ENGELLİ BİREYLERLE İLETİŞİM ENGELLİ BİREYLERE YÖNELİK TUTUMLAR ENGELLİ BİREYLERE YÖNELİK DAVRANIŞLAR ARŞ.GÖR. UZM.ESRA İNCE ÖZER ANKARA ÜNİVERSİTESİ-İLETİŞİM FAKÜLTESİ
ULUSLARARASI ARENADA ENGELİLİK TANIMLARI Birleşmiş Milletler Genel Kurulu nun 13 maddeden oluşan 3447 numaralı bildirisi engelliği normal bir kişinin kişisel ya da sosyal yaşantısında kendi kendisine yapması gereken işleri, ortopedik veya ruhsal yeteneklerindeki kalıtımsal ya da sonradan olma herhangi bir noksanlık sonucu yapamaması olarak tanımlamıştır (UN, 1975: 88-89).
ULUSLARARASI ARENADA ENGELİLİK TANIMLARI Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından yapılan tanımda da, engellilik üçe ayrılmıştır. Bu ayrım, hastalık sonuçlarına göre yapılmış tıbbi tanımlardır. Buna göre (WHO, 2013: 3); Noksanlık-Bozukluk (Impairment): Psikolojik ve fiziksel yapı veya fonksiyonlardaki eksikliği veya dengesizliği ifade eder. Bu noksanlık, hastalık değildir. Fonksiyonel sınırlamalar da noksanlığın bir boyutudur. Noksanlık, organ boyutundaki rahatsızlıkları kapsamakta olup, kalıcı, geçici kayıpları veya dengesizlikleri belirlemektedir.
ULUSLARARASI ARENADA ENGELİLİK TANIMLARI Yetersizlik-Engellilik (Disability): Sağlık alanında bir noksanlık sonucu meydana gelen ve normal sayılabilecek bir insana oranla bir iş yapabilme yeteneğinin kaybedilmesi veya kısıtlanması durumunu ifade etmektedir. Bu durumun noksanlıktan farkı; noksanlık tek bir fonksiyonu ilgilendiren vücudun bir bölümü ile ilgilidir. Yetersizlik ise, günlük yaşamın temel unsurları olarak kabul edilen davranış ve faaliyetlerle ilgili olup, uygun bir davranış gösterememe durumudur (Örneğin, kendi kendine yemek yiyememe, yürüyememe gibi).
ULUSLARARASI ARENADA ENGELİLİK TANIMLARI Maluliyet-Sakatlık (Handicap): Bir noksanlık veya yetersizlik sonucunda belirli bir kişide meydana gelen ve o kişinin yaş, cinsiyet, sosyal ve kültürel durumuna göre normal sayılabilecek faaliyette bulunmasını önleyen ve sınırlayan, dezavantajlı durumu ifade eder. Sakatlık ve noksanlığın kişi üzerindeki kültürel, sosyal, ekonomik ve çevresel yönden etkilerini aksettirmektedir. WHO, konunun toplumsal boyutunu da ele alarak, sadece kişinin kendini engelli görmesini değil, toplumun onu nasıl kabul ettiğinin önemini de vurgulamıştır
ULUSLARASI BAKIŞLAR ÖNERİLER YÖNTEMLER Maria Montessori : Normallik ve Deviasyon. Bunları şu şekilde açıklar: Normalliğin ideal çocuk olarak anlaşılmamasını, bireyin doğuştan gelen becerileri ile var olan somut yaşam ve eğitim koşulları arasında en iyi gelişim olanaklarına kavuşması şeklinde anlaşılması gerektiğini savunur.
ULUSLARASI BAKIŞLAR ÖNERİLER YÖNTEMLER Deviasyon kavramını ise yanlış bakış açılarıyla yetiştirilen, kendisini anlaşılamamış hisseden çocuklarda ortaya çıkan tutukluklar olarak tanımlar. Bu tutukluklar şu nedenlerle oluşur: Cesaretin kırılması, aşağılık duygusu, boyun eğme, bağımlılık ve yanlış ödüllendirmeler, sahip olma ve güç hırsı
ULUSLARASI BAKIŞLAR ÖNERİLER YÖNTEMLER Sonuçları: Sürekli hayal kurma, hayal içinde yaşama, saldırganlık, tembellik.
