ICHACS. Dr. Tufan Çötok Yusuf Şahin. Social Sciences: A Fresh Start. Sosyal Bilimler: Yeni Bir Başlangıç

Benzer belgeler
I.YIL HAFTALIK DERS AKTS

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ İŞLERİ DAİRE BAŞKANLIĞI

Ders Kodu Ders Adı İngilizce Ders Adı TE PR KR AKTS SOS 104 Ekonomiye Giriş SOS 106 Sosyal Psikolojiye Giriş

Semester I. PSPA 105 Introductionto Law Hukuka Giriş C 3 5 ECON 101 Introduction to Economics İktisada Giriş I C 3 5

SOSYOLOJİ BÖLÜMÜN MÜFREDAT PROGRAMI( 4Yıllık) 1.SINIF GÜZ. Introduction to Philosophy. İNG103 Temel İngilizce I Basic English I Zorunlu 2 2

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ SOSYAL HİZMET BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI DERSLERİ

Courses Offered in the MsC Program

Courses Offered in the MSc Program

PSİKOLOJİ BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI GÜZ DÖNEMİ PROGRAMI

Uluslararası Siyasi İktisat (IR211) Ders Detayları

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

Karşılaştırmalı Siyaset (IR407) Ders Detayları

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl. Lisans Maliye Hacettepe Üniversitesi İİBF Y. Lisans İktisat Akdeniz Üniversitesi SBE 2003

İŞLETME ve İŞLETME İkinci Öğretim BÖLÜMLERİ 1. SINIF (Güz Dönemi) 2. SINIF (Güz Dönemi) AKTS Dersin. Kodu. veya İŞL.219

Available online at

İŞLETME ve İŞLETME İkinci Öğretim BÖLÜMLERİ 1. SINIF (Güz Dönemi) 2. SINIF (Güz Dönemi) İŞL.103 Genel Muhasebe I 3 5 SRV.211 Statistics I 3 5 İKT.

Bourdieu den Sonra Ekonomik Sosyoloji

Çağdaş Siyaset Kuramları (KAM 401) Ders Detayları

Arş. Gör. Dr. Mücahit KÖSE

Cilt / Volume: 5 Sayı / No: 2 Kasım/November 2015 ISSN

LİBYA NIN YENİDEN YAPILANDIRILMASI PROGRAMINDA TÜRK TEKNİK MÜŞAVİRLİK HİZMETLERİ KONFERANSI 10 NİSAN 2013, ANKARA

İŞLETME ve İŞLETME İkinci Öğretim BÖLÜMLERİ 1. SINIF (Güz Dönemi) 2. SINIF (Güz Dönemi) AKTS Dersin. Kodu. veya İŞL.219

ZANAATLA TEKNOLOJİ ARASINDA TIP MESLEĞİ: TEKNO-FETİŞİZM VE İNSANSIZLAŞMIŞ SAĞALTIM

AİLE İRŞAT VE REHBERLİK BÜROLARINDA YAPILAN DİNİ DANIŞMANLIK - ÇORUM ÖRNEĞİ -

TÜRKİYE'NİN TOPLUMSAL YAPISI

KAPİTALİZM, PİYASA BAŞARISIZLIĞI VE SAĞLIK HİZMETLERİ SUNUMU. Gülbiye Yenimahalleli Yaşar

Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı. Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü

EK: SENATO ONAYI ALMIŞ MEVCUT EKDAL PROGRAMLARI A) GENEL EKDALLAR Genel ekdallar tüm öğrencilere açıktır.

İÇİNDEKİLER. 1. Bölüm Kamu Ekonomisi Disiplinine Tarihsel ve Analitik bir Perspektiften Bakış,

KIRIKKALE ÜNİVERSİTESİEĞİTİM FAKÜLTESİ SINIF ÖĞRETMENLİĞİ PROGRAMI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI LİSANS PROGRAMI ÖĞRETİM PLANI.

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri

Sosyolojiye Giriş (SOC 101) Ders Detayları

ÖZGEÇMİŞ. Selçuk Üniversitesi, Karaman İİBF, Kamu Yönetimi Bölümü. Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, İİBF, Kamu Yönetimi Bölümü

Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü 1. Sınıf Güz Yarıyılı (1. Yarıyıl) Dersin Kodu Türü Türkçe Adı İngilizce Adı T U Kredi AKTS ATA101 Z

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI YURTDIŞI ÖĞRENCİ KONTENJANLARI/INTERNATIONAL STUDENT QUOTAS FOR ACADEMIC YEAR

Derece Alan Üniversite Yıl

SOSYOLOJİ BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI GÜZ DÖNEMİ PROGRAMI

İŞLETME ve İŞLETME İkinci Öğretim BÖLÜMLERİ 1. SINIF (Bahar Dönemi) 2. SINIF (Bahar Dönemi)

Topluluk Önünde Konuşma (İngilizce) (KAM 432) Ders Detayları

YBÜ SBF Uluslararası İlişkiler Bölümü Lisans Programı Department of International Relations Undergraduate Curriculum

Yrd. Doç. Dr. Kemal Çiftçi

EĞİTİMİN SOSYAL TEMELLERİ TEMEL KAVRAMLAR. Doç. Dr. Adnan BOYACI

Editörler Prof.Dr.Mustafa Talas & Doç.Dr. Bülent Şen EKONOMİ SOSYOLOJİSİ

Pazarlamada Kullanılan Farklı Yaklaşımlar, Teoriler ve Analiz Teknikleri

Uluslararası Ekonomi Politik (IR502) Ders Detayları

TEMÂŞÂ FELSEFE DERGİSİ

SOSYOLOJİ BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI BAHAR DÖNEMİ DERS KATALOĞU

KYM363 Mühendislik Ekonomisi

İŞLETME ve İŞLETME İkinci Öğretim BÖLÜMLERİ 1. SINIF (Bahar Dönemi) 2. SINIF (Bahar Dönemi)

Küreselleşme ve Demokrasi (KAM 421) Ders Detayları

Medya ve Siyaset (KAM 429) Ders Detayları

2017 ÖNCESİ NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ İKTİSAT NÖ-İÖ BÖLÜMLERİ LİSANS ÖĞRETİM PLANI

TUĞRUL ÖZKARACALAR CURRICULUM VITAE

SOSYAL TABAKALAŞMA SOSYAL TABAKALAŞMA Taylan DÖRTYOL Akdeniz Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Fakültesi Pazarlama Bölümü

myp - communıty&servıce ınstructıons & forms

EĞİTİM FAKÜLTESİ Ortaöğretim Fen ve Ortaöğretim Fen ve ENSTİTÜSÜ

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

İBRAHİM ARAP. e-posta: Tel: / : Dokuz Eylül Üni. Sosyal Bilimler Enst.

TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ISPARTA İLİ KİRAZ İHRACATININ ANALİZİ

Siyasal Partiler ve Seçim Sistemleri (KAM 314) Ders Detayları

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4

EDITORIAL TEAM EDITOR IN CHIEF ECONOMICS EDITOR SOCIOLOGY EDITOR PSYCHOLOGY EDITOR BUSINESS ADMINISTRATION EDITOR

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır.

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457)

DERS PROFİLİ. Türkiye Ekonomisi ECO420 Bahar Prof. Dr. Nesrin Sungur Çakmak

DERS KODU DERS ADI ZORUNLU TEORİ UYGULAMA LAB KREDİ AKTS Atatürk İlkeleri ve İnkılap AIT181 Tarihi I Zorunlu

Title Institution / University Year Assistant Philosophy/ Muğla Sıtkı Koçman Assistant Prof. Philosophy/Celal Bayar 2013

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

Yrd.Doç.Dr Ahmet Kesgin, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesii Felsefe Bölümü, Sistematik Felsefe ve Mantık

NOKTA VE ÇİZGİNİN RESİMSEL ANLATIMDA KULLANIMI Semih KAPLAN SANATTA YETERLİK TEZİ Resim Ana Sanat Dalı Danışman: Doç. Leyla VARLIK ŞENTÜRK Eylül 2009

MBA MBA. İslami Finans ve Ekonomi. Yüksek Lisans Programı (Tezsiz, Türkçe)

Argumentative Essay Nasıl Yazılır?

AB 7. Çerçeve Programı İşbirliği Programı Sosyo-Ekonomik ve Beşeri Bilimler (SSH)

ZORLUKLAR, FIRSATLAR VE STRATEJĐLER


Yrd. Doç. Dr. Kemal Çiftçi

Özel Koşullar Requirements & Explanations Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği

YÜKSEKÖĞRETİM KURULU YARDIMCI DOÇENT

Yrd. Doç. Dr. Senar ALKIN-ŞAHİN

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS

TUĞRUL ÖZKARACALAR CURRICULUM VITAE

BÖLGE PLANI. Hazırlayan : Murat DOĞAN

Sosyoloji. Konular ve Sorunlar

EKONOMİK KRİZİN EMEK PİYASALARINA ETKİLERİ

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS ULUSLARARASI POLİTİK İKTİSAT ECON

DÜNYA DA VE TÜRKİYE DE EKONOMİK BÜYÜMENİN SİGORTACILIK SEKTÖRÜNE ETKİSİ

4. Yayınlar 5.1 Uluslararası bilimsel toplantılarda sunulan sunumlar

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

EĞİTİM ÖĞRETİM YILINDAN İTİBAREN GEÇERLİ OLACAK NEVŞEHİR ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ İKTİSAT-İ.Ö

SEÇMELİ DERSLER (Öğrenci aşağıda belirtilen en az 2 (iki) dersten başarılı olmalıdır.)

