KUR' AN IŞIGINDA ÇEVRE GERÇEGİ VE ÇEVRE BİLİNCİ



Benzer belgeler
İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

Küresel Değişim Ekolojisi BYL 327 Hacettepe Üniv. Biyoloji Bölümü lisans dersi

kaza, hükmetmek, Terim anlamı ise kaza, yaratılması demektir.

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3

Ekosistem Ekolojisi Yapısı

Çevre Yüzyılı. Dünyada Çevre

ENERJİ AKIŞI VE MADDE DÖNGÜSÜ

Ekolojik Tasarımlar ve Sanat

Editör Doç.Dr.Hasan Genç ÇEVRE EĞİTİMİ

EKOSİSTEM. Cihangir ALTUNKIRAN

EKOLOJİ EKOLOJİK BİRİMLER

ÇEVRE KORUMA ÇEVRE. Öğr.Gör.Halil YAMAK

Ekosistem ve Özellikleri

ÇAKÜ Orman Fakültesi Havza Yönetimi ABD 1

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ KÜLTÜR SANAT VE PEYZAJ ÇEVRE NEDİR?ÇEVRE OLUŞUMLARI VE YORUMLAR

YGS COĞRAFYA HIZLI ÖĞRETİM İÇİNDEKİLER EDİTÖR ISBN / TARİH. Sertifika No: KAPAK TASARIMI SAYFA TASARIMI BASKI VE CİLT İLETİŞİM. Doğa ve İnsan...

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI

ÖZEL EGEBERK ANAOKULU Sorgulama Programı. Kendimizi ifade etme yollarımız

Ekoloji, ekosistemler ile Türkiye deki bitki örtüsü bölgeleri (fitocoğrafik bölgeler)

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

BİYOMLAR KARASAL BİYOMLAR SELİN HOCA

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

Ana fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz.

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar

ORMAN KORUMA ORMAN KORUMA YA GİRİŞ

10. SINIF KONU ANLATIMI. 46 EKOLOJİ 8 BİYOMLAR Karasal Biyomlar

Kategori Alt Kategori Program İçeriği Kazanımlar Dersler Arası İlişki I. HAYATSAL OLAYLAR

METEOROLOJİ I. HAFTA

Biyoloji bilimi kısaca; canlıları, bu canlıların birbirleriyle ve çevreleri ile olan ilişkisini inceleyen temel yaşam bilimidir.

İKLİM MÜCADELELERİ. bu küresel sorunlarla yüzleşmede kilit bir rol oynayacak, eğitme, tecrübeye ve uzmanlığa sahiptir.

SOSYOLOJİSİ (İLH2008)

ÇEVREYE YÖNELİK TARIM POLİTİKALARI

EKOSİSTEMLERİN İŞLEYİŞİ. Veli&Sümeyra YILMAZ

Mikroskobun Yapımı ve Hücrenin Keşfi Mikroskop: Robert Hooke görmüş ve bu odacıklara hücre demiştir.

11/26/2010 BİLİM TARİHİ. Giriş. Giriş. Giriş. Giriş. Bilim Tarihi Dersinin Bileşenleri. Bilim nedir? Ve Bilim tarihini öğrenmek neden önemlidir?

HLM ye göre İÇ HUZURU

DOĞU KARADENĠZ BÖLGESĠNDE HEYELAN

TEMİZLİK HAZIRLAYAN. Abdullah Cahit ÇULHA

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

ÜNİTE 3 YAŞAM KAYNAĞI TOPRAK

TARIMSAL KAYNAKLI NİTRAT KİRLİLİĞİNE KARŞI SULARIN KORUNMASI YÖNETMELİĞİ TARIMSAL KAYNAKLI NİTRAT KİRLİLİĞİNE KARŞI SULARIN KORUNMASI YÖNETMELİĞİ

Biyoloji = Canlı Bilimi. Biyoloji iki ana bölümden oluşur:

MİT VE DİN İLİŞKİSİ. (Kutsal Metinlerle İlişkisi) DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

1.018/7.30J Ders 1-Ekolojiye Giriş 2009

TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ VE OKUL YÖNETİMİ. Nihan Demirkasımoğlu

ald tanımı "hürriyet" kavramının bir tanımını yapmam tanım denemesine içindedir. Bu içinde, insan, birtakım * "-

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

UNESCO Dünya Mirası.

Canlıların birbirleriyle ve yaşadıkları ortamla olan ilişkisini inceleyen bilim dalıdır.

9. SINIF DENEME SINAVLARI SORU DAĞILIMLARI / DİL VE ANLATIM

Dünyanın İşleyişi. Ana Fikir. Oyun aracılığıyla duygu ve düşüncelerimizi ifade eder, yeni anlayışlar ediniriz.

YGS Yönetimine Ormancılık Perspektifinden Bakmak. (Ormancılıkta Yaban Hayatına Yer Vermek) I. Bölüm

Su, yaşam kaynağıdır. Bütün canlıların ağırlıklarının önemli bir kısmını su oluşturur.yeryüzündeki su miktarının yaklaşık % 5 i tatlı sulardır.

DAVRANIŞ BİLİMLERİ ÜZERİNE YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

EK: Mucize Avcısı nı yayına hazırlarken, çok

Eco new farmers. Modül 1- Organik Tarıma Giriş. Bölüm 4- Organik Tarım ve Koruma

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

2018 YGS Konuları. Türkçe Konuları

BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ EĞİTİM PLANI

EKOLOJİ #1 EKOLOJİK TERİMLER EKOSİSTEMİN CANSIZ BİLEŞENLERİ SELİN HOCA

Ýslâm Ahlak Teorileri (Ethical Theories in Islam)

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ

SİSTEM. Sosyal Sistem Olarak Sınıf. Okulun Sosyal Sistem Özellikleri. Yrd. Doç. Dr. Çetin ERDOĞAN

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma

ÜNİTE 4 DÜNYAMIZI SARAN ÖRTÜ TOPRAK

Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır.

DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma

Tevrat ta Dabbe İncil de Dabbe İslam Kültüründe Dabbe Hadislerde Dabbetü l-arz Kur an da Dabbetü l-arz Kaynakça. Dabbetü l-arz

Derleyip Hazırlayan: Yrd. Doç. Dr. Aysel ULUS

GÖKKUŞAĞI KOLEJİ PYP SORGULAMA PROGRAMI


SORU : CEVAP: SORU: CEVAP:

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

HALKLA İLİŞKİLER (HİT102U)

SADETTİN ÖKTEN İÇİMDE AVM VAR!

Dersin Kodu

ORGANİZASYONLARDA ÇEVREYE UYUM ve DEĞİŞİMLE İLGİLİ YAKLAŞIMLAR

ICERIK. Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar

I.10. KARBONDİOKSİT VE İKLİM Esas bileşimi CO2 olan fosil yakıtların kullanılması nedeniyle atmosferdeki karbondioksit konsantrasyonu artmaktadır.

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS

SU, HALDEN HALE GİRER

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

Doktora 6. Yarıyıl DERS KODU DERSLER TEO. UYG. KRD. AKTS Z/S. Doktora 8. Yarıyıl

Yrd. Doç. Dr. Tuba ŞANLI

2013 YGS SORU DAĞILIMLARI VE UZMAN YORUMLARI

ŞEMİKLER ANADOLU LİSESİ ANADOLU LİSESİ ÖĞRETİM YILI 10. SINIFLAR BİYOLOJİ DERSİ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANIDIR

DOĞA VE İNSAN. İnsan Doğa ve Coğrafya. Muhteşem Dör tlü. Coğrafyanın Bölümleri. Coğrafyanın İlkeleri. DOĞA ve İNSAN. DOĞA ve İNSAN ET KİLEŞİMİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Islam & Camii Diyanet İşleri Türk İslam Birliği

Misafir Editörden. Ben olmayan her şey, çevredir. Albert Einstein

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

10. SINIF KONU ANLATIMI. 48 EKOLOJİ 10 BİYOMLAR Sucul Biyomlar

İNSANIN DOĞASI, MÜLKİYET VE İSRAF ÜZERİNE BAZI GERÇEKLER

Transkript:

EKEV AKADEMİ DERGİSİ Yıl: 12 Sayı: 36 (Yaz 2008)------- 15 KUR' AN IŞIGINDA ÇEVRE GERÇEGİ VE ÇEVRE BİLİNCİ Necdet ÇAGIL (*) Özet İnsanın, yeryüzüne getirildiği günden beri kendi çıkarları uğruna doğayı sömürüp tahrip ettiği ve bu sürecin gitgide ivme kazanıp, nihayet günümüz teknoloji çağında son haddine ulaştığı bir vakıadır. Böylece insanlık "çevre sorunu" kavramıyla karşılaşmış olup, gerçekte "çevre" kavramının kökü bir hayli eskiye dayanmaktadır. Semavf dinler (bilhassa İSlam) ve Antikçağ felsefesi çevreye karşı Zakayı kalmamış, çevre sorunlarıyla ilgili birtakım çözümler üretmişlerdir. Bu makalede "insan-çevre" ve "çevre-din" ilişkisi üzerinde durulmuş, ekasistemin ve ekolojik dengenin korunması adına ne tür çözilmler üretilebi/eceği hususu irdelenmeye çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Çevre, din, Kur'an, ekosistem, ekoloji. The Fact and the Consciousness of Environment in the Light of Ko ran Abstract It 's a fact that the human be ing has be en exploiting and ruining the nature since he was brought on the earth; that process has increasingly been accelerating from of old, but nowadays it 's reaclıed a maximum level. Thus humanity has met with the concept of "environmental question". Infact the root of the cansept of "environment" is based on the very old times. Neither the ancient religions (especially Islam) nor the philosophy of Ancient Greece were unconcerned about the "environment" and they produced some solutions about the environment. In this article we have dwelt mainly on two topics; connection between the human and the environment and between the environment and the religion, and w e have als o tried to discuss that w hat kinds of solutions may be produced to protect the ecorystem and the ecologic balance which originatedfrom divine creation. Key Words: Environment, religion, Koran, ecorystem, ecology. *) Doç.Dr., Atatürk Üniversitesi İ lahiyat Fakültesi. (e-posta: ncagil@hotmail.com)

