CUMHURİYETİN İLK YILLARINDA GİRİT TEN SÖKE YE MÜBADELE ÖYKÜLERİ



Benzer belgeler
Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

Tuba ÖZDİNÇ. Örgün Eğitim

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Elveda Rumeli Merhaba Rumeli. İsmail Arslan, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2013, 134 Sayfa.

13. Aşağıdakilerden hangisi yeni Türk alfabesinin kabul edilme nedenlerinden biri değildir?

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir.

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler

TÜRKİYE'NİN TOPLUMSAL YAPISI

Tarih Anabilim Dalı Tezli Yüksek Lisans (Sak. Üni. Ort.) Programı Ders İçerikleri

TARİHİN BİLİİMİNE GİRİŞ

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKİYE CUMHURİYETİ İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)

Lozan Barış Antlaşması

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ...

1. Aile tarihimizi araştırırken aşağıdaki eşyalardan hangisi bize yararlı olabilir? A) Çeyiz sandığı B) Oyuncak kamyon C) Bilgisayar D) Tansiyon aleti

TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE KUR TANIMLARI

AR&GE BÜLTEN. Kültür Turizmi ve İzmir

2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9

Eğitim Tarihi. Eğitimin Doğuşu ve Gelişimi

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU PLANI VE KAZANIM TESTLERİ

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI.. LİSESİ TARİH I DERSİ BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ EĞİTİM PROGRAMI (BEP) FORMU

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Mübadele. Dido Sotiriyu nun ünlü. Bir Göç Öyküsü: Tarih Kürsüsü. Prof. Dr. Kemal Arı

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

Balkanlarda Arnavutlar ve Arnavut Milliyetçiliği

Türkiye ve Avrupa Birliği

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Şafak EVRAN TOPUZKANAMIŞ. Türk Hukukunda Anayasal Gelişmeler Işığında Vatandaşlık

Doğu Akdeniz de, Türk Kıta Sahanlığı Ve Münhasır Ekonomik Bölgesi Derhal İlan Edilmelidir!

8. SINIF 3. TEOG SINAVI (KASIM AYI) TÜRKÇE DERSİ KAZANIM TABLOSU

İÇİNDEKİLER SÖZEL BÖLÜM

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

ANAYASAL ÖZELLİKLER. Federal Devlet

TC. ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI'NDA TAMAMLANAN TEZLER

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi II

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir?

MAKALE ÇAĞRISI INTERNATIONAL CRIMES AND HISTORY / ULUSLARARASI SUÇLAR VE TARİH MAKALE ÇAĞRISI

TÜRKİYE DE AVRUPA- ŞÜPHECİLİĞİ KARŞILAŞTIRMALI BULGULAR

1844 te kimlik belgesi vermek amacıyla sayım yapılmıştır. Bu dönemde Anadolu da nüfus yaklaşık 10 milyondur.

OYD Okul Yayın Danışmanlık A.Ş.

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

ŞANLIURFA YI GEZELİM

SOSYAL BÝLÝMLER 1 TESTÝ (Sos 1)

4. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (22 Ekim-14 Aralık 2012)

SAVAŞ, GÖÇ VE SAĞLIK. 18 Mayıs 2015 İstanbul Şeyhmus GÖKALP

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

YERELYÖNETİM TARKANOKTAY

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI 6. SINIF SOSYAL BİLGİLER DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU PLANI, KAZANIMLARI VE TESTLERİ

STRATEJİK VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE DE GÖÇ. Göç Veren Ülkeden Göç Alan Ülkeye Fırsat ve Risklerin Dönüşümü

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

KARMA TESTLER 03. A) Yalnız l B) Yalnız II. C) Yalnızlll D) I ve II E) I, II ve III. 2. Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'na girmesine,

Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri için göç bir ihtiyaçtır.

3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? OCAK

İ Ç İ N D E K İ L E R

Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat

İktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017

İktisat Tarihi II

Vatandaşlar koalisyonun kurulmamasından MHP yi sorumlu tutuyor. Marpoll Kamuoyu Araştırma Şirketi, Ağustos ayı gündem araştırma sonuçlarını açıkladı.

YAZILI SINAV SORU ÖRNEKLERİ TARİH

İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ İKTİSDİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİŞLER BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI

tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki

İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1

EĞİTİMİN SOSYAL TEMELLERİ TEMEL KAVRAMLAR. Doç. Dr. Adnan BOYACI

Türkiye de Gazetecilik Mesleği

Müdafaa-i Hukuk Hareketi bu hakları savunmak ve geliştirmek için kurulmuştur.

TOPLUM TANILAMA SÜRECİ. Prof. Dr. Ayfer TEZEL

T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Başkanlığı Avrupa Birliği Uzmanlığı Tezi

2. PLANLAMA ALANININ ÜLKE VE BÖLGEDEKİ YERİ

TÜRK BİLİMLERI VE ÇAĞDAŞ ASYA BİLİMLERİ BÖLÜMÜ. ID Başlık ECTS

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ MİMARLIK BİLGİSİ YUNAN UYGARLIĞI

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI

BİR AVUKAT YANINDA AYLIKLI OLARAK ÇALIŞAN AVUKATIN DURUMUNUN AVUKATLIK YASASI AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

ARK433 Güz S - 3. Doç. Dr. Haluk Çetinkaya

Uygarlık Tarihi (HIST 201) Ders Detayları

HOCAİLYAS ORTAOKULU. ÜNİTE 1: Bir Kahraman Doğuyor T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK-8

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

MİLLİ MÜCADELE TRENİ

SOSYAL BİLGİLER 7 ESKİ VE YENİ MÜFREDAT KARŞILAŞTIRMASI (ÜNİTE YERLERİ DEĞİŞTİRİLMEDEN)

Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi I. Laboratuar (saat/hafta) Uygulama (saat/hafta) Teori (saat/hafta) AKTS. 1.YIL/ 1.yarıyıl Güz

Şehir devletlerinin merkezlerinde tapınak bulunurdu. Yönetim binası, resmî yapılar ve pazar meydanları tapınağın etrafında yer alırdı.

Başkent Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü. Doç. Dr. S. EKER

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

Ana fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz.

