ÜNİTE: I KONU: TARİH BİLMİNE GİRİŞ

Benzer belgeler
Uygarlığın Doğuşu ve İlk Çağ Uygarlıkları Video Flash Anlatımı 2.ÜNİTE: UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLI

TARİHİN BİLİİMİNE GİRİŞ

Tarih Bilimi ve Tarihe Yardımcı Bilim Dalları Video Ders Anlatımı I. ÜNİTE TARİH BİLİMİNE GİRİŞ A- TARİH BİLİMİ. I - Tarih Biliminin Konusu

TARİH BİLİMİNE GİRİŞ

Tarihin Çeşitleri Hikayeci Tarih: Nakilci tarih yazımıdır. Eski Yunan Tarihçisi Heredot'la başlar.

İnsanların var oluşundan yazının icadına kadar olan döneme denir. Tarih öncesi devirlerin birbirinden

TANER ÖZDEMİR TÜRK TELEKOM NURETTİN TOPÇU SOSYAL BİLİMLER LİSESİ TARİH ÖĞRETMENİ ZAMAN VE TAKVİM

İçindekiler. 1. Ünite TARİH BİLİMİ. 2. Ünite UYGARLIĞIN DOĞUŞU ve İLK UYGARLIKLAR. 3. Ünite İLK TÜRK DEVLETLERİ. 4. Ünite İSLAM TARİHİ ve UYGARLIĞI

TARİH 1.

Editörden... YGS -LYS TARiH SORU - CEVAP

Tarihin Faydalandığı Bilim Dalları

Eğitim Tarihi. Eğitimin Doğuşu ve Gelişimi

TARİH BİLİMİ. 1. Ünite. 1. Tarih Bilimine Giriş Tarih Yazıcılığı Tarihin Faydalandığı Bilim Dalları... 14

TARİH UYGULAMA TESTİ 1 ASF. ÜNİTE 1: TARİH BİLİMİNE GİRİŞ Tarih Bilimine Giriş. 4. Tarihi Olay: Tarihi süreç içerisinde belirli bir

1. YERYÜZÜNDE YAŞAMIN BAŞLAMASI

İÇİNDEKİLER. Tarihteki Önemli Buluşlar Bilim, Türk ve İslam Devletlerinde yaşayan bilginler ile yükseliyor Coğrafi Keşifler...

Sorular 1. Aşağıdaki fotoğraflardan hangisi veya hangileri insanla ilgili özellikleri göstermektedir? I II III

SAINT BENOIT FRANSIZ LİSESİ

İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MISIR UYGARLIĞI İRAN UYGARLIĞI HİNT UYGARLIĞI ÇİN UYGARLIĞI DOĞU AKDENİZ UYGARLIĞI

Bozkır hayatının başlıca ekonomik faaliyetleri neler olabilir

Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 2.Hafta. Dr. Osman Orkan Özer

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

Yayınlarımız eğitim öğretim yılında uygulanacak yeni müfredata uyumludur. Kitaplarımız KONU ÖZETLİ SORU BANKASIDIR.

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI

FİLOLOJİ Filoloji; dillerin yapısını, tarihsel gelişimini ve birbirleri ile ilişkilerini inceleyen bilim dalı.[1] Eski Yunancada philos (sevgi) ve log

BATI MÜZİĞİ TARİHİ 1. ÜNİTE İLK ÇAĞ DÖNEMİ MÜZİĞİ

Tarih Öncesi Çağlar - PREHĠSTORĠK DEVĠRLER

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

YERYÜZÜNDE YAŞAM ANADOLU VE MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI

UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI

İktisat Tarihi II. 2. Hafta

tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki

9. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

SOSYAL BİLGİLER 7 ESKİ VE YENİ MÜFREDAT KARŞILAŞTIRMASI (ÜNİTE YERLERİ DEĞİŞTİRİLMEDEN)

T.C. SİNOP ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLGİLER ENSTİTÜSÜ TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

Sunum ve Sistematik. Bu başlıklar altında uygulamalar yaparak öğrenciye yorum, analiz, sentez yetisinin geliştirilmesi hedeflenmiştir.

6. Sınıf. Kazanım Değerlendirme Sınavı - 1. Birinci Ünite konularını kapsar.

İktisat Tarihi II. 1. Hafta

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI.. LİSESİ TARİH I DERSİ BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ EĞİTİM PROGRAMI (BEP) FORMU

SOSYAL BİLGİLER DERSİ ( SINIFLAR) ÖĞRETİM PROGRAMI ÖMER MURAT PAMUK REHBER ÖĞRETMEN REHBER ÖĞRETMEN

tamamı çözümlü tarih serkan aksoy

Sanatın Tanımını yaparmı sınız Nurdan Gül Kökten

Tarih Dokuzuncu Sınıf Ünite Konuları Video Ders Anlatımı 1. ÜNİTE: TARİH BİLİMİ 1. KONU: TARİH BİLİMİNE GİRİŞ. 1. İnsan ve Tarih. 2.

Hilal KİBAR, Aylin GÜRLEK

MMM291 MALZEME BİLİMİ

SAAT KONULAR KAZANIM BECERİLER AÇIKLAMA DEĞERLENDİRME

EKONOMİK FAALİYET 9. BÖLÜM TÜRLERİ

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 BÖLÜM 2 TARİH METODU ESKİ ÇAĞ TARİHİ VE UYGARLIĞI A. TARİH NEDİR?...1 B. TARİHİN KONUSU...1 C. TARİH TEKERRÜR EDER Mİ?...

1.Ünite: SOSYOLOJİYE GİRİŞ A) Sosyolojinin Özellikleri ve Diğer Bilimlerle İlişkisi

ANTROPOLOJİ BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI BAHAR DÖNEMİ ARA SINAV PROGRAMI. Dersin Adı Sınav Tarihi Sınav Saati

Soru Sınıf ve Nu: Müfredat sınıf YGS Harita Bilgisi-Arazi Rehberimiz: İzohipsler

ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI. Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM GENEL TARİH VE GENEL TÜRK TARİHİ I. TARİH BİLİMİNE GİRİŞ...3

AYP 2017 ÜÇÜNCÜ DÖNEM ALIMLARI

Türk Eğitim Tarihi. 1. Türklerin İslam Öncesi Eğitimlerinin Temel Özellikleri. Yrd. Doç. Dr.

5. SINIF SOSYAL BİLGİLER

İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu

Türk Eğitim Tarihi. 2. Türklerin İslam Öncesi Eğitimlerinin Temel Özellikleri. Dr.

11. HAFTA 2.ARAŞTIRMA İNCELEME YAZILARI

5.SINIF SOSYAL BİLGİLER GERÇEKLEŞEN DÜŞLER TESTİ. Teknoloji ve sanayinin hızla gelişmesi, çevre sorunlarının artmasına sebep olmuştur.

Tarih Öncesi Devirlerde Ekonomik Faaliyetlerin Gelişimi

İYİ Kİ VAR ÜNİTESİ ÇALIŞMALARI

Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi

TABLO-1 KPSS DE UYGULANACAK TESTLERİN KAPSAMLARI Yaklaşık Ağırlığı Genel Yetenek

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

Arap Yarımadasından Mezopotamya'ya gelen Sami kökenli bir kavimdir.

İktisat Tarihi II

YAZILI SINAV SORU ÖRNEKLERİ TARİH

1- Aşağıdakilerden hangisi tarih çağlarının başlangıcında ilkel endüstrinin ve sermaye birikiminin temelini oluşturmuştur.

TABLO-1 KPSS DE UYGULANACAK TESTLERİN KAPSAMLARI Yaklaşık Ağırlığı Genel Yetenek

TOKİ TURGUT ÖZAL İMAM HATİP ORTAOKULU ESİN DOĞANCI SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETMENİ


4. Yazılı belgeler dikkate alınırsa, matematiğin M.Ö yılları arasında Yunanistan da başladığı söylenebilir.

1. Sosyolojiye Giriş, Gelişim Süreci ve Kuramsal Yaklaşımlar. 2. Kültür, Toplumsal Değişme ve Tabakalaşma. 3. Aile. 4. Ekonomi, Teknoloji ve Çevre

TÜRKİYE CUMHURİYETİ GİRESUN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH A.B.D. BİLGİ FORMU

-Anadolu Türkleri arasında efsane; menkabe, esatir ve mitoloji terimleri yaygınlık kazanmıştır.

EKİM ÜNİTE II ÖĞRETİCİ METİNLER

1.1 COĞRAFİ KONUM Bir yerin Dünya üzerinde bulunduğu konuma coğrafi konum denir. Coğrafi konum, matematik ve özel konum olarak ikiye ayrılır.

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS Ön Koşul Dersler

YGS-LYS ALAN SIRA DERS İÇERİK SINIF

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI... ORTAOKULU SOSYAL BİLGİLER DERSİ 7. SINIF ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK DERS PLANI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI... ORTAOKULU SOSYAL BİLGİLER DERSİ 7. SINIF ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK DERS PLANI

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4

İktisat Tarihi II. I. Hafta

TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DOKTORA PROGRAMI DERSLER VE KUR TANIMLARI

2018 / 2019 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSLARI 11. SINIF COĞRAFYA DERSİ YILLIK PLAN ÖRNEĞİ

9. SINIF ÜNİTE DEĞERLENDİRME SINAVLARI LİSTESİ / DİL VE ANLATIM

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Dersin Adı D. Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS003 IV Ön Koşul Dersler

İŞLETME N.Ö. Ders Adı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Sosyal Bilimleri söyleyebilir ve yazabilir. Olay-görüş ve Olayı açıklayabilir. Temel insan haklarını söyleyebilir.

