DENİZ ALABALIKLARINDA STOK YÖNETİMİ VE KORUMA STRATEJİLERİ. Muharrem AKSUNGUR 1,*

Benzer belgeler
DENİZ ALABALIKLARINDA STOK YÖNETİMİ VE BALIKLANDIRMA STRATEJİLERİ

NEHİR TİPİ HİDROELEKTRİK SANTRALLERİNİN SUCUL EKOSİSTEM ÜZERİNE ETKİLERİ

KARADENİZ ALABALIĞININ BİYO EKOLOJİK ÖZELLİKLERİ VE KÜLTÜRE ALINABİLİRLİĞİ

DOĞAL ALABALIKLARDA YASAL KORUMA STATÜSÜ VE İLLEGAL AVCILIK

ÇALIŞTAY III. OTURUM Oturum Başkanı: Prof.Dr.Ertuğ DÜZGÜNEŞ-KTÜ, Sürmene Deniz Bilimleri Fak., Trabzon.

Karadeniz Alası (Salmo trutta labrax Pallas, 1811) nın Doğu Karadeniz Bölgesi nde Yumurtlama Alanlarının Durumu

EĞİTİM BİLGİLERİ YABANCI DİL BİLGİSİ. Yabancı Dil/Derecesi KPDS ÜDS TOFL IELTS. GÖREV YERLERİ (Tarih/Unvan/Kurum) YAYINLARI MAKALELER/BİLDİRİLER

Türkiye de Kalkan Balığı Yetiştiriciliğinin Gelişimi

ÜLKEMİZDE KALKAN BALIĞI ÜRETİMİNİN DÜNÜ BUGÜNÜ

OLTA BALIKÇILIĞI, İLLEGAL AVCILIK VE KORUMA STATÜSÜ Burak KALAÇ 1, *

TÜRKİYE SULAKALANLAR KONGRESİ SONUÇ BİLDİRGESİ Mayıs 2009 Eskikaraağaç Bursa

ULUSAL HAVZA YÖNETİM STRATEJİSİ

Yıllar PROJE ADIMI - FAALİYET. Sorumlu Kurumlar. ÇOB, İÇOM, DSİ, TİM, Valilikler, Belediyeler ÇOB, İÇOM, Valilikler

PİSİ BALIĞININ KÜLTÜRE ALINABİLİRLİĞİNİN ARAŞTIRILMASI

ALABALIK ATIKSU. GRi SU. Yolun Sonu. Suyun Sonu DOSYA : SU VE KENTLEŞME ARITMA SİSTEMLERİ NE KADAR EKOLOJİK ARITMA ÇAMURU SORUNU SUDA GERİKAZANIM:

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3

Nehir Tipi Hidroelektrik Santrallerinde ÇED Süreci

SUMAE YUNUS Araştırma Bülteni, 4:3, Eylül 2004

Düzce nin Çevre Sorunları ve Çözüm Önerileri Çalıştayı 04 Aralık 2012, Düzce

BuNLarI BiLiYOr muyuz?

Hedef 1: KAPASİTE GELİŞTİRME

İLAÇ, ALET VE TOKSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI ÇALIŞMA GRUBU. Dr. A. Alev BURÇAK Bitki Sağlığı Araştırmaları Daire Başkanlığı

ÇALIŞTAY I. OTURUM Oturum Başkanı: Prof. Dr. Telat YANIK Atatürk Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Su Ürünleri Bölümü

21. Yüzyıl İçin Planlama Seminerleri 2015 Sonbahar III. 21. Yüzyılda Toprak, Tarım ve Gıda. 1/3 Yücel ÇAĞLAR İletişim:

TKDK DESTEKLERİ AKSARAY YATIRIM DESTEK OFİSİ

Balıkçılıkta Stok Yönetimi 29 Aralık Eylül 2012 vti Deniz Balıkçılığı Enstitüsü, Hamburg, Almanya

TÜRKİYE Su Ürünleri Üretimi

PROJE KONUSU NASIL BULUNUR? Prof. Dr. Turan GÜVEN

LAND DEGRADATİON. Hanifi AVCI AGM Genel Müdür Yardımcısı

AVRUPA BİRLİĞİ SU ÇERÇEVE DİREKTİFİ VE BU ALANDA TÜRKİYE DE YÜRÜTÜLEN ÇALIŞMALAR

AB ve Türkiye Sivil Toplum Diyaloğu - IV Tüketicinin ve Sağlığın Korunması Hibe Programı

TUNCELİ ÜNİVERSİTESİ SU ÜRÜNLERİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

POYRAZ HES CEVRE YONETIM PLANI (ENVIRONMENTAL MANAGEMENT PLAN)

TABİAT VARLIKLARINI KORUMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ENERJİ VE ÇEVRE POLİTİKALARI AÇISINDAN RESLER VE KORUNAN ALANLAR. Osman İYİMAYA Genel Müdür

DÜZCE NİN ÇEVRE SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ ÇALIŞTAYI 4 ARALIK 2012 I. OTURUM OTURUM BAŞKANI: PROF. DR. SÜLEYMAN AKBULUT

2009 YILI FAALİYETLERİ

1. Grup Çalıştay Sonuç Raporu Çalışma grubu ana başlığı: Akarsu hidrolojisi Çalışma konuları:

SU ÜRÜNLERİ ANABİLİM DALI DOKTORA PROGRAMI DERSLERİ

Dünyadaki toplam su potansiyeli. Dünyadaki toplam su miktarı : 1,4 milyar km 3 3/31

Eğitim / Danışmanlık Hizmetinin Tanımı

Alanın Gelişimi ile İlgili Kriterler

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 14.Hafta SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIM VE GİRDİ KULLANIMI. Dr. Osman Orkan Özer

Türkiye de Stratejik Çevresel Değerlendirme: İhtiyaçlar, Zorluklar ve Fırsatlar

SU ÜRÜNLERİNDE GIDA GÜVENLİĞİ

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI VE ÇEVRE MEVZUATI

Tarım & gıda alanlarında küreselleşme düzeyi. Hareket planları / çözüm önerileri. Uluslararası yatırımlar ve Türkiye

AT - Üçüncü Ülkelerle Yapılan Balıkçılık İşbirliği Anlaşmaları tarih ve COM(2002) 637 sayılı Komisyon Tebliği

KARADENİZ ALABALIĞINDA (Salmo trutta labrax) SMOLTİFİKASYONUN BELİRLENMESİ İÇİN KAN PARAMETRELERİNİN ANALİZİ

Fatih TOSUNOĞLU Su Kaynakları Ders Notları Su Kaynakları Ders Notları, Su Kaynakları Ders Notları

ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI 2023 YILI HEDEFLERİ

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SU BİLİMLERİ FAKÜLTESİ

Çevre Yüzyılı. Dünyada Çevre

SU ÜRÜNLERİ VE KÜLTÜR BALIKÇILIĞI

Sürdürülebilir Tarım Yöntemleri Prof.Dr.Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi

Balık Geçitleri ve Göçleri Çalıştayı, Kasım 2016, İstanbul-Türkiye

BGT MAVİ ENERJİ ELEKTRİK ÜRETİM TİC. A.Ş. 8,566 MW SUKENARI HİDROELEKTRİK SANTRALI PROJE BİLGİ NOTU

SU KİRLİLİĞİ HİDROLOJİK DÖNGÜ. Bir damla suyun atmosfer ve litosfer arasındaki hareketi HİDROLOJİK DÖNGÜ

Doç. Dr. Mehmet Azmi AKTACİR HARRAN ÜNİVERSİTESİ GAP-YENEV MERKEZİ OSMANBEY KAMPÜSÜ ŞANLIURFA. Yenilenebilir Enerji Kaynakları

Balık Yemleri ve Teknolojisi Ders Notları

KAFES BALIKÇILIĞI Doç.DR.Suat DİKEL 2005 Ç.Ü.Su Ürünleri Fakültesi Yayınları No:18 Lotus Yayıncılık Adana

ADANA İLİ TARIM TOPRAKLARININ AMAÇ DIŞI KULLANIM DURUMU

Su Yapıları I Su Kaynaklarının Geliştirilmesi

MAVRUŞGİL (Sciaena umbra) VE KÖTEK (Umbrina cirrosa) BALIKLARININ BİYOEKOLOJİK ÖZELLİKLERİNİN BELİRLENMESİ

EGE SU ÜRÜNLERİ VE HAYVANSAL MAMULLER İHRACATÇILARI BİRLİĞİ EGE İHRACATÇI BİRLİKLERİ

1972 Dünya Miras Sözleşmesi

KORUNAN ALANLARDA ÇEVRE BİLİNCİ VE EĞİTİMİ

Arazi verimliliği artırılacak, Proje alanında yaşayan yöre halkının geçim şartları iyileştirilecek, Hane halkının geliri artırılacak, Tarımsal