16/ Doç. Dr. Necdet ÇAGIL ----------EKEV AKADEMİ DERCİSİ Giriş insanla, içinde bulunduğu doğal çevre arasında sıkı bir ilişki mevcut olup, bu ilişkinin iki boyutu bulunmaktadır. Bunlardan biri, insanın dünyaya geldiği, belirli bir coğrafi kesimde fiziki ve beşeri yapılanqıanın şekillendirdiği kendi mini doğal çevresi, diğeri ise bu çevreyle kendisine açıldığı makro çevre; yani bütün bir evren dir.. Her ne kadar insanın, dünyaya geldiği "mini çevre''yle olan ilişkisi daha yoğun hissedilir ve algılanır olsa da, bu onun "makro çevre" diye adlandırabileceğimiz "evren"ie olan ilişkisini gölgelememektedir. Örneğin, şiddetli bir yağış sonucu yanı başımızda oluşan bir selin zararı da, atmosfere yayılan zararlı gazlar nedeniyle ozon tabakasının ineelmesi sonucu, atmosfer tarafından emilemeyen bazı güneş ışınlarının zararı da bize yönelik olacaktır. Bu demektir ki, insanın çevreyle ilişkisinde iki boyutlu bir sorumluluk ortaya çıkmakta olup, birincisi, insanın kendi yakın coğrafi çevresine, ikincisi ise insanın makro çevresine; yani tüm evrene ilişkin olmaktadır. Bu. çalışmada çevrenin mahiyeti ve insan-çevre ilişkisindeki hayati bağlantılar üzerinde dunilacaktır. 1. Çevre "Çevre", bir organizmanın çevresini teşkil eden canlı ve cansızlarla ilgili şartların ve tesirierin yekfinunu tanımlayan bir terimdir 1 Yine çoğu kez ve basitçe "çevre" diye referans verilen "doğal çevre", dünyanın herhangi bir yerinde tabii şekilde bulunan tüm canlı ve cansız varlıkları kapsayan bir terimdir. Bir diğer tanıma göre çevre, bir organizmanın tüm dış etkilere; abiyotik (fiziki faktörler) ve biyotik (diğer org~nizmaların aksiyonları) etkilere maruz kaldığı alandıil. Çevre zaman ve mekan faktörü yönünden özel şartlar altında bulunan tabii arnillerin yekfinu olup, bir objenin çeşitli konurnlardaki uyumu, o objenin o çevre için var oluşunu; keza objenin mevcut doğası da, varlığının, yaşam çevresindeki mevcut özelliklere uyumunu gerektiriı-4. Şunu da belirtmek gerekirse çevre fiziki olduğu gibi, biyotiktir de. Çünkü bir organizmanın çevresi diğer organizmaları da ihtiva eder. "Doğal çevre"nin genel anlamı, çevreciliğin temelini oluşturur ki, bu da doğal olanın doğal çevrede baki kalmasını korumak veya bu çevrede tabiatın rolünü sağaltmak ya da genişletmek için çeşitli aksiyonları ve politikaları savunan geniş bir politik, sosyal ve felsefi harekettiı-6. 2. Ekosistem ve Ekoloji "Çevre" kavramının iyi analiz edilebilmesi için, açıklanması gereken diğer iki kavram "ekosistem" ve "ekoloji"dir. Ekasistem ( ecosystem) deyimi gerçekte ekolojik sistem "J ~ ~v Clarence J., "Environment", Encyclopedia International, U.S.A 1968, VI, 488. 2) http Uen.wikipedia org/wiki/natural environment 3) Day, Frank P., Jr., "Environment", Mc Graw-Hill Encyclopedia of Environmental Science & Engineering, McGraw-Hill, Ine., U.S.A. 1993, s. 205. 4) Tabiitabiil, Seyyid Muhammed Huseyn, el-mizfin fi Te fs iri 'i-kur 'fın, Beyrut 1973, II, 301-302. 5) Alexander, Gordon, General Biology, Thomas Y. Crawell Company, New York 1962, s. 745. 6) http Uen.wikipedia org/wikifnatural envjronment

KUR'AN IŞIGINDA ÇEVRE GERÇEGİ VE ÇEVRE BİLİNCİ ----- 17 ( ecological system) tabirinin kısaltılmış şekli olup, Grekçe'de ev, ev halkı, doğal yer, veya çevre anlamına gelen eko (eco; oikos) sözcüğünden türemedir 7 Bu bağlamda ekasistem tabiri, ekoloji tabirinin temel anlamı korunacak şekilde, eski dar ve soyut sınırlanndan kurtanlıp genişletilmiş şekliyle, insan-çevre bütünlüğünün incelenmesi noktasında "çevresel ev" olarak referansını bulmakta ve kullanılmakta olup, bugün: "Tüm hüviyetlerin bahşedizjıiş bir mıntıkada birbirlerine uyum sağlama/arı"; yine "Herhangi bir doğal ekolojik ünitede yer alan canlı ve cansızfaktörlerin doğal biçimde karşılıklı dayanışma..: sının ifadesi" olarak tanımlanmaktadıı:-8. Bir başka özlü tanıma göre ekosistem, "Orga~ nizmalarla bunların çevreleri arasındaki mevcut etkileşim hali"dir 9 Yine geniş ve formal bir tanıma göre ekosistem, "Enerji, besin ve diğer materyallerin, sistemi oluşturan biyotik cinsler, canlı ve cansız sektörler arasındaki akış ve değişimini sağlamak için, bütün organizmaları (biyolojik faktörler) içerecek biçimde, herhangi bir ünitenin çevreyle (fiziki faktörler) olan etkileşimi"dir 10 Ekasistem tabirinin manasını kavramak ve bu deyimin, insanın kendi çevresi hakkında artmakta olan kaygısının ifade edilmesinde oynadığı rolü takdir etmek için, bu terimin temelini oluşturan holizm (bütünselcilik) kavramının iyi incelenmesi gerekmektedir. Bu çağnşıin kapsamında holizm, canlı unsurlann (insanı da kapsayacak biçimde tüm organizmalar) ve cansız unsurlann (fiziki çevre) fiziki ve biyolojik kurallara göre bir bütün olarak işiernekte olduğu teorisine dayanmaktadır. Keza böylesi bir holistik kavramın temeli farklı biçimde "İntegratif Seviyeler Teorisi" ya da "Hiyerarşik Kontroller Teorisi" diye bilinen önemli bir genelleştirmedir. Bu şu demektir ki, unsurlar hep birlikte geniş fonksiyonel üniteleri meydana getirdiği için ilave nitelikler faaliyet merkezine katılırlar. Nitelikler ayrı ayrı faal unsurlann davranışından ortaya çıkmaz. Örneğin, hidrojen belli bir tarzda (2 mo! hidrojen ve 1 mo! oksijen hacmi kapsamında) oksijen 'le birleşince, bu ikisinden farklı olan "su" (H20) biçimlenip rr.ıeydana gelir. Benzer şekilde ağaçlar da birlikte gelişerek, bütünüyle yeni bir niteliklt:r takımı halinde ormanlan oluşturur". Şu halde "ekosistem"in mahiyet itibariyle, sırf bireysel organizmalann ya da sırf fiziki çevrenin bir yansıması olmak yerine, tüm organizmalarla, bunların birlikte paylaştığı fiziki çevre ve koşullar arasındaki bütün bir ilişki ve etkileşimler manzumesinin bir tezahürü olarak taayyün ettiğini söyleyebiliriz. Ekoloji terimi ise, bir Amerikan zoolog ve ekolojisti olan Warder Clyde Allee (ö. 1955) ve arkadaşları tarafından: "Fizik! ve biyotik çevreleri içerecek; türler arası ve tür dışı ilişkileri vurgulayacak biçimde, canlı organizmalarla bunların çevreleri arasındaki 7) Odum, Eugene P., "Ecosystem", The New Encyclopedia Britannica, U.S.A. 1980, VI, 281; Sackett, James, "Cultural Ecology (24), Anthropo/ogy Taday, Crm Books, Del Mar, California 1971, s. 370;. Clarke, George L., Elements of Ecology, John Wiley, U.S.A. 1954, s. 2-3; http:uen wjkjpedja org/ wjkj/ecology. 8) Odum, "Ecosystem", EB, VI, 281; Sackett, "Cu! tura! Ecology", s. 370; Alexander, General Biology, s. 771. Vurgular bize aittir. 9) http /len wikipedja org/wjkj/ecology. 10) Odum, "Ecosystem", EB, VI, 281. Vurgu ve ilaveler bize aittir. ll) Odum, "Ecosystem", EB, VI, 281.

18 /Doç. Dr. Necdet ÇAGIL --------EKEV AKADEMİ DERCİSİ karşılıklı etkileşim ve münasebetleri inceleyen bilim" olarak tanımlanmıştır 12 Aynı terim, Alman biyoloji uzmanı Ernst Haeckel (ö. 1919)'in yaklaşımını yansıtan şekliyle: "Tüm organizma türlerinin, canlı veya cansız çevreyle olan karşılıklı münasebetlerini kapsamlı biçimde inceleyen bilim dalıdır.~ diye de tanımlanmıştır 13 Bu karşılıklı münasebetlerin, ölçülebilir biyolojik etkilerle ilgili olması sebebiyle ekoloji genel olarak biyolojik bir bilim dalı olarak kabul edilmekte olup, öte yandan bazı bilim adamları, organizmalar arasındaki karşılıklı etkileşimleri, bunların kendi etkilerinden daha çok vurgulayarak, ~kolojiyi bir "davranışsal bilim" olarak mülabaza etmektedirler 14 Ekoloji genel forinu itibariyle pratikte bitki ve hayvana ait olup, bitki ve hayvan türlerinin birbirleriyle ilişkisini ve çevre dahilindeki diğer tüm hadiselerle olan ahikalarını inceler 15 3. Çevreyi Oluşturan Temel Unsurlar Bir ekasistemi oluşturan unsurları şöylece özetlemek mümkündür: 1. Ototrafik Tabaka (Yeşil Kuşak): Hiikim pozisyondaki kompleks maddeler birikiınidir. 2. Heterotrofik Tabaka (Kahverengi Kuşak): Hiikim kompleks materyallerin aynşmasından oluşur. 3. Maddi döngüler içerisinde bulunan (bununla iç içe ve ahikab olan) inorganik maddeler. 4. Canlı ve cansız sektörler zincirini oluşturan organik terkip ler. 5. İklim rejimi (ısı, yağış vb.) 6. Üreticiler: Basit maddelerden ve ışık enerjisinden besin yapan yeşil bitkiler,. 7. Tüketiciler: Diğer organizmaları yiyen veya organik maddeyi parçalayan hayvanlar olup, bunlar iki gruptur: a) Ana Tüketici/er; bitkileri yiyen hayvanlar. b) Yan Tüketici/er; başka hayvanları yiyen hayvanlar. 8. Aynştıncılar: Başlıca mikroorganizmalardır ki, bunlar bitkilerle yeniden kullanılır hale gelen veya diğer canlı unsurları etkileyen ürünlerin tabiiyesiyle birlikte kompleks terkipleri aynştınrlar 16 İşte çevre; diğer adıyla ekosistem, tüm bu olgular arası ilişki ve etkileşimlerden oluşan bir denge kompleksi olarak karşımıza çıkmaktadır ki, onun var olabilmesi, tüm bu olguların zeval bulınaması şartına bağlıdır. 4. "Çevre" Bilincinin Tarihi Arka Plam.. "Çevre" rriefhumunu bilimsel bir temele oturtma adına, ekoloji ve ekosistem. deyimlerinin ilk kez referans alınıp kullanılmaya başlandığı sürecin tespitiyle ilgili bit değer- 12) Vayda,Andrew P.-Rappaport, Roy A., "Ecology; Cultural and Noncultural", Introduction to Cu/tura/ Amhropology, edited by James A. Clifton, Houghton Mifflin Company, U.S.A. 1968, s. 477;http:// en wjkjpedja org/wjkj/ecology. Vurgu ve ilaveler bize aittir. 13) Clarke, Elements of Ecology, s. 14; Beaver, William C., General Bio/ogy, The C. V. Mosby Company, U.S.A. 1962, s. 31; http:uen wjkjpedja orglwjkifecology. 14) Vayda-Rappaport, "Ecology; Cultural and Noncultural", s. 477. 15) Sa~kett, "Cultural Ecology" (24), s. 370. Vurgu ve ilaveler bize aittir. 16) Detaylı bilgi için bk. Odum, "Ecosystem", EB, VI, 282.