YAZI TÜRLERİ ŞENDA SOLMAZ KONUSUNU YAŞAMDAN ALAN YAZI TÜRLERİ OLAY YAZILARI

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

LİSANS PROGRAMI İŞLETME

Uygarlık Tarihi (HIST 201) Ders Detayları

BULUNDUĞUMUZ MEKAN VE ZAMAN

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI

TRAKYA ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI GÜZ YARIYILI TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖRGÜN ÖĞRETİM ARA SINAV PROGRAMI (SEÇMELİ)

Transkript:

ÜNİTE: I KONU: TARİH BİLMİNE GİRİŞ 1. Tarih Biliminin Tanımı: Çağlar boyunca yaşamış insan topluluklarının -sosyal, -iktisadi, -kültürel, -siyasi ve dini faaliyetlerini birbirleriyle olan ilişkilerini yer ve zaman göstererek, sebep sonuç ilişkisi içerisinde belgelere dayanarak objektif biçimde inceleyen ve açıklan sosyal bir bilim dalıdır. Geçmiş ve gelecek arasındaki ilişkinin ne kadar önemli olduğunu ünlü İslam tarihçisi ve sosyolok İbni Haldun şu sözü söylemiştir: Geçmişler geleceğe suyun suya benzemesinden daha çok benzer. Bu sözden şu sonuç çıkarılır. Günümüzdeki olayları anlayıp değerlendirebilmemiz için geçmişteki olayları iyi irdelememiz gerekir. Leon Halkin (Leon Hlkın), Tarih Tenkidinin Unsurları adlı eserinde; Geçmişi biz ancak başkasının aracılığı sayesinde tanımaktayız. diyerek tarihin bu yönüyle geçmiş ve gelecek arasında bir köprü görevi üstlendiğini söylemiştir. Alman tarihçi Leopold von Ranke; Araştırdığı döneme kendisini götürebilen insan tarihçidir. Sözü ile tarih araştırmalarının; Geçmişte meydana gelen olaylar, meydana geldiği dönemin siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik ve dini özelliklerini yansıtır. Bu nedenle bir olayı değerlendirirken olayın meydana geldiği dönemin şartları dikkate alınmalıdır. Örneğin Kurtuluş Savaşı nı değerlendirirken o dönemin kendine özgü siyasi, sosyal, ekonomik ve psikolojik özellikleri göz önünde bulundurmak gerekir. Belge: Tarihçinin geçmişi aydınlatmak için yararlandığı her türlü esere ve yazılı kaynaklara Belge denir. Yıllık (Anal): Yaşanan olayların günü gününe kaydedilmesine denir. Veri: İncelenen olayla ilgili elde edilen bütün bilgilere veri denir. Arşiv: belgelerin saklandığı yer Tarih Biliminin Amacı; Geçmişte yaşanan olayları analiz ederek doğru bilgi vermektir. Kaynak: Tarihi bir olayı doğru olarak anlamaya yarayan her türlü malzemedir. Kaynaklar kapsadıkları bilgilerin değerine göre -Ana kaynaklar -Birinci elden kaynaklar -İkinci elden kaynaklar 2. Tarih Biliminin Konusu: İnsanları ilgilendiren sosyal, ekonomik, göç, savaş, antlaşmalar, dini ve kültürel olaylar gibi her türlü faaliyetler tarihin konusudur. İnsanların yaşamını etkileyen ve insanın iradesi dışında gelişen deprem, sel, iklim değişikliği gibi coğrafi olayların ortaya çıkardığı bazı sonuçlar da tarihin konusu içinde yer alır. 3. Tarihsel Olay, Olgu ve Tarihçi İle İlişkisi: Yaşanmış veya yaşanmakta olan olaylar etki alanı ve oluş biçimine göre ikiye ayrılır. 1. Olay: a. Doğal olay, insan etkisi olmadan doğadaki çeşitli fiziksel ve coğrafi etkiler sonucu ortaya çıkar. (Deprem, sel vb. gibi) b. Tarihi Olay: Tarihi olay sonucunda uzun sürede gelişen durumlara denir. Geçmişte meydana gelen, başlangıç ve bitiş tarihi belli olan olaylara denir. İnsan tarafından gerçekleştirilir. Hayat içerisinde tek tek meydana gelen değişmelere olay denir. Bir toplumu, bir devleti veya dünyayı etkileyen olay tarihsel olaydır. Örneğin; Hicret sonrası İslam Devleti nin Medine de kurulması, Talas Savaşı, Malazgirt Savaşı, İstanbul un fethi gibi tüm dünyayı etkileyen durum tarihi olaydır. Günümüz ile ilgili örnek verecek olursak; 15 Temmuz Darbe Girişimi, Körfez Savaşı 3. Olgu: Tarihî olay sonucunda uzun sürede gelişen durumlara tarihi olgu denir. Aynı türdeki olayları bir bütün olarak anlatmak için kullanılan bir kavramdır. Olgu, olaya göre daha soyut ve geneldir. Olguda belli bir yer ve zaman söz konusu değildir. Olayı olgudan ayıran diğer önemli bir özellik ise olayın başlangıç ve bitiş tarihinin belli olmasıdır. Olaylar belli bir süre içersinde meydana gelir. Anadolu nun fethi, Kurtuluş Savaşı, Lozan Barış Antlaşması tarihi olaya örnek olarak gösterilebilir. Olgu genellik ve süreklilik gösterir. Anadolu nun Türkleşmesi, Türkiye nin çağdaşlaşması tarihi olguya örneklerdir. O halde kısa sürede olup biten işler olay, uzun bir zaman diliminde oluşan durumlar ise olgudur. OLAY Malazgirt Savaşı Fransız İhtilali Sanayi İnkılabı Ankara Savaşı OLGU Anadolu nun Türkleşmesi Ulusal devletlerin kurulması Sömürgecilik faaliyetlerinin hız kazanması Fetret dönemi İngiliz tarihçi John Tash (Con Toş), Tarihin Peşinde adlı eserinde tarihçinin görevini: İnceleyeceği çağın insanının kimliğine bürünüp dünyayı onun gözlerinden görerek ve mümkün olduğu kadar onun standartlarıyla değerlendirerek o insanın neyi, niçin yaptığını bulmaktır. Şeklinde açıklamıştır. Tarihi Olay ve Olgulara Farklı Bakış: Tarihçi, bir fizikçi ya da bir kimyacı gibi incelediği olayı görme imkânına sahip değildir. Olayları ancak gözlemleyenlerin bıraktığı belgelere dayanarak yorumlar. Bu nedenle geçmiş herkese farklı şekilde yansıyabilir. Tarihi olaylar, gerçekleştiği dönemin siyasal, sosyal, kültürel, dini ve ekonomik özelliklerini yansıtır. Bu nedenle tarihçi olayları değerlendirirken duygusal değil olaya tarafsız yaklaşması çok önemlidir. Tarihi Olayların Özellikleri: - Tarihi olaylar; geçmişte meydana gelen yaşanmış olaylardır. İnsan topluluklarını etkiler. -Geçmişte yaşanmış ve üzerinden belirli bir zaman geçmiştir. -Belirli bir mekân ver zaman diliminde gerçekleşmiştir. -Tarihi olaylar devamlıdır. Aralarında neden-sonuç ilişkisi vardır. -Oluşumunda ya da sonuçlarında sabit kanunlar ve kurallar yoktur. -Kaynaklarla belgelenir, Efsane, masal ya da hikâye değildir. - Benzer nitelikli olaylar meydana gelse zaman, mekân ve kişiler sürekli değiştiğinden tarihi olayların aynı şekilde tekrar etmesi mümkün değildir. Bu nedenle tarih araştırmalarında deney ve gözlem metodu kullanılmaz. Tarih bilimini fen bilimlerinden ayıran en önemli özelliği tekerrür etmemesi, 1

