YENİ TCK VE HEKİM DOÇ. DR. MAHMUT AŞIRDİZER CBÜ TIP FAKÜLTESİ ADLİ TIP ANABİLİM DALI BAŞKANI

Benzer belgeler
ADLİ PROSEDÜR ve ADLİ RAPOR. Dr. Gül Pamukçu Acil Tıp Uzmanı

ADLİ RAPOR YAZIMI DR.MAHMUT FIRAT KAYNAK ACİL TIP UZMANI KEAH&2017

YENİ YASA VE YÖNETMELİKLER KAPSAMINDA ADLİ OLGU MUAYENESİ VE RAPOR TANZİMİ DOÇ. DR. MAHMUT AŞIRDİZER CBÜ TIP FAKÜLTESİ ADLİ TIP ANABİLİM DALI BAŞKANI

ADLİ RAPOR HAZIRLANMASI

Ceza Muhakemesinde Beden Muayenesi, Genetik İncelemeler ve Fizik Kimliğin Tespiti Hakkında Yönetmelik

Yard. Doç. Dr. Burcu Genç Yavuz

Ceza Muhakemesinde Beden Muayenesi, Genetik İncelemeler ve Fizik Kimliğin Tespiti Hakkında Yönetmelik

YENİ CEZA YASALARI KAPSAMINDA HEKİM SORUMLULUĞU DOÇ. DR. MAHMUT AŞIRDİZER CBÜ TIP FAKÜLTESİ ADLİ TIP ANABİLİM DALI BAŞKANI

Tıpta bilirkişilik şu konuları kapsamaktadır:

ADLİ RAPORLAR. Emine Doğan Mevlana Ü. Tıp Fak.

AV. VEDAT CANBOLAT AV. ELİF CANBOLAT GÖKTEPE

HAYATA KARŞI SUÇLAR. Madde 81- (1) Bir insanı kasten öldüren kişi, MÜEBBET HAPİS CEZASI ile cezalandırılır.

CİNSEL SALDIRILAR ACİL HEKİMİNİN SORUMLULUKLARI. Dr. Serhat KOYUNCU Gaziosmanpaşa Üniversitesi Acil tıp A.D

HEMŞİRELİKTE TIBBİ MÜDAHALEDEN DOĞAN HAK VE YÜKÜMLÜLÜKLER SORUMLULUKLARI. Av. Halide SAVAŞ Sağlık Kurumları Yönetimi Bilim Uzmanı

Hekim ve Hasta Hakları

DR.DİLEK ÜNAL MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ RADYASYON ONKOLOJİSİ

ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Uzm.Dr. Mustafa Oğuz CUMAOĞLU Sivas Numune Hastanesi

Sağlık Personeline Karşı İşlenen Suçlar. Dt. Evin Toker

SAĞLIK HİZMETİNDEN KAYNAKLANAN SUÇLARDA YARGI SÜRECİ. Hasan Tahsin Gökcan. Yargıtay Üyesi

Cinsel istismarlı hastaya yaklaşım. Doç. Dr. Mücahit KAPÇI ADÜ Tıp Fakültesi Acil Tıp AD.

İçindekiler SAĞLIK HUKUKU-PART5-SAYFA SAYISI :6. Adli tıp 2-6

adli psikiyatride epilepsi

TÜRK CEZA KANUNU İLGİLİ MADDELERİ KANUN NO: Taksir. (1) Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hallerde. cezalandırılır.

Doküman No: İlk Yayın Tarihi: Revizyon Tarihi: Revizyon No: Toplam Sayfa Sayısı: BES_T REVİZYON DURUMU

Bilgilendirilmiş Onam Alımı ve Hukuki Anlamı

Av. Ece KAVAKLI Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Ankara Halk Sağlığı Müdürlüğü Hukuk Birimi

TEMEL YASALAR /DÜZENLEMELER

TİCARÎ SIR, BANKA SIRRI VE MÜŞTERİ SIRRI HAKKINDA KANUN TASARISI

CEZA MUHAKEMESİNDE SES VE GÖRÜNTÜ BİLİŞİM SİSTEMİNİN KULLANILMASI HAKKINDA YÖNETMELİK. (Resmi Gazete: 20 Eylül 2011, sayı: 28060) BİRİNCİ BÖLÜM

Cinsel İstismar Olgularında Muayene ve Örnek Almanın Yasal Sınırları Sorunlar ve Çözüm Önerileri Mehmet Akif İnanıcı

Madde 8- Herkes, özel ve aile yaşamına, konutuna, ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.

ADLİ TIBBİ AÇIDAN ADLİ PSİKİYATRİ

5237 TCK DEĞĠġĠKLĠK TASARISI Cinsel Suçlarla Ġlgili Bölüm. Önerilen DeğiĢiklik Cinsel saldırı (Tasarı Madde 42)

SAĞLIK BAKANLIĞI Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü GENELGE 2005 /143

Tanzimat tan Günümüze Anayasal Gelişmelerde Temel Hakları Sınırlayan Ceza Muhakemesine İlişkin Düzenlemeler

ACĐL TIP VE HUKUK SAĞLIK PERSONELİ OLMA ŞARTI. PROF. DR. HAKAN HAKERİ

T Ü R M O B TÜRKİYE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER ODALARI BİRLİĞİ SİRKÜLER RAPOR MEVZUAT

Adli Olguların Bildirimi ve Hekimin Sorumlulukları. Yrd. Doç. Dr. Asım KALKAN Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı

İŞ KAZASI MESLEK HASTALIĞI TANIMI ve HUKUKİ SORUMLULUK

AİLE HEKİMLİĞİNDE ADLİ NÖBETLER. Prof. Dr. Ekin Özgür Aktaş

BURSA ESKİŞEHİR BİLECİK KALKINMA AJANSI HATA, HİLE, USULSÜZLÜK, YOLSUZLUK VE ŞİKAYETLERDE İZLENECEK USUL VE ESASLAR HAKKINDA YÖNERGE

ADLÎ TIP UYGULAMALARINDA KARŞILAŞILAN SORUNLAR

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığı HATA BİLDİRİM FORMU (Usulsüzlük, Yolsuzluk, Etik Kural İhlali)

PATOLOJİ UZMANLARININ ADLİ TIBBİ SORUMLULUK VE YÜKÜMLÜLÜKLERİ DR. GÖKHAN ERSOY

YAPIM İŞLERİ MUAYENE VE KABUL YÖNETMELİĞİ İÇİNDEKİLER

KOVUŞTURMA ve SONRASI Tanık, polise veya savcıya ifade vermek zorunda mıdır?

Sigorta Sektörü Açısından Kişisel Sağlık Verilerinin Korunması Dr. Halit Başkaya

ADLİ OLGUYA YAKLAŞIM. Yrd. Doç.Dr. Mahmut AŞIRDİZER CBÜ Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı

İşçi Sayısı : Erkek Kadın Genç Çocuk Özürlü. Kaza Tarihi :... Kaza Gününde İşbaşı Saati :... Kazanın olduğu saat :...

TDUB - BİLGİ NOTU BİLİRKİŞİLERİN BELİRLENMESİ VE GÖREVLENDİRİLMESİ

SAĞLIK MESLEĞİ MENSUPLARININ SUÇU BİLDİRME YÜKÜMLÜLÜĞÜ

KONTROLLÜ TESLİMAT YASA TASARISI. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar: BİRİNCİ KISIM Genel Kurallar

TIBBĠ UYGULAMA HATALARINDA HEKĠMĠN CEZAĠ SORUMLULUĞU

ACİL SERVİSTE ADLİ OLGULAR VE YOL AÇTIĞI SORUNLAR

TRİAJ UYGULAMA TALİMATI

İlgi: tarihli ve B100TSH (2000/93) sayılı Genelge.

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...V ÜÇÜNCÜ BASKIYA SUNUŞ... VII İKİNCİ BASKIYA SUNUŞ... IX SUNUŞ... XI İÇİNDEKİLER... XIII KISALTMALAR...XIX

GELENEKSEL VE TAMAMLAYICI TIP UYGULAMALARI YÖNETMELİĞİ DENETİM İŞ VE İŞLEMLERİ REHBERİ

CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN

HİZMET ALIMLARI MUAYENE VE KABUL YÖNETMELİĞİ İÇİNDEKİLER

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU HUKUKİ MÜZAKERE TOPLANTILARI / MALATYA

Sağlık Bakanlığından:

YAYIN TARİHİ: REVİZYON TARİHİ NO: BÖLÜM NO: ÖZEL KARAMAN MÜMİNE HATUN HASTANESİ TALİMATI: STANDART: 35-36

ADLİ TABİPLİK HİZMETLERİ İLE DOĞRUDAN İLGİLİ MEVZUAT

CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN. BİRİNCİ BÖLÜM Genel Hükümler

ACİL SERVİSTE ADLİ YÖNDEN NELERDE HATA YAPIYORUZ. Dr. Aytaç KOÇAK Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp AD.

Hekim, Tıp Fakültesinden mezun olarak, diploma sahibi olan kişidir.

CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA KANUN DA BELİRLENEN İLKELER

İŞ KAZALARINDA TEKNİK BİLİRKİŞİLİK. Prof. Dr. Talat CANBOLAT Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi

DANIŞMANLIK HİZMET ALIMLARI MUAYENE VE KABUL YÖNETMELİĞİ İÇİNDEKİLER

Cinsel Saldırı/İstismar İddiası ile Gelen Hastalara Yaklaşım. Mehmet Akif İnanıcı, Adli Tıp AD

Sağlık Çalışanlarının Maruz Kaldığı Şiddete Karşı Ceza Hukuku Tedbirleri Almanya daki son kanun değişiklikleri ve Türk ceza hukukundaki durum

TÜRK CEZA KANUNUNDA ÇOCUĞUN CİNSEL İSTİSMARI

Doğal Gaz Piyasasında Yapılacak Denetimler ile Ön Araştırma ve Soruşturmalarda Takip Edilecek Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik

Ali Kemal Yıldız Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi

AYAKTAN HASTA DEĞERLENDİRME PROSEDÜRÜ

2:Ceza muhakemesinin amacı nedir? =SUÇUN İŞLENİP İŞLENMEDİĞİ KONUSUNDAKİ MADDİ GERÇEĞE ULAŞMAK

Madde 3 - Bu Yönetmelik, 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 53 üncü maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.

