Trakya'da Sanayileşme ve Çevre Sempozyumu D 303 TRAKYA HAVZASI DOĞUSUNUN NEOTEKTONİĞİ Hayrettin Koral Trakya Havzası doğusu günümüzden yaklaşık 50 my öncesinden (Orta Eosen) başlayarak 35 my öncesine kadar (Alt Oligosen)'e kadar Batı Karadeniz Fayının denetiminde gelişen havzayı dolduran yer, yer oldukça derin olabilen ve resifler içeren sığ bir denizle kaplanmıştır. Bu bölge 35 my öncesinden 24 my öncesine kadar (Alt Oligosen-Alt Miyosen) etkin bir yükselme dönemi geçirerek önce sığ deniz ve delta özelliği kazanmış ve daha sonra kara haline dönüşmüştür. Oldukça karmaşık neo-tektonik evrimi olan bu bölge, 11-5 my öncesinde (Üst Miyosen) Trakya Fayının oluşumuna yol açan tektonizmanm etkisiyle oluşan sınırlı boyutlu gölsel havzalarla kaplanmış ve yükselmeye devam ederek bugünkü genel görünümünü kazanmıştır. 5 my öncesinden bugüne kadar (Pliyosen) Kuzey Anadolu Fayının gelişimine bağlı faylanmalardan etkilenen Trakya Havzasının doğusu deprem riski taşıyan alanlar kapsamaktır. GİRİŞ İstanbul'un batı kesimlerine kadar uzanan Tersiyer yaşlı Trakya havzasıyla ilgili daha önce yapılmış birçok çalışma bulunmaktadır. Burada yapılan ilk incelemeler bölgesel jeolojiyi tanıtmaya yönelik genel içerikli çalışmalardır (Sayar ve Pamir, 1933; Akartuna 1953; Anç 1955; Holmes, 1961; Keskin, 1966). Sözkonusu havzada yapılan daha sonraki incelemeler ise genellikle hidrokarbon aramacılığına yönelik olup, yerüstü ve yeraltı verilerin birlikte değerlendirildiği, istifi ve gelişimini inceleyen çalışmalardır (Örneğin Ünal, 1967; Keskin, 1971, 1974; Doust ve Arıkan, 1974; Turgut ve dig., 1983; Umut ve dig., 1983; Kasar, 1987; Aksoy, 1987; Perinçek, 1987, 1991; Turgut ve dig., 1991; Oktay ve dig., 1992 ; Şen, 1994; Koral ve Şen 1994; Şen ve dig., 1996). Tüm bu çalışmalar ayrı ayrı değerlendirildiğinde istanbul Tersiyer'ine kadar uzanan Trakya havzasının doğu kesiminin neotektoniğine yönelik çalışmaların sınırlı sayıda olduğu görülmektedir, istanbul batısına kadar uzanan Tersiyer istifinin (Şekil 1) gelişimini denetleyen etkenleri araştırmak Trakya havzasının doğusunun depremselliginin belirlenmesi açısından önemlidir. TRAKYA HAVZASI DOĞUSUNUN JEOLOJİSİ Trakya Tersiyer istifinin gözlendiği Büyük ve Küçük Çekmece gölleri ve bu alanın kuzeyindeki Çatalca'da istifin stratigrafık özellikleri aşağıdaki şekilde belirtilebilir (Şekil 2). Temel birimleri İnceleme alanındaki jeolojik istifin temelini İstanbulda geniş alanlar kaplayan İstanbul Paleozoyigine ait Karbonifer yaşlı s^menter kayalar ve Büyükçekmece gölünün batısından * istanbul Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Avcılar 34850, istanbul, Türkiye
