Yeni Yüzyılın Eşiğindeki Türkiye Ekonomisi; 4 Farklı Senaryo

Benzer belgeler
2015 HAZİRAN ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

Türkiye nin TL cinsinden yatırım yapma açısından

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

CARİ AÇIK NEREYE KADAR?

2015 EKİM ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

Kamu bütçesi, Millet Meclisi tarafından onaylanıp kanunlaşan ve devletin planlanan gelir ve harcamalarını gösteren yıllık bir programdır.

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Mayıs 2012, No: 33

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

Enerjide yüksek ithalat ekonomiye büyük risk

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Temmuz 2013, No: 65

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Nisan 2013, No: 58

Merkez Bankası 1998 Yılı İlk Üç Aylık Para Programı Gerçekleşmesi ve İkinci Üç Aylık Para Programı Uygulaması

A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ

Kur artışının ekonomiye olumlu ve olumsuz etkileri var

MERKEZ BANKASI VE FİNANSAL İSTİKRAR

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter

EKONOMİ POLİTİKALARI VE

Ekonomi II. 23.Uluslararası Finans. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

AVRO BÖLGESİ NDE YENİ KORKU: DEFLASYON Mehmet ÖZÇELİK

2015 MAYIS ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ

EKONOMİK DEĞERLENDİRME ANKET SONUÇLARI OCAK 2012

Ekim 15. Emeklilik Fon Bülteni. Değişen dünyanın sigortası

Ekonomi II. 21.Enflasyon. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

Yüksek Faiz Düşük Kur Sarmalı ve Çözümler

plastik sanayi Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros aros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

BASIN DUYURUSU PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Sayı: Mart Toplantı Tarihi: 24 Şubat 2015

TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ SON GELİŞMELER

109 MİLYAR DOLARLIK YABANCI PORTFÖYÜ VAR

Yahya Arıkan: Rekor kıran ihracatın şifresi; ithalat

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2011, No:4

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

FİNANSAL RİSKLER & KORUNMA YÖNTEMLERİ

A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ

Finansal Krizler ve Türkiye Deneyimi. Nazlı Çalıkoğlu Aslı Kazdağlı

2006 YILI EGE BÖLGESİ NİN 100 BÜYÜK FİRMASI

ARALIK 2018-BÜLTEN 11 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

DÜNYA BANKASI TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU TEMMUZ Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer. Uluslararası İlişkiler Müdürlüğü

Borsa Istanbul Faiz Döviz

1930 DÜNYA BUHRANI DÂHİL, TÜRKİYE BU KADAR AĞIR KRİZ YAŞAMADI.

MAKROİKTİSAT BÖLÜM 1: MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ. Mikro kelimesi küçük, Makro kelimesi ise büyük anlamına gelmektedir.

GENEL DEĞERLENDİRME TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Nisan 2012, No: 29

7. Orta Vadeli Öngörüler

2015 NİSAN ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

UYGULANAB LECEK POL T KALAR VE SENARYOLARI BÖLÜM 6

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası

BASIN DUYURUSU 30 Nisan 2015

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

ORTA VADELİ PROGRAM HEDEFLERİ VE UYGULAMA SONUÇLARI (13 Ekim 2017) Zafer YÜKSELER

TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU

EUR/GBP Temel ve Teknik Analizi

Türkiye Ekonomisi 2000 li yıllar

NUROLBANK 2011 YILI ÜÇÜNCÜ ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

FİYATLAR GENEL DÜZEYİ VE MİLLİ GELİR DENGESİ

MAKROEKONOMİ BÜLTENİ OCAK 2018

Cari işlemler açığında neler oluyor? Bu defa farklı mı, yoksa aynı mı? Sarp Kalkan Ekonomi Politikaları Analisti

A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ

BASIN DUYURUSU ŞUBAT AYI ENFLASYONU, İLERİYE YÖNELİK BEKLEYİŞLER VE FAİZ ORANLARI

AB Krizi ve TCMB Para Politikası

2014 ARALIK ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

Özel sektör Dış Borçları: Yeni bir kırılganlık kaynağı mı?

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015)

Ekim. Günlük Araştırma Bülteni Gün Sonu RAPORU

HABER BÜLTENİ Sayı 9

Türkiye 2012 yılını yüzde 2.2 oranında reel büyüme ile

2017 Yılı Enflasyon Beklentisi

Sayı: 2009/18 Tarih: Aileler krize borçlu yakalandı; sorunu işsizlik katladı

Altın Eylül ayında %1,6 değer kaybına uğrayan altın, Ekim ayında küresel gelişmelerin etkisi ile %2,4 değer kazandı.