KLİNİK ARAŞTIRMALAR ve HUKUKİ TEMELLERİ

Kanun Numarası: 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu Yayınlandığı Resmî Gazetenin Tarihi ve Sayısı: , Bilirkişilere uygulanacak hükümler MADDE

[Dünya Tabipler Birliği nin Eylül 1995, Bali, Endonezya da yapılan toplantısında kabul edilmiştir.]

Memurların Refakat İzinleri

14 sayılı toplantısında alınan karar gereği Yönergenin 30. maddesinde değişiklik.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ

Malpraktis İddialarında Bilirkişilik Müessesesi ve Yönetimi. Dosyanın İncelenmesi / Raporlama Yöntemi

İSTANBUL TIP FAKÜLTESİ Dönem 6 Öğrenim Esasları. A. Genel Tanıtım B. Çalışma Kılavuzu C. Rotasyon Tablosu D.Dönem Kurulu E.

SAĞLIK KURULU İŞLEYİŞ PROSEDÜRÜ

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2017/094 Ref: 4/094

T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI Hukuk Müşavirliği. Sayı : B.05.0.HUK /11/2012 Konu : Yardımlarda Mülki İdare Amirine Bildirim.

Madde 3 - Bu Yönetmelik, 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 53 üncü maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.

CEZA USUL HUKUKU DERSİ (VİZE SINAVI)

CEZA HUKUKU ÖZEL HÜKÜMLER


ADLİ VAKA YÖNETİM PROSEDÜRÜ

DEVLET MEMURLARINA VERİLECEK HASTALIK RAPORLARI İLE HASTALIK VE REFAKAT İZNİNE İLİŞKİN USUL VE ESASLAR HAKKINDA YÖNETMELİK

BÖLÜM GÖĞÜS HASTALIKLARINDA HEKİMİN YASAL SORUMLULUKLARI

İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesine İlişkin Tarihli Yönetmeliğin 11 ve 19. Maddeleri Anayasaya Aykırıdır

REVİZYON DURUMU. Revizyon Tarihi Açıklama Revizyon No

TÜRK CEZA KANUNU İLE GETİRİLEN ÇEVRE SUÇLARI. Emekli Yargıtay Hakimi / Avukat Zafer ERGÜN Tel:

Transkript:

YENİ TCK VE HEKİM DOÇ. DR. MAHMUT AŞIRDİZER CBÜ TIP FAKÜLTESİ ADLİ TIP ANABİLİM DALI BAŞKANI

Ratio est legalis anima; mutata legis ratione mutatur et lex. Hukukun ruhu sebeptir. Hukukun sebebi değişince, Hukuk da değişir Türk Ceza Kanunu nun 4. maddesine göre; CEZA YASALARINI BİLMEMEK, MAZERET DEĞİLDİR.

HEKİMLERİN CEZA YASALARI KARŞISINDAKİ SORUMLULUKLARI NELERDİR?

Hekim, HASTA HAKLARI YÖNETMELİĞİ nde belirtilen hasta haklarını tedavi süresinde uygulamakla görevlidir. Hekim, acil vakalar hariç, hastasını bizzat muayene etmeden tedavisini başlatamaz. Her hasta muayenesinde muayene protokolünü uygulanabileceği kadar süre ayrılır. Hekim, savcılıklar ve mahkemeler dışındaki mercilerden gelen cinsel ilişki, tutuklu ve hükümlü muayene isteklerini dikkate alamaz.

Hekim, hastasına tam bir tarafsızlık içersinde yaklaşmalıdır. Sağlık hizmetinin sunumunda, kişiler arasında dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve sair gerekçelerle ayırım gözeten hekim hakkında ceza kovuşturması yapılacaktır (TCK 122/b).

Hasta alacağı hizmet bedeli ile ilgili bilgi alabilir. Hekim, hastanın maddi durumu ne olursa olsun, kesin zorunluluk olmadıkça pahalı ilaçlar ve yöntemler öneremez, hastaya gereksiz harcamalar yaptıramaz ve yararı olmayacağını bildiği bir tedaviyi veremez. Hizmet bedelini ödemekten imtina eden hastaya, usulüne uygun olarak tanzim edilen hizmet faturası taahhütlü mektupla yollanır.

HASTA-HEKİM HEKİM İLİŞKİSİNİN BAŞLAMASI

Hekimin mesleki sorumlulukları, hastayı kabul etmesi ile başlar. Hekim, normal durumlarda başvuran her hastayı hastası kabul etmek zorunluluğunda değildir.

Hekim, kendisine başvuran hastayı hastası olarak kabul etmemesi halinde durumu kendisine uygun bir şekilde bildirir ve mümkünse kendisini hasta olarak kabul edebilecek asgari iki meslektaşının isim ve adreslerini sağlar. Hekim, hastayı hastası olarak kabul etmeme sebeplerini açıklamak zorunda değildir ancak sorulduğunda tıbbi etik çerçevesinde cevap vermek durumundadır.

Yatırılan hastanın ilk 24 saat içinde anamnezi alınır. Tabipten başka kimse anamnez alamaz. Yatan her hastanın ilk muayenesi ilgili tabiplerce hemen yapılıp her türlü laboratuar incelemesi ve tetkikleri mümkün olan en seri şekilde yapılarak sonuçları müşahede kağıtlarına yazılır. Kendisine müracaat eden hastaların anamnez ve müşahedelerini diğer kişilere bırakan hekimler görevi ihmal etmiş sayılır (YTKİY 72.madde).

HASTA-HEKİM HEKİM İLİŞKİSİNİN SONLANMASI

Hekim ile hasta ilişkisi, hekim tarafından hastasının iyileştiği kanaati edinilip, hastasına açıklanana kadar devam eder. Tedavisi sürmekte olan hastanın sorumluluğundan ancak bu sorumluluğu alacak bir başka hekimin bulunup, bütün bilgilerin kendisine devredilip, tıbbi yanlış uygulamaya meydan vermeyecek bütün tedbirler alındıktan sonra, çıkılabilir.

Hastanın hekimin sorumluluğundan kendi isteği ile çıkmak istemesi veya doğrudan çıkması üzerine, hastaya tedavisinin mevcut durumu ve hastalığın seyri hakkında bilgi verilerek bir başka hekim tarafından tedavisinin gerekiyorsa devam etmesi doğrultusunda öneride bulunulur, talebi halinde asgari birkaç muadil olabilecek hekim isim ve adresi sağlanır. Yapılan işlemler hasta dosyasına eksiksiz kaydedilir.

Kendi isteği ile sorumluluktan çıkmak isteyen hastaya, sözlü verilen bilgilere ek olarak yazılı olarak da adresine tebliğ ve bu dokümanın hasta dosyasında saklanması önerilir. Hekiminden ayrılan hasta ile ilgili hekime sonradan ulaşan her türlü test sonuçlarının birer örneği, hastanın adresine iadeli taahhütlü mektupla yollanır ve asılları ise hasta dosyasında saklanır. Yataklı tedavi kuruluşundan taburcu edilecek hasta ise taburcu edileceği gün hekim tarafından fizik muayene edilerek bulgular hasta dosyasına işlenir.

Rutin taburcu laboratuar testleri ve filmleri çekilen hastalarda, bu dokümanlar incelenir ve taburcu olmaya mani bir tereddüt olmadığı tespit edilmelidir, varsa taburcu işlemi ertelenir. Taburcu olma sonrası evinde tedavisine devam edecek hasta için taburcu günü yapılan muayene sonrası müdavi hekim yazılı bir tedavi planı (reçete, diyet önerileri gibi) hazırlayarak hastaya verir ve dosyasına kayıt eder.

Hastaneden taburcu olan hastaya düzenlenecek taburcu raporu (epikriz( epikriz) ) içeriği hekimin sorumluluğundadır. Epikriz, hastanın muayenesini takiben hastalığın standart tıbbi tedavisini ve hastanın genel durumunun değerlendirilmesi sonucu hastalığın teşhisini, yapılan müdahalenin detaylarını, planlanan tedavisi ile ilgili ilaçları içerecek şekilde düzenlenir. Epikrize gerçek durumun dışında hiçbir şey eklenemez, çıkarılamaz. Epikrizin bir örnek aslı hastaya verilirken bir örneği de hasta dosyasında saklanır.

ACİL DURUMLARDA HEKİM-HASTA HASTA İLİŞKİSİ

Acil durumlarda sağlık çalışanlarının hastayı kabul etmeme yetkisi yoktur. Bu durumlarda sağlık çalışanı hasta ilişkisi, sağlık çalışanının hastayı görmesi ile başlar. Acil durumlarda hekim mesleki yetkisi çerçevesinde gerekli tedaviyi mevcut imkanlar nispetinde sağlar, sorumluluğu hastayı acil durum ile ilgili yetkili uzmana teslim etmek şartıyla son bulur.

Acil durumlarda vasıta sağlanması, vakaya en uygun yeterli donanıma sahip sağlık merkezinin bilgilendirilmesi, nakil esnasında taşıma şeklinin tayini, refakat ve sorumluluğu alacak uzmanın bilgilendirilmesi dahil hiçbir husus hasta veya 3 üncü kişilere bırakılamaz.