Uygarlık Tarihi (HIST 201) Ders Detayları

Editörler Prof.Dr. Mimar Türkkahraman & Yrd.Doç.Dr.Esra Köten SİYASET SOSYOLOJİSİ

TARİH BOYUNCA ANADOLU

SAMSUN BÜYÜKŞEHIR BELEDİYE BAŞKANI YUSUF ZİYA YILMAZ & SAM-DER Avusturyada yaşayan Samsunlular Derneğinin

Yrd.Doç.Dr. Serap YÜKRÜK GİRİŞ. Geleneksel Türk Müziği

"AVUSTURYA'DAKİ BOSNALI VE TÜRK GÖÇMENLER" 1

Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi II (HIST 102) Ders Detayları

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

ENSTİTÜ/FAKÜLTE/YÜKSEKOKUL ve PROGRAM: MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ-ELEKTRIK-ELEKTRONIK MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ DERS BİLGİLERİ. Adı Kodu Dili Türü Yarıyıl

Transkript:

T.C. ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANA BİLİM DALI TAR-YL-2007-0005 CUMHURİYETİN İLK YILLARINDA GİRİT TEN SÖKE YE MÜBADELE ÖYKÜLERİ HAZIRLAYAN Tuncay Ercan SEPETCİOĞLU TEZ DANIŞMANI Yrd. Doç. Dr. Günver GÜNEŞ AYDIN-2007

Bu tezde görsel, işitsel ve yazılı biçimde sunulan tüm bilgi ve sonuçların akademik ve etik kurallara uyularak tarafımdan elde edildiğini, tez içinde yer alan ancak bu çalışmaya özgü olmayan tüm sonuç ve bilgileri tezde kaynak göstererek belirttiğimi beyan ederim. Adı Soyadı : Tuncay Ercan SEPETCİOĞLU İmza :

i YAZAR ADI-SOYADI: TUNCAY ERCAN SEPETCİOĞLU CUMHURİYETİN İLK YILLARINDA GİRİT TEN SÖKE YE MÜBADELE ÖYKÜLERİ ÖZET Balkan Savaşları sonrası ve I.Dünya Savaşı sırasında, Balkanlar ın ve Anadolu nun giderek ulusallaşmasına tanık olmaktayız. 1923 Lozan Antlaşması nın ardından, Türkiye ve Yunanistan da doğup büyümüş yüz binlerce insan, hükümetler arası anlaşma gereğince zorunlu nüfus değişimine tabi tutularak anayurtlarına veda etmişlerdir. Kendi kararları olmayan bu göç, onların geleceklerini de belirledi. Bu nüfus değişimi, Anadolu ve Yunanistan ın tarih boyunca bu kadar kısa bir sürede şahit olduğu en büyük nüfus hareketiydi. Bu değişimle birlikte, her iki ülke ulusal bazda çok daha homojenleşmiştir. Girit ten Söke ye yerleşen göçmenler, kültürel, ekonomik ve hatta kullandıkları lisan bakımından diğer mübadillerden farklı özellikler taşımaktaydılar. Türk mübadiller, Söke ye yerleşmeden önce ve sonrasında birçok sorunla yüz yüze gelmişlerdir. Günümüzde gerek Yunanistan da gerekse Anadolu da mübadillerin uyum süreci tamamlanmak üzeredir. Bu çalışmada, tarihsel doku üzerinden hareket edilerek ve belgelere dayanarak mübadeleyi yaşayanların ve ikinci-üçüncü kuşak göçmenlerin göç öncesi ve özellikle de sonrasında sosyo-kültürel ve ekonomik yaşama dair anlatıları derlenmiştir. Ayrıca, kültürel değerlerin zaman içinde ve göçün ardından, yeni sosyal çevreye uyum sürecindeki değişimleri tarihsel yöntemlerle incelenmiştir. ANAHTAR SÖZCÜKLER Türkiye, Yunanistan, mübadele, göç, Girit, Söke

ii NAME and SURNAME: TUNCAY ERCAN SEPETCİOĞLU IN THE FIRST YEARS OF THE REPUBLIC POPULATION EXCHANGE STORIES FROM CRETE TO SÖKE ABSTRACT The period after the Balkan Wars and during World War I was signified by more and more nationalization of the Balkans and Anatolia. After the Lausanne Treaty in 1923, hundred thousands of people had to migrate from Turkey or Greece where they were born and grown up, because of the obligatory population exchange that was signed by the governments; so they left their country behind. This migration was not their decision, but determined their future. This population exchange is the greatest one that Anatolia and Greece have ever witnessed just in a little time in history. With this change, both countries were more homogenized on a national basis. Amongst the immigrants, Cretans who settled in Söke, were so special that their cultural, economic and even liguistic characterictics were so different from the others. The Turkish immigrants faced a lot of difficulties before and after they arrived in Söke. The adaptation process of 1923 immigrants is coming to an end in both Greece and Turkey. After begining with historical situation, the research is based on narrations of emmigrants and second and third generations about socio-cultural and economical life before and especially just after the migration. Morever, changes of cultural, social and economic values in the process of adaptation to new social environment after some time and after migration were studied in terms of historic techniques. KEYWORDS Turkey, Greece, population exchange, migration, Crete, Söke