KUR'AN IŞIGINDA ÇEVRE GERÇEGİ VE ÇEVRE BİLİNCİ ----- 19 lendinne yapacak olursak; ekoloji ya da oekologie terimi ilk kez, doğa bilimeisi Almaıı Ernst Haeckel tarafından 1869 yılında, yazılı olarak kullanılmış olup, ekolojinin bilimsel bir disiplin olarak tesis edilmesi ve konuyla ilgili olarak "Ekolojik Bitki Coğrafyası" hak~ kında bir raporun 1895'te yayınlanması ve böylece üniversite bazında ilk ders kitabımn yazılmasıj Danimarkah. botanikçi Eugenius Warming (ö. 1924) tarafından gerçekleştirilmiştir17. Ekoloji bu şekliyle müstakil ve nispeten genç bir bilim dalı olmakla birlikte, bitkilerle hayvanlar arasındaki karşılıklı ilişkilere dair fikri mütlliaa şüphesiz çok eskidir. Nitekim klasik çağlarda az çok sistemleştirilmiş tabiat ilimlerini inceleyen bilim dalları üretilmiş olup, bir kısmı Aristo (ö. İ.Ö. 322), Theophrastus (ö. İ.Ö. 287) ve I.Pliny (ö. İ.S. 79) tarafından günümüze taşınabilmiştir. Tabiat tarihi geleneği; yani etkileşim halinde olan hayvanlar veya bitkilerin, kendi doğal muhitlerinde incelenmesini içeren, tanımlayıcı hadiselerin geleneği, ekolojinin bekası üzerine kurulu pek çok temelden biridir. Bilirnin gelişmesi, dünya bilimlerinde minimal gelişmeler olmaksızın mümkün olamayacaktır. Örneğin, herhangi bir ekolojik incelemede fiziki çevrenin kesin biçimde belirtilmesi gerekir. Aynı zamanda hem fiziki çevreyle hem de başka organizmalarla etkileşen organizmaların teşhis ve tanımlanması da benzer bir zorunluluktur. Bu yüzden ekolojideki gelişmeler fizyolojideki bazı gelişmeleri beklemek zorunda kalmıştır. Nitekim erken bir dönem olmak üzere 17.yy. sonlanna doğru bir "çevresel fizyoloji" gelişmekteydi. iriandalı doğa filozofu Robert Boyle (ö. 1691), düşük atmosfer basıncının organizmaların bir türü üzerindeki etkisini önceden (1670 yılında) incelemiştil 8 Ekasistem terimi ise ilk kez 1930 yılında İngiliz botanikçi Roy Clapham (ö. 1990) tarafından icat edilmiş, sonra diğer bir İngiliz ekolojisti olan Arthur George Tansley (ö. 1955) tarafından 1935'te tasfiye edilip sunulmuştur. Clapham, bir ünite halinde her biri diğeriyle ilişkili olduğu göz önünde bulundurulan bir çevrenin fiziki ve biyolojik unsiırlanna işaret ederken, Tansley, ekosistemi, bir grup canlı ile (biocoenosis) bunların yaşadığı çevre (biotope) arasında yerleşmiş bir interaktif sistem olarak tanımlamaktaydı. Bununla birlikte kavram çok eskidir. İnsanoğlu ile tabiatın birlikteliği gibi, organizmaların ve çevrenin birlikteliği fikrinin konu edilmesi çok eski yazılı tarihte bulunabilir ve çoğu kez p~k çok dinlerin temel bir unsuru olarak yazılı tarihte mevcut olabilmektedir 19. S. Din-Çevre ilişkisi Bazı bilimciler, "çevre" ve "din" kavramlan arasında sıkı bir ilişki bulunduğunu ısrarla vurgularnışlardır. Zira insanların inançlarının bir şekilde onlann günlük yaşantılarına yansıyacağı, bu yaşam tarzının da ister istemez "çevre" gerçeğiyle ilintili bir konum sergileyeceği malfimdur. Örneğin, Ortaçağ tarihi uzmanı Lynn White (ö. 1987), Science. isimli dergide yayımlanan, 1967 tarihli ve "Ekolojik Buhrammızın Tarih! Kökleri" başlıklı makalesinde, ortaya çıkan çevresel bulıranları başarılı biçimde konuşabilmek için, 17) Clarke, Elements of Eco/ogy, s. 13; Vayda-Rappaport, "Ecology; Cultural and Noncultural", s. 478. 18) http://en.wjkjpedja org!wjkj/ecology; Vayda-Rappaport, "Ecology; Cultural and Noncultural", s. 478. 19) http://en.wjkjpedja org/wjki/ecology; http://en wjkjpedja org/wjkj/ecosystem; Odum, "Ecosystem", EB, VI, 281;Alexander, General Bio/ogy, s. 771.

20 /Doç. Dr. Necdet ÇAGIL --------EKEV AKADEMİ DERCİSİ insaniann öncelikle doğaya karşı tutuınlannı dikkatlice tetkik etmeleri gerektiğini söylerken, bizim doğaya karşı tutuınlanrnızın dini inançlanrnıza dayandığını belirtine adına şu sonuca varrnıştır: "Halkın kendi ekolojilerine dair yaptıkları, çevrelerindeki nesnelere ilişkin, kendileri hakkında düşündükleri şeylere bağlıdır. Beşerf ekoloji, doğamız ve kaderimiz hakkındaki inançlarımızla; dinle derin biçimde koşullandırılmıştır. " 20 Birer ahhik felsefesi oluşturan dinler çevre ve ekolojik denge konusunda sessiz kalmamaktadır. İnşaniann etik sorumluluklan yalnız laik ahlilk kurallanna değil; kimi zaman da sema vi dinlerin öngörmüş olduğu davranış kurallanna bağlanabilmektedir. İnanç sistemlerinin toplumun belli kesimlerinde oynadığı rol ve etkiye bağlı olarak, bu davranış kurallannın çevrenin korunmasında dolaylı olarak önemli bir rol oynaması olasıdır. Nitekim birtakım yeni mülahazalar ışığında dinsel çevre ahliikı bilimiyle teolojinin birlikte oluşturduğu ortak literatürden "ekoteoloji" diye bahsedildiği (Dinsel Çevre Ahliikı Bilimi+ Teoloji=Ekoteoloji) ve bu tecrübenin geniş bir teolojik perspektifler ve ekolojik meseleler sahasını incelediği bilinmektediı-22. 5.1. M usevi-hıristiyanlık Geleneği Lynn-White (ö. 1987) gibi çağdaş düşünürler, Musevi-Hıristiyan dinsel geleneğinin çevre sorunlannın ortaya çıkmasından sorumlu olduğunu iddia etmişlerdir. Zira bu geleneğe göre insan Tann'nın yeryüzündeki yansıması olup, insan doğanın fatihidir; doğaya karşı da, gelecek nesillere karşı da doğayı korumak adına hiçbjr sorumluluğu yoktur. O sadece ve sadece Tann'ya ve kendine karşısorumludur. White'ın analizine göre çevre üzerinde hasar ve yıkım etkisi sergileyen beşeri kabiliyet, Ortaçağ döneminde oluşturulmuş olan Batı'nın teknolojik ve bilimsel ilerlemelerinin ürünü olup, bu ilerlemeler Musevf-Hıristiyan geleneğinin şekillendirdiği bir sosyal çevrede vuku bulmuştur. White, Musevi ve Hıristiyanlık etiğinin insanı doğasına yabancılaştırdığını, doğal değerleri ve süreçleri metalaştırdığını, buna, bu dinlerin doğa karşısında insanı ön plana çıkarmasının ve her ne pahasına olursa olsun, gelişme ereğine öncelik vermesinin yol açtığını öne sürmüştür. White bu incelemesini, Protestanlığın ve Roma Katalikliğinin birlikte resmettiği Batı Hıristiyanlığı üzerinde yoğunlaştırrnıştır: Onun iddiasına göre Batı Hıristiyanlığı dünyanın şimdiye dek gördüğü en ziyade insan-merkezli (anthropocentric) bir dindir. İnsan merkezciliğinin bu denli önemsenmesi, insanlara doğal nesnelerin bütünlüğüne ilgisiz kalma hali içerisinde doğayı sömürmelerine ruhsat vermektedir. Hıristiyanlığın özünde: "Doğanın insanlara hizmet etmektenmaada hiçbir varoluş nedeni yoktur" anlayışı yatmaktadır. Hıri~tiyanlığa göre doğayı sömürme Tann buyruğudur. Böylece White'a göre Hıristiyanlığın bu doğa karşıtı küstahlığı çağırnızın çevresel bulıranma ilişkin büyük bir günahın yükünü taşımaktadıf3. 20) http://www.counterbalance.net/enviro/intro-fraıne.html. 21) Keleş, Ruşen-Haınaıncı, Can, Çevre Politikası, imge Kitabevi. İstanbul 2005, s. 255. 22) Geniş bilgi için bk. http://www.counterbalance.net/enviro/intro-frame.html. İlaveler bize aittir. 23) http://www.counterbalance.net/enviro/intro-fraıne.html; Karakoç, Aysel Gaınze, "Çevre Sorunlarına Etik Yaklaşım" [Çevre Sorunlarına Çağdaş Yaklaşımlar, editör! er: Mehmet C. Marın-Uğur Yıldırım], Beta Yayınları, İstanbul 2004, s. 68; Keleş-Haınaıncı, Çevre Politikası, s. 256-257. Vurgular bize aittir.

~'---------------------~---------------- ----------- KUR'AN IŞIGINDA ÇEVRE GERÇEGİ VE ÇEVRE BİLİNCİ ---'--- 21 Yine White'a göre Ortaçağ Batı Hıristiyanlığının etkinci karakteri, Batı teknoloji mucitliğinin zihni temellerini sağlamakla birlikte, aynı zamanda yirminci yüzyılın ekolojik krizinin de kaynağı olmuştııı:.ı 4 Ayrıca White, tarihsel olarak Protestanlık ve Katalikliğin çevrenin önemsenmemesine açıkça ruhsat verdiği iddiasında bulunmuştııı-25. White, Musevi-Hıristiyan teolojisinin doğal dünyanın sömürücüsü olduğunu kanıtlamak için iki argüman ileri sürmektedir: I) Kitabı Mukaddes insanın doğaya hakimiyetini iddia etmekte ve bir insan-merkezcilik temayülü tesis etmektedir. 2) Hıristiyanlık, Tanrı'nın suretinde düzenlenmiş olan insanla 26, ruhu; aklı olmayan ve bu yüzden aşağı mertebede bulunan diğer yaratıklar arasında ayının gözetmektedir. İşte Kitabı Mukaddes'in öngördüğü "Tann imajlı insan" telakkisi, tabiatın itibanna leke süren Hıristiyan tavrına özgü olarak, beşeri monarşiyi diğer malılukatın fevkinde tııtııp, onlann suçlu konumunda görülmesi sonucunu doğurmuştıır 7 Öte yandan Yahudilik, doğanın değişik veçhelerine tannsal bir kutsiyet ve canlılık atfeden animizm anlayışını reddedip, insanla çevre arasında uçurum icat eden en eski din olmakla suçlanmaktadır. Bu noktada Yahudiliğin fanatik savunuculari, Kitabı Mukaddes ve Rabbinik literatürün ekolojik gerçeği savunduğuna dair Musevi geleneğin, bitkilerin; bilhassa meyveli ağaçların korunmasını, hayvanıann ıstırabmm farkında olunduğunu ve hayvanıaragereksiz acı vermenin yasaklandığını ve dünya saadetinin sosyal adalete dayalı olduğunu öngören yaklaşımından yola çıkarak bu tür iddialara karşı çıkınışiarsa da 28, Kitabı Mukaddes'in bazı pasajlan bu iddialan haklı çıkarabilecek bir görüntü vermektedir. Örneğin: "Ve Allah dedi: Suretimizde, benzeyişimize göre insan yapalım; ve denizin balık/arına, ve göklerin kuş/arına, ve sığır/ara, ve bütün yeryüzüne, ve yerde sürünen her şeye htikim olsun!.. Ve Allah onlara (lı.dem ve Havva) dedi: Semereli olun, ve çoğa/ın, ve yeryüzünü doldurun, ve onu tô.bi kılın; ve denizin balık/arına, ve göklerin kuş/arına, ve yer üzerinde hareket eden her canlı şeye hô.kim -olun/" 29 ayetleri, insanın yeryüzüne ve oradaki tüm canlılara karşı baskın bir tahakküm noktasında durduğunu belirtirken, "Yerin her hayvanı, ve göklerin her kuşu üzerine sizden korku ve dehşet olacaktır; toprağın üzerinde hareket edenlerin hepsiyle denizin bütün balıkları sizin elinize verildi/er. Hareket eden her hayvan size yiyecek olacaktır.. " 30 ayetleri, insan hakimiyetini dehşet boyutıına vardırmanın yanı sıra, hiçbir ayının gözetilmeksizin insanın yeryüzündeki tüm canlı türlerine karşı tam bir "istihliik" hakkım haiz olduğunu da ifade etmektedir. 5.2. Müslümanlık Geleneği Kur'an: "0, göklerde ve yerde ne varsa hepsini kendi katından (bir lütufolmak üzere) sizin hizmetinize sunmuştur.. " 31 ayetinin beyanı doğrultıısunda, evrendeki her şeyin insa- 24) http://wikipedia.org/wiki!lynn_townsend_ White, Jr. 25) http://www.counterbalance.net/enviro/intro-frame.html. 26) Bk. Tekvin 1: 26-27. 27) http://wikipedia.org/wiki!lynn_townsend_ White; http://www.counterbalance.net/enviro/intro-frame. 28) Bk. http//www.csa.com/discoveryguides/envrel/review.php. 29) Tekvin 1: 26-28. 30) Tekvin 9: 2-3. 31) Casiye 45/13.

