Kolorektal Kanser Tanısı Konmuş Olgularda ve Birinci Derece Yakınlarında DNA Hasarının Araştırılması



Benzer belgeler
KANSER İSTATİSTİKLERİ

SAĞ VE SOL KOLON YERLEŞİMLİ TÜMÖRLER: AYNI ORGANDA FARKLI PATOLOJİK BULGULAR VE MİKROSATELLİT İNSTABİLİTE DURUMU

Parkinson Hastalığı ile α-sinüklein Geni Polimorfizmlerinin İlişkisinin Araştırılması

(İnt. Dr. Doğukan Danışman)

Kolorektal Adenokarsinomlarda Tümör Tomurcuklanmasının Kolonoskopik Biyopsi ve Rezeksiyon Materyalleri Arasındaki Uyumu

ÖRNEK BULGULAR. Tablo 1: Tanımlayıcı özelliklerin dağılımı

GENETİK LABORATUVARI

ÖZET Amaç: Yöntem: Bulgular: Sonuçlar: Anahtar Kelimeler: ABSTRACT Rational Drug Usage Behavior of University Students Objective: Method: Results:

Postmenopozal Kadınlarda Vücut Kitle İndeksinin Kemik Mineral Yoğunluğuna Etkisi

Van Gölü Havzasında Kanser Sıklığı ve Dağılımı

KOLOREKTAL KANSERLERİN MOLEKÜLER SINIFLAMASI. Doç.Dr.Aytekin AKYOL Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı 23 Mart 2014

Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesinin Beş Yıllık ( ) Kansere Bağlı Ölüm Kayıtlarının Değerlendirilmesi

TÜRKİYE DE MİDE KANSERLERİ SIKLIĞI, COĞRAFİ DAĞILIMI VE KLİNİK ÖZELLİKLERİ. Prof.Dr.Fikri İçli

Olgu-kontrol araştırmalarının analizi ve değerlendirilmesi. Raika Durusoy

KANSER TANIMA VE KORUNMA

14 Aralık 2012, Antalya

DİYABETTEN KORUNMADA CİNSİYET İLİŞKİLİ FARKLILIKLAR. Dr. İlhan TARKUN Kocaeli Üniversitesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı

Kırım Kongo Kanamalı Ateş hastalarında ağırlık ve ölüm riskinin tahmininde plazma cell-free DNA düzeyinin önemi

KOLOREKTAL KARSİNOMLARDA HPV NİN ROLÜ VE KARSİNOGENEZ AÇISINDAN P53 VE BCL-2 İLE İLİŞKİSİ

Tiroidin en sık görülen benign tümörleri foliküler adenomlardır.

ALZHEİMER ve HALK SAĞLIĞI. Doç. Dr. Suphi VEHİD

D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi. Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

ORAL KONTRASEPTİFLER MEME KANSERİ YAPAR MI? DR. MURAT ULUKUŞ EGE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM AD BORNOVA - İZMİR

GATA HASTANESİ 2001 YILI MALİGNİTE OLGULARININ İNCELENMESİ

IASLC Kongresi nin ardından

MYCOBACTERIUM TUBERCULOSIS KOMPLEKS KLİNİK İZOLATLARINDA İZONİAZİD DİRENCİNE NEDEN OLAN DIŞA ATIM POMPALARININ SAPTANMASI

BİLİŞSEL GELİŞİM GERİLİĞİ VE OTİSTİK SPEKTRUM BOZUKLUĞU OLAN ÇOCUKLARDA SERUM PROGRANULİN DÜZEYLERİ

MİDE KANSERİNDE APOPİTOZİSİN BİYOLOJİK BELİRTEÇLERİNİN PROGNOSTİK ÖNEMİ

BİRİNCİ BASAMAKTA DİYABETİK AYAK İNFEKSİYONLARI EPİDEMİYOLOJİSİ VE ÖNEMİ. Doç. Dr. Serap Çifçili Marmara Üniversitesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı

Dünya da ve Türkiye de Erken Evre Meme Kanseri İnsidansı ve Farklılıkları

İSTATİSTİK, ANALİZ VE RAPORLAMA DAİRE BAŞKANLIĞI

SANAYİDE ÇALIŞAN GENÇ ERİŞKİN ERKEKLERİN YAŞAM KALİTESİ VE RİSKLİ DAVRANIŞLARININ BELİRLENMESİ

İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Onkoloji Birimi: Yeni Kurulan Bir Ünitenin 18 Aylık Sonuçları

DNA Hasar Analizinde Tek Hücre Jel Elektroforezi (Komet Yöntemi)

Hemodiyaliz Hastalarında Salusin Alfa ve Beta Düzeylerinin Ateroskleroz ile İlişkisi

Dünya genelinde her 3 4 kişiden biri kronik hastalıklıdır. (Ülkemizde Kronik Hastalıklar Raporu na göre,

KOLOREKTAL KARSİNOMLU HASTALARDA PRİMER İLE METASTAZ ARASINDA KRAS DİSKORDANSI

MEME KANSERİ HASTALARINDA JAM-A VE LFA-1 GEN VARYASYONLARININ ETKİSİNİN İNCELENMESİ

TÜRKİYE DE MİDE KANSERLİ HASTALARIN KLİNİKOPATOLOJİK ÖZELLİKLERİ: -Çok Merkezli Retrospektif Çalışma- Türk Onkoloji Grubu

ONAYLI. kanser tanı ve takip testi

ÖZGEÇMİŞ (Tüm gelişmeleri bugünden başlayarak geriye doğru sıralayınız)

OVER KANSERİ BİLGİ KİTAPÇIĞI

Bir Üniversite Hastanesinin Yoğun Bakım Ünitesi Hemşirelerinde Yaşam Kalitesi, İş Kazaları ve Vardiyalı Çalışmanın Etkileri

TÜM MİDE BİYOPSİLERİNE RUTİN OLARAK GIEMSA VE ALCIAN BLUE UYGULAMALI MIYIZ?

