileri sürmüģtür: gösterilen bu gerekçe Turgut ve Diğerleri kararında Mahkeme tarafından da kabul edilmiģtir (yukarıda anılan). 30. BaĢvuran, yeni bir iç hukuk yolu olduğunu kabul etmiģtir ve söz konusu iç hukuk yollarını tüketip tüketmediğine dair kararı Mahkeme'nin takdirine bırakmıģtır. 31. Mahkeme, Hükümet tarafından belirtildiği üzere, Ümmühan Kaplan / Türkiye (no. 24240/07, 20 Mart 2012) pilot kararı uygulamasının ardından
KESKİN / TÜRKİYE KARARI 7 Türkiye de yeni bir iç hukuk yolunun tesis edildiğini gözlemlemiģtir. Daha sonra ise, Mahkeme, Turgut ve Diğerleri / Türkiye (yukarıda anılan) kararında, yeni bir iç hukuk yolunun oluģması ile birlikte baģvuranların iç hukuk yollarını tüketmemiģ olmaları üzerine yeni baģvurunun kabul edilemez olduğuna hükmettiğini hatırlatır. Bu kararı verirken Mahkeme, özellikle, bu yeni hukuk yolunun, eriģilebilir olduğu ve yargılamaların uzunluğuna iliģkin Ģikâyetler için makul bir tazminat yolu sunabildiği kanaatindedir. 32. Mahkeme bununla birlikte, Ümmühan Kaplan davasındaki kararında (yukarıda anılan, 77), Hükümet e hâlihazırda tebliğ edilmiģ olan bu türden baģvuruların incelenmesine devam edebileceğini vurguladığını kaydetmiģtir. 33. Ancak, Mahkeme, Hükümet in baģvuranın 6384 sayılı Kanun ile tesis edilen yeni iç hukuk yoluna baģvurmamıģ olmasına iliģkin ön itirazı ile ilgili itirazını dikkate alarak, Turgut ve Diğerleri davasında varmıģ olduğu sonucu yinelemektedir (bkz. Yiğitdoğan / Türkiye, no. 72174/10, 59, 3 Haziran 2014). Bu nedenle, Mahkeme mevcut baģvuranı iç hukuk yollarını tüketme yükümlülüğünden muaf tutabilecek nitelikte istisnai koģullar bulunmadığı sonucuna varmıģtır. 34. BaĢvuranın Ģikâyeti, SözleĢme nin 35 1 ve 4 maddeleri uyarınca iç hukuk yollarının tüketilmediği gerekçesiyle reddedilmelidir. B. Başvuranın Sözleşme nin 6 1 maddesi kapsamında Develi Ağır Ceza Mahkemesi nin tarafsızlığına ilişkin şikâyetiyle ilgili olarak 35. Başvuran, Sözleşme nin 6. maddesi uyarınca, Develi Ağır Ceza Mahkemesi nin 19 Nisan 2001 tarihli görevsizlik kararının lafzının davayı gören hâkimlerin tarafsızlığına gölge düşürmesi sebebiyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği konusunda şikâyetçi olmuştur. 36. Hükümet, başvuranın beyanına itiraz etmiştir.