[1] Trakya'da Sanayileşme ve Çevre Sempozyumu II 304 başlayıp Çatalca, Gökçeali yönünde uzanan Istranca Masifine ait birimler oluşturur (Şekil 1). Istıranca masifi, metamorfık sedimentler ve bunları kesen granodiyoritik kayalardan oluşmuştur. Şekil l:doğu Trakya'nın sadeleştirilmiş jeoloji haritası (1:500000 ölçekli Türkiye Jeoloji Haritası'ndan yararlanılmıştır. Tersiyer sedimenter istifi Kumtaşı, çakıltaşı ve blok boyutundaki kırıntılılardan oluşan Koyunbaba formasyonu temel birimleri üzerindeki en yaşlı litolojiyi oluşturmaktadır. Bu birimin mostralarına Çatalca'nın kuzeybatısında, Samlar köyü dolaylarında ve Gökçeali kuzeyinde rastlanır. Koyunbaba formasyonu kötü boylanmış, köşeli, iyi tutturulmamış çakıl, kum ve blok boyu malzemeden oluşur. Üst düzeylerinde kireç miktarı artarak Sogucak formasyonuna geçiş gösteren bu formasyonun kalınlığı 20 m 'ye kadar çıkmaktadır (Şekil 2 a, c). Koyunbaba formasyonu karbonatlı seviyelerindeki gastropod, pelecypod ve foraminifer fosillerine göre Orta-Üst Eosen yaşlıdır (Keskin, 1974; Kasar, 1987). Bu formasyonun litolojik özellikleri, fosil içeriği ve stratigrafik konumu gözönünde bulundurularak sıg denizel bir ortamda çökeldigi belirtilmiştir
IJ Trakya'da Sanayileşme ve Çevre Sempozyumu II 305 (Keskin, 1974; Kasar, 1987). Bu formasyonun üzerinde düzgün tabakalı kireçtaşı ve resifal kireçtaşmdan oluşan Sogucak formasyonu yer alır. Ünal (1967) tarafından adlandıran bu birim alanında Küçükçekmece gölünün kuzeyinde ve Büyükçekmece gölünün batı-kuzeybatısmda, temelin görüldüğü sırt boyunca (Çatalca sırtları) ile Çatalca kuzeyinde mostra vermektedir. Koyunbaba formasyonu üzerine geldiği yerlerde düzgün tabakalı kireçtaşları (Şekil 2 a ve c), temelin üzerine geldiği yerlerde ise resifal kireçtaşlanndan oluşmaktadır (Şekil 2 b). Kalınlığı 75 m civarında olan Sogucak formasyonu üzerinde Küçükçekmece ve kuzeyinde uyumlu olarak Ceylan formasyonu (Şekil 2 a ve c) ve Çatalca sırtlarında ise uyumsuz olarak Pmarhisar formasyonu bulunmaktadır (Şekil 2 b). Çatalca sırtlarından aldığımız fosillere göre yaşı Orta-Üst Eosendir (Niyazi Avşar, sözlü görüşme). Bununla birlikte bu birimin yaşı, bölgenin istifindeki fosil içeriğine göre Orta Eosen-Erken Alt Oligosen'dir (Keskin, 1974; Turgut ve dig., 1983). Bu formasyon sıg, sıcak bir şelf ortamında çökelmiş olup, şelfin topografik olarak yüksek kesimlerinde resifal özellikli olarak gelişmiştir (Keskin, 1974; Görür ve dig., 1981, Turgut ve dig., 1983). Killi kireçtaşı ve şeyi ardalanmasmda oluşan Ceylan formasyonu Ünal (1967) tarafından adlandırılmıştır. Hadımköy kesimlerinde geniş alanlarda mostra vermektedir. Küçükçekmece gölünün kuzey batısında daha çok şeyi ve killi kireçtaşlarından oluşan Ceylan formasyonu (Şekil 2 c) Çatalca kuzeyinde İncegiz köyü dolaylarında kireçtaşı, killi kireçtaşı ve şeyi ardalanması şeklinde görülmektedir (Şekil 2 a). Kalınlığı 75 m'den fazla olan bu formasyon Sogucak formasyonu ile yanal ve düşey geçişli olup, üzerindeki Mezardere formasyonu ile uyumlu olarak bulunmaktadır. Ceylan formasyonunun yaşı foraminifer (Keskin, 1974) ve ostrocod (Gökçen, 1973, İncegiz kesiti) fosillerine göre Üst Eosen-Erken Alt Oligosen olarak belirlenmiştir Birim fosil içeriğine, litolojik özelliklerine ve strati grafik konumuna göre sıg ve yer, yer derin denizel özellik gösteren şelf alanında çökelmiştir. (Keskin, 1974; Turgut ve dig., 1983). Kumtaşı, çakıltaşı, blok ve Congeria'lı kireçtaşlanndan oluşan ve önceleri "Congerialı seri" (Akartuna, 