ÜNİTE 4: FAİZ ORANLARININ YAPISI

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Mart 2013, No: 53

Makro Veri. Cari açık yeni rekorda. Tablo 1: Cari Denge (milyon $) -month,

8. Finansal Piyasalar. 8.1 Finansal Koşullar ve Para Politikası

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER. (Kasım 2015)

MESLEK KOMİTELERİ DURUM TESPİT ANKETİ

GÖSTERGELER ENFLASYON. Özel sektörün dış borcu rekor düzeyde (Milyon $) TÜFE nin ilk çeyrek-son üç çeyrek seyri (%)

Giriş İktisat Politikası. İktisat Politikası. Bilgin Bari. 28.Eylül.2015

DÜNYA EKONOMİSİ. FED in faiz artırımı sürecine yönelik zamanlamayı fiyatlandırmakla güçlük çeken küresel piyasalar,

İTKİB Genel Sekreterliği AR&GE ve Mevzuat Şubesi

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ

Yeni yıla yüzde 13 seviyesinde başlayan işsizlik. Borsa İstanbul da işlem gören 10

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş. DENGELİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU FON KURULU FAALİYET RAPORU

Her. Pazar BRUNCH. #OlmasadaOlur. Düzenli destekte bulunmak için ü arayabilirsiniz.

Original Sin olgusu ve BRIC-T ülkelerinin Dış finansmana Dayalı Kalkınması. Tahsin BAKIRTAŞ

Rakamlarla 2011'de Türkiye Ekonomisi

2012 Nisan ayında işsizlik oranı kuvvetli bir düşüş ile 2012 Mart ayına göre 0,9 puan azalarak % 9 seviyesinde

Ekonomi Bülteni. 18 Temmuz 2016, Sayı: 28. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Kasım. Günlük Araştırma Bülteni Gün Sonu RAPORU

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ DEVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ

gerçekleşen harcamanın mal ve hizmet çıktısına eşit olmasının gerekmemesidir

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%)

Ekonomi Bülteni. 26 Eylül 2016, Sayı: 37. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

GÜNLÜK BÜLTEN 24 Haziran 2014

GÖSTERGELER YABANCI HAREKETİ:

MECLİS TOPLANTISI. Ender YORGANCILAR Yönetim Kurulu Başkanı

Yurtdışına kâr transferi 8 yılda 54 milyar doları aştı

Transkript:

Yeni Yüzyılın Eşiğindeki Türkiye Ekonomisi; 4 Farklı Senaryo Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özer Ertuna tarafından İstanbul Muhasebeciler Mali Müşavirler Odası (İSMMMO) için hazırlanan Yeni Yüzyılın Eşiğindeki Türkiye Ekonomisi raporunda Türkiye nin başarı ile başarısızlıkları incelenirken 21. yüzyılın eşiğinde imkan ve potansiyeli değerlendirilerek çıkış yolları önerildi. Seçime günler kala ekonomik program arayışları hızlanırken Raporda, genel seçimlerden sonra ekonomi için olası 4 farklı senaryo ele alındı ve bu senaryoların sonuçları anlatıldı. Rapora göre, 21. yüzyılın eşiğinde Türkiye çok önemli fırsatlar kaçırmakta, ekonomisini 21. yüzyılın gereklerine hazırlayacağına, varlık satışları ve borçlanarak üretmeden tüketen, bir ithalat cenneti haline dönüştürüyor. Tüm kesimlerin görüşlerinden yararlanarak bu kesimlerin güvenini ve desteğini kazanmış ulusal ve ekonomik bağımsızlığa dayalı bir alternatif atılım programının önerildiği raporda, bu programa bağlı yapılması gereken Özel sektör, kamu, mali sektör ile vergi reformları na model önerisinde bulunuldu. Raporda Türkiye 21. yüzyıla girerken bir fırsatlar ülkesi. Türkiye bu fırsatların bilincine varıp Doğu, Batı, Güney ve Kuzey ilişkilerini dengeli bir şekilde geliştirmek zorunda. Bu Türkiye için bir şans olduğu kadar bir sorumluluk da saptaması yer aldı. Türkiye nin bu atılımı yapabilecek güçte olduğuna işaret edilen raporda Türkiye nin gerekli program değişikliklerini yapmaması çok pahalıya mal olmaktadır. Sorunların kökünde yatan yüksek faiz düşük kur sarmalının bir an önce kırılması gerekmektedir. Türkiye nin uygulayacağı politikalarla kurların enflasyonun üzerinde artmasını sağlaması gerekmektedir değerlendirmesi yer aldı. TÜRMOB Genel Başkan Yardımcısı ve İSMMMO Başkanı Yahya Arıkan, raporda yer alan değerlendirmesinde gelir dağılımı bozukluğu ve yaygın işsizliğin sosyal düzeni tehdit ettiğini belirterek Bu çarpıklığın sonucu politik sorunlar giderek büyümektedir. Yeni dünya düzeni ülkeler için yeni fırsat ve tehlikeler yaratmaktadır. Seçim sonrası başlayacak yeni dönem ekonomide alternatif atılım programı için fırsat yaratacaktır. Türkiye tehditleri fırsata çevirebilir dedi. Seçim sonrasında hiçbir kesim zarar görmeden aşırı değerli Türk Lirası'nın dengeye oturtulması konusunda yeni kurulacak hükümeti zorlu bir görev beklediğine dikkat çeken Arıkan, hazırlanan raporun program ve model arayışında rehberlik etmesini umduklarını kaydetti. Seçimden sonra uygulanabilecek farklı ekonomi politikalarının farklı kesimlerce bedelinin ödeneceğine dikkat çekilen Prof. Dr. Ertuna nın raporunda uygulanabilecek ekonomi politikaları mercek altına alındı ve sonuçları masaya yatırıldı. Buna göre, ekonomi için farklı senaryolar ve sonuçları özetle şöyle; 1

