TEKİRDAĞ İLİNİN EKONOMİK GELİŞMESİ



Benzer belgeler
Temel Ekonomik Göstergeler. İzmir

Değişen Dünyada Güçlü İşletmeler Olmak. GİRİŞİM EĞİTİM ve DANIŞMANLIK MERKEZİ

TÜRKİYE DIŞ TİCARETİNDEN İZMİR İN ALDIĞI PAYIN ANALİZİ

Temel Ekonomik Göstergeler. İzmir

ZİYARETÇİ ARAŞTIRMASI ÖZET SONUÇLARI 9 12 Ocak 2013

Sn. M. Cüneyd DÜZYOL, Kalkınma Bakanlığı Müsteşarı Açılış Konuşması, 13 Mayıs 2015

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

YENİ TEŞVİK SİSTEMİ VE DİYARBAKIR

GENEL EKONOMİK DEĞERLENDİRME

Sağlık Sektörünün Olmazsa Olmazı: Tıbbi Malzeme Alt Sektörü

AVUSTURYA VE MACARİSTAN DA TAHIL VE UN PAZARI

Tekstil ve Makine Sektörüne Genel Bir Bakış

HOLLANDA ÜLKE RAPORU

Kahramanmaraş mutlaka devler liginde olacak

5.1. Ulusal Yenilik Sistemi 2023 Yılı Hedefleri [2011/101]

İZMİR TİCARET ODASI MECLİS TOPLANTISI

LOJİSTİK SEKTÖRÜ BÜYÜME ORANLARI

GÜNEY EGE BÖLGE PLANI

TR 71 BÖLGESİ 2013 YILI İHRACAT RAPORU AHİLER KALKINMA AJANSI

Değişen Dünyada Güçlü İşletmeler Olmak. GİRİŞİM EĞİTİM ve DANIŞMANLIK MERKEZİ

Sizleri şahsım ve TOBB adına saygıyla selamlıyorum. Biliyorsunuz başkasına gönderilen selam kişinin üzerine emanettir.

DEĞERLENDİRME NOTU: İsmail ÜNVER Mevlana Kalkınma Ajansı, Konya Yatırım Destek Ofisi Koordinatörü

Türkiye Nüfusunun Yapısal Özellikleri Nüfus; 1- Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı Genç (Çocuk) Nüfus ( 0-14 yaş )

BULGARİSTAN ÜLKE RAPORU

I İlk 1000 İhracatçı Araştırması II Değerlendirme III İlk Yarı Yıl Faaliyetleri

TİCARİ İLİŞKİLER DURUM İKÖ ÜLKELERİ ARASINDA AVRUPA BİRLİĞİ >>

ELEVATÖRLER-KONVEYÖRLER SEKTÖR NOTU

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

Değişen Dünyada Güçlü İşletmeler Olmak. GİRİŞİM EĞİTİM ve DANIŞMANLIK MERKEZİ

plastik sanayi Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros aros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN KAMU ALTYAPI YATIRIMLARININ SERMAYE PİYASALARI ARACILIĞIYLA FİNANSMANI KONULU

Toplumlar için bilginin önemi

DÜNYA İTHALATÇILAR LİSTESİ

AVRUPA BİRLİĞİ VE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ ŞUBESİ

Türkiye deki Ar-Ge Faaliyetlerinde Son Durum

Değişen Dünyada Güçlü İşletmeler Olmak. GİRİŞİM EĞİTİM ve DANIŞMANLIK MERKEZİ

CAM SANAYİİ. Hazırlayan Birsen YILMAZ T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

Değişen Dünyada Güçlü İşletmeler Olmak. GİRİŞİM EĞİTİM ve DANIŞMANLIK MERKEZİ

KRUVAZİYER TURİZMİNDE DÜNYA VE İZMİR, TÜRKİYE KRUVAZİYER PLATFORMU NUN ÇALIŞMALARI

Değişen Dünyada Güçlü İşletmeler Olmak. GİRİŞİM EĞİTİM ve DANIŞMANLIK MERKEZİ

MAYIS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

Lojistik. Lojistik Sektörü

2014 AĞUSTOS DIŞ TİCARET RAPORU

DİYARBAKIR TİCARET VE SANAYİ ODASI YENİ TEŞVİK MEVZUATI HAKKINDA EKONOMİ BAKANINA HAZIRLANAN RAPOR 2012

BELÇİKA ÜLKE RAPORU

Hatay İskenderun Bilgi Notu

AVRUPA BİRLİĞİ VE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ ŞUBESİ

* Ticaret verileri Nace Revize 2 sınıflandırmasına göre 45 ve 46 kodlu sektörleri içermektedir. Kaynak: (Türkiye İstatistik Kurumu, u)

Değişen Dünyada Güçlü İşletmeler Olmak. GİRİŞİM EĞİTİM ve DANIŞMANLIK MERKEZİ

Çok tatil yapan ülke imajı yanlış!

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

5.1. Ulusal Bilim ve Teknoloji Sistemi Performans Göstergeleri [2005/3]

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2018 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU ARALIK 2018 İTKİB GENEL SEKRETERLİĞİ HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON AR-GE ŞUBESİ

ARAŞTIRMA ÖZET SONUÇLARI Mart 2015

Türkiye Cumhuriyeti-Ekonomi Bakanlığı,

2019 MART DIŞ TİCARET RAPORU

AĞUSTOS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

Serbest ticaret satrancı

GENEL SOSYOEKONOMİK GÖRÜNÜM

2015 OCAK DIŞ TİCARET RAPORU

NİSAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

Dünya Seramik Sektörü Dış Ticareti a) Seramik Kaplama Malzemeleri

Afyonkarahisar Chamber E- BÜLTEN of Commerce and Industry

Eylül 2013 B.H. AB VE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ ŞUBESİ

Değişen Dünyada Güçlü İşletmeler Olmak. GİRİŞİM EĞİTİM ve DANIŞMANLIK MERKEZİ

Değişen Dünyada Güçlü İşletmeler Olmak. GİRİŞİM EĞİTİM ve DANIŞMANLIK MERKEZİ

KÜRESEL TİCARETTE TÜRKİYE NİN YENİDEN KONUMLANDIRILMASI-DIŞ TİCARETTE YENİ ROTALAR

İsmail Erdoğan. ZÜCDER Züccaciyeciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı

AB NİN EKONOMİK YAPISIYLA İLGİLİ TEMEL BİLGİLER 1. Ülkelerin Yüz Ölçümü 2. Ülkelerin Nüfusu 3. Ülkelerin Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla 4.

TÜRKİYE TAKIM TEZGAHLARI ALT SEKTÖRÜ

Gayri Safi Katma Değer

YENİ TEŞVİK SİSTEMİ VE DİYARBAKIR

SERAMİK SEKTÖRÜ NOTU

Berkalp Kaya KASIM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

Türkiye, Osmanlı Devleti döneminde Patent Kanunu nu kabul eden ilk 8 ülke arasında yer almıştır.

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

EĞİTİMİN EKONOMİK TEMELLERİ

BÖLGESEL YENİLİK ve KALKINMA AJANSI DESTEKLERİ

Cam Sektörü 2013 Yılı Değerlendirmesi

Türkiye nin dış ticaret ve yatırım bağlantıları: Güçlü yönler

2017 YILI TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ NE ÜYELİK SÜRECİNDE SAĞLIKTA İNOVASYON

TÜRKİYE NİN İHTİYAÇ DUYDUĞU FUAR 3.ELECTRONIST FUARI

2014 MART DIŞ TİCARET RAPORU

Amerikalı İş Ortakları ile Büyüme Fırsatı

K.Maraş geleceğine şimdiden yön veriyor

BÖLGE PLANI SÜRECİ Bursa Turizm İhtisas Komisyonu Toplantısı

PAGEV - PAGDER. Dünya Toplam PP İthalatı

Tarım & gıda alanlarında küreselleşme düzeyi. Hareket planları / çözüm önerileri. Uluslararası yatırımlar ve Türkiye

İl başkanlarına hükümetin tarım politikalarını anlattı

2016 EKİM DIŞ TİCARET RAPORU

Türkiye İstatistik Kurumu ndan (TÜİK) alınan verilere göre, Sinop ilinin Ocak-Temmuz ayı dış ticaret

OCAK-EYLÜL 2017 DÖNEMİ TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRMESİ

5. KARİYER GÜNLERİ GERÇEKLEŞTİ

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

2016 YILI İPLİK İHRACAT İTHALAT RAPORU

GAMBİYA ÜLKE RAPORU. Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu Afrika Koordinatörlüğü

