ERGENLİKTE ALKOL-MADDE KULLANIMI VE AİLELERE ÖNERİLER

Benzer belgeler
YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ

NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ

MADDE BAĞIMLILIĞINDAN KORUNMA

TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARI PASİF ETKİLENİM

UYUŞTURUCU ÖZGÜRLÜĞÜN SONU!

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi

ERGENLERDE İNTERNET BAĞIMLILIĞI

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU. Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzman Dr. M. Yelda TAN

DSM V madde kullanım bozuklukları için neler getiriyor? Prof. Dr. Yıldız Akvardar

İZMİR YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ

MADDE BAĞIMLILIĞI SEMİNERİ (SİGARA, ALKOL KULLANIMI VE KORUNMA YOLLARI) SELÇUK ÖZTÜRK PSİKOLOJİK DANIŞMAN ve REHBER ÖĞRETMEN

ADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ. Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu

5A 5R KAVRAMLARI. Dr.Cengiz ÖZGE Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı

ÖZEL KAŞGARLI MAHMUT ORTAOKULU NİSAN 2016

içindekiler BÖLÜM 1 GİRİŞ 1 B Ö L Ü M 2 PUBERTE, SAĞLIK VE BİYOLOJİK TEMELLER 49 B Ö L Ü M 3 BEYİN VE BİLİŞSEL GELİŞİM 86

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU. Dahili Servisler

Obsesif Kompulsif Bozukluk. Prof. Dr. Raşit Tükel İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı 5.

( iki uçlu duygulanım bozukluğu, psikoz manik depresif, manik depresif psikoz)

Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi. Figen Karadağ Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD

İSTANBUL DA GENÇLER ARASINDA CİNSELLİK ARAŞTIRMASI RAPORU

FEDAKAR ve CEFAKAR ANNE - BABALARA SEVGİ ve SAYGILARIMIZLA. Sakarya İl Milli Eğitim Müdürlüğü

UYGULAMALI DAVRANIŞ ANALİZİ. UDA nın Kökenleri

SOSYAL FOBİ. Sosyal fobide karşılaşılan belirtiler şu şekilde sıralanabilir.

Zeka Gerilikleri Zeka Geriliği nedir? Sıklık Nedenleri

BİREYLERE YÖNELİK HİZMETLER

Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımın belirtileri ve etkileri Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımı önlemek için yapmamız gerekenler

ÇOCUK VE GENÇLERDE DUYGUDURUM BOZUKLUKLARI

Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır.

ADÖLESAN SAĞLIĞININ KORUNMASI VE GELİŞTİRİLMESİ. Prof. Dr. Ayfer TEZEL

Zorlu Yaşantılar Sonrası Stres Belirtileri (Travma Sonrası Stres Bozukluğu)

Ruhsal Bozukluklar ile İlgili Sık Görülen Yanlış İnançlar ve Gerçekler. Osman SEZGİN

Bağımlılık-Bağımsızlık. Prof. Dr. Sibel ERKAL İLHAN

Kayıp, Ölüm ve Yas Süreci. Prof. Dr. Sibel ERKAL İLHAN

Zihinsel Bozukluk Belirtileri ve Semptomları

YAŞLILIKTA PSİKO-SOSYAL YAŞAM

Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları

PSİKOLOJİK BOZUKLUKLAR. PSİ154 - PSİ162 Doç.Dr. Hacer HARLAK

Az sayıda ilaç. Uzun süreli koruyucu kullanım İlaç değişiminin uzun sürede olması. Hastayı bilgilendirme İzleme

NİKOTİN BAĞIMLILIĞININ PSİKOLOJİK VE DAVRANIŞ BOYUTU

Bağımlılık türü ikiye ayrılır: FİZİKSEL BAĞIMLILIK

FMV ÖZEL AYAZAĞA IġIK LĠSESĠ

ÇÖZÜM ODAKLI TERAPİLER & KİŞİLERARASI İLİŞKİLER TERAPİSİ PSİKOTERAPİ KURAMLARI II

Hizmetiçi Eğitimler.