Acil durumlarda hekim tarafından hastaya yapılan tüm işlemler ve tedaviler ile ilgili kayıt tutulur. Acil durumlarda, önemli dikkatsizlikler ve ihmaller TIBBİ UYGULAMA HATASI olarak değerlendirilir. Hekim, hastane ortamında yetkili diğer bir hekimin hastayı devraldığından emin olmadan veya acil durum ortadan kalkmadan ve hastayı izlemeye almadan sorumluluktan kurtulamaz.

Eski ceza yasamızda olduğu gibi yeni ceza yasasında da tıbbi yardıma ihtiyacı olanlara yardım etmeme fiili suç sayılmıştır. Eğer hekim, yaralı, hasta ya da yaşlı olması nedeniyle kendini idare edemeyen birisine yardım etmezse yardım ve bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesinden ötürü bir yıla kadar hapis, ölüm meydana gelmişse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır (TCK 98).

Bir hekim, bölgede tek hekim olmasına rağmen, yaralı şahsa müdahale etmeyerek ölümüne yol açarsa, olası kast ile ölüme yol açma veya kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi suçlamaları ile yargılanır (TCK 83). Gerekli tedbirlerin alınmaması veya tedavinin başka hekime bırakılmadan yarıda kesilmesi dolayısıyla hastanın ölmesine neden olan hekim, özen ve dikkat eksikliği nedeniyle ölüme neden olma suçlamaları ile yargılanır (Hususi Hastaneler Kanunu 72).

ACİL BİR HASTA VE YARALININ HASTANEYE KABUL EDİLMESİ VE YATIRILMASI GEREKİR. Acil vakalara gereken tedavi, ameliyat ve yardım derhal yapılmalıdır. Gelen hasta gönderilir ve o kişi bu travma ya da olay sonucu ölürse yatırmayan hekim sorumludur (YTKIY 57).

ACİL BİR VAKANIN HASTANEDE BOŞ YATAK BULUNMADIĞI YA DA BAŞKA HASTANELERDE DAHA İYİ TEDAVİ İMKANLARI OLDUĞU GEREKÇESİ İLE GERİ ÇEVRİLMESİ DOĞRU DEĞİLDİR. Sağlık kurumları 200 yatak kapasitesine kadar olan yataklarının %3 ünü, 200 yatak kapasitesinin üstünde ise her 50 yatak için 1 yatağı sevkle gelecek acil hastalar için boş tutmak zorundadır. Sevkle gelen hastalarla bu yataklardan biri dolduğunda bile, konu 112 Acil Yardım Komuta Kontrol Merkezi ne bildirilmelidir.

TIBBİ KAYITLAR

Resmi veya özel sağlık kurumlarında çalışan hekimler muayene ve sağaltım yaptıkları hastaları ile ilgili kayıtlarını titizlikle ve ayrıntılı olarak tutarlar. Gerektiğinde hastaları hakkında adli kurumlarda bilgi vermeye çağırılabilirler. Kayıtlarda, hastanın kimlik bilgileri, klinik ve sistem muayene bulguları, ön tanılar, yaptırılan konsültasyon ve laboratuar tetkiklerinin sonuçları, konulan tanı, başlanılan ve sürdürülen tedavi, hastanın klinik seyri kısaltmalardan ve jargonlardan kaçınılarak, ayrıntılı olarak belirtilir.

Hasta tıbbi tedavi kayıtlarının (film dahil) asılları olmamak üzere birer örneğini alabilir. Yasal zorunluluk olmadıkça, tıbbi bilgileri başkasına verilemez. Tıbbi kayıtlar, test sonuçları, mektuplar, filmler ve hastanın tedavisi ile ilgili bütün bilgiler, tedavinin sonlanmasından itibaren 5 (beş) yıl saklanır. Kayıtların düzenli tutulmaması ve saklanmaması, ilerde çıkabilecek malpraktis iddiaları karşısında hekimi savunmasız bırakacağı gibi görevi ihmal suçunu oluşturacaktır.

Adli rapor düzenleyecek bilirkişi ve bilirkişi kurumları, savcılık ya da mahkemelerce istenilen tıbbi belge ve bilgilerin zaman kaybedilmeksizin bu birimlere iletilmesi gereklidir. Herhangi bir nedenle aksine davranışlar hekimi, adli görevi engelleme ve görevi ihmal suçlamaları ile yüzyüze bırakacaktır.

MESLEK SIRRINI SAKLAMA SORUMLULUĞU

Hekim ile hasta arasındaki mesleki ilişkiden doğan bilgiler gizlidir. Hasta ile ilgili tıbbi kayıtlar, test sonuçları, hatırlanan konuşmalar, olaylar ve tedavisi ile ilgili bütün bilgi ve belgeler hasta veya kanuni temsilcisinin yazılı izni olmadan açığa vurulamaz. Hastanın dışında bilgi verilebilecek kişileri hasta kendisi belirler. Hastanın bilinci yerinde ise hasta ile ilgili bilgiler kendisinden izin alınmadan hastanın aile bireylerine dahi verilemez.

Sırrın geçerli olmayan nedenlerle açıklanması, suç oluşturur. Meslek sırrının açıklanmasına verilecek ceza eski yasada 3 aya kadar hapis iken, yeni ceza yasasında 137/b maddesindeki artırım nedeniyle 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezasıdır. Görüleceği üzere, hastanın mahremiyetinin ihlali, eskiye oranla oldukça ağır bir yaptırıma bağlanmış bulunmaktadır.

Hekim, hastanın kimlik bilgilerini saklı tutmak şartı ile tıbbi kayıtları yapacağı bilimsel araştırmalarda kullanabilir. Hekim, hastası ile ilgili hastanın kimlik bilgilerinden isim, soyadı ve adresini kullanmadan yayın yapabilir. Kimliğinin tanınabileceği şekilde (yüz ve boy fotoğrafı gibi) resimlerin kullanılabilmesi için hastanın bilgilendirerek yazılı izni alınır.

Olgu tartışmaları, konsültasyonlar gibi hekimin hekime bilgi vermesi, hastane protokol defterine kayıt yapılması gibi durumlarda, kendileri de meslek sırrı ile bağlı olanlara sırrın açıklanmasının suç olmadığı bildirilmektedir.

Hekim, Hastasının açık rızası bulunması durumunda; TCK nun 280. maddesi kapsamında, öğrendiği sırrın bir suç oluşturması durumunda; UHK nun 57 ve 58. maddelerinde tanımlanan bulaşıcı hastalıkların ihbarı durumunda; CMK nun 46. ve HMUK nun 245. maddesi hükümlerine göre, tanıklık durumunda, tanıklıktan çekinilemeyecek durumlarda; Verdiği raporun gerçeğe uygun olmadığı ileri sürülürse (çaresizlik durumu) gerçeğin kanıtlanması için; meslek sırrını açıklayabilir.

Hekimler, diş hekimleri, eczacılar, ebeler ve bunların yardımcıları ve diğer bütün tıp meslek veya sanatları mensupları, bu sıfatları dolayısıyla hastaları ve bunların yakınları hakkında öğrendikleri bilgileri nedeniyle tanıklıktan çekilebilirler; ancak ilgilinin rızasının varlığı halinde, tanıklıktan çekinemezler (CMK 46).

SUÇLARIN İHBARI

Tabip, diş tabibi, eczacı, ebe, hemşire sağlık hizmeti veren diğer kişiler, görevini yaptığı sırada bir suçun işlendiği yönünde bir belirti ile karşılaşmasına rağmen, durumu yetkili makamlara bildirmezler veya bu hususta gecikme gösterirlerse, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar (TCK 280).

Bu nedenle, acil servise veya sağlık ocağına müracaat eden; Tüm ateşli silah, patlayıcı madde, kesici, kesici-delici, delici, kesici-ezici ezici ve ezici alet yaralanmaları, Tüm trafik, ev ve iş kazaları, Tüm zehirlenmeler (gıda zehirlenmeleri dahil), Tüm yanıklar, Tüm elektrik ve yıldırım çarpmaları, Tüm çocuk ve kadın istismarından şüphelenilen durumlar, Tüm asfiksi olguları, Tüm cinsel saldırı ve cinsel istismarlar, Aile içi şiddet, İşkence iddiaları, Tüm zorlamalı (kaza, intihar,cinayet orijinli) ve şüpheli ölümler adli olgu olarak değerlendirilip, ilgili makamlara yazılı ya da sözlü olarak bildirilmelidir.

Bir ölümün doğal nedenlerden meydana gelmediği kuşkusunu doğuracak bir durumun varlığı veya ölünün kimliğinin belirlenememesi halinde; sağlık işleriyle görevli kişiler, durumu derhâl Cumhuriyet Başsavcılığına bildirmekle yükümlüdür. Bu durumdaki ölünün gömülmesi ancak Cumhuriyet savcısı tarafından verilecek yazılı izne bağlıdır (CMK 159).

Adli soruşturmayı gerektiren bir olayda, ölen kişiye keşif ve otopsi yapılmadan gömülmesine izin verme, görevi kötüye kullanma, sağlık mesleği mensuplarının suçu bildirmemesi, suç delillerini yok etme, gizleme ve değiştirme ; suçluyu kayırma suçlarını oluşturacaktır

SÖZ UÇUCU, YAZI KALICIDIR Suçlara dair ihbarlar sözlü veya yazılı olarak Cumhuriyet Savcılığına veya kolluk makamlarına (Polis ve Jandarma Karakolları) yapılabilir. Sözlü ihbarlar üzerine tutanak düzenlenmesi gerekmektedir. (CMK nun 158. maddesi)

Tıbbi yanlış uygulama olabilecek fiillerden birini veya birkaçını sürekli veya zaman zaman yapan sağlık çalışanına şahit olan hasta, hasta yakınları ve diğer sağlık çalışanı veya çalışanları; yanlış uygulamanın çeşit ve niteliklerini, yapılma zamanını, yapan çalışan/çalışanları yazılı olarak sağlık kuruluşu idaresine veya Bakanlığa bildirir. Yanlış uygulamayı bilerek gerekli tedbirleri almayan ve idareye bildirim yapmayan çalışanlar ve amir konumundaki sağlık çalışanı, doğacak sonuçtan kusurları ölçüsünde birlikte sorumlu olurlar.