iii ÖN SÖZ Her birimiz yaşamımızın bir kesiminde, bulunduğumuz mekânı terk etme, uzaklara çekip gitme ve bırakıp geride her şeyi, yeni bir yaşam kurma isteğini içimizde hissetmişizdir. Kimi zaman içimizdeki korku buna engel olmuş, kimi zaman daha sonra hissedeceğimiz özlemimizi zapt edemeyeceğimizi düşünmüş, kimi zamansa üstlendiğimiz sorumlulukları göz ardı edememişizdir. İçimizde hapsettiğimiz o hür olma duygusu belli aralıklarla kapımızı çalsa da kendimizi dizginlemiş, ancak ve ancak olağanüstü şartlarda, bir takım ekonomik ve sosyal zaruretle, o da çok uzağa gidemeden evlerimizi taşımışızdır başka diyarlara. Uzak görünen diyarlar bazen bize o kadar yakın olmuştur ki, bir süre sonra orayı yurt bellemiş ve belki de ömrümüzün geri kalan kısmını orada harcama hayalleri bile kurmuşuzdur. Fakat her durumda da irade sahibi yine bizler olmuş, biz istersek gittiğimiz mekandan dilediğimiz takdirde geri dönebilme güvencesiyle, sorun varsa eğer fazla üzülmemiş, olayları akışına bırakmışızdır. Bu bizim kendi tercihimiz olmuştur nasıl olsa Mübadillerin alın yazısı farklıdır ama. Geri dönmek onlar için bir rüya, yurt bellemek onlar için zorunlu bir yazgıdır. Bir mübadil kimdir? sorusuna verebileceğimiz cevap, çoğunlukla ucu açık, bulanık bir yanıttır. Bir kez uzaklardan gelmişler, gelişleri üzerinden yıllar geçmiş, bizimle belki de sırt sırta evlerde oturmuşlar, bayramlarda seyranlarda hiç tatmadığımız yemekleri ikram etmişler, bazen kulaklarımıza farklı ezgiler takılmış ve onlardan bize ait olmayan türküler duymuşuzdur, ama bizlere benzemişlerdir nihayetinde. Bir mübadilin yüreğinde, bir ucunu çok iyi bildiği ama diğer ucunda bir sürü soru işaretlerinin gizlendiği tünelin içinde, hiç değilse ölmemiş, öldürülmemiş olmanın tesellisinin olduğu çok özel gözlerle bakıldığında görülebilir. Göçmenin aklını en çok kurcalayan şey, geride bıraktığıdır. Yanına aldığı en önemli şey ise, kendinden sonraki kuşaklara aktaracağı kimliğidir. Bu kimliğin sırrı, memleketine son bir bakışla geri dönüp bakmasında gizlidir. Mübadilin o bakışı, yüzyıllarca kök saldığı topraklardan kopmanın sorgulanamaz

iv ağırlığı ile şekillenecek ve o bakış o kadar uzun sürecek, öylesine acılarla dolu olacak ki, onun ruhunda bıraktığı iz genlerine işleyecek, yeni topraklarda yeşerecek neslin yüzüne miras olarak yansıyacaktır. Bu çalışma, Girit ten Söke ye 20.yüzyılın başında, Türk ve Yunan hükümetlerinin karara bağladığı nüfus değişim anlaşması dolayısıyla zorunlu göçe maruz bırakılmış mübadillere dairdir. Araştırmam sırasında bana desteğini esirgemeyen, her türlü kolaylık sağlayıp sabırla yol gösteren değerli Hocam Sayın Yrd. Doç. Dr. Günver GÜNEŞ e; Adnan Menderes Üniversitesi Tarih Bölümü ndeki Öğretim Üyeleri Sayın Hocalarım Prof. Dr. Serap YILMAZ, Yrd. Doç. Dr. Tanju DEMİR, Yrd. Doç. Dr. Mehmet BAŞARAN ve Bölüm asistanlarına; bilgilerinden yararlandığım Yunanistan ve Anadolu göçmenlerine ve özellikle de ikinci kuşak Girit göçmeni Sökeli Sayın Hasan TUNTAŞ a; sabrından ötürü sevgili eşim Fatma ÖNER SEPETCİOĞLU na teşekkürü bir borç bilirim.

v İÇİNDEKİLER ÖZET i ABSTRACT ii ÖN SÖZ iii İÇİNDEKİLER v EKLER LİSTESİ viii FOTOGRAF LİSTESİ ix KISALTMALAR VE SİMGELER LİSTESİ x GİRİŞ 1 i. Mübadele Araştırmalarında Sözlü Tarih Sorunsalı 3 ii. Kültür Tarihi 4 iii. Mikro-Tarih 4 iv. Sözlü Tarih 5 BİRİNCİ BÖLÜM MÜBADELENİN TARİHSEL ÖNEMİ 1.1. MÜBADELE NİÇİN İNCELENMELİDİR? 9 1.1.1. Ulus, Devlet, Ulus-Devlet, Etnik Grup ve Çokkültürlülük 9 1.1.2. Mübadele İktisadi Bir Meseledir 13 1.1.3. Mübadele Kültürel Bir Meseledir 14 1.2. LOZAN BARIŞ GÖRÜŞMELERİ VE MÜBADELE SORUNU 16 1.2.1. Mübadeleyi Gerektiren Şartlar 16 1.2.2. Lozan Barış Görüşmeleri ve 1923 Nüfus Mübadelesi 18

vi İKİNCİ BÖLÜM MÜBADELE ÖNCESİ GİRİT VE SÖKE 2.1. GİRİT 21 2.1.1. Coğrafi Durum ve Osmanlı Öncesi Girit 21 2.1.2. Nüfus ve Ekonomik Yapı 22 2.1.3. Dinsel İnanış 26 2.1.4. Komşuluk İlişkileri 28 2.2. GİRİT TEN KAÇIŞ 29 2.3. GİRİT İN OSMANLI DAN KOPUŞU 32 2.4. SÖKE 35 2.4.1. İdari Yapılanma, Sosyo-Ekonomik Hayat ve Nüfus Yapısı 35 2.4.2. Gayrı Müslimler 36 2.4.3. Kuva-yı Milliye 39 2.4.4. Yunan Mezalimi 41 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM GİRİT TEN SÖKE YE MÜBADELE 3.1. MÜBADELE HABERİNİN GİRİT E ULAŞMASI 43 3.1.1. Mübadele Haberi 43 3.1.2. İlk Tepkiler 44 3.1.3. Karşı Direniş 47 3.2. GÖÇ ÖNCESİ HAZIRLIKLAR 49 3.2.1. Eşyaların Toplanması 49 3.2.2. Vedalaşma 51 3.3. GİRİT MÜBADİLLERİNİN SÖKE YE YERLEŞİMİ 53 3.3.1. Göçün Başlaması 53 3.3.2. Mübadillerin Yeni Yerleşim Yerlerine Ulaşımı 54 3.3.3. Yerleşim Yerlerinin Tespiti 58 3.3.4. İskân Sorunları 62 3.3.5. İlk Yerleşim ve Yer Değiştirme Sorunu 64

vii 3.4. MÜBADİLLERİN SÖKE DEKİ YENİ YAŞAMLARI 66 3.4.1. Sosyo-Ekonomik Sorunlar 66 3.4.2. Kültürel Sorunlar 73 3.4.2.1.Mübadillerde Dil, Şive ve Konuşma 73 3.4.2.2. Dışlanma ve Aşağılanma 75 3.4.3. Göçmenlerin Sebep Olduğu Değişimler 78 3.4.3.1. Sosyo-Ekonomik Değişim 78 3.4.3.2. Kültürel Değişimler 81 3.4.4. Kimlik Bilinci 83 3.4.5. Girit Mutfağı 85 3.4.6. Girit Özlemi 89 SONUÇ 97 KAYNAKÇA 104 EKLER 110 ÖZ GEÇMİŞ 121