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın

OBEZİTE Doç. Dr. Erdal Vardar 46. UPK

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I

İnsomni. Dr. Selda KORKMAZ

EMDR GÖZ HAREKETLERİ İLE SİSTEMATİK DUYARSIZLAŞTIRMA VE YENİDEN İŞLEME. (Eye Movement Desensitization and Reprossesing)

Alkol ve Madde Kullanımında Zehirlenme

Meslekte Ruh Sağlığı. A.Tamer Aker İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Ruh Sağlığı AD

DEHB Erişkinliğe Yansımalar ve Eş Tanı

DANIŞANLAR İÇİN DEĞERLENDİRME ANKETİ:

Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı. Doç.Dr.Vesile Altınyazar

DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU OLAN ÇOCUĞU ANLAMAK

Bölüm: 11 Manik Depresyona Özel İlaç Fikri

HAREKETLİ ÇOCUK DOÇ. DR.AYLİN ÖZBEK DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK PSİKİYATRİSİ AD. ÖĞRETİM ÜYESİ

KLİNİK PSİKOLOJİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ

Doğum sonrası anksiyete bozukluğu için riskli dönem. Sıklığı?? Klinik seyir??

YAŞAM BOYU GELİŞİM Ergenlik-Yetişkinlik

Obezite ve Yeme Alışkanlıklarının Psikolojik Temelleri

Bu bozukluk madde kullanımına veya genel tıbbi durumdaki bir bozukluğa bağlı değildir.

Aile Avukatlığı ve Aile Rehberliği

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı. Doç.Dr.Vesile Altınyazar

Türkiye de Bağımlılık Epidemiyolojisi. Dr. Zehra Arıkan

KRONOLOJİK YAŞ NEDİR?

Ruhsal Travma Değerlendirme Formu. APHB protokolü çerçevesinde Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD) tarafından hazırlanmıştır

Yönetici tarafından yazıldı Çarşamba, 07 Ekim :27 - Son Güncelleme Çarşamba, 07 Ekim :31

CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARINDA DSM 5

Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetin Kadın Sağlığına Etkileri. Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Projesi

OKUL KORKUSU. Çocuğum okula gitmek istemiyor. Okul saati yaklaştığında huzursuzlanıyor. Karnı veya başı ağrıyor, midesi bulanıyor.

Sizlere Soralim. Uyuşturucu nedir? Uyuşturucu maddeler arasında bildikleriniz var mı?

Kazanım İfadeleri. Kendine değer veren insanların (aile-arkadaş vb.) yapıcı uyarılarına kayıtsız kalmaz.

T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ DEMİR EKSİKLİĞİ ANEMİSİ NEDİR

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

Programda yer alan etkinlikler okul rehber öğretmeni, sınıf öğretmeni ve idarecilerin işbirliği ile yürütülecektir.

TÜBERKÜLOZ Tüberküloz hastalığı gelişimi için risk faktörleri

ERGENLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI

Programda yer alan etkinlikler okul rehber öğretmeni, sınıf öğretmeni ve idarecilerin işbirliği ile yürütülecektir.

PSİKOAKTİF MADDE KULLANIMINA BAĞLI RUHSAL BOZUKLUKLAR. Prof. Dr. Mücahit ÖZTÜRK

2014

MERVE SAYIŞ TUĞBA ÇINAR SEVİM KORKUT MERVE ALTUN

İSTEK ÖZEL ACIBADEM İLKOKULU PDR BÖLÜMÜ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

Bir maddenin belirgin bir etkiyi elde etmek için alınması sürecinde ortaya çıkan

Klinik Psikoloji: Ruh Hali Rahatsızlıkları. Psikolojiye Giriş. Günümüz Kriterleri. Anormallik nedir?

Hem. Dr. SONGÜL KAMIŞLI Hacettepe Üniversitesi Kanser Enstitüsü Prevantif Onkoloji A.B.D. Psikososyal Onkoloji Birimi

Mizofoni: Psikiyatride yeni bir bozukluk? Yaygınlığı, sosyodemografik özellikler ve ruhsal belirtilerle ilişkisi

DEPRESYON HAKKINDA BİLMEK İSTEDİKLERİNİZ

TRSM de Rehabilitasyonun

Teknoloji Bağımlılığı

Çocuklarınızın öfkelerini kontrol etmelerinde ve uygun yollarla ifade etmelerini sağlamakta aşağıdaki noktaları göz önünde bulundurabilirsiniz.