ULUSLARASI BAKIŞLAR ÖNERİLER YÖNTEMLER Normalleşmiş çocuk ise şu özellikleri gösterir: Düzenlilik tutkusu, çalışma tutkusu, ani konsantrasyon, gerçeğe olan tutku, sessizlik ve tek başına çalışma tutkusu, sahip olma duyusunun hassaslaşması, itaat, bağımsızlık ve girişimcilik, karşılıklı yardımlaşma, kendi kendine disipline olma, neşe
ULUSLARASI BAKIŞLAR ÖNERİLER YÖNTEMLER Montessori çocuğun ruhunu boş bir levhaya benzeten eğitim görüşlerine karşı çıkar ve teorisini beş önemli kavram içinde toplar. Montessori ye göre her insan dünyaya belirli potansiyellerle gelir. Bunlar:
ULUSLARASI BAKIŞLAR ÖNERİLER YÖNTEMLER a) Yaşamsal Güç: Çocukta doğuştan gelen bir aktivitedir. b) Psişik Canlı: İnsan zihinsel bir organizmadır. c) Potansiyellik: Doğuştan gelen hazırlıklı olma durumu. d) Zihinsellik: Bu kavramla çocuğun doğduğu andan itibaren bütünsel olarak çevresini algılayabilecek konumda olması anlatılır. Çocuk bütün duyu organlarıyla çevresindeki her şeyi absorbe edebilir. Bunu yaparken bu algılama ve zihinsellik tamamen bilinçdışıdır. Burada çocuğun zihninin eleştirel beceriye sahip olana kadar geçirdiği süreç çok önemlidir. Çünkü çocuk çevresine karşı tamamen savunmasızdır.
ULUSLARASI BAKIŞLAR ÖNERİLER YÖNTEMLER Bu konuda ebeveynlere büyük sorumluluk düşmektedir: Doğru davranış biçimleri, doğru konuşmalar, çocuğa sevgi ve Şefkatle yaklaşmak gibi.
ULUSLARASI BAKIŞLAR ÖNERİLER YÖNTEMLER e) Duyarlı Evreler: Çocuğun duyu ve zihin aktivitesi duyarlı evreler tarafından yönlendirilmektedir. Bunlar:özgül ve çeşitli çevre durumlarına yönelik aşırı öğrenme isteğidir. Çocuk bunu potansiyelinde taşır.
ULUSLARASI BAKIŞLAR ÖNERİLER YÖNTEMLER Montessori bu duyarlılıkların rastlantısal olmadığını düşünür. Gelişimin bir yapı planı vardır ve bu plana göre çevresiyle etkileşimde bulunduğu oranda insan gelişir. Dil becerileri, sosyal ve toplumsal beceriler, hareket becerileri için ayrı duyarlılık evreleri vardır.
ULUSLARASI BAKIŞLAR ÖNERİLER YÖNTEMLER Burada söz konusu olan hem olgunlaşma hem de öğrenmedir. Montessori bunlardan daha çok öğrenme üzerinde durmuştur. Çünkü olgunlaşmanın getirdikleri, sürekli çevreden gelen uyaranlarla beslenen çocuk için sadece bir basamaktır ve bu basamakları daha rahat şekilde, en yüksek güçle çıkabilmesi için çevrenin desteğine ihtiyacı vardır. Eğitimle, hatta doğumdan hemen sonra başlayan bir eğitimle, çocuk potansiyelini doğru yapılandırılmış bir çevreyle ve hazırlanmış öğrenme olanaklarıyla en üst noktaya taşıyacaktır
ÇALIŞMALAR NE DİYOR? Çalışmalardan elde edilen ortak sonuçlara bakıldığında ise engelli bireylerin eğitim ortamlarında yaşanan sıkıntılara ilişkin öne çıkan üç temel yargının vurgulandığı görülmektedir. Bunların: (A) eğitimcilerin en büyük sıkıntılarının çalıştıkları engel gruplarına yönelik bilgi eksiklerinden kaynaklandığı, (b) yeterli bilgi ve donanıma sahip olmayan eğitimcilerde engelli bireylere yönelik olumsuz tutumların görüldüğü, (c)eğitimcilerde görülen bu olumsuz tutumların yürüttükleri kaynaştırma eğitiminden düşük beklentilere sahip olmalarına yol açtığı, şeklinde olduğu görülmektedir.
