İHRACAT YÖNELİMLİ YABANCI YATIRIM ORTAMI: KARŞILAŞTIRMALI BİR ANALİZ VE POLİTİKA ÖNERİLERİ



Benzer belgeler
TÜRKİYE NİN YABANCI YATIRIM ORTAMININ ANALİZİ VE BAZI ÖNERİLER 12

AB Ülkelerinin Temel Ekonomik Göstergeleri Üye ve Aday Ülkeler

AB Ülkelerinin Temel Ekonomik Göstergeleri Üye ve Aday Ülkeler

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

UDY Akışları Önündeki Risk Faktörleri

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

2012 SINAVLARI İÇİN GÜNCEL EKONOMİ ÇALIŞMA SORULARI. (40 Test Sorusu)

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter

HOLLANDA ÜLKE RAPORU

Berlin Ekonomi Müşavirliği Verilerle Türkiye-Almanya Ekonomik İlişkiler Notu VERİLERLE TÜRKİYE-ALMANYA EKONOMİK İLİŞKİLERİ BİLGİ NOTU

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler

Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 NİSAN AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Şubesi

plastik sanayi PLASTİK SEKTÖR TÜRKİYE DEĞERLENDİRMESİ VE 2014 BEKLENTİLERİ 6 AYLIK Barbaros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

ULUSLARARASI DOĞRUDAN YATIRIMLAR 2010 YIL SONU DEĞERLENDİRME RAPORU

DÜNYA BANKASI TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU TEMMUZ Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer. Uluslararası İlişkiler Müdürlüğü

Türkiye Ekonomisindeki Son Gelişmeler

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015)

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

2012 Nisan ayında işsizlik oranı kuvvetli bir düşüş ile 2012 Mart ayına göre 0,9 puan azalarak % 9 seviyesinde

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 MAYIS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Şubesi

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2018 MAYIS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU HAZİRAN 2018 İTKİB HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON AR-GE ŞUBESİ

GENEL EKONOMİK DEĞERLENDİRME

Lojistik. Lojistik Sektörü

Ekonomi Bülteni. 15 Ağustos 2016, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

2010 OCAK HAZİRAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

7.26% 9.9% 10.8% 10.8% % Mart 18 Şubat 18 Mart 18 Nisan 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler

plastik sanayi Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros aros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

2010 TÜRKİYE VE İZMİR ULUSLARARASI DOĞRUDAN YATIRIM GİRİŞLERİ DEĞERLENDİRMESİ

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

Dünyada ve Türkiye de Doğrudan yabancı Sermaye Yatırımları

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ

2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

TEKSTİL VE HAMMADDELERİ SEKTÖRÜ 2015 YILI ŞUBAT AYI İHRACAT PERFORMANSI. Genel ve Sanayi İhracatında Tekstil ve Hammaddeleri Sektörünün Payı

ULUSLARARASI DOĞRUDAN YATIRIMLAR DEĞERLENDİRME RAPORU

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2016 EYLÜL AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi

Kaynak : CIA World Factbook

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 4 Ekim 2016

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2019 ŞUBAT AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU MART 2019 İTKİB GENEL SEKRETERLİĞİ HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON AR-GE ŞUBESİ

T.C. AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI Ekonomik ve Mali Politikalar Başkanlığı

Kıvanç Duru 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Programı Değerlendirmesi

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

Eylül 2013 B.H. AB VE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ ŞUBESİ

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

EKONOMİK GÖRÜNÜM MEHMET ÖZÇELİK

Tekstil-Hazır Giyim Gülay Dincel TSKB Ekonomik Araştırmalar Kasım 2014

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2018 AĞUSTOS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU EYLÜL 2018 İTKİB GENEL SEKRETERLİĞİ HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON AR-GE ŞUBESİ

Ekonomi Bülteni. 14 Kasım 2016, Sayı: 44. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002.

TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ SON GELİŞMELER

Türkiye İstatistik Kurumu ndan (TÜİK) alınan verilere göre, Sinop ilinin Ocak-Temmuz ayı dış ticaret

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. PARA PİYASASI LİKİT KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU DÖNEMİ ALTI AYLIK RAPORU

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2006

MAKROEKONOMİK TAHMİN ÇALIŞMA SONUÇLARI

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2016 AĞUSTOS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi

BAKANLAR KURULU SUNUMU

Türkiye Makine ve Teçhizat İmalatı Meclisi

2017 OCAK-MAYIS AYLARI TÜRKİYE VE MALATYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER. Doç. Dr. Ahmet UĞUR Malatya Ticaret Borsası Akademik Danışmanı

ŞUBAT 2019-BÜLTEN 13 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

Ekonomi Bülteni. 18 Temmuz 2016, Sayı: 28. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

HOLLANDA ÜLKE PROFİLİ

Almanya Ülke Raporu (Otomotiv Sektörü Açısından)

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ...

TÜRKİYE İŞ ve İNŞAAT MAKİNALARI ALT SEKTÖRÜ

İTKİB Genel Sekreterliği AR&GE ve Mevzuat Şubesi

Ocak 2015 HALI SEKTÖRÜ Ocak Aralık Dönemi İhracat Bilgi Notu. Tekstil, Deri ve Halı Şubesi İTKİB Genel Sekreterliği 01/2015 Page 1

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 ŞUBAT AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU

HOLLANDA ÜLKE PROFİLİ

2015 HAZİRAN ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

T.C. AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI Ekonomik ve Mali Politikalar Başkanlığı

MALİYE BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN MAKROEKONOMİK GELİŞMELER İLE 2013 YILI İLK YARI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİNİ

HALI SEKTÖRÜ 2015 ŞUBAT AYI İHRACAT PERFORMANSI

GRAFİKLERLE FEDERAL ALMANYA EKONOMİSİNİN GÖRÜNÜMÜ

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

PAZAR BÜYÜKLÜĞÜ YATIRIM MALĐYETLERĐ AÇIKLIK EKO OMĐK VE POLĐTĐK ĐSTĐKRAR FĐ A SAL ĐSTĐKRAR

Türkiye Sağlık Hizmetlerinin Finansmanı ve Sağlık Harcamalarının Analizi Dönemi

2006 YILI EGE BÖLGESİ NİN 100 BÜYÜK FİRMASI

Merkez Bankası 1998 Yılı İlk Üç Aylık Para Programı Gerçekleşmesi ve İkinci Üç Aylık Para Programı Uygulaması

Türkiye`de Sağlıkta Dönüşüm ve Endüstrimizin Mevcut Durumu

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%)

RUANDA ÜLKE RAPORU

7,36% 5,1% 15,4% 10,1% 87,1 57,1 2,7 17,75% Mayıs 18 Nisan 18 Mayıs 18 Haziran 18

Transkript:

İSTANBUL TİCARET ODASI İHRACAT YÖNELİMLİ YABANCI YATIRIM ORTAMI: KARŞILAŞTIRMALI BİR ANALİZ VE POLİTİKA ÖNERİLERİ HAZIRLAYANLAR Doç. Dr. Mehmet Hüseyin Bilgin Arş Gör. Hakan Danış Arş Gör. Ender Demir YAYIN NO: 2008-12 İstanbul, 2008

Copyright İTO Tüm haklar sakhdır. Bu yayının hiç bir bölümü, yazarın ve İTO'nun önceden yazılı izni olmaksızın mekanik olarak, fotokopi yoluyla veya başka herhangi bir şekilde çoğaltılamaz. Eserin bazı bölümleri veya paragrafları, sadece araştırma veya özel çalışmalar amacıyla, yazarın adı ve İTO belirtilmek suretiyle kullanılabilir. ISBN 978-9944-60-257-0 İTO ÇAĞRI MERKEZİ Tel: (212) 444 O 486 İTO yayınlan için ayrıntılı bilgi Bilgi ve Doküman Yönetimi Şubesi Dokümantasyon Servisi'nden alınabilir. Tel : (212) 455 63 29 Faks : (212)512 06 41 E-posta : ito.yayin@ito.org.tr İntemet: www.ito.org.tr Odamız yayınlarına tam metin ve ücretsiz olarak internetten ulaşabilirsiniz. YAYINA HAZIRLIK, BASKI, CİLT Artus Basım Huzur Mah. İmam Çeşme Cad. No: 14/1 Seyrantepe/İstanbul Tel: (212) 289 88 80 Faks: (212) 289 88 84 www.artusbasim.com

ÖNSÖZ Uzun yıllar istenilen düzeyde doğrudan yabancı yatırım çekmeyi başaramayan Türkiye, son yıllarda üstün bir performans sergilemektedir. Gerçekten de, Türkiye'ye yönelik yabancı yatırımlar, son yıllarda rekor üstüne rekor kırmaktadır. 2006 yılında 20 milyar doları aşan doğrudan yabancı yatırım düzeyi, Türkiye'nin yabancı yatırımcıların gözde yatırım merkezlerinden biri haline geldiğini göstermektedir. Son yıllardaki yabancı yatmm girişleri, büyük ölçüde satınalma ve birleşmelerden kaynaklanmıştır. Hiç kuşku yok ki, son yıllarda sağlanan siyasi ve ekonomik istikrarla, AB üyelik sürecindeki ilerlemeler ve IMF ile ilişkilerin yolunda gitmesi de bunda etkili olmuştur. Yatırım ortamının iyileştirilmesi yönünde son yıllarda atılan adımları da unutmamak gerekir. Günümüzde ülkeler, doğrudan yabancı yatırımları çekme konusunda adeta yarış halindeler. Çünkü bu yatırımlar, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için çok önemlidir. Dolayısıyla son yıllardaki başarıya rağmen, Türkiye'nin hala atması gereken adımlar vardır. Yatırım ortamının iyileştirilmesi, yatırımların önündeki engellerin kaldırılması ve doğran yabancı yatırımları teşvik edici düzenlemelerin yapılmasıyla, performansın daha da artırılması mümkündür. Bu yönde atılacak adımların, yerli yatırımcılar için de destekleyici ve teşvik edici olacağını belirtmeliyiz. Odamız, konunun önemine olan inancından dolayı bu araştırmayı yaptırmış ve ilgililerin istifadesine sunmuştur. Araştırma kapsamında, yabancı yatırımları çekmede Türkiye'nin rakibi olan dört eski Doğu Bloku ülkesinin yabancı yatırım ortamı ayrıntılı biçimde incelenmektedir. Ayrıca, Türkiye'nin bu konuda atması gereken adımlar da ele alınmaktadır. Araştırmamızın, ilgililer için güncel ve yararlı bir kaynak olacağını ümit eder, hazırlayan Doç.Dr.Mehmet Hüseyin Bilgin başkanlığındaki ekibe ve yayınlanmasında emeği geçenlere teşekkür ederim. Dr. Cengiz Ersun Genel Sekreter