(Ancak olaylar farklı zaman ve mekanlarda farklı şekilde cerayan edebilir.) -sonuca ulaşmak için deney ve gözlemin yapılamamasıdır. Tarihi olaylar, sonuçları itibariyle geniş coğrafyalar ve insan toplulukları üzerinde hissedilir. Tarih olayı, günlük olaydan ayıran en belirgin yönü de budur. Not: Tarihî bir olay için, yer ve zaman en önemli unsurlardır. Tarihî olayın doğru değerlendirilebilmesi için olayın geçtiği yer ve zamanın bilinmesi gerekir. Not 2: Tarihi olaylar devamlıdır. Bir zincirin halkaları gibi birbirini sebep ve sonuçlarıyla takip ederler. Atatürk ün Tarih Öğrenimine Verdiği Önem: Tarihe büyük bir ilgi duyan Atatürk, Türk tarihinin doğru kaynaklara dayandırılarak araştırılmasına da önem vermiştir. Bu nedenle 1931 de Türk tarihi ile ilgili bilimsel çalışmalar yapılabilmesi için Türk Tarih Kurumu nu kurdurmuştur. Bu faaliyetler için mirasından bir kısmını bu kuruma bağışlamıştır. Atatürk, Türk milletinin tarihi, şimdiye kadar sanıldığı gibi yalnız Osmanlı tarihinden ibaret değildir. Türk tarihi daha eskidir. Büyük devletler kuran ecdadımız büyük ve şümullu medeniyetlere de sahip olmuştur. Bunu aramak tetkik etmek, Türklüğe ve cihana bildirmek bizler için bir borçtur. Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır. Sözleriyle tarih öğrenmenin önemini ve gerekliğini ifade etmiştir. Tarihi Olayların Değerlendirilmesi: Tarihi olayların en belirgin özelliği tekrarlanmaması ve bir anda olup bitmesidir. Tarih, bir sosyal bilimdir ve olayları bugünün koşullarına göre değil, yaşanan günün şartlarına göre değerlendirmelidir. Tarihi olaylar değerlendirilirken o dönemin siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik ve coğrafi özellikleri dikkate alınarak değerlendirilir. Mustafa Kemal Atatürk, tarihi olayların aslına uygun şekilde aktarılmasını ve tarihçilere düşen görevleri Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan, yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtıcı bir mahiyet alır. Sözüyle de tarihi olayların değerlendirilmesinde tarafsız olmanın önemini vurgulamıştır. Tarihi Bilgilerin Değişebilir Özelliği: Bulunan yeni bilgi ve belgeler sonucunda mevcut tarihî bilgilerin değişmesine yol açabilmektedir. Tarih kesin bilgilerden oluşmaz. Araştırmalar sonucunda ortaya çıkan yeni belge ve kanıtlar tarihin yeniden değerlendirilmesini gerektirir. Alacahöyük te bulunan ve MÖ 2500 yıllarına ait olan bir kılıcın dünyanın en eski kılıcı olduğu kabul edilmekteydi. Oysa 1996 yılında Malatya yakınlarındaki Arslantepe kazı bölgesinde bir prens mezarının içinde MÖ 3300 yıllarına ait, üzeri işlemeli kılıçlar bulundu. Böylece Alacahöyük teki kılıcın en eski kılıç olma bilgisi geçerliliğini kaybetti. Yine buna başka bir örnek verecek olursak; Osmanlı parasının Orhan Bey döneminde basıldığı biliniyordu. Ancak İbrahim Artuk adlı bir tarih bilimcisi (para bilimcisi) Osman Bey e ait bir para buldu. Bu belge Osmanlı tarihi ile ilgili bilgilerin değişmesine neden oldu. Tarih Araştırılmasında Uyulması Gereken Kurallar: Coğrafi koşullar, toplumun yaşayış tarzı, ekonomik ve ticari etkenler, dini ve kültürel etkenler göz önünde bulundurulmalıdır. -Olaylar güvenilir kaynaklara dayandırılmalıdır. -Olaylarla ilgili yer ve zaman belirtilmesi neden-sonuç ilişkisi kurulmalıdır. -Yeni belgeler bulundukça, bu belgeler ile ilgili tarihi olaylar yeniden değerlendirilmelidir. -Tarafsız olmaya özen gösterilmelidir. - İyi bilinmeyen bir olay, bilinen, benzer başka bir olayın verileriyle açıklanmaya çalışılmamalıdır. Tarih Araştırmalarında Tarafsızlığın Sağlanması İçin; -Olayların üzerinden belli bir süre geçmelidir. -Birden fazla kaynaktan yararlanılmalıdır. -Her tarihi olayı, olayın yaşandığı zamanın koşullarına göre değerlendirmek gerekir. Olayın meydana geldiği yer, dönemin koşulları ve değer yargıları dikkate alınmalıdır. -Araştırmacılar kendi değer yargıları, dinsel ve ulusal duygularıyla hareket etmemelidir. Tarih Öğrenmenin Amaç ve Faydaları: -İnsanların geçmişten ders alıp geleceğe yön vermelerini sağlar. -Tarih, insanlara, vatan ve millet kavramları ile milli ve kültürel değerleri öğretir. -Tarih, milli birlik ve beraberlik anlayışının kuvvetlenmesini sağlar. -Devlet yöneticilerine devletin nasıl yönetileceği konusunda yardımcı olur. -İnsanlara karşılaştıkları durumları tarihi olaylarla bağlantı kurdurarak mantıklı bir sonuca varma yeteneği kazandırır. -İnsanların arasındaki sorunları barış yoluyla çözümlemelerine katkıda bulunur. Tarih Biliminin Yöntemi Tarih biliminin amacı, geçmişte yaşanan olayları doğru bir şekilde analiz ederek doğru sonuca ulaştırmaktır. Bir sonuca ulaşmak amacıyla, bilime, mantığa ve tecrübeye dayanarak izlenen araştırma şekline yöntem denir. Tarihçi; ele aldığı olayla ilgili olarak bütün kaynakları dikkatle incelemek, değerlendirmek ve bunları yaparken de tarafsız (objektif) olmak zorundadır. 1. Kaynak Arama: Belge Bulma 2. Tasnif: Sınıflandırma 3. Tahlil: Çözümleme 4 Tenkit: Eleştiri 5. Terkip: Sentez 1. Kaynak Arama (Belge Bulma): Geçmişten günümüze kadar gelmiş olan her türlü veriye kaynak (belge, vesika) denir. Tarihi bilgilerin doğru ve güvenilir olması gerekir. Kaynaklara dayanmayan bilgiler, tarih araştırmalarında değer taşımaz ve dikkate alınmaz. Tarihi olayların en belirgin özelliği, tekrar edilmemesi ve deneyinin yapılamamasıdır. Kaynaklar, kapsadığı bilginin değerine ve bilgi veren kaynağın malzeme cinsine göre sınıflandırılır. Kaynaklar; elde edilen bilgilerin değerine göre; -Ana Kaynaklar: Bir olayı yaşamış birinin anlattığı hatıralar ve kaleme aldığı eserler, seyahatnameler, kitabeler, paralar, devletlerin resmi evrakları ana kaynaklar grubuna girer. -Birinci elden kaynaklar: Ana kaynaklardan yararlanarak meydana getirilen eserler -İkinci Elden kaynaklar: Birinci elden kaynaklardan yararlanarak meydana getirilen eserlerdir. Tarih Biliminin Kaynakları; bilgi veren kaynağın ve malzemenin cinsine göre çeşitli gruplara ayrılır: 1 - Sözlü Kaynaklar (Belgeler): Ağızdan ağza söylenerek gelen tarihi şiirler, hikâyeler, efsaneler, destanlar ve menkıbelerdir. 2- Yazısız Kaynaklar: Arkeolojik kazılar sonucu bulunan çanak çömlek 3- Yazılı Kaynaklar: ; kitabeler, şecereler, biyografiler 4- Görsel ve İşitsel Kaynaklar olarak ikiye ayrılır. 1 - Sözlü Kaynaklar (Belgeler): Ağızdan ağza söylenerek gelen tarihi şiirler, hikâyeler, efsaneler, destanlar ve menkıbelerdir. 2

2. Yazısız kaynaklar: Arkeolojik kazılar sonucu bulunan toprak, taş maden, kemikten yapılmış eşyalar, giysiler, evler, kaleler, çeşmeler, heykeller birer yazısız kaynaktır. Ayrıca destanlar, hikâye, masallar ve efsaneler de birer yazısız kaynaklardır. 3. Yazılı kaynaklar: Tarihi bir olayla ilgili bilgiye ulaşmanın başlıca yolu, olayların gerçekleştiği dönem ve toplumlarla ilgili yazılı kaynaklar başvurmaktır. Yazılı kaynaklar; kitabeler, şecereler, biyografiler, seyahatnameler, hatıralar, takvimler, fermanlar, paralar, kanunlar, mahkeme kayıtları, resmi veya özel mektuplar, dergiler ve gazetelerdir. 4- Görsel ve İşitsel Kaynaklar: Plak, kaset, resim, fotoğraf, film gibi sesli ve görüntülü kaynaklar da tarihsel birer belgedir. CD, VCD ve DVD ler Tarihçiler için önemli olan bu kaynaklar arşivlerde, müzelerde, kütüphanelerde muhafaza edilmektedir. Uyarı: Tarihçi, mevcut kaynaklarla doğru bilgiye ulaşmadığı kuşkusunu duyarsa yeni kaynaklar aramalı, yeni bulgu ve belgelere başvurmalıdır. Uyarı: Yazılı belgeler, yazısız belgelerden daha net bilgiler içerir. Bu nedenle günümüzden geriye doğru gidildikçe, geçmişe ait yazılı belgeler azalmaktadır. Bu da geçmişin aydınlatılmasını güçleştirmektedir. Özellikle yazısız belgeler dayalı olarak aydınlatılmaya çalışılan tarih öncesi döneme ait birçok bilgi, varsayımlar üzerine oturtulmuştur. 2: Tasnif: Verileri Sınıflandırma; Tarih bir olayla ilgili elde edilen verileri (bilgileri) önce sınıflandırmak, sonra da; zaman, yer ve konusuna göre ayırmak gerekir. Bu yapılırsa var olan verileri birbirleriyle karşılaştırmak ve doğruluklarını belirlemek kolaylaşır. 3. Tahlil Etme (Çözümleme, analiz): Mevcut bilgilerin yeterli olup olmadığı incelenir. Tarih olaylar, zaman, mekân (yer) ve konularına göre sıralanır, aralarındaki neden-sonuç ilişkileri belirlenir. 4. Tenkit Etme (Eleştiri, kritik): Tenkit (eleştiri), eldeki bilgilerin doğruluk derecesinin, gerçek ve güvenilir kaynaklara göre belirlenmesidir. Bir belge, eleştiri süzgecinden geçirilmeden kullanılamaz. Bir belgenin doğruluğu iki yolla belirlenir: 1. Dış Eleştiri (Dış Tenkit) Edinilen kaynakların gerçek olup olmadıklarının, belge niteliği taşıyıp taşımadıklarının, ne zaman ve nerede yazıldıklarının belirlenmesidir. Eserin adı, yazarının kim olduğu, nerede ve hangi tarihte basıldığı belirlenir. Belgelerin orijinal olup olmadığı araştırılır. TENKİT 2. İç Eleştiri (İç Tenkit) Kaynağın içinde yer alan bilginin doğru olup olmadığının kontrol edilmesidir. Yazırın görüşlerinin eser üzerindeki etkileri ile verilen bilgilerin farklı kaynaklarlarda nasıl yer aldığı incelenir. 5. Terkip (Sentez) Yapma /(Kritik Yapma): Terkip, bir araya getirmek, sentez yapmak demektir. Tarihçinin hazırlık çalışmalarını tamamladıktan sonra eseri anlaşılır bir dil ve iyi bir sanat kullanarak birleştirmesine terkip denir. Bu aşamadan sonra yapılan araştırmanın yayına hazır hale gelmesidir. Bunun için bir giriş yazısı ile eser hakkında genel bilgi verilir. Tarihçi, tarihi olayın sentezini yaparken şu hususları göz önünde bulundurur: -Eserinde sade ve anlaşılır bir dil kullanır. Olayları, meydana geldikleri zamanın şartlarına göre değerlendirir. Olay üzerinde daha önce yapılan çalışmaları göz önünde bulundurur. Olayın meydana geldiği dönemdeki doğal, ruhsal, medeni ve ekonomik etkenleri dikkate alır. Kanıtlanabilir nesnel bilgiler kullanır. D. Tarihin Tasnifi (Sınıflandırılması): Tarihin araştırılmasında ve öğretiminde kolaylık sağlamak amacıyla, tarih zamana, mekâna ve konuya göre sınıflandırılır. a. Zamana Göre Sınıflandırma: Tarih bilimi çok geniş bir inceleme alanına sahiptir. Bu nedenle tarih, birtakım kronolojik dilimlere bölünür. İnsanlık tarihi; İlk Çağ tarihi, Orta Çağ Tarihi vb. çağlara ya da XVII, XIX. XX. yüzyıl tarihi gibi bölümlere ayrılır. Tarihi zamana göre sınıflandırmaktaki amaç, inceleme ve öğrenmeyi kolaylaştırmaktır. Tarihi, bir bütün olarak incelemek mümkün değildir. Not: Bu sınıflandırma kullanışlı olmakla birlikte bütün toplumları kapsayıcı değildir. Çünkü bir toplum Maden Devri ni yaşarken başka bir toplum taş devri ni yaşıyor olabilir. Bu günümüz için de böyledir. b. Mekana Göre Sınıflandırma: Bir kentin, bir bölgenin, bir ülkenin, bir kıtanın ya da yeryüzünün tümünün birer konu olarak ele alınması mekâna göre sınıflandırmadır. Yani mekâna göre sınıflandırmaya coğrafi sınıflandırma da denilmektedir. Bu sınıflandırmada kıtalar, ülkeler şehirler ve bölgeler göz önüne alınmaktadır. Türkiye Tarihi, Avrupa tarihi, Amasra tarihi, Dünya tarihi vb. gibi. c. Konuya Göre Sınıflandırma: İnsanların faaliyet gösterdikleri alanların araştırılması amacıyla yapılan bir sınıflandırmadır. Hukuk tarihi, Sanat tarihi, uygarlık tarihi, dinler tarihi, Türklerde taht kavgaları, Siyasi tarih vb. gibi. Not: Her çağın kendine özgü özellikleri vardır. Bu nedenle her tarih çağını, kendi koşulları ve özelliklerini göz önünde bulundurarak incelemek gerekir. TARİHTE ZAMAN VE TAKVİM: İnsanlar çok eski çağlardan beri zamanı hesaplamak için birçok yöntem ve teknik kullanmış, bunları geliştirerek günümüze kadar gelmesini sağlamışlardır. Olay ve olguların içinde geçtiği, gerçeği ya da geçmişte olduğu süreye zaman adı verilir. Aristo ya göre zaman, hareketin ölçüsüdür. Kimi çağdaş düşünürlere göre de sonsuz bir akıştır dense de zamanın bir başlangıcı ve bitiş noktası vardır. Zaman kavramında; önce, şimdi ve sonra kavramları vardır. Tarih boyunca süreklilik ve değişim gösteren takvim zamanını; gün, ay, yıl gibi dönemlere bölme ve bu zaman dilimlerini bir düzen içinde sıralama yöntemidir. Astronomi gözlemelerine dayanarak zamanı yıllara, aylara, haftalara ve günlere bölerek hesaplamışlardır. Böylece, takvim ortaya çıkmıştır. Zamanı bu şekilde bölümleme yöntemine takvim denir. -Tarihte ilk olarak takvimi bulan ve kullanan Sümerlerdir. Sümerlerin bulduğu takvim, ay yılı temeline dayanıyordu ve her yılın ayrı bir adı vardır. Günümüzden yaklaşık 6000 yıl önce Mısırlılar, güneş yılı esasına dayalı takvimi buldular. Günümüzde kullanılan Miladi takvim Güneş e göre düzenlenmiştir ve temeli Mısırlılara dayanır. Bazı Arap ülkelerinin ve İslamiyet e mensup olan Müslümanlar dini bayramları Hicri takvime göre düzenlemişlerdir. Bu takvimin de temeli Sümerler döneminde oluşturulmuştur. Güneş Yılı: Güneş yılı; Dünya nın Güneş etrafında bir defa dönmesi sırasında geçen süreye denir. Güneş yılı 365 gün 6 saattir ve Bir yılda 12 ay vardır. 3