Uluslararası alınyazında ise engelli bireylerin eğitimleri üzerinde etkili olan öğretmen tutumlarının ayrıntılı olarak ele alındığı bir çok araştırma olduğu görülmekle birlikte, özellikle 2000 ve sonrasında bu konuda yapılmış olan çalışmalar incelendiğinde, çalışmaların büyük bir çoğunluğunda kaynaştırma ve bütünleştirme eğitimi kapsamında görev alan eğitimcilerin engellilere yönelik genel olarak olumsuz tutumlara sahip oldukları görülmüştür * (Avramidis ve Norwich, 2002; Avramidis, Bayliss ve Burden, 2000; Bain,2005; Brandon ve Ncube 2006; Bigham, 2010; Boling, 2007)
Uluslararası alanyazında engelli bireylere karşı olumlu tutumların geliştirilmesinde sıkça kullanılan tekniklere bakıldığında ise bunların kişisel ilişki kurma, simülasyon ve bilgilendirme başlıkları altında sınıflandırıldığı görülmektedir. Çalışmalar incelendiğinde eğitim ortamlarında engelli bireylere karşı ortaya çıkan olumsuz tutumlarla baş etmek için bu teknikler arasından öncelikli olarak bilgilendirme tekniğinin (belirli bir konuda verilen eğitim seminerlerinin) kullanıldığı görülmektedir (Bondurant, 2004; Olson, 2003). Bonni, 2004).
Yine yapılan çalışmalarda hazırlanan eğitim programlarının eğitimciler üzerindeki etkisinin belirlenmesi için program sonunda yapılan değerlendirmelerde eğitimcilerin şuanda çalıştıkları ya da ilerde karşılaşacakları engel gruplarına ilişkin bilgi düzeylerinin artması sonucunda kendilerini çalışmaya daha istekli ve hazır hissettiklerini bildirdikleri ve yapılan değerlendirme sonuçlarında da engellilere yönelik tutumlarında olumlu yönde gelişmelerin görüldüğü belirtilmektedir. *(Avramidis ve Norwich, 2002; Avramidis, ve diğ., 2000; Mousouli ve diğ., 2009; Wischnowski, ve diğ., 2004; Yoon-Suk, 2010; Zambelli)
Ülkemizde yine son dönemde bu konuda yapılan çalışmalar incelendiğinde ise, çalışmaların büyük bir kısmında sadece var olan duruma ilişkin durum saptamalarının yapıldığı (Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı, 2009) ve yapılan bu çalışmalarda eğitimcilerde görülen olumsuz tutumlara yönelik ne gibi müdahalelerin yapılabileceğine ilişkin sınırlı somut bilgilerin yer aldığı görülmektedir * (Gözün ve Yıkmış, 2003; Orel, Zerey ve Töret, 2004; Uysal, 2003).
Hâlbuki günümüzde engelli bireylerle çalışan ya da ileride çalışacak olan eğitimcilerin engellilere yönelik olumlu tutum geliştirmelerinin önemi açıkça görülmekte olup yapılan çalışmalarda da engelli bireylere yönelik olumlu tutumların geliştirilebilmesi için somut müdahalelerin geliştirilmesine gereksinim olduğu açıktır.