ULUSLARARASI İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ MART

Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu 28. Toplantısı. Yeni Kararlar

Değişen Dünyada Güçlü İşletmeler Olmak. GİRİŞİM EĞİTİM ve DANIŞMANLIK MERKEZİ

Transkript:

2006/192 TEKİRDAĞ İLİNİN EKONOMİK GELİŞMESİ SEMİNER AÇIŞ - TEBLİĞLER - PANEL TEKİRDAĞ, 2006 1

İşbu kitap, 24 Ocak 2007 Çarşamba günü, Tekirdağ Belediye Kültür Merkezi n de gerçekleştirilen Seminerin açış konuşmaları, tebliğler, panel konuşma ve tartışmalarının Y. Temel ENDEROĞLU tarafından derlemesidir. Her hakkı İktisadî Araştırmalar Vakfı na ait olup, adı geçen Vakıf tan yazılı izin alınmadıkça, aynen veya kısmen iktibas edilemez. Kitap, Vakıf merkezinden temin edilebilir. İKTİSADÎ ARAŞTIRMALAR VAKFI 19 Mayıs Cad. No: 1 Golden Plaza Kat: 8 34460 Şişli / İSTANBUL TEL : (0212) 233 21 07 (pbx) FAX : (0212) 233 21 96 TELG : FOUNDATION ISTANBUL Email : info@iktisadiarastirmalar.org Web : www.iktisadiarastirmalar.org 2

İÇİNDEKİLER Seminerin Takdimi... 5 AÇIŞ OTURUMU İ.A.V. Başkanı Prof. Dr. M. Orhan DİKMEN... 9 Namık Kemal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Enver DURAN... 9 Tekirdağ Belediye Başkanı Ahmet AYGÜN... 9 Tekirdağ Milletvekili Enis TÜTÜNCÜ... 9 Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri SAYGUN... 9 Tekirdağ Milletvekili Ahmet KAMBUR... 9 Tekirdağ Valisi Aydın Nezih DOĞAN... 9 ÇALIŞMA OTURUMLARI Başkan Tebliğci 1.Tebliğ Tebliğci 2.Tebliğ Tebliğci : Selçuk MARUFLU İ.A.V. Y.K. Üyesi - E. Parlamenter : Prof. Dr. İsmail Hakkı İNAN Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi : Tekirdağ Ekonomisinin Gelişmesinde Tarım ve Hayvancılık Sektörünün Yeri ve Önemi... 97 : Prof. Dr. Ahmet İNCEKARA İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi : Tekirdağ Ekonomisinin Gelişmesinde Sanayi Sektörünün Yeri ve Önemi... 97 : Yrd. Doç. Dr. Ali GÜREL 3

Namık Kemal Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Öğretim Üyesi 3.Tebliğ : Tekirdağ Ekonomisinin Gelişmesinde Ticaret ve Ulaştırma Sektörlerinin Yeri ve Önemi... 97 Tebliğci : İbrahim UZUN İngilizce Dil Eğitim Uzmanı Okutman - Danışman 4.Tebliğ : Tekirdağ İlinin Turizm Potansiyeli... 97 PANEL... 135 Tekirdağ Ekonomisinin Gelişmesinde Ana Strateji Ne Olmalı? Başkan Üyeler (*) : Y. Temel ENDEROĞLU İ.A.V. Y.K. Üyesi ve Genel Sekreter : Bahar BAHTİYAR DPT Uzman : Şerif BAYKUT Tekirdağ Ziraat Odası Başkanı : Dr. Mustafa ÇOLAKOĞLU KOSGEB Başkan Yardımcısı : Talat ŞENTÜRK Tarım ve Köyişleri Bakanlığı TİGEM Genel Müdür Yrd. : Sebahattin YENER Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Küçük Sanatlar ve San. Bölg. ve Siteleri Daire Başkanı : Mustafa YURDANUR Tekirdağ Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı : Uğur YÜKSEL ODTÜ - Teknokent Gene Müdürü PANEL 2. TUR...213 PANEL 3. TUR...223 4

SEMİNERİN TAKDİMİ İktisadi Araştırmalar Vakfı (İ.A.V.), 45 yıldır Türkiye ekonomisinin hemen her alanında seminerler düzenlemek suretiyle, ekonomik faaliyetlere katkıda bulunmaktadır. İllerde düzenlenen seminerler, ilin kalkınması için başlıca ekonomik sektörlerdeki potansiyellerin tespiti ve yapılması gerekenleri araştırmaya dönüktür. 17 yıldır düzenlenen il seminerleri, ülkenin dört bir yanındaki illerde yapılmış, bu alanda çalışacak yönetici ve araştırmacılar için önemli bir birikim meydana gelmiştir. Tekirdağ İlinin Ekonomik Gelişmesi semineri, Vakfımızın düzenlediği 194. seminer olmaktadır. Tekirdağ bir Marmara Bölgesi kıyı vilâyetidir. Trakya bölümünde İstanbul, Edirne, Çanakkale ve Kırklareli illeri ile çevrilidir. Ekonomik verilere ve ilin gelişmişlik performansına bakıldığında, 81 il içindeki 7. sırası ile Tekirdağ, esasen kalkınmış sayılan bir il durumundadır. Tekirdağ konumu ve sahip olduğu ekonomik potansiyeli ve ayrıca, bugüne kadar elde edilen birikimi ile sanayileşmiş-gelişmiş iller arasında bulunmaktadır. Zira, Tekirdağ İstanbul un komşusu ve arka bahçesidir. Tekirdağ, tarım sektöründe de ekonomik varlık ve potansiyele sahiptir. Aynı zamanda, fert başına teşvikli yatırım tutarı ile 81 il içindeki ilk sırada bulunan Tekirdağ, 2001 yılı itibariyle sanayi sektörünün il GSYİH sındaki yüzde 43.5 lik pay ile bir sanayi bölgesidir. Ayrıca bir sayfiye yeri olma özelliğine de sahiptir. O halde kentin sanayileşerek kalkınmaya ihtiyacı var mıdır? Tarım sektörü mutlak değerler olarak artarken, toplam il geliri içindeki yüzde payı gerilemektedir. Tarım konusunda hangi gelişme ve değişme yönleri öne çıkmaktadır? Ticarette, ulaşımda, altyapı stoku ve seviyesi, mevcut ve daha gelişmiş bir ekonomik yapıyı taşıyabilecek kapasitede midir? Tekirdağ, sanayiin il geliri içinde yaklaşık yüzde 50 ye varan oranı ile belli bir sanayileşmeye ulaşmış görünümündedir. Ancak; tarım iş kolundaki is- 5

tihdamın oranı 2000 yılı itibariyle yüzde 39 dolayındadır. Bunun bir miktar düştüğü tahmin edilmekle birlikte, hâlâ oran yüksektir. Sanayi istihdamı ise, toplam istihdamın yüzde 26 sı kadardır. Bu oranın da bir miktar arttığı kesindir. Fakat halen düşüktür. Diğer taraftan, Tekirdağ da sanayi faaliyetleri, İstanbul a yakın ve ulaşımın nispeten kolay olduğu Çorlu ve Çerkezköy ilçelerindeki OSB lerde kümelenmiştir. İl merkezi ve batı bölümündeki ilçelerde de sanayi faaliyetlerinin yaygınlaşması ve dengelenmesi gerekmektedir. Burada önemle belirtilmesi gereken husus, il topraklarının yüzde 32 sine yakın olan tarım topraklarının başka faaliyetlere ve yerleşim yerlerine feda edilmesi, ayrıca, tarımsal işletme büyüklüklerinin parçalanma ile küçülmesinin önlenmesidir. O sebeple, özellikle sınai faaliyetlerin OSB ve KSS altyapıları esas alınarak sürdürülmesi gereği vardır. Tekirdağ da dengeli sanayileşme ihtiyacının yanında, Tekirdağ merkezli olmayan işletmelerin, vilâyetin sanayi parametrelerini yükselttiği ve sanayileşmiş bir görünüm kazandırdığı da bir gerçektir. Sanayi sektörünün yapısına bakıldığında, mevcut sınai yapı içinde öne çıkan sektörlerin; tekstil, giyim, deri ve mamulleri gibi, tüketim malları sanayileri olduğu görülmektedir. Bunları, elektrikli ev aletleri sanayi izlemektedir. Tekirdağ da ana ve yatırım malları sanayilerinin de geliştirilmesi, nitelikli emek ve İstanbul a yakınlık avantajları ile yurtdışı pazarlara her türlü ulaşım yolu ile bağlantı üstünlüklerinin kullanılması gerekmektedir. Tekirdağ, yeni kurulan üniversitesi; dinamik, ekonomi yanlı merkezi ve yerel idare yöneticileri, nitelikli emek potansiyeli, tarım ve sanayideki birikimi ile İstanbul a ve oradan Türkiye ve dünya ekonomisine eklenmeye devam edecektir. Seminerin düzenlenmesinde emeği geçen bütün kişi ve kuruluşlara; bilim adamları, bürokratlar, iş adamları, merkezi ve yerel idare yöneticilerine ayrı ayrı teşekkür ederiz. Seminerin gerçekleşmesinde, vilâyetin ekonomik gelişmesindeki sorumluluğun bilincinde olan Vali Sayın Aydın Nezih DO- ĞAN a ve yardımcılarına ayrıca teşekkür borçluyuz. İKTİSADÎ ARAŞTIRMALAR VAKFI 6