İÇİNDEKİLER ÖZET 11 GİRİŞ 15 BİRİNCİ BÖLÜM POLONYA 1.1. Genel Ekonomik Durum 19 1.1.1. 2006 Öncesi 19 1.1.2. 2006 ve Sonrası 20 1.2. Doğrudan Yabancı Yatınmlar ve Yatırım Ortamı 23 1.2.1. Doğrudan Yabancı Yatırımlar 23 1.2.2. Doğrudan Yabancı Yatınm Ortamı 31 1.2.2.1. Genel Olarak Yatırım Ortamı 31 1.2.2.2. Yatırım Teşvikleri 35 1.2.2.3. AB Yapısal Fonları 35 1.2.2.4. Vergi Oranlan 36 1.2.2.5. İşçilik Maliyetleri 37 1.2.2.6. İş Yapma Kolaylığı 40 1.2.2.7. Ülke Riski 43 1.2.2.8. Yolsuzluk 43 1.3. Doğrudan Yabancı Yatırımları Çekme Açısından Polonya'nın SWOT Analizi 44 1.3.1. Güçlü Yanları 44 1.3.2. Zayıf Yanları 44 1.3.3. Fırsatlar 45 1.3.4. Tehlikeler 45 1.4. Polonya'ya Yönelik Doğrudan Yabancı Yatırımlara Mikro Bir Bakış: Polonya Otomotiv Sektörü 46 İKİNCİ BÖLÜM ÇEK CUMHURİYETİ 2.1. Genel Ekonomik Durum 49 2.1.1.2006 Öncesi 49 2.1.2. 2006 ve Sonrası 50 2.2. Doğrudan Yabancı Yatırımlar ve Yatınm Ortamı 52 2.2.1. Doğrudan Yabancı Yatmmlar 52 2.2.2. Doğrudan Yabancı Yatırım Ortamı 60 2.2.2.1. Genel Olarak Yatırım Ortamı 60 2.2.2.2. Yatınm Teşvikleri 63 2.2.2.3. Vergi Oranlan 66 2.2.2.4. İşçilik Maliyetleri 67

2.2.2.5. İş Yapma Kolaylığı 69 2.2.2.6. Ülke Riski 70 2.2.2.7. Yolsuzluk 71 2.3. Doğrudan Yabancı Yatırımları Çekme Açısından Çek Cumhuriyeti'nin SWOT Analizi 72 2.3.1. Güçlü Yanlan 72 2.3.2. Zayıf Yanlan 73 2.3.3. Fırsatlar 73 2.3.4. Tehlikeler 73 2.4. Çek Cumhuriyeti'ne Yönelik Doğrudan Yabancı Yatınmlara Mikro Bir Bakış: Sektör Örnekleri 74 2.4.1. Çek Otomotiv Sektörü 75 2.4.2. Çek Cam Sektörü 76 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM BULGARİSTAN 3.1. Genel Ekonomik Durum 78 3.2. Doğrudan Yabancı Yatmmlar ve Yatınm Ortamı 80 3.2.1. Doğrudan Yabancı Yatırımlar 80 3.2.2. Yabancı Yatınm Ortamı 85 3.2.2.1. Genel Olarak Yatırım Ortamı 85 3.2.2.2. Yatınm Teşvikleri 85 3.2.2.3. Vergi ve Diğer Teşvikler 86 3.2.2.4. Vergi Oranları 87 3.2.2.5. İşçilik Maliyetleri 88 3.2.2.6. İş Yapma Kolaylığı 89 3.2.2.7. Finansal Risk 89 3.2.2.8. Politik Risk 91 3.2.2.9. Yolsuzluk 91 3.3. Doğrudan Yabancı Yatınmlan Çekme Açısından Bulgaristan'ın SWOT Analizi 92 3.3.1. Güçlü Yanlan 92 3.3.2. Zayıf Yanlan 92 3.3.3. Fırsatlar 93 3.3.4. Tehlikeler 93 3.4. Bulgaristan'a Yönelik Doğrudan Yabancı Yatırımlara Mikro Bir Bakış: Firma Örneği 93 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ROMANYA 4.1. Genel Ekonomik Durum 97 4.2. Doğrudan Yabancı Yatırımlar ve Yatırım Ortamı 100 4.2.1. Doğrudan Yabancı Yatmmlar 100 4.2.2. Doğrudan Yabancı Yatırım Ortamı 105 4.2.2.1. Genel Olarak Yatırım Ortamı 105 4.2.2.2. Yatırım Teşvikleri 105 4.2.2.3. Avrupa Birliği Fonlan 107 4.2.2.4. Vergi Oranları 107

4.2.2.5. îşçilik ve Enerji Maliyetleri 108 4.2.2.6. İş Yapma Ortamı 110 4.2.2.7. Yolsuzluk 111 4.3. Doğrudan Yabancı Yatınmları Çekme Açısından Romanya'nın SWOT Analizi 111 4.3.1. Güçlü Yanları 111 4.3.2. Zayıf Yanları 112 4.3.3. Fırsatlar 112 4.3.4. Tehlikeler 112 4.4. Romanya'ya Yönelik Doğrudan Yabancı Yatu-ımlara Mikro Bir Bakış: Sektör Örnekleri 113 4.4.1. Otomotiv Sektörü ve Johnson Controls Firması 115 BEŞİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE 5.1. Genel Ekonomik Durum 117 5.2. Doğrudan Yabancı Yatırımlar ve Yatırım Ortamı 118 5.2.1. Doğrudan Yabancı Yatırımlar 118 5.2.2. Yabancı Yatırım Ortamı 124 5.2.2.1. Genel Olarak Yatırım Ortamı 124 5.2.2.2. Yasal Düzenlemeler 126 5.2.2.3. Yatırımlarda Devlet Yardımları 127 5.2.2.3.1. Serbest Ticaret Bölgeleri 129 5.2.2.3.2. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri (Teknopark) 129 5.2.2.3.3. İhracata Yönelik Devlet Yardımları 129 5.2.2.3.4. Azgelişmiş Bölgeler İçin Teşvikler 130 5.2.2.4. Vergi Oranları 130 5.2.2.5. İşçilik Maliyetleri 131 5.2.2.6. İş Yapma Ortamı 132 5.2.2.7. Yolsuzluk 133 5.2.2.8. İkiU Anlaşmalar 134 5.2.2.9. Demografik Yapı 134 5.3. Doğrudan Yabancı Yatınmları Çekme Açısından Türkiye'nin SWOT Analizi 135 5.3.1. Güçlü Yanları 135 5.3.2. Zayıf Yanları 136 5.3.3. Fu-satlar 136 5.3.4. Tehlikeler 137 ALTINCI BÖLÜM GENEL DEĞERLENDİRME VE POLİTİKA ÖNERİLERİ 6. Genel Değerlendirme ve Politika Önerileri 139 KAYNAKLAR 147

TABLOLAR LİSTESİ 1.1: Temel Ekonomik Göstergeler 21 1.2: GSYİH'mn Ana Bileşenleri... 21 1.3: Polonya'mn Dış Ticareti ve Ülkelere Göre Dağılımr. 22 1.4: Polonya'mn İhracat ve İthalat Kalemleri 22 1.5: Doğrudan Yabancı Yatırım Girişi (Ülkelere Göre Dağılım) 24 1.6: Doğrudan Yabancı Yatırımlar (Stok-Ülkelere Göre Dağılım) 25 1.7: Doğrudan Yabancı Yatırım Girişi (Sektörlere Göre Dağılım) 26 1.8: Doğrudan Yabancı Yatırımlar (Stok-Sektörlere Göre Dağılım) 27 1.9: Doğrudan Yabancı Yatırımların Kaynakları 28 1.10: Avrupa'daki En İyi 15 Yatırım Merkezi 29 1.11: Doğrudan Yabancı Yatırımların İstihdam Yaratma Sayısına Göre En iyi 15 Avrupa Ülkesi 30 1.12: Doğrudan Yabancı Yatırım Düzenleyici Sınırlama Endeksi 34 1.13: Kanuni Aylık Asgari Ücret 38 1.14: Aylık İşçilik Maliyetleri ve Saat Başı Ücretler 38 1.15: Toplam Cari İşçilik Maliyetleri Endeksi 40 1.16: İş Yapma Kolaylığı 41 1.17: Polonya Ülke Riski 43 1.18: Yolsuzluk Algılama Endeksi 43 1.19: Polonya Otomotiv Sektöründe Doğrudan Yabancı Yatırımlar 47 2.1: Temel Ekonomik Göstergeler 50 2.2: GSYİH'mn Ana Bileşenleri 51 2.3: Çek Cumhuriyeti'nin Dış Ticareti ve Ülkelere Göre Dağılımı 51 2.4: Çek Cumhuriyeti'nin İhracat ve İthalat Kalemleri 52 2.5: Doğrudan Yabancı Yatırım Girişi (Ülkelere Göre Dağılım) 53 2.6: Doğrudan Yabancı Yatırımlar (Stok-Ülkelere Göre Dağılım) 54 2.7: Doğrudan Yabancı Yatırım Girişi (Sektörlere Göre Dağılım) 54 2.8: Doğrudan Yabancı Yatırımlar (Stok-Sektörlere Göre Dağılım) 56 2.9: Doğrudan Yabancı Yatırımların Kaynakları...57 2.10: Doğrudan Yabancı Yatmmların Çek Ekonomisindeki Yeri 58 2.11: Avrupa'daki En İyi 15 Yatırım Merkezi 58 2.12: Doğrudan Yabancı Yatırımların İstihdam Yaratma Sayısına Göre En iyi 15 Avrupa Ülkesi 59 2.13: Doğrudan Yabancı Yatırım Düzenleyici Sınırlama Endeksi 62 2.14: Kanuni Aylık Asgari Ücret 67 2.15: Aylık İşçilik Maliyetleri ve Saat Başı Ücretler 68 2.16: Toplam Cari İşçilik Maliyetleri Endeksi 69 2.17: İş Yapma Kolaylığı 70 2.18: Çek Cumhuriyeti Ülke Riski 71 2.19: Çek Cumhuriyeti Kredi Notu 71 2.20: Yolsuzluk Algılama Endeksi 72 2.21: Çek Cumhuriyeti'ndeki Yabancı Yatırımcıların Bazıları 74 3.1: Temel Ekonomik Göstergeler 79 3.2: Doğrudan Yabancı Yatırım Girişleri (Güneydoğu Avrupa Ülkeleri) 81 3.3: Doğrudan Yabancı Yatırım Girişi (Ülkelere Göre Dağılım) 82 3.4: Doğrudan Yabancı Yatırımlar (Yeni Projeler) 84