1953) olarak tanımlanan Pınarhisar formasyonu (Keskin, 1971) inceleme alanında Büyükçekmece gölü batısında Çatalca sırtlarının doğu yamaçlarında gözlenebilmektedir. Tabanda metamorfik kökenli blok, çakıl, kumtaşı ve Congeria'lı kireçtaşlarıyla başlayan bu birim, üste doğru ince orta ve kaim tabakalı Congera'lı kireçtaşlarıyla devam etmekte ve en üst seviyelerde kumtaşı, kiltaşı, çakıltaşı ve tüf seviyelerinden oluşmaktadır (Şekil 2 b). inceleme alanımızda 25 m kadar kalınlığa sahip olan Pınarhisar formasyonu Sogucak formasyonu üzerinde uyumsuz olarak bulunmaktadır. Sözkonusu formasyonun havzanın diğer kesimlerinde Mezardere formasyonu ile geçişli olduğu belirtilmiştir (Keskin, 1974; Kasar, 1987). Bu formasyonun yaşı ostrocod fosillerine göre (Gökçen, 1973, Çatalca kesiti) ve köpekbalığı dişlerine göre (Umut ve dig., 1983) Erken Alt Oligosen olarak belirtilmiştir. Pınarhisar formasyonu fosil içeriğine ve litolojisine göre sıg denizel-lagünel bir ortamda çökelmiştir (Gökçen, 1973; Kasar, 1987). Boz-yeşil renkli laminah şeylllerden oluşan ve havzada çalışan ilk araştırmacılarca (Akartuna,
[H Trakya'da Sanayileşme ve Çevre Sempozyumu II 306 1953) "karton seri veya balıklı seri" olarak tanımlanmış olan Mezardere formasyonu Ünal (1967) inceleme alanında Küçükçekmece gölü batısında ve Çatalca dolayında mostra vermektedir. Balık fosilli, boz, yeşil renkli laminalı şeyllerden ve silttaşı-kumtaşı aratabakalarmdan oluşmaktadır. Kalınlığı 30 m kadar olan bu formasyon Ceylan formasyonu üzerine uyumlu olarak gelmekte ve Osmancık formasyonu tarafından uyumlu olarak örtülmektedir (Şekil 2 c). Birimin yaşı palinolojik çalışmalara ve istifteki konumuna göre Geç Alt Oligosendir (Keskin, 1974; Ediger ve dig., 1995). Laminalı şeyllerden oluşması, ince kumtaşı düzeyleri içermesi ve istifteki konumu göz önünde bulundurularak delta ilerisi ortamında çökeldigi ileri sürülmüştür (Aksoy, 1987). Kumtaşı, şeyi ve silttaşı ardalanmasmdan oluşan Osmancık formasyonu (Ünal, 1967) inceleme alanında Marmara Denizi sahil şeridi boyunca ve Çatalca sırtının batısında ve Büyükçekmece gölü kenarlarında görülür. Osmancık formasyonunun litolojisini ince, orta ve kalın tabakalı sarımsı, kırmızımsı renkli kumtaşlan ile boz renkli şeyller ve silttaşları oluşturmaktadır. Sözkonusu çökeller ara seviyeler halinde çapraz tabakalı, çakıllı kanal dolguları, ince kömürlü seviyeler, bol fosilli düzeyler ve kayma oturma yapıları kapsarlar. Mostradaki kalınlığı 150 m'den daha fazla olan bu birim alttan Mezardere formasyonu ile uyumludur ve üstten ise Danişment formasyonu ile uyumlu olarak örtülür (Şekil 2 c, d). Birimin yaşı, palinolojik çalışmalara ve istifteki konumuna göre Orta Oligosen' dir (Keskin, 1974; Ediger ve dig., 1995). Osmancık formasyonu litolojik özelliklerine, sedimenter yapılarına ve konumuna göre delta önü ortamında çökeldigi önerilmiştir (Aksoy, 1987). Çapraz tabakalı boz-yeşil renkli çakıl, kum ve tüf ardalanmasmdan oluşan Danişment formasyonu (Ünal, 1967) inceleme alanında Büyük Çekmece sahillerinde ve kuzeybatısındaki sırtlarda mostralar