AÇIfi OTURUMU - İ.A.V Başkanı Prof. Dr. M. Orhan DİKMEN in Konuşması - Namık Kemal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Enver DURAN ın Konuşması - Tekirdağ Belediye Başkanı Ahmet AYGÜN ün Konuşması - Tekirdağ Milletvekili Enis TÜTÜNCÜ nün Konuşması - Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri SAYGUN un Konuşması - Tekirdağ Milletvekili Ahmet KAMBUR un Konuşması - Tekirdağ Valisi Aydın Nezih DOĞAN ın Konuşması 7

8

İ.A.V. BAŞKANI PROF. DR. M. ORHAN DİKMEN İN KONUŞMASI Sayın Vali Saygıdeğer Milletvekilleri Sayın Belediye Başkanı ve Üniversite Rektörü Değerli katılımcılar ve Davetliler Seçkin Basın Temsilcileri Tekirdağ Valiliği ile İktisadî Araştırmalar Vakfı nın ortaklaşa düzenlemiş olduğu Tekirdağ İlinin Ekonomik Gelişmesi seminerine hoş geldiniz. Huzurunuzla değer kattınız teşekkür ederim. 1962 de kurulmuş olan İktisadî Araştırmalar Vakfı, 45 yıldan beni faaliyette bulunmakta ve ekonominin hemen bütün dalları ile ilgili çalışmalar yapmaktadır. Bu çalışmalar arasında, seminerler, konferanslar, basına yazılı açıklamalar, basın toplantıları, sigorta kulübü, İstanbul araştırmaları, konulu sohbet toplantıları, yarışmalar, TV programları, yurt içi ve yurt dışı temaslar yer almaktadır. Böylece ekonomik konular, deyim yerinde ise, çeşitli kulvarlarda yer alan faaliyetler çerçevesinde araştırılmakta, belirlenmekte ve duruma göre uygulama sonuçları izlenmektedir. İktisadî Araştırmalar Vakfı nın başlıcalarına temas ettiğim, çeşitli çalışmaları arasında, seminerler başta gelmektedir. İktisadî Araştırmalar Vakfı nın bu güne kadar gerçekleştirmiş olduğu seminer sayısı 194 e ulaşmıştır. Bu yıl sona ermeden bu sayının 200 e çıkarılması için çalışmalar sürmektedir. Seminerler, açış konuşmaları, tebliğler, panel görüşme ve tartışmaları ile tam metin halinde yayınlanmaktadır. Şimdiye kadar yayınlanan seminer sayısı 192 dir. Bugünkü ile bir hafta kadar önce 19 Ocak ta İstanbul da yapılmış olan İnternetin İktisadî Hayattaki Yeri semineri de en kısa sürede ya- 9

yınlanacaktır. Seminer kitaplarının, asgari bir tahminle ortalama 250 sayfa oldukları düşünüldüğünde, bu yılın sonunda Türk ekonomi literatürüne sadece seminer yolu ile kazandırılmış bilginin sayfa tutarı 40.000 e ulaşmış olacaktır. Konferans ve yarışma programları, gerçekleşen yayınların sayfa tutarı ile toplam yayınlanan sayfa tutarı 50.000 i aşmaktadır. Bugünkü ile beraber, yapılmış olan 194 seminerin, 10 tanesi yurt dışında gerçekleştirilmiştir. Bunlardan 4 ü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti nde, Girne de (3), Lefkoşe de (1) yapılmıştır. Cumhurbaşkanı Sayın Rauf Denktaş ın aktif şekilde katıldığı ve açış konuşmaları yaptığı bu seminerler de, KKTC Başbakanı ve bakanları ile üst düzey bürokratları tam kadro halinde yer almışlardır. KKTC seminerlerinin ortak konusu ülke ekonomisinin incelenmesi ve gelişmesi için uygulanması gereken politika ve tedbirlerin belirlenmesidir. Yurt dışında yapılmış olan 6 seminer/konferans ise tarih sırası ile, Fransa (Paris) Azerbaycan (Bakü), Romanya (Bükreş), Bulgaristan (Sofya), Sudan (Hartum) ve Makedonya (Üsküp) gerçekleştirilmiştir. Bu seminerlerin de ortak konuları Türkiye ile diğer tarafı oluşturan ülke arasındaki ekonomik (ticari-malî) ilişkilerin geliştirilmesidir. Bugüne kadar yapılmış olan 6 seminer büyük ilgi toplamış ve söz konusu ilişkilerin gelişmesine büyük katkı sağlamıştır. Bu yıl içinde Arnavutluk (Tiran) da yapılacak olan konferans ile yurtdışı seminerler serisi devam edecektir. Yurtiçi seminerlere gelince, bunları bir bakıma 2 büyük kategoriye ayırmak mümkündür. Genel konulu seminerler birinci, vilâyet seminerleri de ikinci kategoriyi oluşturmaktadır. Genel konulu seminerler arasında, banka, sigorta, bireysel emeklilik, leasing, faktoring, borsa, gayrimenkul yatırım ortaklıkları, mortgage ve bankaların SWOT analizi gibi finans kesimi ile ilgili konular yanında, tarım, sanayi, ticaret ve ulaştırma gibi, çeşitli reel kesim konuları da ele alınmış ve incelenmiş bulunmaktadır. Bugünkü ile beraber sayısı 40 a ulaşmış olan vilâyet seminerlerinde ise, aslında idarî bir bölüm olan vilâyet, ekonomik bir birim olarak ele alınmakta ve bu birimin ekonomik ve sosyal kalkınması, gelişmesi için ne gibi tedbirler alınması gerektiği araştırılmaktadır. İlk vilâyet semineri, 1989 yılında Ordu da yapılmıştır. O vakte kadar İAV seminerlerinden bir çoğu İstanbul dışında, meselâ Mersin de (Serbest Bölge), İskenderun da (Transit Ticareti), Adana da (Yağlı Tohumlar), İzmir de (Gıda Mevzuatı), Giresun da (Fındık), Rize de (Çay) yapılmış bulunuyordu. Bu arada 1986 yılında Ordu ilinde Arıcılık ve Bal Üretimi semineri ile yine Ordu nun Fatsa ilçesinde yapılmış olan Balıkçılık seminerinin başarısı 10