Senaryo 1- Mevcut IMF programı sürdürülürse ve kriz çıkmazsa; sıcak paranın kazancı yüzde 32 olacak, bu beklentiyle Türkiye ye 20,4 milyar dolar ilave sıcak para girişi yaşanacak. Ayrıca, banka ve şirketler yabancı para (döviz) üzerinden borçlandıklarında yüzde 6,6 kazanç sağlayacaklar. TL aşırı değerlendiği için ücretler döviz cinsinden yüzde 22 pahalılaşacak. Bu senaryo altında ekonomi tahrip olmaya devam edecek fakat banka ve şirketler dışarıdan borçlandıkları takdirde çok karlı çıkacaktır. Ancak, bu senaryo sürdürülebilir bir senaryo değildir. Ekonomideki kırılganlık her an bir krize dönüşebilir. Senaryo 2- IMF programı sürdürülürken kriz çıkması durumunda; enflasyon en iyimser beklentiyle yüzde 15, faizler yüzde 22 dolaylarına yükselecek. Ücret artışları yüzde 5 gerileyecek, döviz kurları yüzde 40.7 artacak. Türkiye den 13,2 milyar dolar para çıkışı olacağı gibi sıcak paranın kaybı döviz bazında yüzde 13,3 olacak. Bu olasılıkta, banka ve şirketler yabancı para (döviz) üzerinden borçlanmalarının nominal maliyeti yüzde 47,1, enflasyondan arındırılmış maliyeti ise yüzde 27,9 dolaylarında olacaktır. Satış gelirlerine oranla yüzde 40 dolaylarında açık pozisyonu olan şirketler satış gelirlerine oranla yüzde 7,3 pozisyon kaybına uğrayacaklardır. Bir kriz durumunda döviz pozisyonu açık olan banka ve şirketlerin ayakta kalması çok zor. İşçilerin TL üzerinden reel ücretleri yüzde 8,7 dolaylarında, döviz cinsinden ise yüzde 25.4 dolaylarında azalacak. Senaryo 3- Program devam ederken TL değerinin denge değerine getirilmesi (Denge Senaryosu) durumunda; Türkiye ye gelen sıcak paranın kaybı döviz bazında yüzde 6,4 olacak. Dövizin kendi ülkesinde de yüzde 2 dolaylarında enflasyon olduğunu var sayarsak bu yüzde 8,3 dolaylarında bir reel kayıptır. Bu kayıplar nedeniyle 8,1 milyar dolar dolaylarında bir sıcak para çıkışı olacak ve 2006 sonunda Türkiye de 64 milyar dolar dolaylarında olan sıcak para miktarı, 55,9 milyar dolara gerileyecek. Satış gelirlerine oranla yüzde 40 dolaylarında açık pozisyonu olan şirketler satış gelirlerine oranla yüzde 4,2 pozisyon kaybına uğrayacaklar. Bu denli pozisyon kayıpları bir kısım şirketleri zor duruma sokabilir, bazı şirketlerin el değiştirmesine neden olabilir. İşçilerin TL üzerinden reel ücretleri değişmeyecek, ancak, döviz cinsinden ücretler yüzde 10,5 dolaylarında azalacak. Bu senaryo altında TL değeri denge değerine kavuşacağından ekonomide önemli düzelmeler olacak. Senaryo 4- TL değerinin denge değerine yönlendirilmesi senaryosu (Yönlendirme Senaryosu) durumunda Türkiye ye gelen sıcak paranın kazancı döviz bazında yüzde 1,0 olacaktır. Dövizin kendi ülkesinde de yüzde 2 dolaylarında enflasyon olduğunu varsayarsak bu yüzde 1,0 dolaylarında bir reel kayıptır. Bu kaybın düşük olması nedeniyle 2,6 milyar dolar dolaylarında bir sıcak para çıkışı olacak ve 2006 sonunda Türkiye de 64 milyar dolar dolaylarında olan sıcak para miktarı, 61,4 milyar dolara gerileyecek. Bu senaryonun denge senaryosundan farkı TL yi denge değerine bir hamlede ulaştırmamasıdır, TL değerini denge değerine getirme yerine, şirketler üzerindeki olumsuz etkiyi azaltacak, zamana yayacak, bu ara şirketlere gerekli tedbirleri alma olanağı sağlayacaktır. Dolar açısından bakacak olursak, bu senaryo altında dolar kuru 1,66 YTL/$ düzeyine yükselecektir. Döviz kurlarının kısıtlı artması TL nin denge değerine yöneltecek fakat ulaştırmayacaktır. Fakat, bu senaryonun şirketlere maliyeti daha düşük olacaktır. Şirketler de alacakları tedbirlerle kurların dengeye yönelmesine katkıda bulunabilecektir. Prof. Dr. Ertuna nın Yeni Yüzyılın Eşiğindeki Türkiye Ekonomisi konulu raporunda uygulanabilecek politikalar oluşturulurken ülke gerçeklerine uygun bilimsel parametrelere dayanan modellerden yararlanılması gerektiğine değinildi. 2