AYDINLATMA VE RIZA SORUMLULUĞU

Hekim, hastasının sağlığı ile ilgili her türlü tedavi ve girişimi, hastayı bilgilendirerek ve iznini alarak yapabilir. Bilgilendirerek izin alma, yazılı veya sözlü olabilir. Hastanın hayatını riske sokacak tedavi yöntemleri ve girişimlerden önce bilgilendirerek alınacak izin, YAZILI OLMALIDIR.

Mümkün oldukça, alınacak rıza, hastanın belirtilen tedavinin risklerinin anlatıldığına ve tedaviyi kabul ettiğine dair hastanın kendi el yazısı ile yazılmış bölümü içermelidir. Kişi rıza belgesini imzalayamayacak halde, ancak bilinci yerinde ise tutanak yazılıp tanıklara imzalatılmalı; Okuma yazması olmayan ve bu nedenle parmak izi bastırılan hastalarda da, parmak izinin şahsa ait olduğuna dair tanık imzaları alınmalıdır.

Hastalar aşağıdaki konularda aydınlatılmalıdır; Hastalığın tanısı ve hastanın mevcut durumu, Önerilen tedavi yönteminin ne olduğu, Önerilen tedavinin hastanın sağlığı için getirebileceği olası riskler, Verilecek ilaçlar ve yan etkileri, Hasta tedaviyi reddederse oluşabilecek riskler.

Aydınlatma sırasında verilen bilgilerin hastanın anlayabileceği şekilde eğitim, kültürel ve sosyal seviyesine uygun olarak ve anlaşılabilir şekilde verilmesi gereklidir.

Hasta, hastalığı konusunda bilgilendirilmesini şahsen istemediğini yazılı olarak veya iki tanık huzurunda (tutanak ile belgelenmek koşuluyla) bildirirse, hekimin bilgi vermesi gerekmez. Tehlike olasılığının nadir olduğu basit girişimlerde (enjeksiyon, pansuman, sonda uygulaması gibi), hastanın önceden bilgi sahibi olduğu hallerde (hastanın sağlık personeli olması ya da daha önce aydınlatılmış olması gibi) sözlü bilgilendirme yeterlidir.

Rıza alınması sırasında kişinin bilinci açık olmalı, iyiyi kötüden ayırt edebilme ve anlama yetileri yerinde olmalıdır. Temyiz kudretinden yoksun akıl hastalığı veya akıl zayıflığı olanların, bilincini yitirmiş ve şuuru kapalı kişilerin, veli veya vasisi olmayan ve yasal olarak ergin olmayan küçüklerin rızaları geçerli değildir.

Hekim, yasal temsilcinin izin vermemesinin kötü amaçlı olduğuna kanaat getiriyor ve bu durum hastanın yaşamını tehdit ediyorsa, durum öncelikle yetkili yargı mercilerine bildirilerek gerekli izin alınır.

Bunun mümkün olmaması durumunda, hekim kendinden kariyer olarak kıdemli başka bir meslektaşının konsültasyonuna müracaat eder. Hekim, bu meslektaşı ile aynı görüşte ise tedaviye başlar, aynı görüşte değil ise üçüncü bir konsültan hekime müracaat eder ve görüşü olumlu ise tedaviye başlar. Bütün bu gelişmeler ilgililerin de imzaları alınmak sureti ile hasta dosyasına kayıt edilerek belgelendirilir.

Yasal sürelerin üzerindeki kürtajlar, ötanazi, ahlaka, edebe ve yasalara aykırı operasyonlar (hymenoplasti,, hukuken geçerli mazereti bulunmayan cinsiyet değişikliği ameliyatları gibi) için rıza alınmış olsa bile hukuken geçerliliği yoktur. Rızanın geçerli olabilmesi için; korkutularak, hile ile, maddi veya manevi baskı ile alınmamış olması gereklidir.

Acil durumlarda Uygulanacak müdahale şekilleri hekimin mesleki yetki ve sınırları içerisindedir. Zaman geçirilmeden yasal temsilci bulunarak, gerekli bilgilendirme sonrası izin alınır. Kişinin bilinçli olmadığı ve yakınlarına ulaşılamadığı acil girişimlerde rıza aranmaz (örtülü rıza). Bu süreçte yaşanan gelişmeler hasta dosyasına kayıt edilir. Yasal temsilcinin resmi belge ile yasal yetkileri olduğu kontrol edilir ve bu yetkinin onaylı örneği hasta dosyasında muhafaza edilir.

Salgınlardaki aşılama kampanyaları gibi toplum sağlığı yararına uygulanan girişimlerde, İntihar amaçlı zehirlenme gibi kişinin hayatını kurtarmaya yönelik girişimlerde, Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanan kişilerin tedavilerinde (TCK57/7. ve 191/2) Kolera, veba, lekeli humma, karahumma, çiçek, difteri, menenjit, çocuk felci, uyku hastalığı, dizanteri, loğusa humması, ruam, kızıl, şarbon, kızamık, cüzam, malta humması, gıda zehirlenmesi, kuduz, trahom, zührevi hastalıklar, verem gibi hastalıkların tedavisinde (UHK nun ilgili maddeleri), Kişinin sağlığı için çok büyük bir zarar söz konusu ise, Ameliyatlar sırasında ortaya çıkan ve rıza sınırını aşan durumlarda hukuken rıza varlığı aranmayacaktır

GERÇEĞE AYKIRI REÇETELER VE RAPORLAR

Mesleki olarak reçete ve rapor düzenleme yetkisi hekimlere verilmiştir. Reçete ve rapor içeriği hekimin sorumluluğundadır. Hastanın gerçek ihtiyacı dışında veya hasta ve yakınlarının isteği üzerine reçeteye ilaç eklenemez, rapor düzenlenemez. Verilen reçete içeriği ve rapor hasta dosyasına işlenir.

Hekim hükümetçe güvenilecek reçete, sağlık ve istirahat raporları gibi bir belgeyi gerçeğe aykırı olarak hatır için, para veya çıkar karşılığında düzenlerse, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır (TCK 210/2). Düzenlenen belgenin kişiye haksız bir menfaat sağlaması ya da kamunun veya kişilerin zararına bir sonuç doğurucu nitelik taşıması halinde, resmi belgede sahtecilik hükümlerine göre gerek bu belgeyi düzenleyen, gerekse kullanan kişi hakkında iki yıldan başlayan ve üst sınırı 12 yıla kadar çıkabilen bir ceza uygulaması söz konusu olabilecektir (TCK 204).

ÖLÜM BELGESİ DÜZENLENMESİ İLE İLGİLİ SUÇLAR

Ölüm belgesi (defin ruhsatı) düzenlenirken, hakkında defin ruhsatı düzenlenecek kişi mutlaka muayene edilmeli, muayene sırasında dikkatli olunmalı, hatalı ölüm tanısından kaçınılmalı, gerçek ölüm sebebi belirlenemediğinde, adli olgu bildiriminde bulunulmaktan kaçınılmamalıdır.

Ceset muayene edilmez veya iyi muayene edilmez ve gerçekten ölmemiş bir kişiye yanlış tanı sonucu (yalancı ölüm) defin ruhsatı verilirse; hekim, kasten veya olası kast ile öldürme ya da bunlara teşebbüs iddiaları ile; Ceset muayene edilmez ve öldürülmüş ya da bir başka kişinin dikkat ve özen eksikliği sonucu ölmüş bir kişiye, normal ölüm gibi bir rapor düzenlenirse; hekim, suça iştirak veya suça yardım etme iddiaları ile; Ceset muayene edilmez ve ölmemiş suçlu bir kişinin ölmüş gibi gösterilerek yargılanmaktan kaçırılmasına yönelik olarak rapor düzenlenirse; hekim, suça iştirak; suça yardım etme; sağlık mesleği mensuplarının suçu bildirmemesi; suç delillerini yok etme, gizleme ve değiştirme; suçluyu kayırma iddiaları ile karşılaşacak ve ceza görecektir.

HEKİMLERİN KİŞİLER ALEYHİNE İŞLEDİĞİ SUÇLAR

TCK nun 81. maddesine göre; Hekim bir kimseyi acısını dindirmek için kasten öldürürse (ötenazi) müebbet hapis cezası ile cezalandırılır (adiyen( katil). Öldürülen kişinin cinsiyet, ırk, milliyet ve sağlık durumu yönünden ayırımı söz konusu değildir. Anomalili doğan canlı varlıkların öldürülmesi de bu suçun nitelikli halini oluşturur ve hekim TCK nun 82. maddesine göre ağarlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılacaktır.

Uterustaki fetusa müdahale adam öldürme olarak nitelendirilmez ancak TCK nun 99. maddesinde tanımlanan yasal sürelerin üstündeki müdahaleler TCK nun göre suç oluşturur. TCK nun 97. maddesinde, öldürme kastıyla aç bırakma da suç olarak tanımlanmıştır.

Hukuka uygunluk için tıbbi girişimin tedavi amacına yönelmiş olması gerekir. Kanunda ayrıca belirtilmemişse, her ne sebeple olursa olsun kişinin tedavi amacı dışında bir organının kesilmesine rıza göstermesi gibi, tedavi amacına yönelik olmayan yardımlar hastanın rızası bulunsa da hukuka aykırıdır. Kişinin isteği ve izninin olması suç niteliğini ortadan kaldırmaz.