Yrd. Doç. Dr. Şebnem Akan Klinik Psikolog

Alkolizm ve depresyon psikiyatrik tanılar içinde en sık görülen iki gruptur. Fakat bu iki bozukluğun gidişi ve tedavisi birbirinden farklıdır.

Yaşamdan Çekilme/Kopma Kuramı Yaşamdan kopma/çekilme kuramına göre; yaşlılık bireyin fiziksel, psikolojik ve toplumsal açıdan dünyadan adım adım

Psikolog Psikoterapist Aile Danışmanı Sibel CESUR AKYUNAK

DAVRANIŞSAL KİLO KONTROLÜ VE PSİKOLOJİK FAKTÖRLER - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

SoCAT. Dr Mustafa Melih Bilgi İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Transkript:

ERGENLİKTE ALKOL-MADDE KULLANIMI VE AİLELERE ÖNERİLER Uzman Psikolog Burcu Çataloğlu Sinangin Ergenlikte madde kullanımına başlamakta arkadaş etkisi çok önemlidir. Genç, arkadaşının kullandığı maddeyi merak eder ve kullanır. Sigara ve alkolün deneysel kullanımı daha sonra bunların ara ara kullanımına neden olur. Bu tür maddelerin giderek artan sıklıktaki kullanımı bağımlılık oluşmasına neden olur. Bunu esrar ve diğer maddelerin kullanımı izler. Bu maddelerden sonra opiyoid ve diğer hallusinojenler tercih edilir. Deneysel kullanım ya da ara sıra kullanımda maddenin keyif verici etkisi rol oynar. Bu sırada maddenin zararı ya da tehlikesi göz ardı edilir. Bu aşamadan sonra kullanım daha düzenli hale gelir. Madde kullanımının sürmesi direnç gelişmesine ve maddeyi arzulamaya neden olur. Artık günlük kullanım başlar. Bundan böyle maddenin kullanımı keyif almak için değil, olumsuz etkilerinden kaçınmak içindir. Maddenin zehirlenme oluşturacak düzeydeki bir dozda alınması ile ortaya çıkan geri dönüşümlü sendroma entoksikasyon denir. Entoksikasyon belirtileri kavgacılık, duygudurum değişiklikleri, bilişsel işlevlerde bozukluk, yargı bozukluğu, sosyal ve mesleki işlevsellikte bozulma olarak sıralanabilir. Bir maddenin belirli bir dozunun yinelenen uygulamalarından sonra daha düşük bir etki göstermesi halinde veya tersine ilk kullanımdaki etkiyi elde etmek için gittikçe artan dozların kullanılması gerektiğinde direnç oluştuğu söylenebilir. Yoksunluk, bir bağımlılık yapıcı maddenin ani olarak kesilmesinin ardından ortaya çıkan psikolojik ve fizyolojik reaksiyonları tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Bağımlılık yapmış ve ani olarak kesildiğinde yoksunluğa yol açabilecek olan bir maddenin azaltılarak kesilmesine detoksifikasyon denir. Bağımlılık, bir maddenin yinelenen kullanımıyla oluşan ve yoksunluk sendromunun ortaya çıkmasını önlemek için maddenin sürekli kullanımını gerekli kılan bir fizyolojik nöroadaptasyon sürecidir.