3.5: Çalışan Kişi Başına Üretkenlik 88 3.6: Bulgaristan'ın Kredi Notu 90 3.7: Yolsuzluk Algılama Endeksi 91 3.8: 2002-2006 Yılları Arasındaki İlk 20 Yabancı Yatırımcı 94 4.1: Temel Ekonomik Göstergeler 99 4.2: Doğrudan Yabancı Yatırımlar 101 4.3: Doğrudan Yabancı Yatırımların Sektörlere Göre Dağılımı 101 4.4: Doğrudan Yabancı Yatırım Stokunun Ülkelere Göre Dağılımı 103 4.5: Romanya - Yeşil Şaha Yatırımı Sayısı 103 4.6: Yabancı Sermayeli Yeni Şirket Sayısı 104 4.7: Brüt Asgari Ücret 109 4.8: Ulusal Ortalama Aylık Kazanç 109 4.9: Tüm Vergiler Dahil Sanayi Sektörü Elektrik Fiyatları 110 4.10: Yolsuzluk Algılama Endeksi 111 4.11: Romanya Yabancı Yatırım Ajansı Tarafından Desteklenen ve İzlenen Başarıh Yatırım Projeleri 113 5.1: Temel Ekonomik Göstergeler 118 5.2: Kuruluş Türlerine Göre Yabancı SermayeU Şirket Sayısı 119 5.3: En Büyük Beş Doğrudan Yabancı Yatırım Girişi 122 5.4: Özelleştirme ve Doğrudan Yabancı Yatırım Girişleri 122 5.5: Yeşil Şaha Yatırımı Sayısı 123 5.6: Yabancı SermayeU Firmalara Verilen Teşvik Belgeleri 123 5.7: Doğrudan Yabancı Yatırımlar İçin Düzenlenen Teşvik Belgelerinin Sektörel Dağılımı 124 5.8: ÇeşitU Endekslere Göre Seçilmiş Ülkelerin Sıralaması 126 5.9: Forbes Vergi Endeksi 131 5.10: Brüt ve Net Aylık Asgari Ücret ve İşverene Maliyeti 131 5.11: Yolsuzluk Algılama Endeksi 133 5.12: Yaş Gruplarının Toplam Nüfus İçindeki Payı -.134 5.13: Eğitim Düzeyine Göre İşgücünün Durumu 135

GRAFİKLER LİSTESİ 1.1: Yabancı Yatırımcılar İçin En Cazip 10 Ülke 32 1.2: Doğrudan Yabancı Yatırım Güven Endeksi... 33 1.3: Kurumlar Vergisi 36 2.1: Yabancı Yatırımcılar İçin En Cazip 10 Ülke 60 2.2: Doğrudan Yabancı Yatırım Güven Endeksi 61 2.3: Kurumlar Vergisi...66 3.1: Doğrudan Yabancı Yatırım Girişi (Yatırım Türüne Göre Dağılım) 80 3.2: 2006 Yılı Doğrudan Yabancı Yatırım Girişi (Ülkelere Göre Dağılım) 83 3.3: Kurumlar Vergisi 87 4.1: GSYİH (Sektörlere Göre Dağılım) 98 4.2: Doğrudan Yabancı Yatırım Girişleri 100 4.3: Doğrudan Yabancı Yatırımın Ülkelere Göre Dağılımı 102 4.4: Yabancı Sermayeli Şirketlerin Faaliyet Gösterdikleri Sektörlere Göre Dağılımı. 104 4.5: Kurumlar Vergisi Oranları 108 5.1: Doğrudan Yabancı Yatırım Girişleri 119 5.2: Doğrudan Yabancı Yatırım Girişleri (Sektörlere Göre Dağılım) 120 5.3: Yabancı Yatırımların Ülkelere Göre Dağılımı 120 5.4: Kurumlar Vergisi...130 5.5: Aylık Brüt Kanuni Asgari Ücret 132 5.6: İş Yapma Kolaylığı Sıralaması 133

ÖZET Dünya ekonomisinde yaşanan küreselleşmenin temel özelliklerinden biri de, hızla artan ve gittikçe önem kazanan doğrudan yabancı yatırımlardır. Gerçekten de doğrudan yabancı yatırımlar; 1980'lerin başından itibaren giderek önem kazanmış, gelişmiş ve gelişmekte olan birçok ülkenin ilgi odağı haline gelmiştir. Bu dönemde, doğrudan yabancı yatırımlar, dünya üretimi ve ticaretinden daha hızlı artmıştır. Günümüzde doğrudan yabancı yatırımların dünya genelindeki hacmi önemli düzeylere ulaşmıştır. 2000 yılında 1,270 milyar dolara ulaşan doğrudan yabancı yatırımlar, 2002 yılında 1,411 milyar dolarla rekor kırmıştır. Doğrudan yabancı yatmmlar, 2006 yılında ise yüzde 38 gibi oldukça yüksek bir düzeyde artarak 1,306 milyar dolar olmuştur. Doğrudan yabancı yatırımlar, kuşkusuz Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için çok önemlidir. Ekonomiye sağladığı katkılar nedeniyle günümüzde birçok ülke, özellikle de gelişmekte olan ülkeler arasında yabancı sermaye çekme yarışı yaşanmaktadır. Üstelik bu yarışta giderek artan dozda bir rekabet de söz konusudur. Bu çerçevede, gelişmekte olan ülkeler, bir yandan yatırım ortamlarını yabancı yatırımlar için daha cazip bir hale getirebilmek amacıyla önemli politika değişikliklerine gitmekte, diğer yandan da ilgili mevzuatlarını mümkün olduğu kadar basitleştirmeye çalışmaktadırlar. Daha çok yabancı yatırım çekmek için yapılan düzenleme ve değişikliklerin, yabancı yatırımcılar kadar, yerli girişimciler için de destekleyici ve teşvik edici olduğu açıktır. Son yıllarda önemli miktarlarda doğrudan yabancı yatırım çekmeyi başarabilen ve ekonomik yapıları Türkiye'ye benzeyen dört ülkenin yabancı yatırım ortamı, bu çalışmada ayrıntılı biçimde incelenmektedir. İncelenen ülkeler; Polonya, Çek Cumhuriyeti, Bulgaristan ve Romanya'dır. Tamamı gelişmekte olan ülke olan bu ülkelerin yabancı yatırımları çekme yarışında Türkiye'nin rakipleri olduğu söylenebilir. Ayrıca, incelenen ülkelerin tamamı "Geçiş Ekonomileri" olarak adlandırılan eski Doğu Bloku ülkeleridir ve 1990'dan sonra; siyasal, ekonomik, sosyal, hukuki ve benzeri pek çok alanda önemli değişimler geçirmişlerdir. Polonya, 1989 yılında yapılan demokratik seçimlerle Orta Avrupa'da Komünist düzeni kaldıran ilk ülke olarak tarihe geçmiştir. 1999'da NATO'ya ve Mayıs 2004'te de AB'ye tam üye olmayı başarmıştır. Planlı ekonomiden serbest piyasa ekonomisine geçişin ilk yıllarında sıkıntılar yaşamış, uygulanan politikaların sonucu olarak ekonomisi izleyen yıllarda hızla toparlanmıştır. Ekonomideki iyileşmenin sonucu olarak 2006 yılı sonu itibariyle toplam 100 milyar doların (stok) üzerinde doğrudan yabancı yatırım çekmeyi başarmıştır. Bu başarıda; ekonomisini dışa açması, daha şeffaf politikalar takip etmesi, uygulamaya koyduğu yapısal reformlar, AB ve OECD üyelikleri gibi birçok faktör rol oynamıştır. Hiç kuşku yok ki, bu başarıda, yabancı yatırımlara yönelik düzenleme ve teşvikler de etkili olmuştur. Polonya'da, yerli ve yabancı yatırımcılar eşit haklara sahiptir. Öte yandan, yeni yatırım ve iş imkanlarını çoğaltmak amacıyla yerli ve yabancı yatırımcılara, bölgesel yardım adı altında çeşitli devlet yardımları sağlanmaktadır. Belirli bölgelerde yatırım yapılması durumunda belirli bir süre kurumlar vergisi muafiyeti de söz konusu olabilmektedir. Yabancı ve yerli yatırımcılan teşvik etmek amacıyla kurumlar vergisi son yıllarda kademeli olarak düşürülmüştür. Yabancı yatırımcılara diğer teşvik alanlarında olduğu gibi, AB fonlarını kullanmada da ayrıcalık veya ayrımcılık yapılmamaktadır. Fonların yabancı yatırımcılara da açık olması, yabancı yatırımcıların finansmanlarını karşılamalarında önemli kolaylıklar sağlamaktadır. Çek Cumhuriyeti, Çekoslovakya'nın ikiye bölünmesiyle 1 Ocak 1993'te kurulmuştur. Mart 1999'da resmen NATO üyesi olmuş, 1997'de AB'ye "hızh kulvar" (fast track) üyesi ve Mayıs 2004'te de tam