22 /Doç. Dr. Necdet ÇAGIL --------EKEV AKADEMİ DERCİSİ na hizmet amacıyla yaratıldığını ifade etmekle birlikte, insanın gerçekte bir "emanetçi" olduğunu belirtmekle de bunun sınınnı çizmiştir. Nitekim: "Biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler; ( sorumluluğundan) korktular. Onu insan yüklendi. Doğrusu insan çok zalim, çok cahildir., 32 ay etin de, insanın "emanetçi" olmasınin yanı sıra, onun "zalim" ve "cahil" sıfatiarına gönderi yapılarak, yaptıklanndan sorumlu olduğu hususu da belirtilmiş olmaktadır. Böylece Kitabı Mukaddes'in "Taiın iinajlı insan" anlayışı, Kur'an'da, yerine göre zulüm ve cehaleti sebebiyle yanlış yapabilen ve bu yüzden hesaba çekiliriesi gereken insan tipi anlayışına dönüşmüş olmaktadır. Çevre bilimcilerinin de benzer tespitlerine göre İslfun inancında çevreyi korumanın önemi, "doğadaki bütün canlı ve cansız varlıkların Allah tarafindan yaratıldığı ve her birinin biryaradılışamacı olduğu" görüşü ile açıklanır. İslfun'a göre insanlar Allah'ın yeryüzündeki emanetçileri ve halifeleridir. İnsan tabiatın ve dünyanın efendisi olmadığı gibi, dünya da dilediğimiz gibi kullanabileceğimiz bir mal değildir. Birlik, emanet ve sorumluluk İslam'ın üç temel kavramıdır. Bu ilkeler aynı zamanda İsHim çevre etiğinin de temel direkleridirl 3 6. Kur'an'da "Çevre" Gerçeği Çevre gerçeğine dikkat çeken; hatta zaman zaman onu bir öğreti olarak takdim eden bazı. Kur'an pasajianna dayanarak, vahiy kaynaklı tespitlerle modem bulgular arasında ilgi kurmamız müınkündur. Örneğin: "İnsanların bizzat kendi işledikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu ki Allah yaptıklarının bir kısmını onlara tattırsın; belki de ( tuttukları bu kötü yoldan) dönerler. " 34 ay etinden, "ekosistem"le ilgili şu bilimsel sonuçlar çıkanlabilir: a) Ayette Doğal Çevrenin Genel Sınırlan Çizilnıektedir: Ayet öncelikle bozulmanın zemini olarak "kara" ve "deniz"i takdim etmekle, tüm organizmalann "kara" ve "su" adı altında iki ana çevreyi yaşani alanı olarak paylaştıkları gerçeğine işaret etmektedir. Nitekim modern bulgulara göre organizmalann; yani canh Iann kahir ekseriyeti karada, diğer bölümü ise suda yaşam sürdürmektedirler. Şöyle ki, "çevre" ile "organizma" arasında karşılıklı ve yaşamsal ilişkileri düzenleyen fiziki ve biyolojik etmenler, canlı organizmalan üç büyük çevrenin her birinde etkilemekte olup, bunlar "kara'','"tatlı ~u" ve "deniz" dir. Yeryüzünün üçte birinden daha azı "kara" olmakla birlikte, pek çok çevresel ve coğrafi faktörlerin karşılıklı etkileşimi karayı, okyanuslarda ve tatlı sularda bulunanlara oranla daha çok bitki ve canlı türünün yaşaması için elverişli kılmış olup, "kara"nın fiziki formu, hareket yöntemlerini, beslenme alışkanlığını ve kara hayvanlannın ihtiyaçlannı uygun bir konuma getirmektedirl 5 32) Ahzab 33n2. 33) Karakoç, "Çevre Sorunlarına Etik Yaklaşım", s. 68. 34) Rfim 30/41. 35) Bk. Hylender, "Environment", El, VI, 488.

KUR'AN IŞIGINDA ÇEVRE GERÇEGİ VE ÇEVRE BİLİNCİ ----- 23 Modem çevre bilimi canlı yaşamı kara, tatlı su ve deniz adı altında üç çevreye taksim etmekte ise de, tatlı suyla deniz suyunun birlikte genel "su" çevresini oluşturduğu. bilinmekte olup, böylece Kur'an'ın, "çevre"yi "kara" ve "deniz" adı altında sunan ikili taksimiyle, modem çevre biliminin üçlü taksimi arasında herhangi bir zıtlık söz konusu değildir. /}yrıca yukarıda mealini sunduğumuz ayette, insan eliyle gerçekleşen çevre tahriba~ının birinci mekanı olarak "kara"nın gösterilmesi, ekolojik denge yitimine öncelikte "kara"nın maruz kalacağını ortaya koymakta olup, Kur'an'ın bu tespitiyle, canlı yaşamın kahir eksenyetinin karada mevcut olduğuna dair, yukarıda sunduğumuz modem dünya~ nın bilimsel tespiti arasındaki çarpıcı benzerlik dikkat çekicidir. b) Ayette Ekasistemin Mahiyetine İ şaret Edilmektedir: Söz konusu ayetin metninde yer alan iki ifade formu, ekasistemi oluşturan tüm unsurların birbirleriyle karşılıklı olarak ciddi bir ilişki ve etkileşim halinde bulunduğuna açıkça işaret etmekte olup, bunlardan biri "liyuzfqahum ba'dallezf 'amilfi (ta ki Allah, yaptıklarının bir kısmını kendilerine tattırsm diye)"; diğeri ise ayetin fasıla kısmında yer alan "le'allehum yarci'fin (umulur ki bu tutumlarından dönerler)" ifadesidir. Birinci ifade şu gerçeği ortaya koymaktadır ki, gerek kara gerek deniz bazında, mevcut tüm ekasistem ünitelerini teşkil eden unsurlardan herhangi birine reva görülen bir kıyım veya tahribattan, ünitenin diğer unsurları olumsuz bir şekilde etkilenece.k ve bu olumsuz etkileşimler farklı boyut ve konumlarda teselsül edip giderken, nihayet en son ve en yoğun zararı insan görecektir. Zira insan, "Yeryiizünde ne varsa hepsini sizin için yaratan O' dur.. " 36 ayetinin ifadesi doğrultusunda, "kendisine hizmet edilen" konumunda olup, dev besin döngüsünü oluşturan tüm bitki ve hayvanların sağladığı menfaat insana yönelik olmakta; diğer bir ifadeyle, dev besin piramirlinin tepe noktasında insan yer almaktadır. Dolayısıyla, bu besin plramidinin, tabandan itibaren herhangi bir katmanında nüksedecek bir ekolojik denge yitimi, diğer katmanlara da sirayet edecek şekilde, nihayet en tepede yer alan insana varıp dayanacaktır. Yani insan ekasisteme müdahale etmekle, bindiği dalı kesmiş olacaktır. Dolayısıyla, bir ekasistem ünitesinin hacim itibariyle büyük ya da küçük oluşu, mahiyetsel olarak çok da önemli değildir. Önemli olan, ekasistemin mahiyetinin kavranıp, bunun gereğine uygun davranılmasıdır. Zira organizmaların her biri diğeriyle ve mevcut fiziki şartlarla etkileşim halinde olup, böylece organizmalar ve doğal çevrenin fiziki özellikleri bir ekolojik kompleksi; yani ekasistemi oluşturur. Ekosistemleİin hepsi birbiriyle al.kalı olup, hiçbiri diğerinden izole edilemez. Örneğin, "su", bir nehir ya da okyanus akıntısı vasıtasıyla ekasistemler arasında deveran edebilir. Suyun kendisi sıvı bir ortam olarak ekasistemleri belirleyebilmektedir. Örneğin, som balığı ve tatlı su yılanbalığı gibi bazı türler denize! sistemlerle tatlı su sistemleri arasında göç edebilmektedirler. İşte bu ekasistemler arası ilişkiler bir "biyom" (belli bir doğal ortam ve iklimdeki bütün canlı organizmalardan oluşan karmaşık topluluk) kavramına götürmektedif3 7 Şu halde herhangi bir doğal ekolojik ünitede yer alan tüm canlı ve cansız faktörlerin karşılıklı da- 36) Bakara 2/29. 37) Clarke, Elements of Ecology, s. 16; http://en.wikipedia.org/wiki/ecology. Vurgu ve ilaveler bize aittir.

