İktisat Tarihi I 8/9 Aralık 2016
Kredi, Finans ve Servetler İslam dinindeki faiz yasağının kredi ilişkilerinin gelişmesini önlediği sık sık öne sürülür. Osmanlı kredi ve finans kurumları 17. yüzyılın sonlarına kadar Avrupa daki gelişmelerden pek etkilenmeden İslam geleneği içinde kalmıştır. Erken modern dönemde ulema ve mahkemelerin onayı ile kredilere faiz uygulanmaktaydı.
Bursa daki kredi ilişkileri Anadolu daki diğer merkezlerden farklı kimi özellikler göstermektedir. İstanbul da ve Anadolu daki merkezlerde önemli miktarlarda borç veren bir diğer kesim para vakıflarıdır. 16. yüzyılda para vakıflarının faaliyetlerinin meşruiyetine üzerine canlı bir tartışma başladı. Anadolu ve Balkanlar ile Arap vilayetleri arasında, faizli kredi uygulamaları ve para vakıfları konusunda farklılıklar söz konusuydu
Ortaçağ İslam dünyasında faizli ticari kredilere karşı aşılamayacak engeller bulunmasa da onun yerine faizli kredilerle aynı işlevi gören düzenlemeler geliştirilmiştir. Osmanlı tüccarları İslam dünyasında klasik dönemden beri uygulanmakta olan iş ortaklıkları biçimlerini de kullanıyorlardı. Uzun mesafeli ticaretin finansmanında önemli bir araç da süftece, poliçe ya da kredi mektuplarıydı.
16. yüzyılın ikinci yarısına kadar hızlı fetihlerin sağladığı ek gelirler sayesinde devlet maliyesi oldukça güçlüydü. 15. ve 16. yüzyıllarda en büyük servetler sarraflarla yüksek devlet memurlarının ellerinde birikmekteydi. Devletin özel mülkiyete ve özel ellerde servet ve sermaye birikimine getirdiği sınırlar 15. ve 16. yy Osmanlı toplumunun önemli özelliklerinden biriydi.
Müsadereden kaçmanın önemli bir yolu da vakıflardı. Görünüşte vakıflar hayır amacıyla kuruluyorlardı. İslam hukukuna göre devletin vakıflara müdahale etmemesi gerekmekteydi. Devletin iktisadi politikaları 14. yy dan 19. yy a kadarki dönemde, Eski Dünya da hemen her devlet birbirine benzeyen iktisadi sorunlarla karşı karşıyaydı.
İktisat politikalarının içeriğini ve ilişkili kurumların zaman içinde kazandıkları somut biçimleri belirleyen en önemli etkenlerden biri, devletin niteliğiydi. Merkezi bürokrasi, kendisinin en tepede olduğu bir toplumsal düzeni kurmayı hedefliyordu. Osmanlılar ile Avrupa daki iktisadi politikalar arasındaki farklar Avrupa da merkantilist yaklaşımın ağırlık kazanmasıyla birlikte ortaya çıktı.
Devlet müdahaleciliğinin arzulanan sonuçlara ulaşıp ulaşmayacağı ise, devletin etkinliğine bağlıydı. Osmanlı Devleti nin ticaret ve yerel piyasalara ilişkin uygulamalarını seçici müdahalecilik olarak nitelemek doğru olacaktır. Osmanlı iktisadi ve toplumsal yapıları aynı dönemde Avrupa da egemen olan feodal yapılardan önemli farklılıklar göstermekteydi.
12. ve 13. yüzyıllarda Avrupa feodalizmi genel bir genişleme ve canlılık dönemi yaşamıştı. Ekonominin büyük ölçüde tarıma dayandığı feodal Avrupa da kentler Ortaçağ ın erken dönemlerinden itibaren gelişmeye başlamışlardı. 14. yüzyılda bunalım koşullarında kentlerin özerkliği, beylerin baskısı altında ezilmekte olan serflere topraklarını terk etme olanağını sağladı. Batı Avrupa köylüleri, zaman içinde ektikleri topraklar üzerindeki haklarını genişlettiler.