üye olarak kabul edilmiştir. Nitelikli bir işgücüne sahiptir ve demiryoluyla karayolu altyapısı bakımından bölgedeki diğer ülkelere göre daha gelişmiş durumdadır. Planlı ekonomiden serbest piyasa ekonomisine geçişin ilk yılları, Çek Cumhuriyeti için de sıkıntılı olmuştur. Fakat, serbest ekonomiye geçişte gösterdiği başarı, sonraki yıllarda performansını olumlu etkilemiştir. 1999 yılıyla birlikte ekonomi hızlı bir büyüme trendine girmiş ve 2000-2006 yılları arasında yıllık yüzde dört büyüme oranı yakalanmıştır. 2000'li yıllarda önemli miktarlarda yabancı yatırım çeken Çek Cumhuriyeti'ne yönelik yabancı yatırım girişleri, 2005 yılında 11 milyar doları aşmıştır. Bu, ülke tarihindeki en yüksek yıllık giriş miktarıdır ve küçük ve orta büyüklükteki ülkelerin ortalama çektiği yabancı yatırım miktarının oldukça üzerindedir. Çek Cumhuriyeti'nde mevcut vergi sistemi, yerli ve yabancı yatırımcılara herhangi bir ayrım getirmemektedir. Bazı alanlarda yatırım yapılması durumunda firma kârları belirli bir süre kurumlar vergisinden muaf tutulmaktadır. Halen yüzde 24 olan kurumlar vergisi oranının 2008'de yüzde 21, 2009'da yüzde 20, 2010'da da yüzde 19'a düşürülmesi planlanmaktadır. Vergi sisteminde olduğu gibi, yatırım teşviklerinden yararlanmada da yerli ve yabancı yatırımcılar arasında bir ayırım söz konusu değildir. Yatırım teşviklerinin temel amacı; imalat sanayi, iş destek hizmetleri ve teknoloji merkezlerindeki üretim seviyesini artırmak olarak belirlenmiştir. Yatırım teşvikleri; vergi muafiyeti, istihdam yaratan projelere yönelik destekler ve eğitim destekleri şeklinde yatırımcılara sağlanmaktadır. Teşvikler; imalat sanayi, yazılım-geliştirme ve iş destek hizmetleriyle AR-GE alanlarına verilmektedir. Ayrıca, işsizlik oranının yüksek olduğu bölgelerdeki küçük projeler için yatırımcılara, "İş Yaratma Destek Programı" çerçevesinde yatırım teşviki sağlanmaktadır. Öte yandan, küçük yatırımcılar için de yatırım teşvikleri söz konusudur. Yatırım teşviklerinden yararlanmak isteyen yatırımcılar "Czechlnvesf'den ücretsiz olarak yardım alabilmektedirler. Yatırımcılar, devletin sağladığı bu teşviklerin yanı sıra, AB Yapısal ve Uyum Fonları'ndan da yararlanabilmektedirler. Coğrafi bakımdan oldukça stratejik bir konuma sahip bulunan komşumuz Bulgaristan, son yıllardaki istikrarlı ekonomik yapısıyla dikkat çekmektedir. Bulgaristan, geçen 20 yılda sosyal ve ekonomik anlamda büyük değişiklikler yaşamış ve planlı ekonomiden serbest piyasa ekonomisine geçişte çeşitli zorluklar yaşamıştır. 1996-97 yıllarında yaşadığı krizlerin ardından; ticaret ve fiyatların liberalleştirilmesi, girişimciliğin önünün açılması, sosyal sektör reformunun yapılması ve uygulanan finans, tarım ve enerji sektörlerinin yeniden yapılandırılmasını içeren kapsamlı ekonomik programın sonucu olarak giderek istikrara ve güçlü bir ekonomik yapıya kavuşmaya başlamıştır. Bulgaristan, 1996'da Dünya Ticaret Örgütü'ne üye olmuş, 2004'te NATO'ya katılmış ve 1 Ocak 2007 itibariyle de AB'ye tam üye olmuştur. 1997 yılına kadar önemli miktarlarda yabancı yatırım çekmeyi başaramayan Bulgaristan, yabancı yatırım çekme performansını bu yıldan sonra giderek artırmıştır. 2003, 2004 ve 2005 yıllarındaki doğrudan yabancı yatırım girişlerinin toplamı, geçmiş 8 yıldaki girişlerin toplamını aşmıştır. Kişi başına ve GSYİH'ya göre doğrudan yabancı yatırım girişlerine göre ise son 10 yıllık dönemin en başarılı ülkelerinden biridir. 1996-2005 döneminde brüt doğrudan yabancı yatırım girişlerinin GSYİH'ya oranı yüzde 7.2'dir. Yabancı yatırım girişlerinde önceki yıllarda özelleştirme uygulamaları etkili olurken, son yıllarda ihracata ve yerel pazara yönelik yeşil saha yatırımlarına yönelik yatırımların öne çıktığı görülmektedir. Güçlü ekonomik yapı, istikrarlı siyasi atmosfer, düşük işçilik maliyetleri, nitelikli işgücü, doğrudan yabancı yatırımları çekmek için yapılan yasal düzenlemelerle AB üyelik süreci ve üyeliği, Bulgaristan'ın yabancı yatırımları çekme başarısının temel nedenleri olarak sıralanabilir. 1997 yılında uygulamaya konulan Yatırım Teşvikleri Kanunu da yabancı yatırımların artışında önemli rol oynamıştır. Söz konusu ya-

sa ile hem yerel, hem de yabancı yatırımcılar için eşit uygulamalar getirilmiştir. Ayrıca, Bulgaristan, Güney Kıbrıs ile birlikte AB'deki en düşük kurumlar vergisi oranına (yüzde 10) sahiptir. Bulgaristan, yaptığı mevzuat değişiklikleriyle yatırımın önündeki engelleri azaltmış ve yabancı yatırımcıların tek bir devlet kurumuyla muhatap olmasını sağlamıştır. Dolayısıyla, işletme kurmak için gereken süre ve yasal prosedür sayısını azaltarak, yatırımcılar için bürokratik engelleri en aza indirmiştir. Romanya, günümüzde çok partili parlamenter sistemle yönetilen demokratik bir cumhuriyettir. 1 Ocak 2007'de AB'ye tam üye olmuştur. 21.6 milyonluk nüfusuyla bölgesinde Polonya'nın ardından en kalabalık nüfusa sahip ikinci ülkedir. Ayrıca, genç nüfus oranı AB-27 ortalamasının üzerindedir. Fakat nüfusu, 2000-2006 yılları arasında yüzde 4 oranında azalmıştır. Diğer eski Doğu Bloku ülkelerinde olduğu gibi, Romanya'da da planlı ekonomiden serbest piyasa ekonomisine geçiş süreci sıkıntılı olmuştur. 1990'İl yıllarda yaşanan sıkıntıların ardından, 2000 yılından itibaren ülkedeki ticari faaliyet ortamında geuşme ve ekonomik verilerde iyileşme sağlanmaya başlanmış ve son yıllarda giderek güçlenen bir ekonomik yapıya kavuşmuştur. Ekonomisindeki iyileşmeye bağlı olarak Romanya'ya yönelik doğrudan yabancı yatırımlar giderek artmıştır. Romanya'nın doğrudan yabancı yatırım stoku, 2000 yılında 6.9 milyar euro iken, 2006 yılında 31.1 milyar dolara yükselmiştir. Doğrudan yabancı yatırım stoku 6 yıllık periyotta yaklaşık 4.5 kat artmıştır. Romanya, 2006 yılında 9.1 milyar euro ile tarihinin en yüksek doğrudan yabancı yatırım girişini elde etmiştir. Kalabalık nüfusu, stratejik konumu, yapılan yasal düzenlemeler, zengin doğal kaynakları ve düşük işçilik maliyetleri, son yıllarda artan doğrudan yabancı yatırımları etkileyen diğer faktörler olarak belirtilebilir. Romanya'da da, yabancı ve yerel yatırımcılar eşit yatırım fırsatlarına sahiptir. Buna rağmen, diğer Doğu Avrupa ülkeleri gibi Romanya da, yabancı yatırımları çekmek için yıllarca çeşitli teşvikler uygulamıştır. Kurumlar vergisi oranını yüzde 16'ya düşürmüştür. Mikro işletme kavramı kapsamına giren şirketlerin tüm gelirleri üzerinden 2007 yılında ödemek zorunda oldukları vergi oranı ise yüzde 2'dir. Öte yandan, AB üyeliğiyle birlikte yatırımcıların AB fonlarından yararlanma imkanı söz konusu olmuştur. Ayrıca; büyük, küçük ve orta ölçekli ve mikro işletmelere yönelik devletin sağladığı çeşitli yatırım teşvikleri ve destekler mevcuttur. 13 Mart 2002'de Romanya Yabancı Yatırım Ajansı kurulmuştur. Ajans, hükümetin belirlediği yabancı yatırımları çekme ve teşvik etme politikasının uygulanmasından sorumludur. Uzun yıllar potansiyelinin altında performans gösteren ve istediği doğrudan yabancı yatırımları çekmeyi bir türlü başaramayan Türkiye'ye yönelik yabancı yatırım girişlerinde son yıllarda büyük bir artış gözlenmektedir. Gerçekten de; 1954-1980 arasında 240 milyon dolara yakın, 1980-2000 arasında 15 milyar dolar civarında ve 1995-2000 arasında da yıllık ortalama 767 milyon dolar civarında yabancı yatırım çekebilen Türkiye'ye, sadece 2006 yılında giren doğrudan yabancı yatırım miktarı 20 milyar dolar civarındadır. Son yıllardaki yabancı yatırım girişlerinde; 2001 krizinden sonra IMF ile uygulanan program nedeniyle ekonomide göreli olarak sağlanan istikrarlı makroekonomik ortam, göreli siyasi istikrar, AB ve IMF ile ilişkilerin yolunda gitmesi ve yapılan büyük çaplı özelleştirmelerin önemli etkisi olmuştur. Son yıllardaki artışa rağmen, Türkiye'nin doğrudan yabancı yatırım çekme performansının hala potansiyelinin altında olduğu söylenebilir. Nitekim, 2000 yılında yaklaşık 20 milyar dolar civarında olan Türkiye'deki doğrudan yabancı yatırım stoku, 2006 yılında 60 milyar dolara yükselmiştir. Fakat, yüzde 16 olan Türkiye'nin doğrudan yabancı yatırım stokunun GSYİH'ya oranı, hala dünya ortalaması olan yüzde 22.7'nin altındadır. Bu çerçevede belirtilmesi gereken bir diğer husus da, son yıllarda gelen yabancı