vermekte olup genellikle çapraz tabakalı olup, kötü boylanmış çakıllar ve kumlardan oluşur, yer yer tüflü, killi ve karbonatlı, düzeyler de içerir. Kalınlığı 40 m kadar olan Danişment formasyonu Osmancık formasyonu üzerine uyumlu olarak gelir ve Çekmece formasyonu tarafından uyumsuz olarak örtülür (Şekil 2 ve 4 d). Bu formasyonun yaşı palinolojik yaş tayinlerine ve istifteki yerine göre Üst Oligosen-Alt Miyosen'dir (Keskin, 1974; Kasar, 1987; Ediger ve dig., 1995). Birimin, litolojik özellikleri, sedimenter yapıları ve istifteki konumu göz önüne alınarak delta düzlüğü ortamında çökelmiş olduğu önerilmiştir. (Aksoy, 1987). Kırmızı renkli çapraz tabakalı çakıl ve kumlardan oluşan Çukurçeşme formasyonu Sayar (1977) Çekmece gölleri arasında vadi ve yamaçlarda mostra vermektedir. Bu birim litolojik olarak Büyükçekmece gölüne yakın kesimlerde çapraz tabakalı, kum ve kil ara bantları içeren kötü boylanmalı yuvarlak çakıllardan Küçükçekmece gölüne yakın kesimlerde ise çakıl ara seviyeli mikalı kumlardan meydana gelmektedir. Kendinden daha yaşlı birimler üzerine uyumsuz olarak gelen bu birim üzerinde yeralan Bakırköy formasyonu ile uyumlu bir ilişki sunmaktadır. Sözkonusu birimin kalınlığı 40 metreye kadar ulaşmakta olup, bölge içinde değişim göstermektedir. Çukurçeşme formasyonu yaşı, omurgalı fosilleri (Sayar ve Pamir, 1933) ve Mactra, Unio, Hydrobia, Neritina, Planorbis ve Helix fosillerine göre (Arıç, 1955) Üst Miyosen'dir. Bu birimin çapraz tabakalı yuvarlaklaşmış ve kötü boylanmış çakıl ve kumlardan oluşması, omurgalı fosilleri ve silisleşmiş ağaç parçaları içermesi nedeniyle burada Çukurçeşme formasyonu olarak adlanan sedimentlerin akarsu ortamında çökelmiş olduğu
Trakya'da Sanayileşme ve Çevre Sempozyuma II 307 belirtilmiştir. (Oktay ve dig., 1992). Kil ve Mactra'lı kireçtaşı ardalanmasmdan oluşan Bakırköy formasyonu (Şen ve diğ., 1996), Sayar (1977) tarafından Güngören ve Bakırköy formasyonları olarak, daha sonra aynı araştırıcı tarafından Güngören ve Bakırköy üyeleri olarak adlandırmıştır (Sayar, 1989). Bakırköy formasyonu Büyükçekmece gölü doğu sırtlanndan başlayarak Avcılar mevkilerinde en üst birim olarak gözlenmektedir. Güngören kil üyesi kum ve kireçtaşı aratabakalı boz-yeşil renkli ince laminalı killerden oluşan ve inceleme alanında 0-10 m arasında kalınlığa sahip olan bu üye Bakırköy formasyonunun diğer çökelleri olan kil aratabakalı, inceden kaim tabakalıya kadar değişen Mactralı kireçtaşlarıyla üzerlenmektedir. Bu formasyon en fazla 25 m kalınlığa sahiptir ve bu kalınlık bölge içinde değişmektedir. Bakırköy formasyonun yaşı Mactra, Unio, Melonopsis, Hydrobia, Hipparion, Planorbis, Cypris ve Helix fosillerine göre Üst Miyosen olarak belirlenmiştir (Arıç, 1955). Bakırköy formasyonu akarsu çökelleri üzerinde uyumlu bulunması ve fosil içeriğine göre muhtemelen gölsel bir ortamda çökelmiş olmalıdır (Oktay ve dig., 1992). Şekil 2. İnceleme alanın jeolojik karmaşıklığını yansıtan ve Çekmece-Çatalca-Gökçeali arasındaki istifdeki stratigrafık ilişkileri gösteren sütun kesitler (Şen ve diğ., 1996).