ORGANİZASYONLARDA ÇEVREYE UYUM ve DEĞİŞİMLE İLGİLİ YAKLAŞIMLAR

ÖZGEÇMİŞ. Doç. Dr. Mehmet KARAKAŞ. Yalova Üniversitesi İ.İ.B.F. İktisat Bölümü Öğretim Üyesi. Üniversite. Üniversitesi

DERS ÖĞRETİM PLANI. Avrupa İktisat Tarihi. Dersin Adı Dersin Kodu Dersin Türü

HEARTS PROJESİ YAYGINLAŞTIRMA RAPORU

Doç.Dr. ÖZLEM BALKIZ. Eğitim Bilgileri. Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Sosyoloji Pr. Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Anabilim Dalı

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS

Kalkınma Politikaları (KAM 413) Ders Detayları

Transkript:

ICHACS INTERNATIONAL CONFERENCE ON HUMANITIES AND CULTURAL STUDIES Social Sciences: A Fresh Start Sosyal Bilimler: Yeni Bir Başlangıç Dr. Tufan Çötok Yusuf Şahin

ICHACS ICHA IIC ICH CHA CH HAC H ACS AC CS INTERN IN NTERNA TERNAT RNA NATI AT TIO IONA ONAL ONAL NAL L CONF C CO O ONFE ON NFERE NF NFE ERENC EREN NC NCE CE ON CE ON INTERNATIONAL CONFERENCE HUMANITIES H HUM HU HUMA UMA UM MAN MA ANI NIT NIT TIE IES AN IES A AND ND C ND CU CUL CULT CULTURAL ULTUR ULT LT TUR URA RA AL LS STU STUDIES TUDIES TUDI DIES DIE DI IES S Social Sciences: A Fresh Start 6RV\DO %LOLPOHU <HQL %LU %DüODQJ o 6RV\DO %LOLPOHU <HQL %LU %DüODQJ o Dr. Tufan Çötok <XVXI ûdklq < XVXI ûdklq

Title Social Sciences: A Fresh Start Publisher Dobra knjiga d.o.o. Sarajevo Put Famosa 38 www.dobraknjiga.ba Editors Dr. Tufan ÇÖTOK Yusuf ŞAHİN Proofreading Lektorsko-korektorska služba DK LAR İsmail CİNGÖZ Design İsmail CİNGÖZ Printed in Bosnia and Herzegovina CIP - Katalogizacija u publikaciji Nacionalna i univerzitetska biblioteka Bosne i Hercegovine, Sarajevo 3:165(082) Social science : a fresh start = Sosyal bilimler : yeni bir Başlanagiç / [editors Tufan Çötok, Yusuf Şahin]. - Sarajevo : Dobra knjiga, 2016. - 459 str. : ilustr. ; 26 cm Tekst na engl. i tur. jeziku. - Bibliografija uz svaki referat. ISBN 978-9958-27-342-1 COBISS.BH-ID 23636742

ICHACS International conference on humanities and cultural studies Uluslararası Sosyal Bilimler ve Kültürel Çalısmalar Sempozyumu 6 10. 11. 2016. Prague Social Sciences: A Fresh Start SoSyal Bilimler: yeni Bir Başlangiç Dobra knjiga Sarajevo, 2016.

Preface When we look at the social sciences from the perspective of our contemporary age, it is a multitude of individuals appear first. Ontological and epistemological problems begin in the effort of scientists to give a unity to this multitude of individuals. How then will this unity be addressed? In the history of science, philosophy was an important actor that provided integrity, or prevented hegemony of any individual against the unity of individuals. System philosophies established first by Plato and Aristotle have conceptual equipment that will grasp the world in a unitary way. Moreover, in the Middle Ages these approaches are preserved within a theological perspective. When the modern turn came, Descartes understood the the science of geometry, with its demonstrative reasoning from the simplest and clearest thoughts, constitutes the paradigm for the goal of unifying all knowledge. In adapting the scholastic image of knowledge, Descartes's tree holds that metaphysics are the roots, physics the trunk, and that the branches are mechanics, medicine and morals. Belief in the unity of science or knowledge, along with the universality of rationality, was at its strongest during the European Enlightenment. On the other hand, according to Kuhn the technology and intensive knowledge gained by the paradigm shift from the innovations coming from physics brought knowledge accumulation to provide the reason for the emergence of different disciplines. As Nietzsche says that confidence and faith in knowledge led to humanbeing a world that can be known rationally, not through divine principles. Enlightenment can be seen as a result of this confidence and faith.

Comte s positivism inaugurated the development of the positivist tradition within sociology. In principle, positivism is the sociological perspective that attempts to approach the study of society in the same way that the natural sciences approach the natural world. In Turkey and also in the other places of the world, this approach has been accepted as true scientific method for many years, applying the method of natural sciences to humanities But a very long time ago, Aristotle had already pointed out that it was not possible to have mathematical truths in a special field, ethics. The distinction of the natural science and social science has became the basic thesis of the continental thought and these two fields are established on different principles. This thesis explanation and meaning as a two distinct center of this fields can not be reduced to each other has become widely accepted. The history of thought is filled with examples that are against the unity of sciences. Today, however, it is necessary to get rid of this divisive burden of the past. Because today it is not possible for any social reality to be grasped by any singular discipline. It is only a reductionist approach to abstract a problem from its historical, sociological, psychological, economic and from the other aspects. In this context, the aim of ICHACS is to bring academicians, scholars and students who work in different fields of social sciences, together and encourage them to identify and propose solutions to some of the most urgent issues of humanity in the effort of unity. For this purpose, the first congress has carried out with the title of "Thinking of Social Sciences Rethinking", and the next congress will continue this approach with different titles. As we mentioned in the congressional announcement, the he central focus of social sciences is to examine, find and/or produce a meaning or purpose for individual human beings and their societies across different cultures. In the academic congresses, the academicians who are in front of the stage contributing with their presentations are the main actors of the program. On the other hand, the visibility of the working team, which continues to work in the whole process behind the scene, is very small. Thanks to our colleagues who took part in all phases of the Congress, with collaboration we realized a congress which is qualified and without problems. We would like to thank Dr. Tanzer YAKAR, Dr. Elif ERGUN, members of organizing committee, and Onur KABİL, Taşkın EROL, Serhat ARSLAN and Merve ERTENE, Secretariat Members, for their demonstrated efforts in organizing this important international meeting. Thanks to Prof. Dr. Aytekin İşman and Prof. Dr. Zerrin Ayvaz Reis for their recommendations and sharing with us their valuable experiences during the congress. We are grateful for the support they have given us. Lastly, we would like to express our gratitude to Balcan Congress Company, which provides support by mobilizing all the facilities during the preparations for this congress, and thanks to Sırrı Furkan Pamukçular and Enes Esen for their professional help during the organization. Dr. Tufan ÇÖTOK Yusuf ŞAHİN Editor

Önsöz Günümüzün penceresinden sosyal bilimlere baktığımızda ilk görünen ayrı ayrı teklerin meydana getirdiği bir çokluktur. Tekliğin meydana getirdiği bütünlüğün bizatihi bu tekler tarafından kuşatılması bilimsel veya felsefi bir perspektiften düşünüldüğünde, ontolojik ve epistemolojik sorunlar başlar. O halde bu bütünlük nasıl ele alınacaktır? Tarihsel perspektife müracaat edildiğinde felsefe söz konusu bütünlüğü sağlayan veya bütünlüğün tekler tarafından meydana getirilmesine engel olan önemli bir aktördü. Platon ve Aristoteles tarafından ilk örnekleri verilen sistem felsefeleri dünyayı bütünsel bir şekilde kavrayacak kavramsal donanıma sahiptiler. Nitekim Ortaçağ bu yaklaşımları teolojik bir perspektif ekleyerek muhafaza etti. Modern döneme gelindiğinde Descartes geometriyi, açık seçik fikirlerle yaptığı tanıtlamalı uslamlama nedeniyle, tüm bilgiye birlik verme amacı için bir pradigma olarak gördü. Descartes a göre metafizik kökleri, fizik gövdeyi, mekanik, tıp ve ahlak dalları oluşturan bir ağaç olarak görüldü. Bilim ya da bilginin birliğine inanç, ussallığın evrenselliğine duyulan inançla birlikte, Avrupa Aydınlanmasında en güçlü biçimde dile getirildi. Diğer taraftan Kuhn un anlatımıyla fizikte gelen yeniliklerden meydana gelen paradigma değişimiyle ortaya çıkan teknoloji ve yoğun bilgi birikimi, farklı disiplinlerin doğmasına gerekçe sağlayacak epistemolojik birikimi getirdi. Bilgiye duyulan güven ve inanç, Nietzsche nin ünlü özdeyişiyle Tanrısal ilkelerin rafa kaldırılıp rasyonel olarak dünyanın bilinebilirliğini ön plana çıkardı. Aydınlanma dar bir perspektiften bunun sonucu olarak görülebilir.