Program aynı şekilde uygulanmamalı Model ve senaryoların geliştirilebileceği belirtilen raporda şu değerlendirme yapıldı: Senaryoların nimet ve külfetinin adil dağılımının gerektirdiği düzeltmeler yapılabilir. Bu açıdan bakıldığında önerilerimiz kesin öneriler değil örnek önerilerdir. Ancak, bu incelediğimiz örnek öneriler Türkiye gerçekleri altında bazı sonuçlara varmamızı da mümkün kılmaktadır denildi. Varılan sonuçlar işe şöyle: Türkiye ekonomisi mevcut IMF destekli ve denetimli programla kendisini 21. yüzyıla hazırlayamaz. IMF destekli ve denetimli programın Türkiye ekonomisine maliyeti çok yüksektir. Program aynı şekilde uygulandığında Türkiye nin kriz riski daha da artacaktır. Doğabilecek kriz, bugün uygulanmakta olan programdan yarar sağlayanları da çok zor durumlara sokacaktır. Türkiye hem uygulamakta olduğu programların maliyetini azaltmak, hem de doğabilecek bir krizi önlemek için gerekli tedbirleri almak zorundadır. Alınması gereken tedbirlerin başında aşırı ucuzlamış olan dövizin pahalılaştırılması gelmektedir. Aşırı ucuzlamış döviz Türkiye yi üretmeden, ailenin gümüşünü satarak, borçlanarak tüketen bir ülke haline sokmuştur. Türkiye iyi bir enflasyon, faiz, ücret ve kur hedeflemesiyle yüksek faiz düşük kur sarmalını kırarak ekonomisini sürdürülebilir bir atılım içine sokabilir. Yukarıda incelediğimiz senaryolar bunu göstermektedir. YAZARDAN EDİTÖRE NOT: Alternatif politikaların değerlendirilmesi için geliştirdiğimiz model bilgisayar ortamında geliştirilmiş bir liberal piyasa modelidir. Bilindiği gibi, liberal piyasa ekonomilerini fiyatlar yönlendirmektedir. Modelde dört piyasa ve bu dört piyasada oluşan ve ekonomiye yön veren fiyatlar kullanılmıştır. Modelde kullanılan fiyatlar, enflasyon (yurt içi mal ve hizmet fiyatlarının yıllık artışı), faizler, kurlar ve ücretlerdir. Model fiyatlar arasındaki denge ve paritelerden yararlanmakta ve fiyatların ithalat, ihracat ve istihdam üzerindeki etkilerini istatistik yöntemleriyle saptamaktadır. İstatistik tahminlerde kullanılan veriler 1998-2006 yıllarını kapsayan verilerdir. Yapılan istatistik çalışmasında elde edilen sonuçlar oldukça tatmin edicidir. 1 Uygulanacak siyasetlerin, basit de olsa, bu tür matematiksel ve istatistik modellerle incelenmesinin, hiçbir temeli olmayan tahminlerden çok daha sağlıklı olduğuna inanmaktayız. Kullanacağımız modelden elde edilen sonuçlar belirli bir güven düzeyinde kullanılabilecek sonuçlardır. Modelimizde kullandığımız istatistik tahminlerin güven düzeyleri yüzde 95 in üzerindedir. Ancak bir noktayı vurgulamakta yarar görmekteyim. Burada kullanacağımız model kullanılabilecek en iyi model olmayabilir. Modelin daha fazla geliştirilmesine ihtiyaç duyulabilir. Model kapsam, kullanılan tahmin fonksiyonları ve veri tabanı açılarından geliştirilebilir. Ancak, bu model kanımca oldukça güvenilir sonuçlar vermektedir. 3