viii EKLER LİSTESİ: 1. Söke de bulunan ve olaylara tanıklık yapan bir grup insanın Osmanlı idare merkezine geçtikleri telgraf örneği 2. Kaynak Kişiler Listesi 3. Kaynak Kişiler Fotoğrafı 4. Miti ile Hurşit 5. Turko Lefteris 6. Mektup-1 7. Mektup-2

ix FOTOĞRAF LİSTESİ Fotoğraf 1: Behlül Tuntaş (Girit-1920 ler) 24 Fotoğraf 2: Neşet Adalı nın dükkânı 25 Fotoğraf 3: Girit ten kaçarak Türkiye ye gelen bir aile (Söke-1910/1925 arası) 30 Fotoğraf 4: Gelebeç Kilisesi çan kulesi (Söke) 37 Fotoğraf 5: Barların bulunduğu sokak, Kemalpaşa Mahallesi (Söke) 38 Fotoğraf 6: Genelevler sokağı, Kemalpaşa Mahallesi (Söke) 38 Fotoğraf 7: Adalılar ın Girit teki evleri (1920) 53 Fotoğraf 8: Göç yolları 55 Fotoğraf 9: Karıştıran da kilise (Keskin-Kırıkkale) 56 Fotoğraf 10: Mübadiller kendilerini Anadolu ya götürecek vapura binerken 57 Fotoğraf 11: Kilizman karantinası 60 Fotoğraf 12: Girit göçmenleri mübadeleden hemen sonra (1924) 61 Fotoğraf 13: Mübadillerin Gaziemir de yaptıkları ilk evlerden birisi 63 Fotoğraf 14: Söke ovasında göçmen işçiler (1941) 71

x KISALTMALAR VE SİMGELER LİSTESİ age. : Adı geçen eser agb. : Adı geçen belge agm. : Adı geçen makale BOA : Başbakanlık Osmanlı Arşivi bk. : Bakınız c. : Cilt çev. : Çeviren hzn. : Hazırlayan krş.: Karşılaştırınız nu. : Numara s. : Sayfa / Sayfalar TES : Tuncay Ercan SEPETCİOĞLU TTK : Türk Tarih Kurumu vb. : Ve benzeri / ve bunun gibi vd. : Ve diğerleri

1 GİRİŞ Göç, başlı başına üzerinde çalışılması gerekilen, birçok neden sonuç ilişkisini içeren büyük bir sosyal olgudur. Kişilerin daha iyi şartlarda yaşamak amacıyla meskûn oldukları mahalli terk ederek başka bir iskân birimine gitmek suretiyle meydana getirdikleri yer değiştirme hareketine göç denir. 1 Göç, meydana geldiği coğrafya, çıkış sebebi ve etkilenen nüfusa göre çeşitli tanımlamalara tabi tutulabilir. Ülke sınırları dâhilinde meydana gelen yer değiştirme hareketine iç göç, ülke sınırları aşılarak yapılanlarına ise dış göç denir (İpek, 2000:1). Kişi kendi isteği ile yer değiştiriyorsa isteğe bağlı, kişinin yaşadığı mekânda gerekli şartların bazı nedenler ile ortadan kalkması yahut değişmesi ile ortaya çıkan duruma zorunlu göç denir. Yer değiştirme hareketine zorunlu kılınan veya bu eylemi istemi ile gerçekleştiren kişiye de göçmen denir. Türkiye Cumhuriyeti, tarihinde siyasi ve ekonomik nedenlerden dolayı iki büyük dış göç olayı yaşamıştır. İlki, cumhuriyetin ilk yıllarında, diğeri ise bu olaydan kırk yıl sonra meydana gelmiştir. Her iki göçte de yüz binlerce kişi yurtlarını terk etmiştir. Sonuncusundan başlamak gerekirse; 1963 yılında başlayan Almanya işçi göçü pek çok Türkiye vatandaşını işsizlikten dolayı Federal Almanya ya çekmiştir. Türkiye den giden göçmen sayısı zamanla daha da artmıştır. 1923 yılında gerçekleşen göç ise tamamen siyasi nedenlere dayanıyordu. Özellikle Yunanistan ile yapılan nüfus değişimi, iki halkı zorunlu göçe zorlamıştır. Bunun sonucunda da sosyal sorunlar artmıştır. I.Dünya Savaşı nın ardından Türkiye ve Yunanistan da meydana gelen bir takım olaylar sonucu iki devletin ortak kararı ile hayata geçen mübadele 2 antlaşması ve takiben gerçekleşen göç ve olaylar öncesi dış göçü, bunları yaşayanların ve bir kuşak sonrasının anlatımları eşliğinde, göçmenlerin yeni yerleşim birimlerindeki uyum süreçleri ve eski memleketlerine duydukları, sonraki kuşaklarda da yansımaları görülen 1 İpek, Mübadele ve Samsun, s. 1 2 mübadele: Değiş tokuş