DSM-IV-TR Tanı Ölçütleri Madde Kötüye Kullanımı Tanı Ölçütleri A. 12 aylık bir dönem içinde ortaya çıkan aşağıdaki belirtilerden en az birinin olması ve klinik olarak bozulmaya yol açan madde kullanımı) 1. Sorumlulukları alamama ile sonuçlanan yineleyici madde kullanımı 2. Fiziksel tehlikeli durumlarda yineleyici madde kullanımı 3. Madde kullanımı ile ilişkili yineleyici yasal sorunlar 4. Madde kullanımı ile ilişkili yineleyici toplumsal ya da kişilerarası sorunlar B. Bu belirtiler madde bağımlılığı ölçütlerini karşılamamalıdır. Madde Bağımlılığı Tanı Ölçütleri 12 aylık bir dönem içinde herhangi bir zaman ortaya çıkan, aşağıdakilerden üçü (ya da daha fazlası) ile kendini gösteren, klinik olarak belirgin bir bozulmaya ya da sıkıntıya yol açan uygunsuz bir madde kullanımı örüntüsü: 1) Aşağıdakilerden biri ile tanımlandığı üzere tolerans gelişmiş olması: a) Entoksikasyon ya da istenen etkiyi sağlamak için belirgin olarak artmış miktarlarda madde kullanma gereksinmesi b) Sürekli olarak aynı miktarda madde kullanılması ile belirgin olarak azalmış etki sağlanması 2) Aşağıdakilerden biri ile tanımlandığı üzere yoksunluk gelişmiş olması a) Söz konusu maddeye özgü yoksunluk sendromu b) Yoksunluk semptomlarından kurtulmak ya da kaçınmak için aynı madde (ya da yakın benzeri) alınır 3) Madde, çoğu kez tasarlandığından daha yüksek miktarlarda ya da daha uzun bir dönem süresince alınır 4) Madde kullanımını bırakmak ya da denetim altına almak için sürekli bir istek ya da boşa çıkan çabalar vardır 5) Maddeyi sağlamak, maddeyi kullanmak ya da maddenin etkilerinden kurtulmak için çok fazla zaman harcama 6) Madde kullanımı yüzünden önemli toplumsal, mesleki etkinlikler ya da boş zamanları değerlendirme etkinlikleri bırakılır ya da azaltılır 7) Maddenin neden olmuş ya da alevlendirmiş olabileceği, sürekli olarak var olan ya da yineleyici bir biçimde ortaya çıkan fizik ya da psikolojik bir sorunun olduğu bilinmesine karşın madde kullanımı sürdürülür.

BİRLİKTELİK DURUMLARI Depresyon ve bipolar bozukluğu olan çocukların yakınlarında alkol ve madde kullanımı yüksek oranlardadır. Diğer yandan alkol bağımlılarında duygudurum bozuklukları yaygındır. Alkol ve psikoaktif madde kullananlarda DEHB bulgularının daha sık gözlenmesi üzerine Carrol ve Rounsaville in (1993) kokain kullanıcılarında yaptıkları araştırmalarında, tedavi arayışı içinde olan kokain kullanıcılarının %34,6 sının çocukluk döneminde DEHB ölçütlerini karşıladığı belirlenmiştir. Erken antisosyal davranış, davranım bozukluğu ve MKK arasında güçlü bir ilişki olduğu bilinmektedir. Genel olarak madde kullanımı ile suç arasındaki ilişki pek çok araştırmaya konu olmuş, ülkemizde yapılan çalışmalarda da madde bağımlıları arasında suç işleme oranı %77 olarak bulunmuştur. NEDENLERİ Kalıtım: Ailelerinden ayrı yetişmiş alkol bağımlılarının çocuklarında yapılmış çalışmalar, bu çocukların ortalama %25 oranında alkol bağımlısı olabileceğini göstermektedir. Gençlerin alkol kullanma sıklığı ile anne babalarının alkol kullanma sıklıkları arasındaki ilişkiyi inceleyen Jung (1995), özellikle erkek çocuklar ile babalarının alkol kullanma sıklıkları arasında önemli benzerlikler bulmuştur. Madde kullanan evlat edinilmiş bireylerle bu bireylerin biyolojik aileleriyle arasında belirgin bir ilişki saptanmış, bu bireyleri evlat edinen ailelerin alkol kullanıyor olması madde bağımlılığı gelişmesi olasılığını etkilemediği bildirilmiştir (Cadoret, Z.J ve ark., 1980). Monozigotlarda (%60) dizigotlara (%39) göre, erkek ikizlerde kadın ikizlere göre daha sık alkolizm geliştiği bildirilmiştir (Davies, J.,1972, 1983). Psikolojik Etmenler: Madde bağımlılığı ile ilgili ilk açıklamalar psikanalitik eğilimli kuramcılardan gelmiş; oral regresyon, doyum arayıcı zevke düşkünlükten (hedonizm) ve özkıyımcı dürtülerden söz edilmiştir. Daha sonra bu görüş madde kullanımının regresyon yerine depresyon, utanç ve öfke gibi güçlü duygu durumlarına karşı uyum ve savunma amacına hizmet ettiği, özkıyımcı dürtülerin fazlalığından çok, özkoruyucu yöntemlerin yetersiz olmasından