Bilginin gelişerek farklı disiplinlerin varoluşuna ontolojik zemin hazırladığı tezi Comte un sosyolojik perspektifiyle daha derinleşti. Türkiye de de uzun yıllar bilimin tek yapılış şekli olarak pozitivizm, sosyal bilimlerin ancak doğa bilimleri örneğinde kurulduğu takdirde bilimsel olabileceğini ve tek yolunun bu olduğunu iddia etmesi, en azından belirli bir dünyada karşılık gördü. Ancak çok uzun zaman önce Aristoteles in, özel bir alanda, etik alanında matematiğe benzer doğruların bulunmasının mümkün olmadığını ifade eden görüşü paranteze alınmıştı. Doğa bilimleri sosyal bilimler ayrımı kıta düşüncesinin de temel tezi oldu ve her iki alanın başka ilkeler ile iş gördüğüne, birincinin açıklama, ikincinin anlamayı merkeze alarak birbirlerine indirgenemeyecek metodolojik yaklaşımlara sahip olduğuna dair tez de aktüellik kazandı. Dolayısıyla düşüncenin tarihi genelde doğa bilimleri ile sosyal bilimlerin özelde farklı disiplinlerden oluşan bir sosyal bilim düşüncesinin mümkün olduğu tezi savunmayı mümkün kılacak örneklerle doludur. Ancak günümüzde, geçmişin bu ayrıştırıcı yükünden kurtulmak gerekir. Çünkü herhangi bir sosyal gerçekliğin herhangi bir tekil disiplin tarafından kuşatılmasının mümkün olmadığı bir dönemdeyiz. Ele alınan bir problemi tarihsel, sosyolojik, psikolojik, iktisadi vb. öğelerinden soyutlamak ancak indirgemeci bir yaklaşım olabilir. Bu bağlamda ICHACS ın amacı farklı disiplinlerden gelen sosyal ve hatta doğa bilimcilerini bir araya getirmek, ortak problemler üzerine verimli çalışmalar yapabilmek, yukarıda değinilen bütünlük düşüncesini teşkil etmek ve yine farklı çalışmalardan haberdar olunmasını sağlamaktır. Bu amaçla birincisi Sosyal Bilimleri Yeniden Düşünmek başlığıyla düzenlenen kongrenin, farklı başlıklar dahilinde sürdürülmesi planlanmaktadır. Kongre duyurusunda da belirttiğimiz gibi sosyal bilimlerin odak konusu, insan ve insanın yaşama dünyasına dair anlam üretmektir. Dolayısıyla çağın ve çağa özgü yaşama biçimlerinin ifade edilme yollarını betimleme, çözümleme, tanımlama, anlamlandırma ve eleştirme, bu bilimlerin öncelikli amacıdır. Bu amaç üretilen bilgi ve değerlerin paylaşıldığı, tartışıldığı, değerlendirildiği, ortamlarda görece daha yetkin gerçekleştirilecektir. Sosyal Bilimleri Yeniden Düşünmek başlığı altında 2016 tarihinde Kasım ayı içerisinde Prag da birincisi gerçekleştirilen Uluslararası Beşeri Bilimler ve Kültürel Çalışmalar Konferansının temel amaç ve içeriği, sosyal bilimlerin farklı disiplinlerinde çalışmakta olan akademisyenlerin ilgili olduğu alanlarda günümüzde araştırma önceliği olan en önemli sorunları teşhis etmesi ve çözüm önerileri sunmasıdır. Bu amaçla iktisat, tarih, antropoloji, felsefe, sosyoloji, hukuk ve benzeri tüm disiplinlerinde sosyal bilimlerin düşündüğü ve düşünmesi gerektiği sosyal sorunların ne olduğu tartışmaya açılmıştır. Hedefimiz sosyal bilimlerin gündemine, öncelikli olarak çözüm bekleyen günümüzün en temel sosyal sorunlarını getirerek, onlara çözüm üretebilecek politikaların üretilmesi için sağlam temeller bulmaktır. Akademik kongrelerde sunum yaparak katkı sağlayan akademisyenler, sahnenin önündedirler ve programın asli aktörleridir. Diğer yandan tüm süreçte görev alarak çalışmalarını sürdüren çalışma ekibinin bilinirliği ise azdır. Kongrenin tüm aşamalarında görev alan çalışma arkadaşlarımız sayesinde sorunsuz ve en önemlisi nitelikli bir kongre gerçekleştirdik. Kongren düzenleme kurulundaki Dr. Tanzer YAKAR ve Dr. Elif ERGUN e, sekretaryasında yer alan Onur KABİL, Taşkın EROL, Serhat ARSLAN ve Merve ERTENE ye sonsuz teşekkürler sunuyoruz. Kongre boyunca kıymetli tecrübelerini ve önerilerini bizimle paylaşan Prof. Dr. Aytekin İşman ve Prof. Zerrin Ayvaz Reis hocalarımızın önerileri bizler için yol gösterici oldu. Bizlere vermiş oldukları destek için minnettarız. Son olarak kongre hazırlıkları sürecinde tüm imkanlarını seferber ederek destek sağlayan Balcan Congress firmasına, organizasyon aşamasında profesyonel yardımları sebebiyle Sırrı Furkan Pamukçular ve Enes Esen'e teşekkürlerimizi sunuyoruz. Dr. Tufan ÇÖTOK Yusuf ŞAHİN Editör

CONTENTS The Doctors as the Producers of the Neoliberal Politics...1 Assiye Aka The Liberty Paradox of Foucault...16 Aysel Demir From Colony to the Conception of National State: The Establishment Struggle of Independent Mexico...22 Ayşe Yarar A Situation Assessment on the Problems with which Working Women Encounter in Different Sectors: Sakarya Example...30 Berrin Günçe / Nesrin Akıncı Çötok Teaching Creative Conversation as Hope for Modern Humanities...40 Zdybel Boroń Power Reflection on the Cities Through City Planning and Architecture...44 Cansu Güller / Ceren Ünlü The Reasons of Economic Underdevelopment of Balkan States...52 Ceren Urcan The Effects of Tax Amnesty on Taxpayers: Tokat Province Example...62 Çiğdem Aliçavuşoğlu The Status of the Lie Against the Truth in Nietzsche s Thought...68 Elif Ergün Assessment in Spiritual-Focused Social Work Intervention...74 Emel Yeşilkayalı Theatre as a Teaching Approach in Art Education and a Sample Exercise...82 Emine Teker Verse Dictionary of Çemişgezekli Nasûh Efendi Named Tuhfe-i Nushî...86 Erdoğan Taştan A General Evaluation of Turkish Banking System after Economic Crisis...96 Esengül Salihoğlu / Nadira Seyidova Deconstructionist Thinking Logic as an Alternative Solution to the Problem of Violence...102 Evren Erman Rutli Jerusalem and Medina in Falih Rıfkı Atay s Zeytindağı (The Mount of Olives) and Ahmet Davutoğlu s Medeniyetler ve Şehirler (Civilizations and Cities)...108 Fatıma Betül Üyümez A Methodological Investigation on the Relationship between Charles Darwin and Karl Marx...116 Fehmi Ünsalan Logos of Parmenides...122 Güvenç Şar

Green Growth and Renewable Energy in Turkey...126 Hacı Ahmet Karadaş / Hacı Bayram Işık An Evaluation on the Definition and Use of the Term Lexeme with Reference to the Morphological Datas...138 H. İbrahim Delice Subjects Perceived as Difficult by Elementary School Students in Turkish Mathematics Curriculum...144 Hatice Nur Erbay / Çiğdem Arslan / Güneş Yavuz Predictions on Traditions of Children Naming in Turkey...150 İ. Esen Yıldırım The Role of Culture in Health Promotion...162 Jana Stará / Michal Charvát The Factors Influencing Government Organization Reputation in Thailand...168 Kritchanat Santawee An Efficiency Analysis of Tax Justice Workload...172 M. Erkan Üyümez / Müslüm Gümüş The Role of E-Learning in Higher Education in Nigeria...186 Matthew Osaigbovo Ovbiebo Photographic Image and New Media Art...196 Mehmet Hakan Bitmez A Comparison of Pairwise Comparison and Rank-Order Judgments Scaling Methods Ordering Consistency: A Scaling Study About Pedagogical Formation Training Certificate Program Courses...204 Mehtap Aktaş / Devrim Alıcı Marketing Ethics in Banking Sector: Province of Tokat Example...214 Murat Aksu The Effects of the Color of Product on Quality Perception...220 Necmi Kahraman / Kemal Yıldırım / Abdi Atılgan Unity and Education in Malaysia: Assimilation, Multiculturalism and New Perspective...226 Noriyuki Segawa The Effects of Aerobic and Anaerobic Training Programs Applied to Elite Wrestlers on Some Biochemical Parameters....234 Nurcan Demirel / Serhat Özbay / Fatih Kaya / Ahmet Şirinkan Internal Rebellions in the West Anatolia during the Turkish War of Independence and Suppression of Them by the Forces of Çerkez Ethem...242 Nurgün Koç Triangle on Nature-Culture-History 3000 Years Old Amasra City and Coastal Land Use Strategies....256 Nurhan Koçan / Ömer Lütfü Çorbacı English General Townshend s Peace Attempts in Ankara to End the Turkish-Greek War....264 Osman Akandere A Comparison of Inquiry Skill Levels of Pre-service Music Teachers and Pre-service Science Teachers...282 Peyruze Rana Şimşek / Seçil Soytok The Social Construction of Adorability of Child Stars in TV Drama Programs...290 Sammiti Sukbunjhong

The Despotic Underside of Multiculturalism: Psychic Ramifications of Cultural Marginalization of the Youth from Manipur...294 Sarah Haq Local Press in the Period of Transition to Multi-Party System: Bolu Sample...302 Selami Özsoy The Representation of Ideal Woman on Instagram Which is the New Advertisement Area: Victoria s Secret Example...314 Selcen Vodinalı A Debate on Justice in the Pivot of Conceptualization of Human Nature: Michel Foucault and Noam Chomsky...336 Sema Ülper Oktar Traditional Women Clothes of Konya-Bozkır...340 Serap Tanrısever Contemporary Approaches to Translation in Utilitarian Perspective...346 Serhat Arslan The Mediator Role of Academic Motivation and Perceived Self-Regulation in The Relationship between Academic Self-Efficacy and Academic Responsibility in University Students...352 Sinem Evin Akbay / Mehtap Aktaş / Eylem Yalçın İncik Mobile Apps for Learning Chinese as a Second Language: The Linguistic Aspects...358 Strukova Polina Turkish Economy After the Crisis in 2008 Global...364 Şerife Merve Koşaroğlu / İfakat Atak / İlknur Can Producing Hate Speech on New Media Mediums: Facebook and Anti-Islamic Propogandas...372 Şule Ergen Kılcı / Zeynep Benan Dondurucu Study of Sufism in Europe...388 Tahira Aliyeva Locke: Molyneux Question...392 Tanzer Yakar Analytical Philosophy and Wittgenstein...398 Taşkın Erol Syntax and Punctuation Connections in Modern Turkish Dialects -Turkmen Turkish Sample-...406 Tuna Beşen Delice The Formation of Woman s Identity in Turkey After the Republic and the Role of Fashion...414 Türkan Kayser Self-Injurious Behaviour in Teenagers: Stress Coping Skills and Control Focus...424 Vesile Oktan An Ethical Perception of the Interaction between Children and Digital Games...430 Veysel Çakmak Niklas Luhmann s Theory on Religion...440 Yunus Yoldaş / Özlem Becerik Yoldaş Processing of Practical Courses in Distance Education: Community Service Practices...446 Zerrin Ayvaz Reis