üzerine, zamanın Ordu Valisi Ordu İlinin Kalkınması konusunu ele alacak bir seminer düzenlenip düzenlenemeyeceğini sordu. İAV olarak bu fikri derhal benimsedik ve 1989 da Ordu ilinin ekonomik kalkınması konusunda bir seminer gerçekleştirildi. Bu seminerin hazırlanmasında, ağırlık tarım ve sanayi sektörüne verilmiş olduğu halde, turizm konusu seminer sırasında dikkat çekici bir ilgi uyandırmıştır. O vakte kadar Karadeniz de turizm olmayacağı kesin bir kanaat halinde idi. Karadeniz de yaz çok kısa, güneşli günler çok az, plaj yok, deniz dalgalı, dolayısile turizme yatkın bir durum bulunmadığı şeklindeki düşünce, seminerde tartışılır hale geldi ve ertesi yıl Ordu İlinin Ekonomik Kalkınmasında Turizmin Yeri konulu bir seminer düzenlemenin yerinde olacağı sonucuna varıldı. Birinci ve özellikle ikinci Ordu seminerinde ortaya çıkan sonuç, turizmin sadece güneş, kum ve deniz üçgenine bağlı olmadığı, dağcılık, yayla turizmi rafting, yürüyüş, dinlenme, toplantı, şenlik ve sergilere katılma, yamaç paraşütü yapma, kaplıca ve ılıcalarda tedavi ve buluşma gibi değişik birçok şekilleri olduğu açıkça ortaya konuldu. Bugün eğer Karadeniz de turizm alanında gelişmeler var ise, bunların başlangıcını Ordu seminerlerinde aramak yerinde olur. Ordu seminerlerinin yarattığı ilgi ile, Kastamonu ve diğer illerden gelen istekler üzerine, aynı esas hedefi güden seminerler tertip edilmiş ve böylece zaten Anadolu ya açılmış olan vakıf çalışmaları, Edirne den Ardahan a, Çanakkale den Iğdır a, Uşak tan Artvin e kadar hemen bütün yurt sathına yayılmıştır. Vilâyet seminerlerinin bir başka yönden de, bir çeşit öncülük yaptığı söylenebilir. Uzun yıllar bir çok ülkede ve Türkiye de uygulanmış olan merkezî plânlamanın istenilen başarıya ulaşmadığı ve günümüzde mahallî plânlamaya geçildiği görülmektedir. Türkiye de de bu gerçek görülmüş ve kalkınma ajansları aracılığı ile lokal plânlamaya başlanmıştır. İktisadî Araştırmalar Vakfı nın vilâyet seminerleri, kalkınma ajansı şeklinde kurumsal bir nitelik arz etmese de, ekonomik ve sosyal kalkınma ve gelişmenin vilâyet ölçeğinde ele alınmasının ilk numuneleri olmuştur. Tekirdağ iline gelince, bu vilâyetin çeşitli yönlerden dikkate değer özellikler arz ettiği söylenebilir. Şöyleki; Tekirdağ ekonomik ve sosyal gelişmişlik sıralamasında Türkiye nin yedinci ili olarak karşımıza çıkmakta, yâni hâlen toplam il sayısı 81 olduğuna göre, 74 ilin önünde bulunmaktadır. Durum ilçe bazında ele alındığında da ilgi çekici bir görünüm ortaya çıkmaktadır. Tekirdağ ilinin 4 ilçesi, Türkiye nin 872 ilçesi arasında ön sırada yer almaktadır. Bunlardan Çorlu 15., Marmara Ereğlisi 18., Çerkezköy 24., 11

Merkez ilçe de 44. sırada bulunmaktadır. Başka bir yaklaşımla, Tekirdağ ın 4 ilçesinin, birçok vilâyetin, merkez ilçelerinin önünde olduğu görülmektedir. Tekirdağ ın diğer 3 ilçesi, (Muratlı 111., Saray 152., Şarköy 165.) son ikisi ise (Malkara 252., Hayrabolu 267.) sırada bulunmakta, yâni Tekirdağ ın 10 ilçesinin sekizi, Türkiye nin 872 olarak ele alınan toplam ilçe sayısının ilk %25 i içinde yer edinmiş olmaktadır. Tekirdağ ının ilçe sıralaması da kendine özgü bir dağılım göstermektedir. Çorlu, Ereğli ve Çerkezköy ilçeleri, Merkez ilçenin önünde bulunmaktadır. Türkiye de, merkez ilçenin önünde 1, hatta 2 ilçesi bulunan vilâyetler vardır, ama 3 ilçesi birden merkez ilçesinin önünde bulunduğu tek il Tekirdağ dır. Tekirdağ vilâyeti, %63,4 düzeyindeki şehirleşme ve %93 ü bulan okur yazar oranı ile de, Türkiye nin önde gelen illerindendir. 9 yüksek meslek okulu ve 30 meslek ve teknik eğitim lisesini içine alan üniversitesi ile de mümtaz bir konumdadır. Tekirdağ ında kişi başına düşen gelir, Türkiye ortalamasının üzerindedir. Tekirdağ, İstanbul a yakınlığı, Trakya nın bir nevi tabiî deniz kapısı olması, demir, kara, deniz ve hava bağlantıları ile de ulaşım bakımından iyi bir durumdadır. Tekirdağ ın, tabiî, çoğrafi, beşeri artıları bunlardan da ibaret değildir. Ancak, Tekirdağ ın duruma göre iyileştirilmesi veya ortadan kaldırılması gereken eksileri de vardır. Bu durumda Tekirdağ ın ekonomik ve sosyal bünyesi daha güçlenecek, özellikle ekonomisi olgunluk kazanmış olacaktır. Tekirdağ ın Ekonomik Gelişmesi semineri, bu amacın gerçekleştirilmesi için uygulanabilecek strateji ile alınması gerekli tedbirleri belirlemek için düzenlenmiştir. Tekirdağ ın, ekonomik gelişmesinin, özellikle 3 sektördeki hamlelerle hızlanabileceği düşünülmüştür. Bunlar, tarım, sanayi,ve ticaret olarak belirlenmiştir. Bu 3 sektörde, alınmasına ihtiyaç olan tedbirler, Tekirdağ (Namık Kemal), İstanbul ve Marmara Üniversitelerinin 3 değerli ilim adamı tarafından sunulan tebliğlerde, her yönü ile açıklanmaktadır. Tebliğ oturumundan sonraki panelde de, gelişmenin ana stratejisi belirlenecektir. Panelde, iş âlemini temsilen Tekirdağ Sanayi ve Ticaret Odası ile Ziraat Odası Başkanları ve KOSGEB Başkan Yardımcısı ile Devlet Planlama Teşkilatından, Sanayi ve Ticaret Bakanlığından ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığından 3 değerli bürokrata yer verilmiştir. Bu kişilere, açış oturumunda görev kabul etmiş seçkin kişilerin, başta Tekirdağ Valisinin, Belediye Başkanının, Üniversite Rektörünün ve Milletvekillerinin katkıları da eklendiğinde, en az bir düzineyi bulacak inceleme ve ir- 12

deleme çalışmaları, neticede konunun ele alınışı bakımından tam bir bütünlük sağlanmış olacaktır. Dolayısile, bana hemen hemen hiçbir iş kalmadığı düşünülebilir. Aynı düşünceyi ben de paylaşmış bulunuyorum. Buna rağmen seminerin esas konularını oluşturan, tarım, sanayi ve ticaret ile ticari taşımacılıkla ilgili olan bir iki hususta düşündüklerimi belirtmekten kendimi alamadım. Tekirdağ ekonomisi, tarım üretiminde miktar ve kalite açılarından belli bir ilerleme kaydedilmiş olmakla beraber, sanayi ve ticaret ağırlıklı bir yapıya dönüşmüş bulunmaktadır. Dolayısile, il ekonomisinin gelişmesinde bu 3 kesim önem taşımaktadır. Bunlara, bir iki cümle ile değinmekte fayda gördüm. Tekirdağ da tarım, vilâyet gayri safi hasılasının yaklaşık olarak %12.5 ini, başka bir deyişle sekizde birini sağlamaktadır. Ancak, oran düşük olmakla beraber, bir kısım sanayiin esas girdisini yerinden sağladığı için önemlidir. Tekirdağ da tarım arazisinin %90 ı tarla olarak ve bunun da büyük bir bölümü, ayçiçeği, kolza gibi yağlı tohumlar ile buğday üretiminde kullanılmaktadır. Bunu yağlı tohum ve mısır, arpa gibi hayvan yemi üretimi şeklinde arttırmakta isabet olduğu söylenebilir. Bunun yanında bağ arazisinin genişletilmesi ve sebze meyve üretimine de daha geniş yer ayrılması sağlanmalıdır. Tekirdağ ekonomisinin orta direği olan sanayie gelince: vilâyet gayri safi hasılasının %43.5 ini sağlayan sanayi, aynı zamanda ildeki istihdamın da %63 ünü, yâni hemen hemen üçte ikisini oluşturmaktadır. Ancak, esas itibarile, Çerkezköy, Çorlu ve kısmen Ereğli de yerleşmiş olan sanayi, bir bakıma, gerektiğinden fazla bir çeşitlilik göstermekte ve başta tekstil olmak üzere, konfeksiyon,deri, gıda, makine, metal eşya ve daha birçok alanda çalışan, biraz oluruna meydana gelmiş bir sanayi yapısı izlenimi vermektedir. Dolayısile, Sanayi kesiminin gelişmesinde, mukayeseli üstünlük prensibine daha fazla bir uygulama alanı tanımanın faydalı olacağı söylenebilir. Çerkezköy, Çorlu, Hayrabolu ve Malkara da yer alan organize sanayi bölgelerinin geliştirilmesinde mukayeseli üstünlük esasının dikkate alınması düşünülmelidir. Çorlu daki Avrupa Serbest Bölgesi nin de geliştirilmesinde fayda vardır. Sanayi, Tekirdağ ekonomisinin orta direği olmakla beraber, bunu bir bakıma ithal yâni vilâyet dışından gelen sermayeye dayandığına da işaret etmek yerinde olur. Gerçi, vilâyet ölçeğinde bir çeşit yabancı sermaye niteliği arz eden sanayi yatırımlarının faydalı olduğu şüphesizdir, ama bunun en kısa zamanda, vilâyet içi kökenli sermaye ile dengelenmesinin de isabet olduğu söylenebilir. Başka bir yaklaşımla, deyim yerinde ise, yerli ve yabancı 13