ÇEVRE KORUMA ÇEVRE. Öğr.Gör.Halil YAMAK

ÇALIŞTAY V. OTURUM Oturum başkanı: Prof. Dr. Recep BİRCAN - Sinop Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi

Yazışma Adresi: İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi. Avlama teknolojisi Anabilim Dalı Ordu Cad. No: Laleli / İstanbul

ÇEVRE VE DOĞA KORUMAYLA İLGİLİ ULUSAL VE

ÇAKÜ Orman Fakültesi Havza Yönetimi ABD 1

TÜRKİYE DE DENİZ STRATEJİSİ ÇERÇEVE DİREKTİFİ KONUSUNDA KAPASİTE GELİŞTİRME PROJESİ ( )

TÜRKIYE NİN MEVCUT ENERJİ DURUMU

Su, evrende varolan canlı varlıkların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için gerekli olan en temel öğedir. İnsan kullanımı, ekosistem kullanımı,

ENERJİ YÖNETİMİ A.B.D. (İ.Ö.) TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI GENEL BİLGİLERİ

BALIKÇILIK ve SU ÜRÜNLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

BALIK POPÜLASYONLARI İÇİN GEN BANKALARI

Bu nedenle çevre ve kalkınma konuları birlikte, dengeli ve sürdürülebilir bir şekilde ele alınmalıdır.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ: FAO NUN BAKIŞ AÇISI. Dr. Ayşegül Akın Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü Türkiye Temsilci Yardımcısı 15 Ekim 2016

Doğal Su Ekosistemleri. Yapay Su Ekosistemleri

ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ÇEVRE KORUMA VE KONTROL DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Su Ürünlerinin Dünyada ve Türkiye deki Durumu. Özet. The Situation of Fishery at Turkiye and The World

BÜTÜNLEŞİK SU YÖNETİMİ İÇİN YEREL ÇERÇEVENİN PLANLANMASI PAYDAŞLAR ÇALIŞTAYI. GAP Tarımsal Sorunlar, Çözüm Önerileri ve GAP TEYAP

NEHİR TİPİ HİDROELEKTRİK SANTRAL PROJELERİNDE ÇED SÜRECİ

SU KALİTE ÖZELLİKLERİ

Ağaçlandırma Tekniği (2+1) Bahar yarıyılı Prof. Dr. Ali Ömer ÜÇLER

Biyosistem Mühendisliğine Giriş

BELEDİYELERCE BİLGİ SAĞLANACAK İDEP EYLEMLERİ

COĞRAFYA ARAZİ KULLANIMI VE ETKİLERİ ASLIHAN TORUK 11/F-1701

FLORA, FAUNA TÜRLERİ VE YABAN KUŞLARININ KORUNMASI TÜZÜĞÜ

Sorun Analizi (Sorunların Sektörlere Ayrılarak Belirlenmesi)

erestorasyondanismanligi

YGS-LYS ALAN SIRA DERS İÇERİK SINIF

SU YÖNETİMİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ KURAKLIK YÖNETİMİ İHTİSAS HEYETİ 2.TOPLANTISI

Balıkçılıkta Ekosistem Yaklaşımı Konferansı

Prof. Dr. Ali Ömer ÜÇLER 1

YABANI MEYVELER ve KULLANıM ALANLARı. Araş. Gör. Dr. Mehmet Ramazan BOZHÜYÜK

Transkript:

Doğal Alabalık Çalıştayı 22-23 Ekim 2009 DENİZ ALABALIKLARINDA STOK YÖNETİMİ VE KORUMA STRATEJİLERİ Muharrem AKSUNGUR 1,* 1 Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, Yomra, Trabzon. * E-mail: aksungur@engineer.com; Tel: 0462/3411053 Fax: 0462/3411056 Özet Dünyada insan faaliyetleri sonucu oluşan etkiler özellikle anadrom göç yapan salmon ve alabalıkların yaşam alanlarını sınırlandırmaktadır. Son elli yılda stokların yönetimi için bir çok uygulama geliştirilmiş olmasına karşın çoğu alabalık ve salmon türü yok olma tehlike sınırına gelmiştir. Kirlilik, barajların yapımı, orman kullanımı, şehirleşme, sanayileşme ve turizm faaliyetleri ikincil etki olarak doğal alanları sınırlandırmakta, özellikle akarsu ortamında üreme gösteren tatlısu balıklarıyla birlikte alabalıklarında stoklarında ve genetik çeşitliliğinde azalmaya yol açmaktadır. Stokların yönetimi ve koruma stratejilerine uygun olarak balıklandırma, üreme alanlarının düzenlenmesi, göç için engel oluşturan yapılarda balık geçitleri gibi uygulamalar geliştirilmiştir. Doğal stokların rehabilitasyonu için yapılan bu faaliyetlerin bazı uygulamalarını ülkemizde bulunan alabalık stokları için geliştirmek mümkündür. Anahtar Kelimeler: Koruma stratejisi, alabalık, stok yönetimi, balıklandırma. Giriş Alabalıkların ideal yaşam ortamlarını, hızlı akış gösteren, bol oksijenli, taşlık ve kum zeminli, bulanık olmayan, su sıcaklığının 7-19 C arasında değişim gösterdiği özellikte olan akarsular oluşturmaktadır (Eliot, 1994). Doğal yaşama alanlarının tahrip olması balığın akarsu üzerindeki yaşamını ve göçünü etkilemektedir. Bu bozulmalardan ötürü daha az sayıda balık yumurtlamak üzere akarsulara giriş yapmakta ayrıca, kaynak veya yan kollar üzerinde dar bir alanda yumurtlama bölgesi olarak kullanılabilmektedir (Solomon, 2000; Zengin vd., 2002). Balığın doğal yaşam döngüsünde çevresel parametrelerin değişimi üreme başarısını ve denizden geriye dönüşlerdeki yaşama oranlarını da etkilemektedir. Japonya balıklandırma programlarında uzun dönemde optimal deniz suyu sıcaklığının 8-13 C olmasının denize doğru göç ve sonrasında kıyı sularında hayatta kalma oranlarını olumlu etkisi olduğu bildirilmiştir. Çok eski dönemlerden bu yana salmon avcılığı bilinmesine rağmen 19. yüzyıldan sonra, çevresel şartlar, aşırı av baskısı, baraj yapımları ve diğer engel yaratan etkiler ile azalan üreme alanları ve göçlerin engellenmesi sonucu doğal stoklar ağır bir düşüş yaşamıştır. 1940 lı yıllarda ikinci dünya savaşı yaşanması yanında düşen avcılık salmon krizi olarak isimlendirilmiştir. Özellikle Pasifik kıyısı olan bölgelerde Japonya, Alaska, Kanada ve Rusya da eş zamanlı olarak stokların rehabilitasyonu için çeşitli uygulamalar geliştirilmiştir. Atlantik salmonu ve deniz alabalıklarında ise İngiltere başta olmak üzere, Baltık kıyısı ülkelerde, Danimarka, İsveç, İrlanda, İskoçya ve Polonya da rehabilitasyon programları uygulanmıştır. Balıklandırma, avcılığın sınırlandırılması, üreme bölgelerinin düzenlenmesi, baraj ve bentlerde göçü kolaylaştıran balık geçitleri benzeri yapıların zorunlu hale getirilmesi gibi bir dizi önlem alınmasına karşın özellikle anadrom deniz alabalıklarında çöken stokların geri kazanılması mümkün olamamıştır. Özellikle Avrupa da doğal yayılım alanı bulunan kahverengi alabalıkların sanayideki gelişme ve artan nüfus artışı sonucu olumsuz etkilendiği ve sadece belirli bölgelerde lokal populasyonlar olarak kaldığı görülmektedir. Bütün bu etkiler sonucunda 1990'lara gelindiğinde, birkaç somon türü haricinde birçok salmonid 31