OVER KANSERİ TEMEL BILGILER. Over kanseri nedir?

epigenomics Epi procolon 2.0 CE, kolorektal kanser taramasına yönelik bir kan testidir. Kanda Kanser Tanısı

Herediter Meme Over Kanseri Sendromunda. Prof.Dr.Mehmet Ali Ergün Gazi Üniversitesi Tı p Fakültesi T ı bbi Genetik Anabilim Dalı

Dr. Semih Demir. Tez Danışmanı. Doç.Dr.Barış Önder Pamuk

AÜTF İBN-İ SİNA HASTANESİ GÖĞÜS HASTALIKLARI POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HASTALARIN DEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ VE HASTALIKLARININ SİGARAYLA OLAN İLİŞKİSİ

Hastane çalışanlarında hasta bina sendromu ile iç ortam hava kalitesinin ilişkisi

PAPİLLER TİROİD KARSİNOMLU OLGULARIMIZDA BRAF(V600E) GEN MUTASYON ANALİZİ. Klinik ve patolojik özellikler

İKİNCİL KANSERLER. Dr Aziz Yazar Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları AD. Tıbbi Onkoloji BD. 23 Mart 2014, Antalya

Tiroid nodüllerinde TİRADS skorlamasının güvenirliliği

Kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri...


ÜRÜN KULLANIM KILAVUZU

Türkiye de Kanser İstatistikleri Kanser, Türkiye'de 1982 yılında 1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu'nun 57. Maddesi gereğince "bildirimi zorunlu

TÜRKİYE DE KATASTROFİK SAĞLIK HARCAMA ORANLARINDA YAŞANAN YÜKSELİŞ NEDENİNİN ARAŞTIRILMASI ÖN ÇALIŞMA SONUÇLARI

Radyoterapiye Bağlı İkincil Kanserler. Dr. Meral Kurt Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi AD

Üniversite Hastanesi mi; Bölge Ruh Sağlığı Hastanesi mi? Ayaktan Başvuran Psikiyatri Hastalarını Hangisi Daha Fazla Memnun Ediyor?

RADYOTERAPİYE BAĞLI KANSERLER

Yatan ve Poliklinik Takipli Kanserli Hastalarda İlaç Etkileşimlerinin Sıklığı ve Ciddiyetinin Değerlendirilmesi

RİSK ÖLÇÜLERİ. Yrd.Doç.Dr. Selçuk Korkmaz Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyoistatistik Anabilim Dalı. Turcosa Analitik Çözümlemeler

FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ MOLEKÜLER BİYOLOJİ VE GENETİK BÖLÜMÜ

Chapter 10. Summary (Turkish)-Özet

Zeytin ve Zeytinyağının Besin Değerleri

Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi

MEME KANSERİ KÖK HÜCRELERİNİN GEN EKSPRESYON PROFİLİ

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ve Doğum Mevsimi İlişkisi. Dr. Özlem HEKİM BOZKURT Dr. Koray KARA Dr. Genco Usta

Tanı Testlerinin Değerlendirilmesi. ROC Analizi. Prof.Dr. Rian DİŞÇİ

Kronik Böbrek Hastalarında Eğitim Durumu ve Yaşam Kalitesi. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Kliniği, Prediyaliz Eğitim Hemşiresi

The Study of Relationship Between the Variables Influencing The Success of the Students of Music Educational Department

TAKD olgu sunumları- 21 Kasım Dr Şebnem Batur Dr Büge ÖZ İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Patoloji AD

Toplum ve Örnek. Temel Araştırma Düzenleri. Doç. Dr. Ertuğrul ÇOLAK. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyoistatistik Anabilim Dalı

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi / Patoloji A:B:D

Bir Üniversite Kliniğinde Yatan Hastalarda MetabolikSendrom Sıklığı GŞ CAN, B BAĞCI, A TOPUZOĞLU, S ÖZTEKİN, BB AKDEDE

TÜRKiYE'DEKi ÖZEL SAGLIK VE SPOR MERKEZLERiNDE ÇALIŞAN PERSONELiN

Handan Tanyıldızı 1, Nami Yeyin 2, Aslan Aygün 2, Mustafa Demir 2, Levent Kabasakal 2 1. İstanbul Üniversitesi, Fen Fakültesi, Nükleer Fizik ABD 2

Tartışma. Dr.Ali Arıcan

Prof. Dr. İmirzalıoğlu. Tarih Aralığı: Haber Sayısı: 45

AKCİĞER KANSERİ. Doç.Dr.Filiz Koşar

Bir Meslek Yüksekokulu Öğrencilerinde Meslek Hastalıkları Bilgi Düzeylerinin Araştırılması

Çocukluk Çağı Kanserlerinin Epidemiyolojisi Prof. Dr. Tezer Kutluk

THE ETIOLOGICAL ROLE OF SMOKING IN HEAD AND NECK TUMORS

POLİMERAZ ZİNCİR REAKSİYONU (PZR-PCR) VE RESTRİKSİYON PARÇA UZUNLUĞU POLİMORFİZMİ (RFLP)

¹GÜTF İç Hastalıkları ABD, ²GÜTF Endokrinoloji Bilim Dalı, ³HÜTF Geriatri Bilim Dalı ⁴GÜTF Biyokimya Bilim Dalı

POLİKİSTİK OVER SENDROMU VE GENİTAL KANSER İLİŞKİSİ

Emrah Salman, Zeynep Ceren Karahan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi. Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı

MENOPOZ. Menopoz nedir?

NEFROTİK SENDROMLU ÇOCUKLARDA MDR 1 CEVABIN BELİRLENMESİNDE ROLÜ

MERVE SAYIŞ TUĞBA ÇINAR SEVİM KORKUT MERVE ALTUN

ENDOMETRİAL KARSİNOM SPORADİK Mİ? HEREDİTER Mİ? Dr Ş.Funda Tanay Eren Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı

Hemşirelerin Hasta Hakları Konusunda Bilgi Düzeylerinin Değerlendirilmesi

RATLARDA ANNE YOKSUNLUĞU SENDROMUNA ZENGĠNLEġTĠRĠLMĠġ ÇEVRENĠN ETKĠSĠ. Serap ATA, Hülya İNCE, Ömer Faruk AYDIN, Haydar Ali TAŞDEMİR, Hamit ÖZYÜREK

Primeri Bilinmeyen Aksiller Metastazda Cerrahi Yaklaşım. Dr. Ali İlker Filiz GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Genel Cerrahi Servisi

Türkiye nin Tansiyonunu Ölçüyoruz

ÜRÜN KULLANIM KILAVUZU

Doç. Dr. Ahmet ALACACIOĞLU

ENDOMETRİAL HİPERPLAZİ VE KARSİNOMUNDA NÜKLEUS BOYUTUNUN KARŞILAŞTIRMALI MORFOMETRİK ANALİZİ. Dr. Ayşe Nur Uğur Kılınç. Dr.