SENARYOLARLA İLGİLİ PİYASALARA YÖN VERECEK FİYATLAR VE ÖNGÖRÜLERE İLİŞKİN AYRINTILAR AŞAĞIDADIR; A. Mevcut IMF Programının Devamı Senaryosu (IMF Senaryosu): Mevcut IMF programının devamı senaryosu bugünkü uygulamalar ve eğilimler altında elde edilecek sonuçları verecek olan senaryodur. Ekonomi bir krizle karşı karşıya kalmadığı takdirde, bu senaryoda piyasalara yön verecek olan fiyatlarımız şunlar olacaktır: Enflasyon yüzde 10 dolaylarında tutulacaktır. Faizler yüzde 18 dolaylarında tutulacaktır. Ücret artışları yüzde 9 dolaylarında tutulacaktır. Döviz kurları yüzde 10,7 azalacaktır. 2007 yılı başında dolar kuru 1,42 YTL/$ dolaylarında bulunmaktaydı. 2002 yılından bu yana olduğu gibi bu senaryo altında TL nin aşırı değerlenmeye devam edeceği, dolar kurunun 1,3 YTL/$ düzeylerine ineceği varsayılmaktadır. SONUÇLARI; Sıcak paranın kazancı yüzde 32 olur: Türkiye ye gelen sıcak paranın kazancı döviz bazında yüzde 32,1 olacaktır. Dünya üzerinde faizlerin yüzde 4 dolaylarında dolaştığı günümüzde bu çok yüksek, soygun olarak adlandırılabilecek bir kazançtır. Bu yüksek kazanç beklentileriyle Türkiye ye 20,4 milyar dolar ilave sıcak para girişi olacak, 2007 başında Türkiye de 64 milyar dolar dolaylarında olan sıcak para, yıl sonunda 84,4 milyar dolara yükselecektir. Sıcak paranın Türkiye ekonomisine muhtemel maliyeti 27,1 milyar dolar olacaktır. Banka ve şirketler riskli borçlanmaya devam eder: Banka ve şirketler yabancı para (döviz) üzerinden borçlandıklarında yüzde 6,6 kazanç sağlayacaklardır. Türkiye de devlet yüzde 18 üzerinden borçlanırken, banka ve şirketler yurt dışından borçlandıklarında bu denli kazançlı çıkacaktır. Bu durumda banka ve şirketleri dışarıdan riskli bir şekilde borçlanmaya devam edecektir. Satış gelirlerine oranla yüzde 40 dolaylarında açık pozisyonu olan şirketler satış gelirlerine oranla yüzde 9,3 pozisyon kazancı elde edeceklerdir. Bu çok önemli boyutta bir kazançtır. Dış Ticaret: İthal mallarının fiyatları yüzde 17,2 azalacaktır. İthal mallarının ucuzlaması, ihraç mallarının pahalılaşması sonucunda ithalat 34,8 milyar dolar artarak, 172,2 milyar dolar dolaylarına yükselecektir. İhracat ise 19,2 milyar dolarlık bir artış kaydederek 104,4 milyar dolar düzeyine yükselecektir. Böylece dış ticaret açığı 67,7 milyar dolara yükselecek, muhtemelen, 2006 yılı sonunda 31,3 milyar dolar olan cari işlemler açığı 2007 sonunda 47 milyar dolara yükselecektir. Bu milli gelirin yüzde 10 unu aşan bir cari açıktır. İşçiler: İşçilerin TL üzerinden reel ücretleri yüzde 1 dolaylarında azalacak, fakat TL aşırı değerlendiği için ücretler döviz cinsinden yüzde 22 pahalılaşacaktır. Bu gelişmeler sonucu, 2006 yılı sonunda 4 milyon 407 bin kişi olan sanayi istihdamı 26 bin 773 kişi azalacaktır. Bu senaryo altında ekonomi tahrip olmaya devam edecek fakat banka ve şirketler dışarıdan borçlandıkları takdirde çok karlı çıkacaktır. Ancak, bu senaryo sürdürülebilir bir senaryo değildir. Ekonomideki kırılganlık her an bir krize dönüşebilir. 4