kaynaklandığı şeklinde değişmiştir. Bu yetersizliğin nedeni olarak da erken gelişimsel sorunlar nedeniyle anne baba imgelerinin yeterli içselleştirilememesi gösterilmiştir (Gabbard, 1990). Fizyolojik Etmenler: Bağımlılıkta dopaminerjik ve serotonerjik sistemlerin ilgili olduğu yapılan çalışmalarda gösterilmiştir. Çevresel Etmenler: Yüksek sosyoekonomik düzeyden gelen gençlerin (Kaplan, 1979) ya da fazla cep harçlığı alan öğrencilerin (Tol, 1990) alkol kullanma sıklığının daha fazla olduğuna işaret edilmektedir. Gençlerin içinde yaşadığı aile ortamı da üzerinde çalışılan konulardan biridir. Aile ortamlarında çeşitli sorunlarla karşılaşan, anne babası ayrı ya da boşanmış olan gençlerin daha fazla alkol kullandıkları belirlenmiştir (Wisniewski ve ark, 1985). Fiziksel istismar ve çok katı bir disiplin anlayışıyla karşı karşıya kalan gençler daha fazla risk altındadır (Johnson ve Pandina, 1991). Bu nedenler dışında gençlerin arkadaşlarıyla birlikte içtikleri ve alkolü bir sosyalleşme aracı olarak gördükleri belirtilirken, gencin arkadaş grubunun alkolle ilgili değerlendirmeleri de önemli bir rol oynamaktadır. Ülkemizde yapılan bir araştırmada, gençlerin büyük ölçüde özenti olarak alkole başladıkları ve sakinleşmek, üzüntü ve alışkanlık gibi nedenlerle devam ettikleri saptanmıştır (Özen ve ark., 1989). Berzonsky (1981), madde kullananların kabaca 3 gruba ayrılabileceğini belirtmiştir: Sosyal kullanıcı olanlar aile ve arkadaşları tarafından kabul görmek ve büyümüş gözükmek için, Deneysel kullanıcı olanlar kendilerini araştırmak ve sınırlarını sınamak için, Karakterolojik kullanıcı olanlar ise yalnızlık, yabancılaşma, boşluk ve diğer sorunlardan kaçmak için maddelere yönelmektedir. Araştırma sonuçlarına göre sigaraya başlama nedenleri arasında ise, bağımlılık-bağımsızlık çatışması, akran baskısı ve cinsel kimlik sayılmaktadır. Bağımlılık-bağımsızlık çatışmasının temelinde, biyolojik olgunlaşma ve psikososyal gelişme açısından çocukluktan çıkıp yetişkinliğe doğru yönelimin olduğu ergenlik dönemindeki kimlik edinme ve yetişkin rolü üstlenme arzusu

yatmaktadır. Bu dönemde ergen yetişkinlere özenip, yetişkinlere özgü davranışları deneyerek, kendine ve yaşıtlarına büyüdüğünü kanıtlama çabasına girebilir. Öte yandan özellikle ataerkil değerlerin üstün olduğu geleneksel toplumlarda erkek olmak üstünlük, bu üstünlüğün gereği olarak da bazı tutum ve davranışların sergilenmesi zorunluluk olarak görülmektedir. Bunlar arasında acıya katlanamama, sızlanma ve ağlama kadınsı davranışlar olarak nitelenirken, sigara içme erkeksi davranışlardandır (Dabak, 2004). GİDİŞ VE SONLANIM: Alkol kullanımına 15 yaşından önce başlayanlar arasında alkol bağımlılığı gelişme riski 4 kat daha fazladır (DeWit, DJ., 2000). Bununla beraber erişkinlik dönemi öncesinde alkolü kesenlerde ömür boyu alkol bağımlılığı riski azalmaktadır. Erken dönemde alkol kullanım sorunu olanların yalnızca %20-30 u erken erişkinlik döneminde alkol alımını artırırlar (Freudenreich, O. ve ark., 2007). Ergenin madde kullanımı erişkinlikte üç ayrı biçimde gözlenebilmektedir: 1. Aynı düzende ve dozda madde kullanımını sürdürmektedir. 2. Madde kullanımını azaltmakta ya da kesmektedir. 3. Giderek kullandığı madde miktarı artmakta ve farklı maddelere geçmektedir (Ögel ve ark., 2003a) Uyuşturucu Madde Kullanan Kişiler Nasıl Anlaşılır? Uyuşturucu madde kullanan kişilerin farkına varmak kolay değildir. Madde kullanımını gösteren özgün belirtiler çok azdır. Uyuşturucu madde kullandıklarından kuşkulanan kişilerde gözlenen davranışlar doğru yorumlanmalıdır. Gözlenen değişikliklerin başka nedenlerden kaynaklanıp kaynaklanmadığı araştırılmalıdır. Özellikle ergenlik dönemine özgü olabilecek bazı değişiklikler akıldan çıkarılmamalıdır. Ergen kullanmadığı halde sadece bazı belirtiler benziyor diye suçlanmamalıdır. Eğer kullanmadığı halde suçlanırsa ilişki zedelenir ve tehlikeli sonuçlar doğabilir. Amaç kişiyi yakalamak değil, ona yardımcı olmak olmalıdır. Bu maddeleri kullanan kişileri anlamak için başvurulabilecek 3 yöntem vardır: 1. Kan ve İdrar Tahlilleri: Bu yöntemlerle yapılacak araştırmalar doğru sonuçlar verir. Ancak kuşku duyulan bir gençten bunları istemenin nasıl bir etki yapacağı göz önünde