Ay Yılı: Ay yılında, Ay ın dünya etrafında 12 defa dönmesi 1 yıl olarak kabul edilir. Ay yılında; bir yıl toplam 354 gündür. Ay yılı güneş yılından tam 11 gün eksiktir. Bu nedenle her 33 yılda bir güneş yılına göre 1 yıl devir yapar. Miladi Takvim: Mısırlar tarafından güneş yılına göre düzenlenmiş takvim; Roma İmparatoru Julius Caesar (Jül Sezar) zamanında yeniden düzenlenerek Julien (jülyen) takvimi adıyla kullanılmaya başlandı. Julien takvimi Papa XIII. Gregorian (Gregoryen) tarafından geliştirilerek Gregoryen takvimi adını almıştır. Zamanla yaygınlaşan bu takvim günümüzde yaygın olarak kullanılmaktadır. Miladi Takvim e göre yıl; Hz. İsa (a.s) ın doğumu ile başlatılır ve Hz. İsa nın doğduğu yıl 0 olarak kabul edilir. Bu yıldan önceki döneme milattan önce kısaca MÖ, sonraki döneme ise Milattan sonra kısaca MS denir. MÖ ki dönemde tarih sıfırdan uzaklaştıkça büyür ve daha eski tarihi gösterir. MS ki tarih de sıfırdan uzaklaştıkça büyür fakat daha yakın tarihi gösterir. Tarih Şeridi: Zaman aralıklarını sınıflandırarak bir şerit üzerinde gösterilmesidir. Çağ: Kendine özgü bir özellik taşıyan zaman dilimine çağ denir. Çağ yazının bulunuşu ile başlatılmaktadır. Tarihçiler geçmiş zamanı daha iyi incelemek için; -İlk Çağ -Orta Çağ -Yeni Çağ -Yakın Çağ gibi zaman dilimlerine ayırmışlardır. Asır: Arka arkaya gelen yüz senelik zaman dilimine yüzyıl veya asır denir. Bu yüz yıllara numara vererek okumak için yüzler basamağına 1 eklenerek okunur. Örnek: Verilen rakam 3 basamaklıysa yüzler basamağına 1 eklenir: 622= 6+1= 7. Yüzyıl. Verilen rakam 4 basamaklı ise binler ve yüzler basamağına 1 eklenerek bulunur. Misal: 2014: 20+1: 21. Yüzyıl. Test: 1. Atatürk; Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan, yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat insanlığı Doğru Cevap A şaşırtıcı bir mahiyet alır. Sözüyle aşağıdakilerin hangisine vurgu yapmak için söylemiş olabilir? A) Tarafsız Olmayı B) Türk Kültürüne C) Tarihi değerlerimize D) Milli Şuur ve benlik kazandırmak E) Dönemin şartlarına Doğru Cevap: A 2. Aşağıdakilerden hangisinin oluş zamanı diğerlerine göre daha belirgindir? A) Türkiye şubat ayının 28 inde NATO ya girmiştir. B) Atatürk, 19. ve 20. Yüzyılda Yaşamıştır. C) Yazı günümüzde yaklaşık 5000 yıl önce bulunmuştur. D) Kars Antlaşması ekim ayının 1. Yarısında imzalanmıştır. E) Türkiye, 1932 yılının 28 inde Milletler Cemiyeti ne üye olmuştur. Doğru Cevap: E 3. MÖ tarihleri Miladi Takvimi nin başlangıcından geriye doğru gittikçe, MS tarihleri ise Miladi Takvimi nin başlangıcından günümüze doğru geldikçe sayısal değer olarak artar. Bu bilgiye dayanarak aşağıdaki yargılardan hangisine varılabilir? A) MÖ iki tarihten sayısal değeri büyük olan küçük olandan daha eski bir tarihi gösterir. B) MÖ iki tarihin arasındaki süreyi bulmak için bu iki tarihi toplamak gerekir. C) MÖ bir tarih ile MS bir tarih arasındaki süre bunlardan sayısal değeri küçük olanı sayısal değeri büyük olandan çıkarılmasıyla bulunur. D) MS iki tarihin arasındaki süreyi bulmak için bu iki tarihi toplamak gerekir. E) MS iki tarihten sayısal değeri küçük olan büyük olandan daha yakın bir tarihi gösterir. TÜRKLERİN KULLANDIĞI TAKVİMLER Türkler tarih boyunca birçok takvim kullandı. Bunlar: -12 Hayvanlı Türk Takvimi -Hicri Takvim -Celâli Takvim -Rumi Takvim -Miladi Takvim -12 Hayvanlı Türk Takvimi: Türklerin kullandığı en eski takvimdir ve Türklerin milli takvimidir. Her yıla bir hayvan ismi verilir ve 12 yılda bir devir yapar. Bu takvimi; İslamiyet ten önceki Türkler, Çinliler ve Tibetliler kullanmışlardır. Güneş esaslı bir takvimdir ve bir yıl 365 gün 5 saat olarak belirlenmiştir. 21 Mart bu takvimin başlangıcı kabul edilmiştir. Nevruz (Yeni Gün) (Bahar Bayramı) Olarak kabul edilmiştir. -Hicri Takvim: Hz. Muhammed (s.a.v.) ın 622 yılında Medine ye hicreti takvimin başlangıcı kabul edilmiştir. Ay (kamer) yılına göre düzenlen bu takvimde bir yıl 354 gün olarak hesaplanmıştır ve Miladi Takvime göre 11 gün daha az olduğundan her yıl 11 gün geri gitmektedir. Bu nedenle her 33 yılda bir devir yapar. Hicri takvim ülkemizde sadece dini günlerin, ayların ve dini bayramların belirlenmesinde kullanılmaktadır. Türklerin İslamiyet i kabul ettikten sonra Hicri takvimi kullanmasının Nedenleri: -Dinsel değişmelerin toplumları etkilemesi -Türklerin kültürel değişmelere açık olması -Türklerin İslam dünyası ile ilişkilerini kolaylaştırmayı amaçlaması -Celâli Takvim: Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah döneminde Ömer Hayyam başkanlığındaki bir kurul tarafından düzenlenmiştir. Güneş yılı esasına göre düzenlenmiştir. Selçuklular bu takvimi daha çok mali alanda kullanmak için hazırlamışlardır. -Bir yıl 365 gün 6 saat olarak belirlenmiştir. -1079 yılında kullanılmaya başlanan bu takvimde yılın başlangıcı 21 Mart (Nevruz) olarak kabul edilmiştir. Bu takvimi Harzemşahlar ile Babürler tarafından da kullanılmıştır. -Rumi Takvim: 1677 yılında Mart ayını yılbaşı kabul eden Rumi Takvim yapıldı. Osmanlı tarihinde 1839 tarihinden itibaren bütün resmi ve mali işlerde görülen aksamanın önüne geçmek amacıyla kullanılmıştır. -Osmanlı Devleti, bu takvimi hicri 1255 (1839) tarihinde başlatmıştır. Bu nedenle Rumi takvim ile Miladi takvim arasında 584 yıl zaman farkı vardır. Yıl 365 gün 6 saat olarak kabul edilir ve 1 Mart mali yılbaşı olarak kabul edilmiştir. 1982 yılına kadar bu uygulama devam etmiştir. 1982 anayasasında mali yıl 1 Marrttan 1 Ocağa alınmıştır. 4