KAMU GÖREVLİSİ HEKİMLERİN SORUMLULUKLARI

TCK da kamu görevlisi sıfatı, bazı suçlarda cezayı ağırlaştırıcı rol oynarken bazı fiillerde de suçun unsurlarından biri olmaktadır. Bakanlıklar, üniversiteler, il özel idareleri, belediye, köy ve tüzel kişilerine bağlı hastaneler, sağlık ocakları ve diğer ünitelerde çalışan ya da KİT ler ve kamu özerk kuruluşlarında kamu hizmeti yürüten hekimler, aşı kampanyaları veya salgınların önlenmesi gibi durumlarda ÖZEL HEKİMLER, kamu görevlisi sayılırlar.

KAMU GÖREVLİSİ HEKİMLERİN BAZI SUÇLARI Kamu sektöründe çalışan hekimlerin gerçekleştirdikleri cerrahi girişimler için, hastadan veya yakınlarından bıçak parası olarak anılmakta olan bir parayı talep etmeleri, Yargıtay ın yeni bir kararı ile rüşvet suçu olarak kabul edilmiştir. Bu itibarla kamu sektöründe çalışan hekimlerin bıçak parası adı altında menfaat sağlamaları, yeni ceza yasasında da yer alan ve karşılığında 4 ila 12 yıl arasında hapis cezası öngörülen rüşvet alma suçunu oluşturmaktadır (TCK 252).

Hekimin hasta ve yakınını kendisi tarafından yardım yapılmadığı taktirde kötü sonuçların meydana geleceğine inandırması (manevi cebir) ve bu manevi cebir (zorlama) altında mağdurun haksız olduğunu bildiği halde ödeme yapması veya vaat etmesi irtikap suçunu oluşturur (Yargıtay 5.Ceza Dairesi nin 1980 tarihli, 4260/644 sayılı kararı). Bu suç nedeniyle hekim beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır (TCK 250/1. madde).

Hastanın tedavisinde gerekmediği halde hataen alınıp doktora verilen ilaç ve benzeri malzemenin doktor tarafından yanlışlık bilinmesine rağmen alınması ve şahsen bunlara sahip çıkılması da bir irtikap örneğidir. Hekime bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir (TCK 250/3. madde).

Doktorun hastayı muayene edip reçete yazdıktan sonra ücret verilmediği gerekçesiyle reçeteyi yırtması veya geri alması görevi kötüye kullanmaktır. Karşılığı bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıdır (TCK 257)

Sanığın çalıştığı kurumdan kendi adına sevk kağıdı alıp hastanede hilesini sürdürerek, kendisi yerine başkasını ameliyat ettirme eylemi kamu kurum ve kuruluşunu zarara uğrattığından nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturur (TCK nun 158. maddesi; Yargıtay 4. Ceza Dairesi nin,, 1990 tarihli, 1990/3896E ve 1990/4406K sayılı kararları).

Kamu kesiminde çalışan hekimlerin, kendilerine başvuran hastaları özel muayenehanelerine yönlendirmeleri TCK nun 259. maddesi kapsamında 6 aya kadar hapis veya para cezasını gerektiren kamu görevlilerinin ticareti kapsamında değerlendirilmektedir Ayrıca hastaya kamu hastanesinde muayenehaneye yönlendirmek için iyi bakılmadığı iddiası irtikap suçunu oluşturacaktır.

TANI, TEDAVİ VE GİRİŞİMLER SIRASINDA İŞLENEN SUÇLAR

Hekim, tıbbi uygulama hatalarından kusuru oranında sorumludur. Ceza hukuku çerçevesinde tıbbi bir uygulama sonrasında meydana gelen bir zarardan hekimin sorumlu olabilmesi için kusurlu olması aranmaktadır.

TIBBİ UYGULAMA HATALARI YENİ TCK DA YALNIZ DİKKAT VE ÖZEN EKSİKLİĞİ OLARAK DEĞİL; AYNI ZAMANDA, BİLİÇLİ TAKSİR, OLASI KAST VEYA KAST ÇERÇEVESİNDE DE DEĞERLENDİRİLEBİLECEKTİR.

Tıbbi uygulama hataları ile ilgili olarak yeni TCK nda uzlaşma uygulaması yer almakta olup, soruşturulması şikayete tabi suçlarda, failin suçu kabullenmesi, doğmuş olan zararların tümünü veya büyük kısmını ödemesi veya gidermesi koşulu ile mağdur ve failin özgür iradeleri ile uzlaşmaları halinde fail hakkında dava açılmayacak, açılan dava düşecektir.

Hekimlerin, gerçekleştirdikleri tıbbi uygulama hataları sebebi ile haklarında açılan ceza davalarından mahkum olmaları durumunda, haklarında uygulanacak olan asıl cezanın yanında meslek ve sanattan geçici olarak yasaklanabilecekleri de yeni TCK nun 53. maddesinde düzenleme altına alınmış bulunmaktadır.

Yeni ceza yasası ile getirilen yeni düzenlemelerden biri; bir laboratuar veya tesisin işletilmesi sırasında gereli özen ve dikkati göstermeyerek radyasyon yayılımına sebebiyet verilmesi halinin suç sayılmasıdır (TCK 172/4). Suçun faili, söz konusu görüntüleme birimlerin gerekli standartlara ve kurallara uygun olarak kurulmasından, idaresinden ve işletilmesinden sorumlu olan kişiler olacaktır.

HEKİMLERİN ADLİ HEKİMLİK SORUMLULUKLARI NELERDİR?

ADLİ HEKİMLİK SORUMLULUĞU ADLİ OLGU MUAYENESİ ADLİ RAPOR DÜZENLEME ÖLÜ MUAYENESİ VE OTOPSİ Şüpheli ve Sanıkların Muayeneleri Diğer Kişilerin Muayeneleri Gözaltı Muayeneleri DIŞ MUAYENE DIŞ MUAYENE İÇ MUAYENE İÇ MUAYENE ÖRNEK ALIMI ÖRNEK ALIMI

ŞÜPHELİ SANIK VE DİĞER KİŞİLERİN DIŞ BEDEN MUAYENESİ Bir suça ilişkin delil elde etmek için, dış beden muayenesi Cumhuriyet savcısı ile, emrindeki adli kolluk görevlileri veya kovuşturma makamlarının talebiyle yapılabilir. Dış beden muayenesi ancak tabip tarafından yapılır. Muayenenin yapılabilmesi için; müdahalenin, kişinin sağlığına açıkça ve öngörülebilir zarar verme tehlikesinin bulunmaması gerekir.

Girişimsel olmayan tıbbi görüntüleme yöntemleri de bedenin dış muayenesi sayılır. Bu tür incelemeler tabip tarafından veya tabip gözetiminde sağlık mesleği mensubu diğer bir kişi tarafından yapılabilir.

ŞÜPHELİ SANIK VEYA DİĞER KİŞİLERİN İÇ BEDEN MUAYENESİ Bir suça ilişkin delil elde etmek için, iç beden muayenesi yapılabilmesine Cumhuriyet savcısı veya mağdurun istemiyle ya da re'sen hakim veya mahkeme, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısı tarafından karar verilebilir. Cumhuriyet savcısının kararı, yirmi dört saat içinde hakim veya mahkeme onayına sunulur. Hakim veya mahkeme, yirmi dört saat içinde kararını verir. Onaylanmayan kararlar hükümsüz kalır ve elde edilen deliller kullanılamaz.

İç ç beden muayenesi ancak tabip tarafından yapılır. Muayenenin yapılabilmesi için; müdahalenin, kişinin sağlığına açıkça ve öngörülebilir zarar verme tehlikesinin bulunmaması gerekir. Cinsel organlar veya anüs bölgesinde yapılan muayene de iç beden muayenesi sayılır.

Mağdurun rızasının varlığı hâlinde bu işlemlerin yapılabilmesi için Yönetmeliğin 7 nci ve 8 inci maddeleri uyarınca karar alınmasına gerek yoktur.

Sağlık mevzuatı ve taraf olunan uluslararası sözleşmeler uyarınca tabip tarafından yapılması gereken tedavi amaçlı tıbbî muayene ve müdahaleler için Cumhuriyet savcısı ya da hâkim kararı aranmaz.

ŞÜPHELİ SANIK VEYA DİĞER KİŞİLERİN VÜCUDUNDAN ÖRNEK ALINMASI Bir suça ilişkin delil elde etmek için, vücuttan kan veya benzeri biyolojik örneklerle saç, tükürük, tırnak, gibi örnekler alınabilmesine, Cumhuriyet savcısı veya mağdurun istemiyle ya da re'sen hakim veya mahkeme, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısı tarafından karar verilebilir. Cumhuriyet savcısının kararı, yirmi dört saat içinde hakim veya mahkeme onayına sunulur. Hakim veya mahkeme, yirmi dört saat içinde kararını verir. Onaylanmayan kararlar hükümsüz kalır ve elde edilen deliller kullanılamaz. Bu örnekler Cumhuriyet savcısının huzurunda ve uygun göreceği usullerle derhal yok edilerek bu husus tutanağa geçirilir.

Mevzuatta aranan tüm koşulların gerçekleşmiş olmasına ve şüpheli sanık veya diğer kişilerin bu konuda aydınlatılmış olmalarına rağmen muayene yapılmasına ya da örnek alınmasına rıza vermemeleri hâlinde, kararın infazı için ilgilinin muayenesini veya vücudundan örnek alınmasını sağlamak üzere ilgili Cumhuriyet başsavcılığınca gerekli önlemler alınır.

Bir suçun aydınlatılmasını sağlamak amacıyla, şüpheli, sanık ve diğer kişilerin kendiliğinden başvurarak rıza göstermeleri hâlinde, soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının istemi, kovuşturma aşamasında ise hâkim veya mahkeme kararıyla tıbbî muayeneleri yapılabilir ya da vücutlarından örnek alınabilir.