bulundurulmalıdır. Sonucun negatif çıkma olasılığı da vardır fakat sonrasında genç ile iletişim kurmanız, ona güvendiğinizi hissettirmeniz çok zor hale gelebilir. 2. Davranış Değişiklikleri: *Uyuşturucu madde kullanan gençler çevrelerini değiştirirler, yeni arkadaşılar edinirler. Çünkü yeni arkadaş çevresinde hem daha rahat madde bulabilecek, hem de bulabildiği maddeyi bu çevre içinde rahat kullanabilecektir. *Kullandığı maddenin etkisine bağlı olarak ruhsal değişimler gösterir. Kimi zaman neşeli, sakin, kimi zaman ise öfkeli, saldırgan davranışlar gösterebilir. *Daha önce okul başarısı iyi olan öğrencinin okul başarısının düşmeye başlaması *Okula devamın azalması *Evde bulunduğu zamanlarda odasında tek başına kalmayı tercih etmesi *Aile ilişkilerini azaltmaya ve evde az bulunmaya çalışma ( hem durumunun anlaşılmaması, hem de ailesiyle bazı çatışmaları olduğu için) *Her zamankinden daha fazla para harcamaya başlama *Kendisine olan bakımın azalması 3. Madde Etkisine Bağlı Değişiklikler: *Dalgınlık, dikkat eksikliği, halsizlik, yorgunluk gözlenebilir. *dikkat edildiğinde gözlerde kanlanma saptanabilir. Büyümüş ya da küçülmüş göz bebekleri gözlenebilir. *Konuşmasında güçlük, ağızda kuruluk, aşırı terleme, bulantı, kusma, yürümede güçlük ortaya çıkabilir. *Uyku problemleri görülebilir. *Beslenme alışkanlıkları bozulabilir ve buna bağlı olarak kilo kaybı gözlenebilir. *Madde yoksunluğunda eklemlerde ağrılar, kramplar, esneme, kaşıntı, tüylerin ürpermesi gözlenir. *Vücudunda yara izleri, ciltte renk değişikliği, enjektör izleri bulunabilir. ÇOCUĞUNUZUN MADDE KULLANDIĞINDAN ŞÜPHELENİYORSANIZ; Öncelikle çocuğunuz ile konuşmaya sizin hazır hissetmeniz gerekir. Çocuğunuzu bu konuda bilgilendirmediğiniz için kendinizi suçlamayın veya madde kullandığı için çocuğunuza karşı öfkeye kapılmayın. Bu ve benzeri duygularla konuşmaya başladığınızda, yapılan konuşma yarardan çok zarar getirir.