2 hasreti irdelemek ve neden-sonuç ilişkisi içinde günümüze dek ulaşan etkilerini bilimsel yöntemler ışığında ortaya koymak bu tezin amacıdır. Özaslan (1996:2-5), sosyo-kültürel evren bir bütün olduğunu, bu bütünü anlama ve açıklama ancak parçalara bölme yoluyla sağlandığını belirtmektedir. Fakat bu bölümlenmede bütün ile parçalar arasında dairesel ilişkiler olduğunun göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Sosyo-kültürel evrenin bütünlüğü ilkesinden hareketle, tarihsel bir yaklaşımla incelenecek kültür öğelerinin hiçbir zaman tekil bir varlık olarak yalnız başına bulunmayacağının farkındayız. Bu yüzden de Sosyal Bilimlerin farklı disiplinlerini, bu çalışmada kullanmayı uygun gördük. Tüm çalışma boyunca tarihsel doku üzerinden hareket edilerek ve belgelere dayanarak araştırma zemini hazırlanmıştır. Mübadeleyi yaşayanlardan ve ikinci-üçüncü kuşak yakınlarından olayın detayları derlenip, bunların zamana içinde yeni sosyal çevreye uyum süreçlerindeki değişim ve dönüşümleri ele alınarak bütüncül bir yaklaşımla incelenmeye çalışılmıştır. Araştırma safhasında, alan araştırması yöntemlerinden gözlem ve mülakat yoluyla derleme teknikleri kullanılmıştır. Tezin önemli bir boyutunu oluşturan tarihsel süreç başta olmak üzere, Anadolu ve Yunanistan daki nüfus yapısının ve göçün rakamsal değerlerine dair demografik bilgilerde ve araştırma sahalarının sosyo-ekonomik yapısına ilişkin verilerde istatistikten faydalanılmıştır. Demografik verilerin önemli bir kısmı ikinci el kaynaklardan alıntı yapılarak verilmiştir. Kaynak tarama ile tezin kapsamı dâhilindeki çalışmaların yöntem ve teknikleri, veri ve bakış açılarının irdelenmesi amacıyla yayınlanmış ya da yayınlanmamış, ulaşılabilen tüm kaynaklar incelenip, tezi destekleyen unsurlar ön planda değerlendirilmiştir. Ayrıca, araştırma sahalarında kaynak kişilerle birebir görüşülmüş ve bölgenin sosyo-ekonomik ve kültürel yapısına dair gözlemlerde bulunulmuştur. Bir ilk gerçekleştirilerek, kaynak kişilerin mübadele ile ilgili anlatımları ve yararlanılan kaynaklardaki tarihsel gerçekler bir arada verilerek, farklı bir anlatım tekniği ile konu bütünlüğü sağlanmaya çalışılmıştır. Bu çalışmada, farklı yerleşim birimlerinden de örnek verilmesindeki temel sebep, farklı uygulamalar ve gelişmeler neticesinde mübadelenin tüm Anadolu da aynı şekilde gerçekleşmediğidir.

3 Söke deki Girit Mübadillerine dair bu çalışma, aynı zamanda bir alan araştırması olması dolayısıyla önem arz eder. Araştırma sahaları olarak Osmanlı nın son dönemlerinde önemli bir Rum azınlık nüfusunu barındıran ve günümüzde Girit göçmenlerinin de ikamet ettiği Aydın ın Söke ilçesi uygun görülmüştür. Söke ilçesi, Aydın ilinin 54 km batısında, Büyük Menderes nehrinin yakınında, geniş düzlük halindeki alüvyon ovanın kuzey kıyısında yer alır. İlçenin 1960 yılında 18.000, 1980 yılında 37.413 olan nüfusu, 1997 sayımına göre 61.690 dır. 3 Girit göçmenleri Söke de yerli halkla karışık vaziyette yaşamaktadır. Oysa Ayvalık-Cunda adası sırf Girit göçmenlerine dair çalışma yapmak isteyen bir kişi için son derece uygundur. i. Mübadele Araştırmalarında Sözlü Tarih Sorunsalı Belgelerle ya da farklı kişiler tarafından yazılmış veya aktarılmış olayların birbirleri ile karşılaştırılması suretiyle sağlama yapılmadığı takdirde, tarihsel olayların doğruluğu sorgulanabilir. Bundan ötürü bu çalışmada, mübadillerin anlatımlarından önce, farklı kaynaklardan olaylara değin doğrulamalarda bulunulmaya çalışıldı. Hatıralar da sözlü tarih çalışmasında büyük önem arz eder; fakat burada dikkat edilmesi gereken husus, hatıraların birbirleri ile çelişmesi, yazanın kendisini savunma ya da ön plana çıkarma gayretinin olabileceğidir. Ayrıca hatıratı yazanlar, günü gününe düzenli not tutamadıklarından ya da tutma imkânları olamadığından, aktarımın yapıldığı vakte dek sadece belleklerinde kalanları yazmış olabilirler. Sözlü tarih çalışması yapılırken, olayları birebir yaşayan şahısların çoğunun hayattan göçmüş oldukları ve kalanların ise yaşlarının hayli yüksek olduğu birer gerçektir. Görgü şahitlerinin çok büyük kısmı okuma ve yazma bilmediklerinden dolayı arkalarında bir hatırat da bırakmamışlardır. Girit göçmenleri özelinde ise, birinci kuşağın lisan sorunu karşımıza çıkmaktadır ki, canlı şahitlerin torunları olan üçüncü kuşak dahi, iletişim güçlüğü nedeniyle atalarının yaşadıklarını onların ağzından öğrenememişlerdir. Burada çoğunlukla ikinci kuşağın, bir önceki kuşağın anlatılarından yola çıkılarak ortaya döktükleri bilgiler kullanılmıştır. 3 Bu veriler, Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü nden (DİE) alınmıştır.

4 Geniş çaplı askeri harekâtın ve düzenli orduya dair belgelere ulaşmak mümkündür, ancak Batı Anadolu da örneği görülen Kuva-yı Milliye tarzı baskın, pusu, vur-kaç tipi harekâta ait belgelere ulaşmak hayli güçtür. Çünkü bunlar, düzenli ordudaki yazılı bir emre ve bir plana dayanmamaktadır. ii. Kültür Tarihi Bu çalışmada, yer yer mübadillerin kültürel yapısına dair bilgilendirmelerde bulunulmuş, özellikle de onların Anadolu kültürüne aktarımları ve yerli halk ile etkileşimleri üzerine örnekler sunulmuştur. Yemek kültürü, halk dansları, müziği gibi örneklemeler kültür tarihi yapma çabasının bir ürünüdür. Varolan Tarih çalışmalarındaki esas alınan iki nokta, siyasal ve diplomatik tarih ile ekonomik ve toplumsal tarih olmuştur. Kültürel tarih ise bu bağlamda, kendine fazla yer bulamamıştır. Oysa kültür tarihi, bir topluma dair her şeyi içerebilir. Maddi kültürden çevreyi algılayışa, insan yaşamının her yönü kültürün alanları içerisine girerek, kültür ve tarih etkileşimi tarihçiliğin alanını genişletmektedir. Bu durum toplumsal açıklamalarda kültürün giderek ağırlığını koyması ile açıklanabilir. Temel sorun, kültürün tarihsel boyutunu yakalayabilmek ve günlük yaşamın her türlü öğesini tarihsel bir kaynağa dönüştürebilmek. Bir bakıma, Tarih e Antropolojik bir yaklaşım getirmek iii. Mikro-Tarih Bu çalışma bir tür mikro-tarih çalışması sayılabilir. Mübadele gibi büyük çapta bir göç hareketinin sadece Girit ten Söke ye olan kısmını ele alması, farklı yerleşim yerlerinde farklı uygulamalar olmasına karşın, Girit ve Söke ye yoğunlaşması ve esas aldığı noktanın sözlü anlatımlar olması dolayısıyla bu çalışma bir tür mikro-tarih çalışma olma iddiasındadır. Mikro-tarihin önemini Şahin şu şekilde açıklar (2002:5): Geleneksel egemenler, merkezli tarih yazımları için önemli önleyici görev yapmakta, tarihin temel güçlerinden olup da tarih yazımında görülmeyen önemli ayrıntıları gün yüzene [mikro-tarih ile] çıkarabilmektedir. Danacıoğlu (2001:7) ise, bir anlamda yerel tarihin, ulusal tarih