Deniz Alabalıklarında Stok Yönetimi ve Koruma Stratejileri türünün nesli tehlike altında olan türler listelerinde olması populasyonlardaki azalmanın boyutunu göstermektedir. Baglinière ve Maisse, (1999) Fransa da bulunan deniz alabalıklarının yaşam döngüsünde, gerek akarsu ve gerekse de deniz ortamında yapılan göçler sırasında doğal yollardan ve insan aktiveteleri (avcılık, yaşam ortamının değiştirilmesi, kirlilik, vb.) neticesinde çok büyük sömürülmeye maruz kaldıklarını bildirmiştir. Balıkların ancak %2-5 i üreme boyuna kadar ulaşabilmektedir. Solomon (2000) anadrom formların yoğun olarak Gürcistan da Abhazya ve Adjarian bölgelerinde birkaç nehirde bulunduğunu, Türkiye ve Rusya daki nehirlere de muhtemelen giriş yaptığını, fakat Karadeniz kıyısındaki diğer bölgelerde rastlanmadığını; bunun yanında göçmen olmayan formların küçük derelerde ve nehir kollarında lokal bölgelerde dağılmış olarak bütün kıyı boyunca rastlanabildiğini bildirmiştir. Karadeniz alabalığının göçmen (anadrom) formlarının önceden Azak ve Karadeniz e dökülen birçok akarsuda bulundukları bildirilmiştir (Slastenenko, 1956; Lelek, 1980; Svetovidov, 1984). Günümüzde ise insan aktiviteleri (çevre kirliliği, avcılık, yerleşim, dere ıslah çalışmaları, baraj yapımları) nedeniyle stoklarının gittikçe azalan bir yapı gösterdikleri tespit edilmiştir. Bölgemizde özellikle Fırtına ve Çağlayan derelerinde yoğun olmakla birlikte Gürcistan sınırından, Giresun a kadar olan bölgede yer alan bazı akarsularda ve denizel ortamda dağılım gösterdiği kabul edilebilir (Tabak vd., 2001; Zengin vd., 2002). Karadeniz alabalığı (Salmo trutta labrax) Güneydoğu Karadeniz kıyılarının en önemli endemik türlerinden olup; 1980 lerden itibaren gerek aşırı avcılık, gerekse de akarsu ve kıyısal yaşam alanlarının tahrip edilmesi (dere yatağı ıslahı, kum ve çakıl alımları, kentleşme/kıyı dolguları, katı ve sıvı atıklar, hidroelektrik santrali projeleri gibi) ile birlikte populasyonları tehlike sınırına girmiştir. Bu nedenle avcılığı tamamen yasaklanmıştır. Buna karşın balık üzerindeki çevre bozulmaların etkisi ve illegal av baskısı artarak devam etmiştir (Zengin ve Aksungur, 2008). Doğu Karadeniz Bölgesinde yürütülen çalışmalarda Karadeniz alabalığının en yoğun giriş yaptığı önemli akarsuların fiziksel ve kimyasal yapısı belirlenmiş, alabalık stokları ve yaşam döngüsü üzerine çevresel etki incelenmiştir. Bölgede, henüz büyük boyutlu kirlenme yaşanmayan ve kullanım suyu olarak direkt insan sağlığını ilgilendiren, ayrıca artan turizm faaliyetleri nedeniyle önem arz eden su kaynaklarımızın iyi yönetilmesi gerekmektedir. Gelecekte türün devamlılığı açısından sıkı koruma kontrol önlemleri yanında, kirliliğin önlenmesi, balık geçitleri yapılması gibi çevresel etkilerin olumsuzluğunu azaltacak uygulamalar ve balıklandırma programları ile kamuoyu bilinçlenmesini sağlayacak tanıtım çalışmaları yürütülmelidir. Birçok ülkede 1970 lerden sonra başlatılan stok koruma ve rehabilitasyon çalışmaları, bilimsel araştırmalar ile desteklenerek uygulamaya geçirilmektedir. Ülkemizdeki doğal alabalık stoklarının yeniden düzenlenmesi için bütün kurum ve kuruluşları, özel sektör ve üniversitelerin yer alacağı çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır. Stok Koruma Proğramları Uygulamalar Bugün dünyada gelişmiş birçok ülkede çevre konusundaki duyarlılık, en çok balıkçılık alanında yoğunlaşmaktadır. Birincil derecede insan beslenmesindeki öneminden dolayı, balıkçılık kaynaklarının korunması ve yönetimi konusunda çok kapsamlı ve uzun vadeli izleme programları (monitoring programme) uygulanmaktadır. Doğal stokun yetersiz olduğu durumlarda kaynaklar dışarıdan desteklenmektedir. Alabalık yakalamanın özellikle olta avcılığında zor ve zevkli bir faaliyet olduğu bilinmektedir. Eski Yunan ve Roma kaynaklarında ve Amerikan yerlilerince alabalıkların avcılığı yapıldığı kayıtlara geçmiştir. Doğal alabalık ve salmonlar konusunda yürütülen bilimsel çalışmalar ise 1670 li yıllarda sistematik ve biyolojisine ait ilk bilgiler ile başlatılmıştır. 1940 lı yılların sonunda, dünyadaki 32

Doğal Alabalık Çalıştayı 22-23 Ekim 2009 salmon ve alabalık stoklarının özellikle aşırı avcılık nedeniyle azalmaya başladığının farkına varılmış ve mevcut stokları korumak, artırmak ve bu balıktan ekonomik olarak faydalanmayı mümkün kılmak için biyolojisi, ekolojisi, genetiği ve yetiştiriciliği konularında bilimsel çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Bu çalışmaların merkezini genellikle Kanada, Japonya, İngiltere, ABD ve Rusya oluşturmakla birlikte, son yıllarda, doğal stoklarına sahip olan çok sayıda ülkede de bilimsel çalışmalar yapılmaktadır. Özellikle doğal stoklardaki azalmayla birlikte akuakültüre olan ilgi artmış ve son yıllarda üretim ve yetiştiricilik metotlarının geliştirilmesi, beslenme ve sindirim fizyolojisi, yem formülasyonu gibi alanlarda da bilimsel çalışmalar yoğunluk kazanmıştır. Salmonidlerin avcılığı bütün kuzey yarım küre ülkelerinde çok eskiden beri bilinmekle birlikte esas ticari önemini yüzyılın başında kazanmıştır. Salmon ve deniz alabalıklarında, önceleri nehir ve kıyı kesiminde olan avcılık ticari boyuta dönüşmüştür. Balığın üremek amacıyla tatlısuya göç yaptığı dönemlerinde yoğunlaşan avcılık daha sonra özellikle Pasifik salmonlarının ABD, Kanada, Japonya, Rusya ve Alaska kıyı şeridinde yürütülen avcılığı Atlantik salmonunda Kuzey Avrupa ülkeleri ve yine Kanada da yoğun şekilde sürdürülmüştür. Özellikle 1920-1940 döneminde artan sanayileşme, şehirleşme ve yoğun avcılık stokları olumsuz etkilemiştir. 1947 yılında salmon krizi olarak isimlendirilen avcılıktaki büyük düşüşler bir dizi önlem geliştirilmesine sebeb olmuştur (Lichatowich, 1999; Doremus ve Frank, 2009). Özellikle barajların yapımı aynı bölgede habitat değişikliğinin izlenmesini zorunlu hale getirmiştir. Stok yönetimi, üreme sahalarının rehabilite edilmesi, balıkların göç etmesini engelleyen unsurların düzenlenmesini içeren önlemlerin yanında, bu konudaki bilimsel izleme çalışmaları sürekli hale getirilmiştir. Kuşkusuz bir çok sektörün ortak kullanım alanını oluşturan akarsu ve kıyısal alanlarda, yeni anlayışa göre önlemlerin alınmasında bir çok sosyal ve siyasal sonuçları olan problemle karşılaşılmıştır. Çevre bilinci artmasıyla kirliliğin azaltılmasına dönük uygulamalar ve av yasakları kabul görürken, hidroelektrik santrallerin yapımı ve enerji üretimi konusundaki yatırımlar uzun süredir tartışma konusudur. Dünyada yaklaşık olarak 100 yıldır ve özellikle son 30 yıldır balık geçitlerinin uygulamasına yönelik önemli miktarda çalışmalar yapılmıştır. Bugün Kuzey Amerika ve Avrupa daki birçok akarsuda yaşayan balık türlerinin, özelliklede alabalıkların yumurtlama ve beslenme bölgelerinin altındaki birçok barajda balık geçitlerinin kurulmasına karar verilmiştir (Synder, 1975). Rusya da nehir balıkları üzerine yapılan çalışmalarda alabalık türlerinin dışında Hazar, Azak ve Karadeniz havzalarında ve özellikle Don, Volga ve Kuban gibi akarsularda bulunan mersin, yılan, sazan, yayın gibi diğer birçok balık türünün de göç esnasında korunmaya ihtiyacı olduğu tespit edilmiştir (Pavlov, 1989). Ülkemizdeki uygulamalara baktığımızda daha önce yerel düzeyde yürütülen avcılık stokların üzerinde çok fazla baskı oluşturmamıştır. Deniz balıklarıyla kıyaslandığında da diğer ülkelerdeki gibi ticari bir alabalık avcılığı oluştuğuda söylenemez. Balığın doğal yayılım gösterdiği yüksek rakımlı alanlarda ise 1970 li yıllara kadar yoğun bir yerleşimden söz etmek mümkün değildir. Fakat daha önce geniş alanlarda yayılım gösteren alabalıkların gittikçe daha küçük bölgelerde kalması bazı havzalarda ise tamamen tükenmesi bu türün korunması gerektiğinin göstergesidir. Örneğin, Karadeniz Bölgesinde Ordu dan Artvine kadar olan şeritteki akarsulara giriş yapan deniz alabalığı stokları artık sadece birkaç akarsuda doğal göçlerini sürdürebilmektedir. Su ürünleri kanununa dayandırılarak, balık avcılığının düzenlenmesi için yayınlanan sirkülerde alabalıkların bölge ve zaman yasakları konusunda değişen uygulamalara yer verilmiştir. Ülkemizde İstanbul hidrobiyoloji enstitüsünün kurulma dönemlerinde doğal alabalıkların biyolojisi üzerine çalışmalar yapıldığı gibi, balıklandırma amaçlı olarak ilk yumurta alma çalışmaları da bu dönemde denenmiştir. Daha sonraki dönemde Milli Parklara 33