sermayelerin bugünkünden daha dengeli bir oranda olmaları için, vilâyet içi sermaye birikimini arttıracak tedbirlerin alınmasında isabet vardır. Ticaret ve ulaştırma, mal taşımacılığı kesimlerine gelince, bunların yeni baştan düzenlenmesinde sayısız fayda olduğu söylenebilir. İldeki rakamlara göre, ticaret kesimi Tekirdağ ın gayri safi hasılasının %10.7 sini, ulaştırma-haberleşme de %12.3 ünü oluşturmaktadır. Bu sonuncu oranın tamamı ticaretle ilgili olmadığına göre, Tekirdağ ilinde ticarettaşımacılık kesiminin toplam olarak (%23.0 yerine), ulaşım oranının yarısını hesaba katmak suretile (10.7+6.1) %16.8 civarında bir değer sağladığı düşünülebilir. Bu küçümsenecek bir oran değildir, tarım üretiminin vilâyet gayri safi millî hasılasının yaklaşık 1.5 katıdır. Ticaret ve ulaşım kesimlerinin yeniden düzenlenmesi ile bu oran çok da artabilir. Tarım ve sanayi bakımından elverişli bir konumda olmayan merkez ilçe, bunun tam tersine, ticaret ve ulaşım bakımından avantajlı durumdadır. Tekirdağ ın iç ticareti büyük bir tüketim potansiyeli olan komşu il, yâni İstanbul arasında gerçekleşmektedir. Bu iç ticaretin boyutunu belirleyen istatistik rakamları, ya yoktur veya ben ulaşamadım. Buna karşılık, ilin 2006 yılı dış ticaretinin, ihracat 1-6 milyon dolar, ithalât da 3.2 milyon olarak, toplamda 4.8 milyon dolarlık bir değere ulaştığını gösteren rakamlar vardır. Bu rakamlara bir bakıma sevinmek lâzımdır: çünkü önceki yıllara nazaran önemli sayılabilecek bir artışı ifade etmektedir. Buna karşılık, Tekirdağ gibi bir vilâyetten yapılan ihracatın, ithalâtın ancak yarısı kadar olması ve toplam 5 milyon dolarlık ticaret hacminin de Türkiye dış ticaret hacmi içinde çok önemsiz kalması ise üzücüdür. Mal taşımacılığı açısından da alınması gereken bazı tedbirler vardır. Tekirdağ ili demir yolu kara yolu deniz yolu ve hava yolu olarak, taşımacılığın hemen bütün imkânlarına potansiyel olarak sahiptir. Ancak bu dörtlü taşıma şebekesinin de bazı boşlukları veya kopuklukları vardır. Bu boşluk ve kopuklukların doldurulması lâzımdır. Bunlardan biri, Tekirdağ kentine 25 kilometre mesafede bulunan Muratlı ya kadar gelen demiryolunun Tekirdağ limanına bağlanmasıdır. Bu durumda, hâlen %25 kapasite ile çalıştığı ifade edilen liman işletmesi kolaylıkla tam kapasiteye yükselecektir. Demiryolunun Tekirdağ merkezine ulaşması ile, şehir limanı veya Barbaros mevkiindeki konteyner limanının, kalkacak roro veya konteyner gemileri ile ticaret malları, Bandırma veya Gemlik limanlarında kara taşıtlarına yük- 14

lenecek ve böylece Tekirdağ ve hatta Trakya nın bütünü, Anadolu ya direkt olarak bağlanmış olacaktır. Konuşmam galiba biraz uzadı... Tekirdağ hakkında daha çok şey söylenebilir. Ama bunları tebliğ sahipleri ile panel üyelerine bırakmak daha doğru olacaktır. Konuşmama son verirken, seminerin düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkürlerimi ifade etmek isterim. Seminerde konuşmacı, oturum başkanı, tebliğ sahibi ve panel üyesi olarak görev alan kişilere de teşekkür ederim. Son olarak da, seminerin gerçekleşmesinde büyük payı olan Vali Sayın Aydın Nezih Doğan a ve seminere önemli katkıda bulunan Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Sayın Mustafa Yurdanur a da teşekkürlerimi sunarım. Hepinizi tekrar en iyi sağlık ve başarı dileklerimle selâmlarım. 15

16

NAMIK KEMAL ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ PROF. DR. ENVER DURAN Sayın Valim, Sayın Millet vekillerim, Sayın Belediye Başkanım, Sayın Sanayi ve Ticaret Odası Başkanım, Sayın sivil toplum kuruluş mensupları, sayın katılımcılar ve değerli basın mensupları, bugün önemli bir gün. Bugün, üniversitemiz sanayileşmedeki yerini bu ilk söylemle almış olacaktır. Tabi ki, Tekirdağ ilinin plakası 59. ama Türkiye çapında baktığımızda az önce rakamlar verildi, ben sadece eksik olan taraflarını söylemek istiyorum. Biz üretimde yedinciyiz. Yedinciyiz ama, diğer altı ilden bir farkımız var. Nedir, biz verimlilikte birinciyiz. Yani Kocaeli ne, İstanbul a baktığınızda, verimlilik hesapları yaptığınızda Tekirdağ ın birinci olduğunu göreceksiniz. İkincisi, Tekirdağ ın içinde olduğu bölgede 250 bine varan işçi var. Bu işçilerin % 40 a yakını sigortalı. Demek ki Türkiye nin en kesif işçi barındıran bir vilayetindeyiz veya bölgesindeyiz. Bu bize ne getirir, bizim dinamik olduğumuzu, hareketli olduğumuzu ve geleceğimizin daha iyi olabileceğini gösterir. Tabi Çorlu dan bahsedildi, Çorlu merkez ilçeden daha ileride. Diğer iki ilçede merkez ilçeden daha ileride. Bunun manası bizim üniversite için Çorlu da bir fakülte var, inşallah ikincisini de yakında açma teşebbüsümüz var, yapacağız gibi geliyor. Üniversiteler, hem istihdam ettikleri idari ve akademik personel, hem de sahip oldukları öğrenci yoğunluğu, hem de yöredeki sanayi ve ticari işletmelerle yapmış oldukları münasebetler dolayısıyla, yöre ekonomisine tabi ki büyük katkılar sağlayacaklardır. Tabi Namık Kemal Üniversitesi planlayıcı, uygulayıcı, kontrol edici, koordine edici, enteraktif, inovatif, girişimci, esnek talebeler daha doğrusu mezunlar yetiştirirken, bu mezunların tek dil, tek vatan, tek millet, tek bayrak olduğunu da onlara öğretecektir. Peki üniversiteler Avrupa da ne yaptılar, biz burada ne yapıyoruz. Biz tabi ki biraz geriden geliyoruz. Çünkü, üniversiteler 19. ve 20. asırda sanayin ihtiyaçlarını karşılama için el ele beraberce çalıştılar. Oysa biz bugün, ilk defa bir diyoruz. 21. asırda ise üniversiteler batıda bilgi toplumu oluşturmakla meşguller. Yani 17