-Miladi Takvim: Yıl 365 gün 6 saat olarak kabul edilir. 1 Ocak 1926 yılından itibaren kullanılmaya başlamıştır. Gregoryen takvimi adı ile de bilinen bu takvim Hz. İsa nın doğumu takvimin başlangıcı olarak kabul edilir. Miladi takvimde yılın ilk günü 1 Ocak tır. Hicri tarihlerin miladi tarihlere çevrilmesi: HT/33=Fark HT-Fark=X X+622= MT Rumi tarihlerin miladi tarihe çevrilmesi: RT+584=MT Miladi Tarihin Hicri tarihe çevrilmesi MT-622=X X/33=Y (sonuç) HT=X+Y Miladi tarihin Rumi tarihe çevrilmesi RT=MT-584 TARİH YAZICILIĞI Yazılış şekillerine göre tarih yazıcılığının gelişim süreci: Hikâyeci (Rivayetçi) Tarih Öğretici (Pragmatik) Tarih Araştırıcı Tarih Yazıcılığı (Neden-Nasılcılık) Sosyal Tarih: Kronik Tarih: Neden-Nasılcı Tarih (Araştırmacı, Bilimsel) İnsanlar, çeşitli alanlarda edindiği tecrübeleri gelecek nesillere aktarma ihtiyacı duymuştur. Bundan dolayı kendileri ile ilgili çeşitli konuları yazılı hâle getirmişlerdir. Hititlerde anallar yıllıklar, Gök Türklerde kitabeler, Osmanlılarda vakayinameler, Ruslarda kronikler tarih yazıcılığına örnek gösterilebilir. İnsanların olayları kaydetme ihtiyacı tarih yazıcılığını ortaya çıkarmıştır. Ancak tarih yazıcılığı insanların ihtiyaçlarına, beklentilerine, dönemin siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel özelliklerine göre değişiklik göstermiştir. Bunun temel sebebi, insanların zaman içerisinde düşünce ve ihtiyaçlarından meydana gelen değişikliklerdir. -Hikayeci (Rivayetçi) Tarih Yazıcılığı: İlk olarak Eski Yunan da MÖ 5. Yüzyılda yaşamış olan Heredotos (Heredot) un yazdığı Tarih (Historia) bu türün ilk örneğidir. Bu tür tarih yazıcılığında hikâye ve efsanelerle dolu bilgiler nakledilirdi. Genellikle yer ve zamandan bahsedilmekle birlikte sebep ve sonuç ilişkileri üzerinde çok durulmazdı. XVIII. yüzyıla kadar Avrupa ve İslâm dünyası tarihçiliğinde bu tarzda kaleme alınan eserler vardır. -Öğretici Tarih Yazıcılığı: Öğretici tarzda eser veren tarihçiler mensup oldukları toplumu harekete geçirerek milli birlik ve ahlaki değerleri geliştirmişlerdir. Bu tarz tarihi yazıcılığında topluma fayda sağlamak amaçlanır. Bu tarzın ilk temsilcisi Thukydides (Tukidides) Büyük yenilgileri takip eden zamanlarda ya da toplumun fikir yönünden birlik içinde olmadığı dönemlerde bu eserler ilgi çekmiştir. Öğretici tarih yazıcılığına Avrupa da ve ülkemizde XIX. yızyıla kadar devam edilmiştir. -Kronik Tarih Yazıcılığı: Olayları oluş sırasına göre inceleyen tarih yazıcılığı türüdür. Bu tarih yazıcılığında her yılın olayları arasında herhangi bir bağlantı gözetilmeden kronolojik olarak sıralanır. -yoruma yer vermez, -neden-sonuç ilişkisi incelenmez. Bu türün en güzel örneği Hititlerin tanrılarına hesap vermek amacıyla hazırladıkları anallar (yıllıklar) dır. -Sosyal Tarih Yazıcılığı: öğretici tarihin duygusal yönlerine yer vermeyen, öğüt ve nasihati amaç edinmeyen tarih yazıcılığı türüdür. Toplumun her türlü faaliyetleri ayrıntılarına inilmeden siyasi, sosyal ve kültürel açıdan ele alınarak incelenir. Bu tür yazım şeklinde olayların neden ve sonuçları somut esaslara dayandırılmaya çalışılır. Araştırmacı (Neden-Nasılcı) Tarih Yazıcılığı: Buna Modern Tarih Yazıcılığı da denir. Günümüz tarihçileri sadece olayları anlatmaz, onları değerlendirir, hangi nedenlerden kaynaklandığını araştırır ve sonuçlarını belirler. Modern tarihçi Ne oldu? sorusu ile birlikte Nasıl oldu?, Hangi nedenlerden kaynaklandı? sorularının da cevabını bulmaya çalışır. Bu tür tarih anlayışında olaylar sadece anlatılmaz aynı zamanda tarafsız bir gözle objektif biçimde yorumlanmaktadır. Olayların nedenleri ve sonuçları derinlemesine incelenir. Araştırıcı tarih yazımı XIX. Yüzyılda doğmuştur. Bu tarz tarih yazıcılığında tarihi olaylar tek bir sebebe dayandırılmıştır. Dönemin toplumsal, ekonomik, siyasi, dini, kültürel yapıları ayrıntılarıyla ele alınır ve yalın bir şekilde yazılır. Bu tür tarih yazıcılığında tarihi olaylar kaynaklara dayalı olarak araştırılır ve başvurulan kaynaklar oluşturulan eserde dipnot olarak belirtilir. Ayrıca eserlerde araştırıcı tarih yazıcılığında olayların gelişimi, yeri zamanı, sebepleri ve sonuçları ve bunlar arasındaki ilişkiler bir bütün olarak değerlendirilmiştir. Bu türün bazı temsilcileri: -Halil İnalcık -Fernard Braudel (Fernand Brudel) -Marc Bloch (Mark Bloh) İSLÂM TARİH YAZICILIĞI: İslam tarih yazıcılığı, VII. Yüzyılda olayların hikâyeci anlatım tarzıyla nakledilmesi şeklinde ortaya çıkmıştır. IX. Yüzyılda yaşamış olan Taberi, İslâm tarih yazıcılığını hikâyeci bir anlatımdan kurtarırken eserlerini çeşitli kaynaklardan yararlanarak yazmıştır. XV. yüzyılda İbn Haldun, konularını tarih felsefesi çerçevesinde ele almıştır. XVII ve XVIII. Yüzyıldaki olayları aktarmak amacıyla ansiklopedik tarzda eserler yazılmıştır. XIX. Yüzyılda genel tarih, milletler ve ülkeler tarihi, dinler ve medeniyetler tarihi eserler yazılmıştır. ORTA ÇAĞ AVRUPA SINDA TARİH YAZICILIĞI VE GELİŞİMİ: Orta Çağ Avrupa sında tarih anlayışı, eleştiriden uzak, kilise tarihi şeklinde bir gelişim göstermiştir. Orta Çağın sonunda tarih yazıcılığına eleştirel yöntem kazandıran Rönesans düşünürleridir. XVIII. yüzyılda tarihçiler bir yandan kaynakları araştırmayı sürdürürken bir yandan da çeşitli tarih felsefelerinden ve çeşitli düşüncele akımlarından esinlenmişlerdir. XVIII. yüzyılda Voltaire (Volter) o zamana kadar din ve siyaseti konu alan tarih anlayışını geliştirerek uygarlığın genel tarihini yazmıştır. XIX. Yüzyıl ve sonrasında onun açtığı yolda devam eden tarihçiler, değişik alanlarda çalışmalar yapmışlardır. Bu çalışmalar Toplum Bilimleri Yüksek Araştırma Okulu nun ve İtalyan Mikro Tarih Okulu nun açılmasını sağlamıştır. 5