KRONİK BÖBREK HASTALIĞI (YETMEZLİĞİ) OLAN TÜRK HASTALARINDA TÜMÖR NEKROZ FAKTÖR ALFA ve İNTERLÖKİN-6 PROMOTER POLİMORFİZMLERİNİN ETKİSİ

Transkript:

MÜSBED 2011;1(3):155-161 Araştırma / Original Paper Kolorektal Kanser Tanısı Konmuş Olgularda ve Birinci Derece Yakınlarında DNA Hasarının Araştırılması Ayfer Tozan-Beceren 1, Gülden Z. Omurtag 1, Cumhur Yeğen 2, Semra Şardaş 1 1 Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Toksikoloji Anabilim Dalı, İstanbul-Türkiye 2 Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Cerrahi Anabilim Dalı, İstanbul-Türkiye Yazışma Adresi / Address reprint requests to: Ayfer Tozan-Beceren Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Toksikoloji Anabilim Dalı, Haydarpaşa, 34668, İstanbul-Türkiye Telefon / Phone: +90-216-414-2962/1200 Faks / Fax: +90-216-345-2952 Elekt ro nik pos ta ad re si / E-ma il add ress: ayfertozan@hotmail.com Ka bul ta ri hi / Da te of ac cep tan ce: 27 Kasım 2011 / November 27, 2011 ÖZET Kolorektal kanser tanısı konmuş olgularda ve birinci derece yakınlarında DNA hasarının araştırılması Amaç: Dünyanın pek çok ülkesinde yapılan araştırmalar kalıtımsal duyarlılık ve çevresel faktörlerin etkileri sonucu kolorektal kanserlerin oluştuğuna işaret etmektedir. Kolorektal kanser hastalarının birinci derece yakınlarında kansere yakalanma riskinin diğer bireylere oranla iki kat daha yüksek olduğu yapılan çalışmalar ile gösterilmiştir. Kolorektal kanserin moleküler ve biyolojik özellikleri hakkındaki bilgilerin hızla artması patogenezine ışık tutmaktadır. Artan kanser riskinin belirlenmesi için biyogöstergelerden sıklıkla yararlanılmaktadır. Bu çalışmanın amacı, genotoksisite çalışmalarında DNA hasarının gösterilmesinde oldukça başarılı bir biyogösterge olan comet tekniği ile kolorektal kanser hastaları ve birinci derece yakınlarının lenfositlerindeki muhtemel genotoksik etkilerin sağlıklı gönüllüler ile karşılaştırılmasıdır. Yöntemler: Henüz hiç tedavi görmemiş, yeni teşhis edilmiş kolorektal kanser hastalarından (n=26), birinci derece yakınlarından (n=26) ve kontrol grubundan (n=18) kan örnekleri toplandı. Comet tekniğinde her örnek için incelenen 50 hücrenin (slayt başına) her birinde kuyruktaki DNA yüzdesi oranlarının ortalaması mean tail DNA % (%DNA T ) görüntüleme analiz sistemi kullanılarak hesaplandı. Yapılan anket değerlendirmelerinde sosyodemografik özellikler ve DNA hasarını etkileyebilecek faktörler göz önünde bulundurulmuştur. Bulgular: Kolorektal kanser hastaları ve birinci derece yakın bireylerin periferal kan lenfositlerinde comet tekniği uygulanması sonucunda elde edilen ortalama %DNA T değerleri (sırasıyla 10.45±1.50 ve 9.83±1.39) olarak saptanmış olup, kontrol grubu (8.59±0.76) ile karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık tespit edilmiştir (sırasıyla p <0.001, p <0.01). Sonuç: Bu çalışmada elde edilen sonuçlar kolorektal kanser teşhisi konmuş hastalarda ve özellikle de birinci derece yakınlarında comet tekniğinin, DNA hasarını belirlemede bir biyogösterge olarak kullanılabileceğini göstermiştir. Anahtar sözcükler: DNA hasarı, kolorektal kanser, comet tekniği ABSTRACT Investigation of DNA damage in patients with colorectal cancer and their first degree relatives Objective: Studies in all over the world have reported that genetic susceptibility and environmental factors play an important role in the formation of colorectal cancer. Overall, individuals with incidence of colorectal cancer in the first-degree relatives are about twice as likely to develop colorectal cancer as those without any family history. The rapid increase about the information on molecular and biological characteristics of colorectal cancer has shed light on the pathogenesis of colorectal cancer. Biomarkers are often utilized for the determination of increased risk of cancer. The aim of our study was to investigate the potential DNA damage using by comet assay in peripheral lymphocytes of colorectal cancer patients, their first degree relatives compared with healthy subjects. Methods: Peripheral blood samples were taken from untreated patients diagnosed with colorectal cancer (n=26), their first degree relatives (n=26) and healthy subjects (n=18) were analyzed by comet assay. A total of 50 individual cells were screened per sample (from each slide). The length of the DNA migrated in the comet tail, which is an estimate of DNA damage, was measured with image analysis system. Mean tail %DNA for each cell was calculated as 100-Head %DNA. Each participant was interviewed with a questionnaire which covered a detailed sociodemographic attributes including variables known to induce the comet frequency. Results: The DNA damage was found significantly higher in colorectal cancer patients and their first degree relatives (respectively 10.45±1.50, 9.83±1.40) as compared with the control group (8.59±0.76) (respectively p <0.001, p <0.01). Conclusion: In this study, our results demonstrate that comet assay can be used as a biomarker for detecting DNA damage in patients diagnosed with colorectal cancer and especially in to demonstrate the damage in their first degree relatives. Key words: DNA damage, colorectal cancer, comet assay GİRİŞ Tüm dünyada kanser en önemli ölüm nedeni olmakla birlikte kansere bağlı ölümlerin yaklaşık %30 u önlenebilmektedir. En sık görülen kanser türleri kadında ve erkekte farklılık göstermektedir. Tüm dünyada kanser ölümlerinin artmaya devam edeceği ve 2030 yılında 12 milyon ölümün kanser nedeniyle olacağı tahmin edilmektedir (1). 155