5 yazıldıktan ve anıtsal olaylar ortaya döküldükten sonra, tarihin molozları olarak bir kenara atılmış olanlara eğilmek demek olduğunu söylemektedir. Ancak, içinde yaşadığımız dünyayı anlamamızda yardımcı olacak tarihlerin en avantajlısı genel tarih lerdir. Önümüzdeki zamanları şimdiden sorgulamak noktasında ise genel tarihlerin bütüncül yaklaşımı daha da önem kazanmaktadır. Bu yüzden de öncelikle genel uygulamalar ele alınmış, Anadolu ve Yunanistan dan örnekler verilmiş, Türkiye den giden Rumlar ın izlenimleri de aktarılmıştır. iv. Sözlü Tarih Türkiye de çoğu kimsenin ailevi ya da kişisel tarihi, ya görmezlikten gelinmiş ya da resmi ideolojinin ve tarih söyleminin içinde yerini alamamıştır. Son yıllardaki gerek üniversitelerin gerekse sivil toplum örgütlerinin yoğun girişime karşın özellikle mübadele konusunda, sözlü çalışmalar yeterli düzeye ulaşamamıştır. Oysa böylesine bir göç sürecinde yaşananlar, yerleşim ve uyum aşamasına dair başlıca kaynak sözlü anlatımlar olmalıydı. Çünkü mübadele meselesinde sözlü anlatıma yer vermemek, geçmişin yok sayılması ya da tarihin geçmişten koparılması olarak görülebilir. Sözlü tarih, aslında sözlü kültüre sahip Doğulu bir halk olan Türklerin kültürel yapılarına da uygundur. Dolayısıyla sözlü tarihten evvel, sözlü kültüre değinmek yerinde olur. Sözlü kültürün olmadığı yerde, sözlü tarih çalışmaları büyük sekteye uğrayabilirdi. Ong a göre (2003:48), insanların yazı, matbaa ve elektronik gibi ses ve sözü mekana bağlayan teknolojiler kullanılmaksızın yüz yüze ve sese dayanarak iletişim kurduğu ortam, sözlü kültür ortamıdır. Çünkü söz önce dir. Sözlü kültür, yazılı kültürden çok daha uzun süre yaşamıştır. Gündelik yaşamda sözlü kültür baskındır çünkü insanın doğası yazmaktan çok konuşmaya eğilimlidir. Danacıoğlu (2001:131-132) sözlü tarihin, 1942 yılında araştırmacı Joseph Gould tarafından adlandırıldığını ve misyonunu sözlü tarihle, tarihi aşağılara indirecek, yukarılarda inşa edilen tarih yerine kısa gömleklilerin yani halkın işleri, aşkları,

6 üzüntüleri, yaşam deneyimleri hakkında söylediklerini, bu merasimsiz tarihi koyacağım sözleriyle ortaya döktüğünü yazar. Modern üniversitelerdeki herhangi bir tez çalışmasında, sözlü bir aktarım pek kabul görmemektedir. Yazılı söz kalıcı, ağızdan çıkan söz uçucudur. Bu çalışma, sözü, yazıya geçirerek gelecek kuşağa yazılı bir kaynak oluşturma gayesini de gütmektedir. Sözlü tarih, tarihsel meselelerin incelenmesinde ve yazılı tarihte tartışmalara yol açmış, fazla ilgilenilmemiş ve/veya göz ardı edilmiş olayların irdelenmesine önemli katkılarda bulunabilir. Fakat sözlü tarih çalışmalarının da bir takım sakıncaları bulunmaktadır. Öncelikli mesele, insan belleğinin zamanla kayba uğramış olabileceği ve kaynak kişinin sonradan edindiği bilgi ve tecrübeler vasıtasıyla, yaşadığı olayı kendince yorumlayıp, bunları araştırmacıya aktarma olasılığıdır. Çünkü sözlü tarihle, belgelere dayalı tarih arasındaki en önemli farklardan biri, sözlü tarih görüşmelerinin bu tarihi olayların yaşandığı dönemde değil de, daha sonra ve belleğe referansla yapılmalarıdır (Neyzi, 2004:10). Sözlü tarih çalışmaları, aslında, sözlü tarihçiyle, anlatıcı arasındaki ilişkinin ortaya koyduğu noktaların tasnif edilmesinin bir sonucudur. İlişki olumlu gerçekleşir ve kurulan bağ sağlam olursa, anlatıcı doğru ve tam aktarımlarda bulunabilir. Neyzi (2004:11), sözlü tarih çalışmasının üç aşamalı olduğunu ve bu sürecin, sözlü tarihçi ile görüşülen arasındaki ilişki ile başladığını, sözlü tarihçinin kendisine ait olan okuma ve yorumlama kısmı ile devam ettiğini ve yazıya dökme ile son bulduğunu olduğunu belirtir. Danacıoğlu (2001:138-142) ise, işe bir sözlü tarih projesiyle başlanılıp tasarım ve ön araştırıma yapılması gerektiğini, görüşmenin ardından da deşifre ve dizinin geldiğini söylemektedir. Türk toplumunun, resmi tarihin dışındaki kendi tarihini keşfetmesi ve bunu gelecek kuşaklar için kayıt altına alması gerekmektedir. Neyzi (2004:15), sözlü tarihin tarihi belgelerden yararlanmakla birlikte, ağırlıklı olarak sözlü tarihçi ile görüşmecisinin birlikte oluşturdukları ve ses ve/veya görüntü kaydı yapılan bir anlatı metninin sözlü tarihçi tarafından çözümlenmesini içerdiğini; bu anlatının da görüşmecinin bellek yoluyla geçmişte yaşanmış olayları anımsarken, onları bugünün gözüyle ve bugün için