Türk tarihi, başlangıçta sözlü tarih dediğimiz türler olan destanlar ve efsanelerde yer almıştır. Türk tarih yazıcılığının en önemli örneklerine II. Köktürk Devleti Hükümdarı Bilge Kağan tarafından diktirilen Orhun Kitabeleri nde rastlanmıştır. Kitabelerde Türk tarihine dair önemli bilgiler yer almıştır. Tarih yazıcılığı Türk- İslam devletleri döneminde de gelişme göstermiştir. OSMANLILAR DÖNEMİNDE TARİH YAZICILIĞI: Osmanlı Devleti nde tarih yazıcılığı, devlet politikası doğrultusunda yöneticilerin hayatları, başarıları, siyasi ve askeri olayların anlatılması şeklinde bir gelişme göstermiştir. Osmanlı tarih yazıcılığındaki temel amaç: - devletin başarılarının gelecek nesillere aktarılmasıdır. - devletin uygulamalarına yönelik sonradan ortaya çıkabilecek iddia ve taleplere karşı bir kanıt oluşturmaktır. Fakat Osmanlı Devleti XVIII. Yüzyılda, idari, siyasi ve toplumsal alanlarda olduğu gibi tarih felsefesi ve yazıcılığı konusunda da Avrupa dan etkilenmiştir. Osmanlı Devleti nde tarih yazıcılığı, devlet politikası doğrultusunda hükümdarların hayatları, siyasi ve askeri başarılırının vakayiname tarzında anlatılmasını içermektedir. Şehnameci: Osmanlılarda devlet tarafından tarihi olayları yazmakla görevlendirilen kimselere şehnameci, bunların yaptığı işlere şehnamecilik denilmiştir. Şehnamelerde önemli kişilerin hayat hikâyeleri anlatılır. Zamanla şehnameciliğin yerini vakayinamecilik almıştır. Bu eserler yıllık özelliği taşımaktadır. Vakiname: Tarihi olayları kronolojik sıra ile anlatan genellikle yazan kişinin sübjektif (öznel) görüş ve değerlendirmelerini içeren eserlere vakayiname denir. Batılılar buna kronik demektedirler. Bunun sonucunda Osmanlı tarih yazıcılığının en önemli unsurlarından biri olan vakanüvislik XVIII. Yüzyılın başlarından itibaren ön plana çıkmıştır. Osmanlı merkez teşkilatında devlet tarihçisi olan vakanüvisler, kendilerinden önce yazılan olayları derlemişler ve görevli bulundukları dönemin olaylarını kaydetmişlerdir. Osmanlı Devleti nde vakanüvislerden önce olayların kaydını şehnameci adı verilen görevliler tutmuştur. İlk vakanüvis Halepli Mustafa Naima Efendi dir. -Naima Efendi, tarihin sadece olaylar dizilişinden ibaret olmadığını belirterek belgelerin dışında sosyolojik yorumlara yer verilmesini savunan bir tarihçilik anlayışını benimsenmiştir. -Vakanüvislerin eserleri dışında yazılmış Hoca Sadeddin Efendi, Aşık Paşazade, Oruç Bey, Behişti, Peçevî, Selanikî ve önemli bir devlet adamı olan Cevdet Paşa nın tarihleri vardır. Osmanlı Devleti nin son vakanüvisi Abdurrahman Şeref Bey dir. CUMHURİYET DÖNEMİ TARİH YAZICILIĞI: Cumhuriyet Döneminde yeni tarih anlayışının ortaya çıkmasında Atatürk ün büyük rolü olmuştur. I. Türk Tarih Kongresinde Türk tarihçileri Atatürk ün çizdiği ana hatlar üzerinde çalışmalar yapmışlar. Bu çalışmalar sonucunda Türk Tarih Tezi ortaya çıkmıştır. Türklerin dünya uygarlıklarının gelişiminde önemli bir yere sahip olduğu amaçlanmıştır. Atatürk ün 1931 de kurduğu Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti nin amacı Türk, İslam ve dünya tarihinin incelemek ve elde edilen sonuçları her türlü yolla yayınlamaktır. Kurum bu amaçlarını gerçekleştirmek için anma törenleri, konferanslar, seminerler, kongreler düzenlemekte, kazılar yaptırmakta; Türk ve Türkiye tarihine ait kitaplar yayımlamaktadır. TARİHE YARDIMCI BİLİMLER Coğrafya: Yeryüzünü beşeri ve fizik yönden inceleyen bilimdir. Bir yerin coğrafi özelliklerini bilmeden olayları değerlendirmek ve yorumlamak imkansızdır. Arkeoloji: Kazı bilimidir. Özellikle yazısız belgelerin olduğu tarih öncesi dönemin aydınlatılmasında tarih bilimine yardımcı olmaktadır. Kronoloji: Zaman bilimi demektir. Tarihi olayların gerçekleşme zamanını doğru olarak tespitini yapar. Antopoloji: İnsan ırkını inceleyen bilimdir. İkiye ayrılır. 1. Fiziki Antropoloji: İnsan ırkını araştırır. İnsan ırklarının fiziksel ve biyolojik yapılarını, gelişmelerini inceleyerek insanlık tarihinin en eski dönemlerinin aydınlatılmasını sağlar. 2. Sosyal Antropoloji: İnsanların sosyal ve kültürel etkinliklerini inceler. Toplumların kültürlerinin başlangıçtan günümüze kadar gelişmesini inceleyen sosyal antropoloji farklı kültürler arasındaki ilişkileri aydınlatarak tarih bilimine yardımcı olur. Etnografya: Gelenek, kültür ve töreleri inceleyerek geçmişte yaşamış toplumların kültürel yaşamlarının öğrenilmesini sağlar. Hukuk: İnsanların birbiriyle ve devletle olan münasebetlerini düzenleyen kurallardır. Hukuk kurallarının incelenmesiyle toplumların siyasi, kültürel, ekonomik yapıları hakkında bilgilere ulaşmak mümkündür. Edebiyat: Edebiyat; olay, duygu, düşünceleri ve hayalleri dil aracılığıyla sözlü ve yazılı olarak etkili bir biçimde anlatma sanatıdır. Tarihi romanlar, dil araştırmaları ve bu eserlerin çözümlenmesiyle geçmişte yaşamış insanlar hakkında bilgi edinmemizi sağlar. Edebiyat geçmişte meydana gelmiş olayların günümüze aktarılmasında tarihe yardımcı olur. Felsefe: Akıl ve mantık ilkelerine uygun düşünmeyi esas alan bir bilimdir. Felsefe, ilmi düşünce şeklinin ve bilimin yolunu açmış tarih bilimine yardımcı olmuştur. Tarihi olayların doğru değerlendirilip yorumlanabilmesi ancak o devrin felsefesinin bilinmesiyle mümkündür Paleografya: Yazı bilimidir. Tarih boyunca kullanılan alfabeleri çözerek bu alfabelerle yazılan belgelerin okunmasını sağlar. Örneğin bir tarihçi, Mısır tarihini incelerken o dönemde kullanılan hiyeroglif yazısını; Orta Asya tarihini incelerken Uygur, Orhun ve Çin alfabelerini bilmesi gerekir. Epigrafya: Kitabe bilimi demektir. Anıt ve kitabelerdeki yazıların okunmasını, çözümlenmesini ve yorumlanmasını sağlayarak tarih bilimine yardımcı olur. Örneğin Kök Tür Devleti nin Orhun, Uygurların Karabalgasun, Kırgızların Yenisey kitabelerindeki yazılar incelenerek tarih bilimine yardımcı olur. Nümizmatik: Para bilimidir. Eski paralar üzerinde bulunan yazı ve tasvirler ile bu paraların ait oldukları uygarlıklar hakkında bilgi edinilmesini sağlar. Sosyoloji: Toplum bilimi anlamına gelir. Toplumsal olayların bağlı olduğu kuralları toplumların kurduğu kurum ve kuruluşların insan ve toplum üzerindeki etkisini inceleyerek tarih bilimine yardımcı olan bir bilim dalıdır. Filoloji: Dil bilimidir. Ekoloji: Çevre bilimidir. Çevre değişikliklerini ve bu değişikliklerin insan toplulukları üzerindeki etkilerini araştırır. Diplomatik: Siyaset bilimidir. Sigilografi: Mühür bilimidir. Herhangi bir tarihi belgede kullanılan yazı çeşidi, hükümdar ismi, mühür ve o belgenin yazıldığı dönem hakkında bilge vererek tarih bilimine yardımcı olur. Teoloji: Din bilimidir. Kimya (Karbon 14 metodu) İstatistik: Elde edilen verileri analiz etme ve yorumlamak demektir. Sınır belirleme, vergi toplama, toprak dağılımı, nüfus büyüklüğü gibi konularda tarih biline yardımcı olmaktadır. 6