Kolorektal kanser tanısı konmuş olgularda ve birinci derece yakınlarında DNA hasarının araştırılması Her yıl dünyada yaklaşık bir milyon yeni kolorektal kanser (KRK) vakası görülmektedir ve bu sayı tüm kanser vakalarının %9.5 ini oluşturmaktadır. Dünyadaki kanser vakaları incelendiğinde KRK 3. sırada yer alırken, kanserden ölüm nedenlerinde ikinci sırada yer almaktadır (2). Tüm dünyada KRK e bağlı ölümler erkeklerde akciğer ve prostat kanseri, kadınlarda akciğer ve meme kanserinden sonra üçüncü sırada yer almaktadır. 2010 da ise erkek ve kadınlarda 142.570 (72.090 erkek, 70.480 kadın) yeni KRK vakası saptanmış olup bunların da 51.370 nin KRK nedeniyle öleceği tahmin edilmektedir (http://seer.cancer.gov/statfacts/ html/colorect.html#survival, 17.10.2011). Türkiye de ulusal düzeyde kansere bağlı gerçekleşmesi beklenen ölüm sayıları erkekler için 2020 yılında 61.076 ve 2030 yılında 89.117 olarak tahmin edilmektedir. Kadınlarda, kansere bağlı gerçekleşmesi beklenen ölüm sayıları ise 2020 yılı için 31.099 ve 2030 yılı için 39.094 olarak tahmin edilmektedir (1). Günümüzde dünya genelinde kansere bağlı ölümlere ait hızın gelişmiş ülkelerde, gelişmekte olan ülkelere oranla iki katı fazla olduğu bildirilmektedir. Bunun nedeni olarak, gelişmiş ülkelerde sigara epidemisinin daha önce ortaya çıkması, mesleki karsinojenlere daha erken maruziyet, batı tipi beslenme alışkanlıkları ve yaşam biçimi gösterilmektedir. Bununla birlikte kanser olgularına ait morbidite ve mortalite hızlarının gelişmekte olan ülkelerde de arttığı bildirilmektedir (2,3). Kolorektal kanserde cinsiyet dağılımındaki farkların dikkat çektiği ve erkeklerde daha sık görüldüğü bildirilmesine rağmen (4) günümüzde yapılan araştırmalar ışığında görülme oranının yaşla beraber arttığı, kolon kanserinin her iki cinsiyette aynı frekansta görüldüğü ancak rektal kanserlerin erkeklerde kadınlara göre iki kat daha fazla görüldüğü bildirilmiştir (2). Birçok çevresel kökenli hastalıkta olduğu gibi KRK gelişiminde de yaşam tarzı, maruziyet hikayesi önem taşımaktadır. Kolorektal karsinom patogenezinde dengesiz beslenmeye bağlı koruyucu maddelerin eksikliği ve karsinojenik etkenlerin, kolon mukoza epitel hücrelerinde rejenerasyon direncinin ve mukus kalitesinin kaybına neden olduğu ve bunun genetik ve somatik mutasyonlarla kalıcı hale gelmesi sonucunda karsinojenezis başladığı bildirilmiştir (5). Kolorektal kanserin moleküler ve biyolojik özellikleri hakkındaki bilgilerin hızla artması, genetik yatkınlık ve çevresel etkiler arasındaki etkileşimin aydınlatılması patogenezine ışık tutmaktadır (6,7). Genetik faktörler hakkında yapılan çalışmalar, KRK oluşumunda %35 oranında kalıtımsal faktörlerin rol oynadığını göstermektedir (8). Genel olarak; çeşitli KRK tiplerine (örneğin ailesel polipozis veya kalıtımsal nonpolipozis kolorektal kanser gibi) yatkınlığa neden olduğu bilinen herhangi bir genetik sendrom gözlenmemiş ancak birinci derece yakınlarında KRK e rastlanan bireylerin KRK geliştirme insidansının daha yüksek olduğu bildirilmiştir (4,9). Kolorektal kanserin tedavisi erken evrelerinde mümkün olmasına rağmen, tümör semptomları genellikle ileri evrede ortaya çıktığından mortalite oldukça yüksektir (10). Kanser riskinin belirlenmesi için biyogöstergelerden sıklıkla yararlanılmaktadır. Biyogösterge verilerinin kullanımında asıl amaç; hastalıkları erken teşhis etmek, uzun dönemde oluşabilecek sağlık problemlerini belirlemek, çeşitli maruziyetleri değerlendirmek ve toksisiteye neden olan etkenler hakkında bilgiye sahip olabilmektir (11,12). Kanser antijenlerinden karsinoembriyonik antijen (CEA), kanser antijeni 19-9 (CA 19 9), CA 50 ve CA 19 5 değerlerinin kolon ve rektum kanserinde yükselebileceği bildirilmiştir. CA 19 9, ilk olarak fare kolon kanseri hücrelerine karşı geliştirilen bir biyogöstergedir. CA 72 4 ün, insan adenokarsinoması ile ilgili bir antijen olduğu ve özellikle mide ve kolon kanserlerinde yükseldiği bildirilmiştir (11,13). Genotoksisite çalışmalarında periferal kan lenfositlerinin hedef dokulardaki biyolojik etkileri temsil ettiği düşünülmektedir. Kromozomal hasar mekanizmasının farklı dokularda benzer olduğu düşünülürse, lenfositlerdeki hasar seviyesi kansere yatkın dokularınkini yansıtıp kanser riskini belirlemede kullanılabilir. Bu yüzden periferal kan lenfositleri, hedef dokuyu da yansıtır şekilde DNA hasarlarının değerlendirilmesini ve genotoksik riskin belirlenmesini mümkün kılar (14-16). Bu nedenle çalışmamızda genotoksik etkiler periferal kanda araştırılmıştır. Yapılan çalışmalar, sitotoksisite ve genotoksisitede kullanılan biyogöstergelerin kanserin erken teşhisinde de biyogösterge olarak kullanılabileceğini göstermektedir (16-18). Ayrıca kolorektal kanserde sitogenetik aberasyonlar (sayısal ve yapısal anormallikler) olduğu gösterilmiştir (19-23). Popülasyonlar arası ırksal farklılıklar, çevresel faktörler ve yaşam tarzında farklılıklar bulunan toplumda halk sağlığı ve ülke ekonomisi açısından önem taşıyan kanserin önlenmesi ve erken tanısının sağlanması için genetik yat- 156