İÇİNDEKİLER Neoliberal Politikaların Üreticisi Olarak Doktorlar...1 Assiye Aka Foucault un Özgürlük Paradoksu....16 Aysel Demir Sömürgeden Ulusal Devlet Anlayışına: Bağımsız Meksika nın Kuruluş Mücadelesi...22 Ayşe Yarar Çalışan Kadınların Farklı Sektörler Bağlamında Karşılaştıkları Sorunlar Üzerine Bir Durum Değerlendirmesi: Sakarya Örneği...30 Berrin Günçe / Nesrin Akıncı Çötok Modern Beşeri Bilimler için Umut olarak Yaratıcı Konuşma Öğretimi...40 Zdybel Boroń Şehir Planlama ve Mimari Yoluyla Gücün Şehirler Üzerindeki Yansıması...44 Cansu Güller / Ceren Ünlü Balkan Ülkelerinin Ekonomik Kalkınmada Geri Kalmışlığının Nedenleri...52 Ceren Urcan Vergi Affının Mükellefler Üzerindeki Etkileri: Tokat İli Örneği...62 Çiğdem Aliçavuşoğlu Nietzsche Düşüncesinde Yalanın Hakikat Karşısındaki Konumu...68 Elif Ergün Maneviyat Odaklı Sosyal Çalışma Müdahalesinde Değerlendirme...74 Emel Yeşilkayalı Sanat Eğitiminde bir Öğretim Yaklaşımı olarak Tiyatro ve Örnek bir Uygulama...82 Emine Teker Çemişgezekli Nasûh Efendi nin Tuhfe-i Nushî Adlı Manzum Sözlüğü...86 Erdoğan Taştan Küresel Kriz Ertesinde Türkiye Bankacılık Sisteminin Genel Değerlendirmesi...96 Esengül Salihoğlu / Nadira Seyidova Şiddet Sorununa Alternatif Bir Çözüm Önerisi Olarak Yapısökümsel Düşünme Mantığı...102 Evren Erman Rutli Falih Rıfkı Atay ın Zeytindağı ile Ahmet Davutoğlu nun Medeniyetler ve Şehirler Adlı Eserlerinde Kudüs ve Medine...108 Fatıma Betül Üyümez Charles Darwin ve Karl Marx Arasındaki İlişki Üzerine Metodolojik Bir İnceleme...116 Fehmi Ünsalan Parmenides in Logos u....122 Güvenç Şar

Türkiye de Yeşil Büyüme ve Yenilenebilir Enerji...126 Hacı Ahmet Karadaş / Hacı Bayram Işık Şekil Bilgisi Verilerinden Hareketle Sözlük Birim Teriminin Tanım ve Kullanımları Üzerine Bir Değerlendirme...138 H. İbrahim Delice Türk Matematik Müfredatında İlköğretim Öğrencileri Tarafından Zor Olarak Algılanan Konular...144 Hatice Nur Erbay / Çiğdem Arslan / Güneş Yavuz Türkiye de Çocuklara İsim Verme Geleneğine Dair Öngörüler...150 İ. Esen Yıldırım Sağlığın Geliştirilmesinde Kültürün Rolü...162 Jana Stará / Michal Charvát Tayland da Devlet Kurumlarının İtibarını etkileyen Faktörler...168 Kritchanat Santawee Vergi Yargısı İş Yükünün Etkinlik Bağlamında İncelenmesi...172 M. Erkan Üyümez / Müslüm Gümüş Nijerya da Yüksek Öğretimde E-Eğitimin Rolü....186 Matthew Osaigbovo Ovbiebo Fotografik İmge ve Yeni Medya Sanatı...196 Mehmet Hakan Bitmez İkili Karşılaştırma Ve Sıralama Yargılarıyla Ölçekleme Yöntemlerinden Elde Edilen Sıralamaların Tutarlılığının İncelenmesi: Öğretmenlik Meslek Bilgisi Derslerini Önem Düzeyine Göre Ölçekleme Çalışması...204 Mehtap Aktaş / Devrim Alıcı Bankacılık Sektöründe Pazarlama Etiği: Tokat İli Örneği...214 Murat Aksu Ürün Renginin Kalite Algısı Üzerine Etkisi...220 Necmi Kahraman / Kemal Yıldırım / Abdi Atılgan Malezya da Birlik ve Eğitim: Asimilasyon, Çokkültürlülük ve Yeni Perspektif...226 Noriyuki Segawa Güreşçilerde Aerobik ve Anerobik Antrenmanın Bazı Biyokimyasal Parametreler Üzerine Etkileri....234 Nurcan Demirel / Serhat Özbay / Fatih Kaya / Ahmet Şirinkan Milli Mücadele de Batı Anadolu da Çıkarılan İç İsyanlar ve Çerkez Ethem Güçleri Tarafından Bastırılması..242 Nurgün Koç Doğa, Kültür ve Tarih Üçgeninde 3000 Yıllık Amasra Şehri ve Kıyı Şeridi Kullanımı Stratejileri...256 Nurhan Koçan / Ömer Lütfü Çorbacı Türk-Yunan Savaşı nı Sonlandırmak Amacıyla İngiliz Generali Townshend in Ankara daki Barış Girişimleri...264 Osman Akandere Hizmet Öncesi Müzik ve Fen Bilimleri Öğretmenlerinin Sorgulama Yeteneklerinin Karşılaştırılması...282 Peyruze Rana Şimşek / Seçil Soytok TV Drama Programlarındaki Çocuk Yıldızların Beğenilirliğinin Sosyal Kurulumu...290 Sammiti Sukbunjhong

Çokkültürlülüğün Despotik Altyapısı: Manipur Gençliğinin Kültürel Marjinalizasyonunun Psişik Altbölümlenmesi...294 Sarah Haq Çok Partili Hayata Geçiş Döneminde Yerel Basın: Bolu Örneği...302 Selami Özsoy Yeni Reklam Mecrası Instagram da İdeal Kadının Temsili: Victoria s Secret Örneği...314 Selcen Vodinalı İnsan Doğasının Kavramsallaştırması Ekseninde Adalet Tartışması: Michel Foucault ve Noam Chomsky...336 Sema Ülper Oktar Konya-Bozkır İlçesi Geleneksel Kadın Kıyafetleri...340 Serap Tanrısever Utilitaryanizm Temelinde Çağdaş Çeviri Anlayışları...346 Serhat Arslan Üniversite Öğrencilerinin Akademik Öz-Yeterlik ve Akademik Sorumlulukları Arasındaki İlişkide Akademik Güdülenme ve Algılanmış Öz-Düzenlemenin Aracı Rolü...352 Sinem Evin Akbay / Mehtap Aktaş / Eylem Yalçın İncik İkinci Bir Dil Olarak Çince Öğreniminde Mobil Uygulamalar: Dilbilimsel Veçheler...358 Strukova Polina 2008 Küresel Krizi Sonrasında Türkiye Ekonomisi...364 Şerife Merve Koşaroğlu / İfakat Atak / İlknur Can Yeni Medya Ortamlarında Nefret Söylemi Üretimi: Facebook ve İslam Karşıtı Propaganda...372 Şule Ergen Kılcı / Zeynep Benan Dondurucu Avrupa da Tasavvuf Araştırmaları...388 Tahire Aliyeva Locke: Molyneux Sorunu...392 Tanzer Yakar Analitik Felsefe ve Wittgenstein...398 Taşkın Erol Çağdaş Türk Lehçelerinde Söz Dizimi ve Noktalama İlişkisi -Türkmen Türkçesi Örneği...406 Tuna Beşen Delice Cumhuriyet Sonrası Türkiye de Kadın Kimliğinin Oluşması ve Modanın Rolü...414 Türkan Kayser Ergenlerde Kendine Zarar Verme Davranışı: Stresle Başa Çıkma Becerileri ve Kontrol Odağı...424 Vesile Oktan Çocuk ve Dijital Oyun Etkileşimine Etiksel Bir Bakış...430 Veysel Çakmak Niklas Luhmann ın Din Teorisi...440 Yunus Yoldaş / Özlem Becerik Yoldaş Uzaktan Eğitimde Pratik Kursların Sürdürülmesi: Sosyal Hizmet Uygulamaları...446 Zerrin Ayvaz Reis