24 /Doç. Dr. Necdet ÇAGIL --------EKEV AKADEMİ DERGİSİ yanışmasını ifade eden "ekosistem"in herhangi bir sınırlaması söz konusu olmayacaktır. Örneğin, bir ekosistem, "habitat"ın bir tür eş anlamlısı olarak, makro düzeyde bir okyanus olabileceği gibi, vas at düzeyde bütün bir orman, bir kent, bir çiftlik; mikro düzeyde ise bir termit kolonisi, bir göl, lm 2 'lik bir çöl parçası, bir taş ve altındaki tüm yaşam; hatta bir akvaryum olabilir. En geniş ekosistemse bütün bir yaşam dünyası olan Biyosfer ve onun bitişiği olan Jeosfer(cansız yerküre) olup, büyüklüğü sebebiyle bu ikisi çoklukla Ekosfer diye referans veriliı-3 8 Bu demektir ki, ne tür bir hacimde olursa olsun; bir ekasistemi oluşturan unsurlardan bir ya da birkaçının ekolojik dengeyitimine maruz kalması, eninde sonunda bütün bir sistemi olumsuz yönde etkileyecek ve Kur'an'ın ifade ettiği gibi, insan bir şekilde bunun acısını tadacaktır. ' Ayetin fasıla kısmını oluşturan "Umulur ki, bu tutumlarından dönerler" cümlesine gelince, bu da çok açık biçimde ekasistemin mahiyetine işaret etmektedir. Şöyle ki, insan bir şekilde başlatıp sürdürmekte olduğu tabiat kıyımını öyle bir noktaya taşıyacaktır ki, tıpkı günümüzde olduğu gibi, solunacak temiz bir hava, içilecek temiz bir su ve iştahla yenecek sağlıklı bir gıda aranır hale gelecek; yaşam artık bütün bütün çekilmez olacak ve böylesi istenmeyen bir sonuç, insanı tabiatın maruz kaldığı bu onmaz dejenerasyona karşı bazı önlemler almaya sevk edecektir. 7. Kur'an Ekosistemin Korunmasını Emrediyor Öncelikle belirtmek gerekir ki, hiçbir organizma, bir "çevre" olmaksızın tek başına var olamaz. Şu da bir gerçektir ki, her başarılı organizma kendi çevresinin şartlarına karşı olağanüstü bir adaptasyon sergileı-3 9 Varlığını ve bekasını koruma cibilliyeti üzerine yaratılmış olan tabi! varlıklar, "başkasını etkileme ve başkasından etkilenme" ilkesi doğrultusunda varoluşsal bir mücadele halinde olup, bu noktada "çevreye uyum" faktörü önemli rol oynar. Dolayısıyla, karada, denizde, kutuplarda ve ekvatorda; çeşitli bölgelerde yaşayan her türün, kendi yaşam çevresine uygun düşen aza ve edevatı bulunmaktadır. Böylece, tüm fiziki olayiann meydana gelmesinde illiyet ve maluliyet prensibi temel faktör olup, bunun gereği olarak her obje varlığın~ ve yaşamını sürdürmek için çok etkindiro. Kur' an, ekasisteme müdahale edilmemesi, onun korunması gerektiğine dair de ciddi uyanlar ihtiva etmektedir: a) Kozmik Nizamın Korunması: Kur'an ön~elikle.evrenin Allah tarafından kaostan alınıp, kozmasa taşındığını ve böylece kozmik dengenin kurulduğunu ifade ettikten sonra, insanların bu kurulu düzene riayet etmeleri gerektiğini emretmektedir. Örneğin: "Göğü Allah yükseltti ve mizam (dengeyi) O koydu. Sakın dengeyi bozmayın!" 41 ayetleri, modem çağın tüm teknik verilerine hitap edecek düzeyde, ekolojik dengenin korunması gereğinevurgu yapmakta; bunu bir buyruk 38) Alexander, General Biology, s. 771; Curtis, Helena, Biology, Worth Publishers, New York 1968, s. 750; Odum, "Ecosystem", EB, VI, 281; http://en.wikipedia.org/wiki/ecology.. 39) Hylander, "Environment, El, VI, 488. 40) Konuyla ilgili geniş bilgi için bk. Tabatabru, el-mfzanfi Tefsiri'l-Kur'an, II, 300-302. 41) Ralıman 55/7-8.

KUR'AN IŞI(~INDA ÇEVRE GERÇEGİ VE ÇEVRE BİLİNCİ ----- 25 ve öğreti formu dahilinde ortaya koymaktadır. İlk ayette Kur'an göğün kozmik nizamma kavuştuğunu belirtirken, pasajın devamında yer alan: "Yeri de tüm canlılar için elverişli hale koydu" 42 ayetinde, -metinde yer alan ve "yeryüzündeki tüm canlılar" anlamına gelen "enam" lafzının delilleti doğrultusunda 43 - yerin tüm canlı türleri için; gerek yerin üzerinde gerek iç katmanlarındaki şeylerle faydalanıp, beslenmelerini sağlayabilecekleri şekilde44 yaşanabilir hale getirildiğini açıkça dile getirmektedir. Böylece "gök" ve "yeryüzü" bazında bütün bir kozmik düzenin Allah tarafından kurulduğu bildirilmiş olup, tercümesini sunduğumuz bir önceki ayette ise bu kurulu kozmik düzene uyulınası gerektiğine dair insanlara ciddi bir uyarıda bulunulmaktadır. Nitekim Kur'an bilimcilerinin, kurulu kozmik dengenin mahiyeti ve bunun korunması gerektiği hususuyla ilgili nefis yorumlan bulunmaktadır: Buna göre ayetteki "mtzan" ile, öncelikle eşyanın muvazenesi, genel denge, ölçü, adalet ve hüküm anlamlan kastedilm~ş olup, bir sonraki ayetse: "Haddi aşıp, ölçiiyü ve dengeyi bozmayın!" anlamında yorumlanacaktır4 5 Nitekim "..İnsanlar adaleti ayakta tutabi/sinler diye peygamberlerle birlikte kitabı ve mizanı indirdik.. " 46 ayetinde de "mizan"la kastedilen "genel denge" olup, böylece Allah mizanı halkın nizarnının ayakta tutulması için tayin etmiştir4 7 Beydavl'nin ayette yer alan "mizan"la ilgili yorumu da kayda değerdir. Ona göre de bu tabide kastedilen şey, "genel denge" olup bu, her şeye kabiliyetinin hak ettiğini ve her hak sahibine de hakkını tamı tarnma vermektir; ta ki bu sayede dünyanın durumu nizarn ve istikamet bulabilsin 48 Bikal'nin tespitine göre birinci ayetteki [".. ve mizam (dengeyi) koydu"] mizan, sırf bilginin konusu oian (manevi) şeylerin, ikinci ayetteki ["Mizanı (dengeyi) bozmayın!"] mizan ise hem bilginin konusu olan hem de maddi boyutlu olan şeylerin ölçütü olarak kullanılmış olup, ilkiyle alemin idaresiyle ilgili ilahi nizarn, ikincisiyle de eşyanın bilinen ölçümleri, bilgi ve eylemin birbiriyle ölçümlenmesi, bir de zahir-blitın ve söz-fiil dengesi kastedilmiştir4 9 Bu demektir ki, birinci ayette geçen f.izan, sırf evrenin yaratılışı ve işleyişiyle ilgili konmuş olan ilahi kanunlan anlatırken, ikinci ayette geçen mizan ile hem bu ilahi kanunlar hem de insaniann söz, fiil ve bilgileriyle ilgili maddi boyutlu ölçü ve kurallar kastedilmiş olmaktadır. 42) Ralıman 55/10. 43) Zemahşeri, Ciirulliih Mahmud. b. Ömer, el-keşşilf 'an Hakiiik-i Gav/lmizi't-Tenzfl, Mısır 1966, IV, 44. 44) Meraği, Ahmed Mustafii, Tejslru '1-Mer/lğl, Mısır 1953, XXVII, 108. 45) Zeccac, Ebfi İshak İbriihim, Ma'/lni'l-Kur'iln ve /'r/lbuh, Beyrut 1988, V, 96; Maverdi, Ebu'I-Hasen Ali, en-nuket ve 'l- 'Uyün, Beyrut 1992, V, 424-425; İbn Atı yy e, Abdulhak Endelusi, el-muharraru 'l Vecfz, Beyrut 2001, V, 224-225; Beydavi, Nasıruddin Ebfi Said Abdulliih, Envfiru't-Tenzfl, İstanbul 1885, II, 483; Bikru, Burhanurldin İbrahim, Nazmu'd-Durer fi Tenilsubi'l-Ay ve's-suver, Beyrut 1995, VII, 376. 46) Hadid 57/25. 47) İbn Aşfir, Muhammed TiihirTfinusi, Tejsfru't-Tahrlr ve't-tenvlr, Tunus 1997, XIII (27.cüz), 238. 48) Beydavi, Envilru 't-tenzfl. II, 483. 49) Bikru, Nazmu'd-Durer, VII, 376. Vurgu ve ilaveler bize aittir.

26 / Doç. Dr. Necdet ÇAGIL -------EKEV AKADEMİ DERCİSİ Elmalılı 'nın konuya dair bilimsel yorumu da dikkat çekicidir. Ona göre ayette yer alan "mizan"ın açık anlamı, bütün eşya arasındaki genel denge kanunudur ki, "pesenteur" yahut "gravitation" denen genel çekim kanunu; veya sık! et (ağırlık) kanunu bunun en açık tecellisidir. Terazi ve kantar gibi tüm tartı aletlerinin.esası da buna dayanıı-5. Meriiğl de "mizan"ı, Allah'ın dünya düzenini adalet tarzı üzere seyredecek şekilde kıldığı; inançta, ibadette, ruh! ve beden! kuvvetlerde bir denge bulunduğu; böylece kullanna din ve dünyalanyla ilgili hususlarda dengeli olmayı emrettiği ve nihayet bu dengenin küçük, büyük hiçbir şey istisna kılınmaksızın, şu alemdeki mevcut her şeye şamil olduğu Şeklinde yorumlamaktadıı-5 1 Kur'an'ın "ekosistem"le ilgili bu ciddi işaret ve tembihinin basit bir açılımını, oldukça dar ve somut boyutlu bir örnek üzerinde görmemiz mümkündür: Şöyle ki, bir ekasistemde en belirgin şey, "besin döngüsü" adı altında canlıların sergilediği dayanışma özelliğidir. Burada bir canlı (predator) bir diğer canlıyla (prey) beslenir ki, bu, hiyerarşik bir "besin zinciri"nin teşekkülünden ibarettir. Örneğin: Denizyasunu +Tek hücreli hayvanlar + Eklembacaklılar & Kurtçuklar + Balıklar + Ayıbalığı + İnsan şeklindeki bir deniz besin zinciri insanda son bulmaktadıı:-5 2 Aynca İngiliz zoologu Charles Elton (ö. 1991) adıyla birlikte anılan ve "Biyomas Piramidi" denen; yukanda sunduğumuz besin döngüsünün daha kapsiunıı bir ekolojik konsepti, Ralph W. Dexter tarafından bir piramit şeklinde ve şiirsel bir üslupla şu şekilde d!zayn edilmiştir: A Man Ate a seal Speared from a herd Feeding oncodfish andflounder Schooling in co/d Atlantic Ocean water Where these fishes foraged on the battom Preying on numerous snails, crustaceans and echinoderms Which fed in turn upon abundant stocks of bivalve and anne!id. The shellfislı had filtered from gallons of water, detritus and plankton Containing countless copepods, ciliates, bacteria and algae, including diatoms, All ofwhich bui/d link by link, level by!eve!, an ecologic principle -the Eltonian Pyramid. ******~************************************* "Adanım biri sürü içerisinden zıpkıiıla vurulmuş bir ayıbalığı yedi. Ayıbalığı Atiantik Okyanusu'nun soğuk sularmda yüzen morina ve dilbalığı sürüleriyle besleniyordu. Bu balıklar da orada; dipteyiyecek tedarik ediyor; pek çok salyangoz, sert kabuklu eklembacaklılar ve derisi dikenlileri avlıyorlardı. Bunlar da sırayla bol miktarda (midye ve 50) Geniş bilgi için bk. Elmalılı, Muhammed Hamdi, Hak Dini Kur'an Dili, İstanbul 1960, VII, 4665-4666. 51) Meriiğ1, Tefslru'l-Merfığl, XXVII, 107. 52) Alexander, General Biology, s. 767. Vurgu ve ilaveler bize aittir.