A. Mevcut IMF Programı Devam Ederken Kriz Çıkması Senaryosu (Kriz Senaryosu): Kriz senaryosu, Türkiye nin önlemesi gereken senaryodur. Krizler Türkiye ye çok papalıya mal olmaktadır. Ancak, bir program değişikliği yapılıp mevcut trendler değiştirilmezse, her geçen gün böyle bir senaryonun ortaya çıkma ihtimalini arttırmaktadır. Piyasalara yön verecek olan fiyatlarımız şunlar olacaktır: Enflasyon en iyimser beklentiyle yüzde 15 dolaylarına yükselecektir. Faizler yüzde 22 dolaylarına yükselecektir. Kriz çıkması durumunda faizler ilk anda aşırı bir artma gösterip zaman içinde yatışmaktadır. Ücret artışları yüzde 5 dolaylarına gerileyecektir. Döviz kurları yüzde 40,7 artacak. SONUÇLARI; 13.2 milyar dolar sıcak para çıkar: Türkiye ye gelen sıcak paranın kaybı döviz bazında yüzde 13,3 olacaktır. Dövizin kendi ülkesinde de yüzde 2 dolaylarında enflasyon olduğunu varsayarsak bu yüzde 15 dolaylarında bir reel kayıptır. Bu kayıplar nedeniyle 13.2 milyar dolar dolaylarında bir sıcak para çıkışı olacak ve 2006 sonunda Türkiye de 64 milyar dolar dolaylarında olan sıcak para miktarı, 50,8 milyar dolara gerileyecektir. Borçlu banka ve şirketler ayakta kalmakta güçlük çeker: Banka ve şirketler yabancı para (döviz) üzerinden borçlanmalarının nominal maliyeti yüzde 47,1, enflasyondan arındırılmış maliyeti ise yüzde 27,9 dolaylarında olacaktır. Satış gelirlerine oranla yüzde 40 dolaylarında açık pozisyonu olan şirketler satış gelirlerine oranla yüzde 7,3 pozisyon kaybına uğrayacaklardır. Bir kriz durumunda döviz pozisyonu açık olan banka ve şirketlerin ayakta kalması çok zordur. Döviz borçları uzun vadeli olan şirketler üzerindeki tahribat çok büyük olmayabilir. Ancak son dönemlerde şirketlerin kısa vadeli döviz borçları hızla artış gösterdiğinden bu durum rahatlatıcı bir durum değildir. Dış Ticaret: İthal mallarının fiyatları yüzde 24,8 atış olacaktır. İthal mallarının pahalılaşması sonucunda ithalat 23,2 milyar dolar azalarak, 114,1 milyar dolar dolaylarına gerileyecektir. İhracat ise 12,0 milyar dolarlık bir azalış kaydederek 73,3 milyar dolar düzeyine gerileyecektir. Böylece dış ticaret açığı 40,8 milyar dolara gerileyecek, muhtemelen, 2006 yılı sonunda 31,3 milyar dolar olan cari işlemler açığı 2007 sonunda 20,1 milyar dolar olacaktır. İşçiler: Varsayımlarımız altında, işçilerin TL üzerinden reel ücretleri yüzde 8,7 dolaylarında, döviz cinsinden ise yüzde 25.4 dolaylarında azalacaktır. Yani, kurların artmasıyla döviz cinsinden işçilerin ücretleri ucuzlayacaktır. 2006 yılı sonunda 4 milyon 407 bin kişi olan sanayi istihdamı 320 bin 794 kişi artacaktır. Muhtemelen bu artış, ithal aramalı yerine yerli aramalı kullanımından ve üretimin Türkiye ye kaymasından kaynaklanacaktır. Türkiye nin bir kriz yaşaması döviz pozisyonu açık olan banka ve şirketlerin ve ülkeye gelen sıcak paranın büyük kayıplara uğramasıyla sonuçlanacaktır. Gerçi, kriz ekonominin kendini düzeltme çabası olarak da görülebilir. Fakat, kriz sarkaç misali, aşırı bir reaksiyonla sonuçlanmaktadır. Bu nedenle de kriz, bazı olumlu gelişmeler yanında ciddi boyutlarda olumsuzluklar yaratmaktadır. 5