Neoliberal Politikaların Üreticisi Olarak Doktorlar Doç. Dr. Assiye Aka * Özet 1980 lerden beri ağırlığı ile kendini ekonomi, politika, eğitim ve son zamanlarda sağlık alanında çok ciddi bir şekilde hissettiren neoliberal politikalar toplumsalın yeniden düzenlenmesinde önemli olma özelliğini ciddi olarak korumaktadır. Aynı zamanda yaşamsal pratikleri de piyasanın konusu haline getirmektedir. Yeni ekonomik politikaların fikri temellerini atan Friedrich August von Hayek ile Bourdieu nun sosyalin yeniden üretimine yönelik iddiaları üzerinden sağlık hizmetinin temel üreticilerinden olan doktorların sosyo-kültürel üretimleri ve bir özne olarak mesleki değer kayıpları bu bildirinin konusunu oluşturmaktadır. Beş doktorla yapılan yüzyüze görüşmede doktorların iş güvenlikleri, mesleki değer kayıpları ve özne olarak onların üzerindeki etkilerin tartışılacağı bu bildirinin yönteminde nitel araştırma tekniğinden gözlem ve mülakat bir arada kullanılacaktır. Doktorlar müşteri odaklı hizmet sunmanın niteliğinde zayıflama olduğunu ve performansa dayalı ücret sisteminin de temel bir insan hakkı olan sağlığın metalaştığını söylemektedirler. Diğer bir ifadeyle bu bildiride iki temel neoliberal politikanın somut görünümleri olan Performansa Dayalı Ücretlendirme ve Aile Hekimliği Uygulaması ile dolaşıma sokulan sağlığın piyasalaşmasının sonuçları tartışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Sağlık; İş Güvenliği; Doktor; Performansa Dayalı Ücretlendirme Sistemi; Aile Hekimliği 1. Giriş 1980 lerden beri ağırlığı ile kendini ekonomi, politika, eğitim ve son zamanlarda sağlık alanında çok ciddi bir şekilde hissettiren neoliberal politikalar toplumsalın yeniden düzenlenmesinde stratejik bir öneme sahip olma özelliğini ciddi olarak korumaktadır. Neoliberal düşünce Adam Smith tarafından (1776) Ulusların Zenginliği adlı tezinde ilk kez ifade edilen klasik liberal geleneğin temeli üzerine konumlanır. Bu çalışmada, Smith üretim ve dağıtım mallarının en etkili koordinasyonunda merkantilist devlet müdahalelerinin olmadığı durumlarda pazarların nasıl olacağını açıklamıştır. Bireyler devletin sınırlamalarından kurtulabilirlerse ve ancak kendi çıkarlarını korumalarına izin verilirse ulusların zenginliği mümkün olacaktır (Prechel ve Harms, 2007, p. 3-4). Neoliberal düşüncenin felsefi arkaplanını ise Nobel ödüllü ekonomi filozofu Friedrich von Hayek in Özgürlük Yolu adlı eserinin oluşturduğunu iddia etmek mümkündür. Bu politikaların kültürel kavramlar içinde tanımlanmasını ise sağlayan sosyoloğun Pierre Bourdieu olduğunu söylemek olanak dahilindedir. Bildiride felsefi argümanlarla neoliberal politikaların düşünsel temelini oluşturan Friedrich von Hayek ve sosyolojik perspektiften ise bu politikaların kültürel tanımlanmasına katkıda bulunan ve hatta bu konuda eleştirilerin hedefi de olan Pierre Bourdieu nun görüşlerinden faydalanılacaktır. Piyasada dolaşıma sokulan neoliberal sağlık politikalarından sadece temel iki politikaya yer verilecek ve bu politikaların üreticisi ve yeniden üretici konumunda olan Beyaz Yakalı Tabakayı temsil eden doktorların bu iki politikayı nasıl algıladıkları ve bu politikaların çalışma (iş) güvenlikleri, mesleki değer kayıpları ve özne olarak onların üzerindeki etkilerin neler olduğu saptanacaktır. Bu saptamalar ise bir nitel araştırma tekniği olan mülakat (yüzyüze yapılan görüşme) vasıtasıyla sağlanacaktır. Aşağıda önce Hayek ve Bourdieu nun neoliberal politikalar konusundaki temel argümanlarına ve sonra da temel iki neoliberal sağlık politikaları ayrıntılandırılacaktır. Sonra da çalışmanın metodolojisine yer verilecek ve temel bulgular değerlendirilecektir. 1.1. Hayek ve Neoliberalizm: Planlanlamaya Karşı Piyasalar Serbest piyasa kapitalizminin fikri kökenlerini Nobel ödüllü ekonomi filozofu Friedrich von Hayek le başlatmak olasıdır. İkinci Dünya Savaşı ile yakından ilgili olan tezinde Hayek, devlet planlamasının ezici iddialarını ve piyasanın etkili ve adaleti için bir * Doç.Dr. Assiye Aka, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Biga İ.İ.B.F. Kamu Yönetimi Bölümü, Çanakkale, Türkiye, akaasiye@comu.edu.tr 1

tartışma ileri sürmüştür. Bu dönemde kapitalizme alternatif bir yol olarak sosyalizm ortaya çıkmış, Keynesyenci ekonomi filozofları işsizlik karları, sosyal güvenlik ve diğer refah politikalarıyla serbest piyasa rasyonelliğini hafifletmiş ve uluslararası alandaki gelişmeler, işbirlikleri, bankacılığın gelişmesi, kredilerin sübvanse edilmesi ve diğer ekonomik organizasyonların sosyalleşme biçimleri yaygın biçimde teşvik edilmiştir. Hatta ekonomik planlama en gelişmiş kapitalist bölgelerde baskın bir pratik olmuştur (Rankin, 2004, p.15). Hayek in neoliberalizmin kurucu karakteri olarak görülmesine yol açan onun (Anderson, 2000) Özgürlük Yolu (1944) adlı eseri, Keynesyencilikle mücadele etmede ve kapitalizmin bir kez daha kurtarılmasında teorik temeli hazırlamıştır. Bu eser sosyal ideallerin diktatörlüğünün planlamasıyla ilişkilidir (Rankin, 2004, p.15). Hayek için planlama (ekonomide devlet müdahalesi olarak yorumlanmamalıdır), tüm toplumu organize etme istekliliği, tüm kaynakları sonlandırma arzusu, zorbalık gibi görünmektedir. Bireylerin sonsuz özerklik alanını yeniden organize etmeyi reddetme yüceliktir; bunu yaparken de planlama insanların pozisyonlarından dolayı onlara tahsis edilen farklı insani değerleri tam bir etik kodun mevcudiyeti olduğu zannedilir (Hayek, 1944, p. 56-57; akt., Rankin, 2004, p.15). Yine de Hayek için, böyle sonsuz veya ortak amaç yoktur, planlayıcıların girişimiyle oluşturulan teşebbüs totaliterizme yol açar. Sonunda çıkarları olan birinin bakış açısı karar vermek zorundadır ve bu önemlidir; buradaki bakış açısı hukuk alanının parçası olmalıdır, devletin zorlayıcı aygıtları olan yeni farklı bir derecelendirme, insanların üzerine uygulanır (Hayek, 1944; Cassidy, 2000, p. 49; akt., Rankin, 2004, p. 15). Böylece, planlama diktatörlüğe yol açar çünkü diktatörlük ideallerin uygulanma biçimidir ve mümkün olan en geniş ölçüde planlama varsa şayet bu en etkili araçtır (Hayek, 1944, p. 70; akt., Rankin, 2004, p. 15). Hayek temel yetersizlikleri üreten planlamayla ilgili iki tane problem tanımlar. Birincisi, planlamanın altında yatan eşitlik, bireysel özgürlüğü ve yeteneklerin canlılığını zayıflatır. Her ikisi de tüm zenginlikler için gereklidir (Anderson, 2000; akt., Rankin, 2004, p. 15). İkincisi; planlama, bilginin parçalanması probleminden muzdariptir. John Cassidy (2000, p. 47; akt., Rankin, 2004, p. 15) Hayek in bu görüşünü şu şekilde yorumlar: Kaynakların yönlendirildiği kaynakları bilmek için, merkezi planlayıcılar insanların almak istediği malları ve nasıl ucuza ürettiklerini bilmek zorundadırlar. Fakat bu bilgi dosya dolaplarında değil bireysel tüketicilerin ve işadamlarının düşüncelerinde düzenlenmelidir. Hayek bunu piyasa tarafından belirlenen bir fiyat sistemi yoluyla olduğunu tartışır. Hayek e göre planlamadan ziyade rekabetçi piyasa, herkesin istediği en demokratik ve en üstün oluşumdur. Ayrıca, toplumun merkezini planlama zulmünden kurtulmasını sağlayan piyasa planlayıcıları bireysel isteklerinin çarpıtılmış bilgisine dayanır. Keyfi bir iktidarın biçimi olarak planlama antidemokratiktir; piyasa mekanizması ve kapitalist sistem bunu demokrasi için olmazsa olmaz koşul olarak sunar. Buna ek olarak, fiyatları serbestçe belirleyen milyonlarca karar vericilerin iletişim bilgisi ve kıt kaynakların kullanılması fiyat sistemi için etkili bir araç olarak önerilir. Ayrıca, Sosyal Darwinist jargondaki eşitsizliğe ve hatta değerlere tolerans gösterilir. Susan George (1999), bu sorunda neoliberal pozisyonun, insanların doğaları gereği eşit olmadığını, fakat bunun iyi olduğunu çünkü şanslı doğanların, iyi eğitimlilerin, zor ve nihayetinde herkesin faydasına olduğunu söyler (Rankin, 2004, p. 16-17). Hayek 1979 da Margaret Thatcher in seçtiği Keynezyenciliğin doruğundaki post-depresyondan ve nihayetinde ekonomi-politik olarak görülen çözümü yıllarca bu aşırılığın ve popüler olmayan bakışın seyyar satıcılığını yapar. Hayek in kendisinin oldukça görünmez bir kamusal figür olmasına (Hayek in kendisi ekonomik akımların hiçbirinde hemen hemen hiç referans gösterilmez) rağmen, onun kapitalizmin canlılığı hakkındaki temel tartışmalarını (20 yüzyılın Hayek yüzyılı olduğu konusunda) savunmak adilane bir davranış olur (Cassidy, 2000, p. 45; akt., Rankin 2004, p. 17). Thatcher in politik ve pratiklerdeki seçimi Hayek in üzerinde çalıştığı neoliberalizmin anahtar inancın hayata geçmesinde etkili olmuştur. Diğer bir deyişle, kamu sektörünün küçültülmesi ve sonuçları, kamu girişimciliğinin özelleşmesi; sendikaların zarar veren sonuçları, kamu sektöründeki mesleklerin azalması ve istihdamın yükselmesi, zenginlerin faydasına olan ve fakirlerin yükü olan vergi reformları; refahın kamu sektöründen özele aktarılması; yoksul ve orta sınıflardan firmalara ve zenginlere transfer edilmesi; ekonomik alanda azalan demokratik sorumluluğun artmasıdır (Anderson, 2000; George,1999; akt. Rankin 2004, p. 16-17). Neoliberal prensipleri kucaklayan gelişmelerde Hayek i takiben, kalkınmacı devlet piyasasının ve onun iyi çalışmasını mümkün kılmak için eski durumuna getirilmeli şeklinde formülüze eden Deepak Lal ın Yoksulluğun Ekonomik Kalkınması (1983) sayılalabilir. 1990 da John Williamson tarafından Washington Konsensüsü olarak adlandırılan ve şimdi Washington da yaygın olarak majör gelişme ajanları (özellikle IMF ve DB), onların alacaklıları ve Yeni Dünya Düzeni ne periferin entegre olması bakımından güçlü bir iktidar bloğu olarak ortaya çıkan Hazine Bölümünün uzlaşımından oluştu. Kalkınma ajanları olan DB nin yapısal odaklı programları ve IMF nin istikrar kredileri ile Üçüncü Dünya Ülkelerinde Pazar odaklı büyüme için düzenleyici 2