Feodal beylerle serfler arasındaki mücadele esnasında merkezi devletler güçlü değildi. 16. yüzyılda Avrupa ekonomisinin coğrafi sınırları hızla genişleyerek dünyaya yayıldı 16. yüzyılda Eski Dünyayı ve bu arada Doğu Akdeniz havzasıyla Osmanlı İmparatorluğunu sarsan olaylardan biri Fiyat Devrimidir Fiyat Devrimi nin nedenlerini araştıran iktisatçılar, iki farklı açıklama üzerinde duruyorlar.
16. yüzyıl Avrupa için genel bir canlılık dönemiydi. 16. yüzyıl başlarında Anadolu daki ekilebilir toprakların önemli bir bölümü boş duruyordu 16. yüzyıl boyunca Anadolu ve Balkanlar da kırsal alanlarla kentler arasındaki işbölümü giderek derinleşmeye başladı. 16. yüzyılın ikinci ve üçüncü çeyreğindeki genel genişleme ve canlılık, yüzyılın son çeyreğinde yerini çok daha olumsuz bir konjonktüre bıraktı
16. yüzyılın ikinci yarısında Avrupa da nüfus tarımsal üretimden hızlı artmış, tarımsal ürünlerin fiyatları diğer fiyatların önünde seyretmişti. Dış talebin de etkisiyle piyasa fiyatları artarken, devlet özellikle İstanbul un iaşesi konusunda narh uygulamasına sıkı sıkıya sarılmıştı. Osmanlı da Para ve Fiyatlar Bütün geleneksel ekonomilerde olduğu gibi Osmanlı ekonomisi de madeni para sistemine dayanıyordu.
Osmanlı para sistemi kötü para iyi parayı kovar kuralının ve dış fiyatlardaki farklılığın baskısı altındaydı Para basılması için gerekli olan sikke kalıpları mısır dışındaki diğer darphanelere İstanbul dan gönderilirdi Osmanlı para sistemi başlıca altı döneme ayrılabilir KURULUŞ DÖNEMİ: MONOMETALİZM (1326-1479) «Osmanlı devletinin kuruluş döneminde iktisadi durgunluk söz konusuydu»
TİCARİ GELİŞME VE BİMETALİZM (1479-1565) Anadolu nun ilk çağlardan beri transit ticaret bölgesi olma vasfı, zaman zaman kesintiye uğramışsa da istikrar dönemlerinde tekrar ortaya çıkmıştır. FİYAT ARTIŞLARI DÖNEMİ (1565-1600) Amerika nın keşfinden sonra Avrupalıların elde ettikleri kıymetli madenler 16. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı ülkesinde görülmeye başlandı.
SİKKE TASHİHLERİ DÖNEMİ(1600-1685) Bu dönemde savaşların getirdiği büyük harcamalara sebebiyle akçe birkaç defa devalüe edilmişti. OSMANLI PARALARINA DÖNÜŞ (1685 1750) Osm. Devleti, II. Viyana buhranının şiddetlendirdiği para darlığı ortamında darphaneleri ardından da madenleri açarak basılan yerli paralarla yeni finansman imkanları ortaya çıkarmaya çalıştı. GEÇİŞ DÖNEMİ (1750 1840) Osmanlı ekonomisinde hesap parası sonlara kadar akçe idi.
TEMSİLİ PARAYA GEÇİŞ (1840-1923) Osmanlı ekonomisinde 18. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren kağıt para süreci başlamıştır. Kağıt para ihtiyacı ve ticari faaliyetler banka ihtiyacını ortaya çıkarmıştı. 23 senelik tecrübenin ardından kaimelerin tedavülden kaldırılması sevinçle kaldırılmıştır