yatırımların genelde mevcut, yani kurulu tesisleri ya satın aldığı ya da ortak olduğu gerçeğidir. Gerçekten de, 2005 ve 2006 yıllarında Türkiye'ye giriş yapan doğrudan yabancı yatırımların yaklaşık yüzde 75-80'i satın almalar ve birleşmeler yoluyla gerçekleşmiştir. 2006 yılındaki bu satın alma ve birleşmelerin yüzde 44'ü finans sektöründe ve yüzde 40.5'i ise telekomünikasyon sektöründe gerçekleşmiştir. Bu nedenle, üretimi ve istihdamı artmcı etkisinin sınırlı kaldığı ileri sürülebilir. Hiç kuşku yok ki, diğer gelişmekte olan ülkeler gibi Türkiye'nin de doğrudan yabancı yatırımlara ihtiyacı var. Hedefin büyütülmesi ve alınacak tedbirlerle, bugüne kadar potansiyelin altında kalan performansın yükseltilmesi elbette mümkündür. Bunun yolu, yatırım ortamını iyileştirmekten, yatırımların önündeki engelleri kaldırmaktan ve yabancı yatırımları teşvik edici düzenlemeleri yapmaktan geçmektedir. Gelen yatırımcı sermayeye; yani gelip yeni tesisler kuracak, istihdam yaratacak yabancı yatırımcıya, her türlü teşvik ve desteğin sağlanması, daha fazla yabancı yatırım çelanek için neredeyse şarttır. Öte yandan, iç pazar amacıyla değil, ihracat amacıyla gelen yatırımcı sermayeye yönelik düzenlemelerin yapılmasının, Türkiye'nin bu alandaki performansını belirlemede etkili olacağı beklenebilir. Kuşkusuz, doğrudan yabancı yatırımlar her derdin ilacı değildir. Dolayısıyla, ekonomide umudu sadece yabancı yatırımlara bağlamanın da doğru bir yaklaşım olmayacağı açıktır. Türkiye, yatırım ortamının iyileştirilmesi konusunda son yıllarda önemli ilerlemeler kaydetmiştir. Ayrıca, son derece liberal bir yabancı yatırım mevzuatına sahiptir. Yerli ve yabancı yatırımcılar arasında bir ayırım da söz konusu değildir. Öte yandan; yatırımları özendirmek, desteklemek ve yönlendirmek için uluslararası taahhütler uyannca çeşitu teşvikler de sağlanmaktadır. Teşvikler, yerli ve yabancı yatırımcılara eşit olarak sunulmaktadır. Fakat tüm bunlara rağmen; vergi sistemi, bürokratik engeller, teşvikler ve maliyetler başta olmak üzere birçok alanda, Türkiye'nin atması gereken adımlar bulunmaktadır. Bu adımlar atıldığı zaman, yeni yatırımlara ve ihracata yönelik daha fazla doğrudan yabancı yatırımın Türkiye'ye geleceği beklenebilir. Bu çerçevede, sadece maliyetlerin düşürülmesinin bile, Türkiye'ye yönelik doğrudan yabancı yatırımları önemli miktarda artıracağı söylenebilir. Hiç kuşku yok ki, bu, yerli yatırımcıların yatırımlarında da belirgin bir artışa yol açacaktır. Çünkü, daha çok yabancı yatınm çekmek için yapılan düzenleme ve değişiklikler, yabancı yatırımcılar kadar, ülke içindeki girişimciler için de destekleyici ve teşvik edici olmaktadır. Daha da önemlisi, yerli yatırımcıların yurtdışına çıkışını engelleyici bir etkisi de söz konusu olacaktır. Bilindiği gibi, içerideki yüksek maliyetlerden dolayı hatın sayılır miktarda bir yerli sermaye, son yıllarda yurtdışına çıkmıştır. Yerli yatmmcıların en çok tercih ettiği ülkelerin başında bir kısmı bu çalışmada incelenen eski Doğu Bloku ülkeleri gelmektedir. Nitekim, Romanya'daki yabancı sermayeli şirket sayısının ülkelere göre dağılımında yüzde 7.05 ile Türkiye üçüncü sırada yer almaktadır. Yatırım ortamının iyileştirilmesine ve maliyetlerin düşürülmesine yönelik önerilere, bir de bu açıdan bakılmasının faydalı olacağına inanmaktayız.

GİRİŞ Yabancı sermaye yatırımları, doğrudan yabancı sermaye yatırımları^ ve portföy yatırımları olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Portföy yatırımları bir ülkenin sermaye piyasasında işlem gören şirketlerin hisselerinin bir diğer ülke veya ülkelerin kuruluşları tarafından satın alınmasını ifade etmektedir.^ Kısa vadeli sermaye hareketleri olarak da adlandırılan portföy yatırımlarına, kısa vadede yüksek getiri peşinde koştuğu ve spekülatif niteliği ağır bastığı için zaman zaman sıcak para da denilmektedir. Portföy yatırımları, kısa vadeli yabancı sermaye hareketleridir. Gittiği ülkede bir işletme kurma ya da sabit bir yatırım yapma gibi uzun vadeli bir amacı yoktur. Bu çalışmanın konusunu oluşturan doğrudan yabancı yatırımlar ise uluslararası sermaye akışı demektir. Bir başka ifadeyle, yatırılabilir kaynakların kişi veya kuruluşlar tarafından bir başka ülkeye taşınmasıdır. Bir veya birden fazla uluslararası yatırımcının, tamamına sahip olarak veya yerli bir veya birkaç firmayla ortaklık halinde gerçekleştirdikleri yatırımlar, doğrudan yabancı yatırım olarak tanımlanmaktadır.3 Günümüzde, tamamına yakın bölümü çok-uluslu şirketler tarafından gerçekleştirilen doğrudan yabancı yatırımlar, bir firmanın, üretimini kurulu olduğu ülkenin sınırları ötesine yaymak üzere yabancı ülkelerde üretim tesisi kurması veya mevcut üretim tesislerini alması biçiminde de tanımlanabilir.'^ Doğrudan yabancı yatırımlar, sermayeyle birlikte teknoloji ve işletmecilik bilgisini de beraberinde getirdiğinden dolayı İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra önem kazanmaya başlamış,^ 1980Terin başından itibaren ise giderek daha da önemli hale gelmiştir. Gerçekten de, küreselleşme süreci öncesinde yeterince önemsenmeyen doğrudan yabancı yatırımlar, kalkınmaya olan katkısının anlaşılmasıyla, günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan birçok ülkenin ilgi odağı haline gelmiştir.^ Bu dönemde, doğrudan yabancı yatırımlar, dünya üretimi ve ticaretindeki artıştan daha hızlı artmıştır. 1980-97 döneminde, dünya genelinde doğrudan yabancı yatmmlardaki yıllık ortalama artış oranı yüzde 13'tür7 Kuşkusuz, dünya ekonomisinde yaşanan küreselleşmenin temel özelliklerinden biri de, hızla artan ve gittikçe önem kazanan doğrudan yabancı yatırımlardır. Günümüz dünyasında yabancı yatırımların dış ticaretten çok daha önemu bir hale geldiği söylenebilir.8 Doğrudan yabancı yatırımlar, özellikle 1990'ların başından itibaren gelişmekte olan ülkeler için "kalkınmanın motoru" olarak genel kabul görmüştür. 2000 yılında 1,270 milyar dolara ulaşan doğrudan yabancı yatırımlar, 2002 yılında 1,411 milyar dolarla rekor kırmıştır. Günümüzde doğrudan yabancı yatırımların dünya genelindeki hacmi önemli düzeylerdedir. Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı'nın (United Nations Conference on Trade and Development - UNCTAD) 2007 Yılı Dünya Ya- 1 İlgili literatüre uyum sağlamak amacıyla bu çalışmada bundan sonra "Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları" yerine "Doğrudan Yabancı Yatırımlar" (Foreign Direct Investment - FDI) kullanılacaktır. 2 DPT, Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Özel İhtisas Komisyonu Raporu, T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı, Yayın No: DPT: 2514-ÖİK: 532, Ankara, 2000, s.l. ^a.g.e., s.l. 4 Halil Seyidoğlu, Uluslararası İktisat, 9. Baskı, Güzem Yayınlan, İstanbul, 1993, ss.567-568. 5 Rıdvan Karluk, "Türkiye'de Yabancı Sermaye Yatırımlarının Ekonomik Büyümeye Katkısı", (içinde) Ekonomik İstikrar, Büyüme ve Yabancı Sermaye, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü, Yayıma Hazırlayan: A. Tarhan, Ankara, Şubat 2001. 6 Suna Oksay, "Çokuluslu Şirketler Teorileri Çerçevesinde Yabancı Sermaye Yatınmlarının İncelenerek Değerlendirilmesi", Dı Ticaret Dergisi, Sayı: 8, Ocak 1998. 7 Padma Mallampally ve Kari P. Sauvant, "Foreign Direct Investment in Developing Countries", Finance & Development, Vol. 36, No. 1, March 1999. 8 Palle S. Andersen ve P. Hainaut, "Foreign Direct Investment and Employment in the Industrial Countries", BIS Working Papers, No. 61, November 1998.