ortamı -mali disiplin üzerinde kredi koşulları sağlayarak- üretebileceği ileri sürüldü. Ticari liberalizasyon, banka denetiminin güçlendirilmesi, özelleştirme, deregülasyon, vergi reformu ve diğer neoliberal ilaçlar vb. neoliberal ortodoksluğun merkezi ve Üçüncü Dünya periferi arasında Washington Konsensüsü önceki yaklaşımda- Keynezyencilikte köklenen gelişmeye, gelişen ekonomilerde ilerleyici yapısal değişimlerin getirilmesinde devlet müdahalesi için bir rolde konumlanan modernizasyon ve refaha doğru (Dünya Bankasında McNamara Çağı; Fine, 2011) radikal bir değişimi temsil etti. Neoliberaller için ironi de, serbest piyasa ortamını mümkün kılmak için devlet müdahalesinin gerekli olduğudur (Rankin, 2004: 18). Neoliberal hegemonyanın son 20 yıldaki sonuçları çelişkilidir. Gelişmiş kapitalist ekonomilerde (1973 krizi öncesi dönemlerde olduğu gibi) nihai başarı nesnesi olan stabil büyüme oranında başarısız olunduğuna herhangi bir şüphe yoktur. Üçüncü Dünya odaklı politikalarda anlamlı farklılıkların dağıtılmasında başarısızlık vardır, fakat yalnızca gelişmeye izin verilir (Fine, 2011). Neoliberal politikalar enflasyon oranındaki bir azalmayla, karın canlanmasıyla, sendikal hareketin yenilgisiyle ve işsizlik düzeyinin artmasıyla ilişkilidir (Anderson, 2000; akt., Rankin, 2004, p. 18). 1980 de Asya Kaplanları nın durumu çelişkili bir teori sundu, fakat güçlü ekonomik büyüme piyasanın yönetilmesiyle başarılabildi, devlet öncülüğünde sanayi politikası yoluyla kamu mali kuruluşlarınca ve yabancı yatırımın kontrolüyle desteklenmiştir (ve toprak reformuyla sosyo-ekonomik yeniden dağıtımın temel tarihi üzerine inşa edildi). Doğu Asya deneyimi özellikle planlama ve gelişme için en önemli sonuç gözlemlendiğinde öğreticidir. Aşırı sosyal eşitsizliğin büyümesi demokrasi olarak adlandırdığımız resmi politik eşitlik ortasında bile ısrarcı olmuştur (Rankin, 2004, p. 18). Rankin (2004, ss. 19) şu soruların sorulmasının zorunlu hale geldiğini söyler: Politik olarak eşitsizliğin nasıl sürdürüldüğünü, özellikle liberal demokrasiyi vadeden politik özgürlük bağlamında ve sosyal maliyetler göz önüne alındığında nasıl insan odaklı olunabilmektedir? Neoliberal sistemde çoğunluğun seçiminin ofisin dışında oy kullanamadığını sorunsallaştırmak gerekmektedir. Marx bu soruyu 150 yıl önce ekonomik liberalizm söz konusu olduğunda Yahudilerin Sorunu üzerine adlı makalesinde cevaplandırmıştı. Sosyo-ekonomik eşitsizlik liberal kapitalizmin içinde politik, sosyal ve kültürel alanlardan ekonomik hegemonik ayrılmayla hayatta kalabilir. Politik Bilimci Ellen Wood un belirttiği gibi (1995, p. 259), evrensel eşitliğin belli bir türü olan kapitalizmin spesifik bir özelliği sınıf ilişkileri olmadığında mümkün olur, diğer bir deyişle sosyal veya sınıf iktidarı tasarrufundan ziyade politik, yasal prensipler ve prosedürlerle ilişkili olduğunda tam olarak resmi eşitlik olur. Bu yüzden, özel mülkiyetin sahipleri geleneksel liberal anlamda sosyal fonksiyonu yerine getirmek için politik sorumluluk ya da herhangi bir zorunluluk hissetmeden - politik iktidarı yönlendirmeksizin artık çıktıyı (ekonomik baskıyı) gerçekleştirebilir. Wood (1995) a göre, Böylece kamu görevlerinden özel ödeneklerin ayrılması, kapitalizmin belli politik sorunları-baskı ve sömürü üzerine mücadeleleri daha fazla sorumluluk için ulus-devlet skalasında (kapitalist mülkiyet güç odakları) üretim (iş güvenliği gibi) noktasının ötesinde ekonomik olarak zor olan haklardan mahrum etmeyi organize etme zorluğunda -sadece teknokratik- ekonomik sorunların içerisine dönüştürdüğünü (S.45) ileri sürer (Rankin, 2004, p. 19). Küresel neoliberalizmin kökenlerini, 18. yüzyılın klasik ekonomik liberalizminde ekonomistler ekonomiyi teoride ve kapitalizmin sosyal ve politik içeriğini boşaltmaya başlarken keşfetti. Neoliberalizmin daha derinlere nüfuz etmesine rağmen, bugün ekonomik ve politik alanın birbirinden ayrılması küresel neoliberalizme ulaşmak için gerekli koşuldur (Wood, 1995: 19; akt., Rankin, 2004, p. 20). Bu keşif ekonominin düzgün nesnelleşmesine dayandı. İnsanın özniteliklerinde, ilişkilerinde ve eylemlerindeki dönüşüm, bağımsız insanın öznel deneyiminden nesnelliğe dönüşür. Günümüzün ekonomik akımlarında ekonomi tamamen özerk varlık olarak görünür, insan ve siyasetin etkili olmadığı kendi nesnel hukuku ile yönetilmektedir (Rankin, 2004, p. 20). Ekonominin merkezinde, insan aktivitesi alanında piyasanın kendi kendisini düzenlediği soyut bir teori vardır: Bireysel üreticinin ve tüketicinin kendi çıkarlarını koruduğu, tüketici tercihleri ve üretici kapasitesine göre fiyatların belirlenmesiyle piyasanın doğal alarak düzenlendiği yaklaşımı yer alır. Hayek in daha önce tartıştığı rasyonellik gibi, bireylerin karı maksimize etmek için kendi çıkarlarını koruması kamu mallarının maksimizasyonunu üretecektir. Değişimin aracı olarak para, kendi kendini düzenleyen tarafsız piyasada (self-regulating market) rasyonel ekonomik aktörlerle birleştiren sosyal farklılıkları tahrip eden homojen araçlarla değiştirilebilir. Ve fiyat mekanizmasına müdahale eden davranış ekonomik davranış olarak anlaşılabilir, topluluk, kolektivite, hatta geniş aile kendi çıkarını gözeten birey için olumsuz olarak algılanır (Rankin, 2004, p. 20). Saf neoliberal perspektif zarfında kültür, piyasanın genişlemesinde bir engel olarak tanımlanabilen boyutta açıklanabilir. Bir DB yayınının güçsüz ekonomik liberalizasyon için odaklanması, örneğin düşük gelirli ülkelerde kültürün değişimin karşılılığı 3