Onomatoloji: Ülke, bölge, kent, dağ, ırmak vb. adlarının nereden geldiğini ve anlamlarını ortaya çıkararak uygarlıkların gelişiminin ve birbirleri ile ilişkilerinin aydınlatılmasında tarih biline katkı sağlar. Heraldik: Armaları inceleyen bilim dalıdır. Sanat Tarihi: Resim, heykel, mimarlık ve süsleme sanatları sanat tarihinin konusuna girer. Günümüze kadar gelen sanatsal eserler incelenerek toplumların kültür seviyelerini ve medeniyete olan katkılarını araştırarak tarihe yardımcı olur. DENEME TESTİ: 1 1. Yeryüzünde yaşayan hiçbir kültür yoktur ki, hayatının bütün unsurlarını özgün olarak kendisi yaratmış olsun." görüşü hangi tarihi gerçeği vurgulamaktadır? A) Kültürel etkileşim tarihin her döneminde yaşanmıştır. B) Dışa kapalı toplumlar öz kültür geliştirebilme imkânına sahiptirler. C) Kültürel oluşum toplumun yerleştiği coğrafya ile yakından ilgilidir. D) Küttür alış verişi yani iz ticari ilişkiyle gerçekleşebilir. E) İlkel toplumlar kültürel etkileşimden uzaktır. 2. Tarihi bir olayın doğru değerlendirilmesi; I. Araştırmanın yapıldığı dönemin koşullarının dikkate alınması II. Doğru bilgiler içeren belgelere ulaşılması III.Araştırmayı yapanların ön yargılarının olmaması özelliklerinden hangilerinin dikkate alınmasıyla sağlanabilir? A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II D) II ve III E) I, II ve III 3. Tarih öncesi devirleri yaşayan topluluklar aynı anda, aynı araç ve gereçleri kullanmamışlardır. Örneğin bir bölgede topraktan çanak ve çömlekler kullanılırken, diğer bir bölgede bu tür eşyaların demirden yapılmış olduğu görülmüştür. Bu bilgi bu topluluklarda aşağıdakilerden hangisinin gerçekleşmediğinin göstergesidir? A) Ticaret-Göç B) Tarım-Sanat C) Dil-Din D) Üretim-Tüketim E) Tarım-Hayvancılık 4. Eski paralar, tarihin aydınlatılmasında işlevi olan kaynaklardan biri olarak kabul edilir. Paralardan; I. Siyasal II. Ekonomi III. Kültür alanlarından hangilerinin aydınlatılmasında yararlanılabileceği savunulabilir? A) Yalnız I B) I ve II C) II ve III D) I ve III E) I, II ve III 5. I. Olayların kaynaklara dayandırılması II. Olayların genelleme yapılarak değerlendirilmesi III. Olaylar arasında sebep-sonuç ilişkisi kurulması IV. Araştırmalarda anket yaparak sonuca ulaşmanın sağlanması durumlarından hangileri "bilimsel tarih" anlayışına ters düşer? A) Yalnız III B) Yalnız IV C) I ve III D) II ve IV E) III ve IV 6. Tarihi bir çevrede yapılan kazı çalışmaları sırasında paleografya uzmanlarına da ihtiyaç duyulması; D) II ve III E) I, II ve III 7. Bir milleti veya bir olayı ele alarak inceleyen tarih türü aşağıdakilerden hangisidir? A) Genel Tarih B) Siyasi Tarih C) Özel Tarih D) Bilim Tarihi E) Sanat Tarihi 8. Tarihin konusunu, insan topluluklarının en eski zamanlardan beri günümüze kadar geçirmiş olduğu siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel ve dini faaliyetler oluşturur. Tarihçi bu olayları değerlendirirken olayın yaşandığı zamanın ve çevrenin koşullarını dikkate almalıdır. Aşağıdakilerden hangisi bu bilgiden çıkarılacak en doğru sonuçtur? A) Tarihçi olayları sebep sonuç ilişkisi içinde araştırmalıdır B) Tarihçi çevrenin fiziki özelliklerini incelemelidir C) Tarihçi olayları geçtikleri zamanın koşulları içinde değerlendirmelidir D) Tarihçi belgelerden yararlanmalıdır E) Tarihçi belgelerin doğruluk derecesini araştırmalıdır 9. Tarih bilimi, insanlar tarafından meydana getirilen olayları incelediği için beşeri bilimler içerisinde yer alır. Tarihi bil giler belgelere dayanılarak açıklanır. Olayla ilgili kaynak araştırması yapılır ve belgeler bulunur. Yukarıdaki anlatıma göre tarih biliminin hangi özelliği daha çok ön plana çıkarılmıştır? A) Objektif olması B) Yer ve zaman göstermesi C) Tekrarın olmaması D) Belgelere dayanması E) Neden - sonuç ilişkisi 10. Yapılan arkeolojik bir kazıda; gümüşten ve altından ya pılmış çubuklar, buğday ve arpa taneleri, demirden ya pılmış ok ve mızrak uçları ile kılıçlar bulunmuştur. Bu bilgiden yola çıkıldığında: I. Bölgede tarımın gelişmediği II. Bölgenin tarih öncesine ait bir yerleşim yeri olduğu III. Yeraltı kaynaklarının bulunmadığı IV. Bölgede üst düzey bir medeniyetin oluşmadığı yargılarından hangilerine ulaşılabilir? A) Yalnız l B) II ve IV C) I ve IV. D) I ve III E) II ve III 11. Aşağıdakilerden hangisi Tarih Biliminin yazılı kaynaklarından biri olamaz? A) Fermanlar B) Şecereler C) Mühürler D) Resimler E) Beratlar 12. Tarihte Türklerin kullandığı en eski takvim aşağıdakilerden hangisidir? I. Bölgedeki toplumsal yaşamın tarih öncesi devirlerle sınırlı olduğu II. Başka topluluklarla ilişki kurulduğu III. Tarih devirlerine geçildiği yargılarından hangilerini doğrular? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III A) 12 Hayvanlı Takvim B) Hicret Takvimi C) Rumi Takvim D) Milat Takvimi E) Celali Takvimi 7

13. Tarihi araştırmalara yardımcı olan kaynaklar içinde en doğru bilgilere devlet arşivlerinden ulaşılabilir. Buna göre Osmanlı Devleti nden kalan, I. fermanlar II. hatıralar, III. antlaşma metinleri Kaynaklarından hangilerinin daha objektif olduğu savunulabilinir? A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II D) II ve III E) I, II ve III 14. Yazının bulunması -İlk Çağ ın, Kavimler Göçü -Orta Çağ ın İstanbul un fethi -Yeni Çağ7ın Fransız İhtilali -Yakın Çağı ın Buna göre çağların başlamasında aşağıdakilerden hangisinin esas alındığı söylenebilir? A) Çeşitli icatların B) Büyük savaşların C) Önemli isyanların D) Toplumların yönetim şekillerinin E) Sonuçları itibariyle insanlığı etkileyen önemli olayların 15. Moğolistan da yapılan kazılarda Orhun kitabelerinin Göktürler dönemine ait olduğu tespit edilmiştir. Bu bulguların çözümlenmesinde; I. epigrafi, II. paleografya, III. arkeoloji Bilimlerinin hangilerinden yararlanılabilir? A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II D) II ve III E) I, II ve III Test 1 Cevap Anahtarı: 1-A, 2-E, 3-A, 4-E, 5-D, 6-D, 7-C, 8-C, 9-D, 10-B, 11-D, 12-A 13-C, 14-C, 15-D 8

ÜNİTE:II TARİHİN ÇAĞLARI TARIH ÖNCESI ÇAĞLAR TARİH ÇAĞLARI Taş Çağı Maden Çağı İlk Çağ Orta Çağ Yeni Çağ Yakın Çağ Eski Taş Çağı Bakır Çağı Orta Taş Çağı Tunç Çağı Yeni Taş Çağı Demir Çağı - TARİH ÖNCESİ DEVİRLER Yazının kullanılmasından önceki devrilere tarih öncesi (Prehistorik) Devirler denir. Yazılı kayıt ve belgelerin bulunmadığı bu devirler hakkında ancak kazılarla ele geçen kalıntı ve eserlerin incelenmesiyle bilgi edinilmektedir. Bu dönemde yazı kullanılmadığından yeterince bilgi ve belge mevcut değildir. Tarih öncesi Devirler; Taş Devri ve Maden Devri olarak iki ana bölümde incelenir. Bu sınıflama yapılırken o dönemde insanların kullandıkları araç ve gereçlerin özellikleri dikkate alınmıştır. Uzun bir zaman dilimini kapsayan tarihi incelemek isteyen tarihçiler, insanlık için büyük önem taşıyan tarihsel olayları bölümlere ayırma gereği duymuşlardır. Bu bölümlerin her birine çağ denilmiştir. A. TAŞ DEVRİLERİ İnsanların ortaya çıkışından madenlerin kullanılmaya başlanmasına kadar süren Taş Devirlere üç bölümde incelenir. 1. Eski Taş Devri (Paleolitik) 2 Orta Taş Devri (Mezolitik) 3. Yeni Taş Devri (Neolitik) B. MADEN DEVİRLERİ 1. Bakır Devri 2. Tunç Devri 3. Demir Devri A. TAŞ DEVRİLERİ 1. Eski Taş Devri (Paleolitik): İnsanlık tarihinin en uzun dönemindir. Eski Taş Devri ne, Yontma Taş Devri de denilmektedir. Yüz binlerce yıllık bir dönemi kapsamaktadır. Bu dönemin önemli gelişmeleri şunlardır: *İnsanlar mağaraları barınak ve koruna yeri olarak kullanmışlar, yaşamlarını toplayıcılık ve avcılık yaparak sürdürmüşlerdir. Bu yaşam şekli insanların küçük gruplar halinde ve göçebe olarak yaşamlarına yol açmış, toplumsal yaşamın gelişmesini engellemiştir. *İnsanlar mağara duvarlarına avladıkları hayvanların resimlerini çizerek sanatsal duygularını ortaya koymuşlardır. *Buzul çağlarının yaşandığı Paleolitik Devir de insanlar hayvan postlarından giysiler yaparak soğuktan korunmaya çalışmışlardır. *Ateş bulunmuştur, insanlar ateşi kullanarak soğuktan ve vahşi hayvanlardan korunmuşlar, gıdalarını pişirmişlerdir. Bu dönemde otları ateşe verilerek ürkütülen hayvan sürülerini uçurum veya bataklık gibi tabii tuzaklara düşürülerek avlamışlardır. *Ateş, sonraki dönemlerde toprağın pişirilerek seramik yapılmasını ve madenlerin eritilerek şekillendirilmesinde kullanılarak insanların işini oldukça kolaylaştırmıştır. İnsanların ateşi kullanarak madenleri işlemeleri sanayinin temelini oluşturmuştur. Eski Taş Devirle ilgili buluntular; çakmak taşlarının yontulmasıyla şekillendirilmiş, hem silah hem de alet olarak kullanılan ilkel el baltaları, kemik ve ağaçtan yapılmış delici, kesici, kazıcı araçlar ve silahlardır. Eski Taş Çağına ait ilk izlere İspanya daki Altmaria ve Fransa daki Lascux (Laskö) mağaralarında rastlanmıştır. Anadolu da bu döneme ait yerleşim yerleri arasında Antalya yakınlarında bulunan Beldibi, Belbaşı, Karain mağaraları ile İstanbul daki Yarımburgaz Mağarası örnek olarak gösterilebilinir. Ayrıca Isparta da Kapalin, Hatay-Samandağı nda Mağaracık mağaralarında da bu döneme ait rastlantılar var. Eski Taş Çağı nın genel özellikleri: Yerleşim yerleri mağara ve kaya sığınaklarıdır. Mağara duvarlarına av ve hayvan resimleri yaptılar. Çakmak taşlarının yontulmasıyla baltalar ve kesici aletler yaptılar. Klan (aile) şeklinde yaşadılar. Avcılık ve toplayıcılık temel geçim kaynaklarıdır. 2. Orta Taş Devri (Mezolitik): Orta Taş Devri nde Buzul Çağı sona ermiş, iklim şartları yaşamaya daha elverişli hale gelmiştir. Neolitik Devir e geçiş sağlayan bir ara dönem olan Mezolitik Devir de insanlar hayatlarını avcılık ve toplayıcılıkla sürdürmeye devam etmişlerdir. Orta Taş Çağına ait en önemli yerleşim merkezi Güney Tacikistan nda Kuldara (Ceyhun nehrinin yukarı kısmı) bölgesidir. Türkiye de bu dönemi aydınlatan merkezler arasında Antalya Beldibi, Göller Yöresi Baradiz, Ankara Macunköy, Samsun Tekkeköy bulunmaktadır. Orta Taş Çağı nın genel özellikleri; Avcılık ve toplayıcılık temel geçim kaynaklarıdır. Çakmak taşından yapılmış araç gereçleri kullandılar. Mağara duvarlarına yapılan resimleri geliştirdiler Dönemin sonlarına doğru ateş bulundu. 3. Yeni Taş Devri-Neolitik-(Cilalı Taş Devri): Buzulların çekilmesi ve iklim koşullarının iyileşmesi sonucunda, bu dönemde insanların yaşam biçimi, hayata bakış, alışkanlıkları ve uğraşları büyük değişikliğe uğramıştır. Günümüz uygarlığının temellerinin atıldığı Yeni Taş Devri ne (Neolitik) Cilalı Taş Devri de denilmektedir. Cilalı Taş Devri nin öneli gelişim özellikleri şunlardır: Bu devirde Anadolu da en önemli yerleşim yerleri höyüklerdir. Bunlar arasında Diyarbakır Çayönü, Gaziantep Sakçagözü ve Konya Çatalhöyük bu devre ait merkezlerdendir. Yeni Taş Çağı nın genel özellikleri: *Kil ateşte pişirilerek çanak çömlek ve küp yaptılar. *Toprağı işleyerek tarım yaptılar. Üretici konumuna geçtiler. *Su kenarlarına ağaç dallarından, kamıştan ve kerpiçten kulübeler yaptılar. *Yerleşik hayata geçerek ilk köyleri kurdular. *Köpek, koyun, keçi, sığır gibi hayvanları evcilleştirdiler. Çayönü, Türkiye'de ve Güneydoğu Avrupa'da bulunan en eski neolitik köy yeridir. Arkeolojik kazılar sonucunda Anadolu nun ilk çiftçilerinin burada yaşadığı anlaşılmıştır. Gelişmiş bir köy yerleşmesine sahip Çayönü nde orak, bıçak ve tahıl öğütme taşlarının bulunması bu durumun göstergesidir. 9