Deniz Alabalıklarında Stok Yönetimi ve Koruma Stratejileri bağlı olan alabalık tesislerinde Abant ve Yedigöller Milli Park alanlarında ve Munzur çayında elde edilen bireylerde döl alımı gerçekleştirilerek balıklandırma çalışmaları yürütülmüştür (Aksungur vd., 2007). Genetik alanında son dönemdeki gelişmeler göz önünde bulundurularak yetiştiricilik ve kültür çalışmaları yanında gelecek dönemde hassasiyetlere uygun balıklandırma modelleri üzerinde durulmaktadır (Tabak vd., 2001). Gelecekte uygulanacak çalışmaların sağlıklı yürütülmesi açısından, 2003 ve 2007 yıllarında deneme amaçlı olarak plastik markalarla çeşitli renk gruplarında (dört farklı grup) markalanan 1+ yaşındaki bireyler ile balıklandırma yapılarak, adaptasyon ve akarsu ortamında göç davranışının izlenmesi hedeflenmiştir (Çakmak vd., 2008). Resim 1. Kanada ve Alaska da yüzyılın başında yapılan salmon avcılığından görünümler. 1940 ların sonuna kadar özellikle kıyı bölgeleri ve nehir girişlerine kurulan büyük trap tuzaklar ile avcılık yürütülmüştür (ICES 2008). ILK KAYITLAR ve ÇALISMALAR ILK KÜLTÜR ÇALISMALARI SISTEMATIK ÇALISMALAR (1758 Linnaeus) SEZONLUK AV YASAKLARI UYGULAMASI DENIZ ALABALIKLARI IÇIN SEZONLUK AV YASAKLARI UYGULAMASI BALIKLANDIRMA ÇALISMALARI BOY YASAKLARI VE SEZON YASAKLARININ UZATILMASI BALIK GEÇITLERI UYGULAMASI YASAL KORUMA PROGRAMLARI- DERELERDE DÜZENLEMELER DÜZENLI OLARAK REHABILITASYON UYGULAMALARI 1650 1700 1750 1800 1850 1900 1950 2000 Şekil 1. Salmonidlerde koruma proğramı uygulamalarının tarihçesi. Salmon ve alabalıklar esas olarak kıyısal bölgede ve akarsulara giriş yaptığı dönemde avlanmaktadır. Kuzey Atlantik bölgesinde son kırk yılda elde edilen kayıtlarda avlanan balığın %38 i kıyısal bölgede ve %57 si akarsularda yakalandığı bildirilmiştir (ICES, 2008). 34

Doğal Alabalık Çalıştayı 22-23 Ekim 2009 Salmon avcılığında yaşanan düşüşte balıkların göç yapısının engellenmesi ve doğal yaşam alanlarını oluşturan havzaların bozulması yanında, bir yönetimi sorunu olarak tanımlanır. Çünkü genel olarak bakıldığında farklı faktörlerin etkisi ile her havza için belirli koşullar bozulmuş ve sonuçta stoklar zarar görmüş olmakla birlikte koşulların değişimi ve iyileştirilmesine yönelik bir karar mekanizması olmayan yerlerde etkiler geri dönüşsüz sonuçlara yol açmaktadır. Mevcut faktörlerin değiştirilmesine yönelik politikalar belirlenmedikten sonra göreceli iyileştirmeler lokal alanlarda yürütülecek retorasyon uygulamaları ve korumaya yönelik çabalardan sonuç alınması mümkün değildir(ices, 2008). Dünyada yaşanan tecrübelere bakıldığında kaynak kullanıma yönelik içsel çatışmaların yaşanması yanında çok uzun soluklu koruma proğramları yürütüldüğü görülmektedir. Toplumsal öncelikler sürekli değişmektedir. Aynı havza ve akarsu üzerinde birbirinden bağımsız bazı projeler hayata geçirilmeye çalışılmaktadır. Kıyı bölgelerinde bilinçli ya da bilinçsizce yapılan avlanmalar, kara kökenli kirleticiler (evsel ve endüstriyel), turizm, petrol ve doğal gaz üretimi, deniz ulaşımı, kum, çakıl, maden, tuz ve enerji üretimi, dolgu alanları, savunma işlemleri, tarama gibi daha bir çok etkinlik, hem kıyısal bölgeyi, hem de birbirlerini etkilemektedir. Orman, tarım ve kentsel arazi kullanım uygulamaları doğa ve havza ve alt havza alanlarında su kalitesi problemleri oluşturmaktadır. Koruma bölgesi olan ve ulusal yada uluslararası önceliği bulunan bölgelerde dahi turizm, enerji, sanayi, şehircilik, içme suyu gibi çoğu birbiriyle çelişen yatırımlar öngörülmektedir. Öncelikle bu çatışmaların engellenerek, koruma proğramları ve stok yönetimleri uzun süreçte birlikte yürütülmesi gerekmektedir. Yeni düzenlemelerin oluşturduğu faktörler biyolojik yapıda ne şekilde bir değişime neden olacaktır. Bilimsel temelde buna cevap aranması gereklidir(aksungur vd. 2006). Baraj yapımı, kum çakıl ocakları, dere yatağında yapılan çalışmalar ve diğer sektörel arazi kullanım uygulamaları bölgedeki bitki dokusunu değiştirmesi yanında sürekli bulanıklığa yol açmaktadır. Orman alanlarının kaybolması ve tarım uygulamaları da akarsu ve kıyısal bölgede sediman artışına, toprak kayması ve erozyon etkilerindeki artış ile yağışlarda anlık ve uzun süreli bulanıklığa neden olmaktadır. Bu durum yumurtlama bölgelerinin etkilenmesi ve erken yavru dönemlerinde yüksek mortalite olarak tatlısu ortamında stokları etkilemektedir (Aksungur vd. 2007). Yasal boşluklar yetki karmaşası yanında Niçin koruma programları uygulanıyor? Sorusuna cevap arandığında Gen çeşitliliğinin kaybı, aşırı ve illegal balıkçılık, legal (sportif) balıkçılığın geliştirilmesi, diğer sektörlerin etkisi, doğal olmayan türlerle rekabet, yanlış uygulama ve politikaların sonuçlarını irdelenmesi gibi bir çok amaç saymak mümkündür. Bunun yanında doğal olarak görülen etkiler alabalık ve salmonların doğal ortamdaki yaşama oranlarını %1-5 gibi düşük oranlarda kalmasına yol açmaktadır (Baglinière ve Maisse, 1999). Yağışlar, aşırı sıcaklık, bulanıklık artışı, besin maddelerinde azalma, askıda katı madde ve çözünmüş oksijenin azalması gibi genel etkiler doğal yollarla olmasına rağmen alabalık ve akarsudaki diğer canlı yaşamı etkilemektedir. Rehabilitasyon uygulamalarında bu etkilerin azalması konusunda da çalışma yapmak mümkündür. Alabalık stoklarının yönetimi büyük bir tecrübe ve uzun vadeli ulusal programları gerektirmektedir. Devamlılık arz eden araştırma çalışmaları sonucunda elde edilen datalar ile gelecek için yönetim stratejileri belirlenmektedir. Su kalitesi ve canlı habitatın korunması için ulusal düzeyde tüm koruma ve kontrol önlemleri alınmaktadır. Diğer taraftan kaynağı kullanan (balık avlayan) ve ekonomik olarak bundan fayda sağlayan balıkçılar, yerel bazdaki organizasyonlarla (kooperatifler, komisyonlar, dernekler) kaynak yönetiminde söz sahibi olmaktadır(aksungur vd. 2007). Akarsu ortamındaki balık kaynaklarından ticari ve sportif (turizm) amaçla yararlanabilmek için, her kaynağın özelliğine bağlı olarak legal balıkçılığın kuralları oluşturulmakta ve her bir balıkçı için ticari ve sportif amaçlı lisanslar verilmektedir 35