açısından yorumlanması gibi (Rankin, 2004, p. 20). Piyasa-odaklı uyarlayıcı ekonomi değişen koşullardan kaynaklanan maddi karları maksimize eden eylem için istekli olan bir popülasyonu gerektirir, bu bireysel refahı maksimize eden yaklaşımı ve bu nesnelliği izleyen hareketliliği ima eder. Bu özellikler, kolektif mutluluk ve hareketliliğin önündeki bir takım engelleri vurgulayan geleneksel değerlerle çarpışabilir. Kültür, uyarlayıcı ekonomi için gerekli olan modernizasyon görünümündeki ihtimallerle olabilir ve bu yüzden cansız yanıtlardır; Killick, birinin eylemi ve refahı için sorumlulukları vurgularken, ekonomik zorluklara zayıf yanıt olan pasif kaderciliği telkin etme açısından Hristiyanlık ve Yahudilikle Hinduizm ve Budizm i karşılaştırır (Killick, 1993, p. 53-54; akt., Rankin, 2004, p. 20). Gelişme bağlamında planlayıcıların/ekonomistlerin görevi kendini düzenleyen piyasanın genişlemesi için kültürle spesifik engellerin ve fırsatların pozisyonu anlaşılabilir (Rankin, 2004, p. 20). Bu ideolojik değişimlerin iktidarına rağmen, Washington Mutabakatı 1980 lerin borçlanma koşulu altında saf neoliberal pozisyonunda devlet ve sosyal kurumların rolünün yeniden yapılanması için değişmeye zorlandı. Çünkü politik özgürlük ve ekonomik eşitsizlik arasındaki çelişkiler, ekonomik politikaları katı bir şeklide dışarıdan belirlenen Üçüncü Dünya ülkelerini ziyaret üzerine ekonomik özgürlüğün demokratik açıkları ile odak haline geldi. Çelişki global adalet hareketi biçiminde kritikleri uyardı ve hatta ekonomik teoride yeni kurumsalcılık biçiminde Washington Mutabakatı içindeki reform için bir ivme kazandırdı. DB post-washington Mutabakatının yeni merkezidir (Fine, 2011). DB acımasız sosyal maliyetlere uyumdan ortaya çıkan eleştirilere cevap verir, uyum sonrası, devlet öncülüğünde sanayileşen Asya örneğinde olduğu gibi kredi verme işlerinde yeni rasyonel seçimle yapılan araştırmalarla motivasyonu sağlar (Fine, 2011). Ekonomik teorideki gelişmeler Post-Washington Mutabakatı nın altında yatan ekonomik gelişmede, devletin ve sosyal kurumların rolünde yenilenen çıkarlar için entelektüel gereksinimi sağladı. 1990 larda ekonomik bir grup, (Nobel ödüllü Douglass North ve Dünya Bankası Şefi Ekonomist Joseph Stiglitz) kurumlar üzerinde çalışmayı sürdürdüler ve piyasa ekonomilerinde önemli oyuncu olarak gerçek yaşam riskleri ve bilgi kusurları bağlamında pratiklere rehber olan norm ve değer olarak yorumladılar. Ekonomistler, gerçek dünyada, piyasaların optimize olmayan davranışları ve piyasa dışı kurumlar yolu ile o davranışları yönetme girişimini özellikle bilgi asimetrisi ile dolu olan kusurlarını keşfediyor. Bunlar sonra, gelecek nesiller için bilginin akışını etkileyen sosyal yapılar ve geleneklere bağımlılıkları yarattı (Stiglitz ve Hoff, 1999; Fine, 2001: 14; akt., Rankin, 2004, p. 21). Piyasanın gerçekten var olmasında asimetrik bilgi için doğrunun aranmasında devleti geri getirme gerekçesi daha iyi olabilecektir. Writes Stiglitz a göre (1998, p. 25; Fine, 2011, p. 139) devleti ve piyasayı birbirinin yerine ikame eden yapılar olarak görmemeliyiz. Hükümetin kendisi piyasanın tümü olarak kendisini görmeli, piyasaların görevlerini daha iyi yerine getiren eylemleri üstlenmelidir. Bu yüzden post-washington Mutabakatı nın anahtar bir sloganı olan iyi yönetme DB için bir önemli bir kavramdır. Yeni kurumsalcılık iyi yönetimi destekler, diğer bir deyişle şeffaf ve hesap verilebilirlik yasal bir zeminde işler ve efektif ve etkili piyasalar için koşullar yaratılır (Harris, 2001; Rankin, 2004, p. 22). DB bu yüzden devletin sağ kanadını teşvik eden bir role sahiptir, ya da sivil toplum alanında devleti ve piyasayı dışarıdan yöneten bir alandır. Bu sosyal sermaye alanıdır ve yerel/yasal bir dernek olarak yorumlanır. Bu alanın en ateşli savunucularından biri Robert Putnam (1993) dır. Putnam İtalya nın kuzeyi ve güneyindeki bölgesel yönetimler arasındaki farklılıkları tanımlamaya ve açıklamaya çalışmıştır (Field, 2006, p. 42). Putnam öncelikle kuzey ve güneydeki kamu politikasının göreli performansı üzerine yoğunlaşıp, çalışmaya kurumsal bir yaklaşım getirmiştir ve kuzeydeki bölgenin göreli başarısının nedeni olan kurumsal performansının temelinde hükümet ve sivil toplum arasındaki karşılıklı ilişkinin yattığı sonucuna varmıştır. Orta Çağ başlarındaki kuzey bölgenin kendini düzenleyen, geniş ölçüde özerk şehir devletlerindeki derneklerin (sivil toplum kuruluşlarının) faaliyetlerine bakıp bu yararlı yurttaşlık erdeminin kaynaklarını izlemiştir. Tersine, güneyde devlet ve sivil toplum arasındaki ilişkilerin bozulmasının nedenlerinin kurumsal reform ve yenilenme yolunda karşılıklı şüphe ve korku kültürünü yaratan Norman otokrasisi döneminde yattığı fikrindedir (Field, 2006, p. 42-43). Ona göre sivil toplumdaki dernek ağları ile politik demokrasi ve ekonomik gelişme göstergeleriyle sıkı ilişki içindedir. Çünkü canlı bir sivil toplum gönüllü birliklerde sosyal network ve katılımcı insanlar yer alır- temel ekonomik süreçleri piyasa ile ilişkilendirir ve devletin aktivitelerini kontrol eder. DB (2002) güvenilir bir otorite olarak ele alınırsa şayet, gelişmenin görevi bu yüzden tanımlanabilir, mümkün olan çevreyi sermaye formunu (sosyal sermayeyi) kullanır (Rankin, 2004, p. 22). Putnam sosyal sermaye kavramını, yurttaşlık katılımındaki farklılıkları aydınlatmak için kullanmıştır. Ona göre sosyal sermaye (Field, 2006, p. 43); güven, normlar, iletişim ağları gibi toplumun etkinliğini koordine edilmiş eylemlerle kolaylaştıran sosyal organizasyonların özelliklerine gönderme yapmaktadır (Putnam, 1993a, p. 167). Putnam sosyal sermayenin kolektif harekete 4

olan katkılarını şöyle sıralamaktadır: Ayrılanların potansiyel maliyetini arttırmak; karşılıklılığın sağlam normlarını beslemek; bilgi akışını -aktörlerin tanınmışlıkları üzerine olan bilgileri de kapsayarak- kolaylaştırmak; işbirliği çabalarının eski başarılarını somutlaştırmak ve gelecekteki işbirlikleri için bir şablon sunarak katkıda bulunmaktır (Field, 2006, p. 43). Bu durumda, neoliberalizmin rahat bir şekilde konumlanması için sosyal ilişki ağlarının önemini belirtmek zorunlu hale gelmiştir. Piyasa için özel çevrenin güvenliğine yoğunlaşılmıştır. Sosyal sermaye fikrindeki üstü kapalı bu varsayıma ek olarak, insanlar uygun gerekçeler bulmak yerine, devlet programlarını bozmaktan ziyade kendi sosyal ağlarıyla kendi kendilerine idare etmek zorunda kalmışlar ve aynı zamanda popülist itirazların önüne geçilerek kamu giderlerinin kesilmesi yönünde girişimler olmuştur. Sosyal sermayeden faydalanılarak dünya üzerindeki devletlerde, refah devleti yeniden yapılandırılarak ve ekonomik özgürleşme süreçleriyle sol boşluğun doldurulması beklenebilir. Yaşam alanlarında olduğu gibi yoksulluk üzerine yoğunlaşılarak, yeniden yapılanma rejimiyle, üretilen yapısal eşitlik-sosyal sermaye kavramını 1990 lar sonrasında farklı bir şekilde tanımlamıştır. Ona göre sosyal sermaye iletişim ağları, normlar ve güven gibi, katılımcıların paylaşılmış nesnelerini sürdürebilmek için bir arada hareket etmelerini sağlayan, sosyal yaşamın özellikleridir (Field, 2006, p. 44). Sosyal sermaye fikrinde temsil edilen sosyal etki alanlarındaki ekonomik teorinin alanları neoliberalizmin siyasi sonuçlarını yumuşatmış gibi görünebilir, fakat devlet-ekonomi ilişkisini temelden yeniden düşünmeyi engellemez. Ve iyi yönetişim zamanlarındaki bütün konuşmalar söz konusu olduğunda 1960 ların Keynezyenciliği çekici gelirken ve devleti geri getirirken, önemli bir farklılık göze çarpar (Rankin, 2004, p. 22). Çünkü Keynezyencilik ekonominin yaygın yapısal özellikleriyle, yaygın kalkınma süreçleriyle ve birbirleriyle nasıl etkileşim halinde olduklarıyla ilişkiliyken, Post-Washington Mutabakatı bireysel eylemlerin sonucu olan sosyo-ekonomik değişmede kalkınma nosyonuna dayanır (Fine, 2001, p. 142). Ekonomik analizlerde sosyal sermayenin kendi iddialarına rağmen, politikadan, kültürden ve sosyalden ekonominin sahte ayrımının sürekliliğinin nasıl olduğu tanımlanırsa neoliberalizmin sürekliliğini anlamak daha kolaylaşır. Örneğin, Ben Fine (2001) nın tartıştığı gibi, sosyal sermaye nin mal fetişizmi; sermayenin kendisi söylence olan tekrarların sosyal boyutu yoktur - bu yüzden sömürücü sınıf ilişkileri engellemeyecek sermayeyi sosyal olarak oluşturur. İkincisi, politik liberalizm ve kapitalizmdeki eşitsizlik realitesi arasındaki çelişkiden demokrasi gerçekliğini aşan bir şekilde iyi yönetimi önererek ustalıkla kaçınır. Sosyal sermaye için - gönüllü organizasyonlara katılımda olduğu gibi- politikaların çatışmacı sakıncaları ve demokratik politikaların değerleri olmaksızın mümkün demokratik etkileri olan perspektifleri dışında tutar- (Harriss, 2001, p. 8; akt., Rankin, 2004, p. 23). Bu yüzden ekonominin tampon çalışması politik seçimlerden daha ötede bir yerde durur. Sosyal sermaye çerçevesinde, kültür dışsal başlangıç noktası söz konusu olduğunda tarihsel ve tesadüfî olduğu gözlemlenebilir. Bireysel faydaların toplam sonucu, piyasanın kusurlarını, diğer bir deyişle, piyasa dışı davranışları - kurumlar, gelenekler, kültürleri- açıklar (Fine, 2001, p. 141-142). Bu yüzden kültür-iktidar ve anlamla ilişkili olan belirli kavram ve teknokratik bir kalıntıdır. Sosyal yaşamın diğer alanlarından ekonomik boş ayrımların eleştirel olmayan kabulü ve ahlaki gerekçe olarak kamu giderleri için kesintiyi sağlar ve sonra, sosyal sermaye fikri yeniden radikal düşünceden ziyade Washington Mutabakatı nın genişlemesi olarak anlaşılabilir (Rankin, 2004, p. 23). 1.2. Bourdieu ve Politik Gelişmeler Bourdieu Ayrım (Distinction) adlı kitabında, kültürel farklılıkların nasıl oluştuğunu, yerleştiğini ve toplumsal tabakalaşmayla ilişkisini açıklamaya çalışmıştır (Fine, 2008, p. 97). Onun kültürel ekonomiler üzerine ve özellikle sembolik kapital perspektifi, etnomerkezciliği reddeden Polanyi nin aynı şekilci ilkelerine bağlı kaldığı için son zamanlarda eleştiri almıştır (Crang, 1997; Graeber, 2001; Ortner, 1984; Sayer, 1999; akt., Rankin, 2004, p. 35). Bu eleştiriler üç noktada toplanabilir: Biricisi, sosyoekonomik grup tarafından ortaklaşa paylaşılmasına rağmen kültürel (ve sosyal) sermaye, bireylerin bir özelliğiymiş gibi algılanmaya başlanmıştır. İkincisi, Bourdieu kültürle ilişkilendirilen konularda oldukça fazla meşgul olmuştur. Örneğin kimler kültürlü, kimler kültürsüz, belirli insanların kültürlü addedilmesinin sebebi nedir gibi sorularla ilgilenmiştir. Onun çalışmalarını okumak için kültürel çalışmalar alanında bilgi sahibi olmak zorunludur. Oysa sosyal sermaye kavramını kullanmak isteyen birçok kişi için bu alanın bilgisine erişmek, güçlerinin çok dışındadır. Diğer bir ifadeyle Bourdieu nun dilini anlamaları oldukça zordur. Üçüncüsü, bir kültür kuramcısı olan Bourdieu, sınıf ve üretimin belirleyiciliği ile ilişkilendirilen ve dogmatik olarak görülen Marksizm ve postmodernizmin aşırı öznelciliğinin getirdiği hayal dünyası arasında bir yol tutturmaya özel çaba harcar. Bu açıdan, ekonomik ve toplumsal ilişkilerin, yapıların ve eğilimlerin varlığından şüphe etmez. Bunlar, kimi eylemlerin içerik ve anlamlarının nasıl tasarlanacağının bağlamını oluşturur. Bu bağlam içerik ve anlamı belirlemez, ama onlara sınırlamalar getirir (Fine, 2008, p. 98-99). Bourdieu ya ya yapılan bu eleştirilere ek olarak David Graeber (2001, p. 28) ın 5