B. Mevcut Program Devam Ederken TL Değerinin Denge Değerine Getirilmesi senaryosu: (Denge Senaryosu): Bu senaryoya yüksek faiz düşük kur sarmalının kırılması senaryosu da denebilir. Türkiye ekonomisinin en önemli sorunu, dış kaynağa dayalı istikrar paketi uygulaması sonucu ülkenin sıcak paraya teslim olması ve TL nin aşırı değerlenmesidir. Bu senaryo enflasyon, faiz ve kur hedeflemesi senaryosudur. Hedeflenecek ve piyasalara yön verece fiyatlar şunlar olacaktır: Enflasyon yüzde 10 dolaylarında tutulacaktır. Yukarıda birinci senaryomuzda da enflasyon hedefimizi yüzde 10 olarak almıştık. Ancak bu senaryo altında yüzde 10 enflasyon hedefinin tutturulması daha güçlü politikalar gerektirir. Faizler yüzde 15 dolaylarında tutulacaktır. Türkiye sıcak parayı ürkütmemek için faizleri yüksek tutma eğilimindedir. Ancak faizler bünyelerinde risk primi de taşırlar. Ücret artışları yüzde 10 dolaylarında tutulacaktır. Döviz kurları yüzde 22,9 artacaktır. SONUÇLARI; Sıcak Para: Türkiye ye gelen sıcak paranın kaybı döviz bazında yüzde 6,4 olacaktır. Dövizin kendi ülkesinde de yüzde 2 dolaylarında enflasyon olduğunu var sayarsak bu yüzde 8,3 dolaylarında bir reel kayıptır. Bu kayıplar nedeniyle 8,1 milyar dolar dolaylarında bir sıcak para çıkışı olacak ve 2006 sonunda Türkiye de 64 milyar dolar dolaylarında olan sıcak para miktarı, 55,9 milyar dolara gerileyecektir. Banka ve Şirketler: Banka ve şirketler yabancı para (döviz) üzerinden borçlanmalarının nominal maliyeti yüzde 28,5, enflasyondan arındırılmış maliyeti ise yüzde 16,8 dolaylarında olacaktır. Satış gelirlerine oranla yüzde 40 dolaylarında açık pozisyonu olan şirketler satış gelirlerine oranla yüzde 4,2 pozisyon kaybına uğrayacaklardır. Bu denli pozisyon kayıpları bir kısım şirketlerimizi zor duruma sokabilir, bazı şirketlerin el değiştirmesine neden olabilir. Dış Ticaret: İthal mallarının fiyatları yüzde 14,0 artış olacaktır. İthal mallarının pahalılaşması sonucunda ithalat 12,3 milyar dolar azalarak, 125,0 milyar dolar dolaylarına gerileyecektir. İhracat ise 6,1 milyar dolarlık bir azalış kaydederek 73,3 milyar dolar düzeyine gerileyecektir. Böylece dış ticaret açığı 45,8 milyar dolara gerileyecek, muhtemelen, 2006 yılı sonunda 31,3 milyar dolar olan cari işlemler açığı 2007 sonunda 25,1 milyar dolar olacaktır. İşçiler: Varsayımlarımız altında, işçilerin TL üzerinden reel ücretleri değişmeyecek, ancak, döviz cinsinden ücretler yüzde 10,5 dolaylarında azalacaktır.. Görüldüğü gibi, bu senaryo altında TL değeri denge değerine kavuşacağından ekonomide önemli düzelmeler olmaktadır. Bu düzelmeler sonunda ekonomi ilerideki yıllarda esas potansiyelini devreye koyabilecek, düzelmelerin etkileri ilerideki yıllarda kar topu şeklinde yaşanacaktır. Ancak, ekonomi düzelirken mikro bazda, daha önce riske girip döviz pozisyonunu açan şirketler oldukça zor durumlarda kalacaktır. Bu nedenle de TL değerinin bir aşamada dengeye kavuşturulması yerine, dengeye yönlendirilmesi arzu edilebilir. 6