KUR'AN IŞIGINDA ÇEVRE GERÇEGİ VE ÇEVRE BİLİNCİ ----- 27 istiridye gibi) çift kabuklu yumuşakçalarta ve halkalılarla besleniyor/ardı. Kabuklular galonlarca sudan, aşıntı ve planktonları süzmüştü. Bunlar tek hücre/i deniz algleri (diyatomeler) içeren; sayısız miktarda kopepod, kirpikli, bakteri ve deniz yosunu ihtiva ediyordu. İşte bunların tümü birbiriyle müteselsil, dengeli bir ekolojik prensip inşa etmekte olup, buna da E/ton Pirarnidi denmektedir. " 53 ~ Charles Elton'ın adıyla anılan ve bir deniz besin zincirini ifade eden bu ekasistem piramidine benzer bir diğer taslakta, piramidin en alt bölümü bitki planktonlarından (phytoplankton) oluşmakta olup, en büyük besin potansiyeli (sembolik rakarnla IOOOkg) bu bölümde yer alır. Bu kısmın ürettiği ikinci bölüm hayvan planktonlarını (zooplankton) oluşturur ve ikinci derece besin potansiyelini (sembolik rakarnla IOOkg) bu kısım ihtiva eder. Bu kısmın ürettiği üçüncü bölümse, sembolik rakamla IOkg'lık bir besin potansiyelini haiz olup, "küçük avcılar"dan (balıklar) oluşur. Nihayet bu kısmın beslediği dördüncü ve en tepe bölümde ise insan; diğer adıyla "büyük avcı" yer alır ki, üçüncü bölümün buna sağladığı besin potansiyeli de, sembolik rakamla lkg'lıktızs'i. İşte bu ekasistem pirarnidinin katmanlarını oluşturan unsurlardan herhangi birinin yok olması durumunda, ekolojik dengenin tarumar olacağı kaçınılmazdır. Demek ki, en tepede yer alan insanın beslenmesi, en altta yer alan bakteri ve deniz yosunları sayesinde gerçekleşmektedir ki, aynı durum piramidin diger katmanlarında yer alan öbür canlılar için de geçerlidir. Yine organize olmuş bir ekasistem örneği sunacak olursak; sözgelimi, hal arılarının faaliyeti çiçekli bitkilerin tozlaşmasını temin eder. Arı kovanlarında üretilen bal da (insanın yanı sıra) diğer türler; örneğin ayılar tarafından tüketilir5 5 Böylece hayvanlarla bitkiler arasında zorunlu bir ekolojik bağın mevcudiyetine tanık olmaktayız. Esasen bir doğal çevrede yer alan hayvanlarla bitkilerarasında zorunlu bir yaşamsal bağ mevcut olup, hiçbir hayvan bitkisiz, hiçbir bitki de hayvansız var olamaz. Her canlının kendi ekasisteminde besin görevini icra edecek diğer organizmaların bulunması gereklidir. Bu demektir ki, her hayvan doğrudan ya da dalaylı olarak 56 yeşil bitkilere; pek çok bitki de hayvaniara bağımlıdır5 7 Şu halde Kur'an'ın da işaret ettiği gibi, insan tarafından bütün bir ekasistemin herhangi bir cüzüne reva görülecek bir tahribat sonucunda ekolojik dengenin dumura uğrayacağı ve bunun kötü akıbetinin de yine insana yönelik olacağı muhakkaktır. b) Aşınlıklardan Uzak Durulması Kur'an insana her alanda itidal ve ölçüyü tavsiye eden bir semav1 Kitap olmakla, bazı pasajlarında ekolojik düzenin sağlanabilmesi hususuna ışık tutan çok ciddi uyarılar ihtiva etmektedir. Biz bu uyarıları başlıca üç madde halinde sıralamak istiyoruz: 53) Alexander, General Biology, s. 772. İlaveler bize aittir. 54) Bhatt, Jagdish J., Oceanography: Exploring the Planet Ocean, New York 1978, s. 228. 55) http:// en. wikipedia.org/wiki/ecology. Vurgu ve ilaveler bize aittir. 56) Örneğin, zebra doğrudan yeşil bitkiye bağımlı iken, aslan da zebrayı yemekle, aynı bitkiye dalaylı yoldan bağımlı olmaktadır. Bitki ise hem yenme hem hayvaniann gübresi sayesinde yeniden neşvünema bulur. 57) Clarke, Elements of Ecology, s. 3. Vurgular bize aittir.

28 /Doç. Dr. Necdet ÇAGIL --------,-EKEV AKADEMİ DERCİSİ.1 1. İsrafYasaklanıyor: Kur'an'da israfın her türlüsünün yasaklandığı ifade edilmektedir: "Ey ademoğulları! Her mescit ortammda giyimli kuşam/ı olun! Yeyin, için, ama israf etmeyin; çünkü Allah müsrijleri sevmez!" 58 Ayet, meşru ve mutat olan her türlü yeme ve içmeyi serbest kılmakla birlikte, yeme ve içme fiiline bir Iimit getiriyor ki, o da adına "israf' denilen tüm aşınlıklardır. Ayet her namaz (ve tavaf) esnasında güzel elbiseler giyme işini teşvik ve tavsiye ile başlarlığına göre, burada yeme ve içmenin yanı sıra giyim kuşamda da ölçülü olunmasına işaret edildiği kuvvetle muhtemeldir. Nitekim hem giysinin hem de yeme içmenin emre konu olması sebebiyle, bunlann birlikte aşınlıktan men edilme konusu oldukları belirtilmekte ve insanın elbise satın almada ifrata düşmesi de bu israf kategorisine dahil edilmektedir5 9 Böylece insaniann en yoğun tüketim ihtiyacını kapsayan yeme, içme ve giyim alanında makul ölçünün dışına çıkılınasının Kur'an'ca yasaklanması, ekasisteme önemli bir katkı sağlamaktadır. Zira bu üç tüketim ihtiyacının doğal alanı bütünüyle hayvan ve bitki türlerini kapsamakta olup, insaniann gerek yiyecek ve içecek zenginlikleri, gerekse giyecek ve ziynet ihtiyaçlan tamamen karada ve denizde bulunan canlı ve bitki türlerinden sağlanmaktadır. İşte Kur'an israfı yasaklamakla, ekasistemin iki temel alanını oluşturan kara ve denizde, sadece biyotik değil; belki abiyotik çevreyi de tam bir koruma altına almış olmaktadır. "Onlar ki, harcadık/armda ne israfa düşer ne de cimrilik eder,ler; ikisi arasmda orta bir yol tutarlar. " 60 Bu ayette mürnin kullann önemli bir hasletine; harcama yaparken benimsedikleri metodun ne olduğuna dair bilgi sunulurken, onlann hem savurganlık hem de aşın tutuculuktan uzak durup, bu ikisi arasında kıvamını bulan orta bir yol izledikleri ve adeta ekolojik dengenin bir izdüşümünü oluşturacak şekilde, harcaina dengesine riayetkarolduklan hususundan sitayişle bahsedildiği görülmektedir. Bu Kur'an mesajı ışığında denebilir ki, Allah'ın sunduğu bunca nimetlerden sağlıklı biçimde yararlanabilmek için, ekasistemin tezahürü olan o ilah! dengenin-gözetilmesi adına, her tür harcamada ifrat ve tefritten kaçınıp, orta bir yol tutmak gerekecektir. Hemen belirtelim ki, ayette ifade edilen husus, -"infak" lafzının delilleti doğrultusunda- kişinin. gerek Allah adına gerek insanlar için yapacağı zorunlu veya müstehap harcamalardıı-6 1 Bu tür bir harcamada bile israfın doğru olmayacağı vurgulandığına göre, birçoğu lükse dayanan kişisel harcamalarda aşınya kaçmanın ne denli bir yadırgama konusu olacağı açıktır. Nitekim Hz. Ömer'in: "Kişinin her canının çektiğini satm alıp yemesi i sraf olarak yeter!" dediği hikaye edilmektediı-62. 2. İfsat Yasak/anıyor: Ekasistemin korunması adına Kur'an'ın öngördüğü temel argümanlardan biri de her tür ifsat eyleminin yasaklanmasıdır. Kur'an'ın geneline baktığımızda iki tür ifsattan bab- 58) A'riif7/3l..59) Bk. İbnAtıyye, el-muharraru'l-vecfz, Il, 393; Bikru, Navnu'd-Durer, III, 25. 60) Furkan 25/67. 61) Bk. Bikal, Navnu'd-Durer, V, 336. 62) Bk. Bikru, Navnu'd-Durer, V, 336.

KUR'AN IŞIGINDA ÇEVRE GERÇEGİ VE ÇEVRE BİLİNCİ ---'---- 29 sedildiğini görmekteyiz; biri ağırlıklı olarak akide boyutlu; yani Allah' a baş kaldırma adına gerçekleşen ifsar' 3, diğeri ise yeryüzünde fitne ve terör estirip, sosyal nizarnı haleldar etme ve zulüm adına reva görülen her türlü ifsattır ki, Kur'an'da en yoğun işlenen ifsat türü budur. Konuyla ilgili birkaç ayet örneği sunup, ifsadın bu türüyle ekolojik denge arasında b~ir ilgi kurmaya çalışalım: "0, dönüp gitti mi (-yahut- bir iş başına geçti mi) yeryüzünde ortalığı fesada vermek, ekinleri tahrip edip nesilleri bovnak için çalışır. Allah bozguncu/uğu sevmez. " 64 Bu ayetin inmesine sebep oluşturan tarihi arka plana baktığımızda şunu görürüz: Ahnes b. Şerik es-sakafi Medine'de Hz. Peygamber' e gelip Müslüman olduğunu açıklamış, gönül alıcı hoş sözler söylemiş; fakat huzurdan aynlınca, bir grup Müslüman 'ın ekinini yakıp, eşeklerini de kesmişti 65 İşte, Ahnes'in doğal dengenin iki ana unsuru olan bitki ve hayvan türüne reva gördüğü bu kıyım, Kur'an'da "ifsat" diye nitelendirilmiş ve Allah'ın böylesi bir bozguneniuğu sevmediği ifade edilmiştir. Ayetin, iniş sebebini hazırlayan tarih! olayın ötesindeki açılımına göre burada kastedilen şey, iş başına gelen kötü yöneticilerin katil, telef ve zulüm gibi uğursuzluklan yüzünden yağmurun kesilmesi ve buna bağlı olarak ekin ve hayvan nesiinin yok olması veya o tür yöneticilerin kendi süfli ve şehevi emelleri uğruna bütün bir yeryüzünü fitne ve fesada boğup, kendilerini eleştiren erdemli kişilere düşman kesilmeleridir. Zira yeryüzüne yönelik bozguiıculuk, onun bir parçası olan ekin ve hayvan nesiinin de mahvolmasını beraberinde getirecektiı:-66. "Düzene sokulmuşken yeryüzünde bozgunculuk yapmayın!" 61 Bu ayette bahse konu olan "yeryüzünün düzene sokulması (ıslahı)" ifadesiyle ilgili iki temel görüş vardır. Bunlardan biri, peygamberlerin gönderilmesiyle birlikte akiqenin, şer'! hükümlerin ve ada-.!etin tesis edilmesi sayesinde yeryüzünün düzene kavuşması 68, diğeri ise Cenabı Hakk'ın yeryüzünü yaratıp, onu malılukatın menfaatleri için elverişli kılması ve yeryüzünde sağlam, hikmetli ve eşsiz bir nizarnı var etmesidir6 9 Yeryüzünde bozgunculuk yapılmamasına dair ilah! emir ise aynı ikili taksime uygun olarak, küfür ve isyanlara sapmama, her tür zulümden ve cana kıymadan uzak durma, Allah'ın emirlerine tazim ve yarattıklanna karşı şefkatli olmanın yanı sıra, her tür kötülükten; terör, sömürü, düşmanlık ve cehalet sebebiyle sosyal düzeni bozmaktan, ekini ve nesli mahveden, ümranı yok eden savaşlardan uzak durup, alimlerin, bilge kişilerin ve devlet adamlannın adaleti ayakta tutması; 63) Örnek için bk. Al-i İmran 3/63; Yunus 10/40, 81,91; Nemi 27/14; Kasas 28177; Sad 38/28. 64) Bakara 2/205. 65) Daha geniş bilgi için bk. V1ihidi, Ebu'I-Hasen Ali b. Ahmed, Esbabu 'n-nuzul, Kahire 1968, s. 39. 66) Zeccac,Ma'ani'l-Kur'an, I, 277-278; Zemahşeri, el-keşşaf, I, 352; Beydavi, Envaru't-Tenzfl, I, 148; Meraği, Tefslru'l-Meraği, II, ll ı. Vurgular bize aittir. 67) A'raf7/56, 85. 68) Ferra, Ebu Zekeriyya Yahya b. Ziyad, Ma'ani'l-Kur'an, Beyrut 1980, I, 385; Zeccac, Ma'ani'l Kur'an, II, 354; Beydavi, Envaru't-Tenzfl, I, 427. 69) Razi, Fahruddin Muhammed b. Ömer, Mefatihu'l-Gayb, Mısır 1938, XIV, 133; Bik1ii, Navnu'd Durer. III, 66; Meraği, Tefslru'l-Merağ'i, VIII, 178,210.