TUTUMLAR NELERİN SONUCUNDA OLUŞUYOR? Engelliler ve engellilik önündeki en temel kalıcı set toplumsal boyutta yaratılan ve yaşanılan tutumlardır Engellilerin sorunlarıyla ilgili çözüm arayışları, onları bir bütünün parçası olarak kabul etmekten ziyade sistemin dışında tutmakta ve engellilerin içinde bulunduğu durumu olumlu yönde değiştirebilecek çözüm unsurlarını bünyesinde barındırmamaktadır (Barnes, 2000: 441-457).
Sosyalleşme süreci önemli!!!
ENGELLİLERE YÖNELİK TUTUMLARIN OLUŞUMU Kişinin yaşamsal motivasyonunu en üst düzeye çeken duygulardan biri işe yarama duygusu ve onun yarattığı sonuçlardır. Engelliliğin yeteneklerin çeşitli derecelerde azalması veya süregelen hastalık olarak devam ettiği durumlarda kişi tıbbi bir sorundan psikolojik bir sorunun başlangıcına geçmekte ve işe yarama duygusu na ilişkin isteklilikle ilişkin beklenti giderek yoğunlaşabilmektedir (Oliver, 1996: 35).
ENGELLİLERE YÖNELİK TUTUMLARIN OLUŞUMU Sosyal alanda farklı düzeylerde etkileşim içinde bulunulan insanların oluşturduğu sosyal çevre, fiziksel yapı, inançlar, bakış açıları, duyarlılık ve anlama düzeyleri ile algılama düzeyleri etkili olmakta ve çözümler her zaman istenilen düzey, zaman ve zeminde oluşmayabilmektedir. (Abberley, 1987: 7).
Sağlık boyutuyla ele alınan engellilik, büyük ölçüde ferdin yetersizliğine ve patolojisine dayalı olarak tanımlanmaktadır. Bir diğer tabirle, engelli bireylerin türlü engelleri, yetersizlikleri olması gerekçesiyle toplum içerisinde diğer bireylerden ayrı konumda değerlendirilmektedir. Ancak ne var ki; engellileri böylesine değerlendirmek, pek çok sorunun meydana gelmesine de yol açabilmektedir.
Dolayısıyla birey, engelli olması sebebiyle aciz, yetersiz, biçare ve yılgın olarak gösterilebilmektedir
ENGELLİLERE YÖNELİK TUTUMLARIN OLUŞUMU Sosyal model olarak ifade edilen yeni vizyon BULUNMAKTADIR. Bu vizyon: fertleri engelli kılan durumu, onların yetersiz olmadığını ileri sürmektedir. Burada engelli kılan başlıca etmen, toplumun, kısıtlayıcı, dışlayıcı, ayrımcı, damgalayıcı ve dolayısıyla engelleyici tutumudur.
ENGELLİLERE YÖNELİK TUTUMLARIN OLUŞUMU Tutumlar öğrenme yoluyla kazanılmakta, tutumların oluşmasında etkili olan en temel faktörler ana-babaların, akranların, kitle iletişim araçlarının etkisi ve tutum objesıyle olan kişisel yaşantılar olarak sıralanmaktadır (Selçuk, 1997). Bu faktörlerden en önemlisi kişisel yaşantılar olarak görülmekte; engelli bireylerle kişisel yaşantılar geçiren diğer bireyler, engelli bireylere karşı farklı tutumlar gösterebilmektedirler
ENGELLİLERE YÖNELİK TUTUMLARIN OLUŞUMU Bu nedenle, bilinç düzeyinin arttırılması, engellilere yönelik olumsuz tutumların değiştirilmesi ve engellilerin toplumla bütünleşmelerini sağlamaya yönelik çalışmaların yapılması önemli olmaktadır
ENGELLİLERE YÖNELİK TUTUMLARIN OLUŞUMU Engellilik günümüz toplumlarında göz ardı edilemeyecek belirginlikte ve çok boyutlu bir olgudur. İki yönlü bakış bizi farklı davranış kalıplarına ve tutumlara yönlendirir. Sağlık Bakışlı Toplumsal Bakışlı
ENGELLİLERE YÖNELİK TUTUMLARIN OLUŞUMU Bu olguya sağlık yaklaşımı ile bakıldığında, engelliliğin adeta bir sorun olarak görülmesi ve dolayısıyla hak ettiği değerin toplumun önyargıları arasında belirlenmesi doğal bir sonuç olarak belirginleşmektedir. Söz konusu durum, engellilerin toplumun bir parçası olduğu gerçeğini ortadan kaldırmakta ve engellileri toplumsal dışlanma ile güçsüz kılmaktadır. Ancak bugün gelinen noktada, engelli bireylerin toplumsal entegrasyonu ile bu bakış açısı değişmektedir.