Vücuttan örnek alınması ancak tabip tarafından veya tabip gözetiminde sağlık mesleği mensubu diğer bir kişi tarafından yapılabilir. Vücuttan örnekler alınabilmesi için; müdahalenin, kişinin sağlığına açıkça ve öngörülebilir zarar verme tehlikesinin bulunmaması gerekir. Tıbbi müdahaleler, hekimlik sanatının ve tıp biliminin kabul ettiği yöntem ve araçlarla yapılır. Özel kanunlardaki alkol muayenesine ilişkin hükümler saklıdır.

GÖZALTINA ALINAN ŞÜPHELİ VE SANIĞIN MUAYENE ESASLARI

Gözaltına alınan şüpheli ve sanığın muayene esasları ise, CMK nun 99. maddesinde belirtilen hususlara istinaden düzenlenmiş Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği nin Sağlık Kontrolü başlığı altında 9. maddesinde vücut bulmuştur.

Yakalanan kişinin gözaltına alınacak olması veya zor kullanılarak yakalanması hâllerinde hekim kontrolünden geçirilerek yakalanma anındaki sağlık durumu belirlenir. Gözaltına alınan kişinin herhangi bir nedenle yerinin değiştirilmesi, gözaltı süresinin uzatılması, serbest bırakılması veya adlî mercilere sevk edilmesi işlemlerinden önce de sağlık durumu hekim raporu ile tespit edilir.

Gözaltına alınanlardan herhangi bir nedenle sağlık durumu bozulanlar ile sağlık durumundan şüphe edilenler, derhâl hekim kontrolünden geçirilerek gerekiyorsa tedavileri yaptırılır. Bu durumdaki kişilerden kronik bir rahatsızlığı olanların, istekleri hâlinde varsa kendi hekimi nezaretinde resmî hekim tarafından muayene ve tedavi edilmeleri sağlanır. Gözaltına alınan kişinin ifadesini alan veya soruşturmayı yürüten kolluk görevlisi ile bu kişiyi tıbbî muayeneye götüren kolluk görevlisinin farklı olması zorunludur. Ancak personel yetersizliği nedeniyle farklı kolluk görevlisinin bulunmaması hâlinde bu durum belgelendirilir.

Tıbbî muayene, kontrol ve tedavi, adlî tıp kurumu veya resmî sağlık kuruluşlarınca yapılır. Hekim raporu üç nüsha hâlinde düzenlenir. Kolluk görevlileri tarafından, hekim raporunu verecek birime, yakalananın nezarethaneye giriş raporu mu, yoksa çıkış raporu için mi getirildiği yazılı olarak bildirilir. Yakalama veya nezarethaneye giriş raporunun bir nüshası raporu tanzim eden sağlık kuruluşunda saklanır, ikinci nüshası gözaltına alınana, üçüncü nüsha ise soruşturma dosyasına eklenmek üzere ilgili kolluk görevlisine verilir.

Gözaltı süresinin uzatılması veya yer değişikliği ya da nezarethaneden çıkış sırasında düzenlenen hekim raporlarından; bir nüshası sağlık kuruluşunda saklanır, iki nüshası ise raporu düzenleyen sağlık kuruluşunca kapalı ve mühürlü bir zarf içerisinde ilgili Cumhuriyet başsavcılığına en seri şekilde gönderilir. Bunlardan bir nüshası Cumhuriyet savcısı tarafından gözaltına alınanın kendisine veya vekiline verilir, bir nüshası ise soruşturma dosyasına eklenir.

Bu raporların düzenlenmesinde ve Cumhuriyet başsavcılığına gönderilmesinde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 157 nci maddesinde belirtilen gizlilik kurallarına uyulur ve bu amaçla gerekli tedbirler ilgili sağlık kuruluşunca alınır. CMK 157: Kanunun başka hüküm h m koyduğu u hâller saklı kalmak ve savunma haklarına zarar vermemek koşuluyla soruşturma evresindeki usul işlemleri i gizlidir.

Gözaltı girişleri haricindeki, diğer adli rapor işlemleri i de aynen gözaltg zaltı çıkışlarında olduğu u gibi yürütüleceky lecektir. Ceza Muhakemesinde Beden Muayenesi, Genetik İncelemeler ve Fizik Kimliğin in Tespiti Hakkında Yönetmelik in 20. maddesine göre: g Tabip raporları üç nüsha hâlinde düzenlenir. d Raporu düzenleyen d sağlık k kuruluşunca unca iki nüshasn shası kapalı ve mühürlm rlü zarf içerisinde i ilgili Cumhuriyet başsavc savcılığına, hâkimliğe e veya mahkemeye en seri şekilde iletilir. Raporun bir nüshasn shası raporu düzenleyen d sağlık kuruluşunda unda kalır.

Hekim muayene esnasında 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 94 üncü maddesinde belirtilen işkence, 95 inci maddesinde belirtilen neticesi sebebiyle ağırlaşmış işkence ve 96 ncı maddesinde belirtilen eziyet suçlarının işlendiği yolunda herhangi bir bulguya rastlaması hâlinde, keyfiyeti derhâl Cumhuriyet savcısına bildirir. Bu durumda Ceza Muhakemesinde Beden Muayenesi, Genetik İncelemeler ve Fizik Kimliğin Tespiti Hakkında Yönetmeliğin 6 ncı maddesine göre işlem yapılır.

Hekim ile muayene edilen şahsın yalnız kalmaları, muayenenin hekim hasta ilişkisi çerçevesinde yapılması esastır. Ancak, hekim kişisel güvenlik endişesini ileri sürerek muayenenin kolluk görevlisinin gözetiminde yapılmasını isteyebilir. Bu istek belgelendirilerek yerine getirilir. Bu durumda gözaltına alınan kişinin talebi hâlinde müdafiî de muayene sırasında gecikmeye neden olmamak kaydıyla hazır bulunabilir.

KADININ MUAYENESİ Kadının muayenesi, istemi halinde ve olanaklar elverdiğinde bir kadın tabip tarafından yapılır (CMK 77). Muayene edilecek kadının talebine rağmen bir kadın tabibin bulunmasına olanakların elvermediği durumlarda; muayene sırasında tabip ile birlikte bir başka kadın sağlık mesleği personelinin bulundurulmasına özen gösterilir.

ADLİ RAPOR DÜZENLEME

Mutad iştigalden kalma süresi artık kullanılmamaktadır

ÇİZELGELERE http:// cbuadlitip.tripod.com WEB ADRESİMİZDEN KOLAYLIKLA ULAŞABİLİR VE BİLGİSAYARINIZA İNDİREBİLİRSİNİZ

BAŞKASININ VÜCUDUNA ACI VEREN/ SAĞLIĞININ YA DA ALGILAMA YETENEĞİNİN BOZULMASINA NEDEN OLAN YARALANMA: Yeni TCK nun 86. maddesinin 1. fıkrasında yer almakta olup ön görülen ceza itibarı ile orta derece yaralanma grubunu tanımlamaktadır. kişinin sağlığını ya da algılama yeteneğini bozacak derecedeki yaralanma tanımı, travmanın ruhsal etkilerini de kapsamaktadır.

BASİT BİR TIBBİ MÜDAHALE İLE GİDERİLEBİLECEK ÖLÇÜDE HAFİF YARALANMA: Yeni TCK nun 86. maddesinin 2. fıkrasında yer verilen bu terim ceza itibarı ile en hafif yaralanma grubunu ifade etmek için kullanılmıştır.

Vücut alanının % 10 undan ( yüz ve elde % 5 inden) fazlasında abrazyon ve kontüzyonlar, Yüz ve elde 25 cm²,, diğer bölgelerde b 100 cm² den fazla fleb şeklinde yaralanmalar, Yüz z ya da elde toplam 10 cm, vücudun v diğer bölgelerinde b toplam 20 cm nin üzerinde cilt altına penetre yaralanma ve laserasyonlar BTM İLE GİDERG DERİLEMEZ

YAŞAMINI TEHLİKEYE SOKACAK DERECEDE YARALANMA: Yeni TCK nun 87. maddesinin 1.fıkrasında yer alan bu tanım Eski TCK nun 456. Maddesinin 2. fıkrasında, kişinin hayatını tehlikeye maruz kılma şeklinde yer almakta idi. Bir yaralanma sonrası, kişinin yaşamının mutlak suretle tehlikeye maruz kalması, ancak gerek kendi vücut direnci gerekse tıbbi yardımla kurtulması durumunda kullanılır. Yani olay sırasında yaşamsal tehlikenin oluşmuş olması önemlidir. Ölüm olması gerekmez. Kişinin sonradan iyileşmesi de bu durumu değiştirmez. Ne olur ne olmaz diyerek karar vermek yerine, her türlü tanı yöntemi kullanılarak başlangıçta doğru karar vermek önemlidir.