Trakya'da Sanayileşme ve Çevre Sempozyumu D 308 Tektono-sedîmenter ve yapısal özellikler Istranca masifinin transform fayla istanbul Paleozoği ile bir araya getirildiği (Okay ve dig., 1994) kuşağın içinde yer alan ayrıca Marmara Bölgesinin önemli yapısal unsurları olan Kuzey Anadolu fayı (örneğin Barka and Cadisky-Cade, 1988; Şaroglu vd., 1992) ve onun yaşlı kolu olduğu öne sürülen Trakya fay zonunun (Perinçek 1987, 1991) tektonik etkilerini gösteren pekçok tektono-sedimenter ve yapısal özellikler vardır. İnceleme alanında sedimenter istif, temel üzerinde farklı özellikteki birimlerle başlar. Örneğin temel üzerinde Çatalca sırtlarında olduğu gibi bazı alanlarda resifal kireçtaşlarını içeren şelf çökelleri bulunurken, Küçükçekmece gölü kuzeyinde önce çakıllı-kumlu birimlerden oluşan ve farklı kalınlık değerlerine sahip olan Koyunbaba formasyonu ve bunları örten kireçtaşlan ve resifal kireçtaşları vardır (Şekil 2 a, b ve c). Ayrıca temelle şelf çökelleri arasında hemen hemen kuzey-güney yönlü faylar bulunmaktadır. Şelf çökellerini oluşturan Koyunbaba, Sogucak ve Ceylan formasyonları içinde çökelmeyle yaşdaş orta ve küçük ölçekli yanal atımlı faylara rastlanmıştır. Kuzeyle düşük açılar oluştururan bu faylara örnek olarak Çatalca (Domuz dere) ve Büyükçekmece batı kıyısında bol kırıklı Sogucak formasyonu içindeki faylar verilebilir. Buradaki faylar üstte bulunan Oligosen yaşlı Pınarhisar formasyonunda makroskopik deformasyon belirtileri oluşturmamışlardır. İnceleme alanında Sogucak formasyonu üzerinde kısa mesafeler içinde iki farklı Alt Oligosen yaşlı sedimentlerin varlığı görülmektedir. Çatalca sırtlannda uyumsuz ve faylı olarak yer yer daha yaşlı birimlerin bloklarım kapsayan Pınarhisar formasyonu bulunurken (Şekil 2 b), İncegiz dolayları ve Küçükçekme gölü batısında ise Sogucak formasyonu üzerinde Ceylan formasyonu ve Mezardere formasyonu uyumlu olarak gelmektedir (Şekil 2 a ve c). Danişment formasyonu hem Büyük Çekmecenin doğu sahilleri ve hem de batısında bulunmasına ragmen orta kesimlerde (Büyükçekmece gölü dolayları) bulunmamaktadır. Çatalca sırtlarının doğu ve batı kısımlarında Osmancık formasyonu kuzeybatı güneydoğu yönlü faylanma nedeniyle kimi yerde temelle, kimi yerde de Sogucak formasyonu ile yanyana gelmiştir. Bu alanlardaki eksik stratigrafık istif, düşey tabakalanma ve kinematik belirteçler tektonik bir ilişkinin bulgularını oluşturmaktadırlar. İnceleme alanında Oligosen-Alt Miyosen yaşlı deltaik birimler üzerinde Büyükçekmece gölünün doğusunda Üst Miyosen yaşlı Çekmece ve Bakırköy formasyonları tüm diğer birimler üzerinde açısal uyumsuzluk olarak bulunmaktadır. Çekmece ve Bakırköy formasyonlarında hem sedimentasyonla eş zamanlı hem de sedimasyon sonrası kuzeydoğu güneybatı yönlü faylar vardır. Bunlar bazıları kuzeydoğu/güneybatı diğerleri dogu-güneydogu/batıkuzeybatı gidişlidirler (Koral ve Şen, 1994). JEOLOJİK GELİŞİM VE TARTIŞMA Trakya havzası doğusunda yer alan Tersiyer yaşlı sedimenter istifin erken evredeki gelişimi İstanbul Paleozoyigi ve Istranca Masifinin doğrultu atımlı fayla biraraya gelişiyle (Okay ve