Engellilerin bugünkü durumları algısal felaket kavramıyla ifade edilebilir. toplumsal algısı, engellilerin eğitim düzeylerinin düşük ve imkânsızlık içinde kalmalarına neden olmaktadır. Bu olumsuz algı sonucunda, engellilerin ve ailelerinin birçoğunun toplumdan soyutlanmasına ve sosyal haklarından yoksun kalmalarına neden olmaktadır.
Dolayısıyla engellilere yönelik toplumsal algının değişmesi, engellilerle ailelerinin toplumsal dışlanmışlıktan kurtarılması için alınacak idari ve yasal önlemler yanında toplumca sorumlulukların yerine getirilmesi gereklidir
toplumsal algı ve tutumların iyileştirilmesi, engelli kişi ve ailelerinin toplumsal dışlanmışlıktan kurtarılması için toplumca yerine getirilecek sorumluluklara bağlıdır. Her şeyden önce kamusal alanda engelli kişilerin hareket serbestîsi sağlayacak önlemler alınmalıdır. Örneğin şehirlerdeki kaldırım ve kamu hizmet binaları engellilerin rahat hareket edecekleri şekilde düzenlenmelidir.
önyargılar da toplumsal dışlanmayı ve engellenmiş olma durumunu güçlendirir. Eğitim, istihdam, kültür ve sanat, spor gibi bütün sosyal yaşamalanları, tüm bireylerin, engelli ve engelsiz gibi ayrımlara düşülmeden, tam ve eşit haklarla yararlanmasına açık olmalıdır. Sokağa çıkmak, günlük yaşama katılmak, gezmek, alışveriş yapmak, sosyal-kültürel etkinliklere katılmak herkesin hakkıdır
En önemli görev ise, toplumun geleceği olan gençlerde engellilik ve engelliler ile ilgili bakış açısı, duyarlılık ve algılama yaratacak olan eğitimcileri olan öğretmenlere düşmektedir!!
Engelli Bireylerle İletişim Engelli birey ile iletişimde temel kıstas, onu kendine özgü kişiliğe sahip, kendi kararlarını kendisi verebilen biri olarak görmektir. Onlar yalnızca özel durumlarından dolayı farklı ihtiyaçları olan insanlardır ve iletişim sırasında dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır. Bu hususlar dışında diğer tüm insanlar gibi saygı görmek, dikkate alınmak isterler. Bu nedenle iletişim sırasında diğer insanlara nasıl davranıyorsanız engelli bireye de öyle davranın. Durumları nedeni ile gösterilen aşırı ilgi ya da görmezden gelme, onları olumsuz etkiler.
Nelere Dikkat Edilmelidir!!! Yardım Etmeden Önce İzin İsteyin Bir insanın engelli olması, mutlaka yardıma ihtiyacı olduğu anlamına gelmez. Sartlar uygun olduğunda engelli bireyler kendi islerini kendileri yapabilirler. Ancak engelli bireyin yardıma ihtiyacı olduğuna eminseniz yardım etmeyi teklif edin
Nelere Dikkat Edilmelidir!!! Fiziksel Temas Konusunda Dikkatli Olun Bazı engelli bireyler denge için kollarından destek alırlar. Onları kollarından kavramak (amacınız yardım etmek olsa bile) dengelerini bozabilir. Engelli bireyin başına, tekerlekli sandalyesine, koltuk değneklerine dokunmamaya özen gösterin. Engelli bireyler, kullandıkları yardımcı araçları kendilerinin bir parçası olarak görürler. Yardım ederken engelli bireyden sizi yönlendirmesini isteyin.