A. Tozan-Beceren, G. Z. Omurtag, C. Yeğen, S. Şardaş kınlığın araştırılması önem taşımaktadır. Bazı bireylerin DNA hasarına karşı daha duyarlı ve kanser gelişimine daha yatkın olma nedeninin, bireysel duyarlılığa bağlı DNA onarım mekanizmalarındaki farklılıklardan kaynaklandığı gösterilmiştir. Kansere yatkınlığı olan riskli bireylerin teşhisinde çeşitli analiz yöntemleri geliştirilmiştir. Bu yöntemlerden DNA hasarı ile kanser riskinin gösterilmesinde ve böylece hastalığın önlenmesi ve kontrolünün sağlanmasında kullanılan biyogöstergeler mevcuttur. Bu biyogöstergelerden tek hücre jel elektroforezi (single cell gel electrophoresis, SCGE) veya comet tekniği, DNA hasarının gösterilmesinde kullanılan, hızlı, basit, duyarlı ve yaygın kullanım alanına sahip oldukça başarılı bir genotoksisite yöntemidir (24,25). Günümüzde comet tekniği insan biyoizleme çalışmalarında sıklıkla lökosit ya da lenfosit, bukkal, nazal, gözyaşı kanalı, epitel ve sperm hücreleri gibi çeşitli hücre tiplerinde çalışılabilme olanağı sağlamaktadır (25). Comet tekniğinde, değerlendirme gözle ya da görüntüleme programı kullanılarak yapılmaktadır. Gözle değerlendirmede göç eden hücreler kuyruk uzunluğuna göre sınıflandırılırken, görüntüleme programları kullanılarak kuyruk uzunluğu, kuyruk momenti ve kuyruktaki DNA yüzdesi gibi parametrelerin de belirlenmesi mümkündür (26). Günümüzde doz cevap ilişkisini daha iyi yansıtması sebebiyle kuyruktaki DNA yüzdesinin (%DNA T ) belirlenmesi diğer parametrelere göre daha çok tercih edilmektedir (27). Bu çalışmanın amacı, kolorektal kanser hastaları ve birinci derece yakınlarının lenfositlerindeki muhtemel DNA hasarının comet tekniği ile incelenmesi ve bu tekniğin bir biyogösterge olarak kullanılıp kullanılamayacağının araştırılmasıdır. MATERYAL VE METOD Çalışma grubu; Henüz hiç tedavi görmemiş kolorektal kanser tanısı konmuş hastalardan (n=26), birinci derece yakınlarından (n=26) ve sağlıklı kontrol grubundan (n=18) periferal kan örnekleri alınarak oluşturulmuştur. Çalışmada saklama koşullarından oluşabilecek hata payını azaltmak amacıyla kan alındıktan sonra 1-2 saat içinde çalışma yapılmıştır. Comet analizinde incelenen 100 hücrenin (bir lam için 50 hücre) her birinde kuyruktaki DNA yüzdesi oranlarının ortalaması mean tail DNA% (%DNA T ) olarak hesaplanmıştır. Yapılan anket değerlendirmelerinde sosyodemografik özellikler ve DNA hasarını etkileyebilecek faktörler göz önünde bulundurulmuştur. Bu çalışma Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Etik Kurulu nun 25.01.2008 tarih ve MAR-YÇ-2007-0281 protokol nolu raporu ile onaylanmıştır. Comet Tekniği (24) Çalışmaya başlamadan önce %0.65 lik yüksek kaynama dereceli agar (HMA) distile suda hazırlandı. Lamlar agara batırıldı, oda sıcaklığında kurutuldu. Her örnek için iki lam çalışıldı. Her lam için bir ependorf tüpüne 1 er ml fosfat tamponu (PBS) konuldu (+4ºC). 100 µl kan, tüplerdeki PBS (+4ºC) üzerine eklendi. Karıştırıldı ve 10-15 dak. bekletildi. 100 µl histopak tüpün dibine eklendi. 1640 rpm, +4ºC de 5 dak. santrifüj edildi. Tripan mavisi canlılık testi izole edilen lenfositlere uygulandığında canlılık oranları 99% olarak saptandı. Ayrılan lenfositlerden 100 µl alındı. Hücreler 37ºC deki 100 µl PBS içinde hazırlanmış %0.65 lik düşük kaynama dereceli agar (LMA) ile karıştırılarak önceden HMA ile kaplanıp kurutulmuş lama yayıldı. 32x64mm lamelle kapatılarak buzdolabında agar katılaşana kadar bekletildi. Lamel lamın yüzeyinden çekilerek liziz çözeltisinde bir gece +4ºC de bekletildi. Soğuk elektroforez çözeltisi tankın içine dolduruldu. 25 Volt 300 ma olacak şekilde çözelti miktarı ayarlandı. Lamlar tank içinde 20 dak. bekletildi. 30 dk 25 V, 300 ma de elektroforez uygulandı. Elektroforezden çıkartılan lamlar 3 defa nötralizasyon tamponunda 5 er dak. bekletilerek nötralize edildi. Bu işlem sonrasında alkolle fiksasyon yapıldı. Bunun için önce %50 lik sonra %75 lik ve en son %100 lük alkol çözeltisi ile 5 er dak. bekletildi. Lamlar karanlık ortamda kurumaya bırakıldı. Kuruyan lamlar serin karanlık ortamda saklandı. Mikroskopta Değerlendirme Hazırlanan her lam üzerine floresan renk vermesi için 50 µl etidyum bromür (EB) çözeltisinden damlatılarak ve lamelle kapatılarak boyaması yapıldı. Lamlar boyandıktan sonra Olympus BX51 marka floresan mikroskopta Comet Görüntü İşleme ve Analiz Programı Sistemi (BAB Bs 200 Pro) programı kullanılarak değerlendirme yapıldı (Şekil 1). 157