[I] Trakya'da Sanayileşme ve Çevre Sempozyumu II 309 dig., 1994) ilişkilidir. Bölgede çökelim Orta Eosen'de başlamış ve Erken Alt Oligosen'e kadar kesilmeden devam etmiştir. Bu sırada uygun alanlarda kırıntılılardan oluşan Koyunbaba formasyonu çökelmiş ve havzanın karbonat oluşumuna uygun hale gelmesiyle Sogucak formasyonuna ait düzgün tabakalı kireçtaşları çökelmeye başlamıştır. Bu esnada havzadaki topografık yüksekliklerde resifal kireçtaşlan oluşmuştur. Havzanın daha derin kesimlerinde ise Ceylan formasyonu çökelmiştir. inceleme alanında fasiyes ve kalınlık değerlerinde gözlenen farklılıklar (Şekil 2) bölgede o dönemde temelin düzensiz bir topografyaya sahip olabileceğini göstermektedir. Orta Eosen-Erken Alt Oligosendeki sintektonik faylanma göz önüne alındığında, bu düzensizliklerin temel kayadaki tektonik özelliklerle kontrol edildiği düşünülebilir. Temelin düzensizliği Batı Karadeniz Transform fayıyla (Okay ve dig., 1994) ilişkili olmalıdır (Şen ve dig., 1996). Geç Alt Oligosen'de bazı yerlerde kısa bir aşınma dönemi sonrasında sıg denizel lagün özellikli Pmarhisar formasyonu çökelirken diğer kesimlerde ortama kırıntılı malzeme gelmeye başlamasıyla Geç Alt Oligose-Alt Miyosen aralığında deltaik Mezardere, Osmancık ve Danişment formasyonları gelişmiştir. İki farklı Oligosen yaşlı formasyonun ve çökelme ile eşyaşlı fayların varlığı (Foto 1) Alt Oligosen'de basit bir yükselme hareketinin olmadığını buna karşın bir fay sisteminin varlığını düşündürmektedir. Bu fay Okay ve dig. (1994)'ün ileri sürdüğü sistemle bağlantı olabilir. Alt Miyosen'de deltaik çökelme sona ermiş ve bölge Üst Miyosen'e kadar aşınma alanı olarak kalmıştır. Üst Miyosende başlayan ve sonrasında devam eden faylanma neticesinde bölgede çeşitli ölçeklerde gözlenen deformasyonla gelişen açılma alanındaki akarsu-göl ortamında Çukurçeşme ve Bakırköy formasyonlarının birimleri çökelmiştir. (Şen, 1994). Bu birimlerin çökelimini denetleyen fayların KB-GD doğrultulu oldukları düşünülmektedir. Bu ise sözü edilen fayların genetik olarak Trakya fay zonuyla (Perinçek, 1987) ilişkili gelişmiş olabileceklerini akla getirmektedir. Bu sistemin Pliyosen'e kadar etkinliğini koruduğu düşünülmektedir, inceleme alanında ayrıca Bakırköy formasyonu kesen faylar ve geniş kıvrımlar vardır (Foto 1). Kuzey Anadolu Fayının gelişimi ile eş zamanlı oluştuğu düşünülen bu yapıların varlığı (Koral ve Şen, 1994), bu fayın takip ettiği güzergah içersinde yer alan Marmara Denizinin yamsıra Trakya'nın doğu kesiminin de depremsellik riski taşıdığını göstermektedir. Bu alanlar içersinde başta Kuzey Anadolu Fayının aktif kolu üzerinde yer alan Gaziköy-Şarköy olmak üzere Batı Karadeniz Fayının güney uzantısında bulunan Büyük ve Küçük Çekmece bölgeleri, Trakya fayının uzantısında bulunan Marmara Ereğlisi ve Tekirdağ sayılabilir (Şekil 3). Son 1000 yıl içersinde birçok önemli depremlere maruz kalmasına karşın, istanbul ve yakın dolayının 1509 yılından beri (Ambraseys and Finkel, 1987) önemli depremle karşılaşmaması (Şekil 4), bölgedeki büyük ölçekli deprem riskinin azalması şeklinde değil, Marmara bölgesinde strain depolanması (strain accumulation) olarak değerlendirilmelidir. Günümüzde uydu teknolojisi yardımı ile yapılabilen GPS ölçümleri sayesinde Gaziköy-Saroz kısımda dahil olmak üzere KAFZ zonu boyunca Anadolu bloğunun 20 mm/yıl 'lık bir oranda batıya hareket etmesi (Sträub and Kahle, 1995) bu jeolojik sürecin devam ettiğinin önemli bir belirtecidir. 1912 de meydana gelen Ms=7.4 büyüklüğündeki Mürefte depremi ve paleosismolojik çalışmalar sonucunda ortaya çıkan sayıları altıya ulaşabilen tarihsel depremler (Rockwell v.d., 1997) Trakyanm doğusunda böyle bir surecin varlığının diğer bir inandırıcı belirtidir. Bu