Nelere Dikkat Edilmelidir!!! Konuşurken Engelli Bireye Yönelin Daima engelli bireye yönelerek konuşun. Ona eşlik eden kişiye, yardımcısına ya da işaret dili tercümanına değil, engelli bireye bakarak konuşun.
Nelere Dikkat Edilmelidir!!! Engelli birey bir özür grubunun temsilcisi gibi değil, kendine özgü karakteri ve kişiliği olan bir birey olarak görülmelidir. Bu nedenle engeli ile ilgili konuşurken kullandığınız ifadeler konusunda seçici olun. Acıma, küçümseme içeren ifadeler kullanmayın. Ancak çoğu engelli birey, samimi ve uygun şekilde sorulduğunda engeliyle ilgili soru sorulmasından rahatsız olmaz.
Nelere Dikkat Edilmelidir!!! Dikkatle Dinleyin Bazı engelli bireylerin söylediklerini anlamanız zaman alabilir. Kendilerini ifade etmeleri için bekleyin. Engelli bireyin söylediklerini anlamadığınızda anlamış gibi davranmayın, söylediklerini yinelemesini isteyin.
Nelere Dikkat Edilmelidir!!! Önyargıyla Yaklaşmayın Engelli bireyler neyi yapıp yapamayacaklarına en iyi kendileri karar verebilirler. Herhangi bir faaliyete katılıp katılamayacakları konusunda onlar adına karar vermeyin. Onların sınırlarını siz belirlemeyin.
Nelere Dikkat Edilmelidir!!! ZEKA GERİLİĞİ (MENTAL RETARDASYON) Zeka geriliği (mental retardasyon), gelişim sürecinde ortaya çıkan, uyumsal davranışlardaki yetersizlik ve genel zeka fonksiyonlarında önemli derecede ortalamanın altında olma halidir. Zeka geriliği olan bireyler yavaş öğrenirler. Öğrendiklerini uygulamakta ve farklı durumlarda kullanmakta, soyut düşünme ve problem çözmede güçlük çekerler. Zeka geriliği olan kişiler, gündelik hayatlarını devam ettirmek için alışkanlıklarına güvenirler. Çevrelerinde ve alışageldikleri yasam tarzında bir değişiklik olduğunda adapte olmak için zamana ihtiyaç duyarlar.
Nelere Dikkat Edilmelidir!!! Zeka geriliği olan bireye açık, basit ve somut ifadeler kullanın. Bir konuda bilgi verecekseniz birkaç defa ve çeşitli örneklerle açıklama yapın. Karsınızdakinin bir yetişkin olduğunun ve sizden aksini istemedikçe kendi kararlarını verebileceğinin bilincinde olun. Zeka geriliği olan bireyler karsılarındakileri memnun etmek için uğraşırlar. Konuşma sırasında sizin duymak istediğiniz şeyleri söyleyebilirler. Tam bilgi alabilmek için sorular dikkatli bir şekilde ortaya konmalıdır. Her soruyu farklı şekillerde tekrarlayarak cevapları doğrulayın. Zeka geriliği olan bireylerin çabuk karar vermesi zordur. Sabırlı olun ve karar vermesini bekleyin.
Nelere Dikkat Edilmelidir!!! Zihinsel engelli bireyin bilgileri tam olarak anlamasına ve algılamasına izin verin, onu cesaretlendirin, teşvik edin. Yapmasını istediğiniz şeyleri basit bir dille anlatın, düşüncelerinizi her zaman kısa cümlelerle ifade edin. Kafa karıştırıcı ayrıntılı tariflerden kaçının, anlattıklarınızı gerektiğinde görsel örneklerle de destekleyin. Anlatamadığınız ya da anlayamadığı cümleleri değişik kelimeler kullanarak yeniden tekrarlayın. Engelli bireyin konuşmalarına ilgisiz kalmayın, iletişim sırasında göz teması kurun. Sözlü iletişime dikkat ettiğiniz kadar beden dilinize ve yüz ifadenize de dikkat edin. Zihinsel engelli bireylerin kendi kendilerine bir şeyler yapabilmelerini ve başarabilmelerini sağlamak için onlara şans tanıyın fırsat verin. Her zaman sevgi ve şefkat ile yaklaşın.