Kolorektal kanser tanısı konmuş olgularda ve birinci derece yakınlarında DNA hasarının araştırılması Şekil 1: Comet görüntü analiz sistemi kamerası ile görüntülenen fotoğraflar a) Kontrol grubundan bir bireye ait PKL-Comet görüntüsü b) Kolorektal kanser tanılı bir olgunun PKL-Comet görüntüsü c) Bir hasta yakınının PKL-Comet görüntüsü Tablo 1: KRK hastaları, birinci derece yakınları ile kontrol grubunun genel özellikleri KRK Hasta Birinci Derece Yakın Kontrol P değeri (n=26) (n=26) (n=18) Yaş (Ort±SS) 64.69±8 38.77±12.42 50.67±21.47 P <0.001 Cinsiyet n (%) Erkek 13 (50) 13 (50) 9 (50) P >0.05 Kadın 13 (50) 13 (50) 9 (50) Sigara n (%) İçmeyen 26 (100) 26 (100) 15 (83) P <0.01 İçen (adet/gün) 0 (0) 0 (0) 3 (17) Ort±SS: ortalama±standart sapma, İstatistiksel Analiz Çalışmada elde edilen veriler, SPSS 17 programı kullanılarak analiz edildi. Her veri grubu için ortalama değer, standart sapma (±), frekans (%), en büyük ve en küçük değer arasındaki fark dahil olmak üzere kategorik değişkenler, tanımlayıcı istatistik ile belirlendi. Analiz sonucunda verilerin normal dağılım varsayımına uygun olup olmadığı Shapiro Wilk testi uygulanarak incelendi. Normal dağılıma uymayan bağımsız ikili gruplar arasındaki farklılıklar Mann Whitney U testi ile ölçülürken 3 veya daha fazla grubun karşılaştırılması için de Kruskal-Wallis testi uygulandı. Kruskal-Wallis test çözümlemesi sonucunda farkın anlamlı bulunduğu veri gruplarında farka neden olan grubu belirlemek amacı ile Post-hoc ikili kıyaslamaları Tukey testi ile gerçekleştirildi. Risk faktörlerinin patoloji gelişimi ile ilişkisini belirlemek amacıyla ki kare testi uygulandı. İstatistiksel değerlendirme sonunda, p<0.05 için sonuçlar istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. BULGULAR Demografik özelliklerden yaş, cinsiyet, boy, kilo, mesleki maruziyet, sigara kullanımı, pasif içicilik durumu, alkol kullanımı, genetik hastalık hikayesi, vitamin ve ilaç kullanımı, beslenme şekli, röntgen (X ışınına maruziyet) arasındaki farkın anlamlılığı istatistiksel olarak değerlendirilmiş yaş hariç anlamlı bir fark bulunmamıştır (p >0.05). Gruplar arasındaki yaş ortalamaları kıyaslandığında birinci derece yakın grubunun yaş ortalamalarının düşük olduğu ve istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu belirlenmiştir (p <0.001). Hasta yakını grubu özellikle KRK hastalarının sağlıklı ve genç olan aile bireylerinden (oğlu/kızı) olması nedeniyle yaş ortalamaları daha küçük bulunmuştur. Tablo 1 de KRK hastaları, birinci derece yakınları ile kontrol grubu yaş, sigara içme durumu, cinsiyet gibi kriterler bakımından karşılaştırılması gösterilmektedir. Periferal kan lenfositlerinde (PKL) comet tekniği uygulanması sonucunda KRK hastalarında elde edilen ortalama 158

A. Tozan-Beceren, G. Z. Omurtag, C. Yeğen, S. Şardaş Tablo 2: KRK tanısı konmuş olgular, birinci derece yakınları ve kontrol grubundaki bireylerin periferal kan lenfositlerinde comet tekniği ile elde edilen kuyruktaki %DNA değerlerinin kadın/erkek dağılımına göre grup içinde karşılaştırılması % DNA T P değeri n Ort±SS Kontrol 18 8.59±0.76 Erkek 9 8.74±0.79 P >0.05 Kadın 9 8.43±0.74 KRK hastaları 26 10.45±1.50 P <0.001 a Erkek 13 10.63±1.69 P >0.05 Kadın 13 10.28±1.33 Birinci derece yakın bireyler 26 9.83±1.40 P <0.01 b P >0.05 c Erkek 13 10.03±1.49 P >0.05 Kadın 13 9.63±1.33 Ort±SS: ortalama±standart sapma, a: KRK hastası ile kontrolün karşılaştırılması, b: Birinci derece yakın bireyler ile kontrolün karşılaştırılması, c: KRK hastası ile birinci derece yakın bireylerin karşılaştırılması %DNA T değerleri (10.45±1.50), kontrol grubu ile karşılaştırıldığında (8.59±0.76) istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p <0.001). Benzer şekilde KRK hastalarının birinci derece yakınları (9.83±1.40) kontrol grubu ile karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmıştır (p <0.01). KRK hastaları ile birinci derece yakınları karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmamıştır (p>0.05) (Tablo 2). Şekil 2 de KRK hastası, hasta yakını ve kontrol gruplarında PKL comet değerlerinin karşılaştırılması gösterilmektedir. KRK hastalığına bağlı olarak ortaya çıkan DNA hasarına ek olarak cinsiyet ve sigaranın DNA hasarı üzerindeki etkisini göstermek amacıyla değerlendirme yapıldığında iki risk faktörünün de etkisinin grup içi ve gruplar arası istatistiksel bir farklılığa sebep olmadığı belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlarda KRK gelişiminin cinsiyete göre farklılık göstermesi açısından grup içi değerlendirilme yapıldığında erkek bireyler ile kadın bireyler arasında ortalama %DNA T değerleri açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark belirlenmemiştir (p >0.05) (Tablo 2). Sigara içme durumuna göre kontrol grubunda ortalama %DNA T değerleri incelendiğinde istatistiksel olarak anlamlı bir fark belirlenmemiştir (p >0.05). Tüm çalışma gruplarından birer gönüllüye ait comet tekniğinin mikroskopta değerlendirilen görüntüleri Şekil 1 de gösterilmiştir. TARTIŞMA VE SONUÇ Şekil 2: KRK hasta, hasta yakını ve kontrol gruplarında PKL Comet değerlerinin (Ort±SS) karşılaştırılması; KRK hastaları ve hasta yakınlarının kontrole göre anlamlılığı sırasıyla *** p<0.001, ** p<0.01 KRK in, batılı toplumlarda sık görülen önemli sağlık problemlerinden biri olduğu dünyada erkeklerde ve kadınlarda en sık görülen kanserler arasında üçüncü sırada yer aldığı bildirilmiştir (28). Hastaların %75 inde KRK nın sporadik formu görülürken, %25 inde genetik faktörlerin (gen ve çevresel faktörler) rol oynadığı bildirilmiştir. Bu oranın %5-6 sının ise hastalığın sadece kalıtımsal mutasyonlardan kaynaklandığı bildirilmektedir (29-31). Birçok çevresel kökenli hastalıkta olduğu gibi KRK gelişiminde de genetik faktörler, yaşam tarzı ve maruziyet hikayesi kadar önem taşımaktadır. Bireyin genetik duyarlılığının KRK gelişiminde son derece önemli olduğu, bazı bireylerin KRK ya daha yatkın olduğunun gösterilmesi ile doğrulanmaktadır (31,32). Son yıllarda yapılan birçok çalışma ile bazı bireylerin neden kansere daha yatkın olduğu sorusunun cevabının bulunması için çalışmalar yapılmakta ve bu amaçla genetik polimorfizmin kansere yakalanma riski ile ilişkisi araştırılmaktadır. Duyarlılık ile ilgili, geniş popülasyonların dahil edildiği uluslararası çalışmalarda sonuçların istatistiksel olarak daha anlamlı olabilmesi için ksenobiyotik metabolizmasında ve 159