tırım Raporu'na göre,^ dünya genelinde doğrudan yabancı yatırımlar, 2006 yılında yüzde 38 gibi oldukça yüksek bir düzeyde artarak 1,306 milyar dolar olmuştur. Bu, 2002 yılından sonraki en yüksek düzeydir. 2006 yılında hem gelişmiş, hem gelişen, hem de geçiş ekonomilerine yönelik yatırım girişlerinde artış yaşanmıştır. Bu yüksek artışta, sınır-ötesi birleşme ve satın almalar önemli rol oynamıştır. Öte yandan, bu çalışma kapsamında incelenen dört ülkenin de içinde bulunduğu Güneydoğu Avrupa ülkelerine yönelik girişlerdeki artış oranı ise yüzde 68 gibi çok daha yüksek bir düzeydedir. Doğrudan yabancı yatırımlar, kuşkusuz Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için de çok önemlidir. Ekonomiye sağladığı katkılar nedeniyle günümüzde birçok ülke, özellikle de gelişmekte olan ülkeler arasında yabancı yatırım çekme yarışı yaşanmaktadır. Üstelik bu yarışta giderek artan dozda bir rekabet de söz konusudur. Bu çerçevede, gelişmekte olan ülkeler, bir yandan yatırım ortamlarını yabancı yatırımlar için daha cazip bir hale getirebilmek amacıyla önemli politika değişikliklerine gitmekte, diğer yandan da ilgili mevzuatlarını mümkün olduğu kadar basitleştirmeye çalışmaktadırlar. Yine UNCTAD'm raporuna göre, daha çok doğrudan yabancı yatırım çekmek isteyen ülkeler, bu amaçla 2006 yılında 147 adet politika değişikliği yapmışlardır. Yapılan değişikliklerin yüzde 74'ü gelişen ülkeler tarafından yapılmıştır. Çoğunun kapsamı kurumlar vergisinde indirimdir. Daha çok yabancı yatırım çekmek için yapılan düzenleme ve değişikliklerin, yabancı yatırımcılar kadar, yerli girişimciler için de destekleyici ve teşvik edici olduğu açıktır. Gelişmekte olan ülkelerde toplam yatırımlar içindeki payı gittikçe artan doğrudan yabancı yatırımlar, yatırımın yapıldığı ev sahibi ülke ekonomisi üzerinde çeşitli etkiler yaratmaktadır. Ekonomi literatüründe, doğrudan yabancı yatırımların ülkeye gelişinin ülke için yararlı olduğuna dair kuvvetli bir kanı vardır. Bu yatırımların, gittikleri ülkeye; sermaye, teknoloji ve üretim bilgisi götürdüğü, sıklıkla savunulmaktadır. Bu yatırımların ev sahibi ülke ekonomisi üzerindeki diğer etkilerinin ise üretim, istihdam, gelir, fiyat, ödemeler dengesi, ekonomik gelişme ve genel refah gibi etkiler olduğu söylenebilir, Bu nedenledir ki, hemen hemen gelişmekte olan tüm ülkelerde günümüzde hükümetler, doğrudan yabancı yatırımları kalkınma hedeflerinin bir parçası olarak görmektedirler. ^ Türkiye'ye gelince, Türkiye'nin yabancı yatırım çekme performansının potansiyelinin altında olduğu söylenebilir. Gerçekten de Türkiye, oldukça liberal yabancı sermaye mevzuatına ve yabancı yatırımları çekme konusundaki bazı avantajlarına rağmen, uzun yıllar yeterli yabancı sermayeyi çekmeyi başaramamıştır. Türkiye, 1954-1980 arasında 240 milyon dolara yakın doğrudan yabancı yatırım çekmiştir. 1980-2000 arasında ise bu rakam, 15 milyar dolar civarındadır. 1995-2000 arasında Türkiye'ye yönelik doğrudan yabancı yatırımların, yıllık ortalama 767 milyon dolar civarında seyrettiği gözlenmektedir. 12 Fakat son yıllarda, Türkiye'ye yönelik yabancı yatırım girişlerinde büyük bir artış yaşanmaktadır. Rakamlar, son yıllarda bu alanda rekorlar kırıldığını göstermektedir. Dolayısıyla, adeta bir yabancı akınının söz konusu olduğu ileri sürülebilir. 2004 yılında 2.8 milyar dolar olan Türkiye'ye yönelik doğrudan yabancı yatırımların, 2005'te 9.8 milyar dolara ulaştığı ve 2006'da da 20 milyar dolar civarında gerçekleştiği görülmektedir. Bu artışta; 2001 krizinden sonra IMF ile uygulanan program nedeniyle ekonomide göreli olarak sağlanan istikrarlı makroekonomik ortam, göreli siyasi istikrar, AB ve IMF ile ilişkile- 9 UNCTAD, World Investment Report 2007: Transnational Corporations, Extractive Industries and Development, United Nations Publication, 2007. 10 Karluk, a.g.m. ve Hasan Sabır, "Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarını Gelişmekte olan Ülkelere Yönlendirici Politikalar", Dı Ticaret Dergisi, Sayı: 26, Ekim 2002. 11 Sabır, a.g.m., 12 M. Hüseyin Bilgin, "Türkiye'ye Yönelik Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarının İstihdama Etkisi", ÖNERİ Dergisi, Sayı: 22, Yıl: 11, Cilt: 6, Haziran 2004, ss.251-258.

rir yolunda gitmesi ve büyük çaplı özelleştirmelerin önemli etkisi vardır. Yabancıların gayrimxenkul alımlarının da bu artışta büyük katkısı olduğunu belirtmek gerekir. Sadece rakamlara bakılırsa, Türkiye'nin yabancı yatırımların yeni çekim merkezi olduğu iddia edilebilir. Fakat belirtilmesi gereken önemli bir nokta, son yıllarda gelen yabancı yatırımların genelde mevcut, yani kurulu tesisleri ya satın aldığı ya da ortak olduğu gerçeğidir. Bu nedenle, üretimi ve istihdamı artırıcı etkisinin sınırlı kaldığı ileri sürülebilir. Hiç kuşku yok ki, diğer gelişmekte olan ülkeler gibi Türkiye'nin de doğrudan yabancı yatırımlara ihtiyacı vardır. Hedefin büyütülmesi ve alınacak tedbirlerle, bugüne kadar potansiyelin altında kalan performansın yükseltilmesi elbette mümkündür. Bunun yolu, yatırım ortamını iyileştirmekten, yatırımların önündeki engelleri kaldırmaktan ve yabancı yatırımları teşvik edici düzenlemeleri yapmaktan geçmektedir. Bu çerçevede, gelen yatırımcı sermayeye; yani gelip yeni tesisler kuracak, istihdam yaratacak yabancı yatırımcıya, her türlü teşvik ve destek verilmelidir. Öte yandan, iç pazar amacıyla değil, ihracat amacıyla gelen yatırımcı sermayeye yönelik düzenlemelerin yapılmasının, Türkiye'nin bu alandaki performansını belirlemede etkili olacağı beklenebilir. Bir başka ifadeyle, yabancı yatırımcıların sadece iç pazara hitap etmekten çok, ihracat yapma amacıyla Türkiye'ye girişi teşvik edilmelidir. Yeri gelmişken şunu da belirtmekte yarar vardır, kuşkusuz doğrudan yabancı yatırımlar her derdin ilacı değildir. Burada söylenenlerden, ekonomide umudu sadece yabancı yatırımlara bağlamak gibi bir sonuç asla çıkarılmamalıdır. Ancak şurası da açıktır, yatırımcı doğrudan yabancı sermaye, birçok açıdan Türkiye ekonomisini olumlu etkiler. İstihdam, üretim ve ihracatı artırıcı etkileri bir yana; ekonominin rekabet gücünü artırır, ekonomiye dinamizm kazandırır. Bu çalışmanın temel amacı, Türkiye'nin doğrudan yabancı yatırım ortamım karşılaştırmalı bir şekilde analiz etmek ve Türkiye'nin yabancı yatırım ortamını ihracat yönelimli bir hale getirebilmek için neler yapılması gerektiğini ortaya koymaktır. Bu çerçevede, ihracat yönelimli ya da dış ticaret esaslı olarak doğrudan yabancı yatırımlara verilen teşviklerin ya da bu tür sermayenin yatırım ortamının incelenmesi ve politikaların geliştirilmesi, bu çalışmanın temel amacını oluşturmaktadır. Bu amaçla; bir yandan ihracat yönelimli ya da dış ticaret esaslı olarak Türkiye'nin yabancı yatırım ortamı, ekonomik yapıları Türkiye'ye benzeyen ve son yıllarda önemli miktarlarda doğrudan yabancı yatırım çeken Polonya, Çek Cumhuriyeti, Bulgaristan ve Romanya'nın yabancı yatırım ortamıyla karşılaştırılmakta, diğer yandan da Türkiye'nin yabancı yatırım ortamının ihracat yönelimli bir hale getirilebilmesi için neler yapılması gerektiği tartışılmaktadır. Türkiye'nin yabancı yatırım ortamının benzer yapıdaki ülkelerin yatırım ortamıyla karşılaştırılması ve bu ülkelerin uygulamalarından hareketle altematif politika önerilerinin geliştirilmesi, çalışmanın önemini ortaya koymaktadır. Çalışmada; "Geçiş Ekonomileri" olarak adlandırılan ve tamamı eski Doğu Bloku ülkesi olan Polonya, Çek Cumhuriyeti, Bulgaristan ve Romanya'nın yabancı yatırım ortamı; teşvikler, vergi, istihdam yükleri, iş yapma ortamı, riskler, hukuki yapı ve benzeri değişkenler bazında ayrıntılı olarak incelenmektedir. Ayrıca, doğrudan yabancı yatırımlar açısından her ülkenin swot analizi yapılmaktadır. Çalışmada; Türkiye'nin doğrudan yabancı yatırım ortamı da incelenmekte ve diğer ülke deneyimlerinden hareketle Türkiye için bazı politika önerileri geliştirilmektedir.