Dinleme Eğer engelliler ile iletişime alışık değilseniz ve herhangi bir çekinceniz veya endişeniz varsa öncelikle, unutmayın ki karşınızdaki de sizin gibi bir insandır. Sağduyunuzu dinleyin, kibar, düşünceli ve sabırlı olun. Unutmayın ki, engelin ne olduğuna ya da nasıl bir desteğe ihtiyacı olduğuna dair en doğru bilgiyi kişinin kendisinden alabilirsiniz.
1. yardım istiyor mu sorun 2. eğer ismini biliyorsanız ona ismi ile hitap edin 3. kişi ile doğrudan konuştuğunuzu hissettirin 4. yüksek sesle konuşmayın normal ses tonu ile konuşun 5.fiziki temasta bulunurken kişinin talebini dikkate alın
Görme Engelli Bireylerle İletişim Orada ileride şurada ifadeleri yerine net ifadeler kullanın sağ sol üç adım sora sağda vb. ama bunlar bir komut şeklinde yapılmamalı nazik olunmalıdır Onun sizin kolunuza girmesi daha yerinde olacaktır. Görme engellilerin en sık karşılaştığı kazalardan biri yarım açık bırakılan kapılara çarpmaktır. Kapılar kesinlikle yarım açık bırakılmamalıdır. Kapıların ya tam açık ya da tam kapalı olmasına dikkat edilmelidir
Görme Engelli Bireylerle İletişim Diğer insanlara nasıl hitap ediliyorsa görme engelli bir kişiye de aynı şekilde hitap etmek gereklidir. Onunla küçümser tarzda bir ses tonuyla konuşulmamalı, sanki işitme güçlüğü varmış gibi yüksek sesle hitap edilmemelidir
İşitme Engelli Bireylerle İletişim Hafif bir omza dokunuş veya el kol işaretleri ile iletişime başlayabilirsiniz Konuşurken yüzüne bakmalı göz teması kurmalısınız Bağırmadan normal ses tonu ile konuşun Ağzınızı kapatmayın İşaret dili çizim resim vücut dili konuşma yöntemlerindendir
İşitme Engelli Bireylerle İletişim Aynı anda birçok kişi konuşmamalıdır Eğer tercüman varsa konuşmanızı onunla yapmayın kişinin kendi ile konuşun göz teması kurun Sahte tavırlara girmeyin, Anlamadığınız şeyleri anlamış gibi yapmayın
Fiziksel Engelli Bireylerle İletişim İş içerisindeki hareketler ve organizasyonlarda dikkatli olup düşünceli davranılmalıdır. Fiziki engelli bireyin hareket imkanları ve koşulları kontrol edilmelidir Yiyecek içeceklerin, Kağıt kalemin, Dosyaların, Bilgisayarın vb ulaşılabilir yerde olması gerekir
Fiziksel Engelli Bireylerle İletişim Kişiye sormadan onu hareket ettirmeyin, Organizasyon yapmayın, Kişi ile göz seviyesine gelmeye dikkat edin Yanında refakatçısı varsa onunla değil kişi ile konuşun Tekerlekli sandalyesinin işlevini kişiden öğrenin Merdiven indirirken geri geri indirin
Fiziksel Engelli Bireylerle İletişim Onların yürüme ve ilerleme temposuna ayak uydurun
Konuşma Engelli Bireylerle İletişim Sabır ve dikkat Sizden yardım istenmedikçe yardımcı olmayın Cümleleri onun yerine siz tamamlamayın Gülümseme ve onay Kısa cevaplı sorular Kişinin onayı olmadan onu grup içinde konuşma yapmaya çağırmayın
Konuşma Engelli Bireylerle İletişim Anlamış numarası yapmayın Sessiz ortamları tercih etmek kalabalıktan ziyade sizle iletişimini sağalmak önemli