bilgiyi pazarlamaktadırlar, bilgiyi üretmektedirler ve bilgiyi paylaşmaktadırlar. Bu bilgi üretimi yapılırken, bölgenin ihtiyaçları göz önüne alınarak tezler üretilmektedir. Yani bir tez yapıyor, tezi kendiside anlamıyor, anlatamıyor ve dünyanın masrafı var ama geriye dönüş sıfır. İşte biz bunu değiştirmek istiyoruz. Peki Avrupa Birliği ne yapıyor, tabi ki Avrupa yüksek eğitimle araştırma ve geliştirmeyi birleştirmiş ki, arkasındaki sanayii bitirip, bilgi toplumu haline gelmiş. Ve idealleri tek bir Avrupa bilgi toplumunu 2010 da ilan edeceklerini söylüyorlar. Peki bu hedefleri niçin Avrupa Birliği koştu, biz neredeyiz, Avrupa Birliği etrafına baktığında karşısında Amerika, Japonya, Kore, Çin ve Hindistan var. Aradaki fark durmadan açılıyor. Bizde bu koşudayız ve rakamlar şunu gösteriyor, diyoruz ki on beş sene sonra İtalya nın olduğu yerde olacağız. Oysa İtalya Amerika ya baktığında çok geride olduğunu görüyor. En önemli farkta şu; Avrupa birliği 170 tane patent alırken, Amerika Birleşik Devletleri aynı zamanda 400, ama dünyanın şuan bir numaralı devi 1000 patent alıyor. Yani Avrupalının 170 ine karşı Çin de 1000 patent var. Peki nasıl kapanacak bu makas, Türkiye de veya orada tabi ki bu yol üniversitelerden geçiyor. Daha doğrusu üniversitelerin eğitim ve araştırmasının faydaya dönüşmesinden geçiyor. Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi bu gerçeklerin üzerine, prensip olarak şunları koydu. Araştırma, eğitim, buluş, uygulama, yayın, patent. Bu uygulama, yayın, patentte biraz durmak istiyorum. Türkiye den çok değerli bilim adamları çıkıyor. Bunlara doktora tezi veriliyor ve yurtdışına gidiyorlar. Öyle bir tez veriyorlar ki bunların eline, bu insanlar tekrar Türkiye ye dönüp bunu uygulama alanını bulamıyorlar ve tekrar geriye gidiyorlar. Ben bunları İtalyanlara söylediğimde şu cevabı aldım, Duran rektör iyide, bizde aynı şekilde Amerika ya kaptırıyoruz, değişen hiçbir şey yok, koşu hızlı. Şimdi kalkınma deyince, ekonomi deyince dünyadaki devletler gördüğünüz gibi dörde ayrılıyor. Bunlarda kalkınmasını çok hızlı götüren ülkeler var. Amerika, İrlanda ve Hindistan. Burada birde Çin var ama bakıyoruz, Türkiye yi arıyoruz göremedim. Demek ki çok çalışmalıyız. Bunlar bağımsız kuruluşların bir slaydı bu. Hemen bize İrlanda yı anlatıyor Avrupalılar, aldanmayalım. İrlanda değişik bir ülke bize uymuyor. Neden mi, Amerikalı her İrlandalı bir kişi için üç bin dolar yatırım yapmış. Anadilleri aynı, göçmen olarak aynı ırkın değişik temsilcileri, biz İrlanda ya bakıpta 1980 lerde şöyleydi, göç veriyordu oysa bugün 200 bin göç alıyor diye Türkiye yle karşılaştırma hatasına düşmeyelim. İrlanda görünmeyen bir şekilde Amerika nın bir vilayetidir bana göre. Bize biraz benzeyen bir ülke var, biraz diyorum tam değil çünkü, bize benzeyen esas Kore dir. Şimdi Hindistan a bakalım, çok garip milli geliri 460 dolar. Biz son açıklamalara göre kayıtsız ekonomiyi de dikkate almaz ise. Alırsak daha yüksek, 5000 dolardayız. 18

3000 dolardan son üç yılda 5000 dolara geldik, beklide daha yüksek, kayıtsız ekonomi var. Bakın buraya, milli gelir 460 dolar. 300 milyon insan bir doların altında geçiniyor ve buda yetmiyormuş gibi, 400 milyon okuma yazma bilmiyor. Yani nüfusunun % 30 u okuma yazma bilmiyor. Ve bu ailelerinde % 60 ında elektrik yok. Herhalde Tekirdağ vilayetinde bunların hiç biri geçerli değil. Peki bu ülke, bu şartlarda neler yapıyor, bu kadar kötü şartlara rağmen bakın yılda 260 bin mühendis yetiştiriyor. Yani ana güç insan, ana faktör insan ve eğitim, başka bir şey değil. Tabi arkada İngiltere nin bıraktığı bir miras var. 70 milyon insan, yani Türkiye nin nüfusu kadar insan, iletişimde birinci dil olan, dünya dili olan İngilizce ye konuşuyor. Bugün için, bilgisayarla ilgili üretim 9 milyar dolar. Bizim ihracatımı 85, idealimizi de 100 kabul edersek, onda birini sadece bilgisayardan elde ediyorlar. Ve bu sektörde yarım milyon insan çalışıyor. Peki yarın ne olacak acaba Hindistan, bizimde hedefimiz olmalı, mühendis sayısında 260 bin dedim, her yıl % 51 artış sağlamış. Ve 2010 yılında 6 milyon üniversite mezunu, o önemli değil nüfusu kalabalık olduğu için fakat büyüme hızı % 7.5. bizde son beş yıldır ilk yılı saymazsak % 5 le 7.5 arasında devam ediyoruz... üretimi 9 milyardan 57 milyar, 500 bin kişiden 4 milyon neden olmasın diyorum bizde. Bunun olabilmesi için o ülkedeki insanlar ne kadar araştırıcı, ne kadar eğitime bağlı, ne kadar üniversitelerle işbirliği yapıyor diye baktığımızda Japonya da 1 milyon kişinin aşağı yukarı 5 bin kişisi araştırma ve geliştirmede. İsrail 4.500, Türkiye ye geliyoruz 291 kişi. Buna da aldanmayın, bunlar asistan olarak üniversitelerde istihdam edilen. Yani biz araştırma ve geliştirmede, daha doğrusu kurumlar arasında sinerji yaratamadığımız için, sayımız gördüğünüz gibi bizden sonra Pakistan ve Hindistan geliyor nüfus oranına geliyor. Yunanistan üç katımız, Polonya beş katımız diğerlerini saymıyorum. Peki bu değişecek mi, değişecek. Nasıl değişecek, ilk kez bu sene Sanayi ve Ticaret Bakanlığı üniversitelerde yapılan tezler eğer benim sanayime dönecekse, bana istihdam sağlayacaksa, benim ticaretimi artıracaksa ben para vereceğim dedi. Finanse edeceğim dedi ve ilk defa bütçeye para kondu, teşekkür ederiz. Şimdi Amerikalılar ikinci dünya harbinden sonra demişler ki bütün üniversiteleri araştırma ve geliştirme yapalım, Amerika da 4.200 üniversite var, Japonya da 750 üniversite var. 4200 üniversiteye yardım yapmışlar, o zaman rakam biraz düşük 3000 lerde. Ama bakmışlar ki, hepsi birden araştırma geliştirme yapamamış, bunların 70, 75 tanesi öne çıkmış. Şunu vurgulamak istiyorum; İngiltere de 120 üniversite var, 7 tanesi araştırma üniversitesi. Yani biz araştırma, geliştirme yapalım derken, Trakya da bir üniversiteyi seçebilirsiniz, Adana bölgesinde bir üniversiteyi seçebilirsiniz ama bütün üniversiteleri ben araştırma geliştirme yapacağım derseniz, suya yazı yazarsınız. Bunun örnekleri var, yani üniversitelerinde ihtisaslaştırılmaları gerekiyor. Siz teknik üniversitede araştırma yaparsınız 19