söylediği gibi, Bourdieu nun ekonomisini anlama ve sermayenin sembolik biçimlerini kuşatmasına rağmen, yine de onların değerini azaltır: Kendi çıkarlarını gözetme sorunu, kıt kaynakların dağıtımı hakkında rasyonel kararlar alma kendilik için mümkün olan bir amaçtır. Bourdieu gerçekte ekonomizmin -veya bir şeyleri çok isteme gibi- devam ettiğini tartışır. Piyasanın olmadığı yerde herkes bu gerçekliği ayırt eder. Bu sonsuz emeği gizleme ağır bir yüktür. Sonsuz emek gizlenmesi çözüldüğünde, piyasa ekonomisi ile tanıştırılır tanıştırılmaz, kendi çıkarlarının gizli hesapları açığa çıkar (Rankin, 2004, p. 35-36). Bourdieu ya göre hediye alıp-verme sistemine alt grupların katılımı perspektifinde habitus ların fonksiyonu olarak sembolik şiddet uygulanır. Ayrıca bazıları Bourdieu nun risk analizlerinin onlar için yanlış bilinçlenmelerine katkıda bulunduğunu ve bu kavramın patronaj varsayımını ihmal ettiğini ileri sürerler (Rankin, 2004, p. 36). Bourdieu nun en sade yorumlanmasında, ezilenlerin kendi bakış açısını görmek mümkün değildir, iktidara direnme alt sosyal konumdakilerin deneyimlerinden asla oluşmaz. Fakat dışarının müdahalesi ile mümkün olur. Bourdieu insanlığın alaycı bakışından bir hayli uzaklaşır. Karşılıklı alışverişte katılımcının motivasyonu olarak iktidarın yıkılması veya şefkat, dayanışma ve ilgisizliği engeller. Graeber (2001, p. 30) ın yazdığı gibi, Bourdieu sosyal realitenin doğası için iktidar ve baskıyı öylesine temel varsaymıştır ki hemen hemen onlar olmaksızın bir dünya hayal edilemez olduğunu tasavvur etmiştir (Rankin, 2004, p. 36). Fine Bourdieu ya getirilen bu eleştirileri kısaca şu şekilde birleştirir. Sosyal sermaye kavramını geliştirmesine rağmen Bourdieu, kendi varlığını sürdürmesine yetecek kültürel sermaye ve farklılığa, en azından bunların doğru biçimine sahip olmadığını düşünmektedir. Yine de Fine, Bourdieu nun sosyal sermaye yaklaşımının kendisi temelde hatalı olsa da bu kavramı en iyi şekilde açıklayan güçlü bir içeriğe sahip olduğunu da sözlerine ekler (Fine, 2008, p. 100). Benzer şekilde Rankin (2004, p. 36) de Bourdieu ya getirilen bu üstü kapalı eleştirilere katılmaktadır. Ona göre kültürel pratikler ekonomik metaforları çözümleyemez. Adilane davranmak gerekirse, Bourdieu neoliberal anlamda kültürel pratiklerin ekonomizmi azalttığını tartışmamıştır. Fakat kültürel pratikleri ekonomik rasyonalitenin kendi formlarında tartışmıştır. Kültürün ekonomik rasyonelliği çalışmasında, Bourdieu nun odağı bireysel belirsizlikleri iyileştirmek değildir, fakat sosyal yapılar üzerinde eylemlerin kolaylaştırıcı ve sınırlayıcı etkileri vardır. Yapıların üretilmesi ve yeniden üretilmesinde sembolik kapitalin rolü çalışmasında politik cesaretin azımsanacak ölçüde olmadığını, çünkü politik cesaretin görüntüsü olan onur, hediyeleşme, karşılıklılık vb. sosyalin yeniden üretiminde onun rolünün gizlenebildiğini belirtmektedir (Rankin,2004, p. 36). Bourdieu nun ekonomi-pratik sistemlerindeki ilişkilerde bilinçlilik perspektifi sadece Cezayir deki etnografik araştırmalardan kaynaklanmaz, aynı zamanda onun doğup büyüdüğü kırsal Fransız köylü ve işçi sınıfı topluluğundaki kişisel deneyimlerinden de kaynaklanmaktadır. Bourdieu Fransız akademisi metropolitanında köken ve yetişkinliği arasındaki bağlantısızlığı keskin bir şekilde dile getirir (Rankin, 2004, p. 37). Marksizmde bile, bilinçlilik kapasitesi olarak direnme kapasitesinin abartılmış olduğunu düşünüyorum. Entelektüellerin güvenleri konusunda konuşmaktan korkuyorum, özellikle daha cömert ve sol kanattan entelektüeller için. Fakat hakikati söylemenin daha doğru olacağını düşünüyorum; insanların kötü yaşam koşullarını kendi gözlerimizle gördüğümüz durum gerçekliktir. Genç bir akademisyenken, yerel proleter gruplar arasında, fabrikalardaki işçiler- çok açık ki onlar bizim inandıklarımızdan daha fazlasını kabul etmeye hazırlar. Benim için oldukça güçlü bir deneyimdi bu: onlar çok fazla toleranslılar ve benim doxayla anlatmak istediğim de budur. İnsanların bilmeden kabul edecekleri pek çok şey vardır. Madem ki bana çekici gelen gerçekliği entelektüeller kabul etmek istemiyorlar, fakat artık kabul etmek zorundadırlar. Egemen bireylerin her şeye tolerans gösterecekleri anlamına gelmemeli. Fakat onlar inandıklarımızdan ve kendi bildiklerimizden daha fazlasına rıza gösteriyorlar (Bourdieu ve Eagleton, 1992, p. 114). Bourdieu nun sosyal sermaye nosyonunun genişletilmesiyle ilişkili olarak ekonomik pratikleri dirilten çeşitli nedenler vardır. Sosyal sermaye kalkınma planlayıcılarının imajına uygun bir formdur. Benzer şekilde Post Washington Uzlaşması bazı akademisyen ve kalkınma planlayıcıları arasında ortaya çıkmıştır. Sosyal sermaye -güven ve karşılıklılığı ifade eden yerel birlik biçimleri olarak Bourdieu nun yorumundan farklı bir şeklide yorumlandı (kıtlığın hafiflemesi ve dünya ölçeğinde malların yönetimini teşvik etmeye katkıda bulunması vb.). Dünya Bankası web sayfasında, sosyal sermayenin girişinde yoksulluğun hafifletilmesi ve sürdürülebilir insani ve ekonomik kalkınma için yapılan eleştiriye yer verilir. Böyle iddialar büyük ölçüde Robert Putnam tarafından ileri sürülen iddiaya dayanır. Yoğun sivil toplum içindeki derneksel ağlar ekonominin temel akımına, 6