Algılama ve öğrenme güçlüğü yaşayan bireylerle iletişim Samimi, sabırlı, destekleyici Net konuşun, karmaşık ifadelerden kaçının, Tekrar etmekten kaçınmayın Birey ve yetişkin gibi davranın Abartıdan kaçının, abartılı ilgi vb Baskıcı ve aceleci olmayın, zaman tanıyın
Davranış bozukluğu olan bireylerle iletişim Anlayış Eleştiri, ve tartışmaya yer vermeyin empati
Otizm Otizmli bireyler, göz teması kurmaktan kaçınırlar, genellikle duygusal bağ kurmaları güçtür, öpülmeyi ve kucaklanmayı sevmezler, isimleriyle seslenildiğinde tepkisizdirler Ekolali (çocuğun duyduğu kelimeleri, cümleleri, konuşmacının hemen arkasından veya daha sonra taklit etmesi) görülmektedir. Bu nedenle kızmak bağırmak ya da cezalandırmak yanlıştır. Anlayışlı ve sabırlı olunmalıdır
Otizm Koşturmayı bırak yerine Arkandan atlı mı kovalıyor demek onlar için anlamsızdır. Deyimler, kinayeler, imalar onlar için anlamsız ve akıl karıştırıcıdır. Çevresinde olup biten onun anlayabileceği şekilde sade bir dille anlatılmalıdır
Otizm Otizmli bireyin başarıları daima takdir edilmeli ve her zaman övülmelidir. Bu durum çocuğun kendisinden bekleneni doğru yaptığını anlamasına yardımcı olacaktır Özel korkular, nedensiz gülme ve ağlamalar gibi bazı duygusal tepkiler, otizmli çocuklarda sıklıkla gözlemlenir. Bu davranışlar otizmin genel bir özelliğidir.
Farklı Davranış Yöntemleri Öfke, suçluluk, aşırı koruma gibi duygusal tepkimeler gösterebilen engelli çocuk ailelerinde (Whirter ve Acar, 2000) anne babanın çocuğa davranışlarını kabul eden veya reddeden, kontrol eden veya özerk aile tutumları adı altında iki grupta toplamak mümkündür (Turan vd. 1991).
Farklı Davranış Yolları Aşama modeli olarak bilinen ve ailelerin çeşitli aşamalardan geçerek kabul ve uyum aşamasına geldiğini varsayan modeldir. Bu aşamalardan birincisinde şok, inkar, keder ve çöküntü (depresyon);
Farklı Davranış Yolları ikinci aşamada karışık duygular, kaygı, suçluluk, kızgınlık, utanma;
Farklı Davranış Yolları üçüncü aşamada ise kapı kapı dolaşma, anlaşma, uyma-yeniden düzenleme, kabul ve uyum duygularını yaşarlar ve bu duruma çözüm ararlar.
Farklı Davranış Yolları Engelli çocuğu olan anne-babaların geçirdikleri aşamalar bir noktaya kadar benzerlik göstermekle birlikte anne-babalar zaman zaman bu aşamalar arasında gidip gelebilirler ya da bir aşamaya takılıp kalabilirler. Genellikle düzeltilemeyen, değiştirilemeyen ve süreklilik gösteren yetersizlikler, ailelerin işlevlerini sınırlandırarak onlarda zorlanmalara neden olabilmektedir
Bu tepkiler yadsınamaz ayıplanamaz ama değiştirilebilir değişebilir aşılabilir!!! Ailelerin engelli bireyler nedeniyle yaşadıkları gerginlik, onlarla etkili bir iletişim kuramama, engelli bireylerine ilişkin gerçekçi olmayan beklentiler içine girme, engelli bireylerin duygusal ihtiyaçlarını göz ardı ederek sadece fiziksel gereksinimlerini karşılama vb. negatif tutumlar geliştirmelerine neden olabilmektedir
TEŞEKKÜRLER