Deniz Alabalıklarında Stok Yönetimi ve Koruma Stratejileri (Mills ve Piggins, 1986). Japonya da akarsulardaki alabalık ve salmon kaynaklarının devamlı takviyesi için, ülkedeki idari yapıya bağlı olarak oluşturulan bölgelerde yetiştiricilik merkezlerinde, aynı genetik orijinden gelen anaç bireyler kullanılmak suretiyle doğal stok sürekli olarak desteklenmektedir (Sato, 2001). Benzer uygulamalar İngiltere, Kanada, ABD ve Norveç gibi balıkçılıkta ileri ülkelerde yapılmaktadır (Solomon, 1995; Habera ve Strange, 1993). Akarsu üzerinde inşa edilen su yapıları doğal akış dengesi ile birlikte ekolojik dengeyi de bozmakta ve ekonomik balık stoklarında ani düşüşlere neden olmaktadır. Dünyanın farklı noktalarında, hidrolojik potansiyelin değerlendirilmesine yönelik projelerde, ulusal çıkarlar ile göç eden balıkların su ihtiyacının çakıştığı durumlarda, balık geçitleri ve bölmelerinin yapımı, daha fazla telafi suyu ihtiyacının yanı sıra, barajların ve elektrik santrallerinin tasarımlarını güçleştirmesine ve önemli bir miktarda maliyet eklemesine karşın en uygun çözüm yolu olarak benimsenmektedir (Rugless ve Watt, 1975). Bu nedenle öncelikli olarak doğal kaynak populasyonlarının korunması ülkesel bazda ele alınmalı, ulusal balıkçılık programı ile birlikte bunun hukuksal alt yapısı oluşturulmalıdır. Dağlık arazilerde birçok nehir ve akarsu, göçmen balıkları barındırmaktadır. Bu balıkların nehirlerde bulunması ve varlıklarını sürdürme gereği, su kaynakları geliştirme projelerini de etkilemektedir. Bir akarsudaki balık stokunu korumak için alınabilecek en iyi önlem; bu balıkların yumurtlama sahalarına ulaşmalarını sağlamak ve besin ortamlarını oluşturan sucul flora ve faunanın bozulmasını önlemektir. Göç, birçok balık türünün biyolojisi (özellikle üreme ve beslenme) için çok önemli bir özelliktir. Bu nedenle akarsular üzerinde endüstriyel amaçlı planlanan enerji yapıları aynı zamanda bu akarsularda yaşayan balıkların göçlerini olumsuz olarak etkilemektedir. Bu etkiyi minimize etmek, çeşitli uzmanlık disiplinlerinin (planlamacılar, biyologlar, mühendisler) ve karar verme mekanizmalarının yakın bir işbirliğini gerektirmektedir (Duthie ve Ostrofsky, 1975). Ticari amaçlı olarak populasyonun aşırı kullanımı, balık gen kaynaklarının da azalmasına neden olmaktadır. Tehditlerin olumsuz etkilerinin azaltılabilmesi için iki temel yaklaşımdan yararlanılır. Bunlardan birincisi gen havuzunun korunması, ikincisi ise genetik farklılığın korunmasıdır. Koruma alanları ilan edilmesi, biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilirliği için tek başına yeterli değildir. Biyolojik çeşitliliğin yoğun olduğu ve duyarlı bölgeler için, ulusal kalkınma politikalarının tümleşik bir parçası olarak benimsenmiş özel planlama modelleri gerekmektedir. Deneyimler, koruma alanlarında, duyarlı bölgeleri de kapsayan korunacak ve kullanılacak alanların derecelendirilerek ayrılması, kullanım alanlarında doğrudan o bölgede yaşayanlar için alternatif gelir kaynaklarının oluşturulması ve bu süreçlerin katılımcı bir biçimde yaşama geçirilmesinin çok önemli olduğunu göstermektedir (TOBB, 2009). Uluslararası ve Ulusal Sözleşmeler Ülkesel düzeyde yürütülen çalışmaların yanında deniz alabalıkları ve salmon stok yönetiminde uluslar arası örgütlenmeler denizaşırı göç eden stokların korunmasında rol üstlenmektedir. Kuzey Atlantik Okyanusu Somon Koruma Sözleşmesi, kapsamında 1984 yılında uluslararası kongre tarafından oluşturulan Kuzey Atlantik Somon Koruma Örgütü (NASCO) salmon stoklarını koruma, restorasyon, geliştirme için rasyonel yönetim sağlamak ve sorumlulukların belirlenmesini amaçlamaktadır. Örgüte üye olan 14 devlet kendi nehirlerinde ve deniz aşırı göç yapan stoklarda NASCO tarafından oluşturulan şartlara göre düzenlemelere gitmiştir. 2008 yılında AB üyesi ülkeler tek yapı oluşturması ile halen yedi ülke Atlantik Salmon Federasyonuna taraftır. Üye ülkelerce 2007 yılında yakalanan 1533 bin ton Atlantik salmonu 1960 yılından bu yana en düşük miktar olarak bildirilmiştir (ICES, 36

Doğal Alabalık Çalıştayı 22-23 Ekim 2009 2008). Avrupa ülkelerinde bazıları ulusal proğram yürütürken salmon ve deniz alabalığı avcılığı yönetimi için başta Baltık Denizi olmak üzere ortak hareket edilmektedir. Pasifik kıyısında Kuzey yarım kürede yer alan altı ülke tarafından oluşturulan Pasifik Salmon Komisyonu (PAC) salmon stoklarının yönetiminde etkili olmaktadır. Bu bölgede her ülke kendi balıklandırma ve koruma çalışmalarını ayrı yürütmektedir. Çok uzun bir göç döngüsü olan balıkların yaşam döngüsünü belirlemek için balıklandırma amacıyla doğal ortama bırakılan milyonlarca balık plastik markalarla izlenmektedir. Ayrıca radyo verici elektronik ve pittag markalar ile balık sayaçları kullanılarak göç mekanizması kontrol edilmeye çalışılmaktadır. Pasifik salmonlarında avcılıkta bir yada iki yıl denizde kalan bireyler nehir girişlerinde üreme göçü döneminde avlanmaktadır. Bir yıl sonra dönen balıkların oranındaki artış üreme şansı olmadan balıkların yakalandığını ve stoklar üzerinde baskı oluştuğunu göstermektedir (Anonim, 2003). Uluslararası sözleşmelere örnek olarak CITES ( Nesli Tehlike Altındaki Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme) verilebilir. Son yıllarda yaşama alanları hızla tahrip edilen yabani hayvan ve bitki türlerinin uluslararası ticarette sürekli artan değere sahip olmaları, her geçen gün bu türlerin nesillerinin devamını tehdit etmektedir. Önlem almada geç kalındığından pek çok canlı türünün nesli tükenmiş ya da tükenme noktasına gelmiş, bir çoğunun nesli ise sadece üretim çalışmalarıyla sürdürülebilir hale gelmiştir. Bugün CITES Sözleşmesi 173 taraf ülkeyi kapsayan gerçek bir küresel sözleşme özelliği taşımaktadır. Doğal alabalık türlerinden endemik özellikte olan bazı alt türler CITES sözleşmesi kapsamında koruma altında bulunmaktadır Türkiye, CITES a 134. taraf ülke olarak 20 Haziran 1996 yılında katılmış ve sözleşme 22 Aralık 1996 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Sözleşmenin yürütülmesinde Çevre ve Orman Bakanlığı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yönetim mercileri olarak, TÜBİTAK ise bilimsel merci olarak tespit edilmiştir. Türkiye nin sözleşmeyi imzalamasıyla birlikte diğer bazı türler ile birlikte Karadeniz alabalığı, abant alabalığı gibi doğal alabalık türlerinide koruma ve nesillerinin devamını sağlama konusunda önlemler alma yükümlülüğü de bulunmaktadır. Şekil 2. Atlantik salmonu stoklarında düşüş 1960-2007.Salmon akuakültür üretiminde artış 1980-2007; Stok Takviyesi, Balıklandırma Proğramları ve Habitat Rehabilitasyonu Balıklandırma çalışmaları, batıda 1860 lı yıllarda salmonidae türleri (S. fontinalis, O. mykiss ve S. trutta) ile başlamıştır. Norveç te 100 yıl önce stok takviyesine özel morina kuluçkahanesi kurulmuştur. ABD Batı Atlantik te 1890 yılından 1952 yılına kadar morina stoklaması ve koruma proğramı yürütülmüştür. Asya ülkelerinde (Hindistan, Çin, Sovyetler Birliği) 1960 lı yıllarda balıklandırma ve stokların takviye edilmesi başlatılmıştır. Rusya 1930-54 döneminde Kodori nehrinde Karadeniz alabalığı balıklandırması yürütmüştür. Bugün 37