İVakya'da Sanayileşme ve Çevre Sempozyumu II 310 sürecin önemli diğer bir bulgusu ise bölgenin yaklaşık 50my 'lık bir dönem boyunca değişik şekiller alan fakat sürekli etkinliğini sürdüren önemli fay zonlannm etki alanlan içersinde yeralmasıdır. SONUÇLAR Bu incelemede, Trakya Havzası doğusunun günümüzden 50 my öncesinden 35 my öncesine (Orta Eosenden Alt Oligosene) kadar Batı Karadeniz Fayının denetiminde gelişen havzayı dolduran yer, yer oldukça derin olabilen ve resifler içeren sığ bir denizle kaplandığı, 35-24 my öncesinde (Alt Oligosen-Alt Miyosen) etkin bir yükselme dönemi geçirerek önce sığ deniz ve delta özelliği kazandığı ve daha sonra kara haline dönüşmüştüğü belirlenmiştir. Oldukça karmaşık neotektonik evrim geçiren bölge, 11-5 my öncesini kapsıyan zaman diliminde (Üst Miyosen) Trakya Fayının oluşumuna yol açan tektonizmanın etkisiyle oluşan sınırlı boyutlu gölsel havzalarla kaplanmış ve yükselmeye devam ederek bugünkü genel görünümünü kazanmıştır. 5 my öncesinden günümüze değin (Pliyosen) Kuzey Anadolu Fayının gelişimine bağlı faylanmalardan da etkilenen Trakya Havzasının doğusunda Marmara Denizine ek olarak Gaziköy, Mürefte dolayı başta olmak üzere Büyük ve Küçük Çekmece bölgeleri ve Marmara Ereğlisi gibi deprem riski taşıyan alanlar yer almaktadır. Şekil 3. Neotektonik dönemde Trakya ve Marmara Denizi yakın dolayındaki aktif faylar (Barka ve Kadinsky Cade, 1988; Perinçek, 1987 ve 1991 den yararlanılmıştır). Oklarla belirtilenler doğrultu atımlı fayları, boş üçgenlerle belirtilenler ters eğim atım bileşenli yanal atımlı fayları ve kısa çizgilerle belirtilenler normal eğim atım bileşenli yanal atımlı fayları göstermektedir.
Irakya'da Sanayileşme ve Çevre Sempozyumu II 312 Foto 1.Trakya doğusunda yer alan istifteki Üst Miyosen yaşlı Bakırköy formasyonunda oluşan graben yapısı.
l^akya'da Sanayileşme ve Çevre Sempozyumu D 313 KATKI BELİRTME Yazar, çalışmanın arazi kısmına katkıları nedeniyle Şamil Şen'e ve çizimleri yapan Cazibe Hoşgören ve Ferihan Aksöz'e içtenlikle teşekkür ederler. KAYNAKLAR 1. Akartuna, M,. 1953, Çatalca-Karacaköy bölgesinin jeolojisi: İ.Ü.F.F. Monografileri, 13, 8 s. 2. Aksoy, M. Z., 1987, Barboros-Keşan-Kadiköy-Gaziköy (Güney Trakya) arasındaki birimlerin depolanma ortamları: Türkiye 7. Petrol Kongresi bildirileri, Ankara, s. 292-311. 3. Ambraseys, N.N. and Finkel, CF., 1987, The Saroz- Marmara earthquake of 9 August, 1912: Earthquake Engineering and Structural Dynamics, 15, 189-211. 4. ArıçÇ., 1955, Haliç-Küçükçekmece Gölü bölgesinin jeolojisi: Doktora Tezi. İTÜ Maden Fakültesi Yayını, İstanbul. 5. Barka, A.A. and K. Kadinsky-Cade, 1988, Strike-slip fault geometry in Turkey and its influence on earthquake activity: Tectonics, 7, 663-684. 6. Doust, H. ve Ankan, Y., 1974, The Geology of the Thrace Basin: Türkiye 2. Petrol Kongresi bildirileri, Ankara, s. 119-136. 7. Ediger, V. Ş., Batı, Z., Erenler, M., Alişan, C, Akça, N., Erk, S., Aköz, Ö. ve Ertug, K, 1995, Trakya Havzası'nın biyostratigrafisi: Trakya Havzası Jeolojisi Sempozyumu, Bildiri Özleri, Lülebrgaz-Kırklareli, 26-27. 8. Gökçen, N., 1973, Pınarhisar Formasyonunun yaşı ve ortam koşullarında görülen yanal değişimler (Kuzey-Kuzeydogu Trakya): Cumhuriyetin 50. Yılı Yerbilimleri Kongresi, Tebliğler, s. 128-143. 9. Görür, N., Akkök, R.., Seymen, İ., Alkaya, F. ve Oktay, F.Y., 1981, Trakya doğusunda Eosen resifleri: İstanbul Yerbilimleri Dergisi, 3-4,303-306. 10. Holmes, A. W., 1961, Stratigraphie review of Thrace. T.P.A.O. Arama Grubu Arşivi, 368. 11. Kasar, S. 1987, Edirne-Kirklareli-Saray (Kuzey Trakya) bölgesinin jeolojisi: Türkiye 7. Petrol Kongresi Bildirileri, Ankara, 281-291. 