7 yorumlanmasıyla oluştuğunu; sözlü tarihçinin de kendi yaratma sürecinde bu anlatıyı yorumladığını; bu açıdan sözlü tarihin bir yandan geçmişi araştırırken, bir yandan da bugünü irdeleyen yaratıcı bir süreç ve karma bir tür olarak görülmesi gerektiğini belirtmiştir. Kaynak kişilere, Yunanistan ve Türkiye deki yaşantılarından, mübadele ve göç aşaması ile göç sonrası yaşantılarıyla ilgili sorular yöneltilmiştir. Kişilere, dönemin acı gerçeklerini oluşturan şiddet olaylarına dair hiçbir soru sorulmamıştır. Kaynak kişi eğer istedi ise bu olaylardan bahsetmesine izin verilmiş, anlatıma müdahale edilmemiştir. Göçü takip eden ilk yıllar, nispeten ve doğal olarak göçmenlerin belirli bir süre içlerine kapanması ya da yerli halk tarafından dışlanmasına tanık olmuştur. Bu yılları yaşayan kişilerin her şeyi apaçık ortaya koymakta bir takım çekinceleri olması da doğaldır. Yalnız, göçmenlerin içten davranışı, açıklığı ve olayların anlatımına duydukları yoğun ilgi tezin kolaylaştırıcı yönlerini oluşturmuştur. Zamanın akıp geçmesi ve doğanın önlenemez kanunu ölümler, göçü yaşayan kişilerin birer birer göçüp gitmesi, kısacası kaynak kişi bulmadaki zorluk bu araştırmanın temel güçlükleri arasında sayılabilir. Akademik çalışanların, devletin bu tutumuyla eşgüdümlü davranışta bulundukları ortadadır. Akademik çalışmaların eksikliği de bunun bir sonucudur. Kaplanoğlu (1999:3-8), Türkiye deki göçmenlerin durumlarına dair çok az alan çalışmasının yapıldığını ve bu çalışmaların ortaya konulması gerektiğini belirtmekte ve bunun sebebini, mübadele deneyimine sahip insanların günümüzde çok az kalmasına bağlamaktadır. Cumhuriyet in İlk Yıllarında Girit ten Söke ye Mübadele Öyküleri adlı çalışma, üç bölümden oluşmakta; Birinci Bölümde araştırma sahası olarak seçilen Girit ve Söke ye dair coğrafi, tarihsel ve siyasal bilgiler verilmektedir. Mübadelenin Tarihsel Önemi adını taşıyan İkinci Bölümde ise, ulus, devlet, ulus-devlet, etnik grup, çokkültürlülük gibi kavramlar tartışılmış, mübadeleyi gerektiren şartlar ile anlaşmaya dair belli başlı esaslar aktarılmıştır. Çalışmanın ana noktasını oluşturan Üçüncü Bölümde ise, mübadele uygulamasından genel veriler vermekle başlanıp; Girit göçmenlerinin Söke ye yerleşimleri ve bunun ardından göçmenlerin yüz yüze kaldıkları

8 bir takım sosyo-ekonomik ve kültürel güçlüklere değinilmiş; göçmenlerin Anadolu kültürü ile etkileşimleri, mübadil anlatımlarından yola çıkılan örneklerle verilmeye çalışılmış; Girit mübadillerini, diğer göçmenlerden ayıran özellikleri vurgulanmıştır.

9 BİRİNCİ BÖLÜM MÜBADELENİN TARİHSEL ÖNEMİ 1.1. MÜBADELE NEDEN İNCELENMELİDİR? 1.1.1. Ulus, Devlet, Ulus-Devlet, Etnik Grup ve Çokkültürlülük Modern Türkiye de ulus, devlet, ulus-devlet, çokkültürlülük ve etnik grup ile azınlık kavramlarının öznelliği ve gerçekliği ancak mübadeleyi irdelemeyle başlanarak anlaşılabilir. Balkan Savaşları ve I.Dünya Savaşı boyunca, Balkanlar ve Anadolu da uluslaşma çabaları görülmektedir. Bağımsızlık mücadelesinin bir mirası olarak, İmparatorluktaki Rumlar, 19.yüzyıl ortasından sonra milli bir bilinç geliştirmeye başlamışlardı. 4 Mübadele ile her iki ülke toplumsal bazda çok daha homojenleşmiş, etnik kökene, dil ve dinsel birlikteliğe dayanan nüfusları artmıştır. Bu yüzden, Yunanistan ve Türkiye arasında imzalanan nüfus mübadelesi, zaten başlamış olan ulusallaşma sürecinin bir devamı olarak düşünülebilir. Ulus-devlet kavramını ortaya dökmeden evvel, ulusun ve devletin ne ifade ettiğini belirtmek yerinde olur. Devellioğlu na göre Arapça kökenli devlet ismi (1988:214), bir hükümet idaresinde teşkilatlandırılmış olan siyasi topluluktur. Püsküllüoğlu devleti (2004:371), toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal örgütlü bir ulusun ya da uluslar topluluğunun oluşturduğu tüzel varlıktır. Baumann a göre ise devlet (1999:35), merkezileşmiş, toprak egemenliğini elinde tutan ya da talep eden, bu topraklardaki baskıcı güç tekelini elinde tutan ya da talep eden ve bireysel yurttaşlığa dayalı bir üyelik sistemiyle işleyen bir yönetişim biçimidir. Ulus ise, siyasal olarak örgütlenmiş biçimde ve belli bir toprak üzerinde bir arada yaşayan, ekonomik yaşam, dil, tarih, ruhsal yapı ve kültürel özellikler yönünden ortaklık gösteren en geniş insan topluluğudur. 5 Ulus, üyelerinin bir devlete sahip 4 Augustinos, Küçük Asya Rumları, s. 327. 5 Püsküllüoğlu, Türkçe Sözlük, s. 1373.