Deniz Alabalıklarında Stok Yönetimi ve Koruma Stratejileri birçok ülkede salmon ve alabalık stok yönetimi proğramlarında balıklandırma uygulamaları yürütülmektedir. Atlantik okyanusu ve Baltık denizi kıysında yer alan ülkelerde 50 li yıllardan itibaren deniz alabalıklarının üreme alanlarını oluşturan nehirlerde kurulan barajlar nedeniyle meydana gelen doğal üreme kayıplarını telafi etmek üzere stok takviyesine başlanmış ve bu yolla doğal stokların korunması ve artırılması yoluna gidilmiştir. Barajlar nedeniyle azalan yumurtlama alanlarını telafi için 1935-1958 yılları arasında Sovyetler Birliği nde, Polonya, İngiltere ve Danimarka da üretim istasyonları kurulmuştur. Stok takviyesi uygulamalarının doğal stokların devamlılığını sağlamada tek başına yeterli olmadığı bir gerçektir. Diğer taraftan kuluçkahanelerde kullanılabilecek özellikteki dişi balıkların doğal ortamdaki sayısı zaten sınırlı olduğundan bu balıkların stok takviyesi çalışmaları için doğadan çekilmesi her zaman önerilen bir uygulama değildir. Sonuç olarak, kuluçkahaneler sayesinde belli bir dereceye kadar stok takviyesi sağlansa da bu durum doğal üremenin yerini tam olarak alamamıştır. Bu nedenle salmon ve alabalık neslinin devamının sağlanmasında doğal üreme ve yaşama alanlarının rehabilitasyonu şarttır. Balığın doğal ortamda üremeye bırakılması yerine, kuluçka şartlarında üretilerek doğal ortama bırakılma nedeni ise yaşam döngüsü boyunca oluşan kayıpların yüksek olmasıdır, inkübasyon süresi boyunca derelerde yüksek oranda kayıplar görülmesine karşın yapay sağım ve kuluçkahanede yaşama oranının %40-90 oranlarına kadar yükselmektedir. Doğal ortamda sel, taşkın, bulanıklık, predatör saldırılar vb. nedenlerden dolayı, yaklaşık olarak %0.3-5 yaşama oranı görüldüğü bildirilmiştir (Acara, 1991; Baglinière ve Maisse, 1999; IFS, 2001). Balıklandırma konusunda öncü ülkelerden biri olan Japonya da 80 civarında sucul türün kültür yoluyla üretimi yapılarak bazı türler balıklandırma için doğal ortama stokların desteklenmesi amacıyla salıverilmektedir. Hokaido ve Honsu adalarında bulunan kuluçkahaneler 1930 ların başında kamulaştırılarak O. keta gibi stokları azalan türlerin üretiminde kullanılmaya başlanmıştır. Sadece Hokaido adasında 170 civarında çiftlikte bir milyarı aşkın yavru üretilerek henüz ilk beslenme döneminde akarsulara bırakılmaktadır. Bölgesel birimlerde yapılan izlemeler sonucunda bazı yıllar 4 milyara yakın yavru stoklaması yapılmıştır. Federal ve yerel düzeyde yönetim mekanizmaları ve bilimsel kuruluşlar ile göç, beslenme, populasyon dinamiği ve genetik konularında sürekli izleme yapılan sistem, balıkçı kooperatifleri tarafından finanse edilmektedir. Pasifik salmonları ve kahverengi alabalıklar için en çok uygulama ve koruma proğramı uygulanan ülkelerden biri ABD dir. Özellikle Alaska, Oregon, Washington gibi bazı eyaletler başta olmak üzere, barajların su rejiminin yeniden düzenlenmesi ve bazı HES projelerinin iptal edilmesine kadar varan uygulamalar görmek mümkündür. Alaska da göç eden Pasifik somonları kuluçkahanelere yönlendirilerek üretimde kullanılmaktadır. Üreme bölgelerinin doğal yapısının kaybolması yanında yaklaşık 2 milyar yavru ve smolt balıklandırma yapılarak stokların desteklenmesi için kullanılmaktadır. Kahverengi alabalıklar ise daha çok olta balıkçılığını geliştirme amaçlı bazı eyaletlerde lokal olarak üretilmekte ve doğal ortama salınmaktadır (Anonim, 2003). Atlantik salmonunda İsveç te yapılan uygulamalar ise çarpıcı sonuçlar vermiştir. Uzun dönemden bu yana yapılan balıklandırma çalışmalarında halen 7 milyon kuluçkahane orijinli smolt her yıl balıklandırma yapılmaktadır. Ülkedeki doğal stokların genetik dağılımını belirlemek için yapılan çalışmada balıkların %80 e yakını kuluçkahane orjinli bireylerden oluştuğu belirlenmiştir. Burada yerel olarak Baltık Somonu olarakta isim verilen doğal stokların baskılandığı ve her yıl yaklaşık 0,5 milyon doğal bireyin stoğa katıldığı tespit edilmiştir. Geliştirilen yeni uygulamalar ile doğal üreme bölgelerine balıklandırma durdurulmuş, stokların rehabilitasyonu için izleme başlatılmıştır (Anonim, 2008). 38

Doğal Alabalık Çalıştayı 22-23 Ekim 2009 Doğu Karadeniz Bölgesinde yer alan akarsular ülkemizdeki deniz alabalığı stokları için önemlidir. Bölgede insan faaliyetleri sonucu doğal ortam bozulmaktadır. Dere kenarı ve vadi tabanlarına yol yada duvarlar yapılması ve diğer üst yapıların akarsu yatağını daraltması, taş ocakları: plansız ve hesapsız malzeme alımı ve kontrolsüz patlayıcı madde kullanımı, dere yatağı ve yamaçlara yapılan köy yolları, ev yapmak yada tarım arazisi açmak amacı ile kesilen ağaçlar toprak kaymaları ve kısmen evsel kirlilik bölgede etkilidir. Fakat 1960 lı yıllarda planlamaları başlayan hidroelektrik enerji projeleri ve bentlerin yapımı göç eden alabalık habitatlarını tehdit etmeye başlamıştır. Kamu tarafından öngörülen 103 adet HES projesinin yanında yeni yasal düzenlemeler sonrasında özel sektör etüdleri ile 419 adet HES yapımı planlanmaktadır. Rehabilitasyon çalışmaları hem uzun süren hem de maliyeti yüksek uygulamalardır. anadrom balıklarının üreme alanlarını oluşturan büyük nehirlerdeki baraj ve setler su rejimini etkileyen en önemli unsurlardır. Su rejiminin üremeyi engellemeyecek şekilde ayarlanması gerekirken diğer taraftan dip yapısının da üreme için elverişli olması gereklidir. Bütün bunların yanı sıra anaç balıkların nehre girişini ve ilerlemesini engelleyen tekne trafiği, ışıklandırma, avcılık ya da tarımsal amaçlı sulama suyu alımı gibi faaliyetlerin de göz önünde bulundurulması gereklidir. Rehabilitasyon çalışmaları oldukça yüksek maliyetli, kurumlar arası işbirliği ve uzun vadeli planlamalar gerektiren uygulamalar olup mersin balıkları konusunda ülkemizde örneği henüz bulunmamaktadır. Ancak doğal alabalıkların ülkemizdeki üreme alanlarından olan Doğu Karadeniz Bölgesinde yer alan akasular, rehabilitasyon için uygun görünmektedir. Doğu Karadeniz Bölgesinde çok sayıda ruhsatlı kum çakıl ocağı faaliyet sürdürmektedir. Ayrıca belediyeler ve özel sektör firma tarafından yeterli Jeoloji, Hidrojeoloji ve Tektonizma çalışmaları yapılmadan kum alımı yapılmaktadır. Sahil yolu yapımında çok sayıda taş ocağı faaliyette bulunmuştur. Ruhsatlı işletmeler dahil su kotunun altında malzeme alınmakta ve yıl boyunca bulanıklık yaratılmaktadır. Barajlar ve regülatörlerin akarsu akışına etkisi ve engel oluşturması yanında nehir tipi depolamasız HES ler doğal akışı tünel ve cebri borular ile türbinlere aktardığı için doğal ortamında bulunan suyun uzaklaştırılması yönünde bir etki daha sonradan çeşitli problemlere neden olmaktadır. Özellikle göç eden tatlısu balık türlerinde bentlerin ve regülatörlerin oluşturduğu engeller, suyun büyük çoğunluğunun yönlendirildiği enerji türbinlerinin yol açtığı ölümler, stokları olumsuz yönde etkilemektedir. Akarsularda suyun akışının azalması veya sadece can suyu bırakılan akarsularda debilerde büyük düşüşler balıkların doğal saklanma imkanlarını azalttığı için aşırı avcılık etkisi ve predatör etkiler stoklarda çökmelere neden olmaktadır. Ayrıca hidroelektrik üretimin bölgede neden olduğu kalkınma sonucunda göçler yerleşim imkanları ve sanayi etkisi dolaylı olarak kirlilik etkisine yol açtığı için doğal yaşam üzerinde bir başka baskı etmeni olmaktadır. Belli bir plan yada programa bakılmaksızın birbiri peşi sıra yapılan hidroelektrik santral projeleri hem turizm gibi bölge önceliği olan sektörlerle çatıştığı gibi hem de derivasyon yoluyla akarsular bir diğerine bağlandığı için diğer projelerin gerçekleşme şansını da ortadan kaldırmaktadır. Çevresel etkisi yüzeysel olarak geçilen bu tip projelerin yapımı ve işletilme aşamasında problemler ile karşılaşılması kaçınılmazdır. Dünyada Bazı Stok Yönetimi ve Koruma Uygulamaları Dünyanın çeşitli bölgelerinde alabalık ve salmonlarda stokların izlenmesi, restorasyonu ve yönetimi konusunda rutin hale gelmiş proje ve uygulama çalışmaları sürdürülmektedir. Bu çalışmalarda yalnızca salmonidler değil çevresel şartların kötüleşmesinden etkilenen bütün doğal türler göz önünde bulundurulmakta, yılan balıkları ve mersin gibi göç yapan türlerin zarar görmemesi için özel önlemler alınmaktadır. 39