Kolorektal kanser tanısı konmuş olgularda ve birinci derece yakınlarında DNA hasarının araştırılması DNA onarımında rol oynayan enzimlerin incelenmesinin yanında, maruziyetin ve erken dönem genotoksik etkilerin değerlendirilmesinin de gerekli olduğu bildirilmiştir (33). Kanser gelişiminde rol oynayan bireysel duyarlılığın iyi anlaşılması, gerek ailesel geçiş gösteren gerekse kendiliğinden ortaya çıkan KRK nın önceden belirlenmesi için önem taşımaktadır. Yapılan çalışmalar KRK nın 50 yaşından sonra ailede en az bir vakada görülmesinin kolorektal kanser riskini 2-3 kat, 45 yaşın altında görülmesinin ise 3-6 kat artırdığını göstermektedir. Ailede en az iki jenerasyonda tutulum olmasının ise genetik yatkınlıkla ilgili genlerde mutasyonların olduğunu düşündürmektedir (31). Kolon kanserli hastaların birinci derece yakın akrabalarında kansere yakalanma riskinin daha yüksek olduğu Foulkes et al (1996) nın yaptığı çalışma ile gösterilmiştir (4). Kolorektal karsinojenezde genetik olayların tanımlanmasında son yıllarda çok hızlı ilerlemeler olmuştur. Bu bilginin oluşmasının başlıca nedeni moleküler genetikteki ilerlemelerdir (6). Günümüzde genotoksisite yöntemleri de dâhil birçok yöntemle malign değişimlerle ilişkili olan kromozomal değişiklikler, DNA hasarı ve bu değişimlerde bireysel duyarlılığın etkisi izlenebilmektedir. Çalışmamızda KRK hastalarında, birinci derece yakınlarında ve kontrol grubunda, periferal kan lenfositlerinde DNA hasarı comet tekniği uygulanarak belirlenmiştir. Comet tekniği çeşitli ajanların indüklediği DNA hasarı ve onarım bozukluğunun tayinini amaçlayan in vivo ve in vitro biyoizleme çalışmalarında kullanılan ve genetik toksikolojide yaygın kullanım alanı olan bir biyogösterge olarak ve ayrıca çeşitli kanser türlerinde genomik instabilitenin gösterilmesinde kullanılmaktadır (34-36). Çalışmamızda periferal kan lenfositlerinde comet tekniği uygulanması sonucunda kolorektal kanser hastalarında elde edilen ortalama %DNA T değerleri, kontrol grubu ile karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunmuştur (p <0.001). Benzer şekilde KRK hastalarının birinci derece yakınları ile kontrol grubu karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık tespit edilmiştir (p <0.001). Kolorektal kanser hastaları ile birinci derece yakınları karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık tespit edilmemiştir (p >0.05). Çalışmamıza benzer şekilde, Baltacı ve ark (2003) nın 20 kolorektal kanserli hastada sitogenetik aberasyon ve comet tekniği ile yaptıkları çalışma sonucunda kontrole kıyasla anlamlı düzeyde yüksek aberasyon (4 kişide sayısal ve 6 kişide yapısal aberasyon) ve DNA hasarı görüldüğü bildirilmiştir (21). Sonuç olarak, KRK hastalarında ve birinci derece yakınlarında grupiçi değerlendirme yapıldığında DNA hasarının cinsiyete bağlı anlamlı düzeyde değişmediği (p >0.05) ancak kontrole kıyasla KRK patolojisi varlığında DNA hasarında istatistiksel olarak anlamlı bir farka yol açtığı ayrıca sağlıklı bireylere kıyasla birinci derece yakın olan bireylerde daha yüksek düzeyde DNA hasarı bulunduğu gösterilmiştir. Bireyin genetik duyarlılığı KRK gelişiminde son derece önemlidir. KRK e yatkınlığın ve sağlık riskinin öngörülmesinde DNA hasarının comet tekniği ile belirlenmesinin oldukça yararlı olabileceği gösterilmiştir. Teşekkür Dr. Ayfer Beceren in doktora tezi Marmara Üniversitesi Bilimsel Araştırma Komisyonu Başkanlığı (SAG-C-DRP-030108-0010) tarafından projelendirilmiş olup bu makale tez kaynaklıdır. KAYNAKLAR 1. Yardım N, Mollahaliloğlu S, Bora Başara B. Türkiyede Kanser Durumu ve Uluslararası Göstergeler İle Uyumun Değerlendirilmesi. İçinde: Türkiye de Kanser Kontrolü. Eds. Tuncer AM, Özgül N, Olcayto E, Gültekin M. T.C. Sağlık Bakanlığı, Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı, Koza Matbaacılık, Ankara, 2009. p. 51-63. 2. Potter JD., Hunter D. Colorectal Cancer: Epidemiology. In: Genetics of Colorectal Cancer. Eds: Potter JD, Lindor NM, Springer, USA, 2009. p.5-25. 3. Kılıç S, Kömürcü Ş, Rzayev M, Özet A, Kır T, Arpacı F, Açıkel CH, Öztürk B, Oğur R, Ataergin S, Kuzhan O, Hadse M. Gata Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı nda izlenen hastaların bazı sosyodemografik özellikleri ve tanıları. Gülhane Tıp Derg. 2004;46(2):115-124. 4. Foulkes WD, Bolduc N, Lambert D, Ginsburg O, Olien L, Yandell DW, Tonin PN, Narod SA. Increased incidence of cancer in first degree relatives of women with double primary carcinomas of the breast and colon. J Med Genet. 1996;33:534-539. 5. Taşçıoğlu N, Taheri S, Saatçi Ç, Özkul Y. Gastrointestinal sistem kanserlerinde metilentetrahidrofolat redüktaz geni 677C T polimorfizminin incelenmesi. Sağlık Bilimleri Dergisi. 2006;15(1): 41-45. 6. Eraslan E, Turkay C. Kolorektal kanser etyolojisi ve predispozan faktörler. Güncel Gastroenteroloji. 2007;11:19-26. 7. Polat MH, Caner M. Kolon kanserli hastalarda dermatoglifik bulgular. Ege Tıp Dergisi. 2000;39:39-44. 8. Lichtenstein P, Holm NV, Verkasalo PK, Iliadou A, Kaprio J, Koskenvuo M, Pukkala E, Skytthe A, Hemminki K. Environmental and heritable factors in the causation of cancer. N Engl J Med. 2000;343(2): 78-85. 9. Slattery ML, Kerber RA. Family history of cancer and colon cancer risk: the Utah Population Database. J Natl Cancer Inst. 1994;86(21):1618-1626. 160