8 TUNCER / TÜRKİYE KARARI 37. Mahkeme, Develi Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen kararın, Yargıtay tarafından 9 Haziran 2005 tarihinde bozulduğunu ve Yargıtay ın davayı esasa ilişkin yeniden incelenmesi için Kayseri Ağır Ceza Mahkemesi ne iade ettiğini kaydetmiştir. Sonuç olarak başvuran aleyhindeki davanın esasına ilişkin karar veren mahkeme Develi Ağır Ceza Mahkemesi değildir. 38. Bu nedenle, başvurunun bu kısmı 35 3 maddesi anlamında açıkça dayanaktan yoksundur ve 35 4 maddesi uyarınca reddedilmelidir. C. Başvuranın Sözleşme nin 6 1 maddesi kapsamında Kayseri Ağır Ceza Mahkemesi nin tarafsızlığına ilişkin şikâyetiyle ilgili olarak 39. Başvuran, ayrıca Sözleşme nin 6. maddesi kapsamında, 25 Ekim 2000 tarihli takipsizlik kararında başvurana karşı önyargılı olduğunu gösteren ve daha önce soruşturma aşamasında yer alan hâkim R.Ü. nün duruşmasına katılmasından dolayı, tarafsız bir mahkeme tarafından adil yargılanmadığından şikâyetçi olmuştur. 40. Hükümet, cevap olarak, başvuranın Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca, hâkimin reddini talep etmediğinden iç hukuk yollarını tüketmediğini ibraz etmiştir. 41. Başvuran, soruşturma aşamasında düzensizlikler olduğuna atıfta bulunarak ve tarafsızlık ilkesine dayanarak Develi Ağır Ceza Mahkemesi duruşma Hâkimi H.A. nın hâkimliğinin reddini talep ettiğini ileri sürmüştür. Ancak, başvuranın talebi reddedilmiştir. 42. Mahkeme, iç hukuk yollarının tüketilmesine ilişkin Sözleşme nin 35 1 maddesine atıfta bulunarak, bir uluslararası yargı organı önünde, Devlete karşı dava açmaya yönelen kişilerin öncelikle ulusal yasal sistemlerinin sağladığı iç hukuk yollarını kullanmalarını mecbur kıldığını, böylece Devletler gerçekleştirmiş oldukları eylemlerini uluslararası bir organ önünde cevaplamadan önce kendilerine ait yasal sistemler üzerinden
KESKİN / TÜRKİYE KARARI 9 sorunlarını çözmeye yönelik fırsatlara sahip olacaklarını hatırlatır. İçtüzüğe uyum sağlamak için, bir başvuranın iddia ettiği ihlallere göre telafi sağlamaya yönelik mevcut ve yeterli iç hukuk yollarına başvurması gerekmektedir (bkz. diğer örnek kararlar arasında, Novruz Ismayilov / Azerbaycan, no. 16794/05, 69, 20 Şubat 2014). 43. Ayrıca, Mahkeme nin daha önce benzer şikâyetleri incelediği ve Ceza Muhakeme Kanunu nun 23. maddesi uyarınca tarafsızlık ilkesi gerekçesiyle hâkimin reddine ilişkin talepte bulunulmamasının, başvuran tarafından iç hukuk yollarını tüketmeye dair bir kusur teşkil ettiği belirtilmelidir (bkz. Yazar / Türkiye (kısmi karar), no. 58709/00, 31 Ocak 2006 tarihli Nazmi Kar, Zekeriya Özen, Fuat Başarılı ve Osman Yavuz a ilişkin karar). 44. Mahkeme, somut davanın koşulları çerçevesinde, Ceza Muhakemesi Kanunu nun 23. maddesi uyarınca, hâkimin tarafsızlığı açısından, başvuranın hiçbir şekilde R.Ü. nün hâkimliğinin reddi talebinde bulunmamış olduğunu gözlemlemiştir. Buna göre, Mahkeme bahsedilen kararlardaki bulgularından farklı bir sonuca varmak için herhangi bir gerekçe görmemektedir (bkz. ayrıca Schimanek / Avusturya, (k.k.) no. 32307/96, 1 Şubat 2000, Salaman / Birleşik Krallık (k.k.), no. 43505/98, 15 Haziran 2000 ve Roberts ve Roberts / Birleşik Krallık (k.k.), no. 38681/08, 5 Temmuz 2011). 45. Başvurunun bu kısmı, Sözleşme nin 35 1 ve 4 maddeleri anlamı dâhilinde, iç hukuk yollarının tüketilmediği gerekçesiyle reddedilmelidir. Bu gerekçelerle, Mahkeme, oybirliğiyle, Başvurunun geri kalan kısmının kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.
10 TUNCER / TÜRKİYE KARARI Abel Campos Bölüm Yazı İşleri Müdürü Yardımcısı Paul Lemmens Başkan