30 /Doç. Dr. Necdet ÇAGIL --------EKEV AKADEMİ DERCİSİ diğerlerininse ziraat, sanat ve ticarette ilme, fenne uygun çalışmaları sayesinde din ve dünya işlerinin düzen bulması anlamlarına gelmektedir 70 3. İ'tidô.. (Haddi Aşma) Yasak/anıyor: Kur'an "i'tidii" (meşruiyet sınınnı aşma) narnma ne varsa tümünü yasaklamakla, yine ekasisteme büyük bir katkıda bulunmuş olmaktadır. İşte buna dair'birkaç örnek: "Sizinle sçvaşanlara karşı Allah yolunda siz de savaşın; ancak aşırı gitmeyin! Çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez. " 71 Savaşta çocuklara, kadınlara, yaşlılara, din adamlarına; yani savaşla doğrudan ilgisi bulunmayan siviilere zarar verilmemesi, işkenceden sakınılması, esiriere kötü muamele yapılmaması vb. hususların yanı sıra, emir kipinin ("Iii ta'tedfl (haddi aşmayın; aşırı gitmeyin!" şeklinde) olumsuz sjyga ile gelmiş olmasının umuı:nllik ifade etmesi sebebiyle her tür tahribatın ve ağaçların kesilmesinin yasaklanması da ayetin kapsamına diihildir 72 Aynca işçi ve çiftçilerin, "öldürülmesi yasaklananlar" sınıfına dahil edilmesi 73, Kur'an'ın ekasisteme olumlu katkısının bir başka örneğidir. Ömer b. Abdulazlz'in de: "Çiftçi öldürülmez!" dediği rivayet edilmiştir 74 "Ey İman edenler! Allah'ın size heliii kıldığı temiz nimetleri kendinize haram kılmayın; ama sınırı da aşmayın! Çünkü Allah sınırı aşanları sevmez. " 75 Bu ayette de her tür temiz ve helal şeylerden yararlanılabileceğine dair Kur'an'ın tanıdığı ruhsat açıkolmakla birlikte, aşınlığa kaçılması yasaklanmaktadır. Burada "aşınlık" ifadesiyie belalin haram, haramın da helal addedilmesinin yanı sıra, heıai dairesinde maksadın ve ihtiyaç miktannın dışına çıkılması; helili kılınan temiz şeylerden yararlanma hususunda israfa sapılması da kastedilmektedir7 6 8. Kur'an ve Hz. Peygamber ''Yeşil Örtü"yü Teşvik Ediyor Kur'an'ın bazı ayetlerinde yeryüzünün bahar mevsiminde takındığı yeşil güzellikler ve sulardan bahsedildiğini görmekteyiz. İşte birkaç örnek: ".. İnsanların ve hayvanların yedikleri yeryüzü bitkileri o yağmurla yetişip birbirine karışmış; salkıin saçak olmuştur. Nihayet yeryüzü (o bitkiler/e) bütün ziynet ve güzelliklerini takınıp süslendiğinde.." 77 ; ".. Yeryüzünü de ölü, kupkuru görürsün. Biz onun üzerine yağmur indirdiğimiz zaman kıpırdar, kabarır ve her türden iç açıcı çift çift bitkiler bitirir. " 78 ; "Yahut gökleri ve yeri 70) Zeccac, Ma'ani'l-Kur'an, II, 354; Ma verdi, en-nuket, II, 23 I; Razi, Mefatihu'l-Gayb, XIV, 174; Beydavi, Envaru't-Tenzil, I, 427; Bikru, Nazmu'd-Durer. III, 66; M. Reşid Rıza, Tejsiru'l-Meniir. Mısır 1954, ym. 526-527; Merliği, Tefsiru'l-meraği, VIII, 179,210. 71) Bakara 2/190. 72) Zeccac, Ma'ani'l-Kur'an, I, 263; Zemahşeri, Keşşaj,!, 341-342; M. ISeşid Rıza, Tejsiru'l-Menar. II, 208. Vurgu ve ilaveler bize aittir. 73) Kurtubi, Ebu Abdilialı Muhammed el-ensliri, el-cami' li Ahkfimi'l-Kur'an, Mısır 1967, II, 349. 74) Kurtub1, el-cami' li Ahkfimi'l-Kur'an, u, 349. 75) Mliide 5/87. 76) Zeccac, Ma'ani'l-Kur'an, II, 333; Zemahşeri, el-keşşaj,!, 640; Razi, Mefatihu'l-Gayb, XII, 72; Beydavi, Envaru't-Tenzil, I, 355. 77) Yunus 10/24. 78) Hac 22/5.

KUR'AN IŞIGINDA ÇEVRE GERÇEGİ VE ÇEVRE BİLİNCİ ----- 31 yaratan ve size gökten yağmur indirip, onunla, ağaçlarını sizin yetiştiremeyeceğiniz gönül alıcı güzel bahçeler meydana getiren mi;.. yahut yeryüzünü karar kılma yeri yapan, içinde nehirler akıtan, onun için oturaklı dağlar yapan ve iki denizin arasına bir engel koyan mı (daha hayırlı, yoksa onların ortak koştuk/arı mı)?" 79 Bu ve benzeri pek çok ayette, ahiret hayatının ispatı sadedinde yeryüzünün takındığı doğal ve estetik güzelliklerden baıisedilmesi, bu güzellik ve zenginiikierin kadrinin bilinip korunması gerektiğini de ima ediyor gibidir. "(Savaş gereği) hurma ağaçlarından her neyi kestiniz, yahut (kesmeyip) kökleri üzerinde dikili bıraktınızsa hep Allah 'm izniyledir.. " 80 Bu ayet, savaş gibi çok istisna! bir durumda bile, stratejik konum gereği düşman tarafın ağaçlannın bütünüyle kesilmesi yerine, bunlardan bir kısmının kesilebilmesi karşısında, duruma göre bir kısmının; belki ekseri kısmının; hatta bütününün kesilmemesi de gerekebileceği hususunu "ilah! müsaade" kapsamına dahil etmektedir. Nitekim Hz. Peygamber, yaptıkları anlaşmaya uymayan Ben! Nadir Yahudilerinin hurmalıklarının kesilmesini emretmişken, Hz. EbiiBekir durumların farklılık arz etmesi sebebiyle, düşman tarafın ağaçlannın kesilmesini yasaklamıştı 81 Bu ayetin Iniş sebebiyle ilgili şu bilgilere yer verildiğini görüyoruz: Ben! Nadir Yahudileri Uhud Harbi'nde Kureyş'e yardım ederek anlaşmayı bozmaları üzerine, Hz. Peygamber onlan muhasara edip, hurmalıklanndan (acve ve bemiye denen kaliteli türler müstesna olmak üzere) birkaçını yaktırmış, birkaçını da kestirmişti. Bunun üzerine onlar: "Ey Muhammed! Sen ıslahçı bir peygamber olduğunu iddia ediyordun; peki ya meyve/i ağaçları kesrnek de ısialı mı sayılıyor?" deyince, bu iş Hz. Peygamber ve Müslümanlara sıkıntı vermiş; hatta bu "ağaç kesme"nin bir bozgunculuk olabileceğinden endişe duyulmuş, nihayet ilgili ayet indirilmişti 82 Görüldüğü üzere karşı tarafta azılı bir düşman yer almakla birlikte; üstelik savaş stratejisi gereği hurmalıkların kesilebileceğine dair ilahi ruhsat mevcutken, Hz. Peygamber bu ağaçların tamamını değil; sadece birkaçını kesmekle yetinmiş oluyordu ki, bu kadarı bile İslam'ın ekasisteme ne denli riayet ettiğinin kanıtıdır. Hz. Peygamber'in ağaç dikimini ve ziraatı teşvik ettiğine dair pek çok hadis mevcut olup, bunlardan birkaçını nakletmekle yetinmek istiyoruz: Cabir b. Abdiilah'dan gelen ri vayete göre Hz. Peygamber: "Hiçbir Müslüman bir meyve fidanı dikmez ki, ondan her yenen; -hatta- kuşların ve canavarların yediği ve birisinin o fidandan noksanlaştırıp aldığı her şey o fidan sahil{i için bir sadaka olmasın" buyurmuştur8 3 79) Nemi 27/60-61. 80) Haşr 59/5. 81) B k. İbn Aşur, Tefsiru't-Tahrir ve't-tenvir, V (9. cüz), 174. İlaveler bize aittir. 82) Daha geniş bilgi için bk. Buhar], Tefsir, Haşir Suresi; Viihidi, Esbiibu 'n-nuzul, s. 279; Ma verdi, en Nuket, V, 501-502. 83) Muslim, Musiigiit, 7.