A. Tozan-Beceren, G. Z. Omurtag, C. Yeğen, S. Şardaş 10. Libutti SK, Saltz LB, Teper JE. Colon Cancer. In: Devita, Hellman & Rosenberg s Cancer: Principles and Practice of Oncology. Eds: DeVita VT, Lawrence TS, Rosenberg SA, 8th ed, Lippincott Williams & Wilkins, Philadelphia, 2008. p.1233-1286. 11. Akay C. Biyomarkörlerin Toksikolojide Kullanımı. Gülhane Tıp Dergisi. 2004;46(1):73-83. 12. Au WW. Usefulness of biomarkers in population studies: From exposure to susceptibility and to prediction of cancer. Int J Hyg Environ Health. 2007;210:239-246. 13. Irvine T, Scott M, Clark CI. A small rise in CEA is sensitive for recurrence after surgery for colorectal cancer. Tumori. 2007;9:527-531. 14. Bonassi S, Abbondandolo A, Camurri L, Dal Pra A, De Ferrari M, Degrassi F, Forni A, Lamberti L, Lando C, Padovani P, Sbrana I, Vecchio D, Puntoni R. Are chromosome aberrations in circulating lymphocytes predictive of a future cancer onset in humans? Preliminary results of an Italian cohort study. Cancer Genet Cytogenet. 1995;79:133-135. 15. Bonassi S, Hagmar L, Stromberg U, Montagud AH, Tinnerberg H, Forni A, Heikkila P, Wanders S, Wilhardt P, Hansteen IL, Knudsen LE, Norppa H. Chromosomal aberrations in lymphocytes predict human cancer independently of exposure to carcinogens. European Study Group on Cytogenetic Biomarkers and Health. Cancer Res. 2000;60:1619-1625. 16. Norppa H, Bonassi S, Hansteen IL, Hagmar L, Stromberg U, Rossner P, Boffetta P, Lindholm C, Gundy S, Lazutka J, Cebulska-Wasilewska A, Fabia-nova E, Sram RJ, Knudsen LE, Barale R, Fucic A. Chromosomal aberrations and SCEs as biomarkers of cancer risk. Mutat Res. 2006;600:37-45. 17. Wogan GN. Molecular epidemiology in cancer risk assessment and prevention: recent progress and avenues for future research. Environ Health Perspect. 1992;98:167-178. 18. McKenna DJ, McKeown SR, McKelvey-Martin V. Potential use of the comet assay in the clinical management of cancer. Mutagenesis. 2008;23: 183-190. 19. Pirc-Danoewinata H, Bull JP, Okamoto I, Karner J, Breiteneder S, Liebhardt A, Budinsky A, Marosi C. Cytogenetic findings in colorectal cancer mirror multistep evolution of colorectal cancer, Wien Klin Wochenschr. 1996;108:752-758. 20. Gebhart E, Romahn R, Schneider A, Hoffmann M, Rau D, Tittelbachl H. Cytogenetic studies in lymphocytes of patients with rectal cancer. Environ Health Perspect. 1993;101(3):169-175. 21. Baltacı V, Sardas S, Aytac B, Cakar S, Karakaya AE. Assessment of cytogenetic aberrations and comet assay in colorectal adenocarcinomas. Tumori. 2003;89:305-310. 22. Bardi G, Johansson B, Pandis N, Bak-Jensen E, Orndal C, Heim S, Mandahl N, Andrén-Sandberg A, Mitelman F. Cytogenetic aberrations in colorectal adenocarcinomas and their correlation with clinicopathologic features. Cancer. 1993;71:306-314. 23. Bardi G, Sukhikh T, Pandis N, Fenger C, Kronborg O, Heim S. Karyotypic characterization of colorectal adenocarcinomas. Genes Chrosomes Cancer. 1995;12(2):97-109. 24. Singh NP, McCoy MT, Tice RR, Schneider EL. A simple technique for quantitation of low levels of DNA damage in individual cells. Exp Cell Res. 1988;175(1):184-191. 25. Dhawan A, Bajpayee M, Parmar D. Detection of DNA Damage in Drosophila and Mouse. In: The Comet Assay in Toxicology. Eds: Dhawan A, Anderson D, The Royal Society of Chemistry Publishing, UK, 2009. p. 151-170. 26. Collins AR. The Comet Assay. Principles, applications, and limitations. Methods Mol Biol. 2002;203:163-177. 27. Moller P. Assessment of reference values for DNA damage detected by the comet assay in human blood cell DNA. Mutat Res. 2006;612:84-104. 28. Kumar V, Abbas AK, Fausto N, Aster JC. Small intestine & colon, Adenocarcinoma. Chapter 7, In: Robbins and Cotran, Pathologic Basis of Disease. 8th ed. Elsevier Saunders, Philadelphia PA. 2010. 29. Johns LE, Houlston RS. A systematic review and meta-analysis of familial colorectal cancer risk. Am J Gastroenterol. 2001;96(10):2992-3003. 30. Butterworth AS, Higgins JPT, Pharoah P. Relative and absolute risk of colorectal cancer for individuals with a family history: A metaanalysis. Eur J Cancer. 2006;42:216-227. 31. Migliore L, Migheli F, Spisni R, Coppede F. Genetics, cytogenetics, and epigenetics of colorectal cancer. J Biomed Biotechnol. 2011;2011:1-19. 32. Ahsan H, Neugut AI, Garbowski GC, Jacobson JS, Forde KA, Treat MR, Waye JD. Family history of colorectal adenomatous polyps and increased risk for colorectal cancer. Ann Intern Med. 1998;128(11):900-905. 33. Norppa H. Genetic susceptibility, biomarker response, and cancer. Mutat Res. 2003;544:339-349. 34. Colleu-Durel S, Guitton N, Nourgalieva K, Legue F, Lévêque J, Danic B, Chenal C. Alkaline single-cell gel electrophoresis (comet assay): a simple technique to show genomic instability in sporadic breast cancer. Eur J Cancer. 2004;40(3):445-451. 35. Lou J, He J, Zheng Z, Jin L, Chen Z, Chen S, Lin Y, Xu S. Investigating the genetic instability in the peripheral lymphocytes of 36 untreated lung cancer patients with comet assay and micronucleus assay. Mutat Res. 2007;617(1-2):104-110. 36. McKelvey-Martin VJ, Green MH, Schmezer P, Pool-Zobel BL, De Meo MP, Collins A. The Single Cell Gel Electrophoresis Assay (Comet Assay): A European Review, Mutat Res. 1993;288:47-63. 161