10 olduğunu düşünen ya da bir şekilde düşündürten, yani buna karşı özel bir sorumluluk taşıyan bir ya da birden fazla etnik gruptur. 6 Etnik 7 grup ve ulus kavramlarının ikisi de soya dayanır; dil, dış görünüm gibi aynı kültürel özellikleri paylaşır; her ikisi de doğuştan kazanılır. Etnik grup, kader birliği ve bir tür siyasi örgütlenme iken ulus, devlet temelinde kader birliğini ifade eder. Yani aslında etnik kimlik ve ulusu birbirinden ayıran temel nokta devlet örgütlenmesidir. Ulus-devletlerin ve üniter yapılanmaların ortaya çıkışı, Fransız Devrimi nden sonraki yıllara rastlar. Krejci ve Velinsky (1981:38), Fransız Devrimi nden sonra dinler ve krallıklar canlanırken, demokratik (laik) ve liberal akımların da güç kazandıklarını belirtmektedirler. Yerlerini korumak isteyen hanedanlar da her ikisine ödün vermişler ve dinlerin güç kaybetmesiyle etnik toplumlardaki sosyal-kültürel dayanışma eğilimlerinde artış yaşanmıştır. Bu dayanışmanın bu sayede en büyük temelini ulusal dil oluşturmuş ve ülke sınırları içinde, ortak dilden daha etkili bir bütünleşme aracı bulunamamıştır. Mübadele, aynı zamanda bir çokkültürlülük meselesidir de. Nüfus değişimi ile gerek Türkiye nin gerekse Yunanistan ın, çokkültürlü bir toplumdan ziyade, tekkültürlü ve tekkültürün dinsel, dilsel birliktelik ve benzeşme gibi olgularını içeren bir toplum yapısını tercih ettikleri görülmektedir. Tekkültürlülük, etnik olarak tek bir köken ve tek bir dinsel yapılanmayı içerir. Baumann (1999:8) çokkültürlülüğün, mevcut grupların sayısınca çoğalan eski kültür kavramından çok, yeni ve kendi içinde çoğulcu, kendi ve ötekilere atfedilen kültür uygulayımı olduğunu belirtir. Yüzyıllar boyu çokkültürlü bir yapıda olan Osmanlı nın, 19.yüzyılın sonunda ve 20.yüzyılın başında yaşadığı toplumsal bunalım, milliyetçilik akımları, parçalanma, etnik ayrım ve temizlik ile azınlıkların sürekli yarattığı sorunlar, Kurtuluş Savaşı süresince Anadolu nun farklı etnik gruplarının desteği şöyle dursun, tersine işgale yardımcı olmalarından ötürü, yeni kurulan Türk Devleti nin çokkültürlü, çok dinli, çok dilli bir yapılanmadan soğumasına yol açmış ve mübadele bu yüzden geniş çevrelerce 6 Baumann, Çokkültürlülük Bilmecesi, s. 36. 7 Latince etnos ırk veya kavim manasındadır.

11 uygulanabilir görülmüştür. Bu yüzden, Kurtuluş Savaşı nda sömürgeleşme karşısında verdiği savaşı kazanan Kemalist hareket, yeni bir toplum kurma savaşını başlattı. 1920 ler, Anadolu nun yıkıma uğradığı yıllardır. Türk- Yunan savaşı, yeni bir devlet kurma mücadelesi ve buna karşı yapılan faaliyetler ile iç savaşlar bu dönemde meydana gelmiştir. Türk resmi tarih söylemi, bu yılları dış güçler ile yapılan mücadele olarak algılar. Resmi ideolojinin oluşumunun temeli bu savaşla meydana gelmiş ve dolayısıyla yeni bir devlet ortaya çıkmıştır. Fakat Başkaya Paradigmanın İflası adlı çalışmasında (1997:56,58-59), genç Cumhuriyetin dinamiklerinin temel faktörünün dış güçler ile mücadelede değil Anadolu nun ulusallaşmasında, yani yerli gayri Müslim azınlıklara karşı mücadelede yattığını belirtmektedir. Başkaya, Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinin kurulmasından bahseder ve bu cemiyetlerin asıl amacının işgalci dış güçlerle mücadele değil I.Dünya Savaşı nda Ermenilerle Rumların bölücü faaliyetlerine karşı mücadele olduğunu belirtir. O na göre (69), savaşta ölen Türklerin sayısı 9 bin 167 olmasına karşın Anadolu dan göçen Rumların sayısı yaklaşık 1,5 Milyon ve Anadolu ya gelen Türklerin sayısın yaklaşık 500 bindir. Bu rakamlar da göçün Anadolu nun sosyal yaşamına etkisinin dış güçlere karşı olan savaştan çok fazla olduğunu ortaya çıkarmıştır. Fakat Cumhuriyet Tarihi ancak mübadelenin iyi kavranması ile irdelenebilir, düşüncesindeyiz; çünkü Cumhuriyetin temel atılımları, mübadeleden sonra gerçekleştirilmişti. Yunanistan daki Müslüman kitlelerin Anadolu ile ilişkilerine, Yunan yayılmacılığın ve işgalinin halka yansımalarına, Mili Mücadele dönemi ile savaş, devletle değişen ilişkilere, baskı ve tacizlere, her iki ülkede ulus-devlet yaratma projelerine ve tüm bunların akabinde niçin nüfus değişimine ihtiyaç duyulduğu derinlemesine incelemek, Türk Devleti nin kuruluş felsefesini algılayabilmeye yardımcı olabilir. Anadolu 1920 lerin başında bir topluma sahipti, ama bir ulusa sahip değildi. Güvenç (2005:11), her ulus kuşkusuz bir toplumdur; ama her toplum henüz toplum olmayabilir demektedir. Yeni kurulan ulus-devlet, başta her ne kadar din olgusunu içerdiğini mübadele uygulaması ile göstermiş olsa da, yeni Türkiye Cumhuriyeti nin Saltanatın kaldırılmasından sonraki atılımları ve yapılan devrimler neticesinde, bu din olgusundan giderek uzaklaşıldığı ve devletin seküler bir yapıya kavuşturulmak istendiği görülmüştür. Saltanatın ve Hilafetin kaldırılması, Cumhuriyet Halk Fırkasının kurulması ve eğitim üzerine bir takım yenileşme hareketleri bunun ispatıdır.