12. Keskin, C, 1966, Pınarhisar resif karmaşığının mikrofasiyes incelemesi: İ.Ü. F.F. Mecmuası Seri B, 31, 3-4. 13. Keskin, C, 1971, Pınarhisar alanının jeolojisi: T.J.K. Bült. XIV, 31-83. 14. Keskin, C, 1974, Kuzey Ergene Havzası'nın jeolojisi: Türkiye 2. Petrol Kongresi bildirileri, Ankara, 137-163. 15. Koral H., and Ş. Şen, 1994 Evidence of a transtensional regime in the Tertiary sediments of Istanbul:Examples from Çekmece regions: Proceedings for First International Symposium on Deformations. 680-691. 16. Okay, I.,A., Şengör, A.M.C. ve Görür, N., 1994, Kinematic history of the oponing of the Black Sea and its effect on the surrounding regions: Geology,. 22, 267-270. 17.Oktay, F.Y., Eren, R.H. ve Sakmç, M., 1992, Karaburun-Yeniköy (İstanbul) çevresinde Doğu Trakya Oligosen Havzasının sedimenter jeolojisi: Türkiye 9. Petrol Kongresi bidirileri, Ankara, s. 92-101. 18. Perinçek, D., 1987, Trakya Havzası Renç Fay Zonunun sismik özellikleri: Türkiye 7. Petrol Kongresi, 11-21, Ankara. 19. Perinçek, D., 1991, Possible Strand of the Nort Anatolian Fault in the Thrace Basin, Turkey-An Interpretation: AAPG Bulletin 75, 241-257. 20. Rockwell, T., Barka, A., Thorup, K. and Akyüz, S., 1997, Paleoseismology of the Gaziköy-Saroz segment of the North Anatolian Fault, NW Turkey: Implications of the regional seismic hazard and models of earthquake recurrence:abstracts, International Symposium on Recent Developments on Active Fault Studies, 34-48. 21. Sayar, C, 1977, Istanbul yeni iskan yöreleri geoteknik ve sismik etüdü: basılmamış rapor, Cilt I, Büyükçekmece-Küçükçekmece göller arası yöre, BÜ. Deprem Mühendisliği Araştırma Enstitüsü raporu, 14-27. 22. Sayar, C, 1989, İstanbul ve çevresi Neojen çökelleri ve Paratetis içindeki konumu. 35. Yıl Sempozyumu ve Kutlama Etkinlikleri: İTÜ Maden Fak., 250-266. 23. Sayar, M. ve Pamir, H., 1933, Küçükçekmece fosil fıkralı hayvanlar mecmuası: İst. Darıl. Jeol. Enst. Neşr., 8. 24. Şaroglu,F., Emre.Ö., Kuşçu, İ. (1992), Active Fault Map of Turkey: MTA press, Ankara. 25. Şen S., H. Koral and M. Önalan, 1996. Sedimentary and Tectonic Evidence for the Relationship Between the Istranca Massif, the Paleozoic of Istanbul and Overlying Tertiary Sequence: 2. International Symposium on the Petroleum Geology and
If] Trakya'da Sanayileşme ve Çevre Sempozyumu II Petroleum Potential of the Black Sea Area. Abstracts, 46. 26. Şen, Ş., 1994, Çekmece gölleri arasındaki bölgesinin jeolojisi ve sedimenter özellikleri: Yüksek lisans tezi, İstanbul Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul, 66s. 27. Sträub, C. and Kahle, H., 1995. Active crustal deformation in the Marmara Sea region, NW Anatolia, inferred from GPS measurements: Geoph. Research Letters, 22, 2533-2536. 28. Turgut, S., Siyakao, M. ve Dilki, A., 1983 Trakya Havzasının jeolojisi ve hidrokarbon olanakları: T.J.K. Bült., 4, 35-46. 29. Turgut, S., Türkarslan, M. ve Perinçek, D., 1991, Evolation of Thrace sedimentary basin and its hydrocarbon prospectivity: Generation, accumulation, and production of Europe's hydrocarbons (ed,. A. M. Spencer): Special Publication of the European Association of Petroleum Geoscicntist 1,415-437. Oxford University Press, Oxford. 30. Umut, M., Kurt, Z., İmik, M., Özcan, I., Sankaya, H. ve Sarah, G. 1983, Tekirdag-Silivri-Pınarhisar alanının jeolojisi : M.T.A. Arşivi, 7349. 31. Ünal, 0.1967, I. Bölge (Marmara) Trakya jeolojisi ve petrol İmkanları: T.P.A.O. Arama Grubu Arşivi, 391.