Deniz Alabalıklarında Stok Yönetimi ve Koruma Stratejileri Alaska kıyılarında salmon avcılığında 1-3 millik alanda kıyı balıkçılığı yürütülmektedir. Stokların yönetiminde eyalet idaresi söz sahibidir. 2003 yılı salmon avcılığından 490 milyon $ eyalet geliri elde edilmiştir. Aynı dönemde deniz alabalığı avcılığından sağlanan 181 milyon$ ekonomik açıdan küçümsenemez. Stoklardaki düşüşün sebebini araştırmak için 2008 yılına kadar yapılan çalışmalarda pelajik stoklar ile olan korelasyon oşinografi koşullar ve mikroplankton dahil diğer türlerin zenginliği ile bu verilerin özellikle post smoltlarla ilişkileri irdelenmiştir. Yürütülen çok sayıda markalama ve izleme çalışmalarıyla denizel ortamda dağılımları için modeller tasarlanmıştır. Ek olarak Kanada ve ABD nin Atlantik kıyıları ve balığın giriş yaptığı 16 büyük nehirde yürütülen çalışmalarda her yakalanan örnekte yaygın mide içeriğinin, hastalık durumu, sabit izotop içeriği, vb., belirlenmiştir. Bütün bu çalışmalar geçmiş dönemdeki Atlantik salmon stokları konusundaki bilgileri etkileyecek düzeyde sonuçlara ulaşılarak, koruma ve stok yönetimi konusunda yeni planlamalar yapılmasını sağlamıştır (Anonim, 2003). Atlantik salmon yönetimi NASCO (North Atlantic Salmon Conservation Organisation) altında bir komite olarak kurulan Uluslararası Baltık Denizi Balıkçılık Komisyonu (IBSFC) 2005 yılı sonunda kapatılması içinde tüm paydaşlar ile yeni bir yapıkurum oluşturulmuştur. Salmon Koruma Tavsiye Kurulu (HELCOM), ülke uygulamalarını gözlem görevi üstlenmiştir. Somon veya deniz alabalıkları konusunda ülkesel düzeydeki uygulamalar desteklenmiştir. Ağırlıklı olarak Polonya, Danimarka, Finlandiya ve İsveç tarafından yapılan balıkçılığın sonunda %70-80 oranında açık deniz, % 10-20 kıyısal kesim ve % 10 den az bir kısmın ise nehirlerde yakalandığı bildirilmiştir. Üretilen ve doğaya bırakılan salmonlarda her ülke belli bir sayıda taahüt getirmiş (örneğin Polonya 6 milyon adet/yıl yavru) ve kendi kıyı bölgesinde avcılık tavsiye kararı alınmıştır. Açık denizde diğer ülkelerle balıkçıların rekabet ortamı içinde bulunması yaptırımların hayata geçirilmesini zorlaştırmaktadır. Bu nedenle ülkelere kota getirilerek (2006 için kota 240.000 adet salmon) yasaklama ve koruma alanları oluşturulmuştur (ICES 2008). Baltık Denizi Salmon ve Deniz Alabalıkları Koruma Proğramı altında çok farklı uygulamalar yürütülmüştür. Letonya, Litvanya ve Rusya da alabalık ve salmon için ulusal düzeyde yapılan çalışmaların organizasyonu ve desteklenmesi sağlanmıştır. Litvanya ve letonyada salmon ve deniz alabalıklarının üreme yaptığı akarsularda restorasyon uygulamaları gerçekleştirilmiştir. Polonya da doğal salmon ve deniz alabalığı göçü olan West-Pomeranian bölgesi nehirlerinde (Rega, Parseta), balık üreme alanları vb düzenlemeler ve Litvanyada salmonid göçleri için Vilnia nehrinde balık geçitleri yapılmıştır. Estonya akarsularında yaz okulları açılarak, salmonid konusunda eğitim, temizlik, restorasyon uygulamaları yürütülmüştür. Ülkesel düzeyde toplantıların dışında doğal Baltık salmon stokları konusunda yıllık toplantılar seminerler düzenlenmiş, salmonların korunmasına yönelik projelerin (Örn: Estonia, Pärnu river) uygulamaya geçirilmesi ve desteklenmesi sağlanmıştır. Yürütülen CCB projeleri ile farkındalık arttırılmasına gayret edilerek çalışmaların geniş kesimlerce destek bulması hedeflenmiştir. Yeni uygulamalarda balıklandırma ile doğal stoklardaki genetik baskı önlenerek, salmonid nehirlerinin temiz tutulması, balık merdivenleri oluşturulması, üreme alanlarındaki dip yapısının restorasyonu çalışmalarının yoğunluklu olarak yürütülmesi planlanmıştır (ICES 2008). Atlantik salmonlarının doğal olarak giriş yaptığı ve üreme gösterdiği Maine Bölgesinde stokların büyük düşüş göstermesi üzerine yönetim proğramı geliştirilmiştir. Bölgede en önemli akarsu olan Penebscot nehrine 2002 yılında 800 civarı anaç girişi belirlenmiştir. Bu durum doğal üremenin göstergesi olmakla beraber stoklardaki büyük düşüş nedeniyle balıklandırma, habitat restorasyonu uygulamaları yapılmıştır. Akarsu anakol ve yan kollarda yer alan baraj yapıları ilk derecede etkili olduğu sonucuna ulaşılarak, göç dönemlerinde barajlardan su akış rejimi yeniden düzenlenmiştir. Kısa periyotlu balıklandırma programından sonra, stoklarda izleme yürütülerek, doğal üremenin devamı ile stoklama 40

Doğal Alabalık Çalıştayı 22-23 Ekim 2009 bitirilmiş ve gen kaynağı olarak korunma sıkılaştırılmıştır. Bu çalışmalar 12 ayrı proje ve izleme proğramıyla desteklenmiştir (ICES 2008). Danimarka kahverengi alabalık yönetiminde uygulaması oldukça çarpıcı sonuçlar elde edilmiştir. En önemli deniz alabalığı stokları barındıran Karup Nehri nde, 1960-70 döneminde populasyon önemli ölçüde azaldığı tespit edilmiştir. Tamamen koruma altına alınan bölgede stokların takviye edilmesine karar verilerek, hacerilerde yapılan üretimle yoğun stoklama yapılmıştır. Aynı dönemde göç için oluşan engeller kaldırılarak doğal ortamda üremenin sürmesi sağlanmıştır. Buna ilaveten habitat düzenlemesi ve kıyı balıkçılığı düzenlemeleri yapılarak, sürekli izleme yürütülmüştür. Bölgede yer alan deniz alabalığı stokları ancak 1990 lı yılların başında düzelmiş ve kısmen avcılığa açılmıştır (Hansen, 2002). Sonuç ve Değerlendirme Karadeniz alabalığının yıl içerisinde gösterdiği göç, beslenme ve üreme faaliyetlerinin akarsulara ait fiziksel ve kimyasal parametreler ile yakın ilişkili olduğu bildirilmiştir (Aksungur vd. 2007). Karadeniz alabalığının gerek akarsu, gerekse de denizde yaşadığı ekolojik ortam için kritik bir denge bulunmasına karşın, özellikle akarsularda günden güne artan bir bozulmanın olması, gelecek açısından risk oluşturmaktadır (Anonymous 2004). Karadeniz alabalığı populasyonunun gerek aşırı avcılık gerekse de yaşama alanlarının bozulması sonucunda yıpranmıştır. Stokların bu durumunun yeniden düzeltilmesi için yeni bir yönetim stratejisi ve koruma programlarının hayata geçirilmesi gerekmektedir (Tabak vd., 2001; Zengin vd., 2002). Ülkemizin önemli biyoçeşitlilik ve genetik varyasyon kaynaklarından mersin balıkları, deniz alabalığı ve diğer doğal alabalık alttür veya ekotipleri acil koruma ve stok takviyesine gereksinim göstermesine rağmen hiçbir gelişme kaydedilememiştir. Özellikle mersin balıklarının havyar ve etinin değerli olması nedeniyle ekonomik değeri son derece yüksektir. Ancak, aşırı avcılık, çevre kirliliği ve habitat tahribatı (baraj inşaatı ve nehri yataklarının modifikasyonu) nedeniyle göç yolları ve üreme alanları yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Karadeniz kıyısı ülkelerde (Rusya, Gürcistan) çevre proğramı kapsamında yaptıkları çalışmalarda olduğu gibi bu konuda öncelikli olarak, mevcut çevresel faktörler iyileştirilmeli ve doğal stokların korunmasındaki etkinlik arttırılmalıdır. Üretim merkezinin faaliyete geçmesi ile başlatılacak olan balıklandırma çalışmaları belirli bir süre (5-10 yıl) kesin koruma uygulanarak devam ettirilmelidir. Doğal stokların kendi kendine yeterliliği sağlandıktan sonra, çok küçük bireylerin yakalandığı bilinçsiz yapılan illegal avcılık yerine, metotlu olarak (Kanada ve Japonya da yapıldığı gibi) denizden geri dönüşte ekonomik değeri yüksek ergin bireylerin yakalanmasına dayalı avcılık geliştirilebilecektir. Kaynaklar Acara, A., 1991. Salmon Balığının Kanalda Üretimi, Meadow Çayı Yumurtlama Kanalı, TÜBİTAK yayınları, Ankara, 97 s. Ak, O., E. Çakmak, M. Aksungur, Y. Çavdar ve B. Zengin, 2008. Akarsu Üzerindeki Doğal Ve İnsan Kaynaklı Faaliyetlerin Sucul Ekosisteme Etkisine Bir Örnek: Yanbolu Deresi (Arsin, Trabzon) Erciyes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi 24 (1-2) 389 400. Aksungur, M., Alkan, A., Zengin, B., Yılmaz, C., and Tabak, İ., 2007. The Effect of Environmental Parameters on Migration Patterns of Black Sea Trout in Fresh Water in Eastern Black Sea Region, Ekoloji, 17(65): 28-35 Anonim, 1995. Hokkaido Salmon Hatchery, 1993/1994 summary, Fisheries Agency of Japan, News Letter, Hokkaido. Anonim 2003. Pacific coast salmon plan, Fishery management plan for commercial and recreational salmon fisheries off the coasts of Washington, Pacific Fishery Management Council, Portland, Oregon, www.pcouncil.org. 78 s. 41