32 /Doç. Dr. Necdet ÇAGIL --------EKEV AKADEMİ DERCİSİ Enes b. Malik'ten gelen rivayete göre Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Hiçbir Müslüman bir fidan dikmez ki, ondan bir insan veya hayvan yesin de, o kişi için bu bir sadaka olmasm. " 84 Ebu Eyyfib-i Ensiiıi'den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber: "Hiçbir mümin bir meyve fidanı dihnez ki, Allah bu fidandan biten meyve sayısmca o kişiye ecir yazmamış olsun" buyurmuştuı-8 5 Cilbir b. Abdiilah'dan rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Hiçbir Müslüman bir fidan dikmez veya bir ekin ehnez ki, ondan canavarlar, kuşlar vb. yesin de, bunda o kişi için bir ecir olmasm. "B 6 Enes b. Malik'ten gelen rivayete göre Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Kıyamet koptuğunda sizden birinin elinde bir hurmafidam bulunur, o da bunu kıyamet kopmadan dikmeye güç yetirebilirse bunu yapsın! "B 7 Bu ve benzeri hadislerde sevgili peygamberimiz orman ve tarımcılığı teşvik etmektedir ki, hem ağacın hem de tarımın ekolojik dengeye büyük katkı sağladığı malfimdur. Bilhassa çıplak ve kaygan bölgelerin ağaçlandırılması sayesinde, sel felaketlerinin ve bunun yol açacağı toprak kaymalarının önüne geçilmesi mümkün olacaktır. 9. Kozmik Mükemmellik ve Ekolojik Denge İlahi Menşelidir Kur'an ve Kitabı Mukaddes evrenin Allah tarafından kaostan alınıp kozmasa kavuşturulduğunu ve işin başında her şeyin yerli yerinde, güzel ve mükemmel biçimde var edildiğini; böylece ekolojik dengeyi sağlayacak tüm levazımın yaratıldığını haber vermektedir. Bununla ilgili şu ayetleri örnek olarak sunabiliriz: "0, yeryüzünde olanlarm hepsini sizin için yaratan, sonra göğe yönelip onu yedi gök halinde düzenleyendir. O her şeyi hakkıyla bilendir. "BB Bu ayet yeryüzünün yaşam için elverişli hale getirildiğini ve göğün başlangıçta belirsiz bir madde (nebülöz) iken, yedi kat gökler halinde tanzim edilip kozmasa kavuşturulduğunu açıkça ifade etmektedir. "0, hanginizin amelinin daha güzel olacağı konusunda sizi imtihan etmek için, henüz arşı su üstünde iken gökleri ve yeri altı gün içinde (altı evrede) yaratandır.. "B 9 ayetinde de yine yerin ve göklerin kaostan alınıp kozmasa taşındığı gerçeği açıkça ortaya konmaktadır. Üstelik ayet, bütün bir yaratılış gerçeğini "güzel iş yapma" ilke ve illetiyle izah etmekte olup, bu noktada "kozmik mükemmellik" ile "vazife ahliikı" arasında cidd! bir ilgi bağı kurulduğu aşikardır. Diğer bir deyimle, gerek evrenin kozmasa taşınması gerekse insani davranış ve sorumluluğun ölçütü olma noktasında ortak pay da, en güzel ( ahsen) 'de tebellür etmektedir 90 84) Buharl, Edeb, 27. 85) Ahmed b. Hanbel, Musned, V, 415. 86) Muslim, Mustigat, 9. 87) Ahmed b. Hanbel, Musned, III, 191. 88) Bakara 2129. 89) Hild 1117. 90) Daha geniş bilgi için bk. Çağıl,Necdet, "Secde Suresi?.Ayet Bağlamında Mutlak İyinin Evrenselliği", EKEV Akademi Dergisi, IX (Bahar 2005)), sayı: 23, s. 33-34.

KUR'AN IŞIGINDA ÇEVRE GERÇEGİ VE ÇEVRE BİLİNCİ ----..,..-- 33 "İnkar edenler, göklerle yer bitişikken, bizim onları koparıp ayırdığımızı ve diri olan her şeyi sudan meydana getirdiğimizi görmediler mi?.. " 91 Bu ayet, evrenin kaostan kozmosataşınması olayının bir başka yönüne; Genişleme (Expansion) ve Büyük Patlama (Big Bang) hadiselerine işaret etmesi açısından apayrı bir önem ve özellik arz etmektedir 92 "0, dört gün içinde (dört evrede) yeryüzünde (yerin yaratılmasına ilave olarak) yükselen sabit dağlar yarattı, orada bolluk ve bereket meydana getirdi ve orada rızık arayanların ihtiyaçlçırına uygun olarak rızıklar takdir etti. Sonra duman (nebülöz) halinde bulıman göğe yöneldi; ona ve yeryüzüne: "İster kabullenerek ister zorla (kovnosa) gelin!" dedi. İkisi de: "Kabullenerek geldik" dediler. Böylece onları iki günde (iki evrede) yedi gök olarak yarattı ve her göğe kendi işini bildirdi. En yakın göğü de kandillerle süsledik ve mulıajazalı kı ldık. İşte bu, mutlak güç salıibi ve hakkıyla bilen Allalı 'ın takdiridir. " 93 Bu ayetlerde ise gerek yer ve göklerin gerek bu ikisinde yer alan her şeyin; yani bütün bir evrenin kaostan alınıp kozmosa taşındığına ilişkin detaylıca bilgi sunulduğunu görüyoruz. İlk ay etin metninde yer alan "ve bô.rake filıô. (yeri mübarek kıldı; orada bolluk ve bereket meydana getirdi)" ifadesinin, Kitabı Mukaddes'in aynı yaratılışla ilgili olarak, kuşların ve su canlılannın yaratılmasının konu edildiği pasajda yer ahin: ".. onları mübarek kıldı. " 94 ifadesi arasındaki lafızsal benzerlik dikkat çekicidir. Nitekini Kur'an tefsircilerinin verdiği bilgiye göre Kur'an'ın o söz konusu ibaresiyle, yeryüzünün tüm bitki ve hayvan türlerinin yaratılması sayesinde yerin çokça bereketli kılındığı hususu dile getirilmiş olmaktadır95. Ayrıca ".. Orada rızık arayanların ilıtiyaçlarma uygun olarak rızıklar takdir etti" ifadesi ise, yeryüzünde (bitki olsun hayvan olsun) her türün yaşarnı için ne elverişli ise onun tayin edilmiş olduğu ve yeryüzünün her kesimine uygun düşecek, özel bir besin oluşturulduğu hususunu anlatmaktadır 96 Kitabı Mukaddes'in Te/..'vin kitabında da aynı yaratılış hadisesi anlatılırken, birinci günde; yani birinci evrede ışığın ve buna bağlı olarak gece ile gündüzün, ikinci günde göklerin, üçüncü günde yeryüzü, denizler ve yeryüzünün tüm bitki türlerinin, dördüncü günde güneş ve ayla birlikte tüm yıldızların, beşinci gün&~ kuşlarla birlikte tüm deniz canlılarının, altıncı günde ise yeryüzündeki tüm kara canlılannın ve nihayet tüm bu canlı varlıklara hükmetmek üzere insanın yaratıldığı detaylı ca işlenmekte olup, her bir evredeki yaratılış hadisesi, "Allah iyi olduğunu gördü" ayetiyle övülmekte ve böylece kozmik nizamın güzelliğine ve mükemmelliğine vurgu yapılmaktadır 97 "O (Allah) ki, yarattığıher şeyi güzel yapmış ve insanı yaratmaya da çamurdan başlamıştır. " 98 Bu ayette ise Cenabı Hakk'ın her şeyi (bireysel ya da kozmik anlamda) güzel 91) Enbiya 21130. 92) Geniş bilgi için bk. Çağı!, "Secde Silresi 7. AyetBağlamında Mutlak İyinin Evrenselliği", EKEV, s. 31-32. 93) Fussilet 41/10-12. 94) Tekvin 1: 22. 95) Beydavi, Enviiru 't-tenzfl, II, 384. 96) Beydavi, Enviiru 't-tenzfl, II, 384. Vurgu ve ilaveler bize aittir. 97) Geniş bilgi için bk. Tekvin 1: 1-31. 98) Secde 32/7.

34 1 Doç. Dr. Necdet ÇAGIL --------EKEV AKADEMİ DERCİSİ yarattığı; dolayısıyla yaratılmış olan her şeyin orijinalitesindeki mevcut güzellik ve mükemmelliğin ilah! menşeli olduğu gerçeği ifade edilmektedir. ".. Bu her şeyi sapasağlam yapan Allah' ın sanatıdır.. " 99 ay eti de, yaratılışın aynı kozmik mükemmelliğini anlatıyor. "Göğü Allah yükseltti ve mizanı (dengeyi) O koydu. Sakın dengeyi bozmaym! " 100 Daha önce detaylı ca ele aldığımız bu ayetler de yine kozmik nizamın ve ekolojik dengenin ilah! menşeli olduğunu ve insaniann bu kurulu düzene riayet edip, dengeyle oynamamaları gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Kur'an-ı Kerim ve Kitabı Mukaddes'in ilgili pasajları şunu ortaya koymaktadır ki, göklerin ve yerin kozmogonik yapısının yanı sıra, yeryüzündeki tüm canlı ve cansız türler Cenabı Hak tarafından kozmik bir nizarn çerçevesinde vücuda getirilmiş olmakla, daha işin başında bütün bir ekasistemin tanzimi de gerçekleştirilmiş oluyordu. 10. Ekolojik Tahribatın ve Çevre Kiriiliğinin Baş Müsebbibi İnsandır İnsanın yeryüzüne gelişiyle birlikte dünya, ilk yaratıldığı günden beri haiz olduğu fıtrllik ve mükemmelliğinden ödün vermeye başlamış ve bu giderek artış kaydedip, nihayet günümüzde şu istenmeyen boyuta ulaşmıştır. Gerçi doğanın kendi özünden kaynaklanan bazı yıkımsal formların varlığı bilinmektedir. Örneğin, tektonik baskıların yeryüzü kabuğunun bir bölümünü hareketlendirmesi sonucu, korumasız karanın çeşitli yıkım süreçlerine (akarsular, meyilli yüzeyler, buzullar, rüzgarlar, çözümlenmeler, dalgalar ve akıntılar) maruz kaldığı; bu süreçlerin atmosfer ilişkileri sonucu ortaya çıkmış olması ve iklimsel koşulların bu süreçleri kontrol etmesi sebebiyle, bu süreçlerin zamanla tepelerin alçalması ve litosferin (taşküre) alçak yerlerinin de dolması etkisini yarattığı ve nihayet korasyon (açık, korumasız yüzeylerin aşınması) ve transportasyon (gevşek, dağınık ve seyrek materyalin hareket etmesi) hadiselerine bağlı olarak erozyonların vuku bulduğu ve değişik özel kara şekillerinin ortaya çıktığı bilimsel verilerle ortaya konmuş bulunmaktadır 101 Ne var ki, bu doğa olaylan yaratışsal olarak tabiatın özünde ortaya çıktığı için, bu olaylar bir tür var oluşsal zorunluluk taşımakta; belki de bunların bir şekilde vuku bulması gerekmektedir. İnsana gelince; onun medeniyet ve kültür inşa eden ve bu yönüyle diğer canlılardan ayrılan özelliği, kendisini bir şekilde doğaya müdahale ett!ren bir konuma taşımıştır. İşte, insanla doğa arasında bazen olumsuzlukla sonuçlanan etkileşim ve alaka süreçleri bu şekilde nüksetmiştir diyebiliriz. Öyle ki, eski çağlarda bugünkü anlamda doğayı tahrip edecek boyutta teknolojik süreçler yaşanmamış olmakla birlikte, yine de o zamana oranla daha eski çağiara özlem duyulabilmiş, içinde yaşanılan o zaman sürecinin bıktıncı ve yorucu yeknesaklığı karşısında, eski çağların sade yaşamı aranır olmuştur. Örneğin, Yunanlı şair Hesiodos, tahminen İ.Ö. 700 yıllarında yaşamış olmakla birlikte, önceki çağiara özlem duyan biri olmakla meşhurdur. Ona göre insanlar "altın devri"nde basit ve sade bir hayat sürüyorlardı; fakat buna rağmen çok mesut idiler. Bu saadet devrinde henüz mücadele ve harp yoktu; insaniann birbirine tahakkümü mevcut değildi; bu, 99) Nemi 27/88. 100) Ralıman 5517-8. 101) Geniş bilgi için bk. James, Preston E., A Geograp!ıy oj Man, Ginn and Company, New York 1959, s. 549.