mümkündür teknik olarak, ama diğer eğitim fakültesinde bu çok zor. Kendimizi aldatmayalım diyoruz. Yine burası çok önemli, milli gelir 420 milyar dolar bizim. Biz bu milli gelirin 0.33 ünü yani % 1 i değil araştırma ve geliştirmeye ayırmaya karar verdik ve uyguladık. Sonra Avrupa Birliği bastırdı bize arkadaş dedi, sen 0.33 veriyorsun benim oranı % 3, yani siz 420 milyar bildiriyorsunuz, siz %3 ayırın dediği vakit, bizim 12 milyar dolar ayırmamız lazım araştırma ve geliştirmeye. Üç tane Tekirdağ yapar, Türkiye nin tüm üniversitelerini masaya yatırsanız, varlıkları 12 milyar dolar değil. Oysa Avrupa Birliği bizi sıkıştırıyor ve bunu da imzaladık. Peki ne yaptı devlet, devlet % 0.67 ye çıktı yani % 1 e çıkmadı. 2012 de dedi 1.5 yapacağım, 2015 te 2 yapacağım, ben dedi fakir bir ülkeyim, 2020 de 3 yapacağım. Ama 2015 te bizim beklediğimiz milli gelir 700 milyar dolar. Yani araştırma ve geliştirmeye İsveç tüm milli gelirinin 3.76 sını ayırıyor. Hemen dönüyoruz Kore ye. Tabi Kore yi Kore yapan milli gelirinin 2.82 si, biz nerdeydik, biz 0.33 ten 0.66 ya çıktık. Yani % 100 artırdık, şöyle de bir olay çıktı karşımıza, sanayi kuruluşları, ticaret kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler proje yapmasını bilmedikleri için, bilemedikleri için, havanda su dövdükleri için proje nasıl yapılır diye Trakya da kurs açtık. Para harcadık, idareciler sağ olsunlar, sen değil sen git, üç numaralı adamları yolladılar. Siz proje yaparsanız bu parayı harcarsınız. Türkiye nin ayırdığı bu para, yani 0.66 % 1.5-2 falan değil, nereye verdik 800 trilyonunu harcayamadığımız için, üniversitelerde harcayamadı, nereye verdik Havelsan, Roketsan, Aselsan. Peki % 2 olursa ne olacak, şunu vurgulamak istiyorum yerel idarecilere, lütfen projelerle ilgilenin. TÜBİTAK ın yayınları var, Avrupa Birliğinin altıncı çerçevesi bir çeşit, yedinci çerçevesi.. gidiyor. Lütfen yüzlerce insan çalışıyor yanınızda, üç tane akıllı çalıştırın, projeye dönün katılım payını bulursunuz. Acı gerçekler var, biz Avrupa birliğine 2005 te 250 milyon Euro verdik, neydi bu para araştırma ve geliştirme için verdik bu parayı ve dedik ki, biz proje yapacağız, bunları harcayacağız. Şimdi acı gerçek şu, 42 milyon Euro luk proje yapabildik, 208 milyon Euro yu kim kullandı, gelişmiş olan orta Avrupa ülkeleri kullandı, kimin parasını kullandı benim paramı kullandı. Kim suçlu, Avrupa mı hayır, biz yapamadık projeleri. Ve biz o zaman Avrupa Birliğine nüfusu 70 milyon, milli geliri 3000 dolar olarak verdik. Şimdi 2007 için ne geldi başımıza diyor ki nüfusunuz 73 milyon, milli geliriniz 5000 dolar, biz 17 milyar Euro yuda Avrupa daki tüm araştırma, geliştirme, ekonomide biz bunu az önce slaytlarda gösterdim, rekabet edebilmek için 70 milyar Euro ya çıkardık, dört misli. Ne olacak, sizde lütfen 1 milyar Euro ödeyeceksiniz diyor. Arkadaşlar biz 42 milyon Euro kullanabildik, 2007 de çatır çatır 1 milyar Euro yu ondan sonra ek yok, finansman yok, bütçe yok, maliye göndermedi kimseyi suçlamayalım, 20

önce kendi imkanlarımızı, kendi araştırmamızı tam yapalım. Oturduğumuz koltukların lütfen hakkını verelim. Şimdi görüyorsunuz, Kore yi Kore yapan milli gelirinin 2.62 sini. Peki batı bu parayı nasıl kullanıyor, biz o % 0.66 yı nasıl kullandık. Söylemeye gerek yok, özel sektör gördüğünüz gibi batıda 70 ile 90 arasında, Türkiye ye geliyoruz özel sektör birden düşüyor. Ama bu Santez projesi hükümetin son projede bazı sanayi kuruluşları üniversiteye dedi ki. Namık Kemal Üniversitesinin buradaki sanayi ve ticaret odasından bekliyor, yapılacak olan tezler konuşmamın bir tarafında söyledim, tezi yapmadan önce tezi yapacak olan kişi bunun faydasını ispatlarsa, Santez Projesine göre destek almak veya sizinde destek verme mecburiyetiniz var. Neden, bu tez fayda olarak, artı olarak yine bize dönecek. Onun için Türkiye böyle bir işlem yapmadığı için bu güne kadar, gördüğünüz gibi devlette harcama. O zaman biz bu parayı bazı kurumlara sırf Avrupa nın önünde harcadık diyebilmek için harcıyoruz. Ama işin siyasi boyutuna girmeyeceğim, üniversitelerinde son zamanda, son bir yıl içersinde karşılaştığı mali darboğazdan dolayı onlarda şimdi, bizde yani proje yapıyoruz. onbir proje yolladık, sekizi hemen geçti, demek ki oluyor. Oluyor derken sizleri uyandırmak istiyorum. Şimdi burada çok konuşuluyor, biz ilk 500 demiyiz, neredeyiz. Namık Kemal Üniversitesi yeni kuruldu ama Türkiye de üç şey çok önemli, bilimsel adam, araştırma, yayın ve patent. Şimdi göreceğiz istatistikleri Türkiye yayında görevini yaptı. Nasıl yaptı, 80 de 41. dünyada. Bu yayınlar yabancı ülkelerde yayınlanan, yabancı dergilerde, iç yayınlar buna dahil değil, ne yaptı 80 de 41. ydi 2005 e geldiğinde 20. oldu. Şimdi yayınlara bakıyoruz, şu kahverengi gördüğünüz sosyal, öbürleri teknik. Gördüğünüz gibi 90 dan alırsak 2000de 6000, 2005 te 18000, sevindirici, gurur veriyor, hızlı bir stabilite var, bir ivme var, bir gelişim var. Fakat başkasını görelim, Almanya, karşılaştırmıyorum 90000. Fransa, 60-7000. Yani bir ülkenin, ileride göreceğiz sadece yayınlarına bakarak ekonomisini ezbere söyleyebilirsiniz, hiç hata yapmazsınız. İngiltere 80-90000, Japonya 100000, Rusya bu enteresan bir slayt. Bakın burada demir perde var. Demir perde kalkıyor, batılaşma, globalleşme ve birden bire Rusya da aynı ihtiyacı duyuyor ve yayınlar birden yükseliyor. Hindistan ı görüyoruz 35000 lerde. Bize benzer bazı yerleri derken şimdi Çin i görüyorsunuz, 10000 den 90 da 80000 de, yani batı sınırında, batıda. Amerika ya geçtiğimizde her şey birden değişiyor.hep 100000 in altındaki rakamlardan konuştuk, Amerika Birleşik Devletleri ne gelince yıllık yayın 400000. niye Amerika dev, işte yayına bak, sayıya bak, eğitime bak. Bizde bu yıl ilk kez milli eğitim bütçemizde örnek olsun diye en yüksek seviyeye getirdik. İnşallah parası kadar uygulaması da doğru olur. Irak, hazin bir tablo, harp başlamadan önce nerelerde, şimdi rakamlar aldatmasın bin değil bunlar, 50-100-150. ve nasıl bir harbin bir milleti eğitimde de 21

çöktürdüğünü görmektesiniz. İran, 6000 lerde güdümlü biraz. 6000 yayını olan bir ülkenin atomu barışçıl amaçlarla kullanabilecek henüz düzeyi olamaz diyorlar. bu 2000 yılına ait bir slayt. O yıl yayın ve patent, yani araştırma, geliştirme yayınladım ne kadarını artıya döndürdüm, bakıyorum Japonya 123000. şimdi 2000 yılında Çin için 3742 var. Yani Türkiye baştan söyledim, bu patent konusunda utandım slaydı koymaya 59 tane. Bir daha söylüyorum 59 tane. 500 müracaat var, 2000 de yurtdışından müracaat var. 59 tane vermişiz, uyanma zamanı. Tekirdağ yedinci şehir, verimde birinci. Şimdi 3742, nerede 2000 yılında. Peki 2006 rakamı ne kadar 1 milyon demek ki isteyince oluyor. Çok korkunç bir rakam, şimdi bir numara dünyada patent almada. Acaba çok geç mi, hayır çok geç değil, mutlaka bir yerden başlamak lazım. Seksen iki yaşında üniversiteyi bitiriyor yaşlı kadın, konuşma hakkını veriyorlar ve heyecanlıyım diyor, diplomamı nihayet aldım. Buruya gelmeden öncede bir dublede viski aldım heyecanımı yatıştırayım diye, bu Rozerbeng felsefesi onların ve mutlu bir konuşma yapıyor. Bir hafta sonra Rozerbeng mutlu bir şekilde ölüyor, cenazesine gidiyorlar. Yani hiçbir şey için geç değildir. Burada dinamik bir toplum var. Şimdi dinamik dedim, Tekirdağ ve Trakya nın nüfus yapısı çok dinamik. Biz şöyle karşılaştırma yapıyoruz, Yunanistan diyoruz nüfus 11 milyon ama arkasına bir şey ekliyorum. Diyorum ki, 10 milyon seçmeni var. Artık genç mi, yaşlımı, hareketlimi, hareketsiz mi siz karar verin. Peki üniversite, daha doğrusu Türkiye neler yapıyor, az önce söyledim Türkiye yeni yeni sivil toplum kuruluşları, üniversite, hükümet, devlet, halk el ele acaba biz bu üniversitedeki araştırma ve geliştirmeyi nasıl artıya dönüştürürüz diye ilk kez de Sanayi Bakanlığı az öncede söyledim bütçesine para koydu, gelecek bizim diyoruz. 22