Deniz Alabalıklarında Stok Yönetimi ve Koruma Stratejileri Anonim 2008. ICELAND Management of Salmon Fisheries Focus Area Report (Draft), IP(08)10 Fisheries Management Focus Area Report, Iceland, 22 s. Baglinière, J.L. ve Maisse, G. 1999. Biology and Ecology of the Brown and Sea Trout, Praxis Publishing Ltd, Chichester, UK, 269 s. Barachi, G.P., 1962. The Black Sea Kumzha. Black Sea Trout (Salmon trout). Translation by N. Terdzishvili and D. Solomon, Blacksea salmon project, 64 pp. Izd-vo AN GSSR, Tbilisi. Berkün, M., Aras, E. ve Koç, T. 2008. Barajların ve hidroelektrik santrallerin nehir ekolojisi üzerinde oluşturduğu etkiler, TMH - Türkiye Mühendislik Haberleri / Sayı: 452(6): 41-48 Chelkowski, Z., Chelkowski, B., Cipuinski, M., 1994. Period of downstream migration of sea trout (Salmo trutta L.) smolt grown in Gowienica River, Acta Ichtıology Pisc. 24, 145-152 Chernistkii, A.G., 1988. Black Sea Trout Smolts (Salmo trutta labrax) in the Kodori River, Abkhaz SSR Georgian SSR USSR. Vopr Ikhtiol 28 (4): 657-663, UDC 134:574.2. Çakır, H. ve Mater, S., 1993. Salmon Balığı ve Üretim Tekniği, Bodrum Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, Bodrum. Yayın No 10, 109 sayfa. Çakmak, E., Kurtoğlu, İ. Z., Çavdar, Y., Firidin, Ş., Aksungur, N., Başçınar, N., Esenbuğa, H., Zengin, B. 2008 Karadeniz Alabalığının Yetiştiriciliği ve Balıklandırma Amacıyla Kullanımı, Proje Sonuç Raporu. (TAGEM/HAYSÜD /2001/ 07/ 01/ 20) Trabzon. 128 s. Çelikkale, M.S., Düzgüneş, E., Okumuş, İ., 1999. Türkiye Su Ürünleri Sektörü: Potansiyeli, Mevcut Durumu, Sorunları ve Çözüm Önerileri, İstanbul Ticaret Odası, yayın no: 1999-2, İstanbul Doremus H. ve Frank R. 2009. California s Salmon Crisis Hearing Before the California Assembly Committee on Water, Parks and Wildlife. March 10, California. Duthie, H.C., Ostrofsky, M.L., 1975. Environmental Impact of the Churchill Falls (Labrador) Hydroelectric Project: A Preliminary Assessment, J. Fish. Res. Board., Can. Vol. 32 (1). Edwards, D.J., Doroshov, S., 1989, Appraisal of the Stergeon and Seatrout Fisheries and Proposals for a Rehabiliation Programme, FAO-Turkey Technical Cooperation Programme, FAO W/T7449 Rome, 38 s. Elliot, J.M., 1994. Quantitative ve Ecology and the Brown Trout. Oxford Univ. Press, Oxford, 286 pp. Fisbase, 2001. http:// www.fishbase.org/speciessummary.cfm?id=48205&genusname= Salmo trutta Geldiay, R. ve Balık, S., 1996. Türkiye Tatlısu Balıkları (Ders Kitabı), 2. Baskı, Ege Üniversitesi, Su Ürünleri Fakultesi Yayınları, No 46, İzmir. ICES 2008. North Atlantic Salmon Stocks, Report of the ICES Advisory Committee, 2008 Book 10, International Council for the Exploration of the Sea, Copenhagen, 62 pp. Joint Natural Resources Cabinet 2002. Roadmap For Salmon Habıtat Conservatıon At The Watershed Level http://www.governor.wa.gov/esa Governor-Salmon Recovery Office Lelek, A., 1980. The occurence taxonomy and Future of trouts in North East Turkey, Report for European Committee for the Conservation of Nature and Natural Resources. Lichatowich J. 1999. Salmon wihout rivers, A History of the Pasific Salmon Crisis, Publication of Oregon Trout, Portland, Oregon, Maisse, G. and Baglinière, J.L., 1999. Biology of the brown trout (Salmo trutta L.) in French rivers. J.L. Baglinière and G. Maisse (Ed.) Biology and Ecology of the Brown and Sea Trout, Praxis Publishing Ltd, Chichester, UK. pp. 15-36 Nelson, J.S., 1965, Effects of Fish Introductions and Hydroelectric Devolepment on Fishes in the Kananaskis River System, Alberta, J. Fish. Res. Bd., Canada, 22 (3). Sato, M., 2001, Legal Framework of Common Fishing Right in Japan. National Federation of Fisheries Cooperative Associations, Coop. Man. Promotion Dept., Tokyo, 13 p. Solomon, D.J. 2000. The biology and status of the Black Sea Salmon Salmo trutta labrax, EU Tacis Black Sea Environmental Programme. Black Sea Salmon Project. Draft report. 24 pp Tabak, İ., Aksungur, M., Zengin, M., Yılmaz, C., Aksungur, N., Alkan, A., Zengin, B. ve Mısır, D.S. 2001. Karadeniz Alabalığı (Salmo trutta labrax Pallas, 1811)nın Biyo-ekolojik Özelliklerinin Tespiti ve Kültüre Alınabilirliğinin Araştırılması Preje Sonuç Raporu. Tagem/HAYSUD/98/12/01/007, Trabzon. 238 s. Tatar, O., 1983. Munzur yerli alabalığının (Salmo trutta labrax, Pall.) kültür koşullarında üretilmesi ve yavru büyüklüğüne kadar yetiştirilmesi olanakları, E.U. Faculty of Science Journal, Series B, Suppl., Year 1993. URL, 2008a. What is CITES? http://www.cites.org/eng/disc/what.shtml URL, 2008b. What is the World Conservation Union? http://www.iucn.org/about/index.cfm Zengin, M., Aksungur, M. ve Tabak, İ. 2002. Türkiye nin Doğu Karadeniz Kıyılarında Dağılım Gösteren Karadeniz Alabalığı (S. trutta labrax) Populasyonunun Gelişimini Etkileyen Faktörler. E. Özhan N. Alpaslan (eds) Türkiye nin Kıyı ve Deniz Alanları IV. Ulusal Konferansı, Türkiye Kıyıları-II. Konferansı Bildiriler Kitabı; 5 8 Kasım 2002, İzmir. 747-758. 42