BIRINCI BOLUM POLONYA Orta Avrupa'da yer alan Polonya'nın yüzölçümü 312,680 kilometrekaredir. Para birimi Zloty'dir. Kişi başı GSYİH'sı 10 bin dolara yakındır. Polonya, 38 milyon nüfusuyla Orta ve Doğu Avrupa'da en yüksek nüfusa sahip ülkedir. Bu nüfusun yüzde 38'i kırsal, yüzde 62'si ise kentsel yerleşim yerlerinde yaşamaktadır. Tahminler, 2025 yılında Polonya'nın toplam nüfusunun 36.6 milyona düşeceği yönündedir. Eski bir Komünist ülke olmasından dolayı Polonya'da okur-yazar oranı yüksektir. Fakat finans, bilgi işlem gibi piyasa ekonomisinin ihtiyaç duyduğu alanlarda yeterli sayıda yetişmiş insan gücüne sahip değildir. Polonya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti ile birlikte 1999 yılında NATO'ya tam üye olmayı başarmıştır. Mayıs 2004'de ise Avrupa Birliği'ne (AB) tam üye olmuştur. 1.1. GENEL EKONOMİK DURUM 1.1.1. 2006 ÖNCESİ Polonya, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra yaklaşık 45 yıl diğer Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri gibi dünyadaki diğer ülkelerden izole olmuş, doğrudan yabancı yatırım ve ticaretin faydalarından mahrum kalmıştır. 1980'lerin sonlarına kadar merkezi planlama ve içe dönük kalkınma politikaları izleyen Polonya; politik, ideolojik ve ekonomik nedenlerden ötürü yabancı yatırımcıların genelde uzak durduğu bir ülke olmuştur. Dış ticaretin tamamen devlet kontrolü altında yapıldığı bu dönemde, ürettiği malı ihraç etmek isteyen firmalar, sadece dış ticaret firmaları aracılığıyla mallarını yurt dışına satabilme imkanına sahip olmuşlardır. Bu dönemde dış ticaret firmalarının sayısının çok az olduğunu da belirtmek gerekir. Aracı kullanmak zorunda kalan ihracatçı firmaların, doğal olarak yurt dışındaki firmalarla doğrudan ilişki kurma imkanından yoksun olmaları^^, Polonya'nın dış ticaret rakamlarının, uzun yıllar potansiyelinin altında seyretmesine neden olmuştur. Polonya ekonomisinin bu dönemdeki büyüme rakamlarına bakıldığında, ekonominin gidişatının hiç de istenildiği şekilde olmadığı anlaşılmaktadır. 1980-1989 yılları arasında Polonya ekonomisi, ortalama yıllık yüzde 0.12 gibi çok düşük bir oranda büyümüştür. Diğer bir ifadeyle, reel GSYİH'sı 1980'den 1989'a kadar sadece yüzde 6.2 oranında artmıştır. Yine aynı dönemde, enflasyon yüzde 9.4 ile yüzde 251 arasında dalgalanmış, 1990 yılında yüzde 585 düzeyine çıkarak zirve yapmıştır. Bu yıllarda kişi başı milli gelir ise hep 2000 doların altında kalmıştır. Bu olumsuz tablo, Polonya'nın radikal bir değişime gitmesine zemin oluşturmuştur. Olumsuz makroekonomik göstergelerin etkisiyle Polonya, 1980'lerin sonlarına doğru ekonomik, hukuki ve politik birçok alanda radikal değişikliklere gitmiştir. 1989 yılında yapılan demokratik seçimlerle Orta Avrupa'da Komünist düzeni kaldıran ilk ülke olarak tarihe geçmiştir. Komünist düzenin sona ermesinin ardından 1990 ve 1991 yılları, Polonya için oldukça zor geçmiştir. Bu iki yılda ortalama yıllık 13 EIU, Country Profile 2007: Poland, The Economist Intelligence Unit, 2007, ss.16-17. 14 Arjun S. Bedi ve Andrzej Cieslik, "Foreign Direct Investment and Host Country Regional Export Performance: Evidence From Poland", The Institute of Social Studies, Working Paper Series, No. 322, September 2002, s.7.

yüzde 7 oranında gerileyen Polonya ekonomisi, 2000 yılına kadarki dönemde yıllık ortalama yüzde 5'in biraz üzerinde büyüme rakamlarını yakalamayı başarmıştır. Fakat 2001 yılıyla birlikte, küresel ekonomideki durgunluğa da bağlı olarak büyüme rakamları, 2001 ve 2002 yıllarında yüzde l'ler civarında seyretmiş, işsizlik oranı da yüzde 19.9 ile 2002 yılında oldukça yüksek bir düzeye çıkmıştır. Küresel ekonomideki durgunluğa bağlı olarak doğrudan yabancı yatırımların azalması ve Polonya para birimi olan Zloty'nin aynı dönemde değerlenmesi, Polonya'nın ihracatını da olumsuz etkilemiştir. Buna bir de ihracatının çok büyük bir kısmını gerçekleştirdiği Alman ekonomisindeki yavaşlama ve düşük yurtiçi talep eklenince, ekonomik büyüme azalmış ve işsizlik oranı artmıştır. Tablo l.l'den de görülebileceği gibi, 2003-2005 yıllarında yıllık yüzde 3.5 ile 5.8 arasında büyüyen Polonya ekonomisi, enflasyon oranını düşük tutmayı başarmış, fakat işsizlik sorunu konusunda kayda değer bir ilerleme gösterememiştir. 1.1.2. 2006 VE SONRASI Polonya ekonomisi, 2006 yılında yüzde 5.8 oranında büyümüştür. Bu büyüme, büyük ölçüde özel tüketim ve yatırımlardan kaynaklanmıştır. Büyüme oranı, 2006 yılının son çeyreğinde yüzde 7'lere kadar çıkmıştır. 2007 yılı ilk çeyrek rakamları, büyümenin bu yıl da yüksek seyredeceğine işaret etmektedir. Özellikle AB yatırım fonları ve doğrudan yabancı yatırımların etkisiyle yatırım kalemi talep büyümesine neden olmuştur. Ayrıca; ücretlerdeki artış, artan istihdam oranı ve olumlu kredi ortamı sayesinde hanehalkı harcamaları da artmıştır. Dışa açılma oranındaki artışa, cari işlemler açığındaki artış eşlik etmiştir. Bu dönemde gerçekleşen büyüme, işsizlik verilerine de olumlu yansımış, 2006 yılı sonunda işsizlik oranı yüzde 14'ün altına inmiştir. Bu, 2000'li yıllarda görülen en düşük işsizlik oranıdır. Bu başarıdaki en önemli etken, istihdam olanaklarının artması, işgücünün azalması ve yurtdışına işçi göçüdür. Öte yandan, bütün bu gelişmeler, bir yandan sanayi sektöründe işçi verimliliğinin (bkz. Tablo 1.1), diğer yandan da birim işçilik maliyetlerinin artmasına neden olmuştur. The Economist Intelligence Unit (EIU), 2007 yılında Polonya ekonomisinin yüzde 6.3, 2008'de yüzde 5.V^ ve 2008-2011 yıllarında da yılda yüzde 4 büyüyeceğini tahmin etmektedir.ı^ İhracatının eskisi gibi yine güçlü olması beklenmekle birlikte, özellikle yatırımların etkisiyle ithalatının ihracattan daha fazla artıp cari açığı büyütmesi beklenmektedir. Enflasyon oranı 2007 yılı dahil son yıllarda yüzde 2'nin altında olmasına rağmen, fiyatlarda yukarı doğru bir artış gözlenmektedir. Bundan dolayı yakın zamanda Polonya Merkez Bankası faiz oranlarını artırmak zorunda kalmıştır. Polonya Merkez Bankası'nm bu politikası, Polonya ile Avrupa Birliği Merkez Bankası faizleri arasındaki farkı azaltmış ve Polonya Merkez Bankası'nm enflasyon oranının artmasına pek de izin vermeyeceğini göstermiştir. Dolayısıyla, kısa ve orta vadede enflasyonun yüzde 2'1er civarında dalgalanması beklenmektedir. İşsizlik, Polonya ekonomisinin halen en önemli sorunlarından biri olmakla birlikte, AB'ye girdikten sonra çalışanların göç etmesi, nüfusun artmaması ve istikrarlı büyümenin işsizlik oranını düşürmeye devam edeceği söylenebilir. 15 EIU, Country Report: Poland, The Economist InteUigence Unit, August 2007, s.4. Diğer taraftan. Tablo l.l'den de görülebileceği gibi, OECD'nin 2007 ve 2008 için tahminleri sırasıyla yüzde 5.8 ve yüzde 5'tir. 16 The Economist Intelligence Unit, http://www.eiu.com

