Kadın ve Yönetim Hakkı
İslam hukukunda kadının devlet başkanı, vali, kaymakam gibi yüksek düzey yönetici olmasının serbest olup olmaması tartışılmıştır. Fıkıhçılar bu konuda genellikle olumsuz görüş sahibi olmuşlardır. Bu görüşü benimserken dayandıkları deliller, bir rivayetin yanında kadının özellikleri, devlet başkanlığı (imamlık ve ordu komutanlığı da bu görev çerçevesine girmektedir) yürütmesine engel durumları ve yükümlükleri ile İslam tarihi boyunca uygulamada kadın devlet başkanının bulunmamasıdır (Prof.Dr. Hayreddin Karaman, Kadının Şahitliği, Örtünmesi ve Kamu Görevi, 290).
Oysaki Kur an bize emanetleri (görevleri) layık olanlara vermemizi, kadın ve erkeklerin birbirlerinin velisi olduklarını belirtir. Yine Kur an, kadın ve yöneticilik konusunda bize ibret ve örnek almamız amacıyla Yemen deki Sebe Krallığının (Tevrat ta Sheba/Saba [Krallar Kitabı 1-10]) kraliçesini (Belkıs [Balqis] veya Yelkame) örnek verir.
Şüphe yok ki Allah, emanetleri ehline (yetkili, yetenekli) vermenizi ve insanlar arasında hüküm verdiğiniz zaman adaletle hüküm vermenizi emrediyor (Kur an, Nisa [4] 58). Bu ayete göre kadın, erkek gibi yönetme hakkına sahiptir. Ayrıca ayetteki hüküm verdiğiniz zaman ifadesi, kadın ve erkek her Müslümana yöneliktir. Kadın, hâkim olamayacağını iddia edenlerin aksine, hüküm verebilecektir (İbn Hazm, el-muhalla, VI, 429-430 dan naklen: Nejla Akkaya, İslam Hukukunda Kadının Siyasi Hakları, 250).
Mü min erkekler ve mü min kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar (Kur an, Tevbe [9] 71). Bu ayet açık bir şekilde ve hiçbir sınır getirmeden mümin erkekler gibi mümin kadınlara da velayet (veli [vali], evliya) hakkı getirmekte, erkekler gibi kadınlara da toplumda değerlerin korunmasını kontrol ve sağlama vazifesi vermektedir (Prof.Dr. Hayreddin Karaman, Kadının Şahitliği, Örtünmesi ve Kamu Görevi, 290).
(Hüdhüd:) Ben orada (Sebe de) yönetmekte olan bir kadın buldum ki; (bir iktidara gerekli olan) her şeyden ona da verilmiş; üstelik onun pek muhteşem bir tahtı/güçlü yönetimi de var. Ne ki onu ve kavmini Allah ı bırakıp da güneşe tapar buldum (Kur an, Neml [27] 23-24).
Kur an bu kraliçenin bilgisini, ileri görüşlülüğünü, yönetim becerisini gösteren sözleri ve davranışları nakleder. Onun ülkesini büyük bir refah ve görkemle yönettiğini belirtir. Yine Kur an, bu kraliçenin baskıcı birisi olmadığını, devlet işlerini danışma yoluyla yürüttüğünü, meclise (mele ) getirmeden hiçbir kararını uygulamaya koymadığını da zikreder (Bkz. Kur an, Neml [27] 23-37).
Kur an onun yönetimini değil, sadece inancını eleştirir. Fakat, bir kadın olmasından dolayı onun statüsü aleyhinde herhangi bir şey söylemez. Tüm bunlar, yöneticilikte kadın erkek ayrımı bulunmadığını, şartlarını taşıdığı takdirde pekala kadının da devlet başkanı olabileceğini kanıtlar (Prof.Dr. Süleyman Ateş, Kur'an-ı Kerim'in Evrensel Mesajı Yeniden İslama I, 194-195).
İslam da kadının yöneticilik ve kamu görevi yapmasını yasaklayan açık, kesin, bağlayıcı bir hüküm mevcut değildir. Devlet başkanı erkek olsa bazı görevlerini yetişemediği için başkalarına yaptırabildiği gibi kadın da imamlık ve komutanlık gibi vazifeleri erkeklere yaptırabilir (Prof.Dr. Hayreddin Karaman, Kadının Şahitliği, Örtünmesi ve Kamu Görevi, 291).
Nitekim Hz. Musa, Firavunla daha etkili mücadele edebilmek için kardeşi Harun u yardımcı olarak istemiş ve almıştır. Dolayısıyla kadının bazı görevleri yapamayacağı için devlet başkanı olamayacağına dair ileri sürülen gerekçenin bir dayanağı kalmamaktadır.