YAŞAMI TEHLİKEYE SOKAN BİR DURUMA YOL AÇAN YARALANMALAR Kafatası kırıkları İlk üç servikal vertebra kırığı Kafa içi kanama, kontüzyon, laserasyon, Klinik bulgu veren beyin ödemi ve başlangıç GKS nın 8 ve altında olduğu bilinç kapanıklığı. İç organ yaralanmaları Büyük damar yaralanmaları Büyük damar veya iç organ yaralanması olmasa bile % 20 den fazla kan kaybına işaret eden klinik tabloya yol açan yaygın ekimoz, hematom ve laserasyonlar Medulla spinalis lezyonu İç organ lezyonu olmasa dahi göğüs ve batın boşluğuna penetre yaralanmalar 2. derece yanık (% 20 ten fazla) 3. derece yanıklar (% 10 dan fazla) Kuduz hayvan ısırığı Elektrik çarpması (Giriş ve/veya çıkış lezyonu bulunması veya vücuttan elektrik akımının geçtiğini gösteren klinik bulguların varlığı) Ağır klinik tabloya yol açan zehirlenmeler (Bkz: İlgili Bölüm)

YAŞAMI TEHLİKEYE SOKAN DAMAR YARALANMALARI A. Carrotis Communis,, A. Carotis Interna,, A. Carotis Externa,, A.V. Facialis, A.V. Maxillaris,, A.V. Occipitalis,, A.V. Temporalis Superficialis,, V. Jugularis Interna,, V.Jugularis Externa,, A.V. Brachioceghalica,, A.V. Subclavia,, A.V. Thoracica Interna (A. Mammaria Interna), A. Vertebralis, Truncus Thyreocervicalis,, A.V. Thyroidea Inferior,, A.V. Thyroidea Superior,, A.V. Lingualis,, A.V. Axillaris,, A.V. Brachialis,, A. Ulnaris,, A. Radialis,, A.V. Femoralis (Superficialis), A.Profunda Femoris,, A.V. Poplitea,, A. Tibialis Posterior,, A. Dorsalis Pedis,, A. Dorsalis Penis, V. Dosalis Penis Profunda,, A. Sacralis Media,, A. İntercostalis,, A. Obturatoria,, A. Glutea Superior,, A. Glutea Inferior,, A. Umblikalis,, V. Saphena Magna,, A. Pudendalis,, A. Spermatika,, A. Testikularis,, A. Ovarika,, A. Uterina,, A. Lienalis,, A. Renalis.

DUYULARINDAN VEYA ORGANLARINDAN BİRİNİN İŞLEVİNİN SÜREKLİ ZAYIFLAMASI/YİTİRİLMESİ: İşlev zayıflaması yeni TCK nun 87. maddesinin 1.fıkrasında yer almaktadır. Eski TCK nun 456. Maddesinin 2. fıkrasında havastan veya azadan birinin devamlı zaafı şeklinde yer almakta idi. Yaralanmadan sonra bu durumun varlığının kabul edilebilmesi için, duyu veya organlardan birinin işlevindeki zayıflamanın sürekli olması gerekmektedir. İşlev yitimi yeni TCK nun 87. maddesinin 2.fıkrasında yer almaktadır. Eski TCK nun 456. Maddesinin 3. fıkrasında havastan veya el veya ayaklardan birinin veya azadan birinin tatili şeklinde yer almakta idi.

Kişideki görme, işitme, koklama, tatma ve dokunma duyuları ile organlar ve ekstremitelerde (el, ön kol, kol, omuz, ayak, bacak, kalça) oluşan anatomik kayıp ve/veya fonksiyonel bozukluk, her bir duyu, organ veya ekstremitenin kendi anatomik yapı veya fonksiyonuna göre değerlendirilmelidir.. Vücutta çift olarak bulunan organlardan birinin işlevini tamamen yitirmesi halinde, diğer organ fonksiyon görmeye devam edebilir. Bu durumda, organın işlevinin zayıflaması değil, işlevin yitirilmesi söz konusudur. Çünkü, kanun metninde duyu ve organlardan birinin işlevinden söz edilmektedir. Organdaki veya ekstremitedeki anatomik kayıp ve/veya fonksiyonel bozukluğun o organ veya ekstremitenin kendi anatomik yapısı ve/veya fonksiyonuna göre % 10-50 arasındaysa işlevin sürekli zayıflaması ; % 50 nin üstünde ise işlevin yitirilmesi olarak değerlendirilmelidir.

YÜZÜNDE SABİT İZE - YÜZÜNÜN SÜREKLİ DEĞİŞİKLİĞİNE NEDEN OLMA: Eski TCK da çehrede sabit eser ve çehrenin daimi değişikliği şeklinde yer alan kavramlardır. Oluşan yara az ya da çok iz bırakır, ancak her iz yüzde sabit iz niteliğinde değerlendirilmez. Yaralanma esnasında, yüz sınırları içerisinde oluşan yaranın iyileştikten sonra bıraktığı iz, gün ışığında veya iyi aydınlatılmış bir ortamda, insanlar arası sözel diyalog mesafesinden (1-2 2 metre) ilk bakışta belirgin bir şekilde fark edilebilir durumda ise yüzde sabit iz den bahsedilir. İzin, sabit iz olup olmadığının değerlendirilmesi açısından iyileşme sürecinin tamamlanmış olması gerekir. Bu nedenle, adli tıp uygulamalarında, bu konudaki değerlendirme yaralanmadan en az altı ay sonra yapılmaktadır. Hekim gerek görürse bu süre uzayabilir.

Eğer,yüz sınırları içinde oluşan yaralanmanın bıraktığı iz, o kişiyi önceden tanıyanların onu tanımasında duraksamaya yol açacak şekilde yüzün doğal görünümünü bozmuş ise bu durumda yüzde sürekli değişiklik ten bahsedilir. Buna örnek olarak ağır yanıklar ya da yüze kezzap atılması gibi kimyasal yanıklar verilebilir.

Yüz sınırlarına gelince, şimdiye kadar var olan adli tıp uygulamasında çehre denilince, üstte saçlı deri sınırı, yanlarda kulak sayvanlarının arka kenarları, altta alt çene kavsi ile sınırlı alan anlaşılmakta idi. Ancak, yeni TCK nun gerekçesinde, yüz deyiminin, kişinin boyun ve kulakları dahil başın ön kısmını ifade ettiği belirtilmektedir. Yeni TCK ya göre yüz sınırları tanımlanacak olursa, kişiye cepheden bakıldığında üstte saçlı deri sınırı (saçı dökülen ya da azalan kişilerde görülebilen frontal bölge dahil ), yanlarda kulaklar dahil olmak üzere kulakların arkasından inen hayali düz çizgilerin her iki klavikula ile kesiştiği noktalar ile altta fossa jugularisten başlayıp yanlara doğru klavikulaları takip eden çizgiler arasında kalan bölge anlaşılmalıdır.

KONUŞMADA SÜREKLİ ZORLUK / KONUŞMA YETENEĞİNİN KAYBI: Konuşma fonksiyonunu etkileyen kafa içi değişimler ile dil ve ses telleri gibi konuşmaya yardımcı yapılarda yaralanma olması durumunda değerlendirilir. Eski TCK da da var olup türkçeleştirilerek korunmuş kavramlardır. Konuşmada sürekli zorluk, yeni TCK nın 87. maddesinin 1.fıkrasında, konuşma yeteneğinin kaybı da 2. fıkrasında yer almaktadır.

GEBE BİR KADINDA, ÇOCUĞUNUN VAKTİNDEN ÖNCE DOĞMASINA / ÇOCUĞUN DÜŞMESİNE NEDEN OLMA: Eski TCK da da var olan tanımlamalar olup, çocuğunun vaktinden önce doğmasına neden olma, yeni TCK nın 87. maddesinin 1.fıkrasında, çocuğun düşmesine neden olma ise 2. fıkrasında yer almaktadır. Burada, erken doğum ya da düşük durumunun travma ile ilişkisinin kurulması esas olacaktır.

KİŞİNİN İYİLEŞMESİ OLANAĞI BULUNMAYAN BİR HASTALIĞA/ BİTKİSEL HAYATA GİRMESİNE NEDEN OLMA: Yeni TCK da 87.maddenin 2. fıkrasında yer alan ve cezayı arttıran hallerden biridir. Travma sonrası gelişen ve iyileşme olanağı bulunmayan akli arızaları da içermektedir. Eski TCK da da var olup türkçeleştirilerek korunmuş kavramlardır.

ÇOCUK YAPMA YETENEĞİNİN KAYBOLMASI: Uterus, ovaryumlar ve testisler gibi üremeye yardımcı organları içine alan yaralanma durumlarında değerlendirilir. Aynı şekilde eski TCK nda da var olup Türkçeleştirilerek korunmuş kavramlardır.

YARALAMANIN VÜCUTTA KEMİK KIRILMASINA NEDEN OLMASI: Yeni TCK nun 87. maddesinin 3. fıkrasında yer alan bir kavramdır. Kırığın kişinin hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre ceza öngörülmektedir. Bu konu ile ilgili değerlendirmelere ilgili bölümde yer verilmiştir.

Vücuttaki kemik kırıkları, kırığın hayat fonksiyonlarına etkisine göre HAFİF (1), ORTA (2-3) ve AĞIR (4-5-6) olarak sınıflandırılmıştır Eklem çıkıkları da iskelet sistemindeki anatomik bozukluklar olduğundan bu sınıflama içinde değerlendirilmiştir.

Kubbede tek lineer kırık (2) Kubbede çökme kırığı (4) Mandibulada parçalı kırık (3) Humerus cisim kırığı (3) Radius boynu kırığı (2) Ulna cisim kırığı (2) Femur başı kırığı (4) Tibia kırığı (4) Fibula kırığı (2)

Vücutta birden fazla kemik kırığı bulunması halinde hayat fonksiyonlarındaki etkinin saptanması açısından skorlamaya gidilmiştir.( Tablolarda 6 değeri mevcut olmayıp bu dereceye skorlama sonucu varılacaktır). Bunun için şöyle bir hesaplama yapılacaktır: Kırılan her bir kemiğin derecesi bulunacak, bunların kareleri alınarak toplanacak ve çıkan toplamın karekökü alınacaktır. Çıkan sonucun küsüratlı olması halinde; 0,5 den yüksek ise bir üst derece alınacaktır. küsürat

ÖRNEKLER: Kişide bir tarafta kapalı radius kırığı ve diğer tarafta açık radius kırığı olsun. Radius kırığının derecesi: 2 Açık radius kırığının derecesi: 3 İkisinin birlikte skorlanmış derecesi 2² 2 +3² = 4+9= 13=3,6 4 Bu yaralanmada kırıkların toplamının hayat fonksiyonlarına etkisi AĞIR(4) olarak değerlendirilecektir.