Uyuşturucu hakkında konuşmaktan kaçınmayın. Korku ve kuşkularınızı nedenleriyle birlikte açıkça paylaşın. Onun güvenini kazanın. Konuşurken onu korkutmamaya özen gösterin. Eğer o da istiyorsa, ona destek ve yardımcı olmak istediğinizi belirtin. Onun düşünce, yaşantı ve korkularını anlamaya çalışın. Konuşurken kendinizi onun yerine koyun. Madde kullanmasından dolayı onu suçlamayın ve yargılamayın. Ancak bunun sonuçlarına kendisinin katlanacağını hatırlatın. Onun sorumluluğunu onun yerine üstlenmeyin. Sadece kendi sorumluluğunu üstlenmesine yardımcı olun. O konuşurken dikkatinizi verin, dinlediğinizi ona beden dilinizle belli edin, sözünü kesmeyin, o konuşurken siz ne konuşacağınızı planlamayın, düşüncenizi onun sözü bitene kadar açıklamayın. Şunu yapmalısın, Ben senin yerinde olsam. veya Ben senin yaşındayken gibi yanıtları kullanmayın. Bunların yerine Bu durum beni çok etkiledi veya Seni anlıyorum, kimi zaman bu çok zor bir durumdur. biçiminde yanıtları başlangıçta kullanabilirsiniz. Madde kullanan gençler genellikle tedavi kurumlarından çekinirler. Bu nedenle onu tedavi için cesaretlendirin. En azından danışmanlık için başvurmasına yardımcı olun. TEDAVİ: Tedavinin başarısı iki etkene bağlıdır; Kişinin tedavi olmayı istemesi gerekir. Eğer kişi tedavi olmayı kendisi istemiyor ise, kimse ona yardım edemez. Kişinin maddeyi bırakmaya kendini hazır hissetmesi gerekir. Çünkü madde ile birlikte alışkanlıklarından birçoğunu ve yaşadığı ortamları da değiştirmek durumundadır. Bir ergen için en uygun tedavi programına karar vermeden önce kullanılmakta olan madde tipinin, miktarının ve sıklığının saptanmasında yardımcı bir tarama süreci yer almalıdır. Tedavi öncesi ve tedavi sonrası kötüye kullanım derecesini belgelemek için değerlendirme ölçekleri kullanılır. İlaç Tedavileri: Amaç madde kullanma isteğinin azaltılması ve zorlantılı bir şekilde madde alımının önlenmesidir. Madde bağımlılığı kronik bir hastalıktır. Kişi maddeden arındıktan yıllar

sonra madde kullanımına bağlı beyin yolaklarında ortaya çıkan değişiklikler normale dönmemektedir. Madde bağımlısı hastaların detoksifikasyon süreçleri zamanla sınırlıdır ve anlaşılması kolaydır. Hastaya bağımlı olunan maddeyle aynı kategoride bir ilaç verilerek geri çekilme belirtileri engellenir. Buna örnek olarak nikotin için nikotin bandı, opiyoidler için metadon ve buprenofrin verilebilir. Bu tür ilaçlardan en temel beklenti bağımlı olguların madde kullanma dürtüsünü azaltmadır. Belirli bir süre maddeden uzak kalındıktan sonra nüks sık olarak gözlenir. Hastanın sürdürüm tedavisinde basitçe bağımlı olduğu maddeyle aynı farmakolojik kategoride başka bir ilacın kullanılması bir tedavi yaklaşımı olarak denenmektedir. Motivasyonel Görüşmeler: Motivasyonel görüşme yöntemi özendirmeden çok araştırmayı, ikna etme ya da tartışmaktan çok desteklemeyi içerir. Terapist işbirlikçi rolde kalmalıdır. Bunlar bireyin amaca yönelik aktivitesini artırır. Değişim için sorumluluk danışana bırakılır. Danışan danışmanlık almak ya da almamakta özgür bırakılmalıdır. Bireyin kendi hedef ve değerlerine saygı duyulmalı, değişim için tartışma sunan danışan olmalıdır. Bireyin tedavi için gerekli motivasyona sahip olduğu gözlendikten sonra, psikolojik bağımlılığın tedavisi ve sağlıklı bir ayıklık döneminin oluşturulması hedeflerine geçilir. Kişinin kendini tanıması, maddeyi kullanma nedenlerini anlaması, madde kullanma davranışı hakkında kendini gözleyebilmesi, tekrar başlamamak için neler yapması gerektiğini öğrenmesi amaçlanır. Bu dönemde birlikte yaşadığı aile bireyleri veya yakınları sık sık bilgilendirilir ve tedaviye dahil edilir. Ek olarak yoğun çatışmaların yaşandığı bir aile ortamı mevcutsa, aile terapileri de gerekli olabilmektedir.