Kadınların yönetici olamayacağını iddia etmek için hep bu rivayet anlatılır: Hz. Âişe nin komuta ettiği orduya katılmayan Ebu Bekre, sebebini şöyle anlatmıştır: Hz. Peygamber, Kisra nın kızının İranlılara kraliçe olduğu haberini duyunca buyurdu ki: Başlarına bir kadın geçiren kavim, asla iflah olmaz! Allah, beni bu sözle yararlandırdı da o savaşa katılmadım. (Hadis, Buhari, Fiten 18, Meğazi 82, 84; Tirmizi, Fiten 75; Nesei, Kaza 8; İbn Hanbel, V, 43).
Bu rivayette eleştirilen Hz. Âişe dir. Hz. Peygamber gerçekten böyle bir şey söylemiş olsaydı, Hz. Âişe nin bir ordunun başına komutan yapılmaması, ileri gelen sahabelerden olan Talha ve Zübeyr in de onu başlarına geçirmemeleri gerekirdi (Prof.Dr. Süleyman Ateş, Kur'an-ı Kerim'in Evrensel Mesajı Yeniden İslama I, 196).
Dini en iyi bildiği ve anladığı, bütün mezheplerce ifade edilen ve hatta en büyük rakibi Muaviye nin dahi bilemediği konularda kendisine mektupla sorduğu (Muvatta, Kaza 18 (Beyrut 1989), rakip ordu komutanı Hz. Ali ve ordusundaki binlerce sahabe de bu hadisi bilmemektedir. Cemel savaşına katılan bütün sahabeler Hz. Âişe nin bir kadın olarak liderliğini garip karşılamamışlardır (Emel Topçu Brestrielt, Kadın Lider Olunca, İslamiyat, III, sayı: 2, 166 dan naklen: Mehmet Azimli, Kadınların İdareciliği Konusundaki Rivayete Tarihsel Bağlamda Eleştirel Bir Yaklaşım, 421).
Onun ordu komutanlığı yapmış olması da Kur an daki ayetleri desteklemekte ve sadece tek bir kişinin haberini (ahad) çürütmektedir. Kur an a ters, olaylara da aykırı olan bu rivayetin doğruluğu kuşkuludur. Ayetlerin genel anlamı, böyle vahid (tek) haberleriyle daraltılamaz (Prof.Dr. Süleyman Ateş, Kur'an-ı Kerim'in Evrensel Mesajı Yeniden İslama I, 195, 197).
Eğer bu rivayet doğru ise sadece Ebu Bekre yi bağlar. Çünkü en başta Hz. Âişe ve diğerleri bunu bilmedikleri için uygulamamışlardır. Diğer sahabelerin bilmediği ve uygulamadığı bir kişi haberi, nasıl din hükmü olur? Zaten bu, gerekli bir din hükmü olsaydı, Hz. Peygamber bunu ilan eder ve ashabına böyle bir şey yapmamalarını bildirirdi (Prof.Dr. Süleyman Ateş, Kur'an-ı Kerim'in Evrensel Mesajı Yeniden İslama I, 197).
Kur an ın bu anlatımı ve aksine bir emrinin bulunmaması, kadını devlet başkanı yapanların iflah olmayacakları tarzındaki kişi (ahad) haberinin (hadisinin) bir değeri bulunmadığını gösterir. Zira bu kadının yönetimindeki ülke, o rivayetin aksine, başarıya ulaşmış, onun akıllıca yönetimiyle savaş felaketine yuvarlanmaktan kurtulmuştur (Prof.Dr. Süleyman Ateş, Kur'an-ı Kerim'in Evrensel Mesajı Yeniden İslama I, 195).
Kaynakça Akkaya, Nejla, İslam Hukuku nda Kadının Siyasi Hakları, İslami Araştırmalar Derg., 1991, 05. cilt, 4. sayı, s. 236-250. Azimli, Mehmet, Kadınların idareciliği Konusundaki Rivayete Tarihsel Bağlamda Eleştirel Bir Yaklaşım, İslami Araştırmalar Derg., c. 15, sayı: 3, 417-422. Ateş, Süleyman, Kur an-ı Kerim in Evrensel Mesajı Yeniden İslama I, Kur an Okulu Yay., İstanbul Ocak 1997, s. 194-197. Dallı, İnci, Saba Melikesi Mi, Hatshepsut Mu?, Bilim Teknik Derg., Haziran 1978, sayı: 127, s. 18-21. Karaman, Hayreddin, Kadının Şahitliği, Örtünmesi ve Kamu Görevi, İslami Araştırmalar Derg., 1991, cilt: V, sayı: 4, s. 284-291. Dr.Nurullah ABALI Mart 2016