Tablo 1.1: Temel Ekonomik Göstergeler 1990 2003 2004 2005 2006 2007 W 2008 W Red GSYİH (Milyar - Yerel Para Birimi) 514.609 792.837 835.04 864.675 914.557 967.405 1,015.86 Büyüme (Yıllık - %) -7.2 3.8 5.3 3.5 5.8 5.8 5 Cari GSYİH (Milyar $) 62.084 216.545 252.668 303.161 338.689 364.834 390.679 Kişi başı Cari GSYİH ($) 1,625.24 5,668.03 6,617.42 7,943.34 8,890.24 9,593.77 10,291.94 TÜFE (Yıllık Yüzde Değişim) 585.8 0.8 3.5 2.1 1 2.2 2.9 Cari İşlemler Dengesi (Milyar $) 1.187-4.599-10.677-5.105-7.077-9.705-13.943 Cari İşlemler Dengesi/GSYİH 1.9-2.1-4.2-1.7-2.1-2.7-3.6 Nüfus (Milyon) 38.2. 38.205 38.182 38.165 38.097 38.028 37.96 Toplam Brüt Dış Borç (Milyon $) - 107,274 129,807 132,830 168,396 - - İşçi Verimliliği (Saat Başı) - 42.0(b) 43.7 (b) 44.6 (b) 46.0 (b) 44.9 - İşsizlik (%) - 19.7 19.0 17.8 13.9 - - (a) UNCTAD tahmin. Eurostat hesaplaması. Kaynak: UNCTAD, http://www.unctad.org/, Eurostat, http://www.ec.europa.eu/eurostat/, OECD, http://www.oecd.org/, Polonya Merkez Bankası, http://www.nbp.pl/ Ülke üretiminin en büyük kalemini hizmetler sektörü oluşturmaktadır. 2006 yılı GSYİH'nın üretim bileşenlerine bakıldığında, hizmetler sektörünün GSYÎH'nm yüzde 50'sinden fazlasını oluşturduğu görülmektedir. Tablo 1.2'den de görülebileceği gibi, hizmetler sektörünü imalat, ticaret ve inşaat sektörleri izlemektedir. Kırsal kesimde yaşayan nüfusa oranla tarım sektörünün GSYÎH'ya katkısının oldukça sınırlı düzeyde olduğu görülmektedir. Diğer yandan, GSYİH'nın tüketim bileşenlerine bakıldığında, özel tüketimin ekonominin ana motoru durumunda olduğu anlaşılmaktır. Tablo 1.2: GSYIH'mn Ana Bileşenleri (2006) üretim Bileşenleri Toplam (%) Tüketim Bileşenleri Toplam (%) Tarım ve Ormancılık 4.5 Özel Tüketim 61.7 İmalat (İnşaat Hariç) 25.1 Kamu Tüketim 17.3 İnşaat 6.6 Brüt Sabit Yatınm 21.8 Ticaret ve Onanm 19.4 Stoklardaki Değişim 0.4 Ulaşım, Finansal Ve Diğer Piyasa Hizmetleri 30.1 Mal ve Hizmet İhracatı 39.6 Kamu Yönetimi ve Diğer Devlet Hizmetleri 14.4 Mal ve Hizmet İthalatı 41.2 Kaynak: The Economist Intelligence Unit, http://www.eiu.com

Polonya'nın dış ticaret ortaklarına bakıldığında ise (Tablo 1.3), Polonya'nın dış ticaretinin büyük bir kısmını Almanya ile gerçekleştirdiği görülmektedir. Polonya, 2006 yılında; ihracatının yüzde 27.1'ini, ithalatının ise yüzde 23.8'ini Almanya ile gerçekleştirmiştir. Buradan çıkartılabilecek en önemli sonuç, Polonya ekonomisinin Alman ekonomisine bağımlı olduğu gerçeğidir. Polonya, ihracatının yüzde 6.4 ve 6.3'ünü ise sırasıyla İtalya ve Fransa'ya gerçekleştirmiştir. Öte yandan, Tablo 1.1 'deki cari denge rakamlarına bakıldığında, Polonya'nın 1996 yılından sonra sürekli dış açık verdiği, dış açığının 2006 yılında GSYİH'mn yüzde 2.6'sı oranında gerçekleştiği görülmektedir. Ayrıca, yine Tablo 1.1'de gösterildiği gibi, Polonya'da ithalatın ihracattan daha fazla artmaya devam edeceği tahmin edildiğinden, cari açığm da buna paralel olarak 2008 yılında GSYİH'mn yüzde 3.6'sına ulaşması beklenmektedir. Tablo 1.3: Polonya'nın Dış Ticareti ve Ülkelere Göre Dağılımı (2006) Ihracat(3) Toplam (%) Ithalat(«) Toplam (%) Almanya 27.1 Almanya 23.8 İtalya 6.4 Rusya 9.7 Fransa 6.3 İtalya 6.7 İngiltere 5.7 Çin 6.1 (a) Gümrük bazlı. Kaynak: The Economist Intelligence Unit, htpp://www.eiu.com Polonya'nın ihracat ve ithalat rakamları Uluslararası Standart Ticaret Sımflaması'na göre daha ayrıntılı olarak Tablo 1.4'te verilmektedir. Söz konusu tablo incelendiğinde, Polonya'nın en büyük ilk iki ihracat ve ithalat kaleminin aynı olduğu görülmektedir. "Makine ve Ulaştırma Araçları" ile "Başhca Sınıflara Ayrılarak İşletilmiş Mallar" kategorileri, en büyük ithalat ve ihracat kalemlerini oluşturmaktadır. Tablodan da görüldüğü gibi, 2006 yılında Polonya'nın ihracat rakamının 43.85 milyar dolarını ve ithalat rakamının da 44.8 milyar dolarını makine ve ulaştırma araçları oluşturmaktadır. Tablo 1.4: Polonya'nın İhracat ve İthalat Kalemleri (2006) Ana ihracat Kalemleri (FOB) Milyon $ Ana ithalat Kalemleri (CİF) Milyon $ Makine ve Ulaştırma Araçlan 43,850 Makine ve Ulaştırma Araçları 44,798 Başlıca Sınıflara Ayrılarak İşletilmiş Mallar 25,208 Başlıca Sınıflara Ayrılarak İşletilmiş Mallar 25,851 Çeşitli Mamul Eşya 14,657 Kimyasal Sanayi Ürünleri 16,857 Canlı Hayvanlar ve Gıda Maddeleri 9,187 Madeni Yakıtlar ve Yağlar 13,003 Kaynak: The Economist Intelligence Unit, http://www.eiu.com

1.2. DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR VE YATIRIM ORTAMI 1.2.1. DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR Polonya, 1990'ların başından itibaren gösterdiği ekonomik performansla 2006 yılı sonu itibariyle toplam 100 milyar doların (stok) üzerinde doğrudan yabancı yatırım çekmeyi başarmıştır. Bu başarıda, hiç kuşkusuz ekonomisini dışa açması, daha şeffaf politikalar takip etmesi, uygulamaya koyduğu yapısal reformlar, AB ve OECD üyelikleri gibi birçok faktör rol oynamıştır. 2002 yılı dünya genelinde ve dolayısıyla Polonya için de doğrudan yabancı yatırımlar açısından oldukça kötü bir yıl olmuştur. Bu yıl, dünya genelinde doğrudan yabancı yatırımlar yüzde 27.4 oranında azalmıştır. Bunun bir yansıması olarak, Tablo 1.5 ve 1.7'de gösterildiği gibi, Polonya'ya yönelik doğrudan yabancı yatırım girişleri de yüzde 28 oranında azalmış ve 4.1 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Öte yandan, 2003 yılında Avrupa ve OECD ülkelerine giren ve çıkan doğrudan yabancı yatırımlar yüzde 28 oranında gerilemiştir.polonya'ya yönelik doğrudan yabancı yatırımların büyük bir kısmının OECD ülkeleri kaynaklı olmasına rağmen, 2003 yılında Polonya, bir önceki yıla kıyasla daha fazla yabancı yatırım çekmeyi başarmıştır. Fakat, ülkeye giren doğrudan yabancı yatırımlar 5 milyar doların altında kalmıştır. Dünya genelindeki doğrudan yabancı yatırımlarda 2004 yılında gerçekleşen yüzde 30'1ar civarındaki artış, Polonya'ya yönelik yabancı yatırımların bir önceki yıla göre iki kattan daha fazla artmasına neden olmuştur. Bu müthiş performans, 12.4 milyar dolar düzeyindeki bir doğrudan yabancı yatırımın Polonya'ya girişi anlamına gelmektedir. 2005 yılında dünya genelindeki doğrudan yabancı yatırımlar, yine yaklaşık yüzde 30 oranında artmış, fakat bu artış bu kez Polonya'ya yansımamış ve Polonya'ya yönelik doğrudan yabancı yatırımlar 10 milyar doların altına gerilemiştir. 2006 yılma kadarki dönemde Polonya'ya yönelik doğrudan yabancı yatırım girişleri ve stok verilerinin ülkelere göre dağılımı, detaylı bir şekilde Tablo 1.5 ve 1.6'de sunulmuştur. Tablolardaki verilerden Polonya'daki mevcut doğrudan yabancı yatırımların yüzde 96'sının OECD ülkeleri ve yüzde 89'unun da Avrupa ülkeleri kaynaklı olduğu anlaşılmaktadır. Bu ülkeler içinde en büyük paya sırasıyla Hollanda, Almanya, Fransa ve ABD sahiptir. Tablo 1.7 ve 1.8 ise, yıllar itibariyle doğrudan yabancı yatırım girişleri ve stok rakamlarının sektörlere göre dağılımını göstermektedir. Söz konusu tablolarda verilen OECD istatistiklerine göre, 2005 yılı itibariyle doğrudan yabancı yatırım stokunun yüzde 63'ü hizmetler sektöründe bulunmaktadır. Hizmetler sektörü, 2005 yılına kadar 56 milyar doların üzerinde doğrudan yabancı yatırım çekmeyi başarmışken, bu miktarın 16.5 milyar doları ticaret ve onarım, 18.2 milyar doları ise finansal aktiviteler alanına gitmiştir. Doğrudan yabancı yatırımların yaklaşık yüzde 37'si ise imalat sanayinde bulunmakta, tarım ve madencilik sektörlerinin payı ise yüzde 0.5 gibi oldukça düşük bir düzeyde kalmaktadır. Diğer taraftan, 2006 yılında Polonya'ya yönelik doğrudan yabancı sermaye yatırımlarındaki artış, aynı yıl dünya genelinde yaşanan artışın üzerine çıkmış ve 14.7 milyar dolarla ülke tarihinin en yüksek se- 17 EIU, World Investment Prospects to 2011: Foreign Direct Investment and the Challenge of Political Risk, The Economist Intelligence Unit, 2007, S.19. 18 Hans Christiansen ve Ayse Bertrand, Trends and Recent Developments in Foreign Direct Investment, OECD Directorate for Financial and Enterprise Affairs, June 2004.