Çatalhöyük ise, insanlık tarihinin ilk şehir yerleşmesi olarak kabul edilir. Konya ilinin Çumra ilçesindedir. Çatalhöyük, bugüne kadar elde edilen bulgulara dayanılarak dünyanın ilk kent yerleşim yeri olarak kabul edilir. Tarımsal Faaliyetlerin Başlaması: Bazı hayvanların nesillerinin tükenmesi, insanları yeni besin kaynakları aramaya zorlamıştır. İklim koşullarının iyileşmesi ve insanların besin ihtiyaçları tarihin önemli gelişimlerinden biri olan tarımsal faaliyetlerin başlamasına ortam hazırlamıştır. Tarımsal faaliyetlerin başlaması sonucunda; 1.İnsanlar toplayıcılık ve avcılık faaliyetlerini bırakmaya başlamışlar ve göçebe yaşamın yerini yerleşik yaşam tarzı almıştır. Yerleşik yaşama geçilmesi, insanların yaşamlarında önemli değişikliklere yol açmıştır. 2. İnsanların üretici duruma gelmesi; mülkiyet, miras ve sınıf farklılaşması gibi gelişmeleri ortaya çıkarmıştır. Bu durum insanlar arasında ilişkilerin artmasına ve yeni sorunların ortaya çıkmasına ortam hazırlamıştır. 3. İnsanlar tüketicilikten üretici duruma geçmişlerdir. Bu durum insanların aç kalmasını önemli ölçüde azaltmış ve insan nüfusunda artış olmuştur. 4. insanlar gücünden, etinden ve derisinden faydalanmak amacıyla hayvanları evcilleştirmişlerdir. B. MADEN DEVİRLERİ: a) İlk kullanılan madenler bakır, altın ve gümüştür. b) Eşyalar daha çok bakırdan yapmışlardır. c) Bakır Devri maden döneminin en uzun devridir. e) İlk şehir devletleri (siteler), ardından da ilk büyük devletler ortaya çıkmıştır. ( Sümer, Akad, Babil, Asur, mısır vs.) Madenlerin kullanılmaya başlamasından yazının bulunmasına kadar geçen döneme Maden Devri denir ve üç bölümde incelenir. Not: Taş Devri nden Maden Devri ne geçiş dönemine Bakır-Taş (Kalkolitik) Devri de denir. Bu dönemde taştan aletlerin yanı sıra bakırdan da aletler yapılmıştır. Tarım ve hayvancılık ilerlemiş, yerleşim merkezleri büyümüştür. 1. Bakır Devri: İnsanların ilk olarak kullandıkları madenler; bakır, altın ve gümüş olmuştur. Bakır Devri nde hem kolay işlenmesi hem de tabiatta bol bulunmasından dolayı daha çok bakır kullanılmıştır. Altın ve gümüş süs eşyası yapımında bakır ise araç-gereç yapımında kullanılmıştır. Türkiye nin bu döneme ait merkezler arasında Çorum da Alacahöyük, Denizli de Beycesultan, Çanakkale de Kumtepe ve Truva, Samsun da İkiztepe yer alır. 2. Tunç Devri: Not: Tarımsal faaliyetlerin yürütülmesi için (ekim, sulama, hasat) güç gerekiyordu. Madencilik Bu ihtiyaç tekniğinin gelişmesi sonucunda bakır ve kalayın zamanla kölecilik sisteminin ortaya çıkmasında etkili olmuştur. Güçlü topluluklar, karıştırılmasıyla kendilerinden tunç elde edilmiştir. İnsanların araçlarını tunçtan zayıf grupları köleleştirmişler ve ilk Çağ da hemen her uygarlıkta köleler sınıfı yaptıkları ortaya çıkmıştır. döneme Tunç Devri denilmiştir. İlk şehir devletleri ve büyük devletler (Sümer, Akad, Babil, Mısır ve Hitit) bu dönemde ortaya çıkmıştır. - Bu dönemde Devlet düşüncesi ortaya çıkmıştır. - Arabalar yapıldı. -Ticaret gelişti. Türkiye de bu dönemi aydınlatan merkezler arasında Ankara da Ahlatlıbel ile Kayseri Kültepe de yer almaktadır. Anadolu da ilk yazılı belgeler Kayseri Kültepe de bulunmuştur. KÖYLERİN KURULMASI: Tarımsal faaliyetlerin başlaması, insanların tarlalarına yakın evler yaparak yerleşik hayatı geçmesini sağlamış ve göçebe yaşam tarzının terk edilmesine ortam hazırlamıştır. İlk kez bu dönemde köyler kurulmuştur. İnsanların yerleşik yaşama geçmesi ve köylerin kurulması; Toplumsal yaşamın başlaması, iş bölümünün yapılması ve mesleklerin belirginleşmesi, Mal ve can güvenliğinin sağlanması amacıyla ortak savunma tedbirlerinin alınması ve zaman içerisinde askerlik anlayışının doğması, Anlaşmazlıkların çözümü ve toplumda huzurun sağlanması amacıyla hukuk kurallarının yapılması, Ortak giderlerin karşılanması için vergilerin toplanması, Mimari faaliyetlerin başlaması gibi sonuçları ortaya çıkmıştır. 3. Demir Devri: Maden Devri nde insanlar en son demiri bulup işlemeyi başarmışlardır. Artık daha dayanıklı silah, araç ve gereçler yapılmış, medeniyet gelişmeye başlamıştır. Kara ve deniz ulaşımında ve savaş teknolojisinde ilerlemeler kaydedilmiştir. Kavimler arasında ilişkiler artmış ve buna paralel olarak ticaret gelişmiştir. Ticaret Faaliyetleri: İnsanların tarımsal faaliyetlere başlaması zamanla üretim fazlası ürünlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Birçok şeye ihtiyaç duyan insanlar, ellerindeki ürünler ile ihtiyaç duydukları ürünleri takas ederek ticaret faaliyetlerini başlatmışlardır. Yeni Taş Devri nde ticaretin başlaması; Toplumlar arasında ilişkilerin güçlenmesi, İnsanların ihtiyaçlarının karşılanması, Ürünlerin çeşitlenmesi, Bilgi ve tecrübe aktarımının sağlanması Taşımacılık faaliyetlerinin gelişmesi ve suyollarının kullanılması gibi sonuçları ortaya çıkmıştır. Not: İnsanlar Neolitik Devir de keten, kenevir gibi bitkiler yetiştirmişler ve bunlardan giysiler dokuyarak dokumacılık faaliyetlerini başlatmışlardır. Ayrıca pişirilmiş topraktan çanak, çömlek yaparak yiyeceklerini saklanmışlardır. Farklı bölgelerde yapılan kazılarda toprak kapların ve seramiklerin çıkarılması, topraktan eşya yapımının yaygın olduğunu ve insanların ihtiyaçlarının birbirine benzediğini göstermektedir. Maden Devri nde ilk büyük şehirlerin ve devletlerin kurulmasının sonuncuda; Mimarinin gelişmesi ve büyük yapıların ortaya çıkmasına Toplumsal yaşamın düzenlenmesine, İhtiyaçların daha kolay karşılanmasına Yerleşim alanlarının genişlemesine, Devletlerarasında ticaretin gelişmesine, savaşların ve ittifakların başlaması gibi sonuçların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Türkiye de Demir Çağı nın yaşandığı bölgeler: Burdur Hacılar Yozgat Alişar Çorum Alacahöyük Not: Demir Devri nin sonlarında Sümerlerin yazıyı kullanmaya başlamaları (M.Ö. 3000) sonucunda Tarih Öncesi Devirler sona ermiş, Tarih Çağları başlamıştır. Not:2: Tarih öncesi çağlar dünyanın her yerinde aynı zamanda yaşanmamıştır. Örneğin, Mezopotamya da Maden Devri yaşanırken Avrupa da Cilalı Taş Devri yaşanmıştır. Toplumlar tarih öncesi devirleri aynı sırayı takip ederek yaşamamışlardır. Örneğin, göçlerin etkisiyle bir topluluk bir başak topluluktan yeni bilgiler öğrenerek taş devirleri ile maden devirlerini aynı dönemlerde yaşama imkânı bulmuştur. 10