C. TL Değerinin Denge Değerine Yönlendirilmesi Senaryosu: (Yönlendirme Senaryosu): Bu senaryonun denge senaryosundan farkı TL yi denge değerine bir hamlede ulaştırmamasıdır. Senaryo, TL değerini denge değerine getirme yerine, şirketler üzerindeki olumsuz etkiyi azaltacak, zamana yayacak, bu ara şirketlere gerekli tedbirleri alma imkanı sağlayacak bir senaryodur. Bu senaryo, yüksek faiz düşük kur sarmalını kırmayı amaçlayan, tartışılması gereken, bazı hedefleri değiştirilebilecek bir senaryodur. Burada senaryoyu bizim hedeflerimiz altında inceleyeceğiz. Hedeflenecek ve piyasalara yön verece fiyatlar şunlar olacaktır: Bir önceki denge senaryosunda olduğu gibi enflasyon yüzde 10 dolaylarında tutulacaktır. Bir önceki denge senaryosunda olduğu gibi faizlerin yüzde 15 dolaylarında tutulması hedeflenmektedir. Bir önceki denge senaryosunda olduğu gibi ücret artışlarının yüzde 10 dolaylarında tutulması hedeflenmektedir. Bu senaryonun bir önceki senaryodan farkı döviz kurlarının yüzde 13,9 artacak olmasıdır. Dolar açısından bakacak olursak, bu senaryo altında dolar kuru 1,66 YTL/$ düzeyine yükselecektir. Döviz kurlarının kısıtlı artması TL nin denge değerine yöneltecek fakat ulaştırmayacaktır. Fakat, bu senaryonun şirketlere maliyeti daha düşük olacaktır. Şirketler de alacakları tedbirlerle kurların dengeye yönelmesine katkıda bulunabilecektir. Bu senaryo altında modelimiz çerçevesinde Türkiye ekonomisinin alacağı sonuçlar şöyle özetlenebilir: Sıcak Para: Türkiye ye gelen sıcak paranın kazancı döviz bazında yüzde 1,0 olacaktır. Dövizin kendi ülkesinde de yüzde 2 dolaylarında enflasyon olduğunu varsayarsak bu yüzde 1,0 dolaylarında bir reel kayıptır. Bu kaybın düşük olması nedeniyle 2,6 milyar dolar dolaylarında bir sıcak para çıkışı olacak ve 2006 sonunda Türkiye de 64 milyar dolar dolaylarında olan sıcak para miktarı, 61,4 milyar dolara gerileyecektir. Banka ve Şirketler: Banka ve şirketler yabancı para (döviz) üzerinden borçlanmalarının nominal maliyeti yüzde 19,1, enflasyondan arındırılmış maliyeti ise yüzde 8,3 dolaylarında olacaktır. Bu maliyetler taşınabilir yüklerdir. Satış gelirlerine oranla yüzde 40 dolaylarında açık pozisyonu olan şirketler satış gelirlerine oranla yüzde 1,4 pozisyon kaybına uğrayacaklardır. Bu denli pozisyon kayıpları da şirketlerimizin kaldırabileceği kayıplardır. Dış Ticaret: İthal mallarının fiyatları yüzde 5,6 artış olacaktır. İthal mallarının pahalılaşması sonucunda ithalat 2,4 milyar dolar azalarak, 134,9 milyar dolar dolaylarına gerileyecektir. İhracat ise 0,8 milyar dolarlık bir azalış kaydederek 84,4 milyar dolar düzeyine gerileyecektir. Böylece dış ticaret açığı 50,4 milyar dolara gerileyecek, muhtemelen, 2006 yılı sonunda 31,3 milyar dolar olan cari işlemler açığı 2007 sonunda 29,7 milyar dolar olacaktır. İşçiler: Varsayımlarımız altında, işçilerin TL üzerinden reel ücretleri değişmeyecek, ancak, döviz cinsinden ücretler yüzde 3,4 dolaylarında azalacaktır. Bu nedenlerden, 2006 yılı sonunda 4 milyon 407 bin kişi olan sanayi istihdamı 4 bin 156 kişi artacaktır. Görüldüğü gibi, bu senaryo altında TL yüksek faiz düşük kur döngüsü ters çevrilmekte fakat yeterli kabul edilebilecek düzelmeler elde edilememektedir. Ancak, bu senaryonun iyi tarafı iyi yöne yönelen gelişmelerin ileride meyvelerini verecek olması beklentisidir. 7