Kişide üç adet falank kırığı, metakarp kırığı ve açık radius kırığı olsun. Falanks kırığının derecesi: 1 Falanks kırığının derecesi: 1 Falanks kırığının derecesi: 1 Metakarp kırığının derecesi: 2 Açık radius kırığının derecesi: 3 1 ² +1 ² +1 ² +2 ² +3 ² = 1+1+1+4+9= 16=4 Bu yaralanmada kırıkların toplamının hayat fonksiyonlarına etkisi AĞIR(4) olarak değerlendirilecektir.

Bu raporun sonucu şöyle yazılabilir: Vücuttaki kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarına etkisi Hafif(1), Orta(2-3) ve Ağır(4-5-6) olarak sınıflandırıldığında ve birden fazla kırık olması nedeni ile skorlama yapılarak; kişide mevcut olan üç adet falanks,, metakarp ve açık radius kırıklarının müştereken; hayat fonksiyonlarını AĞIR(4) derecede etkileyeceği kanaatine varılmıştır.

ZEHİRLENMELERDE YARALANMA AĞIRLIĞININ DEĞERLENDIRILMESI Zehirlenme olguları mutlak adli olgulardır. Bu kapsamda bu tip hastaların değerlendirilmesi sırasında; öncelikle, yeterli miktarda kan ve/veya diğer vücut sıvılarının alınarak, uygun koşullarda saklanılması bir zorunluluktur. Bu bölümde zehirlenme olgularında yeni TCK kapsamında yaşamsal tehlike kıstasları ve yaralanma düzeyinin standart bir şekilde belirlenebilmesine yardımcı olabilecek ölçütler belirlenmiş olsa da, değerlendirmede; zehirlenme olgularında da diğer hastalıklarda olduğu gibi kişisel bulgular, hastanın klinik durumu ve toksik maddenin özel etkileri öncelikle dikkate alınmalıdır.

TRAVMA SONRASI GELİŞEN RUHSAL PATOLOJİLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ Basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde patolojiler: belirgin bir psikiyatrik bozukluk tablosu kriterlerini doldurmayacak (Uluslar arası sınıflandırma ve tanımlama kriterlerine göre) her türlü geçici nöropsikiyatrik şikayetler. Algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan patolojiler: psikiyatrik bir tanı ölçütü kriterlerini dolduran geçici bozukluklar (Psikotik( durumlar, demanslar gibi kalıcı ve ağır tablolar hariç)

Duyulardan veya organlardan birinin işlevinin sürekli zayıflamasına neden olan patolojiler: merkezi sinir sisteminin işlevlerinde kalıcı olarak zayıflama (Kalıcı post konküzyonel sendrom, genel tıbbi duruma bağlı kişilik değişikliği gibi) Duyulardan veya organlardan birinin işlevinin yitirilmesine veya iyileşme olanağı bulunmayan hastalığa neden olan patolojiler: travmatik olaya bağlı olarak ortaya çıkan psikozlar, demans,, diğer nörolojik ve bilişsel işlev kaybı ile seyreden ağır, kalıcı psikiyatrik bozukluk ve sendromlar.

YENİ RAPOR ŞABLONLARI

ÖRNEK 1: (ESKİ).. Cumhuriyet Başsavcılığı nın.. tarih ve. sayılı yazısı ile.. in ateşli silah yaralanması ile ilgili olarak hayati tehlike geçirip geçirmediği, kaç gün iş ve gücünden kaldığı, çehrede sabit eser ve uzuv zaafı veya uzuv tatilinin söz konusu olup olmadığı sorulmaktadır. (YENİ).. şahsın sağlığının ya da algılama yeteneğini bozup (YENİ).. şahsın sağlığının ya da algılama yeteneğini bozup bozmadığı, yaşamını tehlikeye sokup sokmadığı, basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek nitelikte olup olmadığı, duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına ya da yitirilmesine, yüzünde sabit ize neden olup olmadığı sorulmaktadır.

SONUÇ: (ESKİ)...oğlu... doğumlu... in 30.04.2005 günü geçirmiş olduğu ateşli silah yaralanması sonucunda; 1- Yaraların tarif edilen lokalizasyonları ve nitelikleri göz önüne alındığında, şahsın vücuduna batın sol alt kadrandan girip, gluteal bölge sağ taraftan çıkan bir adet ateşli silah mermi çekirdeği isabet etmiş olduğu, 2- Batın yaralanmasına bağlı multipl ileal, çekal ve mezo perforasyonu ile sağ eksternal iliak venin perfore olduğu, gerekli onarım esnasında 15 cm.lik barsak kısmının rezeke edildiği tarif edildiğine göre yaralanmanın; a- Şahsın hayatını tehlikeye maruz kıldığı, b- 25 (yirmi beş) gün mutad iştigaline engel teşkil eder nitelikte olduğu, c-çehre sınırları dahilinde herhangi bir lezyon tarif edilmediğinden, çehrede sabit eser tayinine mahal olmadığı, d-uzuv zaafı veya uzuv tatili niteliğinde olmadığı kanaatini bildirir rapordur.

SONUÇ:(YENİ) 1-Yaraların tarif edilen lokalizasyonları ve nitelikleri göz önüne alındığında, şahsın vücuduna batın sol alt kadrandan girip, gluteal bölge sağ taraftan çıkan bir adet ateşli silah mermi çekirdeği isabet etmiş olduğu, 2-Batın yaralanmasına bağlı multipl ileal, çekal ve mezo perforasyonu ile sağ eksternal iliak venin perfore olduğu gerekli onarım esnasında 15 cm.lik barsak kısmının rezeke edildiği tarif edildiğine göre yaralanmanın; a-şahsın yaşamını tehlikeye soktuğu, b-yüz sınırları dahilinde herhangi bir lezyon tarif edilmediğinden, yüzde sabit iz tayinine mahal olmadığı, c-duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına ya da yitirilmesine neden olmadığı kanaatini bildirir rapordur.

ÖRNEK 2: SONUÇ: (ESKİ) Kafada kırık ya da kafa içi travmatik değişim, büyük damar- iç organ (ESKİ) lezyonu... tarif Cumhuriyet ve tespit Başsavcılığı nın edilmediğine göre,... Şahsın tarih travmaya ve bağlı... sayılı arızasının; yazısı ile... nun darp nedeniyle a) Şahsın hayati hayatını tehlike geçirip geçirmediği, kaç gün iş ve güçten tehlikeye kalacak maruz şekilde kılmadığı, yaralandığı dair kesin b) 5(beş) raporu gün istenmektedir. mutad iştigaline engel teşkil eder nitelikte olduğu kanaatini bildirir rapordur. (YENİ) Şahsın maruz kaldığı yaralanmanın; Kişinin SONUÇ: yaşamını (YENİ) tehlikeye sokup sokmadığı, basit bir tıbbi Kafada müdahaleyle kırık ya kafa giderilebilecek içi travmatik nitelikte değişim, olup büyük olmadığı damar- iç organ sorulmaktadır. lezyonu tarif ve tespit edilmediğine göre, Şahısta travmaya bağlı oluşan yumuşak doku lezyonlarının; a-kişinin yaşamını tehlikeye sokmadığı b-basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olduğu kanaatini bildirir rapordur.

ÖRNEK 3: SONUÇ: (ESKİ) Şahısta tarif edilen sağ tibia ve fibula açık kırığı, sol ön kolda radius ve ulna kırığı, sol el 2. metakarp kırığı, sol radyal arter, sol el fleksör carpi radyalis ve fleksör pollicis longus tendon ve median sinir kesisine neden olan olan travmanın; a- Şahsın hayatını tehlikeye maruz KILDIĞI, b- 60 (altmış) gün mutad iştigaline engel teşkil eder nitelikte olduğu kanaatini bildirir rapordur

SONUÇ: (YENİ) Şahısta tarif edilen sağ tibia ve fibula açık kırığı, sol ön kolda radius ve ulna kırığı, sol el 2.metakarp kırığı, sol radyal arter, sol el fleksör carpi radyalis ve fleksör pollicis longus tendon ve median sinir kesisine neden olan travmanın; a- Şahsın yaşamını tehlikeye soktuğu, b- Vücuttaki kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarına etkisi Hafif(1), Orta(2-3) ve Ağır(4-5-6) olarak sınıflandırıldığında ve birden fazla kırık olması nedeni ile skorlama yapılarak; şahısta saptanan kırıkların müştereken; hayat fonksiyonlarını AĞIR(6) derecede etkileyecek nitelikte olduğu kanaatini bildirir rapordur.

ÖRNEK 4: SONUÇ: (ESKİ)... ın 14.07.2004 tarihinde meydana gelen traktörden düşmeye bağlı iki tekerlek arasına sıkışması sonucu sol klavikula cisim kırığı, ve sağ humerus orta kısım cisminde deplase kırık hattına neden olan travmanın; a- Hayatını tehlikeye maruz kılmadığı, b- 45 (kırkbeş( kırkbeş) ) gün mutad iştigaline engel teşkil eder nitelikte olduğu,

SONUÇ: (YENİ)... ın 14.07.2004 tarihinde meydana gelen traktörden düşmeye bağlı iki tekerlek arasına sıkışması sonucu sol klavikula cisim kırığı, ve sağ humerus orta kısım cisminde deplase kırığa neden olan yaralanmasının; a- Kişinin yaşamını tehlikeye sokmadığı b- Basit bir tıbbi müdahaleyle giderilemeyecek nitelikte olduğu, Vücuttaki kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarına etkisi Hafif(1), Orta(2-3) ve Ağır(4-5-6) olarak sınıflandırıldığında ve birden fazla kırık olması nedeni ile skorlama yapılarak; şahısta saptanan kırıkların müştereken; hayat fonksiyonlarını AĞIR(4) derecede etkileyecek nitelikte olduğu kanaatini bildirir rapordur.