TEKİRDAĞ İLİNİN EKONOMİK GELİŞMESİ Prof. Dr. Enver DURAN Rektör NAMIK KEMAL ÜNİVERSİTESİ TEKİRDAĞ İLİ 2000 yılında Tekirdağ da Muğla, Sakarya ve Bolu illeri ile birlikte yüksek insani gelişmişlik seviyesindeki yerin, almıştır. Tekirdağ ın Çorlu ilçesi DPT araştırmasına göre Türkiye de Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Düzeyi En Yüksek 20 İlçe arasında, Tekirdağ da yine gelişmişlik düzeyi en yüksek iller arasında yer almaktadır. 23

Tekirdağ ili 212.000 işçiye sahiptir. Bunların %30 u sendikalıdır. Türkiye genelinde vergi bakımından da 8. sırada yer almaktadır. İl olarak tek eksiği burada üniversitenin olmamasıydı ve Namık Kemal Üniversitesi nin kurulmasıyla da eksik olan tek parça da tamamlanmıştır Stratejik olarak Tekirdağ, İstanbul ile birleşmiş durumda, iç kısımları Endüstrinin merkezi, şehir ise Üniversite ve liman şehri özelliği taşımakta, makro plan hedeflerinde bu nitelikleriyle öne çıkmaktadır. Üniversite ihtiyacı, belirtilen bu stratejik önemi, İstanbul un eğitim, öğretim ve kültürce yükünü paylaşma gerçeğinden kaynaklanmaktadır. 24

2003 yılında Türkiye de kentlerin sosyal ve ekonomik göstergeleri arasındaki ilişkiyi inceleyen bir araştırmada; 80 il bazında 30 sosyal ve ekonomik değişken kullanılarak Grup Faktör Analizi yapılmış ve bunun sonucunda en büyük imalat sanayi potansiyeline sahip ilin İstanbul olmasına rağmen verimlilik açısından Kocaeli, Tekirdağ ve Bilecik illerinin ön plana çıktığı gözlenmiştir. Üniversiteler, hem istihdam ettikleri idari ve akademik personel, hem sahip oldukları öğrenci yoğunluğu hem de yöredeki sanayi ve ticari işletmeleriyle yapmış oldukları münasebetler dolayısıyla yöre ekonomisine büyük katkılar sağlamaktadır. 25

Namık Kemal Üniversitesi ve Tekirdağ iline sağlayacakları Bölgenin üretim ve istihdam yapısına büyük katkıda bulunacaktır. Sosyo-ekonomik ve kültürel gelişimine önemli ölçüde katkı sağlayacaktır. Yörenin ihtiyaç duyduğu nitelikli elemanların yetiştirilmesinde, tarım ve sanayi alanlarında çözüm niteliğindeki projelerin geliştirilmesinde ve üniversite-üretici-sanayici işbirliğinin sağlanmasında önemli roller üstlenecektir. Mevcut ve yeni açılacak birimleriyle yöresine eğitim, öğretim, araştırma, sanat ve kültür faaliyetleri ile hizmet sunacaktır. Bölgede ağırlıklı olarak yer alan Endüstri-Üniversite işbirliğinin en güzel örneğini gösterebileceği anlaşılmaktadır. Ayrıca, endüstri kuruluşlarına ara teknik eleman kazandıracaktır. NAMIK KEMAL ÜNİVERSİTESİ Üniversitemizin amacı iyi bir eğitimle birlikte ailesine, ulusuna ve insanlığa yararlı, eylemi söylemi bir olan, Atatürk ilke ve devrimlerini özümsemiş, dürüst, laik, çağdaş Cumhuriyetin ve demokrasinin değerlerine sahip çıkan bireyler yetiştirmektir. 26

ÜNİVERSİTELER 19. ve 20 ASIRDA SANAYİ TOPLUMSAL 21 ASIRDA ise BİLGİ TOPLUMU AVRUPA BİRLİĞİ AVRUPA ARAŞTIRMA AVRUPA YÜKSEK EĞİTİM Goal: in 2010 EHEA + ERA = Europe of Knowledge 27

Bu hedefler için: AB, ABD, Japonya, Kore, Çin ve Hindistan ile rekabette geçti. Çünkü aralarındaki farkı kapatmanın yolu Üniversitelerden geçmekte idi. Bu fark o kadar açılmaya başlamıştı ki ABD nin aldığı 400 Çin in aldığı 1000 patente karşılık AB sadece 170 patent alabiliyordu - Aralarındaki farkı kapatmanın tek yolu Üniversitelerdeki eğitim ve araştırmaya önem vermekti geçmekte idi. Namık Kemal Üniversitesi nin yapacakları: Araştırma Eğitim Yenilik Girişimcilik Eğitimi konularına önem vererek bilime ve toplumumuza önemli katkılar sağlayacaktır. 28

Araştırma & Geliştirme Yüksek öğretim, eğitimle olduğu kadar araştırma ile de ilgilidir. Yüksek Öğretim araştırmadan feragat edilerek sürdürülemez. Leaders USA India Ireland The rising ones Belarus Brazil Caribean New Zealand Estonia Venezuela Lithuania Egypt Singapore Ukraine Latvia Persecutors Canada China Czech Republic Hungary Ireland Israil South Africa Philippines Poland Russia Mexico Incipients Bangladesh Sri Lanka Vietnam Senegal Malaysia Thailand Taiwan Cuba Nepal Mauritius Korea Ghana Kaynak: Gartner 2003 29

İrlanda Avrupa da satılan PC lerin yaklaşık üçte biri İrlanda da üretiliyor. Avrupa nın en büyük yazılım ihracatçısı. 1980 den beri Avrupa da yapılan Amerikan yatırımlarının %40 ı İrlanda ya ve yatırım rakamları kişi başına yaklaşık 3.000 dolar İrlanda birçok ülke arasında üretkenliğin en hızlı arttığı ülkedir. Yıllardır süren beyin göçü tersine döndü. İrlanda bu yıl 200,000 göçmen kabul edecek. Hindistan Bugün Yarın Kişi Başı Milli Gelir 460$. Mühendislik okulları sayısı %50 artacak:1,600. 300 M. kişi günde 2010 yılında yılda 6 milyon 1$ ilegeçiniyor. üniversite mezunu 400 M.okuma-yazma 2005 den itibaren yıllık bilmeyen var. ortalama %7.5 büyüme. Evlerin %60 ında Yazılım ve Servis ihracatı elektrik var. 57 milyar $ a çıkacak; 4.5 milyon IT çalışanı olacak. Buna rağmen Bu gelirler, GSMH nin %7 sini oluşturacak. Her yıl 260,000 mühendis mezun ediyor. Bangalor da Silikon Vadisi nden daha çok mühendis var. 70 milyon kişi İngilizce biliyor. 9 milyar $ Yazılım ve Servis ihracatı var; 500,000 kişi IT sektöründe. Source: Business Week & McKinsey 30

31

32

David Ward, Başkan, Amerikan Eğitim Konseyi, 3rd EUA Convention of European Higher Education Institutions, 2005, Glascow, UK 1970 lerde adına üniversite denen her kurumun sonuçta kapsamlı bir araştırma üniversitesi olacağına inanılıyordu. Amerika da olan şey 60-75 adet mali olarak güçlü, uluslararası sıralamada önde yer alan araştırma üniversiteleri ve bununla birlikte 150 ünlü üniversitenin ortaya çıkışıdır. Tüm diğer üniversiteler kısmi araştırma kurumları olarak tariflenebilir. Ar-Ge Yatırımı Ülkeler Bazında Ülke Kamu Özel Sektör İsveç %13 %87 Kore %14 %76 ABD %16 %74 Almanya %24 %76 Fransa %28 %72 Türkiye %68 %32 33

34

35

36

37

38

39

40